İÇİNDEKİLER
1. GİRİŞ 1
2. AMAÇ VE YÖNTEM 3
3. İŞKENCE İDDİALARINA İLİŞKİN GÖRÜŞME, TUTANAK VE GÖZLEMLER 4
A. 31. 03. 2025 Tarihinde Mağdurla Yapılan Görüşme 4
B. 31.03.2025 Tarihinde Avukat Sabri Güngen’le Yapılan Görüşme 5
C. 29.03.2025 Tarihinde Siverek Nöbetçi Cumhuriyet Savcılığıyla Yapılan Görüşme 5
D. Heyetin Görüşme ve Gözlemleri 6
4. İŞKENCE İDDİALARINA İLİŞKİN FOTOĞRAF VE RAPORLAR 7
5. YAŞANAN HAK İHLALLERİ 12
A. İşkence ve Kötü Muamele Yasağının İhlali 12
B. Savunma Hakkının İhlali 14
6. SONUÇ 16
7. ÖNERİLER 17
8. KAYNAKÇA 19
1.GİRİŞ
Siverek Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2015 yılında "örgüt üyeliği" iddiasıyla başlattığı soruşturma kapsamında gözaltına alınan mağdur, ifadesinin alınması ardından serbest bırakılmıştır. Siverek cumhuriyet başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamenin Siverek 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesiyle başlayan yargılama süreci sonunda, mahkeme mağdur hakkında 31 Mart 2021'de “örgüt üyeliği” iddiasıyla 10 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Aynı yıl Antep Bölge Adliye Mahkemesi'ne taşınan karar, 18 Nisan 2022'de mahkeme tarafından da onandı. Mahkeme, mağdur hakkında yakalama kararı çıkardı. 29 Mart 2025 günü sabah saatlerinde Siverek’te misafir olarak ikamet ettiği evden mağdur gözaltına alındı.
29.03.2025 tarihinde sabaha doğru saat 02:00 civarında Güvercin kırsal mahallesindeki yapılan baskınla gözaltına alınan mağdur, işkence suçuna maruz kaldığını iddia etmiştir. Saat 13:00'te adliyeye getirilene kadar polis aracında ve karakolda kendisine işkence yapıldığını iddia etmiştir.
Saat 14:00'da adliyeye OCAS CMK’dan mağdura atanan Avukat Sabri Güngen, müvekkilinde darp, şişlik ve morluk olduğunu gözlemlemiştir. Avukat Sabri Güngen, İşkenceyi fotoğraf ile belgelemek istediğinde adliyede bulunan polisler tarafından darp edilmiştir. Avukat Sabri Güngen tarafından hem müvekkili için "işkence suçu" sebebiyle hem görevi nedeniyle uğradığı saldırı sebebiyle Siverek Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştur. Kamera kayıtları ve darp raporları soruşturma dosyasına eklenmiştir.
Siverek Adliyesi'ne çıkarılan mağdur, hükmen tutuklama kararının yüzüne okunması ardından Siverek T Tipi Cezaevi'ne götürüldü.
Tarafımızca işkencenin görünür kılınması için heyet oluşturulmuştur. Heyet 31.03.2025 tarihinde mağdur İle Siverek T Tipi Cezaevinde görüşme yapılmıştır. Bu görüşmede mağdurda darp izleri belirgin şekilde görülmüştür. Ayrıca mağdur tarafında işkence ve kötü muamele için merkezimize başvuru yapılmıştır. mağdur ile yapılan görüşmeye raporda detaylı şekilde yer verilmiştir.
Avukat Sabri Güngen’le de görüşme yapılmıştır. Avukat Sabri Güngen ’in başvurusu ve aldığı darp raporu da rapora eklenmiştir. Savcılık makamıyla görüşmeler yapılmış; rapora eklenmiştir.
Yapılan görüşmeler sonucunda mağdurun misafirlikte gözaltına alındığı gün Güvercin Mahallesinde bulunan üç evde de işkence yapıldığı iddia edilmiştir. Ayrıca mağdurla beraber gözaltına alınan iki yurttaşın hem evde hem de karakolda işkenceye maruz kaldığı iddia edilmiştir. Söz konusu işkence iddiaları için beyan verilmek istenmemiştir.
Urfa Barosu, ÖHD Urfa Şubesi ve İHD Urfa Şubesi; insan hak ve onurunu, özgürlüğü ve hukuku koruma görevi sebebiyle işkence ve kötü muameleye karşı harekete geçmiştir
Urfa Barosu ÖHD Urfa Şubesi ve İHD Urfa Şubesi; yaşanan işkence, kötü muamele ve hak ihlallerinin tespiti için işkence ve kötü muamelenin raporlanmasına karar vermiştir. 29.03.2025 tarihli olay için yapılan görüşmeler ve araştırmalar neticesinde işkence ve kötü muamele tespit edilmiş olması sebebiyle bu rapor düzenlenmiştir.
