Duyurular
İÇ ANADOLU HAPİSHANELERİ 01.01.2021-01.11.2024 ARASI ŞARTLI TAHLİYE HAKKI ENGELLENEN MAHPUSLARA İLİŞKİN RAPOR, İÇ ANADOLU HAPİSHANELERİ 01.01.2021-01.11.2024 ARASI ŞARTLI TAHLİYE HAKKI ENGELLENEN MAHPUSLARA İLİŞKİN RAPOR,şartlı taahliye
22.11.2024

İÇ ANADOLU HAPİSHANELERİ 01.01.2021-01.11.2024 ARASI ŞARTLI TAHLİYE HAKKI ENGELLENEN MAHPUSLARA İLİŞKİN RAPOR

 

ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ ANKARA ŞUBESİ

İÇ ANADOLU HAPİSHANELERİ 01.01.2021-01.11.2024 ARASI

ŞARTLI TAHLİYE HAKKI ENGELLENEN MAHPUSLARA İLİŞKİN RAPOR

ÖHD Ankara Şubesi

ankaraohdsube@gmail.com

ANKARA

                    Kasım 2024

  • AMAÇ

Çalışma ile 2020 yılında yapılan İnfaz Kanunu değişikliğiyle yetkisi genişletilen İdare ve Gözlem Kurullarının yapısı ve işleyişi, son dört yılda hapishanelerde giderek artan şartlı tahliye hakkı gaspına ilişkin iddiaların incelenmesi, şartlı tahliye hakkıyla ilgili kanun ve uygulamaya dair tespitlerin yapılması, raporlaştırılması, kamuoyunun bilgilendirilmesi, tespit edilen hak ihlalleri ve hukuka aykırılıklar hakkında hukuki başvuru ve suç duyurularının yapılması amaçlanmıştır.

  • YÖNTEM 

Bu rapor, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Ankara Şubesi Hapishane Komisyonu bünyesinde gönüllü olarak çalışan avukatlar tarafından, kapsamı İç Anadolu Bölgesinde bulunan hapishanelerle sınırlı olmak üzere, mahpuslarla yapılan görüşmelerden elde edilen bilgilerle hazırlanmıştır.

Rapora konu olan ziyaret ve görüşmeler aşağıdaki hapishanelerde gerçekleştirilmiştir:

  • Afyon 1 No’lu T Tipi Hapishanesi 
  • Bolvadin T Tipi Hapishanesi 
  • Karabük T Tipi Hapishanesi 
  • Eskişehir H Tipi Hapishanesi 
  • Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi 
  • Kırşehir S Tipi Hapishanesi
  • Yozgat 1 No’lu T Tipi Hapishanesi
  • Yozgat 2 No’lu T Tipi Hapishanesi

Görüşme yapılan kişiler; mahpusların çeşitli tarihlerde kendileri, avukatları ya da aileleri tarafından kurumumuza yapılan başvurular ve çeşitli yayın kuruluşlarında yapılan haberler arasından belirlenmiştir.

Hazırlanan tematik rapora esas alınan görüşmeler konu bakımından; şartlı tahliye hakkının kullanılması, bu hakkın kullanılmasında karşılaşılan engeller ve hak ihlalleri, hapishane idaresinin şartlı tahliye hakkına yaklaşımına dair uygulamalarıyla sınırlandırılmıştır.

  • GİRİŞ

Covid-19 Pandemi sürecinde, Türkiye hapishanelerinin kapasitelerinin üzerinde doluluğa sahip olması, salgın koşullarının hapishanelerdeki tutuklu ve hükümlüler açısından tehlike arz etmesi ve infaz sistemindeki ihtiyaçlar ileri sürülerek 14 Nisan 2020 tarihinde kabul edilen 7242 Sayılı Kanun ile 5275 Sayılı İnfaz Yasası’nda yasal değişiklikler yapılmıştır.

Değişikliğin hemen her kurumda kapasite aşımı, yeterli hijyen ve sağlıklı beslenmenin imkânlarının olmaması, tıbbi ve sosyal tedbirlerinin yeterli düzeyde alınamaması gibi nedenlerle salgının yayılması bakımından en riskli alanlar olan hapishanelerde tutulan mahpuslar lehine düzenlemeler içerdiği ileri sürülmüştür.

Ancak iddiaların aksine Kanunla, bir kısım mahpusların “örtük af” adı verilebilecek şekilde tahliyelerine imkân tanınırken, diğer yandan hükümlülerin iyi hal değerlendirmeleri hakkında hapishane idarelerine keyfi şekilde kullanılabilecek çok geniş yetkiler veren, İdare ve Gözlem Kurullarının yetkisini genişleterek her mahpusun sahip olduğu şartlı tahliye hakkını sınırlayan yeni ve ayrımcı düzenlemeler getirilmiştir.

Mahpusların tamamı salgın karşısında eşit risk altında olmasına rağmen, yapılan düzenlemeler eşitlik ilkesine aykırı şekilde yapılmış, tüm siyasi mahpuslar (ağır hasta ve yaşlı mahpuslar da dahil olmak üzere) bu lehe düzenlemelerin kapsamı dışında tutulmuş ve tahliyeleri engellenmiştir.

15 Nisan 2020’de yürürlüğe giren düzenlemeyle birlikte hükümlüler, iyi hal tespitinde 3 ya da 6 ayda bir toplanan idare ve gözlem kurullarınca değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. Düzenlemenin yürürlüğe girdiği günden bugüne, Türkiye hapishanelerinde özellikle siyasi mahpusların tahliyeleri, bu kurullarının verdikleri hukuk dışı, somut ve yasal dayanağı olmayan, keyfi kararlarla engellenmeye başlanmıştır. Pandemi sürecinden itibaren içerde tutulmaya devam edilen mahpuslardan infaz sürelerini tamamlayıp şartlı tahliyeye hak kazananlar, süresinde tahliye edilmeyerek özgürlüklerinden mahrum bırakılmaktadır.

Gelinen noktada İdare ve Gözlem Kurulları, hürriyeti tahdit suçu işleyen ve paralel yargılamaların yapıldığı kurullara dönüşmüştür. Bu kurullar, aralarında ağır hasta ve otuz yılı aşkın süredir hapishanede olan mahpusların da bulunduğu siyasi mahpuslara karşı işkence uygulamaları ile gündemden düşmemektedir.

Derneğimizin 2021 yılı Ocak ayından itibaren İç Anadolu Hapishaneleri’ne yaptığı periyodik ziyaretler ve bu tarihten itibaren derneğimize yapılan başvurular şartlı tahliye hakkının engellenmesine dair yapılan başvurular, idare ve gözlem kurullarının hukuk dışı kararlarını gözler önüne sermektedir. 

 

  • İDARE VE GÖZLEM KURULLARININ TESPİT EDİLEN HUKUKA AYKIRI KARARLARI

 

1.AFYON 1 NO’LU T TİPİ HAPİSHANESİ 

 

  • Dijwar Nesri İsmail 

33 yıldır hapishanede olan Dijwar Nesri İsmail, 05.09.2021 tarihinde 30 yıllık hükümlülük süresini tamamlamıştır. 3 yıldır şartlı tahliye hakkı engellenmektedir.  Dijwar Nesri İsmail, aynı zamanda Türkiye hapishanelerinde en uzun süre şartlı tahliye hakkı ertelenen mahpustur. Mahpus ile yapılan görüşmede; konuya dair hapishane müdürü tarafından kendisine “Ben buradayken sen çıkamazsın.” sözünü kullandığı belirtilmiştir. Yine bir başka görüşmede hapishane müdürünün “Seni çok seviyoruz bu yüzden seni bırakmayarak burada tutuyoruz.” şeklinde alaycı ve şartlı tahliye konusunda ne denli keyfi karar verdiklerini gösteren ifadeler kullandığını aktarmıştır. 27 Şubat 2024’te İsmail, kendisini görmeye giden üyemiz avukatlara şartlı tahliyesinin 12 Mart’a ertelendiğini, hâlâ kurulun önüne çıkarılmadığını ve hapishane müdürünün odaya gelerek kendisini tahliye ettirmeyeceklerini sözlü olarak tehdit eder gibi söylediğini iletmiştir. 12 Mart tarihine gelindiğindeyse, kurul tarafından Dijwar Nesri İsmail’in tahliyesi 6 ay daha uzatılmıştır. Bu kez 12 Eylül 2024 tarihinde yapılan görüşmede ise İdare ve Gözlem Kurulu kararında, hapishanedeki birçok aktivitedeki olumlu durumuna yer verilmiş ancak neticede “pişmanlık duymama” gerekçesine dayanılarak şartlı tahliyesi engellenmiştir. Böylelikle mahpusun tahliyesi kurul tarafından 8’inci kez ertelenmiştir. Bir sonraki kurul değerlendirmesi için 12 Aralık 2024 tarihi verilmiştir. 

  • Şevket Bilici

Mahpus 32 yıldır hapiste olup “Yeniden örgüte katılabilir, suç farkındalığı oluşmadı, pişmanlık göstermedi” gibi sebeplerle tahliyesi engellenmiştir. Bilici kalp damarlarında daralma olan ve iki kez kalp ameliyatı geçiren hasta bir mahpustur.

  • Abdurrahim Çetinkaya

(Şartlı tahliye hakkı 9 kez engellendikten sonra serbest bırakılmıştır.)

