Duyurular
MARMARA BÖLGESİ HAPİSHANELERİ 3 AYLIK HAK İHLALLERİ RAPORU, MARMARA BÖLGESİ HAPİSHANELERİ 3 AYLIK HAK İHLALLERİ RAPORU
21.04.2021

MARMARA BÖLGESİ HAPİSHANELERİ 3 AYLIK HAK İHLALLERİ RAPORU

ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ HAPİSHANE KOMİSYONU

MARMARA BÖLGESİ HAPİSHANELERİ 3 AYLIK HAK İHLALLERİ RAPORU

 OCAK - ŞUBAT - MART  2021

A. GİRİŞ

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Marmara Bölgesinde bulunan Edirne F Tipi, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi, Tekirdağ 2 Nolu F Tipi, Tekirdağ 1 Nolu T Tipi, Tekirdağ 2 Nolu T Tipi, Silivri 5 Nolu L Tipi, Silivri 1 Nolu Kapalı, Bakırköy Kadın, Metris R Tipi, Maltepe 1 Nolu L Tipi, Gebze Kadın, Kandıra 1 Nolu F Tipi, Kandıra 2 Nolu F Tipi, Düzce D Tipi ve Bolu F Tipi Hapishanelerini aylık olarak ziyaret ederek hapishanelerdeki yapısal ve genel sorunların yanı sıra mahpusların maruz kaldığı hak ihlallerini tespit etmekte ve bu ihlalleri  raporlaştırarak üçer aylık periyotlarla kamuoyu ile paylaşmaktadır.

İşbu rapor Marmara Bölgesinde yer alan Edirne F Tipi, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi, Tekirdağ 2 Nolu F Tipi, Tekirdağ 1 Nolu T Tipi, Tekirdağ 2 Nolu T Tipi, Silivri 5 Nolu L Tipi, Silivri 1 Nolu Kapalı, Bakırköy Kadın, Metris R Tipi, Maltepe 1 Nolu L Tipi, Gebze Kadın, Kandıra 1 Nolu F Tipi, Kandıra 2 Nolu F Tipi ve Bolu F Tipi Hapishanelerde 2021 yılı Ocak, Şubat ve Mart aylarında yaşanan genel hak ihlalleri ile birlikte Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilen ve yeni tip coronavirüs olarak bilinen Covid-19 Salgını kapsamında hapishane idareleri tarafından alınan önlemler ve bunlardan kaynaklı hak ihlallerinin ve ayrıca 27.11.2020 tarihinde tecrite karşı hapishanelerde başlatılan açlık grevlerine ilişkin durumun kamuoyuna aktarılması amacı ile kaleme alınmıştır.

B. YÖNTEM

Bu raporda avukatlar tarafından hapishanelerde gerçekleştirilen ziyaretler dışında mahpusların aileleri ile yapılan telefon görüşmelerinden ve mahpusların avukatlarına gönderdikleri mektup ve fakslardan edilinlen bilgiler kullanılmıştır. Raporda yer alan istatiksel veriler içinse kurumların resmî siteleri ile basında yer alan bilgilere başvurulmuştur.

C. İSTATİKSEL VERİLER

Bilindiği üzere; İlk olarak Aralık 2019da görülen ve Çin Halk Cumhuriyeti tarafından dünyaya açıklanan Covid-19 (yeni tip coronavirüsü) salgını tüm dünyada etkisini sürdürmeye devam etmektedir. 31.03.2021 tarihiyle dünya genelinde Covid-19 tespit edilen kişi sayısı 127.909,534, Covid-19 sebebiyle hayatını kaybedenlerin sayısı 2.797,521 olarak açıklanmıştır.[1] 11.03.2020 tarihi itibari ile sağlık bakanlığının açıklamasıyla virüsün Türkiyede de görüldüğü öğrenilmiştir. Türkiyede 31.03.2021 tarihi itibariyle toplam 3.317,182 vakanın tespit edildiği, 31.537 kişinin Covid-19 nedeniyle hayatını kaybettiği açıklanmıştır.[2]

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü  tarafından 18.02.2021 tarihinde yapılan resmî açıklamaya göre Türkiye genelindeki 372 hapishanede açıklama tarihi itibariyle 55 pozitif vaka bulunmaktadır. Yine açıklama tarihine kadar Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından yapılan resmî açıklamalara göre 372 hapishanede toplam 240 mahpus Covid-19’a yakalanmıştır. 2 kişi yoğun bakımda olmak üzere toplam 33 mahpus hastanede tedavi görmekte iken 207 mahpus ise hapishane koşullarında tedavi olmuştur. Ayrıca 14.03.2020 tarihi itibariyle 9’u doğrudan Covid-19 nedeniyle toplam 28 mahpusunun hayatını kaybettiği açıklanmıştır. Hayatını kaybeden mahpuslardan 19’unun kronik hastalıklarının da olduğu, bu sebeple tedavi gördükleri açıklanmıştır.[3] Ayrıca 13.04.2020 tarihinde Adalet Bakanlığı tarafından 79 ceza infaz kurumu personelinin Covid-19 testinin pozitif çıktığı açıklanmıştır.[4] Bu tarihten sonra ceza infaz kurumu personeline ilişkin herhangi bir açıklama yapılmamıştır.

Gelinen aşama itibariyle Bakanlık ile Ceza ve Tevkifevleri Müdürlüğünden güncel duruma ilişkin başkaca bir açıklama yapılmamıştır.

D. PANDEMİ KAPSAMINDA HAPİSHANELERDE ALINAN ÖNLEMLER

2020 yılı mart ayında Covid-19 salgınının Türkiye’de görülmeye başlamasıyla birlikte Adalet Bakanlığı tarafından hapishanelerde birtakım önlemler alınmıştır. Bu önlemlerden bazıları zaman içerisinde gevşetilmiştir. Ancak pandemi kapsamında alınan birtakım tedbirler hâlâ devam etmektedir. Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 18.02.2021 tarihinde yapmış olduğu açıklamaya göre;[5]

  • Ceza infaz kurumlarında bulunan tüm tutuklu ve hükümlülere yeteri kadar ücretsiz temizlik ve hijyen malzemesi dağıtılmakta, ayrıca (oda veya koğuşlarından dışarı çıkmaları gerektiğinde kullanmaları için) ücretsiz maske temin edilmektedir.
  • Tutuklu ve hükümlülere sunulan iaşe bedeli artırılarak, bağışıklık sistemini güçlendirecek şekilde gıda çeşitliliğine özen gösterilmektedir. 
  • Başka bir hastalık nedeniyle acil durumlarda hastanelere sevk edilen tutuklu ve hükümlüler, ceza infaz kurumuna döndüklerinde 14 gün izolasyona tabi tutulduktan sonra PCR testi yapılarak sonucuna göre koğuşlara alınmaktadır. 
  • Ceza infaz kurumuna ilk defa kabul edilecek olan tutuklu ve hükümlülerin kolluk tarafından ceza infaz kurumlarına tesliminden önce, hastaneye götürülerek ilgilinin Kovid-19 açısından muayenesi yapılarak PCR testinin sonucuna göre hareket edilmesi sağlanmaktadır. 
  • 60 yaş üstü veya 60 yaş üstü olmasa bile kronik hastalığı bulunan ve PCR test sonucu pozitif çıkan tutuklu ve hükümlülerin mümkün olduğunca hastane ortamında takip ve tedavileri için ilgili sağlık kuruluşlarıyla gerekli koordinasyonun sağlanması hususunda tüm Cumhuriyet Başsavcılıklarına talimat verilmiştir. 
  • Kuruma ilk defa kabul edilen tutuklu veya hükümlüler, 14 gün boyunca özel oda/koğuşlarda izole edilerek barındırılmaktadır. İzolasyon sürecinin başlangıcında ve bitiminde PCR testi yapılmakta, testi negatif çıkan tutuklu/hükümlülerin oda/koğuş planlanmasına geçilmektedir. İzolasyon süreci içerisinde hastalık belirtisi gösteren veya testi pozitif çıkanlar, koruyucu önlemler alınarak ivedilikle ilgili sağlık kurumuna sevk edilmektedir. 
  • 14 Mart 2020 tarihi itibarıyla; Sağlık Bakanlığı Bilimsel Danışma Kurulunun kararları doğrultusunda hakları saklı kalmak kaydıyla yasaklanan açık ve kapalı görüşlere ilişkin olarak; Yeni Normale Geçiş Programı kapsamında tutuklu ve hükümlülerin belirlenen sayıdaki ziyaretçileri ile 2020 yılı Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ve 2021 yılı Ocak aylarında kapalı görüş gerçekleştirmeleri sağlanmıştır. Şubat ayı içerisinde de her defasında 2 ziyaretçi olmak üzere 2 görüş gerçekleştirilmesi sağlanmaktadır. Ayrıca pandemi öncesi 10 dakika olan telefonla görüşme süresi de 20 dakika olarak uygulanmaktadır. 
  • 14 Mart 2020 tarihinden itibaren özel izinler, Kurumlardaki eş ve aile görüş odalarının kullanımı ve diğer koğuş ve odalarla yapılan faaliyetler ile güvenlik ve sağlık sebebiyle zorunlu hallerde yapılacak nakiller dışındaki başka kurumlara yapılacak nakiller 01/03/2021 tarihine kadar durdurulmuştur.
  • İzolasyona tabi tutulan ve ceza infaz kurumunda görev yapan personel görev süresi sonunda evine gönderilerek evde izolasyona tabi tutulmakta, evde izolasyon süresini tamamlayan ve herhangi bir Kovid-19 belirtisi göstermeyen personel, ceza infaz kurumundaki görevine başlamadan 48 saat önce PCR testine tabi tutularak sonuçları negatif çıktıktan sonra ceza infaz kurumundaki görevine başlatılmaktadır.
  • Kovid-19 açısından olası bulaştırıcılığın önlenebilmesi amacıyla, personelin mümkün olduğunca tutuklu ve hükümlülerle yakın temastan kaçınması, hijyen kurallarına azami özen göstermesi, çalışırken mutlaka daimi bir suretle maske ve siperlik kullanması hususlarına esnekliğe mahal verilmeksizin titizlikle riayet edilmesi ve durumun sık sık denetlenerek kontrolü sağlanmaktadır. 
  • Ceza infaz kurumları personelinin görevleri gereği yapacakları üst aramaları, kısmi ve genel aramalarda mutlak suretle eldiven, maske ve siperlik kullanması, uygun görülecek alanlara el dezenfektanları konulması, kuruma girişlerde mutlak suretle ellerin dezenfektanla temizlenmesinin ve sık sık sabunla el yıkanmak suretiyle el hijyenine dikkat edilmesi sağlanmıştır.
  • Sağlık Bakanlığının 27/08/2020 tarihli ve 13588366-149-E.1407 sayılı yazısı ile bildirilen Bilimsel Danışma Kurulu Tavsiye Kararları doğrultusunda 01/09/2020 tarihinden itibaren ziyaretçilerin HES Kodu uygulamasına geçilmiştir.
  • Ceza infaz kurumlarında tutuklu ve hükümlülere aşı uygulanmasına ilişkin gerekli planlama ve düzenlemeler yapılarak; Sağlık Bakanlığı Ulusal Kovid-19 Aşı Programı doğrultusunda belirlenen sıraya göre tutuklu ve hükümlülere Kovid-19 aşısı yapılmaya başlanmıştır. 

E. HAPİSHANELERDE TESPİT EDİLEN HAK İHLALLERİ

1. İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE YASAĞI

Uluslararası teamüller çerçevesinde işkence” nitelemesi acı veya ıstırabın asgari ağırlık düzeyine ulaşması gerekir (de minimis) ilkesi” esas alınarak tanımlanmaktadır. İlk olarak 1984 tarihli BM Sözleşmesinde işkencenin etraflıca bir tanımı yapılmış ve bu tanım diğer ulusal veya uluslararası belgelere, ulusal veya uluslararası yargı mercilerine de yol göstermiştir. Buna göre, bir kimseye, kendisinden ikrar veya üçüncü kişiyle ilgili bilgi elde etmek, kendisinin veya üçüncü bir kişinin işlediği veya işlediğinden şüphelenilen bir fiil nedeniyle onu cezalandırmak, kendisini veya üçüncü kişiyi korkutmak veya zorlamak amacıyla yahut ayrımcılığa dayanan herhangi bir sebeple, bir kamu görevlisi veya devlet adına hareket eden bir kişi tarafından veya bu kişilerin teşviki, rızası veya izniyle üçüncü bir kişi tarafından kasten işlenen ve yöneltildiği kimseye bedensel ya da ruhsal olarak ağır acı veya ıstırap veren bütün fiiller işkence olarak tanımlanmıştır.  

İnsan hakları Avrupa Sözleşmesinin 3.maddesinde ‘‘Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı yahut onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulamaz’’ denilerek işkence ve sair kötü muameleyi kısa ve öz biçimde yasaklamış, işkence ve sair kötü muamele yasağının kapsamını 1984 tarihli Birleşmiş Milletler Sözleşmesindeki tanımın ışığında İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi içtihatlarıyla belirlemiştir. İHAS’nin 3. maddesi yukarıda da belirttiğimiz üzere, işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve ceza kavramlarına yer vermiştir. İşkence yasağı, insanlık dışı ve küçük düşürücü muameleleri de kapsayan üst kavramdır. İHAM, İHAS 3.madde kapsamındaki işkence, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele şeklindeki hareketlerin aralarındaki düzey, yoğunluk, ağırlık ve etkilerine dair farkları gözeterek bu muameleleri birbirinden ayırmaktadır.

İHAM a göre bir eylemin ağırlık düzeyi itibarıyla 3. maddenin kapsamına girebilmesi için muamelenin; süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ve bazı durumlarda, mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi olayın içinde yer alan tüm koşullar değerlendirilir. Eylemin amacının mağduru aşağılamak ya da küçük düşürmek olup olmadığı sorusu göz önüne alınması gereken bir unsur olsa dahi böyle bir amacın yokluğu 3. madde ihlalinin kesin olarak bulunmayacağı anlamına gelmemektedir. Bir bireyi utandıran ya da küçük düşüren, onun insanlık onuruna saygı göstermeyen ya da saygıyı azaltan ya da bireyin ruhsal ve fiziksel direncini kıracak şekilde korku, ıstırap ya da aşağılık duygusu uyandıran muamele 3. madde anlamında kötü muamele olarak değerlendirilmektedir.[6]. Aynı zamanda İHAM; Sözleşmenin 3. Maddesi kapsamında işkence dışındaki diğer kötü muamele uygulamalarında insanlık dışı, onur kırıcı ve aşağılayıcı” terimlerini kullanmaktadır. Kararlarda kötü muamelenin 3.Madde ihlaline yol açması için fiziksel yaralamaya ya da yoğun bir fiziksel veya ruhsal acı veya ıstıraba sebebiyet vermiş olması” ya da küçük düşürme veya ıstırabın, meşru bir muamele veya cezada zorunlu olarak bulunan küçük düşürme veya ıstırap düzeyinin ötesine geçmesi gerektiği” açıklanmaktadır.