Şekil 1/ mağdurun 29.03.2025 Tarihli Duruşma Zaptı
2.AMAÇ VE YÖNTEM
Avukatlık Kanunu’nun 76. Maddesi uyarınca “Barolar; … hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, … amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır”. Avukatlık mesleğinin temeli olan demokratik hukuk ve insan haklarına uygun davranan devlet mekanizmaları geliştirmektir. İnsan hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği durumlarda barolar ve sivil toplum örgütlerinin amacı bu ihlalleri önlemektir. Raporumuz kolluğun keyfi tutumlarından kaynaklı hak ihlallerine ilişkin süreç hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesi amacını da taşımaktadır.
ÖHD Tüzüğü madde 2 uyarınca Özgürlük İçin Hukukçular Derneği amaçlarından biri “Ulusal veya uluslararası hangi otorite tarafından olursa olsun, başta yaşam hakkı olmak üzere, kişinin, dil, din, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, medeni durum, siyasi ve felsefi görüş, etnik kökeni, engellilik vb. bakılmaksızın, sosyal, ekonomik ve siyasi haklarına yönelik her türlü haksız veya meşru olmayan müdahaleye karşı koyma bilinci oluşturmak ve karşı koymaktır”. Yine ÖHD Tüzüğü madde 2 uyarınca Derneğin amaçlarından biri “Bireylerin ve birey gruplarının ulusal veya uluslararası otoriteler nedeniyle karşılaştıkları hukuki sorunlar ve hak ihlalleri ile ilgili, araştırmalar yapmak, ulusal ve uluslararası tüm meşru hak arama yollarını en etkin şekilde kullanmaktır.”
İHD Tüzüğü madde 2 uyarınca İnsan Hakları Derneği amaçlarından biri “derneğin tek ve belirli amacı, “insan hak ve özgürlükleri” konusunda çalışmalar yapmaktır.” Tüzüğün 3. Madde uyarınca “Her yerde ve her koşulda, kime yapılırsa yapılsın işkenceye karşı çıkar.”
Temel hak ve hürriyetlere ilişkin ihlallerin tespiti ve ihlallere ilişkin etkili soruşturma yürütülmesi, yetki ve sorumluluğu olan mercilerin ve kurumların bu ihlallerin sonlandırılmasına yönelik harekete geçmelerini sağlamak ve kamuoyu dikkatini bu ihlallere çekmek maksadıyla rapor hazırlanmıştır.
29 Mart 2025 tarihinde Urfa’nın Siverek İlçesindeki hak ihlallerini ve halen yaşanmakta olan hak ihlallerini yerinde incelemek, resmi kurum ve kuruluşlar, STK temsilcileri ve mağdurlarla yüz yüze görüşmeler gerçekleştirmek için bir gözlem ve tespit raporu hazırlanması amaçlanmıştır. Amaca uygun olarak Siverek Nöbetçi Cumhuriyet Savcılığı, mağdurlar ve sivil örgüt temsilcileriyle görüşmeler yapılmıştır.
Urfa Barosu, ÖHD Urfa Şubesi ve İHD Urfa Şubesi tarafından işkencenin raporlanması için, Avukat Ahmet Taş, Avukat Mehmet Ali Aslan ve Avukat Betül Küçük görevlendirildi.
Urfa Barosu, ÖHD Urfa Şubesi ve İHD Urfa Şubesi tarafından hazırlanan bu rapor; mağdur ve Avukat Sabri Güngen’e kolluk tarafından uygulandığı iddia edilen işkence ve kötü muamelenin görünür kılınması ve kamuoyu oluşturulması amaçlanmıştır.
Bu rapor, 29 Mart 2025 günü mağdurun gözaltına alınması ile beraber ortaya çıkan hak ihlallerini tespit eden gözlemleri içermektedir. Gözlem raporu, Urfa Barosu, ÖHD Urfa Şubesi ve İHD Urfa Şubesi Yönetimlerinin aldığı karar doğrultusunda; oluşan heyet, Avukat Sabri Güngen ve mağdurla görüşerek meydana gelene işkence ve kötü muamele iddialarını tutanak altına almıştır.
3.İŞKENCE İDDİALARINA İLİŞKİN GÖRÜŞME, TUTANAK VE GÖZLEMLER
A.31. 03. 2025 Tarihinde Mağdurla Yapılan Görüşme
DBP’de yöneticilik yaptım. Bu dönemdeki siyasi faaliyetlerimden dolayı 5-6 dosyadan ceza aldım. Siyasi faaliyetlerimden dolayı dört farklı dava kapsamında farklı tarihlerde cezaevine girdim. 2022’de hakkımda hükmen tutuklama çıktı. Şu an dosya Yargıtay’da. Dört yıl firariydim. Olay günü saat gece 02.30 civarında Aşağızınar köyündeydim. Birden ev sahibi “baskın var” dedi. Evin dışında 30’a yakın zırhlı araç vardı. Evde benim dışımda 4 yetişkin ve 5 çocuk vardı.
