Duyurular
MARMARA BÖLGESİ HAPİSHANELERİ 6 AYLIK HAK İHLALLERİ RAPORU, MARMARA BÖLGESİ HAPİSHANELERİ 6 AYLIK HAK İHLALLERİ RAPORU,marmara hapishaneleri,marmara bölgesi hapishaneleri,marmara bölgesi hapishane raporu
31.12.2022

MARMARA BÖLGESİ HAPİSHANELERİ 6 AYLIK HAK İHLALLERİ RAPORU

 

ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ HAPİSHANE KOMİSYONU MARMARA BÖLGESİ HAPİSHANELERİ 6 AYLIK HAK İHLALLERİ RAPORU

   “ARALIK    2022

 

GİRİŞ

 

Aralık 2022’de yayınlanan rapor, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu bünyesinde gönüllü olarak çalışan avukatlar tarafından Marmara Bölgesinde bulunan Hapishanelerini aylık olarak ziyaret ederek hapishanelerdeki yapısal ve genel sorunların yanı sıra mahpusların maruz kaldığı hak ihlallerini tespit etmiş olup ve bu ihlalleri rapor haline getirerek kamuoyu ile paylaşmak ve sorunları görünür kılmayı amaçlamaktadır. 

 

Avukatların mahpuslar ile yapmış oldukları görüşmelerin yanı sıra mahpusların aileleri ve avukatlarına yazmış oldukları mektuplar ve mahpusların aileleri ile yapılan görüşmelerden alınan veriler ile hazırlanan rapor bünyesinde Marmara bölgesinde yer alan hapishanelerde 2022 yılı Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarında yaşanan genel hak ihlalleri ile birlikte Türkiye genelinde tüm cezaevlerinde yaşanan ortak hak ihlalleri ve sorunların neden ve sonuçlarına yönelik durumun kamuoyuna aktarılması ve 2022 yılı başından itibaren doğrudan veya dolaylı olarak hak ihlalleri sebebiyle cezaevlerinde yaşamını yitiren ve tecrit altında tutulan mahpuslar ile ilgili kamuoyunun bilgilendirilmesi  amacı ile kaleme alınmıştır.

 

Rapor, mahpusların hakları ve tespit edilen hak ihlalleri başlığının altında her bir hapishanenin özgün durumu ele alınacaktır.










 

HAPİSHANELERDE TESPİT EDİLEN HAK İHLALLER

  • İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE YASAĞI

 

İşkence tanımı, ilk olarak 1984 tarihli BM Sözleşmesi’nde etraflıca yapılmış ve bu tanım diğer ulusal veya uluslararası belgelere, ulusal veya uluslararası yargı mercilerine de yol göstermiştir. 

 

Buna göre, bir kimseye, kendisinden ikrar veya üçüncü kişiyle ilgili bilgi elde etmek, kendisinin veya üçüncü bir kişinin işlediği veya işlediğinden şüphelenilen bir fiil nedeniyle onu cezalandırmak, kendisini veya üçüncü kişiyi korkutmak veya zorlamak amacıyla yahut ayrımcılığa dayanan herhangi bir sebeple, bir kamu görevlisi veya devlet adına hareket eden bir kişi tarafından veya bu kişilerin teşviki, rızası veya izniyle üçüncü bir kişi tarafından kasten işlenen ve yöneltildiği kimseye bedensel ya da ruhsal olarak ağır acı veya ıstırap veren bütün fiiller işkence olarak tanımlanmıştır.

 

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 3.maddesinde ‘‘Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı yahut onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulamaz’’ denilerek işkence ve sair kötü muameleyi kısa ve öz biçimde yasaklamış, işkence ve sair kötü muamele yasağının kapsamını 1984 tarihli Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ndeki tanımın ışığında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla belirlemiştir. AİHS madde 3, yukarıda da belirtildiği üzere, işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve ceza kavramlarına yer vermiştir. 

 

İşkence yasağı, insanlık dışı ve küçük düşürücü muameleleri de kapsayan üst kavramdır. AHİM, AİHS madde 3 kapsamındaki işkence, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele şeklindeki hareketlerin aralarındaki düzey, yoğunluk, ağırlık ve etkilerine dair farkları gözeterek bu muameleleri birbirinden ayırmaktadır.

 

AİHM içtihatları uyarınca bir eylemin ağırlık düzeyi itibarıyla AİHS madde 3’ün kapsamına girebilmesi için muamelenin; süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ve bazı durumlarda, mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi olayın içinde yer alan tüm koşullar değerlendirilir. Eylemin amacının mağduru aşağılamak ya da küçük düşürmek olup olmadığı sorusu göz önüne alınması gereken bir unsur olsa dahi böyle bir amacın yokluğu 3. madde ihlalinin kesin olarak bulunmayacağı anlamına gelmemektedir. 

 

Aynı zamanda AİHM, sözleşmenin 3. Maddesi kapsamında işkence dışındaki diğer kötü muamele uygulamalarında “insanlık dışı, onur kırıcı ve aşağılayıcı” terimlerini kullanmaktadır. Zira kararlarda kötü muamelenin 3.Madde ihlaline yol açması için “fiziksel yaralamaya ya da yoğun bir fiziksel veya ruhsal acı veya ıstıraba sebebiyet vermiş olması” ya da “küçük düşürme veya ıstırabın, meşru bir muamele veya cezada zorunlu olarak bulunan küçük düşürme veya ıstırap düzeyinin ötesine geçmesi gerektiği” şeklinde açıklanmaktadır.

 

Önceki yıl ve dönemlere ait raporlarımızda da dikkat çekmeye çalıştığımız gibi hapishanelerde onur kırıcı arama biçimlerinin yaygınlaşması temel bir mesele olarak tespit edilmektedir.  

 

Hapishanelerde mahpusların koğuşlarında ve hücrelerinde yapılan aramalar da orantısız bir şekilde, baskın havasında gerçekleşmektedir. AİHM, “hapishane güvenliğini sağlamak yahut hapishanede düzensizlik olmasını engellemek üzere bazı hallerde soyularak yapılacak aramanın gerekebileceğini kabul etmekle birlikte, bu tarzda bir aramanın uygun bir tarzda yürütülmesinin zorunlu olduğu” görüşündedir.7 Dolayısıyla; bu uygulamanın kabulü için güvenlik gerekçesiyle “gerekli” ve “haklı” “zorunlu nedenler”e dayandığını ortaya koyan, “insan onuruyla bağdaşır nitelikte” unsurlar bulunmalıdır.8 olmalıdır.


Yapmış olduğumuz görüşmeler sonucunda işkence ve kötü muamele yasağı kapsamında değerlendirilecek hak ihlallerini hapishane bazında aşağıda belirtiyoruz.

 

Arama ve Baskınlar :

 

Bakırköy Kadın Hapishanesinde özellikle yeni sevk olan mahpuslara çıplak arama dayatması yapıldığı, oda aramaları sırasında infaz memurlarının robokop tarzı giysiler ve uzun joplar ile 15-20 kişilik ekiplerle odalara gedikleri, mahpusların arama sırasında odada kalmalarına izin vermedikleri ve kontrolleri dışında arama yapıldığı aktarılmıştır. Aramalarda kitaplara, defterlere, fotoğraflara hatta şişme montlara dahi inceleme yapılacağı gerekçesiyle el konulduğu ve geri verilmediği ayrıca el konulan eşyalara tutanak dahi tutulmadığı belirtilmiştir. Son aylarda sürgün olan kişilerin de eşyalarının gönderilmediği ve yanına çok az eşya almasına izin verildiği aktarılmıştır. 

 

Edirne F Tipi Hapishanesinde tutuklanarak hapishaneye yeni getirilen mahpuslara çıplak arama dayatması yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır.

 

Marmara 2 Nolu Kapalı Hapishanesinde aramalar sırasında mahpuslara ait eşyaların dağıtıldığı, gardiyanlar tarafından kendilerine yönelik provakatif hareket ve söylemlerin meydana geldiği tarafımıza iletilmiştir. Yine mahpuslar koğuş dışında kendilerine tek sıra yürüme dayatılmasının yapıldığını ifade etmiştir. Hapishaneye ilk girişte çıplak arama dayatması devam etmektedir.

 

Marmara 5 Nolu Kapalı Hapishanesinde mahpuslar bulundukları koğuşta işkence ve kötü muamele uygulamasına rastlamadıklarını ancak adli koğuşlarda gardiyanların sık sık mahpuslara şiddet uyguladıklarını  bildiklerini tarafımıza aktarmışlardır.

 

Marmara 7 Nolu Kapalı Hapishanesinde mahpuslar sevk sırasında infaz koruma memurlarının kendilerine yönelik tahrik edici milliyetçi, ırkçı söylem ve hakaretlerde bulunduğunu, oda aramaları sırasında tüm kişisel eşyalarını dağıttıklarını ifade etmişlerdir. Yine mahpuslar cezaevi giriş ve çıkışlarında çıplak aramaya maruz bırakıldıklarını tarafımıza aktarmışlardır.

 

Maltepe 1 Nolu L tipi Hapishanesinde Hastane sevkleri sırasında mahpusları hastaneye götüren jandarmalar tarafından mahpuslara detaylı arama dayatıldığı ve bu durumun mahpuslar tarafından kabul edilmemesi nedeniyle  hastane sevklerinin sürüncemede kaldığı aktarılmıştır. 

 

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde Yapılan görüşmede mahpus, hapishaneye sevkler sırasında çıplak aramanın yapıldığı, hapishaneye sevk olan İsmail Çevik isimli mahpusa çıplak aramanın uygulandığı ve çıplak aramayı kabul etmeyen mahpusun darp edildiğini buna ilişkin olarak Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu tarafımıza aktarmıştır.

 

Düzce T Tipi Kapalı Hapishanesinde Mahpuslar, kuruma ilk sevk edildikleri sırada çıplak arama dayatmasına maruz kaldıklarını, koğuşta haftada 3 gün psikolojik şiddete ulaşan aramaların yapıldığını bu aramalar sırasında kendilerinin sabunluk gibi temel ihtiyaçlarına dahi el konulduğunu ifade etmektedir.  Yine mahpuslara koridorda yürürken askeri nizamda tek sıra halinde yürüme dayatıldığı tarafımıza aktarılmıştır.

 

Görüşme yapılan mahpuslar; bu hapishanenin pilot bir hapishane olduğu düşüncesindedir. Her olumsuz uygulamanın bu hapishanede başlatılarak yayıldığı kanaatindedir. Zira Düzce T Tipi Hapishanesinde geçtiğimiz yıllarda ağır fiziksel işkence iddiaları gündeme gelmiş, mahpuslara dönük militarist, ırkçı söylemler kullanılmıştır. Cezaevi personelinin tutum ve davranışlarının düşmanca olduğu aktarılmış, yeni gelen personelin mahpuslara selam vermesi durumunda dahi diğer personel tarafından uyarıldıklarını belirtmiştir.

 

Yine mahpuslar; Düzce T Tipi Hapishanesinde özel bir ekibin olduğu düşüncesindedir. Zira gardiyanların, kurum müdürlerinin yanında " yetki benim elimde olsa bunlara neler yaparım" tehditleri karşısında kurum müdürleri hiç bir reaksiyon göstermediği tarafımıza aktarılmıştır. Öyle ki başgardiyanın mahpuslara "müdür benim" söyleminde bulunarak keyfi ve hukuksuz uygulamalar gerçekleştirdiği belirtilmiştir.

 

Gebze Kadın Kapalı Hapishanesinde Adalet Bakanlığı tarafından gönderilen talimatla oda aramalarının Jandarma tarafından yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır. Askeri personelin arama sırasında hijyen önlemi olarak eldiven ve maske taktığını ancak başkaca bir özen göstermedikleri, aramaların saatlerce sürdüğü belirtilmiştir. 

 

Yine aynı hapishanede aramalarda koğuşların çok ciddi bir şekilde dağıtıldığı, karıştırılan eşyaların yanında sürekli kantinden satın alınan makas, faraş, cam tabaklar vb. eşyaların sonradan sorun haline getirildiği aktarılmıştır. Ayrıca son yapılan iki aramada sivil giyimli ve kim olduğunu bilmedikleri kişilerin aramaya eşlik ettiklerini ve kim olduklarını sorduklarında savcının korumaları oldukları bilgisinin verildiğini aktarmışlardır. 

