Duyurular
PATNOS VE VAN HAPİSHANELERİ 3 AYLIK HAK İHLALLERİ RAPORU, patnos,van,hapishane,mahpus,hak ihlali
09.06.2022

PATNOS VE VAN HAPİSHANELERİ 3 AYLIK HAK İHLALLERİ RAPORU

PATNOS VE VAN HAPİSHANELERİ

HAK İHLALLERİ RAPORU

 

 

27 Mayıs 2022

VAN

A- GİRİŞ

Farklı tarihlerde, farklı hapishanelerde hak ihlallerine uğrayan mahpusların bizzat, vekilleri veya aileleri tarafından Van Barosu’na, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Van Şubesi’ne, ve Tuhayder’e yapılan başvurulara istinaden, Van Barosu Cezaevi Komisyonu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Van Şubesinüyeleri tarafından mahpuslarla görüşmeler gerçekleştirilmiş; gerçekleştirilen bu görüşmeler neticesinde tespit edilen hususlar raporlaştırılmıştır.

B-RAPORUN AMACI

Raporun amacı Temel hak ve hürriyetlere ilişkin ihlallerin tespiti, yetki ve sorumluluğu olan mercilerin ve kurumların bu ihlallerin sonlandırılmasına yönelik harekete geçmelerini sağlamak, ihlallere ilişkin etkili soruşturma yürütülmesine katkı sağlamak ve kamuoyunun dikkatini bu ihlallere çekmektir.

 C. YÖNTEM

Bu raporda avukatlar tarafından hapishanelerde gerçekleştirilen ziyaretler dışında mahpusların aileleri ile yapılan telefon görüşmelerinden ve mahpusların avukatlarına gönderdikleri mektup ve fakslardan edinilen bilgiler kullanılmıştır.

Rapor tarihi itibariyle;

-Van F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi,

-Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi,

-Van T Tipi Kapalı Hapishanesi ve

-Patnos L Tipi Kapalı Hapishanesi’ne

 ziyaret gerçekleştirilmiştir.

D-HAPİSHANE ZİYARETLERİ, GÖRÜŞMELERDE AKTARILAN HAK İHLALLERİ

1-VAN F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslardan O.E. , M.E. ve Z.S. ile gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • Pandemi bahane edilerek ağırlaştırılan infaz düzenlemeleri nedeniyle birçok mahpusun gözetim kurulu kararları gerekçe edilerek koşullu salıverilmeden faydalandırılmadığı, mahpuslar ile gerçekleştirilen görüşmelerde “pişman mısın, çıkınca ne yapacaksın, x örgütünü terör örgütü olarak görüyor musun” şeklinde sorular sorulduğu ve sosyal etkinliklere katılmadığı,19 Mayıs Etkinliklerine katılmadıkları gibi soyut ve genel gerekçeler içeren kurul görüşü doğrultusunda hali hazırda 6 mahpusun tahliyesinin 3, 4 veya 6 ay ertelendiği,
  • Sosyal faaliyetlerin başlayacağının mahpuslara söylendiği ancak henüz hiçbir sosyal faaliyetin başlamadığı,
  • Zeki Akdoğan isimli mahpusun odasında bulunan bir kitaptan dolayı hakkında disiplin soruşturması yürütüldüğü, disiplin soruşturmasında herhangi bir disiplin cezası kararı verilmediği halde bu kitap gerekçesi ile mahpusun tahliyesinin 6 ay ertelendiği,
  • Oda aramalarında inceleme gerekçesiyle kitapların ve defterlerin götürüldüğü ancak 4-5 ay geri verilmediği,
  • 3 kişiye 1 kişilik yemek verildiği,
  • Hapishane personeli ile yaşanan en küçük bir tartışmada hemen disiplin soruşturması yoluna başvurulduğu, 3 ayda en az 5 kişinin bu şekilde soruşturma geçirdiği
  • 3 ayda en az 25 mahpusun kendi talepleri dışında ailelerinden uzak yerlere sürgün edildiği,
  • Mektup ve dilekçelere takip numarası verilmediği için dilekçelerin ve suç duyurularının takibinin yapılamadığı,
  • Kürtçe yayınların ve mektupların aylar sonra verildiği,
  • Yeni Yaşam, Evrensel gibi gazetelerin verilmediği, gerekçesinin yasaklı ve propaganda içeriyor şeklinde ifade edildiği,
  • Mahpusların talep ettiği halde oda değişimlerinin yapılmadığı,
  • Havalandırmaların telle kaplı olduğu hapishanenin eski havalandırma ve ışıklandırma koşullarının kötü olduğu,
  • B.T, N.A, A.M, D.A, M.O, M.E. ve Ş.T adlı mahpusların bombacı olarak kategorize edilerek diğer mahpuslarla iletişim kurmalarının engellendiği, iletişim kuramadıkları, 
  • Sınırlı sayıda 28 adet tv kanalı olduğu ve ana akım medya dışında herhangi bir muhalif kanalın seyredilemediği,
  • Fikret TURGUT isimli mahpusun hipertansiyon ve kalp hastası olduğu, anjiyo olduğu, ilerleyen yaşı nedeniyle durumunun kötü olduğu,
  • Ayhan POLAT isimli mahpusun hipertansiyon ve kalp hastası olduğu,
  • Zakir BAYSAL isimli mahpusun kronik kalp hastası olduğu,
  • Mehmet Şirin SAKUR isimli mahpusun ileri derece damar tıkanıklığı olduğu, yüzbinde bir görülen kalp krizi geçirdiği, bir daha kalp krizi geçirmesi halinde ölümle sonuçlanabileceği,
  • Turan ÇABUK isimli mahpusun böbrek kanseri olduğu ve beyninde ileri derecede tümör olduğu ve hali hazırda tedavi için Çapa Tıp Hastanesinde bulunduğu,
  • İbrahim ALKAN isimli mahpusun 67 yaşında olduğu, hipertansiyon, şeker ve kalp hastası olduğu, her gün insülin iğnesi yapması gerektiği ve kişisel bakımını yapmakta zorlandığı,
  • Aydı ÇUBUKÇU isimli mahpusun sol gözünde %70 görme kaybı olduğu, tansiyon ve böbrek hastası olduğu,
  • M. Emin ORHAN isimli mahpusun böbrek hastası olduğu ve ameliyat geçirdiği, idrar torbası takıldığı,

