Kırşehir S Tipi Kapalı Hapishanesi ve Kırşehir Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanelerden gelen başvurular, S Tipi Kapalı Hapishanesinde 13 Ocak 2025 tarihinden beri devam eden açlık grevleri ve süregelen hak ihlalleri nedeniyle her iki hapishaneye 20.02.2025 tarihinde heyet ziyareti gerçekleştirilmiştir. TUHAD-FED Ankara Temsilciliği, İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi, Çağdaş Hukukçular Derneği Ankara Şubesi, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Ankara Şubesi, Ankara Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu üyeleri ve DEM Parti milletvekilinden oluşan heyet hem mahpuslarla görüşme gerçekleştirmiş hem de sorunlarla ilgili olarak hapishane yönetimleriyle de görüşmeler yapmıştır.
Kırşehir S Tipi Kapalı Hapishanesinde 6 mahpus ile Kırşehir Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesinde de 8 mahpus ile görüşme yapılmıştır. Ayrıca her iki hapishanenin yönetimi ile heyet olarak görüşme gerçekleştirilmiştir.
Kırşehir S Tipi Kapalı Hapishanesi ve Kırşehir Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesinde yaşatılan ihlalleri tespit ederek, ilgili kurum ve yetkilileri bilgilendirerek hak ihlallerinin sonlandırılmasını sağlamak, yaşatılan tüm hak ihlallerinin önlenmesi için etkili soruşturma yürütülmesini talep etmek ve hak ihlalleri konusunda kamuoyunu bilgilendirmek amaçlanmıştır.
Bu raporda avukatlar tarafından hapishanelerde gerçekleştirilen ziyaretler sonucunda mahpusların aktardıkları bilgiler kullanılmıştır.
Ö. B. ile 20.02.2025 tarihinde gerçekleştirilen görüşmede; “Su sorununun ciddi şekilde devam ettiğini, temiz suya erişmenin mümkün olmadığını, var olan suyun paslı ve kireçli olduğunu; 6-8 ayda bir görüşe çıkabildiğini, çıktığı zamanlarda ise ancak 45 dk görüş yapabildiğini; müdür değiştikten sonra cezaevi personelinin mahpuslara olan tutumlarının da olumsuz anlamda değiştiğini; kurs ve atölyelerden faydalanamadıklarını, açılmış olan kursların da “hoca bulunmadığı veya hocaların cezaevine gelmekte zorlandıkları için gelmedikleri” gerekçesiyle işlemediğini, bu konuda mahpusların hapishaneye düzenlenen otobüs seferleri ile ilgili belediyeye yazdıklarını, belediyeden gelen yanıtta “sefer sayısının artırıldığının” bildirildiğini, buna rağmen bir iyileşme görülmediğini; kurs imkanı bulunmadığından kendisinin resim defteri ve kalem istediğini, resim defterinin verildiğini ancak resim kalemlerini vermediklerini ve “kendi imkanlarınızla halledersiniz” dediklerini; özellikle Yozgat’tan sevk olan adli mahpusların kendi aralarında sık sık kavga çıkardıklarını, bu kavgalara gardiyanlar ya kayıtsız kaldığını ya da orantısız biçimde çok sert müdahale ettiklerini, bu konuyla ilgili siyasi mahpusların idare gözlem kuruluna yazdıklarını; idare ile yapmak istedikleri görüşmelerde tavırların kötü olduğundan ve ayakta durmaları diretildiğinden idare ile görüşme yapmak istemediklerini; çoğu mahpusa keyfi soruşturmalar açıldığını, örneğin oda arkadaşının, odasında bulunduğu iddia edilen bir kağıt nedeniyle 1 ay etkinliklerden men cezası aldığını, ancak kağıdın içeriğinde ne yazdığı ile ilgili kendisine bilgi verilmediğini; dönüşümlü olarak açlık grevinde olduklarını, personel ve idarenin açlık grevi ile ilgili tavırlarının umursamaz şekilde olduğunu ve “Açlık grevini ne kadar sürdürebilirsiniz ki?” dediklerini” aktarmıştır.