Mahpusun şartlı tahliye hakkı 9 kez ertelenmiştir. Hapishane savcısının kendisini “Burada olduğum sürece, sen bu cezaevinden çıkamayacaksın.” diye tehdit ettiğini aktarmıştır.  Pişmanlık dayatmasında bulunulduğunu, kabul etmediği için şartlı tahliye hakkının engellendiğini ifade etmiştir. Kendisi ağır hasta mahpus olup; bağırsaklarında kanama vardır. Gözaltında gördüğü işkence sebebi ile bağırsakları parçalanmıştır. Ağır hasta mahpus olmasına rağmen şartlı tahliye hakkı 9 kez idare ve gözlem kurulu kararı ile ertelendikten sonra serbest bırakılmıştır. 

  • Nail Demir

(Şartlı tahliye hakkı 1 kez engellendikten sonra serbest bırakılmıştır.)

Mahpus 30 yıl hapishanede kaldıktan sonra kolon kanseri olmasına rağmen şartlı tahliye hakkı engellenmiştir. Ayrıca görme bozukluğu, boyun fıtığı, kas zedelenmesi, prostat gibi hastalıkları bulunmaktadır

  • Hayrettin Yılmaz

(Hapishanede yaşamını yitirmiştir.) 

Mahpus 65 yaşındadır ve daha önce bulunduğu Bandırma 2 Nolu T Tipi Hapishanesinde iken hastanede yapılan tetkik ve tahlillerden sonra akciğer kanseri tanısı konulmuştur. Kanserin ne seviyede olduğunun anlaşılması için Balıkesir Hastanesi’ne sevki yapılmış ancak sevki gerçekleşmeden Afyon Hapishanesi’ne getirilmiştir. Karantina sürecinde uzunca bir süre hastaneye götürülmemiş ve tedavisinde aksaklıklar yaşamıştır. Tiroit bezlerinde nodül oluştuğunu aktarmıştır. Her iki gözde oluşan katarakt nedeniyle görme duyusu zayıflamıştır. Gözündeki katarakt nedeniyle ameliyat tarihi verilmiş, hastaneye gitmesine az bir zaman kalmışken Afyon Hapishanesi’ne kendi isteği dışında sevk edilmiş ve pandemi sürecinde de hastaneye götürülmemiştir. Midede ülser, gastrit ve reflü gibi sağlık sorunları bulunmaktadır. Bel ve boyun fıtığı rahatsızlığı mevcuttur. Önemli diş sorunları bulunmaktadır. Tüm bu hastalıklarına rağmen şartlı tahliye hakkı engellenmiştir. Şartlı tahliyesi engellenerek tedaviye erişim hakkı kısıtlanan Hayrettin Yılmaz hapishanede yaşamını yitirmiştir. 

Afyon 1 No’lu T Tipi Hapishanesi’nde tespit edebildiğimiz şartlı tahliye hakkı engellenen diğer mahpuslar: 

  • Aziz Kolanç
  • Mehmet Ali Gökçe
  • Mehmet Ali Kayan
  • Kerem Budak
  • Bahtiyar Öztürk
  • Mehmet Dağ 

2.BOLVADİN T TİPİ HAPİSHANESİ 

  • Cevat Yerdegül

30 yıldır hapishanede olan mahpusun, idare ve gözlem kurulu kararı ile şartlı tahliyesi engellenmektedir. Kurul kararıyla tahliyesi iki kez 1’er yıl ertelenmiş, Ekim 2024’te ise 6 ay daha ertelenmiştir. Gerekçe olarak pişman olmama, bağımsız koğuşa geçmeme ve eski tarihlerde girdiği açlık grevleri gösterilmiştir. Kurul kararlarıyla hapishanede 32. yılını tamamlamış, 33. yıla girmiştir. 

Bolvadin T Tipi Hapishanesi’nde tespit edebildiğimiz şartlı tahliyesi ertelenen diğer mahpuslar:

  • Havil Acar
  • Vedat Oktay
  • Abdurrahman Dayan

 

3.ESKİŞEHİR H TİPİ HAPİSHANESİ

  • Mehmet Paksoy 

Mahpusun şartlı tahliyesi 3 kez ertelenmiş olup, kurul görüşmelerinde kendisine anlamsız soruların sorulduğunu ifade etmiştir. Kendisinin söylemediği ifadelerin raporlara eklendiğini, hapishanede hiçbir kurs açılmamış olmasına rağmen İdare ve Gözlem Kurulu kararında sanatsal veya edebi çalışmalara katılma talebinin olmadığışeklinde ibare yer aldığı iletilmiştir.  Bir diğer gerekçe ise örgütsel dille konuşması olmuştur. 

  • Fevzi Esen

(Şartlı tahliyesi iki kez engellendikten sonra serbest bırakıldı.)

Mahpus 32 yıldır hapishanede olmasına rağmen şartlı tahliye hakkı iki kez “aile bireyleri dışındaki kişilerle mektuplaştığı” gerekçesi ile engellenmiştir. Başgardiyanın koğuşa yaptığı ziyarette kurul görüşmelerini kastederek “Savcının net bir tavır istediğini biliyorsunuz.” dediğini ve kurul tarafından mahpusların beyan etmediklerini ve pişman olduklarına dönük ifadelerin rapora eklendiği aktarılmıştır. 

Eskişehir H Tipi Hapishanesi’nde tespit edebildiğimiz şartlı tahliye hakkı engellenen diğer mahpuslar: 

  • Mustafa Filitoğlu 
  • Mukadder Alakuş (Hasta Mahpus)
  • Furkan Zayim

 

4.KARABÜK T TİPİ HAPİSHANESİ 

  • Hakkı Aygün 

60 yaşındaki 31 yıllık mahpusun şartlı tahliye tarihi 16.09.2023 iken tahliyesi 31.08.2023 tarihinde 3 ay, 22.11.2023 tarihinde 3 ay, 21.02.2024 tarihinde 5 ay 3 gün ve son olarak 08.03.2024 tarihinde alınan karar ile 24.07.2024 tarihine ertelenmek üzere 4 kez ertelenmiştir. Erteleme gerekçesi olarak mahpusun daha önce kesinleşmiş, infaz edilmiş ve kaldırılmış disiplin cezaları gösterilmiştir. 

  • Aydın Kudat

Mahpus 32 yıldır hapishanededir ve şartlı tahliye hakkı 4 kez engellenmiştir. 6 Eylül 2022’de tahliye olması gerekirken 1995’te Yozgat’ta “esirlik statüsü (tutsaklığı kabul etmeme)” üzerine dilekçe yazdığı gerekçesiyle, kendisine verilen 13 aylık hapis cezası gerekçe gösterilip tahliye edilmemiştir. Ancak 2012’de bu suçlamadan beraat ettiğini Aralık 2022’de öğrenmiştir. 4 ay boyunca beraat ettiği dosya gerekçe gösterilerek hapishanede tutulan Kudat, tahliye olmak için başvuruda bulunmuştur. Ancak idare ve gözlem kuruluna çıkarılmadan şartlı tahliye hakkı “pişmanlık” dayatmasını kabul etmediği gerekçesiyle 1 yıl daha engellenmiştir. Bu sürenin dolması ile yani Aralık 2023’te tahliyesi 3 ay daha ertelenmiştir. Bu süre sonunda yine kurula çıkarılmayan Kudat hakkında tahliyesinin 5 ay daha ertelenmesine karar verilmiştir. En son Eylül 2024’te şartlı tahliye hakkı “pişman olmadığı” gerekçesi ile bir kez daha engellenmiştir. Aydın Kudat, “Bağımsızların arasına gireceksiniz ya da sizi bırakmayacağız.” şeklinde idare tarafından tehdit ve baskıya maruz kaldığını ifade etmiştir. Ayrıca hasta olduğu ve tedavilerinin aksatıldığını da iletmiştir. 

  • Abdurrahman Güner

32 yıldır mahpus olmasına rağmen pişmanlık dayatması ile şartlı tahliye hakkı 4. kez engellenmiştir. Kendisinin mide hastası ve kanser olmasından şüphe edilmektedir. 6 Eylül 2022’de tahliye olması gerekirken 1995’te Yozgat’ta “esirlik statüsü (tutsaklığı kabul etmeme)” üzerine dilekçe yazdığı gerekçesiyle, kendisine verilen 13 aylık hapis cezası gerekçe gösterilip tahliye edilmemiştir. Ancak 2012’de bu suçlamadan beraat ettiğini Aralık 2022’de öğrenmiştir. 4 ay boyunca beraat ettiği dosya gerekçe gösterilerek hapishanede tutulan Kudat, tahliye olmak için başvuruda bulunmuştur. Ancak kurula çıkarılmadan şartlı tahliye hakkı “pişmanlık” dayatmasını kabul etmediği gerekçesiyle 1 yıl engellenmiştir. Bu sürenin dolması ile yani Aralık 2023’te tahliyesi 3 ay daha ertelenmiştir. Bu süre sonunda yine kurula çıkarılmayan mahpusun tahliyesinin 5 ay daha ertelenmesine karar verilmiştir. En son Eylül 2024’te şartlı tahliye hakkı, pişman olmadığı gerekçesi ile bir kez daha ertelenmiştir. Abdurrahman Güner,Sizi bırakmayacağız. Her defasında infazınızı yakacağız.” şeklinde tehdit edildiğini ifade etmiştir.

  • Adem Oktay 

Mahpusun şartlı tahliye tarihi 9 Temmuz 2023 olmasına rağmen "tahliye edilmesi halinde suç işleme ihtimali" iddiasıyla tahliyesi engellenmiştir. 5 Ekim 2023 günü yapılan ikinci değerlendirmede yine tahliye edilmemiş ve üçüncü değerlendirmesi 5 Ocak 2024’e ertelenmiştir. Ocak ayında da 3. kez tahliyesi engellenmiştir.