 

Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishanesinde Doğrudan fiziksel şiddet olmadığı ancak yoğun psikolojik şiddete uğradıklarını aktardılar. İsmail Çabuk isimli adli mahpusun tehdit edildiği ve süngerli odaya götürüldüğü bilgisi aktarılmıştır ayrıca Tarık Kar isimli siyasi mahpusun da tehdit edildiği yönünde bilgi verilmiştir. 



 

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararında özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan herkesin cezalandırılmalarına veya tutuklanmalarına hükmedilen kararla yasal olarak ellerinden alınmayan tüm haklara sahip olmaya devam ettiği, bu nedenle özgürlüğünden yoksun bırakılmış herkese insan haklarına saygı çerçevesinde davranılması gerektiği belirtilmiştir.  Bununla birlikte mahpuslara sağlanan barınma ve özellikle uyku koşulları insan onuruyla ve mümkün olduğunca özel hayatın gizliliğiyle bağdaşması gerektiği, iklim koşulları ve özellikle metrekaresi, havanın küp hacmi, aydınlatma, ısıtma ve havalandırma açısından sağlık ve hijyenin gereklerine uygun olması gerektiği vurgulanmıştır.

 

AİHM içtihatlarında da devletin bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorunda olduğu ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntemin, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmaması gerektiği vurgulanmaktadır.14

 

Revir ve Hastane Sevkleri ve Kelepçeli Muayene :

 

Bakırköy Kadın Hapishanesinde hastane sevklerinde kelepçeli muayene edilmek istendiği ve   hapishaneye yeni gelen mahpuslara çıplak arama dayatıldığı aktarılmıştır.  Hasta mahpus Jiyan Erdinç fiziki engeli nedeniyle özel yatak ve klozet ihtiyacı olduğu ancak idarenin kendisine yatak temin etmediğini, klozetin ise oda değişikliğinden sonra getirilmediğini, duruma itiraz eden koğuş arkadaşlarına ise idari soruşturma açıldığı iletilmiştir. 

 

Hasta mahpuslar Hazine Alçı, Fatma Tokmak, Jiyan Erdinç merdiven inip çıkmakta zorlandıkları için asansör kullanmayı talep ettikleri ancak güvenlik talebiyle reddedildiği ve bu nedenle revire, hastane sevklerine ve avukat görüşlerine çıkmakta sorun yaşadıklarını aktarmışlardır. 

 

Ümraniye T Tipi Hapishanesinde  Hastaneye götürülürken kelepçe takıldığı, bazen doktor huzurunda da kelepçenin açılmadığı ve kelepçeli muayene yapıldığı aktarılmıştır. 

 

Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde Hastane ve revir sevklerinde kelepçe dayatması yapıldığı aktarılmıştır. 

 

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde Mahpus ile yapılan görüşmede hapishaneden hastane, adliye gibi kurumlara yapılan sevkler esnasında kaçma şüphesi gerekçesi öner sürülerek kelepçe kullanıldığı ve tekli ring araçlarına bindirildikleri tarafımıza aktarmıştır.

 

Tekirdağ 2 Nolu T Tipi Hapishanesinde Yapılan görüşmede, Çetin Gümüştaş isimli mahpusun belinde 6 adet platin bulunduğunu, haziran ayında Şehir Hastanesine sevkinin yapıldığını, jandarma tarafından muayene sırasında kelepçe konusunda takdirin görevli hekime bırakıldığı ancak hekim tarafından kelepçenin çıkarılmadığı buna ilişkin olarak İlgili hekim hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu aktarılmıştır. 28.06.2022 tarihinde koğuşta arama yapıldığı sırada infaz koruma memurları tarafından sözlü tacizde bulunulduğu, arama yapılırken her yerin lüzumsuz dağıtıldığı, memurların provokatif eylemlerde bulundukları aktarılmıştır.

 

Bolu F Tipi Kapalı Hapishanesinde Hastaneye sevk ve tedavi esnasında kelepçe uygulamasının olduğu, ters kelepçe yapılmak istendiği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Gebze Kadın Kapalı Hapishanesinde Hastane sevklerinde bazı devlet hastanelerinde kelepçeli muayene dayatıldığı ve mahpusların kabul etmemesi durumunda mahpusun muayene olmadan geri getirildiği bilgisi aktarılmıştır. Son olarak Gönül Erdoğan isimli mahpusun kelepçeli olarak MR çekilmek istenmesi üzerine itiraz ettiği ve yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunduğu belirtilmiştir. 

Yine aynı hapishanede sevkler sırasında tekli bölmeli ring aracında getirilip götürüldüklerini ve o bölmenin içinde de kelepçeli tutuldukları belirtilmiştir.

 

Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishanesinde Süngerli odaya götürülen mahpusların kelepçeli olarak götürülmeye çalışıldığı ve bu esnada tehditlere maruz kaldıkları aktarılmıştır. 

Yine aynı hapishanede sevklerde kullanılan ring araçlarının tekli bölmeler içerdiği ve tekli bölmelere konulan mahpuslara ayrıca kelepçe de takıldığı aktarılmıştır.  Sevk edildikleri bazı devlet hastanelerinde ise kelepçeli muayenenin dayatıldığı ve kabul etmeyen mahpusların tedavi edilmeden geri getirildiği belirtilmiştir. 

Yine aynı hapishanede Dilber Tanrıkulu adlı mahpusun bacaklarında platin bulunduğu ve ranzanın kendisine uygun olmadığı aktarılmıştır. talep etmelerine rağmen mahpusun mağduriyetinin devam ettiği ve halen hapishane idaresinin talebe cevap verilmediği belirtilmiştir. 

 

Tecrit :

 

İmralı Ada hapishanesinde 23 yılı aşkındır süren tecrit uygulamaları tüm hapishanelere farklı boyutlarda yayılmıştır. Tecrit uygulamaları hapishanelerde, bir yönetim aracı haline gelmiştir, bu uygulamalar COVID-19 pandemisi bahane edilerek arttırılmış, bu hususlar önceki dönem raporlarımızda ayrıntılı incelenmiştir.

 

Marmara bölgesi bünyesinde bulunan İmralı Ada hapishanesine tutulan Sayın Abdullah Öcalan, Sayın Ömer Hayri Konar, Sayın Hamili Yıldırım ve Sayın Veysi Aktaş’ın avukat görüşleri çeşitli bahaneler ile engellenmekle beraber, 21 aydır haber alınamayan hapishanede mutlak iletişimsizlik koşulları devam etmektedir.  İmralı Ada hapishanesinde yaşanan diğer hak ihlallerine ilişkin derneğimizin avukatlarının yapmış olduğu görüş başvurularına rağmen müvekkilleri ile görüş yapmamız mümkün olmamıştır.

 

Tecrit uygulamaları, cezaevlerinde keyfi kısıtlamalar ile çeşitli boyutlar ile yayılmakta, yüksek güvenlikli cezaevlerinde keyfi uygulamalar ile mahpuslar tecrit altında tutulmaktadır. F tipi hapishanelerin varlığı dahi tek başına tecrit uygulamasının tezahürü olmakla birlikte yapmış olduğumuz görüşmeler sonucu tespit ettiğimiz hususları aşağıda paylaşıyoruz.

 

Edirne F Tipi Kapalı Hapishanesinde C blokta tutulan mahpuslardan Ramazan Çınar, Ahmet Dündar ve Kemal Argış’ın kişiye özel tecritte tutulduğunu, sebebi sorulduğunda İdarenin kendilerinin Afyon Hapishanesinden sevk edildikleri sırada sevk yazılarında dosyalarında patlayıcı madde imalatı gibi bir ibarenin bulunduğu ve bu nedenle ayrı tutulmaları gerektiğinin açıklandığı bu nedenle ayrı koğuşta tutulduklarını açıkladığını ifade etmiştir. Bu cevap üzerine mahpuslar Edirne Cezaevi Savcılığına başvurduklarını ve savcılığın cevabında “mahpusların hangi koşullarda cezaevinde kalacağına cezaevi idare ve gözlem kurulunun karar verebileceğini, böyle bir durumun mümkün olmadığını” açıkladığını ifade etmiştir. Fakat cezaevi idaresi savcılığın bu cevabına rağmen bu üç mahpusu kişiye özel tecritte tutmaya devam etmektedir.

 

Metris 2 Nolu R Tipi Kapalı Hapisanesinde  hasta mahpuslar Ergin Aktaş, Serdal Yıldırım, Ahmet Çelik ve Abdulkadir Kuday, aynı suçtan hüküm giymiş olmalarına ve yan yana bulunmak istemelerine rağmen ikili olarak farklı koğuş ve bloklarda tutulmakta avukat görüş anlarında dahi yan yana getirilmemekte, spor, sohbet gibi sosyal ve kültürel etkinliklerde de bir araya gelememektedirler. Bu nedenlerle mahpuslar sosyal, kültürel ve manevi anlamda diğer arkadaşları ile görüştürülmeyerek kendileri üzerinde ağır bir tecrit politikasının izlendiğini ifade etmektedirler.

 

Ümraniye T Tipi Hapishanesinde Afyon Cezaevinden getirilen Mehmet Fatih Kurt isimli hasta mahpusun tek başına hücrede tutulduğu aktarılmıştır. 

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde Yapılan görüşmede mahpus hapishane mimarisinin mahpusların koğuş ve odalarının güneş alamayacağı ve yeterince havalandırılamayacağı şekilde dizayn edildiğini, odaların yeterinde temizlenmediğin tarafımıza aktarmıştır. Günde 2 saat havalandırma çıktıklarını, bir nevi tecrit durumu yaşadıklarını belirtmiştir. 

 

Düzce Kapalı Hapishanesinde  Hiçbir sosyal ve kültürel etkinlik haklarının kullanıldırlmadığını ifade etmişlerdir. Bu duruma ilişkin kendilerine bir gerekçe de açıklanmamıştır. Bunun yanı sıra mahpuslar havalandırma darlığı ve yüksekliği nedeniyle yeteri kadar temiz havadan yararlanamadıklarını belirtmiştir.

 

Bolu F Tipi Kapalı Hapishanesinde Mahpuslar, odalarda 3 kişi kaldıklarını, diğer odalar ile iletişimlerinin engellendiğini, sohbet hakkı, kütüphaneye çıkarma, havalandırmaya çıkarma hakkının sadece kendi odalarıyla sınırlı tutulduğunu ifade etmiştir. Ortak alan, atölye, spor faaliyetleri pandemiden beri yapılmadığı tarafımıza aktarılmıştır.

 

Ağırlaştırılmış müebbet cezası bulunan Mehmet Akpolat, Abdulvahap Kavak, Rojvan Akdoğan ve Burhan Güneş’in tekli hücrede tutulduğu tarafımıza aktarılmıştır.

 

Ziyaretler (aile ve arkadaş görüşleri) :

 

Bakırköy Kadın Hapishanesinde gerçekleşen açık görüş sırasında mahpus ve ailelerinin yaşanan hak ihlallerine ilişkin slogan atması üzerine mahpuslar hakkında soruşturma açıldığı ancak daha savunmaları dahi alınmadan 3 aylık görüş yasağı verildiği ve cezanın direk uygulamaya koyularak bir sonraki hafta görüş yapılmasına izin verilmediği tarafımıza aktarılmıştır. Cezayı uygulamaya başladıktan sonra mahpuslardan savunma isteyen idare açıkça adil yargılanma hakkını da ihlal etmiştir. Bakırköy Kadın Hapishanesinde açık görüşler koğuşların kalabalık olduğu gerekçesiyle 30 dakika yapılmaktadır.

 

Edirne, Metris ve Marmara Kapalı Hapishanelerinde mahpuslar 1 saat olarak gerçekleştirilmesi gereken aile açık görüşlerinin 45 dakika olarak uygulanmaktadır.

 

Maltepe 1 Nolu L tipi Hapishanesinde ayda 1 kez 1 saat açık görüş hakkı bulunmasına rağmen açık görüşler sırasında cezaevi personeli tarafından bu süreye riayet edilmemekte olup 40-45 dakika arasında açık görüş hakkı kullandırıldığı aktarılmıştır.  Mahpuslar yapılan görüşmelerde ailelerin büyük çoğunluğunun şehir dışından geldiğini ve bu sebeple açık görüşte geçen her dakikanın değerli olduğu ve haklarını kullanmak istediklerini belirtmişlerdir. 

 

Maltepe 1 Nolu L Tipi Hapishanesinde 3 görüşçü ile görüşme hakkını kullanmak için cezaevi idaresine bildirilen isimlerin cezaevi idaresi tarafından emniyet ve savcılıklara bildirilip belirtilen görüşçüler hakkında güvenlik soruşturması yapıldığı, buna ilişkin tahkikatın 7-8 ay sürmekte olduğu ve ismini bildirdikleri görüşçülerin görüşe gelmelerinin engellendiği aktarılmıştır. 

