Maraş’ta siz vardınız!
Sivas’ta siz vardınız!
Bahçelievler’de siz vardınız!
Hrant’ı siz katlettiniz!
Roboski’de siz vardınız!
Suruç’ta, Ankara Gar Katliamı’nda siz vardınız!
Suruç’ta hastane binası içinde Şenyaşar ailesinin fertlerini siz katlettiniz!
Şimdi de İzmir’de Deniz Poyraz’ı katlettiniz!
Türkiye Cumhuriyeti’nin her döneminde siyasal iktidarların düşmanlatırıcı dilinin ve bugünlerde de açığa çıkan mafya ilişkileri ile birçok nefret cinayetinin bizzat faili olduğunu biliyoruz. Bugün de geleneğini sürdüren iktidar partisi ve ortakları tarafından siyasette uzun süredir sistematik biçimde kutuplaştırıcı ve düşmanlaştırıcı bir dil kullanılıyor, her gün HDP’ye ve muhaliflere dönük tehditler ana akım medya organlarında dolaşıyor. Bu dilin başat kurucuları Süleyman Soylu ve Devlet Bahçeli her gün yeni bir nefret objesi ile Kürt halkına ve muhaliflere göz dağı veriyor.
Öte yandan yargı ve emniyet her gün yeni bir HDP operasyonu ile HDP’li siyasetçileri ve gençleri hapsetme tehdidi ile baş başa bırakıyor. Şu an 3. celsesi görülen Kobane kumpas davasında HDP’li olmak, Kürt halkının taleplerine sahip çıkmak yargılanıyor. Bu yargılama sürerken mahkeme koridorlarında “izleyici” sıfatıyla dolaşan faşist gruplar avukatlara ve tutuklu siyasetçilere saldırma tehdidinde bulunuyor. Biliyoruz ki bu saldırganlar yargının cezasızlık politikasına güveniyor.
Bugün HDP’li olmanın yargılandığı kumpas davası devam ederken; önünde polis noktası kurulan, içeri girip çıkan Kürt gençlerinin her adımının izlendiği HDP İzmir İl binasına faşist bir saldırı gerçekleşti ve HDP emekçisi, yoldaşımız Deniz Poyraz polis gözetiminde katledildi. Saldırganın sosyal medya paylaşımlarında siyasal iktidarla paralel bir nefret dili kullandığı ve saldırı planladığı açıkça görülebiliyor. Yine saldırganın Halep’te TSK mensupları ile çekilmiş fotoğrafları bizlere bu saldırının arkasındaki kirli elleri gösteriyor. Saldırganı gözaltına alırken kolluğun gösterdiği “şefkati” hepimiz Hrant’ın katili Ogün Samast’tan ve o şefkatin devamı olarak nasıl cezasız bırakıldığından da hatırlıyoruz.
Kurdukları nefret diliyle, her gün HDP’ye dönük operasyonlarıyla, Kürtlerin katillerine bugüne kadar uyguladıkları cezasızlık politikasıyla siyasal iktidar ve yargı bu saldırıların ortağıdır.
Siyasal iktidarı ve ortaklarını bu nefret dilini bırakmaya, yargıyı da faillerin cezalandırılması konusunda göreve çağırıyoruz.
Ve Deniz Poyraz’ın annesinin dediği üzere bu saldırılara karşı;
“Kürt halkı hep ayaktadır, hep ayakta olacak. Benim Deniz’im gitti, bin Deniz gelecek. Baş eğmeyeceğiz!”
ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