İdare ve gözlem kurulu kararında şu gerekçeler yer almaktadır: “Hükümlünün sorun çözme becerilerinin sınırlı olması, düzenli bir aile ve sosyal çevreye sahip olmaması, temel eğitim kurslarına, manevi rehberlik birimi tarafından yürütülen kurs, eğitim, koğuş dersi ve ahlak eğitimi gibi programlar ile rehberlik çalışmalarına katılmaya yönelik çaba ve istekliliğin düşük olduğu, eğitim öğretim programları ve destekleyici programlar sonunda gözlemlenen tutum-davranış değişikliği ile gelişim motivasyonunun düşük olduğu, topluma ve çevreye zarar verme risk düzeyinin yüksek olduğu, kaldırılmış olmasına rağmen disiplin cezası olması, kişinin işlediği suça dair pişmanlığını gösterir davranışlarının olmaması, toplum ile bütünleşmeye hazır olmaması, örgüt ile bağının bulunmadığı gibi bir beyanının olmadığı, infaz ettiği suçuna ilişkin herhangi bir gelişim göstermediği, tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin bu aşamada eldeki veriler ışığında yüksek olduğu.”

Ayrıca yapılan değerlendirmede mahpusun iyi hale esas gelişim puanın 52 ile eşik puanının üstünde olduğu, son erteleme kararına kadar geçen süreçte mahpusun kurum iç işleyişi ile ilgili olumsuz bir gözlem veya disiplinsiz bir davranışının bulunmadığı belirtilmesine rağmen mahpusun yapılan mülakatta bu uygulamanın hukuka aykırı olduğunu beyan etmesi ve işlediği suçtan pişmanlık duyduğu kanaatinin oluşmadığı gerekçe gösterilerek iyi halli olmadığı değerlendirilmiş ve tahliyesi engellenmiştir.

  • Mehmet Şirin Taşdemir 

Mahpusun 31.08.2023 tarihinde 3 ay, 22.11.2023 tarihinde 3 ay ve 21.02.2024 tarihinde ise 5 ay 3 gün olmak üzere şartlı tahliyesi 3 kez engellenmiştir. Son erteleme kararında iyi hale esas gelişim puanın 51,50 ile eşik puanının üstünde olduğu ve son erteleme kararına kadar geçen süreçte mahpusun kurum iç işleyişi ile ilgili olumsuz bir gözlem veya disiplinsiz bir davranışının bulunmadığı belirtilmesine rağmen infaz etmekte olduğu suçuna ilişkin herhangi bir gelişim göstermediği, işlediği suçtan pişmanlık duyduğu kanaatinin oluşmadığı değerlendirilmiş ve tahliyesi engellenmiştir. 

  • Halil Temel 

Halil Temel’in şartlı tahliye tarihi 12.08.2023 olmasına rağmen 31.07.2023 tarihinden bu yana yapılan değerlendirmelerle önce 3 ay, sonra tekrar 3 ay sonra 5 ay 1 gün olmak üzere 3 kez şartlı tahliyesi ertelenmiştir. Yapılan değerlendirmede mahpusun iyi halli olmaya esas gelişim puanın 51,75 ile eşik puanı üstünde olduğu ve son erteleme kararına kadar geçen süreçte mahpusun kurum iç işleyişi ile ilgili olumsuz bir gözlem veya disiplinsiz bir davranışının bulunmadığı belirtilmesine rağmen mahpusun yapılan mülakatta bu uygulamanın hukuka aykırı olduğunu beyan etmesi ve işlediği suçtan pişmanlık duyduğu kanaatinin oluşmadığı gerekçe gösterilerek iyi halli olmadığı değerlendirilmiş ve tahliyesi engellenmiştir. 

  • Kadri Alkoç

30 yıllık mahpus olan Kadri Alkoç’un önce 3 ay ardından 5 ay 1 gün olmak üzere 2 kez şartlı tahliyesinin ertelendiği, son erteleme gerekçesinde ise; yine gelişim puanın 50,75 ile eşik puanı üzerinde olduğu ve son erteleme kararına kadar geçen süreçte mahpusun kurum iç işleyişi ile ilgili olumsuz bir gözlem veya disiplinsiz bir davranışının bulunmadığı belirtilmesine rağmen suça yönelik bakış açısı, suçtan pişmanlığı, tekrar suç işleme, toplumla bütünleşme yönleriyle herhangi bir gelişim çabası gözlemlenmediği, işlediği suçtan dolayı pişmanlık duyduğu kanaati oluşmadığı değerlendirilmiş ve tahliyesi engellenmiştir. 

Karabük T Tipi Hapishanesi’nde tespit edebildiğimiz şartlı tahliye hakkı engellenen diğer mahpuslar:

  • Ejder Doğan
  • Ali Koç (30 yıllık)
  • Mehmet Sarıaltun
  • Abdullah Ok (3 kez ertelendi)
  • Mustafa Karakaya
  • Muhittin Pirinçioğlu
  • Hasan Öğüt
  • Ali Haydar Elyakut
  • Metin Çakır 
  • Ahmet Bayna

5.KIRŞEHİR S TİPİ HAPİSHANESİ 

  • Ebubekir Yulu

60 yaşında ağır hasta mahpus olmasına ve  koşullu salıverme tarihi 30 Ocak 2024 olmasına rağmen “iyi halli olmadığı” gerekçesiyle tahliye edilmemiş, idare ve gözlem kurulu ikinci değerlendirmesi de 6 ay sonraya ertelenmiştir. Mahpusun herhangi bir disiplin cezası olmadığı gibi Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik’e göre dönem değerlendirme puanı da belirlenen eşiğin üzerindedir. Mahpusun böbreğinde kist ve bel fıtığı nedeniyle ağrıları, sancıları olmaktadır. Ayrıca prostat hastasıdır. 

  • Hüseyin Bilecan 

30 yıllık mahpus olan ve Alevi olan Hüseyin Bilecan’ın şartlı tahliye hakkının engellenme gerekçesi olarak dini rehberlik hizmetine çıkmaması gösterilmiştir. Tahliyesi 6 ay aralıklarla ikinci kez engellenen mahpus kendi isteği dışında sevk geldiği Maraş Hapishanesinde göz kanallarındaki tıkanma ve kronik göz enfeksiyonu nedeniyle ameliyat için gün verilmişken deprem nedeniyle Kırşehir S Tipi Hapishanesi’ne sevk olduğu tarihten bu yana hapishane yakınında Üniversite Hastanesi bulunmadığından ameliyat süreci başlatılamamaktadır. Hastane sevklerinin 6-7 ay sürebilmesi nedeniyle vertigo ve bel fıtığı hastalıklarının da tedavisi gerçekleştirilememekte, şartlı tahliye hakkı engellenen mahpus mevcut hastalıkları nedeniyle günlük rutinlerini tek başına yerine getirmekte zorlanmaktadır.

Kırşehir S Tipi Hapishanesi’nde tespit edebildiğimiz şartlı tahliye hakkı engellenen diğer mahpuslar: 

  • Haci Geciken

6.SİNCAN KADIN KAPALI HAPİSHANESİ 

  • Mukaddes Kubilay

(Tam süresini doldurarak tahliye oldu.)

Mahpusun şartlı tahliye tarihi 04.08.2022 iken; 04.06.2022 tarihinde önce 3 ay daha sonra 6 ay olmak üzere 2 kez tahliyesi ertelenmiştir. Erteleme gerekçesi olarak beraat ettiği dosyanın halen kesinleşmemiş olması, hakkında süren soruşturma dosyasının bulunması ve disiplin cezası bulunması gösterilmiştir. Oysa son erteleme kararına gerekçe olabilecek devam eden bir disiplin soruşturmasının ya da kaldırılmamış bir disiplin cezasının bulunmadığı öğrenilmiştir. 

Kendisi durumunu “İdare ve Gözlem Kurulunun hukuksuz kararlarıyla tahliyem engellendi. Koşullu salıverilme tarihi yaklaştıkça kurgulanmış, gerçeği yansıtmayan yalan beyanlarla disiplin cezaları verilmeye başlandı. Görüş ve iletişim cezalarıyla yarattıkları mağduriyet yetmediği gib “iyi halli olmadığım” gerekçesiyle tahliyemi engellediler. Taraflı koğuşta olmak, pişmanlık göstermemek, örgütle bağı koparmamak gibi gerekçelere de İdare ve Gözlem Kurulu kararlarında yer veriliyor. Demokratik siyaset yapmaktan neden pişman olunması gerektiği sorularımız da yanıtsız.” cümleleriyle ifade etmiştir. 

Mahpus şartlı tahliye hakkından faydalandırılmamış, verilen cezadaki tüm süreyi hapishanede tamamladıktan sonra tahliye olmuştur. 

  • Zeynep Han Bingöl

(Tam süresini doldurarak tahliye oldu.)

Zeynep Han Bingöl hakkında 29.12.2021 tarihinde yapılan ilk değerlendirmede “iyi halli olduğu”na karar verilmesine rağmen; koşullu salıverme tarihi olan 22.07.2022 tarihinden bu yana yapılan değerlendirmelerle önce 3 ay, sonra 6 ay sonra tekrar 6 ay olmak üzere 3 kez şartlı tahliyesi engellenmiştir. Gerekçe olarak değerlendirme dönemindeyken örgütlü hareket ederek disiplin suçu işlediği öne sürülmüştür. 

Zeynep Han Bingöl şartlı tahliye hakkından faydalandırılmamış, verilen cezadaki tüm süreyi hapishanede tamamladıktan sonra tahliye olmuştur. 

  • Sabite Ekinci

(Tam süresini doldurarak tahliye oldu.)

