Duyurular
KARADENİZ BÖLGE HAPİSHANELERİ HAK İHLALLERİ RAPORU (KASIM 2022), karadeniz,hapishane,mahpus,hak ihlali
18.11.2022

KARADENİZ BÖLGE HAPİSHANELERİ HAK İHLALLERİ RAPORU (KASIM 2022)

 

01.11 2022

 

A- GİRİŞ

Farklı tarihlerde, farklı hapishanelerde hak ihlallerine uğrayan mahpusların bizzat, vekilleri veya aileleri tarafından Van Barosu’na, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Van Şubesi’ne ve Tuhayder’e yapılan başvurulara istinaden, Van Barosu Hapishane Komisyonu ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Van Şubesi üyeleri tarafından mahpuslarla görüşmeler gerçekleştirilmiş, gerçekleştirilen bu görüşmeler neticesinde tespit edilen hususlar raporlaştırılmıştır.

 

B-RAPORUN AMACI

Raporun amacı; Hapishanelerde yaşanan Temel hak ve hürriyetlere ilişkin ihlallerin tespiti, yetki ve sorumluluğu olan merci ve kurumların bu ihlallerin sonlandırılmasına yönelik harekete geçmelerini sağlamak, ihlallere ilişkin etkili soruşturma yürütülmesine katkı sağlamak ve kamuoyunun dikkatine sunmaktır.

 

C. YÖNTEM

Bu raporda avukatlar tarafından hapishanelerde gerçekleştirilen ziyaretler dışında mahpusların aileleri ile yapılan telefon görüşmelerinden ve mahpusların avukatlarına gönderdikleri mektup ve fakslardan edinilen bilgiler kullanılmıştır.

Rapor tarihi itibariyle;

-Kalkandere  L Tipi Kapalı Hapishanesi

- Bayburt  M Tipi Kapalı Hapishanesi,

-Beşikdüzü T Tipi  Kapalı Hapishanesi’ne ziyaret gerçekleştirilmiştir.

 

D-HAPİSHANE ZİYARETLERİ, GÖRÜŞMELERDE AKTARILAN HAK İHLALLERİ

1- RİZE KALKANDERE  TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslardan, H.H.Ç, U.S.K, N.T, M.A.S ile gerçekleştirilen görüşmede;

-Hapishanede tutuklu olarak bulunan mahpus Süphan ÇABUK’ un 12.10.2022 Tarihinde hayatını kaybetmesi üzerine ailesinin başvurusu ve basına yansıyan haberlerden sonra 13.10.2022 Tarihinde hapishaneye gidilmiştir. Yapılan ziyarette; Ölen mahpusun koğuş arkadaşları ile saat 09:00-10:00 arası spor yaptığı, daha sonrasında koğuşuna gittiği, koğuşun yanında geçen arkadaşı selam verdiğinde arkadaşı ses almayınca durumu fark edip idareye haber verdiği, idarenin hemen  müdahale ettiği ve doktorun 3-5 dakika içerisinde  hastaya müdahaleye başladığı, 15-20 dakika  içerinde hapishaneye  ambulansın geldiği,  ambulans ile hastanın sevki yapıldığı, ölen eden Süphan ÇABUK’ un kalp hastası olduğu, daha öncesinde Diyarbakır Hapishanelerinde Anjiyo olduğu, genel olarak yapılan kelepçeli muayeneler nedeniyle hasta mahpusların hastaneye gitmelerinde problemlerin yaşandığı belirtilmiştir.

-Hapishane yetkilileri ile yapılan görüşmelerde Süphan ÇABUK ölümüne  dair söyledikleri ile mahpusların söyledikleri benzer olduğu  görülmüştür. 

- Hapishanede  artan masraflarla birlikte mahpuslar beslenmede sorun yaşamaktadırlar. İdare günlük iaşe bedeline göre yemek verdiğinden dolayı yemekler yetersiz olmakla birlikte hastalığı olan mahpusların da bu manada ihtiyaçları karşılanmamaktadır.

