Duyurular
EGE BÖLGESİ HAPİSHANELERİ YILLIK HAK İHLALLERİ RAPORU, EGE BÖLGESİ HAPİSHANELERİ YILLIK HAK İHLALLERİ RAPORU
11.01.2025

EGE BÖLGESİ HAPİSHANELERİ YILLIK HAK İHLALLERİ RAPORU

GİRİŞ

Avrupa Hapishane Kurallarının ilk maddesinde “Özgürlüğünden yoksun bırakılan herkese, insan haklarının gerektirdiği gibi saygılı davranılmalıdır.” hükmüne yer verilmiştir. Esasen hem uluslararası mevzuat hem de Türkiye’nin ulusal mevzuatı, hapsedilme konusunu, aynı zamanda bir “insan hakları” konusu olarak ele almakta ve ek bir cezalandırmaya dönüştürülemeyeceğini ifade etmektedir. Bu düzenlemelere göre, hapishanelerde bulunan mahpusların haklarından yararlanması, devletin ve hapishane idarelerinin sorumluluğu altında bulunmaktadır.

Tüm mahpuslara insanca davranma ve insan olmaktan kaynaklanan onurlarına saygı gösterme zorunluluğunu kabul eden etik koşullar içerisinde yönetilmelidir. Hapishanelerde insan onuruna saygı esastır.

Mahpuslara uygulanan ceza, boyut olarak mahpuslar arasında elem ve ızdırap yaratan uygulama işkence ve kötü muameleye neden olmamalıdır. Hapishanelerde mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların dolmasıyla salıverilmeyi hak kazanan mahpus serbest bırakılmalıdır. Hem kişi özgürlüğü güvenliği hakkı hem de umut hakkı ihlallerini içeren uygulamalarla mahpusların hakları elinden almamalıdır. Anayasaya göre özgürlük kural; tutulma ise istisnai durumdadır. Hapishane idarelerinin mutlak görevleri, mahpusları dış dünyaya kazandırmaktır. Onun harici her türlü eylem, anayasa ve AİHM içtihatlarına aykırı olacaktır.

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İzmir Şubesi Hapishane Komisyonu tarafından 2024 yılında Ege Bölgesi’nde bulunan hapishanelerde hak ihlallerine uğrayan mahpusların kendileri, vekilleri veya aileleri tarafından derneğimize yapılan başvurulara ve çeşitli yayın kuruluşlarında çıkan haberlere istinaden hapishanelerdeki ihlallere ilişkin mahpuslarla ve bazı hapishane idareleri ile görüşmeler gerçekleştirilmiş; gerçekleştirilen bu görüşmeler neticesinde tespit edilen ihlaller raporlanmıştır.

 

AMAÇ

İşkence, Kötü ve İnsanlık Dışı Muamele, Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı, Umut Hakkı, Eşitlik Hakkı, İfade Özgürlüğü, Özel Hayatın Gizliliği ve Korunması Hakkı, Düşünce ve Kanaat Hakkı, Hak Arama Hakkı, Dilekçe Hakkı, Sağlık Hakkı ve Kanunilik İlkesi ihlal edildiği durumlarda, insan haklarının korunması sivil toplum örgütlerinin amaçlarındandır.

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği’nin amaçlarından biri de ÖHD Tüzüğü 2. maddesi uyarınca “cezaevleri ve gözaltı merkezlerinde bulunan kişilerin haklarının korunması ve insan onuruna uygun yaşam koşullarının yaratılması için gerekli hukuki yardımları sunmaktır.”

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği olarak, insan haklarının korunmasını sağlamak, insan hakları ihlallerini önlemek, insan hakları ile ilgili gerekli inceleme ve araştırmaları yapmak ve sonuçları yetkili mercilere bildirerek insan haklarına aykırı uygulamalar son verilmesini talep etmek amacıyla insan hakları ihlallerine ilişkin raporlar hazırlanmaktadır.

Bu rapor ile amaçlanan;

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İzmir Şubesi Hapishane Komisyonu tarafından hazırlanan bu rapor ile, 2024 yılında Ege Bölgesinde bulunan hapishanelerde yaşanan temel hak ve hürriyetlere ilişkin ihlallerin tespiti, yetki ve sorumluluğu olan mercilerin ve kurumların bu ihlallerin sonlandırılmasına yönelik harekete geçmelerinin sağlanması, ihlallere ilişkin inceleme ve araştırma yapılarak ihlallere neden olanlar hakkında etkin soruşturma yürütülmesi, insan hakları ihlallerinin önlenmesi, kamuoyunun dikkatini hapishanelerde yaşanan insan hakları ihlallerine çekmek ve bilgilendirmek, yerel ve uluslararası mekanizmalara gerekli hukuki başvuru ve suç duyurularının yapılması amaçlanmıştır.

 

YÖNTEM

Raporda; Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İzmir Şubesi Hapishane Komisyonu olarak, 16 hapishanede hak ihlalleri ile ilgili yapılan hapishane ziyaretlerinden, mahpusların aileleri ve yakınları ile yapılan görüşmelerden, mahpusların aile, yakın ve avukatlarına gönderdikleri mektuplardan edinilen bilgiler kullanılmıştır.

Rapor Tarihi İtibariyle Hak İhlalleri Tespit Edilen Hapishaneler:

1)İzmir Kadın Kapalı Hapishanesi (Şakran-Aliağa/İZMİR)

2)İzmir 1 Nolu T Tipi Kapalı Hapishanesi (Şakran-Aliağa/İZMİR)

3)İzmir 2 Nolu T Tipi Kapalı Hapishanesi (Şakran-Aliağa/İZMİR)

4)İzmir 3 Nolu T Tipi Kapalı Hapishanesi (Şakran-Aliağa/İZMİR)

5)İzmir 4 Nolu T Tipi Kapalı Hapishanesi (Şakran-Aliağa/İZMİR)

6)İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesi (Kırıklar-Buca/İZMİR)

7)İzmir 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesi (Kırıklar-Buca/İZMİR)

8)Buca Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi (Kırıklar-Buca/İZMİR)

9)Menemen T Tipi Kapalı Hapishanesi (Menemen/İzmir)

10)Menemen R Tipi Kapalı Hapishanesi (Menemen/İzmir)

11)Ödemiş T Tipi Kapalı Hapishanesi (Ödemiş/İzmir)

12)Manisa T Tipi Kapalı Hapishanesi (Merkez/Manisa)

13)Akhisar T Tipi Kapalı Hapishanesi (Akhisar/Manisa)

14)Bodrum S Tipi Kapalı Hapishanesi (Muğla)

15)Balıkesir L Tipi Kapalı Hapishanesi (Kepsut/Balıkesir)

16)Burhaniye T Tipi Kapalı Hapishanesi (Balıkesir)

Not: Yukarıda belirtilmiş olan Ege Bölgesi hapishanelerinde, mahpuslarla gerçekleştirilen görüşmelerdeki beyanları ve hapishane idareleriyle gerçekleştirilen görüşmeler çerçevesinde edinilen bilgi ve gözlemlerle bu rapor oluşturulmuştur.

 

HAPİSHANE ZİYARETLERİ VE GÖRÜŞMELER 1- İZMİR KADIN KAPALI HAPİSHANESİ (ŞAKRAN/İZMİR)

Mahpuslarla, bu yıl farklı tarihlerde gerçekleştirilen görüşmelerde:

  • 35 siyasi kadın mahpusa, idare tarafından “Kürtçe şarkı söylemek ve zılgıt çekmek” iddiasıyla keyfi bir şekilde disiplin soruşturması başlatılmış, mahpusların bir kısmı için ‘1 ay haberleşme veya iletişim araçlarını kullanmadan yoksun bırakma’ bir kısmına ise de ‘1 ay ziyaretçi kabu- lünden yoksun bırakma’ disiplin cezaları verildiği,
  • R.A. ve M.D. İsimli ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen mahpusların kanalizasyonları- nın bozulduğu, 3 hafta yapılmadığı o nedenle başka koğuşların havalandırmasına çıkartıldıkları, odalarındaki tuvaletten pislik çıktığı ve kendi odalarındaki tuvaletleri kullanamadıkları,
  • Hastaneye sevk edilmedikleri, göz, diş ve kanser hastalarının sevki konusunda idarenin hasta- neye götürmeme ve jandarmanın sevk sırasında çift kelepçe uygulanması hususunda özel bir tutum içinde oldukları,
  • Bir gardiyanın düzenli olarak mangalı açıp koğuşu seyrettiği, bir keresinde mahpuslardan birinin ismini sorarak sayım yaptığını, bunun üzerine mahpuslar ve gardiyan arasında tartışma yaşan- dığı,
  • Üç ayda bir revire çıktıkları, hastane sevklerinin yapılmadığı, G.A. isimli mahpusun iki ay bo- yunca revire çıkartılmadığından yüzünde yaralar çıktığı, E.G’nin köpek memesi hastası olduğu, tedavisinin yarım kaldığı, bazen yürümesine dahi hastalığının engel olduğu, tedavilerinin aksa- tıldığı ve engellendiği, F.Ö’nün kanser tedavisi gördüğü, 6 ayda bir kontrole gitmesi gerektiğin ancak 9 ay hastaneye götürülmediği,
  • Mahpusların hapishanede başka seçeneği olmaması, tek seçeneklerinin taahhütlü mektup olması ve bu seçeneğin de maliyetinin fazla olması nedeni ile iletişim haklarının kısıtlandığı, 2010lu yıllarda bu konu ile ilgili Danıştay’a başvuru yapıldığı ve bu başvurunun olumlu sonuçlandığı, karardan sonra iletişim araçlarında indirim yapıldığı, bu konuda hukuki destek talep ettikleri,
  • Kamera olduğu bilinmese de koğuş kapısı ve havalandırma bölgesinin dış kısmında (iki farklı bölge) kablo yerleşimi ve başkaca işlemler yapıldığı,
  • Mahpusların koğuş temizlemek için kantinden aldıkları paspasların boylarının kısaltıldığı, 40 cm çek-paslar verildiği, bu çek-paslarla temizlik yaptıklarında bel ve boyun fıtığı ağrılarının başladığını, almış oldukları fizik tedavilerin bu nedenle işe yaramadığını, zaten hastaneye sevk- ler de yapılmadığından fizik tedavi de alamadıkları,
  • Aramalarda koğuşların dağıtıldığını ve bu aramaların çok sık yapıldığını, her arama sonrası te- mizlik yapmak zorunda kaldıklarını, aramalar sırasında iç çamaşırların yerlere dökülüp saçıl- dığı, çöplerin odaya döküldüğü, boş poşetlere dahi el konulduğu, aramaların haftada 2 güne çıktığı, mühürlü mektuplara dahi el konulduğu, tüm defterlere el konulduğu, not alabilecekleri bir defterin dahi koğuşta kalmadığı, el koyma kararlarının bazen 3 ayda kendilerine verildiğin- den itiraz sürecinin uzadığı, koğuşa giriş çıkış aramalarında elbiselerin aranması gerektiği halde bedenlerinin tacize varacak düzeyde arandığı, gardiyanların “her sayım kısmi bir aramadır” de- dikleri,
  • Giyim, saç kesimi vb. konularda mevzuatta düzenlenmeyen kuralların dayatıldığı, saç kesimle- rinde ensenin açık olmayacak şekilde olacağı, ince veya kalın askılı kıyafet giyilmeyeceği, diz üstü etek, elbise veya pantolon giyilmeyeceği şeklinde dayatmalar olduğu, gardiyanlardan biri- nin bir mahpusa “omuzların görünmesin yeni müdür istemiyor” dediği,
  • Açık görüşlerde gardiyan sayısının çok yüksek olduğu ve gardiyanların görüşü engelleyecek düzeyde yüksek sesle konuştukları ve sürekli görüşme alanında tedirgin etmek amacıyla psiko- lojik baskı aracı olarak gezdikleri,
  • Gardiyanların üstenci, ezen ve aşağılayıcı şekilde mahpuslarla konuştukları,
  • Mektupların içeriğine çok fazla sınırlama getirildiği, mahpuslara otosansür uygulanmaya çalı- şıldığı veya sınırlamalara uymayan mahpusların mektuplarına soruşturma açılarak baskı aracı olarak disiplin cezalarının verildiği,
  • Ödül ve ceza yöntemleri ile mahpusların kişiliksizleştirilmeye, terbiye etmeye, siyasi mahpus- ları zorlamaya dönük olarak mahpuslar hakkında sürekli tutanak tutulduğu, keyfi ve hukuki da- yanaktan yoksun disiplin soruşturmalarının başlatıldığı,
  • Görüntülü telefon görüşmesi hakkının (özelde annelere verilmeye dönük olan) siyasi mahpus- lara kullandırılmadığı,
  • Aylık temizlik malzemelerinin düzenli verilmediği, kalitesiz ve ürünlerin az verildiği, pedlerin kalitesiz olduğu, temel kullanım ürünlerinde sınırlama olduğu, plastik ürünlerin çoğu zaman kantinde bulunmadığı,
  • Kıyafet kotasına içlik, tayt vb eşyaların girmesi halinde kıyafet alabilme sınırlarının oldukça düştüğü, kışın koğuşların soğuk olması nedeniyle iki üç kat kıyafet giymek zorunda kalan mah- pusların kıyafet kotası nedeniyle zorluk yaşadığı,
  • Menopoz döneminde olan kadınlara ve bebekli annelere ek gıda verilmediği,
  • Vejeteryanların yemeklerinin hep aynı olduğu, farklı yemek verilmediği ve çok kötü olduğu, yeterli besini alamadıkları,
  • Örgü kazak, hırka, patik vb el örgüsü hiçbir eşyanın hapishaneye alınmadığı,
  • Koğuşlarda bulunan banyo liflerinin aramada toplanıldığı, dışardan mahpuslara gönderildiğinde alınmayacağı, kantinde de satılmadığı için alamadıkları,
  • Kantinde satılan ürünlerin kalitesiz olmasına rağmen fiyatlarının yüksek olduğu,
  • Battaniyelerin sınırlı verildiği, kantinden sınırlı alabildikleri için mahpusların üşüdükleri,
  • Alevi inancına göre düzenleme yapılmadığı, “dede” getirilmediği, mum verilmediği,
  • Sosyal aktivite hakkından özellikle siyasi mahpusların yararlanamadıkları,
  • Diğer koğuşlardaki mahpuslarla ortak alan veya sohbete çıkarılmadıkları,
  • Kışın kaloriferlerin sınırlı yakıldığı, ısıtmadığı,
  • Gardiyanların adli mahpuslara yemek, ilaç, eşya dağıtımı sırasında yüksek sesle ve sinkaflı ko- nuştukları,
  • Revirde vardiyalı çalışan (akşamları ve hafta sonu) hemşire olmadığı,
    • Sıcak su saatlerinde sıcak suyun verilmediği, gün içerisinde yarım saat en fazla 1 saat sıcak suyun verildiği,
    • Kitap sınırlamasının olduğu, vaizenin denetiminden geçtikten sonra, onun bakış açısı veya fik- rine göre verilip verilmeyeceğine karar verildiği,
    • Koşullu salıverilme tarihlerinin keyfi ve hukuka aykırı olarak verilen disiplin cezaları ile iyi halli olmadıkları gerekçe gösterilerek İdare ve Gözlem Kurulu tarafından ertelendiği,
    • Yazdıkları dilekçe ve mektupların dışarı çıkarılmadığı, mektupların örgütsel motivasyonu yük- sek tutma gibi gerekçelerle kendilerine verilmediği, bu konuda İnfaz Hakimliğine itirazlarda bulundukları,
    • Van’da yaşanan irade gaspı protestolarından itibaren odaların kapılarının arkasında ıslak batta- niye ve yangın söndürme hortumu tutulduğu, 15 dakikada bir gardiyanların pencereyi açarak kontrol ettikleri,
    • İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır uygulanan tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması ile Kürt me- selesine demokratik barışçıl çözüm talebi ile 27 Kasım 2023 ile 4 Nisan 2024 tarihleri arasında süreli-dönüşümlü açlık grevi eylemi yapıldığı, açlık grevindeki mahpuslara iaşe olarak limon, karbonat, tuz, şeker, pet su ve B vitamini verildiği, sağlıkçının tansiyon ve kilo, ölçümü yaptığı, tartıların bozuk olduğu,
    • Mahpuslar 04.04.2024 tarihi itibarı ile İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır uygulanan tecridin kaldırılması ve fiziki öz- gürlüğünün sağlanması ile Kürt meselesine demokratik barışçıl çözüm talebi ile eylemde olduk- larını, buna ilişkin idareye dilekçe verdiklerini, eylemde olan kişilerin, duruşmalara girmeyece- ğini, aile görüşlerine ve telefonlarına çıkmayacaklarını aktarmıştır. Eylem sebebiyle disiplin ce- zaları verilebileceği, eylemden bu yana koğuş kapılarına gardiyanların beklediği, belli aralık- larla koğuşu gözetledikleri ve notlar aldıkları, bu eylem ile ilgili hücre cezaları verildiği ve itiraz üzerine İnfaz Hakimliğinde duruşma gününün tebliğ edildiği,
    • Van’da yaşanan irade gaspı protestolarında “2911 sayılı Kanuna Muhalefet” suçu isnadıyla tu- tuklanan S.Ö ve S.A isimli mahpusların, adli koğuşta kaldıkları ve zaman zaman kendilerine diğer mahpuslar tarafından baskı kurulmaya çalışıldığı, 27.04.2024 Cuma günü gardiyanların kışkırtması sonucu koğuştaki diğer mahpuslar tarafından darp, yaralama, tehdit ve hakarete ma- ruz kaldıkları,
    • Yaşanan ihlallerin giderilmesine yönelik derneğimizden hukuki yardım talep ettikleri Aktarımları yapılmıştır.

 

2-      İZMİR 1 NOLU T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ (ŞAKRAN/İZMİR)

Mahpuslarla, bu yıl farklı tarihlerde gerçekleştirilen görüşmelerde:

  • İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır uygulanan tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması ile Kürt me- selesine demokratik barışçıl çözüm talebi ile 27 Kasım 2023 ile 4 Nisan 2024 tarihleri arasında süreli-dönüşümlü açlık grevi eylemi yapıldığı, grevi 7 günlük periyotlarla sürdürdükleri, grevin 4 Nisan’a kadar devam edeceği; kilo, tansiyon, nabız ölçümlerinin sağlıkçı tarafından oda kapı- sının önünde yapıldığı, ölçümlerin her gün yapılmadığı, vitamin ve meyve suyu verilmediği; Grev sürecinde idare tarafından mahpuslara iaşe olarak günde 1 yemek kaşığı tuz, 1 yemek kaşığı şeker, 3 tane limon verildiği, grev süresince vitamin almadıkları, hapishane idaresinin sağlamadığı,
  • Mahpusların yaşam alanlarına kamera yerleştirilmeye çalışıldığı, bu kameraların doğrudan oda- larındaki yaşamı görüntülediği bu nedenle kendilerinin özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği,
  • İdarenin, mahpusların her davranışına hücre cezası verme konusunda bir tutumunun olduğu,
  • E.B. isimli mahpusun ailesine yazmış olduğu mektup nedeniyle 11 gün hücre cezası verildiği,
  • Hastaneye sevk konusunda sıkıntılar olduğu, “asker götürmüyor” bahanesi ile randevularına gö- türülmedikleri, bu sebeple aylar sonrasına tekrar randevu alındığı ve tedavilerinin bu sebeple aksadığı, yapılan itirazlara ise ‘yoğunluk var’ denilerek cevap verildiği, 4 aydır hastaneye git- mek için dilekçe verildiği, hiçbir şekilde hastaneye götürülmediklerini bunun üzerine TTB'ye bu durumu bildirir mektup yazmaları üzerine bir sonraki gün hastaneye götürüldükleri,
  • Yaşanan ihlallerin giderilmesine yönelik derneğimizden hukuki yardım talep ettikleri Aktarımları yapılmıştır.

3-      İZMİR 2 NOLU T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ (ŞAKRAN/İZMİR)

Mahpuslarla, bu yıl farklı tarihlerde gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır uygulanan tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması ile Kürt me- selesine demokratik barışçıl çözüm talebi ile 27 Kasım 2023 ile 4 Nisan 2024 tarihleri arasında süreli-dönüşümlü açlık grevi eylemi yapıldığı; idare tarafından iaşe olarak limon, karbonat, tuz, şeker, pet su ve B vitamini verildiği, sağlıkçının tansiyon ve kilo, ölçümü yaptığını, tartıların bozuk olduğu, 7 günde bir 2’şer kişi grevi sürdürdükleri, iaşe olarak 3 adet limon, karbonat, 1 avuç tuz, 1 su bardağı şeker, 1 pet su verildiğini, koridorda sağlıkçının tansiyon, ateş, şeker, kilo, nabız oksijen ölçümü yaptığı, bu ölçümlerin kamera kaydına alındığı, kilo kayıplarının 3- 4 kilo olduğu, vitamin talep edilmediği ve verilmediği, psikolog ve müdürün grevde olanları konuşmaya çağırdığı, grevdekilere disiplin cezası verildiği,
  • İ.A. isimli mahpusun, müebbet hapis cezasının infazının tamamlandığı, 07.06.2024 tarihinde tahliye olması gerektiği ancak İdare ve Gözlem Kurulunun iyi halli olmadığı gerekçesiyle tah- liyesinin 28.11.2024 tarihine ertelediği, İdare Gözlem Kurulunun kendisine pişman olup olma- dığı ve PKK’yi terör örgütü olarak görüp görmediğinin sorulduğu,
  • Mahpusların hem koğuşlara hem de havalandırmayı gören yaşam alanlarına kamera takıldığı, özel hayatlarının gizliliğinin ihlal edildiği, kameraların kaldırılması için hapishane idaresi ile yaptıkları görüşmelerinde idarenin bunu reddettiği ve talepleri karşısında mahpusları ceza/di- siplin soruşturması ile korkutmaya çalıştığı,
  • Birçok mahpusun istekleri dışında başka hapishanelere sürgün edildiği,
  • S.B. isimli müebbet hapis cezası olan mahpusun, 30 yıldır hapishanede olduğu, hapishane idaresi tarafından verilen dört ayrı hücre cezası nedeniyle “infazının yakılmasına’’ (3713 sayılı Kanun’un 17. maddesinde yer alan) sebep olunduğu, hücre cezalarının iptali için Kanun Yararına Bozma başvuruları yaptığı ancak sonucun henüz gelmediği,
  • Hastalığı ve engeli bulunan mahpusların, infazın ertelenmesi başvuruşları yapıldığı ancak cevabının gelmediği,
  • Fıtık hastalığı bulunan mahpusun, bu hastalığı nedeniyle ameliyat olması gerektiği ancak ame- liyatının yapılmadığı, yine mevcut hastalıkları ve engeli dolayısıyla uygun bir R Tipi Hapisha- nesine sevkini talep ettiği ancak talebine cevap verilmediği,
  • Yaşanan ihlallerin giderilmesine yönelik derneğimizden hukuki yardım talep ettikleri Aktarımları yapılmıştır.

