Duyurular
MARMARA BÖLGESİ HAPİSHANELERİ 3 AYLIK HAK İHLALLERİ RAPORU   HAZİRAN - TEMMUZ - AĞUSTOS 2020, MARMARA BÖLGESİ HAPİSHANELERİ 3 AYLIK HAK İHLALLERİ RAPORU   HAZİRAN - TEMMUZ - AĞUSTOS 2020
17.03.2021

MARMARA BÖLGESİ HAPİSHANELERİ 3 AYLIK HAK İHLALLERİ RAPORU HAZİRAN - TEMMUZ - AĞUSTOS 2020

 

 

ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ HAPİSHANE KOMİSYONU

MARMARA BÖLGESİ HAPİSHANELERİ 3 AYLIK HAK İHLALLERİ RAPORU

 HAZİRAN - TEMMUZ - AĞUSTOS

 

 A. GİRİŞ

 

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Marmara Bölgesinde bulunan Edirne F Tipi, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi, Tekirdağ 2 Nolu F Tipi, Tekirdağ 1 Nolu T Tipi, Tekirdağ 2 Nolu T Tipi, Silivri 5 Nolu L Tipi, Silivri Kapalı, Bakırköy Kadın, Metris R Tipi, Maltepe 1 Nolu L Tipi, Gebze Kadın, Kandıra 1 Nolu F Tipi, Kandıra 2 Nolu F Tipi, Düzce D Tipi ve Bolu F Tipi Hapishanelerini aylık olarak ziyaret ederek hapishanelerdeki yapısal ve genel sorunların yanı sıra mahpusların maruz kaldığı hak ihlallerini tespit etmekte ve bu ihlalleri  raporlaştırarak üçer aylık periyotlarla kamuoyu ile paylaşmaktadır.

 

İşbu rapor Marmara Bölgesinde yer alan Edirne F Tipi, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi, Tekirdağ 2 Nolu F Tipi, Tekirdağ 1 Nolu T Tipi, Tekirdağ 2 Nolu T Tipi, Silivri 5 Nolu L Tipi, Silivri Kapalı, Bakırköy Kadın, Metris R Tipi, Maltepe 1 Nolu L Tipi, Gebze Kadın, Kandıra 1 Nolu F Tipi, Kandıra 2 Nolu F Tipi ve Bolu F Tipi Hapishanelerde 2020 yılı Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında  yaşanan genel hak ihlalleri ile birlikte Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilen ve yeni tip coronavirüs olarak bilinen Covid-19 Salgını kapsamında hapishane idareleri tarafından alınan önlemler ve bunlardan kaynaklı hak ihlallerinin kamuoyuna aktarılması amacı ile kaleme alınmıştır.

 

B. YÖNTEM

 

Bu raporda avukatlar tarafından hapishanelerde gerçekleştirilen ziyaretler dışında mahpusların aileleri ile yapılan telefon görüşmelerinden ve mahpusların avukatlarına gönderdikleri mektup ve fakslardan edilinlen bilgiler kullanılmıştır. Raporda yer alan istatiksel veriler içinse kurumların resmî siteleri ile basında yer alan bilgilere başvurulmuştur.

 

C. İSTATİKSEL VERİLER

 

Bilindiği üzere; İlk olarak Aralık 2019da görülen ve Çin Halk Cumhuriyeti tarafından dünyaya açıklanan Covid-19 (yeni tip coronavirüsü) salgını tüm dünyaya yayılmaktadır. 15.09.2020 tarihiyle dünya genelinde coronavirüs tespit edilen kişi sayısı …….. , coronavirüs sebebiyle hayatını kaybedenlerin sayısı ….olarak açıklanmıştır.[1] Uzmanların sıklıkla belirttiği üzere coronavirüs çok hızlı bir şekilde yayılmakta olup geliştirilen olağanüstü önlemlere rağmen virüsün yayılması engellenememektedir.

 

11.03.2020 tarihi itibari ile sağlık bakanlığının açıklamasıyla virüsün Türkiyede de görüldüğü öğrenilmiştir. Türkiyede 15.09.2020 tarihi itibariyle ………….. vakanın tespit edildiği, …….. kişinin coronavirus nedeniyle hayatını kaybettiği açıklanmıştır.[2] Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü  tarafından yapılan resmî açıklamalara göre Türkiye genelindeki hapishanelerde coronavirus tespit edilip iyileşen mahpus sayısı 374’tür. Nisan ve Mayıs aylarında toplam 6 mahpus coronavirus nedeniyle tedavi gördükleri hastanelerde hayatını kaybetmiştir. Hayatını kaybeden mahpusların kronik hastalıklarının da olduğu açıklanmıştır. Aynı açıklamada 17.06.2020 tarihi itibariyle 72 mahpusun coronavirus nedeniyle tedavi olduğu belirtilmiştir. [3]   Ayrıca 13.04.2020 tarihinde Adalet Bakanlığı tarafından 79 ceza infaz kurumu personelinin coronavirus testinin pozitif çıktığı açıklanmıştır.[4]

 

Gelinen aşama itibariyle Bakanlık ile Ceza ve Tevkifevleri Müdürlüğünden güncel duruma ilişkin açıklama yapılmamaktadır.

 

D. PANDEMİ KAPSAMINDA HAPİSHANELERDE DEVAM EDEN ÖNLEMLER

 

Mart ayında coronavirüsün Türkiye’de görülmeye başlamasıyla birlikte Adalet Bakanlığı tarafından hapishanelerde birtakım önlemler alınmıştır.[5] Bu kapsamda;

  • Bütün açık ve kapalı ziyaretler belirsiz süreyle askıya alınmıştır.
  • Avukat görüşleri acil durumlar dışında yaptırılmamakta, yaptırıldığında ise kapalı görüş olarak yaptırılmaktadır.
  • Acil durumlar dışında hastane sevkleri, mahkeme sevkleri gibi mahpusların başka kurumlara sevkleri durdurulmuştur.
  • Mahpusların sohbet, spor gibi ortak alan faaliyetleri askıya alınmıştır.
  • Yeni tutuklananlar ile mahkeme, hastane gibi nedenlerle hapishaneden çıkan mahpuslar dönüşte 14 gün süreyle karantina koğuşlarında tutulmaktadır. Mahpusların hapishaneye girişlerinde coronavirüse ilişkin test yapılacağı ve sağlık raporu alınacağı açıklanmıştır.
  • Kapalı ve açık görüşlerin yaptırılmaması nedeniyle haftada 1 kere 10 dakika olan telefon hakkı haftada 2 kere 10’ar dakika olarak yaptırılmaya başlanmıştır.
  • 01.04.2020 tarihi itibariyle İnfaz koruma memurları 14’er günlük vardiyalar halinde çalışmaya başlamıştır. Memurlar görev süreleri boyunca hapishanede kalmakta, vardiya değişiminde 14 gün ise Bakanlık tarafından belirlenen yurtlarda veya hapishanelerde kurum idareleri tarafından hazırlanan özel alanlarda kalmaktadır.

Haziran ayı itibariyele Yeni Normale Geçiş” programı kapsamında;

  • 01.06.2020 tarihi itibariyle hapishanelerde ayda 1 kere mahpusların görüşebilecekleri kişiler listesinden seçeceği bir kişi ile kapalı görüş yapmasına izin verilmektedir.
  • Yine 10.06.2020 tarihi itibariyle infaz koruma memurlarının vardiya düzenlemesi esnetilerek evde izolasyon” yöntemine geçilmiştir.
  • 15.06.2020 tarihi itibariyle kapalı görüş olarak yaptırılan avukat görüşlerinin araya cam ya da şeffaf bir malzeme konularak avukat görüş odalarında yaptırılmaya başlanacağı açıklanmıştır.[6]

Bunlarla birlikte;

  • Ortak alan faaliyetleri ve açık görüşler hâlâ yaptırılmamaktadır.
  • Hastane sevkleri yapılmaya başlamışsa da dönüşte 14 günlük karantina uygulaması devam etmektedir.
  • Tutuklu olan mahpuslar duruşma günü mahkemeye götürülmemekte, segbis ile duruşmaya katılmaktadır.

