16.08.2024
Farklı tarihlerde, Patnos L Tipi Kapalı Hapishanesinde hak ihlallerine uğrayan mahpusların bizzat, vekilleri veya aileleri tarafından Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Van Şubesi’ne, Van Barosu’na ve DEM Parti Van Milletvekilli Mahmut DİNDAR’ a yapılan başvurulara istinaden, yukarıda belirtilen kurumlarca hapishanedeki genel durum gözlemlenmiş, mahpuslarla ve İnfaz kurumu yetkilileri ile görüşmeler gerçekleştirilmiş, gerçekleştirilen bu görüşmeler neticesinde aktarılan, gözlemlenen ve tespit edilen ihlaller raporlaştırılmıştır.
Raporun amacı; Hapishanede yaşanan Temel hak ve hürriyetlere ilişkin ihlallerin tespiti, yetki ve sorumluluğu olan merci ve kurumların bu ihlallerin sonlandırılmasına yönelik harekete geçmelerini sağlamak, ihlallere ilişkin etkili soruşturma yürütülmesine katkı sağlamak ve kamuoyunun dikkatine sunmaktır.
Bu raporda avukatlar tarafından hapishanelerde gerçekleştirilen ziyaretler dışında mahpusların aileleri ile yapılan telefon görüşmelerinden ve mahpusların avukatlarına gönderdikleri mektuplardan edinilen bilgiler kullanılmıştır.
Rapor tarihi itibariyle; Patnos L Tipi Kapalı Hapishanesine ziyaret gerçekleştirilmiştir.
D-) MAHPUSLAR VE İNFAZ KURUMU YETKİLİLERİ İLE YAPILAN GÖRÜŞMELERDE AKTARILAN HAK İHLALLERİ VE SORUNLAR
Ceza İnfaz Kurumu Yetkilileri ile mahpuslardan Y.Y., A.O., Ş.A., H.Ö., D.K., B.A, R.B, .. ile gerçekleştirilen görüşmelerde;
- Mahpuslar; İdari Gözlem Kurulunun hazırladığı ve mahpusun iyi halli olmasına dair raporlarda bilgi ve belgeye dayanılmaksızın değerlendirilmelerin yapıldığı ve siyasi görüş farklılıklarına göre kararların verildiğini ifade etmişlerdir.
Hapishane yetkilileri ise; İdari Gözlem Kurulunda bulunan her bir üyenin kendi oyu olduğunu, başkasının oyuna müdahale edemeyeceklerini ve kurul kararlarının infaz hakimliği denetiminden geçtiği belirtmişlerdir.
- Mahpuslar; Hapishanenin kuruluşundan bu yana devam eden su sorunun çözülmediğini, suyun içmeye elverişli olmadığı gibi banyo ve diğer temizlik ihtiyaçlarında da kullanılmasında olumsuzluklara yol açtığını ifade etmişlerdir. Devamında aynı suyu kullanmak zorunda kalan İnfaz Kuruma Memurları ile yapılan görüşmede de suyun temizlik ihtiyaçları bakımından da kullanıma elverişli olmadığı ifade edilmiştir.
Hapishane yetkilileri ise; ceza infaz kurumuna şebeke suyunun bağlanılmadığını, kuyu sularının kullanıldığını, kuyu suyunda ise alınan numunelerin analizi sonucunda kuyu suyunun içmeye elverişli olmadığını yalnızca temizlik ihtiyaçları bakımından kullanıma elverişli olduğunu, her mahpusa ayrıca tüketebileceği kadar hazır su temin edildiğini belirtmişlerdir.
- Mahpuslar; Yemeklerin kötü yapıldığı, hatta çoğu zaman verilen yemeklerin tüketilmediğini veya tüketilmekte zorlandıklarını ifade etmişlerdir.
Hapishane yetkilileri yapılan görüşmede; yemeklerin açık ceza infaz kurumunda yapıldığı ve oradan mahpuslara getirildiği, yemeklerin yapım aşamasında bir etkilerinin olmadığı bilgisi alınmıştır.
- Mahpuslar; Sağlığa erişim hakkının tam manasıyla kullandırılmadığını ve ciddi sağlık sorunları olan mahpusların taleplerinin görmezden gelindiğini ifade etmişlerdir.
Hapishane yetkilileri ise; İnfaz Kurumunda 1700 e yakın mahpusun bulunduğunu, infaz kurumunun ilçede bulunması sebebi ile ilçe devlet hastanesinin yetersiz kaldığını, sorunun hastane ve doktor yetersizliğinden kaynaklandığını, hastanede her branştan doktor bulunmaması sebebiyle dış illerde bulunan hastanelere mahpusların sevk edildiğini, mahpusların dış illerde bulunan hastanelere yapılan sevklerinin hem mahpus hem de kendileri için zorlayıcı bir durum olduğunu, bu konudaki çözümün ise infaz kurumuna gönderilen mahpus sayısının azaltılması veya infaz kurumunun bulunduğu ilçede tam teşekküllü bir devlet hastanesinin olmasıyla gerçekleşebileceğini belirtmişlerdir.