Yukarıda isimleri yazılı hasta mahpusların tedavilerinin yeterli düzeyde yapılmadığı

 

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

 

2- VAN YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslardan S.K. F.B. ve F.T. ile gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • Yemeklerin 3 çeşit iken 2 çeşide indirildiği, 3 kişiye 2 kişilik yemek verildiği, kahvaltı porsiyonlarının da küçültüldüğü, kişi başı yarım domates yarım salatalık verildiği,
  • Spor etkinliğine oda oda çıkartıldıkları,
  • 24.05.2022’de jandarma ile birlikte kapsamlı oda aramaları yapıldığı, Oda aramalarının bazen haftada 4 kereye kadar çıkartıldığı, aramalarda zaten mühürlü olan defterler, buzdolabı, tv gibi eşyaların götürülüp incelendiği, incelemeye götürülüp geri getirilmeyen 3-4 defterin olduğu,
  • Hastane sevklerinde yaklaşık 1yıldır kelepçeli muayene dayatıldığı, saat ve kemerlerin çıkarttırıldığı, bu sebeple mahpusların hastaneye gidemedikleri,
  • Yaşamını yitiren Ramazan Turan isimli mahpus için 3 günlük açlık grevi yapan 120 mahpusa Şubat ayında 1 aylık sosyal etkinlik disiplin cezası verildiği,
  • Günlük kişi başı 150lt soğuk, 70lt sıcak su kotasının olduğu, bu suyun çoğu zaman temizlik için yeterli gelmediği,
  • Açık görüşlerin kısıtlı olarak 1 saat yaptırıldığı,
  • İç mektupların 2-3 ayda bir dağıtıldığı,
  • Pandemi bahane edilerek ağırlaştırılan infaz düzenlemeleri nedeniyle birçok mahpusun gözetim kurulu kararları gerekçe gösterilerek koşullu salıverilmeden faydalandırılmadığı, mahpuslar ile gerçekleştirilen görüşmelerde “pişman mısın, çıkınca ne yapacaksın, x örgütünü terör örgütü olarak görüyor musun, HDP hakkında ne düşünüyorsun ” şeklinde sorular sorulduğu, taraflı koğuşlarda kaldığı, pandemi nedeniyle Hapishane İdaresi tarafından yaptırılmayan spor etkinliklerine ve sohbetlere katılmadığı gibi soyut ve genel gerekçeler içeren kurul görüşü doğrultusunda hali hazırda 6 mahpusun tahliyelerinin 3, 4 veya 6 ay ertelendiği,
  • 3 ayda en az 20 mahpusun kendi talepleri dışında ailelerinden uzak yerlere sürgün edildiği,
  • Yeni Yaşam ve Evrensel gazetelerinin kendilerine verilmediği,
  • Hikmet KARA isimli mahpusun kalp ve koah hastası olduğu,  5 defa mide kanaması geçirdiği, en son bir ay önce mide kanaması geçirdiği ve ameliyat olduğu,
  • Ramazan ÖZYİĞİT isimli mahpusun 75 yaşında olduğu, şeker, tansiyon ve kronik böbrek hastası olduğu, vücudunda morarmalar olduğu, infaz erteleme başvurusu yapıldığı ve yakın zamanda Van Adli Tıp Kurumuna sevkinin gerçekleştirileceği,
  • Seyfettin DEMHAT isimli mahpusun kalp çarpıntısına neden olan kronik bir hastalığı olduğu,
  • Sinan KAREL isimli mahpusun mide, astım ve koah hastası olduğu, ameliyat ile bağırsağından parça alındığı, safra kesesinde büyük ve açık yara olduğu,
  • Gıyasettin SEVMİŞ isimli mahpusun karaciğerinde siroz olduğu, kalp pili takıldığı, beyninde küçülme olduğu, 2014 yılında Diyarbakır hapishanesinde bulunurken ATK’den ”hapishanede kalamaz” raporu aldığı,
  • Vahdettin ERDEMCİ isimli mahpusun koah ve kalp hastası olduğu, birkaç defa anjiyo olduğu, akciğer yetmezliği olduğu,
  • Ahmet DOĞAN isimli mahpusun yüksek tansiyon, kalp ve mide hastalıkları olduğu,
  • Şahabettin SIRMA isimli mahpusun kronik akciğer ve mide hastalıklarının olduğu,

Yukarıda isimleri yazılı hasta mahpusların tedavilerin yeterli düzeyde yapılmadığı,

