Duyurular
URFA HAPİSHANELERİ SÜRGÜN RAPORU 2024, SÜRGÜN,HAPİSHANE,URFA
02.10.2024

URFA HAPİSHANELERİ SÜRGÜN RAPORU 2024

 

1.RAPORUN ÖZETİ

 

Urfa Hapishanelerinde son dönemde sürgün politikası uygulaması artırılmıştır.  Bu uygulamalarla mahpuslar; ailelerinde uzak yerlerde dış dünyadan koparılarak kendi hâline bırakılmaktadır. Avrupa standartları açısından bir işkence yöntemi olan sürgün uygulamalarını insan haklarına dayalı önlemlerle sona erdirilmelidir.

Tarafımızca hem soru şablonu hem de başvuru formlarıyla aileler, avukatlar ve mahpuslarla görüşme yapılmıştır. 26 Mahpus, 9 Mahpus avukatı ve 8 mahpusla yapılan görüşmeler sonucunda rapor tanzim edilmiştir. Bu raporda İşkence ve Kotu Muamele, Ayrımcılık Yasağı, Özel Hayta Saygı Hakkı, Adil Yargılanma Hakkı ve Hak Arama Hürriyetine yönelik tespitler yapılmıştır.

Raporumuzda Sürgünlerin yapıldığı yerler dikkate alındığında aile bireylerin erişmekte zorlanacağı yerlere sürgünler yapıldığı ortadadır. Bu sürgünlerin uzak yerlere yapılması nedeniyle mahpus yakınları maddi ve manevi olarak zorluklar yaşamaktadır. ailelerinde uzak bölgelere sürgün edilen mahpusların aileleri açık/kapalı görüş yapabilmek için zor koşullarda uzun seyahatler yapmak durumunda kalmakta, bu durum mahpus ailelerinin sağlığını da riske atmaktadır. Raporumuzda birçok aile bu durumun getirdiği sakıncalara değinmiştir.

Aldığımız Başvurular incelediğimizde Karabük, Elâzığ, İzmir, Erzincan, Yozgat, Adana , Diyarbakır, Antalya, Tekirdağ, Kırşehir, Burdur, Konya, Giresun, Bolu   ve Ankara gibi yerler sürgünler yapıldığı görülmektedir. Bu sürgünlerin ortak özelliği ailelerde uzak; aile bütünlüğünü bozan sürgünlerdir.

Son bir yılda 56 mahpusu Urfa hapishanelerinden farklı hapishanelere sürgün edildiği avukatlar, aileler ve mahpuslar tarafından bize iletilmiştir.  Elimizdeki verilere göre sürgün edilenlerin hepsi ailesinden uzak yere nakil gerçekleştirilmiştir. Sürgünlerin %52’si Erzincan, %13’u Adana, %11’ı Erzurum, %6’sı Antalya %6’sı Samsun %4’ı Elâzığ Hapishanelerine yapılmıştır. Rapor sonucunda çıkardığımız verilere göre birçok mahpus aile durumu gözetilmeden sürgün edilmektedir.  Urfa’dan sürgüne gönderilen mahpusların hiçbiri ailesini olduğu yere nakil edilmemiştir.

Yine de rapordaki Verileri incelediğimizde mahpusların sık sık sürgün edildiğini görmekteyiz.  Sürekli değişimlere mahpusunun sosyalleşmesi engelleniyor ve aynı zamanda aileler mağdur olmaktadır. Mahpusların %84’ünün birden fazla hapishanede kalmasın hem mahpusun uyum sağlaması; mahpusun sağlık koşulları, avukatı ve ailesini etkilemektedir.   Burada infaz sürecini olumsuz etkileyen, kamu yararı bulunmadığı gibi hükümlü veya ailesi bakımından da faydadan ziyade ciddi manada olumsuz etki ve sonuçlar doğuran nakil kararları alındığı görülmektedir.   Rapordaki verilerimize göre Sadece 1 hapishanede kalan mahpus sayısı %16’ken geriye kalan %84’luk kesimini sürekli sürgüne maruz kaldığı görülmektedir. Urfa hapishanesindeyse mahpusların %29’u ailesi il dışında yaşamaktadır. Yine Urfalı olan birçok mahpus il dışında hapishanelerinde kalmaktadır. Ailelerin yüzde 74’u ise yılda 7 kez ziyaretten az mahpusları ziyaret edebilmektedir. Ziyarete gidemeyen ailelerin yüzde 45’le maddi ve %45’le uzaklık nedeniyle ziyaretlerin gerçekleşmediğini beyan etmiştir.

Başvurucuların verileri neticesinde Nakillerin %75’inde gerekçe bildirilmediği, %11’inde ailenin yaşadığı yerde hapishane bulunmaması, %11’inde kapasite yetersizliği olduğu ortaya çıkmıştır. Hapishane idareleri ailelere ve mahpusa gerekçe bildirmeden sürgünler yaptığı barizdir. Mahpusun içinde bulunduğu durum dikkate alınmayarak aileden uzak yerlere sürgünler yapılmıştır. Bu sürgünlerle mahpus ve ailesinin maddi ve manevi olarak zorlanmasına neden olunmuştur.

Sürgün neticesinde mahpus yakınlarının ziyaretlerinin yol giderleri ve mesafe itibariyle zahmetli ve masraflı olacağı kaçınılmazdır., Verilerimizde görüleceği üzere mahpus yakınlarının %12’si çok az, %44’u yılda 1-3 arası %18’u Yılda 4-6 arası ziyaret edebilmektedir.  Aile bütünlüğünün ve iletişimin sağlanması ve ziyaretçi kabul hakkının etkin kullanılabilmesi bakımından hükümlünün ailesine yakın bir yerde tutulması gerekir

Yapılan sürgünler nedeniyle tutuklu ve hükümlü mahpusların avukata erişim sorunu yaşanmaktadır. Görüştüğümüz başvurucuların %47’si avukata erişimde sorun yaşadığını %6’si avukatlarının bulunmadığını belirtmiştir. %100’lık kısım ise avukata disiplin cezalarının tebliği edilmediğini belirtmiştir.

Görüştüğümüz başvurucuların %33’u devam eden yargılama olduğunu belirtmiştir. Burada tutuklunun adil yargılanma ilkesi çerçevesinde hakları ihlal edildiği gibi hükümlünün aile bütünlüğü bozulmakta ve ailesi ile yakınlarının ziyaretleri de mesafe ve masraflar nedeniyle külfetli hale gelmektedir.

Bu sürgünler nedeniyle yargılaması devam eden tutuklu mahpuslar SEGBİS (Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi) üzerinden duruşmalara katılmaktadırlar. Bu tutuklu sanığın kendisini ifade etmesi bakımından da zorlayıcı bir etkendir.  Sanık için sağlıklı bir iletişim yöntemi değildir. Kaldı ki bu durum açık şekilde adil yargılanma hakkının ihlalidir.

Yine hazırladığımız raporda Avukatlara disiplin cezalarının hiç tebliğ edilmediği ortaya konulmuştur. Yine birçok avukat kendilerine disiplin cezalarının tebliğ edilmediğini belirtmiştir. Verilerde avukata disiplin cezası tebliğ edilme oranı % 0’dır. Tüm bu hususlar hak arama hürriyeti yönünden sorunlar mevcut olduğunu göstermektedir.

Görüştüğümüzü başvurucuların %33’u Sürgünlerde sorunlarla karşılaştığını belirtmiştir. Yine görüştüğümüz başvuruculardan %45’i Sürgün sonrasında eşyaların verilmediği %15’i işkence olduğunu %15’i ise hastalıkları için önlem alınmadığını belirtmiştir.

Mahpusların sürgün sonrasında eşyalarının da sorun yaşadığı aktarılmıştır. Kimi zamanda mahpuslara getirilen eşyaların verilmediği iddia edilmiştir. Hazırladığımız raporda mahpusların %45’ı eşyaların verilmediği belirtmiştir. Sürgün ve nakillerde personel tutumlarında sorunlar olduğu aktarılmıştır.

Başvurucuların verileri neticesinde Nakillerin %75’inde gerekçe bildirilmediği, %11’inde ailenin yaşadığı yerde hapishane bulunmaması, %11’inde kapasite yetersizliği olduğu ortaya çıkmıştır. Başvurucuların yaşadığı yere nakil talebinin hepsine olumsuz dönüş yapılmıştır

Hapishanelerinde isteğe bağlı nakil konusunda da ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Görüştüğümüz başvurucuların hepsi; yaşadığı yere sürgün talebinin sonuçsuz kaldığını belirtmiştir. Başvurular neticesinde verilere baktığımızda mahpusların hepsinin kendi rızası dışında sürgün edildikleri görülmüştür. Aynı zamanda mahpusların sürgün için yaptığı başvurular reddedilmekte; mahpusların görüşe dikkate alınmamaktadır. Ulusal ve uluslararası mevzuat uyarınca mahpusun görüşü sürgünlerde önemliyken; uygulamada mahpusların görüşlerinin dikkate alınmadığı barizdir.

Nakil öncesi hükümlü ve ailesinin bilgilendirilmesi önemlidir. Görüştüğümüz ailelerin hepsi sürgün öncesi bilgilendirilmediklerini belirtmiştir. İdare bu konuda gerekli özeni göstererek adımlar atmalıdır.

Derneğimizin şube komisyonları tarafından Sürgün esnasında mahpusların hem bulundukları hem de nakledildikleri hapishanelerde, yolculuk esnasında İşkenceye maruz kaldığı, sürgüne gönderilenlerin gittikleri hapishanelerde “çıplak arama” dayatması ile karşılaşıp, buna karşı çıkanların ise işkenceye tabi tutuldukları belirtilmiştir.

Aile ve mahpus yakınlarının mahpusları ziyaret etmek için uzun yollar gelmek zorunda olması ve yolculuk süresince karşılaşacakları riskler düşünüldüğünde bu ziyaretlerin tehlikeli olduğu açıktır.  Hasta ve yaşlı mahpus yakınları bu ziyaretleri sürekli gerçekleştirememiştir.  Özellikle Kürt siyasi mahpuslara yönelik kötü muamele ve ayrımcılığın aracı haline gelen zorunlu sürgünler bu dönemde de uygulanmaya devam ettiği görülmektedir.

Nakil süreci gündeme geldiğinde hükümlünün ve ailesinin durumu ile nakli gerektiren sebeplerin iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Kamusal fayda ile bireysel fayda arasında iyi bir dengenin kurulması gerekmektedir. Nakil karar sürecinde hükümlünün aile bütünlüğünün özellikle dikkate alınması gerekmektedir. Adalet bakanlığı sürgünler bir bütün olarak bakarak; aile bütünlüğü korumak adına gerekli adımları atmalıdır. Aile bütünlüğünün sağlanması için idare gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Pozitif yükümlülük uyarınca sorumluğunu yerine getirmeyen idare hak ihlallerine neden olmaktadır. Elimizdeki verilerden anlaşılacağı üzere birçok hak ihlali doğmaktadır.

Tüm bu veriler bütün olarak değerlendirdiğinde idarenin aile bütünlüğünü korumak için yükümlülüklerini yerine getirmediği gözlemlenmektedir. Bütün bu bireylerin hukuki güvenliğini tehdit eden keyfi uygulamalar bile zaten sosyal çevresinden koparılmış olan mahpusun havasına bile aşina olmadığı memleketlere sürgün edildikten sonra yaşayacağı travmanın yanında teferruattır. Bu sürgünler harfiyen mevzuata uysa dahi insanlık onuru ile bağdaşmaz.  ÖHD Urfa Şubesi olarak bu sorunların önune geçilmesi ve Sürgünleri Kamuoyunun dikkat çekmek için tarafımızca bu rapor hazırlanmıştır.

 

 

2.GİRİŞ

Toplumların çeşitli nedenlerle meskûn bulundukları topraklardan farklı yerlere yerleştikleri tarih boyunca ve farklı coğrafyalarda tespit edilebilir. Nitekim siyasî, askerî, dinî ve malî gerekçelerle toplumlar ikametlerini değiştirmek zorunda kalarak göç olgusunun öznesi olmuşlardır. 

Toplumdan ceza olarak zorunlu olarak göç veya sürgün etmenin bilinen en erken örnekleri Antik Yunanistan'da MÖ 5. yüzyılda Ostrakismos olarak adıyla gerçekleştirilmiştir. Uygulama 18 ve 19. yüzyıllarda Britanya İmparatorluğu tarafından yoğun olarak kullanılmıştır. 20. yüzyılda Fransa tarafından da yapılan uygulamanın en tanınan isimlerinden birisi de Alfred Dreyfus'tur.[1]

Sürgün cezası, hüküm giymiş suçluların veya toplumda istenmeyen kişi olarak tanımlananların çoğunlukla bir koloni olan denizaşırı ve uzak bir yere belirli bir süreliğine gönderilmesidir.

Mahpusların “sürgün” diye bahsettiği hapishaneden hapishaneye sürgünler, son birkaç yılda – hapishane nüfusuyla birlikte – hem arttı hem de uzaklık bakımından binlerle ölçülen kilometrelere ulaştı.

Sürgün, bir insan ile doğup büyüdüğü yer arasında, benlik ile benliğin gerçek yuvası arasında zorla açılmış olan onulmaz gediktir” diyen Edward Said, sürgünü tarih, edebiyat ve birey üçgeninde değerlendirir. Bu değerlendirmeler, genel ve geçer değerlendirmelerdir. Kürtlerin yaşamında sürgünü değerlendirirsek eğer, öncelikle buna “sürgün” kelimesinden başlamamız gerekir[2].

Kürtçeye yerleşmiş olan “sürgün” kelimesi, pek çok anlamdaşıyla beraber dilde ve dilin kullanımında işlev kazanmıştır. Şüphesiz, bu kelimelerin çoğu da Kürtçeyi etkisi altına almış dillerden gelmektedir. Kürtçeye yerleşmiş olan “sürgün” kelimesi köken olarak Türkçe bir kelimedir ve pek çok Kürt tarafından kullanılmaktadır[3]. Kürtçede bu kadar çok kelimenin bulunma sebebi de bellidir aslında; çünkü Kürtler tarih boyunca çoğu kez sürgün edilmiş, yerinden ve yurdundan uzak düşmüşlerdir. Türkiye’de politika olarak hapishanedeki siyasilerin sürgüne gönderilmiş eskiden günümüze aşına olan bir kelimedir. Osmanlı devletinde sistematik olarak Özgürlük düşüncesine hakım olan bey ve mirlere uygulanmıştır. Cumhuriyetle beraber Kürt Haklarını Savunan ve mücadele eden kişiler öncelikle özgürlüğünden mahrum bırakılır; sonra devlet eliyle yurdundan ve ailesinde uzak hapishanelere sürgüne gönderilirdi. 1980’dan sonra artan Kürt hak mücadelesiyle beraber birçok Kürt özgürlüğünden mahrum bırakılmıştır. Devlet politikasıyla beraber birçok Kürt ailesinde ve yurdundan uzak yerlere gönderilmiştir. Geldiğimiz noktada Urfa hapishanelerinde yaşanan sürgünler; devlet politikasını sürdürme geleneğidir. Bir devlet geleneği olarak Kürt Siyası Tutsakların aileleri ve yurdunda koparılması son dönemde tekrar yükselişe geçmiştir. 

Avrupa Cezaevi Kurallarının ilk maddesinde “Özgürlüğünden yoksun bırakılan herkese, insan haklarının gerektirdiği gibi saygılı davranılmalıdır.” Hükmüne yer verilmiştir. Esasen hem uluslararası mevzuat hem de Türkiye’nin ulusal mevzuatı, hapsedilme konusunu, aynı zamanda bir “insan hakları” konusu olarak ele almakta ve kapatılmanın haricinde ek bir cezalandırmaya dönüştürülemeyeceğini ifade etmektedir[4]. Bu noktadan bakıldığında, ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlülerin sağlık hizmetlerine erişiminin sağlanması, devletin ve hapishane idarelerinin sorumluluğu altında bulunmaktadır. İdareler Kürt Siyasi Mahpusları uyguladıkları uygulama raporumuza konu olmuştur.

Mahpuslar pek çok hak ihlaline uğrayarak biyolojik ve psikolojik olarak tahribata uğramakta ve yaşam hakları korunamamaktadır. Uluslararası mevzuat, devletlerce özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin Aile ve Avukatlar konusunda devletlere pozitif yükümlülükler yüklemiştir. Devletler, özgürlüğünden yoksun bırakılmış kişilerin haklara erişim konusunda özgür bireylerle eşit şartlarda bulunmasını sağlamakla yükümlüdürler. Mahpuslar toplumdaki tüm bireyler gibi kesintisiz bir şekilde haklara erişim hakkına sahiptir. 

Özel Hayata Saygı hakkı bir kişinin ailesinden uzak bir hapishanede mahpusu bulunmasının bazı koşullarda aile hayatına bir müdahale teşkil edebilmekte zira aile üyeleri için, aile hayatının korunması için, mahpusu ziyaret etme imkânı temel bir faktördür. Uzak hapishanelerine yapılan nakiller her türlü ziyareti çok güç ve bazen imkânsız hale getirmektedir. Kamu makamları pozitif yükümlülük kapsamında özel hayat saygı hakkını gözeterek nakilleri yapmalıdır.

Tutuklanan veya hürriyeti bağlayıcı cezasının infazına başlanan kişilerin daha önce sahip oldukları pek çok özgürlükten mahrum kalmaları ve günlük yaşamlarında ciddi nitelikte bir değişim yaşamalarının doğal bir sonucu olarak ruh sağlıkları bozulabilmekte, dolayısıyla kırılgan ve korumasız bir konumda bulunan bu kişilerin hasta olma riski artabilmektedir.

Hükümlü ve tutukluların bir cezaevinden diğer bir cezaevine nakil süreçlerinde ortaya çıkan sorunlar ve oluşan hak ihlalleri çerçevesinde sorunların çözümü adına bir kısım uluslararası belgelerde hükümlü ve tutukluların nakline ilişkin esaslara yer verilmiştir.

Nelson Mandela Kuralları 1. Maddesinde; “Bütün mahpuslar, doğuştan sahip oldukları insanlık onuru ve değeri gözetilerek saygı ile muamele görecektir. Gerekçesi ne olursa olsun hiçbir mahpus işkence ve diğer zalimane insanlık dışı veya aşağılayıcı muameleye maruz bırakılamaz ve tüm mahpuslar bu tür muamelelerden korunur. Mahpusların, personelin, hizmet sağlayıcıların ve ziyaretçilerin emniyeti ve güvenliği her zaman sağlanır.” İlkesi vardır[5].

Avrupa Cezaevi Kurallarının 17. maddesi uyarınca ilk yerleştirme ve sonradan yapılacak bir cezaevinden diğerine nakil konusunda, mümkün olabildiğince mahpusa danışılmalıdır. Burada hükümlü ile iletişim kurulması ve nakil talebinin bu iletişim sonucu verilmesi infazdan beklenen sonuçların elde edilmesi bakımından önemlidir. Burada hükümlü ile kurulacak bir iletişim, bireyselleştirilmiş doğru bir kararın ortaya çıkmasına kaynaklık edecektir.[6]

Aynı şekilde Avrupa Cezaevi Kurallarının 24.8. maddesi uyarınca mahpusların başka bir kuruma nakil edildiklerini derhal ailelerine bildirmelerine izin verilmelidir.

Avrupa Cezaevi Kurallarında özellikle nakil konusunun ele alındığı “Mahpusların nakli” başlıklı 32. maddede nakle ilişkin önemli kurallar belirlenmiştir. Buna göre;

  • Mahpuslar bir cezaevine nakledildiğinde veya cezaevinden alındığında ya da mahkeme veya hastane gibi diğer kurumlara sevk edildiğinde, toplumun gözü önünde mümkün olabildiğince az tutulmalı ve gerçek kimliklerinin açığa çıkmamasının temini için uygun güvenlik önlemleri alınmalıdır.
  • Mahpuslarının nakillerinin havalandırma veya ışıklandırması yetersiz olan ya da onlara gereksiz olarak fiziksel acı verecek ya da onurlarını kıracak taşıtlarda yapılması yasaklanmalıdır.
  • Mahpusların nakilleri kamu otoritelerinin kontrolü altında yapılır ve nakil giderleri bu otoritelerce karşılanır.

Diğer taraftan Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 9 Aralık 1988 tarihli ve 43/173 sayılı kararıyla kabul edilen, “Herhangi Bir Şekilde Tutulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunmasına İlişkin Prensipler Bütünü”nün  “Aile mensupları ve dış dünya ile iletişim kurma hakkı” başlıklı 19. maddesinde tutuklanan veya hapsedilen bir kimseye kanunda veya kanuna dayanan bir düzenlemede belirtilen makul şartlara ve sınırlamalara tabi olarak, özellikle aile üyeleri tarafından ziyaret edilebilme ve onlarla haberleşme gibi, dış dünya ile iletişim kurabilmesi için kendisine yeterli imkân verilmesi gerekir[7].

Nakil konusunu ele alındığı bir diğer belge ise Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Üye Devletlere Ömür Boyu Hapis ve Diğer Uzun Süreli Cezalara Mahkûm Olanların Cezaevi İdaresine Yönetimi Hakkında R (200) 23 Sayılı Tavsiye Kararı’nın Ömür Boyu Hapis ve Diğer Uzun Süreli Mahkûmiyetin Zarar Verici Etkileriyle Başa Çıkma” başlıklı 22. maddesindeki düzenleme uyarınca aile bağlarının kopmaması için özel çaba gösterilmeli ve bu amaçla; mahkûmlar mümkün olduğunca ailelerine veya yakın akrabalarına en yakın cezaevlerine yerleştirilmelidirler.[8]

İşkencenin Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin 2 No’lu Genel Kararında “Aile bağlarının kopmaması için özel çaba gösterilmelidir” ibaresi yer alır.[9]

 

Avukatların Görevleri Hakkındaki BM temel İlkelerinde 8. Maddesinde “Tutuklanan, alıkonulan veya hapse atılan herkese, avukat tarafından ziyaret edilmek, kendisiyle iletişim kurmak ve kendisine danışmak için yeterli fırsatlar, zaman ve tesisler gecikmeden, dinlenmeden veya sansüre uğramadan sağlanmalıdır. Bu tür müzakereler, kolluk kuvvetlerinin görüş mesafesinde olabilir ancak işitme mesafesinde olmamalıdır”.[10]

 

Cezaevlerinin etkin ve verimli olarak idaresi kapsamında, 5275 sayılı Kanun’un 53 ila 58. Maddeleri uyarınca hükümlü ve tutuklular kendi istekleri veya toplu sevk, disiplin, asayiş ve güvenlik, hastalık, eğitim, öğretim, suç ve yargılama yeri nedenleriyle başka bir kuruma nakledilmeleri veya geçici olarak dış kurumlara götürülüp getirilmeleri gündeme gelmektedir. Bu tip nakillerde kurum güvenliği, kapasitesi ve personel durumu gibi yasal meseleler önemli olduğu kadar hükümlü veya tutuklunun kişisel veya ailevi durumu, sağlık sorunları, yargılama durumu gibi hususların da karar sürecinde göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Ceza ve Güvenlik Tedbirleri ’nin İnfazı Hakkında Kanun Madde 56 uyarınca “Kurumların elverişsiz ve yetersiz kalması, kapsama gücünün aşılması, kullanılamaz hâle gelmesi, asayiş, güvenlik, doğal afet, yangın ve büyük onarım gibi zorunlu nedenlerle başka kurumlara nakledilmeleri gerekli görülen hükümlüler, yargı çevresi dışında Adalet Bakanlığınca belirlenen ve konumlarına uygun olan diğer kurumlara nakledilebilirler.”

Nakil konusunda yetki ise 1721 sayılı Hapishane ve Tevkifhanelerin İnfaz Hakkında Kanun’un 5. maddesindeki düzenleme uyarınca Adalet Bakanlığına aittir.

5275 sayılı Kanun’un 53. maddesinde genel olarak hükümlülerin kendi istekleri veya toplu sevk, disiplin, asayiş ve güvenlik, hastalık, eğitim, öğretim, suç ve yargılama yeri nedenleriyle başka bir kuruma düzenlenmiştir. Kanun koyucu bu kapsamda Kanun’un 54 ila 57. maddeleri arasında hükümlülerin kendi istekleriyle veya disiplin, zorunlu nedenler ve hastalık nedeniyle nakillerine ilişkin esaslara yer verilmiştir. Bununla birlikte Kanun’un 53. maddesinde sayılan diğer nakil halleri olan toplu sevk, asayiş ve güvenlik, eğitim, öğretim, suç ve yargılama yeri nedenleriyle nakil talepleri ise talebin niteliğine göre zorunlu nedenler veya kendi isteğiyle nakil halleri kapsamında değerlendirilerek karar verilecektir.

Hükümlünün kendi kişisel veya ailevi nedenlerle nakil talep etmesi genel olarak bir hak olarak değerIendirilmektedir. Bu kapsamda 5275 sayılı Kanun’un “Kendi istekleri ile nakil” kenar başlıklı 54. maddesindeki düzenleme uyarınca hükümlülerin kendi istekleri ile bulundukları kurumdan başka kurumlara nakledilebilmeleri belirlenen koşullar çerçevesinde mümkündür.

5275 sayılı Kanun’un 55. maddesinde hükümlülerin disiplin nedeniyle nakilleri düzenlenmiştir. Buna göre hükümlü, hücreye koyma cezasını gerektiren eylemlerde bulunması hâlinde kurum yönetimince hakkında disiplin işlemi yapılır ve kurum en üst amirinin istemi üzerine Bakanlıkça başka kurumlara nakledilebilir. Burada disiplin cezası olarak hücreye koyma cezası uygulanmakta ve verilen hücreye koyma disiplin cezası ise yeni kurumlarda çektirilir. Bu hükümlüler nakledildikleri kurumlarda altı ay kalmak zorundadırlar. Ancak mahkeme kararı, kurum güvenliği, can güvenliği veya hastalık sebepleriyle nakil hallerinde ise bu süre koşulu aranmaz. Görüldüğü üzere hükümlünün disiplin nedeniyle nakil edilmesi için hücreye koyma cezasını gerektiren eylemlerde bulunması ve kurum en üst amirinin nakil konusunda istemde bulunması varlığı halinde Bakanlık nakil kararı verebilir.

 

167 sayılı Genelge’nin 17. maddesinin ikinci fıkrasında 31.07.2017 tarihinde yapılan değişiklik kapsamında, Bakanlık tarafından kendi isteği üzerine veya zorunlu nedenlerle, disiplin, asayiş ve güvenlik, eğitim, öğretim nedeniyle nakil emri verilenlerin, zorunlu olmadıkça kapsama gücü aşımı nedeniyle nakilleri yapılmayacaktır. 167 sayılı Genelge’nin 17. maddesinin üçüncü fıkrasında 31.07.2017 tarihinde yapılan değişiklik kapsamında nakli talep edilmeden önce kişilerin kurumda eşi, çocuğu, kardeşi, anne ve babası olup olmadığı tespit edilecek, nakil talep evrakında ceza infaz kurumunda yakınları bulunup bulunmadığı hususu mutlaka belirtilecektir[11].

Hastalık nedeniyle nakil esasları 5275 sayılı Kanun’un 57. maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin beşinci fıkrasındaki düzenleme uyarınca hükümlünün, sağlık nedenleriyle bulunduğu kurumda kalmasının uygun olmadığı, kurum hekiminin önerisi ve en üst amirinin isteği üzerine alınacak sağlık kurulu raporuyla belirlendiği takdirde, hükümlü başka kurumlara nakledilebilir.

Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 05.06.2015 tarihli 167 sayılı Genelgesi’nin 24. maddesinde 18.06.2012 tarihli ve 151 sayılı Genelge’nin “Hastalık nedeniyle nakil” başlıklı 9. madde hükümlerinin yürürlükte olduğu belirtildiğinden hastalık nedeniyle nakil işletimlerinde 151 No’lu Genelge’nin 9. maddesindeki hükümler dikkate alınacaktır.

Genelge’nin 9. maddesine göre hükümlü veya tutuklunun sağlık nedeniyle başka kuruma naklinin kurum idaresince talep edilmesi veya hükümlü ve tutuklunun kendi talebi hâlinde, sağlık nedenleriyle bulunduğu kurumda kalmasının uygun olmadığı, kurum hekiminin önerisi ve en üst amirinin isteği üzerine alınacak sağlık kurulu raporuyla belirlendiği takdirde, hükümlünün veya tutuklunun başka kurumlara nakilleri yapılabilecektir.

5275 Sayılı Kanun’un “Tutukluların yükümlülükleri” kenar başlıklı 116. maddesi uyarınca Kanun’un 54. maddesindeki “Kendi istekleriyle nakil” haricindeki Kanun’un 53 ilâ 58’inci maddelerinde düzenlenmiş olan nakiller, disiplin nedeniyle nakil, zorunlu nedenlerle nakil, hastalık nedeniyle nakil ve nakillerde alınacak tedbirler konusundaki hükümlerin tutukluluk hâliyle uzlaşır nitelikte olanları tutuklular hakkında da uygulanabilir.

167 sayılı Genelge’nin “Suç ve yargılama yeri nedeniyle nakil” kenar başlıklı 18. maddesi gereğince tutuklular öncelikle yargılandıkları mahkemenin bulunduğu yerdeki kapalı ceza infaz kurumunda, bu yerde kapalı ceza infaz kurumu bulunmaması halinde ise suçları itibariyle konumlarına uygun en yakın kapalı ceza infaz kurumunda barındırılacaklardır. Yargılandıkları mahkemenin yargı çevresi dışındaki yerlerde haklarında verilen yakalama kararı nedeniyle yakalanarak tutuklanan ve başka suçtan tutuklu veya hükümlü olmayanlar, yakalandıkları yer Cumhuriyet başsavcılığınca Bakanlıktan izin alınmaksızın mahkemesinin bulunduğu yer kapalı ceza infaz kurumuna re’sen sevk edileceklerdir.

5275 sayılı Kanun’un “Hükümlüler ile yakınları ve ilgililerin bilgilendirilmesi” kenar başlıklı 22. maddesi uyarınca hükümlülerin ceza infaz kurumlarına alınmalarında, başka kuruma nakillerinde ve hastaneye yatırılmalarında, istekleri üzerine ailelerine veya gösterdikleri kişilere; hükümlü yabancı ise, yazılı olarak karşı çıkmaması hâlinde, uyruğu olduğu devletin diplomatik temsilcilik veya konsolosluğuna durumun bildirilmesi gerekir.

Cezaevlerinin disiplin, düzen ve güvenliğinin sağlanması infazın etkinliği noktasında önemlidir. İdarenin güvenlik, disiplin ve düzen noktasında bir kısım uygulamalar geliştirmesi gerekebilir. İdarenin bu amaçla geliştireceği uygulamaların sınırı ise evrensel hukuk ilkeleri ve kanunlarla tutuklu ve hükümlülere tanınmış olan hak ve yükümlülüklerdir. Hapishane idaresinin tutuklu ve hükümlüye tanınmış olan hakların özüne zarar verecek, infazdan beklenen amacı ortadan kaldıracak uygulamalardan uzak durması gerekmektedir.

Urfa Cezaevlerinde sürgün meselesi için reform gerektirmektedir. Zorunluluktan da olsa kamu kurumlarının gözetiminde olan yurttaşların aileleri ve avukatlarıyla iletişimi sağlanmalıdır. Mahpusların aileleri ve avukatlarında uzak cezaevlerine sürgün edilmeleri mahpuslar üzerinden psikolojik tahribatlara neden olmaktadır. Aynı zamanda mahpusların hukuksal yardım alması önünde engel olmaktadır. Mahpusların en basit bir konuda bile hukuksal yardımdan mahrum kalmaları ihlaleler neden olmaktadır.

AİHM, cezaevlerinin disiplin, düzen, güvenlik ve işleyişi noktasında idaresinin takdir yetkisinin olması kaçınılmaz olmakla birlikte bu hapishane yönetiminin her alanda olduğu gibi nakiller konusunda da mahkûmların en azından bazı aile ve sosyal bağlarının korunması noktasında hassas davranması gerektiğini birçok kararında vurgulamaktadır. Mahkeme bu nedenle bu yöndeki hak ihlallerini Sözleşme’nin 8. Maddesi kapsamında değerIendirmektedir. Mahkeme ulusal makamların aile bağlarının koparılmasının önlenmesi ve mümkün olduğu takdirde, hükümlülerin ikamet yerlerine yakın bulunan cezaevlerine nakillerine imkân sağlaması gerektiğine vurgu yapmaktadır. Mahkemeye göre infaz sürecinde aile bağlarının korunması her zaman dikkate alınması gereken bir kriterdir. Bu kapsamda AİHM, Vintman/ Ukrayna Kararında Sözleşme’nin, mahkûmlara cezalarının nerede infaz edileceği konusunda bir seçim hakkı tanımadığını, mahkûmların ailelerinden ayrı olduklarını ve ailelerinden uzak olmalarının hapis cezasının bir sonucu olduğunu, ancak, mahkûmun, ailesinin ziyaretlerini zorlaştıracak ya da imkânsız hale getirebilecek şekilde uzak bir bölgede barındırılmasının, aile hayatına müdahale teşkil edebileceğini vurgulamıştır. Mahkeme orantılılık ilkesi yönünden yaptığı değerlendirmede ise mahkûmun, ailesine yakın bir kuruma transfer talebinin reddi için, cezaevlerindeki aşırı yoğunluğun meşru bir gerekçe olarak öne sürülebileceğini, ancak bu durumda dahi mahkûmun görece daha yakın cezaevlerine nakli hususunun değerlendirilmesi gerektiğini; aksi halde, yani kişinin nispeten daha yakın bir bölgeye nakli önünde meşru bir engel yokken uzakta bulunan bir kurumda barındırılması halinde, AİHS’nin 8. Maddesinin ihlalinin gündeme geleceğini belirtmiştir[12].

Sürgünler, infaz sürecini olumsuz etkileyen, kamu yararı bulunmadığı gibi hükümlü veya ailesi bakımından da faydadan ziyade ciddi manada olumsuz etki ve sonuçlar doğuran nakil kararları alınmamalıdır. Bu noktada kişi mahkûmiyet kararıyla özgürlük ve güvenlik hakkını kaybetse de diğer haklarını hapis hayatının elverdiği ölçüde kullanacaktır.

Yaşam hakkı, Eğitim, Sağlık, Ailenin Korunması gibi temel hakların korunması için gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Nakil süreci gündeme geldiğinde hükümlünün ve ailesinin durumu ile nakli gerektiren sebeplerin iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Kamusal fayda ile bireysel fayda arasında iyi bir dengenin kurulması gerekmektedir. Nakil karar sürecinde hükümlünün aile bütünlüğünün özellikle dikkate alınması gerekmektedir. Zira hapis yaşamıyla birlikte bir suç işlememiş olmalarına rağmen başta çocuklar olmak üzere aile bireyleri bu hapis yaşamının ve hapishane sürecinden kaynaklı sorunların bir parçası haline gelmektedirler. Dolayısıyla hapis hayatının kaçınılmaz olarak getirdiği kısıtlamaların ötesinde aile bireylerine ekstradan maddi ve manevi zorluk ve külfet getirecek uygulamalardan kaçınılması gerekmektedir.

 

3.YÖNTEM

 

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Urfa Şubesi olarak mahpusların hak ihlallerini raporlaştırmak amacıyla heyet oluşturulmasına karar verilmiştir. 15/06/2024-01/10/2024 Tarihlerinde mahpuslara yönelik sürgünler basta olmak üzere İşkence, Kötü ve İnsanlık Dışı Muamele, Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı, Eşitlik Hakkı, Özel Hayatın Gizliliği ve Korunması Hakkı, Hak Arama Hakkı, Adil Yargılanma Hakkı ve Sağlık Hakkı   İhlallerini muameleyi önlemek için oluşturulan heyet tarafından hapishanedeki mahpuslar, Mahpus Yakınları ve Avukatlarla görüşülmüştür.

Av. Meral HALAT, Av. İbrahim Halil ÖYKE, Av. Deniz AKYILDIRIM, Av. Serhad KURT, Ayşe Şehriban DEMİREL, Av. Ahmet TAŞ, Av. Dicle AKSU, Av. Mizgin KURTOĞLU, Av. Fehime Gül BİNİCİ, Av. Nihat ŞAHİN ve Av. Mehmet Fatih DÜZGÖR Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Urfa Şubesi tarafından görevlendirildi.

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Urfa Şubesi olarak. 15/06/2024-15/09/2024 tarihleri arasında mahpuslara yönelik nakil ve sürgünlerdeki hak ihlallerini önlemek için oluşturulan heyet tarafından, mahpusların avukatı, mahpusların aileleri ve hapishanedeki mahpuslarla görüşülmüştür.

Rapor kapsamında 26 mahpus yakını 9 mahpus avukatı ve Urfa Cezaevlerinde 8 mahpusla görüşme yapılmıştır.  Rapor, bu görüşmelerden edinilen verilere ve buralardaki tanıklıklara dayanmaktadır.