- Kadın Mahpuslar; koğuşlarının yönetmeliğe aykırı arandığını, aramalara bazen erkek infaz koruma memurlarının katıldığını, armaların rahatsız edici boyutta yapıldığını ve arama yapılmadan hemen önce arama yapılan koğuşu gören kameraların erkek infaz kurumu memurlarınca yönlerinin değiştirildiğini, böylelikle arama sürecinin ve hangi koğuşta kimler tarafından arama yapıldığının kayıt altına alınmadığını ifade etmişlerdir.
Hapishane yetkilileri ise; mahpuslar tarafından ifade edilen bu durumun hiçbir şekilde yaşanmadığını, infaz kurumunda yüzlerce kamera bulunduğunu aktarmışlardır.
- Mahpuslar: dış Kantinden talep edilen birçok eşyanın/ürünün bulunmadığını. İstenildiğinde de zamanında ya da hiç temin edilmediğini ifade etmişlerdir.
- Mahpuslar; uhdelerinde yasaklı kitap olmamasına rağmen sakıncalı kitap denilerek yayın kısıtlılığı getirildiğini tarafımıza aktarmışlardır.
E-) D BENDİDE BAHSİ GEÇEN İHLALLERİN GİDERİLMESİ İÇİN GÖRÜŞ VE ÖNERİLER
- 14/4/2020-7242/36 md.) Maddesi ile 5275 Sayılı İnfaz Kanunun 89. Maddesine eklenen “…Hükümlüler, ceza infaz kurumlarında bulundukları tüm aşamalarda, ceza infaz kurumlarının düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı, haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirip getirmediği, uygulanan iyileştirme programlarına göre toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı hususlarında idare ve gözlem kurulu tarafından iyi hâlin belirlenmesine esas olmak üzere en geç altı ayda bir değerlendirmeye tabi tutulur….” Hükmü esasen kanunilik özeliğini taşımayan ve özellikle bir mahpusun toplumla bütünleşip bütünleşmeyeceği konusunda değerlendirmelerin soyut ve objektif kıstaslara göre yapılmadığı gibi bu kanun metni, uygulama birliği açısından da sorun teşkil etmektedir. İnfaza konu mahkeme kararlarında hükmedilen cezanın ne kadarının infaz kurumunda çektirileceği konusunda idari gözlem kurullarına geniş yetki verilmesi sebebiyle mahkeme kararlarının anlamsızlaştırılması söz konusudur. Ayrıca mahpusun iyi halli olması konusunda somut kıstaslar 5275 sayılı İnfaz Kanunun 48. Maddesinde ortaya konulmaktadır. Ancak idari gözlem kurullarına verilen yetki ile 48. Maddede sayılan hallerin dışına çıkılarak mahpusun açık ceza infaz kurumuna ayrılma, denetimli serbestlikten ve koşullu salıvermeden yararlanma hakları hakkında; mahpusa göre, mahpusun siyasi görüşüne göre gibi öznel değerlendirmelerle İdari Gözlem Kurulu Raporları hazırlandığı gözlemlenmektedir. Halbu ki 5275 Sayılı İnfaz Kanunun 48. Maddesi bağlamında mahpusların iyi halli olarak değerlendirilmesi veya sayılması için infaz kurumunca verilen disiplin cezalarının infazından sonra kanunda belirlenen sürelerin geçmesi ile mümkün olmalıdır.