 

4-      İZMİR 3 NOLU T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ (ŞAKRAN/İZMİR)

 

Mahpuslarla farklı tarihlerde gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • Mahpusların yeni müdür ile yaptığı görüşmelerde süreye bakılmaksızın mahpusun her zaman ayakta bekletilerek görüşme yaptığı, bu durum ile ilgili müdürün “tarzım bu şekilde” diyerek konuyu kapattığı,
  • İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır uygulanan tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması ile Kürt me- selesine demokratik barışçıl çözüm talebi ile 27 Kasım 2023 ile 4 Nisan 2024 tarihleri arasında süreli-dönüşümlü açlık grevi eylemi yapıldığı, grevi 10 günlük periyotlarla sürdürdükleri, gre- vin 4 Nisan’a kadar devam edeceği, tıbbi kontrol yapıldığı, vitamin ve meyve suyu verilmediği; karbonat, limon, şeker, tuz ve su verildiği,
  • Hapishane idaresi tarafından Kurban Bayramı’ndan önce, adli veya siyasi mahpus koğuşu ayırt edilmeksizin kamera koyulması için koğuş duvarlarında futbol topu büyüklüğünde delikler açıl- dığı, bu konu ile ilgili idare ile görüşme talep edildiğinde ise müdürün tatilde olduğu gelince kendisi ile görüşme sağlayabilecekleri ancak (tarafımızca yapılan görüşme tarihi olan 03.07.2024 tarihi itibari ile) herhangi bir geri dönüş alamadıkları,
  • Hastaneye sevk edilmedikleri, randevuları olmasına rağmen hastaneye götürülmedikleri,
  • İ.G. isimli mahpusun çok uzun süredir ağırlaştırılmış müebbet infaz rejimi için düzenlenmeyen, hücre disiplin cezaları için inşa edilmiş odada tutulduğu, idarenin sürekli olarak hak gaspı yapmasına karşı itiraz ettiği için ‘iyi halli olamadığını’ bu durumun sevk taleplerinin reddi için bahane olarak kullanıldığı, ısrarla odasının baktığı havalandırmaya çıkarılmadığı gerekçe olarak da “güvenlik tedbiri” dedikleri,
  • Mahpusların 04.04.2024 tarihi itibarı ile İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapisha- nesi’nde tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır uygulanan tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması ile Kürt meselesine demokratik barışçıl çözüm talebi ile ey- lemde olduklarını, buna ilişkin idareye dilekçe verdiklerini, eylemde olan kişilerin, duruşmalara girmeyeceğini, aile görüşlerine ve telefonlarına çıkmayacakları, eylem sebebiyle disiplin ceza- ları verildiği, itiraz üzerine İnfaz Hakimliğinde duruşma gününün tebliğ edildiği, birçok kişinin bu hücre cezaları sebebiyle infazının yanacağı idarenin bu nedenle bu disiplin cezalarını verdiği, hücre cezaları ile ilgili müdürle görüştüklerinde müdürün bunun merkezi bir karar olduğunu söylediği,
  • Güncel yayınlara erişemedikleri, kitap ve dergi konusunda zorluklar yaşandıkları,
  • Bakanlıklara (İç işleri veya Adalet Bakanlığı) yazılan dilekçe/mektupların hapishane savcısı tarafından cevaplandığı, bakanlığa ulaşıp ulaşmadığını bilmedikleri,
  • Hapishane müdürünün tavrı nedeni ile yaşadıkları sorunların çözümü noktasında sorun yaşadıkları, uygulanan tecridi olağanlaştırıp normalleştirdikleri,
  • Hapishane sorunlarının pandemi sonrası katlanarak arttığı, mevzuatta kendilerine tanınan hakların sürekli ihlal edildiği, İnfaz Hakimlikleri ve itiraz merci olan Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesinin hukuka aykırı uygulamaları adeta noter gibi onayladıkları, bu durumu duruşmalar esnasında sözlü olarak beyan etmelerine rağmen tutanağa geçirilmediği ve itirazlara rağmen sonucun değişmediği,
  • Kantinin çok pahalı olduğu, kalitesiz ve alternatifsiz ürünler almak zorunda kaldıkları,
  • Sorunların çözümü için muhatap bulamadıkları, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı vermesine rağmen halen sakıncalı mektup uygulaması yapıldığı,
  • Aylık rutin arama işleminin haftalık olarak uygulanmaya başlandığı, bazı gardiyanların eşyaları tahrip ederek yaptığı, gardiyanların provakasyon çıkarmak istedikleri,
  • Yaşanan ihlallerin giderilmesine yönelik derneğimizden hukuki yardım talep ettikleri Aktarımları yapılmıştır.

 

5-      İZMİR 4 NOLU T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ (ŞAKRAN/İZMİR)

Mahpuslarla, bu yıl farklı tarihlerde gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır uygulanan tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması ile Kürt me- selesine demokratik barışçıl çözüm talebi ile 27 Kasım 2023 ile 4 Nisan 2024 tarihleri arasında süreli-dönüşümlü açlık grevi eylemi yapıldığı, grevi 7 günlük periyotlarla sürdürdükleri, grevin 4 Nisan’a kadar devam edeceği; Sağlık kontrollerinin yapıldığı ancak koğuşta yapılmadığı re- vire gittikleri, ancak hafta sonları “hekim yok” denilerek Kampüs Hastanesi’ne götürülmek is- tendikleri, jandarmanın kötü muamelesi nedeniyle bunu kabul etmedikleri, açlık grevine giren mahpuslarda ortalama 3-4 kilo kaybı olduğu, açlık grevi eylemine giren mahpuslar hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı, “1 ay etkinliklerden men cezası” verildiği, grev sürecinde idare tarafından mahpuslara iaşe olarak günde iaşe olarak 2-3 adet limon, 50 gr tuz, 50 gr şeker, 2 pet su, karbonat verildiği; B vitamininin mahpusların talep ettiği ancak verilmediği,
  • Adalet Bakanlığı, TBMM ve diğer ilgili kurumlara yazılan dilekçelerinin kurum dışına geç çı- karıldığı, yazılan dilekçelere cevap verilmediği, kendilerine dilekçe alındı belgesi de verilme- diği,
  • 7 yıldır kurs ve atölye olmadığı,
  • Hapishanede (plastiğe alerjisi olanlar vs için bile) demir kaşık verilmediği,
  • Mahpusların yaşam alanlarına kamera sisteminin kurulduğu, bu kameraların görüş açıları itibarı ile mahpusların uyudukları alanları da görüntüleyebilecek vaziyette olduğu,
  • Yaşanan ihlallerin giderilmesine yönelik derneğimizden hukuki yardım talep ettikleri Aktarımları yapılmıştır.

 

6-      İZMİR    1    NOLU    F     TİPİ    YÜKSEK    GÜVENLİKLİ    KAPALI    HAPİSHANESİ (KIRIKLAR/İZMİR)

Mahpuslarla, bu yıl farklı tarihlerde gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır uygulanan tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması ile Kürt me- selesine demokratik barışçıl çözüm talebi ile 27 Kasım 2023 ile 4 Nisan 2024 tarihleri arasında süreli-dönüşümlü açlık grevi eylemi yapıldığı, grevi 7 günlük periyotlarla sürdürdükleri, idare tarafından iaşe olarak 1 lt su, meyve suyu, tuz, şeker, yoğurt verildiği; B1 veya B Komplex vitaminlerin verilmediği; sağlık kontrollerinin odaya gelindiği zaman yapılmasına onay verdik- leri, revire çağırıldıklarında revire gitmedikleri, düzenli kilo, tansiyon, nabız ölçümlerinin ya- pılmadığı, mahpuslar hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı,
  • Mahpusların 04.04.2024 tarihi itibari ile, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapisha- nesi’nde tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır uygulanan tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması ile Kürt meselesine demokratik barışçıl çözüm talebi ile ey- lemde olduklarını, buna ilişkin idareye dilekçe verdiklerini, eylemde olan kişilerin, duruşmalara girmeyeceğini, aile görüşlerine ve telefonlarına çıkmayacakları,
  • A.A isimli mahpusun örgüt propagandası cezası almasına karşın siyasi mahpusların bulunduğu koğuşa verilmediği, bu sebeple idareyle birçok görüşme yapıldığı, ancak gelişme kaydedileme- diği,
  • Kırıkkale hapishanesinden sürgün edilen mahpusların ayrı koğuşlarda tutuldukları,
  • Kitaplarda belirli bir sayı sınırı olduğunu ancak bunun mantıklı ve geçerli bir açıklamasının bulunmadığını idareyle birçok görüşme yapılmasına karşın bu durumun değişmediği,
  • Bandrollü Kürtçe sözlüklerin ve kitapların toplatıldığı,
  • Mahpuslara gelen fotoğrafların, aileden olmayan kişiler olması veya ağaç doğa şehir gibi gör- sellerin yasak olduğunu mevzuatta aile albümü bulundurulabileceği yazdığını bu nedenle bu fotoğrafların kapsam dışı olduğunu beyan edip vermediği, İ.Y. isimli müdürün “yasa maddele- rini ben böyle yorumluyorum” diyerek keyfi uygulamalar yaptığı,
  • Mahpus M.S.Y.’nin ağırlaştırılmış infaz koşullarında olmamasına ve “hapishanede kalamaz ra- poru” olmasına rağmen 2018 yılından beri ağırlaştırılmış infaz rejimi uygulandığı, yaşının ileri olması, rahatsızlıklarının bulunmasından dolayı bir mahpusun refakatçi olarak bulunmasını ida- reye ilettiklerini, bu konuda birçok mahpusun gönüllü olmasına karşın bu taleplerinin karşılan- madığı, tek başına bir odada ayrıca yoğun bir tecrit altında tutulduğu, sadece avukat görüşe çıkabildiği, havalandırma ve sporda da başka hiç kimse ile yan yana getirilmediği, havalandır- mada çıkarıldığı koridorda bile kimse ile denk gelmemesi için özel olarak muamele gösterildiği, 3 ziyaretçi hakkı olmasına rağmen, ziyaretçilerine farklı gerekçeler ile yasak getirildiği, değiş- tirmek için yazılan görüşçü isimlerinin kabul işlemleri ise güvenlik soruşturması gerekçesiyle uzatıldığı bu nedenle görüş de yapamadığı, tutulduğu odanın duvarındaki delik (mahpus tara- fından yapılmamış) nedeni ile hücre disiplin cezası verildiği itirazı üzerine İnfaz Hakimliği ta- rafından kaldırıldığı, 15 yıllık kendi tuttuğu defterin yasaklı sayılıp el konulduğu,
  • Havalandırma, spor faaliyetleri, sohbet ve diğer etkinliklere diğer mahpuslar ile birlikte çıkarıl- madıkları,
  • Sık sık arama yapıldığı, arama yapılırken odaların darmadağın edildiği,
  • Mahpusların mektup gönderme ve alma sorunlarının devam ettiği, birçoğunun keyfi olarak sakıncalı diye gönderilmediği veya verilmediği,
  • D. ve L. isimli iki mahpusa uzak blokta yasaya aykırı şekilde tecrit uygulanmaya devam edildiği,
  • Mahpusların önceden haber verilmeksizin talepleri olmadan alınıp sürgün edildiği,
    • Aynı suç isnadıyla yeni tutuklanan kişilerin aynı oda ve bölümlere değil, ayrı yerlere götürdük- leri,
    • Birçok kronik sorunu olan bir mahpusun sağlık sorununun ve tek başına tutulma koşulları hak- kında baroya başvuru, hem kamuoyunda hem de mecliste gündem yapılması talebi olduğu,
    • Mahpusların, 26.12.2024 tarihinde gıda zehirlenmesi yaşadığı, idareye durumu ve bu zehir- lenme nedeniyle sağlık sorunları olduklarını (karın ağrısı vb) belirtmelerine rağmen idarenin ilgilenmediği, revir veya hastaneye sevk edilmedikleri,
    • Hapishaneye kabul esnasında; çıplak arama yapılmak istenildiği, şahsi eşyaların verilmediği, yakınlarının kullanılmamış eşya temin etmesi gerektiğinin idare tarafından söylendiği, temel ihtiyaç olarak idare tarafından mahpuslara verilen eşyaların ise kullanılmış ve kötü durumda olduğu, özellikle battaniyelerin çok pis ve kötü koktuğu,
    • Mahpusların hapishanelerdeki ve özellikle İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesindeki tecrit nedeniyle tüm hapishanelerde başlatılan telefon, açık-kapalı görüş ve duruşmalara çık- mama eylemine başladıkları, bu eylemler sebebi ile haklarında disiplin soruşturmaları başlatıl- dığı ve hücre cezaları aldıkları,
    • Yaşanan ihlallerin giderilmesine yönelik derneğimizden hukuki yardım talep ettikleri Aktarımları yapılmıştır.

 

7-      İZMİR    2    NOLU    F     TİPİ    YÜKSEK    GÜVENLİKLİ    KAPALI    HAPİSHANESİ (KIRIKLAR/İZMİR)

Mahpuslarla, bu yıl farklı tarihlerde gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır uygulanan tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması ile Kürt me- selesine demokratik barışçıl çözüm talebi ile 27 Kasım 2023 ile 4 Nisan 2024 tarihleri arasında süreli-dönüşümlü açlık grevi eylemi yapıldığı, grevi 7 günlük periyotlarla sürdürdükleri, İdare tarafından iaşe olarak 1 lt su, meyve suyu, tuz, şeker, yoğurt verildiği; B Komplex vitaminin mahpuslar talep etmeden verilmediği; sağlık kontrollerinin odaya gelindiği zaman yapılmasına onay verdikleri, ölçüm için revire çağırıldıklarında gitmedikleri, düzenli kilo, tansiyon, nabız ölçümlerinin yapılmadığı; greve giren mahpuslara disiplin cezası verildiği, birçok kişiye “belli etkinliklerden alıkoyma - 1 ay mektup, fax yasağı” şeklinde cezalar verildiği,
  • Mahpusların odalarında bulunan havalandırmaya kamera yerleştirildiği, kamerayı kapatmaları sebebiyle haklarında soruşturma başlatıldığı,
  • Mahpusların mektuplarının idare tarafından geç gönderildiği veya verildiği, birçoğunun keyfi olarak sakıncalı diye gönderilmediği veya verilmediği,
  • İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesinden gelen kadın müdürün farklı uygulamalar başlattığı, 24.09.2024 tarihinde rutin kısmi aramalara fazla sayıda gardiyan ile ve kamera eşliğinde gelindiğini tüm eşyalarının yerinden sökülerek arama yapıldığını defter kitap gibi eşyalarına el konulduğu, Kurum 2. müdür olarak göreve başlayan kadın memura neden bu şekilde davranıldığı sorulduğundan “Bakanlıktan yazı geldi aramalar doğru yapılmıyormuş artık böyle yapılacak” dediği,
  • Aynı suç isnadıyla yeni tutuklanan kişilerin aynı oda ve bölümlere değil, ayrı yerlere götürdük- leri,
  • T.Y. isimli mahpusun hasta olduğu ve revir ve hastaneye götürülme hakkından yeterince yarar- landırılmadığı,
  • Hasta mahpusların hastaneye sevk sorunun devam ettiği ve hapishane koşullarında tedavi im- kanı bulamadıkları,
  • Mahpusların birlikte etkinliğe çıkma, sohbet- spor yapma faaliyetlerinin birçoğunun keyfi ola- rak engellendiği,
  • Mahpuslara görüşçüsü veya ailesi olmayan kişilerce para ve eşya yatırılamadığı, saz vs gibi kargo ile gelemeyecek (zarar görme nedeni ile) eşyaların bu nedenle temin edilemediği,
  • Mahpusların 04.04.2024 tarihi itibarı ile İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapisha- nesi’nde tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır uygulanan tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması ile Kürt meselesine demokratik barışçıl çözüm talebi ile ey- lemde olduklarını, buna ilişkin idareye dilekçe verdiklerini, eylemde olan kişilerin, duruşmalara girmeyeceğini, aile görüşlerine ve telefonlarına çıkmayacakları, eylem sebebiyle disiplin ceza- ları “1 ay ziyaretçi kabulünden yoksunluk cezası” verildiği,
  • Mahpuslara hastaneye ve mahkemeye götürülürken jandarmanın mahpuslara çift kelepçe uygu- laması (mahpusun ellerinin bir kez kelepçelendikten sonra kelepçenin ortasından bir kez daha kelepçe takılarak bu kelepçeyle jandarmanın mahpusların sürüklenerek, insanlık onuruna aykırı ve onur kırıcı bir muamele şeklinde) dayattığı, bu nedenle mahpusların mahkemelere ve hasta- neye gitmeyi bu keyfi ve onur kırıcı muamele nedeniyle reddettikleri,
  • Mahpus A.Y’nin böbrek hastası olduğu, hastaneye sevk edilmediği, almış olduğu doktor rande- vularına bile götürülmediği, idareyle görüştüğünde hapishane savcısı ile görüşmesini söyledik- leri, hapishane savcısının ise “benim size kastım yok” dediğini, hastane sorununa çözüm bula- madığını, doktorların sağlık durumuyla çok ilgilenmediği,
  • Yaşanan ihlallerin giderilmesine yönelik derneğimizden hukuki yardım talep ettikleri Aktarımları yapılmıştır.

 

8-      BUCA YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI HAPİSHANESİ (KIRIKLAR/İZMİR)