Temmuz ayında kurban bayramı nedeniyle mahpusların birinci dereceden 2 akrabalarıyla bayram kapalı görüşü yapabilecekleri açıklanmıştır.

 

Eylül ayı itibariyle hapishanelere dışarıdan giriş yapacak herkes için HES Kodu uygulamasına geçildiği, HES Kodu sorgu sonucu Covid-19 virüsü açısından risk taşıdığı tespit edilen kişilerin hapishanelere giriş yapamayacakları açıklanmıştır.[7]

 

E. HAPİSHANELERDE TESPİT EDİLEN HAK İHLALLERİ

 

1. İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE YASAĞI

 

Uluslararası teamüller çerçevesinde işkence” nitelemesi acı veya ıstırabın asgari ağırlık düzeyine ulaşması gerekir (de minimis) ilkesi” esas alınarak tanımlanmaktadır. Yine hapishaneler açısından mahpus ile “özgür” bir insan arasında insanlık haysiyetini rencide eden farklar yaratılamayacağı genel bir ilkedir.  Asgari ağırlık düzeyi”nin nasıl değerlendirildiğine dair bilgileri AİHMnin farklı kararlarında bulmak mümkündür.

 

AİHMe göre bir eylemin ağırlık düzeyi itibarıyla 3. maddenin kapsamına girebilmesi için muamelenin; süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ve bazı durumlarda, mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi olayın içinde yer alan tüm koşullar değerlendirilir. Eylemin amacının mağduru aşağılamak ya da küçük düşürmek olup olmadığı sorusu göz öne alınması gereken bir unsur olsa dahi böyle bir amacın yokluğu 3. madde ihlalinin kesin olarak bulunmayacağı anlamına gelmemektedir. Bir bireyi utandıran ya da küçük düşüren, onun insanlık onuruna saygı göstermeyen ya da saygıyı azaltan ya da bireyin ruhsal ve fiziksel direncini kıracak şekilde korku, ıstırap ya da aşağılık duygusu uyandıran muamele 3. madde anlamında kötü muamele olarak değerlendirilmektedir.[8]. Aynı zamanda AİHM; Sözleşmenin 3. Maddesi kapsamında işkence dışındaki diğer kötü muamele uygulamalarında insanlık dışı, onur kırıcı ve aşağılayıcı” terimlerini kullanmaktadır. Kararlarda kötü muamelenin 3.Madde ihlaline yol açması için fiziksel yaralamaya ya da yoğun bir fiziksel veya ruhsal acı veya ıstıraba sebebiyet vermiş olması” ya da küçük düşürme veya ıstırabın, meşru bir muamele veya cezada zorunlu olarak bulunan küçük düşürme veya ıstırap düzeyinin ötesine geçmesi gerektiği” açıklanmaktadır.

 

Onur kırıcı arama biçimlerinin yaygınlaşması temel bir mesele olarak tespit edilmiştir. Koğuşlarda yapılan aramalar da orantısız bir şekilde, baskın havasında gerçekleşmektedir. AİHM, cezaevi güvenliğini sağlamak yahut cezaevinde düzensizlik olmasını engellemek üzere bazı hallerde soyularak yapılacak aramanın gerekebileceğini kabul etmekle birlikte, bu tarzda bir aramanın uygun bir tarzda yürütülmesinin zorunlu olduğu” görüşündedir.[9] Dolayısıyla; bu uygulamanın kabulü için güvenlik gerekçesiyle gerekli” ve haklı” zorunlu nedenler”e dayandığını ortaya koyan, insan onuruyla bağdaşır nitelikte” unsurlar bulunmalıdır.[10]  Ayrıca bu nedenler belirlenebilir ve özel nitelikte olmalıdır.[11]

 

AİHM özel koşulları değerlendirirken, cezaevleri arasında farklı uygulamalar olmasını, cezaevi yönetimine çok geniş takdir yetkisi veren düzenleyici işlem niteliğinde uygulamalar olmasını”  ihlal olarak görmüştür.[12] Dolayısıyla keyfilik, belirsizlik ve bunun neden olacağı endişenin yaratacağı küçük düşürücü nitelikteki uygulamalar da 3. madde kapsamında” değerlendirilebilir.[13] Iwanczuk- Polonya kararında AİHM dört gardiyanın önde, aşağılama ve sözlü taciz devam ettiği halde soyunma suretiyle arama yapılması”nı da 3. madde kapsamında değerlendirmiştir.

 

Mehmet Tahir Özcan ve Kasım Karataş adlı iki mahpusun temmuz ayı başında Hilvan Hapishanesi’nden Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesine sürgün edildiğ, sürgün sırasında 2 gün boyunca kendilerine yemek verilmediği, sadece 1 şişe su verildiği, hapishane girişinde çıplak arama ve işkenceye maruz kaldıkları, Kasım Karataş’ın ağır hasta olduğu, kalbinin %35 olarak çalıştığı,  yine Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde yeni tutuklanarak getirilen 6 mahpusun daha hapishane girişinde çıplak arama ve işkenceye maruz kaldığı öğrenilmiştir.

 

Özellikle pandemi sürecinde temiz hava ve güneş ışığına erişimin önemi her gün uzmanlar tarafından vurgulanırken mahpusların sadece bir saat havalandırmaya çıkartılmaları sağlık hakkının ihlali olduğu kadar kötü muamele yasağının da ihlal etmektedir.

 

5275 Sayılı Kanunun “Hapis cezasının infazında gözetilecek ilkeler” başlıklı 6. Maddesinin 1. Fıkrasının b bendinde “Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin düzenli bir yaşam sürdürmeleri sağlanır. Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir.” Denilmek suretiyle mahpusların hapishanede tutulma koşullarının insan onuru ile bağdaşacak koşullar altında olması gerektiği düzenlenmiştir.

 

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararında özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan herkesin cezalandırılmalarına veya tutuklanmalarına hükmedilen kararla yasal olarak ellerinden alınmayan tüm haklara sahip olmaya devam ettiği, bu nedenle özgürlüğünden yoksun bırakılmış herkese insan haklarına saygı çerçevesinde davranılması gerektiği belirtilmiştir.[14] Bununla birlikte mahpuslara sağlanan barınma ve özellikle uyku koşulları insan onuruyla ve mümkün olduğunca özel hayatın gizliliğiyle bağdaşması gerektiği, iklim koşulları ve özellikle metrekaresi, havanın küp hacmi, aydınlatma, ısıtma ve havalandırma açısından sağlık ve hijyenin gereklerine uygun olması gerektiği vurgulanmıştır.[15]

 

AİHM içtihatlarında da devletin bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorunda olduğu ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntemin, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmaması gerektiği vurgulanmaktadır.[16]

 

Edirne F Tipi Hapishanesinde pandemi sürecinde tutsakların koşulları ve özel durumları farketmeksizin bir saat havalandırmaya çıkma hakkı verildiği  ve bu hakkın da çoğu kez eksik verildiği tarafımıza aktarılmıştır.

 

2. TECRİT

 

Söz konusu hapishanelerde tecrit çok yoğun olarak yaşanmaktadır. Sınırlı sayıda kişiyle, çok küçük boyuttaki hücrelerde yaşayan mahpusların psikolojik ve fiziksel olarak sorunlar yaşamaları kaçınılmazdır.