Özellikle son dönemlerde kapatılma merkezlerinde onur kırıcı arama biçimlerinin yaygınlaşması temel bir mesele olarak tespit edilmiştir. Hapishanelerde mahpusların koğuşlarında, hücrelerinde yapılan aramalar da orantısız bir şekilde, baskın havasında gerçekleşmektedir. İHAM, hapishane güvenliğini sağlamak yahut hapishanede düzensizlik olmasını engellemek üzere bazı hallerde soyularak yapılacak aramanın gerekebileceğini kabul etmekle birlikte, bu tarzda bir aramanın uygun bir tarzda yürütülmesinin zorunlu olduğu” görüşündedir.[7] Dolayısıyla; bu uygulamanın kabulü için güvenlik gerekçesiyle gerekli” ve haklı” zorunlu nedenlere dayandığını ortaya koyan, insan onuruyla bağdaşır nitelikte unsurlar bulunmalıdır.[8]  Ayrıca bu nedenler belirlenebilir ve özel nitelikte olmalıdır.[9]

İHAM özel koşulları değerlendirirken, hapishaneler arasında farklı uygulamalar olmasını, hapishane yönetimine çok geniş takdir yetkisi veren düzenleyici işlem niteliğinde uygulamalar olmasını”  ihlal olarak görmüştür.[10] Dolayısıyla keyfilik, belirsizlik ve bunun neden olacağı endişenin yaratacağı küçük düşürücü nitelikteki uygulamalar da 3. madde kapsamındadeğerlendirilebiliceğini belirtmiştir.[11] Iwanczuk- Polonya kararında dört gardiyanın önünde, aşağılama ve sözlü taciz devam ettiği halde soyunma suretiyle arama yapılması”nı da 3. madde kapsamında ihlal olarak değerlendirmiştir.

Ocak ayında Edirne F Tipi Kapalı Hapishanesinde bulunan mahpuslardan Zerdeşt Oduncu ve Mazlum Bataray’ın adliye dönüşü baş gardiyanın talimatlarıyla çıplak aramaya maruz kaldığı tarafımıza aktarılmıştır.

Bakırköy Kadın Hapishanesinde özellikle yeni sevk olan mahpuslara çıplak arama dayatması yapıldığı, itiraz edilmesi halinde kadın gardiyanlar tarafından “Erkek gardiyanları çağırırız.” şeklinde tehditlerde bulunulduğu tarafımıza aktarılmıştır.

Hapishanelerde çıplak arama dayatmaları devam etmektedir.

5275 Sayılı Kanunun Hapis cezasının infazında gözetilecek ilkeler” başlıklı 6. Maddesinin 1. Fıkrasının b bendinde Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin düzenli bir yaşam sürdürmeleri sağlanır. Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir.” Denilmek suretiyle mahpusların hapishanede tutulma koşullarının insan onuru ile bağdaşacak koşullar altında olması gerektiği düzenlenmiştir.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararında özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan herkesin cezalandırılmalarına veya tutuklanmalarına hükmedilen kararla yasal olarak ellerinden alınmayan tüm haklara sahip olmaya devam ettiği, bu nedenle özgürlüğünden yoksun bırakılmış herkese insan haklarına saygı çerçevesinde davranılması gerektiği belirtilmiştir.[12] Bununla birlikte mahpuslara sağlanan barınma ve özellikle uyku koşulları insan onuruyla ve mümkün olduğunca özel hayatın gizliliğiyle bağdaşması gerektiği, iklim koşulları ve özellikle metrekaresi, havanın küp hacmi, aydınlatma, ısıtma ve havalandırma açısından sağlık ve hijyenin gereklerine uygun olması gerektiği vurgulanmıştır.[13]

İHAM içtihatlarında da devletin bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorunda olduğu ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntemin, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmaması gerektiği vurgulanmaktadır.[14]

Şunu da hatırlatmak gerekir ki işkence suçu doğrudan soruşturulacak ve kovuşturulacak suçlardan olduğundan işkence suçunu işleyen memur ve diğer kamu görevlilerinin soruşturulması için izin alınmasına gerek olmayacaktır. Ayrıca belirmek gerekir ki TCK m.94/6 uyarınca işkence suçu zamanaşımına uğramamaktadır.

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde tutuklu olarak bulunan mahpuslardan Ahmet Altay’ın 21.02.2021 tarihinde duruşma için İstanbul Adliyesine götürüldüğü, duruşmadan sonra adliye içerisinde ki asansörde jandarma tarafından önce sözlü olarak hakarete uğradığı daha sonra fiziksel saldırıya maruz kaldığı, saldırıların ringa aracında da devam ettiği, mahpusun durumu komutana bildirmesi sonucu komutanın “askerlerim yaptıysa vardır bir bildikleri” dediği ve olaya müdahale etmediği, hapishane girişinde başgardiyanın talimatıyla hastaneye götürüldüğü ve burada Ahmet Altay için darp raporu alındığı tarafımıza aktarılmıştır.

Edirne F Tipi Kapalı Hapishanesinde mahpusların koşulları ve özel durumları farketmeksizin genel olarak herkese 1 saat havalandırmaya çıkma hakkı verildiği tarafımıza aktarılmıştır.

Gebze Kadın Hapishanesi’nde bulunan Ardıl Çeşme’nin 01.04.2021 tarihinde isteği dışında Tarsus Kadın Hapishanesine sevk edildiği, sevk sırasında kelepçesinin açılmadığı, bütün yol elleri kelepçeli şekilde götürüldüğü öğrenilmiştir.

Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesinde, hapishane idaresinin mahpuslar üzerindeki baskılarının tehlikeli boyutlara ulaştığı, idare tarafından hiçbir hak ya da hukuk tanınmadığı, gelinen aşama itibariyle fiziki baskı olmasa da çok ciddi boyutta psikolojik şiddet uygulandığı ve bu şiddetin her geçen gün arttığı, gardiyanlar tarafından hakarete varan söylemlerde bulunulduğu, “Size saldırırız.” Şeklinde tehditlerde bulunulduğu, mahpusların can güvenliklerinden endişe ettikleri tarafımıza aktarılmıştır.

2. TECRİT

Rapora konu edilen hapishanelerde tecrit çok yoğun olarak yaşanmaktadır. Sınırlı sayıda kişiyle, çok küçük boyuttaki hücrelerde yaşayan mahpusların psikolojik ve fiziksel olarak sorunlar yaşamaları kaçınılmazdır. Tecrit uygulaması, İHAM tarafından kişinin bedensel veya ruhsal sağlığı üzerindeki etkileri gibi kriterlere bağlı olarak insanlık dışı veya onur kırıcı muamele kapsamında değerlendirilmektedir. Bu sebeple hukuka aykırıdır.

Pandemi öncesi dahi özellikle sohbet ve spor hakkı gibi ortak alan faaliyetlerinin uygulanmasınada sorunlar yaşanırken ve bu uygulamalar kanunda öngörülen sürelerde ve şekillerde uygulanmazken pandemiyle birlikte alınan önlemler kapsamında hapishanelerde tecrit en üst düzeye ulaşmıştır. Mahpusların gerek dış dünya gerekse hapishane içerisinde diğer mahpuslarla olan ilişkinleri neredeyse tamamen kesilmiştir.

2.1. Ziyaretler (aile ve arkadaş görüşleri)

Adalet Bakanlığının ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün aldığı karar doğrultusunda 2020 yılı mart ayından beri hapishanelerde açık görüşler yaptırılmamaktadır. Kapalı görüşler ise 2021 yıl mart ayından itibaren ayda üç kere iki kişi ile sınırlandırılmıştır.

2.2. Ortak Alan Faaliyetleri (sohbet, spor)

Adalet Bakanlığının ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün aldığı karar doğrultusunda Mart ayından beri hapishanelerde spor, sohbet gibi ortak alan faaliyetleri yaptırılmamaktadır. Bu kapsamda mahpusların diğer hücrelerde kalan mahpuslarla iletişimi neredeyse bulunmamaktadır. Eylül ayı itibariyle Bolu F Tipi Hapishanesi, Düzce T Tipi Hapishanesi, Kandıra 1 ve 2 Nolu F Tipi Hapishaneleri, Gebze Kadın Hapishanesi, Tekirdağ 1 ve 2 Nolu F Tipi Hapishanesi, Edirne F Tipi Hapishanesi ile bazı hapishanelerde mahpusların ayda bir kere sadece aynı hücrede kalan mahpuslarla spora çıkmasına izin verilmektedir.

Mahpuslar bir yılı aşkın bir süredir sohbet, spor gibi ortak alan faaliyetlerine çıkarılmamaktadır

3. SAĞLIK HAKKI

Dünya Sağlık Örgütü Anayasasında sağlık, sadece sakat ve/veya hasta olmama hali değil, bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde olmaktır” biçiminde tanımlanmaktadır. Sağlık hakkı ise, bireylerin fiziksel, ruhsal, sosyal iyilik halinin sağlanması için sahip oldukları hakları içerir. Sağlık hakkının yaşam hakkının tamamlayıcısı olduğu, sağlıklı olmanın yaşam hakkının temel koşulu olduğu unutulmamalıdır. Oysa hapishanelerde sağlık hakkına erişim konusundaki sıkıntılar hâlâ devam etmektedir. Hücre ve koğuşların durumu sağlıklı yaşam sürdürmeye elverişli değildir. Temizlik, hava alma, güneş alma, ısınma gibi açılardan mahpuslar bir hayli zorlanmaktadır. Ayrıca revire çıkma, muayene olma, hastaneye götürülme gibi konularda ciddi sıkıntılar mevcuttur ve mahpusların sağlıkları bu nedenlerle tehdit altındadır.

Mahpusların Islahında Temel İlkeler- Mandela Kuralları  (Kural 22-26), Tıbbi Etik İlkeler (md. 1), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararı (md. 40.3) gereği cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler, yasal statülerine bakılmaksızın, aynı kalite ve standartta, ülke genelinde mevcut,  kapatılmamış olan kişilere sağlanan tıbbi bakıma eşit erişim hakkına sahiptir.

İHAM, mahpusların sağlık hakkına ilişkin meseleleri İHASnin  yaşam hakkını düzenleyen 2. madde,  işkence ve kötü muameleyi yasaklayan 3. madde ve özgürlük ve güvenlik hakkını düzenleyen 5. madde kapsamında incelemektedir. Zira bir mahpusun ihtiyaç duyduğu tıbbi yardıma ulaşımını engelleyen en ufak bir eksikliğin bile, bireyin yaşama hakkını tehdit ettiği tespit edildiğinde, Sözleşmenin 2. maddesinin ihlali gündeme gelebilmekte iken tıbbi açıdan belirli bir tedavinin gerekli olduğu tespit edildiğinde, bu tedavinin sağlanmaması 3. maddenin ihlalini gündeme getirebilmektedir. İHAM, iyi bir ceza adaletinin gerçekleştirilmesi adına, insani nitelikli bir takım tedbirlerin alınmasının gerekli olduğu durumların ortaya çıkmasının imkan dahilinde olduğunu kabul etmekte ve özellikle ölümcül hastalığa yakalanmış kişiler veya sağlık durumu sürekli şekilde cezaevi koşulları ile uyumsuz hale gelmiş kişilerin alıkonulmaya devam etmesinin 3. madde kapsamında değerlendirilebileceğini ifade etmektedir. Mahkeme bu değerlendirmeyi yaparken şu üç unsuru dikkate almaktadır: (a) mahpusun tıbbi durumu, (b) alıkonulma devam ederken kişiye sağlanan tıbbi destek ve bakımın yeterliliği (c) kişinin sağlık durumu açısından alıkonulmaya devam edilmesinin görünümü ve sonuçları. Tüm bu koşulları ayrı ayrı değerlendiren Mahkeme herhangi birinin varlığı halinde 3. maddenin ihlal edildiğine karar vermektedir.[15]

Yine İHAMnin yerleşik içtihatlarına göre; Devlet bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorundadır ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntem, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmamalıdır.[16]

Hapishanede bulunan tutuklu ve hükümlüleri de kapsayacak şekilde sağlık hakkı, 1955 tarihli BM Mahpuslara Uygulanacak Asgari Standartlar”, 1982 tarihli BM Tıbbi Etik İlkeler”, 1988 tarihli BM Herhangi Biçimde Alıkonulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunması için İlkeler Manzumesi”, 1990 tarihli Mahpusların Islahı için Temel İlkeler” ve 1990 tarihli “Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmış Çocukların Korunmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Kuralları” ile tanımlanmıştır.

3.1. Tedavi Hakkı

İHAM, mahpusların sağlık hakkı yönünden devletin, mahpusların tutulma şartlarında kaçınılmaz olan düzeyin ötesinde sıkıntı ve güçlüğe maruz bırakılmamaları, gerekli tıbbi desteği sağlayarak sağlık ve iyilik hallerinin muhafazasını” temin etmekle yükümlü olduğunun altını çizmiştir. İHAM acil durumlarda mahpusa sağlık hizmetinin derhal sağlanamamasının, gecikmesinde gerekçe olmayacak bir şekilde mahpusa sağlık hizmetinin sunulmamasınıntedavisinin eksik yerine getirilmesinin, kişinin onurunu zedelediğini, kişide acıya sebep olup aşağılanmış hissetmesine neden olduğunu ve bu durumun da fiziksel ve moral direncini azaltması nedeniyle hastalığını ikiye katlayabileceğini” belirterek işkence ve kötü muamele yasağını düzenleyen 3. madde kapsamında ihlal olarak değerlendirmiştir.

Maltepe 1 Nolu L Tipi Hapishanesinde hastane sevki yapılan mahpuslara dönüşte covid testi yapılmadığı, bu kişilerin sadece 14 gün karantinaya alındıkları, mahpusların revire çıkma taleplerinin idare tarafından sürüncemede bırakıldığı, zor şartlar altında revire çıkabildikleri, kronik hastalığı bulunup sürekli ilaç kullanan mahpusların kullandıkları ilaçların temininde zaman zaman aksaklıklar olduğu, bazen de revir personeli tarafından muadil ilaç verildiği tarafımıza aktarılmıştır.

Gebze Kadın Hapishanesinde pandemi gerekçesiyle acil durumlar dışında hastane sevklerinin hâlâ yapılmadığı, sevkin yapıldığı durumlarda kelepçeli muayene dayatması yapıldığı, dayatma yapılan hallerde mahpuslar tarafından muayenenin kabul edilmediği,  hastane dönüşlerinde 14 günlük karantina uygulaması uygulandığı, bu nedenle de mahpusların büyük bir çoğunluğunun bu durumu göze alamadıkları ve bu nedenle hastaneye gidemediği, mahpusların revire dilekçe yazarak rahatsızlıklarını belirtip ilaç talebinde bulunduğu, daha önce yazılmamış olan ilaçların geciktirilerek mahpuslara verildiği, acil ve ağır durumlarda revir doktorunun telefonla iletişim kurduğu tarafımıza aktarılmıştır.

Mizgin Çiftçi isimli mahpusun akdeniz anemisi teşhisi olduğu, altı ayda bir kan takviyesi yapılması gerektiği, ancak son bir yıldır kan takviyesi yapılmadığı, şubat ayı içersinde hastaneye sevk edildiği, kelepçeli muayene olmayı kabul etmediği için doktor tarafından muayene edilmediği, gardiyanların doktorla görüşmesinden sonra kan değerlerine bakmak için kan alındığı, kan değerlerinin düşük çıkması nedeniyle doktor tarafından hastaneye sevkinin istendiği, hastaneye yatışı yapıldıktan sonra 3-4 ünite kan takviyesi yapıldığı, başka bir serviste ise birden fazla kişinin önünde kelepçeli olarak rahimden parça alma işlemi yapılmaya çalışıldığı ancak mahpusun bu şartlarda herhangi bir işleme izin vermediği tarafımıza aktarılmıştır.

