Duyurular
ERZURUM, AHLAT VE VAN HAPİSHANELERİ HAK İHLALLERİ RAPORU, hapishane,mahpus,hak ihlali
03.04.2023

ERZURUM, AHLAT VE VAN HAPİSHANELERİ HAK İHLALLERİ RAPORU

 

Mart 2023

 

A- GİRİŞ

Farklı tarihlerde, farklı hapishanelerde hak ihlallerine uğrayan mahpusların bizzat, vekilleri veya aileleri tarafından Van Barosu’na, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Van Şubesi’ne, İnsan Hakları Derneği Van Şubesi’ne ve Tuhayder’e yapılan başvurulara istinaden, Van Barosu İHM Hapishane Komisyonu, İnsan Hakları Derneği Van Şubesi ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Van Şubesi üyeleri tarafından mahpuslarla görüşmeler gerçekleştirilmiş, gerçekleştirilen bu görüşmeler neticesinde tespit edilen hususlar raporlaştırılmıştır.

 

B-RAPORUN AMACI

Raporun amacı; Hapishanelerde yaşanan Temel hak ve hürriyetlere ilişkin ihlallerin tespiti, yetki ve sorumluluğu olan merci ve kurumların bu ihlallerin sonlandırılmasına yönelik harekete geçmelerini sağlamak, ihlallere ilişkin etkili soruşturma yürütülmesine katkı sağlamak ve kamuoyunun dikkatine sunmaktır.

 

C-YÖNTEM

Bu raporda avukatlar tarafından hapishanelerde gerçekleştirilen ziyaretler dışında mahpusların aileleri ile yapılan telefon görüşmelerinden ve mahpusların avukatlarına gönderdikleri mektuplardan edinilen bilgiler kullanılmıştır.

 

Rapor tarihi itibariyle;

  • Erzurum Oltu T Tipi Kapalı Hapishanesi
  • Erzurum Dumlu 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi,
  • Erzurum Dumlu 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi,
  • Van F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi,
  • Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi
  • Van T Tipi Kapalı Hapishanesi,
  • Ahlat T Tipi Kapalı Hapishanesine ziyaret gerçekleştirilmiştir.

 

D-HAPİSHANE ZİYARETLERİ, GÖRÜŞMELERDE AKTARILAN HAK İHLALLERİ

1- ERZURUM OLTU T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslardan S.K. ve D.B. ile gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • Hapishanede kadın mahpuslar talep etmelerine rağmen sayının az olduğu gerekçesiyle bağlama, resim gibi kursların açılmadığı, bloklar arası birleşme olmadığı ve her blokta bulunan mahpus sayısı itibariyle öngörülen sayının tamamlanma imkanının bulunmadığı, fakat 8 Mart tarihinde sayının az olmasına rağmen dini eğitimler için hocanın gönderildiği,
  • Kantinde satılan ürünlerin fiyatlarının fahiş olduğu, Aralık ayında Adalet Bakanlığı tarafından tüm hapishanelere, kadınların ve çocukların bez ile hijyen ürünlerine ücretsiz olarak sağlanması için yazı gönderilmişse de bu hapishanede ücretsiz sağlanmaması nedeniyle kadınların yüksek ücret karşılığında kantinden ped aldığı,
  • Yeni Yaşam vb muhalif gazetelerin bayide olmadığı gerekçesiyle getirilmediği,
  • Halk TV ve benzeri muhalif kanallara erişimin engelli olduğu,
  • Hastane sevki sırasında jandarma tarafından mahpuslara usule aykırı olarak arama yapmak istendiği, bunu kabul etmeyenler hakkında tutanak tutulacağı belirtildiği, ayrıca hastane sevklerinde ve muayene esnasında kelepçe ile muayene yapıldığı,
  • Mektuplaşma gibi iletişim kanallarının çok pahalı olduğu, bunun yanında daha az masraflı olsun diye tek bir zarfta gönderilmek istenen mektupların kabul edilmediği ve tek tek gönderme dayatıldığı, İç postanın ise olmadığı, 
  • Kürtçe mektupların gönderilmesi ve alınmasının tercüman olmadığı gerekçesiyle engellendiği,
  • Hastane taleplerinin yerine getirilmediği,
  • Naci ACAR adlı mahpusun ağır hasta mahpus olduğu,  Adli Tıp Kurumundan rapor beklediği,
  • Sevgi İLBOĞA adlı mahpusun infaz süresini tamamlamış olmasına rağmen 1,5 yıldır infazının keyfi olarak uzatıldığı,
  • Şemsettin TEKİN adlı mahpusun 30 yıllık infaz süresini tamamlamasına rağmen tahliye edilmediği, 6 aylık dönemler halinde infazının keyfi nedenlerle uzatıldığı,

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

2- ERZURUM DUMLU 1 NOLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslardan M.Y, S.K, A.Ç ile gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • 6 Şubat depreminden önce haftada bir defa yapılan atölyeler ve spor faaliyetlerinin deprem sonrası ayda bire düşürüldüğü,
  • Yine mahpusların talep ettikleri bağlama kursları ve diğer kursların yaptırılmadığı,
  • Hastane sevklerinin keyfi olarak hiç yapılmadığı, yapılsa da 6 ay sonrasına randevu verildiği,
  • Pencerelere tel çitler çekildiğinden kapatılma hissinin daha da derinleştirildiği,
  • Evrensel ve Yeni Yaşam gazetelerinin verilmediği,
  • İç mektupların çok geç iletildiği,
  • Havalandırma hakkının günde 1.5 saate düşürüldüğü, 
  • Disiplin cezaları ve diğer idari yaptırımların mahpuslara tebliğ edilmediği, sözlü olarak aktarıldığı, bu sebeple mahpusların İdari Gözlem Kurulu kararlarına sağlıklı bir şekilde itiraz edemediği, Gözlem Kurulunun dilekçelere cevap vermediği,
  • Kitapların İl Halk Kütüphanesinden geldiği, hapishaneye gönderilen kitap kataloğunda var olan kitaplar talep edilebildiğinde, bazı kitaplar için Kütüphanece ‘elimizde bulunmamaktadır’ şeklinde cevap verildiği,
  • Bengin Ataman adlı mahpus böbreğinde taş bulunduğu, gerekli tedaviye ulaşamadığı, yılda 2 kez lazer ile ameliyat olması gerekirken 3 yıldır ameliyat edilmediği, tedavisinin ilaçla sağlandığı, ancak ilacın tek başına bu hastalığın tedavisini karşılamadığı ve bu sebeple yatalak durumda olduğu,
  • İsmet Çardak’ın %85 engelli raporu bulunan hasta bir mahpus olduğu, tekerlekli sandalye kullandığı, hapishanede tek başına yaşamını idame edemeyecek durumda olduğu,
  • Mahsum Yüksekbağ adlı mahpusun hastane raporlarına binaen takması gereken bel korsesinin keyfi olarak verilmediği, tekrar yeni bir rapor alması gerektiğinin belirtildiği,
  • Hakan Zertürk adlı mahpusun infaz süresini tamamladığı, ancak koşullu salıverilme tarihinin 6 ay süreliğine kurul tarafından keyfi gerekçelerle ertelendiği,
  • Bilal Balkeş adlı mahpusun infaz süresini tamamladığı, ancak kurul tarafından keyfi gerekçelerle 3 ay süre ile infaz süresi uzatıldığı, 
  • Sabri Yakut adlı mahpusun 30 yıllık infaz süresini tamamlamasına rağmen tahliye edilmediği, infazının keyfi nedenlerle 1 yıl süreyle uzatıldığı,
  •  Doğukan adlı mahpusun infaz süresini tamamladığı, ancak koşullu salıverilme tarihinin 6 ay süreliğine kurul tarafından keyfi gerekçelerle ertelendiği,
  • Görüşmenin yapıldığı tarihten yaklaşık 2 ay önce hapishanede bulunan 45 mahpusa slogan attıkları gerekçesiyle idare tarafından disiplin soruşturması başlatıldığı, soruşturma neticesinde mahpuslara 6 ay süreliğine iletişim cezası verildiği,