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

 

3-VAN T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslardan G.D. ile gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • İdareye yazılan dilekçeler nedeniyle mahpusların kurullara çıkarılarak taleplerinin sözlü olarak dinlenmesi sağlanıyor olsa da savcılık ve bakanlığa yazılan dilekçelere olumlu veya olumsuz herhangi bir dönüş yapılmadığı,
  • Sağlık sorunları nedeni ile koğuşta memurların çağırması için zile basıldığı ancak saatler sonra cevap alındığı, revir ve hastane randevularının 20-25 gün gibi uzun aralıklarla alındığı,
  • Hapishanede Diş hekimi olmaması nedeni ile revirde diş tedavisinin sağlanmadığı, hastanelere sevklerin ise uzun süre sonra yapıldığı, hastanelerin de randevu taleplerine geç cevap verdiği,
  • Koğuşların büyük olduğu, ancak sadece 2 adet petek bulunduğu, bu nedenle koğuşların yeterince ısınmadığı,
  • Yemeklerin yenilemeyecek durumda olduğu ve porsiyonların az olduğu,
  • Suyun limitli kullanıldığı ve yeterli olacak sürede sağlanmadığı, örneğin 27 kişilik koğuşa yarım saat su sağlandığı,
  • Uyuşturucu kullanımı nedeni ile tutuklu bulunan kişilerin yoksunluk sürecinde yeterli desteğin alınamadığı,
  • H.Ü isimli mahpusun kalp hastası olduğu, ritim bozukluğu olduğu ve anjiyo olması gerektiği, ancak tedavisinin yeterli düzeyde yapılmadığı,
  • Pandemi bahane edilerek ağırlaştırılan infaz düzenlemeleri nedeniyle birçok mahpusun gözetim kurulu kararları gerekçe gösterilerek koşullu salıverilmeden faydalandırılmadığı, hali hazırda Gülizar Diyar isimli mahpusun tahliyesinin ertelenmiş olduğu,
  • Yemeklerin 3 çeşit iken 2 çeşide indirildiği ve koğuşlara yeterli düzeyde verilmediği,
  • Sosyal faaliyetlerin başlayacağının mahpuslara söylendiği ancak henüz hiçbir sosyal faaliyetin başlamadığı,
  • Yeni Yaşam ve Evrensel gazetelerinin kendilerine verilmediği,
  • Birçok kronik hastalığı olan 80 yaşındaki Makbule Özer’in ev hapsi talebinin reddedildiği, infazının durdurulmadığı,

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

 

 

4-PATNOS L TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslar A.C. , V.S. ve A.İ. ile gerçekleştirilen görüşmelerde;   