Mahpuslarla, bu yıl farklı tarihlerde gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • Siyasi mahpusların bir kısmının, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde tutu- lan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır uygulanan tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlü- ğünün sağlanması ile Kürt meselesine demokratik barışçıl çözüm talebi ile 27 Kasım 2023-04 Nisan 2024 tarihleri arasında süreli-dönüşümlü açlık grevi eylemi yaptıkları,
  • Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olmayan mahpusların dahi tekli odalarda tutuldukları,
  • Mahpus R.S.’nin, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olan mahpus olmamasına rağmen tek başına hücrede tutulduğu,
  • Bulundukları hapishanenin koşullarının ağır olduğu, tecrit uygulandığı, mahpusların birbirleriyle iletişimlerinin bulunmadığı, aynı suç tipinden kendileriyle aynı hapishanede bulunan H.Ü., A.M., S.U., ve Y.S. isimli mahpusların ayrı blokta tutulduğu, gerekçe olarak “yer yok” denildiği, mahpusların birbirini görmemeleri denk gelmemeleri için hastane gidiş gelişlerinde dahi ayrı ayrı götürüldükleri gerekçe olarak da “hastalık kapılmasın denildiği”,
  • R.K. mahpusun Kırıkkale F Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesinden bu hapishaneye sürgün olduğunu, sürgün sırasında 12 saat boyunca kendisine yemek verilmediği, eşyalarının tam ola- rak kendisine teslim edilmediği, aileden uzak bir hapishaneye gönderildiği, geldiği hapishanede kardeşi ile birlikte kaldığı, hapishane içerisinde kimlik (hangi örgütten alındığı ve ‘terör’ keli- mesi geçen) taşıması dayatıldığı,
  • Pencerelerin ızgara şeklinde fens telleriyle kapalı olduğu, hava alamadıkları,
  • İ.E. isimli mahpusun kalp hastası olduğu, tedavisinin kelepçeli yapıldığını mahpusun bunu ka- bul etmemesi sebebiyle tedavi olamadığı,
  • Tutuklu mahpusların 3 kişilik, havalandırmasız ve kameralı odalarda kaldığını genel olarak oda- ların hava almadığı, yeni olmasına karşın temiz olmadığı, ek olarak aramalar esnasında ayakka- bıyla girildiği için daha da kirlendiği, odalarında ve havalandırmada kamera olduğu,
  • Havalandırmanın 2 saat olduğunu, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olan mahpuslar için “iyi halli olmadıkları” gerekçesiyle 1 saat uygulandığını, havalandırmaya öğlen saat 1’de güneşim tam tepede olduğu zaman çıkarıldıkları, güneş ve sıcaktan dolayı çok zorlandıkları, çıkarken su dışında yanlarına bir şey almalarına izin verilmediği, mahpuslara 1 saatlik havalandırmanın 4 yıl boyunca uygulanacağının söylendiği,
  • Mektuplarının sakıncalı denilerek gönderilmediği, kargo ücretinin yüksek olması nedeniyle mahpusların aynı yere gönderdikleri dilekçe mektup vs.lerinin birlikte gönderilmesine izin ve- rilmediği,
  • Hapishanenin hiç hijyenik olmadığı, çok kötü olduğu, eskiden tıraş vs için üçlü priz verildiğini ancak artık verilmediği, eskiden ortak alana çıkarken odadaki yiyecek ve içecekleri götürebil- diklerini ama artık kantinden almak zorunda bırakıldıkları, telefonların bozuk olduğunu, ses sistemlerinin çok kötü olduğu, idareye tamir için talepte bulunduklarını ancak tamir edilmediği,
  • İdareden ettikleri tüm taleplerin reddedildiği, kurs artırması vs gibi taleplerinin karşılanmadığı, 200 litre soğuk, 150 litre sıcak su kotası uygulandığı,
  • Hapishanede çıplak arama uygulamasının olduğu, aile görüşlerinde dahi saç vs. gibi aramanın yapıldığı, hastane sevklerine gidişlerde sözleşmeli askerlerle sorun yaşadıkları, sıkı arama ya- pıldığı, mahpusların tahrik edilmeye çalışıldığı, bu esnada ellerinde tabanca ile hazır bekledik- leri, bazen bu nedenle hastaneye gitmeyip geri döndükleri, askerlerin mahpuslara “sizi götürür çıplak aramaya tabi tutarız” dedikleri, Kandıra 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapis- hanesi’nden bu hapishaneye sürgün edilen H.Z. isimli mahpusun hapishane girişinde çıplak ara- maya maruz kaldığı,
  • Bir mahpusun 23.09.2024’de hastaneye götürülmek için hapishaneden çıkarıldığı sırada Jandar- manın “eğer 7-8 kişi varsa hastanede ben seni araçta kelepçeli bekletirim çünkü orada yer yok” dediği bunu kabul edemeyeceğini söylediği için hastaneye götürülmediği, en son hastaneye git- tiğinde fens telleri nedeni ile nefes alamadığını doktora söylediği, doktorun ise uzun süre önce burnunun iki yerden kırıldığını tespit ettiği, ilk gözaltına alındığında işkence gördüğü yüzünde birçok şişlik olduğu muhtemelen o sırada burnunun kırıldığını düşündüğü,
  • S.A. isimli mahpus, YGC hapishanesinin koşulları nedeniyle sevk talebi olduğunu, talebinin kabul edilmemesi nedeniyle talebi kabul edilene kadar açlık grevi eylemine başladığını,
  • Bir mahpusun sürekli disiplin cezası verilmesi nedeni ile 3,5 yıl spor, atölye ve diğer etkinliklere çıkarılmayacağı,
  • Kapı vurma eyleminden kaynaklı mahpuslara birçok disiplin cezası verildiği, hücre cezası verilirken arttırarak değil direkt üst ceza uygulaması yapıldığı ve bu hücre cezalarına ilişkin kanun yararına bozma yapılması için derneğimizden hukuki yardım talep ettikleri,
  • H.D. isimli mahpusun havalandırmaya çıktığında şapka takmasının zorunlu olduğu, aksi halde kafasının kızardığı ve sağlığının olumsuz etkilendiği ancak idarenin şapka vermediği, İnfaz Hakimliği’ne şikayette bulunduğu,
  • Başgardiyanın tartışma çıkaran biri olduğu, aramaları talan şeklinde gerçekleştirildiği nedenini “intihar girişimi” olarak belirtildiği, telefona veya havalandırmaya çıktıklarında sürekli üst araması, ayakkabı çıkarma dayatması gibi keyfi ve hukuksuz uygulamalara maruz kaldıkları, Kurum 1. müdürünün talimatı ile oda aramalarının tüm eşyaların dağıtılarak yapıldığı, aramalar esnasında ayakkabıyla girildiği için daha da kirlendiği, aramalarda defter, kitap ve radyoların toplanarak el konulduğu,
  • Mahpusların 04.04.2024 tarihi itibarı ile İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapisha- nesi’nde tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır uygulanan tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması ile Kürt meselesine demokratik barışçıl çözüm talebi ile ey- lemde olduklarını, buna ilişkin idareye dilekçe verdiklerini, eylemde olan kişilerin, duruşmalara girmeyeceğini, aile görüşlerine ve telefonlarına çıkmayacakları,
  • 20.07.2024 tarihinde üçer günlük ve üçer kişilik dönüşümlü açlık grevine başladıkları, bunun için Adalet Bakanlığı’na dilekçe gönderdikleri, gönderilen dilekçede havalandırmaların üzerinde bulunan tel örgülerin kaldırılması, kendileriyle aynı örgütten hükümlü veya tutuklu olan diğer mahpuslarla aynı koridorda tutulmayı ve aynı havalandırmaya çıkmayı talep ettiklerini, açlık grevinden dolayı disiplin cezası aldıkları, bu cezalara itiraz ettikleri ancak itirazlarının red olduğu,
  • Sabah sayımları ve akşam sayımlarının arama tarzında yapıldığı, tuvalet pencere kontrolleri yapıldığı, sabah akşam bu nedenle odaları yıkamak zorunda kaldıkları,
  • Gece gardiyanların gelip ses çıkarıp mahpusları huzursuz etmeye çalıştıkları,
  • Yaşanan ihlallerin giderilmesine yönelik derneğimizden hukuki yardım talep ettikleri Aktarımları yapılmıştır.
  • Mahpus O.Y., bir yılı aşkın süredir Buca Yüksek Güvenlikli Hapishanesine getirildiğini, tutulduğu odanın tek yönlü bir penceresi olduğunu bu pencerenin de fens teli ile kapanmış olduğunu tutulduğu odanın ikinci katta olması nedeni ile bir havalandırmaya çıkmadığını ve ayrıca yaklaşık iki yıldır burnundaki rahatsızlık için hastaneye götürülüp getirildiğini, rahatsızlığının çözümü için iki farklı görüş bildiren doktorların kalıcı çözüm olan ameliyatı yapmaktan kaçınarak yaşadığı sorunun tekrarlanmasına neden olacak ameliyat yapmak istemeleri üzerine gerek devlet kurumlarına (Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı) gerekse birçok STK yazılı olarak başvurduğunu suç duyurusu yaptığını ancak sorunun çözülmediğini bu sebeplerle 05.09.2024 tarihinde süresiz açlık grevine girdiğini,
    • Sağlık Bakanlığına verdiği dilekçe üzerine talebinin haklı olduğunu bildiren bir cevap geldiğini ayrıca 25.09.2024 tarihinde ismini hatırlamadığını tahminen Şehir Hastanesi’nden bir Profesör doktorun kuruma gelerek kendisini muayene ettiğini bir disiplin soruşturması nedeni ile geldiğini yapılması gereken ameliyatın zor bir ameliyat olduğunu ama sağlık sorunu yaratan işlem ile birlikte burundaki kırığın da düzeltilmesi gerektiğini gözlemlediğini bu şekilde rapor hazırlayacağını söylediğini,
    • Kurum 1. müdürü tarafından yemek almasa bile karavanayı koridora götürün mazgalın orada bekletin talimatı verildiğini söyledi. Tutulduğu hücrenin fens tellerinin bir kısmını kırdığı için aynı gün 3 hücre değiştirildiğini her seferinde fensleri kırması nedeni ile ilk hücresine geri getirildiğini,
    • Vücudunda enfeksiyon olması nedeni ile sık sık ateşlendiğini, (Hapishanede bir salgın olduğu iki ay önce söylenmiş, bağışıklıktan kaynaklı bir alerjide olabileceği doktorlar tarafından söylenmiş)
    • Açlık grevine 73 kiloda başladığını (görüşme günü itibari ile) 64-65 kilo olduğunu, Tuz, limon, şeker, su, çay kahve, B1 ve B12 vitamini aldığını, idarenin ilk gün verdiği meyve suyunu içince kustuğunu o nedenle başka bir marka istediğini ancak verilmediği için bir daha içmediğini,
    • Açlık grevi eylemine başlama nedeninin YGC den başka bir hapishaneye sevk edilerek burun ameliyatının olması gereken gibi yapılmasının sağlanması olduğunu belirtmiştir.

Mahpus, 20.11.2024 tarihinde idare ile yapılan görüşmeler sonrasında, idare tarafından sorunların giderilmesi ve tedavisinin sağlanması için söz verilmesinin ardından mahpus grevini sonlandırdığını belirtmiştir.

9-      MENEMEN T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ (MENEMEN/İZMİR)

Mahpuslarla, bu yıl farklı tarihlerde gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • Mahpusların aileleri ile telefon görüşmesi yaptıklarında internet tarifesi üzerinden ücret alındığı ancak görüntülü görüşme yapmalarının engellendiği buna rağmen fazladan ücret kesildiği,
  • F.D’nin isteği dışında sürgün edildiği ve koğuştakilerin nereye sürgün edildiğini bilmedikleri,
  • 28.06.2024 tarihinde mahpusların spora çıktığı esnada gardiyanlar tarafından kendilerinden kimlik istendiği, mahpusların kimlik göstermeyi reddetmeleri üzerine gardiyanlarla aralarında tartışma yaşandığı, spora çıkmadan odalarına döndükleri, bunun üzerine idare tarafından mah- puslara iki ay ücretli işten yoksun bırakma disiplin cezası verildiği, İnfaz Hakimliğine itiraz ettikleri,
  • Hastaneye sevklerde bağcık ve kemer alınmadığı, ayaklarını yere vurmalarının dayatıldığı,
  • Diş tedavisinin sorunlu olduğunu, diş tedavilerinin yapılmadığı, diş hastanesine götürülmedik- leri,
  • Bazı doktorların kelepçeli muayene dayattığı,
  • Bazen haftada 3 kez arama yapıldığı,
    • Açık görüşlerin 45 dk ile sınırlandırıldığı, ailelerinin uzakta olduğu, ailelerine yakın yerlere sevk edilmedikleri, bazı mahpusların ailelerini 2 yılda bir görebildiği, ailelerin 45 dk görüş için yarım yıllık geçim kaynağını harcadıkları,
    • Odadaki suyun çamurlu olduğu, idari amire söyleyip arıtma cihazı istediklerini ancak idari me- murun kantinde su var arıtma cihazımız olsa siz suçlusunuz size niye takalım diye cevap verdiği, kendi kullanımında olan musluklarda su arıtma kullandıklarını, İl Sağlık Müdürlüğü’ne başvuru yaptıklarını yaklaşık iki yıl süren bu sorun için birçok kuruma mektup yazdıkları, en son İl Sağ- lık Müdürlüğünden teftişe gelindiğini, suyun çok kirli akması nedeni ile sürekli musluk deği- şikliği yapıldığı, ancak teftişe gelmeden bir ay kadar önce 1 günlük su kesintisi yaşandığını sebebini sorduklarında kazan temizliği yapıldığının söylendiğini, akabinde 3,5 gün su kesintisi yapıldığını sebebinin ise ana boruların değiştirilmesi olduğunun belirtildiği, bu değişim ve te- mizliklerden sonra teftiş için İl Sağlık Müdürlüğünden geldiğini düşündükleri bir kişinin odala- rına girdikleri, kendilerinin ise havalandırmaya çıkartılarak gelen yetkili ile görüştürülmedik- leri, görebildikleri kadar ile yetkili herhangi bir örnek almadan geri dönüp gittiği,
      • Bu ziyaretten sonra idare tarafından kurum 2. Müdürünün bulundukları odada tamir yapılacağı için eşyalarını toplamalarını istediğini, zorla götürüldükleri (A-19) koğu- şun pencerelerinde demir parmaklığın üstüne fens teli geçirildiği, bu telin aralıklarının 0,5 cm olduğu, hava akışını dahi kestiği, gün ışığı girmediğini bunu kaldırmaları ge- rektiği,
    • Zorla götürüldükleri koğuşun 7 kişi için küçük olduğunu, tuvalet lavabo ve banyonun aynı yerde olduğu için kullanıma uygun olmadığı, ortak alanın iki masanın sığamayacağı kadar küçük ol- duğu, telefon kabininin oda duvarının ortasına yerleştirildiği için alanın kullanımının daha zor olduğu, mutfak tezgahının üst kat merdiven boşluğunda yapıldığı için merdiven pisliğinin tez- gaha döküldüğü, merdivenler yıkandığında suyun tezgaha aktığını bu nedenlerle tadilattan sonra odalarına geri getirilmek istediklerini ancak kurum ikinci müdürü sadece odayı boşaltmalarını gerektiğini söylediği, boşaltmadıkları takdirde zor kullanılacağı, her halükarda kendisinin göre- vini yapmış olacağını söylediği, batın bölgesinde ameliyatlı olan arkadaşlarının etrafı sarılınca arkadaşlarına zarar verilebileceği düşüncesi ile koğuş değişikliğini kabul ettiklerini ancak eşya- ları ile koridora çıktıklarında sayıca kalabalık bir robocop acil müdahale saldırı ekibinin hazır olduğu, hatta doktor dahi hazır bulunduğunu gördükleri,
    • Zorla götürüldükleri koğuşun duvarları temizlenmeden boyandığı için toz halinde döküldüğü, fayansların temizliği için yaklaşık 10 lt çamaşır suyu kullanmak zorunda kaldıklarını, ortak alanda ki telefon kabini nedeni ile kullanımda zorluk yaşadıklarını, ortak alanın 20m2 civarında olduğunu üst katın bu alanın yarısı kadar olduğunu havalandırmanın ise 25 m2 olduğunu ve en önemlisi fens tellerinin hala kaldırılmadığı,
    • Her sorun ile karşılaşıldığında idare tarafından mahpuslar aleyhine etkinliklerden men, birer ay telefon ile görüşmeme, hücre cezası şeklinde cezalar verildiği, 4 Nisan tarihinden itibaren bu cezalara itiraz etmedikleri,
    • Mahpuslar görüşlere giderken oda çıkışlarında Ç. isimli bir gardiyanın arama yaparken sorun çıkardığı, aramanın normalde kapıda yapılırken koridorda yapılmaya çalışıldığı,
    • Açık görüşlerde gardiyanların hem mahpuslara hem de ailelere dönük olumsuz tavırları olduğu, görüş yapılırken bilinçli bir şekilde bağırdıkları, Mayıs ayından itibaren açık görüşlerde aileler ile yan yana oturmalarına müsaade edilmediği, bu konudaki sözlü ve yazılı başvurularına cevap alamadıkları, gardiyanların ellerinde tesbih sallayarak rahatsız ettikleri, 9 ay önce açık görüşte yaşanan gerginliğin (Aralık ayında ailelerle görüş esnasında Ç. adlı gardiyanın yine sorun çı- kardığı ve görüşü bitirmekle tehdit ettiği, görüşün karşılıklı oturularak yapılmasını dayattıkları, aileleri çekiştirdiği, hazır kuvveti çağırdığı ve görüşü 10 dk dolmadan sonlandırdıkları, gardi- yanların mahpus U.Y’yi götürmeye çalıştıkları, mahpusları çekiştirerek odalarına götürdükleri, bu sorunların açlık grevinin başlamasıyla başladığı) fiziksel müdahaleye dönüştüğü ve ailelere 10 ay görüş yasağı verildiği, (Not: İzmir’de başka hiçbir hapishanede yaşanmayan bir durum olduğu gözlemlenmiştir), mahpuslara 4 ayrı soruşturma açıldığı, tüm haklarının ellerinden alı- narak tecrit altına alınmalarının amaçlandığı, U.Y. isimli mahpusun açlık grevi eylemi yaptığı,
  • Mahpusların görüş olayından sonra iaşe almayacaklarına dair dilekçe verdikleri ancak M.Ç’nin dilekçe vermemesine rağmen kendisine yemek verilmediği bir de üzerine disiplin soruşturması başlatıldığı, M.Ç. isimli mahpusun tahliyesine 1 yıldan az süre kaldığı ve soruşturma nedeniyle tahliyesinin uzatılacağı,
  • İ.E. isimli mahpusun hastaneye sevki sırasında kelepçesinin açılmaması üzerine slogan attığı ve bu nedenle hakkında 1 ay telefon ile görüşmeme cezasının verildiği, ayrıca hastanede kelepçe- sinin açılmadığı, açılmazsa eğer muayene olmayı reddettiği, bunun üzerine doktorun mahpusu muayene etmediği ve mahpusun muayene olmadan hapishaneye geri götürüldüğü,
  • İdarenin sürekli keyfi davranışlarla uygulamalar yaptığı, kantinden alınan çamaşır suyu, yumu- şatıcı gibi malzemelerin ayrı şeffaf bir şişeye boşaltılıp kutularının alındığı, neden yapıldığı so- rusuna içip intihar edebilirsiniz, içinde bir şey saklayabilirsiniz, dediklerini; yine kantinden alı- nan sigara sarma makinesinin demirinin söküldüğü, bununla kendilerine zarar verebilecekleri söylendiği,
  • Açık spor alanının zemininde çöküntüler olduğu, hatta obruk oluşacak şekilde engellerin oldu- ğunu, bunun düzeltilmesi için defalarca sözlü ve yazılı başvuru yaptıklarını, ancak düzenleme yapılmadığını beyan ettikleri;. Sözlü görüşmede düzenleme yapılmadığı takdirde suç duyurusu yapacaklarını söyledikleri, kurum ikinci müdürü C.A’nın “isterseniz onlar arkadan itti diye de yazabilirsiniz” dediği, Mahpus E.Y’nin koşu yapmak isterken ayağının bu çukura gelip düştüğü ve bilek kemiğinin kırılması üzerine geçici olarak çukur ve boşluklara çakıl dökülüp üzerine yeşil halı yamandığı,
  • Şimdiki koğuşlarında sıcak suyun sarı aktığını kurum ikinci müdürü C.A’nın “havaalanı gibi odada kalıyorsunuz” dediği,
  • İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır uygulanan tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması ile Kürt me- selesine demokratik barışçıl çözüm talebi ile 27 Kasım 2023 ile 4 Nisan 2024 tarihleri arasında süreli-dönüşümlü açlık grevi eylemi yapıldığı; açlık grevi eylemlerinin 15 gün süreli ve ikişer mahpus dönüşümlü olacak şekilde devam ettiği; idare tarafından iaşe olarak tuz, karbonat ve şeker verildiği ancak yetersiz olduğu; sağlık kontrollerinin açlık grevi eylemlerinin başında ya- pılmadığı, 15 Şubat 2024 tarihinden itibaren günlük nabız, kilo, tansiyon ölçümlerinin arada bir koğuşa gelerek yapılmaya başlandığı,
  • Ciddi hastalığı (FMF-Böbrek Hastalığı) olan mahpuslardan H.Y’nin tedavi amaçlı 19.09.2024 tarihinde Yeşilyurt Devlet Hastanesi için götürüldüğü, hapishaneden kelepçeli şekilde 08:30’da çıkarıldığı, 09.30 – 10:00 saatleri arasında hastaneye vardıklarını, hastanede bulunan mahkum koğuşuna götürüldüğünde kelepçesinin açılmadığı, söz konusu tarihteki nöbetçi jandarmaya ko- ğuşta bulunduğu sırada kelepçesinin çözülmesi gerektiğini söylemesi üzerine jandarmanın “ çözmüyorum, canım böyle istiyor, istediğin yere şikayet et” şeklinde söylemde bulunduğu, o günün nezaret nöbetçisi olarak bildiği kıvırcık sarı saçlı hafif toplu beyaz tenli jandarmanın evrakları kontrol ettiğinde kendisinin siyasi mahpus olduğunu anladığı, mahpusun karşısına ge- çip şarjörüne mermi taktığını bu şekilde tehdit ettiğini, koğuşta tek tutulduğu, doktor karşısına saat 12.30 sularında çıkarıldığını ancak tedavi edilirken kelepçesinin çözüldüğü, tedavi bittikten sonra tekrar kelepçelenerek hastane mahkum koğuşuna götürüldüğü, hapishaneye saat 16:30 sularında vardıklarını ve yaklaşık 8 saat kelepçeli kaldığı, ellerinde uyuşma olduğu,
  • Yaşanan ihlallerin giderilmesine yönelik derneğimizden hukuki yardım talep ettikleri Aktarımları yapılmıştır.

 

10-  MENEMEN R TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ (MENEMEN/İZMİR)

Mahpuslarla, bu yıl farklı tarihlerde gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • 3 kişilik odalarda ağır hasta siyasi mahpusların tek başına refakatçi olmaksızın tutulduğu,
  • Üst kattaki odalarda oda içerisinde banyo ve tuvalet olduğu, ancak alt kattaki odalardaki mah- pusların koridordaki ortak banyo ve tuvaletleri kullandıkları,
  • Odaların az ışık gördüğü,
  • Havalandırmanın ayrı bir yerde olduğunu ve siyasi mahpusların (PKK hükümlüsü) havalandır- maya tek başına çıkarıldıkları,
  • Atölye ve kursların olmadığı,
  • Odaların nemli ve rutubetli olduğu,
  • Avukat görüşme odaları ve kapalı görüş odaları hijyenik değil, havasız ve dar olduğu,
  • Kantinde gıda takviyesi olarak çok çeşit olmadığı,
  • Battaniyelerin değişim sıklığının az olduğu,
  • Yemeklerin besleyici olmadığı,
  • Hastaneye sevk sırasında mahpuslara kelepçe takıldığı,
  • Hastane muayenesi sırasında doktorun kelepçe çıkarmasını istemesi üzerine kelepçelerin çıka- rıldığını, söylemediğinde jandarmanın kelepçelerini çıkarmadığı,
  • S.G. isimli mahpus tedavilerin kendisi için artık çözüm odaklı olmaması nedeniyle tedaviyi red- dettiği,
  • Mahpusların ailelerinden uzakta tutulduğu,
    • Yaşanan ihlallerin giderilmesine yönelik derneğimizden hukuki yardım talep ettikleri Aktarımları yapılmıştır.
    •  

11-  ÖDEMİŞ T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ (ÖDEMİŞ/İZMİR)

Mahpuslarla, bu yıl farklı tarihlerde gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır uygulanan tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması ile Kürt me- selesine demokratik barışçıl çözüm talebi ile 27 Kasım 2023 ile 4 Nisan 2024 tarihleri arasında süreli-dönüşümlü açlık grevi eylemi yapıldığı; Açlık grevi eylemlerinin 10 gün süreli ve dönü- şümlü olarak devam ettiği; açlık grevi eylemine başlayacaklarına ilişkin idareye dilekçe verdik- ten sonra doktorun mahpusları revire çağırdığı, grev öncesinde herhangi bir şikayetleri olup ol- madığının sorulduğu, daha sonra psikolog görüşmesine çıkarıldıkları; kilo, nabız ve tansiyon ölçümlerinin sağlık personeli tarafından koridorda yapıldığı, kan tahlili için ilk gün ve son gün yapılacağı söylendiği daha sonra 5. Gün ve son gün yapılacağı söylendiği, kan tahlilini daha önce girdikleri açlık grevi eylemlerinde hapishanedeki revirde alındığı ancak bu sefer hastaneye götürülmek istendikleri, bu uygulamayı mahpusların istemediği, E. B. isimli mahpusun açlık grevini sonlandırdığı gün kan tahlili için hastaneye götürüldüğü, ancak sonuçlarının henüz ken- disine verilmediği; açlık grevinde yaklaşık olarak günlük 2-3 bardak açık çay, 1 bardak sabah 1 bardak akşam limonlu şerbet, kahve, toz içecekler (tuzlu limonata) içtiklerini, bunları kendile- rinin kantinden temin ettikleri; açlık grevinde kendilerine idare veya doktor tarafından saf B1 vitamini verilmediği, B Komplex şeklinde vitaminlerin de verilmediği; açlık grevi eylemine giren mahpusların ilk günlerde baş ağrısı, baş dönmesi, uykusuzluk, mide ağrıları ve mide krampları sorunları yaşadığı; her mahpusun ortalama 2-3 kilo kaybettiği,
  • Mahpuslar, İdare ve Gözlem Kurulu’nun iyi halli olmadıkları gerekçesiyle koşullu salıverilme tarihlerini ertelediği,
  • Yaşanan ihlallerin giderilmesine yönelik derneğimizden hukuki yardım talep ettikleri Aktarımları yapılmıştır.