Bu rapor yüz yüze görüşmelerden elde edilen bilgilere dayanılarak hazırlanmıştır. Görüşmelerde; Mahpusun Hangi Hapishanende Olduğu, Bulunduğu Hapishanede Kendi Rızasıyla Bulunup Bulunmadığı, Sürgün Öncesi Veya Sonrasında Sürgünle İlgili Bilgilendirme Olup Olmadığı, Sürgün Gerekçeleri, Sevk Prosedürünün İşletilmesi, Mahpusun  Yaşadığı Yere Nakille İlgili Talebi Olup Olmadığı, Mahpusun Kaç Hapishanede Kaldığı, Sürgünler İçin Başvurulan Hukuki Süreçler, Mahpusun  Güncel Davasının Bulunup Bulunmadığı, Avukatla İletişim Durumu, Disiplin Cezalarında Tebliğ Durumu, Hapishanede Yaşanan Sorunlar, Hapishaneye Yılda Kaç Kez Ziyaret Yapıldığı, Sürgünler Sırasına Karşılaşılan Sorunlar, Mesafeden Dolayı Mahpusa Ve Aileye Ekstra Tanınan Bir Hak Olup Olmadığı Gibi Soruları Sorulmuştur.

Farklı tarihler hapishanelerde 8 Mahpusla görüşüme yapılmıştır.

Mahpus yakınları, Mahpus Avukatları ile görüşülerek sürgünler hakkında başvuru alınmıştır. Bu bilgiler çerçevesinde nakil ve sürgünlerdeki ihlaller ayrı ayrı tespit edilerek raporumuzda sunulmuştur. Görüşülen kapsamında 26 mahpus yakını 9 mahpus avukatı ve Urfa Cezaevlerinde Mahpusların durumuna ve sözlü beyanları ile Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde yapılan başvuruya verilen cevaba yer verilmiştir. Özgürlük İçin Hukukçular Derneğinin konuyla ilgili görüşlerine raporda yer verilmiştir.

 

Rapor tarihi itibariyle;

Urfa 1 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ nda Ayhan Bayar, Serdar Altaş, Hakan Ergün ve Seracettin Yüksekbağ

 

Urfa 2 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ nda İsmail Hakkı Tursun, Serhat Bulut, Süleyman Deviren ve Yalmaz Rüzgâr

 

Mahpus Yakını Olarak 26 Kişiyle Farklı Zamanlarda Görüşülmüştür.

 

Mahpus Avukatı Olarak Mustafa Vefa, Nahide Polat Arslan, Gökhan Dayık, İbrahim Halil Öyke, Ayşe Şehriban Demirel, Yusuf Özperçin, Eyüp Sabri Tinaş, Ahmet Taş ve Nihat Şahin ile görüşmeler yapılmıştır.

 

Mahpuslara yönelik sürgünler basta olmak üzere İşkence, Kötü ve İnsanlık Dışı Muamele, Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı, Eşitlik Hakkı, Özel Hayatın Gizliliği ve Korunması Hakkı, Hak Arama Hakkı, Dilekçe Hakkı, Adil Yargılanma Hakkı ve Sağlık Hakkı   İhlallerine İlişkin bulgular gözlemlenmiş olup bu bulgular üyelerce tutanak altına alınmıştır.

Avukatlar tarafından yapılan görüşmeler neticesinde tespit edilen sorunlar raporlaştırılarak öneriler sunulmuştur.

 

 

4.AMAÇ

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği amaçlarından biri ÖHD Tüzüğü madde 2 uyarınca “cezaevleri ve gözaltı merkezlerinde bulunan kişilerin haklarının korunması ve insan onuruna uygun yaşam koşullarının yaratılması için gerekli hukuki yardımları sunmaktır.”[13]

Avukatlık mesleğinin temeli olan demokratik hukuk ve insan haklarına uygun davranan devlet mekanizmaları geliştirmektir. İnsan hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği durumlarda barolar ve sivil toplum örgütlerinin amacı bu ihlalleri önlemektir.

İşkence, Kötü ve İnsanlık Dışı Muamele, Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı, Eşitlik Hakkı, Özel Hayatın Gizliliği ve Korunması Hakkı, Hak Arama Hakkı, Dilekçe Hakkı, Adil Yargılanma Hakkı ve Sağlık Hakkı ihlal edildiği durumda insan haklarının korunması sivil toplum örgütlerinin amaçlarındandır.

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Urfa Şubesi olarak insan haklarının korunmasını sağlamak, insan hakları ihlallerini önlemek, insan hakları ile ilgili gerekli inceleme ve araştırmaları yapmak ve inceleme ve araştırma sonuçlarını yetkili mercilere bildirmek amacıyla rapor hazırlanmasına karar verilmiştir.

Amaç; Özel Hayata Saygı Hakkı ile diğer insan hakkı ihlallerinin önlenmesi, temel hak ve hürriyetlere ilişkin ihlallerin tespiti ve ihlallere ilişkin etkili soruşturma yürütülmesi, yetki ve sorumluluğu olan mercilerin ve kurumların bu ihlallerin sonlandırılmasına yönelik harekete geçmelerini sağlamak ve kamuoyu dikkatini bu ihlallere çekmektir.

Rapor Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Urfa Şubesi tarafından 2024 yılında yaşanan İşkence, Kötü ve İnsanlık Dışı Muamele, Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı, Eşitlik Hakkı, Özel Hayatın Gizliliği ve Korunması Hakkı, Hak Arama Hakkı, Dilekçe Hakkı, Adil Yargılanma Hakkı ve Sağlık Hakkı ihlallerini, hapishane idarelerinin, uygulama ve önlemleri ile bunlardan kaynaklı hak ihlallerine ilişkin süreç hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesi amacını da taşımaktadır.

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Urfa Şubesi tarafından farklı tarihlerde, farklı cezaevlerinde sürgün edilen mahpuslar,  mahpusların vekilleri veya aileleri tarafından,  yapılan başvurulara istinaden cezaevlerinde hak ihlallerinin de artmasına yol açması nedeniyle Şanlıurfa’ da bulunan bazı cezaevlerinde, son süreçte yaşanan sürgünler için mahpuslar, mahpus yakınları ve mahpus avukatlarının uğradığı hak ihlalleri ve mahpusların maruz kaldığı muameleleri tespiti amacı ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen bu görüşmeler neticesinde tespit edilen hususlar raporlaştırılmıştır.

 

5.HAPİSHANE İÇİN İDAREYE YAPILAN BAŞVURU

 

09/07/2024 tarihinde CİMER’e aşağıdaki başvuru yapılmıştır;

 

ŞANLIURFA CEZAEVLERİNDE GERÇEKLEŞEN SEVKLER HAKKINDA HAZIRLANACAK RAPOR İCİN BİLGİ EDİNME TALEBİNDEN İBARETTİR.

 

Bilgi edinme hakkı, üçüncü kuşak temel hak ve özgürlüklerin en önemlilerinden birisidir. Bu hak, düşünce ve İfade özgürlükleri başta olmak üzere bir dizi önemli birinci kuşak temel hak ve özgürlükle bağlantılı olduğu gibi, iyi yönetim hakkı ile de yakından ilgilidir. Hiç kuşkusuz iyi yönetim ilkesinin hayata geçirilmesi için en önemli araç kamu yönetimde şeffaflığının sağlanmasıdır

 

ÖHD Urfa Şubesi Olarak Cezaevinden Sevk Edilen Kişiler Hakkında Raporlaştırma Yapmaktayız. Bu Kapsamda Rapora Katkı Sunulması İçin Bilgi Edinme Kanunu Çerçevesinde Aşağıdaki Bilgilerin Tarafımıza İletilmesini Talep Ediyoruz.

 

1. Siverek T Tipi Cezaevi, Şanlıurfa 1 No’lu T Tipi ve 2 No’lu T Tipi Cezaevinde Cezaevi Kapasitesi Ne Kadardır?

 

2. Siverek T Tipi Cezaevi, Şanlıurfa 1 No’lu T Tipi ve 2 No’lu T Tipi Cezaevinde Kaç Tutuklu ve Hükümlü Bulunmaktadır?

 

3. Siverek T Tipi Cezaevi, Şanlıurfa 1 No’lu T Tipi ve 2 No’lu T Tipi Cezaevlerinde Sevk prosedürü nasıl işletiliyor?

 

4. Siverek T Tipi Cezaevi, Şanlıurfa 1 No’lu T Tipi ve 2 No’lu T Tipi Cezaevinde 2020-2021-2022-2023-2024 Yıllarında Kaç Hükümlü ve Tutuklu Urfa Dışında Cezaevlerine Sevki Gerçekleşmiştir?

 

5. Siverek T Tipi Cezaevi, Şanlıurfa 1 No’lu T Tipi ve 2 No’lu T Tipi Cezaevinde 2020-2021-2022-2023-2024 Yıllarında Sevki Gerçekleşen Hükümlü ve Tutukluların Suç Tipleri Nedir? Hangi Suç Tipinden Kaç Sevk Gerçekleşmiştir.

 

6. Siverek T Tipi Cezaevi, Şanlıurfa 1 No’lu T Tipi ve 2 No’lu T Tipi Cezaevlerinde Sevk Edilen Hükümlü ve Tutuklulardan Kaç Kişinin Sevk Talebi Vardır?

 

7. Siverek T Tipi Cezaevi, Şanlıurfa 1 No’lu T Tipi ve 2 No’lu T Tipi Cezaevinde 2020-2021-2022-2023-2024 Yıllarında Gerçekleşenlerin Sevk Gerekçesi Nedir?

 

8. 2020-2021-2022-2023-2024 yıllarında Urfa Dışında ailesi ili dışında olan kaç kişi Siverek T Tipi Cezaevi, Şanlıurfa 1 No’lu T Tipi ve 2 No’lu T Tipi sevk edilmiştir?

 

 

24. 07. 2024 tarihinde CİMER’e yaptığımız başvuru neticesinde Adalet Bakanlığına Bağlı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafında tarafımıza aşağıdaki yazıyla su bilgiler sunulmuştur;

 

Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezinden (CİMER) alınan 09.07.2024 tarihli ve 2402322424 No’lu başvuru formu incelenerek gönderilmiştir. Başvurunun Büromuzu ilgilendiren kısmında özetle; Şanlıurfa ili ve Siverek ilçesinde bulunan ceza infaz kurumlarının kapasite durumlarına ilişkin bilgi talebinde bulunulmaktadır. 

Siverek 1 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 1.000 kişi kapasiteye sahiptir.

Siverek 2 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 1.200 kişi kapasiteye sahiptir.

Şanlıurfa 1 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 1.000 kişi kapasiteye sahiptir.

Şanlıurfa 2 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 1.000 kişi kapasiteye sahiptir.

 Bilgi edinilmesi ve keyfiyetin ilgiliye tebliğini rica ederim.

 

 

26. 07. 2024 tarihinde CİMER’e yaptığımız başvuru neticesinde Adalet Bakanlığına Bağlı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafında tarafımıza aşağıdaki yazıyla su bilgiler sunulmuştur;

 

Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezinden (CİMER) alınan 2402322424 No’lu başvuruya ilişkin bilgi talep edilen ilgi sayılı yazı incelendi.

 Söz konusu başvuruya ilişkin olarak; Bilgi Edinme Hakkı Kanununun "Kurum içi düzenlemeler" başlıklı 25 inci maddesinde; "Kurum ve kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum içi uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkındaki bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkının kapsamı dışındadır. Ancak, söz konusu düzenlemeden etkilenen kurum çalışanlarının bilgi edinme hakları saklıdır." hükmü yer almaktadır.

Bununla birlikte; başvurucuya ait kimlik, öğrenci belgesi vb. Belgeler ile gerçekleştirilmesi planlanan tez çalışmasına ilişkin detaylı bilgilerin resmi başvuru dilekçesine eklenerek, Genel Müdürlüğümüze iletilmesi halinde, yapılan başvurular ilgili birimler tarafından uygunluk değerlendirilmesine tabi tutulmaktadır.

 Bilgilerinize rica ederim.

 

 

6.  VERİLER VE ANALİZLER

Şekil 1 /2024 Yılında Urfa Hapishanelerinden Sürgünleri Gösterir Grafik

Şekil 2/ 2024 Yılında Urfa Hapishanelerinden Sürgünlerin, Sürgün Oldukları Yerde Ailelerinin Yaşama Durumunu Gösterir Grafik

2024 yılı içerisinde 56 mahpus sürgün edilmiştir. Elimizdeki verilere göre sürgün edilenlerin hepsi ailesinden uzak yere nakil gerçekleştirilmiştir. Ceza ve Tevkif Genel Müdürlüğü’nün nakillere ilişkin 2007 yılında yayınladığı 45 No’lu Genelge ’de de nakil işlemlerinin nasıl yapılacağı açıklanmıştır. Genelgede, nakillerin, eğitim, sağlık, yargılamanın yapıldığı yer amaçlı olabileceği belirtilmektedir.

Ancak 5275 sayılı Kanunun 56.maddenin yorumundan da anlaşılabildiği gibi mahpusların ‘konumlarına uygun kurumlara nakledilmeleri ‘gerekmektedir. Yani Urfa’dan Erzincan, Konya, Adana Antalya gibi yerler olması konumlarına uygun olmasıyla bir bağlantısı yoktur. İdarede mahpusların aileleri nerede yaşadığına dair bilgi mevcuttur. İdare aile bütünlüğünü dikkate alarak sevk ve nakilleri yapmalıdır.

Sürgünler 45 No’lu genelgedeki hiçbir kriteri karşılamamaktadır[14]. Mahpusların sevklerinin sağlık, eğitim, yargılanma nedeniyle olmadığı bellidir. ÖHD dönem dönem kamuoyu ile paylaştığı hasta mahpus listesinde bulunan birçok mahpus tedavi gördükleri hastanelerdeki tedavileri bile düşünülmeden sürgün edilmişlerdir. Bu aşamadan sonra yeniden sağlık sorunları başlayacak ve yarım bırakılan tedaviler yeni hekimlerce devam süreci yaşanacaktır.

Derneğimize gelen başvurulardan edindiğimiz ve kamuoyundan takip ettiğimiz bir başka ihlal şekli de yeni tutuklanan ve yargılanma süreçleri tamamlanmamış mahpusların tutuklandıkları gün sürgün yaşamalarıdır.  Bu sürgünler nedeniyle yargılaması devam eden tutuklu mahpuslar SEGBİS (Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi) üzerinden duruşmalara katılmaktadırlar. Bu tutuklu sanığın kendisini ifade etmesi bakımından da zorlayıcı bir etkendir.  Sanık için sağlıklı bir iletişim yöntemi değildir. Kaldı ki bu durum açık şekilde adil yargılanma hakkının ihlalidir.

 

 

Şekil 3/ Mahpusların Şimdiye Kadar Kaç Hapishanede Kaldığını Gösterir Grafik

Verileri incelediğimizde mahpusların sık sık sürgün edildiğini görmekteyiz. Çağdaş infaz siteminde hapishanenin disiplin, düzen ve güvenliği noktasında takdir hakkı verilmiştir. İdareye tanınan bu yetki ve takdir hakkı kullanılırken çağdaş infaz rejiminin beklentileri doğrultusunda hükümlü ve tutuklunun temel haklarının da göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Nihayetinde hapishane hizmetindeki kamusal amaç, bu kişilerin ıslahı ve tekrardan topluma kazandırılması olduğundan bu hizmetin sunulması sürecinde tutuklu veya hükümlünün yok sayılması modern infaz rejimi anlayışına aykırı olacaktır.  Mahpusların %84’ünün birden fazla hapishanede kalmasın hem mahpusun uyum sağlaması; mahpusun sağlık koşulları, avukatı ve ailesini etkilemektedir. 

 

AİHM Bamouhammad/Belçika Kararında[15] Ganser sendromundan (cezaevi psikozu) muzdarip olan başvurucunun altı yıl içerisinde 43 kez cezaevleri arasında sürekli nakil olmasını Sözleşme’nin 3. maddesi kapsamında aşağılayıcı muamele olarak değerlendirmiştir. Mahkeme başvurana yönelik tekrarlayan bir şekilde özel tedbirlerin uygulanmasının ve cezaevi yönetiminin başvurana terapi sağlanması konusunda gecikmesinin ve başvuranın tutukluluk haline bir alternatif bulma konusunda değerlendirme yapmayı reddetmesinin söz konusu olduğu tutukluluğun infaz sürecinin, başvurana ciddi sıkıntı verdiğine kanaat getirmiştir.

Burada infaz sürecini olumsuz etkileyen, kamu yararı bulunmadığı gibi hükümlü veya ailesi bakımından da faydadan ziyade ciddi manada olumsuz etki ve sonuçlar doğuran nakil kararları alındığı görülmektedir. Bu noktada kişi mahkûmiyet kararıyla özgürlük ve güvenlik hakkını kaybetse de diğer haklarını hapis hayatının elverdiği ölçüde kullanacaktır. Yaşam hakkı, Eğitim, sağlık ailenin korunması gibi temel haklarına da darbe vuran sık sık sürgünlere önlem alınmalıdır. Sık tekrarlanan nakiller hükümlü ve ailesi bakımından kötü muameleye dönüştüğü gibi hükümlünün farklı hapishane kurumlarına uyum sağlama ve aile ziyaretleri almaya devam etme olasılığının azalması nedeniyle hükümlünün psikolojisini olumsuz etkileyen durumlardır.

Şekil 4/ Urfa Hapishanelerinde Ziyaret Ettiğimiz Koğuşlarda Ailesi Şehir Dışında Yaşayan Mahpus Sayısını Gösterir Grafik

Verilerimize göre ailelerin birçok mahpus aile durumu gözetilmeden sürgün edilmektedir. Sadece 1 hapishanede kalan mahpus sayısı %16’ken geriye kalan %84’luk kesimini sürekli sürgüne maruz kaldığı görülmektedir. Urfa hapishanesindeyse mahpusların %29’u ailesi il dışında yaşamaktadır. Yine Urfalı olan birçok mahpus il dışında cezaevlerinde kalmaktadır. Ailelerin yüzde 74’u ise yılda 7 kez ziyaretten az mahpusları ziyaret edebilmektedir. Ziyarete gidemeyen ailelerin yüzde 45’erler maddi ve uzaklık nedeniyle ziyaretlerin gerçekleşmediğini beyan etmiştir. Tüm bu veriler bütün olarak değerlendirdiğinde idarenin aile bütünlüğünü korumak için yükümlülüklerini yerine getirmediği gözlemlenmektedir. Bütün bu bireylerin hukuki güvenliğini tehdit eden keyfi uygulamalar bile zaten sosyal çevresinden koparılmış olan mahpusun havasına bile aşina olmadığı memleketlere sürgün edildikten sonra yaşayacağı travmanın yanında teferruattır. Bu sürgünler harfiyen mevzuata uysa dahi insanlık onuru ile bağdaşmaz.

Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin 2 No’lu genel kararında “aile bağlarının kopmaması için özel çaba gösterilmelidir” ibaresi yer alır. Ayrıca CPT standartlarında “mahkumların dış dünyayla temaslarını makul düzeyde devam ettirmesi de çok önemlidir. Her şeyden önce mahkumlara aile ve yakın arkadaşlarıyla ilişkilerini devam ettirebilme imkânı verilmelidir. Bu temasın sınırlandırılması sadece kayda değer güvenlik endişeleri ve kaynak kısıtlılığına dayandırılabilir. Bu bağlamda ailesi uzakta yaşayan mahkumlar için ziyaret ve telefon teması kurallarının uygulanması konusunda esnekliğe gerek olduğunun örneğin bu tür mahkumların ziyaret saatini biriktirebilmesine veya aileleriyle telefonla temas kurabilmek için daha iyi imkanlara izin verilmesi” gerektiğinin altı çizilmiştir.

Sürgünlerin yapıldığı yerler dikkate alındığında aile bireylerin erişmekte zorlanacağı yerlere sürgünler yapıldığı ortadadır. Bu sürgünlerin uzak yerlere yapılması nedeniyle mahpus yakınları maddi ve manevi olarak zorluklar yasamaktadır. Ayrıca kamu kurumları mahpus yakınlarına maddi olarak yardım sağlamadığı gibi; mahpuslara görüntüsü konuşma dahil gibi ekstra haklarda sağlamamaktadır.

Şekil 5/ Sürgünlerdeki Mahpusların Bulunduğu Hapishanedeki Rıza Durumunu Gösterir Grafik

 

Her alanda olduğu gibi cezaevlerinde isteğe bağlı nakil konusunda da ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Avrupa Cezaevi Kurallarının 17. maddesi uyarınca ilk yerleştirme ve sonradan yapılacak bir hapishaneden diğerine nakil konusunda, mümkün olabildiğince mahpusa danışılmalıdır. Burada hükümlü ile iletişim kurulması ve nakil talebinin bu iletişim sonucu verilmesi infazdan beklenen sonuçların elde edilmesi bakımından önemlidir. Burada hükümlü ile iletişim bireyselleştirilmiş doğru bir kararın ortaya çıkmasına kaynaklık edecektir. Başvurular neticesinde verilere baktığımızda mahpusların kendi rızası dışında sürgün edildikleri görülmüştür. Aynı zamanda mahpusların sürgün için yaptığı başvurular reddedilmekte; mahpusların görüşe dikkate alınmamaktadır. Ulusal ve uluslararası mevzuat uyarınca mahpusun görüşü sürgünlerde önemliyken; uygulamada mahpusların görüşlerinin dikkate alınmadığı barizdir.

Şekil 6/ İdare Tarafından Sürgünlerin Neden Yapıldığını Gösterir Grafik

Şekil 7/ Sürgün Edilen Mahpusların Yaşadıkları Yere Nakil Talebinin Sonuçlarını Gösterir Grafik

Başvurucuların verileri neticesinde Nakillerin %75’inde gerekçe bildirilmediği, %11’inde ailenin yaşadığı yerde hapishane bulunmaması, %11’inde kapasite yetersizliği olduğu ortaya çıkmıştır. Başvurucuların yaşadığı yere nakil talebinin hepsine olumsuz dönüş yapılmıştır.

Cezaevlerinin etkin ve verimli olarak idaresi kapsamında, 5275 sayılı Kanun’un 53 ila 58. maddeleri uyarınca hükümlü ve tutuklular kendi istekleri veya toplu sevk, disiplin, asayiş ve güvenlik, hastalık, eğitim, öğretim, suç ve yargılama yeri nedenleriyle başka bir kuruma nakledilmeleri veya geçici olarak dış kurumlara götürülüp getirilmeleri gündeme gelmektedir. Bu tip nakillerde kurum güvenliği, kapasitesi ve personel durumu gibi yasal meseleler önemli olduğu kadar hükümlü veya tutuklunun kişisel veya ailevi durumu, sağlık sorunları, yargılama durumu gibi hususların da karar sürecinde göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Burada infaz sürecini olumsuz etkileyen, kamu yararı bulunmadığı gibi hükümlü veya ailesi bakımından da faydadan ziyade ciddi manada olumsuz etki ve sonuçlar doğuran nakil kararları alınmamalıdır.  Hapishane idareleri ailelere ve mahpusa gerekçe bildirmeden sürgünler yaptığı barizdir. Mahpusun içinde bulunduğu durum dikkate alınmayarak aileden uzak yerlere sürgünler yapılmıştır. Bu sürgünlerle mahpus ve ailesinin maddi ve manevi olarak zorlanmasına neden olunmuştur.

 

Şekil 8/ Ailelerin Sürgündeki Mahpusları Neden Ziyaret Edemediğini Gösterir Grafik

Şekil 9/ Sürgündeki Mahpusların Aileleri Tarafından Yılda Kaç Kez Ziyaret Edidliğini Gösterir Grafik

 

Hükümlünün ailesi ile iletişimini kolaylaştırmak için onların ikamet yerinde veya oraya yakın bir kurum talep etmesi halinde değerlendirmenin öncelikli olarak bu noktada yapılması gerekir. Zira burada hükümlünün kurum değişikliği ile elde edeceği refahtan ziyade hükümlü ile aile ve çocuklarının bu nakil nedeniyle kavuşacakları kolaylık dikkate alınmalıdır.

Sürgün neticesinde mahpus yakınlarının ziyaretlerinin yol giderleri ve mesafe itibariyle zahmetli ve masraflı olacağı kaçınılmazdır. Bu şekilde uzun mesafelerde aile bireylerinin açık veya kapalı görüşlere katılma oranı çok düşüktür.  Verilerimizde görüleceği üzere mahpus yakınlarının %12’si çok az, %44’u yılda 1-3 arası %18’u Yılda 4-6 arası ziyaret edebilmektedir.  Aile bütünlüğünün ve iletişimin sağlanması ve ziyaretçi kabul hakkının etkin kullanılabilmesi bakımından hükümlünün ailesine yakın bir yerde tutulması gerekir. Dolayısıyla bu tip nakil taleplerinin özellikle “İstekte bulunulan kurumda yer bulunmaması, kapsama gücü ve sınıfının uygun olmaması” gibi matbu gerekçelerle reddedilmemesi gerekir zira ziyaretçinin ailesi ve yakınından birinin hükümlüyü ziyaret etmesini zorlaştıracak nitelikte hükümlünün uzak mesafedeki bir yerdeki hapishanede kalmasının oluşturacağı maddi külfet ve sıkıntı esasen bu hakkın fiilen sınırlandırılması sonucunu doğurmaktadır.

Verilerimize göre ailelerin birçok mahpus aile durumu gözetilmeden sürgün edilmektedir. Sadece 1 hapishanede kalan mahpus sayısı %16’ken geriye kalan %84’luk kesimini sürekli sürgüne maruz kaldığı görülmektedir. Urfa hapishanedeyse mahpusların %29’u ailesi il dışında yaşamaktadır. Yine Urfalı olan birçok mahpus il dışında cezaevlerinde kalmaktadır. Ailelerin yüzde 74’u ise yılda 7 kezin aşağısında mahpusları ziyaret edebilmektedir. Ziyarete gidemeyen ailelerin yüzde 45’erler maddi ve uzaklık nedeniyle ziyaretlerin gerçekleşmediğini beyan etmiştir. Tüm bu veriler bütün olarak değerlendirdiğinde idarenin aile bütünlüğünü korumak için yükümlülüklerini yerine getirmediği gözlemlenmektedir. Bütün bu bireylerin hukuki güvenliğini tehdit eden keyfi uygulamalar bile zaten sosyal çevresinden koparılmış olan mahpusun havasına bile aşina olmadığı memleketlere sürgün edildikten sonra yaşayacağı travmanın yanında teferruattır. Bu sürgünler harfiyen mevzuata uysa dahi insanlık onuru ile bağdaşmaz.

Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin 2 No’lu genel kararında “aile bağlarının kopmaması için özel çaba gösterilmelidir” ibaresi yer alır. Ayrıca CPT standartlarında “mahkumların dış dünyayla temaslarını makul düzeyde devam ettirmesi de çok önemlidir. Her şeyden önce mahkumlara aile ve yakın arkadaşlarıyla ilişkilerini devam ettirebilme imkânı verilmelidir. Bu temasın sınırlandırılması sadece kayda değer güvenlik endişeleri ve kaynak kısıtlılığına dayandırılabilir. Bu bağlamda ailesi uzakta yaşayan mahkumlar için ziyaret ve telefon teması kurallarının uygulanması konusunda esnekliğe gerek olduğunun örneğin bu tür mahkumların ziyaret saatini biriktirebilmesine veya aileleriyle telefonla temas kurabilmek için daha iyi imkanlara izin verilmesi” gerektiğinin altı çizilmiştir.

Sürgünlerin yapıldığı yerler dikkate alındığında aile bireylerin erişmekte zorlanacağı yerlere sürgünler yapıldığı ortadadır. Bu sürgünlerin uzak yerlere yapılması nedeniyle mahpus yakınları maddi ve manevi olarak zorluklar yasamaktadır. Ayrıca kamu kurumları mahpus yakınlarına maddi olarak yardım sağlamadığı gibi; mahpuslara görüntülü konuşma dahil gibi ekstra haklarda sağlamamaktadır.

 

 

Şekil 10/ Başvuru Yapan 26 Urfalı Aile Yakınlarının Kaldıkları Hapishaneleri Gösterir Grafik

Aldığımız Başvurular incelediğimizde Karabük, Elâzığ, İzmir, Erzincan, Yozgat, Adana , Diyarbakır, Antalya, Tekirdağ, Kırşehir, Burdur, Konya, Giresun, Bolu   ve Ankara gibi yerler sürgünler yapıldığı görülmektedir. Bu sürgünlerin ortak özelliği ailelerde uzak; aile bütünlüğünü bozan sürgünlerdir. Ailelerde uzak yerlere sürgün hem mahpus hem de yakınları için maddi ve manevi külfet getirmektedir. Yine bildiğimiz üzere uzak yere sürgün edilen mahpus ve yakınlarına ekstra haklar sağlanmamaktadır. Aileler ve mahpuslar arasındaki iletişimi bozan; mahpusu tecrit altına sokan bu uygulamaya son verilmelidir. İdare Aile ve mahpusların, aile bütünlüğünü düşünerek nakiller yapmalıdır.

 

Şekil 11/ Sürgündeki Mahpusların Hukuki Destek Konusunda Avukatlarla İletişimini Gösterir Grafik

 

Şekil 12/ Mahpuslara Verilen Disiplin Cezalarının Avukatlara Tebliğ Edilmesi Durumunu Gösterir Grafik

 

Yapılan sürgünler nedeniyle tutuklu ve hükümlü mahpusların avukata erişim sorunu yaşanmaktadır. Görüştüğümüz başvurucuların %47’si avukata erişimde sorun yaşadığını %6’si avukatlarının bulunmadığını belirtmiştir. %100’lık kısım ise avukata disiplin cezalarının tebliği edilmediğini belirtmiştir.

Sürgün edilen mahpusların yargılandıkları ilde ikamet faaliyet yürüten avukatları ile iletişim hakları ellerinden alınmaktadır. Avukatlara disiplin cezaları tebliğ edilmiyor. Mahpusların hukuki desteğe erişim hakkını zedeleyen bu durum ulusal yasalara ve uluslararası mevzuata aykırıdır. Avukatların Görevleri Hakkındaki BM temel İlkelerinde avukatla görüşmek için yeterli zamana sahip olma ve gizli görüşme hakkını tekrar etmektedir. 8. ve 22. ilkelerde şöyle denilmektedir:[16]

“Tutuklanan, alıkonulan veya hapse atılan herkese, avukat tarafından ziyaret edilmek, kendisiyle iletişim kurmak ve kendisine danışmak için yeterli fırsatlar, zaman ve tesisler gecikmeden, dinlenmeden veya sansüre uğramadan sağlanmalıdır. Bu tür müzakereler, kolluk kuvvetlerinin görüş mesafesinde olabilir ancak işitme mesafesinde olmamalıdır”. “Hükümetler, avukatlar ile müvekkilleri arasında, profesyonel ilişkileri gereği gerçekleşen tüm görüşmelerin ve müzakerelerin gizli olduğunu kabul etmeli ve buna saygı duymalıdır”.

CPT İkinci Genel Raporunda, hukuki yardıma erişimin alıkonulan kişilere kötü muamele edilmesine karşı temel bir koruma olduğunu, özgürlükten mahrum kalınmasının başlangıcından itibaren geçerli olması gerektiğini ve avukat ile iletişim kurma ve avukat tarafından ziyaret edilme ve ilke olarak, sorgulama sırasında avukat bulundurma haklarını içermesi gerektiğini belirtmiştir.[17]

Avukatların görevleri hakkında BM temel ilkelerinden ve CPT raporlarından da anlaşıldığı gibi mahpusların sürgün edilmesi avukatlarına olan erişimi engellemekte ve adil yargılanma hakkının da gasp edilmesine yol açmaktadır. CPT raporlarında vurgulanan bir diğer mefhum da avukatlara hemen erişimin aslında işkenceyi ve kötü muameleyi önlemede ne kadar elzem olduğudur. Aynı şekilde savunma hakkı kapsamında avukatları ile etkin ve yeterli bir şekilde görüşebilme imkânları da ellerinden alınmaktadır. Böylelikle avukatın duruşma öncesi müvekkili ile görüşmesi ve etkin bir hukuksal destek sunması açık bir şekilde engellenmektedir. Disiplin cezalarına karşın mahpusların hukuki destekten yoksun kalmalarına neden olunuyor.

 

Şekil 13/ Sürgünde Olan Mahpusların Güncel Yargılanma Durumunu Gösterir Grafik

Tutukluların nakilleri konusunda yaşanan problemlerden biri de yargılamaları halen devam eden tutukluların yargılamalarının yapıldığı mahkemeden binlerce kilometre ötedeki cezaevlerine nakledilmeleridir.  Görüştüğümüz başvurucuların %33’u devam eden yargılama olduğunu belirtmiştir. Burada tutuklunun adil yargılanma ilkesi çerçevesinde hakları ihlal edildiği gibi hükümlünün aile bütünlüğü bozulmakta ve ailesi ile yakınlarının ziyaretleri de mesafe ve masraflar nedeniyle külfetli hale gelmektedir. Aynı şekilde savunma hakkı kapsamında avukatları ile etkin ve yeterli bir şekilde görüşebilme imkânları da ellerinden alınmaktadır. Böylelikle avukatın duruşma öncesi müvekkili ile görüşmesi ve etkin bir hukuksal destek sunması açık bir şekilde engellenmektedir. Kısaca SEGBİS olarak adlandırılan ses ve görüntü bilişim sistemleri ile tutukluların ifadeleri alınmaya çalışılmakta ise de gerek yargılamanın yüz yüzeliği gerekse de bu sistemin yeterli altyapısı olmaması nedeni ile adil bir yargılama ortamı oluşmamaktadır. Özellikle yargılama aşaması tamamlanıp tutuklunun hüküm özlü pozisyonuna geldiği durumlarda bu taleplerin olumlu karşılanması gerekir. Zira istinaf ve Yargıtay aşamalarının uzunluğu dikkate alındığında bu süreçte hüküm özlünün ailesinden uzak bir hapishanede kalması kendisine ve ailesine ağır külfet ve mağduriyet getirecekti.

Şekil 14/ Sürgün Öncesi veya Sonrasında Sürgünle İlgili Aileye ve Avukata Bilgi Verilmesi Durumunu Gösterir Grafik

Nakil öncesi hükümlü ve ailesinin bilgilendirilmesi önemlidir. Uygulamada özellikle zorunlu nakillerde çoğu zaman nakilden çok kısa bir süre önce hükümlüye haber verilmekte ve çoğu zaman aileler bilgilendirilmemektedir.  Esasen bu yasal zorunluluğa da aykırıdır. Zira bu bağlamda 5275 sayılı Kanun’un “Hükümlüler ile yakınları ve ilgililerin bilgilendirilmesi” kenar başlıklı 22. maddesi uyarınca hükümlülerin ceza infaz kurumlarına alınmalarında, başka kuruma nakillerinde ve hastaneye yatırılmalarında, istekleri üzerine ailelerine veya gösterdikleri kişilere; hükümlü yabancı ise, yazılı olarak karşı çıkmaması hâlinde, uyruğu olduğu devletin diplomatik temsilcilik veya konsolosluğuna durumun bildirilmesi gerekir.

Aldığımız başvurularda avukata ve aileye hiç bilgilendirme olmadığı tespit edilmiştir.  Bu durum ulusal ve uluslararası mevzuata aykırıdır. Nakil sürecinin onur kırıcı ve kötü muameleye dönüşmeden tamamlanması devletin pozitif yükümlülüğüdür. Bu kapsamda hükümlünün ailesinin bilgilendirilmesi, hükümlünün uygun araçlarla naklinin sağlanması gibi bir takım gerekli önlemleri almak devletin yükümlülüğü altındadır.

Avrupa Cezaevi Kurallarının 24.8. maddesi gereğince mahpusların, hapsedildiklerini veya başka bir kuruma nakledildiklerini, herhangi bir ciddi hastalığa ya da yaralanmaya maruz kaldıklarını derhal ailelerine bildirmelerine izin verilmelidir.

 

Şekil 15/ Sürgünler Sırasında Problem Yaşanma Durumunu Gösterir Grafik

 

Şekil 16/ Sürgünler Sırasında Mahpusların Uğradıkları Hak İhlallerini Gösterir Grafik

 

Görüştüğümüzü başvurucuların %33’u Sürgünlerde sorunlarla karşılaştığını belirtmiştir. Yine görüştüğümüz başvuruculardan %45’i Sürgün sonrasında eşyaların verilmediği %15’i işkence olduğunu %15’i ise hastalıkları için önlem alınmadığını belirtmiştir.

Kişiyi özgürlüğünden yoksun bırakan yetkililerin, aynı zamanda onların temel haklarının korunması ve insan onuru ile bağdaşmayacak muamelede bulunulmamasına ilişkin temel yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu temel yükümlülük, BM Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 10. maddesinde açık bir şekilde düzenlenmiştir. Yukarıda da belirtildiği gibi, bu kişiler insani muamele ve insanın doğuştan kazandığı insan onuruna saygılı davranış görme hakkına sahiptir.

Derneğimizin şube komisyonları tarafından Sürgün esnasında mahpusların hem bulundukları hem de nakledildikleri hapishanelerde, yolculuk esnasında İşkenceye maruz kaldığı, sürgüne gönderilenlerin gittikleri hapishanelerde “çıplak arama” dayatması ile karşılaşıp, buna karşı çıkanların ise işkenceye tabi tutuldukları belirtilmiştir. Aynı zamanda sürgün edilenlerin hastalıklarını dikkat edilmediğini ve eşyaların verilmediği belirtilmiştir. İdarenin gözetim ve yükümlüğünde bulunan nakillerde sorumluluk idareye aittir. İdare mahpusların durumlarını dikkate alarak yükümlülüklerini yerine getirmelidir. Bu konuda eşyaları verilmesi, işkencenin önlenmesi ve hastalıkları dikkate almalıdır.

 

7.YAŞANAN HAK İHLALLERİ

 

Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerde başta işkence yasağı, mahpusların tutulma koşulları, hapishane idarelerinin yetkilerinin sınırları, hapsedilenin hakları hakkında belli kural ve standartlar bulunmaktadır.

