Duyurular
ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ  TÜRKİYE HAPİSHANELERİ 2023 YILI HAK İHLALİ RAPORU, hapishane,hak ihlali,tecrit
27.04.2024

ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ TÜRKİYE HAPİSHANELERİ 2023 YILI HAK İHLALİ RAPORU

 

 

GİRİŞ

 

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Hapishane Komisyonu ve MED TUHAD-FED olarak gelen başvurular üzerine veya re’ sen aralıklarla hapishaneler ziyaret edilmiş, mahpusların yaşadıkları hak ihlalleri, hapishanelerdeki yapısal ve genel sorunlara ilişkin görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Yapılan mahpus görüşmeleri; mahpusların çeşitli tarihlerde bizzat kendileri ya da aileleri tarafından kurumumuza yapılan başvurular ve çeşitli yayın kuruluşlarında çıkan haberler üzerine gerçekleştirilmiştir.

 

AMAÇ

 

Bu çalışma ile hapishanelerde yakın tarihlerde artan hak ihlalleri ile karşılaşılan diğer sorunlara ilişkin gerekli tespitlerin yapılması, raporlaştırılması, kamuoyunun bilgilendirilmesi, oluşan raporlar neticesinde gerekli hukuki başvuru ve suç duyurularının yapılması amaçlanmıştır.

 

YÖNTEM

 

Bu raporda avukatlar tarafından hapishanelerde gerçekleştirilen ziyaretler dışında mahpusların aileleri ile yapılan telefon görüşmelerinden ve mahpusların avukatlarına gönderdikleri mektuplardan edinilen bilgiler kullanılmıştır.

 

Rapor tarihi itibariyle ziyaret gerçekleştirilen hapishaneler şunlardır:

  1. AHLAT T TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  2. AKSARAY T TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  3. ANTALYA S TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  4. ANTALYA YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  5. BAFRA T TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  6. BAKIRKÖY KADIN KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  7. BALIKESİR L TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  8. BANDIRMA 2 NOLU T TİPİ CEZA İNFAZ KURUMU
  9. BAYBURT M TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  10. BODRUM S TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  11. BOLU F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  12. BOLVADİN T TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  13. ÇORLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  14. ÇORUM L TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  15. DENİZLİ T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  16. DİYARBAKIR 1 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  17. DİYARBAKIR 1 NOLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  18. DİYARBAKIR 2 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  19. DİYARBAKIR 2 NOLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  20. DİYARBAKIR 3 NOLU T KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  21. DİYARBAKIR KADIN KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  22. DÜZCE T TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  23. EDİRNE F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  24. EDİRNE KADIN KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  25. ELAZIĞ 1 NOLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  26. ELAZIĞ 2 NOLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  27. ELAZIĞ E TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  28. ELAZIĞ T TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  29. ERCİŞ A TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  30. EREĞLİ T TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  31. ERZURUM DUMLU 1 NOLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  32. ERZURUM DUMLU 2 NOLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  33. ERZURUM H TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  34. ERZURUM OLTU T TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  35. ESKİŞEHİR H TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  36. GAZİANTEP E TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  37. GAZİANTEP H TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  38. GAZİANTEP L TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  39. GEBZE KADIN KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  40. GİRESUN ESPİYE L TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  41. İZMİR 1 NOLU F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZA İNFAZ KURUMU
  42. İZMİR 1 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  43. İZMİR 2 NOLU F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZA İNFAZ KURUMU
  44. İZMİR 3 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  45. İZMİR KADIN KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  46. İZMİR YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  47. KAYSERİ 1 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  48. KAYSERİ 2 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  49. KIRIKKALE HACILAR F TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  50. KIRŞEHİR S TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  51. KÜRKÇÜLER F VE T TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMLARI
  52. MALATYA AKÇADAĞ T TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  53. MALTEPE 2 NOLU L TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  54. MARMARA 2 NOLU L TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  55. MARMARA 3 NOLU L TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  56. MARMARA 5 NOLU L TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  57. MARMARA 7 NOLU L TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  58. MARMARA KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  59. MENEMEN R TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  60. MENEMEN T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  61. METRİS R TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  62. NİZİP T TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  63. OSMANİYE 1 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  64. OSMANİYE 2 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  65. ÖDEMİŞ T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  66. PATNOS L TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  67. RİZE KALKANDERE L TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  68. SAMSUN KAVAK S TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  69. SEYDİŞEHİR KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  70. SİNCAN 1 NO’LU VE YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  71. SİNCAN 2 NO’LU YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  72. SİNCAN KADIN KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  73. ŞAKRAN 1 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  74. ŞAKRAN 3 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA VE İNFAZ KURUMU
  75. TARSUS T-1 KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  76. TARSUS T-2 KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  77. TARSUS T-3 KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  78. TARSUS T-KADIN KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  79. TEKİRDAĞ 1 NOLU F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  80. TEKİRDAĞ 2 NOLU F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  81. TEKİRDAĞ 2 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  82. TOKAT T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  83. TRABZON BEŞİKDÜZÜ T TİPİ  KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  84. URFA 1 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  85. URFA 2 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  86. ÜMRANİYE T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  87. VAN F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  88. VAN T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  89. VAN YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  90. YOZGAT 1 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
  91. YOZGAT 2 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

AHLAT T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Ahlat T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Mahpusların hastane ve revire sevklerin genellikle yapılmadığı veya geciktirildiği, özellikle diş ağrısı gibi acil müdahale gerektiren rahatsızlıklar yaşandığından müdahalenin haftalar ve bazen de aylar sürebildiği, sevklerin Ahlat Devlet Hastanesine yapıldığı ancak bu hastanenin tam teşekküllü olmaması nedeniyle tedavilerin sağlanmasında yetersiz kaldığı,
  • Hastane sevkleri sırasında çift kelepçe takıldığı, çoğu zaman mahpuslara kelepçeli muayene dayatıldığı, mahpusların bu uygulamaya tepki olarak muayene olmadan hapishaneye geri döndükleri,
  • N. Ç. isimli mahpusun kalp hastası olduğu, kalbinde birden fazla stend olduğu, söz konusu stendlerin de kalp damarcıklarını açamadığı, bir böbreğinin alınmış olduğu ve kalan böbreğinin de %40 fonksiyonlu çalıştığı, fıtık rahatsızlığından dolayı yürümekte dahi zorlandığı, hapishanede yaşamını sürdürmeye devam edemeyeceği, yeterli tedaviye ulaşamadığı, tedaviye ulaşabileceği bir hapishaneye sevkinin talep edildiği ancak bu talebe olumlu bir dönüş yapılmadığı,
  • H. R. isimli mahpusun daha önceki bir süreçten kaynaklı yaralanmaları nedeniyle tedavisinin devam etmesi gerektiği ancak hapishane ve ilçe hastanesinin uygun tedavi koşullarını sağlamak için yeterli olmadığı, tedaviye ulaşabileceği bir hapishaneye sevkinin talep edildiği ancak bu talebe olumlu bir dönüş yapılmadığı,
  • B. D. isimli mahpusun kulağını temizlerken zarar verdiği ve duyma kaybı yaşadığı, revirde tedavisinin sağlanamadığı ve Ahlat Devlet Hastanesini tedavisini sağlamakta yetersiz kaldığı, tam teşekküllü bir hapishaneye sevk edilerek tedavisinin sağlanması gerektiği,
  • İdare ve Gözlem Kurulu'nun koşullu salıverilme uygulaması için mahpuslarla yaptığı görüşmelerde "PKK hakkında ne düşünüyorsun, Abdullah Öcalan hakkında ne düşünüyorsun" gibi infaza ilişkin olmayan sorular sorduğu, ceza yargılaması yapar gibi uygulandığı, mahpusların keyfi gerekçeler ile koşullu salıverilme haklarından yararlandırılmadıkları, B. D., V. Ö. ve R. A.'ın İdare ve Gözlem Kurulu'nun keyfi kararları nedeniyle ceza infazında koşullu salıverilme haklarından yararlandırılmadıkları,
  • Yeni Yasam gazetesi başta olmak üzere muhalif gazetelerin mahpuslara verilmediği, yayın hakkı bulunan TV kanallarının yayınlanmadığı, KRT, TELE1, Halk TV gibi muhalif kanalların verilmediği, 7 kitap bulundurma şeklinde kitap kotası uygulandığı, dışarıdan kendilerine gönderilen kitapların çoğu zaman mahpuslara verilmediği, Kürtçe kitap ve dergilerin hiç verilmediği,
  • Bir zarfta yalnızca bir mektup olması şeklinde bir sınırlama getirildiği, mahpusların masraflardan tasarruf yapmak için aynı yere gidecek bir zarfa birden fazla mektup konulmasına izin verilmediği, mektupların geç gönderildiği, iç postanın yaklaşık 4 ay sürdüğü,
  • Kargo ile mahpuslara gönderilen eşyaların geç verildiği, aileleri tarafından gönderilen eşyaların alınmadığı, iç çamaşırı gibi bazı eşyaların hapishane kantininden almaya zorlandıkları ve kantin fiyatların çok yüksek olduğu, kantin isteme sürelerine idarece uyulmadığı, kantinden istenen ürünlerin eksiksiz olarak sağlanmadığı,
  • Oda değişim taleplerinin karşılanmadığını,
  • Hapishane yönetimince her gün yapılan sabah ve akşam sayımlarının ayakta yapılmasını dayattığı, ayakta sayıma itiraz eden mahpusların çeşitli disiplin cezaları ile cezalandırıldıkları,
  • Hapishanede saç tıraşı olmak için bir berber alanı veya berber odası olmadığı ve koridorda sandalye koyularak mahpusların kötü koşullarda saç ve sakal tıraşı olabildikleri, birçok mahpusun buna tepki olarak tıraş olmadıkları,
  • Adli mahpusların haftada 20 dakika telefon görüşmesi yaptığı, siyasi mahpusların ise 10 dakika ile sınırlı telefon görüşmesi yapabildikleri, bu sürenin yetersiz olduğu, siyasi mahpuslara görüntülü telefon görüşmesi yaptırılmadığı
  • Mahpuslarca daha önce talep edilmiş olmasına rağmen spor dışında hiçbir etkinlik, sohbet, atölye ve kursun olmadığı, taleplerinin reddedildiği, spor için ise ayda 2 saat olacak şekilde izin verildiği, 
  • Açlık grevine farklı 1’er kişilik grup şeklinde 10’ar günlük dönüşümlü yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır. Greve giren mahpuslara su, tuz, şeker, karbonat gibi iaşeler verilirken, meyve suyu, yoğurt, vs gibi iaşelerin verilmediği, yine açlık grevine giren mahpusların sağlık kontrollerinin yapıldığı ve ancak şeker ölçümlerinin yapılmadığı, B1 vitaminin verildiği tarafımıza aktarılmıştır. Mahpusların hızlı kilo kaybettikleri ifade edilmiştir. Açlık grevi başladıktan sonra hapishane idaresinin oldukça sert bir tutum takındığı, oda araması vs sıkılaştırıldığı ve baskıların arttığı, greve giren mahpuslara disiplin soruşturmaları açıldığı,

Aktarımları yapılmıştır.

 

AKSARAY T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Aksaray T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Dışarıda bir büfede çok rahat bulunacak gazetelerin dahi verilmediğini, Evrensel, Birgün ve Yeni Yaşam gazetelerinin talep edilmesine rağmen verilmediğini,
  • Koğuşlarında bulunan televizyonda yayın yapan kanal sayısının sınırlı tutulduğunu,
  • Kitap alma sayılarının 5 adet ile sınırlı tutulduğunu,
  • Ayrıca aileleri ile yapılan görüşme süresinin 10 dakika ile sınırlı tutulduğunu,
  • Revire geç çıkarıldıklarını, diş ağrısı çeken arkadaşların revire çıkarılmadıklarını,
  • Ayda bir defa spora çıkarıldıklarını, bulundukları koğuşta az kişi olduğundan toplu spor etkinlikleri (futbol maçı oynamak gibi) yapamadıklarını ve bu durumu idareye bildirmelerine rağmen sorunun çözülmediğini,
  • Sosyal ve Kültürel etkinliklerin yapılamadığını,
  • Yemeklerin koğuş nüfusuna göre çok az verildiğini, yemeklerde besin çeşitliliği olmadığını ve ihtiyaçları olan asgari vitamin ve minerallerin karşılanmadığını,
  • Sıcak suyun yeterince verilmediğini, verildiği zaman dahi günde yarım saat sıcak suyun aktığı ancak sıcak su adı altında çoğu kez soğuk suyun verildiğini, 19 kişiye günde yarım saat sıcak su verildiğini ve suyun çok yetersiz kaldığını,
  • Hastaneye sevk ya da başka bir nedenle dışarı çıkarıldıkları zaman ağız içi arama ve ayakkabı çıkarma gibi kötü muamele ile karşılaştıklarını,
  • İdare ve Gözlem Kurulunun keyfi ve hukuka aykırı kararları ile tahliyeyi engellediklerini,
  • Birçok mahpusun dönemsel sağlık problemi yaşadığını ancak, hapishane ve hastane uygulamalarının sağlıklı bir tedaviye imkan tanımadığını, revire iki ayda bir çıkartıldıklarını, revirden hastaneye sevk olmalarına rağmen aylarca hastaneye gidemediklerini,
  • Açlık grevine giren kişilerin tek kişilik hücrelere alındığını ve 10 gün boyunca haber alınamadığını,

Aktarımları yapılmıştır.

 

ANTALYA S TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Antalya S Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Haftada 1 saat spora çıkarıldıklarını, ancak atölye çalışmalarının olmadığı,
  • Mahpusların hastane sevklerinin geciktirildiği, hastane sevkleri olduğunda da doktor muayenesinde kelepçe çıkarılmadığından ötürü mahpusların kelepçeli tedaviyi kabul etmediği, ve tedavi edilmeden geri hapishaneye gönderildikleri, bazı hastalar için sevk gerektiği, şehirde bulunan hastanede imkanlar kısıtlı olduğundan tedavinin yapılabileceği tam teşekküllü bir hastaneye sevklerinin gerektiği ancak sevklerin yapılmadığını,
  • Kantinden istenilen yiyecek ve eşyaların fiyatlarının aşırı yüksek olması sebebiyle mahpuslar tarafından alınamadığını,
  • Hükümlü mahpusların tamamının İdare ve Gözetim Kurulu kararı ile koşullu salıverilmelerinin ertelendiği ve kararda örgütten ayrıldığının tespit edilemediği, dışarıya uygun olmadığı ve suç işlemeye meyilli olduğu gibi soyut ve genel geçer ibarelerin yer aldığını,

Aktarımları yapılmıştır.

 

ANTALYA YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Antalya Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Odalar tek kişilik, 3 katlı olduğu
  • Havalandırmaya günde 1.5 saat çıkarıldıkları,
  • Spor haftada 1 gün, atölye haftada 2 gün olduğu,

Aktarımları yapılmıştır.

 

BAFRA T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Bafra T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Hastane sevklerinde Jandarma tarafından ağız içi araması dayatılması nedeniyle hastaneye götürülemedikleri,
  • E. B. isimli mahpusun böbreklerinde sorun olduğu, neredeyse her gece kalkıp kustuğu, uyuyamadığı, zor yemek yediği, son birkaç ayda çok zayıfladığı,
  • A. T. isimli mahpusun gözaltında görmüş olduğu işkenceden kaynaklı kulak zarı patlaması yaşadığı tedavi veya adli olgu amaçlı olarak hastaneye götürülmediği,
  • S. K. isimli mahpusun epilepsi hastası olduğu zaman zaman baygınlık geçirdiği,
  • S. B. isimli mahpusun sinir ve beyin zedelenmesi yaşadığı daha önce tespit edilmiş bir hastalık olduğu halde 5 aydır hastaneye götürülmediği,
  • Ö. B. isimli mahpusun mide rahatsızlığı olduğu, midesine çoğu zaman kramplar girdiği, hapishanede imal edilen yemekleri yiyemediği, 2 yıldır hastaneye götürülmediği,
  • H. isimli mahpusun açlık grevinden sonra Tokat ilinden geldiği, hafıza kaybı yaşadığı, sürekli olarak bayıldığı,
  • E. Y. isimli mahpusun diz kapağında sorun olduğunu oturup kalkamadığı,
  • İsmi belirtilen mahpusların, jandarmanın ağız içi araması yapmaya çalışması ve mahpusların bunu kabul etmemesi sebebiyle hastaneye götürülmedikleri görüşülen mahpuslar tarafından avukat heyetine aktarıldığı,
  • Haftada bir oda aramalarının yapıldığı ancak aramanın amacı dışına çıktığı ve odaların darmadağınık hale getirildiği ve bütün eşyaların her tarafa saçıldığı,
  • İdarenin, yaptığı aramada alınan kitap ve defterlerinin çeşitli bahaneler ile(üzerinde isim yok, kime ait bilinmiyor) taraflarına verilmediğini, bu kapsamda mahpusların yazımsal çalışmalarının ve okumalarının yarıda bırakıldığı,
  • Muhalif gazetelerin verilmediği,
  • Kantin fiyatlarının çok fahiş olduğu,
  • Odalarının değiştirilmesi taleplerinin keyfi olarak reddedildiğini ve keyfi olarak değiştirildiği, yeni odaların küflü olduğu,
  • Mektupların 3 aydan fazla geciktirildiği,
  • 18.06.2023 tarihinde A6 koğuşunun havalandırma saati içerisinde avluya mermi çekirdeğinin düştüğü söylendi. Mahpusların bu hususa ilişkin suç duyurusunda bulundukları ancak ziyaret tarihi itibariyle bir cevap alınamadığı,
  • Pandemiden ötürü yasaklanan kurs atölye spor vb. etkinlikler pandemi bitmesine karşın halen yasaklı olduğu, sadece ayda bir futbol etkinliğine izin verildiği, resim ve Fransızca kurs ve atölyelerinin de kaldırıldığı,

Aktarımları yapılmıştır.

 

BAKIRKÖY KADIN KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Hapishane idaresi ile mahpusların iletişim kanallarının tıkandığı, mahpusların yaşadıkları sorunlarla ilgili hapishane müdürleri ile görüşme taleplerinin çoğunlukla reddedildiği, görüşme sağlandığında da hapishane müdürlerinin mahpusların sıkıntılarını ciddiyetle dinlemedikleri,
  • Mahpusların, diyalog zemini olmadığından çözülemeyen sorunlarına ilişkin gösterdikleri en ufak tepkinin dahi kendilerine disiplin soruşturması ve disiplin cezası olarak geri döndüğü,
  • Mahpusların aileleri ile gerçekleştirdikleri açık görüşlerde mahpuslara ailelerinin yanında oturdukları ve diğer ailelere selam verdikleri gerekçesiyle disiplin cezaları verildiği, görüşlerin 30 dakika olarak uygulandığı,
  • Daha önce mahpuslarca kurum kantininden satın alınmış kağıt makası, tığ, radyo gibi eşyalara aramalarda el konulup bu eşyaları bulundurdukları gerekçesi ile mahpuslara disiplin cezaları verildiği, bu eşyaların yasaklandığına ve idareye teslim edilmesi gerektiğine dair mahpuslara herhangi bir bildirim yapılmadan aramalar gerçekleştirildiği, ilk aramalarda el konulup sonrasında sakınca bulunmadığı için mahpuslara iade edilen eşyalara bir sonraki aramada tekrar el konularak mahpusa kurumda yasak madde bulundurduğu gerekçesiyle hücre cezası verildiği, okuma komisyonu tarafından denetimden geçirilerek mahpuslara verilen dergilere de aynı şekilde el konulduğu,
  • Mahpuslara gelen Kürtçe kitapların kendilerine verilmediği, yine gelen Kürtçe mektupların çok uzun bir süre bekletildikten sonra mahpuslara teslim edildiği,
  • Mahpuslara dışarıdan 3 ayda bir olmak üzere en fazla 3 kitap verildiği, yine bu kitapların belirlenen ayın yalnızca ilk haftası alındığı, mahpusun bulunduğu hücrede kitap bulundurma hakkının 7 kitap ile sınırlandırıldığı, mahpusların 3 ayda bir gelen kitapları alabilmesi için yanlarında bulunan aynı sayıda kitabı idareye teslim etmesinin istendiği, yine mahpuslara özel günlerde hediye olarak gönderilen kitapların da süre ve sayı yönünden kısıtlamaya tabi tutulduğu,
  • Mahpusların bir konu hakkında ortak bir faks ya da mektup yazarak bunu toplu olarak imzaladıklarında faksları ya da mektupları yalnızca bir kişilik ücret ödendiği ve diğerlerinin ücretsiz mektup ve faks gönderme hakkı olmadığı gerekçesiyle kendilerine iade edildiği, bu durumun hapishanede yeni bir uygulama olduğu, daha önce aynı hücrede bulunan tüm mahpusların imzasını taşıyan faks veya mektupların bu şekilde gönderildiği,
  • Mahpusların hastalıkları nedeniyle revire çıkmak istediklerinde bu taleplerinin karşılık bulmadığı, mahpusların bu konuda ısrar etmesi üzerine ise hapishanenin sağlık görevlisinin gelerek mazgaldan hasta mahpusların şikayetlerini sorduğu, hapishane doktorunun hastaları revire çıkarmadığı ve muayene etmediği, mahpusların konuyu idare ile görüştüklerinde doktorun Sağlık Bakanlığına bağlı olduğu dolayısıyla idarenin doktorun çalışma düzenine bir müdahalede bulunamayacağı cevabı ile karşılaştıkları, düzenli tedavi olması gereken hasta mahpusların hastaneye sevklerinin çoğunlukla yapılmadığı, yapıldığında ise oldukça geciktirildiği, hastaneye sevk edildiklerinde ise hastanedeki doktorun kelepçeli muayene yapmak istediği, bunu kabul  etmediklerinde muayene olamadıkları,
  • Mahpusların ihtiyaçlarını temin etmek zorunda olduğu hapishane kantininde fiyatların oldukça yüksek olduğu, dönem dönem kamuoyu tarafından tanınan mahpusların hapishaneye gelmesi üzerine sağlıklı ve temiz yemekler yapıldığı, ancak genel olarak verilen yemek miktarının az olduğu, bu nedenle de mahpusların kantinden daha fazla alışveriş yapma ihtiyacı duydukları,
  • Aramalara erkek askerlerin katıldığı, mahpusların buna itiraz ettiği ancak bu şekilde talimat geldiğinin söylendiği,
  • Koğuşlarda fare ve böceklerin olduğu, idarenin buna rağmen ilaçlama yapmadığı,
  • 27.11.2023 tarihi itibariyle 2’şer mahpusun 10’ar günlük süreli ve dönüşümlü açlık grevine başladığı, açlık grevine giren mahpuslara disiplin cezası verildiği, açlık grevi sürecinde ve sonrasında sağlık kontrolü yapılmadığı, açlık grevi için gerekli iaşelerin grevin 5. gününde verilmeye başlandığı, grevi sonlandıran mahpuslara ilk gün haşlanmış patates, sütlaç ve çorba verildiği,

Aktarımları yapılmıştır.