Y.Ö. ile 20.02.2025 tarihinde gerçekleştirilen görüşmede; “Dosyasının onanması akabinde tekli odaya, birlikte kaldığı arkadaşları ile hiçbir biçimde irtibat kuramadığı bir bloğa götürüldüğünü; adli ve FETÖ hükümlüsü kimselerle yan yana tutulduğunu, bunun çoklukla gerilime sebep olduğunu; yan hücresinde bulunan Volkan adlı mahpusla sohbet ettiği sırada kullandığı ifadelerin diğer yanındaki hücrede tutulan Serkan Akın adlı mahpus tarafından idareye gerçek dışı biçimlerde iletildiğini, bu nedenle kendisine soruşturma açılarak 11 gün disiplin cezası verildiğini; aile görüşlerinin görüşçülerin tek tek ve toplam görüş süresi görüşçü sayısına bölünerek yapıldığını, bu nedenle Diyarbakır’da yerleşik olan ailesine gelmemeleri yönünde telkinde bulunduğunu; FETÖ hükümlüsü ve adli mahpusların havalandırmadan 2 saat yararlandırıldığını ancak kendisinin yalnızca 1 saat havalandırmaya çıkabildiğini; sık sık yapılan aramalarda devamlı olarak el yazılarına ve çalışmalarına el konulduğu, daha öncesinde el konularak incelenen defterine tekrar el konulduğunu, aylardır geri verilmediğini; mektuplarına, suç duyurusu dilekçelerine ve başvurularına idare tarafından el konulduğunu, ısrarla ve yazılı olarak talep etmesine rağmen dilekçelerinin çıkış ve takip numaralarının kendisine verilmediğini, bu hususta suç duyurusunda bulunmasına rağmen bu suç duyurusunun da takip numarasının verilmediğini, neticede artık dilekçe vermeyi bıraktığını; kendisiyle aynı suçtan tutuklu bulunan mahpuslarla bir arada tutulmayı talep ettiğini” aktarmıştır.
V.A. ile 20.02.2025 tarihinde gerçekleştirilen görüşmede; “03.02.2025 tarihinde yapılan avukat görüşünde aktardığı ‘Koğuşların bir anda değiştirilmesi, özellikle bazı özel günlerde bu türden hadiselerin yaşandığı, bu yanıyla idarenin yaklaşımlarının ideolojik olması yeni kurum müdürünün taleplere rağmen kendileriyle hiç görüşme yapmaması, ağız içi arama dayatmasının devam etmesi ve ağır hasta olanlar dışında hiçbir mahpusun hastaneye gidememesi, kurum koşulları nedeniyle intiharların yaşanması, genel olarak adli mahpuslar arasında yaşanan tartışmalara ve fiziki kavgalara infaz koruma memurlarınca kayıtsız kalınması, kendilerince uyarı yapıldığında “öldürsünler birbirlerini” şeklinde söylemlerin olduğu, başka mahpuslarla kalma şeklindeki taleplerinin 1 yılı geçkin süredir kabul görmemesi, özellikle aileleri aynı ilde yaşayan mahpusların aile görüşlerini denk getirmek adına birlikte kalmak istendiği ancak idarece bu talebin örgütsel olarak değerlendirilerek reddedilmesi, spor hakkının süresinin kısaltılması ve öncesinde 3 koğuş olarak çıkarılırken yeni müdürün gelişiyle birlikte 2 koğuş olarak çıkarılmaları, aile görüş süresinin 45 dakikaya düşürülmesi’ sorunlarının artarak devam ettiğini; dilekçe ve başvurularının çıkışlarına dair takip numarası verilmediğini, kendisinin bu durumu telefon görüşmesinde avukatına ilettiğini ve ancak bu görüşmeden bir hafta sonra evrak numarasının kendisine verildiğini; ihlallerin giderek artması ve idare ile herhangi bir görüşme yapılaması nedeniyle 1 ayı geçkin bir süredir devam eden açlık grevi eyleminin ‘7 gün, 1 mahpus şeklinde’ devam ettiğini; psikolojik problemleri ve saldırgan tavırları olan M. D. adlı mahpusun idare tarafından kendilerinin yanına verildiğini, kendilerinin durumu yazılı ve sözlü olarak kurum ve bakanlığa bildirmelerine rağmen mahpusu kendileriyle tutmak konusunda dayatmada bulunulduğunu, M. D. tarafından fiziksel saldırıya uğradığını ancak bu bildirimlere rağmen kendisine soruşturma açıldığını; kurul görüşmelerinde “asker polis öldüğünde mutlu oluyor musun” içerikte provokatif sorular sorulduğunu, bazı kurum personellerinin ideolojik