Yine Açık Ceza İnfaz Kurumuna Ayrılma Yönetmeliğinin 6/2-ç. “Terör ve örgütlü suçlardan hükümlü olup, mensup oldukları örgütten ayrıldıkları idare ve gözlem kurulu kararıyla tespit edilenlerin koşullu salıverilme tarihine bir yıldan az süre kalması,” düzenlemesi de kanunilik sorunu taşımaktadır. Bunun yanında ceza infaz kurumlarına gönderilen Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün 20.04.2015 Tarihli ve 66607 Sayılı Yazısı ile kanunda ve yönetmeliklerde yer almayan ifadelerle mahpusların örgütten ayrılma şartları idari bir karar ile düzenlenmiştir. Mahpusların mensup oldukları örgütten ayrılma kıstaslarının ne olduğu kanun ve yönetmelikte düzenlenmediğinden, farklı veya aynı ceza infaz kurumlarında bulunan İdari Gözlem Kurullarının aynı durumlarda olan mahpuslar hakkında farklı kararlar vermeleri sebebiyle uygulama birliği sağlanamamakla beraber keyfi veya somut veriye dayalı olmayan sübjektif değerlendirmelerle mahpusların özgürlüklerinden alıkonulma durumları yaşanmaktadır. Mahpusların büyük bir kısmı yargılamanın en başından beri üzerine atılı örgüte üye olma suçunu reddetmesine rağmen açık ceza infaz kurumuna ayrılma yönetmeliğinde mahpusun reddettiği suçlamayı kabule zorlatılması Anayasa 38/5. Hükmüne “..«.. Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz…» aykırıdır. Kaldı ki örgütten ayrılma hususunda belirlilik ve somut kıstaslar sorunu Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 2018/5550E.,2019/2373K ve 2022/8162E.,6719K. Sayılı İlamında da ayrıca değerlendirilmiş ve bu konuda mahpusun örgütten ayrılıp ayrılmadığı sorununun somut kıstaslarla ortaya konulması gerektiğini vurgulanmıştır.
- Rapora konu infaz kurumu; L tipinde olup hali hazırda 1700’e kadar mahpus barındırmakta ve Patnos İlçe merkezinden uzak bir konumda bulunmaktadır. Patnos ilçe şebeke suyunun infaz kurumuna verilmediği tüm tarafların kabulüdür. Kuyu sularının içmeye elverişli olmadığı infaz kurumunca yapılan testlerle sabittir. Kuyu suyunun temizlikte de kullanıma elverişli olmadığı infaz kurumu personeli ile mahpusların ortak görüşüdür. Sorunun giderilmesi için İnfaz Kurumunun, Adalet Bakanlığı, DSİ ve Patnos Belediye Başkanlığı ile yapacağı yazışmalarla kurulacak koordineli bir çalışma ile infaz kurumuna şebeke suyu bağlanmalıdır. Şebeke suyunun bağlanılması mahpusların 5275 Sayılı İnfaz Kanunun 27/1 ve 39/2-k maddelerinde düzenlenen temizlik başlıklı disiplin kurallarına uygun davranabilmesi için de bir gerekliliktir.
- İnfaz kurumunun büyüklüğü, barındırdığı mahpus sayısı, infaz kurumunun yemekleri temin ettiği Patnos Açık Ceza İnfaz Kurumunda yapılan yemeklerin yapım aşamasına müdahale etmemesi şeklinde sıralanacak sebeplerle; yemeklerdeki tat bozukluğunun nedeninin, yemeğin ana malzemelerin eksikliği veya yemeklerin yapılışından itibaren gereğinden fazla bekletilmesi olabileceğini düşünmekteyiz. Bu nedenle infaz kurumu yönetiminin periyodik şekilde ve mahpuslarında görüşlerini alarak çıkan yemekleri kontrol etmeleri ve bu konuda Patnos Açık Ceza İnfaz Kurumunun ilgili birimleri ile gerekli görüşmeleri yapmaları gerekmektedir. Mahpusların beslenmesine dair 5275 Sayılı İnfaz Yasasının 72/1. Maddesi “Hükümlüye Adalet ve Sağlık bakanlıklarınca birlikte belirlenecek kalori esasına göre, sağlıklı ve güçlü kalması için nitelik ve nicelik olarak besleyici, sağlık koşullarına uygun, makul çeşitlilikte, yaş, sağlık, çalıştığı işin özelliği, dinî ve kültürel gerekleri göz önünde tutularak besin verilir ve içme suyu sağlanır.” Emredici niteliktedir. İnfaz kurumunun bu yasa hükmüne uygun davranması beklenilmektedir.
- İnfaz kurumunun bulunduğu Patnos İlçesinde tam teşekkülü bir devlet hastanesinin olmaması, çevre illerin tam teşekküllü devlet hastanelerinin infaz kurumuna uzak olması (Van, Erzurum gibi), MRS sisteminde her zaman randevuların alınamaması, infaz kurumunun L tipinde olması ve 1700’ e kadar mahpus barındırması sebebiyle mahpusların sağlık hizmetlerinden gerektiği gibi yararlanmadığı infaz kurumu idaresinin de kabulüdür. Sorunun çözümü için Patnos ilçesinde tam teşekkülü bir devlet hastanesinin olması, mahpus sayısının azaltılması, mahpus sayısı nedeniyle ortaya çıkan farklı farklı hastalıklara bakan cerrahi dallarının çoğaltılması gerekmektedir. Örneğin mahpuslardan D.K kadın hastalıkları (Göğüste Kitle) nedeniyle Patnos İlçesinde bu hastalığa bakan bir cerrahi dalının yokluğu nedeniyle tedaviye erişememektedir. Kanser, KOAH ve daha sayılabilecek birçok ağır hastalığın Patnos Devlet Hastanesinde tedavi üniteleri bulunmamakla beraber çevre illerde de yer veya randevu sorunu yaşanmaktadır. 5275 Sayılı Yasanın 71/1. Maddesi “ Hükümlü, beden ve ruh sağlığının korunması, hastalıklarının tanısı için muayene ve tedavi olanaklarından, tıbbî araçlardan yararlanma hakkına sahiptir. Bunun için hükümlü öncelikle kurum revirinde, mümkün olmaması hâlinde Devlet veya üniversite hastanelerinin mahkûm koğuşlarında tedavi ettirilir.” Gereği mahpusların tedavileri infaz kurumları için zorunludur. Başka bir anlatımla sağlığa erişim hakkı infaz kurumunca sağlanması yasal bir zorunluluktur.