 

BANDIRMA 2 NOLU T TİPİ CEZA İNFAZ KURUMU

 

Bandırma 2 Nolu T Tipi Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Müdür değişikliği ile birlikte keyfi uygulamaların ve hükümlüler üzerindeki baskıların arttığı,
  • İnfaz koruma memurları tarafından sürekli “Duvar dibinden yürü, Önünü ilikle” gibi sözlü baskıya maruz kaldıkları,
  • 10 sayfa mektup sınırı olduğunu sınırlama nedeniyle 10’ar sayfa olarak ayrı ayrı mektup yollamak zorunda kaldıklarını ve ekonomik olarak çok masraflı olduğu,
  • Ortak aktivitelerin olmadığını herhangi bir kursun açılmadığı,
  • Hastaneye özellikle diş hastanesi sevklerin çok geç yapıldığını doktorların yeteri kadar ilgilenilmediği,
  • Yemeklerin porsiyon olarak az ve kalitesiz olduğunu kantinde satılan ürünlerin gramaj olarak az olmasına rağmen fiyatlarının yüksek olduğu,
  • Cezaevi idaresi tarafından 2016 yılından itibaren ırkçı tutum ve davranışların sistematik olarak artarak devam ettiği, infaz koruma memurlarının kendilerine yönelik baskıcı davranışların ırkçı bir saik taşıdığını bunu kendilerine yapılan uygulamalar ile hissettirdikleri,
  • Bir koğuşun 10 kişilik olduğunu ancak 17 kişi kaldığı,
  • Kantinden tırnak makası, çekpas gibi malzemeleri satın almalarına rağmen satın alındıktan bir hafta sonra özellikle yeni yapılan aramalarda bu malzemelerin kantinden alınmadıkları bahane edilerek toplandığı,
  • Hastaneye özellikle diş hastanesi sevklerin çok geç yapıldığını doktorların yeteri kadar ilgilenmediği, Revire ayda 1 kez çıkabildiklerini, 1200 mahpusla 1 doktorun ilgilendiğini, diş hastanesine 1.5 2 yıl sonra sevklerinin gerçekleştiği,
  • Kürtçe mektupların en az 5 ay sonra gönderildiği,
  • Sevk taleplerinin gerekçesiz olarak reddedildiği,

Aktarımları yapılmıştır.

 

 BAYBURT M TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Bayburt M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Mahpusların ailelerinden çok uzakta oldukları, bu durumun ailelerin maddi durumları, hastalık ve yaşlılık sebeplerinden kaynaklı görüşe gelememelerine sebep olduğunu, nakil taleplerinin kapasite dolu denilerek reddedildiğini fakat nakil talebi istenen hapishanelere sürgünlerin yapıldığını,
  • “Yeni Yaşam, Evrensel” vb gazetelerin mahpuslara verilmediği ve muhalif tv kanallarının yayınlarının olmadığını,
  • Kürtçe kitap ve mektupların 5 yıldır verilmediği, Kürtçe mektuplara da el konulduğunu ve gerekçesinin de tercüme edilemediği denildiği, ayrıca kişi başı 10 kitap kotası uygulandığını,
  • Mahpusların hastane sevklerinin geciktirildiği, hastane sevkleri olduğunda da doktor muayenesinde kelepçe çıkarılmadığından ötürü mahpusların kelepçeli tedaviyi kabul etmediği, ve tedavi edilmeden geri hapishaneye gönderildikleri, bazı hastalar için sevk gerektiği, şehirde bulunan hastanede imkanlar kısıtlı olduğundan tedavinin yapılabileceği tam teşekküllü bir hastaneye sevklerinin gerektiği ancak sevklerin yapılmadığını,
  • Kantinden istenilen yiyecek ve eşyaların fiyatlarının aşırı yüksek olması sebebiyle mahpuslar tarafından alınamadığını,
  • Hükümlü mahpusların tamamının İdare ve Gözetim Kurulu kararı ile koşullu salıverilmelerinin ertelendiği ve kararda örgütten ayrıldığının tespit edilemediği, dışarıya uygun olmadığı ve suç işlemeye meyilli olduğu gibi soyut ve genel geçer ibarelerin yer aldığını,

Aktarımları yapılmıştır.

 

BODRUM S TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Bodrum S Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Hastane sevkleri sırasında tacize varacak şekilde arama yapıldığı, ring aracında hakaret ve işkenceye maruz kaldıkları,
  • Kantin fiyatlarının fahiş olduğunu, bu nedenle ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çektikleri,
  • Yeni Yaşam ve Evrensel gazetesini talep etmelerine rağmen kendilerine verilmediği,
  • Haftada 1 saat spora, 3 saat ise sohbete çıkarıldıklarını ancak açık görüş haftasında bu etkinliklerin hiçbirinin yaptırılmadığı,
  • Açlık grevi eylemine giren mahpuslara disiplin soruşturması açıldığı,
  • Her mahpusa 5 kitap sınırı uygulamasının olduğu,
  • Açlık grevinde kendilerine saf B1 vitamini verilmediğini, B Komplex şeklinde vitamin, limon ve meyve suyu talep edilmesine rağmen verilmediği,
  • Atölye taleplerinin karşılanmadığı,

Aktarımları yapılmıştır.

 

BOLU F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Sene başında hapishane müdürünün değişmesiyle hak ihlallerinde artışlar olduğu, infaz koruma memurlarının da davranışlarının değişmeye başladığı,
  • Mahpusların sorunların çözümü için hapishane idaresi ile diyalog kurmak istemesine rağmen idarenin olumsuz tavırları nedeniyle hiçbir çözüm üretilemediği,
  • Yine sene başında haftada en az 2 kez olmak üzere hücrelere baskın şeklinde aramalar yapıldığı, bu aramaların adeta bir talan şeklinde yapıldığı, mahpusların eşyalarının  dağıtılıp yerlere atıldığı, kantinden satın aldıkları cımbız, makas, keçeli kalem ve metal tabak gibi malzemelere el konulduğunu, bir haftada 4 arama dahi yapılabildiği, aramalarda ‘daha bunlar iyi günleriniz’ gibi provokatif söz ve davranışlara maruz kaldıkları, usule aykırı olduğu halde arama yapılan hücreden çıkarıldıkları, hücre aramalarının mayıs ayı itibariyle  normal sürelerde yapılmaya başlandığı; ancak özellikle son dönemde açlık grevine giren mahpuslar başta olmak üzere siyasi mahpusların hücrelerine baskın aramalar yapıldığı, bu aramaların bir saati aşkın sürdüğü, hücrede bulunan tüm yazı, dergi, kitap, mektup gibi her türlü yazılı dokümana ve kişisel eşyalara el konulduğu, el konulan eşyaların %90’ının geri verilmediği,
  • Siyasi mahpusların hücre değişim taleplerinin kabul edilmediği, sigara içen-sigara içmeyen, sağlık sorunları, aile ziyaret saatleri ve telefon görüş saatleri gibi gerekçelerle yapılan hücre değişim taleplerinin “Taleplerin örgütsel olduğu” gerekçesiyle reddedildiği, ancak mahpusların talepleri ve rızaları dışında hücre değişimleri yapıldığı,
  • İnfaz Hakimliklerinde Kürtçe sözlü yapılmak istenen savunmaların Kürtçe tercüman sağlanmadığından sözlü savunma yapılamadığı, bundan kaynaklı mahpusların savunmalarını yazılı olarak verdiği,
  • Sohbet hakkının, kütüphane hakkının, spor ve diğer ortak alan etkinliklerinin aynı hücrede kalan mahpuslarla sınırlı tutulduğu, spor hakkının ayda 2 kere ve 1’er saat olarak uygulandığı, ayrıca yine ayda 1 saat masa tenisine izin verildiği, izin verilen toplam 3 saatlik spor hakkının bayram ve diğer resmi tatillere denk gelmesi halinde iptal edildiği ve daha sonra başka bir gün ve saat ayarlanmadığı,
  • Mahpusların kursa katılım için başvuru yapmasına rağmen taleplerin “hocanın tayini çıktı”, “taziyesi var” gibi gerekçelerle reddedildiği, mahpuslar grup çalışması yapmak istediklerini belirtmelerine rağmen mahpus sayısının çok olması ve “terör” mahkumu olma gerekçeleri ileri sürülerek izin verilmediği,
  • Temizlik malzemelerinde artan fiyatlar nedeniyle temizlik giderinin çok yüksek olduğu, elektrik giderinin yeniden ev tipi olarak hesaplanmaya başladığı, günlük olarak kişi başı 200 litre soğuk, 50 liste sıcak, toplam 250 litre su kotası uygulandığı,
  • Mahpusların daimi olarak dışarıdan 3, hapishane kütüphanesinden de 4 tane olmak üzere en fazla 7 kitap hakkı bulunduğu, kitap değişimi durumunda ise uzunca süre beklemek zorunda  kaldıkları,  bu sürelerin 1 hafta ile 2 ay arasında değişebildiği, Kürtçe yayınların verilmediği, yine Yeni Yaşam Gazetesi, Evrensel Gazetesi gibi muhalif gazetelerin ve Demokratik Modernite gibi dergilerin hapishaneye alınmadığı, bunun yanı sıra Kürtçe yayınlara da izin verilmediği, devletin resmi politikalarına muhalif içerikteki bütün kitapların da yasaklandığı,
  • Mahpusların radyolarının toplatılıp yerine yeni radyolar verildiği, kapasitesi sınırlı bu radyoların sadece Bolu ile sınırlı birkaç kanalı çektiği, bu kanalların da mahpusların kültürel ve siyasal tercihlerine hitap etmediği, sürekli vaaz verilip hükümet propagandası yapan kanallar olduğu,
  • Daha önce kıyafet konusunda kota uygulanmazken artık kıyafetlere de kota getirildiği, kotanın 4 tişört, 2 kazak, 3 ayakkabı (biri kışlık), 1 terlik, 2 pijama şeklinde uygulandığı, Bolu’nun iklim olarak diğer hapishanelerden farklı bir iklimsel koşula sahip olduğu, 2 kazak kotasının kendilerini yaşamda zorladığı, 1 terlik kotasının hem banyoda hem günlük yaşamda aynı terlikleri kullanmaları sonucunu doğurduğu, bunun da ıslak ayakla dolaşmalarına sebep olduğu ve sağlık sorunlarına sebep olacağı,
  • Deprem nedeniyle haftalık telefon hakkına ek olarak tek sefer ve 5 dakika olacak şekilde telefon hakkı verildiği,
  • Yemeklerin tek tip ve kalitesiz verildiği, verilen yemeklerin beslenme için de yeterli olmadığı, meyve-sebze verilmediği, alternatif olarak verilen yemeklerin çok kötü olduğu, kantin fiyatlarının yüksek olduğu, yemeklerin plastik kaplarda verildiği, iaşe bedelinin yetmediği, fiyatların çok arttığı,
  • İdare ve Gözlem Kurulları iyi hal değerlendirme kararlarının mahpusların görüşmeye çağırılmadan alındığı ve mahpuslar hakkında uyku düzenine uymama, az kitap okumuş olma, elektrik ve su tasarrufu yapmama gibi gerekçelerle iyi halli olmadıkları yönünde kararlar verildiği, mahpusların koşullu salıverilme haklarının bu gerekçelerle engellendiği, bu kararlara karşı infaz hakimliği ve Ağır Ceza mahkemesine yapılan başvurulardan da olumlu sonuç elde edilemediği, infaz hakimliğinin kabul ettiği itirazlara da savcılık tarafından itiraz edildiği, mahpusların lehine olan kararların ağır ceza mahkemesinde kaldırıldığı, bu şekilde şimdiye dek bilinen 15 mahpusun tahliyesi engellenmiş olduğu, 6  mahpusun ise  Mayıs ve Haziran aylarında tahliye edildiği,
  • Hapishanede 20’ye yakını ağır hasta olmak üzere 30’dan fazla hasta mahpus bulunduğu, hapishanede kalmalarının sağlıkları açısından tehlikeli olmasına rağmen tahliye edilmedikleri,  aile hekiminin hapishaneye haftada 2 gün geldiği, bundan dolayı revirde sıra bulunduğu, hasta mahpusların durumuyla yeteri kadar ilgilenilmediği, mahpusların hastaneye götürüldüklerinde de kötü ve provakatif muamelelere maruz kaldıkları, hastane sevklerinde üst araması yapıldığı, bu esnada mahpuslara “Elini başının üzerinde havada tutma” dayatıldığı, yine hastane sevklerinde mahpuslara “Ağız içi arama” dayatıldığı, mahpusların bu dayatmalara keyfi olduğu ve kendilerini aşağılama ve rencide etme amaçlı yapıldığı yönünde itiraz etmesi durumunda mahpusların hastaneye götürülmesinden vazgeçildiği,  hastane sevklerinin geç yapıldığı, kelepçeli muayene ve tedavi dayatmasının da devam ettiği, yine mahpusların hastane ve revire götürülmeleri ve ilaçlarının getirilmesinin de sürekli geciktirildiği,
  • Mahpusların yatak ve nevresim ihtiyaçlarının karşılanmadığı, uygulanan su kotası nedeniyle battaniyelerin yıkanması gibi ihtiyaçlar için ek su verilmediği ve bu nedenle temizlik konusunda sorun yaşandığı,
  • Güvenlik gerekçesiyle F Tipi hapishanelerde kullanılan metal tencerelerin toplatılıp yerine naylon tencereler verildiği, sıcak ve soğuk tüm yemeklerin bu tencerelerle alınmak zorunda kalındığı, yemeklerin kötü ve besin değeri bakımından yetersiz olduğu,
  • 27.11.2023 tarihi itibariyle 3’er kişilik gruplar halinde 5’er günlük süreli ve dönüşümlü  açlık grevine başlandığı, 27.12.2023 günü itibariyle dönüşüm süresinin 10 güne çıkarıldığı, açlık grevine giren ve girecek olan mahpusların büyük çoğunluğu 2018-2019 yılında 87-130 gün arası değişen uzun süreli açlık grevlerine girdiği, gardiyanların aramalar esnasında hücrede bulunan gıda malzemelerinin açlık grevi için stoklandığını (Açlık grevinde bunları yiyorsunuz vs. gibi söylemler) iddia ederek mahpusları tahrik etmeye ve tartışmaya çekmeye zorladıkları, herhangi bir sağlık çalışanının açlık grevinde bulunan mahpusların sağlık kontrolleri için gelmediği, sağlık kontrollerinin yapılmadığı, açlık grevindeki mahpuslara tuz, limon, şeker ve su gibi gerekli iaşelerin verildiği, ancak vitaminlerin talep olmadan verilmediği, dönüşüm nedeniyle açlık grevini sonlandıran mahpuslara gerekli diyet yemeğinin verilmediği, açlık grevinden sonra ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü mahpusların 4 saat olan havalandırma saatlerinin 1 saate düşürüldüğü,

Aktarımları yapılmıştır.

 

BOLVADİN T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Bolvadin T Tipi Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla ile yapılan görüşmelerde;

 

  • Hastaneye sevklerinin çok geç yapıldığını,
  • Hastane sevklerinde kimi zaman ağız içi arama dayatıldığı, bu nedenle bazı mahpusların hastaneye gidemediklerini,
  • Yemeklerin çok az verildiği, üçüncü çeşit yemeğin neredeyse hiç verilmediğini,
  • Kapalı içme suyu istemesine rağmen, idarenin kapalı su vermediğini, su ihtiyaçlarını musluktan karşıladıklarını,
  • Bir mahpusun Silivri Hapishanesinden Bolvadin Hapishanesi’ ne sevk edilirken yolda işkence gördüğünü, darp edildiğini, suç duyurusunda bulunduğunu, ancak henüz hiçbir gelişmenin yaşanmadığını, aksine kendisinin yapmış olduğu suç duyurusu sonrasında kendisine yönelik “görevli memura mukavemet ve kamu görevlisine karşı hakaret” suçlarından kamu davası açıldığını,
  • Resim, müzik vs. atölyelerinin hiçbirinin açılmadığı; ancak adli mahpusların bu kurslardan  faydalanabildiğini,
  • İdare ve Gözlem Kurulunun keyfi ve hukuka aykırı kararlar ile tahliyelerin ertelendiğini, gerekçenin; pişman olmama, bağımsız koğuşa geçmeme ile eski tarihlerde girdiği  açlık grevleri olarak gösterildiğini,
  • Oda içerisinde 4 kitap kotası getirildiğini,
  • Televizyonda TELE1 ve Halk TV’nin verilmediğini,
  • Kürtçe kitap ya mektupların Kürtçe bilen personel olmadığı gerekçesi ile verilmediğini,
  • Ailelerine yakın hapishanelere sevk taleplerinin gerekçesiz bir biçimde reddedildiğini, halihazırda artık sevk talebine ilişkin taleplere cevap dahi verilmediğini,
  • Tüm dilekçelerin sürüncemede bırakıldığı ya da cevap verilmediği ya da çok geç verildiğini, yaşadıkları ihlallerle ilgili kurumlara göndermek istedikleri faksların Cezaevi İdaresi  tarafından iletilmediğini,

Aktarımları yapılmıştır.

 

ÇORLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZA İNFAZ KURUMU

 

Çorlu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Başka bir hapishaneden isteği dışında sevk getirilen E.S. isimli mahpusa hapishane girişinde çıplak arama dayatıldığı, çıplak aramanın hapishaneye girişte rutin olduğu, kabul etmeyen mahpuslara zor kullanarak uygulandığı, bu yönde yapılan suç duyurularına takipsizlik kararı verildiği,
  • Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olmayan mahpusların dahi tekli hücrelerde tutulduğu ve tutuklu/hükümlü bütün mahpusların günde 1,5 saat havalandırmaya çıkarıldığı, havalandırmaya aynı koridorda bulunan hücredeki mahpuslarla çıktıkları ve bunlar içerisinde farklı suçlardan yargılanan insanların da olduğu, bu nedenle havalandırma saatlerinde rahat hissetmedikleri,
  • Rutin olarak ayda 2 defa hücrelerde arama yapıldığı,
  • Hastane sevklerinin kelepçeli yapıldığı ve özellikle diş tedavilerinde kelepçeli muayene dayatıldığı, revirde muayene olurken birden fazla gardiyanın revirde bulunduğu; hücrelerin ve havalandırmaların duvarlarının yüksek olması ve günlük 1,5 saatlik havalandırma saati olması nedeniyle mahpusların neredeyse hiç güneş göremediği,
  • Telefon hakkı kullandırılırken mahpuslara tekmil dayatıldığı,
  • Spor hakkının ayda 3 defa kullandırıldığı, hapishanede kurs ve atölye alanı ve imkanı olmadığı,

Aktarımları yapılmıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

ÇORUM L TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Çorum L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla ile yapılan görüşmelerde;

 

  • Bir mahpusun bel Fıtığı ameliyatı için hastaneye gidildiğinde doktorun kendisine geç kaldığını 1 ay önce başvurulması gerektiğini, 5 yıldır başvuru yaptığını, hastaneye sevk edilmediğini,
  • Akşam yemeğinin yenilmez halde olduğunu bu nedenle akşam yemeği almadığını, kantinde de çok fazla çeşit olmadığını,
  • Sohbet haklarının kullandırılmadığını, yalnızca 1 saat havalandırmaya çıkarıldıklarını, sosyal ortak etkinlik haklarının uygulanmadığını,
  • Meclis Tv’nin yayınına izin verilmediğini,
  • Cezaevinden talep dilekçelerine hiçbir şekilde cevap verilmediğini,

Aktarımları yapılmıştır.

 

DENİZLİ T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Denizli T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Yemekhaneden verilen yemeklerin çok az olduğu,
  • İdare ve Gözlem Kurulunun keyfi ve hukuka aykırı gerekçelerle tahliyeleri engellediği,
  • Hastane sevklerinin geciktirildiği, bazı zamanlarda hastaneye gitmeleri ayları bulduğu,
  • Hapishane kantininin çok pahalı olduğu,
  • Talep edilen gazetelerin (evrensel, yeni yaşam) bayii de olmaması gerekçe gösterilerek getirilmediği, bu nedenle dış dünya yaşanan problemler konusunda haber alma haklarının kısıtlandığı,
  • İdare ve Gözlem Kurulu keyfi ve hukuka aykırı olarak tahliyeleri engellediği, İdari ve Gözlem Kurulu tarafına çıkan bir mahpusum ‘Devlet senin için neyi ifade eder’, ’çıkınca HDP’liler ile görüşür müsün ‘ şeklinde  sorular sorarak, iyi halli olup olmadığı konusuyla hiçbir alakası olmayan soruların sorulduğu,
  • Pandemi döneminde kısıtlanan spor ve sosyal faaliyetlerin hala aynı şekilde kısıtlandığını, Haftada sadece 1 saat spora çıkarıldıklarını onun dışında başka sosyal faaliyetin olmadığı,
  • Nakil taleplerine hiçbir şekilde karşılık bulmadığını aktaran mahpus 7 yıldır talep edilmesine rağmen sonuç alamayan mahpusların olduğunu ifade etmiştir. Öte yandan istenmediği halde nakil edilen, sürgün edilen mahpusların da bulunduğu,
  • Eğitim Kurulu müdürünün kitaplar konusunda sıkıntı çıkardığını, kelimelere takılıp bazı kitapların keyfi olarak yasaklandığını, ayrıca kitap sayısının 5 ile sınırlandırıldığı, bunun da çok yetersiz kaldığı,

Aktarımları yapılmıştır.