yaklaşımlarının olduğunu; yeni müdürün gelişinden önce odalara tıraş için gelindiğini ancak uzun süredir bu uygulamanın kaldırıldığını, tıraş olamadıklarını; yemeklerin kaynar vaziyette ve plastik kaplara konularak verildiğini, kendilerince çelik karavanalar ile yemeklerin verilmesine dair 1 senedir talepte bulunduklarını ancak hala taleplerinin karşılık bulmadığını, bu durumun sağlık ve hijyen yönünden ciddi sıkıntılara yol açtığını; yemeklerin porsiyonlarını az ve genellikle besin değerinin düşük, erişte ve makarna türünden yemeklerin verildiğini; hastane sevklerinin çok uzun sürdüğünü, randevu bulunamadığını, kurum hekiminin ideolojik ve ayrımcı yaklaşımlarının olduğunu; su probleminin devam ettiğini, suların günün kısıtlı saatlerinde ve çoklukla çamurlu aktığını; adli mahpusların 12 kişi çıkarıldığı spor faaliyetlerine kendilerinin 5 kişi olarak çıkarıldığını; mektup ve posta gönderimlerinin çok pahalı olduğu; H. B., C. İ., E. Y., A. N. ve H. G.’nin koşullu salıverilmelerinin engellendiğini; odalara kabinli telefon konulması uygulamasına henüz teknik sorunlar çözülemediği için geçilemediğini; ağız içi arama dayatması nedeniyle hastaneye gidemediklerinden ciddi sağlık sorunlarının baş gösterdiğini, kendisinin kolesterol hastası olduğunu, ciddi düzeyde unutkanlık başladığı; cezası kesinleşen Y.Ö.’nün kendilerinden uzakta bir hücreye götürüldüğünü ve adli mahpuslarla bir arada kaldığını, kendilerine yakın bir hücreye getirilmesini talep ettikleri; aynı suç tipinden tutuklu bulunan diğer mahpuslarla olabilecek en makul düzeyde yan yana getirilmek, soyut olarak kurum güvenliğiyle gerekçelendirilen keyfi disiplin cezalarına son verilmesi, aile görüşlerinin ailesi aynı bölgede yaşayan mahpuslar için aynı güne verilmesi, tahliyesi engellenen mahpuslara dair yaklaşımdan vazgeçilmesi, ağız içi arama dayatmasına son verilmesi, idare ile yapılan görüşmelerde mahpuslara ayakta ve eller bağlı durmanın dayatılmasından vazgeçilmesi, spor, sohbet, atölye ve kurs faaliyetlerin hakları olan gibi kullandırılması şeklinde taleplerinin olduğunu” aktarmıştır.
N. K. ile 20.02.2025 tarihinde gerçekleştirilen görüşmede; “Hastaneye sevk sırasında kendisine ağız içi araması dayatıldığı için bir yılı aşkın süredir muayene olmadığını, bu uygulama nedeniyle sağlık hizmetlerine erişiminin kısıtlandığını; aile görüşmelerinin 40-45 dakika ile sınırlı olduğunu, bu sürenin çok kısa olduğunu ve mahpusların aileleriyle yeterli iletişim kurmalarını engellediğini; aileleri tarafından getirilen eşyaların cezaevi yönetimi tarafından kabul edilmediğini; cezaevi idaresiyle yapılan görüşmelerin ayakta gerçekleştirildiğini ve bu nedenle kendilerini yeterince ifade edemediklerini; kurs, atölye çalışmaları veya herhangi bir etkinliğin düzenlenmediğini; spor için mahpusların yalnızca 6 kişilik gruplar halinde çıkarıldığını, ancak ‘mevzuata göre en az 10 kişi olması gerektiğinin’ belirtildiğini, grup sayısının yetersiz olması nedeniyle birçok spor aktivitesinin gerçekleştirilemediğini; hiçbir somut gerekçe olmaksızın mahpusların oda değişikliklerine maruz bırakıldığını; adli mahpuslar arasında sık sık olayların yaşandığını, cezaevi yönetiminin bu olaylara müdahale etmediğini ve bazı durumlarda adli mahpuslar arasında intihar vakalarının gerçekleştiğini; cezaevi yönetimi tarafından suç türüne bağlı olarak mahpuslar arasında ayrımcılık yapıldığını; mahpusların cezaevi koşullarıyla ilgili idareye sunduğu dilekçelere cevap verilmediğini; yoğun su sorunu yaşadıklarını, suların çok pis olduğunu ve günün sadece sınırlı sürelerinde su verildiğini; cezaevindeki sorunlara dikkat çekmek amacıyla süreli açlık grevlerinin yapıldığını” aktarmıştır.