 

Pandemi öncesi dahi özellikle sohbet ve spor hakkı gibi ortak alan faaliyetlerinin uygulanmasınada sorunlar yaşanırken ve bu uygulamalar kanunda öngörülen sürelerde ve şekillerde uygulanmazken pandemiyle birlikte alınan önlemler kapsamında hapishanelerde tecrit en üst düzeye ulaşmıştır. Mahpusların gerek dış dünya gerekse hapishane içerisinde diğer mahpuslarla olan ilişkinleri neredeyse tamamen kesilmiştir.

 

 

 

2.1. Ziyaretler (aile ve arkadaş görüşleri)

 

Adalet Bakanlığının ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün aldığı karar doğrultusunda mart ayından beri hapishanelerde açık görüşler yaptırılmamaktadır. Kapalı görüşler ise haziran itibariyle ayda bir kere bir kişi ile görüş olacak şekilde sınırlandırılmıştır. Bu kapsamda mahpusların arkadaş görüşleri de yaptırılmamaktadır.

 

 

2.2. Ortak Alan Faaliyetleri (sohbet, spor)

 

Adalet Bakanlığının ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün aldığı karar doğrultusunda Mart ayından beri hapishanelerde spor, sohbet gibi ortak alan faaliyetleri yaptırılmamaktadır. Bu kapsamda mahpusların diğer hücrelerde kalan mahpuslarla iletişimi neredeyse bulunmamaktadır.

 

 

3. SAĞLIK HAKKI

 

Hapishanelerde sağlık hakkına erişim konusundaki sıkıntılar hâlâ devam etmektedir. Hücre ve koğuşların durumu sağlıklı yaşam sürdürmeye elverişli değildir. Temizlik, hava alma, güneş alma, ısınma gibi açılardan mahpuslar bir hayli zorlanmaktadır. Ayrıca revire çıkma, muayene olma, hastaneye götürülme gibi konularda ciddi sıkıntılar mevcuttur ve mahpusların sağlıkları bu nedenlerle tehdit altındadır.

 

Mahpusların Islahında Temel İlkeler- Mandela Kuralları  (Kural 22-26), Tıbbi Etik İlkeler (md. 1), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararı (md. 40.3) gereği cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler, yasal statülerine bakılmaksızın, aynı kalite ve standartta, ülke genelinde mevcut,  kapatılmamış olan kişilere sağlanan tıbbi bakıma eşit erişim hakkına sahiptir.

 

AİHM, iyi bir ceza adaletinin gerçekleştirilmesi adına, insani nitelikli bir takım tedbirlerin alınmasının gerekli olduğu durumların ortaya çıkmasının imkan dahilinde olduğunu kabul etmekte ve özellikle ölümcül hastalığa yakalanmış kişiler veya sağlık durumu sürekli şekilde cezaevi koşulları ile uyumsuz hale gelmiş kişilerin alıkonulmaya devam etmesinin 3. madde kapsamında değerlendirilebileceğini ifade etmektedir. Mahkeme bu değerlendirmeyi yaparken şu üç unsuru dikkate almaktadır: (a) mahpusun tıbbi durumu, (b) alıkonulma devam ederken kişiye sağlanan tıbbi destek ve bakımın yeterliliği (c) kişinin sağlık durumu açısından alıkonulmaya devam edilmesinin görünümü ve sonuçları. Tüm bu koşulları ayrı ayrı değerlendiren Mahkeme herhangi birinin varlığı halinde 3. maddenin ihlal edildiğine karar vermektedir.[17]

 

Yine AİHMin yerleşik içtihatlarına göre; Devlet bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorundadır ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntem, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmamalıdır.”[18]

 

Cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlüleri de kapsayacak şekilde sağlık hakkı, 1955 tarihli BM Mahpuslara Uygulanacak Asgari Standartlar”, 1982 tarihli BM Tıbbi Etik İlkeler”, 1988 tarihli BM Herhangi Biçimde Alıkonulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunması için İlkeler Manzumesi”, 1990 tarihli Mahpusların Islahı için Temel İlkeler” ve 1990 tarihli “Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmış Çocukların Korunmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Kuralları” ile tanımlanmıştır

 

3.1. Tedavi Hakkı

 

AİHM, mahpusların sağlık hakkı yönünden devletin, mahpusların tutulma şartlarında kaçınılmaz olan düzeyin ötesinde sıkıntı ve güçlüğe maruz bırakılmamaları, gerekli tıbbi desteği sağlayarak sağlık ve iyilik hallerinin muhafazasını” temin etmekle yükümlü olduğunun altını çizmiştir. AİHM acil durumlarda mahpusa sağlık hizmetinin derhal sağlanamamasının, gecikmesinde gerekçe olmayacak bir şekilde mahpusa sağlık hizmetinin sunulmamasınıntedavisinin eksik yerine getirilmesinin, kişinin onurunu zedelediğini, kişide acıya sebep olup aşağılanmış hissetmesine neden olduğunu ve bu durumun da fiziksel ve moral direncini azaltması nedeniyle hastalığını ikiye katlayabileceğini” belirterek işkence ve kötü muamele yasağını düzenleyen 3. madde kapsamında ihlal olarak değerlendirmiştir.

 

Maltepe 2 Nolu L Tipi Hapishanesinde mahpusların hastane sevklerinin yapılmadığı, düzenli ilaç kullanan mahpusların ilaçlarının geciktirildiği, özellikle kronik rahatsızlığı olan mahpusların tedavilerinde aksama olduğu, ilaçlarının yetersiz kaldığı tarafımıza aktarılmıştır.

 

Gebze Kadın Hapishanesinde coronavirus gerekçesiyle hastane sevklerinin halen yapılmadığı,  sevk yapılsa dahi 14 günlük karantina uygulaması nedeniyle mahpusların bu durumu göze alamadıkları, hasta mahpuslara cevap olunmadığı tarafımıza aktarılmıştır.

 

Maltepe 1 Nolu L Tipi Hapishanesinde mahpusların taleplerine rağmen revire çıkartılmadıkları, kronik hastalıkları olan mahpusların ilaçlarının verilmediği tarafımıza aktarılmıştır. 

 

Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde coronavirus gerekçesiyle hastane sevklerinin halen yapılmadığı, revire ise çıkışların sağlandığı, ancak revir ile kısıtlı kalınmasının hasta mahpuslara cevap olunmadığı tarafımıza aktarılmıştır.

 

Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesinde yalnızca acil durum seviyesindeki hasta mahpusların hastane naklinin sağlandığı, bunun dışında rutin hastalık tedavisi gören mahpusların hastane sevklerinin yapılmadığı, revir başvurularının ise ya reddedildiği ya da çok geç cevaplandığı, revire çıkartılan mahpusların her koğuştan haftada 1 kişi olarak çıkartıldığı ve diğer başvuruların reddedildiği tarafımıza aktarılmıştır. Beytullah Gamsız, İsmail Aktaş, Mehmet Kaya, Cebrail Kaya, Erol Balcı ve İbrahim Coşkun hastane sevki bekleyen ancak hastaneye sevk edilmeyen mahpuslardan bazılarıdır.

 

Bolu F Tipi Hapishanesinde farklı nedenlerle hastaneye sevk edilen mahpuslara hastane dönüşü 15 gün karantina uygulandığı, mahpusların hastaneye sevk ve revire çıkarılma taleplerinin hapishane idaresince yerine getirilmediği, ayrıca kronik hastalığı olan mahpusların düzenli olarak kullanması gereken ilaçların gecikmeli olarak verildiği, diş ile ilgili sağlık problemi yaşayan mahpuslara herhangi bir tedavi uygulanmadığı tarafımıza aktarılmıştır.