- Mahpus Koğuşlarının aranması ve arama şeklinin nasıl olacağı konusunda Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmeliğin 34/9. Maddesi “ Arama ve sayımlar sırasında insan onuru ve haysiyetine saygı ile utanma duygusunun ihlal edilmemesi esastır. Bu kapsamda gerekli her türlü tedbir alınır.” ile düzenleme yapılmıştır. Kadın mahpusların aramalara erkek infaz koruma memurlarının katıldığı ve aramaların rahatsız edici boyutta yapıldığına yönelik iddialarının araştırılması gerektiği, arama sonrasında tutulması zorunlu olan tutanakların incelenmesi ile aramalara katılanların tespiti, infaz kurumunun belirttiği üzere özel alanlar hariç her tarafta kameraların olduğu belirlemesine uygun olarak arama sonrası kamera görüntülerinin izlenmesi ve arama esnasında kamera açılarının değiştirilip değiştirilmediğinin kontrol edilmesi gerektiği önerilmektedir. Kadın mahpuslar ile İnfaz Korumu Yetkilileri iddialarının ancak bu şekilde somutlaştırılacağını düşünmekteyiz.
- Mahpusların dış kantinden yeterince faydalandırılmadığına dair şikayetleri, 5275 Sayılı İnfaz Kanunun 72/2. Maddesi “.. Hükümlü, kendisine verilen günlük besin ve ihtiyaç maddeleri dışındaki ihtiyaçlarını kurum kantininden sağlayabilir. Kantini bulunmayan kurumlarda, bu maddeler, idarenin izin ve kontrolü altında dışardan sağlanabilir.” bağlamında değerlendirildiğinde; infaz kurumu yetkililerinin dış kantini denetlemesi ve malzeme stoklarının çeşitliliği ile mahpuslara süresinde teslimi konusunda yasanın emredici hükümlerine uygun davranması gerektiği konusunda gerekli uyarılar ile önlemleri alması raporu hazırlayan kurumlarca önerilmektedir.
- Türkiye Hapishanelerinde yıllardır yayın ve kitap yasağı sorunu çözülememektedir. Bunun başlıca sebebi infaz kurumu yetkililerinin kendi düşünce ve dünya görüşlerine göre yayın ve kitap sınırlandırması getirmeleridir. Bir yayın veya kitap mahkeme kararı ile yasaklanmadığı sürece temini, okunması veya okutulmasında bir yasadışı durum söz konusu değildir. Kaldı ki 5275 Sayılı Yasanın 62/1. Maddesi “Hükümlü, mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek yararlanma hakkına sahiptir.” temel kuraldır. Bir kitabın veya yayının sakıncalı olup olmadığı konusunda ise aynı maddenin 3. Fıkrasında kurumun düzenini açıkça tehlikeye düşüren bir yazı veya kitaptan bahsedilmektedir. Bu durumdan bahsedebilmek için tehlikenin açık, anlaşılabilir, yakın olması gerekmektedir. Aksi halde tüm yayınların, kurumun düzenini tehlikeye düşürdüğü savı ile yasaklanması gündeme gelecektir ki bu durumun da anayasallık sorunu taşıdığı açıktır.
Yasal ve uluslararası mevzuat evrensel hukuk ilkeleri ile birlikte göz önüne alındığında; Raporumuzun D bendinde sayılan sorunlar ile sorunların çözümüne dair önerilerimizin yer aldığı E bendinin dikkate alınmasına dair ilgili/görevli KURUMLARIN DERHAL HAREKETE GEÇMEYE, DUYARLI OLMAYA çağırıyoruz.
ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ VAN ŞUBESİ HAPİSHANE KOMİSYONU
VAN BAROSU İHM HAPİSHANE KOMİSYONU