Ayrıca Mart ayı içerisinde Hacer Halil Yusuf, Hacer Arat, Ruşen Erdem, Aslı Doğan, Rojda Tursun, Beyaz Yakut, Serap Burak, Behiye Kalenderoğlu, Helin Öncü, Mizgin Çiftçi, Nazime Avres, Gülistan Abdo, ve Gülizar Erman ile birlikte toplam 53 mahpusun covid-19 testinin pozitif çıktığı, ilaçlarının verildiği ancak, iyileşmeye yardımcı vitamin, ek gıda, temiz hava gibi ihtiyaçlarının giderilmediği, karantina boyunca telefon haklarının kullandırılmadığı ve görüşe çıkarılmadıkları, bu sürede diğer koğuşlarda hastalık kaygısı olan mahpusların maske ihtiyacının avukatların idare ile görüşmesi sonucu karşılandığı, iki haftalık karantina sonrası testleri negatife dönen mahpusların koğuşlarına alındığı tarafımıza aktarılmıştır.

Yine Gebze Kadın Hapishanesinde bulunan Gülistan Abdo isimli mahpusun ayak için protez talebinin idare tarafından sürekli farklı gerekçelerle sürüncemede bırakıldığı tarafımıza aktarılmıştır.

Kandıra 1 ve 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde pandemi gerekçesiyle askıya alınan hastane sevklerinin başladığı, ancak hâlâ düzenli olarak yapılmadığı, hastane sevklerinin yapıldığı zamanlarda tekli ring araçları ile yapıldığı ve mahpuslara bazen kelepçeli muayene dayatıldığı, revire çıkışlarda problem yaşandığı, çoğu zaman hemşirenin gelerek hücre kapısından şikayetleri dinlediği, kronik rahatsızlıkları olan mahpusların ağrı kesicilerle idare etmeye çalıştıkları, diş ve göz rahatsızlıklarının “acil" sayılmaması nedeniyle diş tedavilerinin yaptırılmadığı tarafımıza aktarılmıştır.

Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesinde yalnızca acil durum seviyesindeki hasta mahpusların hastane naklinin sağlandığı, bunun dışında rutin hastalık tedavisi gören mahpusların hastane sevklerinin yapılmadığı,  son bir ay içerisinde ise revire neredeyse hiç ulaşamadıkları, doktor olmadığı gerekçesi ile revir başvurularının çoğu zaman reddedildiği, hapishanede bir doktorun bulunduğu ve onun da öğleden sonra geldiği, revire çıkabilen hastalara ise teşhis ve tedavi uygulanmaksızın rahatsızlığına göre hemen ilaç verilip gönderildiği, hapishane doktorunun hastaların sorunlarıyla ilgilenmediği, hapishanede diş doktoru olmadığı için diş tedavilerinin aylardır yaptırılmadığı, kanser ve sara hastası olan bir mahpusun kemoterapi tedavisinin, idare tarafından Covid-19 bahane edilerek geciktirildiğini, hastaneye kemoterapi planı geciktirilecek şekilde sevk edildiği, fıtık hastası olan başka bir mahpusun ise fizik tedavi alması yönünde doktor raporu olmasına rağmen yine idare tarafından covid-19 bahane edilerek tedavisinin geciktirildiği, hastane sevkinin yapılmadığı, tedavisi yapılmadığı için de ağrılarının arttığı tarafımıza aktarmıştır.

Mahpusların kaldıkları bölümde bulunan 2 adet  koğuşun boşaltılarak karantina koğuşuna çevrildiği, bu koğuşların kapasitesi yaklaşık 30 kişilik olduğu, koğuşlardan bir tanesinde yeni tutuklanarak hapishaneye gelen mahpusların karantinaya alındığı, bir diğerinde ise adliyeye veya hastaneye gidip dönen mahpusların karantinaya alındıkları, hapishane dışına çıkartılan her mahpusun aynı karantina koğuşuna alındığı, Adalet Bakanlığından gelen talimat doğrultusunda karantina koğuşunun kapasitesinin tam dolmasından itibaren 15 günlük karantina süresinin başlatılacağı ve mahpusların bu sürenin sonunda negatif çıkmaları halinde asıl koğuşlarına geçebilecekleri tarafımıza aktarılmıştır.  Bu karantina uygulaması nedeniyle mahpuslar belirsiz süreyle, doğrudan sağlıklarını etkileyen riskli bir ortamda tutulmaktadır. Karantina koğuşunda geçen her gün ve koğuşa getirilen her yeni kişi koğuşta bulunan kişiler açısında yeni bir risk teşkil etmektedir.

Yine Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesinde altmış beş yaşının üzerinde bulunan mahpuslara ve altmış beş yaşının altında bulunup kronik rahatsızlığı bulunan mahpuslara ülke genelinde başlayan Covid-19 aşılamalarının yapılmadığı tarafımıza aktarılmıştır.

Silivri 1 Nolu Kapalı Hapishanesinde 15 gün olan karantina süresinin 20 güne hatta 30 güne kadar çıkartılabildiği, hastane sevki durumunda ortaya çıkan karantinanın, mahpusların ilk gidişlerinde tedavilerinin yapılmaması, randevu verilerek tekrar tekrar hastaneye götürülmeleri ve her gidişte karantina süresinin yeniden başlatılması nedeniyle bu sürelere ulaşıldığı, iki ay önce dizindeki ağrı nedeniyle doktor tarafından MR çekilmesi için hastaneye sevki talep edilen mahpusun hala hastaneye götürülmediği tarafımıza aktarılmıştır.

Bolu F Tipi Hapishanesinde farklı nedenlerle hastaneye sevk edilen mahpuslara hastane dönüşü 15 gün karantina uygulandığı, karantina hücrelerinin uygun koşullarda olmaması nedeniyle hastaneye gitmesi gereken mahpusların hastaneye gitmek istemediği, mahpusların hastaneye sevk ve revire çıkarılma taleplerinin hapishane idaresince çoğu zamana yerine getirilmediği, ayrıca kronik hastalığı olan mahpusların düzenli olarak kullanması gereken ilaçların gecikmeli olarak verildiği, diş ile ilgili sağlık problemi yaşayan mahpuslara herhangi bir tedavi uygulanmadığı, hapishanede bulunan 65 yaş üstü mahpuslar Kerem Öztürk, Mehmet Ali Çelebi, Muzaffer Akışık ve Cemal Tanhan ile diğer mahpuslara Covid-19 aşısı yapılmadığı, Servet Kurt isimli mahpusun böbrek ağrılarından dolayı 27.03.2021 tarihinde revire çıkarılma talebinde bulunduğu ancak görüşme tarihi olan 08.04.2021 tarihi itibariyle talebinin yerine getirilmediği tarafımıza aktarılmıştır.

Bakırköy Kadın Hapishanesinde, durumu yalnızca çok acil olanların hastaneye sevk edilebildiği, hastane sevkleri sonrası 14 gün karantina hücresinde kalma koşulu öne sürüldüğü, bazı hasta mahpusların tek başına 14 gün boyunca hücrede kalmalarının mümkün olmaması nedeniyle hastaneye gidemedikleri, acil durumlarda hastane sevki yapılan mahpuslara kelepçeli muayene dayatması yapıldığı, ayrıca karantina hücrelerinin çok kötü olduğu, mahpusların revire ise son 3 ayda neredeyse hiç ulaşamadıkları, doktor yok bahaneleri ile taleplerine cevap verilmediği, revire çıkılabilen durumlarda ise doktorun mahpusları muayene etmeden, şikayetlerini yazılı olarak alarak ilaç yazdığı, 8 mahpusa ilk aşamada zatürre aşısı yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır.

Yine Bakırköy Kadın Hapishanesinde bulunan hasta mahpus Süreyya Bulut’un en son 1 yıl önce hastaneye sevk edildiği, son sevkinde renkli film çekildiği ve sol akciğerinde birden fazla modül tespit edildiği, doktorun bu durumun normal olmadığını ve kontrol edilmesi gerektiğini söylemesine rağmen bir daha hastaneye sevkinin yapılmadığı, ağrılarının devam ettiği, Fatma Tokmak ve Felek Gün isimli mahpusların belirli aralıklarla hastaneye gitmesi gerektiği ancak pandemi nedeniyle götürülmedikleri, Jiyan Erdinç ve Hazine Alçı isimli mahpusların kendilerine bakamayacak durumda olduklarını, tek başlarına kalamadıkları, bu nedenle hastaneye gidemedikleri tarafımıza aktarılmıştır.

Edirne F Tipi Hapishanesinde hasta mahpusların hastane sevklerinin uzun süredir yapılmadığı, ağır hasta mahpus Abdürrahim Demir'in durumunun kritik eşiği geçtiği, bir böbreğinin tamamen iflas ettiği, diğer böbreğinin ise %55nin iflas ettiği, bu şekilde yaşamaya çalıştığı, pandemi döneminde hiçbir tedavi önlemi alınmadığı, ilk defa 2020 haziran ayı sonunda hastaneye götürüldüğü ve  hastane dönüşü 14 gün tek başına karantina hücresinde kaldığı, nisan ayı başında covid-19 testinin pozitif çıktığı ve hastaneye kaldırıldığı tarafımıza bildirilmiştir.

Mide rahatsızlığı bulunan hasta mahpus Hadi Yalçı’nın sürekli hastaneye götürülüp gerekli tedavi yapılmadan hapishaneye geri getirildiği, son yapılan endoskopiye göre kanser teşhisi konulduğu, hapishanede mide kanaması geçirdikten sonra yine hastaneye kaldırıldığı ve 08.01.2021 tarihinde burada hayatını kaybettiği tarafımıza bildirilmiştir. Hasta mahpus Hadi Yalçı ile ilgili hastaneye kaldırıldıktan ve ölümün eşeğine geldikten sonra tutuklu olduğu dosyadan tahliye edildiği, hükümlü olduğu dosyada ise hakkında infaz erteleme kararı verildiği öğrenilmiştir.

Yaptığı açlık grevi eylemi sonrasında hakkında infaz erteleme kararı olmasına rağmen tutuklanarak yeniden hapishaneye götürülen Avukat Aytaç Ünsal’a raporu olması ve hastane doktorunun onayı olmasına rağmen saf B1 vitamini verilmediği, yerine B Kompleks verildiği, bunun ise tedavisinin sağlıklı bir şekilde yapılmasına engel olduğu, hastane sevklerinin çoğu zaman yapılmıyor olması nedeniyle de sağlık sorunlarının ilerlediği tarafımıza aktarılmıştır.

Yine Edirne F Tipi Hapishanesinde hastane sevkleri dönüşünde mahpusların 14 gün boyunca tutulduğu karantina hücrelerini koşullarının oldukça kötü olduğu, mahpusların normalde kaldığı hücrelerinde bulunan eşyalarını yanlarına alamadıkları, temel ihtiyaçlarını karşılayacak eşyalarının bile bulunmadığı, bu hücrelerin temiz olmadığı, bu nedenle mahpusların karantina hücrelerinde kalmak istemedikleri için acil olmadıkça hastaneye gitmek istemedikleri tarafımıza aktarılmıştır.

Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde 65 yaşının üstünde olup kronik rahatsızlıkları bulunanlara covid-19 aşısı yapıldığı, 64 yaşındaki Kemal Özçelik isimli mahpusun kalbi %80 derece iflas ettiği, kalbinde ciddi ritim bozukluğu olduğu, 2 damarında tıkanıklık olduğu, bu tıkanıklık sebebiyle gece baygınlıklar geçirdiği, böbreğinin iflas ettiği, yer yer akciğerlerinin su topladığı, kolestrol seviyesinin yüksek olduğu, bu sebeple özellikle ayaklarının şiştiği, geceleri ağrıdan uyuyamadığı, hücre arkadaşlarının her gece nöbet tuttuğu, günde en az 15 tane yüksek dozajlı ilaç aldığı, doktorun kendisine daha da dozajı arttıramayacağını ve bu şartlarda 2 yıl daha yaşamasının zor olduğunu söylediği, ayrıca %75 engelli raporu bulunduğu, Tekirdağ Şehir Hastanesi Sağlık Kurulu tarafından iki kere tek başına kalamayacağı ama hapishanede kalmasına bir engel bulunmadığına dair rapor verildiği, sağlık kurulu önüne çıktığında kurulda yer alan kardiyologun kendisine “Sen git dağda asker öldür, gel benden rapor iste.” dediği,  tarafımıza aktarılmıştır.

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde mahpuslara tekli ring araçları ile hastaneye gitme dayatıldığı, 57 yaşındaki Kasım Karataş isimli mahpusun kalbinin %35 oranında çalıştığı, kalbinin yeterince beslenmediği, kan akışının normal şekilde sağlanamadığı, şeker ve tansiyon hastalığı bulunduğu, kalbindeki rahatsızlık nedeniyle hastaneye kaldırıldığı, kendisine daha önce anjiyo yapıldığı ve damarların açılamamış olması nedeniyle tekrar anjiyo yapılamayacağının söylenmiş olduğu, üç ayda bir kontrol için hastaneye gidip gelmesi gerektiği ancak başkaca bir tedavi uygulanmayacağının söylendiği tarafımıza aktarılmıştır.

Yine Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde Abdurrahim Şen isimli mahpusun covid-19 testinin pozitif çıktığı, hastalık sürecinin sorunsuz atlattığı, karantina süresi sonunda testi negatif çıktığı için hücresine geri götürüldüğü, Gürsel Karaaslan isimli mahpusun 30.03.2021 tarihinde sabaha karşı karantina hücresindeyken kalp krizi geçirdiği, hastaneye kaldırıldığı ve bypass ameliyatı olduğu tarafımıza aktarılmıştır

Metris R Tipi Hapishanesinde tutulan, hakkından ATK tarafından verilmiş “tek başına kalamaz” raporu bulunan ve belden aşağısı felçli hasta mahpus Serdal Yıldırım’ın belindeki platinlerin kırıldığı, buna bağlı enfeksiyon oluştuğu ve ameliyat olması gerektiği ancak hapishane koşullarında ameliyat olmasının mümkün olmadığına tarafımıza aktarılmıştır. Avukatı tarafından yaplan infaz erteleme başvurusunun ise Mardin İl Emniyet Müdürlüğünün hiçbir somut gerekçe içermeyen 3 cümlelik “toplum güvenliği açısından risk teşkil etmektedir” yazısı nedeniyle kabul edilmediği öğrenilmiştir.

Metris 1 Nolu T Tipi Hapishanesinde bulunan Eyvaz Akıncı’nın ise 3. derece akciğer kanseri teşhisi dışında, mide rahatsızlığı, kah, bronşit, tansiyon ve kalp rahatsızlıklarının bulunduğu tarafımıza bildirilmiştir.

3.2. Temizlik Malzemeleri ve Temiz Suya Erişim

Düzce T Tipi Hapishanesinde 06.12.2020 tarihi itibariyle mahpuslara eldiven ve maske dağıtılmaya başlandığı, ancak başkaca bir temizlik malzemesi verilmediği tarafımıza aktarılmıştır.

Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde 3 kişilik bir hücreye bir ay için 1 litre sıvı sabun dışında başka bir temizlik ve hijyen malzemesi verilmediği tarafımıza aktarılmıştır. Ayrıca haziran sonu itibariyle avukat görüşüne çıkan mahpuslarda ve infaz koruma memurlarında maske ve eldiven bulunmadığı tarafımızca gözlemlenmiştir.

Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde temizlik malzemesi olarak haftada bir sabun verildiği, mahpusların bunun dışındaki temizlik malzemelerini kantinden temin etmeye çalıştığı tarafımıza aktarılmıştır.

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde haftada bir deterjan verildiği, hücrelerde haftada bir üstünkörü ilaçlama yapıldığı, temel temizlik malzemelerini kantinde bulmaya zorlandıkları, günlük kişi başı 50 litre sıcak su, 150 litre soğuk su kullanımına izin verildiği, bu miktardaki suyun kişsel temizlik, çamaşır ve bulaşık yıkama ve hücre temizliğine yetmediği tarafımıza aktarılmıştır.

Maltepe 1 Nolu L Tipi Hapishanesinde idare tarafından mahpuslara temizlik malzemesi verilmediği, su kullanımı konusunda mahpuslara kota uygulandığı ve su kullanımının sınırlandırıldığı tarafımıza aktarılmıştır.

Gebze Kadın Hapishanesinde koğuşların 20-30 günde bir ilaçlandığı, avukat görüşüne ve telefona çıkan mahpuslara eldiven ve maske verildiği, temizlik malzemesinin sabit aralıklarla olmasa da idarenin arada belli kotalarda temizlik malzemesi verdiği, bunun dışında temizlik malzemelerini ücret karşılığı mahpuslar tarafından temin edildiği tarafımıza aktarılmıştır.

Metris R Tipi Hapishanesinde salgının başlangıcından beri koğuşların 2 kere dezenfekte edildiği, temizlik malzemelerinin mahpuslar tarafından kantinden temin edildiği tarafımıza aktarılmıştır.

Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesinde koğuşlarda aramaların devam ettiği ve sadece arama yapıldığı zaman koğuşların dezenfekte edildiği, pandeminin başlarında düzenli belirli aralıklarla mahpuslara ücretsiz olarak cüzi miktarda verilen dezenfektanın da artık verilmediği, kantin fiyatlarının ise çok fahiş olduğu, pandeminin başından beri hapishanede sularının hep kesildiği, aktığı zaman da çamur gibi aktığı, günlerce sıcak su gelmediği, haftanın iki günü günde bir buçuk iki saat aralıklarla sıcak su geldiği tarafımıza aktarılmıştır.

Bolu F Tipi Hapishanesinde mahpuslara telefon görüşmesine götürülürken maske ve eldiven verilmediği, kronik hasta ve 65 yaş üstü mahpuslara ise ayda (4 kez telefon hakkı olmasına rağmen) sadece bir adet maske verildiği, temizlik malzemesi olarak pandemi süreciyle birlikte 2 ayda bir sadece sıvı sabun verildiği, bunun dışında dezenfektan malzemesi verilmediği tarafımıza aktarılmıştır.

Bakırköy Kadın Hapishanesinde pandemi sürecinin başında haftalık olarak dezenfekte edilen koğuşların son zamanlarda hiç dezenfekte edilmediği, mahpuslara haftalık olarak toz ve sıvı deterjan verildiği anacak dezenfektan verilmediği tarafımıza aktarılmıştır.

3.3. Sağlıklı Beslenme

Marmara bölgesi hapishanelerinde özellikle yargı paketinden sonra açık hapishanedeki mahpusların izne gönderilmesiyle yemeklerde ciddi anlamda bozulma olduğu, kantinde ise satılan ürülerin fahiş fiyatlara satıldığı en çok aktarılan sorunlardandır.

İHAM içtihatlarına da bir mahpusa verilen gıdaların açıkça yetersiz olduğu durumlarda, bunun kendi başına Sözleşmenin 3. Maddesi uyarınca bir sorun doğuracağı belirtilmiştir.[17]

Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde kantinin stok durumunda büyük sorunlar olduğu, mahpusların istedikleri birçok şeye erişemedikleri, yemeklerin yiyebilecek durumda olmadığı, sebze ve meyvelere erişiminin sıkıntılı olduğu sebze ve meyvenin 15 günde bir alınabildiği, anneleri ile birlikte hapishanede kalan çocuklar için beslenmenin yetersiz kaldığı, dış kantinden sadece yumurta alabildiği tarafımıza aktarılmıştır.

Kandıra 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde yemeklerin hâlâ çok kötü olduğu, verilmesi gereken diyet yemeklerinin verilmediği, katin alışverişlerinde sıkıntılar olduğu, sebze ve meyvenin 15 günde bir alınabildiği tarafımıza aktarılmıştır.

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde yemeklerin kötü olduğu, ayrıca hücrelerin 6 kişiye çıkarılmış olmasına rağmen bu hücrelere 3 kişilik kaplarda yemek verildiği, verilen yemeğin yetmediği, bu konuda ciddi sıkıntılar yaşandığı tarafıma aktarılmıştır.

Gebze Kadın Hapishanesinde yemek porsiyonlarının azaldığı ve  kalitesinin düştüğü, on altı kişilik koğuşlara on  kişilik yemek verildiği, kantine dışarıdan herhangi bir şey alınmadığı, stok noktasında eksiklerin yaşandığı, her istediklerine erişimin sağlanmadığı ve fiyatların olması gerekenden yüksek olduğu tarafımıza aktarılmıştır.

Maltepe 1 Nolu L Tipi Hapishanesinde yemeklerin eksik ve yetersiz olduğu, kantin alışverişlerinin 2 haftada 1 yaptırıldığı, mahpusların dış kantinden meyve ve sebze satın alamadıkları tarafımıza aktarılmıştır.

Bakırköy Kadın Hapishanesinde Adalet Bakanlığının talimatıyla son zamanlarda artık bir öğünde verilen yemeklerin miktarının çok düşürüldüğü, yemeklerin içinde et olmadığı, meyve verilmediği, kahvaltılıkların miktarı düşürüldüğü, mahpusların gerekli vitamini alabilecekleri hiçbir gıda olmadığı, kantinde satılan ürünlerin kalitesinin çok düşük olduğu ve fiyatların çok fahiş olduğu tarafımıza aktarılmıştır.

Edirne F Tipi Hapishanesinde sürekli aynı yemeklerin verildiği, mevsime uygun yemek verilmediği, idare tarafından dağıtılan yemeklerin yenilemeyecek durumda olduğu tarafımıza aktarılmıştır. 

Bolu F Tipi Hapishanesinde mahpusların ihtiyaçlarının çoğu zaman kantinde bulunduğu, ancak fiyatlarda pandemi süreciyle birlikte artışların olduğu, ayrıca kantinde satılan ürünlerin genellikle kalitesiz ürünler olduğunu ve talep edilen ürünlerin getirilmediği, mart ayı içerinde verilen  yemeklerin kalitesiz olduğu, yemek porsiyonlarının epey az verildiği, hatta dört kişi kalınan hücrelerde neredeyse iki kişinin doyabileceği kadar yemek verildiği, bu sebeple mahpusların kantinden alınan malzemelerle ekmek yapmaya başladığı tarafımıza aktarılmıştır.

4. HABERLEŞME HAKKI

Başta mektup gönderme ve alma olmak üzere, telefonla görüşme hakkı ile süreli ve süresiz yayınlardan faydalanma imkanı hapishanelerdeki mahpusların dış dünya ile en önemli ve belki de tek bağlantılarıdır. Bununla birlikte yakınları tarafından mahpuslara gönderilen kargolar da mahpusların kıyafet ve ayakkabı gibi ihtiyaçlarını karşılamaları bakımından önemli bir araçtır.

4.1. Mektup ve Kargo

Mahpusların en önemli iletişim araçlarından birisi mektuplardır. Mahpuslar çoğu zaman yakınlarıyla mektuplar aracılığı ile görüşmekte, şikayetlerini, taleplerinin mektuplar aracılığı ile gündeme getirmektedir. Bu anlamda mektup hakkı bir mahpusun haberleşme ve bilgi edinme hakkının, buna bağlı olarak ifade özgürlüğünün en önemli teminatıdır. Hatta mektup hakkı mahpusun adalete erişimi için de son derece önemlidir. Mektupların geciktirilmesi yahut hukuka aykırı şekilde el konulması, karalanması en sık karşılaşılan durumlardandır.

Kandıra 1 ve 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde mahpuslara gelen taahhütlü mektupların gecikmeli olarak verildiği, yine mahpuslar tarafından gönderilmek istenen taahhütlü mektupların da geç gönderildiği, normal gelen ya da normal gönderilmek istenen mektupların ise kaybedildiği, ziyarete gelen ailelerden eşya alınmadığı, kargo ile göndermelerinin istendiği, gelen kargoların da 14 gün bekletildikten sonra mahpuslara verildiği tarafımıza aktarılmıştır.

Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde kargo için dilekçe uygulamasına geçildiği, mahpuslardan Yokluğumda, kamera eşliğinde kargomun açılıp bana verilmesini istiyorum.” şeklinde dilekçe alındığı ve kargoların bu şekilde teslim edilmeye başlandığı tarafımıza aktarılmıştır.

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde Adalet Bakanlığının genelgesine göre dışarıdan mahpuslara gelen kolilerin sadece 2 ayda bir açılıp kendilerine teslim edileceği bildirilmişse de idarenin bunu ancak iki ayda bir tane koli gelebilir şeklinde yorumlayarak, iki ay içerisinde birden fazla koli gelmesi halinde fazla olanları göndericiye iade ettiği tarafımıza aktarılmıştır. Ayrıca mektuplarda özellikle Kürtçe yazılan mektupların gönderilmesi ve mahpuslara verilmesi konusunda gecikmeler yaşandığı, bazı mektupların ise kaybedildiği, alıcısına gönderilmediği, buna ilişkin engelleme kararı da alınmadığı tarafımıza aktarılmıştır.

Maltepe 1 Nolu L Tipi Hapishanesinde kargo ile gönderilen kıyafet ve kırtasiye malzemelerinin mahpuslara verilmediği tarafımıza aktarılmıştır.

Gebze Kadın Hapishanesinde mektupların mahpuslara hemen verilmediği ve gönderildiğinde de aynı problem ile karşılaşıldığı, taahhütlü ve APS gidenler dışında, normal yolla gönderilen mektupların kaybedildiği, Kürtçe yazılan mektupların bilinmeyen dil denilerek keyfi olarak bekletildiği ve muhatabına verilmediği, Kürtçe yazılan mektupların tercüman olmadığı gerekçesiyle bekletildiği ve muhatabına iletilmediği, iç postanın yasaklandığı ve mahpusların başka koğuşta kalan mahpuslara yazılı herhangi bir şey göndermesine izin verilmediği,  ziyarete gelen ailelerden eşya alınmadığı ve kargo ile gönderilmesinin istendiği, kargoların ise gecikmeli olarak verildiği tarafımıza aktarılmıştır.

Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesinde mahpusların maruz bırakıldıkları hukuka aykırılıkları gündeme getirmek adına Evrensel Gazetesine ve HDP Kocaeli Milletvekilli Ömer Faruk Gergerlioğluna yazdıkları mektuplara hapishane yönetimi tarafından el konulduğu ve mektupların ilgili kişilere ulaştırılmadığı tarafımıza aktarılmıştır.

Silivri 1 Nolu Kapalı Hapishanesinde mektup ve kargolarının  geç alındığı, kendilerine  geç  teslim edildiği, özellikle diğer hapishanelerle mektuplaşmalarda ve Kürtçe yazılan mektuplarda sıkıntı yaşadıkları, bu mektupların ya verilmediği ya da uzun süre sonra verildiği, aynı kampüs içinde Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesine gönderdikleri mektuplara uzun süreden beri cevap alamadıkları tarafımıza aktarmıştır.

Bolu F Tipi Hapishanesinde kargo ve mektupların gecikmeli olarak verildiği, Kürtçe yazılan mektupların tercüman olmadığı gerekçesiyle gönderilmesinin/verilmesinin ortalama iki ay sürdüğü, mart ayı içerinde mahpuslarca tek zarfta birden fazla mektup gönderilmesi uygulamasının keyfi olarak engellendiği,  astım hastası mahpus  Burhan Güneşe ailesinin gönderdiği ve içinde üç katlı maskenin bulunduğu kargonun verilmediği tarafımıza aktarılmıştır. 

Düzce T Tipi Hapishanesinde mahpusların göndermek istediği veya mahpuslara gelen mektuplarda Kürtçe ibarelerin yer alması durumunda veya mektupların Kürtçe yazılması hallerinde mektupların alıcısına iletilmediği, mektupların öncelikle tercüme edilmesi gerektiğinin ancak hapishane bünyesinde tercüme işini yapabilecek kimsenin olmadığının söylendiği, talep olması halinde ve ücretleri önceden ödenmesi koşuluyla bu işlemin yapılıp , bir sakınca görülmezse mektupların verilebileceğinin söylendiği, tercüme için istenen ücretlerin çok yüksek olduğu, sayfa başına 300 ile 400 tl arasında bir meblağ istendiği tarafımıza aktarılmıştır.

Bakırköy Kadın Hapishanesinde mektupların gidiş ve gelişlerinde sıkıntılar yaşandığı, mahpuslara gönderilen mektupların geç verildiği, yine mahpuslar tarafından yazılan mektupların da geç gönderildiği, mektupların verilmesinin/gönderilmesinin en az iki ay sürdüğü, Kürtçe yazılan mektupların alıcısına teslim edilmediği, teslim edilebilmesi için mahpuslardan noterlik çeviri masrafı talep edildiği, masraflar ödenmediğinde ve noterlik çeviri yapılmadığı takdirde mektupların mahpuslara teslim edilmediği tarafımıza aktarılmıştır.

Edirne F Tipi Hapishanesinde mahpuslara gönderilen mektupların verilmesinde ve mahpuslar tarafından yazılan mektupların gönderilmesinde sıkıntılar yaşandığı, mahpusların neredeyse hiçbir şekilde mektup göndermeyecek durumda oldukları, idare tarafından dışarı ile iletişimlerinin kesilmek istendiği ve özellikle Kürtçe mektup yazan birinin mektubunun yalnızca Kürtçe olduğu için gerekçesiz bir şekilde ya tamamen engellendiği ya da aylarca bekletildiği tarafımıza aktarılmıştır.

4.2. Telefon görüşleri

Adalet Bakanlığının ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün aldığı karar doğrultusunda açık ve kapalı görüşlerin yaptırılmaması nedeniyle haftada 1 kere 10 dakika olan telefon görüşlerinin haftada 2 kere 10’ar dakika olarak uygulanmasına karar verilmişse de telefon hakkı birçok hapishanede haftada bir kere 20 dakika olarak uygulanmaktadır. Bu durum ise kapalı görüş yerine telefon hakkı sağlanmasını anlamsız kılmaktadır. Zira iki güne çıkartılmasındaki amaç mahpusların farklı zamanlarda yakınları ile iletişime kurması ve sosyal ilişkinlerin devamlılığının sağlanabilmesidir. Ancak mevcut koşullarda bu amaca ulaşılamamakta ve mahpuslar üzerindeki ağır tecrit devam etmektedir.

Pandemi sürecinin başında alınan önlemler kapsamında mahpusların aileleri ile görüntülü görüşebilmelerinin de sağlanacağı belirtilmiştir. Bununla ilgili olarak Bakırköy Kadın Hapishanesinde görüntülü konuşma ünitelerinin koğuşlara yerleştirilmeye başlandığı, Maltepe 1 Nolu L Tipi Hapishanesinde ise altyapı çalışmalarına başlandığı tarafımıza aktarılmıştır.

