Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Diyarbakır Şubesi olarak, Diyarbakır'da son beş hafta içinde, işkence ve kötü muameleye ilişkin olarak kurumumuza yapılan sekiz başvuru neticesinde mağdurlarla görüşülmüş, gözlem ve incelemeler yapılmıştır. İncelemeler sonucunda; keyfi uygulama, kötü muamele, sağlıksız koşullar, işkence ve tacizlerin sistematik olarak uygulandığı ve artarak devam ettiği tespit edilmiştir. Giderek artan ve resmi bir politika haline gelen işkence ve işkencecilerle mücadelede bütüncül bir politika izlemek, ortak hareket etmek ve bu konuda duyarlılık çağrısı yapmak için kamuoyunu bilgilendirme gereği duymaktayız.
Değerli Basın Emekçileri;
Hem iç hukukta hem uluslararası hukukta, işkence ve kötü muamele mutlak olarak yasaklanmıştır. İşkence yasağı, mutlak hak statüsü kapsamında koruma altına alınmasına rağmen, kamu otoriteleri tarafından bu yasağa aykırı hareket edilmektedir. İstisnai hallerde bile kesin olarak yasaklanan işkence, sıradan bir cezalandırma yöntemi olarak uygulanmaktadır. Açıklamamızın ekinde yer alan raporlardan da anlaşılacağı üzere, işkence ve kötü muamele pratikleri; yakalama ve gözaltı süreçlerinde, cezaevlerinde çok yaygın uygulama pratiği haline getirilmiştir. Ayrımcılık, nefret ve cezasızlık politikaları, işkence ve kötü muamele gibi ağır hak ihlallerinin temel sebebidir. Bu cezasızlık politikaları ve işkence uygulamaları derhal sonlandırılmalıdır.
Bizler, raporlarımızda ayrıntılı olarak açıkladığımız tespit ve değerlendirmelerimizi özet olarak sizlerle paylaşmak istiyoruz:
1. Kurbani ÖZCAN, Diyarbakır 3 Nolu Kapalı Cezaevine sevk edildiği sırada infaz koruma memurları tarafından çıplak aranmış ve 03/05/2021 ile 04/05/2021 tarihlerinde de sistematik bir şekilde işkence, kötü muamele, hakaret, tehdit ve Kürt Kimliği nedeniyle ayrımcılığa maruz kalmıştır. Cezaevinde kendisine dayatılan gayri insani muamele sebebiyle defalarca intihar teşebbüsünde bulunan Mahpus Kurbani ÖZCAN, hastaneye sevki için gelen 112 sağlık görevlilerinin hazırlamış olduğu adli muayene raporunun alt kısmına ‘’KABUL ETMİYORUM CAN GÜVENLİĞİM KURUM YÖNETİMİ TARAFINDAN YOKTUR ÖLÜMÜMDEN SORUMLUDURLAR’’ şeklinde şerh düşüp tedaviyi kabul etmemiştir.
2. 05/05/2021 tarihinde Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevinde B-11 Koğuşunda bulunan sekiz mahpusa Covid-19 tanısı konulduğu, A5 koğuşunda kalanlara da Covid 19 tanısı konulmuş olup, mahpus sayısı tam olarak öğrenilememiştir. Mahpuslardan alınan bilgilere göre B-12 isimli koğuşta Covid-19 belirtilerinin başladığını bu koğuşta, 40 yaş üstü ve kanser mahpusların olmasına rağmen test ve aşının yapılmadığı tespit edilmiştir. Mahpuslarla yapılan görüşmeler sonucunda cezaevi yönetiminin sağlık hakkını ihlal edecek düzeyde ihmalkar davrandığı, beş gün arayla, on gardiyan tarafından aynı eldiven ve koruyucu malzemelerle koğuş araması yapıldığını, Cezaevi yönetimi tarafından özellikle de açlık grevleri süreçlerinde istenen ek gıda, temizlik malzemeleri ve önleyici ekipmanların karşılanmadığı tarafımıza iletilmiş.
3. Mağdur K.B 17.05.2021 tarihinde ağır yaralı olmasına rağmen, yakalama işleminin gerçekleştiği andan, muayene amacıyla hastaneye götürüldüğü ana kadar kolluk görevlerince yoğun bir şekilde darp edilmiş, hakaret ve tehditlere maruz kalmıştır. Yine tüm hastane süreçlerinde tedaviye ihtiyacı olmasına rağmen, detaylı bir muayene ve tedavisi de yapılmamıştır.
4. Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan ve %87 cezaevinde kalamaz raporuna rağmen infazı ertelenmeyen hasta tutsak Mehmet Emin ÖZKAN, 83 yaşında olup hapishanede geçirdiği 26 yıl içerisinde 5 kez kalp krizi geçirmiş; alzheimer, anevrizma, tansiyon, guatr gibi kronik hastalıklarının yanında böbrek ve bağırsak rahatsızlığı bulunmaktadır. Bununla birlikte, duyma ve görme duyusunu da büyük oranda yitirmiş olup kişisel ihtiyaçlarını tek başına giderememektedir. Sağlık durumu 17/05/2021 tarihinden bu yana daha da endişe verici bir hal almış olup, defalarca hastaneye kaldırılmıştır. Yürümekte bile zorlanan Mehmet Emin ÖZKAN her seferinde, sosyal medyaya yansıyan görüntülerden de anlaşılacağı üzere elleri kelepçeli bir şekilde hastaneye götürülmüş ve yatağa kelepçelenerek tedaviye zorlanmıştır. Kelepçeli tedaviyi kabul etmediği için birçok kez tedavi edilmemiştir.
5. 18.05.2021 tarihinde Diyarbakır İli, Bağlar İlçesi, Kaynartepe Mahallesinde ikamet eden mağdur Süleyman DEMİR, ikametinde gözaltı işlemi uygulandığı esnada kolluk güçleri tarafından ters kelepçeli vaziyette saatlerce sistematik bir şekilde darp edilmiş, hakaret ve tehditlere maruz kalmıştır. Kolluk güçlerine, oğluna işkence ve kötü muamele yapmaması yönünde uyarıda bulunan mağdur Kevser DEMİR de kolluk güçleri tarafından saçlarından tutularak, sürüklenmek suretiyle darp edilmiş, hakaret ve tehditlere maruz kalmıştır. Mağdur Süleyman DEMİR muayene amacıyla hastaneye götürüldüğü esnada kolluk güçleri tarafından ’’Yere düştüğünü söyle, onlardan şikayetçi olursan seni bulup yine döverler’’ şeklinde tehdit edilmiştir. Doktor tarafından kolluk güçlerine, mağdurun durumunun kötü olduğu ve beyin kanaması geçirme riskinin olduğu söylenmesine rağmen; mağdur kolluk güçleri tarafından, röntgen sonucu beklenmeksizin KOM Şube Müdürlüğüne apar topar götürülmüştür.
6. Mağdur İ.K. 29/05/2021 tarihinde, yakalama işleminin gerçekleştiği andan Diyarbakır TEM Şube Müdürlüğüne getirilene kadar, kolluk güçleri tarafından işkence, kötü muamele ve hakarete maruz kalmıştır. Diyarbakır TEM Şube Müdürlüğünde gözaltında bulunduğu sırada kendisine uygulanan işkence ve kötü muamelenin dozajı artmış, Kürt kimliği nedeniyle ayrımcılığa maruz kalmış, kendisi çıplak vaziyette getirilerek cinsel saldırı girişiminde bulunulmuş ve saatlerce diz çöktürülmüşmüş vaziyette bekletilmiştir. Yine hastane sürecinde tedaviye ihtiyacı olmasına rağmen, kendisine herhangi bir tedavi yapılmamıştır.
7. 31.05.2021 tarihinde Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevinde bulunan Şükriye GEZGİN isimli mahpus, ters kelepçeli bir şekilde cezaevi memurları tarafından uzun süre darp edilmiş ve ağır hakaretlere maruz kalmıştır. Akabinde mağdur, tek kişilik hücreye konulmuş ve kendisine nevresim, yastık, battaniye dahil olmak üzere kişisel hiçbir eşyası verilmemiştir. Mağdur tüm bu süreç boyunca cezaevi personelleri tarafından insanlık onuru ile bağdaşmayacak şekilde hakaret ve tehditlere maruz kalmıştır.
Sonuç olarak; Türkiye'de sistematik ve yaygın işkence uygulamalarının, kötü muamelenin yine bir Diyarbakır örneğini açıklamaktayız. Türkiye’de kolluğa verilen sınırsız yetki ve yargı sistemindeki cezasızlık politikasının bir sonucu olan İşkence ve kötü muamelenin bir an önce son bulması ve işkencecilerin, bağımsız ve tarafsız bir yargı önünde hesap vermeleri için çalışmalarımız devam edecektir. Soruşturma süreçlerinde ve cezaevlerinde sistematik olarak uygulanan ve giderek artan işkence politikalarının son bulması için; başta Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü olmak üzere, yetkili ve sorumlu bütün kamu otoritelerinin etkin soruşturmaların yapılabilmesi için sorumluluk alarak gerekli girişimlerde bulunmaya, cezasızlık politikalarını terk etmeye; bütün ulusal ve uluslararası kamuoyunu ve kurumları, insan hakları kurumlarını ve medyayı bu konuda duyarlı olmaya davet ediyoruz. 14.06.2021
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Diyarbakır Şubesi