 

12-  MANİSA T KAPALI HAPİSHANESİ (MERKEZ/MANİSA)

Mahpuslarla, bu yıl farklı tarihlerde gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • Mahpus, yeni tutuklanıp hapishaneye getirilen kişilerin idare tarafından baskıyla ve tehditle ba- ğımsız koğuşlara alındığı, aksi halde tahliye olmayacaklar ve işkence görecekleri yönde tehdit edildikleri,
  • Mahpusların hapishanede ayakta sayım dayatmasının uzun zamandır devam ettiği, idare ile bir- çok kez görüşme yapılmış olmasına rağmen bu uygulamanın kesilmediği, başgardiyan T.B.’nin özellikle bu uygulamayı dayattığını, diğer gardiyanların başgardiyan olmadan gerçekleştirdik- leri sayımda ayakta sayımı dayatmadıkları ancak başgardiyanın sürekli olarak sayım sırasında bilerek ve kasıtlı olarak koğuşa gelip ayakta sayımı dayattığı, kalkmayan kişilerin gardiyanlar tarafından zorla kaldırıldığı,
  • Mahpusların kaldıkları odanın 3 kişilik olduğu ancak 10 kişi kaldıkları, odada tek lavabo ve banyo olduğu, 3 ayda bir keyfi olarak idare tarafından odalarının değiştirildiği,
  • Ödemiş T Tipi Kapalı Hapishanesinden mahpus G.O’nun sürgün geldiği, G.O’nun darp edildiği, çıplak arama yapılmak istendiği, işkenceye maruz kaldığı ve “bir ay ziyaretten yoksun bırakma disiplin cezası” aldığı, bu disiplin cezasına karşı da infaz hakimliğine şikayette bulunduklarını ancak reddedildiği, akabinde ağır cezaya itiraz ettiklerini ve bu itirazın da reddedildiği,
  • İdare ile yaptıkları görüşmede, müdürün bu uygulamanın yapılması yönünde bir talimatı olma- dığını belirtmesine rağmen, başgardiyanın keyfi olarak bu uygulamayı mahpuslara dayattığı,
  • Talepleri olmadığı halde sürekli olarak oda değişikliği yapıldığı, bunun kötü muamele olarak mahpuslara uygulandığı, yaklaşık 3-4 ayda bir ve idarenin özel tarih olarak adlandırdıkları ta- rihlerde (15 Ağustos vb tarihler) özellikle bu uygulamayı yaptıkları,
  • İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır uygulanan tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması ile Kürt me- selesine demokratik barışçıl çözüm talebi ile 27 Kasım 2023 ile 4 Nisan 2024 tarihleri arasında süreli-dönüşümlü açlık grevi eylemi yapıldığı; Açlık grevi eylemlerinin 3 gün süreli ve dönü- şümlü olarak devam ettiği; açlık grevi eylemine giren mahpusların ortalama 2-3 kilo arası kilo kaybı olduğu, mahpusların taleplerine rağmen TTB'nin kitapçığında belirtmiş olduğu karbonat, şeker, tuzun kendilerine bizzat verilmediği, göremedikleri bir ortamda sıvı içerisinde karıştırı- larak sıvı şeklinde kutuda limonlu bir sıvı içecek verildiği ve içerisine bu maddelerin konuldu- ğunun sözlü olarak söylendiği, hijyenik olmadığından tüketmedikleri, karbonat verilmediği, karbonatın kantinde de satılmadığını, su verilmediği ve ihtiyaçlarını mahpusların kendilerinin karşıladığı, B12 vitamini 7 adet verildiği; İaşe olarak 1 litre süt, 3 gün yetecek kadar yoğurt verildiği; açlık grevinin ilk ve son gününde herkese revirde kan tahlili, kilo takibi, tansiyon, nabız, şeker takibi yapıldığı, ilk gün ve son gün doktor kontrolünün revirde yapıldığı; açlık grevi öncesi psikoloğun kendileriyle görüştüğü, mahpusların bir kısmında açlık grevi eyle- minden çıktıktan sonra kabızlık sorunu yaşadığı, açlık grevi eylemine katılan mahpuslardan; Ş.E. isimli mahpusun mide sorunları olduğu, uyku sorunları, baş ağrısı ve unutkanlık olduğu, gece yatamadığı, gündüz ise en fazla 1-2 saat uyuduğu, A. A. İsimli mahpusun dalağı olmadığı ve kansızlık sorunu olduğu, S. O. İsimli mahpusun Hepatit B hastası olduğu,
  • Açlık grevi nedeniyle etkinlikten alıkoyma disiplin cezası verildiği, İnfaz Hakimliğine şikayette bulunduklarını ancak reddedildiği, ağır cezaya itiraz ettikleri ve bunun da reddedildiği,
  • Koğuşlarındaki yatakların çok eski, kirli ve ortasının çökük olduğu, idareden yeni yatak talep ettikleri, bu yatakların sağlıklarını kötü etkilediğini dile getirdiklerini, yatakların ücretli olması halinde bunu kabul edeceklerini de belirtmiş olmalarına rağmen idare tarafından kendilerine yeni yatak verilmediği, “hapishanede yatak yok” denilerek taleplerinin karşılanmadığı, yatakla- rın kullanılmaz halde kötü olması nedeniyle kendilerine üstlerine örtmeleri için verilen battani- yeleri yatakların ortasındaki çöküntü ve kiri kapatmak için yatakların üzerine sermek zorunda kaldıkları, tüm mahpusların bel, boyun gibi yerlerinde çok ciddi rahatsızlıklara (fıtık oluşumu vb) sebebiyet verdiği,
  • Hapishane idaresi tarafından uzun zamandır her mahpusa 5 kitap şeklinde sınırlama getirildiğini ancak bu 5 kitap haklarının bile kullandırılmadığı, mahpusların talep ettikleri kitapların yasaklı olmamasına rağmen, Kürt, PKK, anlamadıkları kelimeler vb farklı kelimeleri gördükleri kitap- ların da keyfi olarak mahpuslara verilmeyerek bu haklarının kullanımının engellendiği,
  • Muhalif gazete verilmediği, Evrensel ve Birgün gazetelerin kantinde olmadığı,
  • Aile, arkadaş, görüşçülerinin göndermiş olduğu kargoların kendilerine ya çok geç ve eksik tes- lim edildiği ya da hiç teslim edilmediği, bir mahpus yakınının göndermiş olduğu yün hırkanın “şişme” olduğu gerekçesiyle mahpusa teslim edilmediği,
  • Adalet Bakanlığı, Cumhuriyet Başsavcılığı gibi kurum ve kuruluşlara yazdıkları dilekçe ve mektupların, İnsan Hakları Derneği gibi sivil toplum örgütlerine yazdıkları mektupların gönde- rilmediği, avukatlara yolladıkları mektupların açıldığı
  • Hapishanede mahpuslara su kotası uygulandığı, kişi başı 50 litre civarı günlük su verildiği, sıcak suyun belli günlerde ve çok az verildiği, bazen hiç verilmediği, uygulanan su kotasının mahpus- lar için yeterli olmadığı, hapishanede hijyenik koşulların sağlanmasında ve suyun kota bittiğinde direkt kesiliyor olması nedeniyle kullanımda zorlandıkları,
  • Hapishanedeki diş doktorunun hastanede yapılması gereken diş tedavileri için mahpusları sevk etmediğini, mahpuslara “sizden daha kötüler var”, “beni istediğiniz yere şikayet edebilirsiniz, göndermiyorum” diyerek implant veya başka bir tedavi olması gereken mahpusların hastane sevkini yapmadığını, mahpusların kurum müdürü ile bu konuda yaptıkları görüşmede, “sevk- lerde evet sorun var” diye müdürün de mahpuslara belirttiğini ancak uzun zamandır bu konuda çözüm üretilmediğii,
  • Mahpusların tedavi imkanlarından yararlandırılmadıkları, hastane sevklerinin yapılmadığı,
  • Bulunduğu hapishanedeki tüm koğuşların havalandırmasının üstünün telle kapalı olduğu,
  • Kantin fiyatlarının fahiş derecede yüksek olduğunu, her hafta fiyatlara güncelleme yapıldığını ve artırıldığı,
  • Mahpus M.D.’nin tahliyesi yaklaşınca İdare ve Gözlem Kurulu’na çıkarıldığı, kurulun mahpusa “Pişmanım” demesi için dayattığı, mahpusun sosyal medyada paylaşım yaptığı için hapis cezası aldığı, İdare ve Gözlem Kurulunda da bunu dile getirdiği ve bu nedenle “Pişman değilim” de- diği, kurulun 2025 yılının 10.ayına kadar koşullu salıverilme tarihini ertelediği,
  • Yaşanan ihlallerin giderilmesine yönelik derneğimizden hukuki yardım talep ettikleri Aktarımları yapılmıştır.

 

13-  AKHİSAR T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ (AKHİSAR/MANİSA)

Mahpuslarla, bu yıl farklı tarihlerde gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır uygulanan tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması ile Kürt me- selesine demokratik barışçıl çözüm talebi ile 27 Kasım 2023 ile 4 Nisan 2024 tarihleri arasında süreli-dönüşümlü açlık grevi eylemi yapıldığı; açlık grevi eylemlerinin 3 gün süreli ve dönü- şümlü olarak yapıldığı; R.Ç. ve S.G. isimli mahpusların açlık grevi eylemini bitirdikten sonra hapishaneden sürgün edildikleri; açlık grevi giren mahpuslara, hapishane idaresi tarafından tuz şeker ve karbonat verildiği ancak vitamin verilmediği; açlık grevindeki mahpusların doktor ta- rafından takip edildikleri, kan tahlili, tansiyon takibi yapıldığı,
  • Mahpusların revire çıkarılma konusunda sorun yaşadıkları, bazen 2 ayda bir bazen de 1 ayda bir revire çıkarıldıkları, A.G. isimli mahpusun bileğinin çıktığını bu acil durumuna rağmen revire günlerce çıkarılmadığı,
  • Depoda vantilatörlerinin olduğu ancak idare tarafından mahpuslara verilmediği, T.T. isimli 30 yıllık bir mahpusun yüksek tansiyon hastası olduğu, sıcaktan etkilendiği ancak vantilatör verilmediği ve revire çıkartılmadığı,
  • TRT Kurdi ve muhalif kanalların gösterilmediği, yayın kesildiği ve 2 saat yayının gelmediği,
  • Hapishanedeki diş doktorunun hastanede yapılması gereken gece plağı, implant tedavisi için hastane sevklerini yapmadığı, idare ile görüştüklerinde idarenin mahpuslara doktorun inisiyatif kullanarak sevk yapmadığı, bu konuda idarenin yapabileceği bir şey olmadığı, doktorun da mah- puslara “istediğiniz yere itiraz edin” diyerek tedavi olması gereken mahpusların hastane sevkini yapmadığı,
  • Mektup okuma komisyonunda ve hapishanede tercüman olmadığı gerekçesi ile Kürtçe yazılan mektupların ve yazıların gönderilmediği,
  • Mahpusların leğen, çekpas ve kovalarına idare tarafından el konulduğu,
  • Başgardiyan ve İdare ve Gözlem Kurulu görüşmelerinde, “PKK terör örgütü müdür, değil mi- dir? Diye soru sorulduğu, “Abdullah Öcalan bebek katilidir, Pişmanım.” Diyeceksin diye mah- pusların zorlandıkları, bu dayatmayı kabul etmeyen mahpusların koşullu salıverilme tarihlerinin ertelendiği,
  • Mahpusların sevk taleplerinin sürekli reddedildiği,
  • M.Ç isimli mahpusun, 2014 yılında SEGBİS ile ifade vermeyi kabul etmemesi nedeniyle hücre cezası verildiğini, bu disiplin cezasına itiraz ettiğini ancak itirazının reddedildiğini, bu hücre cezasının kesinleşmesi nedeniyle infazının yandığı, hücre cezasının iptali ve infaz yakılmasının kaldırılması konularında derneğimizden destek talebinde bulunduğu,
  • A.Y. isimli mahpusun itirazlar yapılmasına rağmen 3. Kez koşullu salıverilme tarihinin ertelen- diğini, İdare ve Gözlem Kuruluna çıktığında 13 kişinin orada olduğu, ancak kurul kararında 7 kişinin isminin ve imzasının olduğunu, diğer 6 kişinin kurul toplantısına hangi görev ve sıfatla, hangi amaçla katıldığını bilmediği,
  • Yaşanan ihlallerin giderilmesine yönelik derneğimizden hukuki yardım talep ettikleri Aktarımları yapılmıştır.

 

14-  BODRUM S TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ (BODRUM/MUĞLA)

Mahpuslarla, bu yıl farklı tarihlerde gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır uygulanan tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması ile Kürt me- selesine demokratik barışçıl çözüm talebi ile 4 Aralık 2023 ile 4 Nisan 2024 tarihleri arasında süreli-dönüşümlü açlık grevi eylemi yapıldığı; açlık grevi eylemlerinin ilk başlangıçta ikişer kişi 5 gün süreli ve dönüşümlü olarak başladığı ancak, 26 Aralık 2023 tarihinden itibaren bir kişinin 5 gün süreli ve dönüşümlü olacak şekilde eyleme devam ettikleri; açlık grevi eylemine giren mahpuslara disiplin soruşturması açıldığı, disiplin soruşturmalarına itiraz ettiklerinde İnfaz Ha- kimliği’nde savunmalarını anadilleri olan Kürtçe dilinde yapmak istedikleri ancak, kendilerine tercüman da getirilmediği, savunmalarını anadillerinde yapmalarına izin verilmediği bu nedenle savunma yapamadıkları; kilo, nabız ve tansiyon ölçümlerinin yapılmadığı, kan tahlili alınma- dığı; idare tarafından iaşe olarak mahpusların kimisine günlük 2 tane kapalı pet bardakta su ve 2 tatlı kaşığına yakın toz şeker verildiği başka bir şey verilmediği, kimi mahpusa da her gün 1 lt hazır su, bir yemek kaşığı tuz, bir yemek kaşığı şeker, 1 yemek kaşığı karbonat verildiği ancak hiç kimseye limon, meyve suyu talep etmesine rağmen verilmediği nabız, kilo vb. ölçümleri için revire çağrıldığı, odaların bu ölçümlerin yapılmasını talep ettikleri ancak bu taleplerinin karşı- lanmadığı; yaklaşık olarak günlük 1 bardak tuzlu ayran, 3 bardak meyve suyu, 3 bardak kahve ve içebildikleri kadar çay içtikleri, bunları kendilerinin kantinden temin ettikleri; B1 vitamini verilmediği, B Komplex şeklinde vitaminlerin de verilmediği; mahpusların koğuşlarında kişisel ihtiyaç ve bakımlarını kendilerinin yaptıkları
  • Mahpusların hapishanede müdür değişikliği olması nedeniyle yeni müdür ile görüşmek istedik- lerini, görüşme sırasında ayakta konuşma zorunluluğunu dayattığı bu nedenle görüşme gerçek- leştirmedikleri,
  • Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü mahpusların, havalandırmalarına çamaşırlarını asmalarına izin verilmediği,
  • Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan mahpusun iyi halli olmadığı gerekçesiyle havalandır- madan yalnızca 1 saat yararlandırıldığı,
  • Suların sürekli kesildiği, gece 12’den sabah 8’e kadar suların kesildiği, gün içerisinde de sürekli su kesintisinin olduğu, yaklaşık 6 aydır sıcak su verilmediği,
  • Aramalarda tüm dökümanlarına el konulduğu,
  • TV kanallarının kısıtlı olduğu, akort cihazı ve traş makinesinin verilmediği,
  • Dilekçelerine çıkış numarası verilmediği,
    • Hastane ve revir sevklerinin ya geç yapıldığını ya da hiç yapılmadığını, tedavilerin aksatıldığı, hastaneye sevklerde hastanede bekleme alanı olmadığından araç içerisinde saatlerce bekletil- dikleri, bununla ilgili Sağlık Bakanlığına başvuru yapıldığı ancak sonuç alamadıkları, diş ran- devusu verilmediği, 5-6 ay önce mide rahatsızlığı geçiren bir mahpusun hala hastaneye sevk edilmediği,
    • Açık görüşlerde görüşçülerle yan yana oturmalarına izin verilmediği,
    • Yaşam alanlarına takılan kameraları örttükleri,
    • Dışardaki dergilere aboneliklere ‘dışarıdan almıyoruz, bizim teknik için izin var’ denilerek izin verilmediği,
    • Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olan mahpusların ayrı ayrı bölümlerde tutuldukları,
    • Adli mahpusların siyasi mahpuslara sürekli küfür ve hakaret ettikleri, sorunu idare ile paylaş- tıklarını ancak idarenin çözüm olmadığı,
    • İnfaz Hakimliğine yaptığı başvuruların sürekli olumsuz sonuçlandığı,
    • Kanun yararına bozma başvurularının hapishane idaresi tarafından Adalet Bakanlığı’na gönde- rilmediği,
    • Odada en fazla 5 kitap bulundurulmasına izin verildiği ve kitap değişiminin çok uzun sürdüğü, eğitim kitaplarının da kitap sınırlamasına dahil edildiği, okul okumuyorsa eğitim kitabı veril- mediği,
    • Haftalık 10 saat olan sosyal faaliyetlerden kapasite ve personel yetersizliği gerekçesiyle, infaz koruma memurlarının ırkçı, tahrik edici söylem ve tavırlarına maruz kaldıkları,
    • Başka hapishaneye sevk taleplerinin karşılanmadığı,
    • Hapishanede yaşanan hak ihlallerine karşı yaklaşık bir aydır günde 4 defa 5’er dakika kapı dövme ve slogan atma eylemi gerçekleştirdikleri, bu nedenle birçok mahpus hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı,
    • Hapishane savcısının siyasi mahpusların ve adli mahpusların koğuşlarını gezerek sorunları din- lediği, savcının yapılan görüşmeler sırasında hapishanedeki ihlalleri henüz yeni öğrendiğini söylediği,
    • Adli mahpusların 3 kişilik odada 6 kişi kaldıkları, 3 kişinin yerde yattığı, odalarında yalnızca 1 masa olduğu, lavabo ve banyonun 6 kişi için yeterli olmadığı,
    • Havalandırma veya herhangi bir soğutucu olmadığından yaz aylarında aşırı sıcaklara dayanma- nın mümkün olmadığı,
    • M.S.F. isimli mahpusun ciddi sağlık sorunlarının olduğu, infaz erteleme talebinde bulunduğunu ve Muğla Devlet Hastanesinin hapishanede kalamayacağına ilişkin rapor düzenlediği ancak İs- tanbul Adli Tıp Kurumuna gitmesi gerektiği, ring aracıyla gitme imkanının olmadığı, uçakla gitmek istediğini ancak bu talebinin henüz karşılanmadığı,
    • S.İ. isimli tek bacağı olmayan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olan hasta mahpusun “hapishanede tek kalamaz raporu” olmasına rağmen tekli odaya alınmak istendiği,
    • Aramaların talan şeklinde gerçekleştiği, 3 günde 1 aramaya geldikleri,
  • Kantinde bulunan ürünlerin yetersiz ve pahalı olduğu, manavda mevsim meyvelerinin satılma- dığı, dış kantinden de ürün satın alamadıkları,
  • Görüntülü görüşme taleplerinin karşılanmadığı,
  • Atölyelere ve kurslara çıkarılmadıkları, haftada 1 saat spora çıkarıldıkları,
  • Bodrum Devlet Hastanesine giden bir mahpusun kelepçesi açılmadan muayene edildiği,
  • Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü K. M. İsimli mahpusun yoğun sağlık problemleri olduğu,
    • Yaşanan ihlallerin giderilmesine yönelik derneğimizden hukuki yardım talep ettikleri Aktarımları yapılmıştır.

 

15-  BALIKESİR L TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ (KEPSUT/BALIKESİR)

Mahpuslarla, bu yıl farklı tarihlerde gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır uygulanan tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması ile Kürt me- selesine demokratik barışçıl çözüm talebi ile 4 Aralık 2023 ile 4 Nisan 2024 tarihleri arasında süreli-dönüşümlü açlık grevi eylemi yapıldığı; 10 gün süreli ve dönüşümlü olarak açlık grevi eylemine girdikleri; İdare tarafından iaşe olarak tuz, şeker, karbonat, limon, meyve suyu ve vi- tamin verildiği ancak az ve yetersiz olduğu; mahpusların sağlık kontrollerinin yapıldığı, kan, şeker, tansiyon nabız ve kilolarının kontrol edildiği,
  • Hastaneye kelepçe ile götürüldükleri, revire bir veya bir buçuk ayda bir defa çıkarıldıkları, has- taneye sevklerde ağız içi arama dayatıldığı,
  • Dolap ve kapıların paslı ve çürümüş olduğu, hijyen olmadığı, Adalet Bakanlığı’na ve savcılığa dilekçe yazdıkları ancak idare tarafından gönderilmediği,
  • Yemeklerin az ve yetersiz olduğu,
  • Görüntülü konuşmalarına izin verilmediği,
  • Aile görüşlerin 45 dk ile sınırlı olduğu,
  • Gardiyanların provakatif davranışlar sergilediği, ayakta sayım dayatıldığı,
  • Kitap sınırlaması olduğu, sadece 5 kitap alabildikleri,
  • Muhalif gazete verilmediği; Yeni Yaşam, Evrensel vb gazete alamadıkları,
  • Talep edilen gazetelerin verilmediği,
  • Koğuşların dar olduğu, koğuşta kalanların hepsinin yemek yemek için oturamadıkları,
  • Kaloriferlerin geç yakıldığı,
    • Mahpuslar odalardan avukat, aile görüşü ve benzerine çıkarken gardiyanlar tarafından idarenin verdiği kimlikleri taşımalarının dayatıldığı,
    • Ö.D. isimli bir mahpusun kolon kanseri olduğu, ilaç kullandığını ve 3 ayda bir Sağlık Kuruluna çağırıldığı; S.Ş’nin 60-65 yaşında olduğu ve alerjik sorunları bulunduğu, tedavi edilemediği, ellerinin çatladığı; A.P’nin midesinde iltihaplanma olduğu ve düzenli kontrol edildiği; M.I.’nın mide ve prostat sorunu olduğu; S.D.’nin Hepatit B hastası olduğu, ilaç kullanmadığını ve has- talığının ilerlemiş olduğu; E.Ö.’nün Hepatit B hastası olduğu, hastaneye götürüldüğü ancak ke- lepçeli muayene dayatıldığı için muayene olamadan geri döndüğü,
    • Odalarında kamera olduğu,
    • Bir idari personelin hakaret vari yaklaştığı ve sorunlar yarattığı,
    • Yaşanan ihlallerin giderilmesine yönelik derneğimizden hukuki yardım talep ettikleri Aktarımları yapılmıştır.