4.3. Süreli ve Süresiz Yayınlar (Gazete, dergi, kitap, vb.)

Hapishanelerde kitap ve gazete sınırlaması olup, bazı hapishanelerde hakkında toplatma kararı dahi bulunmayan bazı kitaplar ile Evrensel, Birgün, Yeni Yaşam, Umut, Atılım, Yeni Demokrasi vb. muhalif gazeteler, mahpusların tüm taleplerine rağmen hiçbir şekilde hapishaneye alınmamaktadır. Özellikle 2019 yılında yapılan açlık grevi sonrasında, Yeni Yaşam gazetesinin engellenmesi yönlü uygulamalar hâlâ devam etmektedir. Bazı hapishanelerde kanuna aykırı olarak haftalık olarak gazetelerin tamamı hakkında engelleme kararı verilmekte, bazılarında ise engelleme kararı dahi gösterilmeden gazeteler mahpuslara verilmemektedir.

Yayınlara ulaşım haberleşme hakkı ve ifade özgürlüğü bağlamında çok önemlidir. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun (CGTİHK) 62. maddesine göre mahkemelerde yasaklanmamış olması kaydıyla mahpuslar yayınlardan yararlanabilir. Kaldı ki bir kişinin haberleşme hakkının ve bununla bağlantılı olarak ifade özgülüğünün sınırlanması için belli kriterler söz konusudur. Mahpusların yayınlara erişimi bakımından da bu ilkeler yani, kanunilik, ölçülülük ve meşru amaca dayanma ilkelerinin gözetilmesi gerekir.  Bu ilkelere ve CGTİHKnın 62. maddesine aykırı uygulamalara sıkça rastlanmaktadır.

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da yapılan yeni değişiklikler ile 62. Maddenin 4. Fıkrasında Basın İlân Kurumu aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan gazetelerin kuruma kabul edilmeyeceği düzenlenmişse de bu hüküm idareler tarafından dergilere de uygulanmakta, mahpuslara gönderilen dergiler de bu düzenleme ileri sürülerek reddedilmektedir. Oysa 62. Maddenin 4. Fıkrası gazetelere ilişkin bir düzenlemedir.

Birçok hapishanede kitaplarla ilgili yasaklarında artış görülmektedir. Kargo ile gönderilen veya ziyaretçiler tarafından yatırılan kitaplar hiçbir gerekçe gösterilmeden mahpuslara verilmemektedir. Mahpusların kitapları kendi hesaplarından kesilecek para ile PTT aracılığıyla alabilecekleri, mahpuslara sadece doğum günü, dini ve resmî bayramlarda dışarıdan hediye olarak 1 tane kitap yatırılabileceği öğrenilmiştir.

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde kargolarda gecikme yaşandığı için mahpuslara gönderilen kitap ve dergilerin tesliminde de sıkıntı yaşandığı, yaklaşık 4 aydır kütüphaneden kitap alma konusunda da sıkıntılar yaşandığı, kargo ile gönderilen kitapların da kargo sınırlaması nedeniyle alınamadığı, kitaplara erişimin neredeyse olmadığı, Yeni Yaşam Gazetesi için abonelik yapılmadığı, hafta sonları gazete verilmediği tarafımıza aktarılmıştır.

Maltepe 1 Nolu L Tipi Hapishanesinde uzun süredir talep edilmesine rağmen başta Yeni Yaşam Gazetesi ve Evrensel gazetesi olmak üzere muhalif gazetelerin verilmediği,  ailelerin ve yakınların getirdiği kitapların uzun süre bekletildikten sonra mahpuslara verildiği tarafımıza aktarılmıştır.

Kandıra 1 ve 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde her mahpusun 2 ayda 1 kitap alma hakkı verildiği, doğum günü ve bayramlarda mahpuslara gönderilen kitaplara bile idare tarafından sınırlandırma getirilmeye çalışıldığı, mahpusların istedikleri gazete ve dergi yayınına erişim sağlanmasına idare tarafından engel olunduğu, muhalif dergi ve gazetelere abonelik yaptırılmadığı, sadece idarenin istediği yayınlara üyelik yaptırılmasının dayatıldığı tarafımıza aktarılmıştır.

Gebze Kadın Hapishanesinde mahpuslara 2 ayda 1 kitap alabilecekleri şekilde sınırlama getirildiği, doğum günü ve bayramlarda alınacak kitaplara bile sınırlama getirilmeye çalışıldığı, ayrıca idare tarafından bayiye gelmeyen dergiye abonelik yaptırılmayacağının kendilerine söylendiği, ancak bayiye zaten hiçbir derginin gelmediği, Kürtçe kitapların inceleme amacıyla emniyete gönderildiği ve ayrıca toplatması olup olmadığı sorgulatıldığı, bu nedenle aylarca kendilerine verilmediği tarafımıza aktarılmıştır.

Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesinde muhalif gazetelerin uzun zamandır hiç verilmediği, günlük gazetelerin bir gün sonra verildiği, mahpuslara 3 haftada 1 kitap alma hakkı tanındığı tarafımıza aktarılmıştır.

Silivri 1 Nolu Kapalı Hapishanesinde mahpuslara gönderilen Kürtçe  süreli yayınların ve kitapların  inceleme  aşamasına  tabi  tutulduğu,  bu inceleme aşamasının da sürüncemede  bırakılarak bu kitapların  mahpuslara verilmediği, mahpuslara gönderilen Kürtçe kitapların 1 yıldır hâlâ incelemede  denilerek mahpuslara teslim edilmediği, idare tarafından mahpuslara kitap kotası uygulandığı, mahpusların yanlarında sadece 10 kitap bulundurabildikleri, şubat ayı itibariyle idare tarafından depodaki kitaplarla kitap değişimine izin verilmediği, kendilerine gönderilen kitapları alamadıkları, depolarına dahi koyulmayarak iade edildiği, tekrar kitap alabilmek ve hücredekilerle değişim yapabilmek için depolarında biriken kitapların hepsinin dışarı çıkarılmasının istendiği,  şu an hiçbir şekilde dergi almalarına izin verilmediği, bu sebeple kitap okuma konusunda ciddi sıkıntıların yaşandığı,  bunun dışında sadece idarenin uygun gördüğü gazetelerin temin edilebildiği, aylık ya da haftalık yayın yapan, daha önce alabildikleri kültürel-politik dergilerin (Cogito, Bilim Teknik gibi) mahpuslara teslim  edilmediği tarafımıza aktarılmıştır. 

Ayrıca görüşme yapılan bir mahpus, sayı açısından uygulanan kitap kotasına ek olarak başka bir hapishaneden kendisine gönderilen 25 adet kitaptan idare tarafından eleme yapılarak sadece 10 tanesini okumasına izin verildiğini, diğer kitapların depoya kaldırıldığını, yasaklı yayın olmadığı için el koyma işlemi yapılamadığını, ancak Silivri İnfaz Kurumunun kendi iç yönetmeliğine göre  idare tarafından okumasının uygun olmadığına kanaat getirilen kitaplar olduğu için okumasına izin verilmediğini belirtmiştir.

Bolu F Tipi Hapishanesinde Yeni Yaşam ve Xwebûn gazetelerinin Basın İlan Kurumu aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmadığı gerekçe gösterilerek mahpuslara verilmediği,  abonelikleri olmasına rağmen Demokratik Modernite dergisinin mahpuslara verilmediği, Kürtçe olan kitapların tercüman olmadığı gerekçesiyle verilmediği,  ayrıca Halk Tv, Kat, Artı Tv, Tele 1, Yol Tv gibi muhalif televizyon kanallarının idare tarafından merkezi sistemden çıkarılmak suretiyle izlenmesinin engellendiği tarafımıza aktarılmıştır.

Bakırköy Kadın Hapishanesinde kitap kotası konulduğu, mahpuslara sadece 2 ayda 1 kitap hakkı tanındığı, muhalif gazete ve dergilerin mahpuslara verilmediği, Kürtçe kitaplara ilişkin olarak; kurum nezdinde Kürtçe bilen personel bulunmadığından Kürtçe kitaplara izin verilmediği, Kürtçe dışındaki kitaplarda ise “işkence” “Kürtler ezilmiştir, ikinci sınıf vatandaştır.” şeklinde geçen ifadelerden dolayı İdari Gözlem Kurulu tarafından Türkiye Cumhuriyeti ile ilgili uygun olmayan ifadeler geçtiğinden bahisle kitapların, söz konusu kitaplar anı/roman dahi olsa, kendilerine verilmediği tarafımıza aktarılmıştır.

Edirne F Tipi Hapishanesinde kitap alışverişi ve dışardan gönderilen kitaplarla ilgili olarak mahpuslara yeni bir genelge tebliğ edildiği, genelgeye göre bir mahpusa kitap göndermek isteyen birinin sadece özel günlerde  (doğumgünü, bayram vs.) ve 2 ayda bir olmak üzere yalnızca 1 kitap gönderebileceği, birden fazla kitap gönderilirse bir tanesinin mahpusa verileceği, diğerinin kargo parası mahpusun hesabından kesilecek şekilde gönderene iade edileceği, aynı zamanda bir koğuşta başka bir koğuşta kalan mahpusun isminin yazılı olduğu bir kitabın görülmesi halinde kitaba el konulup hiçbir şekilde geri verilmeyeceğinin bildirildiği tarafımıza aktarılmıştır.

Düzce T Tipi Hapishanesinde mahpuslara muhalif gazetelerin ve dergi verilmediği tarafımıza aktarılmıştır.

Mahpuslara talep ettikleri Yeni Yaşam Gazetesinin verilmemesi ve yeni uygulanmaya başlanan kitap yasakları mahpusların bilgiye erişim bağlamında ifade özgürlüğünü de kısıtlamaktadır. Anayasanın 28. maddesi basın hürriyetini düzenlerken, süreli ve süresiz yayınların hangi hallerde dağıtımının engellenebileceğini ve toplatılabileceğini de düzenlemiştir. Ancak söz konusu kamuya açık alanlarda satışı yapılan ve herkesin erişimine açık olan gazete hakkında basım veya dağıtımına ilişkin herhangi bir yasaklama kararı bulunmamaktadır.  Bu bakımdan hakkında yasaklama kararı olmayan bir gazetenin Hapishane idaresi tarafından verilmemesi Anayasanın 26. ve İHASnin 10. maddesine aykırıdır.

5. SAVUNMA HAKKI

5.1 Avukat Görüşleri

Haziran ayına kadar birçok hapishanede acil durumlar dışında avukat görüşü yaptırılmamaktaydı. Yaptırılan hapishanelerde ise kapalı görüş şeklinde yaptırılmaktaydı. Hapishanelerde avukat görüş odalarına normal avukat görüşü yapılması için branda çekilmişse de brandalı görüş odalarının sayılarının az olması nedeniyle avukatlar oldukça sorun yaşamaktadır. Görüş odalarının dolu olması nedeniyle ya uzun saatler beklemek ya da kapalı görüş yapmak yapmak zorunda kalmaktadır.

2020 yılının Haziran ayı itibariyle görüşmelerin normale döndüğü söylense de Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde görüşler eylül ayı başına kadar kapalı görüş olarak yaptırılmaktaydı. Kandıra 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde ise hâlâ kapalı görüş şeklinde yaptırılmaktadır.

Tekirdağ 1 ve 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde sadece iki avukat görüş odasına plastik branda uygulanmış olup sadece brandalı iki odada görüş yaptırılmaktadır. Bu odaların dolu olması halinde başka avukat alınmamaktadır. Kargo dağıtımları, psiko sosyal görüşmeleri de bu odalarda yapılmaktadır. Bu sürelerde ise sadece bir avukat görüş oldası avukatlar tarafından kullanılabilmektedir. Avukat görüş odalarına sadece bir avukat giriş yapabilmektedir.

Silivri 1 Nolu Kapalı Hapishanesinde ve Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesinde  3-4 avukat görüş odasına branda uygulanmıştır. Bu odaların dolu olması halinde diğer avukatlara kabul etmeleri durumunda kapalı görüş yaptırılmaktadır.

Maltepe 1 Nolu L Tipi Hapishanesinde avukat görüşleri brandalı avukat görüş odalarda yaptırılmaktadır.

Gebze Kadın Hapishanesinde avukat görüşleri açık görüş odaları dışında, koridor ortasında araları mika ile kapatılmış demir parmaklıklı bir kapının önünde yaptırılmaktadır. Görüş yapılan yerin etrafı açık olup koridordan geçen herkes tarafından görülmekte ve duyulmaktadır. Bununla birlikte sadece bir yer olması nedeniyle içeride görüş yapan bir avukat varken görüş yapmak için gelen diğer avukatlar dışarıda beklemek zorunda kalmaktadır.

Düzce D Tipi Hapishanesinde avukat görüşleri kapalı görüş olarak yaptırılmakta ve avukatlara tulum giydirilmektedir.

Bolu F Tipi Hapishanesinde avukat görüşleri hapishanede bulunan avukat görüşme odasında şeffaf bölmeli alanda maske ve eldivenli bir şekilde gerçekleştirilmektedir.

5.2. Etkili Başvuru Hakkı

Düzce T Tipi Hapishanesinde bulunan mahpusların başka hapishanelerden mahpuslarla mektuplaşmalarında mektupla birlikte yollanan mahkemelerin emsal kararlarına el konulduğu, hapishanelerde başvurularda yardımcı olmak amacıyla özellikle AYM ve İHAM’nin emsal kararlarının mahpuslar tarafından birbirleri ile paylaşıldığı,  ancak hapishane yönetiminin bu kararlara sürekli olarak el koyduğu,  gelen mektuplarda kararlardan bahsedildiği ancak mektubun içinden karar çıkmadığı, durum idareye bildirildiğinde ise kararlara el konulduğu ve kendilerine verilmeyeceğinin söylendiği, bu durumun ise mahpuslar açısından mahkemeye ulaşma ve etkin başvurular yapılmasına engel teşkil ettiği tarafımıza aktarılmıştır.

Bolu F Tipi Hapishanesinde mahpus Burhan Güneş’in avukat görüşüne giderken yanına aldığı savunma evraklarına el konulduğu,  bir kısmının on gün sonra kendisine verildiği,  el konulan diğer savunma evraklarına ilişkin olarak itiraz etmek istediği için el koyma kararı istediğinde isebize bu kadar evrak verdin başka el konulan evrak yok” denilerek kalan evrakların verilmediği, bunlara ilişkin ayrıca herhangi bir el koyma kararı da verilmediği, sonuç olarak kendisine itiraz hakkı tanınmadan evraklarına el konulduğu tarafımıza aktarılmıştır.

Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesinde SEGBİS ile tutuk inceleme duruşmasına katılan bir mahpusa, tutukluluk inceleme duruşmasına ilişkin mahkeme zabıtlarının duruşmadan 7 gün sonra kendisine tebliğ edildiği ve bu sebeple hakkında verilmiş olan tutukluluk halinin devamı kararına itiraz süresini kaçırdığı, hapishane idaresinin kendisini duruşma tutanaklarına geçici olarak el koyma uygulamasını başka mahpuslara yönelik de uyguladığı ve sürekli tekrarladığı, bu uygulamanın sistematik bir hal aldığı tarafımıza aktarılmıştır.

