24.10.2024
BASINA VE KAMUOYUNA Türkiye hapishanelerinin, insan temel hak ve özgürlüklerine getirilen kısıtlamaların ve ihlallerinin en yoğun olarak yaşandığı yerler olma özelliğini sürdürmesi, hapishanelerin ölüm oruçları, açlık grevleri, şiddet, işkence ile bağdaştırılan yerler olması, idare ve gözlem kurullarının keyfi kararlarıyla tahliyesi engellenen mahpuslar ve ağır hasta mahpusların yaşam hakkı riski ile sürekli gündeme gelmesi sebepleriyle, hak odaklı kurumların saha ziyaretleri ve alanda yer alan kuruluşlar ile görüşmeler sonrası hazırlanan dönemsel rapor çalışmalarımızı kamuoyu ile paylaşmamız ehemmiyet arzetmektedir. Bu alandaki hak ihlallerini daha yakından incelemek ve mahpus haklarının uluslararası ve ulusal kanunlar uyarınca eksiksiz temin edilmesini sağlamak için Diyarbakır Barosu Cezaevi İzlem Komisyonu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Diyarbakır Şubesi, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği, hapishanelerdeki mevcut sorunları ve muhtemel çözüm önerilerine ışık tutmak için güncel ve kapsamlı bir rapor hazırlamıştır. Bu raporun hazırlığında; Diyarbakır Kampüs Hapishaneleri, Elazığ Kampüs Hapishaneleri, Erzincan T Tipi Hapishane, Erzincan L tipi hapishane, Erzincan Kadın Hapishanesi, Erzincan Yüksek Güvenlikli Hapishane, Erzurum Dumlu 1 ve 2 nolu Hapishane, Erzurum Oltu T tipi hapishanesi, Erzurum H Tipi Hapishanesi, Malatya Akçadağ T Tipi Hapishaneleri olmak üzere toplam 20 hapishaneye 40’tan fazla kez ziyaret gerçekleştirilmiş ve bu kapsamda hazırlanan raporda hapishanelerdeki tecrit sistemi ile derinleşen sorunlara değinilmiştir. Bu rapor ile sorunlara ilişkin tespit ve önerilerimizi sunmak amaçlanmıştır. Öncelikle Türkiye’deki hapishanelerde yaşanan insan hakları ihlallerinin sonlandırılması, ağırlaşan infaz koşullarının düzeltilmesi, İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutulan Sayın Abdullah ÖCALAN, Ömer Hayri KONAR, Hamili YILDIRIM ve Veysi AKTAŞ üzerinde, uzun zamandır sürdürülen tecrit koşullarına son verilerek aile ve avukat görüşlerinin sağlanması ve Kürt meselesine demokratik çözüm talebiyle hapishanelerdeki politik mahpuslar tarafından aşamalı olarak başlatılan kamuoyuna da duyurulan süreli-dönüşümlü açlık grevi eylemi, ardından mahkeme, aile ve telefon görüşlerine çıkmama şeklinde sürdürülen ve protesto hakkı kapsamında değerlendirilmesi gereken eylemler hapishane idareleri tarafından sürgün, disiplin cezaları, fiziki saldırılar gibi yöntemlerle sınırlandırılmış, mahpusların talepleri yerine getirilmemiş ve hakları kısıtlanmıştır. Yasal ve uluslararası mevzuat, evrensel hukuk ilkeleri ile birlikte göz önüne alındığında; Mahpus sayısının artması ile ortaya çıkan kapasite sorunu, tutuklu yargılamanın bir istisna olarak değil adeta bir kural olarak görülmeye başlanması, yeni ve kuruluş amacı belirtilmeyen ve tecrit politikalarının uygulama alanları olan yeni tip yüksek güvenlikli hapishanelerin inşalarının sürdürülmesi, bu hapishanelere mahpusların sürgünlerinin arttırılması başat problemlerdendir. Genel olarak saha ziyaretlerimizden tespit edilen işkence yasağı, sağlık ve tedavi hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, haberleşme özgürlüğü, ifade özgürlüğü ihlallerinin sebebi olan hapishane idaresi ve personeli uygulamalarının sonlandırılması ve idarenin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir. Hapishanelerde mahpuslara yönelik hukuka aykırı tutum ve davranışta bulunan görevliler hakkında etkin soruşturma mekanizmaları işletilmelidir. Hapishanelerde yaşanan sorunlar hakkında ilgili ulusal ve uluslararası kurumlara bilgilendirme ve gerekli başvuruların yapılması gerekmektedir. Ağır hasta mahpusların yaşamlarını tek başına idame ettirememelerinden kaynaklı serbest bırakılarak infazları ertelenmeli, tutuklu olanlar serbest bırakılmalıdır. Hasta mahpuslar, her koşulda sadece klinik yaklaşım ile değerlendirilmeli, alıkonulmasının uygun olmadığına dair tıbbi raporları olan mahpuslar ivedilikle