 

Ümraniye T Tipi Hapishanesinde kapalı görüşlerin 40 dakika, açık görüşlerin ise 50 dakika olarak uygulandığını ve sürelerinin keyfi olarak kısa tutulduğu aktarılmıştır. 

 

Tekirdağ 2 Nolu T Tipi Hapishanesinde yapılan görüşmede mahpus açık görüşlerin 30 dakika olarak uygulandığını, gerekçe olarak hapishane kapasitesinin üstünde doluluk ve yoğunluk olmasının gösterildiğini, görüntülü görüşme yapamadıklarını aktarmıştır. 

 

Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishanesinde açık ve kapalı görüş ziyaretlerinin çok erken saatlerde yapılması nedeniyle şehir dışından gelen ailelerin sıkıntı yaşadığı aktarılmıştır. Ayrıca ekonomik sıkıntılardan kaynaklı aile ziyaretlerini hiç gerçekleştiremeyen mahpusların olduğu, görüş yerine görüntülü konuşma talep ettiklerini ancak bu hakkın siyasi mahpuslara uygulanmadığı aktarılmıştır.  

 

Ortak Alan Faaliyetleri (sohbet, spor, kurs atölye) :

 

Bakırköy Kadın Hapishanesinde pandemiden önce 1 saat olarak uygulanan ortak alan faaliyetinin pandemiden sonra da uzun bir süre de uygulanmadığı aktarılmıştır. 

 

Metris 2 Nolu R Tipi Hapishanesi’nde tutulan ve sağlıklı bir insandan çok daha fazla temiz havaya ihtiyacı olan ağır hasta mahpuslar gün içinde yalnızca 2,5 saat havalandırmaya çıkartılmaktadır. Mahpuslar kurs ve atölye gibi ortak alan faaliyetlerinden yararlandırılmadıklarını aktarmıştır.

 

Edirne F Tipi Kapalı Hapishanesinde Sohbet ve spor dışında hiçbir kültürel etkinlik hakkının uygulanmadığı tarafımıza aktarılmıştır. Mahpusların haftada 10 saat kültürel etkinlik hakkı bulunmasına rağmen kendilerine haftada 2,5 saat sohbet 1 saat spor hakkı tanınmaktadır. Mahpusların ayrı odalardaki arkadaşları ile sohbet hakkına çıkma talepleri ise kabul edilmemektedir.

 

Marmara 5 Nolu Kapalı Hapishanesinde Covid -19 pandemisinin bütün önlemleri genelge ile kaldırılmış olmasına rağmen mahpuslar ortak alan faaliyetlerinin (kurs ve atölye) pandeminin ilan edilmesinden itibaren kaldırıldığını ve halen yapılmadığını ifade etmişlerdir.

 

Marmara 2 Nolu Kapalı Hapishanesinde mahpuslar kurs ve atölye gibi ortak alan faaliyetlerinin yapılmadığını, ayda 2 kez açık alanda ve ayda 1 kez kapalı alanda olmak üzere 10’ar kişilik gruplar halinde 45 dakika spora çıkartıldıklarını tarafımıza aktarmıştır.

 

Marmara 7 Nolu Kapalı Hapishanesinde mahpuslar kurs ve atölye gibi ortak alan kültürel etkinliklerinden yararlandırılmadıklarını tarafımıza aktarmıştır.

 

Ümraniye T Tipi Hapishanesinde açık havaya ortak alana çıkma hakkı kapsamında 2 haftada bir futbol oynamak için çıkarıldıklarını, bunun dışında ortak alandan yaralanamadıkları aktarılmıştır. Ek olarak açık görüş olan haftalarda ortak alan hakkından yararlanamadıklarını belirtmişlerdir.  

 

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde Yapılan görüşmede mahpus 45 günde 2 kez sohbet 1 kez de spora çıkarıldıklarını tarafımıza aktarmıştır. Ek olarak aylardır resim kursu talep ettiklerini ancak öğretmen olmadığı şeklinde gerekçelerle bu durumun engellendiği belirtilmiştir. 

 

Düzce Kapalı Hapishanesinde Mahpuslara 1 saat olarak kullandırılması gereken aile görüş hakkının 40 dakika kullandırıldığı, arkadaş görüşü için verilen 3 isimle mahpusların görüşmesinin keyfi olarak engellendiği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Bolu F Tipi Kapalı Hapishanesinde mahpuslar haftada 10 dakika telefon görüş haklarının olduğunu, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olan arkadaşlarına ise 2 haftada 10 dakika telefon görüş hakkının kullandırıldığını. Hali hazırda tecrit uygulamalarından dolayı 2 hafta boyunca çıkmama eylemi yapacaklarını bu nedenle dış dünya ile tek iletişimlerinin ziyaretçi görüşü olduğunu tarafımıza aktarmışlardır.

 

Gebze Kadın Kapalı Hapishanesinde Sosyal aktivitelerin yok denilecek kadar az olduğu aktarılmıştır. Voleybol sahası olarak kullanılan bir alanın olduğu ancak hiçbir şekilde toprak ile temasın söz konusu olmadığı belirtilmiştir. Bütün sportif faaliyetlerin 10 kişilik sınıra takıldığı; satranç, masa tenisi taleplerinin olduğu; doğrudan olumsuz cevap verilmese bile pratikte de mimari yapının uygun olmadığı ve personel eksikliği nedeniyle de olumlu karşılık bulmadığı belirtilmiştir.

 

Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishanesinde Eğitmen olmadığı gerekçesiyle henüz kurs ve atölye etkinliklerinin başlatılmadığı aktarılmıştır. 

 
  • SAĞLIK HAKKI

 

Dünya Sağlık Örgütü Anayasasında sağlık, “sadece sakat ve/veya hasta olmama hali değil, beden- sel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde olmaktır” biçiminde tanımlanmaktadır. 

 

Sağlık hakkının yaşam hakkının tamamlayıcısı olduğu, sağlıklı olmanın yaşam hakkının temel koşulu olduğu unutulmamalıdır. Oysa hapishanelerde sağlık hakkına erişim konusundaki sıkıntılar hâlâ devam etmektedir. Hücre ve koğuşların durumu sağlıklı yaşam sürdürmeye elverişli değildir. Temizlik, hava alma, güneş alma, ısınma gibi açılardan mahpuslar bir hayli zorlanmaktadır. Ayrıca revire çıkma, muayene olma, hastaneye götürülme gibi konularda ciddi sıkıntılar mevcuttur ve mahpusların sağlıkları bu nedenlerle tehdit altındadır.

 

1990 tarihli “Mahpusların Islahı için Temel İlkeler” ve 1990 tarihli “Özgürlüğünden Yoksun Bıra- kılmış Çocukların Korunmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Kuralları” ile tanımlanmıştır.

 

Tedavi Hakkı :

 

Mahpusların sağlık hakkı yönünden devletin, tedavilerinin geciktirilmeden, sağlıklı koşullarda insan onurunu zedelemeden yapılmasını sağlama yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu kapsamda yaşanan ihlaleler, hapishaneler özelinde aşağıda detaylandırılmaktadır.

 

Bakırköy Kadın Hapishanesinde mahpusların revire çıkma taleplerinin keyfi olarak reddedildiği, kabul edildiği zamanlarda ise hastaneye sevk durumlarında mahpusların kelepçeli muayeneye zorlandıkları aktarılmıştır. Diş sorunlarında ise uzaman doktora sevklerin yapılmadığı ve cezaevi hekimi tarafından ağrı kesicilerle geçiştirildiği aktarılmıştır.  Verem hastası Süreyya Bulut’un hastane sevklerinde sorun çıkarıldığı, çok kirli ve haklarını kullanmasına izin verilmeyen bir karantina hücresine konduğu ve orada kalmayı reddettiği için de hastaneye götürülmeyerek tedavi hakkının engellendiği belirtilmiştir. 

 

Edirne F Tipi Kapalı Hapishanesinde mahpusların hastane sevk taleplerinin çok geç karşılandığı veya karşılanamadığı tarafımıza aktarılmıştır. Yine hapishanedeki diş doktorunun muayenelerinin düzensiz olduğu, doktorun çoğu zaman 1 hafta bulunup bir hafta bulunmadığı ifade edilmiştir. Abdurrahim Demir ve Kerim Boran isimli ağır hasta mahpusların hastane sevk taleplerinin uzun süredir karşılanmadığı tarafımıza aktarılmıştır. 

82 yaşında olup, daha önce beyin ameliyatı geçirmiş, yüksek tansiyon, şeker ve KOAH hastalığı ve aynı zamanda yüksek oranda işitme engeli bulunan hasta mahpus Kerim BORAN hakkında hastane tarafından cezaevinde kalabilir raporu verilmiştir. 

 

Marmara 5 Nolu L Tipi Hapishanesinde yalnızca acil durum seviyesindeki hasta mahpusların hastane naklinin sağlandığı, bunun dışında rutin hastalık tedavisi gören mahpusların hastane sevklerinin yapılmadığı tarafımıza aktarılmıştır.

Hasta mahpus Cumali TOPAL’IN Çölyak hastası olduğu ve yaşının çok ilerlemiş olması nedeniyle kendi kişisel ihtiyaçlarını karşılayamadığı aktarılmıştır.

 

Marmara 2 Nolu Hapishanesinde mahpusların hastane sevk talepleri karşılanmamakta, revire çıkartıla taleplerinin de ağırlıklı olarak reddedildiği aktarılmıştır. Mahpuslar revir taleplerinin A-7 koğuşunda istisnai olarak haftada 1 kişi olarak kabul edildiğini ifade etmiştir. Yine mahpuslar diş ile ilgili taleplerinin karşılanmadığını ifade etmiştir. Mürsel Erdem ve Halil Ay isimli mahpusların düzenli olarak kullanması gereken ilaçları alamadıkları ve hastalıklarının takibinin yapılmadığını ifade etmiştir.

 

Maltepe 1 Nolu L tipi Hapishanesinde Kalp rahatsızlığı bulunan Hüseyin Sürgeç, Sinan Bülbül ve Erhan Özel’in rutin olarak 6 ayda veya 1 yılda bir Koşuyolu Hastanesinde kontrollerinin yapılması gerektiği. Ancak söz konusu hastane sevklerinin 2,5 yıldır idarece yapılmadığı aktarılmıştır.

 

Metris 2 Nolu R Tipi Kapalı Hapishanesinde hasta mahpus Mahmut Okay’ın diğer hasta mahpuslar Serdal Yıldırım ve Ergin Aktaş ile aynı bloğa geçme talebinin reddedilmesi halinde devam eden tedavisini reddedeceği ve cezaevinden sevkini talep etmesini beyan etmesi sonucunda mahpusun tedavisine son verilerek Erzurum Hapishanesine sürgün edildiği tarafımıza açıklanmıştır. 

Sadece ismi geçen kişiler için değil diğer mahpusların da etkin bir sağlık hizmetinden faydalanmalarının mümkün olamadığı, Metris 2 Nolu R Tipi Kapalı Hapishanesinde hastane sevklerinin sürüncemede kaldığı ve randevuların uzun tarihlere verildiği aktarılmıştır. Sağlık durumu kritik noktada olan mahpuslar için de durumun aynı şekilde olmasının oldukça kaygı verici olduğu belirtilmiştir. 

Yine aynı hapishanede Adli Tıp Kurumu tarafından haklarında kendi ihtiyaçlarını karşılayamayacakları için cezaevinde kalamaz raporu verilmesine rağmen toplum güvenliği riski gerekçe gösterilerek infazları durdurulmayan hasta mahpuslar Ergin Aktaş ve Serdal Yıldırım cezaevi idaresi tarafından sistematik tecrit altında tutulmakta, diğer hasta mahpuslarla yan yana gelmeleri engellenmektedir. 

 ALS hastası olan Abdulkadir Kuday ve vertigo hastalığı bulunan Ahmet ÇELİK uzun bir süre diğer mahpuslar Ergin Aktaş ve Serdal Yıldırım’dan ayrı tutulmuştur. Tarafımıza son aktarılan bilgiye göre 3 yılı aşkın süredir birbirinin ihtiyaçlarını karşılayan Ergin Aktaş ve Serdal Yıldırım’ın odaları ve blokları ayrılarak Ergin Aktaş Ahmet Çelik ile A blokta Serdal Yıldırım ise Abdulkadir Kuday ile B blokta tutulmaktadır. Her dört hasta mahpusun talebi ise Aynı blokta yan yana kalmaktır.