Mahkûmlara Uygulanacak Muameleye İlişkin Standart Asgari Kurallar (1955), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2006/2 Sayılı Avrupa Cezaevi Kuralları, AİHS ve ulusal mevzuatımız mahpusların tutulma koşullarının insan haklarına uygun şekilde gerçekleşmesi gerektiğini düzenlemektedir. Bu bağlamda mahpusların beyanlarına göre gerçekleşen hak ihlaller şu şekildedir:

 

A.İşkence ve Kötü Muamele Yasağı İhlali

AİHS ‘işkence yasağı’ başlıklı 3. Maddede,

“Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz.” Düzenlemesi yer almaktadır.

Yine AİHS ‘Etkili Başvuru Hakkı’ başlıklı 13. Maddede ise, “bu sözleşmede tanınmış olan hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkes, ihlal fiili resmi görev yapan kimseler tarafından bu sıfatlarına dayanılarak yapılmış da olsa, ulusal bir makama etkili bir başvuru yapabilme hakkına sahiptir.” Denilmektedir.

Nakil sürecinin onur kırıcı ve kötü muameleye dönüşmeden tamamlanması devletin pozitif yükümlülüğüdür. Bu kapsamda hükümlünün ailesinin bilgilendirilmesi, hükümlünün uygun araçlarla naklinin sağlanması gibi bir takım gerekli önlemleri almak devletin yükümlülüğü altındadır.

Avrupa Cezaevi Kurallarında özellikle nakil sürecinde alınması gereken tedbirlerin düzenlendiği “Mahpusların nakli” başlıklı 32. maddesinde nakil sürecinde alınması gereken tedbirlere yer verilmiştir. Buna göre;

  • Mahpuslar bir cezaevine nakledildiğinde veya cezaevinden alındığında ya da mahkeme veya hastane gibi diğer kurumlara sevk edildiğinde, toplumun gözü önünde mümkün olabildiğince az tutulmalı ve gerçek kimliklerinin açığa çıkmamasının temini için uygun güvenlik önlemleri alınmalıdır.
  • Mahpuslarının nakillerinin havalandırma veya ışıklandırması yetersiz olan ya da onlara gereksiz olarak fiziksel acı verecek ya da onurlarını kıracak taşıtlarda yapılması yasaklanmalıdır.
  •  Mahpusların nakilleri kamu otoritelerinin kontrolü altında yapılır ve nakil giderleri bu otoritelerce karşılanır

Nakil sürecinin insan haklarına aykırı uygulamalara sebebiyet vermemesi, hükümlünün ifşa edilmemesi ve onur kırıcı ve kötü muamele niteliğinde nakil süreci yaşanmaması bakımından 5275 sayılı Kanun’da alınması gereken önlemler düzenlenmiştir. 5275 sayılı Kanun’un “Nakillerde alınacak tedbirler” kenar başlıklı 58. maddesi uyarınca hükümlülerin kuruma veya başka bir yere götürülüp getirilmesi sırasında;

  • Halkla bir araya gelmelerine ve başkaları tarafından görülmelerine engel olacak tedbirler alınması,
  •  Hükümlü, havalandırma ve ışık durumu yetersiz araçlarla, eziyet verici veya onur kırıcı şekilde nakledilmemesi,
  •  Nakil sırasında hükümlünün firarını önleyici, halkla bir araya gelmelerine ve başkaları tarafından görülmelerine engel olacak tedbirler alınırken orantılı hareket edilmesi gerekir.

Nakil sürecinde alınacak tedibiler, 167 sayılı Genelge’nin 21 ve 22. maddelerinde de ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. 167 sayılı Genelge ‘de hükümlü veya tutuklunun kuruma veya başka bir yere götürülüp getirilmesi sırasında, mümkün olabildiğince halk tarafından az görülmesinin sağlanması, herhangi bir biçimde aşağılanmaktan, merak uyandırmaktan ve reklam olmaktan koruyacak uygun tedbirler alınması gerektiği belirtilmiştir. Burada başta firarı önleyecek tedbirler olmak üzere nakil sırasında alınacak her türlü tedbirin insani olması, onur kırıcı olmaması ve tedbirin amacı ile orantılı olması önemlidir. Aynı şekilde nakil için kullanılacak araçların havalandırma ve ışık durumu yeterli olması gerekir.

Görüştüğümüzü başvurucuların %33’u Sürgünlerde sorunlarla karşılaştığını belirtmiştir. Yine görüştüğümüz başvuruculardan %45’i Sürgün sonrasında eşyaların verilmediği %15’i işkence olduğunu %15’i ise hastalıkları için önlem alınmadığını belirtmiştir.

Kişiyi özgürlüğünden yoksun bırakan yetkililerin, aynı zamanda onların temel haklarının korunması ve insan onuru ile bağdaşmayacak muamelede bulunulmamasına ilişkin temel yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu temel yükümlülük, BM Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 10. maddesinde açık bir şekilde düzenlenmiştir. Yukarıda da belirtildiği gibi, bu kişiler insani muamele ve insanın doğuştan kazandığı insan onuruna saygılı davranış görme hakkına sahiptir.

Derneğimizin şube komisyonları tarafından Sürgün esnasında mahpusların hem bulundukları hem de nakledildikleri hapishanelerde, yolculuk esnasında İşkenceye maruz kaldığı, sürgüne gönderilenlerin gittikleri hapishanelerde “çıplak arama” dayatması ile karşılaşıp, buna karşı çıkanların ise işkenceye tabi tutuldukları belirtilmiştir. Aynı zamanda sürgün edilenlerin hastalıklarını dikkat edilmediğini ve eşyaların verilmediği belirtilmiştir. İdarenin gözetim ve yükümlüğünde bulunan nakillerde sorumluluk idareye aittir.

Mahpuslar, sürgünlerle ilgili sorunlar yaşadıklarını, insan onuruyla bağdaşmayan muamele olduğu, gidiş gelişlerde insan onuruna aykırı şekilde arandıkları ve kötü muamele ile karşılaştıkları için sürgünü mümkün oldukça isteyemediklerini beyan etmişlerdir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, mahkûmların ceza infaz kurumlarının kötü yaşam koşulları nedeniyle yaptıkları şikâyetlerini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. Maddesinde yer alan ‘İşkence Yasağı’ başlığı altında ele almıştır. AİHM kararlarında; “AİHS’in özgürlükten yoksun bırakılan kimselerin ve dolayısıyla bu durumdaki hasta kişilerin durumuna ilişkin olarak devletin tutukluların fiziksel bütünlüğünü koruma yükümlülüğünden ayrı olarak, doğal yolla ortaya çıkan fiziksel ya da ruhsal rahatsızlıklardan kaynaklanan acının, yetkililerin sorumlu tutulabileceği tutukluluk koşullarından dolayı artıyor ya da artma riski bulunuyor ise, kendi başına 3. Madde alanına girebileceğini hatırlatmak gerekir.” Şeklinde ifade edilmiştir. Dolayısıyla kronik rahatsızlığı bulunan mahpusların sağlık hizmetinden geç ve düzensiz bir şekilde yararlandırılması, var olan fiziksel acının artmasına yol açmaktadır.  İdare pozitif yükümlülükleri uyarınca ivedilikle önlem almalıdır.

Mahpusların sürgün ve nakil sonrasında eşyalarının da sorun yaşadığı aktarılmıştır. Kimi zamanda mahpuslara getirilen eşyaların verilmediği iddia edilmiştir.

Devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka keyfî bir şekilde müdahale etmemesini, kişilerin fiziksel ve ruhsal yönden zarar görmelerine neden olmamasını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir. Mahpusların durumdaki eşyalarının ceza infaz kurumuna alınmaması hak ihlaline neden olmaktadır.

Öte yandan bu koşullarda somut olaydaki tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyaca cevap verdiği de söylenemeyecektir. Ceza infaz kurumlarının güvenliği sağlayacak tedbirlerin alınması konusunda geniş takdir yetkileri bulunsa da alınacak tedbirlerin mahpusların yaşamına müdahale etmemesi gerekir.

İdarenin tartışılabilir ve makul şüphe uyandıran kötü muamele iddialarını etkin biçimde soruşturma yükümlülüğü bulunmaktadır.  Açılacak soruşturmanın bağımsız, tarafsız, kamu denetimine açık olarak, yetkili makamların titizlikle ve süratli biçimde çalışması gerekmektedir.

 

B.Ayrımcılık Yasağı ve Eşitlik İlkesinin İhlali

 

Eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı uluslararası hukukun temel bir unsurudur. Bu sayede eşit koşullardaki kişilere; hukuki olarak ve uygulamada eşit davranılması garanti altına alınır. Bununla birlikte, davranışlardaki her ayrımın veya farklılığın ayrımcılık teşkil etmeyeceğinin vurgulanması da önemlidir. Genel uluslararası hukukta kabul edildiği üzere; nesnel ve makul bir gerekçeyle yapılan farklı muameleler, aranan amaç ile kullanılan araçlar arasında orantının olduğu durumlarda ayrımcılık teşkil etmeyecektir.

Bununla birlikte eşitlik ilkesi; belirli durumlarda bir devletin ayrımcılığa neden olan veya ayrımcılığın devam etmesine yardımcı olan koşulları azaltmak veya ortadan kaldırmak için pozitif ayrımcılık yapılmasını gerektirebilir. Buradaki amaç, eşit olmayan durumda olan kişilere eşit fırsat ve imkânlar sunulması ve bu sayede onların önlerinde engel teşkil eden koşulların azaltılmasıdır.

 

Söz konusu mahpusların çoğu aileleri ve avukatlarından uzak yerlerde cezasının infazını çekmektedir. Eşitlik ilkesi gereği ailelerinden uzak olanların hayatının kolaylaştırması amacıyla tedbirlerin alınması idarenin yükümlülüğüdür. Hapishane idaresinin, mahpusların görüntülü arama imkanından faydalanma konusunda adli mahpuslar için uygularken siyasi mahpuslar için uygulamaması, siyasi mahpusların E-Görüşme yapma hakkının kullanılmasının engellenmesi ve siyasi mahpusların adli mahpuslara göre 20 dakika az telefon görüş yapabilmesi AİHS’in ayrımcılık yasağı ve eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.  Ailelerin uzak yerlerde hayatını idame ettirmesi ve maddi durumlar dikkate alınarak idare ivedilikle tedbirler almalıdır.

 

İdari gözlem kurulu mahpusların herkesle eşit koşullarda infaz için olanak yaratmalıdır. İdarenin gözetiminde yer alan hasta mahpusların herkesle eşit koşullardan yararlandırılmaması anayasa ve AİHS’in Ayrımcılık Yasağı ve Eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.

 

Eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı uluslararası hukukun temel bir unsurudur. Bu sayede eşit koşullardaki kişilere; hukuki olarak ve uygulamada eşit davranılması garanti altına alınır. Bununla birlikte, davranışlardaki her ayrımın veya farklılığın ayrımcılık teşkil etmeyeceğinin vurgulanması da önemlidir. Genel uluslararası hukukta kabul edildiği üzere; nesnel ve makul bir gerekçeyle yapılan farklı muameleler, aranan amaç ile kullanılan araçlar arasında orantının olduğu durumlarda ayrımcılık teşkil etmeyecektir.

 

Bununla birlikte eşitlik ilkesi; belirli durumlarda bir devletin ayrımcılığa neden olan veya ayrımcılığın devam etmesine yardımcı olan koşulları azaltmak veya ortadan kaldırmak için pozitif ayrımcılık yapılmasını gerektirebilir. Buradaki amaç, eşit olmayan durumda olan kişilere eşit fırsat ve imkânlar sunulması ve bu sayede onların önlerinde engel teşkil eden koşulların azaltılmasıdır.

Ayrımcılık yapmama, eşitlik ilkesinin ayrılmaz birer parçasıdır. Cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, mezhep, felsefi ve siyasi görüş, etnik köken, servet, doğum, medeni hâl, sağlık durumu, engellilik ve yaş gibi etkenler nedeniyle kişilerin hapishanede ayrımcı muameleye maruz kalmaması sağlanarak gerekli koşullar oluşturulmalıdır.

 

Sevk ve nakillerde personel tutumlarında sorunlar olduğu aktarılmıştır. Personel kişinin sucunda bağımsız şekilde mevzuat gereği sevk ve nakli gerçekleştirme yükümlülüğü altındadır. İdare ve kolluğun bu tutumları açıkça eşitlik ilkesine aykırıdır. İdare ivedilikle tüm mahpuslar arasında eşitliği sağlanması için önlemleri almalıdır. Ayrımcılığa neden olan idare kolluk hakkında hukuki işlemler başlatılmalıdır.

Adalet Bakanlığı’nın Yargı Reform Stratejisi’nin ACEP (Akıllı Teknolojilerin Ceza İnfaz Kurumlarına Entegrasyonu) Projesi, Cezaevlerinde şu an için yalnızca adli mahpuslar görüntülü görüşme yapabilmektedir. Siyasi mahpuslar görüntülü görüşme hakkından faydalanamamaktadır. Adli mahpuslar 30 dakika görüntülü görüşme yapabiliyorken siyasi mahpuslara bu hak tanınmamaktadır. Hatta adli mahpusların yakınları açık görüşe gitmediği taktirde görüntülü görüşme süresi 1 saate çıkabilmektedir fakat siyasi mahpuslar yakınları ile 1 saniye bile görüntülü görüşme yapamamaktadır. Ayrıca adli mahpuslar ile siyasi mahpusların telefon görüşme hakkı arasında da süre farkı bulunmaktadır.

Görüntülü görüşme uygulamasının “Aile Yaşamına Saygı Hakkı” kapsamında; aile bağlarının kopmaması, hükümlü/tutukluların dış dünya ile yeterli bir iletişim sürdürebilmeleri amacıyla çıkarıldığının göz önünde bulundurulması ve bu hakkın bir ölçüde hükümlü/tutukluların ailelerine verildiği de düşünülerek mahpuslar arasında ayrımcılık yapılmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu açıktır. Mahpusların bir kısmına verilen bu hakkın bir kısmına verilmemesi Kanun Önünde Eşitlik ve Ayrımcılık Yasağına aykırıdır.

Anayasa’nın ruhuna ve ölçülülük ilkelerine aykırı olan ve infazın amaçlarına uymayan bu uygulamanın bir an önce düzeltilmesi gerekmektedir. Hapishane idaresinin, siyasi mahpusların birçok hak ve imkândan faydalanma konusunda adli mahpuslar için uygularken siyasi mahpuslar için uygulamaması, siyasi mahpusların haklarının kullanılmasının engellenmesi ve siyasi mahpusların adli mahpuslara göre imkanlardan az veya hiç yararlanmaması AİHS’in ayrımcılık yasağı ve eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.

 

Sevk ve nakiller sırasında mahpusların hastalıklarını dikkate alınmadığı belirtilmiştir. İdare sevk ve nakli yaparken içinde bulunan tüm durumları dikkate alınarak sevk ve nakilleri gerçekleştirilmelidir. Hapishane idaresi mahpusların herkesle eşit koşullarda sağlık hizmetine erişmesi için olanak yaratmalıdır. İdarenin gözetiminde yer alan hasta mahpusların herkesle eşit koşullardan yararlandırılmaması anayasa ve AİHS’in Ayrımcılık Yasağı ve Eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.

 

C.Özel Hayatın Gizliliği ve Korunması Hakkı İhlali            

 

Devletin bireylerin özel hayata saygı haklarına ve haberleşme hürriyetlerine keyfî olarak müdahale etmemekle yükümlüdür. Söz konusu yükümlülükler, kişilerin özel hayatlarına ve haberleşmelerine yönelik gerçekleşmesi yakın tehlikelere karşı gerçek anlamda bir koruma sağlayabilmeli ve oluşan zararların tazmin edilmesi için kamu makamlarınca gerçekleştirilen işlemler, yapılan eylemler ve ihmaller konusunda kişilere etkili bir karşı çıkma ve telafi imkânı vermelidir.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Üye Devletlere Ömür Boyu Hapis ve Diğer Uzun Süreli Cezalara Mahkûm Olanların Cezaevi İdaresine Yönetimi Hakkında R (200) 23 Sayılı Tavsiye Kararıdır. Tavsiye Kararı’nın “Ömür Boyu Hapis ve Diğer Uzun Süreli Mahkûmiyetin Zarar Verici Etkileriyle Başa Çıkma” başlıklı 22. maddesindeki düzenleme uyarınca aile bağlarının kopmaması için özel çaba gösterilmeli ve bu amaçla; mahkûmlar mümkün olduğunca ailelerine veya yakın akrabalarına en yakın cezaevlerine yerleştirilmelidirler.[18]

 

Görüldüğü üzere uluslararası belgelerde hükümlünün hapishanede bulunduğu süreçte kurumsal düzen önemli olduğu kadar hükümlü veya tutuklunun kişisel ve ailevi durumun da dikkate alınması gerekmektedir. Bu nedenle sürgün konusunun da bu çerçevede değerIendirilmesi gerekmektedir.

 

Aileye yakın olma gerekçesi ile yapılan isteğe bağlı nakil taleplerinin hassasiyetle incelenmesi gerekir. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi’nin Ahmet Kılıçelli Kararında vurguladığı üzere aile hayatına saygı hakkı kapsamında, tutuklu ya da hükümlünün aile hayatını sürdürmesini sağlamaya yönelik olarak devletin üstlenmesi gereken birtakım yükümlülükler ortaya çıkabilir. Söz konusu pozitif yükümlülükler, somut olayın koşullarına göre tedbirler alınmasını ya da edimde bulunulmasını gerekli kılabilir.

 

Benzer şekilde Mahkeme Mehmet Zahit Şahin Kararında ise, hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkının, ceza infaz kurumu idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam ettirecek önlemleri almasını da zorunlu kıldığını belirtmiştir. Hükümlünün ailesi ile iletişimini kolaylaştırmak için onların ikamet yerinde veya oraya yakın bir kurum talep etmesi halinde değerlendirmenin öncelikli olarak bu noktada yapılması gerekir. Zira burada hükümlünün kurum değişikliği ile elde edeceği refahtan ziyade hükümlü ile aile ve çocuklarının bu nakil nedeniyle kavuşacakları kolaylık ve bunun hükümlünün ıslahına yapacağı katkı önemlidir.[19]

 

Devletin bireyin özel ve aile hayatına saygı gösterme ve bu konuda gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü bulunmaktadır. Devletin bu noktadaki yükümlülüğü tutuklu ve hükümlüler bakımından da aynen geçerlidir. Kişi tutuklu veya hükümlü olsa da Devletin ilgilinin aile bütünlüğünü koruyucu tedbirleri alma veya aile bütünlüğünü bozucu müdahalelerden kaçınma mükellefiyeti devam etmektedir. Burada nakil konusu değerlendirilirken hükümlünün ailesinin hükümlüyü insani koşullarda ziyaret edebilmek hakkının varlığı gözden uzak tutulmalıdır. Tutuklu ve hükümlüden sonra infaz sürecinden doğrudan en fazla etkilenen kesim tutuklu ve hükümlünün ailesidir. Esasen aile bireyleri burada herhangi bir suç ithamı altında olmamasına rağmen hükümlüye işlediği suçtan dolayı uygulanan bütün kısıtlayıcı tedbirlerden birinci derecede en fazla etkilenen kişilerdir. Bu noktada hükümlü ile alakalı alınacak her bir kararın ilgilinin ailesine olan yansımalarının da hesaba katılması gerekir. Bir işlem hükümlü için olmasa bile ailesi bakımından eziyet veya kötü muameleye dönüşebilir. Özellikle hükümlünün barındırıldığı hapishane koşulları veya uygulamaları ile nakledildiği hapishanenin konumu ve aileye olan mesafesi önem arz etmektedir. Mesela binlerce kilometre uzaklıkta tutulan bir hükümlünün ailesi bakımından bu kadar mesafeye kısa sürelik bir görüş için katlanmak eziyet halini alabilir. Bu nedenle hükümlünün ailesi ve yakınlarıyla görüşme hakkını etkin kullanabilmesi bakımından ailesine yakın bir yerde tutulması gerekmektedir.

 

Urfa’da bir ailenin Erzincan’da hükümlü olan yakınlarını ziyaretlerinin yol giderleri ve mesafe itibariyle zahmetli ve masraflı olacağı kaçınılmazdır. Bu şekilde uzun mesafelerde aile bireylerinin açık veya kapalı görüşlere katılma oranı çok düşüktür. Bu nedenle aile bütünlüğünün ve iletişimin sağlanması ve ziyaretçi kabul hakkının etkin kullanılabilmesi bakımından hükümlünün ailesine yakın bir yerde tutulması gerekir. Dolayısıyla bu tip nakil taleplerinin özellikle “İstekte bulunulan kurumda yer bulunmaması, kapsama gücü ve sınıfının uygun olmaması” gibi matbu gerekçelerle reddedilmemesi gerekir. Zira ziyaretçinin ailesi ve yakınından birinin hükümlüyü ziyaret etmesini zorlaştıracak nitelikte hükümlünün uzak mesafedeki bir yerdeki hapishanede kalmasının oluşturacağı maddi külfet ve sıkıntı esasen bu hakkın fiilen sınırlandırılması sonucunu doğurmaktadır.

 

Tutuklunun yargılandığı yer ile ailesinin ikamet yerlerinin farklı olması halinde ise talep etmesi halinde tutuklunun aile bütünlüğü dikkate alınarak ailesinin bulunduğu yerdeki kapalı ceza infaz kurumlarına nakillerinin sağlanması gerekir. Özellikle yargılama aşaması tamamlanıp tutuklunun hüküm özlü pozisyonuna geldiği durumlarda bu taleplerin olumlu karşılanması gerekir. Zira istinaf ve Yargıtay aşamalarının uzunluğu dikkate alındığında bu süreçte hüküm özlünün ailesinden uzak bir hapishanede kalması kendisine ve ailesine ağır külfet ve mağduriyet getirecektir.

 

Bu kapsamda AİHM, Vintman/ Ukrayna Kararında Sözleşme’nin, mahkûmlara cezalarının nerede infaz edileceği konusunda bir seçim hakkı tanımadığını, mahkûmların ailelerinden ayrı olduklarını ve ailelerinden uzak olmalarının hapis cezasının bir sonucu olduğunu, ancak, mahkûmun, ailesinin ziyaretlerini zorlaştıracak ya da imkânsız hale getirebilecek şekilde uzak bir bölgede barındırılmasının, aile hayatına müdahale teşkil edebileceğini vurgulamıştır. Mahkeme orantılılık ilkesi yönünden yaptığı değerlendirmede ise mahkûmun, ailesine yakın bir kuruma transfer talebinin reddi için, cezaevlerindeki aşırı yoğunluğun meşru bir gerekçe olarak öne sürülebileceğini, ancak bu durumda dahi mahkûmun görece daha yakın cezaevlerine nakli hususunun değerlendirilmesi gerektiğini; aksi halde, yani kişinin nispeten daha yakın bir bölgeye nakli önünde meşru bir engel yokken uzakta bulunan bir kurumda barındırılması halinde, AİHS’nin 8. maddesinin ihlalinin gündeme geleceğini belirtmiştir.[20]

 

AİHM Avşar ve Tekin/Türkiye Kararında, Cezaevi nakil taleplerinde ailenin korunması hakkının gerekliliğine özellikle vurgu yapılmıştır.  Mahkeme’ye göre Sözleşme, tutuklulara tutukluluk yerlerini seçme hakkı tanımamakta ve tutuklunun ailesinden ayrılmasının ve uzaklaştırılmasının, tutukluluğun kaçınılmaz sonuçlarını oluşturmaktadır. Bununla birlikte, bir kişinin ailesinden uzak bir cezaevinde tutuklu bulunmasının bazı koşullarda aile hayatına bir müdahale teşkil edebilmekte zira aile üyeleri için, aile hayatının korunması için, tutukluyu ziyaret etme imkânı temel bir faktördür. Zira bu tip uzak cezaevlerine yapılan nakiller her türlü ziyareti çok güç ve bazen imkânsız hale getirmektedir. Mahkeme, dosyadaki belgeleri ve özellikle başvuranların sevk edilme taleplerine verilen yanıtları dikkate alarak, yerel makamlar tarafından başvuranların sevk edilme talepleri hakkında ayrıntılı bir incelemenin yapılıp yapılmadığı ve tespit edilen gerekçe çerçevesinde, başvuranların ailelerinden uzakta bulunan cezaevlerinde geçirdikleri uzun süre dâhil olmak üzere, ilgililerin kişisel durumunun kapsadığı, söz konusu menfaatlerin bireyselleştirilmesinin dengelenmesi ve sırasıyla yaş, sağlık durumu ve yakınlarının maddi durumuna bağlı zorlukların ilgilileri ziyaret etmek için seyahat etmeyi engelleyebileceği hususunun değerlendirilmesi için hiçbir bilginin bulunmadığını tespit etmektedir. Mahkeme, mevcut davanın spesifik koşullarını ve özellikle başvuranların ailelerinden uzakta çektikleri mahpusluk süresini ve uzun süren bu tür bir uzaklığın etkisini dikkate alarak, somut olayda söz konusu müdahalenin izlenen meşru amaç bakımından orantılı olmadığı ve dolayısıyla demokratik bir toplumda gerekli olmadığı kanaatine varmaktadır. Belirtilen bu sebepler nedeniyle Mahkeme, Sözleşme’nin 8’inci maddesinin ihlal edildiği sonucuna varmaktadır.[21]

 

AİHM uygulamaları dikkate alındığında nakil taleplerinde ailenin korunması ve bütünlüğünün sağlanmasında ailenin hükümlüyü ziyaret etme imkânına sahip olması temel bir faktördür. Hükümlü ile ailesi arasındaki uzak coğrafi mesafenin, aile ziyaretlerinin azalmasına ve dolayısıyla aile bağlarının bozulmasına neden olacağı da açıktır. Bu noktada hükümlülerin yıllar boyunca ailelerinin ikamet yerlerinden binlerce kilometre uzakta bulunmaları, özel ve aile hayatına saygı haklarına bir müdahale teşkil etmektedir. Hapishane nakillerinde sürecin tamamen idari makamların isteğine bırakılmaması ve hükümlülerin aile ve sosyal bağlarının korunması menfaatinin ve bu konudaki taleplerinin dikkate alınması gerekir. Pozitif yükümlülüğü çerçevesinde aile bağlarının koparılmasının önlenmesi ve mümkün olduğu takdirde, hükümlülerin ikamet yerlerine yakın bulunan cezaevlerinde barındırılmaları ve bu bağlamda nakillerinin yapılması gerekir. Hükümlülerin cezaevlerine yerleştirme ve nakillerinde kişinin ceza ve hapishane profili, tehlikeliliği, suç faaliyetlerinin soruşturulması riski, güvenlik riskleri ve hapishanende nüfus kalabalığı gibi kriterlerinin yanı sıra aile bağlarının korunması da bu bağlamda dikkate alınması gereken bir kriterdir. Bu nedenle idarenin nakil talebinde bulunan hükümlülerin bu yöndeki talepleri hakkında ayrıntılı bir inceleme yapması ve hükümlü ile ailesinin bir araya gelmesine imkân sağlayacak bir çözümle nakil talebini karşılaması gerekir.

 

Nakil sürecinin onur kırıcı ve kötü muameleye dönüşmeden tamamlanması devletin pozitif yükümlülüğüdür. Bu kapsamda hükümlünün ailesinin bilgilendirilmesi, hükümlünün uygun araçlarla naklinin sağlanması gibi bir takım gerekli önlemleri almak devletin yükümlülüğü altındadır. Nakil öncesi hükümlü ve ailesinin bilgilendirilmesi önemlidir. Uygulamada özellikle zorunlu nakillerde çoğu zaman nakilden çok kısa bir süre önce hükümlüye haber verilmekte ve çoğu zaman aileler bilgilendirilmemektedir. Esasen bu yasal zorunluluğa da aykırıdır. Zira bu bağlamda 5275 sayılı Kanun’un “Hükümlüler ile yakınları ve ilgililerin bilgilendirilmesi” kenar başlıklı 22. maddesi uyarınca hükümlülerin ceza infaz kurumlarına alınmalarında, başka kuruma nakillerinde ve hastaneye yatırılmalarında, istekleri üzerine ailelerine veya gösterdikleri kişilere; hükümlü yabancı ise, yazılı olarak karşı çıkmaması hâlinde, uyruğu olduğu devletin diplomatik temsilcilik veya konsolosluğuna durumun bildirilmesi gerekir. Özellikle hükümlünün ailesinin gereksiz olarak eski kalınan hapishane gelmemesi ve nakledilen yerde hükümlünün ihtiyaçlarını gidermeleri noktasında önem arz etmektedir. Diğer taraftan hükümlünün kendi isteği, disiplin, hastalık, eğitim veya diğer zorunlu sebeplerle bir başka hapishaneye nakledilmesi halinde talepleri halinde ailesine muhakkak haber verilmesi gerektiği Avrupa Cezaevi Kurallarında da hükme bağlanmıştır. Avrupa Cezaevi Kurallarının 24.8. maddesi gereğince mahpusların, hapsedildiklerini veya başka bir kuruma nakledildiklerini, herhangi bir ciddi hastalığa ya da yaralanmaya maruz kaldıklarını derhal ailelerine bildirmelerine izin verilmelidir. Aldığımız başvurularda avukata ve aileye hiç bilgilendirme olmadığı tespit edilmiştir.  Bu durum ulusal ve uluslararası mevzuata aykırıdır.

 

Aldığımız Başvurular incelediğimizde Karabük, Elâzığ, İzmir, Erzincan, Yozgat, Adana , Diyarbakır, Antalya, Tekirdağ, Kırşehir, Burdur, Konya, Giresun, Bolu   ve Ankara gibi yerler sürgünler yapıldığı görülmektedir. Bu sürgünlerin ortak özelliği ailelerde uzak; aile bütünlüğünü bozan sürgünlerdir. Ailelerde uzak yerlere sürgün hem mahpus hem de yakınları için maddi ve manevi külfet getirmektedir. Yine bildiğimiz üzere uzak yere sürgün edilen mahpus ve yakınlarına ekstra haklar sağlanmamaktadır. Aileler ve mahpuslar arasındaki iletişimi bozan; mahpusu tecrit altına sokan bu uygulamaya son verilmelidir. İdare Aile ve mahpusların, aile bütünlüğünü düşünerek nakiller yapmalıdır.

 

Birçok hapishanede yaşanılan önemli sorunlardan bir tanesi de hukuka aykırı gerekçeler ile yapılan sürgünlerdir. Mahpuslarla yapılan görüşmelerde son donemde sürgünler olduğu aktarılmıştır.                                                                                                                                               

 

Urfa Cezaevlerinde 2024 yılı içerisinde 56 mahpusun farklı cezaevlerine sürgün edildiği avukatlar, aileler ve mahpuslar tarafından bize iletilmiştir. Aynı zamanda birçok mahpusun ailesi tarafında sürgünler hakkında başvuru yapılmıştır.

 

 

Son aylarda Urfa hapishanede en yoğun hak ihlali yaşanan başlıklarından birisinin de zorunlu sürgünler yani sürgünler olduğu görülmektedir. Son 1 yılda 56 mahpusun başka cezaevlerine sürgün edildiğini tespit ettik. Sürgünlerin genellikle mahpusların ailelerinden oldukça uzak yerlere gerçekleştirilmesi de başka bir ihlal alanıdır. Ekonomik durum bakımından aileler için ciddi sorunlar yarattığı ve aile ile iletişimin tamamen koparıldığı gözlemlerimiz arasındadır.

AİHM, Abdülkerim Avşar ve Abdülkerim Tekin adlı mahpusların istekleri dışında ailelerinden uzaktaki Kırıkkale Hapishanesi’ne nakledilmesi üzerine yaptıkları başvuruyu karara bağlayarak Türkiye’nin “aile hayatına saygı yükümlüğünü” ihlal ettiği kararına varmıştır. Kararda özetle şu ifadelere yer verilmiştir:

Mahkeme; cezaevlerindeki dağılım konusundaki Avrupa’daki düzenlemelerin ulusal yetkilileri, mahpusların -müebbet mahkumları da dahil olmak üzere- ailevi veya kişisel ilişkilerinin dağılmasını engellemekle ve mahpusların evlerine mümkün olduğunca yakın cezaevlerine yerleştirmekle yükümlü kıldığını vurgular. Mevcut dosyada Mahkeme, Hükümet’in dayandığı; mahpusun cezai profili, tehlikeliliği, suç fiillerinin soruşturulmasına dair tehlikeler, güvenlik ve hapishanenin aşırı kalabalıklaşması endişeleri gibi kriterler ile mahpusların cezaevlerine dağıtımının yapılmasının kendisinin keyfi olduğu yahut makul olmadığı söylenemeyecekse de ailevi bağların korunmasının da dikkate alınacak bir kriter olması gerektiğinin altını çizmektedir. [22]

Türkiye bu karar uyarınca sağlık, uzaklık, görüş zorluğu gibi gerekçeleri göz önüne alarak sürgün işlemlerini gerçekleştirmekle yükümlüdür.

Verileri incelediğimizde mahpusların sık sık sürgün edildiğini görmekteyiz.  Burada infaz sürecini olumsuz etkileyen, kamu yararı bulunmadığı gibi hükümlü veya ailesi bakımından da faydadan ziyade ciddi manada olumsuz etki ve sonuçlar doğuran nakil kararları alındığı görülmektedir. Bu noktada kişi mahkûmiyet kararıyla özgürlük ve güvenlik hakkını kaybetse de diğer haklarını hapis hayatının elverdiği ölçüde kullanacaktır.  Verilerimize göre ailelerin birçok mahpus aile durumu gözetilmeden sürgün edilmektedir. Sadece 1 hapishanede kalan mahpus sayısı %16’ken geriye kalan %84’luk kesimini sürekli sürgüne maruz kaldığı görülmektedir. Urfa hapishanelerindeyse mahpusların %29’u ailesi il dışında yaşamaktadır. Yine Urfalı olan birçok mahpus il dışında cezaevlerinde kalmaktadır. Ailelerin yüzde 74’u ise yılda 7 kez ziyaretten az mahpusları ziyaret edebilmektedir. Ziyarete gidemeyen ailelerin yüzde 45’erler maddi ve uzaklık nedeniyle ziyaretlerin gerçekleşmediğini beyan etmiştir. Tüm bu veriler bütün olarak değerlendirdiğinde idarenin aile bütünlüğünü korumak için yükümlülüklerini yerine getirmediği gözlemlenmektedir. Bütün bu bireylerin hukuki güvenliğini tehdit eden keyfi uygulamalar bile zaten sosyal çevresinden koparılmış olan mahpusun havasına bile aşina olmadığı memleketlere sürgün edildikten sonra yaşayacağı travmanın yanında teferruattır. Bu sürgünler harfiyen mevzuata uysa dahi insanlık onuru ile bağdaşmaz.

Sürgünlerin yapıldığı yerler dikkate alındığında aile bireylerin erişmekte zorlanacağı yerlere sürgünler yapıldığı ortadadır. Bu sürgünlerin uzak yerlere yapılması nedeniyle mahpus yakınları maddi ve manevi olarak zorluklar yasamaktadır. Ayrıca kamu kurumları mahpus yakınlarına maddi olarak yardım sağlamadığı gibi; mahpuslara görüntüsü konuşma dahil gibi ekstra haklarda sağlamamaktadır.

Başvurucuların verileri neticesinde Nakillerin %75’inde gerekçe bildirilmediği, %11’inde ailenin yaşadığı yerde hapishane bulunmaması, %11’inde kapasite yetersizliği olduğu ortaya çıkmıştır. Hapishane idareleri ailelere ve mahpusa gerekçe bildirmeden sürgünler yaptığı barizdir. Mahpusun içinde bulunduğu durum dikkate alınmayarak aileden uzak yerlere sürgünler yapılmıştır. Bu sürgünlerle mahpus ve ailesinin maddi ve manevi olarak zorlanmasına neden olunmuştur.

 Sürgün neticesinde mahpus yakınlarının ziyaretlerinin yol giderleri ve mesafe itibariyle zahmetli ve masraflı olacağı kaçınılmazdır. Bu şekilde uzun mesafelerde aile bireylerinin açık veya kapalı görüşlere katılma oranı çok düşüktür.  Verilerimizde görüleceği üzere mahpus yakınlarının %12’si çok az, %44’u yılda 1-3 arası %18’u Yılda 4-6 arası ziyaret edebilmektedir.  Aile bütünlüğünün ve iletişimin sağlanması ve ziyaretçi kabul hakkının etkin kullanılabilmesi bakımından hükümlünün ailesine yakın bir yerde tutulması gerekir. Dolayısıyla bu tip nakil taleplerinin özellikle “İstekte bulunulan kurumda yer bulunmaması, kapsama gücü ve sınıfının uygun olmaması” gibi matbu gerekçelerle reddedilmemesi gerekir zira ziyaretçinin ailesi ve yakınından birinin hükümlüyü ziyaret etmesini zorlaştıracak nitelikte hükümlünün uzak mesafedeki bir yerdeki hapishanede kalmasının oluşturacağı maddi külfet ve sıkıntı esasen bu hakkın fiilen sınırlandırılması sonucunu doğurmaktadır.