Sabite Ekinci’nin 3 ay, 6 ay ve 3. kez 6 ay olmak üzere 3 defa tahliyesi engellenmiştir. Kendisi ile; bir buçuk saat ayakta, çapraz sorgu yapma usulü ile gergin ve saldırgan bir üslupla görüşme alındığını belirtmiştir. Ekinci’ye “Diyarbakır Anneleri hakkında ne düşünüyorsun? Neden örgütlü ortamda kalıyorsun? Neden müdüre hanımla özel görüşmelerde bulunmadın? Madem ailen küçük (ağa, aşiret vs. değil) sen nasıl belediye başkanı seçildin? Neden öğretmen iken belediye başkanı olmak istedin? Kurula önce çıkmak istemedin şimdi neden çıktın? (Bu soru defalarca sorulmuş) Hayatını nasıl idame ettireceksin? Kurula çıkmana arkadaşların nasıl tepki gösterdi? Kütüphanemizden kitap aldın mı? 6 yıllık cezaevi sürecini nasıl geçirdin? Dışarıda nasıl bir yaşam kuracaksın?” soruları yöneltilmiştir.

Tüm bu soruların ardından Ekinci için; “Genel kısmi aramalar ile sayımlarda kurum personelinin çalışmalarına kayıtsız kaldığı, kolaylık sağlayacak hiçbir davranışın bulunmadığı, kurum güvenliğini sağlamak amacıyla konulmuş kurallara karşı çıktığı, uygulanan iyileştirme programlarını ret ettiği, dolayısıyla yükümlülüklerini yerine getirmediği, gelişme ve motivasyon göstermediği, davranışları değerlendirildiğinde, örgütten uzaklaşma ve işlediği suçtan ‘pişmanlık’ içerisinde olduğuna dair herhangi bir beyanda ve davranışta bulunmadığı, örgütlü koğuşta kalmaya kendi isteği ile devam ettiği” şeklinde karar verilerek 19 Aralık 2022 tarihinde yeniden değerlendirilmek üzere tahliyesinin engellediği bilinmektedir. 

Şartlı tahliye hakkı en az 3 defa engellendikten sonra verilen cezadaki tüm süreyi hapishanede tamamlayarak Mayıs 2024’te tahliye olmuştur.  

  • Rozerin Kurt

Rozerin Kurt’un tahliye hakkı, önce 3 ay daha sonra iki defa 6 ay olmak üzere 3 kez şartlı ertelenerek engellenmiştir. Kurulun toplandığı gün toplantıya çıkmak istediğini iletmesine rağmen çıkarılmadığını ve tahliyesini engelleyen kararın tebliğ edildiğini belirtmiştir. Rozerin Kurt’un şartlı tahliye hakkını kullanması hâlâ engellenmektedir.

  • Jiyan Ateş 

Jiyan Ateş’in şartlı tahliyesi “pişman olmadığı ve bağımsız koğuşa geçmediği” gerekçeleri ile 5 kez ertelenmiş ve hala şartlı tahliye hakkını kullanması engellenmektedir. 

  • Nejla Yıldız 

Nejla Yıldız’ın 2023 Şubat ayında tahliye edilmesi gerekirken; önce 3 ay, 6 ay ve sonra tekrar 6 ay olmak üzere şimdilik 3 kez “dışarıya çıkamaz, topluma ayak uyduramaz, suç işleyebilir” gerekçeleriyle kurul kararıyla tahliyesi engellenmiştir. Nejla Yıldız’ın şartlı tahliye hakkını kullanması hâlâ engellenmektedir.

  • Sermin Demirdağ

30 yıllık mahpus Sermin Demirdağ’ın şartlı tahliye hakkı beşinci kez engellenmiştir. Bir buçuk yıldır şartlı tahliye hakkı farklı gerekçelerle kullandırılmayan Demirdağ’a dönük 2 Ağustos’ta verilen kararda, Demirdağ’ın “iyi halli” olmadığı gerekçesine yer verilirken, bir sonraki değerlendirme tarihi olarak 23 Ocak 2025 verilmiştir. İdare ve Gözlem Kurulunun kararlarından birinde; "koğuştaki aramalarda gardiyanların işini kolaylaştırmamak, hakkında "örgüt propagandası" ve "örgüt üyeliği" iddiasıyla soruşturmaların bulunması, kurul toplantısına katılmamak ve cezaevi tarafından sunulan iyileştirme programlarına katılmamak" gerekçeleri gösterilmiştir.

Mahpus "Savcının katıldığı kurula katılacağını bildirmesine rağmen kendisine geri dönüş yapılmadığını ve aradan 1 hafta geçtikten sonra da kurul kararının tebliğ edildiğini, kâğıda baktığında toplantıya çağrılmadan önce kurulun toplanarak karar aldığını gördüğünü, ancak kurul toplantısına katılmayı kabul etmediği gerekçesiyle tahliyesinin engellendiğini” ifade etmiştir. Şartlı tahliyesinin engellenmesine gerekçe edilen dosyası ise Kürtçe şarkı söylediği gerekçesi ile açılmıştır. İnfaz hakimliği tarafından disiplin dosyası kapatılmasına rağmen hapishane savcılığı ısrarla soruşturma dosyasını açık tutmuştur.

Sermin Demirdağ’ın şartlı tahliye hakkını kullanması hâlâ engellenmektedir. 

  • Berrin Sarı

(Tam süresini doldurarak tahliye oldu.)

Berrin Sarı’nın 2021 yılından bu yana şartlı tahliye hakkı 5 kez engellenmiştir. Tüm süreyi tamamladıktan sonra şartlı tahliye hakkı kullandırılmadan verilen cezadaki tüm süreyi hapishanede tamamladıktan sonra tahliye olmuştur. 

  • Dilan Oynaş

(Tam süresini doldurarak tahliye oldu.)

Dilan Oynaş’ın şartlı tahliye hakkı 5 kez engellenmiştir. Kurulun gerekçelerinden biri; kesinleşmemiş disiplin cezalarının, açık soruşturma dosyasının bulunması, ceza infaz kurumunda örgütten uzaklaşma ve işlediği suçtan pişmanlık içerisinde bulunduğuna dair herhangi bir beyanda ve davranışta bulunmadığı, hükümlünün daha önce iyi halli olmadığı, tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde; toplumla bütünleşmeye hazır olduğuna dair bir kanaat oluşmadığı şeklindedir.

Dilan Oynaş, şartlı tahliye hakkı engellenerek, tüm ceza süresini hapishanede geçirdikten sonra tahliye olmuştur. 

  • Özlem Demir

Mahpusun Dönem Değerlendirmesine “disiplin cezasına konu suç işleyerek disiplin cezası aldığı” gerekçe gösterilmiştir. Özlem Demir Kurula çıktığında; İdare ve Gözlem Kurulunda Savcının da bulunması gerektiğini belirtmiş; ancak bu talep karşılanmamış ve bu talebin sorumlu kurum müdürü, gardiyan ve psikolog tarafından tepkiyle karşılandığını ifade etmiştir. Demir’e, yargılanıp ceza aldığı dosyaya dair sorular ve “Sen çiftçisin ne işin var siyasette?” gibi sorular yöneltilmiştir. Özlem Demir’in şartlı tahliye hakkını kullanması hâlâ engellenmektedir. 

  • Nedime Yaklav 

30 yıllık mahpus Nedime Yaklav’ın şartlı tahliyesi 4 kez engellenmiştir. Yaklav, Kurul değerlendirmesinde Savcının bulunması için yazılı talepte bulunmasına rağmen Kurul, savcı başkanlığında toplanmamıştır. Ancak kurulun değerlendirme raporunda savcı başkanlığında toplandığı belirtilmiştir. Yine değerlendirme içeriğinde mahpusun infazı süresince hapishanede “düzen ve güvenlik amacıyla konulmuş kurallara uyum göstermediği, disiplin işlemine konu olaylara karıştığının kayıtların incelenmesinden anlaşıldığı” iddia edilmesine rağmen kendisinin kaldırılmamış bir disiplin cezasının ya da disiplin soruşturmasının bulunmadığı anlaşılmıştır.

Sonraki idare ve gözlem kurulu kararı gerekçesinde ise “mülakata gelmeyi kabul etmedi, örgütsel bağları devam ediyor.” değerlendirmesi yapılmıştır. Soyut gerekçelerden biri de “infaz koruma memurlarının işleri ve uygulamalarına yardımcı olmadığı, pasif kaldığı” şeklinde olmuştur. Bu gibi gerekçelerle şartlı tahliye hakkını kullanması engellenmektedir. 

  • Nuriye Adet

30 yıllık mahpus olan ve şartlı tahliye hakkı üç defa engellenen Nuriye Adet’e, "Abdullah Öcalan’ı lider olarak görüyor musun?", "PKK hakkında ne düşünüyorsun" gibi soruların sorulmuş ve “güvenlik amacıyla konulmuş kurallara uyum sağlamadığı” gerekçesiyle de tahliyesi engellenmiştir. 

  • Zeliha Ustabaş 

Mahpusun “Sayım ve aramalarda personel çalışmalarına kayıtsız kaldığı, iyileştirme programına katılmayı kabul etmediği, değişim ve gelişimsel olarak çaba sarf etmediği, gelişim ve değişim motivasyonunun olmadığı vb.” soyut gerekçelerle şartlı tahliye hakkını kullanımı engellenmektedir.  

  • Sedef Demir

(Tam süresini doldurarak tahliye oldu.)

Mahpusun “Pişmanlık beyanının olmaması, haklarını iyi niyetle kullanmaması, iletişime kapalı tavır sergilemesi, koğuşta beraber kaldığı kişilerle iyi geçinmemesi.” gerekçeleri ile şartlı tahliye hakkı engellenmiştir. Sedef Demir, tüm ceza süresini hapishanede geçirerek, şartlı tahliye hakkı kullandırılmadan tüm ceza süresini hapishanede geçirdikten sonra tahliye olmuştur. 