-Bahsi geçen hapishanede getirilen mahpuslar ailelerinden binlerce km uzaklıkta bulunmaktalar. Hükümlü veya tutuklu statüsünde yer alan mahpuslar uzaklık nedeniyle aileleri ile kapalı veya açık görüş yapamamaktalar. Mahpuslar bu  tecrit sebebiyle psikolojik şiddete maruz kalmaktalar. Ayrıca mahpusların ailelerine yakın hapishanelere sevk talepleri her defasında maktu gerekçelerle ret edilmektedir.

- Daha öncesinde yapılan raporlama çalışmalarında hasta mahpus Süphan ÇABUK’ un hastalığına değinilmesine rağmen raporların yetkililerce dikkate alınmadığı anlaşılmıştır.

-Kantinden  istenilen tüm malzemelerin de çok pahalı olduğu temin edilememektedir.

-Hapishanedeki yoğunluk ve personel eksiği nedeniyle revir talepleri süresinde veya düzenli olarak karşılanmamaktadır.

-Hükümlü mahpusların şartları oluşmasına rağmen Koşullu Salıverme talepleri hapishaneler bünyesinde kurulan  İdari Gözlem Kurullarının gerekçesiz  ve maktu ibarelerle hazırladıkları raporlarla  ret edilmektedir.

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

2- BAYBURT M TİPİ  KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslardan, N.D ve F.B. ile gerçekleştirilen görüşmelerde;

-İç mektupların veya dışarıya gönderilen ya da dışardan gelen mektuplara el konularak verilmemektedir.

- Mahpusların ailelerine yakın hapishanelere sevk talepleri her defasında maktu gerekçelerle ret edilmektedir.

- Sıklıkla ve rahatsız edilecek şekilde hapishane infaz koruma memurları veya başkaca kolluk tarafından koğuşlar detaylı aranmaktadır. Arama sebepleri mahpuslara bildirilmemektedir.

-Yemeklerin doyurucu olmadığı gibi kantinden istenilen yiyecek ve eşyaların da fahiş fiyatta olduğundan dolayı mahpuslarca alınamadığı,

-Mahpuslara ayakta yani askeri nizamda sayım yapılmak istenmektedir.

-Hapishanede sosyal etkinlikleri ve kurslardan mahpusların yararlanması tamamen engellenmiştir.

- Hapishanedeki yoğunluk ve personel eksiği nedeniyle revir talepleri süresinde veya düzenli olarak karşılanmamaktadır. Ayrıca mahpusların hastane veya revir talepleri sıklıkla ret edilmekle ancak nadir durumlarda mahpuslar bu haktan yararlanmaktadırlar. Z.E., ve N.Ç adlı mahpusların ilerlemiş fıtık hastalığı nedeniyle fizik tedavisine ihtiyaç duymalarına rağmen Hapishane idaresi  bu konuda tüm talepleri ret etmektedir.

--Hükümlü mahpusların şartları oluşmasına rağmen Koşullu Salıverme talepleri hapishaneler bünyesinde kurulan  İdari Gözlem Kurullarının gerekçesiz  ve maktu ibarelerle hazırladıkları raporlarla  ret edilmektedir.

 

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

3- TRABZON BEŞİKDÜZÜ T TİPİ  KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslardan M.Y ve Ş. Ö ile gerçekleştirilen görüşmelerde;

-Mahpusların ortak faaliyetleri tamamen kısıtlanarak odalar arasında sohbet veya ortak spora dair herhangi bir hakka izin verilmemektedir.

-Hapishane girişlerinde Çıplak Arama uygulaması halen devam etmektedir.

- Mahpusların Bakanlık veya başkaca kurumlara gönderdikleri dilekçelere sebepsiz yere hapishane idaresince  el konulmaktadır.  