Verilerimize göre ailelerin birçok mahpus aile durumu gözetilmeden sürgün edilmektedir. Sadece 1 hapishanede kalan mahpus sayısı %16’ken geriye kalan %84’luk kesimini sürekli sürgüne maruz kaldığı görülmektedir. Urfa hapishanedeyse mahpusların %29’u ailesi il dışında yaşamaktadır. Yine Urfalı olan birçok mahpus il dışında cezaevlerinde kalmaktadır. Ailelerin yüzde 74’u ise yılda 7 kezin aşağısında mahpusları ziyaret edebilmektedir. Ziyarete gidemeyen ailelerin yüzde 45’erler maddi ve uzaklık nedeniyle ziyaretlerin gerçekleşmediğini beyan etmiştir. Tüm bu veriler bütün olarak değerlendirdiğinde idarenin aile bütünlüğünü korumak için yükümlülüklerini yerine getirmediği gözlemlenmektedir. Bütün bu bireylerin hukuki güvenliğini tehdit eden keyfi uygulamalar bile zaten sosyal çevresinden koparılmış olan mahpusun havasına bile aşina olmadığı memleketlere sürgün edildikten sonra yaşayacağı travmanın yanında teferruattır. Bu sürgünler harfiyen mevzuata uysa dahi insanlık onuru ile bağdaşmaz.

Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin 2 No’lu genel kararında “aile bağlarının kopmaması için özel çaba gösterilmelidir” ibaresi yer alır. Ayrıca CPT standartlarında “mahkumların dış dünyayla temaslarını makul düzeyde devam ettirmesi de çok önemlidir. Her şeyden önce mahkumlara aile ve yakın arkadaşlarıyla ilişkilerini devam ettirebilme imkânı verilmelidir. Bu temasın sınırlandırılması sadece kayda değer güvenlik endişeleri ve kaynak kısıtlılığına dayandırılabilir. Bu bağlamda ailesi uzakta yaşayan mahkumlar için ziyaret ve telefon teması kurallarının uygulanması konusunda esnekliğe gerek olduğunun örneğin bu tür mahkumların ziyaret saatini biriktirebilmesine veya aileleriyle telefonla temas kurabilmek için daha iyi imkanlara izin verilmesi” gerektiğinin altı çizilmiştir.

Mahpusların kendi istekleri dışında sürgün edilmeleri özel hayat saygı hakkında müdahaleyi oluşturmaktadır.  Mahpuslardan gelen bilgilere göre son dönem de farklı cezaevlerine sürgünler olduğu yönündedir. Bu sürgünlere gerekçe olarak hapishanendeki kalabalıklaşma gösterilmektedir. 2 hapishane için bir yılda 56 mahpusun sürgün edilmesinde kalabalıklaşma gerekçe gösterilmeyeceği barizdir. İdare tarafından tüm mahpuslara eşit yaklaşılarak özel hayata saygı gösterilmelidir.

Yine yaptığımız görüşmelerde birçok mahpusun ailesi ziyaretlere gelirken maddi ve manevi zorlandığı aktarılmıştır. Mahpusların en doğal haklarından biri ailelerine yakın ve erişimi kolay bir hapishane de olmaktır. Türkiye geneli sorun haline gelen bu durumun önüne geçilmesi için önlemler alınmalıdır.

Aile ve mahpus yakınlarının mahpusları ziyaret etmek için uzun yollar gelmek zorunda olması ve yolculuk süresince karşılaşacakları riskler düşünüldüğünde bu ziyaretlerin tehlikeli olduğu açıktır.  Hasta ve yaşlı mahpus yakınları bu ziyaretleri sürekli gerçekleştirememiştir.  Özellikle Kürt siyasi mahpuslara yönelik kötü muamele ve ayrımcılığın aracı haline gelen zorunlu sürgünler bu dönemde de uygulanmaya devam ettiği görülmektedir.

Adalet bakanlığı sürgünler bir bütün olarak bakarak; aile bütünlüğü korumak adına gerekli adımları atmalıdır. Aile bütünlüğünün sağlanması için idare gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Pozitif yükümlülük uyarınca sorumluğunu yerine getirmeyen idare hak ihlallerine neden olmaktadır. Elimizdeki verilerden anlaşılacağı üzere birçok hak ihlali doğmaktadır. Bu hak ihlallerin tespit edilerek; çözümü için gerekli adımlar atılmalıdır.

 

D.Adil Yargılanma Hakkının İhlali

 

Tutukluların nakilleri konusunda yaşanan problemlerden biri de yargılamaları halen devam eden tutukluların yargılamalarının yapıldığı mahkemeden binlerce kilometre ötedeki cezaevlerine nakledilmeleridir. Burada tutuklunun adil yargılanma ilkesi çerçevesinde hakları ihlal edildiği gibi hükümlünün aile bütünlüğü bozulmakta ve ailesi ile yakınlarının ziyaretleri

De mesafe ve masraflar nedeniyle külfetli hale gelmektedir. Aynı şekilde savunma hakkı kapsamında avukatları ile etkin ve yeterli bir şekilde görüşebilme imkânları da ellerinden alınmaktadır. Böylelikle avukatın duruşma öncesi müvekkili ile görüşmesi ve etkin bir hukuksal destek sunması açık bir şekilde engellenmektedir. Kısaca SEGBİS olarak adlandırılan ses ve görüntü bilişim sistemleri ile tutukluların ifadeleri alınmaya çalışılmakta ise de gerek yargılamanın yüz yüzeliği gerekse de bu sistemin yeterli altyapısı olmaması nedeni ile adil bir yargılama ortamı oluşmamaktadır. Bu nedenle zorunlu nedenlerin tutuklular bakımından daha hassas değerlendirilmesi gerekir.

 

Masumiyet karinesi gereğince henüz suçları sabit görülüp hükümlü pozisyonuna gelmemelerine rağmen bu tip nakillerle bir tedbir olarak uygulanan tutukluluk ağır bir cezaya dönüşmektedir.

 

Mahpusların yaşadığı ve yargılandığı yer dışındaki cezaevlerine nakilleri sonucunda, aradaki mesafenin fazla olması nedeniyle müvekkil-avukat görüşmesi yapılamamakta, yapılsa bile masraflı ve yetersiz olmaktadır. Buda savunma hakkının tam anlamıyla kullanılmasını engellemektedir. İfade alma ve sorgu işlemleri hem de duruşmalar video ile kayıt altına alınabilmektedir.  Soruşturma ve Kovuşturma aşamalarında Mahpusların yargı çevresi dışında ceza infaz kurumlarına güvenlik, kapasite vb. gerekçelerle sürgün edildiği hatta giderek bu uygulamanın yerleşik hale geldiği gözlemlenmektedir. Yargılandıkları mahkeme dışındaki uzak cezaevlerine nakledilen şüpheli ve sanıklar yine sistematik olarak soyut güvenlik problemi gerekçesi sunularak yargılandıkları mahkemelerde görülmekte olan davalara fiziken katılımları engellenmektedir. Sanık veya şüphelilerin SEGBİS sistemi ile yargılandıkları davaya katılımı neredeyse istisna olmaktan çıkarılmış ve hatta SEGBİS ile hakkında görülen davaya katılmak istemeyen sanıkların tutukluluk halleri salt bu nedenle devam ettirilmektedir. Hatta öyle ki, aynı kentte yargılanan ve aynı kentteki bir hapishanede tutuklu sanıklar dahi yargılamaya getirilmemektedir. Tutuklu sanıkların yargılandıkları davalara fiziki olarak katılımı istisna hale getirilmeye çalışılmaktadır. Ceza Yargılamasının temel evrensel ilkelerinden olan “doğrudan doğruyalık” ve “yüz yüzelik” SEGBİS sistemi ile ortadan kaldırılma yolundadır.

Sürgün edilen mahpusların yargılandıkları ilde ikamet faaliyet yürüten avukatları ile iletişim hakları ellerinden alınmaktadır. Avukatlara disiplin cezaları tebliğ edilmiyor. Mahpusların hukuki desteğe erişim hakkını zedeleyen bu durum ulusal yasalara ve uluslararası mevzuata aykırıdır. Avukatların Görevleri Hakkındaki BM temel İlkelerinde avukatla görüşmek için yeterli zamana sahip olma ve gizli görüşme hakkını tekrar etmektedir. 8. ve 22. ilkelerde şöyle denilmektedir:

“Tutuklanan, alıkonulan veya hapse atılan herkese, avukat tarafından ziyaret edilmek, kendisiyle iletişim kurmak ve kendisine danışmak için yeterli fırsatlar, zaman ve tesisler gecikmeden, dinlenmeden veya sansüre uğramadan sağlanmalıdır. Bu tür müzakereler, kolluk kuvvetlerinin görüş mesafesinde olabilir ancak işitme mesafesinde olmamalıdır”. “Hükümetler, avukatlar ile müvekkilleri arasında, profesyonel ilişkileri gereği gerçekleşen tüm görüşmelerin ve müzakerelerin gizli olduğunu kabul etmeli ve buna saygı duymalıdır”.

Hukuki yardıma erişimin alıkonulan kişilere kötü muamele edilmesine karşı temel bir korumadır. Özgürlükten mahrum kalınmasının başlangıcından itibaren geçerli olması ve avukat ile iletişim kurma ve avukat tarafından ziyaret edilme ve ilke olarak, sorgulama sırasında avukat bulundurma haklarıdır.

Avukatların görevleri hakkında BM temel ilkelerinden de anlaşıldığı gibi mahpusların sürgün edilmesi avukatlarına olan erişimi engellemekte ve adil yargılanma hakkının da gasp edilmesine yol açmaktadır.

Avukatlara hemen erişimin aslında işkenceyi ve kötü muameleyi önlemede elzemdir. Aynı şekilde savunma hakkı kapsamında avukatları ile etkin ve yeterli bir şekilde görüşebilme imkânları da ellerinden alınmaktadır. Böylelikle avukatın duruşma öncesi müvekkili ile görüşmesi ve etkin bir hukuksal destek sunması açık bir şekilde engellenmektedir. Disiplin cezalarına karşın mahpusların hukuki destekten yoksun kalmalarına neden olunuyor.

Yapılan sürgünler nedeniyle tutuklu ve hükümlü mahpusların avukata erişim sorunu yaşanmaktadır. Görüştüğümüz başvurucuların %47’si avukata erişimde sorun yaşadığını %6’si avukatlarının bulunmadığını belirtmiştir. %100’lık kısım ise avukata disiplin cezalarının tebliği edilmediğini belirtmiştir.

Adil yargılanma hakkının bir ayağı olan avukatla iletişimin bu denli zorlaştırılması doğalında hak ihlallerine de neden olmaktadır. Aynı zamanda dilekçelerin tebliğ edilememesi durumu ise mahpusun kendini savunması için gerekli hukuki desteği alamamasına neden olmaktadır. Tüm bunlara bütün olarak bakıldığından idarenin yarattığı durumdan kendiliğinde hak ihlalleri oluşmaktadır. İdare avukat/muvekkil görüşmesi için gerekli şartları sağlamakla yükümlüdür. Başvurucu beyanlarında edindiğimiz izlenime göre uygulamada avukat mahpus iletişimi zorlaştırılmaktadır. Bu durumun kendiliğinde hak ihlallerine neden olmaktadır.

İdare vekâletini sunan avukata; mahpusun disiplin cezasını tebliğ etmekle yükümlüdür. Başvurucuların beyanlarında anlaşılacağı üzere uygulamada mahpusunun hukuki destek alınması zorlaştırılmaktadır.

Tutukluların nakilleri konusunda yaşanan problemlerden biri de yargılamaları halen devam eden tutukluların yargılamalarının yapıldığı mahkemeden binlerce kilometre ötedeki cezaevlerine nakledilmeleridir.  Görüştüğümüz başvurucuların %33’u devam eden yargılama olduğunu belirtmiştir. Burada tutuklunun adil yargılanma ilkesi çerçevesinde hakları ihlal edildiği gibi hükümlünün aile bütünlüğü bozulmakta ve ailesi ile yakınlarının ziyaretleri de mesafe ve masraflar nedeniyle külfetli hale gelmektedir. Aynı şekilde savunma hakkı kapsamında avukatları ile etkin ve yeterli bir şekilde görüşebilme imkânları da ellerinden alınmaktadır. Böylelikle avukatın duruşma öncesi müvekkili ile görüşmesi ve etkin bir hukuksal destek sunması açık bir şekilde engellenmektedir. Kısaca SEGBİS olarak adlandırılan ses ve görüntü bilişim sistemleri ile tutukluların ifadeleri alınmaya çalışılmakta ise de gerek yargılamanın yüz yüzeliği gerekse de bu sistemin yeterli altyapısı olmaması nedeni ile adil bir yargılama ortamı oluşmamaktadır. Özellikle yargılama aşaması tamamlanıp tutuklunun hüküm özlü pozisyonuna geldiği durumlarda bu taleplerin olumlu karşılanması gerekir. Zira istinaf ve Yargıtay aşamalarının uzunluğu dikkate alındığında bu süreçte hüküm özlünün ailesinden uzak bir hapishanede kalması kendisine ve ailesine ağır külfet ve mağduriyet getirecekti.

Tüm hususlar göz önune alındığında idare tarafından adil yargılanma hakkı yükümlülükleri yerine getirilmediği görülmektedir. Anayasa uyarınca idare bu hakkın mahpusları tarafından doğrudan kullanılması için elverişli şartları yerine getirmelidir.

 

E.Hak Arama Hürriyeti Hakkının İhlali

 

Anayasa'nın 36. Maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, bir temel hak olmanın yanında diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bakımdan mahpusların kendisini ifade etmesi, hak arayışında bulunması ve kendisini savunması iddialarını ortaya koyma imkânının tanınması gerekir.

Anayasa’nın 13. Maddesi uyarınca temel hak ve özgürlükler, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaksızın Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Mahkemeye erişim hakkına yönelik müdahalenin Anayasa’ya uygun olabilmesi için müdahalenin kanuna dayanması, kamu yararı amacı taşıması ve ayrıca ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılması gerekmektedir.

Birçok mahpus uzaklıktan dolayı avukatına erişmekte zorlanmaktadır. Bu nedenlerden dolayı hukuki destek alamıyor durumdadır. Yine birçok avukat kendilerine disiplin cezalarının tebliğ edilmediğini belirtmiştir. Verilerde avukata disiplin cezası tebliğ edilme oranı % 0’dır. Tüm bu hususlar hak arama hürriyeti yönünden sorunlar mevcut olduğunu göstermektedir. Avukatın bilgi almadığı ve disiplin cezalarının tebliğ edilmemesi mahpusun hukuki desteği almamasına neden olmaktadır.

Kamu kurumları önünde tarafların iddia ve savunmada bulunmaları esastır. Savunma ve dilekçe hakkı, Anayasada yer alan temel haklardandır. Hukuk öğretisinde olduğu kadar uygulamada da önemi ve erdemi tartışılmaz yüceliktedir.   Hukuksal nitelikleri ve içerikleriyle adalet kavramı ve yargılama işlevi, birbirini tümleyen, birbirinden ayrılamaz sav, savunma, karar üçlüsünden oluşanı yargıyla yaşama geçmektedir.

Avukatla disiplin cezalarının tebliğ edilmemesi ve mahpusların yasadıkları yerlerden farklı yerlere nakil edilmesi; cezalarının aydınlığa kavuşmasına, başka bir deyişle hakkın ve adaletin gerçekleşmesine yol açma amacına ve mahpusun kendisini savunmasına zorlaştırmaktadır Mahkemeye erişim hakkının bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmenin ön unsurudur. Adalet Bakanlığı bu konuda sorunu tespit ederek gerekli güvenceleri sağlamak adına ivedilikle hareket etmelidir. Mahpusların hak arama hürriyetinin güvenceleri sağlanmalıdır.

 

8.CEZAEVİ İDARELERİ HAKKINDA DEĞERLENDİRME

 

Anayasanın 2’nci maddesinde “hukuk devleti” ilkesi devletin temel niteliği olarak düzenlenmiş, bu ilke Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihatlarında “eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasaya aykırı tutum ve davranışlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlet” olarak tarif edilmiştir.

Anayasa’nın "Devletin temel amaç ve görevleri" kenar başlıklı 5. Maddesi şöyledir:

“Devletin temel amaç ve görevleri, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”

Anayasa’nın 17. Maddesinde düzenlenen hak kapsamında ayrıca devletin -pozitif bir yükümlülük olarak- yetki alanında bulunan tüm bireylerin maddi ve manevi varlığını koruma hakkını gerek kamusal makamların ve diğer bireylerin gerekse kişinin kendisinin eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı koruma yükümlülüğü bulunmaktadır. Devlet bireyin maddi ve manevi varlığını her türlü tehlikeden, tehditten ve şiddetten korumakla yükümlüdür.

 Kişinin, insan olmasından kaynaklanan dokunulmaz, vazgeçilmez değerlerine doğrudan saldırarak onu öncelikle kendi gözünde değersiz kılan ve aşağılanmışlık duygusu veren muameleler olarak tanımlayabileceğimiz kötü muameleyle korunan insan onuru kişi varlığının ayrılmaz parçasıdır. Bir devletin, hukuk devleti olarak nitelendirilebilmesi için kişilerin temel insan hakları ve özgürlüklerini güvence altına alması hem kendisi hem de diğer bireylerin saldırılarına karşı bu hakları koruması gerekmektedir.  Bu durum hapishanedeki mahpuslar için geçerlidir. Hukuk devletinin statü atfeden en önemli özelliği; tüm yurttaşlara eşit mesafede durmasıdır.

Anayasa’nın “Özel hayatın gizliliği” başlıklı 20. maddesindeki düzenleme uyarınca herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. Aynı şeklide Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Özel ve aile hayatına saygı hakkı” başlıklı 8. maddesinde herkesin özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğu; bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabileceği belirtilmişti

 

Aile hayatına saygı hakkı kapsamında, tutuklu ya da hükümlünün aile hayatını sürdürmesini sağlamaya yönelik olarak devletin üstlenmesi gereken birtakım yükümlülükler ortaya çıkabilir. Söz konusu pozitif yükümlülükler, somut olayın koşullarına göre tedbirler alınmasını ya da edimde bulunulmasını gerekli kılabilir. Hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkının, ceza infaz kurumu idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam ettirecek önlemleri almasını da zorunludur.

Hükümlünün ailesi ile iletişimini kolaylaştırmak için onların ikamet yerinde veya oraya yakın bir kurum talep etmesi halinde değerlendirmenin öncelikli olarak bu noktada yapılması gerekir. Zira burada hükümlünün kurum değişikliği ile elde edeceği refahtan ziyade hükümlü ile aile ve çocuklarının bu nakil nedeniyle kavuşacakları kolaylık ve bunun hükümlünün ıslahına yapacağı katkı önemlidir.

Sürgünler sırasında zamanın getirdiği teknolojik ve ulaşım imkanlarının kullanılması önem arz etmektedir. Nakil sürecinin onur kırıcı ve kötü muameleye dönüşmeden tamamlanması devletin pozitif yükümlülüğüdür. Bu kapsamda hükümlünün ailesinin bilgilendirilmesi, hükümlünün uygun araçlarla naklinin sağlanması gibi bir takım gerekli önlemleri almak devletin yükümlülüğü altındadır.

Devletin bireyin özel ve aile hayatına saygı gösterme ve bu konuda gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü bulunmaktadır. Devletin bu noktadaki yükümlülüğü tutuklu ve hükümlüler bakımından da aynen geçerlidir. Kişi tutuklu veya hükümlü olsa da Devletin ilgilinin aile bütünlüğünü koruyucu tedbirleri alma veya aile bütünlüğünü bozucu müdahalelerden kaçınma mükellefiyeti devam etmektedir. Burada nakil konusu değerlendirilirken hükümlünün ailesinin hükümlüyü insani koşullarda ziyaret edebilmek hakkının varlığı gözden uzak tutulmalıdır. Tutuklu ve hükümlüden sonra infaz sürecinden doğrudan en fazla etkilenen kesim tutuklu ve hükümlünün ailesidir. Esasen aile bireyleri burada herhangi bir suç ithamı altında olmamasına rağmen hükümlüye işlediği suçtan dolayı uygulanan bütün kısıtlayıcı tedbirlerden birinci derecede en fazla etkilenen kişilerdir. İnfazın etkin, ıslah edici ve onarıcı olması için hükümlü ile ailesinin iletişiminin devam etmesi önemlidir. Bu noktada hükümlü ile alakalı alınacak her bir kararın ilgilinin ailesine olan yansımalarının da hesaba katılması gerekir. Bir işlem hükümlü için olmasa bile ailesi bakımından eziyet veya kötü muameleye dönüşebilir. Özellikle hükümlünün barındırıldığı hapishane koşulları veya uygulamaları ile nakledildiği hapishanenin konumu ve aileye olan mesafesi önem arz etmektedir. Mesela binlerce kilometre uzaklıkta tutulan bir hükümlünün ailesi bakımından bu kadar mesafeye kısa sürelik bir görüş için katlanmak eziyet halini alabilir. Bu nedenle hükümlünün ailesi ve yakınlarıyla görüşme hakkını etkin kullanabilmesi bakımından ailesine yakın bir yerde tutulması gerekmektedir.

Bütün bu hususlar dikkate alındığında hükümlünün suçu ne olursa olsun hükümlünün aile bütünlüğünün sağlanması noktasında devletlerin pozitif yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu noktada objektif koşullar ve imkânlar ölçüsünde hükümlünün ailesi, eşi ve çocuklarıyla rahat görüşebileceği bir hapishanede kalma ve bu nedenle böyle bir hapishanene nakil talebinde bulunabilmesi en doğal hakkıdır. Bu noktada nakil talepleri objektif olarak değerlendirmeye alınmalı ve objektif olarak kabulü mümkün değilse hangi nedenlerle reddedildiğinin somut ve hakkaniyetli gerekçelerle ortaya konulması gerekir.

Hapishane nakillerinde sürecin tamamen idari makamların isteğine bırakılmaması ve hükümlülerin aile ve sosyal bağlarının korunması menfaatinin ve bu konudaki taleplerinin dikkate alınması gerekir. Devletin pozitif yükümlülüğü çerçevesinde aile bağlarının koparılmasının önlenmesi ve mümkün olduğu takdirde, hükümlülerin ikamet yerlerine yakın bulunan cezaevlerinde barındırılmaları ve bu bağlamda nakillerinin yapılması gerekir. Hükümlülerin cezaevlerine yerleştirme ve nakillerinde kişinin ceza ve hapishane profili, tehlikeliliği, suç faaliyetlerinin soruşturulması riski, güvenlik riskleri ve hapishanede nüfus kalabalığı gibi kriterlerinin yanı sıra aile bağlarının korunması da bu bağlamda dikkate alınması gereken bir kriterdir. Bu nedenle idarenin nakil talebinde bulunan hükümlülerin bu yöndeki talepleri hakkında ayrıntılı bir inceleme yapması ve hükümlü ile ailesinin bir araya gelmesine imkân sağlayacak bir çözümle nakil talebini karşılaması gerekir.

Nakil süreci gündeme geldiğinde hükümlünün ve ailesinin durumu ile nakli gerektiren sebeplerin iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Kamusal fayda ile bireysel fayda arasında iyi bir dengenin kurulması gerekmektedir. Nakil karar sürecinde hükümlünün aile bütünlüğünün özellikle dikkate alınması gerekmektedir.

Demokratik bir hukuk devletinde, aile bütünlüğünün korunması için adımlar atılarak sevk ve nakiller yapılır. Yaptığımız görüşmeler sonucunda ortaya çıkan veriler ailelerinden uzak birçok mahpus bulunmaktadır. Ailelerinden uzak oldukları için maddi ve manevi zorluklar yaşanmaktadır. Birçok mahpus, avukat ve mahpus yakınları sevk ve nakillerde hukuken bir sonuç alamadığını belirtmiştir. İdarenin bu konularda adım atmadığı da birçok mahpus yakını, avukatı ve mahpus tarafında belirtmiştir.

Yukarıdaki mahpus anlatımları da incelendiğinde görülecektir ki mahpusların özel hayatın korunması, işkence ve kotu muamele, adil yargılanma hakkı ve hak arama hürriyeti bağlamında sorunlarının olduğu aşikardır. Hapishane yönetiminin insan haklarını gözeten yaklaşım yöntemini esas alarak iddiaları ivedilikleri incelemelidir.

Hapishane idaresi kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamında sahip olduğu pozitif yükümlülüğü uyarınca bildiği veya bilebileceği konumda olduğu müddetçe mahpuslara insan onuruna uygun koşullar sağlama yükümlülüğü altındadır

Hapishane idaresi görevinin gereklerine uygun olarak kanun, idari düzenlemeler veya talimatların öngördüğü usul ve esasları ifa etmelidir. Bu anlamda kamu görevlisinin herhangi bir şekilde kanuni yetkisini aşması, kanunun aradığı şekil şartlarına uymaması, takdir yetkisini amacı dışında kullanması, kanunun emir ve müsaade ettiği hareketinin gerektirdiği ön şartlara aykırı hareket etmesi, görevin gereklerine aykırılık kapsamında kalmaktadır. Anayasa ve Ceza İnfaz Kanunu 56. Maddesi acıktır.  İdare bu hususları dikkate alarak mahpusların ailelerine yakın olması için önlemleri almalıdır.

Hapishane yönetenlerin uluslararası ölçütleri bilmeleri ve bunlardan söz edebilmeleri yeterli değildir. Bu ölçütleri günlük çalışma hayatlarında uygulayabilmeleri için bunları yorumlayabilmeleri ve somut durumlara uygulayabilmeleri gerekir.

Ceza İnfaz Kurumlarında kötü muamele olarak kabul edilecek hususlar farklı şekillerde tezahür edebilir. Ceza İnfaz Kurumlarındaki keyfi şekilde infaz yakmalar mahpuslar üzerinde geri dönülemez zararlara neden olmaktadır. İnfazın yöntemi ve infaz sürecindeki davranışların mahpusları özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinden daha fazla sıkıntılı veya eziyetli bir duruma sokmaması gerekir.

Demokratik bir hukuk devletinde, insan hakları ihlallerini meşrulaştırıcı ve hukuka aykırı davranmanın bir mazereti olamaz. İdari gözlem kurularında kanuna aykırı şekilde terör örgütü ve iyi hal kavramlarıyla mahpuslar mağdur edilmektedir.  Kamu görevlileri insan haklarına saygılı kalarak, anayasaya uygun bir şekilde uygulamaları yürürlüğe sokmalıdır.

Hapishane idaresi kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamında sahip olduğu pozitif yükümlülüğü uyarınca bildiği veya bilebileceği konumda olduğu müddetçe mahpuslara insan onuruna uygun koşullar sağlama yükümlülüğü altındadır.

 

Hapishane idaresi iyi, şeffaf, demokratik ve insan haklarına dayalı bir yönetimle sorunları çözme odaklı yaklaşım geliştirmelidir. Ailelerinde ve avukatlarında uzak mahpuslar için adalet bakanlığı ivedilikle çözüm geliştirmelidir.

 

 

9.SONUÇ

 

  1. Aldığımız Başvurular incelediğimizde Karabük, Elâzığ, İzmir, Erzincan, Yozgat, Adana, Diyarbakır, Antalya, Tekirdağ, Kırşehir, Burdur, Konya, Giresun, Bolu           ve Ankara gibi yerler sürgünler yapıldığı görülmektedir. Bu sürgünlerin ortak özelliği ailelerde uzak; aile bütünlüğünü bozan sürgünlerdir. Ailelerde uzak yerlere sürgün hem mahpus hem de yakınları için maddi ve manevi külfet getirmektedir. Yine bildiğimiz üzere uzak yere sürgün edilen mahpus ve yakınlarına ekstra haklar sağlanmamaktadır.

 

  1. Son bir yılda 56 mahpusu Urfa cezaevlerinde farklı cezaevlerine sürgün edildiği avukatlar, aileler ve mahpuslar tarafından bize iletilmiştir. Sürgünlerin genellikle mahpusların ailelerinden oldukça uzak yerlere gerçekleştirilmesi de başka bir ihlal alanıdır. Ekonomik durum bakımından aileler için ciddi sorunlar yarattığı ve aile ile iletişimin tamamen koparıldığı gözlemlerimiz arasındadır.

 

  1. Elimizdeki verilere göre sürgün edilenlerin hepsi ailesinden uzak yere nakil gerçekleştirilmiştir. 5275 sayılı Kanunun 56.maddenin yorumundan da anlaşılabildiği gibi mahpusların ‘konumlarına uygun kurumlara nakledilmeleri ‘gerekmektedir. Yani Urfa’dan Erzincan, Konya, Adana Antalya gibi yerler olması konumlarına uygun olmasıyla bir bağlantısı yoktur. İdarede mahpusların aileleri nerede yaşadığına dair bilgi mevcuttur. İdare aile bütünlüğünü dikkate alarak sevk ve nakilleri yapmalıdır.

 

  1. Verileri incelediğimizde mahpusların sık sık sürgün edildiğini görmekteyiz.  Mahpusların %84’ünün birden fazla hapishanede kalması hem mahpusun uyum sağlaması; mahpusun sağlık koşulları, avukatı ve ailesini etkilemektedir.   Burada infaz sürecini olumsuz etkileyen, kamu yararı bulunmadığı gibi hükümlü veya ailesi bakımından da faydadan ziyade ciddi manada olumsuz etki ve sonuçlar doğuran nakil kararları alındığı görülmektedir.  Sık tekrarlanan nakiller hükümlü ve ailesi bakımından kötü muameleye dönüştüğü gibi hükümlünün farklı hapishane kurumlarına uyum sağlama ve aile ziyaretleri almaya devam etme olasılığının azalması nedeniyle hükümlünün psikolojisini olumsuz etkileyen durumlardır.

 

  1. Verilerimize göre ailelerin birçok mahpus aile durumu gözetilmeden sürgün edilmektedir. Sadece 1 hapishanende kalan mahpus sayısı %16’ken geriye kalan %84’luk kesimini sürekli sürgüne maruz kaldığı görülmektedir. Urfa hapishanedeyse mahpusların %29’u ailesi il dışında yaşamaktadır. Yine Urfalı olan birçok mahpus il dışında cezaevlerinde kalmaktadır. Ailelerin yüzde 74’u ise yılda 7 kez ziyaretten az mahpusları ziyaret edebilmektedir. Ziyarete gidemeyen ailelerin yüzde 45’le maddi ve %45’le uzaklık nedeniyle ziyaretlerin gerçekleşmediğini beyan etmiştir.

 

  1. Tüm bu veriler bütün olarak değerlendirdiğinde idarenin aile bütünlüğünü korumak için yükümlülüklerini yerine getirmediği gözlemlenmektedir. Bütün bu bireylerin hukuki güvenliğini tehdit eden keyfi uygulamalar bile zaten sosyal çevresinden koparılmış olan mahpusun havasına bile aşina olmadığı memleketlere sürgün edildikten sonra yaşayacağı travmanın yanında teferruattır. Bu sürgünler harfiyen mevzuata uysa dahi insanlık onuru ile bağdaşmaz.

 

  1. Başvurucuların verileri neticesinde Nakillerin %75’inde gerekçe bildirilmediği, %11’inde ailenin yaşadığı yerde hapishane bulunmaması, %11’inde kapasite yetersizliği olduğu ortaya çıkmıştır. Hapishane idareleri ailelere ve mahpusa gerekçe bildirmeden sürgünler yaptığı barizdir. Mahpusun içinde bulunduğu durum dikkate alınmayarak aileden uzak yerlere sürgünler yapılmıştır. Bu sürgünlerle mahpus ve ailesinin maddi ve manevi olarak zorlanmasına neden olunmuştur.

 

  1. Sürgün neticesinde mahpus yakınlarının ziyaretlerinin yol giderleri ve mesafe itibariyle zahmetli ve masraflı olacağı kaçınılmazdır., Verilerimizde görüleceği üzere mahpus yakınlarının %12’si çok az, %44’u yılda 1-3 arası %18’u Yılda 4-6 arası ziyaret edebilmektedir.  Aile bütünlüğünün ve iletişimin sağlanması ve ziyaretçi kabul hakkının etkin kullanılabilmesi bakımından hükümlünün ailesine yakın bir yerde tutulması gerekir. Dolayısıyla bu tip nakil taleplerinin özellikle “İstekte bulunulan kurumda yer bulunmaması, kapsama gücü ve sınıfının uygun olmaması” gibi matbu gerekçelerle reddedilmemesi gerekir zira ziyaretçinin ailesi ve yakınından birinin hükümlüyü ziyaret etmesini zorlaştıracak nitelikte hükümlünün uzak mesafedeki bir yerdeki hapishanelerde kalmasının oluşturacağı maddi külfet ve sıkıntı esasen bu hakkın fiilen sınırlandırılması sonucunu doğurmaktadır.

 

  1. Yapılan sürgünler nedeniyle tutuklu ve hükümlü mahpusların avukata erişim sorunu yaşanmaktadır. Görüştüğümüz başvurucuların %47’si avukata erişimde sorun yaşadığını %6’si avukatlarının bulunmadığını belirtmiştir. %100’lık kısım ise avukata disiplin cezalarının tebliği edilmediğini belirtmiştir. Sürgün edilen mahpusların yargılandıkları ilde ikamet faaliyet yürüten avukatları ile iletişim hakları ellerinden alınmaktadır. Avukatlara disiplin cezaları tebliğ edilmiyor. Mahpusların hukuki desteğe erişim hakkını zedeleyen bu durum ulusal yasalara ve uluslararası mevzuata aykırıdır.

 

  1. Görüştüğümüzü başvurucuların %33’u Sürgünlerde sorunlarla karşılaştığını belirtmiştir. Yine görüştüğümüz başvuruculardan %45’i Sürgün sonrasında eşyaların verilmediği %15’i işkence olduğunu %15’i ise hastalıkları için önlem alınmadığını belirtmiştir. Nakil sürecinin onur kırıcı ve kötü muameleye dönüşmeden tamamlanması devletin pozitif yükümlülüğüdür. Bu kapsamda hükümlünün ailesinin bilgilendirilmesi, hükümlünün uygun araçlarla naklinin sağlanması gibi bir takım gerekli önlemleri almak devletin yükümlülüğü altındadır.

 

 

  1. Mahpusların sevk ve nakil sonrasında eşyalarının da sorun yaşadığı aktarılmıştır. Kimi zamanda mahpuslara getirilen eşyaların verilmediği iddia edilmiştir. Devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka keyfî bir şekilde müdahale etmemesini, kişilerin fiziksel ve ruhsal yönden zarar görmelerine neden olmamasını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir. Mahpusların durumdaki eşyalarının ceza infaz kurumuna alınmaması hak ihlaline neden olmaktadır.

 

  1. Sevk ve nakillerde personel tutumlarında sorunlar olduğu aktarılmıştır. Personel kişinin sucunda bağımsız şekilde mevzuat gereği sevk ve nakli gerçekleştirme yükümlülüğü altındadır. İdare ve kolluğun bu tutumları açıkça eşitlik ilkesine aykırıdır. İdare ivedilikle tüm mahpuslar arasında eşitliği sağlanması için önlemleri almalıdır. Ayrımcılığa neden olan idare kolluk hakkında hukuki işlemler başlatılmalıdır.

 

  1. Nakil sürecinin onur kırıcı ve kötü muameleye dönüşmeden tamamlanması devletin pozitif yükümlülüğüdür. Bu kapsamda hükümlünün ailesinin bilgilendirilmesi, hükümlünün uygun araçlarla naklinin sağlanması gibi bir takım gerekli önlemleri almak devletin yükümlülüğü altındadır. Nakil öncesi hükümlü ve ailesinin bilgilendirilmesi önemlidir. Görüştüğümüz ailelerin hepsi sürgün öncesi bilgilendirilmediklerini belirtmiştir. İdare bu konuda gerekli özeni göstererek adımlar atmalıdır.

 

  1. Sevk ve nakiller sırasında mahpusların hastalıklarını dikkate alınmadığı belirtilmiştir. İdare sevk ve nakli yaparken içinde bulunan tüm durumları dikkate alınarak sevk ve nakilleri gerçekleştirilmelidir.  Hapishane idaresi mahpusların herkesle eşit koşullarda sağlık hizmetine erişmesi için olanak yaratmalıdır. İdarenin gözetiminde yer alan hasta mahpusların herkesle eşit koşullardan yararlandırılmaması anayasa ve AİHS’in Ayrımcılık Yasağı ve Eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.

 

  1. Mahpusların kendi istekleri dışında sevk edilmeleri özel hayat saygı hakkında müdahaleyi oluşturmaktadır.  Mahpuslardan gelen bilgilere göre son dönem de farklı cezaevlerine sevkler olduğu yönündedir.  Aile ve mahpus yakınlarının mahpusları ziyaret etmek için uzun yollar gelmek zorunda olması ve yolculuk süresince karşılaşacakları riskler düşünüldüğünde bu ziyaretlerin tehlikeli olduğu açıktır.  Hasta ve yaşlı mahpus yakınları bu ziyaretleri sürekli gerçekleştirememiştir.  Özellikle Kürt siyasi mahpuslara yönelik kötü muamele ve ayrımcılığın aracı haline gelen zorunlu sevkler bu dönemde de uygulanmaya devam ettiği görülmektedir.

 

  1. Cezaevlerinde isteğe bağlı nakil konusunda da ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Görüştüğümüz başvurucuların hepsi; yaşadığı yere sevk talebinin sonuçsuz kaldığını belirtmiştir. Başvurular neticesinde verilere baktığımızda mahpusların kendi rızası dışında sevk edildikleri görülmüştür. Aynı zamanda mahpusların sevk için yaptığı başvurular reddedilmekte; mahpusların görüşe dikkate alınmamaktadır. Ulusal ve uluslararası mevzuat uyarınca mahpusun görüşü sevklerde önemliyken; uygulamada mahpusların görüşlerinin dikkate alınmadığı barizdir.