 

Tüm bu durumun yanı sıra Metris 2 Nolu R Tipi Kapalı Hapishanesinde mahpuslar hastane sevklerinde doktorların kendilerine ayrımcılık yaptığını, gardiyanların kendilerini söz ve davranışlarıyla tahrik ettiğini, hastalıklarına ve çektikleri sancılarına rağmen tedavilerinin engellenerek sağlığa erişim haklarından yoksun bırakıldıklarını beyan etmişlerdir.

 

Düzce Kapalı Hapishanesinde Mahpuslar revir ve hastane sevklerinin gerçekleşmediğini, revir için istisna olarak gerçekleştiğinde ise aynı gün yalnızca 2 kişinin revire çıkartıldığını tarafımıza aktarmıştır.

Beyninde tümör mevcut olan hasta mahpus Atilla Coşkun, hastane sevki sırasında  hastane personeli  tarafından kelepçeli olarak röntgene alınmak istenmiş, mahpusun bunu kabul etmemesi üzerine tetkikleri yapılmamış ve hapishaneye geri gönderilmiştir.

Vedat Gültekin isimli mahpusun hepatit ve sedef hastalığı bulunmaktadır. Mahpusun  tedavisinin düzenli takip edilmesi gerekirken geç gerçekleşen veya hiç gerçekleşmeyen hastane sevkleri nedeniyle bu takip ve tedavi koşullarının mümkün olmadığı tarafımıza aktarılmıştır.

 

Bolu F Tipi Kapalı Hapishanesinde 1-Hayati Deniz Kaytan 2-Mikail Aslan 3-Ali Adıman 4-Muzaffer Akış 5-Suat Duman 6-Şahap Elbasan 7-Mehmet Akpolat 8-Cemal Tarhan 9-Mehmet Emin Eren 10-Hikmet Akbaş 11-Mehmetşah Yüce 12-Zeki Eşin13-Bedri Kocakaya 14-İsmail Bicen 15-Hayri Demir 16-İbrahim Doğan 17-Şahvan Saruhan 18-Ömer Olur 19- Levent Cin 20- Ümit Doğanay 21- Ergin Atabey isimli hasta mahpuslar bulunmakta bu isimlerle birlikte toplamda 50’ye yakın hasta mahpusun bulunduğu, hastaneye erişim konusunda herhangi bir belirgin problem olmasa da mahpusların kimi zaman revire çıkartılma konusunda problem yaşadığı tarafımıza aktarılmıştır.

 

Gebze Kadın Kapalı Hapishanesinde son süreçlerde özellikle en yaygın görülen rahatsızlıkların diş ve göz problemleri olduğu aktarılmıştır. Yetersiz beslenme durumundan kaynaklı anemi (kan değerlerinin düşmesi), erken menopoz, eklem rahatsızlıkları, fıtık, boğun düzleşmesi, kas spazmı, mide problemleri, seyrek olarak göğüs ve rahim kanseri görülmekte olduğu belirtildi. Hastane sevklerinde problem yaşanmadığı ancak sultan denilen ring araçları ile götürüldüğünü ve bu aracın son derece kötü koşullarda olmasından kaynaklı mahpusların hastaneye gitmek istemediklerini, ring aracının içerisinin oksijensiz olduğu bu durumdan kaynaklı bu duruma maruz kalan mahpusların sonradan şiddetli baş ağrısı çektiklerini, mide bulantıları ile halsizlik yaşadıklarını, klostrofobisi olan mahpusları krize sokacak düzeyde olduğu aktarılmıştır.

 

Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishanesinde kullanılan ışıkların kötü olduğu ve göz sağlığını bozduğu, oda tavanlarının yüksek olması ve ışığın da yetersiz olması nedeniyle odanın alt kısımlarının iyi aydınlatılamadığını aktarılmıştır. Geceleri ışıkları kapattıklarında ise tam tersi olarak dışarıda hapishaneyi aydınlatan ışıkların odanın içine vurmasıyla odanın fazla aydınlık olduğu ve geceleri uyuyamadıklarını aktarılmıştır. 

Dilber Tanrıkulu adlı mahpusun bacaklarında platin olmasına rağmen yeterli bir şekilde sağlık alanları oluşturulmadığı, Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishanesinde sağlığa erişim konusunda problem yaşadığı ve yine odadaki yaşam alanlarının özel ihtiyaçlarını karşılamadığı aktarılmıştır. Yine aynı mahpusun hastaneye sevkleri sırasında ayağında platin olması sebebiyle mahpustan pantolonun çıkartılması istendiği ve mahpusun bu durumu kabul etmediği için hastaneye gidemediği belirtilmiştir. 

 

Temizlik Malzemeleri ve Temiz Suya Erişim :

 

Edirne F Tipi Kapalı Hapishanesinde yapmış olduğumuz görüşmelerde mahpuslar; idare tarafından her bir kişi için günlük 50 Litre kullanım ile sınırlı su kotası uygulandığını, bu miktarın 20 Litresinin sıcak su olarak belirtildiğini fakat bu suyun da ısıtılmadan verildiği (ılık olarak aktarıldığı) açıklanmıştır. Mahpuslar günlük 50 litre ile sınırlanan su miktarının kendi kişisel ihtiyaçları (çamaşır, bulaşık yıkanması, oda temizliği, kişisel temizlik) açısından yeterli olmadığını bu uygulamanın insani olmadığını ifade etmiştir. Mahpuslar bu durumun yanı sıra şebekeden akan suyun çok kireçli olduğunu ifade etmiştir. Hatta yıllardır koğuşlarda bu nedenle rutubet kapan muslukların değiştirilmesi taleplerinin de kabul edilmediği ifade edilmiştir.

 

Marmara 2 Nolu Hapishanesinde mahpuslar temizlik ve duş alanlarının kirli olduğunu, kendilerine yeterli derecede temizlik malzemesi verilmediğini ifade etmiştir.

 

Marmara 5 Nolu Hapishanesinde mahpuslar kişisel hijyen ihtiyaçlarının kantinden karşılandığını, ancak kantinde bulunan ürün çeşitliğinin çok az olduğunu ve çok pahalı olduğunu  ifade etmiştir.

 

Metris 2 Nolu R Tipi Kapalı Hapishanesinde mahpuslar kendi ihtiyaçlarını karşılayamayacak derecede fiziksel duruma sahip olmalarına rağmen (Ergin Aktaş’ın iki eli bilekten ampute edilmiş, Serdal Yıldırım ise belden aşağısı tamamen felçli bir şekilde yaşamını sürdürmektedir.) hapishane idaresi tarafından kendi odalarının temizlenmediği, kendi oda temizliklerini 3 yılı aşkın süredir kendilerinin yaptığını, bunun yanı sıra kendi kıyafetlerini kendilerinin yıkadığını ifade etmişlerdir. 

 

Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde temizlik malzemelerini ancak kantinden sağlayabildiklerini ancak fiyatların yüksekliği ve çeşitlerin azlığı sebebiyle sıkıntı yaşadıklarını aktarmışlardır.

 

Tekirdağ 2 Nolu T Tipi Hapishanesinde yapılan görüşmede mahpus hijyen ve temizlik malzemelerinin hapishane idaresi tarafından verilmediğini ve kantinden satın alındığını, odaların ve diğer bölmelerin yeterince hijyenik olmadığını, suyun belirli limitlerle verildiğini, zaman zaman su kesintilerinin yaşandığını, hijyen ve temizlik sorununun , odaların ayrıca yeterince hava ve güneş görmüyor olmasının zamanla sağlığı da olumsuz etkileyebildiğini aktarmıştır.

 

Düzce Kapalı Hapishanesinde Mahpuslar temizlik malzemelerinin tamamını kantinden kendileri satın alıyor, koğuş ve havalandırmadaki tüm hijyen ve temizlik koşullarını kendi imkanları dahilinde sağlamaktadır. 

 

Bolu F Tipi Kapalı Hapishaneside Mahpuslar tuvalet ve banyonun birlikte olduğunu, temizlik ve elektrik giderlerinin çok yüksek olduğunu, tüm kişisel ve genel hijyen ürünlerinin kendileri tarafından karışlandığını tarafımıza aktarmıştır.

 

Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishanesinde pandemi dönemi verilen temizlik malzemelerinin artık verilmediği ve kantinden almak zorunda oldukları ancak fiyatların yüksek olması nedeniyle bir çok mahpusun bu konuda da sorun yaşadığı aktarılmıştır. 

 

Sağlıklı Beslenme :

 

Maltepe 1 Nolu L tipi Hapishanesinde hapishane idaresi tarafından son zamanlarda verilen yemekte aşırı derecede azalma meydana gelmiş olup koğuşta bulunan otuz iki kişiye ancak on beş kişiye yetecek kadar yemek verildiği,ayrıca yemeklerin kalitesinde ve besin değerinde de azalma olduğu tarafımıza aktarılmıştır. 

 

Edirne F Tipi Kapalı Hapishanesinde mahpuslar idare tarafından kendilerine çok çok az miktarda neredeyse kişi başına bir kişilik yemek porsiyonunun üçte biri miktarda yemek verildiğini, 5-6 kişilik odalara dahi 3 kişilik yemek verildiğini yemeklerin son derece yetersiz olduğunu, (mahpusların deyimiyle bir kişiye neredeyse 3 kaşık pilav verilmekte) söz konusu sorun için idare ile görüşüldüğünde ise idarenin kendilerine “biliyoruz ama yettirmeye çalışıyoruz” gibi geçiştiren cümleler kurduğunu ifade etmişlerdir.  Mahpuslar bu nedenle yeterli beslenemediklerini ve bağışıklık güçlerinin her geçen gün daha da kötüye gittiğini ifade etmiştir.

 

Marmara 2 Nolu Kapalı Hapishanesinde  mahpuslar yemeklerin kalitesiz olduğunu, çoğunlukla A-7 koğuşunda bulunan 13 kişiye yetmeyecek oranda yemek verildiğini tarafımıza aktarmıştır.

 

Metris 2 Nolu R Tipi Kapalı Hapishanesinde mahpuslar yemeklerin son derece sağlıksız ve yetersiz olduğunu ifade etmiştir. Hasta mahpus Serdal Yıldırım hakkında mide ülseri ve gastrit teşhisi konulması ve Başakşehir Çam ve Sakura Şehir hastanesi tarafından kendisi hakkında uygulanması üzerine verilen diyet listesi uygulanmamıştır.

Mahpus Serdal Yıldırım için diyet yemeği olarak sadece gündüz bir adet yumurta ve yoğurt verilmiş, akşamları ise son derece yağlı ve baharatlı yemekler verilmeye devam etmiştir. bu nedenle mahpus 2 ay gibi kısa bir sürede 25 kilo vermiştir. Bu süreçte tarafımız cezaevi idaresi ve savcılıkla bir çok kez görüşme yapmış cezaevi idaresi tarafımıza: “hastane tarafından verilen diyet listesi 22 TL olan iaşe bedelinin çok çok üstündedir. Bizim bu listeyi karşılamamız mümkün değildir.” şeklinde açıklamada bulunmuştur. bu konuya ilişkin sacılık dahi bir çok şikayetimiz olmasına rağmen çok az kısmi iyileştirmeler haricinde mevcut sağlıksız beslenme koşulları hapishane idaresi tarafından devam ettirilmektedir.

 

Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde Sürekli aynı yemeklerin getirildiği, hatta bazen yemek yerine iki çeşit çorba getirildiği aktarılmıştır. Durumu İdare ile görüştüklerinde Adalet Bakanlığı’nın kişi başı 2 TL bütçe ayırdığını, ücretin çok düşük olması nedeniyle kısıtlı bütçeyle ancak bunları alabildiklerini belirttiklerini aktarmışlardır. 

 

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde Yapılan görüşmede mahpus, yemeklerin kalitesinin çok düşük olduğunu, çok yağlı ve sağlıksız besinler olduğunu, yemeklerin az verildiğini, verilen yemeklerin de hijyenik olmadığını, talep edildiği halde diyet yemeklerin verilmediği, kantin fiyatlarının çok pahalı olduğunu aktarmıştır.

 

Tekirdağ 2 Nolu T Tipi Hapishanesinde Yapılan görüşmede mahpus, yemeklerin kalitesinin çok düşük olduğunu, yemeklerin az verildiğini, et gibi protein ağırlıklı besinlerin hiç verilmediğini kantin fiyatlarının çok pahalı olduğunu aktarmıştır.