 

 

 

DİYARBAKIR 1 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Diyarbakır 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Cezaevinde yeterli doktor ve sağlık personeli bulundurmadığı, kurum revirindeki doktorların sık sık değişmesi sebebiyle mahpusların tedavi sürecinde aksamalara sebebiyet verildiği, hastane sevklerinin geç yapıldığı, jandarma birimleri tarafından tedavi için hastaneye götürülen mahpuslara çift kelepçe uygulandığı, mahpusların sığamayacağı darlıkta olan tekli ring aracı ile sevklerinin yapıldığı, hastanelerde ve revirde kelepçeli muayenenin yapıldığı, sevk esnasında tacize varan aramalara maruz kaldıklarını, itiraz etmeleri sebebiyle de mahpusların disiplin cezası aldıklarını,
  • Süreli yayınlara ulaşma noktasında sorun yaşandığını, Yeni Yaşam ve Evrensel gazetelerinin verilmediğini, dergi aboneliklerinin olmadığı gerekçesiyle dergilerin verilmediğini bu sebeplerden kaynaklı olarak gazetelere ve dergilere erişim haklarının engellendiğini,
  • Kürtçe kitap ve dergilerin kendisine verilmediğini, yasaklı olmamasına rağmen keyfi bir şekilde (örneğin Ararat’ın Sesi) kitap isimlerinin sakıncalı bulunup kendilerine verilmediğini, bu durumun kitaplara erişimi zorlaştırdığını,
  • Mahpusların kantinden almış oldukları klimalara idare tarafından el konulup, talep edilmesine rağmen kendilerine verilmediğini,

Aktarımları yapılmıştır.

 

DİYARBAKIR 1 NOLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZA İNFAZ KURUMU

 

Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • 06.08.2023 tarihinde avluda otururken saat 16.30 sularında nereden ve nasıl geldiğini bilemediği mermi çekirdeği ile sırt tarafından böbrek üstüne denk gelen bölgeden yaralandığını,
  • İnfaz koruma memurlarına durumun bildirildiği ve sonrasında ambulansın geldiğini, merminin vücudunda delme şeklinde bir yaralamaya sebep olmadığını, sağ arka böbrek üstünde kızarıklık ve şişmeye sebep olduğunu, ambulans ile öncelikle kampüs içindeki hastaneye götürüldüğünü ancak doktorun mermi çekirdeği sebebiyle olduğunu öğrenince Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildiğini,
  • Hastanede kontrollerden sonra hapishaneye tekrar getirildiğini, olaydan yaklaşık 4 saat sonra huzur karakolundan polislerin kendi ifadesini aldığını ve şikayetçi olduğunu bildirdiğini,
  • Olay saatinde diğer mahpusların da yoğun silah seslerini duyduklarını söylediklerini,
  • Mermi çekirdeği tahminlerce tabanca mermisinin çekirdeği olduğu, bu mermi çekirdeğinin gardiyanlara teslim ettiklerini,
  • Bu olaydan önce de birkaç defa daha farklı tarihlerde avluya çekirdek düştüğünü, cezaevi savcısı ve müdürüne de bu durum aktarılmasına rağmen herhangi bir işlem yapılmadığını, bu olayda da müdür ve savcının kendisiyle görüşmediğini, ilgisiz davrandıklarını aktarmıştır.
  • Soruşturma dosyası halen açık olup halen herhangi bir ilerleme kaydedilmemiştir. Mağdur sıfatıyla kolluk görevlilerince mahpusun ifadesi alınmış, mermi çekirdeği muhafaza altına alınmış, ancak fail/lerin tespiti ile ifadelerinin alınmasına dair tahkikat işlemleri devam etmektedir. Bu kapsamda, mahpusun beyanına göre idari personellerin ifadelerinin alınmadığı belirtilmiştir.
  • Odalarda yapılan aramalarda defterlere el konulduğunu, 21 Mart (Newroz Bayramı) dolayısıyla yapılan aramalarda da yine defterde sadece Kürtçe şarkılar yer aldığı için defterlere el konulduğunu, bu sebeple mahpuslara hücre cezası şeklinde disiplin cezalarının verildiği,
  • Mahpuslardan Ö.A’ın aile görüşü yaptığı esnada görüş süreleri bitmemesine rağmen personellerce görüşün bitirilmek istendiği, buna karşılık mahpusun bu konuya ilişkin personellere “sizi şikayet edeceğim” şeklinde cevap verdiği, personellerin de mahpus hakkında tutanak tutarak personele uygunsuz söz ve davranışta bulunma gerekçesiyle disiplin soruşturması başlattığı ve akabinde mahpus hakkında 2 aylık kültürel ve sohbet yasağı cezası verildiği,
  • Ziyarete gelen aileler hakkında da tamamen keyfi gerekçelerle görüş yasağı verildiğini, görüşe gelen ailelere aramalar esnasında zorluk çıkarıldığı, buna karşın ailelerin tepkisine karşılık ailelere görüş yasağı verildiği ifade edilmiştir.
  • Kantin fiyatlarının fahiş olduğu, çoğunlukla istedikleri malzemeleri bulamadıklarını ya da fahiş fiyata satıldığı için alamadıklarını, Kantin fiyatlarının fahiş olduğu, çoğunlukla istenilen malzemelerin bulunmadığını ya da fahiş fiyata satıldığı için alınamadığını, belirlenen stoklara göre siparişlerin alındığını, anlaşmalı firmaların dışında başka çeşit ürün getirilmediğini, kalemin dahi tek çeşidinin satıldığını,
  • Yemeklerin besin değerinin yeterince iyi olmadığı, yemek çeşitleri ve porsiyonlarının az olmasıyla birlikte yemeklerin yapılışında kullanılan ürünlerin hijyenik olmadığını,
  • Yemeklerin besin kalitesinin düşük olduğu, yemek çeşitleri ve porsiyonlarının az olmasıyla birlikte yemeklerin yapılışında kullanılan ürünlerin hijyenik olmadığı belirtilmiştir. Her geçen gün yemeklerin daha da kötüleştiği ve özelikle hasta veya vejetaryen mahpusların yetersiz ve sağlıksız beslendikleri belirtilmiştir.
  • Mahpusların hobi, etkinlik ve spor gibi haklarının keyfi ve hukuka aykırı gerekçelerle ile engellendiği; aynı odalarda kalan mahpusların ya da en fazla 3 odanın aynı anda beraber spora çıkabildiği, sürekli aynı odaların beraber spora ya da sohbete çıkabildiği, odaların aralıklı olarak değiştirilmesini ya da tüm odaların aynı anda çıkmaları için talepte bulunduklarını ancak taleplerinin ret edildiği belirtilmiştir. Bir ayda sadece 4 defa sosyal aktiviteye izin verildiği; 2 kez spor, 2 kez de sohbet olacak şekilde ve her aktivite için toplamda 50 dakika süre verildiği belirtilmiştir. Yine yönetmeliğe göre bu sürelerin ayda 40 saat olması gerektiğinden bu anlamda talepte bulunmalarına karşın yine bu taleplerinin de kabul edilmediğini,
  • Sosyal aktiviteler konusunda bir blokta kalan mahpusların tamamının Adalet Bakanlığı’na dilekçe yazdığını, Adalet Bakanlığı’nın da bu konuyu Ceza ve Tevkif Evleri genel müdürlüğüne bildirdiğini, Ceza ve Tevkifevleri genel müdürlüğünün cevap verdiğini ve mahpusların ilgili konuda haklı olduklarını, “haftada 10 kişiyle 10 saat etkinlikte bulunabilirler.” şeklinde cevap verildiği ancak cezaevi idaresinin bunu göz ardı ettiğini ve kanunda yazılı sürelere, şartlara uymadan aynı uygulamalara kısıtlamalara devam edildiğini,
  • Cezaevinde kurs, atölye vb. etkinlikler için odaların açıldığı, fiziki şartlar uygun olmasına rağmen sadece birkaç mahpusun bu etkinliklerden faydalanmasına izin verildiği, diğer mahpusların bu etkinliklere çıkmalarına izin verilmediğini,
  • Cezaevinde 30 tane çok amaçlı salon bulunduğu, bu salonların sadece 2 yada 3 tanesinin kullanıldığını, geriye kalan salonların hepsinin boş olduğu belirtilmiştir. Bu konuda salonların kullanılması, mahpusların çeşitli aktivitelerde bulunmak için talepte bulunduklarını ancak kabul edilmediğini,
  • Kurum tarafından sadece belli gazetelere izin verildiği, Yeni Yaşam ve Evrensel gibi gazetelere izin verilmediği, talep edilen gazete ve dergilerin yasal olmasına rağmen cezaevi idaresi tarafından verilmediğini,
  • Mahpusların yazmış oldukları mektupların gönderilmediğini, bu mektuplara “sakıncalı” olduğu gerekçesiyle el konulduğunu,
  • Mahpusların yazmış oldukları mektupların gönderilmediğini, bu mektuplara “sakıncalı” olduğu gerekçesiyle el konulduğunu,
  • Mahpuslar arasında yardımlaşma kapsamında; çoğu odalarda ihtiyaç bulunmasına karşın depolarda malzeme ve eşyaları bulunan bir mahpusun başka bir mahpusa hibe etmesine, ihtiyaçlarının karşılanmasına izin verilmeyerek mağduriyete yol açıldığı, birçok odada buzdolabı, televizyon vb. eksikliklerin bulunduğu ve bu ihtiyaçları karşılamaya maddi olarak imkanlarının el vermediğini, keyfi olarak da depolarda eşyaların tutulduğu,
  • Mahpusların 3. Kişi olarak 3 kişilik sahip oldukları ziyaretçi hakları konusunda da bildirdikleri ziyaretçilerin kabul edilmediği, ziyaretçi olarak eklenmesini istedikleri isimler hakkında tahkikat yapıldığını, bu tahkikatların 6 ay ile 1 yıla yakın uzatılarak yapıldığı, incelemeler sonunda da taleplerinin ret edildiğini,
  • Mahpuslardan Ö.A’ın aile görüşü yaptığı esnada görüş süreleri bitmemesine rağmen personellerce görüşün bitirilmek istendiği, buna karşılık mahpusun bu konuya ilişkin personellere “sizi şikayet edeceğim” şeklinde cevap verdiği, personellerin de mahpus hakkında tutanak tutarak personele uygunsuz söz ve davranışta bulunma gerekçesiyle disiplin soruşturması başlattığı ve akabinde mahpus hakkında 2 aylık kültürel ve sohbet yasağı cezası verildiği aktarılmıştır.
  • 27/11/2023 tarihinde açlık grevine başladığını, üç kişilik odada iki kişi olarak kaldıklarını, oda arkadaşlarının da grevini on günün sonunda sonlandırdığını,
  • Tuz, şeker, karbonatın sıvı içinde değil ayrı olarak verildiğini, yarım litre meyve suyu verildiğini, vitamin verilmediğini,
  • Meyve suyu, limonata, ayran, kahve gibi sıvılara ulaşmada zorluk çekildiğini,
  • Sağlık kontrollerinin sağlık personeli tarafından yapıldığını, henüz hekim kontrolü olmadığını, kontroller için personelin her gün odaya geldiğini,
  • Nabız, tansiyon, kilo takibi yapıldığını ancak kan tahlili yapılmadığını,
  • Grev süresi içinde herhangi bir fiziki müdahale olmadığını ancak disiplin cezası olmamasına rağmen hiçbir aktiviteye çıkarılmadıklarını,

Aktarımları yapılmıştır.

 

DİYARBAKIR 2 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Diyarbakır 2 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Cezaevinde yeterli doktor ve sağlık personeli bulundurulmadığı, kurum revirindeki doktorların sık sık değişmesi sebebiyle mahpusların tedavi sürecinde aksamalara sebebiyet verildiği, hastane sevklerinin geç yapıldığı, jandarma birimleri tarafından tedavi için hastaneye götürülen mahpuslara çift kelepçe uygulandığı, mahpusların sığamayacağı darlıkta olan tekli ring aracı ile sevklerinin yapıldığı, hastanelerde ve revirde kelepçeli muayenenin yapıldığı, sevk esnasında tacize varan aramalara maruz kaldıklarını, itiraz etmeleri sebebiyle de mahpusların disiplin cezası aldıklarını,
  • Bir mahpusun ön dişlerinin olmaması sebebiyle tedavi talebini defalarca belirtmesine rağmen 3 aydır randevu verilmediğini bu sebeple yemek yiyemediğini aktarmıştır. Yine farklı bir mahpusun, hemoroit kanaması sebebiyle yattığı yatağın kanlar içerisinde kalmasına rağmen 1 ay sonra tedaviye götürüldüğü,
  • Tutuklandıktan sonra cezaevinin kabul birimine getirilen çok sayıda mahpusa çıplak aramaya zorlanıldığı, itiraz edip karşı çıkanların darp edilip disiplin cezası aldıkları,
  • Koğuşlarda 16 ranza yer almasına rağmen 30’a yakın kişinin tutulduğunu, bu sebeple bir kısım mahpusun yerde yattığı bir kısım mahpusun da ranzada yatan mahpuslarla dönüşümlü olarak uyuduğu,
  • Cezaevi idaresinin belirlediği kanallar dışında talep edilen kanalların izlenmesine izin verilmediği, bu durumun haberleşme özgürlüğünün ihlali olduğu belirtilmiştir.
  • Cezaevi idaresinin belirlediği kanallar dışında talep edilen kanalların izlenmesine izin verilmediği, Halk TV isimli haber kanalının koğuşlarda izletilmediğini bu durumun haberleşme özgürlüğünün ihlali olduğu
  • İsmini paylaşmak istemeyen kalp ve tansiyon hastası bir mahpus, 2 çocuğunun kampüs cezaevinde olmasına ve koşulların izin vermesine rağmen çocuklarıyla aynı koğuşta kalma talebinin gerekçesiz bir şekilde reddedildiği,

Aktarımları yapılmıştır.

 

DİYARBAKIR 3 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Diyarbakır 3 Nolu T Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Süreli yayınlara ulaşma noktasında sorun yaşadıklarını, Yeni Yaşam ve Evrensel gazetelerinin verilmediğini, dergi aboneliklerinin olmadığı gerekçesiyle dergilerin verilmediğini bu sebeplerden kaynaklı olarak gazetelere ve dergilere erişim haklarının engellendiğini,
  • Mahpusların 3. Kişi olarak 3 kişilik sahip oldukları ziyaretçi hakları konusunda da bildirdikleri ziyaretçilerin kabul edilmediği, ziyaretçi olarak eklenmesini istedikleri isimler hakkında tahkikat yapıldığını, bu tahkikatların 6 ay ile 1 yıla yakın uzatılarak yapıldığı, incelemeler sonunda da taleplerinin reddedildiği belirtilmiştir. Tahkikat sürelerinin uzaması noktasında da gerekçe olarak; emniyet veya jandarmadan cevapların gelmediği ayrıca yine ret gerekçesi olarak da güvenlik sebebi olduğu kendilerine söylenerek mağdur edildikleri,
  • Cezaevinde yaşanan ihlaller başta olmak üzere problemlerin çözümü için yazılan dilekçelere 6 aya yakın bir zaman diliminde cevap verilmediği belirtilmiştir.
  • Rutin aramalar esnasında ayakkabıların çıkartılması gibi insan onuruyla bağdaşmayacak dayatmaların yapıldığı,
  • E. K. İsimli mahpus, ailesinin İzmir’de yaşaması sebebiyle görüşemediğini bu sebeple de nakil talebinde bulunduğunu ancak sevk talebinin gerekçesiz bir şekilde reddedildiği,

Aktarımları yapılmıştır.

 

DİYARBAKIR KADIN KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Diyarbakır Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslar ile yapılan görüşmelerde;

 

  • 21 Ağustos 2023 tarih ve saat 20:00 sıralarında, sayımdan hemen önce, yoğun silah sesleri geldiği ve bu sırada aynı şekilde havalandırmada takırtı sesini duyduklarını, ancak kapıların kapalı olmasından kaynaklı ne olduğunu göremediklerini,
  • Sabah saat 6.05- 10 geçe personeller tarafından havalandırma kapısı açıldığını, S.Ç. isimli mahpus tarafından havalandırma alanında yürüyüş yaptığı sırada, havalandırmadaki kameranın altında yerde bir cisim gördüğü ve eğilip baktığında bir mermi çekirdeği olduğunu fark ettiği,
  • Oda da kalan diğer mahpusların uyanmasıyla birlikte, kendilerinin haberdar olduğunu,
  • Saat 7.30 sıralarında oda da kalan mahpuslarca infaz koruma memurlarına bilgi verildiği,
  • Mahpuslar tarafından cezaevi idaresi ve savcısıyla görüşmek için talepte bulunulduğu ancak, kendileriyle herhangi bir görüşmenin yapılmadığı,
  • Cezaevi idaresi başmemur vekili olarak bilinen infaz koruma memuru tarafından kendilerine durumun önemsiz olduğunu ‘Biliyorsunuz burası Diyarbakır. Etrafta bir sürü maganda var. Etrafta silah sıkıyorlar.’ şeklinde söylemleri de oldu.” Şeklinde konuştuğu ifade edilmiştir.
  • Cezaevinde yeterli doktor ve sağlık personeli bulundurulmadığı, kurum revirindeki doktorların sık sık değişmesi sebebiyle mahpusların tedavi sürecinde aksamalara sebebiyet verildiği, hastane sevklerinin geç yapıldığı, jandarma birimleri tarafından tedavi için hastaneye götürülen mahpuslara çift kelepçe uygulandığı, mahpusların sığamayacağı darlıkta olan tekli ring aracı ile sevklerinin yapıldığı, hastanelerde ve revirde kelepçeli muayenenin yapıldığı, sevk esnasında tacize varan aramalara maruz kaldıklarını, itiraz etmeleri sebebiyle de mahpusların disiplin cezası aldıkları,
  • Ağır hasta mahpuslar, hastalıkları sebebiyle yaşamlarını tek başlarına idame edememelerine rağmen Adli Tıp Kurumu’nca hazırlanan raporlar gerekçe gösterilerek tahliye edilmediği ifade edilmiştir. Ş. K. isimli 63 yaşındaki mahpusun ayaklarında platin olduğu, alzheimer hastalığının olduğu, merdivenleri dahi tek başına çıkamadığı belirtilmiştir. Sağlık durumları kötüleşmesine rağmen infazlarının ertelenmediğini ve cezaevinde sağlığa erişim hakkı başta olmak üzere uygun koşullar yaratılmadığı,
  • Tutuklandıktan sonra cezaevi kabul birimine getirilen çok sayıda mahpusa çıplak arama dayatıldığını, itiraz edenlerin darp edilip disiplin cezası aldıkları,
  • Mahpuslar arasında yardımlaşma kapsamında; çoğu odalarda ihtiyaç bulunmasına karşın depolarda malzeme ve eşyaları bulunan bir mahpusun başka bir mahpusa hibe etmesine, ihtiyaçlarının karşılanmasına izin verilmeyerek mağduriyete yol açıldığı, birçok odada buzdolabı, televizyon vb. eksikliklerin bulunduğu ve bu ihtiyaçları karşılamaya maddi olarak imkanlarının el vermediğini, keyfi olarak da depolarda eşyaların tutulduğu,
  • Koğuşlarda yapılan genel aramalarda insan onuruyla bağdaşmayacak muamelelere maruz kalındığı, eşyaların özensizce aranıp dağıtıldığı ve bu sebeple birçok eşyanın zarar gördüğü, kantinde satın alınan eşyaların bile gerekçe gösterilmeksizin keyfi olarak toplatıldığı (örneğin kantinden alınan sarı ipler),
  • İki ayda bir olmak üzere belirtilen ayların sadece ilk haftasında kitapların kabul edildiğini, kitap kotasının 10 kitap olarak sınırlandırıldığını, okunan kitapların başka koğuşa gönderilmesine izin verilmediği,
  • İç postanın ücretsiz olmasına dair yapılan itirazların mahkeme tarafından kabul edilmesine rağmen ücretin alınmaya devam ettiği,
  • Sadece belli gazetelere izin verildiği, Yeni Yaşam ve Evrensel gibi gazetelere erişimin engellendiği, talep edilen gazete ve dergilerin yasal olmasına rağmen cezaevi idaresi tarafından verilmediğini, Aile görüşlerinde cezaevine ait fotoğraf makinesiyle çekilen fotoğrafların görüş esnasında ailelere verilmesine izin verilmediği,
  • Şalvarın cezaevinde yasaklı kıyafet olarak belirlendiği,
  • Posta yolu ile mahpuslara gönderilen kıyafetlerin teslim alınabilmesi için eski kıyafetlerin aileye görüş esnasında teslim edilmesi gerektiği, eski kıyafetlerin depoya bırakılmasına izin verilmediği bu sebeple görüşe ailelerin gelmemesi durumunda yeni kıyafetlerin kendilerine teslim edilmediğini, Koğuşların üst katları (yatak kısmı) ve tuvalet-banyoların görür şekilde gün boyu açık olacak şekilde kameralar yerleştirildiği, özel hayatın gizliliğinin edildiği,
  • Mahpusların 3. Kişi olarak 3 kişilik sahip oldukları ziyaretçi hakları konusunda da bildirdikleri ziyaretçilerin kabul edilmediği, ziyaretçi olarak eklenmesini istedikleri isimler hakkında tahkikat yapıldığını, bu tahkikatların 6 ay ile 1 yıla yakın uzatılarak yapıldığı, incelemeler sonunda da taleplerinin reddedildiği belirtilmiştir. Tahkikat sürelerinin uzaması noktasında da gerekçe olarak; emniyet veya jandarmadan cevapların gelmediği ayrıca yine ret gerekçesi olarak da güvenlik sebebi olduğu kendilerine söylenerek mağdur edildikleri,
  • Ziyarete gelen ailelerin arama sırasında keyfiyete varacak şekilde zorluklar çıkarıldığını, bu sebeple aynı anda görüşe gelemediklerini, kimisinin görüş bitimine az bir süre kala girebildiği belirtilmiştir. Görüşçülerin kıyafetlerine renk kısıtlamasının getirildiğini aktaran mahpuslar, 4 aylık bebeğin bir daha yeşil renk tişört ile getirilmesi halinde görüşüne izin verilmeyeceği uyarısı aldıkları,
  • 27 Kasım’da açlık grevine başladığını, grevin on gün boyunca sürdüğünü, 12/8/6 kişilik odada kalındığını, odanın hijyeninin mahpuslar tarafından sağlandığı,
  • Limon, tuz, şeker, karbonatı sıvı halde tüketildiğini, meyve suyu ve ayran alındığını, vitaminin verilmediği,
  • Grev süresince, sadece ilk gün doktorun geldiğini, sonrasında sağlık personeli tarafından kilo, tansiyon, ateş, nabız ölçümleri yapıldığını, kan ve şeker oranlarına bakılmadığını, (kontrollerin hafta içi sağlık personeli tarafından, hafta sonu da gardiyan tarafından yapıldığını ve kontrollerin 10:00 - ile 10:30 arasında olduğunu) Bu ay boyunca hastane sevklerinin yapılmayacağına ilişkin kendilerine bilgi verildiği,
  • Grev süresince, personellerin rahatsızlık verici üslupları olduğunu, İlk iki gün hapishane idaresinin mahpuslara hiçbir şey vermediğini, kendilerinin talep ettiği, karışık aromalı meyve suyu verildiği, suyun kendilerince aldığını, vitaminin verilmediğini,
  • Grev süresinin bitiminden sonra bir kısım mahpusun hastaneye çıkarıldığını, demir kelepçe takıldığını ve fazlaca sıkı bir şekilde olduğunun personele belirtilmesine karşın çıkarılmadığı ve ya gevşetilmediği ve hatta sözlü tartışmanın yaşandığı,
  • Grevden sonra verilen yemeklerin çok kötü olduğu, haşlanmış katı patates ve pirinç lapası verildiği, mahpusların kendi imkanları ile çorba yapabildikleri, revirdeki doktora rahatsızlıkların iletildiği ancak sevklerin sağlanmadığı,

Aktarımları yapılmıştır.