  • Ayakta sayım dayatmasına karşı çıkmaları gerekçesiyle 7 Nisan 2022 tarihinde Bilal Babahan, Ferit Kaşçı ve Vedat Kalın isimli mahpusların darp edildikleri,
  • Yeni Yaşam ve Evrensel gazetelerinin kendilerine verilmediği,
  • Yemeklerin kötü olduğu ve aynı zamanda miktarının çok az olması sebebiyle mahpusların doymadığı,
  • Açık görüş için mahpus yakınları için getirilen  2 Kişi ile görüştürülme kısıtlaması mayıs ayında kaldırıldığı,  pandemi öncesi 10 kişi olan görüşçü sayısının 5 yetişkin ve 1 çocuk olmak üzere 6 kişi olarak belirlendiği,
  • Mahpusların oda değişim taleplerine olumlu veya olumsuz herhangi bir dönüş yapılmadığı, mahpusların idareye yazdıkları dilekçelerin kaybedildiği, işleme alınmadığı, resmi bilgilendirmelerin cezaevi yönetimi tarafından yapılmadığı, yapılan bilgilendirmelerin ise sözlü yapıldığını,
  • Ocak ayından bu yana cezaevi 2. Müdürü ile başgardiyanın mahpuslara sürekli hakaret ve tehditlerde bulunduğu ve provoke bir dil kullandıkları, görüşme taleplerinin de reddedildiği,
  • Aylık oda aramalarında gardiyanların hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, cezaevi yönetiminin mahpusların sorun ve taleplerine ilişkin diyalog arayışlarına cevapsız kaldığı,
  • Daha önce aileler tarafından gönderilen iç giyim cezaevi tarafından kabul edilirken, son zamanlarda kargo ile dahi dışarıdan iç çamaşırların kabul edilmediği, mahpusların kantinden almaları şartının konulduğu ancak kantinde satılan iç çamaşırların giyilemeyecek kadar kötü olduğu ve çok pahalı satıldığı bu durumun mahpusları çok zorladığı,
  • Hasta mahpusların başka illerdeki hastanelerde tedavisinin yapılması için sevk taleplerinin reddedildiği,
  • Pandemi gerekçesi ile sosyal ve kültürel etkinliklerin yapılmadığı, tv kanallarının sayısının çok az olduğu ve kanalların idare tarafından belirlendiği, ve gazete, dergilerin  mahpuslara verilmediği,
  • Ortak etkinliklerin hala yapılmadığı, sadece futbol için  15  günde bir sahaya çıkmaya izin verildiği,
  • Daha önce mahpuslara verilen sazların  hiçbir gerekçe belirtilmeden toplatıldığı, diğer müzik aletlerine de el konulduğu ve hala geri verilmediği,
  • Kargo ile gönderilen giysilere sınırlama getirildiği ve bu durumun mahpusları zorladığı,
  • Koğuşlarda mahpuslar tarafından satın alınmış temel temizlik malzemeleri olan çekpas, leğen ve su kovalarının kış ayından beri  toplatıldığı defalarca istemelerine rağmen firar için kullanılabilir gerekçesiyle henüz geri verilmediği,
  • Mahpusların revire çıkartılmadığı, hastane sevk talebine olumlu dönüş yapılmadığı,
  • Suyun pis kokulu ve kirli olduğu, mahpuslarda sağlık sorunlarına neden olduğu, bu nedenle mahpusların içme suyunu kantinden satın aldıkları, bu durumun maddi olarak mahpusları zorladığı, yine yıkanmak için sıcak suyun 20 kişilik koğuşlarda 2 günde 1 saatliğine verildiği ve bunun mahpusların ihtiyacını hiçbir şekilde karşılamadığı,
  • Rıdvan YUSUFOĞLU isimli mahpusun ülseratif kolit hastası olduğu, Patnos ve çevre illerde bulunan hastanelerde hastalığın tedavisinde için uzman bölümün bulunmadığı, bu sebeple başka bir ile naklini talep ettiği, ancak taleplerine herhangi bir cevap verilmediği,
  • Ertuğrul YUMUŞAK isimli mahpus yıllar önce başından aldığı darbeden dolayı psikolojik rahatsızlıklar yaşamakta ancak gerekli tedavisi yapılmamakta
  • Reşat HAMİTOĞLU  isimli  mahpusun 5 yılı aşkın süredir ağzında diş yok ve tedavisi diş malzemesinin olmaması gerekçesiyle yapılamamakta ve buna bağlı birçok sindirim rahatsızlığı yaşamakta. Yine koah, kalp ve prostat hastalığı mevcut.
  • Methi AYKAÇ İSİMLİ mahpusun beyninde tömur ve kafasının sağ tarafı felçli olduğu için gündelik yaşamını sürdürmede çok zorlandığı
  • Resul AKKOL isimli mahpus kalp, mide , hemoroid ve romatizma gibi hastalıklarının olduğu, hastane dönüşleri karantinaya alındığı için hastaneye bile gidemediğini
  • İbrahim CENGİZ isimli mahpusun kalp, şeker, hipertansiyon, reflü, faranjit vb. kronik hastalıkların olduğu,
  • Mehmet MUTLU isimli mahpusun şizofren ve kalp hastası olduğu, tek başına yaşamını idame edemediği,
  • Mehmet Ali UĞUR isimli mahpusun çölyak hastası olduğu, ancak Patnos ‘ta çölyak hastaları için diyet ejmeğin olmadığı gerekçesiyle kendisine ekmek verilmediği ve 50 kiloya kadar zayıfladığı, hastaneye götürülmek için talepte bulunduğu ve Van cezaevine hastane tedavisi için gönderildiği,
  • Adem BAYKUŞ isimli mahpusun çölyak hastası olduğu yine kendisine diyet yiyeceklerin temin edilmediği
  • Fikret GÜZELAYDIN ve Mehmet Hanefi  KAYA ‘nın  diş sorunu yaşadıkları ancak tedavi taleplerinin hiçbir şekilde karşılanmadığı, revirde Diş hekimi olmaması nedeni ile hapishanede diş tedavisinin sağlanmadığı, hastanelere sevklerinin ise yapılmadığı,
  • Hüseyin AŞKAN isimli mahpusun prostat hastalısı olduğu ve dişlerin bir çoğunun çürüdüğü
  • Mahpuslar ile  yapılan görüşmelerde  avukat görüş yerlerinin temizlenmediği, aynı durumun tuvalet ve ortak kullanım alanlarında da olduğu ,

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

            E-YAŞANAN HAK İHLALLERİNE DAİR YASAL DEĞERLENDİRMELER

1-İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE YASAĞI

İnsan hakları Avrupa Sözleşmesinin 3.maddesinde ‘‘Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı yahut onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulamaz’’ denilerek işkence ve sair kötü muameleyi kısa ve öz biçimde yasaklamış, işkence ve sair kötü muamele yasağının kapsamını 1984 tarihli Birleşmiş Milletler Sözleşmesindeki tanımın ışığında İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi içtihatlarıyla belirlemiştir. İHAS’nin 3. maddesi yukarıda da belirttiğimiz üzere, işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve ceza kavramlarına yer vermiştir. İşkence yasağı, insanlık dışı ve küçük düşürücü muameleleri de kapsayan üst kavramdır. İHAM, İHAS 3.madde kapsamındaki işkence, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele şeklindeki hareketlerin aralarındaki düzey, yoğunluk, ağırlık ve etkilerine dair farkları gözeterek bu muameleleri birbirinden ayırmaktadır.