Öldürülme tehlikesine karşı evin ışıklarını açtım. Aileyi arkama aldım. Kapıyı açtığım gibi uzun boylu sakallı ve esmer kolluk görevlisi havaya ateş etti. Ben bunun üzerine “ben Tacittin, kimseye zarar vermeyin” dedim. Evin içinde” eşine tecavüz edeceğiz annene tecavüz edeceğiz” dediler. Aynı zamanda evin içinde uzun boylu sakallı kolluk ikinci mağduru dövdü. İkinci mağdurun kafasına uzun namlulu silah dayadıklarını gördüm. İkinci mağdurun yakını Üçüncü mağduru da dövdüler. Dövme anını tam görmedim beni de çıkardılar. Sonra ikisini de gözaltına aldılar.
2-3 maskeli polis beni dışarı çıkardı. Beni yola götürürken dövdüler. Ters kelepçe evin yanındaki yolda götürdüler ve yatırdıktan sonra dövdüler. Beni yolda tekme yumrukla dövdüler, hakaret ettiler. Beni dövenleri görsem tanırım. Sonra görüntülü olarak Erzincanlı bir polis komiseri (ismini Adnan diye hatırlıyor) arayıp “Tacittin’i aldık” dediler. Bu polis de (komiser Adnan kastediyor) bana hakaret etti. Bu polis (komiser Adnan) daha önce ailemi tehdit etmişti.
Sonrasında beni zırhlı araca bindirdiler. Zırhlı aracın içinde iki polisle Siverek’e geldim. İkisi de Siverek’e kadar beni dövdüler. Biri uzun boylu sakallıydı, diğeri maskeliydi. İkisini de görsem tanırım. Direk emniyete götürdüler. Emniyete götürdüklerinde güneş yoktu. Emniyette beni ters kelepçe ile yatırdılar. “su ister misin” dediler. Hayır, deyince üstüme döktüler. O esnada hakaret ettiler. Odada iki Türk bayrağı ve iki masa vardı.
Ağrılarım olduğu için inliyordum. Polisin biri “bunun sesini kesin” dedi. Bana ilaç verecekler zannettim. Bir polis gelip sert bir şekilde karnıma tekme attı. Tekmeden sonra ağzımdan ve burnumdan kan geldi. Bayıldım. Bana vuran uzun boylu esmer polisti. Aynı zamanda bu polis avukatıma saldıranlardan biriydi. Sonra bana tekme atanlardan birinin de aralarında olduğu ekip beni Megane tarzı bir arabayla hastaneye götürdü. Benle beraber beş kişi arabadaydı.
Hastane içine götürülmeden, sarışın, kıvırcık saçlı bir kadın doktor arabada beni muayene etti. Kadın doktor sadece gözüme ışık vurdu, başka bir şey yapmadı. Ondan sonra beni emniyetteki nezarethaneye götürüldüm. Bu süreç boyunca hep ters kelepçe yapıldı. Hastaneye götürme 5:00 civarıydı. Tekrar 11.00 gibi hastaneye götürdüler. Bu sefer beni içeri götürdüler. Yine beni aynı sarışın doktor muayene etti. Sonrasında adliyeye getirildim. Adliyede 1 saatten fazla ters kelepçe ile bekledim. Sonradan avukatım Sabri Güngen geldi bana” niye yüzün yara bere “diye sordu. Ben de “işkenceye uğradığımı” söyledim. Avukatım işkenceyi belgelemek isterken saldırıya uğradı. Sonradan öğrendiğim kadarıyla köyde üç ev vardır. Üçünde de işkence yapmışlar. Anlatacaklarım bu kadardır.
B.31.03.2025 Tarihinde Avukat Sabri Güngen’le Yapılan Görüşme
29/03/2025 tarihinde saat 14:00 da OCAS tarafından sanık mağdur için Siverek 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2022/222 Dosyası için CMK tarafından müdafi olarak atandım. Mahkeme katibi beni arayarak mağdurun firari olduğunu ve yakalandığını, ifadesinin derhal alınması gerektiğini, bu yüzden adliyeye gelmemi söylemiştir. Bunun üzerine adliyeye tahminen saat 14:10' da giriş yaptım ve 1. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunun önüne gittim. Duruşma salonunun karşısında müvekkilim mağdurun bankta oturtulduğunu, ellerinin arkadan kelepçeli olduğunu, yüzünün neredeyse tanınmayacak halde morarmalar ve çeşitli darp izleri olduğunu gördüm. Nedenini sorduğumda müvekkilim kendisini yakalayan kolluk tarafından kendisine işkence yapıldığını, yakalandığı evde dakikalarca darp edildiğini, ağza alınmayacak şekilde kendisine hakaretler edildiğini, kolluk aracına bindirildiğini ve adliyeye getirilene kadar saatlerce işkence ve hakaretlere maruz kaldığını söylemiştir.
Ben sonrasında müvekkile suç duyurusunda bulunması halinde delillerin kaybolmaması adına müvekkilin fotoğrafını çekmek istediğimde Siverek 1. Ağır Ceza mahkemesi duruşma salonu önünde ve çevresinde bekleyen yaklaşık 15 polisin arasından birinin bana "amına koyduğum fotoğraf çekemezsin" dediğini duydum. Ben hakaretin kimin yaptığını sormam üzerine orada bulunan istisnasız tüm polisler üzerime yürüdüler. Aralarından birisi telefonunu tutup almak istediğini " ver lan telefonu" dediğini, diğerlerinin ayaklarımı tekmelediğini ve sırtıma doğru yumruk attığını gördüm. Daha sonrasında 2-3 polis beni tekmeleyip yumruklayarak adliyenin dışarısına çıkardılar.