 

DÜZCE T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Düzce T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • İ.Y. İsimli mahpusun ocak ayında infaz koruma memurları tarafından fiziksel şiddete maruz bırakıldığı, bu sırada kolunun kırıldığı, daha sonrasında İ.Y. isimli mahpusun isteği dışında başka bir hapishaneye sevk edildiği, aynı dönemde M.E. İsimli mahpusun da fiziksel şiddete maruz bırakıldığı aktarılmıştır. Haziran ayında S.T. isimli mahpusa ise hastane sevki sırasında 3 kez açık ağız araması dayatıldığı,
  • Mahpuslara sürekli olarak hukuka aykırı şekilde hücre disiplin cezası verildiği,
  • Mahpuslara hastane sevklerinde ve muayene esnasında kelepçe dayatması yapıldığı, yine hastane sevklerinde mahpuslara ağız içi araması dayatıldığı, kabul etmeyen mahpuslar karşı güç kullanıldığı, bu güç kullanımı sırasında birçok kez mahpuslarda kemik kırılmaları meydana geldiği,
  • Bölgeden kaynaklı olarak genel bir hava kirliliği olduğu, hücrelerde uzun süre kapalı tutulmaları ile bu durumun birleştiğinde havasız bir ortam oluşturduğu, mahpusların sağlıklarının olumsuz etkilendiği,
  • İdare tarafından verilmesi gereken temizlik malzemelerinin verilmediği, çarşaf ve yatakların düzenli aralıklarla değiştirilmesi gerekirken uzun süredir değiştirilmediği,
  • Özellikli adli mahpusların kaldığı koğuşlarda kapasite sorunu olduğu, dar bir alanda fazla sayıda mahpusun tutulduğu,
  • Adli mahpuslara tanınan görüntülü görüşme ile sosyal ve kültürel aktivitelerin siyasi mahpuslara uygulanmadığı, ziyaret saatlerinin ise 40 dakika olarak adli mahpuslardan daha kısa uygulandığı,
  • Mahpusların kütüphaneye fiziksel olarak erişimlerine izin verilmediği, her mahpus için 10 adet kitap kotası getirildiği, Kürtçe kitapların tercüman olmadığı iddiasıyla verilmediği, Kürtçe mektupların da aynı gerekçe ile gönderilmediği,
  • Mahpusların haftada 1 kere 40 dakika açık ya da kapalı spor salonuna çıkarıldığı, bunun ayda 3 kere uygulandığı, açık görüş haftalarında spor salonlarına çıkarılmadıklarını,
  • Hapishanede kurs ve atölye çalışmalarının yaptırılmadığı,
  • 06.07.2023 tarihinde T.A. İsimli mahpusun koğuşta kan kusmasına rağmen revir personeli tarafından duruma ilişkin infaz koruma memurlarının şahitliğinin arandığı, doktor tarafından mahpusa aynı durumun gerçekleşmesi halinde önce infaz koruma memurlarının görmesi gerektiğinin söylendiği ve mahpusun koğuşa geri gönderildiği, mayıs ayında M.K. İsimli mahpusun burnunun kanadığı, orada da revir doktorunun benzer bir tutumun olduğu, infaz koruma memurlarının şahitliği olmadan hastane sevki yazmadığı,

Aktarımları yapılmıştır.

 

EDİRNE F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Mahpusların yaptığı şikayet ve başvurulara infaz koruma memurları ve idare tarafından cevap verilmediği, mahpuslara “bakarız” denilerek taleplerin geçiştirildiği,
  • Hücrelerin içerisinde kameralar olduğu ve mahpusların yataklarının olduğu yeri de gördüğü;
  • Günlük 50 litre sıcak su, 150 litre soğuk su kotası uygulandığı, bu kotanın mahpusların hiçbir hijyen ihtiyacını karşılamadığı, mahpuslara verilen suyun kireçli olduğu, hücrelerdeki muslukların da eskidiği ve kireçlendiği, bu nedenle talep etmelerine rağmen değiştirilmediği,
  • İdare tarafından mahpuslara verilen yatakların çok eski olduğu, hücrelerde bulunan çarşafların ise çok az sıklıkla değiştirildiği, taleplerin karşılanmadığı,
  • Ekim ayına kadar ayda 1 defa temizlik malzemelerinin idare tarafından ücretsiz verildiği, ücretsiz temizlik malzemesi uygulamasının ekim ayından itibaren 2 ayda 1 defaya düşürüleceğinin iletildiği,
  • Mahpusların kantinden bant, yapıştırıcı gibi eşyalar almak istedikleri, ancak bunlara ulaşamadıkları, kantinden bu tür eşyaların temin edilemediği,
  • Mahpuslara verilen yemeklerin günlük öğünleri açısından yetersiz olduğu, doyurucu ve besleyici olmadığı,
  • Hücre değişikliği sırasında mahpusların eşyalarına ve kıyafetlerine el konulduğu ve bunların geri verilmediği,
  • 3 kişilik hücrelerde 6-7 mahpusun kaldığı, bazı mahpusların yerde yatmak zorunda kaldığı ve kişisel eşyalarını koyacak yeterli dolaplarının olmadığı,
  • Kapalı görüşlerin 30-45 dakika arasında yaptırıldığı, görüntülü konuşma için hapishanede altyapı olmadığı,
  • Muhalif gazetelerin hiçbirisinin mahpuslara verilmediği, Kürtçe basılan Xwebûn isimli gazetenin de verilmediği,
  • Hücrelerde 20 kitap kotası uygulandığı, daha önce aramalarda  el konulan mektup ve dergilerin ise henüz geri verilmediği,
  • Haftada bir kere açık spor salonuna çıkıldığı ancak sadece bulundukları hücredeki kişilerle çıkabildikleri, spor dışında herhangi bir kursa ya da atölye çalışması yapılmadığı, mahpusların bu konuda talepte bulunduğu, ancak taleplerinin hiçbir gerekçe gösterilmeden reddedildiği,
  • Mahpuslara haftada yalnızca 2 saat ortak sohbet hakkı verildiği, başkaca hiçbir kültürel aktivitede bulunmalarına izin verilmediği,
  • Diş tedavilerinin geciktirildiği,
  • C Blokta tutulan R.Ç. isimli mahpusun örgüt üyeliğinden süreli hapis cezası bulunmasına rağmen tek başına tutulduğu, idareye bu durumun sebebi sorulduğunda mahpusun Afyon Hapishanesinden sevk geldiği sırada sevk evraklarında “patlayıcı madde imalatı” gibi bir ibarenin bulunduğu ve bu nedenle ayrı tutulması gerektiğinin açıklandığı, fakat mahpusun yargılandığı dosyada patlayıcı madde ile ilgili bir durumun bulunmadığı,  mahpusun 7 yılı aşkın bir süredir hapishanede tek tutulduğu, ortak spor ve kültürel etkinlik haklarından faydalandırılmadığı,
  • 27.11.2023 tarihi itibariyele 2-3 kişilik gruplar halinde 10’ar günlük süreli ve dönüşümlü açlık grevine başlandığı , açlık grevine girenlere disiplin cezası verildiği, tansiyon- şeker ölçümü ile kilo kontrollerinin düzenli yapıldığı, vitaminlerin, tuz, limon, şeker, su gibi gerekli iaşelerin verildiği, açlık grevini sonlandıran mahpuslara yoğurt ve çorba verildiği

Aktarımları yapılmıştır.

 

EDİRNE KADIN KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Edirne Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Hücrelerde yapılan aramada mahpusların eşyalarının yere atıldığı,
  • Mahpusların yaptığı şikayet ve başvurulara infaz koruma memurları ve idare tarafından cevap verilmediği, mahpuslara “bakarız” denilerek taleplerin geçiştirildiği, reddedilen taleplere ise yazılı red cevabı verilmediği ve bu nedenle itiraz yoluna başvurulmadığı,
  • Hapishanenin yeni açıldığı, bu nedenle hücrelerin çok pis olduğu, inşaat molozları ve örümcek ağları olduğu, astım hastası olan bir mahpusun bu durumdan çok etkilendiği ve hastaneye gitmek zorunda kaldığı,
  • Mahpuslara gönderilen kolilerin geç teslim edildiği,
  • Hapishanenin yeni açıldığı ve kapalı görüş yerlerinin hazır olmadığı gerekçesiyle kapalı görüşlerin uzun süredir yaptırılmadığı, mahpusların kapalı görüş haklarını kullanamadığı, buna ek olarak başka bir alternatif bulunmadığı, mahpusların sadece ayda bir kere açık görüş yapabildikleri,
  • Hapishanenin ikinci katındaki hücrelerin havalandırmasının olmadığı, bu nedenle bu hücrelerde kalan mahpusların tutuklu dahi olsalar günde 1 saat başka bir yere havalandırmaya götürüldüğü,
  • Hücre havalandırmalarındaki kameraların ortak alanları görecek şekilde ayarlandığı,
  • Kantin fiyatlarının fahiş olduğu, idare tarafından verilen yemeklerin besin değerlerinin düşük olduğu, tatlarının kötü olduğu, haftanın 3-4 günü kahvaltıda sadece çorba verildiği,
  • Mektupların ve kargoların ayda 1 kere verildiği, bunun da personel eksikliği ile açıklandığı,
  • Mahpusların hücrede 7 kitap bulundurabileceği, fazla kitaplara idare tarafından el konulduğu, Yeni Yaşam ve Evrensel gazetelerinin verilmediği, dergi alamadıkları, hapishane kütüphanesinden istenen kitapların ise 15 günde 1 verildiği,
  • Kurs, atölye, spor, sohbet gibi ortak alan faaliyetlerinin yaptırılmadığı,
  • Hastane sevkleri sırasında ringlerdeki klimaların açılmadığı, özellikle kış aylarında çok zorlandıkları, hastaneye gidene kadar soğuk aldıkları, hastaneye erken gittiklerinde yine ringde bekletildikleri, bazı doktorların kelepçeli muayene dayattığı

 

Aktarımları yapılmıştır.

 

ELAZIĞ 1 NOLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZA İNFAZ KURUMU

 

Elazığ 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Tutuklu/hükümlülerin 6 Ağustos 2023 tarihinden öncesinde E blok sağ koridorunda arama yapıldığı ancak fail olduğu belirtilen şahısların odasında arama yapılmadığı belirtilmiştir.
  • Fail olduğu belirtilen tutuklu/hükümlü tarafından bir hafta öncesinde odalara seslenip hangi suç tipinden kimin yer aldığını öğrenmeye çalıştığı ifade edilmiştir.
  • Fail olduğu belirtilen tutuklu/hükümlü 6 Ağustos 2023 tarihinde gece saatlerinde kalp rahatsızlığı yaşaması üzerine, hastaneye sevk işlemi gerçekleştirildiği, tedaviden sonra cezaevine getirildiği,
  • 7 Ağustos 2023, gece saat 03:00 sıralarında cezaevine odasına yerleştirilmek üzere getirilirken kendisine eşlik eden infaz koruma memurunu etkisiz hale getirildiği ve bulunduğu odaya kilitleyip üzerindeki tişörtü yırtacak şekilde zor kullanarak personelin üzerindeki kapıları açmaya yarayan demirkolu aldığı ve diğer odalara yöneldiğinin görüldüğü belirtilmiştir.
  • Elazığ 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda, E-Sağ Koridorda E-16-17-18-19-20-21- 22-23 odalar bulunmaktadır.
  • Fail olduğu belirtilen iki tutuklu/hükümlünün odanın kapısını açtığı ve E-sağ koridorda ilerlediği ve bağırarak 'ben derin devletim, yukardan izin aldım ben' dediği, bu esnada koridor kapılarının ve oda kapılarının kilitli olmamasından kaynaklı olarak demir kol ile rahatlıkla açılması sebebiyle diğer tutuklu/hükümlülerin oda kapılarının rahatlıkla açıldığı belirtilmiştir.
  • Odaların sırası ile açılıp tutuklu/hükümlülere hakaret, tehdit ve fiziki saldırıda bulunulduğu, kapıları açmaya yarayan demir kol ve kesici aletlerle mağdur tutuklu/hükümlülere saldırdığı aktarılmıştır.
  • Ziyareti gerçekleştiren heyet üyelerimize, saldırıya uğradığı belirtilen H.A, M.Y., Ş.Y , M.Ö ve soyismi öğrenilemeyen C. İsimli tutuklu/hükümlünün bilgileri alınmış ve gerek mağdur gerekse tanık tutuklu/hükümlülerle görüşme yapılmıştır.
  • Mağdur tutuklu/hükümlü H.A' nın kilitli olmayan odasının kapısını demir kol ile açan fail olduğu belirtilen tutuklu/hükümlüler(iki kişi) H.A yı rehin aldıktan sonra ' yavaş yavaş yapacağız' 'en az yedi saat boyunca burada kalacağız ve Haber Türk'ü aç bu olay haberlere çıkana kadar buradayız' dediği ve mağdur tutuklu/hükümlünün darp edilip yaralandığı tarafımıza aktarılmıştır. Mahpusların odada bulundurabileceği kitap sayısının 7 olarak belirlendiği ve bu kitaplarda 2 ayda bir kez değişim yapılabildiğini bu durumun kitaplara erişimi zorlaştırdığını belirtilmişlerdir. (Birçok soruna yol açtığı belirtilmiştir.)
  • Süreli yayınlara ulaşım noktasında sorun yaşadıklarını, Yeni Yaşam ve Evrensel gazetelerin verilmediğini, dergi aboneliğinin olmadığı gerekçesiyle dergilerin verilmediğini bu sebeplerden kaynaklı olarak gazetelere ve dergilere erişim haklarının engellendiğini belirtmişlerdir.
  • Mektup okuma biriminde Kürtçe dilinde yazılan mektupların kontrolünü yapan personelin olmadığı gerekçesiyle Kürtçe mektupların veya kürtçe ibare içeren mektupların kabul edilmediği belirtilmiştir. Bu sebeple anadillerinde haberleşemeyen mahpuslar aile ve özel yaşama saygı haklarının ihlal edildiği,

Aktarımları yapılmıştır.

 

 

ELAZIĞ 2 NOLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZA İNFAZ KURUMU

 