 

Bakırköy Kadın Hapishanesinde Covid-19 belirtileri veya şüphesi olan mahpusların test yapılması taleplerinin reddedildiği, durumları ağır olan, tek başına kalması durumunda ihtiyaçlarını  karşılayamayacak ve düzenli olarak hastaneye gitmesi gereken hasta mahpuslardan Fatma Tokmak, Jiyan Erdinç, Hazina Avcı, Felek Gün, Şivekar Acar ve Süreyya Bulut'un hastaneye giderek tedavi olma taleplerinini reddedildiği veya  hastane dönüşünde 14 gün hücrede karantinada kalma koşulu öne sürüldüğü, tek başına 14 gün boyunca hücrede kalmalarının mümkün olmaması nedeniyle hastaneye gidemedikleri, yevire çıkma taleplerinde birçok sorun çıkartıldığı, mahpusların revire çıkma taleplerinin engellenmeye çalışıldığı, mahpusların çok geç ve zor koşullarda revire çıkabildikleri tarafımıza aktarılmıştır.

 

Edirne F Tipi Hapishanesinde hasta mahpusların hastane sevklerinin uzun süredir yapılmadığı, ağır hasta mahpus Abdürrahim Demir'in durumunun kritik eşiği geçtiği, bir böbreğinin tamamen iflas ettiği, diğer böbreğinin ise %55’nin iflas ettiği, bu şekilde yaşamaya çalıştığı, pandemi döneminde hiçbir tedavi önlemi alınmadığı, ilk defa haziran ayı sonunda hastaneye götürüldüğü ve  hastane dönüşü 14 gün tek başına karantina hücresinde kaldığı tarafımıza aktarılmıştır. 

 

Hastane sevkleri dönüşünde mahpusların 14 gün boyunca tutulduğu karantina hücrelerini koşullarının oldukça kötü olduğu, mahpusların normalde kaldığı hücrelerinde bulunan eşyalarını yanlarına alamadıkları, temel ihtiyaçlarını karşılayacak eşyalarının bile bulunmadığı, bu hücrelerin temiz olmadığı, bu nedenle mahpusların karantina hücrelerinde kalmak istemedikleri için acil olmadıkça hastaneye gitmek istemedikleri tarafımıza aktarılmıştır.

 

Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde 64 yaşındaki Kemal Özçelik isimli mahpusun kalbi %80 derece iflas ettiği, kalbinde ciddi ritim bozukluğu olduğu, 2 damarında tıkanıklık olduğu, bu tıkanıklık sebebiyle gece baygınlıklar geçirdiği, böbreğinin iflas ettiği, yer yer akciğerlerinin su topladığı, kolestrol seviyesinin yüksek olduğu, bu sebeple özellikle ayaklarının şiştiği, geceleri ağrıdan uyuyamadığı, hücre arkadaşlarının her gece nöbet tuttuğu, günde en az 15 tane yüksek dozajlı ilaç aldığı, doktorun kendisine daha da dozajı arttıramayacağını ve bu şartlarda 2 yıl daha yaşamasının zor olduğunu söylediği, ayrıca %75 engelli raporu bulunduğu tarafımıza iletilmiştir.

 

Yine Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde 14 günlük karantina hücrelerinde kalan mahpusların havalandırmaya çıkartılmadıkları tarafımıza aktarılmıştır.

 

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde mahpuslara tekli ring araçları ile hastaneye gitme dayatılmaktadır. 57 yaşındaki Kasım Karataş isimli mahpusun kalbinin %35 oranında çalıştığı, şeker ve tansiyon hastalığı bulunduğu, düzenli kullanması gereken ilaçların kendisine verilmediği tarafımıza iletilmiştir.

 

Yine Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde 14 günlük karantina hücrelerinde kalan mahpusların eşyalarını yanlarına alamadığı, karantina sürecinde kantinden en temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta güçlük çektikleri tarafımıza aktarılmıştır.

 

3.2. Temizlik Malzemeleri ve Temiz Suya Erişim

 

Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde 3 kişilik bir hücreye 1 ay için 1 litre sıvı sabun dışında başka bir temizlik ve hijyen malzemesi verilmediği tarafımıza aktarılmıştır. Ayrıca haziran sonu itibariyle avukat görüşüne çıkan mahpuslarda ve infaz koruma memurlarında maske ve eldiven bulunmadığı tarafımızca gözlemlenmiştir.

 

Kandıra 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde dezenfektanın çok pahalıya satıldığı, bu nedenle birçok mahpusun  dezenfektan alamadığı, hücrelerin ara sıra dezenfekte edildiği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde temizlik malzemesi olarak haftada bir sabun verildiği, mahpusların bunun dışındaki temizlik malzemelerini kantinden temin etmeye çalıştığı tarafımıza aktarılmıştır.

 

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde haftada bir sabun ve maske verildiği, eldiven ise gecikmeli olarak verildiği, hücrelerin ise sadece birkaç kez dezenfekte edildiği, temel temizlik malzemelerini kantinde bulmaya zorlandıkları, 3 aydır diş macunu alamadıkları tarafımıza aktarılmıştır.

 

Maltepe 1 Nolu L Tipi Hapishanesinde eldiven ve maske taleplerinin olmasına rağmen kendilerine mahpuslara eldiven ve maske verilmediği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Maltepe 2 Nolu L Tipi Hapishanesinde mahpusların temizlik malzemelerini kantinden temin ettiği, ancak bu ürünlerin kantinde fahiş fiyatlara satıldığı tarafımıza aktarılmıştır.

 

Gebze Kadın Hapishanesinde koğuşların 20-30 günde bir dezenfekte edildiği, avukat görüşüne ve telefona çıkan mahpuslara eldiven ve maske verildiği, önceleri temizlik malzemelerinin temini idare tarafından yapılıyorken artık mahpusların kendilerinin temin ettiklerini, temizlik malzeme lerinin olması gerektiğinden daha pahalıya satıldığı, ayrıca bir dönem sıcak su sıkıntısının yaşandığı ancak bu sorunun haziran sonu itibariyle çözüldüğü tarafımıza aktarılmıştır.

 

Metris R Tipi Hapishanesinde salgının başlangıcından beri koğuşların 2 kere dezenfekte edildiği, temizlik malzemelerinin mahpuslar tarafından kantinden temin edildiği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesinde koğuşlarda aramaların devam ettiği ve sadece arama yapıldığı zaman koğuşların dezenfekte edildiği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Bolu F Tipi Hapishanesinde mahpuslara telefon görüşmesine götürülürken maske ve eldiven verilmediği, kronik hasta ve 65 yaş üstü mahpuslara ise ayda (dört kez telefon hakkı olmasına rağmen) sadece bir adet maske verildiği, temizlik malzemesi olarak pandemi süreciyle birlikte haftalık sadece sıvı el sabunu verildiği ancak haziran ayı itibariyle sıvı  el sabunun  dahi mahpuslara verilmediği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Bakırköy Kadın Hapishanesinde pandemi sürecinin başında haftalık olarak dezenfekte edilen koğuşların son zamanlarda hiç dezenfekte edilmediği tarafımıza aktarılmıştır.

 

 

3.3. Sağlıklı Beslenme

 

Marmara bölgesi hapishanelerinde özellikle yargı paketinden sonra açık hapishanedeki mahpusların izne gönderilmesiyle yemeklerde ciddi anlamda bozulma olduğu, kantinde ise satılan ürülerin fahiş fiyatlara satıldığı en çok aktarılan sorunlardandır.