- Mahpusların oda değişim istemleri gerekçesiz şekilde her defasında ret edilmektedir.

-Mahpuslara Kitap Kotası uygulaması devam etmektedir.

--Hükümlü mahpusların şartları oluşmasına rağmen Koşullu Salıverme talepleri hapishaneler bünyesinde kurulan  İdari Gözlem Kurullarının gerekçesiz  ve maktu ibarelerle hazırladıkları raporlarla  ret edilmektedir.

- Hapishanedeki yoğunluk ve personel eksiği ile hastane sevkinde yer alan kolluğun kelepçeli muayene ısrarı edeniyle revir ve hastane talepleri süresinde veya düzenli olarak karşılanmamaktadır.

-“Yeni yaşam” vb muhalif  gazetelerin mahpuslara verilmediği, hapishanedeki bütün Kürtçe dergilerin oda aramalarında toplatıldığı,

-Yemeklerin doyurucu olmadığı gibi kantinden istenilen yiyecek ve eşyaların da fahiş fiyatta olduğundan dolayı mahpuslarca alınamadığı,

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

E-YAŞANAN HAK İHLALLERİNE DAİR YASAL DEĞERLENDİRMELER

1-YAŞAM HAKKININ KORUNMASI

Uluslararası mevzuatlar devletlerce özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin yaşam hakkı konusunda devletlere pozitif yükümlülükler yüklemiştir. Devletler, özgürlüğünden yoksun bırakılmış kişilerin sağlığa erişim hakkı konusunda özgür bireylerle eşit şartlarda bulunmasını sağlamakla yükümlüdürler ve sözleşmeler Anayasanın 90. Maddesi ile garanti altına alınmışlardır. Birleşmiş Milletler resmi belgesi olan ve üye ülkelerce de kabul edilen İstanbul Protokolünde “tutuklu ve hükümlü konumda da olsa her hastanın kendi doktorunu seçme ve raporlarının bağımsız bilirkişilerce hazırlanmasını isteme hakkı vardır”. Üniversite hastaneleri, eğitim araştırma hastaneleri, tam teşekküllü devlet hastaneleri, hasta mahpusların sağlık durumlarıyla ilgili objektif süreçler yürütüp raporlar hazırlayabilir. AİHM’in Gurban/Türkiye grup kararları uyarınca mahpusların müddetnamelerinde yaşları ve sağlık durumları dikkate alınarak tahliye olabilecekleri uygun bir tarih yer almalıdır; AİHM’in Gülay Çetin – Türkiye kararında belirttiği hususlara uyulmalı, hasta mahpusların tahliye edilmemesinin AİHS’in 3. maddesinin ihlali olduğu hatırda tutulmalıdır; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, hasta mahpusları durumunu yakından ilgilendiren Gülay Çetin/ Türkiye kararında, mahpusların hastalıklarının ilerlemesine yol açan uygulamalar içinde olan devletin AİHS’de işkence yasağını düzenleyen 3. ve ayrımcılık yasağını düzenleyen ve 14. maddelerini ihlal ettiği gerekçesiyle Türkiye’yi mahkûm ettiği unutulmamalıdır. Yukarıda değinilen mevzuat ve AHİM kararları gereği gibi yerine getirilmediğinden dolayı hasta mahpus olan Süphan ÇABUK’ un yaşam hakkı ihlal edilmiştir.

2-İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE YASAĞI

İnsan hakları Avrupa Sözleşmesinin 3.maddesinde ‘‘Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı yahut onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulamaz ’’denilerek işkence ve sair kötü muameleyi kısa ve öz biçimde yasaklamış, işkence ve sair kötü muamele yasağının kapsamını 1984 tarihli Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ndeki tanımın ışığında İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi içtihatlarıyla belirlemiştir. İHAS’nin 3.maddesi yukarıda da belirttiğimiz üzere, işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve ceza kavramlarına yer vermiştir. İşkence yasağı, insanlık dışı ve küçük düşürücü muameleleri de kapsayan üst kavramdır. İHAM, İHAS 3.madde kapsamındaki işkence, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele şeklindeki hareketlerin düzey, yoğunluk, ağırlık ve etkilerine dair farkları gözeterek bu muameleleri birbirinden ayırmaktadır.