salıverilmelidir. İnfaz Kanunun 16. Maddesi hasta mahpusların ihtiyacı doğrultusunda değiştirilmelidir. Hastane sevklerinde ağız içi araması uygulaması gibi tacize varan aramaların yapılması, hala çift kelepçe uygulamalarının sürdürülmesi, hasta mahremiyetine uygun olmayan koşullarda mahpusların muayeneye zorlanması gibi uygulamaların mahpuslar tarafından kabul edilmemesi sebebiyle hapishane idarelerince aylardan beri onlarca hasta mahpusun hastane sevkleri engellenmektedir. İnsanlık onuru ile bağdaşmayan ağız içi arama uygulamasına ve diğer yasaklı arama usullerine derhal son verilmeli, hasta mahpusların hastaneye sevkleri sağlanmalıdır. Hapishanelerde düzenli ve yeterli sayıda sağlık personelinin bulunması, sayının artırılması sağlanmalıdır. Mahpusların sağlık kurumlarına ve hastanelere ring araçlarıyla değil daha hijyenik ve sağlığa uygun araçlarla taşınması sağlanmalıdır. Birçok hapishanede en temel ihtiyaçlardan olan su ihtiyacının uzun süredir çözümlenememesi sağlığa erişim hakkının ihlali boyutuna varmıştır. Mahpusların kişisel temizliği için acilen hijyen malzemelerine ücretsiz olarak erişimi sağlanmalı ve öncelikli olarak bu su sorununun çözülmesi gerekmektedir. Hapishanelerde kalan mahpusların sağlıklı bir ortamda kalmaları için gerekli temizlik araçları kendilerine verilmeli; olası hastalıkları ve salgınları önlemek amacıyla temizlik ve sağlık konularında titiz davranılması gerekmektedir. Mahpusların yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmesi sağlanmalı, kendilerine vitamin takviyesi yapılmalıdır. Bunun yanı sıra gerek hasta mahpusların gerekse de vejeteryan ve özel beslenme ihtiyacı olan mahpusların yemek düzenlerine dikkat edilmeli, yememeleri gereken gıdaları tüketmeleri noktasında baskı ve zorlama yapılmamalı, buna dair yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerekmektedir. Mahpusların iletişim ve yazılı başvuruları konusunda yaşadıkları sorunların çözümü sağlanmalı, hapishanelerde yaşanan olağanüstü durumlarda özellikle son süreçte yapılan sevk ve sürgünlere ilişkin mahpusların, aileleri ve avukatları bilgilendirilmeli ve kendileriyle sağlıklı iletişim kurabilmelerinin koşulları oluşturulmalıdır. Mahpuslara ve ziyaretçilerine ulusal ve uluslararası mevzuatın gereği olarak insan onuruna yaraşır bir muamele gösterilmeli; güvenlik gerekçesiyle dahi olsa hapishane girişlerinde yapılan aramalar onur kırıcı olmamalıdır. Söz konusu uygulamayı gerçekleştiren personeller hakkında yasal işlemler ivedilikle ilgili hapishane savcılığı tarafından gerçekleştirilmelidir. Mahpusların hapishane koşullarında sosyalleşebilmeleri, infaz sürelerinde sosyal ilişkilerden kopmamaları, bedensel ve ruhsal sağlıkları açısından ortak alan faaliyetleri büyük önem arz etmektedir. Mahpusların beden ve ruh sağlıklarının korunabilmesi için mahpusların uzun süre veya süresiz sosyal yalıtılmışlığa ve yalnızlığa maruz bırakılmamaları gerekmektedir. Hapishanlerde mahpuslara yönelik işkence ve kötü muamele uygulamalarından derhal vazgeçilmeli; hukuka aykırı fiiller gerçekleştiren kamu görevlileri hakkında etkin soruşturma mekanizmaları işletilmelidir. Bu alanda inceleme yapan kurum üyeleri ve yetkilileri; hapishane rejimi, fiziki koşullar ve mahpuslara uygulanan hukuka aykırı muameleler hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanması gerektiğini tespit etmiştir. Biz hukuk kurumları olarak; İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezanın Önlenmesi Sözleşmesi Seçmeli Protokolüne uygun şekilde “bağımsız” ulusal denetim mekanizmalarının oluşturulması için hükümeti derhal gerekli çalışmaları başlatmaya davet ediyoruz. Diyarbakır Barosu Cezaevi İzlem Komisyonu Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Diyarbakır Şubesi İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi Tutuklu ve Hükümlü Aileleri İle Yardımlaşma Derneği
rapora aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
https://drive.google.com/file/d/1S5pcFj6_LXywfOnEno1kicHn5rH8MLh5/view?usp=sharing