 

İHAM içtihatlarında da bir mahpusa verilen gıdaların açıkça yetersiz olduğu durumlarda, bunun kendi başına Sözleşmenin 3. Maddesi uyarınca bir sorun doğuracağı belirtilmiştir.[19]

 

Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde kantinin stok durumunda büyük sorunlar olduğu, mahpusların istedikleri birçok şeye erişemedikleri, uzun bir süre her üç öğün yemek noktasında sıkıntılar yaşandığı, haziran ayı itibariyle mevcut sorunların kısmen devam ettiği, yemeklerin yiyebilecek durumda olmadığı, sebze ve meyvelere erişiminin sıkıntılı olduğu sebze ve meyvenin 15 günde bir alınabildiği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Kandıra 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde yemeklerin hâlâ çok kötü olduğu, verilmesi gereken diyet yemeklerinin verilmediği, katin alışverişlerinde sıkıntılar olduğu, sebze ve meyvenin 15 günde bir alınabildiği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde yeşillikler başta olmak üzere bazı sebze ve meyvelerin temizliği zor olduğu gerekçesiyle satılmamadığı, yemeklerin kötü olduğu tarafımıza aktarılmıştır. Ayrıca hücrelerin 6 kişiye çıkarılmış olmasına rağmen bu hücrelere 3 kişilik kaplarda yemek verildiği, verilen yemeğin yetmediği, bu konuda ciddi sıkıntılar yaşandığı tarafıma aktarılmıştır.

 

Gebze Kadın Hapishanesinde uzun bir süre üç öğün yemek noktasında sıkıntılar yaşandığı, haziran ayı itibariyle yemek sorununun düzeldiğini ancak kantin konusunda mevcut sorunların kısmen devam ettiği, kantine dışarıdan herhangi bir şey alınmadığı, stok noktasında eksiklerin yaşandığı;, her istediklerine erişimin sağlanmadığı ve fiyatların olması gerekenden yüksek olduğu tarafımıza aktarılmıştır.

 

Maltepe 1 Nolu L Tipi Hapishanesinde yemeklerin eksik ve yetersiz olduğu ve mahpusların dış kantinden meyve ve sebze satın alamadıkları tarafımıza aktarılmıştır.

 

Bakırköy Kadın Hapishanesinde Adalet Bakanlığının talimatıyla son zamanlarda artık bir öğünde verilen yemeklerin miktarının çok düşürüldüğü, özellikle kahvaltıda kişi başı 3 veya 4 zeytin  ve bir tane üçgen peynir verildiği, bu durumun bazı mahpuslarda kilo kaybına neden olduğu, mahpuslar tarafından böylesi önemli bir süreçte bu tarz uygulamalara karşı yemeklerin düzenli bir şekilde verilmesinin talep edildiği ancak taleplerinin reddedildiği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Edirne F Tipi Hapishanesinde sürekli aynı yemeklerin verildiği, mevsime uygun yemek verilmediği, idare tarafından dağıtılan yemeklerin de yenilemeyecek durumda olduğu tarafımıza aktarılmıştır. 

 

4. HABERLEŞME HAKKI

 

Başta mektup gönderme ve alma olmak üzere, telefonla görüşme hakkı ile süreli ve süresiz yayınlardan faydalanma imkanı hapishanelerdeki mahpusların dış dünya ile en önemli ve belki de tek bağlantılarıdır. Bununla birlikte yakınları tarafından mahpuslara gönderilen kargolar da mahpusların kıyafet ve ayakkabı gibi ihtiyaçlarını karşılamaları bakımından önemli bir araçtır.

 

4.1. Mektup ve Kargo

 

Mahpusların en önemli iletişim araçlarından birisi mektuplardır. Mahpuslar çoğu zaman yakınlarıyla mektuplar aracılığı ile görüşmekte, şikayetlerini, taleplerinin mektuplar aracılığı ile gündeme getirmektedir. Bu anlamda mektup hakkı bir mahpusun haberleşme ve bilgi edinme hakkının, buna bağlı olarak ifade özgürlüğünün en önemli teminatıdır. Hatta mektup hakkı mahpusun adalete erişimi için de son derece önemlidir. Mektupların geciktirilmesi yahut hukuka aykırı şekilde el konulması, karalanması en sık karşılaşılan durumlardandır.

 

Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde mahpuslara gelen mektupların gecikmeli olarak verildiği, yine mahpuslar tarafından gönderilmek istenen mektupların da geç gönderildiği, gelen kargoların 14 gün bekletildikten sonra verildiği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde kargo için dilekçe uygulamasına geçildiği, mahpuslardan “ Yokluğumda, kamera eşliğinde kargomun açılıp bana verilmesini istiyorum.” şeklinde dilekçe alındığı ve kargoların bu şekilde teslim edilmeye başlandığı tarafımıza aktarılmıştır.

 

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde temmuz ayının başına kadar kargoların açılmadığı, mahpusların kendilerine gönderilen yazlık kıyafetleri dahi alamadıkları, Adalet Bakanlığının genelgesine göre dışarıdan mahpuslara gelen kolilerin sadece iki ayda bir açılıp kendilerine teslim edileceği bildirilmişse de idarenin bunu ancak iki ayda bir tane koli gelebilir şeklinde yorumlayarak, iki ay içerisinde birden fazla koli gelmesi halinde fazla olanları göndericiye iade ettiği tarafımıza aktarılmıştır. Bu durum özellikle mevsimlik kıyafet gönderilen mahpuslar için büyük bir sorun teşkil etmektedir. Zira mevsime göre gönderilen kargoları zamanında alamamaktadırlar. Ayrıca mektuplarda özellikle Kürtçe yazılan mektupların gönderilmesi ve mahpuslara verilmesi konusunda gecikmeler yaşandığı tarafımıza aktarılmıştır.

 

Maltepe 2 Nolu L Tipi Hapishanesinde kargo ile gönderilen kıyafet ve kırtasiye malzemelerinin mahpuslara verilmediği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Gebze Kadın Hapishanesinde mektupların  mahpuslara hemen verilmediği ve gönderildiğinde de aynı problem ile karşılaşıldığı, gelen kargoların da 14 gün bekletildikten sonra mahpuslara verildiği tarafımıza aktarılmıştır..

 

Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesinde mektupların ve günlük giyim ihtiyaçlarını içeren kargolarının aylar sonra mahpuslara verildiği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Bolu F Tipi Hapishanesinde kargo ve mektuplar gecikmeli olarak verildiği, Kürtçe yazılan mektupların tercüman olmadığı gerekçesiyle verilmediği/gönderilmediği tarafımıza aktarılmıştır. 

 

Bakırköy Kadın Hapishanesinde mektupların gidiş ve gelişlerinde sıkıntılar yaşandığı, mahpuslara gönderilen mektupların geç verildiği, yine mahpuslar tarafından yazılan mektupların da geç gönderildiği, aileler tarafından gönderilen kargoların ya çok geç verildiği ya da hiç verilmediği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Edirne F Tipi Hapishanesinde mahpuslara gönderilen mektupların verilmesinde ve mahpuslar tarafından yazılan mektupların gönderilmesinde sıkıntılar yaşandığı, mahpusların neredeyse hiçbir şekilde mektup göndermeyecek durumda oldukları, idare tarafından dışarı ile iletişimlerinin kesilmek istendiği ve özellikle Kürtçe mektup yazan birinin mektubunun yalnızca Kürtçe olduğu için gerekçesiz bir şekilde ya tamamen engellendiği ya da aylarca bekletildiği tarafımıza aktarılmıştır.

 

4.2. Telefon görüşleri

 

Adalet Bakanlığının ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün aldığı karar doğrultusunda açık ve kapalı görüşlerin yaptırılmaması nedeniyle haftada bir kere 10 dakika olan telefon görüşlerinin haftada iki kere 10’ar dakika olarak uygulanmasına karar verilmişse de telefon hakkı birçok hapishanede haftada bir kere 20 dakika olarak uygulanmaktadır. Bu durum ise kapalı görüş yerine telefon hakkı sağlanmasını anlamsız kılmaktadır. Zira iki güne çıkartılmasındaki amaç mahpusların farklı zamanlarda yakınları ile iletişime kurması ve sosyal ilişkinlerin devamlılığının sağlanabilmesidir. Ancak mevcut koşullarda bu amaca ulaşılamamakta ve mahpuslar üzerindeki ağır tecrit devam etmektedir.