Sincan Kapalı Kadın Hapishanesi’nde tespit edebildiğimiz şartlı tahliye hakkı engellenen diğer mahpuslar: 

  • Gülşen Adet 
  • Hicran Binici

 

7.YOZGAT 1 NO’LU T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ

  • Sinan Sütpak

(Şartlı tahliye hakkı 6 kez engellendikten sonra tahliye edildi.)

31 yıldır hapishanede olan mahpusun, “Hayat enerjisinin düşük olduğu, cezaevine girdikten sonra örgüt ile bağlantısını kesmediği, itirafçı olmadığı, radikal düşüncelerinden vazgeçmediği, örgütü açıkça ‘terör örgütü’ olarak nitelendirmediği, herhangi bir pişmanlık beyanı olmadığı, suç işlemeye meyilli olduğu” gerekçeleri ile şartlı tahliye hakkı 6 kez engellenmiştir.  

Yozgat 1 No’lu T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tespit edebildiğimiz şartlı tahliye hakkı engellenen diğer mahpuslar:

  • Hakkan Abi (En az 5 kez şartlı tahliye hakkı engellenmiştir, tam süresini doldurarak tahliye olmuştur)
  • Adnan Özbey (30 yıllık, 60 yaşında ve hasta mahpus, sonradan tahliye edildi.)
  • Ersin Sömer
  • Feyzi Ayzit (Şartlı tahliye hakkı 4 kez engellendikten sonra tahliye edildi.)
  • İsmail Kaya (Şartlı tahliye hakkı 2 kez engellendikten sonra tahliye edildi.)
  • Halit Baydan
  • Murat Kılınç
  • Hakan Acun
  • Kemal Kahraman

 

8.YOZGAT 2 NO’LU T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ

  • Ali Şen

(Şartlı tahliye hakkı 5 kez engellendikten sonra tahliye oldu.)

 

32 yılı aşkın süre hapishanede kalan mahpusun aktarımlarına göre kendisine pişmanlık dayatılmıştır. Tehdit, hakaret, baskı ve insanlık onuruna yaraşmayacak tutum ve söylemlere maruz kaldığını belirtmiştir. Mahpusun beyanlarına göre; savcı şahsına “şerefsiz, haysiyetsiz, köpek” ve daha ağza alınmayacak sinkaflı bir şekilde küfretmiştir. Kendisi hasta mahpus olup; mide fıtığı, behçet hastalığı, kalp rahatsızlığı, astım ve tansiyon gibi birçok rahatsızlığı mevcuttur. Defalarca kez şartlı tahliye hakkı engellenmiş ve daha sonra tahliye edilmiştir. 

Yozgat 2 No’lu T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tespit edebildiğimiz infazı yakılan diğer mahpuslar:

  • Mehmet Çelik (30 yılı aşkın süredir hapishanede.)
  • Yunus Kıyar
  • Ramazan Kıran (30 yılı aşkın süredir hapishanede.)
  • Metin Güven (Sonradan tahliye oldu.)
  • ŞARTLI TAHLİYE HAKKININ ENGELLENMESİNİN GEREKÇELERİ 

1.DİSİPLİN CEZALARI

Derneğimiz tarafından yapılan görüşme, inceleme ve tespitlerde birçok mahpusun şartlı tahliye hakkının engellenmesinin gerekçesi olarak hukuka aykırı verilen hücre cezalarının gösterildiği anlaşılmıştır. Öncelikle verilen bu disiplin cezalarının hem kendisi hem gerekçesi hukuk dışıdır.

Hücre cezası adı verilen disiplin cezası, insan hakları normlarına aykırı olup insanlık dışı bir uygulamadır. Ayrıca bu cezalar, somut ve yasal dayanağı olmayan gerekçelerle verilmektedir. Hapishanelerin insan onuruna aykırı uygulamalarına karşı protesto hakkını kullandığı için darp edilip mağdur ve şikayetçi konumundayken yargılanan ve hücre cezası alan binlerce mahpus bulunmaktadır. Öte yandan keyfi şekilde hücre cezalarının infazı bekletilmekte ve tahliyelerin ertelenmesine sebep olmaktadır.

Rapora konu olan hapishanelerde verilen disiplin cezalarının çoğunun keyfi ve hukuksuz kararlara dayandığı tespit edilmiştir. Mahpuslar “çıplak arama uygulamasını kabul etmediği, halay çektiği, Kürtçe konuştuğu, dilekçe yazdığı, açık görüşte koğuş arkadaşının ailesine selam verdiği, açlık grevine girdiği, hapishanedeki hak ihlallerini dışarı ilettiği” için haksız şekilde disiplin cezası alabilmektedir. Herhangi bir disiplin soruşturmasına konu olamayacak eyleminden dolayı aldığı disiplin cezası sebebi ile infazları yakılmaktadır. Bu yöntemle, suç teşkil etmeyen eylemler sebebiyle disiplin cezaları verilmesi ve ardından tahliyelerinin engellenmesi ikinci defa cezalandırılma anlamına gelmektedir.

Kimi mahpusun şartlı tahliye hakkı, disiplin cezaları infaz edilmiş olmasına ya da herhangi bir disiplin cezası olmamasına rağmen engellenmiştir. Örneğin;

  • Karabük T Tipi Hapishanesi’nde bulunan 60 yaşındaki 31 yıllık mahpus Hakkı Aygün'ün şartlı tahliyesinin engellenme gerekçesi olarak mahpusun daha önce kesinleşmiş, infaz edilmiş ve kaldırılmış disiplin cezaları gösterilmiştir.
  • Sincan Kadın Hapishanesi’nde bulunan ve tam süresini doldurarak sonradan tahliye olan Mukaddes Kubilay’ın şartlı tahliyesinin engellenme gerekçesi olarak “mahpusun beraat ettiği dosyanın halen kesinleşmemiş olması, hakkında süren soruşturma dosyasının bulunması ve disiplin cezası bulunması” gösterilmiştir. Oysa Mukaddes Kubilay’ın son erteleme kararına gerekçe olabilecek devam eden bir disiplin soruşturmasının ya da kaldırılmamış bir disiplin cezasının bulunmadığı öğrenilmiştir. 

Mahpusların iddia ve aktarımlarına göre şartlı tahliye tarihi yaklaşan mahpuslara şartlı tahliye hakkını engelleyebilmek amacıyla disiplin cezaları verilmektedir. Kimi mahpuslar tarafından görüşmelerde “Şartlı salıverilme tarihi yaklaştıkça kurgulanmış, gerçeği yansıtmayan yalan beyanlarla disiplin cezaları verilmeye başlandığı” iletilmiştir.

2.İYİ HALLİ OLMAMA DURUMU

Mahpuslarla yapılan görüşmelerde yapılan aktarımlara göre; yeni yönetmelik ile kurullara verilen geniş takdir yetkisi, idare ve gözlem kurullarını birinci karar mercii haline getirmiştir.  Kurul, kişiyi değerlendirip hem “iyi halli olmadığına” hem de bu nedenle “koşullu salıverilmeye uygun olmadığına” karar vermektedir.

Yeni yönetmelik, İdare ve Gözlem Kurullarının mahkeme gibi hareket etmesine ve infaz kanununun birçok hükmünün uygulanamaz hale gelmesine neden olmaktadır. Şartlı tahliye engelleme gerekçeleri incelendiğinde kurulların, koşullu salıvermeyi değerlendirmeyi aşarak neredeyse hükümlünün tüm hapishane hayatını ve tüm yaşamını denetim altına alan, paralel bir mahkeme gibi yeniden yargılayan ve yeniden cezalandıran kurullara dönüştüğü görülmektedir.  

Örneğin;

  • Eskişehir H Tipi Hapishanesi’nde bulunan Mehmet Paksoy’un şartlı tahliye hakkının engellenme gerekçesi olarak “sanatsal veya edebi çalışmalara katılma talebinin olmadığı” gösterilmiştir.
  • Karabük T Tipi Hapishanesi’nde bulunan Adem Oktay’ın şartlı tahliye hakkı "tahliye edilmesi halinde suç işleme ihtimali" iddiasıyla engellenmiştir. 
  • Eskişehir H Tipi Hapishanesi’nde bulunan ve şartlı tahliye hakkı iki kez engellendikten sonra serbest bırakılan Fevzi Esen’in şartlı tahliyesinin engellenme gerekçesi olarak “aile bireyleri dışındaki kişilerle mektuplaşması” gösterilmiştir.
  • Karabük T Tipi Hapishanesi’nde bulunan Mehmet Şirin Taşdemir’in şartlı tahliye hakkının engellenme gerekçesinde, son erteleme kararına kadar geçen süreçte mahpusun kurum iç işleyişi ile ilgili olumsuz bir gözlem veya disiplinsiz bir davranışının bulunmadığı belirtilmesine rağmen “infaz etmekte olduğu suçuna ilişkin herhangi bir gelişim göstermediğinin düşünüldüğü, işlediği suçtan pişmanlık duyduğu kanaatinin oluşmadığı” iddiası ile tahliyesi engellenmiştir.
  • Karabük T Tipi Hapishanesi’nde bulunan Kadri Alkoç’un  şartlı tahliye hakkının engellenme gerekçesinde “son erteleme kararına kadar geçen süreçte mahpusun kurum iç işleyişi ile ilgili olumsuz bir gözlem veya disiplinsiz bir davranışının bulunmadığı belirtilmesine rağmen suça yönelik bakış açısı, suçtan pişmanlığı, tekrar suç işleme, toplumla bütünleşme yönleriyle herhangi bir gelişim çabası gözlemlenmediği, işlediği suçtan dolayı pişmanlık duyduğu kanaati oluşmadığının değerlendirildiği” ifadeleri yer almıştır. 
  • Karabük T Tipi Hapishanesi’nde bulunan 30 yıllık mahpus olan ve Alevi olan Hüseyin Bilecan’ın tahliyesinin ertelenme gerekçesi olarak “dini rehberlik hizmetine çıkmaması” gösterilmiştir.
  • Sincan Kadın Hapishanesi’nde bulunan Sabite Ekinci’ye dair kurulun olumsuz kararında “Genel kısmi aramalar ile sayımlarda kurum personelinin çalışmalarına kayıtsız kaldığı, kolaylık sağlayacak hiçbir davranışın bulunmadığı, gelişme ve motivasyon göstermediği” ifadeleri yer almıştır.
  • Sincan Kadın Hapishanesi’nde bulunan Nejla Yıldız’ın “dışarıya çıkamaz, topluma ayak uyduramaz, suç işleyebilir” gibi soyut gerekçelerle şartlı tahliye hakkı engellenmiştir. 
  • Sincan Kadın Hapishanesi’nde bulunan Dilan Oynaş’ın şartlı tahliye hakkının engellenme gerekçesi “toplumla bütünleşmeye hazır olduğuna dair bir kanaat oluşmaması” olmuştur. 