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

3- ERZURUM DUMLU 2 NOLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslardan, R.K, Z.A, B.B, F.A ve A.K ile gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • Hapishanede hem tutuklu hem de hükümlü mahpusların bulunduğu, hapishanede her mahpusun tekli hücrelerde tutulduğu, bu infaz şeklinin suç tipleri bakımından ayrımı olduğu bilinmesine rağmen henüz hakkında hüküm kurulmamış tutukluların da bu şekilde tekli tutulduğu,  tecrit durumunun mahpuslar üzerinde ağır etkilere neden olduğu,
  • Pencerelere tel çitler(tor) çekildiği,
  • Kantinde satılan ürünlerin fiyatlarının fahiş olduğu,
  • Mahpuslara besin değeri düşük olan yemekler verildiği ve yemek porsiyonlarının son haftalarda eksiltildiği,
  • 6 Şubat tarihinde yaşanan depremin ardından atölyeler ve kursların yapılmadığı,
  • Revirde muayene olunurken infaz koruma memurlarının içeride bulunduğu, bu nedenle mahpusların kendini iyi şekilde ifade edemediği,
  • Ağırlaştırılmış müebbet hükümlülerine 1 saat havalandırma hakkı verildiği,
  • Yeni Yaşam, Evrensel vb. muhalif gazeteler verilmediği,
  • İç mektupların geç iletildiği,
  • Siyasi kimliklerinden dolayı mahpusların infaz koruma memurları tarafından ayrımcılığa maruz bırakıldığı, örneğin ‘biz devleti temsil ediyoruz’ denilerek yasada belirtilmeyen uygulamalar yapıldığı, bunlardan biri de havalandırma sonrası yapılan üst aramaları olduğu, üst araması yapılırken ayakkabının çıkartılıp yere vurulmasının beklendiği, bu yapılmayınca da gardiyanların tahrik edici söylemlerde bulundukları,
  • Mahpusların kendilerine gönderilen kargoları (kitapları) her ayın ilk haftasında eğer hapishaneye ulaşmışsa alabildikleri zira ilk haftanın devamı haftalarda kargo ulaşmışsa hapishaneye devam eden ay eğer tek rakamla bitiyorsa (Mayıs’ın 31 gün olması gibi) o ay verileceğinin belirtildiği, mahpuslara yalnızca 15 kitap bulundurma hakkı tanındığı, 
  • Muhalif yayın yapan kanallara erişimin engellendiği,  mahpusların bu duruma ilişkin dilekçe ile başvuru yaptığı,
  • 6 Şubat depreminden sonra deprem bölgesinde ailesi ve yakınları bulunan mahpuslara sadece 3 dk telefon ile görüş hakkı tanındığı,
  • Hapishane idaresinin her mahpusa 2 battaniye verdiği, Şayet +1 battaniye talebi olan mahpus olursa bunun ancak doktor raporu ile verildiği, ancak mahpusların bu raporun nasıl temin edileceği konusunda bilgilendirilmediği,
  • Son zamanlarda havalandırma ve aydınlatma hakkının 2 saate düşürüldüğü (eski durum 3 saat) ve gerekçesinin belirtilmediği,
  • Kitapların İl Halk Kütüphanesinden geldiği, hapishaneye gönderilen kitap kataloğunda var olan kitaplar talep edildiğinde, bazıları için Kütüphanece ‘elimizde bulunmamaktadır’ şeklinde cevap verildiği,
  • Mahpusların birçok itirazının gerekçesiz ve gayrı resmi bir şekilde ‘biz öyle uygun gördük’ şeklinde reddedildiği,
  • Hasan Aşa adlı mahpusun böbrek yetmezliği hastası olduğu, haftada 3 gün diyalize gittiği, tekli koğuşta kalan mahpusun 53 yaşında olduğu, ihtiyaçlarını tek başına karşılayamayan mahpusun diğer mahpuslarla yan yana konulmadığı,
  • Serhat isimli mahpusun (soyisim bilinmiyor) bel fıtığı hastalığının olduğu, ayakta durmakta zorlandığı, teşhis konulduğu fakat tedavisinin sağlanmadığı,
  • Rezan Abdurrahman İbrahim adlı mahpusun hastalığından kaynaklı iğne kullandığı, her bir iğnenin maliyetinin 1250 TL olduğu, yüksek maliyetli olan bu ilacı kendisi karşılamak zorunda bırakıldığı, her ay bu iğneyi tedavisi için yaptırmak zorunda olduğu ve sağlık hakkına ulaşımda zorluk yaşadığı,
  • Fadıl Aydemir adlı mahpusun infaz süresini tamamladığı, disiplin cezalarının olmadığı ancak koşullu salıverilme tarihinin 1 yıl süreliğine kurul tarafından keyfi gerekçelerle ertelendiği,

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

4-VAN F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslardan İ.T ve S.Y ile gerçekleştirilen görüşmede;