6. KİŞİ GÜVENLİĞİ VE ÖZGÜRLÜĞÜ HAKKI

6.1 İyi Hal Değerlendirmesi ve Koşullu Salıverilme

Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik 29.12.2020 tarihinde Resmi gazetede yayımlanmış ve 01.01.2021 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 13 ve 89. maddeleri dayanak alınarak hazırlanmıştır.Dayanak alınan maddeler mahpusların değerlendirilmesi ve iyi hâlin belirlenmesine ilişkindir. Mahpus hakkında yapılacak değerlendirme için dayanak maddeler uyarınca; ceza infaz kurumlarında bulundukları tüm aşamalarda; ceza infaz kurumlarının düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı, haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirip getirmediği, uygulanan iyileştirme programlarına göre toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı hususlarını gözetilmesi ve bunun sonucunda koşullu salıverilme hakkının kullanımında belirleyici olan iyi hallilik tespitinin yapılması istenmektedir.

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde bulunan ve koşullu salıverilme tarihi gelmiş olan Aydın Akdoğan isimli mahpusa yapılan görüşmede pişman olup olmadığının sorulduğu, pişman olunacak bir şey yapmadığını söylemesi üzerine iyi halli olmadığı yönünde karar verildiği ve koşullu salıverilmeden faydalandırılmadığı tarafımıza aktarılmıştır.

Bolu F Tipi Hapishanesinde bulunan Bayram Ari adlı mahpusun 22.02.2021 tarihinde koşullu salıverilme hakkından yararlanarak tahliye olması gerekirken idare ve gözlem kurulu tarafından hakkında bu hususta tutulan herhangi bir tutanak olmamasına rağmen arama ve sayım sırasında infaz koruma memurlarına zorluk çıkarması, oda değişiminde sorun çıkarması….” gibi nedenlerden dolayı koşullu salıverilmeden yararlanmasının uygun olmadığına karar verildiği tarafımıza aktarılmıştır.

Fahrettin Şahin isimli mahpus 30 yılını doldurmuş olmasına rağmen “tekrar suç işleme olasılığı olabileceği yönünde yeterli kanı oluşmadığı, kurum yaşantısında tehdit, tahrik, ısrar, yalan beyan, kavga gibi zorlayıcı tutum ve davranışlarda bulunduğunun düşünülmediği, 2017 yılından beri disiplin cezası almadığı” ilgili raporda belirtilmiş olmasına rağmen iyi halli olmadığı gerekçesiyle koşullu salıverilmeden faydalandırılmamış ve tahliye edilmemiştir

Yine Bolu F Tipi Hapishanesinde İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı tarafından dönem değerlendirme kararlarında soyut ve gerekçeden yoksun bir şekilde mahpusların örgütten kopmadığına dair değerlendirme yapıldığı ve iyi halli olmadıklarına karar verildiği, söz konusu kararlara karşı Bolu İnfaz Hakimliğine yapılan başvurular sonucu dönem değerlendirme kararlarının gerekçeden yoksun olması sebebiyle kaldırıldığı tarafımıza aktarılmıştır.

Edirne F Tipi Hapishanesinde bulunan Yusuf Dağ isimli mahpusun koşullu salıverilme tarihi gelmiş olmasına rağmen iyi halli olmadığı iddiasıyla tahliye edilmediği tarafımıza aktarılmıştır. 

Bakırköy Kadın Hapishanesinde koşullu salıverilme tarihine az bir zaman kalan mahpusların görüşmelere çıkarıldığı, görüşmede savcı, psikolog, müdür, bilinmeyen isimlerin hazır bulunduğu, yargılanılan dosyaya ilişkin, “Dışarıya hazır mısın?”, “Güneş denilince aklınıza ne geliyor?”, “Önderiniz kimdir?”, “Niçin bulunduğun koğuştasın?”, “Bizi ikna etmen gerekiyor ki seni tahliye edelim, pişman mısın?”, “Ne kadar kitap okuyorsun?”, “Eşinle aranda problem var mı?” gibi sorular yöneltildiği, görüşmelerin avukat görüşme odasında yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır.

Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesinde mahpuslarla iyi hal değerlendirmesine yönelik yapılan mülakatlarda kanuni görevi iyi halin ve toplumla uyumun tespitini yapmakla sınırlı olan Denetim Görevlileri, psikologlar ve sosyal çalışma uzmanlarının değerlendirme formu düzenlemek için sormuş oldukları soruların içerik olarak iyi halle ilgisi olmadığı, “PKK’yi bir terör örgütü olarak görüyor musun?”, “Abdullah Öcalan terörist midir?”, “Neden teröristlerin bulunduğu koğuşta kaldın?”, “Koğuşunda kalanların terörist olduğunu biliyor musun?”, "Pişman mısın?” gibi sorular sorulduğu tarafımıza aktarılmıştır.

Düzce T Tipi Hapishanesinde koşullu salıverilme tarihi gelen Rıdvan Ünal isimli mahpusla yeni düzenlenen iyi hal yönetmeliği kapsamında mülakat yapıldığı, yapılan mülakatın segbis aracılığıyla yapıldığı, ancak kurulun kamerasının kapalı olması nedeniyle mahpusun kurulu göremediği, dışarıdan başka kişilerin de kurulda yer alaması nedeniyle kameranın kapatılmış olduğu bilgisinin verildiği, mülakat boyunca sadece kendisini savcı olarak tanıtan kişinin konuştuğu, mahpusa “Abdullah Öcalan’ı örgüt lideri olaraka görüyor musun?” ve “Pişman mısın değil misin?” Şeklinde iki soru sorulduğu, mahpus soruları cevaplarken savcı tarafından sözünün kesildiği ve tepkisel bir yaklaşımla mülakatın sona erdirildiği ve hakkında iyi halli olmadığı yönünde karar verildiği tarafımıza aktarılmıştır.

Yine Düzce T Tipi Hapishanesinde çeşitli gerekçelerle keyfi olarak disiplin cezaları verildiği, verilen bu disiplin cezalarının birçoğunun hücre cezası olduğu, mahpusların taleplerine ve kanunda derhal uygulanacağına dair açık hüküm olmasına rağmen bu cezaların bilinçli olarak infazının gerçekleştirilmediği, koşullu salıverilme tarihi gelen mahpusların hücre cezalarının infaz edilmemiş olması nedeniyle koşullu salıverilemden faydalandırılmadıkları, 2018 yılından verilen hücre cezalarının infazının henüz gerçekleştirilmediği, Vedat Gültekin, Vedat Turgut, Yakup Abiş ve Ahmet Akbalık isimli mahpusların birden çok hücre cezası olduğu, bu cezaların hâlâ infaz edilmemiş olması nedeniyle şartlı salıverilmeden faydalanamadıkları ve hâlâ 2018 yılında verilmiş olan hücre cezalarının infazını bekledikleri tarafımıza aktarılmıştır.

7. DİĞER İHLALLER

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde bir hücreye rutin aramaların dışında baskın arama yapıldığı ve hücrede bulunan büyün yazılı dökümanlara el konulduğu, daha önce toplanarak el konulan radyolarla ilgili Roger Tirej Özalp, İsmail Suphi, Ümit Akgümüş ve Cemil Doster isimli mahpuslara 14  günlük hücre cezası verildiği tarafımıza aktarılmıştır.

Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde hücrelerde baskın aramalar yapıldığı ve bu aramalar sırasında gerginlikler çıktığı, hücrelerde bulunan bütün radyoların toplandığı ve radyolara idare tarafından el konulduğu tarafımıza aktarılmıştır.

Bolu F Tipi Hapishanesinde bazı odalarda 4 mahpusun kaldığı, ancak sadece 3 ranza olması nedeniyle, mahpusların yer yatağında uyumak zorunda kaldığı, mahpuslarca hapishane idaresinden ranza talep edilmesine rağmen, taleplerinin karşılanmadığı, hücre değişimleri taleplerinin de idare tarafından cevapsız bırakıldığı, 10.02.2021 tarihinde yapılan Gare Operasyonu sonrası gardiyanlar tarafından mahpuslara dönük provokatif söylemlerde bulunulduğu, örneğin Ayhan Dağ ve Mehmet Çoreşoğlu adlı mahpuslara, gardiyanlar tarafından Segbis odasına götürülürken size burda istediğimiz her şeyi yaparız” şeklinde tehditvari söylemlerde bulunulduğu tarafımıza aktarılmıştır.

Yine Bolu F Tipi Hapishanesinde  15.03.2021 tarihinde mahpusların kaldığı hücrelerde fiziki mesafe kullarına uymaksızın arama yapıldığı, mahpuslara ait eşyalara zarar verildiği ve mahpuslara ait  sağlık raporları, yargılama dosyalarında bulunan hukuki evraklar,  edebi eserler, ajanda ve radyolara el konulduğu, A-53 Nolu hücrede yapılan arama sırasında gardiyanlar tarafından mahpuslara dönük Yaşadığınıza dua edin, ansızın bir gece gelebiliriz” şeklinde tehditvari söylemlerde bulunulduğu,  yine A-30 nolu hücrede yapılan arama sırasında, odada bulunan mahpuslardan İbrahim Doğan ile Nedim Yılmaz’ın kendi aralarında Kürtçe konuşması üzerine,  mahpuslar hakkında diğer mahpusları idareye karşı kışkırttıkları gerekçesiyle disiplin soruşturması başlatıldığı ve sonuç olarak 24.03.2021 tarihinde söz konusu mahpuslara 5275 sayılı kanun  44/d uyarınca (hükümlü ve tutukluları idareye karşı kışkırtmak veya isyana kalkışmak) 5 gün hücre cezası verildiği tarafımıza aktarılmıştır.

Bakırköy Kadın Hapishanesinde bulunan Evin Zapsu isimli mahpusla ilgili olarak hapishane idaresine Adalet Bakanlığından 29.03.2021 tarihli sevk yazısı geldiği, buna göre özel güvenlik gerekçeleriyleAdalet Bakanlığı tarafından Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesinde Kayseri Hapishanesine sevkinin istendiği, ancak kendisinin sevke uygun olmadığı, kronik rahatsızlıklarının bulunduğu, hatta bu konuda Hapishane doktorunun da sevke elverişli olmadığına dair Bakanlığa rapor yazdığı, ayrıca bütün ailesinin Mersin'den sırf kendisiyle açık ve kapalı görüş yapabilmek için İstanbul’a taşındığı, mahpusunun Adalet Bakanlığına durumunu anlatan bir dilekçe yazdığı, ancak itirazının reddedildiği ve Kayseri Hapishanesine sürgün edildiği tarafımıza aktarılmıştır.

Silivri 1 Nolu Kapalı Hapishanesinde bulunan mahpuslar tarafından, tek kişilik hücrede tutulan kanser hastası Soydan Akay’ın yanlarına getirilmesi için çok defa hapishane idaresine başvurulduğu, kendilerine Soydan Akay’ın Bakanlık talimatı ile tek kişilik hücrede tutulduğu ve bu nedenle yanlarına getirilemeyeceği yönünde cevap verildiği tarafımıza aktarılmıştır.

Mahpusların hücrelerinde baskın arama şeklinde arama yapıldığı, radyolara el konulduğu ve aradan geçen süreye rağmen radyoların iade edilmediği , bir mahpusa ailesi tarafından gönderilen Amedspor formasına el konulduğu ve mahpusa teslim edilmediği, bir başka mahpusun müzik dinlemek için ücreti karşılığı cd çalar alma talebinin ise yasak olduğu gerekçesiyle reddedildiği, bir mahpusun yazılı çalışmalarını fotokopi çektirmek için gardiyanlara verdiği, ancak çalışmanın kendisine geri getirmediği ve idarenin çalışmayı incelediğinin kendisine bildirildiği, idarenin el koyma gibi herhangi resmi bir süreç yürütmediği gibi sadece fotokopi için verilen dışarı çıkarılma talebi olmayan yani mektup vs gibi incelemeye tabi olmayan kişisel çalışmalara gayri resmi şekilde el koyduğu tarafımıza aktarılmıştır.

Silivri 5 Nolu L Tipi Kapalı Hapishanesinde bulunan siyasi mahpusların 15.03.2021 tarihinde bir kısım sosyal medya organlarında Abdullah Öcalan’ın  yaşamına  ilişkin bazı  haberlerin  yer alması ve bu haberleri  radyolardan öğrenmeleri  üzerine durumu koğuş kapılarına vurarak ve sloganlarla  protesto ettikleri, bu protestolar  üzerine hapishane idaresinin tüm koğuşlara  Robocop”  denilen ve hapishane idaresindeki  jandarmadan  oluşan  çevik  kuvvet ekibi  ile  koğuşlara  baskın  yaptığı, bu şahısların mahpusları yaşamları ile tehdit  eden  cümleler  kurduğu, baskın  sırasında bazı  koğuşlarda  mahpusların  yemek  yediği  masa  ayaklarını aldığı ve mahpusların günlerce  yerde  yemek yemek  zorunda  kaldığı, yine aynı  baskında  mahpusların sık sık yaşanan  su kesintisine  karşı pet  şişelerde biriktirmiş  oldukları  kullanma  sularına  el  konulduğu,  olayın  üzerinde  3-4 gün geçtikten  sonra  mahpusların  yemek  yedikleri  masa  ayakları  kendilerine  geri  verildiği, ancak 192 mahpus hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı tarafımıza aktarılmıştır.

İdarenin almış  olduğu  yeni  bir  kararla  artık  mahpus  ailelerinin  göndermiş  olduğu iç çamaşırı, atlet, çorap, terlik, havlu gibi kıyafet ve malzemelerin  mahpuslara  teslim  edilmeyeceği, mahpusların  bu  malzemeleri  kantinden  satın alarak temin  edebileceği, koğuşlarda rutin aramalar dışında baskın aramalar yapıldığı, bu aramalarda konularda bulunan kültür, sanat ve edebiyat temalı dergilere ve tutsakların defterlerine el konulduğu, arama esnasında gardiyanların mahpuslara hakaret ettiği, el konulan dergiler sebebiyle koğuşlarda bulunan bütün mahpuslar hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı, hapishane idaresi tarafından mahpuslara ‘Her koğuştan biri dergileri üstlensin hücre cezası vereceğiz, koğuşlardan herhangi biri dergileri üstlenmezse hepinize hücre cezası veririz’ denildiği, mahpusların savunmasını dahi alınmadan, hukuka aykırı bir içeriği bulunmayan dergi bahane edilerek hücre cezası niteliğindeki disiplin cezasının mahpuslar üzerinde tehdit, baskı ve şantaj unsuru olarak kullanıldığı, başka bir aramada ise mahpusların hapishane kantininden satın aldıkları bütün radyolara el konulduğu ve bu radyolar nedeniyle mahpuslar hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı tarafımıza aktarılmıştır.

Yine Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesinde bulunan Murat Esas isimli mahpusun hapishane idaresi tarafından kontrol amacıyla revire çağırıldığı, ancak revir yerine boş bir odaya götürüldüğü, burada kendisini MİT mensubu olarak tanıtan bir kişinin kendisinden hem kendi dosyasındaki diğer şüpheliler hem de hapishanede bulunan koğuş arkadaşları hakkında bilgi almaya çalıştığı, bu bilgileri vermesi karşılığında kendisinin etkin pişmanlıktan yararlanmasını sağlayıp hemen hapishaneden çıkarttırabileceğini söylediği tarafımıza aktarılmıştır.

