Duyurular
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabulünün 73. yılında barış, özgürlük, eşitlik, adalet istiyoruz!, insan hakları öhd
10.12.2021

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabulünün 73. yılında barış, özgürlük, eşitlik, adalet istiyoruz!

Bugün, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilişinin 73. yıldönümü. İkinci Dünya Savaşının hemen ertesinde ve iki büyük savaşın yol açtığı ağır insani yıkımın üzerine, ortak bir değerler istemi oluşturmak amacıyla 1945 yılında, Birleşmiş Milletler ’in kuruluşundan 3 yıl sonra İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin kabulü ve insan haklarının evrenselliği fikri insanlık için büyük bir kazanımdır. Ancak günümüzde hem Birleşmiş Milletler hem de devletler açısından insan hakları kazanımların gerilediği, insan öğesinin değil, maddi değerlerin ve eşitsizliklerin öne çıkarıldığı bir döneme girilmiştir.

Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisi Türkiye’de yaşanan insan hakları krizini derinleştirmiştir. Pandemi koşullarında dahi ekonomiden toplum sağlığına kadar ülkenin tüm meselelerini güvenlik sorunu haline getiren siyasal iktidar, zaten 2015 Nisan-Haziran döneminde çözüm sürecini sonlandırarak Türkiye’yi geri dönülmez bir karanlığın içine sürüklemişti. Katliamlar, suikastlar, askeri operasyonlar, Kürt kentlerine yöneltilen abluka ve sıkıyönetim uygulamaları bunun en açık örnekleri olmuştu.

Sıkıyönetim uygulamaları 2016’dan 2021’e devam ettirildi. Valilikler ve kaymakamlıklar tarafından 24 ilde ve 6 ilçede en kısası 5, en uzunu 30 gün olmak üzere 101 kez tüm eylem ve etkinlikler yasaklandı. Van’da son yasaklama kararlarıyla birlikte tüm eylem ve etkinlikler 21 Kasım 2016 tarihinden bu yana kesintisiz olarak 1850 gündür/5 yıldır halen yasaktır.

Siyasal iktidar her zaman kadınları ve kadın kazanımlarını hedef aldı. 2008 yılında ‘En az üç çocuk’ diye başlayan süreç, 2012’de ‘Her kürtaj bir Uludere’dir’ söylemiyle taçlandırıldı. İş 2014 yılında, kadın ‘erkek- eşitliği fıtrata aykırı’ demeye kadar vardı. Neoliberal istihdam ve emek politikaları da iktidarın kadın ve aile konusundaki siyasal hedefini büyütmesine maddi bir temel sağladı. Yetmedi, İstanbul Sözleşmesi ile toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı koruma mekanizmalarını düzenleyen ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayan yasal düzenlemeler hedef alındı ve İstanbul Sözleşmesi yürürlükten kaldırıldı.

Kolluk kuvvetlerinin işkence ve infazlarına ilişkin cezasızlık politikası 2021 yılında da uygulanmaya devam edildi. Basın ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı verilerine göre 2021 yılının ilk 11 ayında: kolluk güçlerinin, dur ihtarına uyulmadığı gerekçesiyle veya rastgele ateş açması sonucu 9 kişi yaşamını yitirmiş, 23 kişi ise yaralanmıştır. Güvenlik güçlerine ve veya resmi kurumlara ait araçların çarpması sonucu en az 4’ü çocuk 6 kişi yaşamını yitirmiş, 6’sı çocuk 15 kişi ise yaralanmıştır. Mayın ve sahipsiz bomba vb. patlaması sonucu 2’si çocuk 4 kişi yaşamını yitirmiş, 1’i çocuk 5 kişi de yaralanmıştır. Kolluğun doğrudan veya dolaylı olarak malum faili olduğu bu cinayetler aydınlatılmadı ve kolluk cezasızlıkla ödüllendirildi.