  • İdarenin ve infaz koruma memurlarının tutumunun kötü olduğu, mahpusların psikolojik şiddet maruz bırakıldıkları, infaz koruma memurları ile sohbet ettikleri zaman dahi haklarında idari soruşturma açıldığı,
  • Genel olarak çıplak aramanın olmadığını, ancak bir veya bir buçuk ay önce Gani Kaya adlı mahpusa çıplak arama dayatıldığı, duruma itiraz eden mahpusa orantısız güç kullanıldığı,
  • Aramalarını haftada bir-iki defa gibi bir sıklıkta olduğu, yapılan aramalarda koğuşların dağıtıldığı, bu aramalar esnasında idare tarafından verilen kitaplara dahi el konulduğunu,
  • Ağır hasta mahpuslardan yalnızca kalp rahatsızlığı olan hastalara karşı titiz davranıldığı, ancak diğer hasta mahpuslara karşı yükümlülüklerin yerine getirilmediği, diş hastalığı olan mahpusların revire veya hastaneye sevk edilmedikleri, tedavilerinin sağlanmadığı,
  • Revir ve Hapishane kampüsü içinde bulunan Semt Polikliniğinde kelepçeli muayene dayatıldığı,
  • Her türlü Kürtçe yayınların, muhalif ve demokratik yayınların yasak olduğu, Türkiye genelinde yasak olmayan bazı yayınların ve kitapların hapishane idaresi tarafında keyfi olarak yasaklandığı,
  • Yeni Yaşam, Evrensel vb muhalif gazetelerin hapishaneye getirilmediği,
  • Muhalif yayın yapan TV kanallarının yasak olduğunu,
  • Mektupların ve kargoların zamanında verilmediğini, iç posta olarak gönderilen mektupların 2-3 ay sonra ulaştığı, pulla göndermiş oldukları mektup ve kargoların yerine ulaşılmadıklarını düşündükleri,
  • Açık görüşlerin 45 dakika ile sınırlandırıldığı, telefon görüşlerin haftada bir defa, 10 dakika olduğu, telefonların bozuk olduğu ve tamir etmek için bir çalışmanın olmadığı, görüntülü aramanın olmadığı,
  • Açık görüşlerde, mahpusların kendi görüşçüsü olmayan diğer tanıdık ailelere selam verdiklerinde haklarında disiplin soruşturmaları başlatıldığı,
  • Haftada iki saat spor yapıldığını, sohbet, kurs, atölye vb kültürel faaliyetlerin olmadığı,
  • Birçok mahpusa keyfi gerekçelerle disiplin soruşturması açıldığı, en son yapılan aramada eşyalarının dağıtılmasına ve parçalanmasına tepki gösteren mahpusun önce süngerli odaya alındığı, ardından hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı,
  • Koğuşlarda 1 ve 3 kişi olarak kaldıklarını, hem hücrelerin hem de koğuşların fiziki koşulları itibariyle ve hijyenik açıdan kötü oldukları, özellikle hücrelerin hareket alanlarının çok dar olduğu,
  • Havalandırma saatlerinde son bir haftaya kadar herhangi bir sıkıntının olmadığını, ancak son bir haftadır kapıların geç açılıp erken kapatıldığı, havalandırmaların üstü kısımlarının tellerle kaplı olduğu, kameraların olduğu,
  • Kantin eşyalarının talep edilen ihtiyaçlar ve çeşitlilik açısından yetersiz oldukları, fiyatların fahiş olduğu,
  • Yemeklerde kullanılan yağ ve salçadan dolayı mahpusların çoğunda mide ağrılarının oluştuğu,
  • Gerekçesiz bir şekilde sürekli olarak sürgünlerin olduğunu, en son Ozan Ege adlı mahpusun sürgün edildiği,
  • Mahpusların talepleri doğrultusunda oda değişimlerin olmadığı,
  • Su kotası uygulandığını, su kotasından dolayı kişisel temizlik ve oda temizliğini iyi yapamadıkları, çeşme suyunun temizlik veya içmek için kullanılamayacak derecede temiz olmadığını, su depolarını temizlenmediğini, bu nedenle mahpusların çeşitlik enfeksiyon hastalıkları geçirdiği,

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

 