 

İHAM a göre bir eylemin ağırlık düzeyi itibarıyla 3. maddenin kapsamına girebilmesi için muamelenin; süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ve bazı durumlarda, mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi olayın içinde yer alan tüm koşullar değerlendirilir. Eylemin amacının mağduru aşağılamak ya da küçük düşürmek olup olmadığı sorusu göz önüne alınması gereken bir unsur olsa dahi böyle bir amacın yokluğu 3. madde ihlalinin kesin olarak bulunmayacağı anlamına gelmemektedir. Bir bireyi utandıran ya da küçük düşüren, onun insanlık onuruna saygı göstermeyen ya da saygıyı azaltan ya da bireyin ruhsal ve fiziksel direncini kıracak şekilde korku, ıstırap ya da aşağılık duygusu uyandıran muamele 3. madde anlamında kötü muamele olarak değerlendirilmektedir. Aynı zamanda İHAM; Sözleşmenin 3. Maddesi kapsamında işkence dışındaki diğer kötü muamele uygulamalarında insanlık dışı, onur kırıcı ve aşağılayıcı” terimlerini kullanmaktadır. Kararlarda kötü muamelenin 3.Madde ihlaline yol açması için fiziksel yaralamaya ya da yoğun bir fiziksel veya ruhsal acı veya ıstıraba sebebiyet vermiş olması” ya da küçük düşürme veya ıstırabın, meşru bir muamele veya cezada zorunlu olarak bulunan küçük düşürme veya ıstırap düzeyinin ötesine geçmesi gerektiği” açıklanmaktadır.

5275 Sayılı Kanunun Hapis cezasının infazında gözetilecek ilkeler” başlıklı 6. Maddesinin 1. Fıkrasının b bendinde Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin düzenli bir yaşam sürdürmeleri sağlanır. Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir.” Denilmek suretiyle mahpusların hapishanede tutulma koşullarının insan onuru ile bağdaşacak koşullar altında olması gerektiği düzenlenmiştir.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararında özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan herkesin cezalandırılmalarına veya tutuklanmalarına hükmedilen kararla yasal olarak ellerinden alınmayan tüm haklara sahip olmaya devam ettiği, bu nedenle özgürlüğünden yoksun bırakılmış herkese insan haklarına saygı çerçevesinde davranılması gerektiği belirtilmiştir. Bununla birlikte mahpuslara sağlanan barınma ve özellikle uyku koşulları insan onuruyla ve mümkün olduğunca özel hayatın gizliliğiyle bağdaşması gerektiği, iklim koşulları ve özellikle metrekaresi, havanın küp hacmi, aydınlatma, ısıtma ve havalandırma açısından sağlık ve hijyenin gereklerine uygun olması gerektiği vurgulanmıştır.

İHAM içtihatlarında da devletin bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorunda olduğu ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntemin, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmaması gerektiği vurgulanmaktadır.

Şunu da hatırlatmak gerekir ki işkence suçu doğrudan soruşturulacak ve kovuşturulacak suçlardan olduğundan işkence suçunu işleyen memur ve diğer kamu görevlilerinin soruşturulması için izin alınmasına gerek olmayacaktır. Ayrıca belirmek gerekir ki TCK m.94/6 uyarınca işkence suçu zamanaşımına uğramamaktadır.

 

Mahkûmlara Uygulanacak Muameleye İlişkin Standart Asgari Kurallar (1955), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2006/2 sayılı Avrupa Hapishane Kuralları, AİHS ve ulusal mevzuatımız mahpusların tutulma koşullarının insan haklarına uygun şekilde gerçekleşmesi gerektiğini düzenlemektedir.

İşkence, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele yapılması tümüyle yasaktır. Bu yasak yalnız mahpuslara doğrudan bedensel ya da ruhsal zarar verilmesini yasaklamakla kalmaz. Mahpusun içinde yaşayacağı koşulların tümünü içerir. Ziyaret gerçekleştirilen birçok hapishanede mahpuslar tarafından koğuşlarda yapılan aramaların baskın şeklinde gerçekleştirildiği, tüm eşyaların dağıtıldığı, aramaların neye istinaden gerçekleştirildiğinin bilinmediği ve kısa zaman sonra tekrar aynı aramalara maruz kaldıkları beyan edilmiştir. Yine mahpuslar, hastane sevkleriyle ilgili sorunlar yaşadıklarını, kemer ve saatlerini çıkarmaya zorlandıkları, kelepçeli muayene dayatıldığı, hastane gidiş gelişlerinde insan onuruna aykırı şekilde arandıkları ve günlerce karantina koğuşlarında kaldıkları için sevki mümkün olduğunca isteyemediklerini beyan etmişlerdir.

Ayrıca Patnos L Tipi Hapishanesi’nde ayakta sayım dayatmasına karşı çıkmaları gerekçesiyle Bilal Babahan, Ferit Kaşçı ve Vedat Kalın’a karşı yapılan eylemler yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere ulusal ve uluslararası mevzuata göre işkence suçuna vücut vermektedir.

Bunların tamamı işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden uygulamalardır.

 

2-SAĞLIĞA ERİŞİM HAKKINA DAİR TEMEL İLKE VE DÜZENLEMELER

Dünya Sağlık Örgütü Anayasası sağlık tanımı çerçevesinde Sağlık hakkı bireylerin fiziksel, ruhsal, sosyal iyilik halinin sağlanması için sahip oldukları hakları içerir. Sağlık hakkı yaşam hakkının tamamlayıcısıdır ve sağlıklı olmak yaşam hakkının temel koşuludur.

Mahpusların Islahında Temel İlkeler- Mandela Kuralları  (Kural 22-26), Tıbbi Etik İlkeler (md. 1), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararı (md. 40.3) gereği cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler, yasal statülerine bakılmaksızın, aynı kalite ve standartta, ülke genelinde mevcut,  kapatılmamış olan kişilere sağlanan tıbbi bakıma eşit erişim hakkına sahiptir.

İHAM’e göre, bir mahpusun ihtiyaç duyduğu tıbbi yardıma ulaşımını engelleyen eksiklikler İHAS’ın yaşam hakkınını düzenleyen 2. maddesinin ihlaline, gerekliliği tespit edilen tedavinin sağlanmaması ve ölümcül hastalığa yakalanmış kişiler veya sağlık durumu sürekli şekilde cezaevi koşulları ile uyumsuz hale gelmiş kişilerin alıkonulmaya devam etmesini ise işkence ve kötü muamale yasağını düzenleyen 3. maddesinin ihlaline sebep olmaktadır.

Yine İHAMnin yerleşik içtihatlarına göre; Devlet bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorundadır ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntem, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmamalıdır.”

Hapishanede bulunan tutuklu ve hükümlüleri de kapsayacak şekilde sağlık hakkı, 1955 tarihli BM Mahpuslara Uygulanacak Asgari Standartlar”, 1982 tarihli BM Tıbbi Etik İlkeler”, 1988 tarihli BM Herhangi Biçimde Alıkonulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunması için İlkeler Manzumesi”, 1990 tarihli Mahpusların Islahı için Temel İlkeler” ve 1990 tarihli “Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmış Çocukların Korunmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Kuralları” ile tanımlanmıştır.

Hapishanelerde yüzlercesi ağır, binlerce hasta mahpus bulunmaktadır. Van ve Patnos hapishanelerinde tarafımızca ismi ve hastalığı tespit edilen en az 31 hasta mahpus bulunmaktadır. Ancak bu mahpusların tedavilerinin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmediği hususu da tarafımıza aktarılan hususlardandır. Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Sözleşme hükümleri bu denli açık olmasına rağmen, sözleşme hükümlerine uyulmamakta ve hasta mahpusların Sağlık Hakları sistematik bir biçimde ihlal edilmektedir.

3-İFADE VE HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜ

Haberleşme özgürlüğüne yapılan müdahaleler, Anayasa madde 13’te düzenlenen “demokratik bir toplumda gerekli” görülmeli ve “ölçülülük ilkesi” ne uygun olmalıdır. Ceza infaz kurumlarına gelen veya bu kurumlardan gönderilen yazışmalara yapılan müdahalelere gerekçe yapılabilecek makul nedenlerin, somut olayın tüm koşulları çerçevesinde objektif bir gözlemciyi haberleşme hakkının kötüye kullanıldığına ikna edebilecek nitelikte olaya özgü olgu ve bilgilerle gerekçelendirilmesi gerekmektedir. Mahpusların mektuplarının geciktirilmesi, sakıncalı diye gerekçesiz bir şekilde mektupların bir kısmının ya da tamamının çizilmesi haberleşme özgürlüğü ihlalidir.(AYM, 10.03.2020 tarih ve B.No: 2017/20669)

Haberleşme özgürlüğünün içinde zamanında bilgi ve habere erişim hakkı da dahildir. İdare mektupları zamanında teslim etmek ile yükümlüdür. Belirsiz ve tanımsız bir süre ile sınırsız hak ve yetkiye sahip değildir..

Mahpusların beyanlarına göre gazete, kitap, gibi yayınlardan faydalanmaları engellenmektedir. Ceza İnfaz Kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlülerin yayınlardan yararlanmasına ilişkin esaslar 5275 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri de gözetilerek Anayasa Mahkemesi tarafından şu şekilde belirlenmiştir:

“1-Mahpus ceza infaz kurumlarında bulunan emanet hesabına yatırılan paradan karşılanması koşuluyla herhangi bir yayının kurumca satın alınarak kendisine verilmesini isteyebilir.

2-Resmi kurumlar, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile Cumhurbaşkanı tarafından vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler tarafından çıkarılan gazete, kitap basılı yayınlar mahkemelerce yasaklanmamış olması koşulu ile mahpusa ücretsiz olarak ve serbestçe verilir.

3-Mahpus kurum kütüphanesinden serbestçe yararlanma imkânına sahiptir.

4-Mahpus mensup olduğu dinin bayram günlerinde, yılbaşında ve nüfus kaydında belirtilen doğum günlerinde dışarıdan kargoyla gönderilen ya da ziyaretçileri tarafından hediye olarak gönderilen kitapları kabul etme hakkına sahiptir.

5-Eğitim ve öğretimine devam eden mahpusun ders kitapları herhangi bir engelleme olmadan kendisine verilir.”

Bu sebeple mahpuslara yasaklanmamış, birçok yayınevi, bayii ve kitapçıda satılan, resmi abonelik yaptırılan gazete ve basılı yayınların verilmemesi, radyo ve tv imkanlarından faydalandırılmamaları ifade ve haber alma özgürlüğünün ihlalidir. Her ne kadar 14.04.2020 tarihinde 5275 sayılı Kanun mad.62/4 kapsamında değişiklik yapılmış olsa ve Basın İlân Kurumu aracılığıyla resmi ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan gazeteler ceza infaz kurumuna kabul edilmez denilse de mevzuat düzenlemesinin de ifade özgürlüğünü ihlal etmesi kabul edilemez. Kaldı ki Evrensel ve Birgün gazetelerinin Basın İlan Kurumu’na resmi ilan ve yayınlama hakkı bulunmasına rağmen bunların da hapishanede verilmesinin geciktirilmesi ya da verilmemesi açıkça ifade özgürlüğünün ihlalidir. Yine kitap sınırlaması hak ihlaline sebep olmaktadır. OHAL sebebiyle başlayan ve pandemi ile devam eden tecrit altındaki mahpusların durumunu bu tip uygulamalar daha da ağırlaştırmaktadır.