16-  BURHANİYE T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ (BALIKESİR)

Mahpuslarla farklı tarihlerde gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır uygulanan tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması ile Kürt me- selesine demokratik barışçıl çözüm talebi ile 4 Aralık 2023 ile 4 Nisan 2024 tarihleri arasında süreli-dönüşümlü açlık grevi eylemi yapıldığı; 10 gün süreli ve dönüşümlü olarak açlık grevi eylemine girdikleri; idare tarafından grev süresince az miktarda tuz, şeker, karbonat, limon, bal, su verildiği, B vitamini aldıkları, ancak yetersiz miktarda verildiği; hekime 3-4 günde bir çık- tıkları, kan, şeker, kilo ve tansiyon takibi yapıldığı; bazı mahpuslarda ishal ve bulantı olduğu, ortalama 2 ile 4 kilo verdikleri,
  • Mahpuslar, ziyaretçilerin üzerinin detaylı arandığı ve bu durumun taciz edecek hale geldiği,
  • Bir mahpusun KOAH hastası olduğunu ve kendisine oksijen tüpü ve solunum cihazı verilme- diği, bu durumun geceleri solunum yapamamasına neden olduğu ve sağlığının kötüleştiği,
  • Büyük tırnak makaslarına ve cımbızlara el koyulduğu,
  • Koğuşların dar olduğu 15 kişinin yemek yemek için oturamadığı,
  • M.A. isimli mahpusun kalp yetmezliği hastalığı olduğu, ameliyat olması için İstanbul’a sevk edilmesi gerektiği ancak sevk edilmediği,
  • Vekillerin yazdıkları mektuplara cevap vermedikleri, vekillere mektup yazdıkları için Bakan- lıktan hapishane idaresinin arandığı ve neden mektupları dışarı çıkartıyorsunuz dendiği,
  • Hapishane müdürünün mahpuslarla görüşme yaptığı zaman ayakta dinlemelerini dayattığı, mah- pusların bu onur kırıcı durumu kabul etmeyerek yerde oturdukları,
  • Mahpusların 2 yıl önce yazılarına el konulduğu, istihbarata gönderdik dediklerini ancak istihba- ratta kaybolduğunun söylendiği, Kürtçe mektuplara el konulduğu ve aylarca verilmediği,
  • Burhaniye Devlet Hastanesi'ndeki göz, fizik, diş doktorlarının kelepçeli muayene dayattıkları, erkek göz doktorunun bilinçli olarak büyük numaralı gözlük reçete ettiği,
  • İdare ve Gözlem Kuruluna istihbarattan gelen kişilerin katıldığı,
  • Ayda 2-3 kez koğuşlarda arama yapıldığı,
  • Tüm dilekçe ve taleplerinin otomatik olarak reddedildiği,
  • Görüntülü görüşme yapamadıkları,
  • Hastaneye sevklerin geç yapıldığı veya hiç yapılmadığı, tedavi imkanları sağlanmadığı,
  • Yaşanan ihlallerin giderilmesine yönelik derneğimizden hukuki yardım talep ettikleri Aktarımları yapılmıştır.

 

HAPİSHANELERDE YAŞANAN HAK İHLALLERİ TESPİTİ VE DEĞERLENDİRME

Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerde başta işkence yasağı, mahpusların tutulma koşulları, hapishane idarelerinin yetkilerinin sınırları, hapsedilenin hakları hakkında belli kural ve standartlar bulunmaktadır.

Mahkûmlara Uygulanacak Muameleye İlişkin Standart Asgari Kurallar (1955), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2006/2 sayılı Avrupa Hapishane Kuralları, AİHS ve ulusal mevzuat mahpusların tutulma koşullarının insan haklarına uygun şekilde gerçekleşmesi gerektiğini düzenlemektedir. Bu bağlamda mahpusların beyanlarına ve gözlemlerimize göre gerçekleşen hak ihlallerini değerlendirecek olursak:

1.  SAĞLIK HAKKI İHLALLERİ

Ziyaret gerçekleştirilen hapishanelerde yaşanan sağlık hakkı ihlallerinin en önemli sebeplerinden biri hasta mahpusların tedaviye erişimlerinin önündeki engeller olduğu tespit edilmiştir.

Uluslararası hukuk normları ve standartları, ulusal ve uluslararası sözleşmeler ve protokollere göre devlet, sağlık hizmetini toplumun her kesimine olduğu gibi özgürlüğü kısıtlanmış bireylere de eşit bir şekilde sunmak zorundadır. Bu yükümlülüğe göre sağlık sunumunu, özgürlüğü kısıtlanmış bireyler açısından eşitsiz duruma sokacak her türlü uygulamadan kaçınmak zorundadır. Türkiye yasaları, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkında kanunun (5275 s.k.) 6.maddesinin f fıkrasındaki; “Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınması zorunludur” cümlesiyle yaşam ve sağlık hakları koruma altına almıştır.

Ziyaret edilen hapishanelerde sağlık hakkına erişimin bazen doğrudan hapishane idaresi tarafından engellendiği, bazen de sevk edildikleri hastaneler tarafından engellendiği tespit edilmiştir. Ayrıca hapishanelerde sağlık hakkını ciddi boyutlarda ihlal eden diğer uygulamaların da olduğu tespit edilmiştir.

 

1.1.  Sağlık Hakkının Doğrudan Hapishane İdaresi Tarafından İhlal Edilmesi 

Yönetimsel sorunların hapishanelerde sağlık hakkına erişimde başlıca bir sebep olduğu görülmüştür. Bu yöntemsel sorunlar; hasta mahpusların hastaneye sevklerinin yapılmaması ya da çok geç yapılması, mahpusların tedavileri için gerekli olan ilaç ve tıbbi-medikal malzemelerin mahpuslara verilmemesi, mahpusların sadece haftanın belirli gün veya günleri revire çıkartılması şeklinde gerçekleştirilmektedir.

 

Değerlendirme:

Uluslararası mevzuatlar, özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin yaşam hakkı konusunda devletlere pozitif yükümlülükler yüklemiştir. Devletler, özgürlüğünden yoksun bırakılmış kişilerin sağlığa erişim hakkı konusunda özgür bireylerle eşit şartlarda bulunmasını sağlamakla yükümlüdürler ve bu sözleşmeler Anayasanın 90. Maddesi ile garanti altına alınmıştır. AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. Maddesi; devletleri sadece yaşama hakkını kasıtlı ve hukuka aykırı bir şekilde son vermekten kaçınmakla yükümlü tutmamış, aynı zamanda kişilerin yaşamlarını korumak için uygun tedbirleri almaları yönünde pozitif bir yükümlülük de getirmiştir.

AİHM “acil durumlarda mahpusa sağlık hizmetinin derhal sağlanamamasının, gecikmesinde gerekçe olmayacak bir şekilde mahpusa sağlık hizmetinin sunulmamasının, tedavisinin eksik yerine getirilmesinin, kişinin onurunu zedelediğini, kişide acıya sebep olup aşağılanmış hissetmesine neden olduğunu ve bu durumun da fiziksel ve moral direncini azaltması nedeniyle hastalığını ikiye katlayabileceğini” belirterek işkence ve kötü muamele yasağını düzenleyen 3. Madde kapsamında ihlal olarak değerlendirmiştir. Gerekli sağlık hizmetinin sunulmaması ve bunun neticesinde ölümün meydana gelmesinin yaşam hakkı ihlali olduğunu belirtmiştir.

Yapılan görüşmelerde; etik normlar ve Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin hiçe sayılarak mahpusların, ayrımcılığa maruz bırakılarak eşit, adil, insan onuruna yakışır bir biçimde sağlık hizmetine ulaşma hakkına sahip olmalarının engellendiği tespit edilmiştir. Hastaneye sevklerin yapılmadığı ya da çok geç yapıldığı ve mahpusların ağız içi arama, çift kelepçe uygulaması nedeniyle tedavi haklarından mahrum bırakıldığı yapılan tespitler arasındadır. AİHM’e göre bir mahpusu tedavi etmek için gereken uzmanların ve ekipmanın hapishanede bulunmaması, tedavi için sivil bir hastaneye nakledilmesinin gerekçesiz olarak reddedilmesi, 3. maddenin ihlali anlamına gelmektedir. Tedavi için gerekli ilaçların temin edilmemesi, revire gitme taleplerinin görmezden gelinmesi, hapishane idareleri tarafından sağlık sorunlarının zamanında ve etkili bir şekilde çözme yükümlülüğünden kaçındığına dair yeterli veri sunmaktadır.

1.2.  Ağız içi Arama ve Detaylı Arama

Yapılan görüşmelerde pek çok mahpusun hastane sevkleri sırasında ağız içi arama ile çıplak aramaya maruz bırakılmaları sebebi ile hastaneye gitmekten vazgeçmek zorunda kaldıkları tespit edilmiştir. Aynı zamanda ağız içi arama uygulamasını kabul etmedikleri gerekçesiyle de pek çok mahpusa disiplin soruşturmaları başlatıldığı anlaşılmıştır.

 

Değerlendirme:

AİHS’nin 3 ve Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasındaki düzenleme uyarınca hiç kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz. Bu temel kural, hükümlü ve tutuklulara yönelik uygulamalar için de geçerlidir. Bu husus, 5275 sayılı Kanun’un “İnfazda Temel ilke” başlıklı 2. maddesinin ikinci fıkrasında “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz.” Hükmüyle ve yine Kanun’un 6. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde “Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir.” şeklindeki düzenlemeler ile açıkça vurgulanmıştır. Yine İnfaz Kanunu’nun 6. maddesinin 1. fıkrasının b bendi, “Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin düzenli bir yaşam sürdürmeleri sağlanır. Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir.” İnfaz Yönetmeliği’nin 34. maddesinin 9. Fıkrası; “Arama ve sayımlar sırasında insan onuru ve haysiyetine saygı ile utanma duygusunun ihlal edilmemesi esastır. Bu kapsamda gerekli her türlü tedbir alınır.” şeklindedir.

Dolayısıyla verilen bir mahkûmiyet veya tutuklama kararının infazında mahpus için sağlanacak şartlar insan onuruna saygıyı koruyacak nitelikte olmalıdır. Bu nedenle mahpusların hastaneye sevklerinde yapılan muamele ve uygulamalar Sözleşme’nin 3 ve Anayasa’nın 17. maddesine uygun olmalıdır. Bu noktadaki değerlendirme de AİHM kararları ile birlikte özellikle Onur Kırıcı Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) belirlediği standartlar hakkında hazırladıkları raporlar çerçevesinde yapılmalıdır.

Konuyla ilgili metinler genel olarak değerlendirildiğinde devletin kişileri özgürlüğünden mahrum bıraktığı andan itibaren insan haklarının korunması açısından sağlık hizmetinin verilmesinde “tutuklu ve hükümlülerin muayenelerinin de diğer hastalar gibi, kişilik haklarına saygı gösterilerek hekimlik sanatını uygulamaya elverişli koşullarda yapılması; hastaların ırk, dil, din, mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, ekonomik ve sosyal durum ile benzer farklılıklarının dikkate alınmaması; her türlü tıbbi müdahalenin hastanın mahremiyetine saygı gösterilmek suretiyle yerine getirilmesi” temel kural olarak esas alınmalıdır.

Ağız içi arama uygulaması, insan onurunu hiçe sayan bir uygulama olup başlı başına bir işkence biçimidir. Mahpuslara bu uygulamanın dayatılması kişinin onurunu zedeleyebileceği, kişide acıya sebep olup aşağılanmış hissetmesine neden olmaktadır. Aşağılayıcı muamele yasağı ve onura saygı kavramları arasında güçlü bir bağ bulunmaktadır. Muamelenin bireyi küçük düşürmesi veya itibarını azaltması, insan onuruna saygı göstermemesi veya zedelemesi ya da bireyin ahlaki ve fiziksel direncini kırabilecek korku ve acı uyandırması halinde aşağılayıcı muamele olarak nitelendirilecek ve işkence yasağı kapsamına girecektir. Bu sebeple öncelikle ağız içi arama uygulamasını işkence kapsamında değerlendirmek gerekmektedir.

Sağlığa erişime engel olmanın ötesinde bir işkence biçimi olan bu uygulama neticesinde görüşme gerçekleştiren birçok mahpusun ağız içi arama dayatmasına maruz kalmamak için hastaneye sevkten vazgeçmek zorunda kaldıkları ve bu nedenle tedavi haklarının ihlal edildiği görülmüştür. Ağız içi arama uygulamasında ısrar edilmesi hasta mahpusların sağlık durumlarının giderek kötüleşmesine ve ağır hasta mahpusların ise hayatlarını kaybetmesi sonucu ile yaşam hakkı ihlallerine neden olmaktadır.

 

1.3.  Beslenme Sorunları ve Gıda/Su Hakkının İhlali

Ziyaret edilen hapishanelerdeki görüşmeler neticesinde, mahpusların sağlıklarını olumsuz etkileyen faktörlerden birinin de sağlıklı ve yeterli gıdaya adil erişim haklarının engellenmesi olduğu tespit edilmiştir. Verilen yemeklerin, iaşe yönetmeliğinde belirtilen günlük iaşe bedelinden az olduğu, porsiyonların yetersiz ve dengeli bir şekilde tüm besin gruplarından alabilmesini sağlamaktan son derece uzak miktarlarda olduğu anlaşılmıştır. Kantin fiyatlarının fahişliği, mahpusların kantinden meyve/sebze gibi besleyici gıdalar almasının önünde engel teşkil etmektedir. Bazı hapishanelerde temiz suya erişim imkanının olmadığı, çamurlu akan su sebebiyle mahsupların cilt hastalıklarına yakalandıkları, yeme içme ihtiyaçlarını karşılayamadıkları yapılan tespitler arasındadır.

 

Değerlendirme:

Sağlıklı bir yaşam, sağlıklı ve yeterli beslenmeyi sağlayacak gıdaya sürdürülebilir şekilde ulaşmaktan geçer. Yeterli gıdaya ulaşamayan ve beslenmeden yoksun insanların sağlıklı bir hale erişmesi olanaksızdır. Bu durum hapishanede tutulan mahpuslar açısından da değişmemektedir. Devletler yurttaşlarını ayırmaksızın bütün herkese sağlıklı, besleyici, nitelikli gıdayı sağlamakla yükümlüdür. Ancak bu yükümlülük, özgürlüğünden alıkonulanlar söz konusuyken daha hassas bir duruma bürünmektedir.

Hapishane idarelerinin yükümlülüğü, hasta mahpusların tedavilerini sağlamakla sınırlı değildir. Aynı zamanda sağlığın korunması için önleyici tedbirler uygulama yükümlülükleri de bulunmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, hapishanelerde sağlığı geliştirme faaliyetlerinin ruhsal ve fiziksel boyutları da içerecek şekilde bütüncül hapishane yaklaşımı ile sunulmasını önermektedir.

Hapishanelerde beslenme hakkı, hem uluslararası hem de ulusal düzeyde güvence altına alınmıştır. Uluslararası Hapishane Araştırmaları Merkezi’nin hazırlamış olduğu Hapishane Yönetimine İnsan Haklarını Göz Önüne Alan Bir Yaklaşım Hapishane Görevlileri İçin El kitabı’nda en temel bakım görevlerinden biri olarak beslenme tanımlanmaktadır. Bu rehberde mahkumların aç kalmalarını ya da eksik beslenmeden kaynaklanan bir hastalığa yakalanmalarını önlemek için yeterli düzeyde yiyecek ve içecek verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Toplumun genel olarak aç kaldığı ülkelerde dahi, mahkumlara yeterli yiyecek verilmemesinin kabul edilemez olduğu, hükümetlerin insanların özgürlüğünü elinden aldığında, onlara gerektiği gibi bakım verme görevini de üstlendiğini, bu kapsamda yeterli beslenmenin sağlanmasının mutlak bir yükümlülük olduğu belirtilmektedir (Coyle, 2002).

Yapılan görüşmelerde hapishanelerde hastalıklara uygun beslenmeye erişimle ilgili birçok sorun bildirilmiştir. Hasta mahpuslara, hastalıklarına özel hekimlerin önerdiği diyet yemeklerin verilmediği anlaşılmıştır. Oysaki diyet yemekler hastalıkların engellenmesinin yanında hastalıkların iyileşmesi ve ilerlemesini de önlemektedir. Bu sebeple hasta mahpusa hastalığına özel diyet yemek verilememesi, hastalığının iyileşmesini engelleyen hatta ilerlemesine sebep olan bir durumdur.

Yapılan görüşmelerde mahpuslara verilen yemeklerin doyurucu olmadığı, kimi öğünlerde yemek verilmediği iletilmiştir. Gıda hakkının kısıtlanması sağlıklı bir bireyin sağlığını olumsuz etkileyecek bir durum olduğu gibi belli bir süre yemek verilmemesi bir işkence haline dönebilmektedir. Çoğu hapishanede temiz ve yeterli suya da erişimin olmadığı görülmüş bunun başta hijyen koşullarının sağlanamaması sebebiyle oluşacak hastalıklar başta olmak üzere pek çok hastalığa neden olabileceği değerlendirilmiştir.

 

1.4.  Fiziki Yapı ve Hijyen Koşulları

Yapılan görüşmelerde hapishanelerin, sağlığa uygun bir şekilde inşa edilmediği ve temel ihtiyaçları karşılayacak nitelikte olmadığı anlaşılmıştır. Aynı zamanda hapishanelerin hijyen açısından olumsuz koşullara sahip olması ve hapishane idarelerinin mahpusların hijyenik koşulları sağlamasını engelleyen uygulamaları, mahpusların sağlığını olumsuz etkileyen koşullardan biri olduğu tespit edilmiştir.

 

Değerlendirme:

Devlet, insan onuruna aykırı davranmamak biçiminde sadece pasif bir davranışla yetinemez; insan onurunu, aktif bir şekilde korumalıdır. Dolayısıyla devletin, hükümlünün onurunun korunması noktasında hem pozitif hem de negatif yükümlülükleri vardır. İnsan onuruna uygun koşullarda barınma, özgürlüğünden mahrum bırakılanlar için bir hak olduğu kadar devlet bakımından da bir yükümlülüktür. Bu sebeple hapishanelerin fiziki koşullarının işkence, eziyet niteliğinde olmaması gerekmektedir. Bu kapsamda hükümlü ve tutuklunun kapasitenin üstünde koğuşlarda barındırılmaması, tek kişilik hücrelere konulmaması, tel örgü uygulaması, camların film ile kaplanması uygulaması, barınma yerlerinin ısı, ışık, havalandırma, hijyen gibi fiziki koşullarının uluslararası standartlara uygun olarak dizayn edilmesi gerekir. Aksi devletin negatif yükümlülüğünü ihlal ettiği anlamını taşır.

Yapılan görüşmelerde hapishanelerin fiziki koşullarının yukarıda anlatılanın aksine insan onuruna aykırı şekilde kurgulandığı anlaşılmıştır. İç Anadolu’da bulunan hapishanelerin ısı, ışık, hijyen vb. açıdan mahpusların barınmaları ve cezaevi koşullarının ayrıntılı olarak düzenlendiği ve belirli standartların oluşturulduğu temel belgelerin başında gelen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin Üye Devletlere Avrupa Cezaevi Kuralları Hakkında Rec (2006) 2 Sayılı Tavsiye Kararına aykırı olduğu anlaşılmıştır. (Avrupa Cezaevi Kuralları) Görüşme yapılan mahpusların anlatımlarına göre; Avrupa Cezaevi Kurallarında belirtilenin aksine mahpuslara sağlanan barınma yerlerinin ve özellikle bütün yatakhane bölümlerinin, insan onurundan uzak ve özel yaşama saygıyı hiçe sayan biçimde dizayn edilmiştir.

İnsan onuruna uygun barınma hakkının ihlali aynı zamanda sağlık hakkının ihlaline de yol açmaktadır. Koğuşların hijyen, havalandırma, ısıtma, gün ışığı alabilme, nem oranı gibi koşulları sağlıklı kişilerin

sağlığını bozmakta, hasta mahpusların iyileşmesini de imkansız hale getirip hastalıklarının ilerlemesine sebep olmaktadır. Olumsuz barınma koşulları sadece fiziki sağlığı değil ruhsal sağlığı da bozacak bir etkendir. Bu sebeple, yeterli barınma olanakları, sağlıklı fiziksel koşullar, temiz giysi ve çarşaf, temizlik ve tuvalet olanakları hasta olanların iyileşmesini sağlayacak ve hastalıkların iyi olanlara da bulaşmasını engelleyecek şekilde olmalıdır. Her tutsağa yeterli alan düşmesi, doğal ışığa ve temiz havaya erişiminin sağlanması bulaşıcı hastalıkların önlenmesinin yanı sıra mahpusların ruh sağlığı açısından da vazgeçilmez bir haktır. Fiziksel koşulların kötülüğü ya da bakımın yetersizliği mahpusların ciddi bir hastalığa yakalanma ya da ölme tehlikesiyle karşı karşıya bırakmamalıdır.

 

1.5.  Ring Aracı ve Kelepçeli Sevkler

Yapılan görüşmelerde hasta mahpusların tedavi hakkına erişimlerinin engelleyen faktörlerden birinin de ring araçları olduğu tespit edilmiştir. Hasta mahpusların hastaneye sevklerde ambulans ile taşınmaması, ring araçları ile sevk olmak zorunda olmaları, ring araçlarının sağlıksız ve uzun yolda eziyete dönen koşulları mahpusları hastaneye sevk olmaktan caydırmaktadır. Bir diğer caydırıcı faktörün de sevklerin kelepçeli bir şekilde gerçekleştirilmesi olduğu tespit edilmiştir.

 

Değerlendirme:

Mahpusların hastaneye nakillerinin zorlayıcı koşullarda gerçekleşmesi ve başlı başına bir işkence haline dönmesi, sağlık hakkınım ihlali olduğu gibi kötü muamele kapsamında değerlendirilmektedir. Bir kısım uluslararası belgeler, hükümlü ve tutukluların bir hapishaneden diğer bir hapishaneye nakil süreçlerinde ortaya çıkan sorunlar ve oluşan hak ihlalleri çerçevesinde sorunların çözümüne ilişkin esaslar sunmaktadır. Bu kapsamda Avrupa Cezaevi Kuralları’nın 17. maddesi uyarınca ilk yerleştirme ve sonradan yapılacak bir nakil durumunda, mahpuslarının nakillerinin havalandırma veya ışıklandırması yetersiz olan ya da onlara gereksiz olarak fiziksel acı verecek ya da onurlarını kıracak taşıtlarda yapılması yasaklanmalıdır.

Mahpuslara Muameleye Dair Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları (Nelson Mandela Kuralları)

47. maddesinde, niteliği gereği acı verici ve küçük düşürücü olan zincir, pranga ve diğer kısıtlama araçlarının kullanımı yasaklanmıştır. Kurallara göre, diğer kısıtlama araçlarına ise yasa izin verdiğinde ve hükümlünün kaçmasını ve kendine veya başkalarına zarar vermesini engellemek amacıyla başvurulmalıdır. Ancak hapishanelerde hastane sevklerinde kelepçeli sevk ve bekleme salonlarında kelepçeli bekletmek bir önlem aracı değil bilakis rutin hale getirilen bir baskı uygulaması haline dönmüştür. Tehlikeyi giderici araçlar içinden en az rahatsızlık verici olanı seçilmeli ve araç, gerekli olduğu sürece uygulanmalıyken mahpusların aktarımı uygulamanın bu sınırı aşan bir seyirde uygulandığını ortaya koymuştur.