5-VAN YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslardan M.S.Ç. ve R.B. ile gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • İnfaz koruma memurlarının, mahpusların telefon görüşlerinde gürültü çıkarma, gece yarısında kalorifer peteklerine vurarak ses çıkarma, ıslık çalma, yüksek sesle konuşma ve yüksek sesle şarkı söyleme gibi kötü muamele ve psikolojik baskı niteliğinde davranışlarda bulundukları
  • Çıplak arama yapıldığı, bu muameleye itiraz edildiğinde çıplak arama yapılmadığı, ancak yeni gelen mahpuslara ağız içi aramanın uygulandığı,
  • Ayda iki defa şeklinde, kimi zaman odalar dağıtılarak, yataklar yırtılarak, kimi zaman da usulüne uygun oda aramalarının yapıldığı, bu durumun aramayı yapan infaz koruma memurunun tavrına göre değişiklik gösterdiği,
  • Ferhat ÖZER adlı mahpusun ellerinde cilt hastalığı bulunduğu, 2 yıl süredir hapishane revirinde ilaçla tedavi edildiği, ancak tedavinin sonuç vermediği, mahpusun tam teşekküllü bir hastanede cildiye bölümüne sevki talebinin idare tarafından kabul edilmediği,
  • 9 yıldır tutuklu bulunan Seyfettin DEMHAT adlı mahpusun kas erimesi hastalığının olduğu, her gün iğne tedavisi gördüğü, hapishane şartlarında tedavisinin zor olduğu,
  • 14 yıldır tutuklu bulunan Ömer KAYA adlı mahpusun kalp hastası olduğu, birkaç kez kalp krizi sebebiyle acile kaldırıldığı, hapishane şartlarında tedavisinin zor olduğu,
  • Hastaneye sevklerin 8 kişilik ve tekli ring araçlar ile yapıldığı, genel olarak kelepçeli muayene uygulaması olmasa da kimi tutsaklara bu muamelenin dayatıldığı, Muhammed Salih ÇİÇEK adlı mahpusun kelepçeli muayene uygulamasını kabul etmediğinden tedavi olmadan cezaevine geri getirildiği,
  •  Revire gitme taleplerine ilişkin 3 haftada sonuç alındığı, hastane sevklerinin uzun bir zaman aldığı, çoğu kez talepten 4 aydan sonra sevkin sağlandığı, idarenin bu durumun gerekçesi olarak mahpus sayısının yoğunluğu sebebini sunduğu,
  • Rakip BABUR adlı mahpusun diş ve ağız hastalığı tedavisi için revir tarafından hastaneye sevki yapılmasına rağmen 1 yılı aşkın süredir hastaneye sevkinin yapılmadığı, sevk yapılmamasının gerekçesi olarak ön tedavinin hastanede yapılabileceğinin kendisine iletildiği,
  • Mahpusların duruşmalara SEGBİS vasıtasıyla katıldıkları,
  • Yeni Yaşam, Evrensel ve Karar gibi muhalif gazetelerin hapishaneye getirilmediği,
  • Halk TV, Tele1, KRT ve Artı TV gibi muhalif kanallara erişimin engellendiği,
  • Yasaklı olmamasına rağmen bazı kitapların mahpuslara verilmediği, Berzan GÜNEŞ adlı mahpusun yazdığı kitabın okuma komisyonundan geçerek basımı yapılmasına rağmen cezaevine gönderilen kitabın “örgüt propagandası” yapıldığı gerekçesiyle verilmediği,
  • Maddi durumu olmayan mahpusların aileleri tarafından gönderilen eşyaların kantinde satıldığı gerekçesiyle mahpuslara verilmediği, kargoların geç verildiği çoğu zaman bir ayı geçtiği,
  • Telefon görüşünde hastaneye sevklerde kemer, saat takılmasına izin verilmediği
  • Açık görüşün 1 saat ile sınırlandırıldığı,
  • Haftada bir gün spor ve sohbetin yapıldığı, fakat atölye ve kurs gibi kültürel faaliyetlerin olmadığı, buna yönelik taleplerin sürüncemede bırakıldığı, sadece kuran kursunun olduğu,
  • C-14 nolu koğuşun spor ve sohbete de çıkmadığı, bütün koğuşlardan izole edildiği, idare tarafından aynı suçtan yatmayan, adli veya farklı örgütlerden yatan kişilerin kalan kişilerle birlikte bu aktivitelerin yapılabileceğini iletildiği, bu grupların farklı siyasi görüşlerde olması nedeniyle birlikte spora çıkmasının sağlıklı olmayacağının mahpuslarca idareye iletildiği, ancak idarenin bu duruma sessiz kaldığı, bu koğuşta bulunan kişilerin aynı grupta yer alan kişilerle aktivitelere katılma taleplerinin reddedilmesinden dolayı bu mahpuslara yönelik tecritin devam ettiği, Orhan KAPLAN adlı mahpusun bu durumu dile getirmesinden dolayı sürgün edildiği,
  • Turan TAYFUR adlı mahpusa sohbet esnasında başka bir koğuşta bulunan mahpusla pencereden konuştuğu gerekçesiyle 3 hafta spora ve sohbete çıkarılmama cezası verildiği, mahpusun defalarca yazılı bir karar istemesine rağmen kendisine yazılı bir kararın tebliğ edilmediği, bu duruma yönelik bir tutanağın olmadığını düşündükleri,
  • Koğuşların yeterince ısıtılmadığı,
  • Kantin fiyatlarının yüksek olduğu, bu durumdan bütün mahpusların etkilendiği, kırtasiye ürünlerinin çeşitliliğinin olmadığı, tek çeşit kalemin olduğu,  fosforlu kalem, metod defter gibi ürünlerin olmadığı,
  • Yemeklerin az verildiği ve besin değerinin düşük olduğu
  • Oda değişikliği taleplerinin cevapsız bırakıldığı,
  • Ali ERTUNÇ adlı mahpusun infaz süresini tamamladığı, ancak kurul tarafından keyfi gerekçelerle 6 ay süre ile infaz süresinin uzatıldığı, 
  • Engin UYSAL adlı mahpusun infaz süresini tamamladığı, ancak kurul tarafından keyfi gerekçelerle 6 ay süre ile infaz süresinin uzatıldığı,
  • Hakan BİLEKÇİ adlı mahpusun infaz süresini tamamladığı, ancak kurul tarafından 4. Defa olmak üzere keyfi gerekçelerle 6 ay süre ile infaz süresinin uzatıldığı,
  • Aynı zamanda kalp hastası olan Mehmet ÇENGEL adlı mahpusun 30 yıllık infaz süresini tamamlamasına rağmen tahliye edilmesi için İdare ve Gözlem Kuruluna çıkarılmadığı, infazının keyfi nedenlerle uzatıldığı,

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

 

6-VAN T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslardan F.A ile gerçekleştirilen görüşmede;

  • Telefon görüşmelerinin haftada 2 kez, 10'ar dk olduğu ve bunun az olduğunu, kapalı görüşlerin ve açık görüşlerin 1 saat ile sınırlandığı,
  • Yeni Yaşam, Evrensel vb. gazetelerin idare tarafından getirilmemesi nedeniyle gazete talep etmedikleri, Kürtçe yayınların olmadığı, kitap kotası uygulandığı,
  • Spor faaliyetlerinin olmadığı, kültürel faaliyet olarak haftada bir gün bağlama kursu olduğu,
  • Her hafta oda aramalarının yapıldığı, aramaların ve mahpuslarla görüşmelerin kameralar ile yapıldığı, aramalar esnasında kantinden talep edilerek alınmış eşyalara fazla olduğu gerekçesiyle el konulduğu,
  • Kantin fiyatların yüksek olduğu, bazen katinden istedikleri eşyaların stoklarda olmadığı gerekçesiyle sağlanamadığı veya geç sağlandığı,
  • İdare tarafından kadın pedlerinin 2 aydır ücretsiz olarak sağlandığı, ancak kalitesini iyi olmadığı,
  • Hastane sevkleri esnasında tekli ring ile ve kelepçeli olarak sevk sağlandığı, bazen muayene esnasında kelepçenin çıkarılmadığı,
  • Mahkeme sevklerinin yapılmadığı, duruşmalara SEGBİS vasıtası ile katılım sağlandığı,
  • Su kotasının uygulandığı, su kotasının az olduğu, bu kotadan dolayı kişisel ve oda temizliğinin tam olarak yapılamadığı, buna bağlı olarak elektrik faturaların yüksek geldiği,
  • Sürgün/sevk gelen mahpuslara çıplak arama yapıldığı, çök-kalk-ıkın şeklinde talimatlarla arama yapıldığı,
  • Y.A. İsimli mahpusun depresyon, kas sendromu hastalığı ve işitme kaybının olduğu, hapishane şartlarında tedavisinin zor olduğu,

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

7- AHLAT T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslardan A.T ve V.Ö ile yapılan görüşmelerde