 

Pandemi sürecinin başında alınan önlemler kapsamında mahpusların aileleri ile görüntülü görüşebilmelerinin de sağlanacağı belirtilmişse de gelinen aşamada henüz bununla ilgili bir adım atılmadığı görülmüştür.

 

 

4.3. Süreli ve Süresiz Yayınlar (Gazete, dergi, kitap, vb.)

 

Hapishanelerde kitap ve gazete sınırlaması olup, bazı hapishanelerde hakkında toplatma kararı dahi bulunmayan bazı kitaplar ile Evrensel, Birgün, Yeni Yaşam, Umut, Atılım, Yeni Demokrasi vb. muhalif gazeteler, mahpusların tüm taleplerine rağmen hiçbir şekilde hapishaneye alınmamaktadır. Özellikle 2019 yılında yapılan Açlık Grevi sonrasında, Yeni Yaşam gazetesinin engellenmesi yönlü uygulamalar hâlâ devam etmektedir. Bazı hapishanelerde kanuna aykırı olarak haftalık olarak gazetelerin tamamı hakkında engelleme kararı verilmekte, bazılarında ise engelleme kararı dahi gösterilmeden gazeteler mahpuslara verilmemektedir.

 

Yayınlara ulaşım haberleşme hakkı ve ifade özgürlüğü bağlamında çok önemlidir. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun (CGTİHK) 62. maddesine göre mahkemelerde yasaklanmamış olması kaydıyla mahpuslar yayınlardan yararlanabilir. Kaldı ki bir kişinin haberleşme hakkının ve bununla bağlantılı olarak ifade özgülüğünün sınırlanması için belli kriterler söz konusudur. Mahpusların yayınlara erişimi bakımından da bu ilkeler yani, kanunilik, ölçülülük ve meşru amaca dayanma ilkelerinin gözetilmesi gerekir.  Bu ilkelere ve CGTİHKnın 62. maddesine aykırı uygulamalara sıkça rastlanmaktadır.

 

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da yapılan yeni değişiklikler ile 62. Maddenin 4. Fıkrasında Basın İlân Kurumu aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan gazetelerin kuruma kabul edilmeyeceği düzenlenmişse de bu hüküm idareler tarafından dergilere de uygulanmakta, mahpuslara gönderilen dergiler de bu düzenleme ileri sürülerek reddedilmektedir. Oysa 62. Maddenin 4. Fıkrası gazetelere ilişkin bir düzenlemedir.

 

Birçok hapishanede kitaplarla ilgili yasaklarında artış görülmektedir. Kargo ile gönderilen veya ziyaretçiler tarafından yatırılan kitaplar hiçbir gerekçe gösterilmeden mahpuslara verilmemektedir. Mahpusların kitapları kendi hesaplarından kesilecek para ile PTT aracılığıyla alabilecekleri, mahpuslara sadece doğum günü, dini ve resmi bayramlarda dışarıdan hediye olarak 1 tane kitap yatırılabileceği öğrenilmiştir.

 

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde kargolar verilmediği için mahpuslara gönderilen kitap ve dergilerin teslim edilmediği, yaklaşık 4 aydır kütüphaneden kitap alma konusunda da sıkıntılar yaşandığı, kitaplara erişimin neredeyse olmadığı, Yeni Yaşam Gazetesi için abonelik yapılmadığı tarafımıza aktarılmıştır.

 

Maltepe 2 Nolu L Tipi Hapishanesinde uzun süredir talep edilmesine rağmen gazete verilmediği,  ailelerin ve yakınların getirdiği kitapların mahpuslara verilmediği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde uzun süredir dışarıdan kitap alımının olmadığı ve en son ramazan bayramında kitap alındığı, kitap eksikliği yaşandığı tarafımıza aktarılmıştır. Sokağa çıkma yasaklarının olduğu zamanlarda o güne ait gazetelerin de verilmediği ayrıca belirtilmiştir.

 

Gebze Kadın Hapishanesinde uzun süredir dışarıdan kitap alımının olmadığı, kitap eksikliği yaşandığı, mahpusların dergi ve gazete aboneliğinin yasaklandığı ve aboneliğin ancak idare adına yapılabileceğinin  söylendiği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesinde muhalif gazetelerin uzun zamandır hiç verilmediği, günlük gazetelerin 1 gün sonra verildiği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Bolu F Tipi Hapishanesinde Yeni Yaşam ve Xwebûn gazetelerinin Basın İlan Kurumu aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmadığı gerekçe gösterilerek mahpuslara verilmediği, Kürtçe olan kitapların tercüman olmadığı gerekçesi ile verilmediği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Bakırköy Kadın Hapishanesinde kitap kotası konulduğu ve koğuşlar arası kitap alışverişi yasaklandığı tarafımıza iletilmiştir.

 

Edirne F Tipi Hapishanesinde kitap alışverişi ve dışardan gönderilen kitaplarla ilgili olarak mahpuslara yeni bir genelge tebliğ edildiği, genelgeye göre bir mahpusa kitap göndermek isteyen birinin sadece özel günlerde  ( doğumgünü, bayram vs.) ve iki ayda bir olmak üzere yalnızca bir kitap gönderebileceği, birden fazla kitap gönderilirse bir tanesinin mahpusa verileceği, diğerinin kargo parası mahpusun hesabından kesilecek şekilde gönderene iade edileceği, aynı zamanda bir koğuşta başka bir koğuşta kalan mahpusun isminin yazılı olduğu bir kitabın görülmesi halinde kitaba el konulup hiçbir şekilde geri verilmeyeceğinin bildirildiği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Bazı hapishanelerde ise Yeni Yaşam Gazetesi bayide bulunamadığı” iddiasıyla verilmemektedir. Mahpuslara talep ettikleri Yeni Yaşam Gazetesinin verilmemesi ve yeni uygulanmaya başlanan kitap yasakları mahpusların bilgiye erişim bağlamında ifade özgürlüğünü de kısıtlamaktadır. Anayasanın 28. maddesi basın hürriyetini düzenlerken, süreli ve süresiz yayınların hangi hallerde dağıtımının engellenebileceğini ve toplatılabileceğini de düzenlemiştir. Ancak söz konusu kamuya açık alanlarda satışı yapılan ve herkesin erişimine açık olan gazete hakkında basım veya dağıtımına ilişkin herhangi bir yasaklama kararı bulunmamaktadır.  Bu bakımdan hakkında yasaklama kararı olmayan bir gazetenin Hapishane idaresi tarafından verilmemesi Anayasanın 26. ve İHASin 10. maddesine aykırıdır.

 

5. SAVUNMA HAKKI

 

5.1 Avukat Görüşleri

 

Haziran ayına kadar birçok hapishanede acil durumlar dışında avukat görüşü yaptırılmamaktaydı. Yaptırılan hapishanelerde ise kapalı görüş şeklinde yaptırılmaktaydı. Hapishanelerde avukat görüş odalarına normal avukat görüşü yapılması için branda çekilmişse de brandalı görüş odalarının sayılarının az olması nedeniyle avukatlar oldukça sorun yaşamaktadır. Görüş odalarının dolu olması nedeniyle ya uzun saatler beklemek ya da kapalı görüş yapmak yapmak zorunda kalmaktadır.

 

Haziran ayı itibariyle görüşmelerin normale döndüğü söylense de Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde görüşler eylül ayı başına kadar kapalı görüş olarak yaptırılmaktaydı. Kandıra 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde ise hâlâ kapalı görüş şeklinde yaptırılmaktadır.