5275 sayılı Kanun’un 58. maddesinde de Hükümlülerin hangi koşullarda nakledileceklerine ilişkin olarak önemli kurallar yer almaktadır. Kanun’un 58. Maddesi 2. Fıkrası “Hükümlü, havalandırma ve ışık durumu yetersiz araçlarla, eziyet verici veya onur kırıcı şekilde nakledilemez. Nakil sırasında alınacak tedbirler, hükümlünün firarını önleyici ve yukarıdaki fıkrada yazılı engelleri gerçekleştirici sınırları aşamaz, birbirleriyle ve görevlilerle herhangi bir tartışmaya girmelerini engelleyici boyutları geçemez.” demektedir. Ancak mahpusların aktarımları, hapishane idarelerinin sevk sırasında hasta mahpusları ring aracı ve kelepçe ile sevk ederek en başta yerel yasa düzenlemelerini ihlal ettiğini ortaya koymuştur. Çünkü aktarımlara göre; hapishane idareleri nakil sırasında hükümlünün firarını önleyici, halkla bir araya gelmelerine ve başkaları tarafından görülmelerine engel olacak engelleri gerçekleştirici sınırları aşmış; hasta mahpusları, havalandırma ve ışık durumu yetersiz araçlarla, eziyet verici veya onur kırıcı şekilde nakletmiştir. Ayrıca nakillerin farklı suç gruplarıyla birlikte yapılması politik mahpusların can güvenliğini tehlikeye atmıştır. Bu sebeple hastaneye sevk olmak istemeyen mahpuslar bulunmaktadır.

 

1.6.  Memur ve Personellerle İlgili Yaşanan Sorunlar - Kelepçeli Muayene Uygulamaları

Mahpuslar, hastaneye sevk edildiklerinde kimi zaman doktorların kendilerini sağlıklı muayene

etmediklerini, kelepçeli muayene yapıldığını aktarmışlardır. Bazen de sevk edildikleri hastanelerin imkanlarının, muayene/tedavi olmalarına elverişli olmadığı görülmüştür.

 

Değerlendirme:

Hapishanelerdeki onur kırıcı veya kötü muamele niteliğindeki davranış ve uygulamaların kaynağı çeşitlilik arz etmektedir. Ceza infaz kurumlarında onur kırıcı veya kötü muamele olarak kabul edilecek hususlar Hapishanesi idaresi ve görevlilerinin kasıtlı davranışlarından, yönetim hataları veya yetersiz kaynaklardan kaynaklanabileceği gibi kimi zaman jandarma personeli, hapishane doktoru ya da hasta mahpusun sevk edildiği hastanede muayenesini yapan hekimden de kaynaklanabilmektedir.

Yukarıdaki başlıklarda da değindiğimiz gibi konuya ilişkin yerel ve Uluslararası metinlere göre mahpuslara sağlık hizmeti verilirken “muayenelerinin diğer hastalar gibi, kişilik haklarına saygı gösterilerek hekimlik görevini uygulamaya elverişli koşullarda yapılması; hastaların ırk, dil, din, mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, ekonomik ve sosyal durum ile benzer farklılıklarının dikkate alınmaması; her türlü tıbbi müdahalenin hastanın mahremiyetine saygı gösterilmek suretiyle yerine getirilmesi” gerekmektedir.

Türk Tabipler Birliğinin (TTB) Özgürlüğünden Yoksun Bırakılanların Sağlık Hakkı İle İlgili Etik Kurul Görüşüne göre; hastayı kelepçeli olarak muayene girişiminde bulunmak, tıbbi müdahalelerin kelepçeli olarak yapılmasına göz yummak; ayrımcılık yasağına, insan onuruna-haklarına-özgürlüklerine saygı gösterilerek tıbbi hizmet sunulmasını zorunlu tutan etik ilkelere, hekimin hastasının sağlığını en önde tutarak birincil önceliğinin hastasının sağlık gereksinimi olması gerektiğini belirten temel kurala, hekimliğin hekimlik sanatını uygulamaya elverişli koşullarda yapılmasına özen gösterme ilkesine ciddi ihlal anlamına gelecek ve hasta-hekim ilişkisinin temeli olan güveni ortadan kaldıracaktır. Hastanın muayene ve tedavi ortamına “kelepçe, gözbağı ve zincir gibi kısıtlayıcılar” ile girmesine engel olmak, muayeneleri ve tedavileri herhangi bir kısıtlayıcı olmaksızın gerçekleştirmek hekimin sorumluluğundadır. Hekim görevlilerden bu kısıtlayıcıların çıkarılmasını talep etmeli, talep yerine getirilmediğinde ise bildirgede aktarıldığı şekilde tutanak tutularak sağlık kuruluşu yöneticileri, yargı organları ve meslek odası durumdan haberdar edilmelidir.

Yine kurulun görüşüne göre; sağlık hizmetlerinin mahpusların bulunduğu kurumda bu kurumların araçları, donanımları, ilaç stokları ile eğitimli insan gücünün hasta mahpusların tıbbi bakım ve tedavilerini karşılayabilecek uygunlukta olması hapishane hekimi tarafından denetlenir. Durumlarının kötüleşmesi ve/veya hapishanede gerekli sağlık hizmeti sağlanamaması halinde; hekim, kişinin tıbbi durumunu dikkate alarak hasta mahpusu uzman kurumlara veya sivil hastanelere sevk etmelidir. Hastaların ikincil görüş alma, güvendiği hekimden bağımsız görüş alma hakkına olanak tanınmalıdır. Avrupa Cezaevi Kuralları, özel tedaviye ihtiyacı olan hasta mahpusların hapishanede bu tedavinin gerçekleştirilemediği hallerde bu amaca özgülenmiş kurumlara ya da sivil hastanelere nakledilmesi gerektiğini düzenlemektedir.

Mesleki uygulamalar sırasında hekimlerden; hem yasa ve yönetmeliklerin verdiği yetki ve sorumluluk çerçevesine hem de mesleğin bilimsel standartlarına ve ulusal/uluslararası tıbbi etik ilkelere uygun davranması beklenmektedir. Belirlenen etik ilkelere uyma yükümlülüğü etik bir ödev olduğu kadar hukuksal açıdan da bir zorunluluktur.

Ancak yapılan görüşmelerde kimi hekimlerin, TTB’nin Özgürlüğünden Yoksun Bırakılanların Sağlık Hakkı ile İlgili Etik Kurul Görüşünün aksine hareket ettikleri, belirlenen etik kurallara uymayarak hukuksal zorunluluklarını da ihlal etmişlerdir.

Mahpuslarla yapılan görüşmelere göre; sağlık hakkından faydalanmak bir işkence haline dönüşmüştür. Hapishanelerde sağlık hakkına erişim ya tamamen engellenmiş ya da sağlık hakkına erişim insan onuruna aykırı uygulamalarla caydırılmaya çalışılmıştır. Tedavi hakkından vazgeçme ile insan onuruna aykırı işkence biçimlerine maruz kalma arasında seçim yapmak zorunda kalan mahpuslar nihayetinde sağlık haklarına erişemez olmuşlardır. Ayrıca hapishaneler tedavi hakkını sağlama gibi sağlık hakkı

 bağlamında pozitif yükümlülüklerini ihlal ettikleri gibi; sağlıklı beslenme, barınma koşullarını oluşturma gibi negatif yükümlülüklerini de ihlal etmişlerdir.

 

2.  İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE

Yapılan görüşmelerde hapishanelerdeki mahpusların; darp, çıplak arama, ters kelepçe, hakaret başta olmak üzere işkence ve kötü muameleye maruz kaldıkları ortaya çıkmıştır.

 

2.1.  Fiziksel Şiddet (Darp, Cebir)

Görüşmelerde mahpusların gardiyanlar tarafından fiziksel şiddete (darp ve cebir) maruz bırakıldığı tespit edilmiştir.

Değerlendirme;

AİHS m. 3 işkence yasağına göre, “Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz.” Bu hüküm, herhangi bir sınırlama nedenine bağlı olmayan, mutlak (sert çekirdekli) bir haktır. İşkenceye veya benzeri muameleye tabi olmama, her insan için dokunulmaz bir haktır. AİHS m. 3, niteliği itibariyle devletlere sadece negatif bir yükümlülük, yani işkence etme yasağını yüklemekle kalmaz. Aynı zamanda burada pozitif bir davranış yükümlülüğü de söz konusudur. Zira devletler aynı zamanda yetkileri altında bulunan hiç kimsenin bu tür bir muameleye maruz kalmamasını sağlamak, üçüncü maddeye aykırı muameleleri önleyecek ve cezalandıracak yasaları çıkarmak, önleyemedikleri ihlalleri ise, etkin olarak kovuşturmakla mükelleftir.

Hapishanelerde şiddet, kötü muamele veya onur kırıcı davranış ve uygulamaların kaynaklarından biri de gardiyanlardır. Avrupa Cezaevi Kurallarında “Yönetim ve Personel” başlığı altında 72 ila 75. maddeleri arasında hapishane personeline ilişkin önemli ilke ve kurallara yer verilmiştir.

Hapishane personelinin belirlenen bu temel yükümlülüklerinin aksine kötü muamele ve onur kırıcı davranışlarda bulunması suç olduğu gibi idarenin de bu tip davranışların sergilenmesini önleyici tedbirler geliştirmesi ve bunun için de idarenin dile getirilen şikâyetleri personeli koruyucu bir tavırdan ziyade hakkaniyete ve infazın temel ilkelerine uygun olarak sonuçlandırması gerekmektedir.

 

2.2.  Çıplak Arama

Yapılan görüşmelerde tespit edilen işkencelerden biri de hapishaneye nakil gelen mahpuslar başta olmak üzere pek çok mahpusa çıplak arama dayatması olmuştur.

Değerlendirme;

BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin ilk cümlesi “İnsanlık ailesinin bütün üyelerinin doğal yapısındaki onuru ile eşit ve devredilemez haklarını tanımanın dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğunu” ifade etmektedir. İnsan onuru, herkese aittir ve insan doğuştan değerlidir, saygıyla ve insanca davranılmasını hak eder. Bunların da tüm devletlerce kabul edilmesi zorunludur.

AİHM de 16/04/2001 tarihli Peers/Yunanistan kararı ile birlikte hapishane idarelerinin aşağılama ve küçük düşürme kastı taşımasalar bile hapishane ortamında yaşamak zorunda bırakıldıkları kötü koşullar nedeniyle de mahpusların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesindeki işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edilebileceğine hükmetmiştir.

İnfaz Kanunu’nun 6. maddesinin 1. fıkrasının b bendine göre “Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin düzenli bir yaşam sürdürmeleri sağlanır. Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir.” İnfaz Yönetmeliği’nin 34. maddesinin 9. fıkrasına göre “Arama ve sayımlar sırasında insan onuru ve haysiyetine saygı ile utanma duygusunun ihlal edilmemesi esastır. Bu kapsamda gerekli her türlü tedbir alınır.” demektedir.

Devletin koruması altındaki mahpusların -özellikle de kamu görevlisi ile mahpus arasında çok açık bir güç dengesizliği söz konusuyken- arama uygulamasına maruz kaldığı sırada işkence ve kötü muamele görme riskini ortadan kaldıracak bütün tedbirleri etkili bir şekilde alma yükümlülüğü bulunmaktadır. Mahpuslara Muameleye Dair Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kurallarının 51. maddesinin son cümlesinde, bu tür koruyucu hükümler yer almaktadır. Buna göre hapishane idaresi aramalarda “arama gerekçesi, arama kararını kimin verdiği, aramayı gerçekleştirenlerin kimlikleri ve arama sonuçlarını içerir şekilde uygun arama kayıtlarının tutulduğu” özel bir kayıt sistemi oluşturmak zorundadır. İnfaz Yönetmeliği’nin 34. maddesinin 2. fıkrasının ç bendinde çıplak aramanın tutanakla belgelenmesi ve bu belgenin arayan ve aranılan taraflarca imza altına alınması hükme bağlanmışsa da bugüne dek mahpuslardan böyle bir tutanağın hazırlandığı bilgisi edinilmemiştir.

 

2.3.  Tecrit Uygulamaları

Yapılan görüşmelerden hapishanelerde mahpusların tüm sosyal ilişkilerini kesecek yöntemlerle tecrit uygulamaları işletildiği açığa çıkmıştır. Sohbet hakkı, sosyal etkinlik hakkı, hücre cezaları, kafes uygulaması, keyfi olarak tek kişilik koğuşta tutulma gibi uygulamalarla mahpusların psikolojik baskıya maruz kaldıkları tespit edilmiştir.

Değerlendirme;

Hapishanelerde mahpuslara yönelik aktivitelerin (meslek edindirme, eğitim, spor, sohbet gibi) onların bedensel ve ruhsal sağlıkları açısından ne kadar elzem olduğu çok açıktır. Bu sebeple dinlenme, ortak yaşam alanları, sosyal ve kültürel aktivite yerleri oluşturulmalıdır. Aynı şekilde koğuş dışında ortak alanlarda geçirilen süreler artırılmalı ve mahpusların daha kalabalık gruplar halinde birbirleriyle etkileşim kurmalarına izin verilmelidir. Ancak bu tür etkinlik haklarının kısıtlanması, sosyal izolasyonu artıran ve hatta tecride varan boyutlara ulaşmaktadır. Görüşme yapılan mahpusların aktarımlarına göre; sohbet, sosyal, kültürel ve sportif kurslara katılma gibi faaliyetlerin kısıtlanması, yaşam kaliteleri üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olup eziyet seviyesine ulaşmıştır. İnsan hakları standartlarına göre hapishanelerdeki mahpusların günün makul bir kısmını (sekiz saat veya daha fazla) hücreleri dışında, belirli amacı olan ve değişen faaliyetler yaparak geçirmeleri hedeflenmelidir.

Yapılan görüşmelerde politik-siyasi mahpusların koğuşlarının adli mahpusların koğuşları ile yan yana getirildiği tespit edilmiştir. Çağdaş infaz sisteminin gereklerine uygun gruplandırma yapılması; hapishaneler içerisindeki şiddet ve tahrik edici eylem ve söylemlerin azalması, onur kırıcı davranış, kötü muamelelerin önlenmesi ve özellikle de politik mahsupların güvenliği bakımından oldukça önemlidir. Hapishane idareleri tarafından gruplandırmanın yukarıda sayılan nedenlerle amacına uygun bir şekilde yapılması gerekmektedir. Gruplandırma kriterlerine aykırı yerleştirmeler başlı başına tutuklu ve hükümlüler bakımından onur kırıcı davranışlara ve kötü muameleye maruz kalmalarına sebebiyet vermektedir.

Bu noktada hapishanelerde fiziki koşullarının iyileştirilmesi ve uluslararası standartların yakalanabilmesi bakımından öncelikle hapishanelerin insan odaklı mimari ölçütlere göre inşa edilmesi gerekmektedir. Bu mimari yapıların; tecridi önleyici, engellilere uygun ve ortak yaşam alanlarını gözetici olması, onların sosyalleşmesini ve cezaevi sonrası topluma adaptasyonlarını sağlayıcı nitelikte olması gerekir.

Özellikle Yüksek Güvenlikli ve S Tipi Hapishanelerin mahpusların tecritlerini derinleştirdiği, hücre koşullarında tutulmaları sebebiyle pek çok haktan faydalanamadıkları, zamanlarının çoğunu kendi başlarına ve havalandırmanın bile olmadığı dar bir odada geçirdikleri ve bütün bunların insan onuruna aykırı olduğu ortadadır. Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Komite 80. oturumunda “S Tipi, Y Tipi ve diğer yüksek güvenlikli cezaevlerindeki bazı mahkumlar günde 22 saatten fazla süreyle yeterli havalandırması olmayan tek kişilik hücrelerde tutulmakta, bu da fiilen hücre hapsi anlamına gelmektedir” demiştir.

 

2.4.  Psikolojik Baskılar ve Provakatif Davranışlar

Yapılan görüşmelere göre hapishanelerde işkence ve kötü muamelenin zaman zaman psikolojik baskı olarak da kendini göstermektedir. Mahpusların kendilerini güvensiz hissedecekleri fiziki koşullarda tutulması bu psikolojik baskıyı artıran etmenlerden bir tanesidir. Kimi zamanda gardiyanlar tarafından provakatif söz ve davranışlar mahpuslar üzerindeki bu psikolojik baskıya neden olmaktadır.

Değerlendirme;

Hapishaneler, mahpusların sadece bedensel değil, psikolojik bütünlüklerini de korunmak için insan onuruna yakışır gerekli tüm koşulları eksiksiz sağlamalıdır. Ancak yapılan görüşmelerde hapishane personelleri tarafından mahpuslara yönelik insan onuruyla bağdaşmayan eylemler gerçekleştirdikleri anlaşılmıştır.

Tehdit, mahpusların uyuyamamasına dönük kasti gürültü çıkarma, kapıyı sert çarpma, soruşturma ile tehdit etme, ayakta sayım dayatması şeklinde vuku bulan ve provakatif yönü de bulunan bu davranışların kimi hapishanelerde sistematik olarak uygulandığı anlaşılmıştır.

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 2. maddesi “Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz” hükmünü içermektedir. Ayrıca Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin “Ceza İnfaz Alanındaki Tavsiye Kararlarının 72/1. Maddesi ise “tüm mahpuslara insanca davranılması” ve hapishanelerin “insan onuruna saygı gösterme zorunluluğunu kabul eden etik koşullar çerçevesinde” yönetilmesini öngörür.

 

3.      İDARE VE GÖZLEM KURULLARININ HUKUK DIŞI KARARLARI, KOŞULLU SALIVERİLME HAKKININ ENGELLENMESİ

Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair 29 Aralık 2020’de Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik ile mahpuslara dönük “iyi hali” olmadığı gerekçeleriyle tüm hapishanelerde mahpusların şartlı tahliyelerinin engellendiği uygulamalar başlatıldı. Hapishanelerde de aralarında ağır hasta mahpusların ve 30 yıllık mahpusların da bulunduğu birçok mahpusun şartlı tahliyesi hukuk dışı ve keyfi kararlarla engellenmiştir. Bazı hapishaneler pilot hapishane seçilerek politik mahpusların koşullu salıverilmelerinin engellenmesi rutin bir uygulamaya döndürülmüştür. Yapılan görüşmelerde idare ve gözlem kurullarının anlamsız gerekçelerle taraflı, keyfi ve hukuk dışı kararlar verdiği anlaşılmıştır.

 

İdare ve Gözlem Kurulları tarafından mahpusların “iyi halli” olmadıklarına dair düzenlenen raporlar tüm hapishaneler yönünden benzer olup şu gerekçeleri içermektedir; “çıplak arama uygulamasını kabul etmediği, halay çektiği, Kürtçe konuştuğu, dilekçe yazdığı, açık görüşte koğuş arkadaşının ailesine selam verdiği, açlık grevine girdiği, hapishanedeki hak ihlallerini dışarı ilettiği, tahliye edilmesi halinde suç işleme ihtimali, “infaz etmekte olduğu suçuna ilişkin herhangi bir gelişim göstermediği düşünüldüğü, işlediği suçtan pişmanlık duyduğu kanaatinin oluşmadığı, son erteleme kararına kadar geçen süreçte mahpusun kurum iç işleyişi ile ilgili olumsuz bir gözlem veya disiplinsiz bir davranışının bulunmadığı belirtilmesine rağmen suça yönelik bakış açısı, suçtan pişmanlığı, tekrar suç işleme, toplumla bütünleşme yönleriyle herhangi bir gelişim çabası gözlemlenmediği, işlediği suçtan dolayı pişmanlık duyduğu kanaati oluşmadığının değerlendirildiği, Genel kısmi aramalar ile sayımlarda kurum personelinin çalışmalarına kayıtsız kaldığı, kolaylık sağlayacak hiçbir davranışın bulunmadığı, gelişme ve motivasyon göstermediği, toplumla bütünleşmeye hazır olduğuna dair bir kanaat oluşmaması,”

 

Değerlendirme;

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 89. maddesi 14.04.2020 tarihinde değiştirilip akabinde Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirmesine Dair Yönetmelik 29.12.2020 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanmasıyla, hapishanelerde İdare ve Gözlem

 Kurulu’nun raporları sebebiyle çok sayıda mahpusun koşullu salıverilme hakkından faydalandırılmadıkları görülmüştür.

Belirtmek gerekir ki; düzenlemenin kendisi ve mahpusların anlatımlarına göre uygulanış biçimi kişi özgürlüğü ve güvenliğini doğrudan etkileyen “iyi halli” kavramının hapishane yetkililerinin keyfi tutum ve kararlarına bırakılmıştır. Bu sebeple Türkiye’de “İdare ve Gözlem Kurullarının” AİHS’e ve Anayasa’ya aykırı kararlarının kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlali olduğu artık karine haline gelmiştir.

İdare ve Gözlem Kurulu değerlendirmelerine karşı onay mercii olan İnfaz Hakimlikleri ve itiraz mercii olan Ağır Ceza Mahkemeleri aşamalarının her birinde mahpusların adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir. AİHS m.6 çerçevesinde, yargı mercileri tarafından verilen kararlarda gerekçe gösterilmesi zorunlu kılınmıştır. Yukarıda açıklandığı üzere karara dayanak mevzuat hükümlerinin hukuki belirlilik ilkesini ihlal eder nitelikte olması, idarenin keyfi kararlar vermesine yol açmışken; buna ek olarak İnfaz Hâkimlikleri tarafından idarenin değerlendirmesinin yargı makamı olarak değil de bir noter mercii gibi gerekçesiz onaylandığı görülmüştür.

İdare ve Gözlem Kurullarının olumsuz raporlarına gerekçe ettikleri subjektif yorumların kurulları başka bir boyuta evirdiği görülmektedir. Tamamen subjektif yoruma dayanan, hukuki hiçbir geçerliliği olmayan gerekçelerle şartlı tahliyesi engellenen mahpusların sayısının oldukça fazla olduğu görülmüştür.

Gerekçeler arasında mahpusların “pişmanlık göstermediği” tespitlerinin yer aldığı görülmüştür. İdare ve Gözlem Kurulunun, kendini mahkeme yerine koyarak, TCK'de her suç tipi için ayrı ayrı düzenlenen etkin pişmanlık kavramını infaz hukukuna dâhil ettiği anlaşılmaktadır. Pişmanlık maddi ceza hukukuna ait bir müessesedir, bu müessesenin aynı kriterlerle infaz hukukuna uyarlanması mümkün olmadığı gibi; pişmanlığın infaz aşamasında ne olacağı belli olmayan yeni kriterlerle idari bir kurulun keyfine bırakılması da mümkün değildir.