  • Diş hastalığı olan mahpusların revire veya hastaneye sevk edilmedikleri, tedavilerinin sağlanmadığı,
  • Koğuş aramalarının 2 haftada bir yapıldığı ve arama esnasında infaz koruma memurları tarafından mahpusların askeri nizama çekilmeye çalışıldığı, üm koğuş ve eşyaların dağıtıldığı,
  • Hapishane kantininin mahpusların tüm ihtiyaçlarının gidermede yetersiz olduğu, iç çamaşırı vb. ürünlerin olmadığı bu konuda mahpusların sıkıntı yaşadığı,
  • İç mektupların 1 ay gibi çok uzun süreden sonra ulaşıldığı,
  • Mahpuslara gelen kitapların verilmediği, mahpuslar tarafından bu konuya itiraz edildiğinde de idare gerekçe olarak hapishane kütüphanesinin olduğunu o yüzden kitapların verilmediğini söylendiği aynı şekilde Kürtçe hiçbir yayına izin verilmediği,
  • Mahpusların görüşlere, telefon görüşmesine yada revire dahi götürüldüğünde duvar dibinde ve askeri nizamda yürütülmeye zorlandığı, bu duruma mahpusların itiraz etmesi durumunda da tutanak tutulup disiplin cezası verildiği,
  • Mahmud Abdurrezzak El İrfan Ahmet adlı mahpusun infaz süresini tamamladığı, ancak kurul tarafından keyfi gerekçelerle 9 ay süre ile infaz süresinin uzatıldığı, 
  • Fikri TUĞLUK adlı mahpusun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının ve kanser hastası olduğu, tedavisini hapishane koşullarında yeterli olmadığı bu yüzden de infaz erteleme talebinde bulunduğu, Adli tıptan rapor beklediği ancak henüz rapor sonucunun ulaşmadığı,
  • Nazım ÇAĞLAK adlı mahpusun kap hastası olduğu ancak hapishane koşullarının sağlanmadığı,

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

  • E-YAŞANAN HAK İHLALLERİNE DAİR YASAL DEĞERLENDİRMELER

1-İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE YASAĞI

            İnsan hakları Avrupa Sözleşmesinin 3.maddesinde ‘‘Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı yahut onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulamaz ’’denilerek işkence ve sair kötü muameleyi kısa ve öz biçimde yasaklamış, işkence ve sair kötü muamele yasağının kapsamını 1984 tarihli Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ndeki tanımın ışığında İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi içtihatlarıyla belirlemiştir. İHAS’nin 3.maddesi yukarıda da belirttiğimiz üzere, işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve ceza kavramlarına yer vermiştir. İşkence yasağı, insanlık dışı ve küçük düşürücü muameleleri de kapsayan üst kavramdır. İHAM, İHAS 3.madde kapsamındaki işkence, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele şeklindeki hareketlerin düzey, yoğunluk, ağırlık ve etkilerine dair farkları gözeterek bu muameleleri birbirinden ayırmaktadır.

            İHAM’ a göre bir eylemin ağırlık düzeyi itibarıyla 3. maddenin kapsamına girebilmesi için muamelenin; süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ve bazı durumlarda, mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi olayın içinde yer alan tüm koşullar değerlendirilir. Eylemin amacının mağduru aşağılamak ya da küçük düşürmek olup olmadığı sorusu göz önüne alınması gereken bir unsur olsa dahi böyle bir amacın yokluğu 3. madde ihlalinin kesin olarak bulunmayacağı anlamına gelmemektedir. Bir bireyi utandıran ya da küçük düşüren, onun insanlık onuruna saygı göstermeyen ya da saygıyı azaltan ya da bireyin ruhsal ve fiziksel direncini kıracak şekilde korku, ıstırap ya da aşağılık duygusu uyandıran muamele 3. madde anlamında kötü muamele olarak değerlendirilmektedir. Aynı zamanda İHAM; Sözleşmenin 3. Maddesi kapsamında işkence dışındaki diğer kötü muamele uygulamalarında “insanlık dışı, onur kırıcı ve aşağılayıcı” terimlerini kullanmaktadır. Kararlarda kötü muamelenin 3.Madde ihlaline yol açması için “fiziksel yaralamaya ya da yoğun bir fiziksel veya ruhsal acı veya ıstıraba sebebiyet vermiş olması” ya da “küçük düşürme veya ıstırabın, meşru bir muamele veya cezada zorunlu olarak bulunan küçük düşürme veya ıstırap düzeyinin ötesine geçmesi gerektiği” açıklanmaktadır.

            5275 Sayılı Kanunun “Hapis cezasının infazında gözetilecek ilkeler” başlıklı 6. Maddesinin 1.Fıkrasının b bendinde “Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin düzenli bir yaşam sürdürmeleri sağlanır. Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir.” Denilmek suretiyle mahpusların hapishanede tutulma koşullarının insan onuru ile bağdaşacak koşullar altında olması gerektiği düzenlenmiştir.

            Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararında özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan herkesin cezalandırılmalarına veya tutuklanmalarına hükmedilen kararla yasal olarak ellerinden alınmayan tüm haklara sahip olmaya devam ettiği, bu nedenle özgürlüğünden yoksun bırakılmış herkese insan haklarına saygı çerçevesinde davranılması gerektiği belirtilmiştir. Bununla birlikte mahpuslara sağlanan barınma ve özellikle uyku koşulları insan onuruyla ve mümkün olduğunca özel hayatın gizliliğiyle bağdaşması gerektiği, iklim koşulları ve özellikle metrekaresi, havanın küp hacmi, aydınlatma, ısıtma ve havalandırma açısından sağlık ve hijyenin gereklerine uygun olması gerektiği vurgulanmıştır. İHAM içtihatlarında da devletin bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorunda olduğu ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntemin, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmaması gerektiği vurgulanmaktadır. Şunu da hatırlatmak gerekir ki işkence suçu doğrudan soruşturulacak ve kovuşturulacak suçlardan olduğundan işkence suçunu işleyen memur ve diğer kamu görevlilerinin soruşturulması için izin alınmasına gerek olmayacaktır. Ayrıca belirmek gerekir ki TCK m.94/6 uyarınca işkence suçu zamanaşımına uğramamaktadır.

            Mahkûmlara Uygulanacak Muameleye İlişkin Standart Asgari Kurallar (1955), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2006/2 sayılı Avrupa Hapishane Kuralları, AİHS ve ulusal mevzuatımız mahpusların tutulma koşullarının insan haklarına uygun şekilde gerçekleşmesi gerektiğini düzenlemektedir.

            Ziyaret gerçekleştirilen birçok hapishanede mahpuslar tarafından koğuşlarda yapılan aramaların arama amacı dışına taştığı, tüm eşyaların dağıtıldığı, aramaların neye istinaden gerçekleştirildiğinin bilinmediği beyan edilmiştir. Sürgünler ve sevkler esnasında çıplak arama yapıldığı, insan onuruyla bağdaşmayan yöntemlerle üst araması gerçekleştirildiği, çıplak arama uygulamasının hukuka aykırı olması nedeniyle itiraz eden mahpuslara karşı orantısız güç kullanıldığı anlaşılmaktadır. Yine mahpuslar, hastane sevkleriyle ilgili sorunlar yaşadıklarını, gidiş gelişlerde ağızlarına kadar olacak şekilde, insan onuruna aykırı şekilde arandıkları, kelepçeli muayene dayatıldığı için hastane sevklerini mümkün oldukça isteyemediklerini beyan etmişlerdir. Bu tutumlar işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden uygulamalardır.