İHAM’ a göre bir eylemin ağırlık düzeyi itibarıyla 3. maddenin kapsamına girebilmesi için muamelenin; süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ve bazı durumlarda, mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi olayın içinde yer alan tüm koşullar değerlendirilir. Eylemin amacının mağduru aşağılamak ya da küçük düşürmek olup olmadığı sorusu göz önüne alınması gereken bir unsur olsa dahi böyle bir amacın yokluğu 3. madde ihlalinin kesin olarak bulunmayacağı anlamına gelmemektedir. Bir bireyi utandıran ya da küçük düşüren, onun insanlık onuruna saygı göstermeyen ya da saygıyı azaltan ya da bireyin ruhsal ve fiziksel direncini kıracak şekilde korku, ıstırap ya da aşağılık duygusu uyandıran muamele 3. madde anlamında kötü muamele olarak değerlendirilmektedir. Aynı zamanda İHAM; Sözleşmenin 3. Maddesi kapsamında işkence dışındaki diğer kötü muamele uygulamalarında “insanlık dışı, onur kırıcı ve aşağılayıcı” terimlerini kullanmaktadır. Kararlarda kötü muamelenin 3.Madde ihlaline yol açması için “fiziksel yaralamaya ya da yoğun bir fiziksel veya ruhsal acı veya ıstıraba sebebiyet vermiş olması” ya da “küçük düşürme veya ıstırabın, meşru bir muamele veya cezada zorunlu olarak bulunan küçük düşürme veya ıstırap düzeyinin ötesine geçmesi gerektiği” açıklanmaktadır.

5275 Sayılı Kanunun “Hapis cezasının infazında gözetilecek ilkeler” başlıklı 6. Maddesinin 1.Fıkrasının b bendinde “Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin düzenli bir yaşam sürdürmeleri sağlanır. Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir.” Denilmek suretiyle mahpusların hapishanede tutulma koşullarının insan onuru ile bağdaşacak koşullar altında olması gerektiği düzenlenmiştir.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararında özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan herkesin cezalandırılmalarına veya tutuklanmalarına hükmedilen kararla yasal olarak ellerinden alınmayan tüm haklara sahip olmaya devam ettiği, bu nedenle özgürlüğünden yoksun bırakılmış herkese insan haklarına saygı çerçevesinde davranılması gerektiği belirtilmiştir. Bununla birlikte mahpuslara sağlanan barınma ve özellikle uyku koşulları insan onuruyla ve mümkün olduğunca özel hayatın gizliliğiyle bağdaşması gerektiği, iklim koşulları ve özellikle metrekaresi, havanın küp hacmi, aydınlatma, ısıtma ve havalandırma açısından sağlık ve hijyenin gereklerine uygun olması gerektiği vurgulanmıştır. İHAM içtihatlarında da devletin bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorunda olduğu ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntemin, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmaması gerektiği vurgulanmaktadır. Şunu da hatırlatmak gerekir ki işkence suçu doğrudan soruşturulacak ve kovuşturulacak suçlardan olduğundan işkence suçunu işleyen memur ve diğer kamu görevlilerinin soruşturulması için izin alınmasına gerek olmayacaktır. Ayrıca belirmek gerekir ki TCK m.94/6 uyarınca işkence suçu zamanaşımına uğramamaktadır.

Mahkûmlara Uygulanacak Muameleye İlişkin Standart Asgari Kurallar (1955), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2006/2 sayılı Avrupa Hapishane Kuralları, AİHS ve ulusal mevzuatımız mahpusların tutulma koşullarının insan haklarına uygun şekilde gerçekleşmesi gerektiğini düzenlemektedir.