Ayrıca 2020 yılında yapılan bu mevzuat düzenlemelerinin ardından hapishanelerde disiplin soruşturmasına ve adli soruşturmaya konu edilen eylemleri de değerlendirmek yerinde olacaktır. Çünkü fiili olarak iyi hal değerlendirmesinin parçası haline gelen disiplin soruşturmaları, disiplinsizlik sayılan eylemler, açık soruşturmalar doğrudan şartlı salıvermenin önünde engel haline getirilmiştir. Mahpuslar şarkı söyledikleri, halay çektikleri, çıplak aramaya direndikleri, Kürtçe konuştukları, slogan attıkları, hapishanedeki hak ihlallerini duyurmak için mektup yazdıkları için disiplin cezasıyla karşılaşıyor, provakatif davranışta bulunan gardiyanlar değil mahpuslar adli soruşturmaya maruz kalıyor, kişinin kendini ifade etmesinin, şikayetlerini dile getirmesinin neredeyse tek yolu olan açlık grevi eylemi ise örgüt üyeliği suçuna delil olarak görülüyor. Tüm bunlar da iyi hal kavramının geniş yorumlanması sebebiyle koşullu salıverilmenin engellenmesine sebep oluyor.

Kimi hapishanelerde şartlı salıverme hakkının fiilen uygulanabilirliği kalmadığı tespit edilmiştir. Bu durumun en çarpıcı örneklerinden biri Karabük T Tipi Hapishanesi ve Sincan Kadın Hapishanesinde yaşanmıştır. Karabük T Tipi Hapishanesi tespit edebildiğimiz kadarıyla 17 mahpus koşullu salıverilme hakkından faydalandırılmamaktadır. Sincan Kadın Kapalı Hapishanesinde ise 2021 yılından bu yana şartlı tahliye tarihi gelen hiçbir siyasi tutsağa, bu hak kullandırılmamıştır. Bu düzenleme hukuka aykırılıkları ve yanlış uygulamalarının yanı sıra sonuçları itibariyle de çok önemli bir yere işaret etmektedir.

İnfaz Hâkimliği, Ağır Ceza Mahkemesi değerlendirmelerinden anlaşılıyor ki, iyi hal kararını verme yetkisini fiilen cezaevi müdürü ile başgardiyan kullanmaktadır. Bu sebeple umut hakkının parçası olan şartlı salıvermenin hukuk sisteminde tanındığından bahisle evrensel hukuk ilkelerinin mevcudiyetini söylemek mümkün değildir. Pek çok hapishane açısından bakıldığında fiilen uygulamasının olmadığı bir düzenlemenin kâğıt üstünde yer alması idarenin hukuki sorumluluklarını ve gereklerini rafa kaldırmamaktadır.

 

4.  KOĞUŞ ARAMALARINDA YAŞANAN SORUNLAR/AYAKTA SAYIM

Mahpuslarla yapılan görüşmelerde tespit edilen bir diğer hak ihlali ise koğuşlarda rutin aramalar dışında baskın aramaların yapılmasıdır. Gerek aramaların yoğunluğu gerek geç saatte yapılması ve gerek yapılma tarzı başlı başına bir baskı aracı haline dönüştürülmüştür.

Mahpuslarla yapılan görüşmelerde; hukuka ve insan onuruna aykırı bir uygulama olan üstelik adeta askeri bir düzen içerisinde ayakta sayım dayatılmasının yoğun bir şekilde dile getirilmesi ziyaret edilen hapishanelerin kaçınılmaz bir gerçekliğidir.

 

Değerlendirme;

Yapılan görüşmelerde koğuş aramalarının mahpusların özel yaşamını ihlal edecek ve başlı başına bir baskı aracı haline getirecek şekilde sıklıkla ve gece yarısı ve baskın şekillerde yapıldığı görülmüştür. Aramalar hukuka ve kanunun düzenlediği şekle aykırı bir biçimde yapılmakta, mahpusların kişisel eşyalarına mektuplarına gerekçesiz el konulmaktadır.

Öncelikle bir arama yapılacaksa aramanın, idari ve yargısal denetime imkân verecek şekilde somut olarak gerekçelendirilmesi gerekmektedir. Ancak her halükarda aramaların temel hakların özüne zarar veren, onların kullanılmasını imkânsız hale getiren, ayrımcı ve insan onuruna aykırı nitelikte olmaması gerekir. İnsan odaklı bir infaz sistemi oluşturulabilmesi bakımından bu elzemdir. Ancak aramaların kurum güvenliğinin ve düzenin sağlanması bakımından çerçevesi kanunlarla belirlenmiş ve evrensel hukukun temel esaslarına uygun aramalardan uzak yapıldığı ve bir gereklilik olmaktan çıkarılarak mahpusların haklarını anayasa ile güvence altına alınan pek çok hakkını ihlal eder nitelikte bir keyfi ve genel uygulamaya dönüşmüştür.

28.03.2020 tarih ve 2324 sayılı Ceza ve İnfaz Kurumlarının Yönetimi ve Cezaların İnfazı Hakkında Yönetmelik md. 34/8’ e göre, sayımlar, mahpusların yatma planları da göz önüne alınarak odalarında yapılır. Kural bu olmakla birlikte, sayımın şekli odada bulunan mahpus sayısı göz önüne alınarak, idare tarafından belirlenebilir, denilmektedir. Ziyaret edilen mahpusların beyanlarına göre koğuşlarda genelde az sayıda mahpus bulunduğu ve mahpuslar bir araya toplatılmadan dahi çok basit bir şekilde ve kısa sürede sayım yapılabilme durumu ortada iken keyfi uygulamaların söz konusu olduğu, kötü niyetli biçimde tehdit ile hakaretler eşliğinde ayakta sayım dayatması uygulandığı anlaşılmaktadır.

 

5.  HABERLEŞME HAKKI İHLALLERİ

 

5.1.  Süreli ve Süresiz Yayınlardan Faydalanma Hakkı

Yapılan görüşmelerde mahpusların makul düzeyde dış dünya ile temaslarını sürdürülmesinin önündeki en büyük engelin hapishane idarelerinin keyfi uygulamaları olduğu tespit edilmiştir. İnfaz Kanunu’nun

62. Maddesine göre Tutuklu/hükümlüler, mahkemeler tarafından yasaklanmamış olmamak kaydı ile süresi ve süresiz yayınlardan bedelini ödemek suretiyle yararlanma hakkına sahiptirler. Kanuna göre mahpuslar istedikleri gazete, dergi, tez, kitap gibi yayınlardan faydalanma hakkına sahiptir. Ancak görüşmelerde mahpuslar herhangi bir yasaklama ve toplatılma kararı olmayan Evrensel, Yeni Yaşam gibi muhalif gazetelerin, Kürtçe/Türkçe kimi dergilerin keyfi olarak engellendiğini aktarmışlardır.

Yine mahpusların kitap bulundurma hakkının da keyfi olarak kısıtlandığı tespit edilmiştir. Herhangi bir gerekçeye dayandırılmadan özellikle politik mahpuslara kitap kotası uygulandığı anlaşılmaktadır. Uygulama kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirmesine, dış dünya ile iletişim kurmasına ve haberleşme hakkını ciddi boyutlarda ihlal etmektedir.

 

5.2.  Radyo ve Televizyondan Yararlanma Hakkı

Keyfi olarak radyo ve televizyondan faydalanma hakkının engellendiği tespit edilmiştir. Televizyondan faydalanma hakları kullandırılsa bile bazı kanallara erişimin keyfi olarak engellendiği görüşülen

mahpuslar tarafından aktarılmıştır.

 

5.3.  Mektuplaşma Hakkı

Mektuplaşma mahpusların dış dünyayla iletişimlerini sağlayan en önemli araçtır. Tutuklu/hükümlünün kural olarak kendisine gönderilen mektup, faks ve telgrafları alma ve ücretleri kendisince karşılanmak koşuluyla, gönderme hakkı olduğu gibi, yasal mevzuat uyarınca gerekli teknik altyapının bulunduğu kurumlarda, elektronik yöntemlerle de mektup alıp gönderme hakkı da bulunmaktadır. Ancak yapılan görüşmelerde mahpusların mektuplaşma hakkının kısıtlandığı tespit edilmiştir.

 

6.  KEYFİ DİSİPLİN CEZALARI

Yapılan görüşmelerde bir baskı aracı olarak mahpuslara sık sık keyfi disiplin cezalarının verildiği anlaşılmıştır. Kimi zaman gardiyanların kışkırtması sonucu, kimi zaman yasal hakkın kullanımı mahpusların disiplin cezaları ile karşı karşıya bırakılmasına sebep olmuştur. Bu keyfi disiplin cezaları gerekçe gösterilerek mahpusların infazı yakılmış, hücre cezası, haberleşme, aile görüşü gibi hakları engellenmiştir. Mahpusların idarenin hukuk dışı ve keyfi eylem ve işlemlerine karşı başlattıkları eylemler (kapıya vurma, slogan atma vb.) disiplin cezası vermeye veya soruşturma açmaya gerekçe yapılmıştır.

 

Değerlendirme:

Yapılan görüşmelerde disiplin soruşturması ve cezalarının birer baskı aracına dönüştürüldüğü anlaşılmıştır.

Hapishanelerde her türlü hak talebine ya da ihlallere karşı verilen tepkilere hapishane idarelerinin tutanak tutarak ve disiplin soruşturması başlatarak karşılık verdiği aktarılmıştır. Ağız içi aramayı kabul etmediği, kuruma dilekçe yazdığı, CİMER’e başvuru yaptığı, seçim değerlendirmesinde bulunduğu vb. gibi pek çok sebebin gerekçe yapılması mahpuslara verilen disiplin cezaları ve açılan soruşturmaların hukuksuzluğunu ortaya koymaktadır.

Kimi zaman mahpusların gardiyanlar tarafından kışkırtıldığı, böylece haklarında disiplin soruşturması açıldığı, ancak karşılığında şikayete rağmen gardiyanlar hakkında herhangi bir işlem başlatılmadığı tespit edilmiştir. Bu hukuk dışı, keyfi disiplin soruşturmaları ile verilen cezalarla hakların kısıtlanması haricinde bu disiplin cezaları gerekçe gösterilerek koşullu salıverilme hakkının engellenmesi uygulaması da keyfi disiplin soruşturmaları sebebiyle yaşanan ihlallerin boyutunu derinleştirmektedir.

 

7.  ÖZEL HAYATA SAYGI HAKKININ İHLALİ VE ÖZEL HAYATA MÜDAHALE

Mahpuslar ile yapılan görüşmede hapishane idarelerin, özel hayata saygı ve özel hayatın gizliliği ilkesini ihlal ettikleri uygulamalar tespit edilmiştir. Bu ihlal bazen özel alanlara kamera yerleştirmek, bazen aramalar da sınırın aşılması ile bazen de kendilerine gönderilen eşyaların teslim edilmemesi ile gerçekleşmiştir.

 

Değerlendirme:

AİHM, hak ve özgürlüklere yönelik müdahaleleri incelerken, müdahaleyi gerçekleştirilirken güdülen amaç ile bireyin yasalarca korunan hakları arasında adil bir denge olması gerektiğini vurgulamaktadır. AİHM’in bu yaklaşımından da anlaşılacağı üzere, devletler her ne kadar güvenliği sağlamak için hak ve özgürlüklere bazı müdahaleler yapsalar da bu müdahaleleri yaparken ölçülü davranmak ve adil dengeyi bozmamak yükümlülüğü altındadırlar. Anayasa Mahkemesi de bireysel başvuruları incelerken AİHM ile aynı görüştedir.

Mahpusların   hapishanede tutulma    hali   onların özel    yaşamlarının   gizliliği    hakkın   ortadan kaldırmamaktadır. Dışarıdakiler gibi hapishanede tutulanlarında ruhsal sağlıklarının bütünlüğünün korunması için özel yaşamlarını gerekli gizlilik sınırı içinde yaşamaları gerekmektedir.

Yapılan görüşmelerde mahpusların yaşam alanlarını görecek pozisyonda kameralar yerleştirildiği ifade edilmiştir. Mahpusun her davranışını kontrol edip tecrit koşullarını derinleştiren bu uygulama manevi huzuru bozan ve kendini güvende hissedebilmesini engelleyen bir uygulamadır.

Mahpusların aile ve yakınları ile ziyaret kapsamında görüşmelerinin engellendiği tespit edilmiştir. Ziyaret saatleri ailelerin görüş için gelmesine elverişli olmaması, aileler tarafından gönderilen eşyaların mahpuslara verilmemesi, yaşam alanlarının hapishanede kalan diğer kişiler tarafından görülüp dinlenebilir olmasının özel hayata saygı hakkını ihlal ettiği açıktır.

 

8.  KÜRTÇEYE YÖNELİK YASAKLAMALAR

Yapılan görüşmelerde hapishanelerde Kürtçeye dönük büyük bir sansür uygulandığı anlaşılmıştır. Kürtçe kitap ve mektupların teslim edilmemesi, Kürtçe şarkı söylenmesine disiplin cezası ile karşılık verilmesi, Kürtçe yazılı defterlere el konulması, Kürtçe selamlaşan mahpuslara fiziki/sözlü saldırılar bunu ortaya koymaktadır.

 

Değerlendirme:

Ana dil hakkı temel bir insan hakkıdır. Eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı kapsamında kişilerin yaşamın her alanına kendi ana dilleriyle katılma hakkı bulunmaktadır. Bu hak uluslararası sözleşmelerin tümünde açıkça düzenlenmiştir. Ayrımcılık yasağına uygun bir biçimde hapishanedeki mahpusların dil, etnik ve kültürel farklılığına saygı duyarak ihtiyaçların saptanması ve bunlara uygun düzenlemeler yapmak devletin yükümlülüğü kapsamındadır.

 

9.  NAKİL TALEPLERİNİN REDDİ VE SÜRGÜNLER

Yapılan görüşmelerde politik mahpusların nakil taleplerinin keyfi olarak reddedildiği ve yakınlarından uzak şehirlerde bulunan hapishanelere sürgün edildikleri anlaşılmıştır.

 

Değerlendirme:

Uluslararası standartlar çerçevesinde hapishanede tutulan kişilerin nakil hakkı, Mahpuslara Muameleye Dair Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları ile Herhangi Bir Şekilde Tutulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunmasına İlişkin Prensipler Bütünü ve Avrupa Konseyi’nin Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi Standartları ile Avrupa Cezaevi Kuralları çerçevesinde incelenmiştir. Söz konusu metinlerde yer alan standartlar çerçevesinde dikkat edilmesi gereken insan hakları standartları belirlenmiştir. Bu kapsamda ilk olarak bir mahpus mümkün olduğu ölçüde ikamet ettiği yere makul uzaklıktaki bir tutukevinde veya hapishanede tutulmalıdır.

Ancak yapılan görüşmelerden mahpusların neredeyse hepsinin ailelerinden kilometrelerce uzaktaki hapishanelere talepleri dışında sürgün edildikleri görülmüştür. Ailelerine yakın hapishanelere nakil talepleri ilgili hapishanelerde yer olmasına rağmen keyfi olarak reddedildiği bu sebeple mahpusların ailelerinin görüşe gelemedikleri anlaşılmıştır.

 

10.  DİLEKÇE HAKKI İHLALLERİ

Anayasal bir hak olan dilekçe hakkı; bireylerin kendileriyle ya da kamu ile ilgili istek, dilek ve şikâyetlerini, bireysel ya da toplu olarak ilgili kamu makamlarına sunma hakkıdır. Kısaca dilekçe bireylerin taleplerine cevap vermek için tanınan bir imkân; esasen bir hak arama yoludur. Hapishanelerdeki hukuk dışı ve keyfi uygulamaları, şikâyet etmek ya da sorunlarına dışarıdaki kurumlara iletmek mahpusların en doğal hakkıdır. Ancak yapılan görüşmelerde dilekçelerin ya hapishane tarafından ilgili kurumlara iletilmediği ya da ilgili kurumların dilekçelere cevap vermediği ve kimi hapishanelerde dilekçe hakkının kullanımının disiplin cezası olarak mahpusa döndüğü anlaşılmıştır.

 

Değerlendirme:

Dilekçe hakkının kullanılmasına dair 3071 no’lu kanunun 3. Maddesi “Türk vatandaşları kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, Türkiye Büyük Millet Meclisine ve yetkili makamlara yazı ile başvurma hakkına sahiptirler.” Demektedir. Mahpusların bu hakkının doğrudan ve dolaylı olarak engellenmesi, Anayasanın 10. Maddesiyle hüküm altına alınan eşitlik ilkesine ve dilekçe hakkını hüküm altına alan ilgili maddeye aykırılık teşkil etmektedir.

 

11.  AÇLIK GREVLERİ

Türkiye’deki en az 106 hapishanede mahpuslar, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesinde tecrit altında tutulan Sayın Abdullah Öcalan ile görüşmelerin sağlanması için 27 Kasım 2023 tarihinde açlık grevine girmiştir. Mahpuslar açlık grevi eylemlerini 4 Nisan 2024 itibariyle sonlandırmıştır; ancak pek çok hapishanede, hapishane koşullarının iyileştirilmesi için açlık grevleri yapılmaya devam edilmiştir. Açlık grevleri sırasında mahpuslara gerekli vitaminlerin verilmediği ve düzenli olarak sağlık kontrollerinin yapılmadığı ayrıca açlık grevine girmeleri sebebiyle pek çok disiplin cezası verildiği anlaşılmıştır.

 

Değerlendirme:

Sayın Abdullah Öcalan’a yönelik avukat görüş yasağı, 27 Temmuz 2011 tarihinden 2 Mayıs 2019 tarihine dek 8 yıl boyunca kesintisiz biçimde sürdürülmüştür. 2019 yılında 5 kez avukat görüşmesi gerçekleştirilmiş olup 7 Ağustos 2019 tarihinde yapılan son avukat görüşmesinden sonra kesintisiz yasak uygulamasına kaldığı yerden devam edilmiştir.

3 Ekim 2024 tarihinde Özgürlük İçin Hukukçular Derneği üyesi yüzden fazla avukat İmralı tecrit rejimine son verilerek çözüm ve diyalog zeminin geliştirilmesinin Türkiye’nin demokratik hukuk devletine doğru evrim göstermesinde ve mevcut ekonomik, toplumsal krizlerin çözümünde önemli rol oynayacağını belirterek; Anayasa Mahkemesinin diyalog, barış ve demokratik uzlaşı temelinde sorunların çözümünden yana tavır belirlemesi ve İmralı Tecrit Sistemine karşı vereceği adaletli kararlarla Türkiye’deki siyasal ve toplumsal sorunların çözümüne katkı sunması gerektiği çağrısını Anayasa Mahkemesi önünde yapmıştır.

İmralı Hapishanesinde uygulanan avukat yasağı, 2015 yılında güncellenen Mahpuslara Muamelede Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları’na (Nelson Mandela Kuralları), tavsiyelerine ve 5275 sayılı İnfaz Kanunu’na açıkça aykırıdır. Devletlerin hapishanelerde tutulan kişilerin kimliği, siyasi görüşü, dini ve etnik kimliği, cinsiyeti, cinsel yönelimi ve mahkumiyetinin niteliğine bağlı olmaksızın haklarını kullanmalarını güvence altına alma yükümlülüğü bulunmaktadır. Gelinen aşamada Türkiye’nin İmralı Hapishanesindeki uygulamalarının sürekliliği, “incommunicado” halinin gün geçtikçe ağırlaşması sebebi ile politik mahpuslar Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için açlık grevi eylemi başlatmışlardır. Yine pek çok hapishanede raporumuzda belirtilen hapishane idarelerinin hukuk dışı ve keyfi uygulamalara karşı mahpuslar tarafından başlatılan açlık grevleri, kapı vurma ve slogan atma eylemlerine karşı mahpuslara hem örgüt üyeliği ve örgüt propagandası kapsamında soruşturma dosyaları açılmış hem de disiplin cezaları verilmiştir. Kırşehir Yüksek Güvenlikli Hapishanesinde 20 gün süren kapı vurma ve slogan atma eylemleri nedeniyle 30’u aşkın mahpusa her bir eylem günü için 20 tane ayrı disiplin cezası verildiği tespit edilmiştir. Telefon ile görüş yasağı, aile görüş yasağı, spor faaliyetlerinden belli bir süre men gibi sayısız disiplin cezaları ile mahpusların Anayasa ve kanunlar ile korunan hakları ihlal edilmekte ve bu söz konusu disiplin cezaları ile mahpuslar ağır tecritte bırakılmaktadırlar.

Açlık grevine giren mahpuslara bir baskı mekanizması aracı olarak kullanılan disiplin soruşturmalarından vazgeçilmelidir.

 

12.  AYRIMCILIK YASAĞI

Hapishanede siyasi ve adli mahpuslar arasında uygulamada eşitlik sağlanmadığı, mahpus haklarının herkese aynı şekilde tanınmadığı; Kürt mahpusların ve ve siyasi mahpusların, yabancı (Rojovalı, Rojhilatlı) mahpusların uygulamalarda daha keyfi ve hukuka aykırı muamele ile karşılaştıkları yapılan tespitler arasındadır.

 

Değerlendirme:

Adli mahpuslara sağlanan görüntülü görüşme hakkı hala haksız bir şekilde siyasi mahpuslara sağlanmamaktadır. Telefon görüşme hakkı 10 dakika; açık görüşme hakkı 30 veya 45 dakika uygulanmaktadır. Aileleri yüzlerce kilometre uzaktan gelen mahpuslar için 45 dakika görüşme oldukça azdır. Mahpuslar bu sürenin kısalığı sebebiyle ailelerinin zahmet çekmesini istememekte ve bu yüzden uzun süreler görüşememektedirler.

Spor, kültürel faaliyet vb birçok uygulamada adli mahpuslara kullandırılan mahpus haklarının siyasi mahpuslara kullandırılmadığı gözlemlenmektedir.