 

Düzce Kapalı Hapishanesinde Yemeklerin özellikle son 5 ayda olmak üzere yağlı, kalorisi düşük ve az verildiği tarafımıza aktarılmıştır. Yine hapishane yemekleri sebebiyle birçok mahpusun mide sorunlarının meydana geldiği tarafımıza aktarılmıştır. Kantin fiyatlarının çok yüksek olması nedeniyle mahpusların sağlıklı beslenme imkanları ekonomik anlamda da sınırlandırılmış durumdadır.

 

Bolu F Tipi Kapalı Hapishanesinde Mahpuslar yemeklerin tek tip ve kalitesiz olduğunu, yemeklerin plastik kaplarda verildiğini, beslenme için yeterli olmadığını, meyve- sebze verilmediğini ifade etmiştir. Ayrıca mahpuslar, alternatif olarak verilen yemeklerin de çok kötü olduğunu, kantin fiyatlarının ise çok yüksek olduğunu iaşe bedelinin de 18 TL olması nedeniyle kendilerine verilen yemeklerin son derece yetersiz, az, ve sağlıksız olduğunu tarafımıza aktarmıştır.

 

Gebze Kadın Kapalı Hapishanesinde İdarenin iaşe bedellerinin azlığı nedeniyle yemeklerin kötü ve yeterli olmadığını söylediğini, az malzeme ile çok yemek çıkarılmaya çalışıldığı, haliyle yemeklerin tatsız-tuzsuz ve çoğunlukla yenemeyecek düzeyde olduğu belirtilmiştir. Yine diyet yemeği ile beslenmesi gereken mahpusların diyet yemeğine ulaşamadıkları bilgisi verilmiştir. Bunların yanı sıra vejeteryan ve vegan olan mahpusların ciddi anlamda beslenme problemi yaşadıkları tarafımıza aktarılmıştır. ( Et yemekleri yerine genelde bir adet közlenmiş sebze verilmekte olduğu belirtilmiştir.) Çiğ sebzenin verilmediği, verilen sebzelerinde işlemden geçirilmesi için doğranması gerektiği ve doğrandıktan çok sonra verildiği; o hali ile de yenilmediği belirtilmiştir. Yemeklerin kötü, eksik olmasından kaynaklı sağlık bakanlığı ve ilgili bakanlıklara başvurduklarını ancak bir sonuç alamadıkları tarafımıza aktarılmıştır.  

 

Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishanesinde Yemeklerin yenilmeyecek kadar kötü olmasının yanı sıra gramajlarda da küçülmeye gidildiği aktarılmıştır.  Vejeteryan menünün mevcut olduğu ancak yeterli besleyiciliğe sahip olmadığı belirtilmiştir. Vejeteryan kişilere takviye şeklinde vitamin verilmediği yine diyet yemeği ile beslenmesi gereken mahpusların diyet yemeğine ulaşamadıkları belirtilmiştir. Kantin fiyatlarının çok yüksek olduğu ve ekonomik olarak zorlandıklarını ayrıca günde 3 öğün yemek verilmesi gerekirken 2 öğün verilmeye başlandığı aktarılmıştır.

 
  • HABERLEŞME HAKKI

 

Başta mektup gönderme ve alma olmak üzere, telefonla görüşme hakkı ile süreli ve süresiz yayınlardan faydalanma imkanı hapishanelerdeki mahpusların dış dünya ile en önemli ve belki de tek bağlantılarıdır. Bununla birlikte yakınları tarafından mahpuslara gönderilen kargolar da mahpusların kıyafet ve ayakkabı gibi ihtiyaçlarını karşılamaları bakımından önemli bir araçtır. 

Dönem dönem hapishanelerde kantinlerde satılmış olan radyolara dahi el konduğunu raporlarımızda dikkat çekmiştik, 2022 yılının ikinci yarsında da benzer uygulamalar devam etmektedir.

 

Edirne F Tipi Kapalı Hapishanesinde mahpusların kantinden satın almış oldukları radyolara arama sırasında el konulduğu tarafımıza aktarılmıştır.

 

Mektup ve Kargo :

 

Mahpusların en önemli iletişim araçlarından birisi olan mektuplar, yalnızca aile ve akrabaları ile değil diğer hapishanelerde bulunan diğer mahpuslar ile, yaşanan hak ihlallerine ilişkin sivil toplum kuruluşları ile iletişim kurmalarını sağlamaktadır. Mahpusların dış dünya ile iletişim kurmaları, sorunlarını ve taleplerini kamuoyu ile paylaşmaları engellemekte, mahpusların haberleşme ve bilgi edinme hakları hapishane idareleri tarafından zorlaştırılmakta ve kısıtlanmaktadır. 

 

Mahpusların mektup hakkı haberleşme ve bilgi edinme hakkının, buna bağlı olarak ifade özgürlüğünün en önemli teminatıdır. Bu kapsamda tespit edilen ihlaller hapishaneler özelinde aşağıda açıklanmıştır. 

 

Edirne F Tipi Kapalı Cezaevinde mahpuslar mektup ve kargolarının çok geç kendilerine teslim edildiğini, bazen mektup okuma komisyonunun kontrolünden geçmiş mektuplarına bile arama sırasında el konulduğunu ve kendilerinden geri alındığını ifade etmiştir. Mahpuslara 2 ayda 1 kargo teslim alma hakkı verilmektedir.

 

Metris 2 Nolu R Tipi Kapalı Hapishanesinde mahpuslar mektup ve kargo ve fakslarının çok geç kendilerine teslim edildiğini, mektup ve faks ücretlerinin fahiş fiyatlara çıktığını ve bu durumun haberleşme haklarını kısıtladığını ifade etmiştir.

 

Maltepe 1 Nolu L tipi Hapishanesinde aileler tarafından 2 ayda bir ve özel günlerde  kitap ve dergilerin mahpuslara gönderilebildiği ancak cezaevi idaresine ulaştığı tarih ile teslim tarihi arasında uzun bir zaman farkı bulunduğu ve bazen bu sürenin  iki,  iki buçuk ayı bulabildiği aktarılmıştır. 

 

Ümraniye T Tipi Hapishanesinde mektupları taahhütlü göndermedikleri durumda yarısından çoğunun kaybolduğunu, yerine ulaşmadığını ayrıca mektupların içeriğine müdahaleler olduğunu, kürtçe mektup yazılması durumunda tercüman yokluğu nedeniyle sorun yaşandığını aktarmışlardır. 

 

Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde Adalet Bakanlığı’nın talimat gönderdiği gerekçesiyle toplu mektup gönderiminin yasaklandığını, bir mektubun içine birkaç kişinin mektubunu koymasına izin verilmediğini, hepsi için ayrı pul alınmasının talep edildiğini ve bu uygulamanın ciddi bir mali külfet yarattığını aktarmışlardır. 

 

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde Yapılan görüşmede mahpus, kargoların 2 ayda bir verildiğini, dışarıya gönderilen mektupların kimi zaman ulaştırılmadığını hapishaneye gönderilen mektup ve kargolarında kimi zaman keyfi gerekçelerle verilmediğini tarafımıza aktarmıştır.

 

Tekirdağ 2 Nolu T Tipi Hapishanesinde Görüşmeci Kürtçe yazdıkları mektuplarının her zaman gönderilmediğini belirtmiştir.

 

Düzce Kapalı Hapishanesinde Mahpuslar mektuplarının çoğu kez gönderilmediğini veya geç gönderildiğini, aynı şekilde kendilerine gelen mektupların da çok geç teslim edildiğini ifade etmiştir.

 

Gebze Kadın Kapalı Hapishanesinde Gelen kargoların; asker yok, köpek araması yapılmadı gibi gerekçelerle aylarca verilmediği aktarılmıştır.  Mektupların taahhütlü veya APS olmadığı sürece kaybolduğu; muhatabına ulaşmadığı, taahhütlü ve APS göndermenin ise içinde bulunulan ekonomik kriz nedeniyle mahpusları zorladığı belirtilmiştir. 

 

Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishanesinde Kargoların çok pahalı olması sebebiyle mahpuslar ve aileleri tarafından karşılanamadığı aktarılmıştır. Gönderilen veya gelen mektupların ise tehlikeli görülerek veya sansürlenerek verildiği belirtilmiştir.  

 

Süreli ve Süresiz Yayınlar (Gazete, dergi, kitap, vb.) :

 

Hapishanelerde kitap ve gazete sınırlaması olup, bazı hapishanelerde hakkında toplatma kararı dahi bulunmayan bazı kitaplar ile Evrensel, Birgün, Yeni Yaşam, Umut, Atılım, Yeni Demokrasi vb. muhalif gazeteler, mahpusların tüm taleplerine rağmen hiçbir şekilde hapishaneye alınmamaktadır. 

 

Birçok hapishanede kitaplarla ilgili yasaklarında artış görülmektedir. Kargo ile gönderilen veya ziyaretçiler tarafından getirilen kitaplar hiçbir gerekçe gösterilmeden mahpuslara verilmemektedir. Kimi hapishanelerde ise mahpusların kitapları kendi hesaplarından kesilecek para ile PTT aracılığıyla alabilecekleri, mahpuslara sadece doğum günü, dini ve resmî bayramlarda dışarıdan hediye olarak 1 tane kitap yatırılabileceği öğrenilmiştir. 

 

İnfaz Kanunu madde 62/4 : “Basın İlân Kurumu aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan gazeteler, ceza infaz kurumuna kabul edilmez.” hükmü uyarınca süreli yayın sınırlandırılması yapılmaktadır. Bu kapsamda detaylar aşağıda açıklanmakadır.

 

Bakırköy Kadın Hapishanesinde Mahpus Dilan Turan'a yazar Mehmet Uzun'un "Bîra Qederê" kitabı gönderilmiş ancak bu kitabın da diğer Kürtçe kitaplar gibi verilmediği aktarılmıştır.  Gerekçe olarak yeminli tercümanın olmadığı eğer dışarıdan yeminli tercüman getirilirse ücretin mahpuslardan sağlanması şartıyla Kürtçe kitap alabilecekleri aktarılmıştır.

 

Marmara 5 Nolu L Tipi Hapishanesinde muhalif gazetelerin uzun zamandır hiç verilmediği, yalnızca Birgün gazetesini verildiği, mahpuslara kişi başı olarak kitap kotasının uygulandığı, süreli yayınlarda sınırlama getirildiği, Kürtçe yayınlanan süreli yayın ve kitapların bir çoğunun kendilerine verilmediği ve bu konuda yazılı veya sözlü olarak verilmeme gerekçelerinin kendilerine iletilmediğini aktarılmıştır.

 

Marmara 1 Nolu Kapalı Hapishanesinde muhalif gazete ve dergilerin mahpuslara gerekçesiz olarak verilmediği, mahpusların hiçbir şekilde dergi almalarına izin verilmediği, mahpusların sadece idarenin uygun gördüğü gazeteleri temin edebildikleri, aylık yayın yapan, daha önce alabildikleri kültürel-politik dergilerin de artık verilmediği, mahpuslara gönderilen Kürtçe süreli yayınların ve kitapların inceleme aşamasına tabi tutulduğu, bu inceleme aşamasının da sürüncemede bırakılarak bu kitapların mahpuslara verilmediği, mahpuslara gönderilen Kürtçe kitapların 1 yıldır hâlâ incelemede denilerek mahpuslara teslim edilmediği, idare tarafından mahpuslara kitap kotası uygulandığı, mahpusların yanlarında sadece 10 kitap bulundurabildikleri tarafımıza aktarılmıştır.

 

Marmara 2 Nolu L Tipi Kapalı Hapishanesinde her mahpus için 10 kitap bulundurma kotasının uygulandığı ve Kürtçe kitapların mahpuslara verilmediği, bu konuda yapılan başvuruların sonuçsuz kaldığı tarafımıza aktarılmıştır.

 

Edirne F Tipi Hapishanesinde kitap alışverişi ve dışardan gönderilen kitaplarla ilgili olarak mah- puslara yeni bir genelge tebliğ edildiği, genelgeye göre bir mahpusa kitap göndermek isteyen birinin sadece özel günlerde (doğumgünü, bayram vs.) ve 2 ayda bir olmak üzere yalnızca 1 kitap gönderebileceği, birden fazla kitap gönderilirse bir tanesinin mahpusa verileceği, diğerinin kargo parası mahpusun hesabından kesilecek şekilde gönderene iade edileceği, aynı zamanda bir koğuşta başka bir koğuşta kalan mahpusun isminin yazılı olduğu bir kitabın görülmesi halinde kitaba el konulup hiçbir şekilde geri verilmeyeceğinin bildirildiği tarafımıza aktarılmıştır. Nitekim başka hapishaneye sevk edilen mahpusların kitap ve dergilerinin hapishanede kalan koğuş arkadaşlarına verilmediği bu kitap ve dergilere idare tarafından el konulduğu tarafımıza aktarılmıştır.