 

  1. Sürgün edilen mahpusların yargılandıkları ilde ikamet faaliyet yürüten avukatları ile iletişim hakları ellerinden alınmaktadır. Avukatlara disiplin cezaları tebliğ edilmiyor. Mahpusların hukuki desteğe erişim hakkını zedeleyen bu durum ulusal yasalara ve uluslararası mevzuata aykırıdır

 

  1.   Görüştüğümüz başvurucuların %33’u devam eden yargılama olduğunu belirtmiştir. Burada tutuklunun adil yargılanma ilkesi çerçevesinde hakları ihlal edildiği gibi hükümlünün aile bütünlüğü bozulmakta ve ailesi ile yakınlarının ziyaretleri de mesafe ve masraflar nedeniyle külfetli hale gelmektedir. Aynı şekilde savunma hakkı kapsamında avukatları ile etkin ve yeterli bir şekilde görüşebilme imkânları da ellerinden alınmaktadır. Böylelikle avukatın duruşma öncesi müvekkili ile görüşmesi ve etkin bir hukuksal destek sunması açık bir şekilde engellenmektedir. Özellikle yargılama aşaması tamamlanıp tutuklunun hüküm özlü pozisyonuna geldiği durumlarda bu taleplerin olumlu karşılanması gerekir. Zira istinaf ve Yargıtay aşamalarının uzunluğu dikkate alındığında bu süreçte hüküm özlünün ailesinden uzak bir hapishanede kalması kendisine ve ailesine ağır külfet ve mağduriyet getirecektir.

 

  1. Yine tutuklu olan ve yargılanma süreçleri tamamlanmamış mahpusların başka hapishaneye sürgün edildikleri tarafımıza iletilmiştir. Bu sürgünler nedeniyle yargılaması devam eden tutuklu mahpuslar SEGBİS (Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi) üzerinden duruşmalara katılmaktadırlar. Bu tutuklu sanığın kendisini ifade etmesi bakımından da zorlayıcı bir etkendir.  Sanık için sağlıklı bir iletişim yöntemi değildir. Kaldı ki bu durum açık şekilde adil yargılanma hakkının ihlalidir.

 

  1. Birçok mahpus uzaklıktan dolayı avukatına erişmekte zorlanmaktadır. Bu nedenlerden dolayı hukuki destek alamıyor durumdadır. Yine birçok avukat kendilerine disiplin cezalarının tebliğ edilmediğini belirtmiştir. Verilerde avukata disiplin cezası tebliğ edilme oranı % 0’dır. Tüm bu hususlar hak arama hürriyeti yönünden sorunlar mevcut olduğunu göstermektedir. Avukatın bilgi almadığı ve disiplin cezalarının tebliğ edilmemesi mahpusun hukuki desteği almamasına neden olmaktadır.

 

  1. İdare vekâletini sunan avukata; mahpusun disiplin cezasını tebliğ etmekle yükümlüdür. Başvurucuların beyanlarında anlaşılacağı üzere uygulamada mahpusunun hukuki destek alınması zorlaştırılmaktadır.

10-ÖNERİLER

 

  • 5275 sayılı İnfaz Kanunu’nun 2. Maddesi ile infaz hukukunun temel ilkeleri belirlenmiş ve ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin kuralların hükümlülerin ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, doğum, felsefî inanç, millî veya sosyal köken ve siyasî veya diğer fikir yahut düşünceleri ile ekonomik güçleri ve diğer toplumsal konumları yönünden ayırım yapılmaksızın ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınmaksızın uygulanacağı öngörülmüştür. Yine aynı maddede ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamayacağı vazedilmektedir. Yasal ve uluslararası mevzuat evrensel hukuk ilkeleri ile göz önüne alındığında; kurumlarımıza gelen başvurular sonucunda tespit edilen ifade özgürlüğü, işkence yasağı, kötü muamele yasağı ihlallerinin sebebi olan hapishane idaresi ve personeli uygulamalarının ve eylemlerinin sonlandırılması ve idarenin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir.

 

  • Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin 2 No’lu genel kararında “aile bağlarının kopmaması için özel çaba gösterilmelidir” ibaresi yer alır. Ayrıca CPT standartlarında “mahkumların dış dünyayla temaslarını makul düzeyde devam ettirmesi de çok önemlidir. Her şeyden önce mahkumlara aile ve yakın arkadaşlarıyla ilişkilerini devam ettirebilme imkânı verilmelidir. Bu temasın sınırlandırılması sadece kayda değer güvenlik endişeleri ve kaynak kısıtlılığına dayandırılabilir. Bu bağlamda ailesi uzakta yaşayan mahkumlar için ziyaret ve telefon teması kurallarının uygulanması konusunda esnekliğe gerek olduğunun örneğin bu tür mahkumların ziyaret saatini biriktirebilmesine veya aileleriyle telefonla temas kurabilmek için daha iyi imkanlara izin verilmesi” gerektiğinin altı çizilmiştir.

 

  • Hem ulusal hem de uluslararası hukukta işkence ve kötü muamele açıkça ve mutlak surette yasaklanmıştır. Bir başka deyişle hiçbir hal ve durumda, hiç kimseye işkence yapılamaz. Devletler, taraf oldukları sözleşmelerde yer verilen işkence yasağını da göz önünde bulundurarak, cezaevlerinde işkencenin önlenmesi için gerekli tedbirleri almalıdır. Bu husus, devletlerin işkence ve diğer insan hakları ihlallerinin önlenmesine dair aktif yükümlülüklerinin bir gereğidir. Ortaya bir hak ihlali çıktığında, bu hususun etkin soruşturulması ve sorumluların yaptırımla karşı karşıya bırakılacağı yargılama süreçlerinin gerçekleştirilmesi de söz konusu aktif yükümlülüğün bir parçasıdır.

 

  • Hapishane rejimi, fiziki koşullar, sağlık tedbirindeki hassasiyet ve uygulanan muameleler hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanması gerektiğini tespit etmiştir. İnsanlık dışı ya da onur kırıcı muamele ya da cezanın önlenmesi için gerekli ulusal ve uluslararası hukuk uygulanmalıdır.

 

 

 

  • Öncelikle söz konusu cezaevlerinin kanunda belirtilen standartlara uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve özelde Ceza Tevkif Evleri Genel Müdürlüğünün taraf olduğu uluslararası sözleşmelere ve insan haklarına uygun olarak koşulların düzeltilmesi gerekmektedir.

 

  • Cezaevlerinde barınan mahpusların evrensel hukuk çerçevesinde ve en temel insan hakları esas alınarak yaşam koşullarının düzenlenmelidir.

 

  •  Nakillerde şiddet, kötü muamele, işkence ve kötü uygulamaları ve eşyaların verilmemesinin önüne geçilmelidir.

 

  • Sürgünlerin yapıldığı yerler dikkate alındığında aile bireylerin erişmekte zorlanacağı yerlere sürgünler yapıldığı ortadadır. Bu sürgünlerin uzak yerlere yapılması nedeniyle mahpus yakınları maddi ve manevi olarak zorluklar yasamaktadır.  İdare aile durumunu gözeterek Nakiler yapılmalıdır.

 

  • Aldığımız Başvurular incelediğimizde Karabük, Elâzığ, İzmir, Erzincan, Yozgat, Adana, Diyarbakır, Antalya, Tekirdağ, Kırşehir, Burdur, Konya, Giresun, Bolu           ve Ankara gibi yerler sürgünler yapıldığı görülmektedir. Bu sürgünlerin ortak özelliği ailelerde uzak; aile bütünlüğünü bozan sürgünlerdir. Aileler ve mahpuslar arasındaki iletişimi bozan; mahpusu tecrit altına sokan bu uygulamaya son verilmelidir. İdare Aile ve mahpusların, aile bütünlüğünü düşünerek nakiller yapmalıdır

 

 

  • Bir başka husus ise; Ailelerin uzaktan gelmesi ve maddi durum dikkate alınarak mahpusların kapalı görüşlerde kişi sınırlaması uygulanmasının, haftada 30 dakika olması gereken ve görüntülü arama hakkının engellenmesi ile 10 dakika ve normal telefon görüşü şeklinde olması ve bu telefon hakkının da açık/kapalı görüş yapılabilecek kişilerle değil de sadece telefon numarası verilen kişi ile sınırlı tutulması mahpusların aile ve özel hayatına saygı hakkını ihlal etmesi uygulamasıdır.

 

  • Ailelerinden uzak bölgelere sürgün edilen mahpusların aileleri açık/kapalı görüş yapabilmek için zor koşullarda uzun seyahatler yapmak durumunda kalmakta, bu durum mahpus ailelerinin sağlığını da riske atmaktadır. Bu sebeple mahpuslara daha fazla telefon hakkı sağlanmalı ve en azından ziyaretçi listesindeki herkesle telefon ile görüşebilme imkânı sağlanmalıdır. Pandemi süreci başında da sağlanacağı ifade edilen görüntülü görüşme için siyasi mahpuslara yönelik ayrımcı uygulamaya dönüşmeyerek gerekli adımlar acilen atılmalıdır.

 

 

  • Mahpusların dış dünya ile iletişim kurması, toplumdan tamamen kopmadan, meydana gelen gelişmeleri takip edebilmesi için en önemli iletişim araçlarının başında süreli ve süresiz yayınlar gelmektedir. Mahpuslar kitaplar sayesinde birçok konuda kendilerini geliştirirken gazete ve dergiler sayesinde toplumda yaşanan gelişmeleri takip edebilmektedir. Hapishane değişimi sırasında verilmeyen kitap ve dergiler olduğu belirtilmiştir. İdare bu konuda mevzuatı uygulayarak yükümlülüklerin yerine getirmelidir.

 

  • Sürgünlerde kişilerin can güvenliğini ve tıbbi bakımı her zaman ve derhal sağlamakla görevli olan idarelerin mahpusların esenliğini de güvence altına almak için tedavi amacının yanında koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerini de yerine getirme yükümlülükleri vardır.  Mahpusun hastalığı dikkate alınarak sevk ve nakiller yapılmalıdır.

 

  • Kanunlara uygunluk, eşitlik ve ayrımcılığın önlenmesi, ölçülülük, yetkinin kötüye kullanılmaması, tarafsızlık, dürüstlük, nezaket, şeffaflık, hesap verebilirlik, kazanılmış hakların korunması ve haklı beklentiye uygunluk, dinlenilme ve savunma hakkı, bilgi edinme hakkı, makul sürede karar verme, kararların gerekçeli olması iyi yönetimin temel ilkelerindendir. Hapishane idarelerinin birçoğunun iyi yönetim ilkelerine uygun hareket etmediği yukarıdaki beyanlar ve tespitlerle açıktır. İdarelerin iyi, şeffaf, demokratik ve insan haklarına dayalı bir yönetim gibi samimi bir gayesi varsa bu evrensel hukuk ilkelerine göre hareket etmek ile gerçekleşebilir.

 

  • Hapishane idaresinin, mahpusların görüntülü arama imkanından faydalanma konusunda adli mahpuslar için uygularken siyasi mahpuslar için uygulamaması, siyasi mahpusların E-Görüşme yapma hakkının kullanılmasının engellenmesi ve siyasi mahpusların adli mahpuslara göre 20 dakika az telefon görüş yapabilmesi AİHS’in ayrımcılık yasağı ve eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.  Ailelerin uzak yerlerde hayatını idame ettirmesi ve maddi durumlar dikkate alınarak idare ivedilikle tedbirler almalıdır.

 

  • İdare tarafından adil yargılanma hakkı yükümlülükleri yerine getirilmediği görülmektedir. Anayasa uyarınca idare bu hakkın mahpusları tarafından doğrudan kullanılması için elverişli şartları yerine getirmelidir.

 

  • Yine yaptığımız görüşmelerde birçok mahpusun ailesi ziyaretlere gelirken maddi ve manevi zorlandığı aktarılmıştır. Mahpusların en doğal haklarından biri ailelerine yakın ve erişimi kolay bir hapishanende olmaktır. Türkiye geneli sorun haline gelen bu durumun önüne geçilmesi için önlemler alınmalıdır.

 

  • Aile ve mahpus yakınlarının mahpusları ziyaret etmek için uzun yollar gelmek zorunda olması ve yolculuk süresince karşılaşacakları riskler düşünüldüğünde bu ziyaretlerin tehlikeli olduğu açıktır.  Hasta ve yaşlı mahpus yakınları bu ziyaretleri sürekli gerçekleştirememiştir.  Özellikle Kürt siyasi mahpuslara yönelik kötü muamele ve ayrımcılığın aracı haline gelen zorunlu sürgünler bu dönemde de uygulanmaya devam ettiği görülmektedir.

 

  • Adalet bakanlığı sürgünler bir bütün olarak bakarak; aile bütünlüğü korumak adına gerekli adımları atmalıdır. Aile bütünlüğünün sağlanması için idare gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Pozitif yükümlülük uyarınca sorumluğunu yerine getirmeyen idare hak ihlallerine neden olmaktadır. Elimizdeki verilerden anlaşılacağı üzere birçok hak ihlali doğmaktadır. Bu hak ihlallerin tespit edilerek; çözümü için gerekli adımlar atılmalıdır.

 

  • Mahpuslar sevk ve nakillerden dolayı pek çok hak ihlaline uğrayarak biyolojik ve psikolojik olarak tahribata uğramaktadır. Uluslararası mevzuat, devletlerce özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin yaşam hakkı konusunda devletlere pozitif yükümlülükler yüklemiştir. Devletler, özgürlüğünden yoksun bırakılmış kişilerin aile bütünlüğünün sağlamakla yükümlüdürler.

 

  • Ailesi uzakta yaşayan mahkumlar için ziyaret ve telefon teması kurallarının uygulanması konusunda esnekliğe gerek olduğunun örneğin bu tür mahkumların ziyaret saatini biriktirebilmesine veya aileleriyle telefonla temas kurabilmek için daha iyi imkanlara izin verilmelidir.

 

  • Hükümlünün ailesi ile iletişimini kolaylaştırmak için onların ikamet yerinde veya oraya yakın bir kurum talep etmesi halinde değerlendirmenin öncelikli olarak bu noktada yapılması gerekir. Zira burada hükümlünün kurum değişikliği ile elde edeceği refahtan ziyade hükümlü ile aile ve çocuklarının bu nakil nedeniyle kavuşacakları kolaylık dikkate alınmalıdır.

 

  • Mahpusların hukuki destekten yararlanması için disiplin cezalarının avukata tebliği elzemdir. İdare bu konuda gerekli adımları atarak mevzuatı uygulamalıdır.

 

  • Savunma hakkı kapsamında mahpusun mağdur olmaması için yargılandığı yere nakil edilmezi elzemdir. İdare yargılandığı yer dışında olan mahpuslar için gerekli adımları atmalıdır.

 

  • Son donemde Urfa Hapishanelerinde artan sürgünler incelenerek; mahpusların aile bütünlüğü dikkate alınarak nakil yapılması için adımlar atılmalıdır

 

  • Urfa Hapishanelerinde son donemde sürgün edilen mahpuslar; aile bütünlüğü dikkate alınmadan ailelerden uzak yerlere sürgün edilmektedir. İdare aile bütünlüğünü dikkate alarak nakil yapılması için mevzuatı uygulamalıdır. Mevzuata aykırı işlem yapan hapishaneler hakkında işlem başlatılmalıdır.

 

  •  Rapor İncelendiğinde birçok mahpusun birden fazla hapishanende kaldığı görülmektedir. Söz konusu durum mahpusun manevi bütünlüğü bakımından sakıncalıdır. Aynı zamanda mahpusun ailesinin maddi ve manevi olarak zorlayacağı aşikârdır. Mahpusların aile durumu dikkate alınarak nakiller yapılması için adım atılmalıdır.

 

  • Urfa Hapishanesinde ailesi il dışında olan 10 mahpus mevcuttur. İdare bu mahpusların aile durumunu dikkate alarak nakillerini yapmalıdır

 

  • Sürgünlerde gerekçe bildirilmediği verilerle ortaya konulmuştur. Aynı zamanda mahpusun yaşadığı yere nakil talepleri de reddedilmektedir. İdare bu hususları mevzuat ve özel hayata saygı kapsamında değerlendirerek gerekli adımları atmalıdır.

 

  • Birçok ailenin maddi nedenlerden dolayı ziyarete gidemediği aşikardır. İdare maddi nedenlerden gidemeyen aileler için pozitif yükümlülüğü uyarınca elverişli şartlar sağlamak zorundadır.

 

  • İdare sürgün edilen mahpusların aile bütünlüğü için görüntülü görüşmenin sağlanması için gerekli adımları atmalıdır.

 

  • Mevzuat uyarınca sürgünler öncesinde aileye ve avukata sürgün bildirilmelidir. Uygulamada mevzuatın aksine fiiller gerçekleşmektedir. İdare fiiliyata gerçekleşen uygulamaları denetleyerek mevzuatın uygulamasını sağlamalıdır.

 

 

  • Sürgün esnasında mahpusların hem bulundukları hem de nakledildikleri hapishanelerde, yolculuk esnasında İşkenceye maruz kaldığı, sürgüne gönderilenlerin gittikleri hapishanelerde “çıplak arama” dayatması ile karşılaşıp, buna karşı çıkanların ise işkenceye tabi tutuldukları belirtilmiştir. Aynı zamanda sürgün edilenlerin hastalıklarını dikkat edilmediğini ve eşyaların verilmediği belirtilmiştir. İdarenin gözetim ve yükümlüğünde bulunan nakillerde sorumluluk idareye aittir. İdare mahpusların durumlarını dikkate alarak yükümlülüklerini yerine getirmelidir. Bu konuda eşyaları verilmesi, işkencenin önlenmesi ve hastalıkları dikkate almalıdır.

 

  • İdarenin tartışılabilir ve makul şüphe uyandıran kötü muamele iddialarını etkin biçimde soruşturma yükümlülüğü bulunmaktadır.  Açılacak soruşturmanın bağımsız, tarafsız, kamu denetimine açık olarak, yetkili makamların titizlikle ve süratli biçimde çalışması gerekmektedir.

 

·         Söz konusu mahpusların çoğu aileleri ve avukatlarından uzak yerlerde cezasının infazını çekmektedir. Eşitlik ilkesi gereği ailelerinden uzak olanların hayatının kolaylaştırması amacıyla tedbirlerin alınması idarenin yükümlülüğüdür.

 

  • Adil yargılanma hakkının bir ayağı olan avukatla iletişimin bu denli zorlaştırılması doğalında hak ihlallerine de neden olmaktadır. Aynı zamanda dilekçelerin tebliğ edilememesi durumu ise mahpusun kendini savunması için gerekli hukuki desteği alamamasına neden olmaktadır.

 

  • İdare avukat/muvekkil görüşmesi için gerekli şartları sağlamakla yükümlüdür. Başvurucu beyanlarında edindiğimiz izlenime göre uygulamada avukat mahpus iletişimi zorlaştırılmaktadır. Bu durumun kendiliğinde hak ihlallerine neden olmaktadır.

 

 

  • Son olarak, inceleme yapan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Urfa Şubesi; mahpusların ailelerinden uzak yerler sürgün edilmeleri, ailelerin maddi durumları, avukatın hukuki destek sunamaması, disiplin cezaların tebliğ edilmesi, tutuklu bulunanların SEGBİS ile duruşmaya katılması nedeniyle adil yargılanma ve hak arama hürriyeti hakları ihlal edildiğini tespit etmiştir. Sevk ve nakillerde süre gelen hak nedeniyle artan hak ihlalleri ulusal ve uluslararası hukukun gerektirdiği şekilde “bağımsız” denetim mekanizmalarının oluşturulması için devlet yetkililerini derhal gerekli çalışmaları başlatmaya davet etmektedir.  Ayrıca söz konusu kapalı ceza infaz kurumlarında yaşanan hak ihlallerine karşı Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesini (CPT), Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığını, TİHEK ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonunu göreve davet ediyoruz. 

11.KAYNAKÇA

 

1.         Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

 

2.         Nelson Mandela Kuralları

 

3.         Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 9 Aralık 1988 Tarihli ve 43/173 Sayılı Kararıyla Kabul Edilen, “Herhangi Bir Şekilde Tutulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunmasına İlişkin Prensipleri

 

4.         Avukatların Rolüne Dair Temel Prensipleri (Havana Kuralları)

 

5.         Mahkûmlara Uygulanacak Muameleye İlişkin Standart Asgari Kurallar

 

6.         Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2006/2 Sayılı Avrupa Cezaevi Kuralları

 

7.         Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Üye Devletlere Ömür Boyu Hapis ve Diğer Uzun Süreli Cezalara Mahkûm Olanların Cezaevi İdaresine Yönetimi Hakkında R (200) 23 Sayılı Tavsiye Kararı

 

8.         İşkencenin Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin 2 No’lu Genel Kararı

 

9.         Anayasa

 

 

10.       5275 Sayılı İnfaz Kanunu

 

11.       Hapishane ve Tevkifhanelerin İnfaz Hakkında Kanunu

 

12.       Adalet Bakanlığının 167 Sayılı Genelgesi

 

13.       Adalet Bakanlığının 45 No’lu Genelgesi

 

14.       HUDOC

 

15.       ÖHD Tüzüğü

 

16.       CPT Genel Raporları

 

 

 

12.HAPİSHANE GÖRÜŞMELERİ

A- Urfa 1 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda Yapılan Görüşmeler:

  1. Ayhan Bayar ile Yapılan Görüşme:

 

Şırnak Silopi’de yaşıyorum. Ailemde Şırnak Silopi’de yaşıyor. Bulunduğum Cezaevinde Kendi Rızamla değilim. Aileme yakın yerde olmak istiyorum

Devam eden yargılamam yok anayasa mahkemesine bireysel başvuruda bulundum. İnfazım 15 ay uzatıldı

Avukatla İletişim sağlayabiliyorum bununla ilgili bir sorun yaşamadım.

 

Cezaevimde yaşadığınız sorunlarda hukuki süreçlerde etkin olarak başvuru hakkımız kısıtlanıyor.

 

Cezaevindeki disiplin cezaları Avukatlarımıza tebliğ edilmiyor itiraz aşamalarını kullanmakta güçlük çekiyoruz bu da hak kaybına yol açıyor.

Ailem İl dışında olduklarından yılda 2 defa gelebiliyorlar. Maddi olarak gelmekte güçlük çekiyorlar, uzak olmasından ötürü hem hasta hem yaşlar gelemiyorlar. Aileden uzak olduğum ekstra bir hak tanınmıyor, sadece süresi içinde telefon görüşü ve açık kapalı görüşler var başvuruda bulunan arkadaşlara da dönüş yapılmadı.

 

Mardin'den Amasya’ya sürgün edildim Amasya'da kendi isteğimle Siverek’e geldim Siverek’ten Hilvan’a sürgün edildim

 

Nakil gerekçesi olarak Genelde kafası yetersizliği ve kanuna uygun değil gerekçeler bazen bildiriliyordu.  Sadece Amasya’dan Siverek’e kendi rızamla geldim.

Sevk öncesi veya sonrasında Sevk sebebi bildiriliyordu onun dışında bilgilendirme yok. Aileme ben telefonla bilgi verdim

 

Yaşadığım yere sevk talebim Var, son talebimde Şırnak’a gitme talebim vardı infaz sürem az kaldığı söylenerek talebim reddedildi.

Ringle beraber sevkleri gerçekleşti. Manevi olarak çok yıpratıcıydı. Onun dışında kötü muamele yoktu.

Kalp hastalığım var. Kişilerde problem yaşıyorum görme sorunlarım var. Sevk sırasında dikkat edilmedi bunlara. Sevk sonrasında Eşyalarımız kayboluyor eşyalarımız verilmiyor sorunca bilmediklerini söylüyorlar göndereceğiz diyorlar fakat gönderilmiyor.

Şu an 11 kişiyiz. 5 kişi Adana'ya 5 kişi Erzincan’a 3 kişi Antalya'ya bir kişi Konya'ya bir kişi Aksaray’a bir kişi Sincan’a 2 kişi Erzurum'a yaklaşık 50 sürgün oldu.

Nakil edilenlerde Her bölgeden kişiler vardı sevk edildikleri yerler ailelerinden uzak olan yerlerde ağırlıklı olarak Urfalılar sevk edildi. Nakil edilenlerin sevk talepleri yoktu rıza dışında sevk edildiler.

Serdar Altaş Diyarbakır'da Seracettin Yüksekbağ Siirt'te yasıyor.

Genel olarak Yemekler yenilmiyor doktor yok sular kullanılmıyor aramalar yapılıyor sık sık yapılan aramalar Özel hayatın gizliliğini ihlal edecek nitelikte aramalar yapılırken eşyalara zarar veriyorlar sosyal faaliyet olarak futbol dışında hiçbir etkinlik yapılmıyor.

 

  1. Serdar Altaş ile Yapılan Görüşme:

Ailem Diyarbakır Kayapınar’da yasıyor. Bulunduğun Cezaevinde Kendi Rızamla bulunmuyorum. Devam eden bir yargılamam yok ama AYM ye başvurum var.

 

Cezaevinde Yaşadığımız Sorunlarda Avukatla İletişim Sağlayabiliyoruz.

 

Cezaevinde Keyfi disiplin cezaları verilmektedir itiraz dilekçelerimiz infaz hakimliğince ağır ceza mahkemesine gönderilmemektedir göndermiş olduğumuz mektup disiplin cezasına dönüşmekte ve 10 günlük 20 günlük hücre cezası verilmekte aynı şekilde daha önce ailelerimiz aracılığıyla gönderilen ve cezaevi okuma komisyonundan kontrol edilen kitaplar disiplin cezasına konu oluyor ve hücre cezası veriliyor bu ve benzeri keyfi uygulamalar ile hücre cezası verilerek infazımız yakılmak isteniyor.

 

Avukatıma Disiplin cezaları tebliğ edilmiyor, uzak olmadan kaynaklı avukat disiplin soruşturma davalarına katılamıyor.

 

Ailem yılda 8-10 defa anca gelebiliyorlar. Sık sık gelememelerindeki sebep anne babamın sağlık durumu ve onları getirebilecek aile fertlerinin zaman sıkıntısı yaşaması. Ailemizden uzak olduğunuz için Ekstra bir hak tanınmıyor, aile görüşe gelmediği takdirde belirtilen ekstra uygulamalardan herhangi biri bir siyasi mahkumlara uygulanmamaktadır cezaevinde diğer adli mahkumlara ekstra uygulamalar sağlanırken bizlere sağlanmamaktadır.

 

İki ayrı cezaevine sürgün edildim. Batman Diyarbakır Şanlıurfa cezaevlerinde kaldım. Genelde güvenlik gerekçesiyle sürgünler gerçekleştirilmekte ve kapasite yetersizliği gerekçesi var. Sevkler rızam dışı oldu hep.  Sevk sebebi bildiriliyordu onun dışında bilgilendirme yok Sevk öncesi veya sonrasında sevk ile ilgili aileme ben telefonla bilgi verdim. Yaşadığım yere sevk talebim Var, her seferinde sevk istediğim cezaevi kapasitesi dolu gerekçesiyle reddediliyor.

 

Sevkler Habersiz bir şekilde yapılıyor götürülmeden 5 dakika önce haber veriliyor ve bize hazırlanın diyorlar nereye gideceğimiz hiçbir şekilde söylenilmiyor birçok eşyamız bu şekilde verilmiyor girişte insan uğruna aykırı çıplak arama dayatması oluyor. Haber verilmeden gerçekleşmesi birçok eşyamızın unutulması sebebiyle kaybolması vb. Sorunlar oluyor.

 

Şu an 11 kişi kişiyiz. Bulunduğum cezaevinde bu yıl içerisinde Lokman Ayebe Mehmet Ali Muhammed Celal Ercan, Mehmet Durak Karak, Hüseyin Arslan, Mahmut Tutal, Cafer Cengiz, Mustafa Müslüm, Aydın Oba, Fevzi Arslan, Ömer Arslan, Haşim Arslan, Osman Arslan, İsmail taşar, Zekeriya Muhammed, Mecit Yüksekbağ, Cuma İbrahim, Halil İbrahim, Fadıl Tokay, Kenan Doğan, Abdulselam Demir, Mustafa Amuthan, Süleyman ve Selami çiftçi sevk edildi.

 

Yukarıda belirtmiş olduğum arkadaşlarımın hepsi ailelerinin ikamet etmiş olduğu şehirden uzak şehirlere sürgün edildiler farklı zamanlarda Erzincan Adana Erzurum Konya gibi yerlere sürgün edildiler. Sevk talepleri yoktu rıza dışında sevk edildiler.

 

Şeracettin Yüksekbağ Siirt, Ayhan Bayar Şırnak Hakan Ergün Diyarbakırlıdır.

Genel olarak İ.K.G başlı başına hak ihlalleri kuralına dönüşmüştür tahliyesi gelen arkadaşlar hukuktan uzak gerekçelerle tahliyeleri erteleniyor aile görüşleri bir saat ile bir buçuk saat olması gerekirken 45 dakika sınırlı tutulmuştur

Sosyal aktiviteler sınırlandırılmaktadır ayda birkaç sefer ani baskın yapılarak arama yapılmakta ve eşyalarımız dağıtılmakta gardiyanlar provakatif davranışlar ve söylemlerde bulunmaktadır daha önce serbest olan ve aile ya da kantin aracılığı ile temin etmiş olduğumuz malzemeler farklı bir karar ile yasaklanıp disiplin cezasına konu olabilmektedir revire ulaşımda sıkıntılar yaşamakta hastane sevkleri gerçekleştirilmemekte ya da çok zaman almaktadır. Odalar arası değişimler yapılmamaktadır yazılı basına ulaşmakta sıkıntı yaşamaktadır iktidara yakın yazılı ve görsel basın teşvik edilmektedir keyfi şekilde disiplin cezaları verilmektedir. Bu ve buna benzer onlarca hak ihlalinden bahsedilebilir en önemli sorunlarımızdan biri de belirtmiş olduğumuz sorunların çözümüne dönük cezaevi idaresi ile tüm görüşme taleplerimiz reddediliyor ya da görüşmede provokatif yaklaşımlar ve söylemlerde bulunuluyor.

 

  1. Hakan Ergün ile Yapmış Olduğumuz Görüşme;

 

Adana da yasıyordum. Ailem Diyarbakır’da yasıyor.  Kendi rızamla burada değilim. Diyarbakır'a sevk talebim kabul edilmedi. Cezamın bitiminden sonra cezam uzatıldı kurul tarafından iki defa uzatıldı. Avukatla iletişim sağlayamıyorum. İletişim gerçekleşmediğinde hak kayıpları oluyor avukatla iletişim zor idari gözlem kurulu infazımı 2 kez erteliyor.

 

Disiplin cezaları tebliğ edilmiyor. Bu süreçleri genellikle kendi çabamızla yürütüyoruz.

Keyfi disiplin cezalarına maruz kalabiliyoruz. Geçen yapılan oda aramasında dışarıda kargo ile tarafıma gönderilen okuma lambası masa lambası aramada alınıp tarafıma disiplin soruşturması açıldı. İdare ve gözlem kurulu kararı tarafıma bir gün hücre cezası verdi fakat masa lambası bana kargo ile gelmiş ve yasal yolla bana ulaşmış bir eşyaydı.

 

İl dışında olduklarından yılda 1-2 defa ailem ziyaret edebiliyor. Uzak olduğu için gelemiyorlar. Ailemizden uzak olduğunuz için Ekstra bir hak tanınmıyor. Görüntülü telefon süresinin uzatılması ve görüntülü görüşmeler için taleplerimiz oldu.  Fakat bu taleplerimiz gereksiz şekilde reddedildi.

 

Yaşadığım yere onlarca sevk talep etmeme rağmen sevk edilmedim.

 

Cezaevine gelmeden önce dişlerime tel takılıydı bulunduğum cezaevinde tedavim devam edilmedi.

 

Mehmet Durak Kara Ömer Aslan Haşim Aslan Osman Aslan İdris Duruk Emin Çetintaş Mahmut Öngör Mehmet Duvar sevk edildi. Sevk talepleri yoktu rıza dışında sevk edildiler.

 

Koğuşumda 11 kişi var.    Birçok arkadaşımızın ailesi il dışında yaşıyor

 

Genel olarak Oda koğuş aramaları çok yoğun ve görevli personeller bütün eşyalarımızı dağıtarak tahrik edici bir yaklaşımla arama yapıyor sağlıkla ilgili revirlere ve hastanelere sevkler geç yapılıyor hastaneye gittiğimiz zaman görevli personeller tarafından ağız aramaları ve benzeri uygulamalara maruz kalıyoruz spor alanlarımız kısıtlanıyor atölye gibi bireysel geliştirici alanlar talep ettiğimizde kısıtlanıyor ve karşılanmıyor

 

  1. Seracettin Yüksekbağ ile Yapmış Olduğumuz Görüşme;

 

Siirt’te yaşıyorum. Ailem Mersin’de yasıyor. Bu cezaevine rıza dışı geldim.  Avukatla iletişim konusunda Ciddi bir sorun yaşamadım.  Avukatla İletişim gerçekleşmediğinde hak kayıpları oluyor. Disiplin cezaları aldım. Bunlar avukatıma tebliğ edilmedi.

 

Ailem İl dışında olduklarından yılda 1-2 defa geliyor. Uzak olduğu için gelemiyorlar Aileden uzak olduğunuz için Ekstra bir hak tanınmıyor görüntülü telefon süresinin uzatılması ve görüntülü görüşmeler için taleplerimiz oldu fakat bu taleplerimiz gereksiz şekilde reddedildi

 

4-5 kere nakil oldum. Elâzığ Adıyaman Batman İzmir Siverek Hilvan cezaevlerine nakil oldum. Bazıları kendi Rıza bile bazıları da sürgün ile oldu. Sadece Batman'dan Siverek’e kendi rızamla oldu.  Sevk öncesi veya sonrasında sevk ile ilgili bilgilendirme olmadı.

 

Yaşadığım yere sevk talebim var.  Onlarca sevk talep etmeme rağmen sevk edilmedim.

 

Böbrek yetmezliğim var ve boyun fıtığı rahatsızlıklarım var

 

11 kişi koğuştayız.  Mecit Yüksekbağ, İsmail Taşar, Aydın Oba ve İsmini hatırlamadığım daha çok kişi sevk edildi.  Erzincan Tarsus Adana Erzurum gibi yerlere sevk edildiler. Sevk talepleri yoktu rıza dışında sevk edildiler.

Ben Hakan Ergün ve    Birçok arkadaşımızın ailesi il dışında yaşıyor.

Genel olarak Revire ve hastaneye çok geç gönderiyoruz o da aramalarında eşyalarımız birbirine karıştırılıyor idareye bazı sorunlardan dolayı görüşmek istediğimizde bu görüşlerimiz engelleniyor

 

B-Urfa 2 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda Yapılan Görüşmeler:

 

  1. İsmail Hakkı Tursun ile Yapmış Olduğumuz Görüşme:

Diyarbakır Lice de yaşıyordum. Ailede Diyarbakır Lice de yasıyor. Bu cezaevinde kendi rızamla bulunmuyorum.  Diyarbakır'a sevk talebim kabul edilmedi.

Cezaevinde Yaşadığımız Sorunlarda Avukatla İletişim Sağlayamıyoruz. Koşullar nedeniyle Diyarbakır'da avukata ulaşamıyoruz ailem Urfa’dan avukat tutmak zorunda kaldı. 

İletişim gerçekleşmediğinde hak kayıpları oluyor. Avukatla iletişim zor. İdari gözlem kurulu infazımı 2 yıldır erteliyor

 

Disiplin cezaları tebliğ edilmiyor. Bu süreçleri genellikle kendi çabamızla yürütüyoruz

 

Ailem İl dışında olduklarından yılda 10-15 defa anca gelebiliyorlar. Uzak olduğu için gelemiyorlar. Aileden uzak olduğumuz için Ekstra bir hak tanınmıyor görüntülü telefon süresinin uzatılması ve görüntülü görüşmeler için taleplerimiz oldu fakat bu taleplerimiz gereksiz şekilde reddedildi.

 

6 cezaevinde bulundum. Diyarbakır, Gaziantep, Elbistan, Bingöl, Siverek ve Urfa T2 cezaevlerine sürgün edildim. Hepsinde başvurularım olduğu Adalet bakanlığı tarafından sürekli olumsuz cevap verildi.

 

Sevk gerekçesi olarak Genelde kafası yetersizliği ve kanuna uygun değil gerekçeler bazen bildiriliyordu. Kendi rızamla sevk olmadı.

 

Sevk öncesi veya sonrasında Sevk sebebi bildiriliyordu onun dışında bilgilendirme yok. Aileye telefona ben telefonla bilgi verdim.

 

Yaşadığım yere sevk talebim Var, Adalet bakanlığı olumsuz görüş bildirdi.

Sürgünlerde işkence var. Diyarbakır'dan Antep'e götürdüklerinde işkence ve darp edilerek götürüldüm.   Hastalığım Var, sevk sırasında dikkat edilmedi bunlara 

Şimdiki cezaevimde 23 kişi var.  Bu yıl Ali Beki Eskişehir, Enver Kanmaz Erzincan, Muhammed Kaya Erzincan, Mehmet Reşat Erzincan, Hâkim Eşiyok Erzincan cezaevlerine sevk edildi.  Sevk edilenlerin sevk talepleri yoktu rıza dışında sevk edildiler. 

Koğuşumdaki Yılmaz Rüzgâr (Diyarbakır), Süleyman deviren (Diyarbakır), Botan Alper (Adıyaman), Hasan kılıç (Adıyaman), Zeynel karakuş (Adıyaman), Serhat bulut (Batman) aileleri il dışında yasıyor. 