Elazığ 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • “Yanımda bulunan adli suçlu H. Ş. isimli mahkûmdan şikayetçiyim. Kendisinin siyasi tutsak olduğunu düşünmüyorum. Yalnızca slogan attığı için siyasiden sayılmıştır. H. Ş. gittiği her yerde uyumsuzluk ve kargaşa çıkaran geçimsiz biridir. Aynı zamanda saldırgan olduğu için yaklaşık 29 kez koğuş değiştirmiştir. Onunla beraber kalmak zorunda olan mahkumlardan birçok kişi dilekçe yazmasına rağmen bu kişi hala aramızdadır. Kendisinin provokatör olduğunu düşünüyorum. A. ve E. isimli gardiyanların yanında bana yönelik “Seni öldürürüm, kan dökerim “ şeklinde tehditte bulundu. Bu kişi her zaman ağza alınmayacak küfürlerle konuşan hatta bu çirkin üslubu gardiyanlara karşı da kullanan biridir. Kendisinden şikayette bulunduğum halde hala yanımdadır ve hiçbir işlem yapılmamıştır. Bu kişi sürekli kavga çıkarmak isteyen, provokasyon yapan biridir. Daha önceleri sağlık durumumdan ötürü sürekli bayılıyordum. Bir süredir bu baygınlık olayları dinmişti ancak H. Ş. ’nın gelişiyle sıklıkla bayılmaya başladım. Kendim Van’daki ceza infaz kurumuna gitmek istiyorum ancak defalarca talep etmeme rağmen sevk çıkmadı. Bu şartlarda burda kalmam da beni giderek olumsuz etkiliyor ve hayatımı çekilmez kılıyor. 5 yıldır cezaevindeyim eşimi ve küçük kızımı yalnızca bir kere görebildim. O sebeple öncelikli olarak Van Ceza İnfaz Kurumuna sevkimi, bu mümkün değilse de izah ettiğim sebeplerle H. Ş. isimli şahsın yanımdan hemen alınmasını talep ederim.”
  • Mahpus tutuklu/hükümlü Ş.Y 'nin odasına girildiği, kasık bölgesinden yaralanacak şekilde fiziki şiddette bulunulduğunu belirtilmiştir.
  • Ş.Y. rehin aldıktan sonra, mahpus M.Y'nin kilitli olmayan kapısının fail olduğu belirtilen tutuklu/hükümlülerce demir kol ile açıldığı ifade edilmiştir. Fail olduğu belirtilen tutuklu/hükümlülerce, Mahpus M.Y 'ye “çık dışarı” diye bağırdıktan sonra odanın iç kısmına girildiği, demir kol ile mağdurun kafasının hedef alındığı, mahpus tarafından elleriyle kafasını korumaya çalıştığı sırada saldırının devam ettiği, mahpus sağ eli, kesici aletle sol karın üst bölgesinden derin bir şekilde yaraladığı, sol kol ve belinin sağ kısmının kemer hizasının kesici ve delici aletle yaralandığı tarafımıza aktarılmıştır.
  • Mahpus M.Ö 'nün kilitli olmayan kapısı demir kol ile açılmış, rehin alındığı ve M.Ö'nün baş bölgesinden yaralandığı tarafımıza ifade edilmiştir.
  • Mahpuslarla, ziyarette yer alan heyet üyelerimizce yapılan görüşmede, saat gece 3.00'te başlayan saldırının bir saate yakın sürdüğü, bu zaman dilimi içerisinde personellerin ve askerlerin olayı önlemeye yönelik hiçbir müdahalede bulunmadığı tarafımıza belirtilmiştir.
  • Heyet üyelerince E blok Sağ Koridorda bulunan görgü tanığı olan tutuklu/hükümlülerle görüşme yapılmıştır. Görüşme sırasında, tutuklu/hükümlülerce fail olduğu belirtilen tutuklu/hükümlülerin ‘Ben Öldür Demeden Öldürme’, ‘Kan Kaybediyor, ölür şimdi’, ‘O devlet görünen devlet. Ben Derin devleti temsil ediyorum’, ‘İnsanlar devlete ihanet ederler sadece hapis cezası mı olur bunun cezası?’, ‘Sen Ömer Halisdemir'e kaç kurşun sıktın?’, Emniyetten sorumlu başmemurun sesi olduğunu düşündüğüm ses saldıran tutuklu/hükümlülere ' Size namusum ve şerefim üzerine yemin ediyorum teminat veriyorum, size herhangi bir şey olmayacak', ‘Biz devlete isyan etmiyoruz. Biz Ömer Halisdemir'in intikamını almak için buradayız.’, ‘Kahrolsun PKK Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti devleti’ şeklinde sözlerin sarf edildiği ifade edilmiştir.
  • Heyet üyelerince mağdur tutuklu/hükümlü H.A, Ş.Y , M..Ö isimli tutuklu/hükümlülerle görüşmek istenmesine karşın, hastanede tedavilerine devam edilmesinden kaynaklı görüşme yapılamamıştır.
  • M.S isimli mahpus günlük ihtiyaçlarını yerine getirmek hususunda destek sunulması gereken bir mahpusla aynı odada kalmaktadır. 10 Ocak tarihinde cezaevi personelleri tarafından psikolojisi bozuk adli bir hükümlünün kendi koğuşlarına getirilmek istenmiştir, M.S isimli mahpus bu duruma “ şu an günlük ihtiyaçlarını karşılaması hususunda yardım ettiğim bir mahpusla aynı odada kalmaktayım bu sebeple odaya getirilmek istenen mahpusla özel olarak ilgilenemeyeceğim “ şeklinde itiraz ettiğini, bunun üzerine görevli memurların Başgardiyanı çağırdığı, Başgardiyan ve yanında bulunan iki personelin kendisine fiziki ve sözlü olarak saldırmaya başladığı, saldırıdan sonra 3 kişinin koğuştan çıktığı aradan 5 dakika geçmeden 2 -3 kişinin daha koğuşa girdiği onlarında fiziki ve sözlü saldırıya başladığı aktarmıştır. Yapılan saldırıya ilişkin mağdur mahpusun sağ kol, sağ göğüs, sol bacak kaval kemiğinde ve bileklerinde çeşitli morarmalar gözlemlenmiştir. Görüşmenin devamında saldırıdan sonra vücudunun birçok yerinde izler oluştuğu, ağız ve burnundan kan geldiği, kanlı elbiselerinin hala koğuşta bulunduğu, idareye revire çıkmak istediğini aktardığı ancak idare tarafından kendisinin 24 saat boyunca revire çıkarılmadığı, 24 saat geçtikten sonra revire çıkarıldığı, revirde yaşadığı saldırıyı doktora anlattığı ve vücudundaki izleri doktora gösterdiği ancak doktorun kendisine “senin kendini duvara vurmadığını nerden bileyim” dediği, doktorun kendisine ilaç dahi vermeyerek geri gönderdiği, saldırının gerçekleşmesinden sonra, özellikle saldırıyı gerçekleştiren personellerin koğuş koğuş gezerek “siz seçimden sonra görürsünüz daha başınıza neler gelecek bilmiyorsunuz” gibi sözler söyleyerek mahkumları tehdit ettikleri, yine kendi koğuşlarına getirilmek istenen adli hükümlünün sen hiçbir şey görmedin duymadın şeklinde telkinlerde bulunulduğu, yaşanan tüm bu hukuka aykırı durumların son bulması amacı ile kendisi ile birlikte 5 kişinin süresiz açlık grevine başladıkları, bu sayının 5.günden sonra 9 kişiye çıktığı, açlık grevinin şu anda 14. Güne ulaştığı, bu olayla ilgili kendilerine disiplin soruşturmalarının açıldığı, bu hususlara ilişkin Adalet Bakanlığı, Cimer ve Savcılık gibi birçok kuruma yazılar yazıldığı ancak bir sonuç alınamadığı, yaşanan hak ihlallerine ilişkin hukuki destek talep ettiklerini aktarmıştır.
  • Görüşme gerçekleştirilen açlık grevinde olan mahpus K.B gerçekleşen olaya ilişkin şu şekilde aktarım yapmıştır; kendisinin de 01/07/2021 tarihinde Diyarbakır Cezaevinden Elazığ Cezaevine nakledildiği, Elazığ Cezaevine giriş kaydı yapılır yapılmaz bir odaya alındığı ve 5-6 kişi tarafından defalarca saldırıya uğradığı, bu durumun Elazığ Cezaevinde normalleştirilmeye çalışıldığı, cezaevi idaresinin de bu duruma göz yumduğu, en temel taleplerinin dahi karşılanmadığı, en temel haklarına ilişkin yaptıkları görüşme taleplerinin reddedildiği, muhatap alınmadıkları, sürekli olarak sözlü tacize ve hakaretlere maruz kaldıkları aktarılmıştır. Görüşmenin devamında 10 Ocak tarihinde M.S isimli mahpusa işkence yapıldığının öğrenildiği, yaşanan bu hak ihlallerine ilişkin 11 Ocakta süresiz açlık grevine başladıkları, kendileri hakkında sürekli olarak disiplin soruşturmalarının açıldığı, son olaya ilişkin de haklarında iki yeni disiplin soruşturmasının açıldığı, disiplin soruşturmalarının hepsinin hücre cezası, görüş yasağı, etkinliklerden alıkoyma ve benzeri cezalarla sonuçlandığı, bu hususlara ilişkin Adalet Bakanlığı, Cimer ve Savcılık gibi birçok kuruma yazılar yazıldığı ancak bir sonuç alınamadığı, yaşanan hak ihlallerine ilişkin hukuki destek talep ettikleri aktarılmıştır.
  • Görüşme gerçekleştirilen açlık grevinde olan mahpus C.G gerçekleşen olaya ilişkin şu şekilde aktarım yapmıştır; Elazığ 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevinde sürekli olarak işkence ve kötü muamele yapıldığı, bu duruma kendisinin de dönem dönem maruz kaldığı, Cezaevi idaresi tarafından en temel hakların bile görmezden gelindiği, koğuş değiştirme, yasaklı olamayan kitaplara el konulması, çeşitli gazete ve dergilere ulaşım, koğuşta sık sık ve detaylı bir arama gerçekleştirilmesi, yapılan aramalarda “günlük” defteri gibi özel eşyalara el konulması durumlarına ilişkin yapılan bütün görüşme taleplerinin reddedildiği, hiçbir şekilde muhatap alınmadıkları aktarılmıştır. Görüşmenin devamında Cezaevi personelleri tarafından sürekli olarak tahrik edildikleri, sözlü ve fiziki saldırılara maruz kaldıkları bu hususa yönelik verilen tepkiler sonucunda ise hücre cezası, aile görüş yasağı, mektup yasağı ve buna benzer çok ağır yaptırımlara maruz bırakıldıkları, sürekli olarak haklarında disiplin soruşturmalarının açıldığı aktarılmıştır. Bununla birlikte cezaevinde en son olarak 10 Ocakta M.S isimli mahpusa işkence yapıldığı, bu duruma ve yaşanan hak ihlallerine ilişkin 9 mahpusun süresiz açlık grevine girdiği aktarılmıştır. Bu hususlara ilişkin Adalet Bakanlığı, Cimer ve Savcılık gibi birçok kuruma yazılar yazıldığı ancak bir sonuç alınamadığı, yaşanan hak ihlallerine ilişkin hukuki destek talep ettikleri aktarılmıştır.
  • Mahpuslar açlık grevi eylemin tek amacının var olan işkence ve fiziki saldırıların bitmesi olduğunu bunlar gerçekleştiği takdirde eylemi sonlandırabileceklerini aktarmışlardır.
  • Mektup okuma biriminde Kürtçe dilinde yazılan mektupların kontrolünü yapan personelin olmadığı gerekçesiyle Kürtçe mektupların veya kürtçe ibare içeren mektupların kabul edilmediği belirtilmiştir. Bu sebeple anadillerinde haberleşemeyen mahpuslar aile ve özel yaşama saygı haklarının ihlal edildiğini belirtmişlerdir.
  • 27 Kasım 2023 tarihinde 3 mahpusun 5 günlük açlık grevine girdiğini, 2 Aralık 2023 tarihinde önceki mahpusların açlık grevinin sonlandırıldığı ve aynı gün içerisinde 3 mahpusun 5 günlük süreli-dönüşümlü açlık grevine girdiği, 7 Aralık 2023 tarihinde önceki mahpusların açlık grevini sonlandırdığı ve 3 mahpusun 5 günlük açlık grevine girdiği,
  • Grev süresince mahpusların aynı odada bulunmalarından kaynaklı oda değişikliğinin yapılmadığını,
  • 27 Kasım 2023-2 Aralık 2023 tarihleri arasında açlık grevinde bulunan Mahpusların grev süresince doktor ve sağlık personellerince kontrol ve muayenelerin yapılmadığını, revire çıkarılmadıkları, sadece infaz koruma memurlarının her gün tansiyon ölçümü yaptıklarını, 2-7 Aralık 2023 tarihleri arasında açlık grevinde bulunan mahpusların ilk gün revire çıkarıldıklarını, tansiyon ölçümlerini infaz koruma memurlarınca yapıldığını, 7-12 Aralık 2023 tarihinde açlık grevinde bulunan mahpusları psikoloğun çağırdığını ancak söz konusu uygulamalar ve yaşadıkları sorunlar nedeniyle kendi istekleriyle psikoloğa çıkmadıklarını,
  • Grevde olan mahpuslara vitaminin verilmediğini, sadece karbonat, tuz, yoğurt, limon ve şeker verildiği,
  • Greve giren mahpuslara tutanak tutulduğu ve disiplin soruşturmasının başlatıldığı,
  • Hapishane idaresiyle görüşme taleplerinin kabul edilmediği, oda değişikliği vb. talepler konusunda da yine idarenin mahpuslarla görüşmedikleri, sadece başgardiyana iletildiğini ancak taleplerinin kabul edilmediğini,
  • Hapishanede TV kanalları, kitap, dergi vb. konularda kısıtlamaların olduğunu, yayınlar konusunda sorun yaşandığını, dış dünyayla olan iletişimlerinin  kısıtlandığını,
  • Rutin revir taleplerinin geç yerine getirildiğini, başka hapishanelere sevk taleplerinin reddedildiğini, oda aramalarının sıklıkla idare tarafından gerçekleştirildiğini,
  • Mahpuslar bulundukları hapishanelerde kimi zaman Avukat görüşü adı altında başka kişilerle görüştürülmek istendiklerini, bu uygulamayı reddettiklerini,
  • Sosyal etkinlikler ve spor aktivitelerinin yine sınırlı olduğunu, pandemi bitmesine rağmen kısıtlamaların devam ettiğini, sadece haftada bir olacak şekilde sohbet ve spor faaliyetlerine izin verildiğini ve aktivitelerin de sadece belli odalarla yapılmasına izin verildiğini,

Aktarımları yapılmıştır.

 

ELAZIĞ E TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Elazığ E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Deprem tarihinde, öğleden sonra olan depremde havalandırmaya çıkabildiklerini, toplanma yeri olup olmadığına ilişkin bilgileri olmadığını,
  • Duvarda daha önceden de çatlakların olduğunu, depremde daha çok zarar gördüğünü, genişlediğini, neredeyse elin yarısı çatlağın içine girebilecek büyüklükte olduğunu,
  • Deprem günü ilave 30 dk ücretli telefon görüşme hakkının verildiğini, normalde de haftada 30 dk telefon görüş haklarının olduğunu, 3-4 hafta boyunca ilave telefon hakkının verildiğini,
  • “Odada 5 ranza var aslında 10 yatak kapasiteli bir oda . Ancak oda üst katta bulunan müşahade odasının hemen altındadır. Üst odanın tuvaleti hemen yatakların olduğu bölmededir. Ve borulardan sürekli rahatsız edici sesler geliyor. Odada bulunan kirişlerden dolayı kafayı eğerek ancak yatak bölümüne girebiliyoruz. Ve yataklardan biri asla kullanıma uygun değil. Yatılabilecek alan yok kirişlerden dolayı.”
  • “Odada sadece buzdolabı, televizyon ve semaver çalışıyor. Ancak aylık 250 -300 TL elektrik faturası geliyor. Hala ticarethane faturası şeklinde işleniyor. Hiç ödememezlik yapmadık ama 3 günde ödemezseniz elektriğinizi keseriz şeklinde uyarı yapılıyor. Bazen elektrik kesintisi olabiliyor. Ancak 10 -15 dk sürüyor.”
  • Kahvaltılık olarak reçel, yumurta, zeytin,peynir, bal - her birinden iki tane getiriliyor. Kantin fiyatları çok pahalı. Şebeke suyu içilmiyor. Kantinden su alıyoruz.
  • Mahpus Y.K “Revir için 15 günde bir odaya sıra geliyor. her odanın revir haftası bellidir. bacaktaki çapraz bağlardan dolayı ameliyat olmam gerekti. MR çekilmesi 6 ay sürdü.”
  • Mahpus İ.A “epilepsi hastasıyım ilaç kullanıyorum. 2 saatte bir nöbet geçiriyorum.” Başka hapishaneye sevk için Ayın 1 inde sevk yazılsa 15 ine kadar sevk yazısı çıkıyor. Kapalı görüşler 30 dk, açık görüşler 40 dk olarak uygulandığını,

Aktarımları yapılmıştır.

 

ElAZIĞ T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Elazığ T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslar ile  yapılan görüşmelerde;

 

  • Görüşme gerçekleştirilen açlık grevinde olan mahpus M.K şu şekilde aktarım yapmıştır; “29 Ağustos’ta Mardin’den Elazığ’a geldik. Buraya geldiğimizde girişte siz burada kalmayacaksınız, misafirsiniz dediler. Hatta iki ay boyunca kimlik vermediler, gerekli olan prosedürü uygulamadılar. Gittik müdür ile görüştük bunun üzerine. Bizim ne kadar kalacağımızı söylemediler. Ona göre biz hazırlık yapacaktık. Bizi karantina odasına aldılar hala da oradayız. 5 kişi kalıyoruz bu odada. Odada masa dışında hiçbir şey yoktu. Aslında olması gereken sandalye, dolap askıları, havlu askıları, televizyon ve buzdolabı odada yok. Odada bulunan tek semaveri de biz aldık. Girişte kişisel eşyalarımız bile eksik verildi. Bize verilmeyen eşyalarımız bize söylenmeden ailelerimize geri verildi. Biz eşyalarımız için bize verilmesi talebiyle idareye defalarca dilekçe vermiştik. Bize verilmeyen eşyalar arasında kışlık battaniye, botlarımız, eşofman takımlarımız ve kışlık giysilerimiz vardı. Şimdi bu materyaller konusunda yoksunluk çekiyoruz. Bir ay önce müdür ile görüştük, müdüre, uzun süre burada kalacağımızı bize sandalye ve diğer gereçlerin temin edilmesini istedik. Sandalyeler geldiğinde yani 19.12.2022 tarihinde oturarak sayım verdik. Ancak personeller bunu kabul etmeyeceklerini söylediler. Biz ise uygulamanın böyle olduğunu ısrarla ifade ettik. Bundan sonra tehdit ve baskılar başladı. Cezaevi müdürü bize defalarca teröristsiniz dedi. Yine müdür bizi tehdit ederek “bundan sonra görüşeceğiz” şeklinde tehditkar sözler savurdu. Hücreye atacağını söyledi. 22.12.2022 tarihinde de bu baskı ve tehditler sebebiyle 4 arkadaşımızla beraber açlık grevine başladık. Açlık grevimiz boyunca personellerin tacizkar davranışları oldu. Önal adlı gardiyan bizi rahatsız etti. Sosyal aktivitelerimiz kısıtlanıyor. Görüş ve spor aktiviteleri süresi burada daha az. Kötü muamele, baskı ve tehditler sebebiyle açlık grevine başladık. Açlık grevi boyunca verilmesi gereken şeyler eksik ve yetersiz verildi. Daha önceden böyle bir durumda temin edilirken şimdi ise TBB’nin bu konudaki görüşü ileri sürülerek temin edilmediler. Bir kaşık tuz, şeker, karbon ve bir tane limon günde bir kere veriliyor.
  • Yine 2022 yılında girdiğim bir açlık grevinde temin edilen şeylerin %1 i bile temin edilmiyor artık. Direncimiz kırılmaya çalışılıyor. Grevin ilk iki- üç günü hiçbir şey vermediler. Son üç gündür elimizdeki malzemeler bittiğinden dolayı ölüm orucuna tabi tutuluyoruz. Personeller tutanak tuttuklarını beyan ediyorlar ancak bugüne kadar sadece bir tane tutanak tarafımıza verildi. Cezaevi müdürü tutanak tutmaya devam edeceğini söyledi. Personeller oldukça kötü muamele gösteriyor ve bizden de askeri düzen bekliyorlar. Personeller oldukça tepkisel yaklaşıyorlar.”
  • Görüşme gerçekleştirilen açlık grevinde olan mahpus A.D. şu şekilde aktarım yapmıştır; “Mardinden Elazığ cezaevine 4 aydır geldim.Buraya geldiğimizde, burada misafir olarak kalacaksınız, dediler. Geçici bir odaya koydular. Odada sandalye,buzdolabı,mutfak gereçleri ve yeni nevresim verilmedi. Bunları talep etmemize rağmen verilmedi. Normalde oturarak sayım yapıldığı halde cezaevi yönetimi ayakta sayım almak istiyor. Tek sıra halinde yürüyüş düzeni, eller ve kolları aramada kaldırma talebi askeri düzenin dayatılmak istendiğinin göstergesidir. 22.12.2022 tarihinden önce 30-40 personel, gardiyan sayım gerekçesiyle odaya girip tehdit ettiler. “Burası Elazığ, burası geldiğiniz yere benzemez, buranın kendi kuralları vardır. Siz teröristsiniz, devam ederseniz sizi hücreye ve süngerli odaya atarım.” şeklinde tehditler savruldu. Can güvenliğimiz yok. Odada sayım için anons yapılmasına rağmen birkaç sefer üst üste elindeki demir çubukla kapımıza vurması, üzerimize psikolojik anlamda bir baskı uyguladığını göstermektedir. Bütün bu tehdit ve baskılara karşı 22.12.2022 tarihinde süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine 4 arkadaşla birlikte girdik. Hakkımızda disiplin soruşturması açıldı. Bir açlık grevi için bir de sayım için her gün 2 defa tutanak tutuluyor. Bu tutanaklarla hem beni hem ailemi mağdur etmek istiyorlar. Beni tehdit eden personllerden biri 35-40 yaşlarında beyaz saçlı, iri yapılı, etine dolgun biriydi. Ayrıca sayım içinde bulunduğumuz kurum ve kampüs içinde bulunan 1. nolu ve 2. nolu yüksek güvenliklilerde oturarak sayım veriliyor. Bize hiçbir eşya vermediler, yataklar içe göçük , nevresimler kirliydi. Bunları talep etmemize rağmen dilekçelerimize cevap vermiyorlar. Normalde oturarak sayım yapıldığı hallerde Anayasada da bu şekilde bir ibare bulunmasına rağmen Cezaevi idaresi iç yönetmeliği gerekçe gösterilerek askeri disiplinle ayakta sayım almak istiyor. Bu askeri düzenin cezaevinin her alanında yürürlüğe koymak isteniyor. Tek sıra halinde yürüyüş düzeni, eller ve kolları aramalarda kaldırma talebi askeri düzenin dayatılmak istendiğinin göstergesidir.”
  • Görüşme gerçekleştirilen açlık grevinde olan mahpus Ö.T. şu şekilde aktarım yapmıştır; “Şu an Elazığ T tipi cezaevinde kalmaktayım. 22.12.2022 tarihinden beridir süresiz dönüşümsüz açlık grevindeyim. Çünkü bize düşmanca tavırlar sergilenmesini, sürekli artan psikolojik şiddeti ve ilkelerimize saygı duyulmamasını kabul etmiyorum. Siyasi tutsaklar yıllardır oturarak sayım verir, bizim koğuşta sandalye yoktu. 4 aydır koğuşta sandalye bulunmamaktaydı. Sayımı oturarak verdiğimizde “ Burası Elazığ, başka cezaevine benzemez, burada ayakta sayım vereceksiniz.” diye tehdit edildik. Her sayımda adımıza tutanak tutulmaktadır. Sürekli olarak soruşturma tehdidi altındayız. Sayımdaki ilkemizin kabul edilmeyişine askeri düzen dayatmasına ve gardiyanların düşmanca tavırlarına karşı tepki olarak geliştirdiğimiz açlık grevi ile ilgili de tarafımıza soruşturma açıldı. Koğuştaki yataklar ve dolap askılıkları bize zorluk çıkarmaktadır. Yataklar kullanılamaz halde ve dolap askılıkları yoktur. Her aramada görmelerine, iletmemize rağmen bu konuda sonuç alamıyoruz. Gardiyanlar bize düşmanca davranmaktadır. Başefendi bizimle konuşurken adını bilmediğim uzun boylu ve kilolu bir gardiyan bize hitaben “bunları kaldıralım “ şeklinde tehditte bulundu. Sürekli bir askeri disiplin dayatması, tek sıra halinde yürüme, hızlı- yavaş yürü emirleri , aramızda Kürtçe konuşulmasına izin verilmemesi, birbirimizden uzaklaşmamız gerektiği emirlerine maruz kalıyoruz. Bazen bir gardiyan içeri, diğeri dışarı diye çelişkili emirler veriyorlar. Bilinçli olarak kapıya vuruyorlar, gürültü çıkarıyorlar. Girmiş olduğumuz açlık grevi için gerekli gereçleri değil ölüm orucu gereçlerini veriyorlar. Bal, meyve suyu ve yoğurt vermiyorlar. Ben genel anlamda üzerimizdeki tutanak ve soruşturma tehditlerinin son bulması, gardiyanların mahkumlara insanlık onuruna yakışır şekilde davranmasını ve yıllardır belli olan ilkelerimize saygı duyulmasını talep ediyorum.”
  • Görüşme yapılan Ö.Ö. isimli mahpus; “Şu an Elazığ T tipi cezaevinde kalmaktayım. Bu cezaevi sürgün edildiğim 4. cezaevidir. 22.12.2022 tarihinden beridir beş arkadaş süresiz-dönüşümsüz açlık grevindeyiz. Çünkü bize adli suçlu gibi davranılmasını, ilkelerimizin yok sayılmasını ve insanlık onuruna aykırı muamelelerle tarafımıza yapılabilecek bir saldırı ihtimalinin varlığını kabul etmiyoruz. Biz siyasi tutsaklar olarak yıllardan beri oturarak sayım verir, askeri düzen dayatmasına karşı çıkarız. Ancak gardiyanlar bizi “Burası Elazığ, başka yere benzemez. Burada ayakta sayım vereceksiniz.” diyerek tehdit etmektedir. Kurum birinci müdürü de bize bağırarak “kalkın” demektedir. Tek sıra halinde, hızlı-yavaş direktifleriyle askeri düzen dayatmaları, sayım sırasında adını Ünal olarak bildiğim gardiyan başta olmak üzere diğer gardiyanların da tehditler savurması, dişlerini sıkıp kafalarını sallamaları, yine gardiyanların bilinçli hareketlerle sürekli gürültü çıkararak bizi rahatsız etmeye çalışmaları, üzerimizdeki, her zaman yanımızda olan kimlik belgelerini her seferinde zorla kapıdaki resimlerle eşleştirmelerini içeren emirleri, sürekli olarak telefon ve görüş hakkımızla tehdit edilmemiz, her sayımda oturmamızdan kaynaklı açılıp, tekrar eden soruşturmalar, grev boyunca ihtiyacımız olan meyve suyu ve ayrana ulaşmamız, dilekçelere çok geç cevap almamız yahut hiç cevap almamamız vb. mümkün bilinçli her türlü hareketle sürekli olarak psikolojik şiddet görüyoruz. Bu sebeple tarafımıza yapılabilecek saldırılardan endişeliyiz. Koğuştaki yataklar çökük ve işlevsiz durumdadır. Bu sebeple koğuştaki çoğu kişide sırt ağrısı mevcuttur. Dilekçe yazmamıza rağmen cevap alamadık Koğuştaki dolaplarda askılık yoktur. Bu durum dağınıklığa sebep olmaktadır. Kendim astım ve bronşit hastasıyım. Bu konuda raporlarımı sunup sağlığım için gerekli olan battaniye ve yastığı istedim ancak verilmedi. Ben genel anlamda süregelen ve kırmızı çizgimiz olan ilkelerimize saygı duyulmasını, tarafımıza dayatılan askeri düzen talimatları ve sürekli psikolojik şiddetten vazgeçilmesini talep ediyorum.”