 

 Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde Yeni getirilen kitap sınırlaması ile her mahpusun en fazla 20 kitabının olabileceği, eğer bu sayıyı aşarsa fazla kitaplara idare tarafından el konulduğu ve nereye götürüldüğü konusunda bilgi verilmediği aktarmışlardır. 

 

Metris 2 Nolu R Tipi Kapalı Hapishanesinde muhalif olarak kabul edilen hiçbir yayın organı (gazete/kitap/dergi) kabul edilmemektedir.

 

Maltepe 1 Nolu L tipi Hapishanesinde talep ettikleri günlük gazetelerin idare tarafından verilmediği, sadece idarece onaylanan gazeteleri alabildiklerini aktarmışlardır. 

 

Ümraniye T Tipi Hapishanesinde Kürtçe yayınlara erişim sağlanamadığını, Yeni Yaşam ve Evrensel gazetelerinin de talep etmelerine rağmen verilmediğini aktarmışlardır. 

 

Düzce Kapalı Hapishanesinde Mahpuslar, arama sırasında 155 adet kitaba el konulduğunu, hücrede kişi başı 10 kitap bulundurma kotasının uygulandığını, Kürtçe yazılan her kitaba keyfi olarak  "ulusal güvenliği tehlikeye düşürdüğü" gerekçesi ile el konulduğunu tarafımıza aktarmıştır.  Son olarak Mehmet Erbey'in yazdığı Kürt Düşünce Tarihi isimli kitaba el konulduğu keyfi gerekçelerle teslim edilmediği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Gebze Kadın Kapalı Hapishanesinde Süreli-süresiz yayınlara erişim konusunda sıkıntı yaşandığı aktarılmıştır.  Yeni Yaşam ve Evrensel gazeteleri önceden abonelikler bahane edilip verilmediği daha sonradan da yayınların Basın İlân Kurumu aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmadığı gerekçesi ile mahpuslara verilmediği belirtilmiştir. Dergiler için ise abonelik şartı arandığı ve mahpusun hesabında paranın olmaması halinde zaten temin edilmediği belirtilmiştir.  Kürtçe gelen kitapların ise aylarca tercüme problemi olduğu gerekçesi ile verilmediği aktarılmıştır. 

 

Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishanesinde Kitap kotası uygulandığı ayrıca dergi de temin edemedikleri aktarılmıştır. Ayrıca İdarenin sadece FM radyoya izin verdiğini ve AM radyo temin edemedikleri, tv ve radyo kanallarında çok kısıtlama olduğu belirtilmiştir. 

 
  • ADİL YARGILANMA HAKKI VE SAVUNMA HAKKI

 

Etkili Başvuru Hakkı

 

Ümraniye T Tipi Hapishanesinde mahpuslar tarafından yapılan hukuki başvurular konusunda sorun yaşamadıkları, başvurularının iletildiğini ancak matbu nedenlerle başvurularının devamlı reddedildiğini ve hukuki yollardan sonuç alamadıklarını aktarmışlardır. 

 

Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde kuruma yaptıkları başvuruların geç ve çoğu zaman da olumsuz olarak cevaplandığını, Adalet Bakanlığı’na yaptıkları başvurulardan ise sadece “red” cevabı alabildiklerini aktarmışlardır. 

 

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde yapılan görüşmede mahpus, idare ile hiçbir şekilde görüşemediklerini, taleplerinin yanıtsız bırakıldığını, hapishanede yaşadıkları hak ihlallerine ilişkin olarak yaptıkları başvuruların tamamında neredeyse idarenin eylemlerinin cezasızlık ile sonuçlandığını tarafımıza aktarmıştır. 

 

Tekirdağ 2 Nolu T Tipi Hapishanesinde yapılan görüşmede, bir mahpusa kelepçe ile muayene dayatılmasına ilişkin ilgili hekim hakkında yapılan suç duyurusunun halen derdest olduğu, görüntülü görüşme hakkından yararlandırılmadıklarını , ayrıca 3 kez üst üste görüşçüsü gelmeyen mahpusların normalde telefon görüşme sürelerinin arttırıldığı fakat kendilerine bu şekilde ek süre verilmediği buna ilişkin olarak hapishane idaresine başvuruda bulunulduğunu, havalandırma duvarına futbol oynamak için çizilen kale için mala zarar vermekten dava açıldığını davanın devam ettiğini, bunun dışında gerek hapishane idaresine, gerek infaz hakimliğine gerekse de Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan tüm başvuruların etkili bir şekilde yürütülmediği,  sürüncemede bırakıldığı tarafımıza aktarılmıştır.

 

Düzce Kapalı Hapishanesinde mahpuslar, İnfaz Hakimliği cezaevi idaresi veya gözlem kurulunun verdiği hiçbir kararın aleyhine bir karar tesis etmediğini tarafımıza aktarmıştır. Öyle ki kurum idaresi infaz hakimi ile ortak hareket ettiklerini, bu hapishaneden çıkışın olmayacağını, olabildiğince burada tutulacaklarını mahpuslara sözlü olarak ifade etmiştir. Mahpuslar cezaevi idaresinin disiplin cezalarına ve idare gözlem kararına karşı itirazlarının hiçbirinin sonuç vermediğini tarafımıza aktarmıştır. Cezaevi idaresi " biz ne dersek o olacak" söylemini mahpuslara defaatle bildirilmiştir. 

Mahpuslar tarafından aktarıldığına göre Düzce Kapalı Hapishanesinde idare gözlem kurulu kararlarına itiraz sonrası infaz hakimliğinin ret kararını ağır ceza mahkemesine itiraz yolu ile taşıyan mahpusların itirazlarının kabul kararını (kesin kararlar) infaz hakimliği, savcılık ve cezaevi idaresi ortak hareket ederek uygulamıyor. Bu konuda mahpuslar görevi kötüye kullanma sebebiyle savcılığa şikâyet dilekçesi vermişler ancak şikayetlere ilişkin takipsizlik kararı verilmiştir. Mahpuslar,  infaz hakimi, cezaevi idaresi ve cezaevi savcısının siyasi mahpuslara dönük özel bir düşman politikası ile ortak irade ile hareket ettiği kanaatinde olduklarını ifade etmiştir. Yine mahpuslar kendilerine verilen disiplin cezalarının tamamen keyfi olduğunu örneğin, halay çekmek, türkü söylemek, hukuka aykırı uygulamalara itiraz etmek, disiplin cezalarına gerekçe haline getirildiğini ifade etmiştir. bu disiplin cezalarına ilişkin yapılan itirazlarda da infaz hakimliğinin cezaevi idaresi ile birlikte hareket ettiği, infaz hakimliği kararlarına yapılan itiraz sonucunda ağır ceza mahkemesi itirazlarını kabul etse dahi verilen bu kesin kararların bile uygulanmadığını tarafımıza aktarmıştır.

 

Bolu F Tipi Kapalı Hapishanesinde mahpuslar iyi hal değerlendirmelerine ilişkin başvurular yaptıklarını, suç duyurusu ve bakanlığa yapmış oldukları başvuruların işleme alınmadığını fakat son günlerde işlem numarası almaya başladıklarını tarafımıza aktarmıştır. Yine mahpuslar, İnfaz hakiminin değişmesiyle birlikte yapılan itirazların neredeyse hepsinin reddedildiğini ifade etmiştir. Mahpusların cezaevi idaresinin değişmesi sebebi ile arama ile baskıların artması üzerine kapı vurma eylemi nedeniyle 136 kişi hakkında savunma istendiğini tarafımıza aktarılmıştır.

 

Gebze Kadın Kapalı Hapishanesinde hukuki başvurular soncunda savcılık, infaz hakimliği vb. kurumların aldığı kararların genelde mahpusların aleyhine sonuçlandığı bilgisi verildi. Alınan sonuçlar karşısında işlevi olmayan gereksiz bir mekanizma olarak görüldüğü bilgisi paylaşıldı. (Örneğin; bir çekpas sapının küçültülerek 40 cm yapılmasının ve uzun sap kullanmalarına izin verilmemesinin insan sağlığı için zararlı olduğu, çekpası kullanan mahpusta çok ciddi sağlık problemi ortaya çıktığı ve buna ilişkin yapılan başvurularda çok basit bir şekilde taleplerinin güvenlik gerekçesiyle reddedildiği belirtilmiştir. )

 
  • KİŞİ GÜVENLİĞİ VE ÖZGÜRLÜĞÜ HAKKI 

 

İyi Hal Değerlendirmesi ve Koşullu Salıverilme :

 

Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik 29.12.2020 tarihinde Resmi gazetede yayımlanmış ve 01.01.2021 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 13 ve 89. maddeleri dayanak alınarak hazırlanmıştır. Dayanak alınan maddeler mahpusların değerlendirilmesi ve iyi hâlin belirlenmesine ilişkindir. Mahpus hakkında yapılacak değerlendirme için dayanak maddeler uyarınca; ceza infaz kurumlarında bulundukları tüm aşamalarda; ceza infaz kurumlarının düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı, haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirip getirmediği, uygulanan iyileştirme programlarına göre topumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı hususlarını gözetilmesi ve bunun sonucunda koşullu salıverilme hakkının kullanımında belirleyici olan iyi hallilik tespitinin yapılması istenmektedir.

 

Ancak yapmış olduğumuz görüşmelerde esas amacın mahpusların cezaevinden çıkışını engellemek olduğunun açık olduğu, bu kararın alınması için de keyfi yorum ve gerekçelerin kullanıldığı beyan edilmiştir, hapishanelerdeki uygulamalar aşağıda detaylandırılmıştır.

 

Marmara 2 Nolu Kapalı Hapishanesinde bulunan Muzaffer Alkış isimli mahpusun idare ve gözlem kurulu kararıyla iyi halli olmadığı gerekçe gösterilerek koşullu salıverilmesinin engellendiği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Marmara 7 Nolu Kapalı Hapishanesinde 4 mahpusun idare ve gözlem kurulu kararıyla iyi halli olmadığı gerekçe gösterilerek koşullu salıverilmesinin engellendiği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Maltepe 1 Nolu L tipi Hapishanesinde 4 mahpusun idare ve gözlem kurulu kararıyla iyi halli olmadığı gerekçe gösterilerek koşullu salıverilmesinin engellendiği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde yapılan görüşmede Mithat Tunç isimli mahpusun koşullu salıverme tarihinin geldiğimi ancak dosyası henüz Yargıtay’dan dönmemiş olduğundan ve müddetnamesi cezaevine ulaşmadığı için tahliye edilmediği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Düzce Kapalı Hapishanesinde Mahpuslar İdare gözlem kuruluna çıkanlar kurulu göremeyecekleri şekilde siyah camlı bir platformun arkasında görüşüldüğünü beyan etmişlerdir. 4 mahpusların İdare Gözlem kurulu kararı ile iyi halli olmadıkları gerekçesi ile tahliyelerinin gerçekleştirilmediği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Bolu F Tipi Kapalı Hapishanesinde 20 kişi mahpusun kendilerine verilmiş olan 3 hücre cezası nedeniyle infazları yakılmıştır.  Tahliyeleri bu sebeple engellenen mahpuslara ilişkin kanun yararına bozma usulüne başvurulmuş olup dosyalar henüz sonuçlanmamıştır. 

 

6 mahpusun ise Bolu F Tipi Kapalı Hapishanesinde, İdare ve Gözlem Kurulunun iyi halli olmadıklarına ilişkin vermiş oldukları raporlar nedeniyle tahliyeleri engellenmektedir. İdare ve Gözlem Kurulu iyi halli olmadığına ilişkin verilen kararBu mahpusların elektrik ve su tasarrufu yapmadıkları şeklinde keyfi gerekçelerle tahliyelerinin engellendiği tarafımıza iletilmiştir.

 

İnfaz hakimliğinin de söz konusu kararlara ilişkin itirazları ise idare ile aynı gerekçelerle reddettiği, hukuki yollardan olumlu sonuç elde edilemediği tarafımıza aktarılmıştır. 