Olayın oluş şekli ve bütün gelişimi Siverek 1. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonu önünü görür şekildeki ve koridordaki kameralar kayıt altına almıştır.
Müvekkilde ilk olarak gördüğüm sağ gözünün altı morardığı ve kanlandığıdır. Yine müvekkilin yüzü, ayakları ve omzunda yaralar olduğunu gördüm. Sonrasında dosyaya baktığımda kolluk tarafından alınan darp raporunda müvekkilin sadece gözünde darp olduğuna ilişkin darp raporu alınmıştır. Bu duruma itiraz ettim. Sonrasında yeni rapor alınmıştır. Alınan yeni raporda müvekkilin vücudundaki darba daha detaylı yer verilmiştir.
C.29.03.2025 Tarihinde Siverek Nöbetçi Cumhuriyet Savcılığıyla Yapılan Görüşme
Savcı polislerin taraf olması sebebiyle polisleri geri çekip jandarmayı devreye soktu. ondan sonra avukatın darp edilmesine ilişkin kamera kayıtlarını derhal alıp dosya ekledi. kamera kayıtlarını beraber izledik. kayıtlarda avukatın darp edilmesi net bir şekilde gözüküyor.
Savcı, kendisinin nöbetçi olduğunu ve süreci takip edemeyeceğini söyledi. Bundan sonraki sürecin dosyanın tevzi olunacak savcı tarafından takip edileceğini söylemiştir.
İşkence iddiası için tanıkları not almıştır. Onun dışında işkence iddiası konusunda yorum yapmamıştır.
D.Heyetin Görüşme ve Gözlemleri
31 Mart günü mağdurla görüşme yapıldı.
Mağdurun sağ gözünde belirgin bir morarma vardı. Göz çevresinde tahmini 2.5 cm çapında morarma vardı.
Sağ gözünde belirgin bir kanlanma vardı. Sol gözünde ise az bir kanlanma vardı.
Sağ yüzünde belirgin kızarma ve yara vardı.
Kollarında, el ile dirsek arasında şişlik vardı.
Sağ ve solda diz ve diz altında yaralar vardı.
Kaburgada darp izi vardı.
Ellerinde kızarma vardı.
Kulakta yaralar vardı. Aynı zamanda dudak iç çevresinde de yaralar vardı.
Gözaltına alınan İkinci ve Üçüncü mağdurunda işkence uğradığı tarafımıza iletildi.
Yapılan görüşmeler sonucunda Güvercin Kırsal Mahallesinde 3 ev olduğu belirtilmiştir. Mağdurun misafir olarak ikamet ettiği evde gözaltına alındığı gün Güvercin Mahallesinde bulunan 3 eve baskın yapıldığı aktarılmıştır. Bu üç evde de işkence yapıldığı iddia edilmiştir. Söz konusu işkence iddiaları için mağdurlar tarafında beyan verilmek istenmemiştir.
Ayrıca mağdur misafirlikte olduğu evde de 2 yurttaş gözaltına alınmıştır. İki yurttaş hakkında Suç Üstlenme ve Suçluyu Kayırma Suçundan işlem yapıldığı tarafımıza iletilmiştir. İki yurttaş adli kontrolle serbest bırakıldığı öğrenilmiştir. Gözaltına alınan iki yurttaşın hem evde hem de karakolda işkenceye maruz kaldığı iddia edilmiştir., Söz konusu işkence iddiaları için mağdurlar tarafında beyan verilmek istenmemiştir.
4.İŞKENCE İDDİALARINA İLİŞKİN FOTOĞRAF VE RAPORLAR
Şekil 2/ 29.032025 Tarihinde 14.00 Sularından Mağdura Ait Görüntü
Şekil 3/29.032025 Tarihinde 14.00 Sularından Mağdura Ait Görüntü
Şekil 4/29.03.2025 Tarihinde 14.00 Sularından Mağdura Ait Görüntü
Şekil 5/ 29.03.2025 Tarihinde Mağdurun Ters Kelepçeyle Tutulmasına Ait Görüntü
Şekil 6/ 29.03.2025 Tarihinde Mağdur İçin Saat 16.59’da Alınan Hastane Raporu.
Şekil 7/ 29.03.2025 Tarihinde Mağdur İçin Saat 19.40’da Alınan Hastane Raporu.
Şekil 8/29.03.2025 Tarihinde Avukat Sabri Güngen İçin Alınan Hastane Raporu.
5.YAŞANAN HAK İHLALLERİ
A.İşkence ve Kötü Muamele Yasağının İhlali
AİHS ‘işkence yasağı’ başlıklı 3. Maddede,
“Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz.” düzenlemesi yer almaktadır.
Yine AİHS ‘Etkili Başvuru Hakkı’ başlıklı 13. Maddede ise, “bu sözleşmede tanınmış olan hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkes, ihlal fiili resmi görev yapan kimseler tarafından bu sıfatlarına dayanılarak yapılmış da olsa, ulusal bir makama etkili bir başvuru yapabilme hakkına sahiptir.” denilmektedir.