Aktarımları yapılmıştır.

 

ERCİŞ A TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Erciş A Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslar ile yapılan görüşmelerde,

  • Erciş Hapishanesi çok eski bir hapishane olduğundan ziyaret girişinde dahi rutubet ve nem kokusu geldiği fark edilmiştir.
  • Hapishane odaları üç katlı ranzalar şeklinde beş ranza olacak şekilde konumlandırılmış olup ancak her odada yaklaşık 20 kişi ve üstü mahpus barınmakta ve ranzalarda yer bulamayan mahpusların yer yatağında uyumak zorunda kaldıkları tarafımıza aktarılmıştır.
  • Hapishane odaları çok dar olduğundan mahpuslar adeta bitişik şekilde yatakları kullandıkları ve havasız ortamda yaşamlarını sürdürdükleri,
  • Mahpuslar banyo yapmak için yaz aylarında dahi odun sobası ile su ısıtılmakta ve o şekilde banyo yapılmaktadır. Çoğu zaman odun sobasının dumanı odalara ve avluya girmekte ve mahpuslar duman içerisinde kaldıkları,
  • Hapishane çok eski olduğundan odalarda hamam böcekleri, haşere, sümüklü böcekler ve karıncalar gibi çok sayıda böcek türü görülebilmekte,
  • Şebeke suyu içilmemekte ve mahpuslar kantinden fahiş fiyatlarla su temin etmektedirler.
  • Hapishane eski olduğundan birkaç odanın kapısı aynı avluya açılmakta, oda mevcudiyetleri fazla olduğundan mahpuslar avluda dahi sıkışmaktadırlar.
  • Hijyen ve temizlik çok kötü olduğundan bir çok mahpus hastalanmakta veya mikrop kapmakta olduğu tarafımıza bildirilmiştir.
  • Hapishanede yalnızca bir avukat görüş odası olduğundan avukatların müvekkilleri ile görüşmek için çoğunlukla saatlerce sıra bekledikleri görülmüştür.

Aktarımları yapılmıştır.

 

 

 

 

EREĞLİ T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Ereğli T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslar ile yapılan görüşmelerde;

 

  • Sürekli psikolojik olarak yıpratılmaya çalışıldıklarını ve gürültüye maruz bırakıldıklarını, sesler çıkartılarak rahatsız edildiklerini, her saat kontrol edildiklerini, ışıkların sürekli açık tutulduğunu,
  • Atölye çalışma saatinin belli olmadığını, bu saatlerin hastane sevki, telefon görüşmesi veya ziyaretçi saatinde olduğunu,
  • Avukat görüşü, aile görüşü ve hastaneye sevk esnasında ayakkabı bağcıklarının söktürüldüğünü,
  • Hastaneye sevk taleplerinin süresinde karşılanmadığı, personel olmadığı ve güvenlik gerekçe gösterilerek sevklerin bazen aylarca geciktirildiğini,
  • Oda penceresinde demir parmaklıklardan ayrıca tel bulunduğu, bu tel ve jiletli telin gök yüzünü görmeyi engellediğini, jiletli telin güvenlik sebebi ile gerekli olduğu düşünülse dahi demir parmaklıklardan ayrıca pencerelerde bulunan tellerin görüşü engellediği ve bunun makul hiçbir gerekçesinin bulunmadığı, bu hususa ilişkin defalarca Adalet Bakanlığına ve hapishane idaresine yazılı talepte bulunduklarını,
  • Kelepçeli muayene uygulamasına maruz kaldıklarını ve doktorların kelepçeli muayene uygulamasında ısrarcı olduğunu, mahpusun kabul etmemesi durumunda tedavi/muayene edilmeksizin hapishaneye geri götürüldüğünü,
  • Taciz boyutuna varan aramaların mevcut olduğunu, aramalar esnasında gardiyanların sert davrandığını ve kitap ve eşyalara kasıtlı olarak zarar verdiklerini, bu yaklaşımın kışkırtmaya yönelik olduğunu,
  • Altlı üstlü olarak ayrı suç kategorilerine göre ayrılan mahpuslara farklı yemeklerin verildiğini, kendilerine kasıtlı olarak yemeğin az verildiğini, alt kattaki mahpusların böyle bir şikâyetlerinin olmaması sebebi ile ayrımcılığa uğradığını anladığını,
  • Giriş-çıkışlarda tek sıra halinde yürütmenin dayatıldığı buna uymayanlar hakkında soruşturma başlatıldığını,
  • İdare ve Gözlem Kurulunun keyfi ve hukuka aykırı kararları ile tahliyeleri engellediğini,

Aktarımları yapılmıştır.

 

ERZURUM DUMLU 1 NOLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI HAPİSHANESİ

 

Erzurum Dumlu 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesinde bulunan mahpuslarla yapılan görüşmede;

 

  • Hapishanede ağırlaştırılmış müebbet alanlar, müebbet alanlar ve süreli hapis cezası alanlar olmasına karşın bütün mahpusların 12M2’lik tek kişilik hücrelerde tutulduklarını, hapishanede tek kişilik odalar şeklinde olmasına karşın, hüküm özlü ve tutukluların da getirildiği, ağırlaştırılmış müebbet alıp hükümlü olanların kaldığı şartların hükümlü-tutuklu ayırt etmeksizin bütün mahpuslara uygulandığını,
  • Tüm mahpusların avlusu olmayan odalara konulduğu ve günde sadece 1-2 saat avluya götürüldüklerini, havalandırmada top oynamanın yasaklandığını,
  • Mahpusların kaldığı tekli odaların pencerelerine de tel(tor) çekildiği, bu tel sebebiyle mahpusların temiz hava ve güneş ışığından mahrum bırakıldığını,
  • Mektupların 6 ay sonra verildiğini,
  • Hastane sevklerinin geç yapıldığını,
  • M. E. isimli mahpusun sara hastası olduğu, ilaçlarının bitince 1 hafta gecikmeli verildiğini, yine M. O. isimli mahpusun kafasında kurşun olduğu ve sağ tarafının felçli olduğu tedavisinin yapılamadığını, yine S. C. isimli mahpusun dizlerinin çok ağrıdığını, yürüyemediğini, tedavisinin yapılmadığını, yine E. H. isimli mahpusun psikolojik sorunlarının olmasına karşın sağlık hizmetinden yararlanamadığını,
  • Diş revirinin yetersiz olduğunu 3 ay sıra beklediklerini,
  • Yemeklerin hijyenik olmadığı ve kötü olduğunu, görüşme gününden geriye doğru 3 gün boyunca makarna yediklerini ve yemeklerin doyurucu olmadığı gibi kantinden istenilen yiyecek ve eşyaların da fiyatlarının aşırı yüksek olduğundan dolayı mahpuslar tarafından alınamadığını,
  • Mahpuslara yönelik kültürel, sosyal etkinliklerin hiç olmadığı, atölyenin kısıtlı olduğu, spor faaliyeti hakkının 3 aylık süre zarfında bir defa verildiği,

Aktarımları yapılmıştır.

 

 ERZURUM DUMLU 2 NOLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI HAPİSHANESİ

 

Erzurum Dumlu 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesinde bulunan mahpuslarla yapılan görüşmede;

 

  • Hapishanede ağırlaştırılmış müebbet alanlar, müebbet alanlar ve süreli hapis cezası alanlar olmasına karşın bütün mahpusların 12M2’lik tek kişilik hücrelerde tutuldukları, Cezaevi tek kişilik odalar şeklinde olmasına karşın, hüküm özlü ve tutukluların da getirildiği, ağırlaştırılmış müebbet alıp hükümlü olanların kaldığı şartların hükümlü-tutuklu ayırt etmeksizin bütün mahpuslara uygulandığını,
  • Tüm mahpusların avlusu olmayan odalara konulduğu ve günde sadece 1-2 saat avluya götürüldüklerini,
  • Mahpusların kaldığı tekli odaların pencerelerine de tel(tor) çekildiği, bu tel sebebiyle mahpusların temiz hava ve güneş ışığından mahrum bırakıldığını,
  • Hapishane girişinde mahpuslara çıplak aramanın dayatıldığı, kabul etmeyen mahpusların zorla bu uygulamaya maruz bırakıldığını,
  • Araç ve gereç eksikliği sebebiyle sosyal etkinliklerin kısıtlı yapıldığnıı,
  • İç mektupların 6 aya yakın süre sonra verildiğini,
  • Hastane sevklerinin geç yapıldığı, H. A. isimli mahpusun 2 böbreğinin olmadığını 3 günde bir diyalize girdiğini ve kendi ihtiyaçlarını karşılayamadığını bu nedenle tek kişilik koğuşta kalmasının yaşamını tehlikeye sokan bir boyutta olduğu, E. P. isimli mahpus felçli olup ihtiyaçlarını tek başına karşılayamadığı ve tek kişilik koğuşta kaldığı, S. B. isimli mahpusun bel fıtığı patladığı ve halen hastaneye götürülmediği, yine M. isimli mahpusun psikolojik sorunları olduğu kendilerinin uygun şart ve ortamda sağlıklı bir tedaviye erişemediğnii,
  • Revirde sıranın geç geldiği, mahpus sayısının fazla olduğu çoğu zaman mahpuslarca tekrar revire çıkarılma talepli dilekçe yazılması gerektiğini,
  • Muhalif gazete ve TV’lerin mahpuslara verilmediği, taleplere çoğu zaman ise cevap verilmediğini,
  • Aileleri tarafından getirilen bağlamaların mahpuslara verilmediği, bağlama bulundurmanın yasak olduğunun söylendiğini,
  • Yemeklerin yenilecek kadar pişirilmediği ve doyurucu olmadığı gibi kantinden istenilen yiyecek ve eşyaların da fiyatlarının aşırı yüksek olduğundan dolayı mahpuslar tarafından alınamadığını,
  • Mektupların iadeli taahhütlü gönderilmediği durumda gönderilmediğini ailelere ulaşılamadığı dolayısıyla iadeli taahhütlü mektup gönderiminin dolaylı yoldan zorunlu tutulduğunu,
  • Mahpuslara spor yapmaları için futbol veya voleybol topu verilmediği, kantinden top alınmasının dayatıldığı ve kantindeki topların çok yüksek fiyattan satıldığını,

Aktarımları yapılmıştır.

 

ERZURUM H TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Erzurum H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Hapishane genelinde ayakta sayımın dayatıldığını, bazı mahpusların bunu kabul etmediğini ve en son S. A., S.D. ve İ. K. ayakta sayım dayatmasına karşı çıktıkları için, zorla kaldırılıp duvara vurmak ve hakaret etmek suretiyle fiziksel ve sözlü şiddete maruz bırakıldıkları, bunun sonucunda ilgili mahpusların gardiyanlara saldırdığı iddiasıyla disiplin cezası verilmiş olup ilgili mahpuslar 10.02.2023 tarihinde suç duyurusu dilekçesi vermiş iseler de dilekçenin evrak kayıt numarası ya da işleme konulduğuna dair herhangi bir evraka ulaşamadıkları, yapmış oldukları suç duyurusuna ilişkin ise resmi kurumlarca herhangi bir cevap verilmediğini,
  • Mahpusların kültürel, sosyal etkinliğin hiç olmadığını spor faaliyeti hakkının ise haftada 1 saat olacak şekilde verildiğini,
  • Sayımlarda mahpuslara “BAŞ” diye hitap edildiği ve zorunlu olarak psikolojik ilaç verildiğini,
  • Mahpusların ailelerinden çok uzakta oldukları, bu durumun ailelerin maddi durumları, hastalık ve yaşlılık sebeplerinden kaynaklı görüşe gelememelerine sebep olduğu, nakil taleplerinin sebepsiz olarak reddedildiğini,

Aktarımları yapılmıştır.

 

 

 

 

 

 

 ERZURUM OLTU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Erzurum Oltu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Kişi başı 8 kitap kotası uygulandığı, kitapların gönderilme süresinin sınırlı olduğu ve kitapların kendilerine geç verildiğini,
  • Kantinden istenilen malzemelerin çok pahalı olduğu için temin edilemediğini,
  • Yemeklerin(akşam yemeğinin) yenilebilecek kadar pişirilmediği, çiğ olduğu ve doyurucu olmadığı gibi tek tip ve patates ağırlıklı yemekler verildiğini,
  • Postanın haftanın yalnızca bir günü(pazartesi) alındığını,
  • Mahpusun diş tedavisinin uzun zamandır yapılmadığını ve tedavisinin geciktiğini, ağzında vidalar ile yaşamak zorunda kaldığını,

Aktarımları yapılmıştır.

 

ESKİŞEHİR H TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Eskişehir H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla ile yapılan görüşmelerde;

 

  • Ağız içi aramanın dayatıldığı ve bu nedenle hastaneye sevklerinin yapılamadığını, aramayı kabul etmeyen mahpuslar hakkında tutanak tutulup hücre cezası verdiklerini,
  • Genel olarak diş tedavisinin yapılmadığı, kurum içerisindeki revirde dolgu ve diş çekme işlemlerinin yapılmadığı, 1 yıldır diş hastanesine diş sevki olmasına rağmen tedaviye gidemeyen mahpusların olduğunu,
  • Crohn hastası bir mahpusun olduğu ve hastalığının ileri derecede olması, hastane sevklerinin eylemler sonucunda yapılması, diyet yemeklerinin verilmediğini,
  • Yemek ve iaşelerin porsiyonların yetişkin bir insanın sağlıklı beslenmesine yetecek büyüklükte olmadığını,
  • Sohbet, spor ve eğitim etkinliklerinin hiçbirinin yapılmadığını, mevcut odanın havalandırmasında tel kafes uygulamasının olduğunu,
  • Ayakta sayım ve ayakkabı çıkarma dayatması olduğu ve infaz koruma memurları tarafından provokatif davranışlar sergilendiğini,
  • İdare ve Gözlem Kurulunun keyfi ve hukuka aykırı kararları ile infazlarının yakıldığını, cezaevinde hiçbir kurs açılmamış olmasına rağmen İdare ve Gözlem Kurulu kararında “sanatsal veya edebi çalışmalara katılma talebinin olmadığı” şeklinde ibare yer aldığını,
  • Yeni Yaşam, Birgün, Evrensel gazetelerinin talep edilmesine rağmen verilmediğini,
  • Talep ettikleri televizyon kanallarının gösterilmediğini,
  • Arkadaş görüşçüsü olarak bildirdiği isimlere ilişkin Emniyet tarafından olumlu rapor hazırlanmasına rağmen cezaevi idaresi tarafından bu görüşçülerin reddedildiğini,
  • Bir mahpusun daha önceki ameliyatlarını İzmir ve Antalya’da olmasından dolayı oradaki doktorlar ile  tedaviye devam etmek istediği, bu sebeple oradaki cezaevlerine sevkini talep ettiği; ancak sonuçsuz kaldığını, Antalya Cezaevleri sevke açık olmasına rağmen sevkin  gerçekleştirilmediğini,

Aktarımları yapılmıştır.

 

GAZİANTEP E TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Gaziantep E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • H.T isimli mahpusun aktarımları: “Duvar çatlağı var koğuşlarda. Deprem sorasında koğuşlardan çıkamadık, içeride kilitli kaldık. İlk saatlerde bilgi verecek kimse gelmedi koğuşlarda ölüme terkedildik. Jeneratör devreye girdi. Depremle ilgili anons yapılmadı. Depremden 1 saat sonra ilk temas kuruldu. Yardım suları verildi.Haberleşme araçlarına kantinden tedarike izin verildi ücretli. Haberleşme imkanı tanındı. İçeriden ve dışarıdan müdahale olmadı. Diğer koğuşlarda isyan oldu. Kapılar kırıldı. Sesler duyuldu. Personel tavrına ilişkin bilgi yok. Hırsızlık ve yağma suçundan gelenlere işkence ve kötü muamele yapıldığını duyduk. Bizim koğuşta yok. Deprem günü sabah saat 8 de görüşmeler yapıldı. Telefon görüşü yapıldı. Normalde haftada bir saatti 2 saat yaptılar. (Sadece daha önce kayıtlı numaralar aranabildi) aileniz veya yakınlarınızın telefonuna ulaşılamıyorsa farklı bir alternatif sağlandı mı? - psikolog aracılığı ile iletişim sağlandı. Göçük durumu yok ailede. Tv ücretsiz, elektrik ücretli. Temizlik malzemeleri verilmedi . Sadece deprem yardımı olarak su verildi. İlk gün su kesintisi oldu. Su paralı verildi. Yardım suları 2.gün verildi sadece. Hastahane hasarlı deyip hasta arkadaşlar götürülmedi. Deprem günü içeride kilitli kaldık . Hiçbir tahliye söz konusu değildi. Ailemizle iletişimi sabah 08.00 de kurduk. Ekstra telefon hakkımız yükseltildi. İlk saatlerde bilgi verecek kimse gelmedi koğuşlara. Ölüme terk edildik. Burada sıkıntılı bir zaman oldu bizim için”
  • T isimli mahpusun aktarımları: “Deprem anında ilk önce tabi çok korktuk aşırı şiddetli olduğu için ölümün eşiğinde hatta yolun sonu olduğunu ha çöktü ha çökecek endişesi içerisinde 1 dk dan fazla sürdü. Bunun sonunda sağda solda korku endişe içerisinde bağırmalara kulak misafiri olduk. İçimizde çok korkan oldu. Bazı koğuşlarda kapıyı tekleme kırma sesleri yükseldi. Artçılar da arada olunca ister istemez kendimizi ranza altlarına attık. Yarım saat sonra memurlarda teselli edici bilgiler verdi. Şunu söyleyebilirim çökme aşamasında olduğu takdirde hiçbir şekilde can güvenliğimiz yoktu. Duvar çatlağı oluştu. Deprem sırasında koğuştan çıkılamadı. Jeneratör devreye girdi. Depremden yarım saat sonra mazgaldan depreme ilişkin bilgilendirme yapıldı. Temiz su, besin ihtiyacı ücretli olarak kantinden tedarik edildi. Tv ve radyo iletişim kanalları vardı. Acil durum müdahalesi olmadı. Birkaç koğuşta kapı kırıldı. İsyan oldu. Personellerin tavrını bilmiyoruz. Sadece ses duyuldu. Disiplin uygulanmayacağı söylenmiş. Hapishanede bulunan yaşlılar engelliler ciddi sağlık sorunları olanlar şeklinde özel ihtiyaç sahibi kimse yoktu.
  • 4-5 saat sonra tel imkanı sağlandı. 5 er dk ara ile görüşmeler yapıldı. Haftada normal saatlerde yani kapalı görüşe gelen yoksa, deprem sonrası düzensiz de olsa 120 dk. Aileden 5 saat sonra bilgi aldım. Düzenli bilgi alabiliyorum şimdi. Suyu ilk gün kantinden tedarik edebildik sonra yardım suyu verildi. Telefon kartı ücretli veriliyor. Elektrik hizmeti de ücretli olmaya devam etti. Temizlik malzemesine ücretsiz erişim imkanı yok. İlaç ve sağlık hizmetlerinde erişim sorun yok.”
  • N.Y isimli mahpusun aktarımları: “Deprem olduğu an biz içerde kaldık kapıları açmadılar. Ailemle deprem gününün akşamında konuşabildik sular bir gün boyunca gelmedi. Çok zor anlar yaşadık. Duvar çatlağı var. Can kaybı yaşanmadı. Deprem sırsında sonrasında koğuşlardan hiç çıkamadık. Jeneratör devreye girdi. Depremden yarım saat sonra anons yapıldı. Depreme ilişkin kısıtlı bilgi verildi. Televizyon, radyo iletişim araçları kullanıldı. Deprem sırasında başka koğuşlardan kapı kırılma sesi duyuldu. Personelin nasıl yaklaştığı bilinmiyor. Aile ile deprem sabahı saat sekiz gibi iletişime geçildi. Haftada 120 dk telefon hakkı tanındı. Temiz suya erişim ilk gün kantinden yapıldı. sadece  2.gün su yardımı yapılmış. Elektrik ücretli hala. Su yardımı bir kereliğine yapıldı. Tüm temel ihtiyaçlar ancak kantinden karşılanıyor.”