Ziyaret gerçekleştirilen hapishanelerin bazılarında çıplak arama, bazılarında ayakta sayım dayatmalarının yapıldığı, hastane sevkleri ile ilgili sorunların yaşandığı, tüm mahpusların tutuklu hükümlü ayırt etmeksizin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası infaz rejimi kapsamında uygulamalara tabi tutuldukları, tarafımıza aktarılmış olup, bunların tamamı işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden uygulamalardır.

3-SAĞLIĞA ERİŞİM HAKKINA DAİR TEMEL İLKE VE DÜZENLEMELER

Dünya Sağlık Örgütü Anayasası sağlık tanımı çerçevesinde Sağlık hakkı bireylerin fiziksel, ruhsal, sosyal iyilik halinin sağlanması için sahip oldukları hakları içerir. Sağlık hakkı yaşam hakkının tamamlayıcısıdır ve sağlıklı olmak yaşam hakkının temel koşuludur.

Mahpusların Islahında Temel İlkeler- Mandela Kuralları (Kural 22-26), Tıbbi Etik İlkeler (md.1), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararı (md. 40.3) gereği cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler, yasal statülerine bakılmaksızın, aynı kalite ve standartta, ülke genelinde mevcut, kapatılmamış olan kişilere sağlanan tıbbi bakıma eşit erişim hakkına sahiptir. İHAM’e göre, bir mahpusun ihtiyaç duyduğu tıbbi yardıma ulaşımını engelleyen eksiklikler İHAS’ın yaşam hakkınını düzenleyen 2. maddesinin ihlaline, gerekliliği tespit edilen tedavinin sağlanmaması ve ölümcül hastalığa yakalanmış kişiler veya sağlık durumu sürekli şekilde cezaevi koşulları ile uyumsuz hale gelmiş kişilerin alıkonulmaya devam etmesini ise işkence ve kötü muamale yasağını düzenleyen 3. maddesinin ihlaline sebep olmaktadır. Yine İHAM’nin yerleşik içtihatlarına göre; “Devlet bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorundadır ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntem, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmamalıdır.” Hapishanede bulunan tutuklu ve hükümlüleri de kapsayacak şekilde sağlık hakkı, 1955 tarihli “BM Mahpuslara Uygulanacak Asgari Standartlar”, 1982 tarihli “BM Tıbbi Etik İlkeler”, 1988 tarihli “BM Herhangi Biçimde Alıkonulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunması için İlkeler Manzumesi”, 1990 tarihli “Mahpusların Islahı için Temel İlkeler” ve 1990 tarihli “Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmış Çocukların Korunmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Kuralları” ile tanımlanmıştır.

Hapishanelerde yüzlercesi ağır, binlerce hasta mahpus bulunmaktadır. Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Sözleşme hükümleri bu denli açık olmasına rağmen, sözleşme hükümlerine uyulmamakta ve hasta mahpusların Sağlık Hakları sistematik bir biçimde ihlal edilmektedir. Hapishane koşullarında kalamayacak kadar ağır hasta olan mahpusların hapishanede tutulmaya devam edilmesi ulusal mevzuata ve uluslar arası sözleşmelere aykırı olduğu ve tıbbi tedaviye ulaşma imkanı kısıtlandığından yaşam hakkının açık ihlali olduğu açıktır. Bununla birlikte hapishane koşullarında hastaneye sevk işlemlerinin yapılmaması, yapılmasına onur kırıcı uygulamalar (ağız içi araması, kelepçeli muayene vb) ile engel olunması da yaşam hakkının kapsamında bulunan sağlık hakkına erişimin açık ihlali olduğu vurgulanmaktadır. 