 

Tekirdağ 1 ve 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde sadece iki avukat görüş odasına plastik branda uygulanmış olup görüştürme şekli haziran ayında haftalık olarak değişiklik göstermekteydi. Bazen brandalı odalarda görüş yaptırılırken bazen talimat olduğu gerekçesiyle kapalı görüş yaptırılmaktaydı. Temmuz ayı itibariyle sadece brandalı iki odada görüş yaptırılmaktadır. Bu odaların dolu olması halinde başka avukat alınmamaktadır.  Avukat görüş odalarına sadece bir avukat giriş yapabilmektedir. Kampüs genelinde pandemi bahane edilerek tutuklularla yapılan görüşler de mesai saati ile sınırlandırılmıştır.

 

Silivri Kapalı Hapishanesinde ve Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesinde  3-4 avukat görüş odasına branda uygulanmıştır. Bu odaların dolu olması halinde diğer avukatlara kabul etmeleri durumunda kapalı görüş yaptırılmaktadır.

 

Maltepe 1 Nolu L Tipi Hapishanesinde avukat görüşleri brandalı avukat görüş odalarda yaptırılmaktadır. Pandemi bahane edilerek tutuklularla yapılan görüşler de mesai saati ile sınırlandırılmıştır.

 

Gebze Kadın Hapishanesinde avukat görüşleri açık görüş odaları dışında kapalı görüşe benzer şekilde arada sert plastik bulunan odalarda yaptırılmaktadır.

 

Düzce D Tipi Hapishanesinde avukat görüşleri kapalı görüş olarak yaptırılmakta ve avukatlara tulum giydirilmektedir.

 

Bolu F Tipi Hapishanesinde avukat görüşleri hapishanede bulunan avukat görüşme odasında şeffaf bölmeli alanda maske ve eldivenli bir şekilde gerçekleştirilmektedir.

 

6. DİĞER İHLALLER

 

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde pandemi nedeniyle hapishaneye berber gelmemiş, temmuz ayına kadar kantinde traş makinası da satılmadığından mahpuslar özellikle saçlarının kesilmesi konusunda sıkıntı yaşamıştır.

 

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde Aydın Akdoğan şartlı tahliye tarihi gelmiş olmasına ve disiplin cezası olmamasına rağmen tahliye edilmemektedir.

 

Yine Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde mahpusların hücre değişikliği talepleri kabul edilmemektedir. 1-3 kişinin kalabileceği şekilde yapılmış olan hücrelerde mahpuslar 6 kişi kalmaktadır. Bazı mahpuslar yeterli hücre olmadığı gerekçesiyle bir süre üzeri tel kafesli hücrede tutulmuştur.

 

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde Ümit Akgümüş, uzun süredir aynı hücrede bulunan diğer iki mahpusun sigara içmesinin kendisini sağlık durumunu olumsuz etkiliyor oluşu nedeniyle hücresinin değiştirilmesini talep ediyorsa da idare tarafından bu talebi dikkate alınmamaktadır.

 

Gebze Kadın Hapishanesinde ve Metris R Tipi Hapishanesinde bazı infaz koruma memurlarının maske ve eldiven takmadıkları ve fiziki mesafe kuralına uymadıkları tarafımızca gözlemlenmiştir.

 

Gebze Kadın Hapishanesinde mahpusların talebine rağmen 3 haftayı aşkın süredir idare ile görüşme sağlanamadığı, yapılan başvurulara cevap verilmediği tarafımıza aktarılmıştır. 

 

Bolu F Tipi Hapishanesinde son bir ay içerisinde yemek dağıtımında, mahpuslar telefon görüşmesine götürülürken, evrak tebliği yapılırken bazı memurlarca maske ve eldiven takılmadığı, ayrıca 17 Haziran tarihinde odalarda yapılan arama esnasında bazı memurlarca eldiven ve maske takılmadığı ve fiziki mesafe kuralına riayet edilmediği tarafımıza aktarılmıştır. Fahrettin Şahin ve Cesim Kahramana açılan  keyfi disiplin soruşturmaları ile disiplin cezaları verildiği, bu şekilde   şartlı tahliyelerin engellenmeye çalışıldığı tarafımıza aktarılmıştır.

 

Yine Bolu F Tipi Hapishanesinde 3 gardiyanın covid-19 testinin pozitif çıktığı, bundan dolayı hapishanede önlemlerin arttırıldığı tarafımıza iletilmiştir.

 

Bakırköy Kadın Hapishanesinde mahpuslar tarafından Covid-19 süreci ve infaz paketi ile ilgili uluslararası kuruluşlara gönderilmek üzere yazılan dilekçelerin gönderilmesi gereken kuruluşlara gönderilmediği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Edirne F Tipi Hapishanesinde mahpuslar arasında kitap paylaşımı dahil olmak üzere tüm maddi paylaşımların yasaklandığı tarafımıza aktarılmıştır. 

 

Birçok hapishanede mahpuslar tarafından Savcılık, İnfaz Hakimliği gibi adli mercilere yazılan dilekçeler ile İnsan Hakları Derneği vb STK’lara yazılan mektupların kaybedildiği tarafımıza iletilmiştir.

 

 

F. SONUÇ

 

Türkiye hapishanelerinde uzun yıllardır başta işkence ve kötü muamele ile sağlık hakkı olmak üzere birçok hak ihlali yaşanmaktadır. Son dönemlerde muhaliflere yönelik artan baskılar nedeniyle tutuklamalar daha da artmış, hapishanelerdeki mahpus sayısı kapasitenin çok üzerine çıkmıştır. Bununla doğru orantılı olarak mahpusların maruz kaldığı hak ihlalleri de artmıştır. Özellikle pandemi süreci ile birlikte hapishanelerde yaşanan hak ihlallerinde çok ciddi artış yaşanmaktadır.

 

Hapishane idareleri tarafından pandemi bahane edilerek mahpusların en temel insan hakları dahi kısıtlanmıştır. Pandemi tedbirleri kasamında alınan önlemler mahpuslar üzerindeki tecriti en üst seviyeye çıkarmıştır. Zorunluluktan kaynaklı olmadığı aşikar olan bazı uygulamalar ile mahpusların kendi iç benliklerinde kaybolmaları amaçlamaktadır.

 

Mahpusların açık görüşlerinin yaptırılmaması pandemi koşullarında anlaşılabilir olsa da kapalı görüşlerinde kişi sınırlaması uygulanması, 40 dakikalık açık görüşlerin yerine sadece 10 dakikalık ek telefon hakkı tanınması ve bu telefon hakkının da açık/kapalı görüş yapılabilecek kişilerle değil de sadece telefon numarası verilen kişi ile sınırlı tutulması mahpusların aile ve özel hayatına saygı hakkını ihlal etmektedir. Her ne kadar pandeminin ilk zamanları mahpusların aileleri ile görüntülü konuşmalarına imkan sağlanacağı belirtilmişse de gelinen aşamada buna dair hiçbir adım atılmamıştır. Ailelerinden uzak bölgelere sürgün edilen mahpusların ailelerinin kapalı görüş yapabilmek için pandemi koşullarında uzun seyahatler yapmak durumunda kalmakta, bu durum mahpus ailelerininin sağlık durumlarını da riske atmaktadır. Bu sebeple mahpuslara daha fazla telefon hakkı sağlanmalı ve en azından ziyaretçi listesindeki herkesle telefon ile görüşebilme hakkı tanınmalıdır. Yine pandemi süreci başında sağlanacağı söylenen görüntülü görüşme için gerekli adımlar atılmalıdır.