 

 

  1. Serhat Bulut ile Yapılan Görüşme:

 

Ben ve ailem batmanda yaşıyoruz. Kendi rızam dışı bu cezaevindeyim. Devam eden 3 dosyam var mahkeme salonunda hazır bulunuyoruz. Bu konuda askerlerin tutumu sert oluyor. Bir defasında bana yönelik saldırı girişiminde bulunuldu.

 

Genelde avukatla iletişim sağlıyoruz fakat avukat giriş çıkışlarında tacize varan uygulamalara maruz kalıyoruz üst araması adeta bir işkenceye dönüşüyor

 

Cezaevinde Yaşadığımız sorunların %99’u aleyhimize sonuçlanıyor kurum idaresi aleyhimize kararlar verip bizi bilgilendirmiyor.

 

Disiplin cezaları avukata tebliğ edilmiyor, dezavantajlarını yaşıyoruz hukuki süreçleri kendimiz yürütmek zorunda kalıyoruz hukuki yardımdan yararlanamıyoruz.

 

Ailem İl dışında olduklarından yılda 9-10 defa ziyaret edebiliyor. Maddi imkânsız ve uzak olmaları sebebiyle az geliyorlar. Aileden uzak olduğum için Ekstra bir hak tanınmıyor görüntülü telefon süresinin uzatılması ve görüntülü görüşmeler için taleplerimiz oldu fakat bu taleplerimiz gereksiz şekilde reddedildi. Anayasa mahkemesi ne kadar bunun ile talepte bulundum fakat olumsuz dönüş yapıldı mahkemesi ne kadar bunun ile talepte bulundum fakat olumsuz dönüş yapıldı

 

Mahkemem burada olduğu için bu cezaevindeyim.

 

Yaşadığım yere sevk talebim Var, herhangi bir dönüş yapılmadı.

 

Gözaltına alındığım zaman bulunduğum yerden cezaevine getirilene kadar ki 3 gün boyunca sürekli işkence ve kötü muameleye maruz kaldım üzerimde bulunan 1100 dolar tarafıma verilmedi.

Hepatit b hastalığım var nakiller sırasında bilgim yoktu.

 

23 kişi kişiyiz. Enver kanmaz Erzincan -Abdulhakim Eşiyok Erzincan- Muhammed Kaya Erzincan- Mehmet Beşaltı Erzincan- Mehmet akıl Karataş Erzincan cezaevine sürgün edildi. Sevk talepleri yoktu rıza dışında sevk edildiler.

 

Koğuşta    Ben Serhat bulut, Yılmaz Rüzgâr, Süleyman deviren, Botan Alper, Mahmut elçi, Zeynel Karakaş ve Birçok arkadaşımızın ailesi il dışında yaşıyor.

 

Genel olarak Cezaevinde kitap eğitim materyalleri benzeri eşyalar çok kısıtlı verilmekte özellikle açık görüşlerde ailelerimize yapılan aramalarda tacize varan uygulamalar olmakta kadınların neredeyse bütün elbiseleri üzerinden çıkarılmaktadır. Görüş saatleri bir buçuk saate kadar çıkarılabilecekken sadece 45 dakika ile sınırlandırılıyor koğuşta mevcudun üzerinde arkadaşımızın olması sıkıntılı örnek olarak 10 kişilik odada 23 kişi kalıyoruz.

Keyfi uygulamalar uygulanmakta saat tesbih ve benzeri verilmemekte kurum idaresi var olan sorunları daha fazla derinleştirmekte hastalandığımızda 6-7 ay bazen 1 yıl hastaneye götürülmüyoruz bu da hastalıkların kronikleşmesine neden oluyor. Spor ve benzeri faaliyetlerde yeterli şekilde yararlanamıyoruz sorunlarımızı aktararak çözüme kavuşturacağımız herhangi bir yönetici muhatap bulamıyoruz cezaları biten arkadaşlarımızın infazları keyfi şekilde erteleniyor.

 

  1. Süleyman Deviren ile Yapılan Görüşme;

 

 Bitlis’te yasıyorum. Ailem Diyarbakır da yasıyor. Bu cezaevinde kendi rızam dışında bulunuyorum.

 

Avukatla kısmen iletişim sağlıyorum. İhlallerde bu sebeple kronik bir hal alıyor. İletişim gerçekleşmediğinde hak kayıpları oluyor hukuki süreçler prosedür usulü ilerliyor ve hiçbir sonuç alamıyoruz, yalnızca keyfi uygulamalar yapılıyor. Avukatla Disiplin cezaları tebliğ edilmiyor bu süreçleri genellikle kendi çabamızla yürütüyoruz.  Keyfi disiplin cezalarına maruz kalabiliyoruz

 

Ailem İl dışında olduklarından yılda 5-6 defa geliyor. Maddi imkansızlar ve Uzak olduğu için gelemiyorlar. Aileden uzak olduğum için Ekstra bir hak tanınmıyor görüntülü telefon süresinin uzatılması ve görüntülü görüşmeler için taleplerimiz oldu fakat bu taleplerimiz reddedildi

 

İki defa sevk edildim herhangi bir hukuki sürece başvurmadım. Bitlis Şanlıurfa T1 Şanlıurfa T2 cezaevlerinde kaldım. Sevklerde Gerekçe bildirilmiyor. Sevk öncesi veya sonrasında sevk ile ilgili bilgilendirme olmadı.  Ani oldu. Aileme haber verilmedi, talep etmeme rağmen haber iletilmedi

 

Daha önce yaşadığım yere sevk talebim oldu kapasitenin dolu olması gerekçesiyle sevk talebim karşılanmadı.

 

Nakil sırasında Herhangi bir sorun yaşamadım ancak giriş esnasında PKK terör örgütü olarak kabul ediyorum bulundukları odaya geçmek istiyorum ibaresi bulunan bir belge imzalamam için dayattılar. Aksi takdirde arkadaşlarının arasına giremeyeceğimi söylediler. 3 gün tekli odada kaldım daha sonra arkadaşlarımın bulunduğu odaya gönderildim.

 

Hipertansiyon rahatsızlığım var.

 

Enver kanmaz, Muhammed Kaya, Mehmet Beşaltı, Mehmet Ali Karataş, Ali Bekir, Erzincan Tarsus Adana Erzurum gibi yerlere sevk edildiler.  Sevk talepleri yoktu rıza dışında sevk edildiler.

 

Koğuşta 23 kişi var.  Zeynel Karakaş, İzzet Karadağ, Botan Alper, Mehmet Elçi, Serhat bulut ve Birçok arkadaşımızın ailesi il dışında yaşıyor.

 

  1. Yalmaz Rüzgâr ile Yapılan Görüşme:

 

 

Ailem Diyarbakır’da yasıyor. Bu cezaevinde Siverek cezaevinden sürgün geldim 2016 yılında. Avukatla iletişimde problem yaşamıyorum. Hastaneye erişim noktasında problem var. Şeker hastası olmama rağmen yedi ayda bir hastaneye sevk ediyorlar. Açlık grevlerinde herkese disiplin cezası verildi bana. Ailemin ziyaretlerinde problem yok.  Görüntülü konuşma hiç yok. Sesli görüşme var haftalık 10 dakika. Şimdiye kadar Mersin, Alanya, Siverek, Hilvan cezaevlerinde kaldım.

 

Ahmet CİMO, Enver KANMAZ, Mehmet KAYA, Emin GÜLER, Akıl KARATAŞ, Mehmet BEŞALTI, Çetin DAĞTEKİN bu yıl sürgün edildi. 16 Kişilik koğuşta 22 kişi kalıyoruz.  Yemek kalitesi çok kötü. Yenilmeyecek derecede olduğu için çöpe atıyoruz. Tedaviye erişim halen sorunlu.

 

13.AİLERLE İLE YAPILAN GÖRÜŞMELER

 

  1. Birinci Mahpus Yakını

Şanlıurfa’da yaşıyoruz. Yakınım Karabük T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda kalıyor. Yılda bir kez ziyarete gidebiliyoruz. Yaşadığımız şehre uzak olduğu için konaklama ve araç sorunu yaşıyoruz. Ayrıca anne ve babası yaşlı oldukları ve rahatsızlıkları bulunduğundan dolayı uzun yolculuk yapmakta sorun yaşıyorlar. Yine ailenin düzgün bir geliri bulunmadığından, yol konaklama vs. Masraflarını mahpusa harçlık olarak göndermek daha ekonomik olmaktadır.

Yakınım Edirne ilinde bulunmakta iken hakkında tutuklama kararı verildi ve Edirne Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderildi. Yaklaşık 4 ay kaldıktan sonra Karabük T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sürgün edildi. Urfa T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarına veya yaşadığımız şehre yakın bir cezaevine sevkini talep ettik ise de talebi gerekçesiz bir şekilde ya ret edildi ya da cevapsız bırakıldı.

Edirne hapishanesinden Karabük hapishanesine sürgün olurken tarafımıza herhangi bir bilgi verilmedi. Oda arkadaşlarının ailesine söylemesi ve ailenin bizimle iletişime geçmesi üzerine sürgün edindiği öğrendik.

Birden fazla kez yaşadığımız şehre veya mümkün olmaması halinde ailesinin bulunduğu şehre yakın bulunan bir hapishaneye gönderilmesini talep etmiş ise de yapılan talepler ya cevapsız bırakıldı veya gerekçesiz bir şekilde uygun görülmedi şeklinde cevaplar verildi

Küçük bir ring aracı ile sürgün edildi. İçerisinin havasız olduğunu iletmiştir. Eşyalarını almakta sorun yaşamadı.  Cezaevi girişinde de herhangi bir problem yaşamadığını iletti.

Müvekkilin Yaşadığı Sorun ve Hak İhlallerini Avukat görüşü olarak gidip yapmış olduğum ziyaretlerde kendisinden anca öğrenebiliyorum. Yaklaşık 9 aydır tek başına kalmakta ve ortak faaliyet ve ortak etkinliklere izin verilmediğini iletti. Diğer odalarla iletişimine hiçbir şekilde izin verilmemektedir. Diğer kurumlardan gelen mektuplara ve ailesi tarafından gönderilen mektuplara genel olarak el konulmakta çok az bir kısmı hemen kendisine verilmektedir.  Kendisine verilemeyen mektuplar için hukuki sürece başvuru yapmakta ve süreç tüketildikten sonra mektuplar kendisine verilebilmektedir.  Özellikle başka hapishanelere yazdıkları veya başka hapishanelerden gelen yazışmalarda bu problem oldukça yaygın. Telefon görüş hakkı diğer suç tiplerine göre ayrıma gidilmiştir. Haftada bir kez ve sadece 10 dk konuşma hakkı var. Görüntülü konuşma hakkından yararlandırılmamaktadır. Ayrıca yine tek başına bir odada bulunduğu ve aynı suç tipinde mahkûm olan başka kişiler olmasın rağmen ortak etkinlik ve faaliyetlere izin verilmemekte ve tecride maruz kalmaktadır.

Bir kez sürgün oldu. Herhangi hukuki bir başvuru yapmadık

Yakınım hakkındaki hukuki süreçleri takip etmekte zorlanıyoruz. Kendisine mektuplar verilmemesi üzerine yapmış olduğu başvuruları takip edememekteyiz. Ve hukuki bir yardımdan yararlanması hususunda katkı sağlanması hususunda sorun yaşıyoruz.

Disiplin suçları tarafımıza tebliğ olmamaktadır.  Farklı ve uzak şehirlerde bulunduğumuzdan dolayı kendisine hukuki yardım sağlaması için avukat gönderemiyoruz. Çünkü hukuki bir yardıma ihtiyacı olabileceği bilgisi bize verilmiyor.

Karabük t tipi ceza infaz kurumunda yaklaşık 24 kişi kaldığını biliyorum. Kendisi tek başına kalmaktadır. 

Ring araçlarının küçük ve havasız olması genel problem. Ayrıca sürgün edildiği bilgisi de tarafımıza verilmemekte. Bir anda başka bir cezaevine sürgün olduğunu onun araması üzerine veya oda arkadaşlarının haber vermesi üzerine haberdar olabilmekteyiz. Bu durum her an tekrar sürgün olabilir mi endişesinin yaşanmasına sebep olmaktadır.

 

  1. İkinci Mahpus Yakını

Şanlıurfa’da yaşıyoruz. Yakınım Urfa cezaevinden Elâzığ yüksek güvenlikli cezaevine sevk edilmiştir. Elâzığ Yüksek Güvenlikli Cezaevine gönderilmiştir. Halen orada bulunmaktadır. Rızasıyla sevk edilmedi. Bilgilendirme yapılmadan sevk edildi. Urfa cezaevine sevki talep edildi. Herhangi bir gelişme bulunmamaktadır

Sevk sırasında kötü muamele sergilenmemiştir. Fakat özel eşyalarını dahi almadan koğuşundan alınarak sevk edilmiştir.

6 aydır Elâzığ cezaevinde bulunan yakınımı 1 defa ziyaret edebildim

Ailesi ile iletişim halinde yaşanan hak ihlalleri aile aktarıyor.  Aile tarafından aktarım yapılırken eksik bilgilendirme ya da yaşanan hak ihlali yanlış anlatılabiliyor. Bu sebeple yaşanan ihlale geç müdahale ya da yanlış müdahalede bulunma ihtimali yükseliyor.

Elâzığ cezaevinde bulunduğu süre boyunca birçok defa disiplin cezası aldığı iddiasıyla hücre cezası almıştır. Bilgilendirme yapılmadığı ve müvekkil ile iletişim de bulunmadığından bu cezalar hakkında herhangi bir işlem yapılamamıştır.

Yakınım Şanlıurfa’da yargılanmaktadır. Duruşmalara getirilip götürülürken yakınımın sağlık durumu olumsuz etkilenmektedir. Yine duruşma öncesi yakınım ile görüşmek mümkün olmadığından bilgi aktarımı yapılamamaktadır.

 İle iletişime geçilemediğinden disiplin cezaları hakkında işlem yapılamamaktadır. Çünkü disiplin cezalarından haberdar olmamaktayız.

Koğuş 3 kişiliktir. Sevk edildiği ceza evinde tam olarak bilmemekle beraber 30 yakın kişi ile birlikte kaldığını bilmekteyim

Yakınım gece vakti koğuşundan alınmış ve tek kişilik hücreye alınmıştır. Sevk hakkında yakınım kesinlikle bilgi verilmemiştir. Özel eşyalarını toplamasına müsaade edilmemiştir. Sabah erken saatlerde de Elâzığ cezaevine gönderilmek üzere yola çıkartılmıştır. Yakının sağlık durumu ciddiyetini korumasına rağmen bu husus dikkate alınmadan cezaevi aracı ile sevk edilmiştir. Yine müvekkil apar topar sevk edildiğinden ilaçlarını ve hastane raporlarını da yanına alamamıştır.

  1. Üçüncü Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

Mersin’de yaşıyoruz. Yakınım Urfa Hilvan Cezaevinde kalmaktadır. 93 yılından beri sırasıyla Siirt, Elâzığ, Adıyaman, Batman, İzmir/Şakran, Urfa/Siverek ve Urfa/Hilvan olmak üzere 7 farklı cezaevinde kaldı. Bizim tarafımızdan başvuru bulunduğumuz yere nakil konusunda başvuru yapılmamıştır.

Yılda 3-4 defa gidebiliyoruz. Maddi imkanlardan dolayı çok ziyaret edemiyoruz.

Nakilleri kendi rızasıyla olmadı.

Sevk Öncesi veya Sonrasında Sevkle İlgili gittiği cezaevinde aradığında haberimiz olmuştur.

Yakınımın Cezaevi Değişimi Sırasında Yaşadığı Hak İhlalleri konusunda bir duyum almadık.

Görüşe gidildiği vakit varsa bir problemler, hak ihlali ve sorun öğrenilmektedir. Ve konuşulmaktadır.

Cezası bitmiş olmasına rağmen yakınım serbest bırakılması gerçekleşmemektedir.

Yakınımın Herhangi bir disiplin cezası bize tebliğ edilmemektedir.

Yakınımın koğuşunda şu anda 20 civarında mahpus kalmaktadır.

Sevk Öncesi/Sevk Sırasında/Sevk Sonrasında Bize herhangi bir bilgi verilmemektedir.

 

 

  1. Dördüncü Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

Yakınım sürgün edildi. Urfa’da yaşıyorum. Yakınım şu an Erzincan Yüksek Güvenlikli Cezaevinde kalıyor. Kendi rızası olmadan sürgün edildi.

Bir dosyada hükümlüdür. Diğer dosyasında da bozuldu. Şu an yargılaması Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediyor.

Yakınımın Davası ve Cezaevinde Yaşadığı Sorunlarda Şu an iletişim sağlanamıyor. Uzak olduğundan dolayı 4 ayda bir görüşmeye gittik. Sağlıklı bir iletişim sağlanamıyor. Avukatta uzaklıktan dolayı iletişimi sık sağlayamıyor.

Yakınım devam eden yargılaması var. Önceki duruşmada SEGBİS ile bağlanma talebi oldu mahkemenin. Uzak olduğundan hukuki süreçler ağır aksıyor. Yakınım yargılamaların birinde 302’den ceza aldı. Şu an yardım ve yataklıktan olan dosyası devam ediyor.

Yakınım Yaşadığı Sorunlar Hakkında Bilgi alamıyoruz. Sadece telefonla bilgi alıyoruz. Bir ihlal varsa telefonla bize söyledikten sonra avukata aktarıyoruz. Telefonla olduğu için süreçler yavaş ilerliyor. Çoğu zaman kendi basına hukuki süreçleri ilerletiyor. Bir avukatın hukuki yardımından maruz kalıyor. Buda yarım yamalak itirazlara neden olmaktadır. Bundan dolayı doğal olarak hak kaybı oluyor.

Urfa’da kaldı en başında. Osmaniye Cezaevine nakledildi. Sonra Urfa’ya getirildi. Şimdi ise Erzincan’da kalmaktadır. Hukuki süreçlerde sonuç alınamadı. Toplam 3 cezaevinde kaldı. 4 defa sürgün edildi.

Disiplin cezaları bize ve avukata tebliğ edilmiyor. Şu an Erzincan da disiplin cezası aldı. Avukat haberim yok dedi. İl dışında olduğu için disiplin cezalarından hemen haberdar olamıyoruz. Disiplin cezalarını telefondan soyluyor. Avukata da tebliğ edilmediğinden hukuki süreçler ilerlemiyor. Yakınım bu konuda mağduriyetler yaşamaktadır.

Erzincan’a 5 aydır sürgün edilmiştir. Kendi rızasıyla sevk olmadı. Bir kez tek ziyarete gittik. Osmaniye yakın olduğu için ayda bir ziyarete gidiyorduk. Urfa’dayken her hafta ziyarete giderdik. Ziyarete hem uzak olmaması hem de maddi imkansızlıktan dolayı gidemiyoruz.

Sevk öncesi veya sonrasında ne Yakınıma ne bize bilgi verilmedi. Sevk konusunda bize sonrasında resmi bilgilendirme olmadı. Sevki koğuş arkadaşlarının aileleri bize bilgi verdi. Sevk edildiği yeri ise avukata bize öğrendi. Sevk gerekçesi hakkında bize bilgi verilmedi.

Sevk prosedürü işletilmedi. Apar topar sürgün edildi. Öncesinde bilgi verilmedi.  Yakınımın Sevk talebi hakkında bilgimiz yok. Bizim talebimiz var.

Sevk sırasında Fiziki olarak bir sorun yaşamadığını aktardı. Sevk sırasında hakaretlere maruz kaldığını aktardı. Eşyalarının hepsini vermemişler. Bir kısmı eşyaları Urfa’da kalmış.

Urfa’da Koğuşunda ortalama 17 kişi kalıyordu. Kapasitenin en az 3-4 kişi fazla kalıyordu.

Hastalığı yok.

Aile ve Avukattan Uzak Olduğu İçin Sağlanan Bir Hak yok.  Görüntülü konuşma sağlanmıyor. Gittiğimizde görüş için fazladan sürede verilmiyor.  Bir talebimiz yok. Uzak olduğu için gidemiyoruz.

Uzak olduğu için görüşlere gidemiyoruz. Bu da aile birliğinin sağlanamamasına neden oluyor. Bu hak ihlalidir. Aynı zamanda SEGBİS’le duruşmalara bağlanıyor. Bu da adil yargılanma hakkının ihlalidir. Uzak olduğu için aile görüşleri ve telefon görüşlerinde kolaylık sağlanması gerekir. İdare tarafından bunun hakkında bir adım yok. Bu da eşitlik hakkının ihlaline neden olmaktadır. Uzak olduğu için disiplin cezalarının tebliği sağlanması gerekir. Bunun sağlanamaması mahkemeye erişim hakkının ihlalidir. Ayrıca yolda yoluma hakaretler edilmiştir yakınımın maddi ve manevi bütünlük hakkı kapsamında sevk titizlikle yapılmalıdır. Hakaret edilerek yakınımın maddi ve manevi bütünlük hakkı ihlal edilmiştir.  Uzak olduğu için iletişim sağlanmıyor. İletişim hakkımız ihlal ediliyor.

İl dışında olduğu için ekstra olarak maddi külfet altına giriyoruz. Bundan dolayı mülkiyet hakkı ihlal edilmektedir.

Şu an hücrede kalıyor.

Cezaevi hiçbir zaman herhangi bir konuda biz bilgilendirmiyor.

 

  1. Beşinci Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

 

Yakınım Şanlıurfa Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 2 No’lu T Tipi Cezaevinde kalıyor. Adıyaman il merkezinde yaşıyoruz.  Tutuklama kararı sonrasında bulunduğu kentin dışında bir ile hapishaneye götürülmüştür. Burada iletişim ve görüş ihlalleri yaşamıştır.

 

Görüş esnasında giriş çıkışlar dahil olmak üzere iletişim ve ulaşım konusunda yasal prosedür uygun ilerlememektedir.

 

Şu an için avukat iletişimi sorunu bulunmamaktadır. Hali hazırda Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığında hakkında örgüt üyeliğinden soruşturma yürütülmektedir. Süreç ağır ilerlemektedir. 8 aydır tutukludur. SEGBİS’le duruşmalara katılım sağlanmakta. Adil yargılanma hakkı ihlal edilmektedir.

 

Özellik telefon görüşmelerinde iletişim zorluğu yaşanmaktadır. Sürelik olarak kopuk düzensiz telefon görüşmesi olmaktadır.

 

Urfa cezaevi dışında başka bir yerde kalmadı. İlk kez bulunduğu cezaevinde 23 kalmaktadır. Sevk konusunda Herhangi bir hukuki süreç başlatılmadı. Sevk ile ilgili bilgilendirme olmadı. Hakkında tutuklama kararı verildikten sonra avukat aracılığı ile nereye götürüldüğünden haberimiz oldu. Sevk gerekçesi bulunduğumuz kentte hapishane olmaması olarak gösterildi.

 

Herhangi bir disiplin cezası tebliğ edilmedi. Farklı bir yerde olması nedeniyle öğrenme şansımız da olmadı.

 

Yılda 3-4 kez görüşmeye gidebildik. Görüşmelerimiz mesafe nedeniyle sıklıkla gerçekleşemiyor. Ailede engelli bireyler var ve mesafe nedeniyle hiçbir görüşe katılamadılar.

Sevk talebi burada hapishane olmadığı gerekçesiyle yapılamadı.

 

En önemli husus sevk esnasında dosyası hakkında yanıltıcı soruların sorulması olmuştur. Bu sorularla psikolojik baskı yapılmıştır.

 

Tansiyon ve bel fıtığı hastasıdır. Sevk esnasında bir özel bir önlem alınmamıştır.

 

Uzak mesafe nedeniyle ne görüş sıklığı ne görüntülü iletişim de sesli iletişim konusunda herhangi bir ayrıcalık tanınmamıştır. Görüşlerde herhangi bir hak tanınmamaktadır. 07.08.2024 tarihinde yapılan açık aile görüşünde yaklaşık 1 saat kadar geç görüşüldüğü ve görüşme süresi bitmeden görüşe son verilmiştir. Bu da yaklaşık 10 dk bir görüş kaybına neden olmuştur. 4 yetişkin sınırı olması nedeniyle tüm aile bireyleri aynı anda görüşememektedir.

 

Görüş ve iletişin konusunda hakları ihlal edilmiştir.

 

  1. Altıncı Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

 

Yakınım Yargılaması Diyarbakır DGM mahkemesinde yapıldı. Hukuksuz bir biçimde 125. Maddeden ceza aldı. 30 yılı aşkın süredir cezaevinde. Ceza süresi bitmesine rağmen idarenin pişmanlık dayatması kaynaklı çıkışı sürekli erteleniyor. Yaklaşık 1,5 yıldır tahliyesi 3 aylık periyotlarla erteleniyor.

 

Urfa merkezde yaşıyoruz. Babam şu an Yozgat T Tipi Cezaevinde kalıyor.

 

Kendi rızasıyla gitmedi. Sürgün gitti.

 

Hukuki anlamda çok destek olamıyoruz. Öncelikle uzak olması avukat gidişlerini zorluyor.

 

Babamın cezaevinde yaşadığı sorunlarda telefonla bizim aracılığımızla avukatlara bilgi verebiliyor.

 

Yargı süreci biti AİHM’e başvuru yapacağız. Ek olarak şartlı salıverilme hakkı elinden alınıyor. Buna karşılık yaptığımız tüm itirazlara ret cevabı geliyor

 

Telefonla ve görüşlerde yaşadığı sorunlar hakkında bilgi veriliyor.

 

Şu ana kadar 4 farklı ceza evinde kaldı. Hukuki süreç yaşanmadı

 

Cezaevindeki disiplin cezaları tebliğ edilmiyor. Hukuki süreçlerde sorun yaşıyoruz. İletişim ve yolun çok uzak olması nedeniyle hukuki destek çok sunamıyoruz.

 

Ziyaret sayımız değişken. Bazen yılda bir kez ziyaret edebiliyoruz

 

Sevk öncesi veya sonrasında sevkle ilgili bilgilendirme olmadı.

 

Babamın yaşadığı yere sevk talebi uzun   yıllardır var. Fakat sonuçsuz kalıyor

 

Sevk değişiminde cezaevi girişinde çıplak arama dayatılmış

 

Babam 4 farklı ceza evinde kaldı. Adıyaman, Bursa, Elbistan ve Yozgat’ta kaldı.

Cezaevi koğuşunda tam emin olmamakla beraber her koğuşta 8 mahpus kalıyor

 

Babamın bir takım sağlık sorunları var. Fakat ne seviyede olduğu konusunda sağlıklı bir bilgi alamıyoruz.

 

Sevke dair herhangi bir bilgi babamla veya bizimle paylaşılmadı.ani bir kararla sürgün edildi

 

Aile ve avukattan uzak olduğu için sağlanan bir hak yok. Haftalık telefon görüşmesi dışında herhangi bir iletişimimiz yok. Aylık açık görüşlerde de görüşme süresi kısa olduğundan kaynaklı sağlıklı bir görüşme olmuyor.

 

İletişim ihlali var. Görüntülü görüşme olacaktı sağlanmadı. Şartlı salıverme ve denetimli serbestlik yasasından çeşitli bahanelerle yararlanılmadı

 

  1. Yedinci Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

Yakınım Erzincan Yüksek Güvenlikli Cezaevinde kalmaktadır. Urfa merkezde yaşıyoruz. Şu anki cezaevine rıza dışı nakil edildi. Açık veya kapalı görüşlere gitmek zor oluyor. Otobüsle gidilince sadece belirli saatlerde otobüs mevcut. Görüş saatine en yakın saatin otobüsüyle gitmek için saat 15.30 otobüsle gitmek gerekiyor ve varış saati 05.00 ve bu saatte de şehir için otobüsler çalışmayıp en az 2 saat durakta beklemek lazım ayrıca şehir içi otobüslerde cezaevine saat başı gidiyor eğer bir aksilik olursa otobüsü kaçırırsak cezaevi görüşüne yetişemeyip görüşü kaçırma durumu var. Özel araçla gitmek istersek yollar çok bozuk çok fazla virajlı yaşadığımız kentin yolları virajlı olmadığı için hele de virajlar dağlık alanda olmadığı için Erzincan yolu bizlere çok gelmektedir ve kaza yapma olasılığı çok fazla. Ayrıca görüşe gittiğimizde yol uzak ve bozuk olduğu için tutuklumuzun aklı bizlerde kalıyor bir sonraki telefon görüşüne bu durumu düşünüyor (telefon araması 15 günde bir defa)

 

Yollar kışta karlı ve buzlu olduğu için kış aylarında gidemiyoruz ve Erzincan ve Tunceli’de kış uzun sürdüğü için sadece yaz aylarında gidebiliyoruz ve bazen disiplin cezalarını gerekçe göstererek görüşün iptal olduğunu öğreniyoruz. Toplamda yılda 3-5 defa gidebiliyoruz.

 

Avukatlarla iletişim sağlayamıyor. İletişim olmadığı için dosyanın durumu cezaevindeki hak ihlalleri ile ilgili bilgi veremiyor.

 

Dosyada karar verilmeden önce birçok hâkim savcı heyeti değişti. Birkaç heyet tahliye ve beraat isterken son heyet ceza verdi. Ağırlaştırılmış müebbet cezası aldı.  Ayrıca verilen cezalarla birlikte 78 yıl ceza aldı şu an dosya anayasa mahkemesinde.

 

Yaşadığı sorun/hak ihlalleri hakkında sadece telefon araması ve görüş günlerine gittiğimizde bilgi alabiliyoruz. Hak kaybı ve ihlaller var.

 

5 cezaevine sevk durumu gerçekleşti. Hukuki süreçlere başvurduk fakat cezaevlerinin doluluk durumunu gerekçe göstererek ret yanıtı verildi. (Hilvan cezaevinde doluluk durumu azdır birçok tutukluyu sevk edecek yere sahiptir.)

 

Urfa E Tipi, Osmaniye T Tipi, Hilvan T Tipi, Erzincan T Tipi, Erzincan Yüksek Güvenlikli Cezaevlerine sevk edildi. 5 cezaevine sevk gerçekleşti.

 

Cezaevindeki disiplin cezaları bizlere tebliğ edilmiyor. Telefon arama günlerinde aramadığı zaman bizler cezaevini arayıp öğreniyoruz. Ayrıca görüşlerden önce bizler cezaeviyle iletişime geçip disiplin cezası var mı idareye soruyoruz.

 

Sevk öncesi veya sonrasında sevkle ilgili bilgilendirme olmadı.  Osmaniye. Hilvan ve Erzincan T Tipi Cezaevine sevk edildiği zaman mektup yazdı o şekilde öğrenebildik. Yüksek güvenlikliye sevk edildiği zaman ise biz eski cezaevini aradık Yakınımın yüksek güvenlikli cezaevine sevk edildi bilgisini verdiler. Sevk veya nakil gerekçeleri bize bildirilmiyor.

 

Sevk prosedürü işletilmedi. Bir gün gardiyanlar gelip Semih hazırlan farklı bir cezaevine sevk edileceksin demişler.

 

Urfa’ya sevk talebi var.   Hilvan T Tipi Cezaevine sevk edilmesi için birçok defa gerek bizler gerekte tutuklunun kendisi dilekçeler vermesine rağmen sevk işlemi gerçekleşmedi.

 

Sevk durumunda tüm eşyaları verilmemişti sonradan koğuş arkadaşları kargo yoluyla gönderdiler.

 

Eşyalarının gönderilmesinde sorun yaşadı, gönderildiği yerde kendi hastalığından kaynaklı nefes alışverişlerinde zorlanmaktadır. 11 saat yola maruz kaldı. Yol boyunca yemek içme ihtiyacı karşılanmadı.

 

Hilvan’da 20 kişilik koğuştaydı Erzincan’da 15 kişilik koğuşa sevk edildi. Sonra tek kişilik koğuşa yerleştirildi.

 

Yakınım hastadır.  Nefes alışverişinde zorluk yaşadığı için ameliyat olmuştu biz ameliyat ile ilgili gerekli evrakları alıp cezaevine bildirmemize rağmen değişen bir şey olmadı ve bulunduğu cezaevinin yanında plastik fabrikası var çok yoğun toz bulunmaktadır ve haliyle tutuklumuz orada çok etkileniyor, nefes alıp vermekte birçok zaman zorluk çekmektedir.

 

Aile ve avukattan uzak olduğu için sağlanan bir hak sağlama işlevi olmadı.

 

Amcamın hakları konusunda ailesiyle görüşmeler minimum hale getirildi, sağlığıyla oynandı, toplumdan soyutlandı, işkence kötü muameleye maruz bırakıldı, tecrit altında bırakıldı,

 

Hilvan’da 20 kişilik koğuştaydı Erzincan’da 15 kişilik koğuşa sevk edildi. Sonra tek kişilik koğuşa yerleştirildi.

 

Urfa’daki birçok tutuklu ve hükümlünün sevk edildiğini duydum. Genel olarak Erzincan, Adana’ya sevk edildiklerimi duydum.

 

  1.  Sekizinci Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

Hapishanede üç farklı yakınım bulunmaktadır.

Birinci yakınım Hilvan’da Adana 1 No’lu cezaevine Nakledildi. Urfa Suruç’ta yaşıyoruz.

 

Bulunduğu Cezaevinde Kendi Rızasıyla bulunmuyor. Doktorlarca 2 yıl Ömür biçilen hastadır Ağır hasta olduğu için hukuki süreç yaşamıyor tedavi olması gerekiyor

 

Avukat ile iletişim sağlayabiliyor. Dosya anayasa mahkemesinde süreç devam ediyor ediyor.

 

Hapishanede yaşanan hak ihlalleri konusunda aynı hapishane de bulunan yakınlarım tarafından haber alıyoruz.

 

Şanlıurfa T1 Kapalı Cezaevinden Suluca Yüksek Güvenlik Cezaevine nakledildi. Herhangi hukuki bir sürece başvurmadık

 

Yakınım ağır hasta olduğu için tedavi edilmiyor. En ağır disiplin cezası veriliyor ve revire çıktığında ağzını aç demesi adeta küçümseme anlamına geliyor 

 

Hükümlülerimiz 5 kişidir bu duruma babam da dahil ailemiz kalabalık ve aracımız yok maddi durumumuz da yoktur görüşlere çok zor gidiyoruz. Sevk Öncesi veya Sonrasında Sevkle İlgili Bilgilendirme olmadı. Sadece sürgün edildiğinde yeni cezaevinden bilgi verdi. Sevk veya Nakil Gerekçeleri bildirilmedi.  Kapasite bahane ediliyor. Sevk sırasında İşkence veya kötü muamele yaşadığını bilmiyoruz ama babamın bir korku içinde sevk edildiğini biliyoruz yolda giderken bana işkence yaparlar korkusu yaşıyordu eşyaları buzdolabı verilmedi sadece televizyon gönderildi cezaevinden

 

Şimdiye kadar Adana ve Şanlıurfa cezaevlerinde kaldı. Tekli odada kalıyor. Ağır hasta beyin erimesi yaşıyor unutkanlık sinir krizi şiddetli baş ağrısı tedavisi yapılmıyor kullandığı ilaçlar verilmiyor

 

Sevk öncesi çok hastayı tedavi edilmiyordu sevk sonrası kullandığı ilaçlar bitmiş olduğu için şu an üst üste kriz geçiriyor şiddetli baş ağrısı yaşıyor.

 

Uzak Olduğu İçin Sağlanan Bir Hak yok. Görüntülü arama yok 15 günde bir telefon hakkı ayda bir kapalı ve açık görüş ekstra hak verilmiyor

 

Tedavi Hakkı ihlal edildi ve halen de ihlal edilmektedir. İki yakınım daha nakil edildi. Hiçbirinin nakil talebi yoktu

 

 

İkinci Yakınım da Diyarbakır 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevindedir. Kendi rızası dışında sevk oldu.

 

Cezaevinde hukuki süreç hakkında şunu söylemek isterim tutuklandığı zaman ağır işkencelere maruz kalmıştır. Ve şu anda işkenceden kalma kalıcı hastalıklar yaşıyor. En büyük hak kaybı tedavi olmamasıdır.

 

Avukatlarımızla iletişim halindeyiz.  Yargılama sürecimiz devam ediyor.  2 ağırlaştırılmış müebbet cezası var.

 

Şanlıurfa t1 kapalı cezaevinden Diyarbakır 1 No’lu YGC sevk edildi başvurduğumuz hukuki süreçler sonuçsuz kaldı. Cezaevinde bulunan disiplin cezaları bize ve avukata tebliğ edilmiyor.

 

Bizim beş hükümlümüz vardır. Rize ve Adana’da. Bu illere her ay mecburi görüşlere gitmek zorundayız. Geniş aile olduğumuz için kalabalık gidiyoruz. Aracımız yoktur uzak illere sevk edilmesiyle beraber maddi sıkıntı yaşıyoruz. Yaşadıkları işkenceden dolayı psikolojik olarak destek olmalıyız ailemizle bağlılığımız son derece yüksektir. Her ay görüşlere mecburi gitmekteyiz.

 

Sevk öncesi veya sonrasında sevkle ilgili herhangi bir bilgilendirme almadık. Gerekçe disiplin cezası dediler. Bize bilgi verilmedi ama amcama öyle söylenmiş.

 

Birçok kez sevk talebi verdi ama sonuçsuz kaldı.