4-İFADE VE HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜ

Haberleşme özgürlüğüne yapılan müdahaleler, Anayasa madde 13’te düzenlenen “demokratik bir toplumda gerekli” görülmeli ve “ölçülülük ilkesi” ne uygun olmalıdır. Ceza infaz kurumlarına gelen veya bu kurumlardan gönderilen yazışmalara yapılan müdahalelere gerekçe yapılabilecek makul nedenlerin, somut olayın tüm koşulları çerçevesinde objektif bir gözlemciyi haberleşme hakkının kötüye kullanıldığına ikna edebilecek nitelikte olaya özgü olgu ve bilgilerle gerekçelendirilmesi gerekmektedir. Mahpusların mektuplarının geciktirilmesi, sakıncalı diye gerekçesiz bir şekilde mektupların bir kısmının ya da tamamının çizilmesi haberleşme özgürlüğü ihlalidir.(AYM, 10.03.2020 tarih ve B.No: 2017/20669)

Haberleşme özgürlüğünün içinde zamanında bilgi ve habere erişim hakkı da dahildir. Hapishane idaresi mektupları zamanında teslim etmek ile yükümlüdür. Belirsiz ve tanımsız bir süre ile sınırsız hak ve yetkiye sahip değildir.

Mahpusların beyanlarına göre Kürtçe gazete, kitap, gibi yayınlardan faydalanmaları engellenmektedir. Ceza İnfaz Kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlülerin yayınlardan yararlanmasına ilişkin esaslar 5275 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri de gözetilerek Anayasa Mahkemesi tarafından şu şekilde belirlenmiştir:

“1-Mahpus ceza infaz kurumlarında bulunan emanet hesabına yatırılan paradan karşılanması koşuluyla herhangi bir yayının kurumca satın alınarak kendisine verilmesini isteyebilir.

2-Resmi kurumlar, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile Cumhurbaşkanı tarafından vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler tarafından çıkarılan gazete, kitap basılı yayınlar mahkemelerce yasaklanmamış olması koşulu ile mahpusa ücretsiz olarak ve serbestçe verilir.

3-Mahpus kurum kütüphanesinden serbestçe yararlanma imkânına sahiptir.

4-Mahpus mensup olduğu dinin bayram günlerinde, yılbaşında ve nüfus kaydında belirtilen doğum günlerinde dışarıdan kargoyla gönderilen ya da ziyaretçileri tarafından hediye olarak gönderilen kitapları kabul etme hakkına sahiptir.

5-Eğitim ve öğretimine devam eden mahpusun ders kitapları herhangi bir engelleme olmadan kendisine verilir.”

Bu sebeple mahpuslara yasaklanmamış, birçok yayınevi, bayii ve kitapçıda satılan, resmi abonelik yaptırılan gazete ve basılı yayınların verilmemesi, radyo ve tv imkanlarından faydalandırılmamaları ifade ve haber alma özgürlüğünün ihlalidir. Her ne kadar 14.04.2020 tarihinde 5275 sayılı Kanun mad.62/4 kapsamında değişiklik yapılmış olsa ve Basın İlân Kurumu aracılığıyla resmi ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan gazeteler ceza infaz kurumuna kabul edilmez denilse de mevzuat düzenlemesinin de ifade özgürlüğünü ihlal etmesi kabul edilemez. Kaldı ki Evrensel ve Birgün gazetelerinin Basın İlan Kurumu’na resmi ilan ve yayınlama hakkı bulunmasına rağmen bunların da hapishanede verilmesinin geciktirilmesi ya da verilmemesi açıkça ifade özgürlüğünün ihlalidir. Yine kitap sınırlaması (kitap bulundurma sayısı) hak ihlaline sebep olmaktadır. OHAL sebebiyle başlayan ve pandemi ile devam eden tecrit altındaki mahpusların durumunu bu tip uygulamalar daha da ağırlaştırmaktadır.