            İşkence ve kötü muamele kapsamında bulunan tecrit uygulamalarının, hapishanelerde keyfi kısıtlamalarla çeşitli boyutlar ile yayılmakta olduğu tespit edilmiştir. Ceza infaz kurumlarında kötü muamele olarak kabul edilecek hususlar farklı şekillerde tezahür edebilir. Bu bağlamda tek kişilik bir odada tutulmaya ilişkin koşullar kötü muamele yasağı kapsamında gerçek bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Söz konusu tecrit uygulaması niteliğinden kaynaklanan ve özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesini daha ağır bir dereceye ulaştırmaktadır. Ziyaret gerçekleştirilen bir çok hapishaneden mahpusların tekli hücrelerde tutuldukları, mahpuslar arasında sohbet etme imkanının olmadığı, bir çok hapishanede ise sosyal ve kültürel aktiviteler engellenerek mahpusların psikolojik iyilik hallerinin engellendiği tespit edilmiştir. Bu tutumların işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden uygulamalardır.

 

2-SAĞLIĞA ERİŞİM HAKKINA DAİR TEMEL İLKE VE DÜZENLEMELER

            Dünya Sağlık Örgütü Anayasası sağlık tanımı çerçevesinde Sağlık hakkı bireylerin fiziksel, ruhsal, sosyal iyilik halinin sağlanması için sahip oldukları hakları içerir. Sağlık hakkı yaşam hakkının tamamlayıcısıdır ve sağlıklı olmak yaşam hakkının temel koşuludur.

            Mahpusların Islahında Temel İlkeler- Mandela Kuralları (Kural 22-26), Tıbbi Etik İlkeler (md.1), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararı (md. 40.3) gereği cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler, yasal statülerine bakılmaksızın, aynı kalite ve standartta, ülke genelinde mevcut, kapatılmamış olan kişilere sağlanan tıbbi bakıma eşit erişim hakkına sahiptir. İHAM’e göre, bir mahpusun ihtiyaç duyduğu tıbbi yardıma ulaşımını engelleyen eksiklikler İHAS’ın yaşam hakkınını düzenleyen 2. maddesinin ihlaline, gerekliliği tespit edilen tedavinin sağlanmaması ve ölümcül hastalığa yakalanmış kişiler veya sağlık durumu sürekli şekilde cezaevi koşulları ile uyumsuz hale gelmiş kişilerin alıkonulmaya devam etmesini ise işkence ve kötü muamale yasağını düzenleyen 3. maddesinin ihlaline sebep olmaktadır. Yine İHAM’nin yerleşik içtihatlarına göre; “Devlet bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorundadır ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntem, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmamalıdır.” Hapishanede bulunan tutuklu ve hükümlüleri de kapsayacak şekilde sağlık hakkı, 1955 tarihli “BM Mahpuslara Uygulanacak Asgari Standartlar”, 1982 tarihli “BM Tıbbi Etik İlkeler”, 1988 tarihli “BM Herhangi Biçimde Alıkonulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunması için İlkeler Manzumesi”, 1990 tarihli “Mahpusların Islahı için Temel İlkeler” ve 1990 tarihli “Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmış Çocukların Korunmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Kuralları” ile tanımlanmıştır.

            Hapishanelerde yüzlercesi ağır, binlerce hasta mahpus bulunmaktadır. Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Sözleşme hükümleri bu denli açık olmasına rağmen, sözleşme hükümlerine uyulmamakta ve hasta mahpusların Sağlık Hakları sistematik bir biçimde ihlal edilmektedir. Hapishane koşullarında kalamayacak kadar ağır hasta olan mahpusların hapishanede tutulmaya devam edilmesi ulusal mevzuata ve uluslar arası sözleşmelere aykırı olduğu ve tıbbi tedaviye ulaşma imkanı kısıtlandığından yaşam hakkının açık ihlali olduğu açıktır. Bununla birlikte hapishane koşullarında hastaneye sevk işlemlerinin yapılmaması, geç yapılması, yapılmasına onur kırıcı uygulamalar (ağız içi araması, kelepçeli muayene vb) ile engel olunması, özellikle diş ve ağız sağlığı tedavisine ulaşımın birçok hapishanede mümkün olmaması yaşam hakkının kapsamında bulunan sağlık hakkına erişimin açık ihlali olduğu vurgulanmaktadır.

3-İFADE VE HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜ

            Haberleşme özgürlüğüne yapılan müdahaleler, Anayasa madde 13’te düzenlenen “demokratik bir toplumda gerekli” görülmeli ve “ölçülülük ilkesi” ne uygun olmalıdır. Ceza infaz kurumlarına gelen veya bu kurumlardan gönderilen yazışmalara yapılan müdahalelere gerekçe yapılabilecek makul nedenlerin, somut olayın tüm koşulları çerçevesinde objektif bir gözlemciyi haberleşme hakkının kötüye kullanıldığına ikna edebilecek nitelikte olaya özgü olgu ve bilgilerle gerekçelendirilmesi gerekmektedir. Mahpusların mektuplarının geciktirilmesi, sakıncalı diye gerekçesiz bir şekilde mektupların bir kısmının ya da tamamının çizilmesi haberleşme özgürlüğü ihlalidir.(AYM, 10.03.2020 tarih ve B.No: 2017/20669)

            Kürtçe yazılan ya da Kürtçe gönderilen mektupların verilmemesi veya çeviri sebebiyle aylarca mahpuslara verilmemesi de haberleşme özgürlüğünün ihlalidir. Kaldı ki mektup konusunda sadece Kürtçe yazılan mektuplar için değil tüm mektupların mahpusların eline geç ulaşması söz konusudur. Haberleşme özgürlüğünün içinde zamanında bilgi ve habere erişim hakkı da dahildir. Hapishane idaresi mektupları zamanında teslim etmek ile yükümlüdür. Belirsiz ve tanımsız bir süre ile sınırsız hak ve yetkiye sahip değildir.

            Mahpusların beyanlarına göre gazete, kitap, gibi yayınlardan faydalanmaları engellenmektedir. Ceza İnfaz Kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlülerin yayınlardan yararlanmasına ilişkin esaslar 5275 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri de gözetilerek Anayasa Mahkemesi tarafından şu şekilde belirlenmiştir:

“1-Mahpus ceza infaz kurumlarında bulunan emanet hesabına yatırılan paradan karşılanması koşuluyla herhangi bir yayının kurumca satın alınarak kendisine verilmesini isteyebilir.