 

Urfa cezaevinden Diyarbakır cezaevine giderken zaten disiplin cezası aldığı için sevk edildi. Yolda giderken işkenceye maruz kalmıştır ve Diyarbakır cezaevinde aylarca işkenceye maruz yaşadı aylarca hücrede kaldı. Sonrasında yüzü maskeli kişiler ansızın içeri girip darp ediyordu. Eşyaları verilmedi.

 

Toplamda iki cezaevinde kaldı. Şanlıurfa T1 Kapalı Cezaevi Diyarbakır 1 No’lu YGC cezaevlerinde kaldı.

 

Uzun yıllar Diyarbakır cezaevinde kaldığı için birçok arkadaşı koğuşta kalıyordu. 5 ayda bir koğuşu değişiyordu.

 

Sevk sırasında hastalığı için herhangi bir önlem alınmadı. Kalp sıkışması, eklem ağrısı ve göğüs kafesi ağrısı yaşıyordu.

 

Ekstra herhangi bir hak tanınmıyor. Görüşleri 15 günde bir açık ve kapalı olarak telefon görüşmesi dahil.

En büyük hak ihlali işkence edilerek ifade alınması ve düzenli tedavi edilmemesidir.

Tekli koğuşta kalıyor. Cezasından dolayı.

2018 yılında tutuklanan Yakınım en ağır işkencelere maruz kalmıştır. 15 gün boyunca elektrik verme, taciz, tecavüz, insan dışkısı yedirme. İnsanlık vicdanına sığmaz işkenceler ve ifade alınması. Size sormak istiyorum işkence altında alınan ifadeler kabul olur mu. Sonrasında sevk edildiği cezaevinde aylarca işkence yapılması tehdit, taciz, tecavüz düşünemediğiniz her şey acımasız işkenceler …

 

Üçüncü Yakınımda Suluca 1 No’lu yüksek güvenlikli kapalı cezaevine kendi rızası dışında sürgün oldu.

 

Cezaevinde hukuki süreç hakkında bunu söylemek isterim. Tutuklandığı zaman ağır işkencelere maruz kalmıştır ve şu anda işkenceden kalma kalıcı hastalıklar yaşıyor. En büyük hak kaybı tedavi olmamasıdır.

 

Avukatlarımızla iletişim halindeyiz.  Yargılanma süreci devam ediyor. Dosyamız anayasa mahkemesinde süreç oldukça geç ilerliyor. 28 yıl ceza aldı.

 

Adana’ya sevk olduktan sonra hukuki süreçlere başvurmadık.

 

Cezaevindeki disiplin cezaları bize ve avukata tebliğ edilmiyor.

 

Bizim 5 hükümlümüz vardır. Diyarbakır. Rize, Adana. Bu illere her ay mecburi olarak gitmek zorundayız. Geniş aile olduğumuz için kalabalık gidiyoruz. Arabamız yok. Uzak illere sevk edilmesiyle beraber maddi zorluk çekiyoruz. Yaşadıkları işkenceden dolayı hükümlülerimize psikolojik destek vermeliyiz. Görüşlere mümkün olduğunca ayda bir gidiyoruz.

 

Sevk öncesi veya sonrasında sevkle ilgili herhangi bir bilgilendirme olmadı. Günler sonra kendimiz cezaevini aradık ve öğrendik. Gerekçe bize bildirilmedi. Keyfi bir uygulamaydı kendi rızası dışında sevk edildiği için prosedürün nasıl işlediğini bilmiyoruz. Yeni sevk olduğu için Urfa cezaevine sevk talebinde bulunmadı.

 

Sevk durumu aniden olmuştur. Sevk sırasında işkence ya da kötü muamele yapıldı mı bilmiyoruz. Bize söylemiyorlar amcam belki tehdit de edilmiştir. Bu durumu sorgulamak gerek amcamın sağlık sorunları baş ağrısı (işkenceden kaynaklı) mide yanması, eklem ağrısı yaşıyordu. Sevk sırasında kötü muamele yapılmışsa eğer bu durum sağlık sorunlarına daha da etkisi olur.

 

Şanlıurfa T1 ve T2 Cezaevi Suluca 1 No’lu Yüksek Güvenlikli cezaevlerinde kaldı şimdiye kadar.

 

Cezası 28 yıl olmasına rağmen tekli koğuşta kalıyor. Cezası müebbet ya da ağırlaştırılmış müebbet değil. Tekli koğuşta kalması adaletsizliktir.

 

Sevk sırasında hastalığı için herhangi bir önlem alınmadı. Önceden bulunduğu cezaevinden tedavi edilmeden sevk edilmiştir.

 

Ekstra bir hak tanınmıyor. Görüntülü görüşme yoktur. Sadece ayda bir açık görüş 3 kapalı görüş.

 

Tedavi hakkı ihlal edildi ve en önemlisi insanlık hakkı ihlal edildi. İşkence altında ifade alma.

 

Tüm koğuşlar tekli odalardır. Önceki cezaevinde koğuşlarda 15-28 kişi bulunuyordu.

 

Babam ve amcalarım Adana suluca cezaevine sevk edildi. Yalnız hepsi tekli koğuşlara alındı.

 

  1. Dokuzuncu Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

 

Yakınım cezaevindedir. Urfa Suruç’ta yasıyoruz. Yakınım Antalya cezaevindedir.  Kendi Rızasıyla Antalya da değildir. Hukuki Zorluklar yaşıyor Antalya da olduğu için.  Avukat ile iletişim sağlayamıyor.

 

Maddi nedenlerden dolayı yılda bir kez ziyaret edebiliyoruz. Sevk Öncesi veya Sonrasında Sevkle İlgili Bilgilendirme olmadı. Kapasite bahane ediliyor. Urfa’ya nakil talebinde hiçbir sonuç yok

Uzak Olduğu İçin Sağlanan Bir Hak yok. Görüntülü arama yok

 

  1. Onuncu Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

 

Yakınım cezaevindedir. Urfa Suruç’ta yaşıyoruz. Tekirdağ cezaevindedir yakınım. Sevk kendi iradesi dışında oldu. Şu an hukuki zorluklar yasıyor. Avukat ile iletişim sağlayamıyor. 7 tane sevk gerçekleşti başvurduk başvurular sonuçsuz kaldı.

Cezaevindeki Disiplin Cezaları Tebliğ edilmiyor buna yönelik sorunlar yaşıyoruz

Ağır sağlık sorunlarından dolayı sevk edildiği Tekirdağ hapishanesine 7 yıldır ziyarete gidemiyorum.

 

Sevk Öncesi veya Sonrasında Sevkle İlgili Bilgilendirme olmadı. Sevk Prosedürü işletilmiyor. Çünkü hiçbir aşamada bilgilendirilmiyoruz

Urfa’ya sevk talebi var ama hiçbir sonuç yok defalarca annesinin sağlık raporlarını sunduk buna rağmen sevk talebimiz kabul edilmedi.

 

Sevkler apar topar yapılıyor kelepçeli ve küçük bir rengin içinde ihtiyaçları karşılanmadan sevk ediliyor

 

Şu ana kadar Diyarbakır, Giresun, Adıyaman, Sincan, Karabük, Osmaniye, Tekirdağ cezaevlerinde kaldı.

Uzak Olduğu İçin Sağlanan Bir Hak yok. Görüntülü arama yok haftada bir gün telefon ve kapalı ziyaret onun dışında ayda bir açık ziyaret gerçekleşiyor

Koğuşunda Bulunan Kişilerden Neredeyse tamamının ailesi il dışında

 

 

  1. On birinci Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

  Yakınım Kırşehir cezaevindedir. Urfa Suruç’ta yaşıyoruz. Kendi rızası dışında Kırşehir’dedir. Avukat ile iletişim sağlayamıyor. Disiplin cezaları Tebliğler yapılmıyor

 

Maddi nedenlerden dolayı birkaç kez sadece ziyaret edebiliyoruz. Sevk Öncesi veya Sonrasında Sevkle İlgili Bilgilendirme olmadı. Kapasite bahane ediliyor.

 

Ağır koşullarda sevkleri gerçekleştiriliyor. Urfa Sevk edilme talebi var ama hiçbir sonuç yok. Şimdiye kadar 7 sevk gerçekleşti yapılan sevk başvuruları talepleri de reddedildi

Yakınımın sağlık sorunları var.

Uzak Olduğu İçin Sağlanan Bir Hak yok. Görüntülü arama yok ziyaretleri sık yapamıyoruz herhangi bir ayrıcalık tanınmıyor

Koğuşunda Bulunan Kişilerden Birçok kişinin ailesi il dışındaymış

 

  1. On ikinci Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

 

Yakınım Burdur Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu cezaevindedir. Ailece Şanlıurfa/Suruç ilçesinde yasıyoruz.  Kendi rızası dışında sevk oldu.

Hükümlü olduğundan hukuki bir sorunu yok. Fakat ceza sadece iki celsede bitirildi. Zaten burada hukuksuzluk yaşanmıştır.

Avukatı yok. Bundan dolayı bir görüşme olmuyor.

Yaşadığı sorun hakkında pek bir bilgimiz yok. Bilemiyoruz. Ya sürgün edildi ya da apar topar götürüldü.

 Yedi (7) cezaevi değiştirildi. Hiçbiri kendi isteğiyle olmadı. Hatay, Adana, Van, Bitlis, Diyarbakır, Bandırma, Burdur, bir tek Diyarbakır kendi isteğiyle oldu. Diğerleri sürgün edildi.

Disiplin cezaları tebliğ edilmiyor. Farklı yerlerde dezavantajları yaşıyoruz. Uzak olduğundan gidip gelmekte zorlanıyoruz.

Yılda bir – iki kez ziyarete gidebiliyoruz. Uzak olduğundan ve maddi sorunlardan dolayı.

Sevkleri kendi rızasıyla olmadı. Sevk öncesi veya sonrasında sevkle ilgili bilgilendirme hiç olmadı. Apar topar götürüldü. Sevk için hiçbir gerekçe yok. Bildirim yok. Urfa için sürekli talebi oluyor. Ama ret ediliyor.

Şimdi tek kişilik koğuşlarda kalıyor. Hastalığı var. Fakat önlem alınıp alınmadığını bilmiyorum.

Görüntülü telefon talebi gerçekleşmedi. Ancak haftalık on dakikalık telefon görüşmesi oluyor.

Başta yargılama hakkı ihlal edildi. Çünkü iki celsede davası sonuçlandı. Müebbet ceza verildi ve cezaevinden cezaevine dolaştırıldı işte hak ihlali.

Tek kişilik koğuşta kalıyor. Geldiği yerde (3) kişilik koğuşta kalıyordu.

 

  1. On Üçüncü Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

Gözaltına alınıp Urfa Hilvan cezaevinden sürgün edilip Erzincan cezaevine sürgün edilmiştir. Şanlıurfa/Suruç’ta yaşıyoruz. 2 sefer ziyaret edebildik. Uzak olduğundan dolayı maddi durumu yok, araç yok. Sevk gerekçesi bildirilmedi.

 

  1.  On Dördüncü Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

Suruç’ta yaşıyorum. Birinci Konya Ereğli Yüksek Güvenlikli Cezaevi, İkinci Yakınım İse Erzincan Yüksek Güvenlikli Cezaevinde kalmaktadır. Kendi rızaları dışında sürgün edildiler. Uzak olduğu için ziyaret edemiyoruz. Hukuki süreci hiç takip edemiyoruz.

Avukatımız yok. Hilvan’dan Erzincan’a ve Konya Ereğli’ye sevk edildi. Hukuki süreçlere başvurmadık.

 

Ziyaret edemiyoruz. Uzaklık – maddi zorluk gibi nedenlerden. Sevk kendi rızalarıyla olmadı. Sevk öncesi veya sonrasında sevkle ilgili bilgilendirme olmadı. Sevk talebi yok. Akıbetini bilmiyoruz.

 

İkinci Yakınım Hilvan – Erzincan ve Birinci Yakınım İse Hatay – Tarsus – Kahramanmaraş- Konya cezaevlerinde bulundular.

 

Uzak olduğu için sağlanan bir hak yok. Sadece telefonda haftada bir 10 dakika görüşüyoruz.

 

 

  1. On Beşinci Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

 

Yakınım Giresun L Tipi Ceza İnfaz Kurumu dedir. Şanlıurfa/Suruç ilçesine yasıyoruz. Kendi rızası dışında Giresun’dadır.

Görüşler zor; olmuyor, uzak şehirde anne babası görüşe gidemiyor, gönderilen kitap, mektup, eşya geç veriliyor.

Çok zor avukatla iletişim sağlıyor.

Üç ay görüş, telefon olmuyor. Haftada olan telefon görüşü, telefonları bozuk olduğu için iletişim sağlanamıyor.

4 cezaevi değiştirdi. Hukuki süreçlere başvurmadık. Avukatlara disiplin cezaları tebliğ etmiyor. Uzaklık nedeniyle görüşlere gidemiyoruz. Yılda 2 kez ziyaret edebiliyoruz. Uzak olduğu için anne babası yaşlı olduğu için gidemiyor.

 Sevkleri kendi rızasıyla olmadı.  Zorla ve her cezaevi değiştiğinde ceza alıyor. Sevk öncesi veya sonrasında sevkle ilgili bilgilendirme olmadı. Kendisi arayıp söyledi geç bir sürede. Sevkte gerekçe yok. Bize bildirilmiyor. Bize bilgi verilmedi. Sevk talebi var ama akıbeti belli değil.

Sevkleri sadece kaldırılıp başka cezaevine götürüldü gittiği cezaevinden çok uzun zaman sonra haberimiz oldu. Eski koğuş arkadaşlarının aileleri tarafından haberdar edildik.

Nakillerde eşyaları, kitapları, mektupları verilmiyor.

Batman Cezaevi – Malatya Cezaevi – Trabzon Cezaevi – Giresun Cezaevlerinde kaldı.

Hastalığı var. Astım hastalığı var ve götürüldüğü cezaevi Giresun’da baya nemli ve hava şartları iyi değil onun sağlığı için önlem alınmadı. Sağlık sorunları nedeniyle nemli bölgelere götürülmemeli ama özellikle Karadeniz bölgesine nemin fazla olduğu bölgelere götürüldü.

Uzak olduğu için sağlanan herhangi bir hak yok, ekstra bir hak yok. Görüntülü görüşmeye izin vermiyorlar.

Koğuşunda 18 kişi kalıyor. Hepsi il dışında. Farklı şehirlerde yaşıyor.

 

  1. On Altıncı Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

 

 

Şanlıurfa/Suruç’ta yaşıyoruz. Yakınım Bolu cezaevindedir. Bu cezaevine nakli rızası dışındadır.

Avukat iletişimi yok. Yaşadığı sorunlar görüşlerde ve telefonla öğreniyoruz.

5 defa sevk oldu. Hukuki süreçlere başvurmadık.

Disiplin cezaları avukata tebliğ edilmiyor.

Yılda   3-5 kere ziyaret edebiliyoruz.

Sevk öncesi veya sonrasında sevkle ilgili bilgilendirme olmadı. Gerekçe bize bildirilmedi.

Urfa sevk talebi kabul edilmiyor.

Uzak olduğu için sağlanan bir hak yok.

 

  1. On Yedinci Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

Şanlıurfa/Suruç’ta yaşıyorum. Yakınım Erzincan cezaevinde kalıyor. Devamlı disiplin cezasına maruz kalıyor. Cezası az bir zaman kaldığı için cezasını uzatmak için disipline veriliyor. Toplam 30 yıla yakındır cezaevinde bulunuyor.

Kendi iradesi dışında Erzincan’a nakil oldu. Disiplinlerle karşı karşıya kalıyor. Hukuksuz bir şekilde maruz kalıyor. İletişim sağlayamıyor avukatlarla.

Disiplin yargılaması var. Erzincan ceza hakimliğine olan dosyasıyla devam ediyor.

Yaşadığı sorunlarda kendisiyle görüş günlerinde bilgi alıyoruz. Hak kaybı kelimeler saymaya yetmez.

10 kadar cezaevine. Farklı cezaevlerine sevk edildi.

Disiplin cezası avukata ve bize tebliğ edilmiyor. Farklı yerlere sevk edildiği için gidiş gelişlerimiz bizi çok etkiliyor.

Yılda 7-8 arası ziyaret ediyoruz. Maddi kaynaklardan dolayı ziyarete fazla gidemiyoruz.

Sevk edildiği cezaevini arayarak sevk edildiği yeri öğrendik. Sevk ve nakiller hakkında bilgi edinemiyoruz. Gerekçeyi de bilmiyoruz.

Yakın olması ailesinin maddi durumu olmadığından yakın cezaevlerine nakil edilmesi istenmiştir.

Sevk sonrasında eşyaları verilmedi. Hak ihlalleri var. Tek oda hücre şeklinde odalarda kalıyor.

Yaklaşık 8 ile 10 arası cezaevinde kaldı. Diyarbakır – Elbistan – Maraş – Giresun – Şanlıurfa – Siverek – Hilvan – Adıyaman – Akçakale – Erzincan.

Erzincan’da tek odalı hücre tipi odada kalıyor.

Tansiyon hastası – şeker hastası. Sevk sırasında hastalığına önlem alınmadı.

Uzak olduğu için sağlanan herhangi bir hak sağlanmıyor.

Cezası tamamlandığı halde özgür bırakılmıyor.

 

  1. On Sekizinci Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

Yakınım 12 yıldır cezaevinde. 2017’den beri tekli hücrede kalıyor. Şu an Ankara Sincan 2 No’lu Yüksek Güvenliklide tek başına kalıyor. Şanlıurfa/Suruç’ta yaşıyoruz. Kendi rızası dışında bu cezaevindedir.

 

Gidip gelmekte zorluk çekiyoruz. Meddi ve manevi yönden. Ben kanser hastası olduğum için gidiş-gelişlerde çok zorlanıyorum.

 

Uzak olduğu için avukatlar görüşe gidemiyor.

 

Yaşadığı sorunlar vardır. Telefon görüşmelerinde dile getiremiyor ancak yılda bir ziyaretine gittiğimizde görüşlerde anlatıyor.

 

5 farklı cezaevine isteği dışında sürgün edildi.

 

 Disiplin cezaları tebliğ edilmiyor.

 

Yılda bir kez gidebiliyoruz. Hem hastalığımdan dolayı hem de maddi imkansızlıklardan dolayı ve yol çok uzun olduğundan dolayı gidemiyoruz.

 

Sevk öncesi veya sonrasında bilgilendirme olmuyor. Ancak gittiği yerde kendisi arıyor. Gerekçeler bildirilmiyor.

 

Nakil olarak götürüldüğü yerde kendisine ait eşyalar verilmiyor. Van F Tipi – Muş E Tipi – Erzincan T Tipi – Kırıkkale Cezaevi – Sincan 2 No’lu toplam 5 cezaevinden kaldı. Şimdi tekli hücrede tek başına kalıyor

Sevklerde nereye götürüleceğine dair bilgi verilmiyor. Aileye bilgilendirilmesine izin verilmiyor. Kendisine ait hiçbir eşyası kendisine geri verilmiyor. Yenisinin alınmasını istiyorlar.

Uzak olduğu için ekstra herhangi bir haktan faydalanmıyoruz. Görüş süreleri kısıtlanıyor. İstediği yayın organlarına izin verilmiyor.

 

  1. On Dokuzuncu Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

Yakınım dört farklı cezaevine sürgün edildi. Sırasıyla Hilvan – Giresun Espiye – Tarsus – İzmir şu anda 10 yıl ceza aldığı dosyanın yargılaması devam ediyor.  Sürgün olduğu cezaevine girişte çıplak arama dayatılıp, darp edildi. Şahsi eşyaları keyfi bir şekilde verilmedi.

 

Şanlıurfa/Suruç’ta yasıyoruz. Yakınım İzmir /Şakran’ dadır.   İzmir’e rızası dışında sürgün edildi.

 

Yaşadığımız bölgeden uzak olduğu için hiçbir hukuki destek alamıyor. Avukat iletişimi yok. Ne esas dava ne de aldığı disiplin (keyfi cezalar) cezaları için hukuki yardım alamıyor. Bu nedenle keyfi cezalara maruz kalıyor. Şanlıurfa Ağır Ceza’da yargılaması var.

 

Yaşadığı sorunlarda bilgi alamıyoruz. Haftalık telefon görüşmesinde aktarınca öğreniyoruz. Şu anda İzmir cezaevi yazdığı mektup nedeniyle 11 gün hücre cezası verdi. İnfaz hakimliği sürecinde ama takip eden avukat yok.

 

4 ayrı cezaevine sürgün edildi. Hukuki başvuru yapıldı. Savcılık tarafından takipsizlik verildi. Disiplin cezaları tebliğ edilmiyor. Bölge dışındaki cezaevlerinde olduğu için hukuki destek sunamıyoruz.

Uzak mesafe olduğu için ziyaretlere gidemiyoruz. Nedeni de maddi yetersizlik ve annemizin sağlık sorunları olduğu için gidemiyoruz.

Rızası dışında sürgün ediliyor yakınım. Sevk öncesi veya sonrasında bilgilendirme yapılmıyor.  Sabah saat 4-5’te mazgaldan sevk olduğunu ve hemen hazırlanmasını bildiriyorlar. Sevk veya nakil gerekçeleri bilmiyoruz. Bize de bildirmiyor sevk talebi var. Talebi reddediliyor. Gerekçe sevk istediği cezaevi kapasitesinin dolu olduğudur.

 

İşkence ve kötü muamele sevk edilirken sevk esnasında ve sevk olduğu kurumda gördü. Sevk yapan kurumda eşyaları ringe alınmıyor. Sevk esnasında kelepçeli ve hiçbir insani ihtiyacı karşılanmıyor. Sevk olduğu kurumda da çıplak arama ve darp yaşadı.

 

Şanlıurfa E Tipi, Şanlıurfa 1 No’lu T Tipi, Espiye L Tipi Giresun, Tarsus 2 No’lu T Tipi, İzmir 1 No’lu T Tipi Şakran cezaevlerinde kaldı.

 

İzmir’de 12 kişiyle kalıyor.  Yerde yatan mahpuslar var.

 

Sevk sonrasında eşyalarının verilmemesi, kelepçeli yolculuk ve temel ihtiyaçlarının karşılanmaması, psikolojik baskı, çıplak arama, eşyalarının tahrip edilmesi.

 

Ekstra sağlanan bir hak yok. Kazanılmış haklarda son dönemlerde cezaevi idaresi tarafından gasp ediliyor.

Savunma hakkı, yaşam hakkı, ailesiyle iletişim hakkı, süreli-süresiz yayınlardan yararlanma hakkı ihlal ediliyor.

İzmirde12 mahpuslar kalıyor.  Hepsi de sürgün edilmiştir. Hiçbiri kendi isteğiyle gitmedi.

 

 

  1. Yirminci Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

Şanlıurfa/Suruç’ta yaşıyoruz. Yakınım Adana suluca 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevindedir. Kendi rızası dışında sevk edildi. Sevk öncesi veya sonrasında herhangi bir bilgilendirme almadık, günler sonra kendimiz cezaevini aradık. Sevk gerekçesi bize bildirilmedi. Keyfi bir uygulamaydı. Kendi rızası dışında sevk edildiği için prosedürün nasıl işlediğini bilmiyoruz. Suluca ’ya yeni sevk olduğu için Urfa cezaevine sevk talebinde bulunmadı. Hukuki süreçlere başvurmadık.

Şimdiye kadar Şanlıurfa T1 Kapalı Cezaevi – Suluca YGC 1 No’lu Cezaevlerinde kaldı.

 

Cezaevinde hukuki süreç hakkında şunu söylemek isterim. Tutuklandığı zaman ağır işkencelere maruz kalmıştır. Şu anda işkenceden kalma kalıcı hastalıklar yaşıyor. En büyük kaybı tedavi olmamasıdır.

 

Avukatlarımızla iletişim halindeyiz.  Yargılanma süreci devam ediyor. Dosyamız anayasa mahkemesinde. Süreç oldukça geç ilerliyor. 28 yıl ceza aldı. Cezaevindeki disiplin cezaları bize ve avukata tebliğ edilmiyor.

 

Bizim beş hükümlümüz var. Diyarbakır, Rize, Adana. Bu illerde her ay mecburi olarak görüşlere gitmek zorundayız. Geniş aile olduğumuz için kalabalık gidiyoruz. Arabamız yok. Uzak illere sevk edilmesiyle beraber maddi olarak zorluk çekiyoruz. Yaşadıkları işkenceden dolayı hükümlülerimize psikolojik destek vermeliyiz. Görüşlere mümkün olduğunca ayda bir gidiyoruz.

 

Eşim sevk öncesi sağlık sorunları yaşıyordu. İşkenceden dolayı baş ağrısı ve eklem ağrısı çekiyordu. Bunun dışında mide rahatsızlığı, diş ağrısı ve hemoroit hastalığı. Bu durum böyle olmasına rağmen sevk edilmiştir. Tedavi olmadan kendi isteği dışında sevk edildi. Suluca cezaevine giderken yolda işkence vs. Yapıldığını bilmiyoruz. Bize söylediği kadarıyla ‘’biz rahat bir şekilde geldik’’. Ne kadar doğru bilemiyoruz. Eşyaları verildi.

Cezası 28 yıl olmasına rağmen tekli koğuşta kalıyor. Yakınımın cezası ağırlaştırılmış müebbet değil tekli koğuşta kalması adaletsizliktir.

 

Sevk sırasında hastalığı için herhangi bir önlem alınmadı. Önceden bulunduğu cezaevinden tedavi edilmeden sevk edilmiştir.

Uzak olması hasebiyle ekstra hak tanınmıyor. Görüntülü görüşme yok. Sadece ayda bir açık görüş ve 3 kapalı görüş.

 

Tedavi hakkı ihlal edildi ve en önemlisi insanlık hakkı ihlal edildi. İşkence altında ifadesi alındı.

 

 Önceki cezaevinde koğuşlarda 15-28 kişi kalıyordu. Bulunduğu koğuş tekli odalardır. Sevk edildiği yerde yakınlarıyla yan koğuşlarda tekli kalıyorlar. Yakınım akrabalarıyla beraber sevk edildi. Yalnız hepsi tekli koğuşlarda.

 

Yakınım 2018 yılında ağır işkencelere maruz kaldı. İşkence de zorla ifadeleri alındı ve zorla imzalatıldı. Bu insanlık vicdanına sığmaz.

 

  1. Yirmi Birinci Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

 

2019 yılında haziran ayında evimize yapılan baskınla gözaltına alındı. Yakınım tutuklandı. Yaklaşık 5 yıla kadar Hilvan T2 cezaevinde kalıyordu. 2024 nisan ayında Erzincan Yüksek Güvenlikli cezaevine sürgün edildiğini öğrendik. Cezaevini arayıp nedenini sorduk. Hiçbir şekilde bilgi verilmedi. Babamla görüştüğümüzde 20 arkadaşla birlikte sürgün edildiğini ve hiçbir gerekçe sunmadıklarını söyledi. Şu an bulunduğu cezaevinde tekli koğuşta kalıyor ve havalandırma 1 saat ağırlaştırılmış değil fakat tecrit şeklinde ilerliyor. Sevk başvurusu hem biz hem babam yaptı fakat başvuru reddedildi. Şu an hala Erzincan Yüksek Güvenlikli Cezaevinde kalıyor.

 

Urfa’da yaşıyoruz. Uzaklıktan dolayı yeteri kadar görüş yapamıyoruz. Annemin fıtık ve ayağında protez olduğundan uzun yola çıkamıyor. Avukatımız Urfa’da bu sebeple sürgün olduğundan beri avukat görüşü yapamıyor.  Yargıtaydaki cezası onandı şu an anayasa mahkemesi başvurusu devam ediyor.

 

Sürgün edildiğinden 3 gün sonra biz eski cezaevinden bir arkadaşın ailesinden öğrendik. Şu an cezası müebbet değil fakat uygulama bu yönde her türlü hakkı engelleniyor. İlk defa nakil gerçekleşti. CİMER’e yazdık babam da başvuru yaptı fakat olumlu sonuçlanmadı.

Disiplin cezası bildiğim yok fakat Hilvan’da bir kez oldu bize ve avukata bildirilmedi.

 

Hilvan’da kaldığı sürece her ay gidiyorduk fakat şu an uzaklaştığı için 6 ayda 2 kez gidebildik.

 

Sevk öncesi veya sonrasında sevkle ilgili bilgilendirme olmadı. Gerekçe bildirilmedi. Urfaya sevk talebi reddedildi.

 

Hilvan’da 17 kişi kalıyorlardı Erzincan’da tek kalıyor.

 

Babam yaşlı ve belli rahatsızlıkları var. Sevk sürecinden hiçbir şekilde haberdar olmadık.

 

Uzak olduğu için sağlanan bir hak yok. Uzak olması ve aile bireylerinin uzun yola gitmeye engel sağlık sorunları(raporlu) olduğundan görüş hakkı fiili olarak engelli.

 

22-Yirmi İkinci Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

 

2012 tarihinde tutuklanıp İzmir F Tipi Cezaevine ardından Menemen ardından Tekirdağ F Tipi cezaevine gönderildi. Şu an tek kişilik hücrede tutuluyor. 3 kez ağırlaştırılmış ceza verildi. Urfa-Ceylanpınar’da yaşıyoruz. Yakınım Tekirdağ 2 No’lu F tipindedir. Kendi rızası dışına bu cezaevine sevk edildi. Bu süreçte İletişim ve görüş sıkıntısı yaşıyoruz. Cezası kesinleştiği için avukatlık bir durum gerekmiyor. Tek kişilik hücrede kalması, Etkinliklere çıkmaması revir, hastane gibi durumlarda mağdur ediliyor. Sürgün edildiğinden 3 gün sonra biz eski cezaevinden bir arkadaşın ailesinden öğrendik. Şu an cezası müebbet değil fakat uygulama bu yönde her türlü hakkı engelleniyor. 3 cezaevi değiştirdi hukuki herhangi bir sürece başvurusu yapılmadı.

Disiplin cezalarında Herhangi bir bilgi verilmiyor. Mesafenin uzak olmasından dolayı görüşlere gitmekte sıkıntı yaşıyoruz. Yılda bir kez zor imkanlarla ziyaret edebiliyoruz.

Urfaya nakil Talep edildi ama her seferinde ret edildi. 

Sevk sırasında zorlama ve eşyaların verilmemesi gibi sorunlar yaşadı. İzmir 2 No’lu F Tipi, Menemen T Tipi, Tekirdağ 2 No’lu F Tipi cezaevlerinde kaldı. Sevk edilmeden önceki koğuşunda 20 kişi. Şimdiki cezaevinde tek kişilik hücrede.

Migren, göz hastalıkları ve bel fıtığı var. Sevk esnasında önlem alınmadı. Yeni nakil olduğu yerde Eşyaları verilmedi ve kötü muameleye maruz kaldı.

Ekstra sağlanan Herhangi bir hak yok. Hiçbir konuda maddi hak tanınmadı.

 

 

23-Yirmi Üçüncü Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

2018 yılında tutuklandıktan sonra Urfa T tipi cezaevine sonra 2022 yılında Yozgat cezaevine sürgün edildi. Toplamda 23 yıl 8 ay ceza verilip cezası onaylanmış.  Urfa- Ceylanpınar’da yaşıyoruz. Yakınım Yozgat’a Sürgün edildi. Cezası onaylandı. Hukuki süreci bitti.  Avukat şu an gitmiyor.  Cezaevindeki sorunlarda Kendisinden bilgi alıyoruz. Urfa T Tipi ve Yozgat T Tipi cezaevlerinde kaldı. Disiplin cezaları bize ve avukata Tebliğ edilmiyor

Maddi imkanların olmamasından dolayı Yılda 1 kez ziyarete gidebiliyoruz.

Sevk Öncesi veya Sonrasında Sevkle İlgili Bilgi verilmedi. Urfaya Sevk talebi oldu ama ret edildi.

Sürgün sırasında işkence ve zorlama oldu.   Eşyaları da verilmedi.

Şimdi bulunduğu cezaevinde 15 kişi kalıyorlar.

Uzak olduğu için Herhangi bir hak yardımı yapılmıyor. Ekstra bir hak verilmiyor.

 

  1.  Yirmi Dördüncü Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

2016 yılında Mardin’de tutuklandı. Yaklaşık 6 yıl Mardin cezaevinde kaldı. Toplam cezası 17 yıldır. Şu an Elâzığ T Tipi kapalı cezaevinde. Bir arkadaşla aynı koğuşta kalıyor.

Urfa- Ceylanpınar’da yaşıyoruz.  Mardin T Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevinden 1 No’lu T Tipi Elâzığ Cezaevi Sürgün edildi yakınım.

Cezası onandığı için herhangi bir hukuki süreç yok. Onaylanan cezasından dolayı avukatlık bir durum olmadığından dolayı iletişim sağlanmıyor. Etkinlik, revir, hastane gibi sıkıntılar yaşadığını biliyoruz. Cezalar tebliğ edilmiyor mesafenin çok olmasından kaynaklı görüşlere gitmekte sıkıntı yaşıyoruz.

Maddi imkanlardan dolayı her ay gidemiyoruz. Bazen 4 ayda bir gitme imkânı buluyoruz.

Sevk Öncesi veya Sonrasında Sevkle İlgili Bilgilendirme olmadı.  Sürgün oldu. Gerekçe bildirilmedi. Sürgün sırasında zorluklara maruz bırakıldı. Şahsi eşyaları verilmedi. Zorluklara maruz bırakıldı. Varis, göz hastalıkları vardı. Sevk esnasında herhangi bir önlem alınmadı.

Urfa cezaevi için Talepte bulundu fakat her defasında talep ret edildi.

Mardin cezaevinde 10 arkadaşları vardı şu anda bulunduğu cezaevinde iki arkadaş kalıyorlar.

Uzak Olduğu için Herhangi bir hak sağlanmıyor.

 

  1. Yirmi Beşinci Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

2018 Ceylanpınar’da tutuklandı Hilvan cezaevine gönderildi 6 yıl orda kaldı. Adana suluca T tipi cezaevine gönderildi. Hilvan cezaevinden Adana yüksek güvenlikli 1 No’lu T tipi cezaevine sürgün gönderildi. Toplamda 23 yıl 6 ay verildi cezası onaylandı.

Urfa- Ceylanpınar yaşıyoruz. Yakınım Adana Suluca Cezaevine Sürgün edildi. Cezası onandığı için herhangi bir hukuki süreç yok. Avukat şu an gitmiyor.   Spor, etkinlik, revir, hastanede sorunlar yaşıyor.

Cezalar tebliğ edilmiyor.  Mesafenin uzak olmasından kaynaklı sorun yaşıyoruz. Yılda bir kez gidebiliyoruz. Çocukların maddi imkânı kısıtlı olmasından zorluk çekiyorlar.

Sevk Öncesi veya Sonrasında Sevkle İlgili Herhangi bir bilgilendirme olmadı.  Sürgün olduğundan dolayı gerekçe konusunda bilgi verilmedi. Sürgün sırasında Eşyaların verilmemesi ve zor koşullar ile karşılaştı.

Urfaya nakil Talep edildi ama talep ret ile karşılık buldu.

Şimdi Tek kişilik hücrede kalıyor. Urfa’da 15 kişi kalıyorlardı.

Uzak Olduğu İçin Herhangi bir hak verilmiyor

 

  1. Yirmi Altıncı Mahpus Yakını ile Yapılan Görüşme:

2016 Mayıs ayında tutuklandı. Hilvan Cezaevinden Diyarbakır Yüksek Güvenlikli 1 No’lu T Tipi Cezaevine sürgün gönderildi. Sürgün esnasında zorlama olduğundan mağdur edildi. Şahsi eşyaları verilmedi. Sürgün ile ilgili bize herhangi bir bilgi verilmedi. Cezası ağırlaştırılmış müebbet olarak onandı. Şu an tek kişilik hücrede tutulmakta.

Urfa- Ceylanpınar’da yasıyoruz. Diyarbakır 1 No’lu Cezaevine sürgün edildi Yakınım.

Herhangi bir avukat görüşü olmuyor.

Maddi imkanlar olmadığından yılda 1 kez ziyaret edebiliyoruz.

Sevk Öncesi veya Sonrasında Sevkle İlgili Bilgi verilmedi. Sürgünden sonra Eşyaları verilmedi.

Urfaya sevki Talep edildi ama olumsuz cevap verildi.

Spor, revir hastane vb. sorunlar yasıyor.

14.AVUKATLARLA YAPILAN GÖRÜŞMELER

 

  1. Mahmut Tutal’ın Avukatı Mustafa Vefa ile Yapılan Görüşme;

Urfa’da yaşıyorum. Müvekkilde Urfalıdır. Müvekkil Urfa cezaevinden Erzincan Yüksek Güvenlikli Ceza Evine nakledilmiştir.

Urfa T tipi kapalı cezaevindeyken ayda bir gidiyordum. Şu an Erzincan’da olması nedeniyle gidemiyorum.

Müvekkil Kendi rızası dışında gönderildi. Sevk ile ilgili Hiçbir şekilde bilgi verilmedi. Müvekkilin ailesi ziyaret için cezaevine gidince orada olmadığı söylendi ve kendi çabalarımızla hangi cezaevinde olduğunu bulduk.

Sevk edildiği günden beri dilekçe ile hem ailesinin yaşadığı hem de yargılamalarının sürdüğü şehir olan Urfa iline sevk talebi var. Fakat olumlu bir cevap alamadık.

Yapılan sevkler zorla yapıldığı için müvekkili zorla sevk ediyorlar ve ister istemez hak ihlali meydana geliyor. Uzun bir yolculuğa elleri kelepçeli olarak havasız bir şekilde ring aracıyla çıkıyor. Sevk süresince yemek ve diğer ihtiyaçlar karşılanmıyor.