İşkence ve Kötü Muamele ister fiziksel olsun ister ruhsal, bir göz korkutma, caydırma, intikam alma, cezalandırma veya bilgi toplama amacı olarak bilinçli şekilde insanlara ağır acı çektirmekte kullanılan her türden edimlerdir. İtiraf almak amacıyla sorgulama taktiği olarak kullanımı günümüze dek en büyük kullanım alanı olmuştur. İşkence ayrıca bir baskı yöntemi olarak veya tehdit olarak algılanan toplulukları kontrol altına alma aracı olarak da kullanılmıştır.
İnsan Hakları Bildirgesi'nde belirtildiği üzere, işkence neredeyse evrensel olarak çok ciddi bir insan hakları ihlali olarak görülür. Üçüncü ve Dördüncü Cenevre Sözleşmelerini imzalayan devletler, silahlı çatışma durumlarında korunan insanlara işkence yapmayacağını beyan eder ve Birleşmiş Milletler ‘in İşkenceye Karşı Sözleşmesini imzalayanlar hiç kimseye cezalandırmak, itiraf ya da bilgi almak, onlara ya da üçüncü şahıslara baskı yapmak amacıyla kasten acı ve ıstırap çektirmeyeceğine söz verir.
BM İşkence ve Diğer Zalimane, Gayri İnsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşmesinin 1. Maddesine Göre: “Sözleşme amaçlarına göre, ‘İşkence’ terimi, bir şahsa veya bir üçüncü şahsa, bu şahsın veya üçüncü şahsın işlediği veya işlediğinden şüphe edilen bir fiil sebebiyle, cezalandırmak amacıyla bilgi veya itiraf elde etmek için veya ayırım gözeten herhangi bir sebep dolayısıyla bir kamu görevlisinin veya bu sıfatla hareket eden bir başka şahsın teşviki veya rızası veya muvafakatiyle uygulanan fiziki veya manevi ağır acı veya ızdırap veren bir fiil anlamına gelir. Bu yalnızca yasal müeyyidelerin uygulanmasından doğan, tabiatında olan veya arızî olarak husule gelen acı ve ızdırabı içermez. Bu madde, konu hakkında daha geniş uygulama hükümleri ihtiva eden herhangi uluslararası bir belge veya millî mevzuata halel getirmez.” diyerek hükme bağlamış ve işkenceye yasak getirmiştir.
Anayasa’nın başlangıç bölümünde “Her vatandaşın onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirmeye doğuştan hak sahibi olduğu”, 17. maddesinde “kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muameleye tabi tutulamayacağı” yazılıdır. Üçüncü fıkrasında da kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Türkiye Ceza Kanunu’nun İşkence başlıklı 94. maddesine göre; “(1) Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan on iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
Devlet, bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen hak kapsamında ayrıca Devlet, bireyin maddi ve manevi varlığını her türlü tehlikeden, tehditten ve şiddetten korumakla yükümlüdür. işkence fiilini vuku bulması durumunda devletin etkili soruşturma yükümlülüğü bulunmaktadır. Kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamında sahip olduğu pozitif yükümlülüğün bir de usul boyutu kapsamında ivedilikle devlet, her türlü fiziksel ve ruhsal saldırı olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmî bir soruşturma yürütmelidir. Bu tarz bir soruşturmanın temel amacı, söz konusu saldırıları önleyen hukukun etkin bir şekilde uygulanmasını güvenceye almak ve kamu görevlilerinin ya da kurumlarının karıştığı olaylarda bunların sorumlulukları altında meydana gelen olaylar için hesap vermelerini sağlamaktır.
Hem ulusal hem de uluslararası hukukta işkence ve kötü muamele açıkça ve mutlak surette yasaklanmıştır. Bir başka deyişle hiçbir hal ve durumda, hiç kimseye işkence yapılamaz. Devletler, taraf oldukları sözleşmelerde yer verilen işkence yasağını da göz önünde bulundurarak, işkencenin önlenmesi için gerekli tedbirleri almalıdır. Bu husus, devletlerin işkence ve diğer insan hakları ihlallerinin önlenmesine dair aktif yükümlülüklerinin bir gereğidir. Ortaya bir hak ihlali çıktığında, bu hususun etkin soruşturulması ve sorumluların yaptırımla karşı karşıya bırakılacağı yargılama süreçlerinin gerçekleştirilmesi de söz konusu aktif yükümlülüğün bir parçasıdır.
İşkence iddialarına karşın yapılan muayeneler Türkiye’nin de taraf olduğu İstanbul Protokolüne uygun olarak yapılmalıdır. İstanbul Protokolü ilkelerine dayalı olarak, işkenceye ilişkin iddiaların hızlı, etkin, tarafsız bir şekilde soruşturulması, bağımsız heyetlerce araştırılması, adli yargılama süreçlerinin her aşamasının uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun olarak yürütülmesi gerekmektedir.