 

Gebze Kadın Kapalı Hapishanesinde İdare ve Gözlem Kurulu’nda bulunan savcının yaklaşımının tehditkâr olduğu (örneğin; savcının “senden beklediğimiz cevabı alamadık, cezanı erteleyebiliriz” gibi ifadeleri kullandığı) aktarılmıştır. Bu hali ile kurulun mahpus üzerinde psikolojik baskı kurmak için aracı haline geldiği belirtilmiştir.

1 Aralık 2022 günü İdare ve Gözlem Kurulu kararının olumlu olması sonucunda tahliye edilen mahpus Şadiye Manap’ın ise olağan uygulamadan çok daha farklı bir şekilde fiziki evraklar dahi beklenmeden sabah 8 sularında tahliye edildiği, Kocaeli Terörle Mücadele Şubesi tarafından cezaevi bahçesinde gözaltına alınmıştır, mahpusun daha önce savcılık önünde ifade vermiş olduğu bir soruşturma kapsamında gözaltına alınarak 4 gün gözaltında tutulup ardından tutuklandığı bildirilmiştir. 

 
  • ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİN İHLALİ

 

Marmara 2 Nolu Kapalı Hapishanesinde mahpuslara özel yaşam alanlarını (koğuş içerisini) gösteren kameranın yönünü değiştirdikleri gerekçe gösterilerek disiplin cezası verilmiştir.

 

Marmara 5 Nolu Kapalı Hapishanesinde 2 mahpusa özel yaşam alanlarını (koğuş içerisini) gösteren kamerayı kapatmaları gerekçesiyle 2 ay süreyle görüşe çıkmama yasağı verilmiş, yapılan itiraz devamında infaz hakimliği sürecinde Kürtçe tercüman bulunmaması sebebiyle mahpuslardan savunma alınmamıştır.

 

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde özel yaşam alanlarını (oda içerisini) gösteren kameralarının açıldığını mahpusların ise bu hususu kabul etmeyerek kameraları kapattıklarını bu hususta haklarında tutanak tutulduğunu tarafımıza aktarılmıştır. 

 

Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishanesinde Havalandırma alanında kamera olması sebebiyle özel hayatın gizliliğinin kısıtlandığı aktarılmıştır. Bazı odalarda ise havalandırmadaki kameraların koğuşun içerisini de görecek şekilde bulundurulduğu belirtilmiştir.  

 
  • DİĞER HAK İHLALLERİ

 

Bakırköy Kadın Hapishanesinde bir mahpusun avukat görüşü adı altında koğuştan çıkartıldığı ancak MIT yetkilileri ile görüştürüldüğü tarafımıza aktarılmıştır. Mahpus MIT yetkilileri ile görüşmek istemediğini kendisinin kandırılarak koğuştan çıkarıldığına İlişkin şikayette bulunmuş. Ancak cezaevi idaresinin, kendisine "ben sizin posta kutunuz değilim" deyip mahpusun şikayetlerini kabul etmediği tarafımıza aktarılmıştır.

 

Edirne F Tipi Hapishanesinde 3 kişilik hücrelerde 5-6 kişi kaldığı, bazı mahpusların yerde yatmak durumunda kaldığı, mahpusların hücrelerinin, haber verilmeden ve hiçbir somut gerekçe gösterilmeden, istekleri dışında değiştirildiği, mahpusların değişikliği kabul etmemesi halinde yerlerde sürüklenerek yeni hücrelere götürüldüğü tarafımıza aktarılmıştır. 

 

Yine Edirne F Tipi Hapishanesinde mahpusların bulunduğu koğuşlarda sanayi tipi elektrik kullanılmakta, 3 kişilik olan ve yalnızca katıl, televizyon ve buzdolabının kullanıldığı koğuşlarda aylık ortalama 300 TL gibi elektrik faturalarının geldiği tarafımıza aktarılmıştır. Mahpuslar bu faturalara yapmış oldukları itirazların sonuçsuz kaldığını, son olarak idareye bu fahiş faturaları ödemeyeceklerini beyan etmişseler de fatura tutarlarının rızaları dışında hesaplarından kesildiğini tarafımıza aktarmışlardır.

 

Marmara 2 Nolu Kapalı Hapishanesinde mahpuslar kış aylarında ısınma problemi yaşadıklarını, yataklarının eski ve hijyenik olmadığını ifade etmiştir.

 

Marmara 7 Nolu Kapalı Hapishanesinde Kürtçe halay çekildiği nedeniyle bir koğuşta bulunan tüm mahpusların tamamı hakkında (37 kişi)  disiplin soruşturması açıldığı ve disiplin cezası verildiği tarafımıza aktarılmıştır. 2 mahpusa Adalet Bakanlığına yazdıkları ve hapishanede maruz kaldığı ihlalleri açıkladıkları mektupta yazılanlar nedeniyle disiplin cezası verilmiştir.

 

Marmara 5 Nolu Kapalı Hapishanesinde mahpuslar 7 kişilik koğuşta 17 kişi kaldıklarını, yerde yatan mahpus olmamasına rağmen kapasitenin çok üzerinde dar bir yaşam alanında yaşamlarına devam ettiklerini tarafımıza aktarmıştır.

 

Maltepe 1 Nolu L tipi Hapishanesinde kaldıkları koğuşta 28 kişiye yetecek kadar ranza bulunmasına rağmen 32 kişi kaldıklarını ve 4 kişinin yerde yattığını tarafımıza aktarılmıştır. Durumun idareye aktarılmasına rağmen her hangi bir çözüm bulunmadığı ve taleplerinin reddedildiği belirtilmiştir. 

 

Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde Elektrik faturalarının çok yüksek olduğunu, 6 kişilik odaya 750 TL fatura geldiğini, Hapishanelerin “işyeri” statüsünde olmaları nedeniyle bu şekilde fiyatlandırıldığını ve ekonomik olarak çok sıkıntıya girdiklerini bu faturaları karşılayacak ekonomik güçleri olmadığını tarafımıza aktarmışlardır. 

 

Düzce T Tipi Kapalı Hapishanesinde koğuşta bulunan yataklarının çoğunluğunun eski olduğu, mahpuslara kıyafet kotasının uygulandığı tarafımıza aktarılmıştır. Mahpusların kotayı aşan kıyafetleri depoda tutulduğu eğer ailelerine gönderilmez ise atılacakları bilgisi mahpuslara aktarılmış. Bunun yanı sıra mahpuslara sanayi tipi elektrik aboneliği nedeniyle fahiş fiyatlarda elektrik faturaları ödetilmektedir.

 

Bolu F Tipi Kapalı Hapishanesinde mahpuslar elektrik tarifesinin sanayi üzerinden değerlendirildiğini, 3 kişilik oda en az 200 TL elektrik faturasının kesildiğini ifade etmiştir.  Yine mahpuslar 3 kişilik odalarına günlük 150 Lt. sıcak ve 300 Lt. soğuk su kotasının uygulandığını, ifade etmiştir. Yine mahpuslar kendilerine elbise kotasının uygulandığını, hücrelerinde kullanılan yatakların çok eski ve kalitesiz olduğunu, hücrelerinin çok soğuk olduğunu ve yeterince ısıtılmadığını ifade etmiştir.

 

Gebze Kadın Kapalı Hapishanesinde ısınmanın ciddi bir sağlık problemi olduğu, oda, mutfak ve yatakhanelerde birer kaloriferin bulunduğu bununda odaları ısıtmaya yeterli olmadığı; kışları mont ve battaniye ile oturulduğu aktarılmıştır.  İdare tarafından mahpuslara metrekare hesabına göre ısınmanın yeterli olduğu bilgisi verildiği ancak metrekare hesabının da evlere göre yapıldığı bu anlamda iyileştirilmesi gerektiği belirtilmiştir.  Bunun yanında kıyafet kotasının mahpusların ihtiyaçlarını karşılamadığı aktarılmıştır. (Örneğin kişi başına 2 kazak izni olması ve yıkanan kazağın hapishanedeki koşullarda 2-3 gün içinde anca kurutulduğu ve aynı şekilde bu problemin hırka, mont vs. içinde geçerli olduğu belirtilmiştir.) Hem ısınma sisteminde problem yaşanması hem de elbiselerde kota uygulamasının mahpusları zorladığı, kıyafet kotasının güncellenmesi gerektiği belirtilmiştir.

 

Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishanesinde odalarda bulunan pencerelerin sağlam olmadığı, havalar soğuduğunda pencerelerden soğuk havanın sızdığını ve peteklerin küçük olması sebebiyle yeterli şekilde ısınamadıkları aktarılmıştır. 

 
  • SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

 

Özgürlükçü Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu olarak dönemsel olarak ve süreklilik ile gerçekleştirdiğimiz hapishane ziyaretleri ve mahpusların derneğimize yapmış oldukları başvuruların değerlendirilmesi sonucunda hazırlamış olduğumuz rapor kapsamında yaşanan her hak ihlalinin tecrit uygulamalarının bir sonucu olduğunun, cezaevlerinde yönetim biçimi olarak tecrit uygulamalarının esas alındığını söylemek mümkün. Bu değerlendirmemiz yukarıda detaylıca açıkladığımız, tespit edilen ihlallerin bir sonucudur. Ancak özetlemek gerekir ise:

 
  • Tedavi için hastaneye giden mahpusların hücrelerde tutularak sohbet ve sosyal aktivite haklarının sınırlandırılarak, tedaviler cezalandırma aracına dönüştürülmektedir.

  • Dönem dönem birçok cezaevinde toplanan radyoların Edirne Hapishanesinde toplatılmıştır.

  • Açık ve kapalı görüş süreleri keyfi olarak sınırlandırılmaktadır.

  • Okuma komisyonundan geçen mektup ve kitaplara el konulmaktadır, mahpusların özel hayatlarına sistematik bir müdahale yapılmaktadır.

  • Mahpuslara gönderilen mektup ve kargolar keyfi olarak geç teslim edilmektedir. 

  • Mektup ve kargo fiyatları fahiş artış göstermektedir. Bunun yanında mahpuslara para yatıran akraba, arkadaş, görüşçü ve avukatlar hakkında soruşturmalar açılmaktadır.

  • Toplu mektup ve dilekçe göndermek yasaklanmıştır.

  • Özel yaşam alanlarını, oda ve koğuş içini gösteren kameralar neredeyse her hapishanede çeşitli dönemlerde kullanılmaktadır.

  • İdare ve Gözlem Kurulu uygulaması ile mahpusların bulundukları ortamlardan uzaklaşması için psikolojik baskı uygulanmaktadır. 

  • Hasta mahpuslara refakat edebilmesi için diğer mahpusların yanlarında olmaları engellenmektedir.

 

Marmara bölgesi bünyesinde bulunan İmralı Ada hapishanesine tutulan Sayın Abdullah Öcalan, Sayın Ömer Hayri Konar, Sayın Hamili Yıldırım ve Sayın Veysi Aktaş’ın avukat görüşleri çeşitli bahaneler ile engellenmekle beraber, 21 aydır haber alınamayan hapishanede mutlak iletişimsizlik koşulları devam etmektedir.  İmralı Ada hapishanesinde yaşanan diğer hak ihlallerine ilişkin derneğimizin avukatlarının yapmış olduğu görüş başvurularına rağmen müvekkilleri ile görüş yapmamız mümkün olmamıştır. Tecirt uygulamaları tüm hapishanelere yayılmış, keyfi uygulamalar ile tecrit hapishanelerde yönetim biçimi haline gelmiştir. 

 

Pandemi döneminde artan önlemlerin olağan uygulamalar haline geldiğini ve tüm mahpuslar için ağır tecrit koşulları yarattığını önceki raporlarımızda da belirtmiştik. Son dönemde pandemi önlemlerinin yürürlükten kalkmasıyla karantina koğuşu uygulamaları, aile ve ziyaretçi görüşü kısıtlamaları, ortak alan yasakları gibi tecrit uygulamaları çoğu hapishanede kaldırılmış ve normalleşme sürecine girilmiş olsa dahi hala izlerinin sürdüğünü söyleyebiliriz.

 

İhlaller başlıklıları altında her bir hapishane için ayrı ayrı detaylara yer verilse de sorunların neredeyse tümü ortak olup, güvenlikçi uygulamaların ve baskı mekanizmasının sirayetidir. Mevcut geçim sorunu mahpuslara da yansımıştır, elektrik faturaları, kantin fiyatları ve posta mektup masrafları fahiş artışlar ile mahpusları hapishanelerde sağlıksız ve iletişim imkânları kısıtlı bir halde bırakmayı amaçlamaktadır. 