4- ÖZEL HAYATA VE AİLE HAYATINA SAYGI HAKKI İHLALİ

 

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Avrupa Cezaevleri Kuralları Başlıklı (87) 3 No’lu Tavsiye Kararı’nda ‘Tutukluların Dağıtılması’ başlığı altında düzenlenen 7. maddede “Tutukluların tutukevine dağıtılmasında, onların özellikle hukuki ve yasal durumları (sanık ya da hükümlü, ilk mahkumiyeti, kısa ya da uzun süreli olup olmadığı gibi), fiziksel durumları (genç, yetişkin, normal, hasta ya da akıl hastası ya da anormal) cinsiyetleri ve yaşları; hükümlüler söz konusu ise onlara uygulanacak davranışların özellikleri dikkate alınır.” denilmektedir. 17.09.2019 tarihli Avşar ve Tekin v. Türkiye kararına göre başvurucuların ailelerinden uzakta uzun süre hapsedilmeleri ve aile ilişkilerine etkisi; aile hayatına bu müdahalenin, sağlanması istenen meşru hedef ile ölçülü olmaması sebebiyle demokratik toplumun gerekliliklerine uymayan bir tedbir olduğu görüşüne varılmıştır. Buna rağmen mahpuslar ailelerinden çok uzak hapishanelere nakledilmekte, mahpusların ailelerine yakın yerlere nakil talepleri reddedilmektedir. Yine aynı aileden tutuklu bulunan kişilerin birbirinden uzak ve farklı hapishanelerde tutulması ve açık görüş saatlerinin 1 saat olarak ve kişi sayısı sınırlı olarak uygulanması da aile hayatına saygı hakkının ihlaline neden olmaktadır. Açık yargı kararlarına rağmen uygulamada halen hak ihlaline sebep olunması hukuka aykırıdır.

 

5-KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİ HAKKI

01.01.2021 tarihinde yürürlüğe giren Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” ile birlikte denetimli serbestlik, koşullu salıverilme gibi mahpus lehine olan uygulamalarda  iyi halin belirlenmesi için bir takım yeni kriterler getirilmiştir. Bunun başında ise mahpusun işlediği suçtan dolayı pişmanlık duyması” kriteridir.  Pişmanlık; içe dönük ve kişinin vicdanı ile ilgili olan duygusal bir tepkime halidir. Kişinin pişmanlık beyanının samimiyeti tam anlamıyla ölçülebilmesi mümkün değildir. Pişmanlık kriteri dışında infazın tüm aşamalarında, mahpusun hapishanelerin düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı, haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirip getirmediği, toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı, iyileştirme ve eğitim-öğretim programları ile spor ve sosyal faaliyetler, kültür ve sanat programları, aldığı sertifikalar, kitap okuma alışkanlığı, diğer mahpuslar ile hapishane görevlileri ve dışarıyla olan ilişkileri, hapishane kuralları ile hapishane bünyesindeki çalışma kurallarına uyumu ve aldığı disiplin cezalarının dikkate alınacağı düzenlenmiştir. Yine bu kapsamda kurullar mahpuslarla mülakat yapabilecek ve burada sordukları soruların cevabına göre iyi hal değerlendirmesi yapabilecektir. Ancak burada mahpuslara sorulacak soruların denetlenmesine ilişkin herhangi bir mekanizma bulunmamaktadır.

 

Görüldüğü üzere hukuka aykırı bu yönetmelikle beraber hapishane idareleri mahpus hakkında ancak ve ancak yargı makamlarının karar verebileceği hallerde yargı makamlarının yetkilerini dahi aşan bir yerde konumlandırılmış ve karar mercii haline getirilmiştir. Bu da hapishane idarelerinin mahpuslara karşı sınırsız yetkiyle donatılarak keyfi kararlar alabileceği anlamına gelmektedir.  Son birkaç ayda koşullu salıverilme tarihi geldiği halde haklarına iyi halli olmadıklarına” yönelik kararlar verilen mahpusların tahliyeleri bu keyfi kararlarla engellenmiştir.  Van hapishanelerinde tahliyesi engellenen ve infazı yakılan kişi sayı 13’tür. Açıktır ki, hapishane idareleri yeni yönetmelik ile kendilerine verilen yetkileri kötüye kullanmaktadır.

 

6- AYRIMCILIK YASAĞI

 