5- ÖZEL HAYATA VE AİLE HAYATINA SAYGI HAKKI İHLALİ

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Avrupa Cezaevleri Kuralları Başlıklı (87) 3 No’lu Tavsiye Kararı’nda ‘Tutukluların Dağıtılması’ başlığı altında düzenlenen 7. Maddede “Tutukluların tutukevine dağıtılmasında, onların özellikle hukuki ve yasal durumları (sanık ya da hükümlü, ilk mahkumiyeti, kısa ya da uzun süreli olup olmadığı gibi), fiziksel durumları (genç, yetişkin, normal, hasta ya da akıl hastası ya da anormal) cinsiyetleri ve yaşları; hükümlüler söz konusu ise onlara uygulanacak davranışların özellikleri dikkate alınır.” denilmektedir. 17.09.2019 tarihli Avşar ve Tekin v. Türkiye kararına göre başvurucuların ailelerinden uzakta uzun süre hapsedilmeleri ve aile ilişkilerine etkisi; aile hayatına bu müdahalenin, sağlanması istenen meşru hedef ile ölçülü olmaması sebebiyle demokratik toplumun gerekliliklerine uymayan bir tedbir olduğu görüşüne varılmıştır. Buna rağmen mahpusların ailelerine yakın yerlere nakil talepleri reddedilmektedir. Açık yargı kararlarına rağmen uygulamada halen hak ihlaline sebep olunması hukuka aykırıdır.

E-SONUÇ VE TALEP

1-Yasal ve uluslararası mevzuat evrensel hukuk ilkeleri ile birlikte göz önüne alındığında; kurumlarımıza gelen başvurular sonucunda tespit edilen yaşam hakkı,  işkence yasağı, sağlık ve tedavi hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, haberleşme özgürlüğü, ifade özgürlüğü ihlallerinin sebebi olan hapishane idaresi ve personeli uygulamalarının ve eylemlerinin sonlandırılması ve idarenin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir. Ayrıca Hapishanelerin ziyaretlerinden sonra düzenlenen raporların hapishane idarisince dikkate alınarak gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.

2-Ailelerinden uzak bölgelere sürgün edilen mahpusların aileleri kapalı görüş yapabilmek için pandemi koşullarında uzun seyahatler yapmak durumunda kalmakta, bu durum mahpus ailelerinin sağlığını da riske atmaktadır. Bu sebeple mahpuslara daha fazla telefon hakkı sağlanmalı ve en azından ziyaretçi listesindeki herkesle telefon ile görüşebilme imkanı sağlanmalıdır.

3-Mahpusların hapishane koşullarında sosyalleşebilmesi, infaz sürelerinde sosyal ilişkilerden kopmamaları, bedensel ve ruhsal sağlıkları açısından ortak alan faaliyetleri büyük önem arz etmektedir.

4-Mahpusların dış dünya ile iletişim kurması, toplumdan tamamen kopmadan, meydana gelen gelişmeleri takip edebilmesi için en önemli iletişim araçlarının başında süreli ve süresiz yayınlar gelmektedir. Mahpuslar kitaplar sayesinde birçok konuda kendilerini geliştirirken gazete ve dergiler sayesinde toplumda yaşanan gelişmeleri takip edebilmektedir. Bu durum tecridin mahpuslar üzerindeki etkilerinin bir parça olsun azalmasına neden olmaktadır. Ancak hapishanelerde kitaplara getirilen kısıtlamalar ile dergi ve gazetelere getirilen yasaklamalar nedeniyle mahpuslar ifade özgürlüğü kapsamında bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğü ve haber alma hakkından faydalanamamaktadır. Bu uygulamalara derhal son verilmeli, mahpuslara kitap kotası kaldırılmalı ve mahpusların haberleşme hakları bağlamında yasal olan dergi-gazete ve TV kanallarının mahpuslara verilmesi sağlanmalıdır.

ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ VAN ŞUBESİ

VAN BAROSU İHM HAPİSHANE KOMİSYONU

VAN TUHAY-DER