3.PİŞMAN OLMAMA DURUMU

Siyasi mahpusların tahliyelerinin engellenmesine gerekçe olarak sıklıkla “pişmanlık göstermediği” değerlendirmesine yer verildiği görülmüştür. Öncelikle mahpusun suçundan dolayı pişmanlık duyup duymadığı ve suçu hakkında konuşmak istememesinin aleyhe yorumlanması; düşünce ve kanaat hürriyetinin ihlalidir. İdare ve Gözlem Kurulunun, kendini mahkeme yerine koyarak, TCK'da her suç tipi için ayrı ayrı düzenlenen etkin pişmanlık kavramını infaz hukukuna dâhil ettiği anlaşılmaktadır. Pişmanlık, maddi ceza hukukuna ait bir müessesedir, bu müessesenin aynı kriterlerle infaz hukukuna uyarlanması mümkün olmadığı gibi; pişmanlığın infaz aşamasında ne olduğu belli olmayan yeni kriterlerle değerlendirilmek üzere idari bir kurulun keyfine bırakılması da mümkün değildir.

Örneğin; 

  • Sincan Kadın Hapishanesi’nde bulunan Dilan Oynaş’ın şartlı tahliye hakkının engellenmesinin nedenlerinden biri de pişmanlık duymadığı değerlendirmesidir. 
  • Afyon 1 Nolu T Tipi Kapalı Hapishanesinde bulunan Dijwar Nesri İsmail’in de şartlı tahliye hakkının engellenmesinin nedenlerinden biri pişmanlık duymadığı değerlendirmesidir. 

Yukarıda bir kısmına yer verdiğimiz idare ve gözlem kurullarının kararlarının, soyut, mantıktan uzak, yasal bir dayanağı ve geçerliliği olmayan, sübjektif yorum ve varsayım içeren gerekçelerle yazıldığı görülmektedir. Bazı kurul kararları kurulların gayriciddi “kopyala- yapıştır” yöntemi ile kararlar yazdığı izlenimini pekiştirmektedir. Hiç disiplin cezası almamış mahpusun kurul gerekçesinde disiplin cezası aldığı iddiasının yazılmış olması, yine hiç evlenmemiş mahpusun kararında evli olduğunun belirtilmesi bu yönteme dair birer örnektir. 

Gerekçeler, mahpusların yaşama dair herhangi bir eylem ve tutumlarının şartlı tahliye hakkını engellemeye yeterli olabildiğini; dolayısıyla bu kurul kararlarının bir denetim mekanizması olarak da çalıştığını göstermektedir. Bir kişinin sürekli olarak denetim altında bırakılması ve değerlendirilecek olması Anayasa’nın 20.  ve AİHS’in 8. maddelerinde düzenlenen özel hayata saygı hakkına da aykırıdır. Anayasanın 13. maddesinde ölçülülük ilkesi düzenlenmiş olup mevcut hakkın tamamen sınırlandırılarak daraltılması ölçülülük ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.

  • DEĞERLENDİRME

1.SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİ 

Suçta ve cezada kanunilik ilkesi, suç teşkil eden fiillerin ve bunlara uygulanacak yaptırımların önceden kanun tarafından açıkça düzenlenmiş olmasını ifade eder. TCK m.2’de “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.” ifadesiyle tanımlanmıştır. İlke, toplumsal yaşam düzeni içerisindeki bireylerin muhatap olduğu yasakları önceden bilmek suretiyle, özgürlüklerinin sınırlarını tayin edip buna göre hareket etmesine olanak sağlar.

Ancak idare ve gözlem kurullarının mülakatlarında mahpuslara oldukça absürt sorular sorulmakta ve olumsuz raporların gerekçeleri bir o kadar absürt ve suç teşkil etmeyen hususlar olmaktadır. 

2.GERİYE YÜRÜMEZLİK İLKESİNE AYKIRILIK

“Kanunların geriye yürümezliği ilkesi” uyarınca yasalar yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki hukuki durumlara uygulanabileceklerinden, sonradan çıkan bir yasa, yürürlüğe girdiği tarihten önceki olaylara uygulanmaz. Bu ilke, hukuk devletinin olmazsa olmazıdır. Ancak bahse konu hapishanelerin hepsinde idare ve gözlem kurulları bu ilkeye aykırı kararlar vermişlerdir. 

 

3.AYRIMCILIK YASAĞI VE EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRILIK / İNFAZDA TEMEL İLKEYE AYKIRILIK 

Siyasi mahpusların sırf ideolojik saiklerle, keyfi ve hukuk dışı gerekçelerle belli haklarından faydalandırılmaması ayrımcılık yasağına aykırı olup eşitlik ilkesini de zedelemektedir. Ayrıca bu düzenleme infazda temel ilkeye de aykırılık teşkil etmektedir. 

İnfazda temel ilke, 

“Madde 2

(1) Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin kurallar hükümlülerin ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, doğum, felsefî inanç, millî veya sosyal köken ve siyasî veya diğer fikir yahut düşünceleri ile ekonomik güçleri ve diğer toplumsal konumları yönünden ayırım yapılmaksızın ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınmaksızın uygulanır.

(2) Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz.”

Görüldüğü üzere infazda temel ilke, infaz kurallarının hiçbir ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını düzenlemiş iken açıkça bu hükme aykırı, ayrımcılık olarak tanımlanacak uygulamalar söz konusudur. Mülakatlarda sorulan ideolojik sorular ve verilmesi istenen cevaplar bunun apaçık örneğidir.

4.İDARE VE GÖZLEM KURULLARININ YAPISI, İŞLEYİŞİ VE SONUÇLARI

Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelikte İdare ve Gözlem Kurullarının kimlerden oluşacağı düzenlenmiştir.

İdare ve gözlem kurulu

MADDE 22-

“(1) İdare ve gözlem kurulu; kurum müdürünün başkanlığında, gözlem ve sınıflandırmadan sorumlu ikinci müdür, idare memuru, cezaevi tabibi, psikiyatrist, bir psikolog ve psiko-sosyal yardım servisinde görevli diğer unvandan bir personel, öğretmen, infaz ve koruma başmemuru ile kurum müdürü tarafından teknik personel arasından seçilen bir görevliden oluşur.”

Yönetmelikle birlikte yetkisi genişletilen kurullar, Anayasa’ya ve hukuk devletinin temel ilkelerine aykırı şekilde bir yargılama makamı gibi hareket etmektedir. Oysa ki yargılama yapma ve hüküm verme yetkisi yalnızca bağımsız, tarafsız mahkemelerde olup, hiçbir idari kurum ve yapıya devredilemez.

İlgili düzenlemeden de görüldüğü üzere; İdare ve Gözlem Kurulları hukukçu olmayan kişilerden oluşmakta, yetki aşımı yapıp yargılama makamı yerine geçerek hukukçu olmayan kimseler kişilerin hürriyetini bağlayıcı kararlar vermektedir.

5.İDARE VE GÖZLEM KURULLARI İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE YASAĞINI İHLAL ETMEKTEDİR

Mahpuslarla yapılan görüşmelerde idare ve gözlem kurulunun mülakat aşamasının psikolojik baskı ile gerçekleştiği sonucuna ulaşılmıştır. Kimi zaman mahpuslar doğrudan tehdide maruz bırakılmış, bazen de kurulda sorulan sorularla psikolojik şiddete ve kötü muameleye uğramışlardır. 