Temeli “insan onuru” kavramına dayanan eşitlik ilkesi, Anayasamızın 10. maddesinde düzenlenmiş yasama, yürütme ve yargı organları olmak üzere devletin tümüne hâkim olan ilkelerin başında gelmektedir. Bununla birlikte, eşitlik ilkesi birçok uluslararası ve ulusal metinlerde de kendine yer bulmuş evrensel bir ilkedir. Anayasamızın 10. maddesine göre “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.(…)“. Çoğu zaman birbiri yerine ve aynı şeyi ifade etmek için kullanılan eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı, aynı ve benzer durumdaki kişiler için aynı muamelede bulunmayı, aynı durum ve koşullar altında olmayanlar için ise farklı muamelede bulunmayı ifade etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), ayrımcılığı, objektif ve makul bir neden olmaksızın, aynı durumdaki kişilere farklı muamelede bulunmak olarak tanımlanmıştır (Willis v. Birleşik Krallık, para. 48, Okpisz v. Almanya, para. 33). Farklı muamelenin objektif ve makul bir nedene dayanması hususu ise AİHM tarafından belirli kriterler çerçevesinde değerlendirilmektedir. Bu durumda AİHM, söz konusu meşruluğun varlığını ilk olarak, demokratik bir toplumda geçerli olan ilkeleri göz önüne alarak söz konusu tedbirin amacı ile etkileri arasındaki ilişki bağlamında değerlendirmektedir. AİHM, ayrıca bir hakkın kullanılmasının ardındaki muamele farklılığında amacın meşru olmasının yanında gerçekleştirilmek istenen amaç ile kullanılan araçlar arasında makul bir ölçülülük ilişkisi bulunmasını da dikkate almaktadır. Anayasa Mahkemesi ise eşitlik kavramını, “herhangi bir nesnel ve makul dayanağı olmaksızın aynı durumdaki bireylere farklı muamelede bulunulması” olarak tanımlamıştır.

Haklarında kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığı, nesnel ve makul bir neden bulunmadığı halde isnat edilen suç tipi ve içeriğine göre Bombacı olarak sınıflandırılmış kişilerin var olandan daha yüksek güvenlikli yerlerde tutulup, diğer mahpuslarla iletişimlerinin tamamen kesilmesi açıkça ayrımcılık yasağının ihlaline neden olmaktadır.

 

F-SONUÇ VE TALEP

1- Yasal ve uluslararası mevzuat evrensel hukuk ilkeleri ile birlikte göz önüne alındığında; kurumlarımıza gelen başvurular sonucunda tespit edilen işkence yasağı, sağlık ve tedavi hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, haberleşme özgürlüğü, ifade özgürlüğü ihlallerinin sebebi olan hapishane idaresi ve personeli uygulamalarının ve eylemlerinin sonlandırılması ve idarenin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir.

2- Raporda görüldüğü üzere mahpusların en temel insan hakları dahi askıya alınmış ve mahpuslar üzerindeki tecrit en üst seviyeye çıkarılmıştır. Mahpusların hapishane koşullarında sosyalleşebilmesi, infaz sürelerinde sosyal ilişkilerden kopmamaları, bedensel ve ruhsal sağlıkları açısından ortak alan faaliyetleri büyük önem arz etmektedir. Pandemi ile birlikte başlayan süreçte mahpusların ortak alan faaliyetlerinin yaptırılmaması mahpusların içinde bulunduğu tecrit koşullarının ağırlaşmasına neden olmuştur. AİHM, tamamen duyusal yalıtma ile birlikte bütünüyle sosyal yalıtmanın kişiliği tahrip edeceğini ve güvenlik veya başka gerekçelerle haklı gösterilmeyecek bir insanlık dışı muamele biçimi oluşturacağını belirtmiştir. Hapishanelerde sosyal ve kültürel faaliyetlerin bir an önce başlatılması gerekmektedir.

3- Mahpusların dış dünya ile iletişim kurması, toplumdan tamamen kopmadan, meydana gelen gelişmeleri takip edebilmesi için en önemli iletişim araçlarının başında süreli ve süresiz yayınlar gelmektedir. Mahpuslar kitaplar sayesinde birçok konuda kendilerini geliştirirken gazete ve dergiler sayesinde toplumda yaşanan gelişmeleri takip edebilmektedir. Bu durum tecridin mahpuslar üzerindeki etkilerinin bir parça olsun azalmasına neden olmaktadır. Ancak hapishanelerde kitaplara getirilen kısıtlamalar ile dergi ve gazetelere getirilen yasaklamalar nedeniyle mahpuslar ifade özgürlüğü kapsamında bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğü ve haber alma hakkından faydalanamamaktadır. Bu uygulamalara derhal son verilmelidir.

4- Ailelerinden uzak bölgelere mahpusların sürgün edilmesi uygulamalarına son verilmeli, mahpusların kapalı ve açık görüşleri mevzuatta yer aldığı süre ve kişi sayısı ile usulüne uygun bir biçimde gerçekleştirilmelidir.

5- Hapishanelerde yüzlercesi ağır, binlerce hasta mahpus bulunmaktadır. Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Sözleşme hükümleri bu denli açık olmasına rağmen, sözleşme hükümlerine uyulmamakta ve hasta mahpusların Sağlık Hakları sistematik bir biçimde ihlal edilmektedir. Ağır hasta mahpusların infazları durdurulmalı ve derhal tahliye edilmeleri için gerekli işlemlerin yapılması gerekmektedir. Yine bütün hasta mahpusların insan onuruna yakışır bir şekilde eksiksiz olarak tedavileri sağlanmalıdır.

6- Hukuka aykırı olan Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” ile hapishane idarelerinin mahpuslara karşı sınırsız yetkiyle donatılarak keyfi kararlar alabileceği uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Yukarda bahsi geçtiği üzere hapishane idareleri yeni yönetmelik ile kendilerine verilen yetkileri kötüye kullanmaktadır. Mahpusların tahliyesini engelleyen ve özgürlük ve güvenlik hakkını ihlal eden  uygulamalara derhal son verilmelidir.

VAN BAROSU CEZAEVİ KOMİSYONU

ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ VAN ŞUBESİ

VAN TUHAY-DER