A.A. ile 20.02.2025 tarihinde gerçekleştirilen görüşmede; “16 yıldır cezaevinde olduğu, 11 ay önce Balıkesir/Kepsut L Tipi Kapalı Hapishanesi’nden sürgün geldiğini, koşullu salıverilmesine 3 yıl kaldığı; S. A. ile halihazırda aynı koridorda tutulduğunu” aktarmıştır.
C.A. ile 20.02.2025 tarihinde gerçekleştirilen görüşmede; “Kapı vurma eylemi nedeniyle 10 ayrı ve 2 aylık hücre cezası verildiğini” aktarmıştır.
M.S. ile 20.02.2025 tarihinde gerçekleştirilen görüşmede; “Su sorununun ciddi şekilde mevcut olduğunu; ağırlaştırılmış müebbet cezası almayanların dahi tek başına kaldığını, bu konuda Adalet Bakanlığı ve savcılığa yazdığı dilekçelere cevap alamadığını; geçen aylarda yaptıkları eylemden sonra bazı mahpuslara 18 ay açık görüş yasağı verildiğini; hijyen sorunlarının bir türlü çözülmediğini, örneğin tuvalet bölümünde çamaşır kurutmak zorunda kaldıklarını, çamaşır ipi almak istediklerinde kabul edilmediğini, atletlerden çamaşır ipi yaptıklarında da el konulduğunu; temizlik malzemeleri ile gıdaların aynı yerde durduğunu, gıdaların diğerleriyle temas etmemesi için saklama kabı talep ettiklerinde kabul edilmediğini, satın aldıkları gıdaların paketlerini atmayarak saklama kabı olarak kullanmaya çalıştıklarını; havalandırmaya en fazla ikişerli gruplar halinde çıkabildiklerini; bazı hükümlülerin altışar kişilik gruplarla çıkabildiğini, farklı suçlardan hükümlü olanlar arasından farklı uygulamalar yapıldığını, örneğin kendileri havalandırma hakkından 1,5 saat faydalanırken farklı dosyalardan hükümlü olanların 2 saat faydalandığını; mahpusların karşılaştıkları alanlarda selamlaşmalarının engellendiğini; oda aramalarının çok sık yapıldığını, bazen haftada 2-3 kez arama yapıldığını, her seferinde ortalığı çok dağıttıklarını, 2 çakmak, 2 tırnak makası vb. bulunduğunda birine el konulduğunu; yazdıkları yazılara el konularak incelemeye götürüldüğünü, incelemeden gelen yazı bir sonraki aramada tekrar incelemeye götürülebildiğini, ‘incelenen yazıların üzerine kaşe basılmasını ve tekrar alınmamasını’ talep ettiklerinde kabul edilmediğini; talep ettiği halde 1 aydır kendisine kalem verilmediğini; havalandırmaya girip çıkarken, görüşe girip çıkarken her seferinde ayakkabı çıkartılmasının dayatıldığını, sürekli olarak tutanak tutmakla tehdit edildiklerini; astım hastası olduğunu, ilaç ve revir hakkında çok zorluk çektiğini, ilaçların aylarca geciktiğini, cildiye uzmanının gerekli gördüğü ve yazdığı kimi ilaçları cezaevi doktorunun yazmadığını; ağız içi aramaların devam ettiğini; lise öğrenimi için kaydolmak istediğinde yeni kimlik çıkartmasının gerektiğini ve 1,5 yıl boyunca yeni kimliğini beklediğini, bu süre içerisinde liseye kaydolmaktan vazgeçtiğini; kurs ve atölyelerden faydalanamadıklarını, adli mahpusların ve farklı siyasi dosyalardan hükümlü olan mahpusların kurslardan faydalandığını, İngilizce ve bağlama kursuna gidemediğini; görüşlerin kimi zaman 45 dakika bile sürmediğini; bazı kitapların sırf Kürtçe oldukları için verilmediğini, içerikleri siyasi olmasa da yalnızca dilinden dolayı verilmediğini; bir dönem telefonda Kürtçe konuşulurken telefonların kesilmesi uygulamasının son bulduğunu” aktarmıştır.