Görüşme yaptığımız mağdur ve Avukat Sabri Güngen sözlü ve fiziksel olarak şiddete maruz kaldıklarını aktarmıştır. mağdur gözaltına alınış esnasında mukavemet göstermemiş olmasına rağmen gerek misafir olduğu ikamette gerekse de görevli emniyet personelleri tarafından toplu şekilde kötü muameleye maruz bırakıldığını aktarmıştır. mağdur yakalama ve sonrasında ters kelepçe ile tutulduğunu aktarmıştır. Görüştüğümüz mağdurda fiziksel olarak yaralanmalar mevcuttur. Ayrıca gözünde şişlik ve morlukta devam etmektedir.
Mağdur tarafından alınan adli muayene raporlarında işkencenin belgelenmesi için gereken fiziksel ve ruhsal muayenelerde raporlar birbirinden farklıdır. Bu durum mağdurun muayenesinin İstanbul Protokolü’ne uygun bir şekilde alınmadığı ve birçok bulgunun adli muayene raporlarına işlenmediğine karinedir.
Ayrıca mağdur ters kelepçe ile tutulmuştur. Kolluk kanunlar ve aldığı eğitimler uyarınca müdahale sınırını bilecek konumdadır. Yurttaşa ters kelepçe takılması kolluğun sınırı bilerek aştığına karinedir.
Aynı zamanda işkenceyi belgelemek isteyen Avukat Sabri Güngen darp edilmiştir. Avukat Sabri Güngen ’in ayaklarında yara vardı.
B.Savunma Hakkının İhlali
Avukatlık Kanunu madde 1, Türkiye Ceza Kanunu madde 6 ve Ceza Muhakemesi Kanunu madde 2’de açıkça belirtildiği üzere; avukatlık bir kamu hizmeti olup, avukatlar hukuka uygunluğu gündelik hayatın her alanında savunacak yargı mensuplarıdır
5237 sayılı Ceza Kanunu’nun 6. maddesi; (c) bendi uyarınca “, “yüksek mahkemeler ve adli, idari ve askeri mahkemeler üye ve hakimleri ile cumhuriyet savcısı ve avukatların” ifadesine yer verilmiştir.
TCK 6. maddesinin gerekçesinin ilgili kısmı şu şekildedir: “Kamusal faaliyet, Anayasa ve kanunlarda belirlenmiş olan usullere göre verilmiş bir siyasal kararla, bir hizmetin kamu adına yürütülmesidir. Bu faaliyetin yürütülmesine katılan kişilerin maaş, ücret veya sair bir maddi karşılık alıp almamalarının, bu işi sürekli, süreli veya geçici olarak yapmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Bu bakımdan örneğin mesleklerinin icrası bağlamında avukat veya noterin kamu görevlisi olduğu hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Elçi ve diğerleri/Türkiye kararında “Avukatların mesleklerini yerine getirirken baskı altına alınmadan özgür bir şekilde hareket edebilmeleri toplum için önemlidir ve sözleşmenin hükümlerinin etkili olabilmesi için gerekli önkoşuldur. Avukatlara yönelik baskı ve zulüm bu nedenle sözleşme (AİHS) sistemi için önemlidir” denilmektedir.[1]
“Avukatın Bağımsızlığına İlişkin Evrensel Kurallar” arasında “Havana Kuralları” olarak bilinen “Avukatların Rolüne Dair Temel Prensiplerin”, “Avukatlık Faaliyetlerinin Güvencesi” başlıklı 16. maddesi önemli kurallar getirmiştir.
Havana Kuralları 16. Madde: Hükümetler: Hiçbir baskı, engelleme, taciz veya yolsuz bir müdahale ile karşılaşmadan her türlü mesleki faaliyeti yerine getirmelerini;
Yurt içinde veya yurt dışında serbestçe seyahat etmelerini ve müvekkilleriyle görüşmelerini;
Kabul görmüş meslek ahlak kurallarına, görevlerine, standartlarına uygun faaliyette bulundukları için kovuşturma veya tehditle karşılaşmamalarını sağlar “
Avukatlık Kanunu 2. Madde: Avukatlığın amacı; hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır.
Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder
Buradan da gördüğümüz üzere, avukatlığın amacı betimlenirken işin kamusal bir hizmet olması, adaletin sağlanması öne çıkartılmıştır. yasa koyucu işin manevi ve etik boyutunun da altını çizmeye gayret etmiştir. Avukat müvekkilinin menfaatini korumak için bildiği bütün taktik ve teknikleri kullanan ve sadece hukuk kurallarını değil, etik ilkelerini, sağduyuyu ve kamu yararını da orantılı bir şekilde gözeten kişidir.
Avukat, yakalanan veya gözaltına alınan müvekkili ile bir zaman sınırlaması olmadan diğer deyişle her zaman görüşebilir. Ayrıca Avukatın, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması yükümlülüğü bulunmaktadır. Zira, ceza muhakemesinde gerçeğin ortaya çıkarılması, her muhakeme süjesinin yerine getirmesi gereken bir görevdir. Bu durumda avukat, gördüğü açık bir hak ihlalini ortaya çıkarmakla yükümlüdür. Kuşkusuz avukatın bağımsızlığı aynı zamanda da bağımsız yargının bir güvencesi olduğundan avukat devlete karşı da bağımsızdır. Her ne kadar avukat kamu hizmeti yapsa da devletin bir görevlisi değildir.