Ve Nisan 2011’den beri Suriye’de yaşanan savaştan kaçarak yaşamak için Türkiye’ye sığınan Suriyeli mülteciler; sınır hatlarında vuruldu, işkence gördü, ucuz iş gücü olarak çalıştırıldı, inşaatlarda yaşamlarını yitirdi ve Avrupa Birliği ile Türkiye arasında bir koz olarak görülerek sınır hatlarında çaresizliğe terk edildi.

Türkiye hapishanelerinde kötü muamele ve tecrit uygulamaları arttı. İmralı Hapishanesi’nde 2011 yılından itibaren özel olarak tecrit ve izolasyon politikası uygulandı. Aşırı kalabalık, ısıtılmayan ve havalandırılmayan koğuşlar, gün ışığından yeterince faydalanamama, düzenli tedavi göremeyen hasta mahpuslar, yeterli hekim ve sağlık personelinin bulunmaması, temiz ve sıcak suya yeterince erişememe halen Türkiye hapishanelerinde devam eden sorunlardır. İnsan Hakları Derneği’nin verilerine göre 604’ü ağır olmak üzere toplam 1605 hasta mahpus bulunmaktadır. 2021 yılının ilk 11 ayında; hapishanelerde hastalık, intihar, şiddet, ihmal vb. çeşitli gerekçelerle en az 23 kişi yaşamını yitirmiş 6 mahpus ise yaralanmıştır. Hasta mahpuslar, savcılık, hastane ve Adli Tıp Kurumu arasındaki çelişkili raporlarla ölüme mahkûm edilmekte ve ölüm eşiğine gelmeden tahliye edilmemektedir. Pandemi sonrası daha da kötüleşen koşullarla birlikte hasta mahpuslar hapishaneden tabutla çıkmaktadır. 83 yaşında hasta mahpus Mehmet Emin Özkan ve niceleri ATK raporları ile hapishanelerde ölüme terk edilmiş durumda. Daha dün Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde daha önce işkenceye, cinsel saldırıya uğrayan ve cezalandırma içinde cezalandırma aracı olan F Tipi Hapishanesinde hücrede tutulan Garibe Gezer şüpheli şekilde yaşamını yitirdi, bugün Dünya İnsan Hakları Günü’nde cenazesini alan kişilere ve avukatlara kolluk tarafından fiziksel saldırı ile müdahale edildi.

Türkiye neoliberal ekonomi politikaları ile bugün Türkiye halklarını yoksulluk, işsizlik ve iş cinayetleri ile karşı karşıya bıraktı. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre iş cinayetleri sonucu Türkiye’de 2021 yılının ilk 10 ayında en az 1853 işçi yaşamını yitirdi. Hükümetin neoliberal politikalarının yanı sıra Covid-19 pandemisini etkili bir politika ile yürütememesi bu ekonomik krizi derinleştirdi.

Türkiye’de kişiselleştirilmiş yargılama ve cezalandırılmalarla muhalifler sindirildi. Genel müzakere için ise en önemli araç olan kitle iletişim araçları iktidarla donanmış bir arena haline geldi. Geçmişten günümüze halen yaşanan bu katliamlar, haksızlıklar ve kıyımlar karşısında rasyonel ve ortak geleceğe dönük bir Türkiye tahayyülümüz var. Bizler; her nasılsa sağ kalmayı başarmış olanlar, olan bitene tanıklık etmiş olanlar, kaybettiklerimizin yakınları, onların yanında duran başkaları olarak bugün “İnsan Hakları Günü’nde bu zülüm coğrafyasından tüm dünyaya haykırıyoruz. Yasını tutamadığımız kayıplarımızın, tahrip edilmiş mezarlıklarımızın, suikastların, faili meçhullerin, ‘siyasal davalar’ ile tutsak edilmenin hesabını malum olan, muhtemel olan, meçhul olan tüm faillerimizden yargı önünde soracağız. Özgürlük için Hukukçular Derneği olarak insan hakları mücadelesini yükseltmeye, tüm dünyada barış, özgürlük, eşitlik ve adalet istemeye devam edeceğiz.

 

ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ GENEL MERKEZİ