Müvekkilin yaşadığı sorun ve hak ihlalleri konusunda Tüm süreç boyunca neredeyse hiç iletişime geçemiyoruz. Bu da birçok yasal sürenin kaçmasına neden oluyor. Hali hazırda devam eden dosyalar ve hak ihlalleri başvurularında zorlanıyoruz. AYM ve AİHM başvurusunu yapmamız gerekiyor ve bunu müvekkil ile birlikte hazırlık yapmadan yapmak zorunda kalıyoruz.

Müvekkilin dosyaları Urfa ilinde ve yargılamalar devam ediyor. Dava günlerinde SEGBİS ile bağlanmaya çalışıyor fakat sağlıklı bir savunma sürecini işletemiyoruz. Uzak olması nedeniyle de savunma için hazırlık yapamıyoruz.

Vekaletnamem olmasına rağmen disiplin cezaları bana tebliğ edilmiyor. Haftada bir telefon görüşünde ailesine bilgi veriyor ve ailesi disiplin cezaları ile ilgili bilgiyi bana aktarıyor. Müvekkilin farklı yerde olması sebebiyle bu cezalara itiraz sürecimiz de sağlıklı olmuyor. Bazen müvekkilin iletişim cezası alması halinde başka disiplin cezalarından hiç haberimiz olmuyor ve müvekkil kendi çabasıyla bu cezalara itiraz etmek zorunda kalıyor.

Öncelikle Sevk irade dışında gerçekleşmiş. Bulunduğu cezaevinden sevk edilen müvekkil ile ailesinin oturduğu şehir arasında 480 km mesafe var. Ekonomik durum bakımından ailesi için ciddi sorunlar yaşanmakta ve aile ile iletişim tamamen engellenmektedir.

Aynı zamanda müvekkilin savunma ve adil yargılanma hakkı ihlal edilmektedir. Devam eden dosyalarının duruşmalarına katılmamaktadır. Avukat hakkından faydalanamamaktadır.

 

 

  1. Baran Karak ve Serkan Bali’nin Avukatı Nahide Polat Arslan ile Yapılan Görüşme:

Urfa’da yaşıyorum. Müvekkillerde Urfa da yaşıyor.

Baran Karak ve Serkan Bali Şanlıurfa 1 No’lu T Tipi Cezaevinden Erzincan Yüksek Güvenlikli Cezaevine sevk edilmişlerdir.

Urfa’da Ayda iki kere ziyaret ediyordum. Şimdi ziyaret edemiyorum.

Müvekkillerim rızaları alınmadan sevkleri yapıldı sevkler hakkında öncesinde veya sonrasında bilgilendirme olmadı. Yakınları tarafından arandım sonrasında cezaevine gittiğimde sevk yapıldığını öğrendim. Müvekkilimizin neden sevk edildiği, hangi cezaevine sevk edileceği ne kendisine ne ailesine ne de tarafımıza bildirilmedi.

Aile Urfa cezaevine sevk talebinde bulunmuş. Ancak akıbeti konusunda bir bilgi yok.

Müvekkillerimiz haksız bir şekilde Erzincan cezaevine götürülmüştür. Hangi cezaevine götürüldüğü bilgisi dahi tarafımıza verilmek istenmemiştir. Nereye götürüldüğünü sorduğumuzda bilmiyoruz denmiştir. Sonradan Erzincan cezaevine götürüldüğünü öğrendik. Yaklaşık iki aydır müvekkillerimiz tutukludur. Daha henüz duruşmaya dahi çıkarılmadan sürgün edilmişlerdir. Müvekkilimizle iletişim kuramadığımız için savunma hakkımız kısıtlanmıştır. Yine müvekkiller duruşma günü SEGBİS ile dinleneceğinden kendi mahkemesinde kendini ifade etme hakkı da sınırlandırılmıştır.

Müvekkiller ilk defa sevk edildi. Cezaevi idaresinden sevk gerekçesini sormamıza rağmen herhangi bir cevap verilmedi.

Müvekkille görüşemediğimiz için savunma hakkı kısıtlanmakta ve dosya ile ilgili görüşme sağlayamamaktayız. Hukuki süreçleri ilerletmekte sorun yaşıyoruz.

Müvekkilin cezaevi süreci ile ilgili herhangi bir dişiliği cezası tebliği yapılmıyor.

Müvekkil sevk edildiği esnada koğuşunda 16 kişi vardı. Müvekkille birlikte bir kişi daha koğuşundan sevk edildi. Sevkten sonra koğuşta 14 kişi kaldı.

Müvekkilimiz haksız bir şekilde Erzincan cezaevine sürgün edilmiştir. Müvekkilimizin hangi cezaevine götürüldüğü bilgisi dahi tarafımıza verilmek istenmemiştir. Nereye götürüldüğünü sorduğumuzda bilmiyoruz denmiştir. Sonradan Erzincan cezaevine götürüldüğünü öğrendik. Yaklaşık iki aydır müvekkilimiz tutukludur. Daha henüz duruşmaya dahi çıkarılmadan sürgün edilmiştir. Müvekkilimizle iletişim kuramadığımız için savunma hakkımız kısıtlanmıştır. Yine müvekkil duruşma günü SEGBİS ile dinleneceğinden kendi mahkemesinde kendini ifade etme hakkı da sınırlandırılmıştır. Ailesi müvekkille görüşememektedir. Erzincan’a gerek avukat olarak gerekse de aile olarak gitmek zor olduğundan müvekkille görüşme hakkı sınırlandırılmıştır.

 

 

  1. Baran Karak’ın Avukatı Gökhan Dayık ile Yapılan Görüşme:

Urfa’da yaşıyorum. Müvekkilimiz Baran Karak Urfa T-1 Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan Erzincan Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna rızası dışında sevk edildi.  Bu sevk işlemi biz avukat ve ailelere bildirilmemiş olup herhangi bir bilgilendirme de yapılmamıştır. Şu an Erzincan Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunmaktadır. Bu ayın (temmuz) 25’inde duruşması var ve henüz görüşme yapamadık. Uzakta bulunması hem biz avukatların müvekkille yeteri kadar görüşüp savunmasına yardımcı olmak noktasında sıkıntı yaşamaktayız hem de müvekkilin ailesi uzaklıktan kaynaklı cezaevi ziyaret haklarını kullanma noktasında sıkıntılar yaşamaktadır. Hem zaman hem de maddi külfet olarak avukat ve aileleri zorlamaktadır. Mahkemeden Müvekkilin duruşmaya bizzat getirilip savunmasının alınması için talebimiz oldu ancak buna ilişkin henüz bir karar verilmiş değildir.

 

  1. Makbule Sünger’in Avukatı İbrahim Halil Öyke ile Yapılan Görüşme:

Müvekkil Makbule Sünger ve ailesi dersim ilinde yaşamaktadır. Yargılaması ise Urfa ilinde yapılmaktadır. Kendisi İzmir Kadın Kapalı Cezaevi İnfaz Kurumundadır.

Ziyaretine gidemiyorum. Uzak şehirde olduğu için yol masrafları oldukça yüksek bu sebeple müvekkilimi ziyaret edemiyorum. Bulunduğu şehirde sadece hapishane ziyareti yapmak için avukat tutma zorunda kaldık.

Kendi rızasıyla sevk olmadı. Sevk Öncesi veya Sonrasında bilgi verilmedi. Sevkten sonra müvekkil ailesini arayıp bilgi verdi.

Sevk Talebi var. Ancak talep ret oldu.

Hapishane ziyareti için ayrıca avukat tutmak zorunda kaldı bu durumda daha fazla para ödeme durumu oldu. Ayrıca ailesinin yaşadığı şehir olan dersim ilinden İzmir iline sevki oldu. İki şehir arasındaki mesafe oldukça uzak ve ulaşım imkanları kısıtlı. Bu sebeple aile ziyaretleri de yapılamıyor. Müvekkil ve ailesi daha fazla avukat ücreti ödediği için mülkiyet hakkı ihlal edilmiştir. Ayrıca aile ziyaretleri yapılamadığından aile hayatına saygı hakkı da ihlal edilmiştir. Müvekkilin yargılaması Urfa ilinde yapılmaktadır. Kendisi ise İzmir kapalı kadın cik’te tutulmaktadır. Uzak ilde olduğu için duruşmalara doğrudan katılamamaktadır. Bu sebeple adil yargılanma hakkı ve savunma hakkı ihlal edilmiştir.

 

  1. Selami Çiftçi, Lokman Ayebe, Emin Güler, Ali Beki, Hüseyin Muhammed ve Enver Kanmaz ’ın Avukatı Ayşe Şehriban Demirel ile Yapılan Görüşme:

Avukatlık mesleğini icra etmekteyim. Urfa’da çalışmakta ve ikamet etmekteyim.

Birçok müvekkilim sevk ve nakil edildi.  Urfa 1 No’lu T Tipi hapishanesinde; Selami Çiftçi Lokman Ayebe bulunmaktaydı.  Selami Çiftçi Konya/Ereğli Yüksek Güvenlik Hapishanesine, Lokman Ayebe Aksaray T Tipi Kaplı Hapishanesi sevk edildi.

Urfa 2 No’lu T Tipi Kapalı Hapishanede bulunan müvekkillerim engelli ve ağır hastalığı olan Emin Güler Erzincan L Tipi Kapalı Hapishanesine, Ali Beki, Hüseyin Muhammed ve Enver Kanmaz Erzincan Yüksek Güvenlik Hapishane ’ye sevk edildi.

Müvekkillerimi sürgün olduklarından bu yana ziyaret edemiyorum. Urfa’ya uzak şehirler olması, iş hayatı ve yaşam koşullarından kaynaklı ziyaret etme durumum zorlaşmaktadır.

Hiçbiri kendi rızası nakil olmadı. Çoğu zaten ailesinden çok uzaktaydı bulundukları yere alışmaya başlamış ve aileleri beni avukat olarak tutmuştu. Bu nedenle ilgilenmek daha rahat olmaktaydı. Ancak cezaevi idaresi kendi rızaları olmadan koşullar da oluşmadan hukuka aykırı bir şekilde sürgün etmiştir.

Sevk Öncesi veya Sonrasında Bilgilendirme idare tarafından tarafıma hiçbir şekilde yapılmadı. Aynı koğuşta bulunan mahpusların ailelerine haber vermesi üzerinden veya görüşmeye gittiğimde olmadığını anlamaktayız. Urfa 1 ve 2 No’lu T Tipi Kapalı Hapishaneleri idaresi ne kişin ailesine ne de avukatlarına sürgün öncesinde bilgi vermemektedir. Sonrasında sürgün olduğu bilgisi farklı şekilde ulaşınca idareye sorup nereye gönderildiği bilgisini alabilmekteyiz.

Sevk taleplerimiz bulunmakta. Çoğu uzun zamandır cezaevinde olduğu için daha önce ailelerine yakın hapishanelere başvuruları sonuçsuz kalması ve sonuç alınmayacağı düşüncesi ile talep etmekten artık vazgeçmiş durumdadır.

Nakilde sonra aynı koğuşta bulunan müvekkillerimizden veya ailelerden aldığımız bilgiye göre bir gün önceden veya gece yarısı sevk haberi verildiği kişinin ailesi ve avukatına bilgi verme imkânı tanınmadığı, yakın zamanda sürgün edilen %94 engeli bulunan müvekkilim Emin Güler insani olmayan ve durumu gözetilmeyen koşullarda götürüldüğü, uzun yolculuklarda müvekkillerin ihtiyaçları yeteri kadar karşılanmadığı aktarılmıştır. 

Daha sonra ziyaret gerçekleştirebilene kadar aynı koğuşta bulunan müvekkillerimizden veya ailelerden bilgi almaktayız. Müvekkilin iletişim gerçekleşemediğinden dolayı hukuki süreçlerini takip etme ve sorunlarından haberdar olmak zorlaşmaktadır. Bu da müvekkilin avukattan faydalanma hakkı gibi birçok hakkını ihlal etmektedir.

Sürgün olduğu şehirde bulunan meslektaşlar üzerinden hukuki süreçlerle ilgilenmeye çalışmaktayız. Birebir ziyaret gerçekleştiremediğimden savunma hakkımı kullanamamaktayım. Haberdar olmam zorlaşmaktadır. Bilgi alışverişi zor olduğundan devam eden hukuki süreçlerini takip edememekteyim.

Disiplin cezaları tebliğ edilmektedir. Kendisi ile görüşebilirsem öyle bilgim olmakta veya ailesinden bilgi almaktayım. Başka yerde olması yaşadığını problemlerin hukuki takibini yapmak zorlaşmaktadır.

Müvekkiller sevk süreçlerinde kötü muamele ile karşılaşmaktadır. Bulunduğu cezaevinden çıkarken ve sevk olduğu cezaevine girerken çıplak aramaya varan uygulamalar ile karşılaşmaktadır. Yine sevk sırasında su ve yemek gibi temel ihtiyaçlar yeterince karşılanmamaktadır. Hastalıkları sağlık durumları görmezden gelinmektedir. Erzincan Yüksek Güvenlikli Hapishanesinin koşulları sürgün edilen %94 engeli bulunan müvekkilim Emin Güler açısından uygun olmamasına rağmen bu hapishaneye götürülmüştür.  İnsani olmayan ve durumu gözetilmeyen koşullarda sevk yapılmıştır.

 

 

  1. İzzet Karadağ’ın Avukatı Yusuf Özperçin ile Yapılan Görüşme:

 

İzzet Karadağ müvekkilim var. Müvekkil Adıyaman ili merkezinde yaşamaktadır. Benim ofisimde Adıyaman’dadır. Şimdi Şanlıurfa Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 2 No’lu T Tipi Cezaevinde tutukludur.

Görüş esnasında giriş çıkışlar dahil olmak üzere iletişim ve ulaşım konusunda yasal prosedür uygun ilerlememektedir. Bu tür sorunlar yaşanmaktadır.

Şu an için avukat iletişimi sorunu bulunmamaktadır.

Hali hazırda hakkında Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığında yürütülen bir soruşturma mevcut olup, 8 aydır tutukludur. SEGBİS’le duruşmalara katılım sağlamakta.  Uzun yargılama nedeniyle adil yargılanma hakkı ihlal edilmektedir.

Mesafe nedeniyle ancak avukat görüşü esnasında kendisinden bilgi almaktayız bunun dışında bilgi almak mümkün değildir.

Sadece bir kez sevk gerçekleşti. Herhangi bir hukuki süreç başlatılmadı. Sevk ile ilgili bilgilendirme olmadı.  Sevk gerekçesi bulunduğumuz kentte hapishane olmaması olarak gösterildi. Sevk talebi burada hapishane olmadığı gerekçesiyle yapılamadı.

Herhangi bir disiplin cezası tebliğ edilmedi. Farklı bir yerde olması nedeniyle öğrenme şansımız da olmadı. Aile herhangi bir disiplin cezası tebliği edilmedi.

Aile yılda 3-4 kez görüşmeye gidebilmektedir. Görüşmelerin mesafe nedeniyle sıklıkla gerçekleşmediğini biliyoruz. Bende yılda 12-15 kez ziyarete gidebiliyorum.

Sevk sürecinde kendisine dosyası hakkında yanıltıcı sorular sorulduğunu biliyoruz. Bu sorularla psikolojik baskı yapılmıştır. Bunun dışında tespit ettiğimiz bir sorun olmadı.

Uzak mesafe nedeniyle ne görüş sıklığı ne görüntülü iletişim ne de sesli iletişim konusunda herhangi bir ayrıcalık tanınmamıştır. Görüşlerde herhangi bir hak tanınmamaktadır. 07.08.2024 tarihinde yapılan açık aile görüşünde yaklaşık 1 saat kadar geç görüşüldüğü ve görüşme süresi bitmeden görüşe son verilmiştir. Bu da yaklaşık 10 dk bir görüş kaybına neden olmuştur. 4 yetişkin sınırı olması nedeniyle tüm aile bireyleri aynı anda görüşememektedir.

Görüş ve iletişin konusunda hakları ihlal edilmiştir.

Hali hazırda bulunduğu koğuşta kendisiyle birlikte 23 kişi kalmaktadır.

Koğuşunda bulunan kişilerden ailesi il dışında olan   4 kişinin olduğunu biliyorum. Bunlar, Yusuf Yorulmaz, Zeynel Karakaş, Botan Alper ve Mahmut Elçi olduğunu biliyorum. Bunların da aileleri Adıyaman ilinde yaşamaktadırlar.

 

 

  1. Zeynal Karakaş’ın Avukatı Yusuf Özperçin ile Yapılan Görüşme:

 

Tutuklama kararı sonrasında bulunduğu kentin dışında bir ile hapishaneye götürülmüştür. Burada iletişim ve görüş ihlalleri yaşamıştır.

Ailesi Adıyaman il merkezinde Kömür Beldesinde yaşıyor. Müvekkil Şanlıurfa Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 2 No’lu T Tipi Cezaevindedir.

Görüş esnasında giriş çıkışlar dahil olmak üzere iletişim ve ulaşım konusunda yasal prosedür uygun ilerlememektedir. Bu tür sorunlar yaşanmaktadır.

Mesafe nedeniyle ancak avukat görüşü esnasında kendisinden bilgi almaktayız bunun dışında bilgi almak mümkün değildir. Şu an için avukat iletişimi sorunu bulunmamaktadır.

Hali hazırda hakkında Adıyaman Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hüküm kurulmuş ve ceza kesinleşmiştir. Duruşmalara SEGBİS ile katılım sağlanmıştır. Adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir. Örgüt üyeliğinden 7 yıl 6 ay cezası bulunmaktadır.

Herhangi bir disiplin cezası tebliğ edilmedi. Farklı bir yerde olması nedeniyle öğrenme şansımız da olmadı. Aileye herhangi bir disiplin cezası tebliği edilmedi.

Aile yılda 3-4 kez görüşmeye gidebilmektedir. Görüşmelerin mesafe nedeniyle sıklıkla gerçekleşmediğini biliyoruz.  Ben ise yılda 12-15 kez gidebilmekteyim.

Nakil kendi rızasıyla olmadı.  Sevk ile ilgili bilgilendirme olmadı. Sevk gerekçesi bulunduğumuz kentte hapishane olmaması olarak gösterildi.  Sevk talebi burada hapishane olmadığı gerekçesiyle yapılamadı.

Sevk sürecinde kendisine dosyası hakkında yanıltıcı sorular sorulduğunu biliyoruz. Bu sorularla psikolojik baskı yapılmıştır. Bunun dışında tespit ettiğimiz bir sorun olmadı.

Şanlıurfa Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 2 No’lu T Tipi Cezaevi dışında başka bir yere sevki olmadı.

Bildiğimiz bir hastalığı yoktur.

Uzak mesafe nedeniyle ne görüş sıklığı ne görüntülü iletişim ne de sesli iletişim konusunda herhangi bir ayrıcalık tanınmamıştır. Görüşlerde herhangi bir hak tanınmamaktadır. 07.08.2024 tarihinde yapılan açık aile görüşünde yaklaşık 1 saat kadar geç görüşüldüğü ve görüşme süresi bitmeden görüşe son verilmiştir. Bu da yaklaşık 10 dk bir görüş kaybına neden olmuştur. 4 yetişkin sınırı olması nedeniyle tüm aile bireyleri aynı anda görüşememektedir.

Görüş ve iletişin konusunda hakları ihlal edilmiştir.

Hali hazırda bulunduğu koğuşta kendisiyle birlikte 23 kişi kalmaktadır.

Müvekkilin koğuşunda bulunan kişilerden ailesi il dışında olan   4 kişinin olduğunu biliyorum. Bunlar, Yusuf Yorulmaz, İzzet Karadağ, Botan Alper ve Mahmut Elçi olduğunu biliyorum. Bunların da aileleri Adıyaman ilinde yaşamaktadırlar.

 

 

 

  1. Botan Alper’in Avukatı Yusuf Özperçin ile Yapılan Görüşme:

Tutuklama kararı sonrasında bulunduğu kentin dışında bir ile hapishaneye götürülmüştür. Burada iletişim ve görüş ihlalleri yaşamıştır. Ailesi Adıyaman il merkezinde yaşamaktadır müvekkil Şanlıurfa Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 2 No’lu T Tipi Cezaevindedir.

Görüş esnasında giriş çıkışlar dahil olmak üzere iletişim ve ulaşım konusunda yasal prosedür uygun ilerlememektedir. Bu tür sorunlar yaşanmaktadır.

Şu an için avukat iletişimi sorunu bulunmamaktadır.

Hali hazırda hakkında Kars Ağır Ceza Mahkemelerince verilmiş olan bir mahkûmiyet kararı olup dosyası kesinleşmiştir. 6 yıl 3 ay örgüt üyeliği cezası vardır.  Mesafe nedeniyle ancak avukat görüşü esnasında kendisinden bilgi almaktayız bunun dışında bilgi almak mümkün değildir.

Sadece bir kez sevk gerçekleşti. Herhangi bir hukuki süreç başlatılmadı

Hayır herhangi bir disiplin cezası tebliğ edilmedi. Farklı bir yerde olması nedeniyle öğrenme şansımız da olmadı. Aile herhangi bir disiplin cezası tebliği edilmedi.

Aile yılda 3-4 kez görüşmeye gidebilmektedir. Görüşmelerin mesafe nedeniyle sıklıkla gerçekleşmediğini biliyoruz. Ben ise yılda 12-15 kez gidebiliyorum.

Sevk ile ilgili bilgilendirme olmadı.  Sevk gerekçesi bulunduğumuz kentte hapishane olmaması olarak gösterildi.  Sevk talebi burada hapishane olmadığı gerekçesiyle yapılamadı.

Sevk sürecinde kendisine dosyası hakkında yanıltıcı sorular sorulduğunu biliyoruz. Bunun dışında tespit ettiğimiz bir sorun olmadı. Toplam bir cezaevinde bulundu.

Bildiğimiz bir hastalığı yoktur.

Uzak mesafe nedeniyle ne görüş sıklığı ne görüntülü iletişim ne de sesli iletişim konusunda herhangi bir ayrıcalık tanınmamıştır. Görüşlerde herhangi bir hak tanınmamaktadır. 07.08.2024 tarihinde yapılan açık aile görüşünde yaklaşık 1 saat kadar geç görüşüldüğü ve görüşme süresi bitmeden görüşe son verilmiştir. Bu da yaklaşık 10 dk bir görüş kaybına neden olmuştur. 4 yetişkin sınırı olması nedeniyle tüm aile bireyleri aynı anda görüşememektedir.

Görüş ve iletişin konusunda hakları ihlal edilmiştir. Hali hazırda bulunduğu koğuşta kendisiyle birlikte 23 kişi kalmaktadır. Müvekkilin koğuşunda bulunan kişilerden ailesi il dışında olan 4 kişinin olduğunu biliyorum. Bunlar, Yusuf Yorulmaz, Zeynal Karakaş, İzzet Karadağ ve Mahmut Elçi olduğunu biliyorum. Bunların da aileleri Adıyaman ilinde yaşamaktadırlar.

 

  1. Khlel Khlel, Mehmet Kasım Arslan, Ömer Arslan, Fevzi Arslan ve Mehmet Haşim Arslan Avukatı Eyüp Sabri Tinaş ile Yapılan Görüşme:

 

Müvekkillerim Khlel Khlel, Mehmet Kasım Arslan, Ömer Arslan, Fevzi Arslan ve Mehmet Haşim Arslan’dır. Urfa’da avukatlık yapıyorum.

Khlel Khlel yabancıdır. Ailesi Urfa’da ikamet etmektedir. Şu an Rize L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundadır. 

Mehmet Kasım Arslan Suruçludur. Ailesi Suruç’ta yaşamaktadır.  Şu an Diyarbakır 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundadır.

Ömer Arslan Suruçludur.  Ailesi Suruç’ta yaşamaktadır.  Şimdi Suluca 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundadır.

Fevzi Arslan Suruçludur. Ailesi Suruç’ta yaşamaktadır.  Suluca 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundadır.

Mehmet Haşim Arslan Suruçludur. Ailesi Suruç’ta yaşamaktadır.  Suluca 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundadır.

Müvekkiller kendi rızaları dışında şu anki cezaevlerinde bulunuyorlar. Ayrıca tek kişilik odalarda bulunmaktadırlar.

Fevzi Arslan ve kardeşleri 18.10.2018 tarihte Şanlıurfa Suruç istikametine beraberinde seyir halinde oldukları bir sırada araçları durdurularak gözaltına alınmışlardır. 30.10.2018 tarihine kadar 11 gün gözaltında tutulmuşlar bu sürede baskı ve işkence görmüşlerdir.  Başvurucuların 19.10.2018 ila 30.10.2018 tarihleri arasında gözaltında tutulduğu Şanlıurfa emniyet müdürlüğü tem şubesinde maruz kaldıkları Avrupa insan hakları sözleşmesinin işkence kötü muameleyi düzenleyen 3. Maddesinde yer alan tanımları tamamen karşılayan insanlık dışı işkence ve kötü muameledir. Başvurucuların bu sürede burada kendilerine uygulanan işkence ve kötü muamelelerle karar verme süreç ve şekilleri baskı altına alınmak istenmiştir ki Avrupa insan hakları sözleşmesinin (AİHS) 3. Maddesinde verilen işkence tanımı tam olarak budur. İşkenceden dolayı suç duyurusunda bulunmuş ancak takipsizlik kararı verilmiştir. Yine diğer başvurucu kardeşler içinde geçerlidir.

Fevzi Arslan gözaltında işkenceye maruz kaldığını, ifadesinin işkence altında alındığını, elleri ve kolları bağlı olarak kendisine elektrik verildiğini, başında bir cisim ile defalarca vurulduğunu, kaburgalarında kırıklar belirtmesine rağmen gerekli tedaviler ve gerekli araştırmalar yapılmamıştır. Fevzi Arslan gözaltı süreci içerisinde işkenceye uğramış, hatta bu işkenceden dolayı beyin kanaması yaşamıştır. Beyin kanaması nedeniyle beyninde küçülmeler oluşmuştur. Fevzi Arslan’ın uygun koşullarda tedavi edilmesi gerekirken tek kişilik odalarda kalmaktadır. Fevzi Arslan kişisel ihtiyaçlarını dahi yapamamaktadır. Bir an önce başvurucunun tahliye edilerek sağlığına kavuşması için tedavi koşulları sağlanarak tedavi işlemlerinin başlaması gerekir.  Fevzi Arslan tedavi koşullarının sağlanması için tahliye edilmesi gerekir. Fevzi Arslan Şanlıurfa 1 No’lu T Tipi Cezaevinden Suluca 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sürgün edilmiştir. Bu durum ailesini görmesine engel olunmaktadır. Bu durum aile birliği ve bütünlüğünü korumasına aykırıdır.  Müvekkilin hem sağlık hem aile hem de hukuk konusunda desteğe erişmesine engel olunmaktadır.

Ömer Arslan da Şanlıurfa 1 No’lu T Tipi Cezaevinden Suluca 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sürgün edilmiştir. Ömer Arslan gözaltında işkenceye maruz kalmıştır. Sürgüne gönderilmeleri aile birliği ve bütünlüğünü korumasına aykırıdır.

Mehmet Haşim Arslan da Şanlıurfa 1 No’lu t tipi cezaevinden suluca 1 No’lu yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumuna sürgün edilmiştir. Mehmet Haşim Arslan gözaltında işkenceye maruz kalmıştır. Sürgüne gönderilmeleri aile birliği ve bütünlüğünü korumasına aykırıdır.

Mehmet Kasım Arslan Da Şanlıurfa 1 No’lu T Tipi Cezaevinden Diyarbakır 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sürgün edilmiştir. Mehmet Kasım Arslan gözaltında işkenceye maruz kalmıştır. Sürgüne gönderilmeleri aile birliği ve bütünlüğünü korumasına aykırıdır.

Khlel Khlel Da Şanlıurfa 1 No’lu T Tipi Cezaevinden Rize L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sürgün edilmiştir. Khlel Khlel gözaltında işkenceye maruz kalmıştır. Sürgüne gönderilmeleri aile birliği ve bütünlüğünü korumasına aykırıdır.

İşkencede verilen ifadelerden dolayı mahkûmiyetler verildi. Aktif bir işkence soruşturması yürütülmedi. İşkence gördüklerine dair rapor aldırılmasına rağmen ceza verildi.  Yargılama süreci bitti. Ancak yeniden yargılanma için hazırlıklar yapıyoruz.

İletişim zorlukları yaşıyoruz. 400 km uzaklığa gönderildiği için iletişim sağlamakta zorluk çekiyoruz. Aile çocuklarının her birinin bir yerde olmasından dolayı ekonomik zorluklar çekmektedir.

Yılda 2-3 defa ziyarete gidebilmekteyim.  Çok uzak olduğundan dolayı zorluk çekmekteyiz.

Verilen disiplin cezaları tarafımıza tebliğ edilmiyor. Hukuki süreçleri yürütmekte zorluk çekiyoruz.

Kendi rızalarıyla sevk olmadı. Ansızın şafak vaktiyle olurları alınmadan sürgüne gönderildiler.  Sevk öncesi veya sonrasında herhangi bir bilgilendirme olmadı. Ailenin tarafımıza iletmesiyle öğrendik. Sevklerde herhangi bir gerekçe bildirilmedi. Keyfi bir uygulamayla sürgünler yapılıyor.

Cezaevi Genel Müdürlüğüne sevk prosedürü hususunda başvuruda bulunduk. Müvekkillerin Urfa’ya sevkinin yapılması gerektiğini, bu uygulamanın aile birliği ve bütünlüğünü korumasına aykırı olduğunu, aileye ek ekonomik yükümlülükler getirdiğinden dolayı mülkiyet haklarının ihlal edildiğini belirterek başvuruda bulunduk. Ancak şu ana kadar herhangi bir dönüş olmadı.

Cezaevi değişimi sırasında kötü muamele yapılmış, hakaretler edilmiş, tehditler edilmiştir. Mülkiyet hakları ve aile birliğinin korunması ihlal edilmiştir.

Aile ve avukattan uzak olduğu için sağlanan bir hak yok. 

 

  1. Zeynel Taş’ın Avukatı Ahmet Taş ile Yapılan Görüşme:

Müvekkilim Zeynel Taş şu an Yozgat t tipi cezaevinde. Urfa’da yaşıyorum. Müvekkilim ve ailesi de Urfa’da yaşıyor.

Müvekkil Bulunduğu Cezaevinde Kendi Rızası yoktur. Urfa sevk edilmek için talebi oldu. Bu talepten sonuç alınamadı.

Sevk Öncesi veya Sonrasında Sevkle İlgili herhangi bir bilgilendirme olmadı. Kendisi ailesine bilgi vermesi sonucu nakili öğrendik.

Sevk için Gerekçe bildirilmedi. Sevk Prosedürü işletilmedi. Tarafımıza bilgi verilmedi. Müvekkilim Urfaya Sevk Talebi Var. Bu talep sonuçsuz kaldı.

Su ana kadar Urfa ve Yozgat cezaevlerinde kaldı. Urfaya nakil olması için başvuru yaptık. Başvurudan sonuç alamadık.

Hukuki süreçler hakkında bilgi alamıyoruz. Aileye bilgi vermesi durumunda bilgi alabiliyoruz. Dosyaya itiraz edilmişse dosya numarasını veya dosya hakkında bilgi verilmiyor tarafımıza. Bilgi alınması için Yozgat’a gidilmesi gerekiyor.  Bu da her dosya ve disiplin cezası için maddi ve mesafe olarak zor oluyor. Tüm bu nedenlerden dolayı müvekkilim avukatına erişemediğinden, Mahkemeye erişim hakkı, etkili başvuru hakkı, adil yargılanma hakkı ve iletişim hakkı ihlal ediliyor. Müvekkilim avukatıyla iletişim sağlayamadığından birçok haktan ihlallere maruz kalıyor. Aynı zamanda ailesinin ikamet ettiği yere nakil yapılmadığından özel hayata saygı hakkı kapsamında aile bütünlüğü hakkı zedelenmektedir.

Müvekkilin Davası ve Cezaevinde Yaşadığı Sorunlarda iletişim sağlayamıyoruz. Müvekkilimin aldığı disiplin cezaları veya cezaevinde yaşadığı sorunlardan dolayı olan hukuki süreçleri takip edemiyoruz.

Müvekkilim şu an hâlihazırda Urfa 3. Ağır ceza mahkemesinde dosyası bulunmaktadır. Bu dosyanın duruşmalara katılım için talepte bulundu. Bu talep reddedildi. Duruşmaya SEGBİS’le katıldı. Adil yargılanma hakkının gerçekleştiğinden bahsedebilmek için gereken haklardan biri de sanığın duruşmada hazır bulunma hakkıdır. Duruşmada hazır bulunma hakkı esas itibariyle kişinin, kendisi hakkında açılan davaya bizzat katılabilmesini ifade etmektedir. Müvekkilin duruşmaya katılımı reddedilerek bu hakkı ihlal edilmiştir.

Müvekkilimin Cezaevindeki Disiplin Cezaların tebliğ durumu yok. Farklı şehirde olduğumuz için dosya esas numaralarını ve hukuki süreci öğrenemiyoruz. Müvekkile hukuki destek sunamıyorum

Yılda bir gidiyorum. Mesafeden dolayı ziyaret edemiyorum

Nakil sırasında Herhangi bir işkenceye maruz kalmadı. Sadece eşyalarını almakta zorlandı.

Aile için fazladan bir hak sağlanmıyor. Muvekkil görüntülü görüşmeden yararlanmak için başvuruda bulundu. Bu başvurusu reddedildi.

 

  1. Nihat Şahin’in Avukatı Nihat Şahin ile Yapılan Görüşme:

 

Müvekkilim ve aynı zamanda amcam Nihat Şahin Tekirdağ F1 No’lu cezaevine sürgün edildi. Urfa Suruç’ta yaşıyoruz. Tekirdağ F1 de bulunmasında rızası yoktur.

 

Birden fazla sevk başvurusu yapıldı fakat yakın illere sevki sağlanmadı. Annesi ve babası %90 üzeri engelli raporunun olmasına rağmen sevki sağlanmamaktadır. Kısıtlı bir şekilde hukuki süreç işlemektedir. En fazla mektup ile hakkında verilen kararlara ulaşılabiliyor. Bu süreçte de başvuru süreleri kaçabilmektedir.

 

Müvekkil/Yakınınızın Davası ve Cezaevinde Yaşadığı Sorunlarda Avukatla İletişim sağlanamıyor.  En fazla mektup ile hakkında verilen kararları bize ulaştırabiliyor. İtiraz Başvuru süreleri ya az bir zamanda yapılıyor ya da süresi kaçırılıyor.

 

Şu an Yargılandığı dosya bulunmamakta. Sadece kendisinin ihlallere karşı açtığı dosyalar bulunmakta. TCK 302 kapsamında Müebbet hapis cezası var.

 

Müvekkil/Yakınınız Yaşadığı Sorun/Hak İhlallerini Telefon veya mektup ile öğreniyoruz. Yeterli zamanda sorunları öğrenemediğimizden başvuru yolları işletilemiyor. Bir mahkemeye erişim hakkı ihlal edilmiş oluyor.

 

Diyarbakır cezaevi, Giresun, Adıyaman, Karabük, Osmaniye, Tekirdağ cezaevlerinde kaldı.

Ombudsmana başvuru gerçekleştirdik. Ombudsmanlık başvuruyu kabul etti. Şartlar uygun olursa sevk sağlanmalıdır şeklinde karar verdi. Fakat karar uygulanmadı.

İdare mahkemesi ve infaz hakimliğine yapılan tüm başvurular reddedildi

 

Cezaevindeki Disiplin Cezaları Size Tebliğ edilmiyor.  Yakın olsa En azından göndermeseler de gidip kendimiz alırdık

 

Yılda 1 veya 2 kez ziyaret edebiliyoruz.   Çok masraflı ve ters bölgeye düşüyor. Sadece gidiş 1 gün sürüyor. Hükümlü olduğu için mesai saatlerinde görüşülebiliyor. Zaman ve parasal soru yaşıyoruz.

 

Sevk Öncesi veya Sonrasında Sevkle İlgili Bilgilendirme Olmadı.   Sadece sürgün edildiğinde yeni cezaevinden bilgi verdi. Sevk veya Nakil Gerekçeleri bildirilmiyor. Kapasite bahane ediliyor.

 

Yaşadığımız Yere Sevk Talebi Var. Fakat her zaman reddediliyor. Annesi ve babası engelli raporunun olmasına rağmen reddedildi.

 

Uzak Olduğu İçin Sağlanan Bir Hak yok.  Amcasının taziyesine katılmasına izin verilmedi. Annesinin yoğun bakımda olması sebebiyle ziyareti engellendi. İzin verilmedi

 

Uzak olduğu için görüşmelere gidilemiyor. Devlet aile bütünlüğü için asgari önlemler alarak yakın bir yere sevk ermelidir. Ombudsmanlık başvurumuzun kabul edilmesine rağmen yakın bir yerer sevk edilmiyor. Aile hayatına saygı hakkı ihlal ediliyor. Disiplin cezaları tebliğ edilmediğinden hukuki süreçleri ilerletilemiyor. Bu yönüyle de mahkemeye erişim hakkı ihlal edildi.

 

Şu an koğuşunda 3 kişi var.  Hepsi il dışı diye biliyorum.

 

 

[7] Yalova Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 13, Sayı 2, 238-253 Ertuğrul Yazar

[15] AİHM Bamouhammad/Belçika Kararı, Başvuru No: 47687/13, KT: 17/11/2015.

 
ÖHD URFA ŞUBESİ HAPİSHANE KOMİSYONU