Örneğin;

  • Afyon 1 No’lu T Tipi Hapishanesi’nde bulunan Dijwar Nesri İsmail, hapishane müdürünün kendisine Ben buradayken sen çıkamazsın.sözünü kullandığını belirtmiştir. Yine bir başka görüşmede, hapishane müdürünün kendisi ile “Seni çok seviyoruz bu yüzden seni bırakmayarak burada tutuyoruz.’’ şeklinde alaycı ve keyfi konuşmalar yaptığını aktarmıştır.
  • Afyon 1 No’lu T Tipi Hapishanesi’nde şartlı tahliye hakkı 9 kez engellendikten sonra serbest kalan Abdurrahim Çetinkaya hapishane savcısının kendisini “Burada olduğum sürece, sen bu cezaevinden çıkamayacaksın.” diye tehdit ettiğini aktarmıştır.  
  • Eskişehir H Tipi Hapishanesi’nde şartlı tahliye hakkı 2 kez engellendikten sonra serbest kalan Fevzi Esen, başgardiyanın koğuşa yaptığı ziyarette kurul görüşmelerini kastederek “Savcının net bir tavır istediğini biliyorsunuz.” dediğini aktarmıştır. 
  • Karabük T Tipi Hapishanesi’nde bulunan ve şartlı tahliye hakkı 4 seferdir engellenen hasta mahpus Aydın Kudat, “Bağımsızların arasına gireceksiniz ya da sizi bırakmayacağız” şeklinde idare tarafından tehdit ve baskıya maruz kaldığını ifade etmiştir. 
  • Karabük T Tipi Hapishanesi’nde bulunan Abdurrahman Güner, “Sizi bırakmayacağız. Her defasında infazınızı yakacağız.” şeklinde tehdit edildiğini ifade etmiştir.
  • Sincan Kadın Hapishanesi’nde bulunan ve tam süresini doldurarak sonradan tahliye olan Sabite Ekinci, kurulun “Diyarbakır Anneleri hakkında ne düşünüyorsun? Neden örgütlü ortamda kalıyorsun? Neden müdüre hanımla özel görüşmelerde bulunmadın? Madem ailen küçük (ağa, aşiret vs. değil) sen nasıl belediye başkanı seçildin? Neden öğretmen iken belediye başkanı olmak istedin? Kurula önce çıkmak istemedin şimdi neden çıktın? (Bu soru defalarca sorulmuş) Hayatını nasıl idame ettireceksin? Kurula çıkmana arkadaşların nasıl tepki gösterdi? Kütüphanemizden kitap aldın mı? 6 yıllık cezaevi sürecini nasıl geçirdin? Dışarıda nasıl bir yaşam kuracaksın?” soruları yönelttiğini beyan etmiştir. 
  • Sincan Kadın Hapishanesi’nde bulunan Özlem Demir yargılanıp ceza aldığı dosyaya dair sorular ve “Sen çiftçisin ne işin var siyasette?” gibi sorular yöneltildiğini ifade etmiştir. 

İşkence ve kötü muamele gerek fiziksel gerekse psikolojik olsun, bir göz korkutma, caydırma, intikam alma, cezalandırma veya baskılama amacı olarak bilinçli şekilde insanlara ağır acı çektirmekte kullanılan her türden edimlerdir. İşkence insanlık onuruna karşı işlenen bir suç olup, insan hakları temelli pek çok uluslararası sözleşme ile mutlak şekilde yasaklanmıştır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3. Maddesi:

"Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz." şeklindedir. Sözleşme işkence ile her türlü onur kırıcı davranışı da yasaklayarak kötü muamele yasağına da yer vermiştir.

Türkiye, işkence eylemlerinin etkili ve kararlı şekilde soruşturulması, işkencenin önlenmesi amacıyla Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan İşkence ve Diğer Zalimane, Gayri İnsani veya Alçaltıcı Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme’nin ve BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı, Aşağılayıcı Muamele veya Cezaların Etkili Biçimde Soruşturulması ve Belgelendirilmesi İçin El Kılavuzu (İstanbul Protokolü) ‘nun da imzacısıdır.

 

İstanbul Protokolü’nün 2. Fıkrası:

“Devletler, işkence ve kötü muamele şikayetleri ve bildirimlerinin, anında ve etkili bir biçimde soruşturulmasını sağlamakla yükümlüdürler. Açık bir şikâyetin olmadığı durumlarda bile işkence ve kötü muamele yapıldığına ilişkin belirtiler varsa, soruşturma yapılmalıdır. Soruşturmayı yürütenler, bu tür olayların faili olduğundan şüphelenilen kişiler ve onların hizmet ettiği kurum ve kuruluşlardan bağımsız, soruşturma yürütebilecek vasıfta, tarafsız kişiler olmalıdır. Bu kişilerin tarafsız tıp uzmanlarına veya konuyla ilgili diğer uzmanlara erişim veya bu tür uzmanları çağırma yetkileri olmalıdır. Soruşturmalar yürütülürken, en yüksek profesyonel standartlara uygun yöntemler kullanılmalı ve soruşturma sonuçları kamuya açıklanmalıdır.” şeklinde olup, işkence ve kötü muameleye dair başvurular ve re’sen yapılacak tespitlerle ilgili taraf Devletlere önemli sorumluluklar yüklemektedir.

Uluslararası sözleşmelerin ve Anayasal güvencenin ulusal mevzuatta da karşılıkları olmuştur.

Anayasanın 17. Maddesinin 3. Fıkrasında:

“Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.” şeklinde mutlak işkence yasağı yer almış, mahpusların da insan haysiyetine aykırı şekilde cezalandırılamayacağı ve muameleye maruz kalmayacağı kesin bir dille ifade edilmiştir.

Mahpuslara yönelik işkence ve kötü muamelenin önlenmesi amacıyla 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Uygulanması Hakkında Kanun’un 6. Maddesinin 1. Fıkrasında “Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin düzenli bir yaşam sürdürmeleri sağlanır. Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir.” ifadeleriyle, mahpuslara yönelik her türlü işkence ve onur kırıcı kötü muamele yasaklanmıştır.

Tüm bu nedenlerle, şartlı tahliyelerin soyut ve keyfi kararla engellenmesi başlı başına bir kötü muamele olmakla birlikte, idare ve gözlem kurulları tarafından siyasi mahpuslara yönelik yukarıdaki eylem ve söylemlerin, aynı zamanda bu raporda yer verilen pek çok uygulama ve edimin işkence yasağını ihlal ettiği ortadadır.

Yargı, hapishanedeki personel, jandarma ve çeşitli kişiler hakkında mahpusların yaptığı şikayet ve başvuruların pek çoğunu etkin soruşturma yürütmeksizin cezasızlıkla sonuçlandırmakta ve aynı zamanda Devlet hapishanelerde işkenceyi önleme yönünde alması gereken koruyucu ve önleyici tedbirleri almayarak ulusal ve uluslararası hukuka aykırı şekilde davranmaktadır.

6.HASTA MAHPUSLARIN YAŞAM HAKKI VE SAĞLIĞA ERİŞİM HAKKI ENGELLENMEKTEDİR

Yapılan görüşmelerde şartlı tahliye hakkı engellenen çok sayıda hasta mahpus olduğu ve bu hasta mahpusların çoğunun durumunun ağır olduğu tespit edilmiştir. Hasta mahpusların şartlı tahliyelerinin engellenmesi, tüm hak ihlallerinin yanı sıra, hapishane koşullarında tutulmaya devam edilerek sağlığa erişim ve tedavi haklarının engellenmesi yönünden ağır sonuçlar doğurmaktadır. Rapora konu hapishanelerde en az 11 ağır hasta mahpus tespit edilmiştir. 

Birkaç örnek verecek olursak; 

  • Afyon 1 No’lu T Tipi Hapishanesinde bulunup sonradan serbest kalan Abdurrahim Çetinkaya ağır hasta mahpus olup; bağırsaklarında kanama olmasına rağmen şartlı tahliyesi 9 kez engellendikten sonra serbest bırakılmıştır.
  • Afyon 1 No’lu T Tipi Hapishanesinde bulunup sonradan serbest kalan Nail Demir kolon kanseri olmasına rağmen şartlı tahliye hakkı engellenmiştir. 
  • Afyon 1 No’lu T Tipi Hapishanesi’nde kanser ve daha birçok hastalığı bulunmasına rağmen şartlı tahliye hakkı engellenen Hayrettin Yılmaz 65 yaşında hapishanede yaşamını yitirmiştir.

Yukarıda sadece bir kısmına yer verdiğimiz örnekler, idare ve gözlem kurullarının yaşam hakkını ihlal etmeye varan zalimane kararlar verdiğini göstermektedir. Özellikle kanser hastası olmasına rağmen şartlı tahliyesi engellenen ve hapishanede yaşamını yitiren Hayrettin Yılmaz bu duruma yakıcı bir örnek olmuştur.

Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nin 25. Maddesinde:

“Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır. Herkes, işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ve kendi iradesi dışındaki koşullardan doğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahiptir.” ifadeleriyle, sağlık hakkına en temel insan hakkı olan yaşam hakkı çerçevesinde yer verilmiştir.

 

Anayasa ve iç hukukta da yaşam hakkı en güçlü şekilde korunan hak olup, bununla ilişikli olarak ve ayrıca, herkesin sağlığa erişim hakkı da güvence altına alınmıştır.

Anayasa, tıpkı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nde olduğu gibi "yaşam hakkı"nı temel alan bir düzenlemeye 17. maddesinde yer vermiştir:

"Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz. Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz."

Görüldüğü üzere sağlık hakkının ihlali durumunda yaşam hakkı, işkence ve kötü muamele yasağının ihlali gibi sonuçlar da doğmaktadır. Bu üç hak birbiriyle iç içe geçmiş temel haklardan olup, mahpusların da her özgür insan gibi sağlığa erişim hakkından tam ve eşit şekilde faydalanması gerektiği belirtilmektedir. Buna göre tüm yurttaşların yaşama hakları devlet güvencesi ve onun pozitif yükümlülüğü kapsamı içinde koruma altındadır.

Şartlı tahliyelerin engellenmesi, ağır hasta ve yaşlı mahpusların sahip olduğu hakları hapishane koşullarında kullanamaması ve bu hakların yasal ya da meşru nedenlere dayanmadan sınırlandırılması sağlık hakkının doğrudan ihlaline sebep olmaktadır. Mahpusların sağlık hakkı ve sonuçları bakımından yaşam hakkının ihlal edildiği haller yukarıda sayılan örneklerle birlikte, bu uygulamanın boyutlarını ve devletin yükümlülüklerini yerine getirmediğini açıkça göstermektedir.