 

ÖNERİLER

 

Yaşam Hakkı

Yaşam hakkı, bütün hak ve özgürlüklerin temelini oluşturması bakımından belirleyici nitelik taşımaktadır. İnsan haklarının ilki olan yaşam hakkı ve bu hakka saygı, bütün diğer hakların gerçekleşebilmesi için vazgeçilmez temeli oluşturmaktadır. Bireyin diğer bütün haklarını ve özgürlüklerini kullanabilmesi yaşama hakkının sağlanmasına bağlıdır. Yaşam hakkı AIHS Madde 2 ile güvence altına alınmıştır. Devletin, vatandaşlarına karşı hiçbir ayrım gözetmeksizin yaşam haklarına ilişkin negatif ve pozitif yükümlülüğü bulunmaktadır. Hâlihazırda, mahpusların yaşam haklarına ilişkin pozitif yükümlülükler yerine getirilerek mahpusların yaşam ve sağlık hakları için gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Ancak ne yazık ki yaşam hakkının ihlali sonucunu doğuran birçok eylem cezasız kalmakta ve yargı makamları da bu duruma sessiz kalarak neredeyse eşlik etmektedirler. Devlet kurumu gerek AİHS gerekse de kanunlarca koruma altına alınan yaşam hakkını korumakla üst düzeyde sorumludur. Bu sorumluluk kusursuz bir sorumluluk hali olup devlet kontrolü altındaki her alanda gerçekleşen yaşam hakkı ihlalinden sorumluluk söz konusudur. Hapishane idaresi, savcılık ve hastane yetkilileri evrensel hukukun dışına çıkarak hasta mahpusların yaşamını yitirecek uygulamalar geliştirmektedirler. Adalet Bakanlığı ve hükümet kronikleşen bu sorunun çözümü için herhangi bir adım atmamaktadır. Hapishanelerde kanser vb. ağır hastalıkları olan birçok mahpus olmasına ve bu mahpusların içeride tedavi olanaklarının çok kısıtlı olmasına rağmen tahliye veya infaz erteleme hakkı sağlanmamaktadır. Uygulamada sadece cezaevlerinde öleceği anlaşılan hasta mahpuslar tahliye edilmekte ve bu mahpuslar tahliye edildikten çok kısa bir süre sonra hayatını kaybetmektedir. Dışarıda tedavi imkanı ile iyileşme ihtimali olan hasta mahpusların ölümüne sebep olunmakta yaşam hakları ihlal edilmektedir.

Hasta mahpusların hapishaneden tahliye olmasının önünde en büyük engellerden biri de bilimsel tarafsızlığı ve güvenirliği tartışmalı olan Adli Tıp Kurumu tarafından verilen raporlardır. Kurumun raporu sonucu, hükümlünün infazının ertelenmesine veya ertelenmemesine karar verilmektedir. Yasal mevzuat gereğince; hasta mahpusun sağlık sorunları sebebiyle tahliyesi için Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen veya Adalet Bakanlığı’nın belirlediği tam teşekküllü bir hastaneden düzenlenmiş ve Adli Tıp Kurumu tarafından onaylanmış rapor gerekmektedir. Birçok hasta mahpus, tam teşekküllü bir hastaneden “hapishanede yaşamını sürdüremez” raporu almasına rağmen Adli Tıp Kurumu tarafından onaylanmaması nedeniyle tahliye olamamakta ve tedavi olamamaktadır. Hasta mahpuslar, hapishane, yargı, bürokrasi ve Adli Tıp Kurumu’nun kıskacında oluşturulan keyfi prosedürler ile başvuru yapmak zorunda bırakılmaktadır. Ancak başvuruların sürüncemede bırakılması neticesinde mahpusların sağlık sorunları ciddi şekilde olumsuz etkilenmekte ve maalesef yaşamlarını yitirme riski oluşturmaktadır. Bu durumun tıbbi, hukuki ve vicdani açıdan ayrı ayrı ağır sorumluluğu bulunmaktadır ve evrensel hekimlik değerleriyle bağdaşmamaktadır.

Sağlık Hakkı

Mahpuslara Müdahaleye Dair Birleşmiş Milletler Asgari Standartlar Kuralları (Nelson Mandela Kuralları (Kural 24-27), Tıbbi Etik İlkeler (md. 1), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları Hakkında (2006)2 nolu Tavsiye Kararı (md. 40.3) gereği hapishanedeki mahpuslar yasal statülerine bakılmaksızın, aynı kalite ve standartta, ülke genelinde mevcut, kapatılmamış olan kişilere sağlanan tıbbi bakıma eşit erişim hakkına sahiptir.

Hapishane koşullarında kalamayacak kadar ağır hasta olan mahpusların hapishanede tutulmaya devam edilmesi, tedaviye ulaşmanın önündeki engeller, ulusal mevzuata ve uluslararası sözleşmelere aykırı olup tıbbi tedaviye ulaşma imkanı kısıtlandığından yaşam hakkı ihlaline yol açılmaktadır. Bununla birlikte ağır hasta mahpusların mevcut mevzuat düzenlemesinden ve sağlığa erişimde karşılaştığı muameleden kaynaklı olarak hapishanede tutulmaları kötü muamele ve işkence yasağının ihlalini oluşturduğu gibi sonuçları itibariyle de yaşam hakkını ihlal eder niteliktedir. Görüşmelerimiz sonucunda tespit edilen sağlığa erişim hakkı ihlallerinin ortadan kaldırılması için Adalet Bakanlığı pozitif yükümlülüklerini yerine getirmeli, cezalarının infazının hapishane koşullarında sürdürülmesinin uygun olmayan mahpuslar yönünden alternatif yollar aranmalı ya da sağlık koşulları nedeniyle cezanın ertelenmesi/geri bırakılması yoluna gidilmesi için gerekli işlemler yapılmalıdır.

Mahpusların tedavi erişim ve muayene olma haklarının kullanımı önündeki en büyük engellerden biri ağız içi arama dayatmasıdır. İnsanlık onuru ile bağdaşmayan ağız içi arama uygulamasına ve diğer yasaklı arama usullerine son verilmeli, hasta mahpusların hastaneye sevkleri geciktirilmemeli ve tedavileri bir an önce sağlanmalıdır.

Mahpusların tedavilerinin daha iyi ve uygun koşulların bulunduğu hapishaneye sevk talepleri kabul edilmelidir. Bu talepler keyfi gerekçelerle ret edilmemeli ve geciktirilmemelidir. Mahpusların hastanelere sevk süreçleri beklerken ikincil cezaya dönmemeli; hastaneye sevkleri, ring araçlarıyla değil, hastaneye doğrudan doğruya sağlık araçları ile ulaşmalarını sağlayacak bir yöntemle yapılmalıdır.

Pek çok hapishanede temiz suya erişimin olmadığı ve beslenme için gerekli ve yeterli gıdanın hapishane idaresi ve kantinlerinden sağlanamadığı anlaşılmıştır. Yemekler mahpusların sağlıklı ve dengeli beslenmesine elverişli porsiyonda ve besleyici olmalıdır. Özel diyet uygulaması ve farklı beslenme ihtiyacı bulunan hasta mahpusların beslenme koşulları insan sağlığına ve onuruna uygun şekilde sağlanmalıdır. Yemekler mahpusların ihtiyaç duyduğu kalori miktarını sağlayacak şekilde ve hijyenik koşullarda verilmelidir. Özellikle hasta mahpusların diyet yemeklerine ulaşması sağlanmalıdır. Yaşamın en temel unsuru olan temiz suya ulaşımdaki problemler hapishane idaresi tarafından çözülmeli mahpusların hem yaşamları için hem de oda ve beden temizliği için gerekli ve yeterli suya erişimi sağlanmalıdır.

Hapishane ziyaretlerinde edinilen gözlem, beyan ve tespitlerden, hapishanelerin temizlenmediği, hijyen malzemelerinin verilmediği veya yetersiz olduğu, koku yapan tuvalet ve banyo giderleri için kapak imkanının sağlanmadığı, akan suya erişimin olmadığı, mahpuslara battaniye yıkama imkanının sağlanmadığı, demirbaş olarak verilen battaniyelerin cilt hastalıklarına sebep olduğu anlaşılmaktadır. Bu doğrultuda su, tuvalet ve öz bakımlarını sağlamaları için gerekli malzemelerin ve genel hijyen için gerekli olanakların hapishane idaresi tarafından sağlanması gerekmektedir.

Yüksek Güvenlikli, S Tipi, Y Tipi Hapishanelerinin yarattığı duyusal izolasyon ve sosyal izolasyon göz önüne alınarak; fiziksel, ruhsal ve sosyal iyilik halini imkânsız kılan bu hapishane tiplerinden ve kapatma rejiminden vazgeçilmelidir. Hapishanelerde mekan, aydınlatma, ısıtma, ortam sıcaklığı ve havalandırmaya dair insan odaklı olmayan güvenlikçi ve izolasyon odaklı politikalardan vazgeçilmelidir. Fiziki yapısı mahpusların bedensel ve ruhsal sağlığını bozmaya elverişli hapishaneler derhal boşaltılmalıdır.

Mahpusların sağlık kurumlarına ve hastanelere sevkleri, sevk için uygun olmayan, klimasız ve dar ring araçlarıyla değil; daha hijyenik ve sağlığa uygun araçlarla yapılması sağlanmalıdır.

İdare, sosyal devlet ilkesi uyarınca dezavantajlı ve hasta mahpuslara gerekli korse, tekerlekli sandalye, ortopedik yatak gibi medikal malzemeleri sağlamalıdır.

İdare, tüm hasta mahpuslara tedavileri için gerekli olan ilaçları geciktirmeden temin etmelidir.

Muayene sırasında jandarmanın odada bulunması ya da muayenenin kelepçeli iken gerçekleştirilmesi özgürlüğünden mahrum kalmış kişilerin yaşadığı sağlık hakkı ve kötü muamele yasağı ihlallerinin başında gelmektedir. Muayene sırasında gerçekleşen bu iki uygulamada hekimlerin hukuki sorumlulukları ve etik davranış yükümlülükleri ise bu uygulamanın temel tartışma zeminini oluşturmaktadır. Hasta mahremiyeti gözetilerek eşit koşullarda, insan onuruna uygun olarak kelepçesiz bir şekilde muayene gerçekleştirilmelidir.

İşkence ve Kötü Muamele

Mahpuslara ve ailelerine karşı gerçekleştiği ifade edilen “Çıplak Arama” işkencesine ivedilikle adli soruşturma başlatılmalı, çıplak arama dayatmasında bulunan görevliler tespit edilerek etkili soruşturma yürütülmelidir.

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen mahpusların hapishane koşulları ise bir insanın yaşayabileceği şartlarda değildir. Bu mahpuslar, 8 metrekare bir hücrede kalmaktadırlar ve havalandırma hakları bazı hapishanelerde 1 saate kadar düşmektedir. Derhal koşullarının düzeltilerek insan onuruna yaraşır bir muamele görme hakları tesis edilmelidir.

AİHM, bir mahpusa verilen gıdaların açıkça yetersiz olduğu durumlarda, bunun kendi başına Sözleşme'nin 3. Maddesi(işkence yasağı) uyarınca bir sorun doğurduğuna karar vermiştir. AİHM, mahpuslara sunulan yiyeceklerin cezaevi doktoru ve yetkili Devlet makamları tarafından düzenli olarak denetlenmesi ve mahpuslara günde üç öğün servis edilmesi ve standart veya yetersiz olmaması gerektiğini savunur. Bu nedenle mahpusların dile getirdiği yemek yetersizliği vb ihlaller derhal giderilmelidir.

Koğuşlarda sayım ve ardından gerçekleşen arama biçiminin süreklileşmesi, koğuşta yapılan aramanın orantısız ve baskın havasında yaşanması keyfiliğe yol açmaktadır. Bu uygulamanın “zorunlu nedenlerden” kaynaklanmadığı idare tarafından da sayımın kolaylaştırma aracı haline geldiği yapılan görüşmeler neticesinde ortaya çıkmaktadır. Hapishanelerde mahpuslara yönelik arama adı altına yapılan işkence ve kötü muamele iddialarına yönelik derhal etkin ve şeffaf bir soruşturma başlatılmalıdır. Hukuka aykırı fiiller gerçekleştiren kamu görevlileri hakkında etkin soruşturma mekanizmaları işletilmelidir. Şafak baskını şeklinde tabir edilen eylemlerden vazgeçilmelidir.

Tecrit Uygulamaları

Raporda görüldüğü üzere mahpusların en temel insan hakları dahi askıya alınmış ve tecrit uygulamaları en üst seviyeye çıkarılmıştır.

Mahpusların hapishane koşullarında sosyalleşebilmesi, infaz sürelerinde sosyal ilişkilerden kopmamaları, bedensel ve ruhsal sağlıkları açısından ortak alan faaliyetleri büyük önem arz etmektedir. Özellikle yüksek güvenlikli hapishanelerde tutulan mahpuslar beden ve ruh sağlıkları için uzun süre veya süresiz sosyal yalnızlaştırmaya maruz bırakılmamalıdır. AİHM tamamen duyusal yalıtma ile birlikte bütünüyle sosyal yalıtmanın kişiliği tahrip edeceğini ve güvenlik veya başka gerekçelerle haklı gösterilmeyecek bir insanlık dışı muamele biçimi oluşturacağını belirtmiştir. Bu nedenle mahpuslara keyfi ve hukuk dışı kararlar ile disiplin cezaları verilmemeli mahpusların sohbet spor hakları kullandırılmadır.

Mahpusların dış dünya ile iletişim kurması, toplumdan tamamen kopmadan, meydana gelen gelişmeleri takip edebilmesi için en önemli iletişim araçlarının başında süreli ve süresiz yayınlar gelmektedir. Mahpuslar kitaplar sayesinde birçok konuda kendilerini geliştirirken gazete ve dergiler sayesinde toplumda yaşanan gelişmeleri takip edebilmektedir. Bu durum tecridin mahpuslar üzerindeki etkilerinin bir parça olsun azalmasına neden olmaktadır. Ancak hapishanelerde kitaplara getirilen kısıtlamalar ile dergi ve gazetelere getirilen yasaklamalar nedeniyle mahpuslar ifade özgürlüğü kapsamında bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğü ve haber alma hakkından faydalanamamaktadır. Bu uygulamalara son verilmeli, kitap kotası kaldırılmalı ve haberleşme hakları bağlamında yasal olan dergi-gazete ve TV kanallarından mahpusların yararlandırılması sağlanmalıdır.

Tel örgü, kafes uygulaması, yaşam alanlarını gören kamera uygulamasına derhal son verilmelidir.

 

-Gözetlenebilir hücre anlayışı ile inşa edilen ve insan onurunu pek çok yönüyle ihlal eden Y ve S Tipi hapishaneleri kapatılmalıdır.

 

Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı

Hukuka aykırı olan Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik iptal edilerek hapishane idareleri hukuk dışı ve keyfi kararlarını bir araç haline getirmeleri engellenmelidir. Yukarıda bahsi geçtiği üzere hapishane idareleri yeni yönetmelik ile kendilerine verilen yetkileri kötüye kullanmaya başladıkları görülmektedir. Bu nedenle ilgili yönetmeliğin iptali ile hapishane gözlem kurullarının yetkilerinin kısıtlanması veya bu uygulamanın tamamen ortadan kaldırılması gerekmektedir.

 

Özel Hayata Saygı

Ailelerinden uzak bölgelere sürgün edilen mahpusların aileleri, görüş yapabilmek için uzun seyahatler yapmak durumunda kalmaktadır bu durum aileleri maddi ve manevi açıdan oldukça zorlamaktadır. Bu sebeple mahpusların ailelerine yakın hapishanelere nakil olma talepleri kabul edilmelidir.

Mahpusların mahrem alanlarına saygı gösterilmeli özel hayatın gizliliğini ihlal eden odaların banyo tuvalet gibi yerlerini gören kameralar kaldırılmalıdır.

Keyfi, sık sık ve gece saatlerinde baskın şeklinde gerçekleşen koğuş aramalarına son verilmeli aramalar özel hayata saygı hakkını ihlal edecek boyutlara varmamalı ve aramalarda gerekçe sunulmadan keyfi olarak el konulan eşyalar mahpuslara geri verilmelidir. Sürgün olan mahpusların eşyaları kendilerine gönderilmeli ve mahpusların sürgün edilirken yanına yeteri kadar eşya almasına izin verilmelidir.

 

Dilekçe Hakkı

Artan hak ihlallerine ve idarenin tutumlarına karşı mahpuslar tarafından Hapishane İdaresi, Cumhuriyet Başsavcılığı, İnfaz Hakimliği, TBMM gibi kamu kurum ve kuruluşlarına yazdıkları dilekçeler işleme alınmalı, dilekçelerin kayıt numarası, alındı belgelerinin birer örnekleri mahpuslara verilmeli ve dilekçelerin ilgili makamlara iletilmesi sağlanmalıdır.

 

Kadın Mahpusluk

Kadın mahpusların başta ped, tampon olmak üzere hijyen ve temizlik malzemeleri ihtiyaca uygun çeşitlilik ve nitelikte ücretsiz bir şekilde karşılanmalıdır.

Hapishanelerdeki tüm hizmetler cinsiyete özgü bir hale getirilmelidir.

Hapishanedeki kadınlara, kadınlara özgü hastalıklara yönelik düzenli bilgilendirme ve tarama çalışmaları yapılmalı, hapishane revirlerinde jinekolog ve gerekli ekipmanlar bulundurulmalıdır. Kadınların özgün ihtiyaçlarına uygun beslenme düzeni oluşturulmalıdır.

Kıyafet çeşit ve sayısı kadın özelinde kadın biyolojisine uygun olarak yeniden ele alınmalıdır.

Cinsiyete duyarlı yaklaşımlar temel alınarak fiziki ve idari yapıya ilişkin yasal düzenlemeler yapılmalı ve bu şekilde kadın mahpusların özgünlükleri esas alınmalı, kadına yönelik ayrımcılık ve şiddet önlenmelidir.

Ayrımcılık Yasağı

Hapishanede siyasi ve adli mahpuslar arasında uygulamada eşitlik sağlanmalı, mevzuatta yer alan mahpus haklarının herkese aynı şekilde tanınmalı; Kürt mahpusların ve ve siyasi mahpusların, yabancı (Rojovalı, Rojhilatlı) mahpuslara uygulamalarda daha keyfi ve hukuka aykırı muamele uygulanmaktan derhal vazgeçilmelidir. Anayasanın eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı hapishanelerde tutulan mahpuslar için koşulsuz yerine getirmelidir.

Adli mahpuslara sağlanan görüntülü görüşme hakkı hala haksız bir şekilde siyasi mahpuslara sağlanmamaktadır. Telefon görüşme hakkı 10 dakika; açık görüşme hakkı 30 veya 45 dakika uygulanmaktadır. Aileleri yüzlerce kilometre uzaktan gelen mahpuslar için 45 dakika görüşme oldukça azdır. Mahpuslar bu sürenin kısalığı sebebiyle ailelerinin zahmet çekmesini istememekte ve bu yüzden uzun süreler görüşememektedirler. Bu nedenle uygulamada ve mevzuattan kaynaklanan bu eşitsizlik derhal giderilerek görüntülü görüşme hakkı siyasi mahpuslar için de sağlanmalıdır.

AİHS’in 14. maddesinde düzenlenen “Ayrımcılık Yasağı” ilkesine göre “Bu Sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet, doğum başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır.

 

SONUÇ

Son dönemlerde yaşanan ekonomik kriz ve hükümetin yönetememe durumu nedeniyle muhaliflere yönelik baskılar ve tutuklamalar daha da artmış, hapishanelerdeki mahpus sayısı kapasitenin çok üzerine çıkmıştır. Kapasiteyi azaltmaya yönelik birtakım infaz düzenlemeleri yapılmışsa da eşitlik ilkesine aykırı bir şekilde bu düzenlemeler belli suç tipleri ile sınırlı tutulmuş, örgütlü suçlar kapsamında hapishanede bulunan siyasi mahpuslar bu düzenlemelerin dışında tutulmuştur. Yine tutuklamalara yönelik bir düzenleme yapılmamış olup söz konusu düzenleme sadece hükümlüleri kapsamaktadır. Aynı zamanda baskılarla doğru orantılı olarak mahpusların maruz kaldığı hak ihlalleri de artmıştır. Bu ihlallerin başında ise işkence yasağının ihlali gelmektedir. Hem ulusal hem de uluslararası hukukta işkence ve kötü muamele açıkça yasaklanmıştır. Bir başka deyişle hiçbir hal ve durumda, hiç kimseye işkence yapılamaz.

Yasal ve uluslararası mevzuat evrensel hukuk ilkeleri ile birlikte göz önüne alındığında; kurumlarımıza gelen başvurular ve yapılan görüşmeler neticesinde tespit edilen başta Kötü Muamele ve İşkence yasağı olmak üzere sağlık ve tedaviye erişim hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, haberleşme özgürlüğü, ifade özgürlüğü, özel hayata saygı hakkı ihlallerine sebebiyet veren uygulamalarının ve eylemlerinin sonlandırılması ve idarenin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir.

Y ve S Tipi hapishanelerin kapatılması, diğer hapishanelerin insan hak ve onuruna uygun hale getirilmesi gerekmektedir.

Çıplak arama, ağız içi arama, ayakta nizami sayım, tecrit gibi insan onuruna aykırı tüm uygulamalardan bir an önce vazgeçilmelidir. Kelepçeli muayene, ring aracında kelepçeli yolculuk uygulamalarına son verilmelidir. Nakil, disiplin cezaları, haberleşme hakkı gibi pek çok konuda Anayasa Mahkemesi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararları gözetilerek yeni hak ihlallerinin önlenmesi için kalıcı düzenlemelere gidilmelidir. Koşullu salıverilmelerin engellenmesine neden olan Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik yürürlükten kaldırılmalı, lehe kanun ilkesi uygulanmalıdır. Yürürlükteki “iyi hal” kriterleri belirlenmeden önce hükümlülerin hapishanedeki koşulları hakkaniyetle tespit edilmeli, “iyi hal” değerlendirmesi yapmadan önce hapishanalerin insan onuruna uygun fiziki ve sosyal koşulları yaratılmalıdır. “Terörle Mücadele Kanunu” gibi ayrımcı yasalarla cezaevine konulmuş kişiler “ıslah edilmesi gereken suçlular” olmadığından, infaz yasaları gibi ceza yasalarının ve yargılamalarının da düşman ceza hukuku mantığından uzaklaşması gerekmektedir.

Hapishanelerdeki ağır hasta mahpusların durumlarının izlenmesi ve artarak derinleşen diğer hak ihlalleri, işkence uygulamaları ve baskı araçlarının önlenmesi için ulusal ve uluslararası hukukun gerektirdiği şekilde “bağımsız” denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır. Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarında yaşanan hak ihlallerine karşı Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesini (CPT), Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığını, TİHEK ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine duyarsız kalmamalı ve harekete geçmelidir.

Hapishaneler konusuyla ilgili çalışmalarımız, bundan sonraki süreçte de devam edecek olup sorunların ortadan kalkması için her düzlemde çözüm arayışı sürdürmeye devam edeceğiz.31.12.2024

 

 

ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ İZMİR ŞUBESİ

HAPİSHANE KOMİSYONU