Düzce T Tipi Hapishanesinde bulunan yatak ve çarşafların çok eski olduğu,  birçoğunda  kalıcı lekeler ve çürümeler olduğu, mahpusların uzun zamandır yenilerini talep etmesine rağmen kendilerine yeni yatak ve çarşaf verilmediği, yapılan aramalarda mahpusların radyolarına, mektuplarına, defterlerlerine ve kişisel notlarına el konulduğu, defalarca talep etmelerine rağmen el konulan eşyaların kendilerine iade edilmediği, iki yıl önce Süleyman Benzer isimli mahpusun televizyonuna el konulduğu ve iki yıldır kendisine verilmediği, kantin fiyatlarının verilen listenin iki katı olduğu, listede 10,00 TL olarak görülen ürünün alındığında verilen fişte 20,00 TL olarak görüldüğü, iade taleplerinin karşılık bulmadığı, telefon görüşmeleri için sabit hatları aradıklarında normalde 0,80 TL kesinti yapılırken son 2  aydır her görüşme için 2,50 TL kesinti yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır.

Yine Düzce T Tipi Hapishanesinde mahpuslara devam eden açlık grevi eylemleri nedeniyle 2021 mart ve nisan aylarında açlık grevine girileceğine ilişkin Adalet Bakanlığına verilen dilekçe nedeniyle on birer gün hücre cezası verildiği, yine mart ayı içerisinde İmralı Ada Hapishanesinde bulunan Abdullah Öcalan’ın ailesi ve avukatları ile görüştürülmesi için Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığına dilekçe verilmesi nedeniyle on birer gün hücre cezası verildiği, yine mart ayı içerisinde bir gün mahpusların havalandırmada saz çalıp Kürtçe şarkı söyledikleri için gardiyanlar tarafından önce hakarete maruz kaldığı ve tehdit edildiği, “Burası Türkiye, burada Türkçe konuşacaksınız!” Şekilde provakatif ve ırkçı saldılarılara maruz bırakıldıkları, ayrıca Kürtçe şarkı söylendiği için koğuştaki bütün mahpuslara  on birer gün hücre cezası verildiği,  yine mart ayı içerisinde bütün koğuşa başka bir gerekçe ile on birer gün daha hücre cezası verildiği, Mehmet Erbey isimli mahpusun daha önce hapishane kantininden almış olduğu radyoya el konulduğu ve hapishaneye yasak eşya sokma gerekçesiyle hakkında soruşturma başlatıldığı, konu ile ilgili takipsizlik kararı verildiği ve radyonun kendisine iade edildiği, ancak aynı gün vardiya değişiminden sonra yeni gelen gardiyanlar tarafından aynı radyoya yeniden el konulduğu ve bütün koğuşa on birer gün daha hücre cezası verildiği tarafımıza aktarılmıştır.

Kandıra 2 Nolu F Tipi Hapishanelerinde hücre değişimi gibi konularda pandemi gerekçesiyle idarenin keyfi davrandığı, gerekli değişiklikleri talebe rağmen dikkate almadığı tarafımıza aktarılmıştır.

8. AÇLIK GREVLERİ

Bolu F Tipi Hapishanesinde bulunan yakalık 80 siyasi mahpuslar tarafından İmralı Ada Hapishanesinde bulunan Abdullah Öcalana yönelik devam eden tecridin sonlandırılması talebiyle 27.11.2020 tarihinde süresiz-dönüşümlü açlık grevi başlatıldığı, açlık grevinin dörder kişilik gruplar halinde beşer günlük süreyle yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır. Açlık grevi yapan mahpuslara mart ayına kadar talepleri üzerine idare tarafından tuz, şeker, meyve suyu ve B1 Vitamini içeren ilaçların verildiği, ancak mart ayında bu taleplerin karşılanmadığı, yine mart ayında açlık grevini sonlandıran mahpuslara ise diyet yemeği verilmediği, greve giren mahpuslar hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı ve disiplin cezaların verildiği ayrıca belirtilmiştir.

Düzce T Tipi Hapishanesinde bulunan 12 siyasi mahpus tarafından İmralı Ada Hapishanesinde bulunan Abdullah Öcalana yönelik devam eden tecridin sonlandırılması talebiyle 30.11.2020 tarihinde süresiz-dönüşümlü açlık grevi başlatıldığı, açlık grevinin ikişer kişilik gruplar halinde beşer günlük süreyle yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır. Açlık grevine giren mahpuslara günlük olarak kilo ve tansiyon ölçümü yapıldığı, 15.01.2021 tarihi itibariyle mahpuslara meyve suyu verilmeyeceğinin söylendiği, greve giren kişilere yeterli miktarda şeker de verilmediği, ayrıca açlık grevine başlayan mahpuslar hakkında idare tarafından disiplin soruşturması başlatıldığı ve disiplin cezası verildiği belirtilmiştir.

Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde bulunan siyasi mahpuslarca İmralı Ada Hapishanesinde bulunan Abdullah Öcalana yönelik devam eden tecridin sonlandırılması talebiyle 28.11.2020 tarihinde süresiz-dönüşümlü açlık grevi başlatıldığı, açlık grevinin ikişer kişilik gruplar halinde beşer günlük süreyle yapıldığı, greve giren mahpuslara B Vitamini verilmediği, ancak limon, meyve suyu ve şeker verildiği tarafımıza aktarılmıştır. Ayrıca idarenin de açlık grevine yönelik henüz bir baskı veya müdahalede bulunmadığı, ancak greve giren mahpuslar hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı ve disiplin cezaların verildiği belirtilmiştir.

Kandıra 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde bulunan siyasi mahpuslarca İmralı Ada Hapishanesinde bulunan Abdullah Öcalana yönelik devam eden tecridin sonlandırılması talebiyle 28.11.2020 tarihinde süresiz-dönüşümlü açlık grevi başlatıldığı, açlık grevinin birer kişi olarak beşer günlük süreyle yapıldığı, greve giren mahpuslara B Vitamini verilmediği, ancak limon, meyve suyu ve şeker verildiği tarafımıza aktarılmıştır. Ayrıca idarenin de açlık grevine yönelik henüz bir baskı veya müdahalede bulunmadığı, ancak greve giren mahpuslar hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı ve disiplin cezaların verildiği belirtilmiştir.

Gebze Kadın Hapishanesinde bulunan siyasi mahpuslarca İmralı Ada Hapishanesinde bulunan Abdullah Öcalana yönelik devam eden tecridin sonlandırılması talebiyle 28.11.2020 tarihinde süresiz-dönüşümlü açlık grevi başlatıldığı, açlık grevinin ikişer kişilik gruplar halinde beşer günlük süreyle yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır. Ayrıca idarenin de açlık grevine yönelik henüz bir baskı veya müdahalede bulunmadığı, ancak greve giren mahpuslar hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı ve disiplin cezaların verildiği belirtilmiştir.

Maltepe 1 Nolu L Tipi Hapishanesinde bulunan 23 siyasi mahpus tarafından İmralı Ada Hapishanesinde bulunan Abdullah Öcalana yönelik devam eden tecridin sonlandırılması talebiyle 28.11.2020 tarihinde süresiz-dönüşümlü açlık grevi başlatıldığı, açlık grevinin birer kişi beşer günlük süreyle yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır.  Açlık grevine giren mahpuslar hakkında idare tarafından disiplin soruşturması başlatıldığı ve ceza verildiği ayrıca belirtilmiştir.

Bakırköy Kadın Hapishanesinde bulunan siyasi mahpuslarca İmralı Ada Hapishanesinde bulunan Abdullah Öcalana yönelik devam eden tecridin sonlandırılması talebiyle 28.11.2020 tarihinde süresiz-dönüşümlü açlık grevi başlatıldığı, açlık grevinin  ikişer kişilik gruplar halinde beşer günlük süreyle yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır. Greve giren mahpuslara greve uygun iaşe verilmediği gibi, şeker taleplerinin ise kantinde bulunmadığı gerekçesiyle karşılanmadığı, greve giren mahpuslar hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı ve disiplin cezaların verildiği belirtilmiştir.

Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesinde bulunan siyasi mahpuslarca İmralı Ada Hapishanesinde bulunan Abdullah Öcalana yönelik devam eden tecridin sonlandırılması talebiyle 28.11.2020 tarihinde süresiz-dönüşümlü açlık grevi başlatıldığı, her koğuştan birer kişi toplam yedi kişilik gruplar halinde beşer günlük süreyle yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır. Açlık grevine giren mahpuslar hakkında idare tarafından disiplin soruşturması başlatıldığı ve ceza verildiği ayrıca belirtilmiştir.

Silivri 1 Nolu Kapalı Hapishanesinde bulunan beş siyasi mahpus tarafından İmralı Ada Hapishanesinde bulunan Abdullah Öcalana yönelik devam eden tecridin sonlandırılması talebiyle 28.11.2020 tarihinde süresiz-dönüşümlü açlık grevi başlatıldığı, açlık grevinin birer kişi beşer günlük süreyle yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır. Ayrıca idarenin de açlık grevine yönelik henüz bir baskı veya müdahalede bulunmadığı, ancak greve giren mahpuslar hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı ve disiplin cezaların verildiği  belirtilmiştir.

Tekirdağ  1 Nolu F  Tipi Hapishanesinde bulunan yaklaşık doksan siyasi mahpus tarafından İmralı Ada Hapishanesinde bulunan Abdullah Öcalana yönelik devam eden tecridin sonlandırılması talebiyle 28.11.2020 tarihinde süresiz-dönüşümlü açlık grevi başlatıldığı, açlık grevinin hücrelerdeki mahpus sayısına bağlı olarak üçer kişilik gruplar halinde beşer günlük süreyle yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır. Ayrıca hapishane idareleri tarafından şu ana kadar herhangi bir olumsuz yaklaşım olmadığı, isteyen mahpusların kontrol kilo, tansiyon, nabız gibi kontroller için revire çıkabileceğinin söylendiği, grevdeki mahpuslara uygun iaşe dağıtıldığı, ancak greve giren mahpuslar hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı ve disiplin cezaların verildiği belirtilmiştir.

Tekirdağ  2 Nolu F Tipi Hapishanesinde bulunan altmış siyasi mahpus tarafından İmralı Ada Hapishanesinde bulunan Abdullah Öcalana yönelik devam eden tecridin sonlandırılması talebiyle 28.11.2020 tarihinde süresiz-dönüşümlü açlık grevi başlatıldığı, açlık grevinin hücrelerdeki mahpus sayısına bağlı olarak üçer kişilik gruplar halinde beşer günlük süreyle yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır. Ayrıca hapishane idareleri tarafından şu ana kadar herhangi bir olumsuz yaklaşım olmadığı, isteyen mahpusların kontrol kilo, tansiyon, nabız gibi kontroller için revire çıkabileceğinin söylendiği, grevdeki mahpuslara uygun iaşe dağıtıldığı, ancak greve giren mahpuslar hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı ve disiplin cezaların verildiği belirtilmiştir.

Edirne F Tipi Hapishanesinde bulunan siyasi mahpuslarca İmralı Ada Hapishanesinde bulunan Abdullah Öcalana yönelik devam eden tecridin sonlandırılması talebiyle 27.11.2020 tarihinde süresiz-dönüşümlü açlık grevi başlatıldığı, açlık grevinin hücrelerdeki mahpus sayısına bağlı olarak ikişer kişilik gruplar halinde beşer günlük süreyle yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır. Ayrıca greve giren mahpuslar hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı ve disiplin cezaların verildiği belirtilmiştir.

F. SONUÇ

Raporda görüldüğü üzere pandemi süreci bahane edilerek mahpusların en temel insan hakları dahi askıya alınmış ve mahpuslar üzerindeki tecrit en üst seviyeye çıkarılmıştır. Yine son dönemlerde muhaliflere yönelik artan baskılar nedeniyle tutuklamalar daha da artmış, hapishanelerdeki mahpus sayısı kapasitenin çok üzerine çıkmıştır. Bununla doğru orantılı olarak mahpusların maruz kaldığı hak ihlalleri de artmıştır. Bu ihlallerin başında ise işkence yasağının ihlali gelmektedir. Hem ulusal hemde uluslararası hukukta işkence ve kötü muamele açıkça yasaklanmıştır. Bir başka deyişle hiçbir hal ve durumda, hiç kimseye işkence yapılamaz. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi de hapishanelerde yapılan çıplak aramalara ilişkin başvuruları işkence ve kötü muamele yasağını düzenleyen İHAS’nin 3. maddesi bağlamında değerlendirmektedir. Buna rağmen hapishanelerde çıplak aramanın hukuka aykırı bir şekilde hâlâ çok yaygın bir uygulama olduğu tespit edilmiştir.

Devletler, taraf oldukları sözleşmelerde yer verilen işkence yasağını da göz önünde bulundurarak, çıplak arama uygulamasına tamamen son vermeli ve hapishanelerde işkencenin önlenmesi için gerekli tedbirleri almalıdır. Bu husus, devletlerin işkence ve diğer insan hakları ihlallerinin önlenmesine dair aktif yükümlülüklerinin bir gereğidir. Ortaya bir hak ihlali çıktığında, bu hususun etkin soruşturulması ve sorumluların yaptırımla karşı karşıya bırakılacağı yargılama süreçlerinin gerçekleştirilmesi de söz konusu aktif yükümlülüğün bir parçasıdır. İşkence, bu anlamda çıplak arama ve iç beden araması bir hak ihlalidir ve suçtur. Yukarıda belirtildiği gibi 5237 Sayılı TCKnın 94. maddesinde de suç fiilleri arasında sayılmıştır. Haliyle, çıplak aramaya maruz kaldığını iddia eden kişinin, yaşanan hak ihlalinin soruşturulmasını isteme, bir başka anlatımla sorumlularla ilgili şikayette bulunma hakkı vardır. Bu hakkın en etkin ve sonuç alıcı şekilde kullanımının sağlanması gerekmektedir.

Bir başka husus ise; mahpusların açık görüşlerinin yaptırılmamasının pandemi koşullarında anlaşılabilir olsa da kapalı görüşlerde kişi sınırlaması uygulanmasının, 40 dakikalık açık görüşlerin yerine sadece 10 dakikalık ek telefon hakkı tanınmasının ve bu telefon hakkının da açık/kapalı görüş yapılabilecek kişilerle değil de sadece telefon numarası verilen kişi ile sınırlı tutulması mahpusların aile ve özel hayatına saygı hakkını ihlal etmesidir. Her ne kadar pandeminin ilk zamanları mahpusların aileleri ile görüntülü konuşmalarına imkan sağlanacağı belirtilmişse de gelinen aşamada bu uygulama hâlâ gerçekleştirilmemiştir. Ailelerinden uzak bölgelere sürgün edilen mahpusların aileleri kapalı görüş yapabilmek için pandemi koşullarında uzun seyahatler yapmak durumunda kalmakta, bu durum mahpus ailelerininin sağlık durumlarını da riske atmaktadır. Bu sebeple mahpuslara daha fazla telefon hakkı sağlanmalı ve en azından ziyaretçi listesindeki herkesle telefon ile görüşebilme hakkı tanınmalıdır. Yine pandemi süreci başında sağlanacağı söylenen görüntülü görüşme için gerekli adımlar atılmalıdır.