Aktarımları yapılmıştır.

 

GAZİANTEP H TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Gaziantep H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • A.G isimli mahpusun aktarımları: “8 kişilik koğuşta kalıyoruz. Çok şiddetli deprem hissedildi. Gardiyanlar kaçtı, personeller dışarı çıktı. Kapılar açılmadı. Cezaevi genelinde yıkım olmadı, Can kaybı yok. Jeneratör devreye girdi ancak ertesi gün bozuldu. Sonra bir gün boyunca elektriksiz kalındı. Hazır su perşembe günü öğleden sonra kişi başı 1.5 litre verildi. Cezaevinden bizzat yapılan bir uyarı yok. 8.17 de sayım yapıldı. Depremle ilgili kısa bilgilendirme yapıldı. Cezaevi müdürü 2-3 gün sonra geldi. Ekmek 1 hafta boyunca yoktu. Yemekte de hazır/pratik yemekler verildi . Günde 1 çeşit yemek verildi. İlk 2 gün kahvaltı verilmedi. Yemeklerin düzeltilmesi için dilekçe veriliyor ancak cevap verilmiyor. Çarşamba günü 1 dk telefon ile görüştük . Cumartesi 1 dk telefon ile görüştük. Ücretsiz 10 gün sonra 1 tane telefon hakkı verildi. (10dk). İsyan ayaklanma, firar yok. Çatışma yok. Çamaşır ipleri alındı. (E Tipinde intihar edilmiş) Sıcak su 2 günde bir veriliyor. 9 gündür kalorifer çalışmıyordu. Ekstra battaniye verilmedi. Yaşlı/engelli kişiler için hiçbir tedbir alınmadı. Revir 1 hafta boyunca kapalı kaldı. Hastahane sevkleri yapılmadı. Depremden sonraki 7 şubatta yapılması gereken açık görüş yaptırılmadı. Bir dahaki açık görüş 22 şubatta verildi. Elektrik faturası geldi, ödedik, indirim yapılmadı. Herhangi bir spor aktivitemiz yok. Görüşçüler emniyete bildiriliyor. Görüşçülerin onaylanıp onaylanmadığı bilinmiyor. Görüşçü görüşe geldiğinde öğreniyor, onaylanıp onaylanmadığını.”
  • M.C isimli mahpusun aktarımları: “H tipinde yaklaşık 1500 tutuklu/hükümlü var. Deprem günü kapılar açılmadı. Gardiyanlar dışarı çıktı. Anons yapılmadı. Cezaevi personeli ile sabah sayıma kadar hiç iletişime geçilmedi. Elektrik 9-10 gün boyunca yoktu. Su 1 hafta boyunca hiç akmadı. Depremin
  • 3. günü kişi başı içme suyu verildi. Revir kapalıydı ve hastahane sevkleri yapılmadı. Depremin 2.günü 1 dk cep telefonu ile iletişim kuruldu. Depremden 1 hafta sonra kayıtlı olmayan numarayı da arayabildiler. Ekstra ücret alınmadı. Depremden sonraki ilk açık görüş ve ilk kapalı görüş yapılmadı ve telafi edilmedi. İlk 1 hafta telefon görüş sistemi kapalı kaldı. Yakını göçük altında olanlar için ek iletişim hakkı verilmedi. Cezaevinin doğal gazı 1 hafta boyunca kesildi. Isınma sistemi yoktu. Ekstra battaniye verilmedi. Depremden sonra ek yardım ve taleplerin hiçbiri karşılanmadı. Gelen elektrik faturası ödendi. Ücretsiz verilmedi. Koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik hakları uygulanmıyor.
  • A.İ isimli mahpusun aktarımlar : “Depremin ilk anında kapılar açılmadı. Sabah sayımına kadar Cezaevi personeli bizimle iletişime geçmedi. Depremin ilk günü elektrik kesintisi akşam saat 8’e kadar gelmedi. Doğalgaz yoktu. Ekstra battaniye verilmedi. Yemekler birkaç gün bir öğün verildi. Ambalaj içinde ekmek verildi. Yaklaşık bir hafta sadece o ekmek verildi. Depremde idare kurumu bir dakika telefon görüş hakkı verildi. Depremden sonraki ilk açık ve kapalı görüş verilmedi.”

Aktarımları yapılmıştır.

 

GAZİANTEP L TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Gaziantep L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • “Omzumda yalama var. Tam teşekküllü bir hastanede ameliyat olmam gerekiyor. Şu an elimi uzattığımda, hapşurduğumda omzum çıkıyor. 2021 yılında 110 gün bu omuz yüzünden karantinada kaldım. Tedavi sürecinde üniversite hastanesi para istedi. (2365 TL ) Muayene için birebir doktora görünemiyoruz, asistan ile görüşebiliyoruz. Sürekli çıkan omuz için tam teşekküllü bir hastaneye sevkimin yapılması gerekiyor. Bunun için hastanenin olduğu yerdeki cezaevine sevkimin yapılması gerekiyor.”
  • N.Ö isimli mahpusun aktarımları şu şekildedir :“Ağırlaştırılmış müebbet hükümözlüyüm ancak tek başıma hücrede kalıyorum. Depremin yaşandığı süreçte hiçbir görevli yanımıza gelip ne durumda olduğumuzu sormadılar. Bir hafta boyunca su yoktu. Sudan çamur çıkıyordu. Yemekler yok denecek kadar azdı. Buradaki durumlar pek iç açıcı değil tek başıma kaldığım için ve siyasi olduğum için bana yaklaşımları her zaman farklıdır”
  • O.B isimli mahpusun aktarımları şu şekildedir; “Deprem esnasında kapıların kapalı kaldı, gün boyunca havalandırma kapısının da açılmadı, depremde duvarda çatlakların oluştu. İki gün boyunca musluktan çamurlu su aktı, 35-40 Kişi aynı odada kalıyoruz, iki günden sonra sadece bir kereye mahsus 4 tane 5 litrelik su odaya getirildi. Şubat ayında elektrik faturasının 2500 TL geldi, tüm odalara 2500-3000 TL elektrik faturası geldi, tüm odaların itiraz etmesi ile faturaların düzeltildi, olduğum oda 550 TL elektrik faturası ödedi. Deprem haftasında ilave 30 dk verildi, telefon hakkı ücretli verildi.”
  • Ö.U. isimli mahpusun aktarımları şu şekildedir; “11 aydır bu cezaevindeyim. Depremden sonra ücretli olarak 30 dk telefon hakkı verildi. B. Ç. isimli bir mahpus arkadaşımın hesabında para olmadığından dolayı ailesi ile telefonda görüşme sağlayamadı. Oda arkadaşlarının desteği ile ancak telefon kartı alıp ailesi ile görüşme sağlayabildi. Elektrik faturası diğer aylarda 800-900 TL geliyorken, şubat ayında 3062 TL geldi, itiraz ettik. Depremden sonra gelen tüm ekmeklerin bayat geldi. Annem rahatsız, buna ilişkin raporları da var, (alzheimer, diz kapakları problemi ve başka hastalıklar), kızkardeşlerim evli, annem de kızkardeşlerim cezaevinin uzak olması sebebiyle görüşe her zaman gelemiyorlar. İdareye Gaziantep H veya E Tipini sevk için raporlarla başvuru yaptım. Burada ayrıca aynı dosyadan yargılandığım ve düşman olduğum bir başka mahpustan dolayı da benim ve görüşçülerimin can güvenliği riskte. Bu sebeple sevk istiyorum ancak talebim kabul edilmiyor.”
  • Koğuşun içinde hamam böcekleri var. Baharda daha çok artıyor. İlaç yapılıyor ancak fayda etmiyor. 35 kişi kalıyoruz odada. Koğuştaki yatak kapasitesinin üstündedir sayımız bu sebeple yere yatak atıyoruz. ‘Burada çok konuşan gönderiliyor’ şeklinde bir kural var, bu sebeple kimse itiraz hakkını kullanamıyor. Bu cezaevinde her zaman çıplak arama yapıldı. Ameliyat önlüğü gibi bir önlüğü tersten giydiriliyor, otur kalk hareketi yaptırılıyor. Bazı mahpuslara terlik iç çamaşır veriliyor. Cezaevi içinde odada izleyebildiğimiz idare kanalı var. Daha önceden daha iyiydi. Şimdi idare kanalında sadece Hz.Yusuf’ u izleyebiliyoruz.” İdare ve Gözlem Kurulu kararlarından dolayı birçok mahpusun tahliyesinin engelleniyor. Duyduğuma göre S. (Maraşlı) isimli bir mahpus kurulun tahliyesini ertelemesinden dolayı intihar etti.”
  • M.D.T isimli mahpusun aktarımları: “Babamı üç ay önce kaybettim, aileden iki kardeş tutukluyuz. Ailem Gaziantep’ te. Evimiz depremden sonra az hasarlı. Odada 35 kişi kalıyoruz. Depremden sonra müdür odaları ziyaret etti, teselli verdi, deprem hakkında bilgilendirme yaptı, destek oldu. Depremden sonra üç dört gün boyunca musluklardan çamurlu su aktı, bir hafta içinde düzeldi. Depremden sonra iki gün boyunca ekmek verilmedi, üç gün boyunca yarımşar ekmek verdiler, ancak bir haftada eski düzene girdi. Elektrik faturası şubat ayında 2500 TL geldi, odada sadece TV ve semaver olmasına rağmen.
  • Bu faturaya itiraz ettik, 650 TL’ye düşürdüler ve bu şekilde ödedik. Depremden sonra hemen ilk on dk acil görüş hakkı verildi. Sonrasında ilave 30 dk verildi, hala da ilave dk lar verilmeye devam ediliyor. (Görüşme tarihi tarihi 13 mart )”
  • C.K isimli mahpusun aktarımları; “6 şubatta normal ekmek geldi. 7 şubatta saat altıya kadar ekmek vermediler. Sonrasında bayat ekmek verdiler. Bu düzensizlik iki hafta sürdü. Beş altı gün sular kesikti. Deprem olduğu gün havalandırma kapısı hiç açılmadı. Normal günlerde saat 6’da havalandırma kapısı kapatılıyorken, 2 hafta boyunca saat 3’te kapatıldı. Deprem sabahı saat 8’de 10 dk acil görüşme hakkı verildi. Sonraki hafta 30 dk verildi. Her hafta bu şekilde verildi. 2 hafta boyunca sıcak su gelmedi. Çamurlu su aktı musluklardan. Sadece bir kereliğe mahsus 40 kişilik koğuşa 20 lt hazır su verildi.”

Aktarımları yapılmıştır.

 

GEBZE KADIN KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Gebze Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Hastane sevklerinde kullanılan ring araçlarının tekli bölme halinde olduğu ve mahpusların tekli bölmelerde de kelepçeli bekletildikleri, özellikle diş muayene ve tedavileri olmak üzere muayene ve tedavilerde kelepçe dayatıldığı, bu nedenle mahpusların muayene ve/ya tedavi olmadan döndükleri, kelepçe konusunda dayatmayı sağlık personelinin yaptığı, idare ve jandarmanın bu konuda sorun çıkarmadığı,
  • Savcılık ve İnfaz Hakimlikleri tarafından alınan kararların genelde mahpuslar aleyhine olduğu,
  • İdare tarafından dağıtılan yemeklerde dönem dönem kötüleşme olduğu, idare ile görüşünce bu sorunun çözüldüğü, ancak bu konuda idare ile iletişim halinde olunmadığında yemeklerin yine kötüleştiği ve düzensizleştiği,
  • Deprem sürecinde mahpuslara haftalık 10 dakikalık telefon görüşüne ek olarak 10 dakikalık daha telefon görüş hakkı tanındığı, bu ek 10 dakikayı ise idarenin uygun olduğu zamanlarda kullandırdığı, mart ayı itibariyle bu uygulamaya son verildiği, Adli mahpusların koğuşlarında bulunan sistem nedeniyle görüntülü arama yapabildikleri, ancak siyasi mahpusların ankesörlü telefondan konuşmaya devam ettikleri, adli mahpuslara haftada 60 dakikalık telefon hakkı tanınırken siyasi mahpuslara haftada 10 dakikalık telefon görüşü yaptırıldığı,
  • Hapishanede satılan pul fiyatlarının artmış olduğu, bu nedenle mektup gönderirken zorlandıkları, mahpuslar tarafından gönderilen veya mahpuslara gelen mektupların tehlikeli görülerek veya sansürlenerek alıcısına verildiği, en son mart ayında S. U. İsimli mahpusa Diyarbakır F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumdan sansürsüz şekilde gelen mektubun; Gebze Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Okuma Komisyonu tarafından sakıncalı görüldüğü ve mektup içerisindeki kartpostala benzer resmin verilmediği,
  • Koğuşlarda kişi başı 20 kitap sınırının uygulandığı, mahpusların istedikleri süreli yayınlara ulaşamadıkları,
  • Açık ve kapalı görüş ziyaretlerinin çok erken saatlerde yapılması nedeniyle şehir dışından gelen ailelerin sıkıntı yaşadığı,
  • Mahpuslar tarafından saz ve İngilizce kursları için başvuru yapıldığı ancak halk eğitim merkezlerinde bulunan öğretmenlerinin hapishaneye gelmek istememeleri gerekçesi ile verilemediği bilgisinin idare tarafından mahpuslara verildiği,
  • Hastaneden randevu alınma işleminin çok uzun bir süreye yayıldığı, hastane randevularının 7-8 aylık veya 1 yıl sonrasına randevu verildiği, bu sebeple hastane sevklerinin geciktiği,

Aktarımları yapılmıştır.

 

GİRESUN ESPİYE L TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Giresun Espiye L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Hastane sevklerinde Jandarma tarafından ağız içi araması dayatılması nedeniyle hastaneye götürülemediklerini,
  • Ayda ancak bir kere revire gidebildiklerini, istedikleri ilacı bulamadıklarını, doktorun yetersiz olduğunu, tam anlamı ile sağlık hakkından yararlanamadıklarını,
  • M. C. isimli mahpusun kalbinden rahatsız olduğu, hastane sevki noktasında ağız içi arama dayatması olmasından kaynaklı hastaneye götürülmediği, tedavisinin geciktiği, bunun karşısında bir gece aniden kalp krizi geçirdiği ve bu haliyle hastaneye götürüldüğü ve anjiyo olduğu, bir gece hastanede kaldıktan sonra vefat ettiği söylendi.
  • Y. G. isimli mahpusun akciğer kanseri hastası olduğu ve yatalak durumuna düşecek kadar durumunun kötüleştiği, durumundan idarenin haberinin olmasına rağmen bir yıldan uzun zamandır hiçbir surette hastaneye götürülmediği, en son Giresun Devlet Hastanesine götürüldüğünde ise hastanenin eksik kaldığı ve tam teşekküllü bir hastaneye götürülmesinin elzem olduğu söylendi.
  • Kürtçe kitap ve mektupların tercüman olmaması gerekçe gösterilerek mahpuslara verilmediği, ancak mahpusların yazdıkları Kürtçe kitapların ve mektupların çok iyi tercüme edildiği ve içeriklerinin mahpuslara disiplin cezası vermeye gerekçe edildiği ve aynı adrese gitmesine rağmen her mektubun içerisinde ancak bir kişiye hitaben mektup konulması gerektiği hususunun dayatıldığı bu surette ekonomik anlamda zorluk yaşatıldığını,
  • Yeni Yasam gazetesi başta olmak üzere Birgün, Evrensel gibi muhalif gazetelerin mahpuslara verilmediği,
  • Pandemiden ötürü yasaklanan kurs atölye vb. etkinlikler ve aktivitelerin pandemi bitmesine karşın halen keyfi olarak yasaklı olduğu,
  • Kantin fiyatlarının fahiş olduğu,
  • Verilen yemeklerin az ve yenilmeyecek kadar kötü durumda olduğu, örneklendirilmesi istendiğinde, yaklaşık 10 gündür makarna yediklerini,
  • Odaların çok kalabalık olduğu ve yeni sevk olan mahpusların yerde yatmak zorunda oldukları, odaların çok fazla nemli olduğu, her sabah yataklarını ve kıyafetlerini avluya çıkardıklarını, bu surette kuruttuklarını, çıkarmaz iseler sırılsıklam yatak içerisinde yatmak zorunda kalacaklarını ve böylece yatağında yıpranacağını ve hatta E. B. isimli mahpusa, yatağının hapishanenin fiziki koşullarından kaynaklı yırtıldığını ve kendisine 10 ay hapis cezası verildiği ve cezasının kesinleştiği,
  • Mahpusların ailelerinden çok uzakta oldukları, bu durumun ailelerin maddi durumları, hastalık ve yaşlılık sebeplerinden kaynaklı görüşe gelememelerine sebep olduğunu, sevk taleplerinde bulunduklarını ama sevk taleplerine cevap verilmediği ya da reddedildiğini,
  • İdare ve Gözlem Kurulunun tahliyeleri ertelediği, erteleme gerekçesinde örgütten ayrıldığının tespit edilemediği, dışarıya uygun olmadığı ve suç işlemeye meyilli olduğu gibi soyut ve genel geçer ibarelerin yer aldığını,

Aktarımları yapılmıştır.

 

İZMİR 1 NOLU F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZA İNFAZ KURUMU

 

İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Mektup gönderme ve alma sorunlarının olduğu,
  • Spor faaliyetlerinin süre olarak 40 dk uygulandığını, açık saha hafta 1, kapalı saha ise ayda bir olarak çıkarıldıkları,
  • Bir mahpusun omurgasında bir sakatlık olduğunu, kalp ve tansiyon hastalıkları olduğunu cezaevinde kalamaz raporu olmasına rağmen tahliye edilmediği,
  • Yeni tutuklu gelen kişilere eski kullanılmış battaniyelerin verildiği, bu battaniyelerin temiz olmadığı, çok kötü koktuğu,
  • Kocaeli’nden nakil gelen bir mahpusun eşyalarına el konulduğu,
  • Bir mahpusun bel rahatsızlığı olması ve ortopedik yatak talep etmesine rağmen dilekçesine cevap verilmemiştir.

Aktarımları yapılmıştır.

 

İZMİR 2 NOLU F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZA İNFAZ KURUMU

 

İzmir 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Spor, sohbet ve atölye haklarının engellendiği,
  • Hastane sevklerinin engellendiğini ya da çok geç yapıldığını,
  • Koğuşlarda her hafta arama yapıldığı,
  • Bir mahpus, el bileğinde doğuştan beri bir kemiğinin uzun olması nedeniyle yaşadığı sağlık sorunu ile ilgili olarak ÇAPA Hastanesi’nin ameliyat olması için kendisine randevu verdiğini ancak ameliyat olamadan bu hapishaneye sürgün edildiğini belirtmiştir. El bileğinin zorlandığı zaman iltihaplanma yaptığını ve çok fazla ağrı olduğunu, İzmir Yeşilyurt Hastanesinde tedavisinin yapılmadığı,
  • Hastane sevklerinde kelepçeli muayene dayatıldığı, doktorun kelepçenin çıkarılmasını istediğini ancak buna rağmen kelepçenin askerler tarafından çıkarılmadığı, bu muameleyi kabul etmedikleri ve muayene olmadan geri geldikleri,
  • Hastaneye veya duruşmalara gidildiğinde her seferinde askerlerin ağız içi arama dayatıldığı,
  • Yatak ve nevresimlerin çok eskimesine rağmen değiştirilmediği ayrıca yeni tutuklanan kişilere de eski yatak ve nevresim verildiği,
  • Radyolarına uzun zamandır el konduğunu, zaman zaman talep etmelerine hiçbir şekilde olumlu dönüş yapılmadığı ayrıca yalnızca idarenin belirlediği televizyon kanallarını takip edebildiklerini ve istedikleri gazetelerin de (Yeni Yaşam) kendilerine verilmediği,
  • Mektupların çok geç gidip geldiği,
  • Koğuşlarda sürekli arama yapıldığını, aramalarda başgardiyanın sürekli kendilerini tahrik ettiği,

Aktarımları yapılmıştır.

 

İZMİR 1 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

İzmir 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Hastaneye giderken ağız açma dayatması yapıldığı ve bu nedenle hastaneye gidemediklerini, revirde sıra olmadığı ve doktor bulunmadığı,
  • Sevk taleplerinin gerekçesiz olarak reddedildiği,
  • Koğuşlara rutin ve genel aramalar dışından ayda en az 2 kez baskın arama yapıldığını, aramalarda eşyaların dağıtıldığı
  • Sürekli olarak keyfi yasaklama ve sınırlamalara maruz kaldıklarını,
  • Uzun zamandır engellenen radyo, gazete ve dergilere erişimin kısıtlanması olduğunu, sadece hapishane idaresinin belirlediği gazetelere erişimin mümkün olduğunu onun dışında ailelerinin getirdiği herhangi bir gazete ve dergiye ulaşamadıklarını, tüm muhalif gazetelerin yasak olduğunu, radyolarda fm harici hiçbir yayına erişimin mümkün olmadığını,
  • Genel uygulamalar adı altında yapılan sınırlamalardan birinin de 2 ayda bir kitap verilmesi meselesi olduğu, kaynaklara erişimin kısıtlandığını,
  • İdare ve Gözlem Kurulunun keyfi ve hukuka aykırı kararları ile tahliyeleri engellediğini,

Aktarımları yapılmıştır.

 

 

İZMİR 3 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

İzmir 3 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • 8 günlük periyotlarla birer kişi olarak grev yapıldığı, kahve çay tuz şeker meyve suyu bitki çayı karbonata erişebildiklerini ancak vitamin alamadıkları, tıbbi izlemin olduğunu ancak doktorun gelmediği,

Aktarımları yapılmıştır.