Avukat Sabri Güngen gördüğü bir işkence ve kötü muameleyi belgelemek isterken darp edilmiştir. Kolluk tarafından uygulanan darp kameralara yansımıştır. Avukat Sabri Güngen’e fiziksel hasarlar meydana gelmiştir. Söz konusu fiziksel hasarlar için rapor alınmış ve kolluk hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.
Avukatlar, hukukun temsilcisi olarak bireylerin haklarını savunmakta, adil yargılanma hakkının güvencesi olmakta ve kamu yararına hizmet etmektedir. Hukukun üstünlüğünün sağlanmasında kilit bir rol oynayan avukatlar, evrensel insan haklarının ve adil yargılanma hakkının teminatıdır. Savunma makamına yönelen her saldırı, bireylerin adalete erişimini zorlaştırmakta, toplumda güvensizlik ortamı yaratmaktadır.
6.SONUÇ
29 Mart 2025 gününde yaşanan yakalama sonrasında mağdur ve Avukat Sabri Güngen tarafımıza işkence ve kötü muameleye uğradığına dair başvuru yapmıştır.
Heyetimizin yaptığı birebir görüşme, adli raporlar, ayrıntılı anlatımlar, gözlem ve incelemeler; gözaltına alınan mağdur ‘nın işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını doğrulamaktadır.
Mağdur gözaltına alınış esnasında mukavemet göstermemiş olmasına rağmen gerek misafir olduğu ikamette gerekse de Siverek Emniyet Müdürlüğünde, görevli emniyet personelleri tarafından toplu şekilde kötü muameleye maruz kaldığını belirtmiştir.
Mağdur gün içinde ters kelepçe ile tutulduğunu iddia etmiştir. Ayrıca adliye içerisinde ters kelepçe ile tutulmuştur. Mağdura ters kelepçe ile işkence ve kötü muamele yapılmıştır.
Mağdurun yakalandığı köyde bulunan üç evde de işkence ve kötü muamele yapıldığı iddia ediliyor.
Mağdurun yakalandığı evde ikinci mağdur ve üçüncü mağdurunda hem ev içinde hem de gözaltına alındıktan sonra işkence ve kötü muameleye uğradığı iddia ediliyor.
29.03.2025 tarihinde Siverek 1. Ağır Ceza Mahkemesi duruşmasında mağdurun maruz kaldığı işkence ve kötü muamele zapta geçirildiği görülmüştür.
Mağdur için aynı gün Siverek Devlet Hastanesinde iki rapor aldırılmıştır. Alınan raporlar birbiriyle uyumsuzdur. Mağdur tarafından alınan adli muayene raporlarının, işkencenin belgelenmesi için fiziksel ve ruhsal muayenelerin İstanbul Protokolü’ne uygun bir şekilde alınmadığı, birçok bulgunun adli muayene raporlarına işlenmediği tespit edilmiştir.
Avukat Sabri Güngen, işkence ve kötü muameleyi belgelemek isterken darp edilmiştir. Avukat Sabri Güngen ‘in darp edilmesi adliyedeki kamera kayıtlarında yer almıştır.
Kolluk birimlerince avukatlara yönelik olumsuz tutum benimsenmiş olup yasaya uygun bir şekilde mesleklerini icra etmek isteyen avukatlar engellenerek şüphelilerin adil yargılanma ve savunma hakkı ihlal edilmiştir.
7.ÖNERİLER
Devlet, yükümlülükler gereği yakalama, gözaltı ve tutuklama sırasında kişilerin işkence ve eziyete ya da insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir ceza veya muameleye maruz bırakılmalarını engelleyecek tedbirler almalıdır. Türkiye imza attığı ve işkenceyi yasaklayan sözleşmelere mutlak surette uymalıdır ve işkenceyi önlemelidir.
Mağdurların fiziksel ve sözlü şiddete maruz kaldıkları iddiaları ciddiye alınmalıdır. En zor koşullarda dahi yasaklanan işkence ve kotu muamelenin kamu görevleri tarafından araçsallaştırmasına yol açacak en ufak ihmalkarlığa izin verilmemelidir.
Gözaltına alınan mağdur bu hakkın ihlal edildiğini iddia etmektedir. Kamu görevlileri bu iddiaları çürütecek tüm belge ve bilgileri derhal yayınlamalıdır.
İşkence ve kötü muamele, kasten yaralama, kasten insan öldürmeye teşebbüs, görevi kötüye kullanma, yağma, hakaret ve tehdit suçlarının işlenmiş olması ihtimaline binaen re ’sen soruşturma başlatılmalıdır. Maddi gerçeğin açığa çıkarılması ve faillerin tespiti açısından etkili bir adli soruşturma yürütülmelidir.