Mahpusların hapishane koşullarında sosyalleşebilmesi, infaz sürelerinde sosyal ilişkilerden kopmamaları, bedensel ve ruhsal sağlıkları açısından ortak alan faaliyetleri büyük önem arz etmektedir. Özellikle yüksek güvenlikli hapishanelerde tutulan mahpusların beden ve ruh sağlıkları için uzun süre veya süresiz sosyal yalnızlaştırmaya maruz bırakılmamaları gerekmektedir. Spor, sohbet gibi faaliyetler sayesinde mahpuslar sürekli kaldıkları hücrelerin dışına çıkmakta, 7 gün 24 saat birlikte kaldıkları sınırlı sayıdaki kişilerden farklı kişilerle sohbet ederek sosyalleşme imkanı bulmaktadır. Pandemi ile birlikte başlayan süreçte mahpusların ortak alan faaliyetlerinin yaptırılmaması mahpusların içide bulunduğu tecrit koşullarının ağırlaşmasına neden olmuştur. İHAM, tamamen duyusal yalıtma ile birlikte bütünüyle sosyal yalıtmanın kişiliği tahrip edeceğini ve güvenlik veya başka gerekçelerle haklı gösterilmeyecek bir insanlık dışı muamele biçimi oluşturacağını belirtmiştir.[18]

“Yeni Normale Geçiş” planlamaları yapılırken ve hayatın birçok alanında normalleşme başlamışken açık ziyaretlerin yaptırılmadığı, avukat görüşlerinin mahpuslarla teması kesecek şekilde yaptırıldığı, hapishane personelinin dışarı ile ilişkisinin sınırlı tutulduğu, yeni tutuklanan ya da sürgün/sevk gelen mahpuslar ile hastane/adliye sevkleri gibi nedenlerle hapishaneden ayrılıp geri dönen mahpusların 14 gün karantinada tutulduğu, karantina sonucunda test yapılarak hücrelerine dönebildiği, kısaca mahpusların dışarı ile temasının kesildiği bu koşullarda mahpusların hâlâ hapishane içerisinde ortak alan faaliyetlerine çıkartılmamasının hiçbir mantıklı gerekçesi bulunmamaktadır. Ortak alan faaliyetlerinin yaptırılmıyor olması mahpuslar açısından ceza içerisinde cezaya dönüştürülmüştür ve bir tecrit uygulamasıdır. Bu uygulamaya son verilerek içeride izole olan mahpusların birbirleri ile iletişim kurarak sosyal ilişkilerini devam ettirebileceği spor, sohbet gibi ortak alan faaliyetlerinin yaptırılması gerekmektedir.

Mahpusların dış dünya ile iletişim kurması, toplumdan tamamen kopmadan, meydana gelen gelişmeleri takip edebilmesi için en önemli iletişim araçlarının başında süreli ve süresiz yayınlar gelmektedir. Mahpuslar kitaplar sayesinde birçok konuda kendilerini geliştirirken gazete ve dergiler sayesinde toplumda yaşanan gelişmeleri takip edebilmektedir. Bu durum tecridin mahpuslar üzerindeki etkilerinin bir parça olsun azalmasına neden olmaktadır. Ancak hapishanelerde kitaplara getirilen kısıtlamalar ile dergi ve gazetelere getirilen yasaklamalar nedeniyle mahpuslar ifade özgürlüğü kapsamında bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğü ve haber alma hakkından faydalanamamaktadır. Birçok hapishanede mahpuslar okumak istedikleri süreli ve süresiz yayınların parasını doğrudan ödeyerek yayınları hapishane idarelerinin anlaşmalı olduğu yerlerden almak zorunda bırakılmaktadır. Bu durumun meydana getirdiği temel sorunlardan biri aileleri tarafından yatırılan para dışında geliri olmayan ve ekonomik olarak zor durumda olan mahpusların yayınlara erişmesi önünde engel oluşturmasıdır. Mahpuslar günlük yiyecek ve temizlik malzemesi ihtiyaçları ile mektup/faks gibi ihtiyaçlarını karşılamakta dahi zorlanmaktayken bir de okumak istedikleri kitaplara bütçe ayırmak zorunda bırakılmaktadır. Bir diğer temel sorun ise mahpuslar tarafından talep edilen yayınların hapishane idaresinin anlaşmalı olduğu yerlerde bulunmamasıdır. Bu durum da mahpusların yayınlara erişmesi önünde ciddi bir engel teşkil etmektedir.

Yine gazete ve dergi gibi yayınlar da hapishane idareleri tarafından keyfi olarak yasaklanmaktadır. Çoğu zaman bu yasaklamalara ilişkin herhangi bir idari karar da alınmamaktadır. Özellikle muhalif gazete ve dergilere getirilen bu yasaklamalar sadece mahpusların bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğünü ihlal etmekle kalmamakta, muhalif basına uygulanan sansürün de bir göstergesi olmaktadır. Mahpusların uluslararası anlaşmalar ve Anayasa ile güvence altına alınan ifade özgürlüğü ve haberleşme hakkından kanunlara uygun olarak faydalanabilmeleri için kitaplara getirilen sınırlamalara ile gazete ve dergilere getirilen yasaklara son verilmeli, mahpusların ifade özgürlüğü ve haberleşme haklarına yönelik ihlaller durdurulmalıdır.

Kişi sınırlaması olmaması yönüyle ziyaretler dışında mahpusların aile ilişkilerini, arkadaş ilişkilerini ve sosyal ilişkilerini devam ettirebilmeleri için  mektup ve fakslar haberleşme hakkının kullanılmasında en önemli araçlardandır. Son dönemlerde daha da artan mektup engellemeleri ve mektupların kaybedilmesi mahpusların aile ve özel hayatlarına saygı hakkı ile haberleşme haklarını ihlal ettiği gibi mahpuslar üzerindeki tecriti de arttırmaktadır. Mahpusların ailelerine yazdıkları mektuplar ya da mahpusların ailelerinden gelen mektuplar dahi hiçbir gerekçe gösterilmeden engellenmektedir. Özellikle mahpuslar tarafından yazılan Kürtçe mektupların gönderilmemesi ya da mahpuslara gelen Kürtçe mektupların engellenmesi dışarıda Kürtçeye yönelik süren ayrımcılığın hapishanelerde de devam ettiğini göstermektedir. Oysa hem ulusal hukukta hemde uluslararası hukukta dile yönelik ayrımcılık kesin olarak yasaklanmış, 5237 sayılı TCK’nın 122. Maddesi ayrımcılığı suç olarak yaptırıma bağlamıştır. Dolayısıyla bu engellemeler ayrımcılık yasağının da ihlali niteliğinde olup, bu ihlallere derhal son verilmesi gerekmektedir.

Özellikle pandemi sonrası mahpusların tedavi ve sağlık hakkı üzerinde yaşanan hak ihlalleri de artış göstermektedir. Hapishanelerde yüzlercesi ağır binlerce hasta mahpus bulunmaktadır. Pandemi ile birlikte duran hastane sevkleri son dönemlerde yeniden başlamışsa da hastane dönüşleri uygulanan 14 gülük karantina süresinin koşulları nedeniyle mahpuslar hastaneye gitmek istememektedir. Zaten hasta olan ya da tek başına kalamayacak durumda olan mahpuslar karantina hücrelerinde çok kötü koşullarda kalmak zorunda bırakılmaktadır. Bazı hapishanelerde 20-30 kişi aynı karantina koğuşunda kalırken bazı hapishanelerde tek başına temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak mahpuslar tek başına tutulmaktadır.. Mahpuslar ya çok az havalandırmaya çıkartılmakta ya da hiç çıkartılmamaktadır. Kantinden ihtiyaçlarının karşılanmasında birçok sorun yaşanmaktadır. Televizyon, radyo, kitap gibi eşyaları kendilerine verilmemektedir. Bu durum mahpusların hastaneye gitmek istememesine ve düzenli tedavi olması gereken mahpusların tedavi olamamasına neden olmaktadır. Oysa devlet, mahpusların beslenme, bakım, sağlık hizmeti gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüdür. Zira sosyal bir devletin sağlık hizmetlerinin eşit, nitelikli ve herkesin ulaşabileceği bir şekilde sunumunu” sağlaması ödevi hapishanedeki sağlık hizmetlerinin genel toplumsal sağlık sistemiyle yakın ilişki içinde, ulusal sağlık sistemiyle entegre ve uyum içinde örgütlenmesini gerektirmektedir. Mahpuslar yasal durumları nedeniyle ayrımcılığa tabi tutulmaksızın ülkedeki sağlık hizmetlerinden yararlanma imkanına sahip olmalı ve genel sağlık sisteminde mevcut olan tüm tıbbi, cerrahi ve psikiyatrik olanaklara ulaşma ve yararlanma olanağından da eşit şekilde yararlanmalıdır. Devletler alıkonulan kişiye tıbbi bakımı her zaman ve derhal sağlamanın yanı sıra mahpusların esenliğini de güvence altına almak için tedavi amacının yanında koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerini de yerine getirmekle yükümlüdür. Pandemi devletin bu yükümlülüğünü askıya almadığı gibi mahpusların temel haklarını da ortadan kaldırmamaktadır. Zira tutulma ve cezalandırma mekânlarında kalanların da yararlanmaları gereken hakların sürekliliği söz konusudur ve bu kişileri temel haklarından yoksun bırakmak ikinci bir cezalandırma anlamına gelecektir.

01.01.2021 tarihinde yürürlüğe giren “Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” ile birlikte denetimli serbestlik, koşullu salıverilme gibi mahpus lehine olan uygulamalarda  iyi halin belirlenmesi için bir takım yeni kriterler getirilmiştir. Bunun başında ise mahpusun işlediği suçtan dolayı pişmanlık duyması” kriteridir.  Pişmanlık; içe dönük ve kişinin vicdanı ile ilgili olan duygusal bir tepkime halidir. Kişinin pişmanlık beyanının samimiyeti tam anlamıyla ölçülebilmesi mümkün değildir. Pişmanlık kriteri dışında infazın tüm aşamalarında, mahpusun hapishanelerin düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı, haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirip getirmediği, toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı, iyileştirme ve eğitim-öğretim programları ile spor ve sosyal faaliyetler, kültür ve sanat programları, aldığı sertifikalar, kitap okuma alışkanlığı, diğer mahpuslar ile hapishane görevlileri ve dışarıyla olan ilişkileri, hapishane kuralları ile hapishane bünyesindeki çalışma kurallarına uyumu ve aldığı disiplin cezalarının dikkate alınacağı düzenlenmiştir. Yine bu kapsamda kurullar mahpuslarla mülakat yapabilecek ve burada sordukları soruların cevabına göre iyi hal değerlendirmesi yapabilecektir. Ancak burada mahpuslara sorulacak soruların denetlenmesine ilişkin herhangi bir mekanizma bulunmamaktadır.

Görüldüğü üzere hukuka aykırı bu yönetmelikle beraber hapishane idareleri mahpus hakkında ancak ve ancak yargı makamlarının karar verebileceği hallerde yargı makamlarının yetkilerini dahi aşan bir yerde konumlandırılmış ve karar mercii haline getirilmiştir. Bu da hapishane idarelerinin mahpuslara karşı sınırsız yetkiyle donatılarak keyfi kararlar alabileceği anlamına gelmektedir.  Son birkaç ayda koşullu salıverilme tarihi geldiği halde haklarına “iyi halli olmadıklarına” yönelik kararlar verilen mahpusların tahliyeleri bu keyfi kararlarla engellenmiştir. Açıktır ki, hapishane idareleri yeni yönetmelik ile kendilerine verilen yetkileri kötüye kullanmaya başlamıştır.

Son olarak bu raporun açıklandığı gün hapishanelerde Abdullah Öcalana yönelik tecridin sonlandırılması ve artan hak ihlallerini protesto etmek amacıyla 27 Kasımda başlatılan süresiz-dönüşümlü  açlık grevi eylemi 147. gününe girmiştir. Eyleme katılan kişi sayısı hapishaneden hapishaneye değişiklik göstersede mahpuslar ortalama ikişer - üçer kişilik gruplar ile beşer günlük açlık grevi yapmaktadır. Mahpusların talebi ise; Türkiyenin taraf olduğu Uluslararası Sözleşmeler, Anayasa ve Ceza İnfaz Kanununda güvence altına alınan temek hak ve özgürlükler doğrultusunda Abdullah Öcalan üzerindeki hukuka aykırı tecritin son bulması, Öcalan’ın ailesi ve avukatları ile görüşmesinin sağlanmasıdır. Pandemiden ötürü ağır hak ihlallerinin yaşandığı, mahpusların ihtiyaç duydukları tedaviye dahi erişemediği bu dönemde açlık grevlerinin sürmesi halinde geri dönülemez nitelikte ağır sonuçlar doğuracağı ortadadır. Zira salgın sürecinde hapishanelerde artan hak ihlallerine yönelik hazırlanan raporlardan mahpusların sağlıklı gıdaya ve ihtiyaç duydukları tedaviye erişimlerinin sağlanamamasından ötürü özellikle bağışıklık sistemlerinin zayıfladığı bilinmektedir. Pandemi koşulları dolayısıyla mahpusların bağışık sisteminin düşüklüğü konusunda uyaran hekimler başlatılan açlık grevinin, daha önceki eylemlerden daha fazla risk barındırdığını belirtmiştir.  Bu sebeple mahpuslar daha fazla hak ihlaline uğramadan; herhangi bir yaşam hakkı ihlali olmadan açlık grevlerinin son bulması için Abdullah Öcalan’a uygulanan hukuka aykırı tecridin kaldırılması ve hapishanelerdeki hak ihlallerine derhal son verilmesi gerekmektedir

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi

Hapishane Komisyonu

 


[1] Veriler 31.04.2021 tarihi itibariyle Dünya Sağlık Örgütü’nün resmî sitesinden (https://www.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirus-2019) alınmıştır.

[2] Veriler  31.03.2021 tarihi itibariyle Sağlık Bakanlığı’na ait (https://covid19.saglik.gov.tr/ ) sitesinden alınmıştır.

[3] Veriler  Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün resmî sitesinden (https://cte.adalet.gov.tr/Home/SayfaDetay/kovid-19-pandemi-surecinde-ceza-infaz-kurumlari-iii18022021065928) alınmıştır.

[6] El-Masri v. Yugoslav Makedonya Cumhuriyeti, Bşv. No: 39630/09,

[7] Valasinas v. Litvanya, Bşv. No:44558/98, Iwanczuk v. Polonya, Bşv. No: 25196/94, Yanko v. Bulgaristan, Bşv. No:39084/97

[8] Wieser v. Avusturya, Bşv. No: 2293/03

[9] Pawel Pawlak v. Polonya, Bşv. No: 13421/03

[10] Frérot v. Fransa, Bşv. No:70204/01

[11] El Shennawy v. Fransa, Bşv. No:51246/08

[12] Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi  Rec (2006) 2 Sayılı Tavsiye Kararına Ek md 1

[13] Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi  Rec (2006) 2 Sayılı Tavsiye Kararına Ek md 18.1

[14] Kudła v. Polonya Bşv No. 30210/96

[15] Aleksanyan v. Russia, Başvuru No 46468/06, 05 Haziran 2009, para 137; Gülay Çetin v. Turkey, Başvuru No 44084/10,  05 Mart 2013, para 105;   Mouisel v. France, Başvuru No. 67263/01, 21 Mayıs 2003, para 48; Riviere v. France, Başvuru No 33834/03, 11 Ekim 2006, para 76

[16] Kudła v.Polonya Bşv No. 30210/96

[17] Dudchenko v. Rusya, Bşv. No 37717/05

[18] Öcalan v. Türkiye, Bşv. No: 46221/99, 12.05.2005