2-Resmi kurumlar, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile Cumhurbaşkanı tarafından vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler tarafından çıkarılan gazete, kitap basılı yayınlar mahkemelerce yasaklanmamış olması koşulu ile mahpusa ücretsiz olarak ve serbestçe verilir.

3-Mahpus kurum kütüphanesinden serbestçe yararlanma imkânına sahiptir.

4-Mahpus mensup olduğu dinin bayram günlerinde, yılbaşında ve nüfus kaydında belirtilen doğum günlerinde dışarıdan kargoyla gönderilen ya da ziyaretçileri tarafından hediye olarak gönderilen kitapları kabul etme hakkına sahiptir.

5-Eğitim ve öğretimine devam eden mahpusun ders kitapları herhangi bir engelleme olmadan kendisine verilir.”

            Bu sebeple mahpuslara yasaklanmamış, birçok yayınevi, bayii ve kitapçıda satılan, resmi abonelik yaptırılan gazete ve basılı yayınların verilmemesi, radyo ve tv imkanlarından faydalandırılmamaları ifade ve haber alma özgürlüğünün ihlalidir. Her ne kadar 14.04.2020 tarihinde 5275 sayılı Kanun mad.62/4 kapsamında değişiklik yapılmış olsa ve Basın İlân Kurumu aracılığıyla resmi ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan gazeteler ceza infaz kurumuna kabul edilmez denilse de mevzuat düzenlemesinin de ifade özgürlüğünü ihlal etmesi kabul edilemez. Kaldı ki Evrensel ve Birgün gazetelerinin Basın İlan Kurumu’na resmi ilan ve yayınlama hakkı bulunmasına rağmen bunların da hapishanede verilmesinin geciktirilmesi ya da verilmemesi açıkça ifade özgürlüğünün ihlalidir. Yine kitap sınırlaması (kitap bulundurma sayısı) hak ihlaline sebep olmaktadır. OHAL sebebiyle başlayan ve pandemi ile devam eden tecrit altındaki mahpusların durumunu bu tip uygulamalar daha da ağırlaştırmaktadır.

 

4- ÖZEL HAYATA VE AİLE HAYATINA SAYGI HAKKI İHLALİ

            Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Avrupa Cezaevleri Kuralları Başlıklı (87) 3 No’lu Tavsiye Kararı’nda ‘Tutukluların Dağıtılması’ başlığı altında düzenlenen 7. Maddede “Tutukluların tutukevine dağıtılmasında, onların özellikle hukuki ve yasal durumları (sanık ya da hükümlü, ilk mahkumiyeti, kısa ya da uzun süreli olup olmadığı gibi), fiziksel durumları (genç, yetişkin, normal, hasta ya da akıl hastası ya da anormal) cinsiyetleri ve yaşları; hükümlüler söz konusu ise onlara uygulanacak davranışların özellikleri dikkate alınır.” denilmektedir. 17.09.2019 tarihli Avşar ve Tekin v. Türkiye kararına göre başvurucuların ailelerinden uzakta uzun süre hapsedilmeleri ve aile ilişkilerine etkisi; aile hayatına bu müdahalenin, sağlanması istenen meşru hedef ile ölçülü olmaması sebebiyle demokratik toplumun gerekliliklerine uymayan bir tedbir olduğu görüşüne varılmıştır. Buna rağmen mahpusların ailelerine yakın yerlere nakil talepleri ve oda değişimi talepleri reddedilmektedir. Açık yargı kararlarına rağmen uygulamada halen hak ihlaline sebep olunması hukuka aykırıdır. Öte yandan hapishane koridorları dışında ayrıca odalarda kamera konulması mahpusların yaşam alanlarına açık müdahale olduğu ve mahremiyetlerine müdahale olduğu açıktır. İnfaz kanununda aile ile yapılacak açık görüşlerin en fazla 1,5 saat olması öngörülürken hapishane idarelerinin bunu bazı hapishanelerde sadece 45 dakika ile sınırlı tutmaları hukuksuz olup söz konusu takdir yetkisinin kötüye kullanıldığını göstermektedir. Bu da özel yaşam ve aile hayatına saygı hakkının ihlali anlamına gelmektedir.

 

5-KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİ HAKKI

            01.01.2021 tarihinde yürürlüğe giren “Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” ile birlikte denetimli serbestlik, koşullu salıverilme gibi mahpus lehine olan uygulamalarda iyi halin belirlenmesi için bir takım yeni kriterler getirilmiştir. Bunun başında ise mahpusun “işlediği suçtan dolayı pişmanlık duyması” kriteridir.

            Bilindiği üzere Pişmanlık; içe dönük ve kişinin vicdanı ile ilgili olan duygusal bir tepkime halidir. Kişinin pişmanlık beyanının samimiyeti tam anlamıyla ölçülebilmesi mümkün değildir. Pişmanlık kriteri dışında infazın tüm aşamalarında, mahpusun hapishanelerin düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı, haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirip getirmediği, toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı, iyileştirme ve eğitim-öğretim programları ile spor ve sosyal faaliyetler, kültür ve sanat programları, aldığı sertifikalar, kitap okuma alışkanlığı, diğer mahpuslar ile hapishane görevlileri ve dışarıyla olan ilişkileri, hapishane kuralları ile hapishane bünyesindeki çalışma kurallarına uyumu ve aldığı disiplin cezalarının dikkate alınacağı düzenlenmiştir. Yine bu kapsamda kurullar mahpuslarla mülakat yapabilecek ve burada sordukları soruların cevabına göre iyi hal değerlendirmesi yapabilecektir. Ancak burada mahpuslara sorulacak soruların denetlenmesine ilişkin herhangi bir mekanizma bulunmamaktadır.

