Duyurular
TURİZM İŞÇİLERİ DİNLENME HAKKI İHLALİNE İLİŞKİN AÇIKLAMA, TURİZM İŞÇİLERİ DİNLENME HAKKI İHLALİNE İLİŞKİN AÇIKLAMA,TÜRİZM,HAFTA TATİLİ
17.07.2025

TURİZM İŞÇİLERİ DİNLENME HAKKI İHLALİNE İLİŞKİN AÇIKLAMA

10 Temmuz 2025 tarihinde yürürlüğe giren ve “2/3186 Sayılı Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” ile İş Kanunu'nun 46. maddesine eklenen istisnai düzenleme, Türkiye’de sermaye sınıfının siyasi iktidarla kurduğu iş birliğinin hukuk sistemindeki yeni bir tezahürüdür. Kültür ve Turizm Bakanlığı belgeli turizm işletmelerinde çalışan emekçilerin hafta tatili hakkını fiilen ortadan kaldıran bu değişiklik, yalnızca bir kanun maddesinin lafzını değil, emek mücadelesi sonucunda elde edilmiş yasal kazanımları hedef almaktadır. 

İşçinin hafta tatili hakkı, sadece bir “izin günü” değil, sınıf mücadeleleri sonucunda elde edilmiş temel bir insan hakkıdır. Bu hak, ilk kez 1922’de Sosyalist Sovyetler Birliği'nde biçimlenmiş, kapitalist modernitenin hâkim olduğu ülkelerde de toplumsal işçi direnişleri sonucunda liberal hukuk sistemlerinin bir parçası haline gelmiştir. Türkiye’de ise 50 yılı aşkın süredir yürürlükte olan İş Kanunu’yla, daha da önemlisi Anayasa’nın 50. maddesi ve tarafı olunan Avrupa Sosyal Şartı gibi uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmıştır. 

Bu yeni düzenlemeyle işçiye, “hafta tatili hakkını takip eden dört gün içinde izin kullanabilirsin” denilmekte, bu süre zarfındaki çalışması “fazla mesai” sayılmamaktadır. Diğer bir ifadeyle, haftalık 6 gün çalışan bir turizm emekçisi, bir haftalık dinlenme yerine 10 güne kadar kesintisiz çalıştırılabilecek, fazla mesai ücreti de alamayacaktır. Bu durum yalnızca "dinlenme hakkının" gaspı değil, emeğin doğrudan sermayeye peşkeş çekilmesidir. İşverenin karşısında güvencesiz, örgütsüz, işsizlik tehdidi altında olan işçinin onayı, özgür irade olarak sunulmakta; hukuk, emek sömürüsüve hak gasplarını arttıracak uygulamaların önünü açmak için araçsallaştırılmaktadır. 

Kültür ve Turizm Bakanı’nın aynı zamanda Türkiye’nin en büyük turizm şirketlerinden birinin sahibi olduğu gerçeği, bu düzenlemeyi daha açık bir sınıfsal saldırıya dönüştürmektedir. Bakan koltuğunda oturan bir sermayedarın kendi sınıfsal çıkarları için yasa yapması, halkın meclisi olması gereken TBMM'de emekçilerin ve yoksulların haklarının gözetilmediğinin en net ifadesidir.  

Bu yasal düzenleme, yalnızca turizm sektöründe çalışan yüzbinlerce işçiyi değil, milyonlarca emekçiyi ilgilendirmektedir. Çünkü bu düzenleme, patronlara işçinin çalışma sürelerini keyfi olarak değiştirme” yetkisi verirken, dinlenme hakkının esnekleştirilmesi üzerinden tüm sektörlere emsal teşkil edecek bir neoliberal istisna rejiminin de yasallaştırılması anlamına gelmektedir. 

Türkiye'de emekçiler, OECD ülkeleri arasında en uzun saatler çalışan, en az kazanan ve en az sendikalı olan işçiler arasında yer almaktadır. Çalışma yaşamı zaten açlık sınırının altında ücretlerle, güvencesizlikle, iş cinayetleriyle, sendikal baskılarla kuşatılmışken; bir de dinlenme haklarına yönelen bu saldırı, günümüzde vahşi kapitalizmin geldiği boyutları göstermektedir. 

Hafta tatili hakkı sadece bireysel bir dinlenme zamanı değil, aynı zamanda toplumsal, siyasal, kültürel bir nefes alma alanıdır. Emekçinin ailesiyle, doğayla, toplumla, kendisiyle yeniden bağ kurabildiği zamandır. Bu zamanı sermayeye devretmek, insanı sadece üretim aracına indirgemek, işçinin emeğine yabancılaşması ve yaşamın tüm alanlarını kâr maksimizasyonuna feda etmek demektir. 

Özgürlükçü Hukukçular Derneği Emek Komisyonu olarak, bu yasa değişikliğini tanımıyoruz. 

Emeğin ve emekçilerin, yüzlerce yıllık mücadeleler sonucunda elde edilmiş hak ve yasal kazanımlarına yönelik saldırıların karşısında, emekçilerin haklı ve meşru taleplerinin yanında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz. 

 
Turizm emekçileri başta olmak üzere işçilerin haftalık dinlenme hakkına yönelen İş Kanunu’nun 46. Maddesinde yapılan değişiklik, Anayasa’ya, uluslararası sözleşmelere ve en temelde insan onuruna aykırıdır.  

Emek sömürüsünü derinleştiren bu düzenleme derhal iptal edilmelidir. 

 

 ÖHD EMEK KOMİSYONU