 

Hasta mahpuslar hala hapishanelerde yaşam savaşı veriyorlar. 

 

Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, hasta tutsakların serbest bırakılması ve infaz yakmaların kaldırılması için anneler tarafından düzenlenen “Adalet Nöbeti” 11 ayı geride bırakarak 18 Aralık tarihinde son buldu. Anneler hasta tutsak mahpus çocukları için her hafta adliyelerin önüne giderek taleplerini haykırdılar ancak talepleri dikkate alınmadığı gibi her nöbette darp edilerek gözaltına alıdırlar. ÖHD olarak hak arama mücadelelerinde yanlarında olduğumuz ve hukuki destek sunduğumuz annelerimizin de talepleri hukukun işlemesini sağlamaya yetmedi. 

 

Hapishanelerde tutulan kişilerin can güvenliğini ve tıbbi bakımı her zaman ve derhal sağlamakla görevli olan idarelerin mahpusların esenliğini de güvence altına almak için tedavi amacının yanında koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerini de yerine getirme yükümlülükleri vardır. Hapishanelerde hasta tutsakların tedavi edilmemesi, infaz ertelemeden yararlanamaması gibi yasal haklarını kullanamadıkları için hayatlarını kaybetmeleri açıkça devletin kendi yasalarını ve tarafı olduğu sözleşmeleri ihlal ettiğinin göstergesidir.

 

İnfaz yasasının “Hapis cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi” başlığını taşıyan 16. Maddesinde 24.1.2013 tarihinde 6411 Sayılı Yasa’yla birlikte yapılan değişiklikle “maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen ve toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen mahkûmun cezasının infazı üçüncü fıkrada belirlenen usule göre iyileşinceye kadar geri bırakılabilir” açık hükmü bulunmasına rağmen diğer uygulanmayan kanun maddeleri gibi bu hüküm de sadece bir prosedür olarak uygulanmakta ve olumsuz kararlar ile süreç sonlanmaktadır. 

 

Az sayıda çıkan olumlu kararla infaz erteleme hakkı alan mahpusların ise hapishaneden çıktıktan kısa süre sonra hayatını kaybettiğini yani mahpusların ölüm eşiğine gelmeden hapishaneden çıkmasına izin verilmemektedir.  Hasta mahpuslar hapishanelerde acı çekerek hayatlarını kaybediyor veya tedavi edilemediği için geri dönülmez hasarlar alıyorlar. 

 

Tıpkı eski Milletvekili olan Aysel Tuğluk örneğinde olduğu gibi. Müvekkilimiz Aysel Tuğluk, görece erken teşhis edilen demans hastalığına tüm taleplerimize ve başvurularımıza rağmen 1 yıldan uzun bir süre hapishanede tutularak adeta işkenceye maruz bırakılmıştır. Ekim ayı sonunda nihayet infaz erteleme kararı ile tahliye olan Aysel Tuğluk artık hastalığı ilerlemiş ve geri dönülmez bir seviyeye gelmiştir. Bu uygulamalar ile devlet açıkça iyileşebilir ve yaşayabilir seviyedeysen bu haktan yararlanamazsın demekte ve mahpusları ölüme terk etmektedir. 

 

Bu durumun en belirgin örneklerinden biri de Metris 2 nolu R tipi Hapishanesinde yaşanmaktadır.  Müvekkillerimiz Ergin Aktaş ve Serdal Yıldırım ATK’nın verdiği Cezaevinde tek başına yaşamını idame ettiremez raporuna rağmen “tehlikeli” oldukları gerekçesiyle infaz ertelemeden yıllardır yararlandırılmıyorlar. Ek olarak yıllardır müvekkillerimiz yalnız başlarına bir odada tutuluyorlar. Serdal Yıldırım’ın tekerli sandalyede olması ve bacaklarını kullanamaması, Ergin Aktaş’ın ise ellerinin bileklerinden kesilmiş olmasına rağmen iki müvekkilimizi uzun süredir aynı odada tek başlarına tutmakta ve olmayan imkanlarda yaşamaya mahkum etmektedirler. Odaya onlara yardım edebilecek bir kişi gelmesi veya farklı kişilerle ayrı odalara çıkma talepleri yıllardır kabul edilmiyor ve müvekkillerimiz çok zorlu koşullarda yaşam savaşı veriyorlar. Hukukta işkence ve kötü muamele açıkça yasaklanmıştır ancak bu durumun hukukla, yasayla sözleşmeyle açıklanabilir bir durum olmadığı açıkça ortadadır. Bu durumda akla gelebilecek tek hukuk uygulanan düşman hukukudur. 

 

Son 1 yılda basına yansıyan, insan hakları örgütlerinin yaptıkları açıklamalara göre hapishanelerde 50’den fazla mahpus hayatını kaybetmiştir. Ölümlerin birçoğu intihar olarak kayıtlara geçirildi ancak gerek aile beyanları gerek hayatını kaybetmeden önce kayıt altına alınan mahpusla olan telefon görüşmeleri ve mahpusların insan hakları kurumlarına yaptıkları başvuruları, gerekse hayatını kaybeden mahpusların vücutlarındaki darp izleri durumun intihar olmadığını kanıtlar durumdaydı. Ancak yapılan tüm başvurulara rağmen yetkili kurumlar tarafından olayların üstü kapatılarak araştırılmasına izin verilmemiştir. Konuyla ilgisi olan infaz memurlarının sorgusu dahi yapılmadan olaylar örtbas edilmiştir. 

 

Derneğimize yapılan başvurular sonucu süreçlerini takip ettiğimiz Kandıra 1 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesinde hayatını kaybeden tecavüz ve darp şüphesine ve kamera kayıtlarına rağmen takipsizlik verilerek dosyası kapatılan Garibe Gezer ve Marmara 5 Nolu L tip Kapalı Hapishanesinde darp edildiğine dair ciddi kanıtlar olan Ferhan Yılmaz, Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde tek başına tutulduğu hücresinde ölü bulunduğu iddia edilen Vedat Erkmen şüpheli ölümlerden birkaç tanesidir sadece.  

 

İnfaz yakmalar ile idare ve gözlem kurulu kararları ile hukuksuz uygulamalar devam etmektedir.

 

Mahpusların özellikle İdare ve Gözlem Kurulu uygulaması ile tahliyelerinin engellenmesi, bu konuda yaptıkları itirazlar ve diğer hak ihlallerine ilişkin yapmış oldukları başvuruların cevapsız kalması ya da olumsuz cevaplanmasının hukuki başvuru yollarının da baskı aracı olarak kullanıldığına dikkat çekmek gerekir.  Mahpuslar, infaz hakimi, cezaevi idaresi ve cezaevi savcısının siyasi mahpuslara dönük özel bir düşman politikası ile ortak irade ile hareket ettiği kanaatinde olduklarını ifade etmişilerdir.  

 

Hapishanelerde yapılan baskınlara kimi zaman emniyet görevlilerinin de eşlik ettiklerine önceki raporlarımızda yer vermiştik benzer bir örnek olarak yukarıda da açıklandığı gibi 1 Aralık 2022 günü Gebze Hapishanesi İdare ve Gözlem Kurulu kararının olumlu olması sonucunda tahliye edilen 30 yıllık mahpus Şadiye Manap’ın ise olağan uygulamadan çok daha farklı bir şekilde fiziki evraklar dahi beklenmeden sabah 08.00 sularında tahliye edildiği, ve cezaevi bahçesinde cezaevi görevlileri tarafından acele ile Kocaeli Terörle Mücadele Şubesinde görev yapan polislere teslim edilmesi de bu işbirliğinin bir başka sirayetidir. 

 

Bir diğer vurgulanması gereken hak ihlali ise infaz yakmalar. İnfazını tamamlamış, kanunun kendisine sağladığı şartlı tahliye hakkı kullandırılarak serbest kalması gereken mahpusların tahliye edilmeleri engellenmektedir.

 

Hukuki olmayan kararlar ve usuller ile mahpuslara çok basit adeta bahane niteliğindeki gerekçelerle disiplin cezası veriliyor ve disiplin cezaları ile infazları yakılmak isteniyor. İnfaz yakmalar son dönemde  iki şekilde uygulanmaktadır. 

 

Öncelikle Terörle Mücadele Kanunu’nun 17. Maddesine göre “Tutuklu veya hükümlü iken firar veya ayaklanma suçundan mahkûm edilmiş bulunanlar ile disiplin cezası olarak üç defa hücre hapsi cezası almış olanlar, bu disiplin cezaları kaldırılmış olsa bile şartla salıverilmeden yararlanamazlar.” maddesi gereği 3 ve daha fazla hücre cezası olan mahpuslar koşullu salıverilmeden yararlandırılmayarak hak ederek tahliye tarihine kadar hapishanede tutulmak istenmektedir. 

 

Bir diğer infaz yakma yöntemi ise İdare ve Gözlem kurullarına verilen yetkilerle kurulun koşullu salıverilme tarihi gelmesine rağmen mahpusun iyi halli olmadığına karar vererek belirli sürelerle salıverilmesini engellemesi ve bu konuda cezaevi idarelerine hak ederek tahliye tarihine kadar yetki verilmiş olması.  Gözlem kurulları da iyi halli olmadığı kararını aldığı disiplin cezalarına, kütüphaneden aldığı kitap sayısına, mahpusun örgütlü koğuşta kalmasına, pişmanlık yasasını kabul edip etmemesine veya bazıları Abdullah Öcalan’ı sevip sevmediğine dair sordukları soruya aldıkları cevaba göre karar vermektedir. Esas olarak verilen kararlar mahpusun iyi halli olup olmadığı değil iyi halli olmadığına dair hangi gerekçenin kullanılacağıdır. 

 

Öncelikle Gözlem kurullarının koşullu salıverilme tarihinden sonra böyle bir karar verme yetkileri olması yasaya açıkça aykırı bir uygulamadır. Yasa ile düzenlemiş olsa da meşru olmayan bu uygulamanın adil olmadığına dair bir çok İnfaz Hakimliği, Ağır Ceza Mahkemesi ve Yargıtay kararı mevcuttur.  Ancak hukuka aykırı olmasına rağmen birçok cezaevinde uygulanmaya devam etmekte olduğu yaptığımız hapishane ziyaretleri ile de tespit edilmiştir.

 

 Mahpuslar mahkemelerin karar verdiği cezaların ve tahliye tarihlerinin anlamını yitirdiğini, idarelerin mahkemelerden daha çok yetki sahibi olduğunu, istemediğini uyduruk bahanelerle dahi tutabildiğini, bunu denetleyecek mekanizmaların işlevsizleştiğini ve sadece onay birimine döndüklerini ve hukuka bir güvenlerinin kalmadığını belirtmekteler. İdareler sırf infazları yakmak için gerçek dışı yorum ve bahanelerle devamlı disiplin cezaları vermeleri en çok iletilen ihlaller arasındadır. Örnek olarak türkü söylemek, halay çekmek gibi günlük aktiviteler dahi örgüt propagandası olduğu gerekçesiyle hücre cezası olarak döndüğünü belirtmekteler. Mahkemeye itirazları sonucunda bir kısmının kaldırıldığını ancak bu süreçte koşullu salıverilmesi gelenler fazladan aylarca yatmak durumda kalmaktadır. 

 

Bunun dışında hastane sevklerinde, ringlerde ve muayene sırasında kelepçe dayatması yapılması, talep ettikleri süreli-süresiz yayınlara ulaşamamaları, sağlıksız ve yetersiz yemek verilmesi, kantin ücretlerinin çok yüksek olması, hapishanelerin “iş yeri” sınıfı olarak geçmesi nedeniyle yüksek elektrik faturaları gelmesi, koğuşların yaşam alanlarının kamera le izlenerek özel hayatın ihlal edilmesi, kamerayı kapatmak istediklerinde disiplin cezası almaları en çok gelen ihlaller arasında yer almaktadır. 

Sonuç olarak yapmış olduğumuz görüşmeler ve mahpuslar tarafından derneğimize iletilen hak ihlallerinin her birinin nihai hedefinin mahpusların hapishanelerde sosyal hayattan uzak, sağlıksız, iletişimin mümkün olduğunca az olduğu bir ortamda yaşamalarını esas hedef haline getiren tecrit ve baskıcı güvenlik politikalarının devamlılığını sürdürmek olduğunu tespit ederek bu hususta tüm hukuki süreçleri takip etmeye devam edeceğimizi bir kez daha beyan ederiz.

 

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu