Siyasi haklar yasaklanamaz!
Bölgemizde ve ülkemizde, siyasal ve toplumsal sorunların çözümü için gerekli olan diyalog ve müzakerelerin askıya alındığı, hukukun ve insan haklarının yok sayıldığı, karanlık birtakım güçlerin ortaya çıktığı bir dönemden geçiyoruz. Şiddetin dili hâkim kılındıkça kadına ve çocuğa yönelik şiddet başta olmak üzere toplumsal yaralar derinleşmekte, insanlar büyük bir baskı cenderesi altında nefessiz kalmaktadır.
Türkiye, muhaliflerin hapsedildiği bir ülkeye dönüşmüş, hapishaneler en ağır insan hakları ihlallerinin meydana geldiği mekânlar haline gelmiştir. Siyasi iktidarın Kürt sorunu başta olmak üzere ulusal ve uluslararası tüm sorunları, güvenlikçi bir zihniyet ile baskı ve kontrole dayalı yönetme tarzı, bu vahim tabloyu ortaya çıkarmaktadır.
Demokrasilerin vazgeçilmez unsurlarından olan muhalif siyasi partiler, siyasi iktidar tarafından düşmanlık politikalarının hedefine konmakta, bir nefret iklimi yaratılmaktadır. Muhalefet liderleri açıkça linç teşebbüsüne uğramakta ve tehdit edilebilmekte, parti çalışanları parti binalarında öldürülebilmektedir.
Siyasi rakipler olarak partilerin faaliyet yürütmesi Anayasal güvence altındayken siyasi iktidarın yargıyı sopa olarak kullanarak rakibini devre dışı bırakmak istemesi esasen demokrasiye zarar vermekte, demokratik siyasete kilit vurmakta ve en önemlisi toplumsal ve siyasal nefret iklimini büyütmektedir.
Bu nedenlerle, üye, yönetici ve çalışanlarına yönelik yargı baskısının yanı sıra fiziki saldırılarla birlikte Halkların Demokratik Partisi (HDP)’nin kapatılmak istenmesini demokrasiye ve demokratik siyasete yapılan bir darbe ve Türkiye’ye yapılmış bir kötülük olarak görüyoruz.
Siyasi düşünce ayrımı gözetmeksizin demokrasi, insan hakları ve doğayı savunan; bunun mücadelesini yürütenler olarak ülkemizde yaşanan ve her geçen gün büyüyen bu hak ihlallerine karşı artık dur ve yeter denilmesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye’yi yönetenler Anayasal güvence altına alınan temel insan haklarına ve demokratik değerlere saygılı olmalı, Anayasal yükümlülüklerini yerine getirmeli, İstanbul Sözleşmesinin feshini yok saymalıdır.
İnsan hak ve özgürlüklerinin temel esaslarından biri olan siyasi örgütlenme hakkı hiçbir gerekçe ile engellenemez.
Anayasa Mahkemesi’nin de AİHM’in DTP ve Diğerleri/Türkiye kararında belirtilen insan hakları ve demokratik ilkelere uygun ve Türkiye’deki siyasi çeşitliliği gözeten, halkın seçme iradesini hesaba katan adil bir karar vermesini bekliyoruz.
Tüm bu nedenlerle, yargı eliyle kapatılmaya, kolluk gücüyle sindirilmeye çalışılan ve parti binaları basılarak üyeleri katledilen HDP’nin demokrasi ve insan hakları için siyaset yapma hakkını savunuyoruz ve tüm demokrasi güçlerini de bu hukuksuzluğa karşı dayanışmaya çağırıyoruz. 5 Temmuz 2021
İmzacı Kuruluşlar