Soruşturma sorumluların tespiti ve cezalandırılmalarına imkân verebilmelidir. Aksi hâlde temel önemde bir yasak olmasına karşılık işkence, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele yasağı uygulamada etkisiz olacak ve kamu görevlilerinin oluşan fiili cezasızlık nedeniyle kontrollerinde olan kişilerin haklarını kötüye kullanmaları mümkün olacaktır. Soruşturma; bağımsız, tarafsız ve kamu denetimine açık olmasını, yetkili makamların titizlikle ve süratli bir biçimde çalışmasını gerektirmektedir.
Maddi gerçeğin çıkarılması için öncelikli olarak mağdurun yakalanması ve sonrasındaki sürece ait kamera görüntülerin tespit edilmesi, keşif yapılması ve tüm delillerin toplanması, parmak izi araştırmasının yapılması ve olay yerine yakın tüm polis ve jandarmanın kimliğinin tespiti gerekmektedir.
Doktorlar, İstanbul Protokolü ilkelerine dayalı olarak, işkenceye ilişkin muayenenin her aşamasında uluslararası etik ve tıp kurallarına uygun olarak yürütülmelidir. TTB ile iletişime geçilerek doktorların İstanbul Protokolüne uygun davranmasına yönelik eğitimler verilmelidir
Siverek Devlet Hastanesinde, İstanbul Protokolüne uygun davranmayan doktorlar hakkında adli ve idari soruşturmalar açılarak caydırıcı cezalar verilmelidir.
Mağdurun yakalanması ve gözaltında işkence ve kotu muamele uygulandığına dair iddialar ile Avukat Sabri Güngen ‘in darp edilmesine ilişkin kamu kurumları, titizlikle inceleyerek soruşturma açmalıdır. Bu soruşturma etkili ve denetlenebilecek şekilde yürütülmelidir. Aksi her durum işkence ve kötü muamele yasağının ihlaline neden olacaktır.
Avukat Sabri Güngen ‘in darp edilmesine ilişkin Adliye kamera kayıtlarının ayrıntılı şekilde bir an önce tespitinin yapılarak, bu kayıtların acilen muhafaza altına alınması sağlanmalıdır.
Kamu hizmeti gören bir avukatın, kamu gücünü kullanan kolluk görevlisi tarafından işkenceye maruz bırakılması ivedilikle soruşturulmalıdır.
Avukatlık mesleğini ifa ettikleri için tacize uğrayan, susturulan, baskı gören, tehdit edilen, zulme uğrayan, yargılanan, işkence gören avukatların korunmasını sağlamak etkisi bir soruşturma yürütülmelidir. Kamu görevlileri haberdar olduğu hak ihlalleri için etkili bir soruşturma yürütmekle yükümlüdür. Avukatların, avukatlık mesleklerini yerine getirirken herhangi bir işlem nedeniyle tehdit veya darba karşı kamu makamlarının ekstra yükümlülükleri bulunmaktadır.
Adli muayene sırasında elde edilen delil, tutuklularla ilgili soruşturmalar esnasında ve tutukluların kötü muamele iddiasında bulunmaları hâlinde önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle AİHM’e göre gözaltındaki kimselerin tıbbi muayene sistemi yargı sisteminin tamamlayıcı parçasıdır. İşkence ile ilgili soruşturmada işkence ve kötü muameleye uğramış olan tüm dosya mağdurların bir an evvel adli tıpa sevkleri yapılarak gerekli detaylı adli raporun alınması sağlanmalıdır.
İşkence ve Kötü Muamelenin cezasız bırakılması, işkence ve kötü muamele vakıalarının yaygınlaşmasına sebep olduğu ve failleri cesaretlendirdiği için, ivedilikle caydırıcı önlemlerin alınması elzemdir. İşkence ve Kötü Muamele fiillerinde cezasızlık politikasına son verecek adımlar atılmalıdır
Yurttaşın sağlıklı hâldeyken gözaltına alındığı ancak salıverildiği anda ya da salıverilmeden önce vücudunda yaralanma tespit edildiği durumlarda söz konusu yaralanmanın nasıl oluştuğu hususunda makul bir açıklama getirme ve mağdurun bu yöndeki iddialarını şüphede bırakacak kanıtları sunma yükümlülüğü devlete aittir. mağdurda bulunan morluk, şişlik ve yaralanmalar ivedilikle açıklanmalıdır.
İşkencenin önlenmesinde etkili ve önemli bir araç olan ‘Ulusal Önleme Mekanizmasının işlevlerini yerine getirmek üzere yetkilendirilmiş olan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, bu işkence iddialarına karşı görevini yerine getirmelidir.
8.KAYNAKÇA
Anayasa
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
Avukatlık Kanunu
Avukatların Rolüne Dair Temel Prensipleri (Havana Kuralları)
Birleşmiş Milletler İşkence ve Diğer Zalimane, Gayri İnsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşmesi
İnsan Hakları Bildirgesi
İstanbul Protokolü
Urfa Barosu İşkence ve Kötü Muamele Raporları
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Tüzüğü
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Raporları
Türkiye Ceza Kanunu
[1] https://ayhed.org.tr/wp-content/uploads/2024/08/ELCI-VE-DIGERLERI-HAKSIZ-GOZALTI-TEK-ITIRAFCI-BEYANI-KOTU-MUAMELE-.pdf