7.UZUN YILLARDIR HAPİSHANEDE OLUP ŞARTLI TAHLİYE HAKKI ENGELLENEN MAHPUSLAR /UMUT HAKKI

Hükümlünün serbest kalma umudunun olmasını ifade eden umut hakkının bir parçası da şartlı tahliye hakkıdır. AİHM, “Öcalan 2, Kaytan, Gurban ve Boltan” adıyla Türkiye aleyhine verdiği kararlarla, en geç 25. yılında bir mahpusa koşullu salıverme yani tahliye olma imkânı sağlayabilecek mekanizma oluşturulması gerektiği belirtilmiştir. Mahpusların 25 yılı aşan infaz süreleri ve otomatik bir şekilde verilen infaz erteleme kararları, ayrıca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasında koşullu salıverme imkanının olmaması umut hakkı ihlalidir.

Yaptığımız görüşmelerde şartlı tahliyenin engellenmesi uygulamasının en çok uzun süredir hapishanede olan mahpuslar özelinde kötü muameleye döndüğü tespit edilmiştir. Rapora konu olan hapishanelerde şartlı tahliyesi engellenenlerin en az 13’ü, en az 30 yıldır hapishanede olan mahpuslardır. Bu mahpusların tahliyelerinin engellenme gerekçelerinin çoğu ise “pişman olmamak” olmuştur. 

 

8.SİSTEMATİK BİR UYGULAMA OLARAK ŞARTLI TAHLİYE HAKKININ ENGELLENMESİ

Kimi hapishanelerde siyasi mahpusların şartlı tahliye hakkının engellenmesi rutin ve sistematik bir hapishane politikası haline gelmiştir. Bu konuda ilk önce Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi’nde pilot uygulama diyeceğimiz bir süreç işletilmeye başlanmıştır.  Sonraki süreçte Karabük T Tipi Hapishanesi, Afyon 1 Nolu T Tipi Hapishanesi ile Bolvadin T Tipi Hapishanesi’nde benzer bir uygulama başlamıştır. 

Oysa ki şartlı tahliye kavramı, yapısı ve işlevi itibariyle başlı başına kişiye özgü, özgün değerlendirmelere tabi olarak işletilmesi gereken bir mekanizmadır. Her bir mahpus hakkında, şartlı tahliye tarihi geldiğinde, öngörülebilir ve anlamlandırılabilir kriterlere göre değerlendirme yapılarak somut, nesnel, gerekçeli, objektif kararlar verilmesi gerekmektedir. Ancak aşağıda somut olarak vereceğimiz örneklerde de görüldüğü üzere hapishane idarelerinin veya genel olarak Ceza Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü ve Adalet Bakanlığı’nın bu konuda “idari tutum” haline gelmiş, sistematikleşmiş ve genelleşmiş bir uygulaması mevcuttur. Bu uygulamayla, şartlı tahliye hakkının tüm siyasi mahpuslar bakımından fiilen ortadan kalktığı tespit edilmiştir.

  • Sincan Kapalı Kadın Hapishanesi 

Sincan Kapalı Kadın Hapishanesi’nde ilgili yönetmelik yürürlüğe girdiğinden bu yana hiçbir siyasi kadın mahpus şartlı tahliye hakkından faydalandırılmamıştır.  Bugüne kadar şartlı salıverme tarihi gelen 16 kadın mahpusun tahliyesi idare ve gözlem kurullarının hukuksuz kararları ile engellenmiştir. Konuya dair şubemizin Kadın Komisyonu’nun 11.10.2023 tarihinde açıkladığı rapor ayrıntılı bilgiler içermektedir.[1]

 

Rapora göre “…Bu konuda Sincan Kadın Kapalı Hapishanesinde pilot uygulama diyeceğimiz bir sürecin işletildiği açıktır. Sincan Kadın Kapalı Hapishanesinde siyasi kadın mahpusların hüküm giydiği suçun fiili olarak koşullu salıverme yasağı olarak ele alındığı anlaşılmaktadır. Ve İnfaz Hâkimliği, Ağır Ceza Mahkemesi değerlendirmelerinden anlaşılıyor ki iyi hal kararını verme yetkisini fiilen hapishane müdürü ile başgardiyan kullanmaktadır. Bu sebeple umut hakkının parçası olan şartlı salıvermenin hukuk sisteminde tanındığından bahisle evrensel hukuk ilkelerinin mevcudiyetini söylemek mümkün değildir. Çünkü Sincan Kadın Kapalı Hapishanesinde fiili uygulanabilirliği bulunmayan bir düzenlemenin kâğıt üstünde yer alması idarenin hukuki sorumluluklarını ve gereklerini rafa kaldırmamaktadır.” 

 

  • Karabük T Tipi Hapishanesi

Karabük T Tipi Hapishanesinde 2021 yılından bu yana şartlı tahliye hakkı tarihi gelen hiçbir siyasi mahpusa, bu hak kullandırılmamış, şartlı tahliyeleri engellenmiştir. Bugüne kadar 17 siyasi mahpusun şartlı tahliye tarihi gelmiştir ve 17 mahpusun da şartlı tahliye hakkı gasp edilmiştir.  

 

  • Afyon 1 Nolu T Tipi Hapishanesi

Afyon 1 Nolu T Tipi Hapishanesinde 2021 yılından bu yana şartlı tahliye hakkı tarihi gelen hiçbir siyasi mahpus 2024 yılının Haziran ayına kadar tahliye edilmemiştir. Ancak bu tarihten sonra 2 mahpus tahliye edilmiştir. Ancak, hâlâ 5 mahpusun şartlı tahliye hakkını kullanması engellenmektedir. 
 

  • Bolvadin T Tipi Hapishanesi

Bolvadin T Tipi Hapishanesinde 2021 yılından bu yana şartlı tahliye hakkı tarihi gelen hiçbir siyasi mahpusa bu hak kullandırılmamış, şartlı tahliyeleri engellenmiştir.  Hâlâ 4 mahpusun şartlı tahliye hakkı engellenmektedir.

 

  • SONUÇ VE ÖNERİLER

 

İnfaz hukuku modern hukuk sistemlerinde tarihsel, sosyolojik, kültürel ve hukuki gelişmeler ışığında sürekli güncellenmekte ve değişmekte olan bir alandır. Cezalandırma ve infazın amaç, hedef ve işlevleri yalnızca Türkiye’de değil tüm dünyada tartışılmaya devam etmektedir. Bu tartışmalar sonucunda, eski ceza ve infaz yöntemlerinin özgürlükler ve kişisel haklar yerine giderek gelişmesi benimsenen bir görüştür. Modern dünyada suç ve suçlularla mücadelenin, geleneksel ceza yöntemleri haricinde yeni mekanizmalarla ve alternatif yollarla sağlanması gerektiği düşüncesi giderek gelişmekte olup, pek çok ülkede hapis cezalarının süreleri kısalmış, tutuklama tedbirlerinin uygulama alanları sınırlandırılmıştır.

Umut Hakkı’nın ve genel affın tartışıldığı bu süreçte, Türkiye hapishanelerinde Adalet Bakanlığı verilerine göre 8.521 mahpusun şartlı tahliye hakkı engellenmektedir. İnfazda ayrımcılığın sakıncalarını ve hukuksuzluğunu, İdare ve Gözlem Kurullarının keyfi uygulamalarını, pişmanlık dayatmasını ve Kurulların mahkeme yerine geçerek kişilerin özgürlüğünü engelleyici kararlar verdiğini çok kez ifade etmiştik. Bu uygulamalar ile siyasi mahpuslara hukuksal tecrit uygulandığını görmekteyiz.

Tahliyesi ertelenen, tahliye imkânı ortadan kaldırılan mahpusların iyi halli olmamasına gerekçe edilen; pişmanlık dayatması, aile dışında arkadaşlara mektup gönderilmesi, temizlik için yapılan sirke, fazla okunan kitap, çekilen halaylardır. Şartlı tahliye zamanı yaklaşan mahpuslara adeta tahliyelerinin engellenebilmesine gerekçe yaratmak için verilen disiplin cezaları da bir başka gerekçedir. İdarenin bu dayatmalarla, mahpuslardan beklentisinin “itaat eden kimseler olmaları” olduğu da açıkça anlaşılmaktadır. Oysa ceza infazında mahpustan beklenen toplumla bütünleşmeye hazır duruma gelmesidir.

Sonuç olarak ifade etmek gerekir ki; şartlı salıverilme bir haktır. Bu hakkın ise hukukçu olmayan kimselerden oluşan, mahkeme niteliği olmayan İdare ve Gözlem Kurullarının keyfi, sübjektif ve varsayımsal değerlendirmelerine feda edilemeyeceği açıktır.

Bu sebeplerle raporda bahsettiğimiz hapishanelerdeki İdare ve Gözlem Kurulu üyelerini, İnfaz Hâkimlikleri ve Ağır Ceza Mahkemeleri başta olmak üzere tüm uygulayıcıları hukuka ve insani değerlere uygun davranmaya davet ediyoruz. Adalet Bakanlığını cezaevlerindeki insanlık dışı uygulamalara son vermeye, eşitlik ilkesine ve ayrımcılık yasağına uygun bir şekilde suç ayrımına gitmeden “infazda eşitlik” ilkesi yönünde ivedilikle bir düzenleme yapması için Meclis’i göreve çağırıyoruz. 7242 sayılı Kanunla İnfaz Kanunu’na getirilen son derece belirsiz iyi hal kriterlerinin kaldırılması, İdare ve Gözlem Kurullarının insan haklarına uygun bir şekilde yeniden yapılandırılması, uygulama pratiğinin değiştirilmesi ve kurul kararlarının yargı denetiminin etkili bir şekilde yapılması gerektiğini ifade ediyoruz.