            Görüldüğü üzere hukuka aykırı bu yönetmelikle beraber hapishane idareleri mahpus hakkında ancak ve ancak yargı makamlarının karar verebileceği hallerde yargı makamlarının yetkilerini dahi aşan bir yerde konumlandırılmış ve karar mercii haline getirilmiştir. Bu da hapishane idarelerinin mahpuslara karşı sınırsız yetkiyle donatılarak keyfi kararlar alabileceği anlamına gelmektedir. Son birkaç ayda koşullu salıverilme tarihi geldiği halde haklarına “iyi halli olmadıklarına” yönelik kararlar verilen mahpusların tahliyeleri bu keyfi kararlarla engellenmiştir. İdari Gözlem kurulları kendilerini bir mahkeme yerine koyarak mahpusları ikinci defa yargılamaktadır. Disiplin cezası olmaması ve iyi halli olmasına rağmen sadece siyasi görülerinden dolayı mahpusların tahliyeleri uzatılmaktadır. Mahpuslara Kurul tarafından pişmanlık dayatması yapılmaktadır. Bu durum Kanuna açıkça aykırıdır. Mahpusun zaten yargılaması yapılmış ve söz konusu yargılama sonucunda gerekli olan cezasına hükmedilip infazı da bitmiş olmasına rağmen koşullu salıverilme tarihlerinde bırakılmamaları söz konusu kurulların keyfi ve kötü niyetli olarak hareket ettiklerini göstermektedir. Açıktır ki, hapishane idareleri yeni yönetmelik ile kendilerine verilen yetkileri kötüye kullanmaya başlamıştır. Aynı şekilde hapishane personelinin koğuş sayımı vs yapılırken mahpus odasına girdikten sonra bütün mahpusların odada olduğunu görmelerine rağmen yine de tek sıra ve ayakta sayım işlemini dayatmalarının hukuki zemini olmadığı gibi mahpuslara kötü koşulların dayatılmasına da sebebiyet vermektedir. Bu konuda verilmiş olan bir çok örnek Yargıtay kararı olması ve ilgili yönetmelik ve kanunda da bu yönde bir düzenleme olmasına rağmen hapishane personelinin mahpuslara keyfi olarak ayakta sayımın dayatılması hukuka aykırıdır. Aynı zamanda mahpusların kötü muameleye tabi tutulduğunu da göstermektedir.

 

E-SONUÇ VE TALEP

1- Yasal ve uluslararası mevzuat evrensel hukuk ilkeleri ile birlikte göz önüne alındığında; kurumlarımıza gelen başvurular sonucunda tespit edilen işkence yasağı, sağlık ve tedavi hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, haberleşme özgürlüğü, ifade özgürlüğü ihlallerinin sebebi olan hapishane idaresi ve personeli uygulamalarının ve eylemlerinin sonlandırılması ve idarenin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir.

2- Raporda görüldüğü üzere mahpusların en temel insan hakları dahi askıya alınmış ve mahpuslar üzerindeki tecrit en üst seviyeye çıkarılmıştır.

-Ailelerinden uzak bölgelere sürgün edilen mahpusların aileleri kapalı görüş yapabilmek için uzun seyahatler yapmak durumunda kalmakta, bu durum mahpus ailelerinin oldukça zorlamaktadır. Bu sebeple mahpuslara daha fazla telefon hakkı sağlanmalı ve en azından ziyaretçi listesindeki herkesle telefon ile görüşebilme imkanı sağlanmalıdır.

-Mahpusların hapishane koşullarında sosyalleşebilmesi, infaz sürelerinde sosyal ilişkilerden kopmamaları, bedensel ve ruhsal sağlıkları açısından ortak alan faaliyetleri büyük önem arz etmektedir. Özellikle yüksek güvenlikli hapishanelerde tutulan mahpusların beden ve ruh sağlıkları için uzun süre veya süresiz sosyal yalnızlaştırmaya maruz bırakılmamalıdır. Pandemiyle birlikte sınırlandırılıp daha sonra sınırlandırmalar kısmen gevşetilmiş ise de 6 Şubatta gerçekleşen deprem ile birlikte başlayan süreçte mahpusların ortak alan faaliyetlerinin yaptırılmaması mahpusların içinde bulunduğu tecrit koşullarının ağırlaşmasına neden olmaktadır. AİHM, tamamen duyusal yalıtma ile birlikte bütünüyle sosyal yalıtmanın kişiliği tahrip edeceğini ve güvenlik veya başka gerekçelerle haklı gösterilmeyecek bir insanlık dışı muamele biçimi oluşturacağını belirtmiştir. Bu anlamda özellikle Erzurum Dumlu 1 ve 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Hapishanenin tek kişilik hücre tipi yapısı ve bu hapishanede tutulan ağırlaştırılmış müebbet hükümlü mahpusları dışında diğer mahpusların da tek kişilik hücre tipi odalarda ağırlaştırılmış müebbet hükümlü mahpuslar gibi infazlarının yapılmasının kabulü mümkün değildir.

-Mahpusların dış dünya ile iletişim kurması, toplumdan tamamen kopmadan, meydana gelen gelişmeleri takip edebilmesi için en önemli iletişim araçlarının başında süreli ve süresiz yayınlar gelmektedir. Mahpuslar kitaplar sayesinde birçok konuda kendilerini geliştirirken gazete ve dergiler sayesinde toplumda yaşanan gelişmeleri takip edebilmektedir. Bu durum tecridin mahpuslar üzerindeki etkilerinin bir parça olsun azalmasına neden olmaktadır. Ancak hapishanelerde kitaplara getirilen kısıtlamalar ile dergi ve gazetelere getirilen yasaklamalar nedeniyle mahpuslar ifade özgürlüğü kapsamında bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğü ve haber alma hakkından faydalanamamaktadır. Bu uygulamalara derhal son verilmeli, mahpuslara kitap kotası kaldırılmalı ve mahpusların haberleşme hakları bağlamında yasal olan dergi-gazete ve TV kanallarının mahpuslara verilmesi sağlanmalıdır.

3- Hapishane koşullarında kalamayacak kadar ağır hasta olan mahpusların hapishanede tutulmaya devam edilmesi, tedaviye ulaşmanın önündeki engeller, ulusal mevzuata ve uluslararası sözleşmelere aykırı olup tıbbi tedaviye ulaşma imkanı kısıtlandığından yaşam hakkı ihlaline yol açılmaktadır. Görüşmelerimiz sonucunda tespit edilen sağlığa erişim hakkı ihlallerinin ortadan kaldırılması için Adalet Bakanlığının pozitif yükümlülüklerini yerine getirmeli, cezalarının infazının hapishane koşullarında sürdürülmesinin uygun olmayan mahpuslar yönünden alternatif yollar aranmalı ya da sağlık koşulları nedeniyle cezanın ertelenmesi/geri bırakılması yoluna gidilmesi için gerekli işlemler yapılmalıdır.

4- Hukuka aykırı olan Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” ile hapishane idarelerinin mahpuslara karşı sınırsız yetkiyle donatılarak keyfi kararlar alabileceği uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Yukarıda bahsi geçtiği üzere hapishane idareleri yeni yönetmelik ile kendilerine verilen yetkileri kötüye kullanmaya başladıkları görülmekle bu yönetmeliğin iptali ile hapishane gözlem kurullarının tamamen kaldırılmalı ve ya yetkilerinin kısıtlanmalı ve bu uygulamaya derhal son verilmelidir.

ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ VAN ŞUBESİ HAPİSHANE KOMİSYONU

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ VAN ŞUBESİ HAPİSHANE KOMİSYONU

VAN BAROSU İHM HAPİSHANE KOMİSYONU

VAN TUHAY-DER