M.Ş.Y. ile 20.02.2025 tarihinde gerçekleştirilen görüşmede; “Su sorununun çok büyük olduğunu, çoğu zaman temizlik yaptıktan sonra daha fazla kirlettiklerini düşündüklerini, mahpusların içme sularını birbirleriyle paylaşmalarına izin verilmediğini; yapılan eylemler sonrası bazı iyileşmelerin olduğunu, spor salonu kullanımının 2 ayda birden ayda bire çıkarıldığını, açık havadan yararlanma hakkının 1,5 saate çıkarıldığını, kurslardan faydalanamadıklarını, farklı mahpus gruplarından sonra kurslardan faydalanacaklarını, atölyeler için de hoca/personel olmadığını ilettiklerini; telefonda Kürtçe konuşulurken görüşmenin kesilmesi sorununun çözüldüğünü; eylemler sonrası 30-35 kişiye 2 yıl görüş cezası verildiğini; müdür 2 ay önce kendisini çağırdığını ve ‘Üçlü odalardaki kameraların zaman içerisinde kaldırılacağını’ söylediğini; özellikle Aram yayınevinden gelen kitaplar Türkçe/Kürtçe olduğu fark etmeksizin “ideolojilerini güçlendireceği” gerekçesiyle kendilerine verilmediğini, diğer yayınevlerinden çıkan Kürtçe kitapların verilmemesi gibi bir durum bulunmadığını, içeriğine göre karar verildiğini” aktarmıştır.
F.D. ile 20.02.2025 tarihinde gerçekleştirilen görüşmede; “Cezaevine girmeden önce ve sonrasında psikiyatrik hastalıkları olduğunu, hapishaneye girmeden önce intihar girişimlerinde bulunduğunu, ancak psikiyatrik tedavisini tamamladığını ve artık intihar girişimlerinde bulunmadığını, geçmişteki intihar girişimlerinden kaynaklı bazı sağlık sorunları yaşadığını, vücudunda ve midesinde çivi, jilet, pil gibi metal nesneler bulunduğunu ve bunların alınması gerektiğini, ancak, hekim tarafından ameliyata uygun görülmediğini; ailesinin yaşlı olması sebebiyle Mardin’den ziyaretine gelemediğini, bu nedenle ailesiyle yüz yüze görüşme imkanının olmadığını; cezaevi koşullarının çok zor olduğunu, başka bir cezaevine sevk edilme talebinde bulunduğunu” aktarmıştır.
B.M. ile 20.02.2025 tarihinde gerçekleştirilen görüşmede; “Diğer mahpuslarla iletişim kurmada büyük zorluk yaşadığını, havalandırma sürelerinin uzun bir süredir günde yalnızca 1 saatle sınırlandırıldığını, son bir haftadır ise 1 saat 30 dakikaya çıkarıldığını ancak bu sürenin halen yetersiz olduğunu; sohbet haklarının keyfi biçimde kısıtlandığını ve kullanılmasına izin verilmediğini; cezaevinde yoğun bir su sorunu yaşandığını, suların kirli olduğunu ve yalnızca belirli saatlerde kısıtlı şekilde verildiğini; ağız içi aramayı kabul etmediği gerekçesiyle sağlık hizmetlerinden faydalanamadığını, bu sebeple muayene edilmediğini; infazının 3 ay önce tamamlanmış olmasına rağmen, cezaevi komisyonu tarafından hukuka aykırı şekilde infazının 6 ay daha uzatıldığını; cezaevinde kurs, atölye ve benzeri etkinliklerin hiç düzenlenmediğini, mahpusların sosyalleşme imkanlarının tamamen kısıtlandığını; oda aramalarında, mahpuslara ait eşyaların dağıtıldığını ve zarar gördüğünü, aramalar sırasında kameraların açılarının değiştirilerek ihlallerin kayıt altına alınmasının engellendiğini; Yüksek güvenlikli cezaevinde mahpusların kendi temsilcilerinin bulunduğunu, ancak cezaevi idaresinin bu temsilcileri tanımadığını ve muhatap almadığını” aktarmıştır.
Kırşehir S Tipi Kapalı Hapishanesi
Kırşehir Yüksek Güvenlikli Tipi Kapalı Hapishanesi
ANAYASA Madde 20. Özel hayatın gizliliği; Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
AİHS Madde 8. Özel ve aile hayatına saygı hakkı; Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.