 

Mahpusların hapishane koşullarında sosyalleşebilmesi, infaz sürelerinde sosyal ilişkilerden kopmamaları, bedensel ve ruhsal sağlıkları açısından ortak alan faaliyetleri büyük önem arz etmektedir. Özellikle yüksek güvenlikli hapishanelerde tutulan mahpusların beden ve ruh sağlıkları için uzun süre veya süresiz sosyal yalnızlaştırmaya maruz bırakılmamaları gerekmektedir. Spor, sohbet gibi faaliyetler sayesinde mahpuslar sürekli kaldıkları hücrelerin dışına çıkmakta, 7 gün 24 saat birlikte kaldıkları sınırlı sayıdaki kişilerden farklı kişilerle sohbet ederek sosyalleşme imkanı bulmaktadır. Pandemi ile birlikte başlayan süreçte mahpusların ortak alan faaliyetlerinin yaptırılmaması mahpusların içide bulunduğu tecrit koşullarının ağırlaşmasına neden olmuştur. İHAM, tamamen duyusal yalıtma ile birlikte bütünüyle sosyal yalıtmanın kişiliği tahrip edeceğini ve güvenlik veya başka gerekçelerle haklı gösterilmeyecek bir insanlık dışı muamele biçimi oluşturacağını belirtmiştir.[20]

 

“Yeni Normale Geçiş” planlamaları yapılırken ve hayatın birçok alanında normalleşme başlamışken açık ziyaretlerin yaptırılmadığı, avukat görüşlerinin mahpuslarla teması kesecek şekilde yaptırıldığı, hapishane personelinin dışarı ile ilişkisinin sınırlı tutulduğu, yeni tutuklanan ya da sürgün/sevk gelen mahpuslar ile hastane/adliye sevkleri gibi nedenlerle hapishaneden ayrılıp geri dönen mahpusların 14 gün karantinada tutulduğu, karantina sonucunda test yapılarak hücrelerine dönebildiği, kısaca mahpusların dışarı ile temasının kesildiği bu koşullarda mahpusların hâlâ hapishane içerisinde ortak alan faaliyetlerine çıkartılmamasının hiçbir mantıklı gerekçesi bulunmamaktadır. Ortak alan faaliyetlerinin yaptırılmıyor olması mahpuslar açısından ceza içerisinde cezaya dönüştürülmüştür. Bu uygulamaya son verilerek içeride izole olan mahpusların birbirleri ile iletişim kurarak sosyal ilişkilerini devam ettirebileceği spor, sohbet gibi ortak alan faaliyetlerinin yaptırılması gerekmektedir.

 

Mahpusların dış dünya ile iletişim kurması, toplumdan tamamen kopmadan, meydana gelen gelişmeleri takip edebilmesi için en önemli iletişim araçlarının başında süreli ve süresiz yayınlar gelmektedir. Mahpuslar kitaplar sayesinde birçok konuda kendilerini geliştirirken gazete ve dergiler sayesinde toplumda yaşanan gelişmeleri takip edebilmektedir. Bu durum tecridin mahpuslar üzerindeki etkilerinin bir parça olsun azalmasına neden olmaktadır. Ancak hapishanelerde kitaplara getirilen kısıtlamalar ile dergi ve gazetelere getirilen yasaklamalar nedeniyle mahpuslar ifade özgürlüğü kapsamında bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğü ve haber alma hakkından faydalanamamaktadır. Birçok hapishanede mahpuslar okumak istedikleri süreli ve süresiz yayınların parasını doğrudan ödeyerek yayınları hapishane idarelerinin anlaşmalı olduğu yerlerden almak zorunda bırakılmaktadır. Bu durumun meydana getirdiği temel sorunlardan biri aileleri tarafından yatırılan para dışında geliri olmayan ve ekonomik olarak zor durumda olan mahpusların yayınlara erişmesi önünde engel oluşturmasıdır. Mahpuslar günlük yiyecek ve temizlik malzemesi ihtiyaçları ile mektup/faks gibi ihtiyaçlarını karşılamakta dahi zorlanmaktayken bir de okumak istedikleri kitaplara bütçe ayırmak zorunda bırakılmaktadır. Bir diğer temel sorun ise mahpuslar tarafından talep edilen yayınların hapishane idaresinin anlaşmalı olduğu yerlerde bulunmamasıdır. Bu durum da mahpusların yayınlara erişmesi önünde ciddi bir engel olmaktadır.

 

Yine gazete ve dergi gibi yayınlar da hapishane idareleri tarafından keyfi olarak yasaklanmaktadır. Çoğu zaman bu yasaklamalara ilişkin herhangi bir idari karar da alınmamaktadır. Özellikle muhalif gazete ve dergilere getirilen bu yasaklamalar sadece mahpusların bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğünü ihlal etmekle kalmamakta, muhalif basına uygulanan sansürün de bir göstergesi olmaktadır. Mahpusların uluslararası anlaşmalar ve Anayasa ile güvence altına alınan ifade özgürlüğü ve haberleşme hakkından kanunlara uygun olarak faydalanabilmeleri için kitaplara getirilen sınırlamalara ile gazete ve dergilere getirilen yasaklara son verilmeli, mahpusların ifade özgürlüğü ve haberleşme haklarına yönelik ihlaller durdurulmalıdır.

 

Kişi sınırlaması olmaması yönüyle ziyaretler dışında mahpusların aile ilişkilerini, arkadaş ilişkilerini ve sosyal ilişkilerini devam ettirebilmeleri için  mektup ve fakslar haberleşme hakkının kullanılmasında en önemli araçlardandır. Son dönemlerde daha da artan mektup engellemeleri ve mektupların kaybedilmesi mahpusların aile ve özel hayatlarına saygı hakkı ile haberleşme haklarını ihlal ettiği gibi mahpuslar üzerindeki tecriti de arttırmaktadır. Mahpusların ailelerine yazdıkları mektuplar ya da mahpusların ailelerinden gelen mektuplar dahi hiçbir gerekçe gösterilmeden engellenmektedir. Özellikle mahpuslar tarafından yazılan Kürtçe mektupların gönderilmemesi ya da mahpuslara gelen Kürtçe mektupların engellenmesi dışarıda Kürtçe’ye yönelen tahammülsüzlüğün bir yansımasıdır.

 

Özellikle pandemi sonrası mahpusların tedavi ve sağlık hakkı üzerinde yaşanan hak ihlalleri de artış göstermektedir. Hapishanelerde yüzlercesi ağır binlerce hasta mahpus bulunmaktadır. Pandemi ile birlikte duran hastane sevkleri son dönemlerde yeniden başlamışsa da hastane dönüşleri uygulanan 14 gülük karantina süresinin koşulları nedeniyle mahpuslar hastaneye gitmek istememektedir. Zaten hasta olan ya da tek başına kalamayacak durumda olan mahpuslar karantina hücrelerinde çok kötü koşullarda kalmak zorunda bırakılmaktadır. Bazı hapishanelerde 20-30 kişi aynı karantina koğuşunda kalırken bazı hapishanelerde tek başına temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak mahpuslar tek başına tutulmaktadır.. Mahpuslar ya çok az havalandırmaya çıkartılmakta ya da hiç çıkartılmamaktadır. Kantinden ihtiyaçlarının karşılanmasında birçok sorun yaşanmaktadır. Televizyon, radyo, kitap gibi eşyaları kendilerine verilmemektedir. Bu durum mahpusların hastaneye gitmek istememesine ve düzenli tedavi olması gereken mahpusların tedavi olamamasına neden olmaktadır.

 

Devlet pozitif yükümlülükleri gereği vatandaşlarının sağlıklı bir yaşam sürmelerini sağlamak zorundadır. Vatandaşlarının sağlık ve yaşam hakkını korumakla yükümlüdür. Hapishanelerde bulunan karantina koğuşlarının koğuşları iyileştirilmeli ve mahpusların tedavi hakları önündeki engeller kaldırılmalıdır. Başta ağır hasta olan ve kronik rahatsızlıkları ve yaşları nedeniyle yüksek risk grubunda yer alan mahpuslar serbest bırakılmalıdır.

ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