 

İZMİR KADIN KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

İzmir Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • İdare gözlem kurulunun keyfi gerekçelerle koşullu salıverilme tarihlerini uzatıldığı,
  • Açlık grevinde olanlara B12 vitamini, limon, tuz, şeker, karbonat verildiğini; meyve suyu ve bitki çayı verilmediği, Sağlık kontrolü yapılmadığı,
  • Bir mahpusun annesiyle konuşurken annesi telefonu arkadaşına verdiği, arkadaşı konuşunca telefon kapandığı,. 24.11.2023 tarihli 2023/1237 nolu disiplin kurulu kararı ile 1 ay iletişim cezası aldığı,
  • Hapishanede kitap kısıtlaması olduğunu kota getirildiği,
  • Kurs atölye vb. haklardan siyasi mahpusların yararlanamadıkları,

Aktarımları yapılmıştır.

 

 

 

 

 

İZMİR YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

İzmir Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Depremden sonra, gardiyanların cezaevini terk ettiğini bir veya iki koğuşun kapısının açık bırakıldığını ifade etti. Kapının açık kalma durumunun olağan olmadığının bunun iki gardiyan arasındaki husumetten dolayı birbirlerini zor duruma sokma amacı taşıyor olabileceğini dile getirdi. Bunun üzerine mahpusların hem depremin verdiği panik hem de neler olduğunu anlama amacıyla nizamiye bahçesine çıktığını ve orada çapraz ateşe maruz kaldıklarını dile getirdi. Daha sonra 1 gün boyunca işkence gördüklerini, ve vücutlarında işkence izlerinin belirgin olduğu,
  • Kırıklar 2 Nolu F tipinden Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumuna nakledildiğini , koşulların ağırlaştırılmış müebbet cezası alan bir mahpus gibi olduğunu, ayrıca ceza evi yönetiminin ilk günlerde "tehlikeli mahpus" statüsündeki bir mahpus gibi uygulamalarda bulunduğu,
  • Odalarda manzara fotoğrafının bulundurulmasının yasak olduğu,
  • Depremden sonra Hatay cezaevinde çıkan olaylar sonrasında gelen mahpusların ağır işkencelerden geçtiklerini, kendisinin mahpuslara uygulanan işkencenin izlerini gözlemleyebildikleri,
  • 6 Şubat deprem günü mahpusların 24 saat civarında yemeğe ve suya erişemediklerini, gardiyanların binayı terk ettiklerini ve mahpusların ölüme terk edildikleri,
  • İşkence görenler "rapor alırsanız, şikayette bulunursanız, sizi öldürürüz" şeklinde tehditlerde bulunulduğu
  • Açık spor alanı normal havalandırma gibi boş bir alan olduğu, herhangi bir spor aracı olmadığı, kapalı spor alanına ayda bir çıkarıldığı,
  • Pencereden hava almak çok zor ince demir örgü olduğunu ve güneş görmediği, duvarlara baktığı ve duvarların çok yüksek olduğu,

Aktarımları yapılmıştır.

 

KAYSERİ 1 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Kayseri 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Günlük gazetelerin keyfi olarak verilmediğini,
  • Kitap sayı sınırlaması olduğunu, bandrollü kitapların dahi sakıncalı bulunup verilmediğini,
  • Keyfi koğuş aramaları olduğunu,
  • Yemeklerin porsiyon olarak yeterli ancak besinsel değer olarak yetersiz ve lezzetsiz olmasını,
  • Spor aktivite sürelerinin haftalık 45 dakika olmasını,
  • Diğer mahpuslara tanınan görüntülü arama hakkından kendilerinin faydalanamadığı, müzik enstrümanlarının verilmemesini,

Aktarımları yapılmıştır.

 

KAYSERİ 2 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Kayseri 2 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Hasta tutsakların olup olmadığı sorulduğunda; T. T.’nun iç organlarının tamamında sorunun olduğunu, ağır hasta olduğunu, ciğerlerinde ciddi problem olduğunu beyan etmiştir.
  • N. B.’ın karaciğer hastalığının bulunduğunu beyan etmiştir.
  • M.Ç.’in nefes darlığı ve akciğer rahatsızlığının bulunduğunu durumunun ağır ve acil olduğunu beyan etmiştir.
  • K. A.’ın Akciğerinde problem olduğu, nefes almakta zorlandığı ve astım hastası olduğunu beyan etmiştir.
  • Ş. K. (kendisi) protezsiz olması sebebi ile ve %90 üzerinde engelli olmasına rağmen hapishanede tutulduğunu bunların dışında ciddi sağlık problemi olanların olmadığını beyan etmiştir.
  • *E. A.’nin; kalp hastalığının olduğunu, diyabet hastası olduğunu, daha önceden kalp ameliyatı olduğunu, yüksek tansiyon hastası olduğunu ve sağlık durumunun iyi olmadığını beyan etmiştir.
  • *İ.F.’in; kalbinde delik olduğunu, karaciğerinde problem olduğunu, su içerken dahi yorulduğunu ve kızardığını beyan etmiştir.
  • *İ. K.’nın; kalp ve damarlarında sıkıntılarının olduğunu beyan etmiştir.
  • Günlük gazetelerin keyfi olarak verilmediğini,
  • Kitap sayı sınırlaması olduğunu, bandrollü kitapların dahi sakıncalı bulunup verilmediğini,
  • Keyfi koğuş aramaları olduğunu,
  • Yemeklerin porsiyon olarak yeterli ancak besinsel değer olarak yetersiz ve lezzetsiz olmasını,
  • Spor aktivite sürelerinin haftalık 45 dakika olmasını,
  • Diğer mahpuslara tanınan görüntülü arama hakkından kendilerinin faydalanamadığı, müzik enstrümanlarının verilmemesini,
  • İdare ve Gözlem Kurulunun keyfi ve hukuka aykırı kararları ile tahliyelerin engellendiğini,

Aktarımları yapılmıştır.

 

KIRIKKALE HACILAR F TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Kırıkkale Hacılar F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Ameliyat sonrası doktor tarafından kemik güçlendirici ilaç reçete edildiği, ameliyatın üzerinden 1 ay 5 gün geçmiş olmasına ve defalarca kez dilekçe yazmış olmasına rağmen ilacın verilmediğini, Fizik tedavi için verilen stres topunun infaz koruma memurları tarafından çöpe atıldığını, verilen kolluğun depoya kaldırıldığını,
  • Açlık grevine başladıktan sonra revire çıkarılmadıklarını,
  • Hastane gidiş gelişlerinde ağız içi aramanın dayatıldığını, özellikle avukat görüşmelerine gidiş gelişlerde ayakkabı çıkarma dahil detaylı arama yapıldığını,
  • Odalarının buz gibi olduğunu ve rutubet olduğunu, sağlık sorunlarıyla karşılaşabileceklerini,
  • Hasta tutsak F.E’nin tedavisinin devam ettiği kaldığı odanın eski ve sağlıksız  koşullarda olduğunu,
  • Sıcak suyun kısıtlı ve az verildiğini,
  • Spor, sohbet, atölye haklarından faydalanamadıklarını, havalandırmanın ise oldukça dar ve küçük olduğundan ve güneşi göremediklerini,
  • Tutuklu ve hükümlülerin birlikte sohbet hakkı engellendiğini, ayda 1 oda değişikliği yapıldığını, Sosyal tecrit ile psikolojik baskı uygulandığını,
  • Mahpuslara daha öncesinde gerçekleştirilen tünel kazma girişimi nedeniyle “Size rahat yok, sık sık sizin odalarınızı değiştireceğiz”, “Bugünleriniz leledir, daha lolosu da var” denildiğini, elinde tesbih sallayan infaz koruma memuru tarafından alaycı yaklaşımlara maruz kaldıklarını,
  • Koğus araması yapıldığını odadaki eşyalara zarar verildiğini (radyo, ayakkabılık kırmışlar), dağıtıldığını bununla ilgili suç duyurusunda bulunduklarını, Yapılan aramaların keyfi olarak yapıldığını,

Aktarımları yapılmıştır.

 

KIRŞEHİR S TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZA İNFAZ KURUMU

 

Kırşehir Yüksek Güvenlikli S Tipi Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla ile yapılan görüşmede;

 

  • Revire çıkarılmadıklarını idare ile görüşüldüğünü, idarenin doktor olmadığı için revire mahpusların çıkarılmadığını önümüzdeki hafta doktorun belirli bir gün geleceğini söylediğini,
  • Bel fıtığı rahatsızlığı bulunan mahpusa yanında getirmiş olduğu ve Batman Devlet Hastanesince kendisine yazılan bel korsesinin verilmediğini,
  • Bir Mahpusun kan kustuğunu ve hapishane idaresine bildirilmesine rağmen hastaneye sevk edilmediğini,
  • Hastane sevk süreçlerinin sürüncemede bırakıldığını,
  • Sağlık sorunu ile ameliyatlarının yapılması için başvurularda bulunduğunu, ancak Yozgat cezaevinde tedavisi tamamlanmadığını, Gazi Üniversitesi çene ve diş cerrahisi diş protezi yapılmasını uygun gördüğünü ancak bir türlü sevk işlemi yapılmadığından tedavisi aksayınca bu amaçla olmak üzere açlık grevine girdiğini,
  • Oda arkadaşının ciddi sağlık sorunları olduğunu (bir kolu olmamasına rağmen ve derin yaralanması bulunmasına rağmen bu kişiye tek başına kalabilir raporu verildiğini,
  • Birçok mahpusun hastanelere sevklerde ağız içi arama ile çıplak aramaya maruz bırakılmaları sebebi ile hastaneye gitmekten vazgeçmek zorunda kaldıkları,
  • Havalandırma, revir gibi kurum içi gibi yerlere götürülürken onur kırıcı davranışlara maruz kaldıkların ve hatta ağız içi arama yapıldığını, özellikle avukat görüşmelerinde gidiş ve gelişlerde ayakkabı çıkarma dahil detaylı arama yapıldığını,
  • Yemeklerin çok az verildiğini, kantin listesi verilmediğini, kantin fiyatlarının fahiş olduğunu,
  • Yemeklerin plastik ve hijyensiz bir şekilde verildiğini, dağıtım saatlerinin düzensiz olduğunu,
  • İçme suyu sorunu olduğunu,
  • Banyo için kullanılacak sıcak su kotasının çok az olduğunu, lavabo ve tuvaletlerin hijyen ve temizlik bakımından çok kötü durumda olduğunu,
  • Mahpuslar hastaneye sevk edildiklerinde kimi zaman doktorların kendilerini sağlıklı muayene etmediklerini, kelepçeli muayene yaptıklarını,
  • Mahpusların infaz koruma memurları tarafından darp ve cebire maruz bırakıldıklarını,
  • Hapishane girişinde çıplak arama ve ağız içi arama yapıldığını,
  • Sohbet hakkı, sosyal etkinlik hakkı, hücre cezaları, kafes uygulaması, keyfi olarak tek kişilik koğuşta tutulma gibi uygulamalarla mahpusların psikolojik baskıya maruz bırakıldıklarını,
  • Kurs için Bakanlığa yazı yazdıklarını ve Bakanlık tarafından inisiyatifin hapishane idaresinde olduğunu bildirmiş ve idare tarafından kurs verilmediğini,
  •  Bir mahpusun psikolojik rahatsızlığı nedeniyle kalmakta olduğu YGC tipi cezaevinde 2 defa intihar  girişiminde bulunduğunu, 29 Eylül 2023 tarihinde ilaç içmek suretiyle , 8 Ekim 2023 tarihinde  bileklerini kesmek suretiyle yaşamına son vermek istediğini, 29 Eylül’deki girişimi sonrası 4  gün Kırşehir Eğitim Araştırma hastanesinde yoğun bakım servisinde kaldığını, Kapalı olan ve  avlusu bulunmayan tekli odada yaşamdan koptuğunu, ayakta dahi duramadığını, nefes  alamadığını, koğuş tipi veya avlusu olan odada kaldığı sürelerde bu sorunu yaşamadığını ve  buralarda kalabildiğini,
  • İnfaz koruma memurların psikolojik baskıları çok olduğunu, onur kırıcı davranışlarını sistemleştirmeleri ve bunlara karşın yapılan itirazların sonuçsuz kaldığını,
  • İdare ve Gözlem Kurulu tarafından tahliye edilmesi gereken mahpusların infazların haksız ve hukuka aykırı bir şekilde uzatıldığını, Kurulun keyfi davrandığını,
  • Ayda 4-5 kere arama yapıldığı ve aramaların dağıtma usulüyle yapıldığını,
  • Odalarda her mahpus için 5 kitap kotası olduğunu,
  • Belirli TV kanallarının izlenmesine izin veriliyordu. Fox TV ve Halk TV gibi kanallara izin verilmediğini,
  • Bir baskı aracı olarak mahpuslara sık sık keyfi disiplin cezalarının verildiğini,
  • Odaların içinde kamera olduğu ve ranzalardan birinin kamera açısında olduğunu,
  • Kürtçe kitapların tercüman olmadığı gerekçesi ile verilmediğini,
  • Politik mahpusların nakil taleplerinin keyfi olarak reddedildiğini,
  • Yaptıkları başvuru sonuçlarını kağıt israfı olduğu gerekçesi ile kendilerine verilmediğini,

Aktarımları yapılmıştır.

 

 

 

KÜRKÇÜLER F VE T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMLARI

 

Kürkçüler F ve T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarında bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Açık bir alana çıkamamalarından (bahçeden gökyüzü görünmemesi nedeniyle) ve koğuşların güneş almayacak şekilde olmasından dolayı psikolojik olarak baskıların söz konusu olduğunu,
  • Ağız içi aramayı reddetmeleri nedeniyle hastaneye sevklerin yapılmadığını,
  • Açık görüş sonrası XR cihazından geçirmeye zorlandıkları ve bunu kabul etmedikleri, bunun üzerine şikayetçi olduklarını ancak şikayetin akıbetinin bilinmediğini,
  • İdare ve Gözlem Kurulunun pişmanlık dilekçesi talep ettiğini, pişmanlık dilekçesi vermediği için tahliyesi ertelendiğini, Kurulun keyfi ve hukuka aykırı kararları tahliyeleri engellediğini,
  • Hapishanede yeterli doktor ve sağlık personelinin bulunmadığı, kurum revirindeki doktorların sık sık değişmesi sebebiyle de tedavi süreçlerinde aksamaların meydana geldiğini,
  • Yemeklerin besin değerinin yeterince iyi olmadığı, yemek çeşitleri ve porsiyonlarının az olmasıyla birlikte yemeklerin yapılışında kullanılan ürünlerin hijyenik olmadığını,
  • Soğuk su ihtiyaçlarını giderebilmek için mahpus başına günlük 150 litre soğuk, sıcak su ihtiyaçlarını giderebilmek için 50 litre sıcak su verildiğini, kota uygulamasının suya erişimi engellediğini,
  • Kantin fiyatlarının fahiş olduğu, çoğunlukla istedikleri malzemeleri bulamadıklarını ya da fahiş fiyata satıldığı için alamadıklarını,
  • Mahpuslar, odada bulundurabilecekleri kitap sayısının 10 olarak belirlendiği ve bu kitapların tekli ayların ilk haftasında içeri alınmasına izin verildiği, diğer zamanlarda gelen kitapların geri gönderildiği, bu durumun kitaplara erişimi zorlaştırdığı,
  • Süreli yayınlara ulaşma noktasında sorun yaşadıklarını, Yeni Yaşam ve Evrensel gazetelerinin verilmediğini, dergi aboneliklerinin olmadığı gerekçesiyle dergilerin verilmediğini bu sebeplerden kaynaklı olarak gazetelere ve dergilere erişim haklarının engellendiği,
  • Oda değişim taleplerinin dikkate alınmadığını aktaran mahpuslar İdari gözlem kuruluna yapılan taleplerin gerekçesiz bir şekilde reddedildiğini,
  • Mahpusların hobi, etkinlik ve spor gibi haklarının pandemi tedbirleri bitmesine rağmen hala benzer gerekçelerle ile engellendiği, haftalık sadece 1 saat sohbete, 1 saat da spora izin verildiği belirtilmiştir. Spor ve sohbete sadece aynı blokta yer alan odanın birlikte çıkarıldığı diğer bloklarda yer alan odalarla çıkılmasına izin verilmediği, Yine yönetmeliğe göre bu sürelerin ayda 40 saat olması gerektiğinden bu anlamda talepte bulunmalarına karşın yine bu taleplerinin de kabul edilmediğini,
  • Açlık grevine birer kişi 5’er günlük dönüşümlü olarak girildiği, mahpuslara şeker, karbonat, vitamin, meyve suyu, ayran vb iaşeler yeterli miktarda verilmemektedir. Sağlık memuru, açlık grevindeki mahpusları ziyaret etmediği, Greve giren mahpuslara disiplin soruşturma açıldığını,

Aktarımları yapılmıştır.

MALATYA AKÇADAĞ T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Malatya Akçadağ T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Hastane sevklerinde ağız içi arama dayatıldığı için ve mahpusların bu uygulamayı kabul etmemesinden dolayı hastaneye sevk gününde hasta mahpuslar tedavi görmeden geri dönmek zorunda kalmaktadırlar.
  • Ağır Hasta mahpuslardan kronik astım hastası 45 yaşında Z. A., 50 yaşında ve mide hastalıkları olan S. E., 40 yaşında ve mide fıtığı hastalığı olan S. K., Lenf bezlerinde rahatsızlık olan A. Y., tedavisi devam eden E. Y., ayaklarını alçıya alınan B. K. ve S. Y. isimli mahpuslar ağız içi arama dayatıldığından dolayı hastaneye çıkamamakta ve tedavileri aksamaktadır.
  • Mahpus E. Y. için ilaç parası olarak gönderilen para telefon hesabına gönderilerek mahpusun ilaçlarını alması engellenmiştir.
  • Açlık grevine giren mahpusların tekli koğuşa alındıkları, refakatçi taleplerinin kabul edilmediği,
  • Açlık grevine giren mahpusların sosyal aktivite haklarının engellendiğini,
  • Tuz, şeker, karbonatın ve meyve suyunun iaşe bedelinin altında verildiğini, vitaminin verilmediği,
  • Havalandırmaların standartların altında olduğu,
  • Mahpusların rutin doktor kontrollerinin yapıldığı,
  • Mahpuslara verilmesi gereken bir kısım iaşelerin verildiğini,
  • Şu ana kadar açlık grevine giren mahpuslara disiplin soruşturmasının başlatılmadığı,

Aktarımları yapılmıştır.

 

MALTEPE 2 NOLU L TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Maltepe 2 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Son üç ayda koğuşlarda yapılan aramalar neticesinde mahpusların tuttukları günlüklere ve el yazılarına hapishane idaresince el konulduğu ve bu günlükler ile el yazıları gerekçe gösterilerek idare tarafından savcılığa ihbarda bulunduğu, açılan soruşturmalar neticesinde mahpuslar hakkında takipsizlik kararı verildiği, buna rağmen hapishane idaresince el konulan günlüklerin ve el yazılarının iade edilmediği,
  • Hapishane idaresi tarafından sayım sırasında oturma düzenine uymadığı gerekçesi ile mahpuslar hakkında tamamen keyfi ve hukuka aykırı bir şekilde disiplin soruşturması başlatıldığı,
  • Koğuş değişikliğinden sonra mahpusların geçtiği yeni koğuşlarda bulunan yatakların çok eski olduğu, yatakların kullanılmayacak derecede olması sebebi ile mahpusların idareden yatakların değiştirilmesini talep ettiği, idarece bu taleplerin kabul edilmeyip sekiz aydır sürüncemede bırakıldığı,
  • İdare tarafından verilen yemeklerin mahpus sayısı ile orantılı olarak gelmediği, bu sebeple yeterli yemek gelmediği, verilen yemeklerin besleyiciliğinin de bulunmadığı,
  • Koğuşlarda temizlik için yeteri miktarda su bulunmadığından idare tarafından temizlik malzemesi verilmediği,
  • Mahpusların talep ettiği Yeniden Gündem, Birgün, Evrensel gibi gazetelerin verilmediği,
  • Mahpuslara aileleri tarafından gönderilen kitap ve dergilerin verilmediği, koğuşlarda bulundurulabilecek kitaplarda 10 kitap sınırlaması bulunduğu, verilen kitapların ise çok geç verildiği, Kürtçe yayınlarda bu sürenin daha uzun olduğu, yayın yasağı bulunmayan bazı kitapların da idare tarafından sakıncalı bulunup verilmediği,
  • Telefon ile görüşme hakkının haftada bir defa kullandırıldığı, telefonla görüşme süresinin 20 dakikadan 10 dakikaya düşürüldüğü, telefon görüşmeleri sırasında arıza çıktığından dolayı telefon hakkının etkili kullanılamadığı, arızanın giderilmesi taleplerinin idare tarafında kendilerinden kaynaklanmadığını gerekçesi ile bir çözüme kavuşturulmadığı,
  • Haftalık görüş süresinin 1 saat olmasına rağmen uygulamada kapalı görüşlerin 40-45 dakika, açık görüşlerin 35-40 dakika yaptırıldığı,
  • Kronik hastalığı bulunup sürekli ilaç kullanan mahpusların kullandıkları ilaçların temininde zaman zaman aksaklıklar olduğu, bazen revir personeli tarafından muadil ilaç verildiği, sağlık birimlerine ulaşmakta sıkıntılar çıktığı, uzun süredir hapishanede bulunan mahpusların kronik sağlık problemleri yaşadığı, bu mahpusların sevk taleplerinin kabul edilmediği,
  • Kurs ve atölye gibi ortak alan faaliyetlerinin yaptırılmadığı, ancak mahpusların bu faaliyetlere katılmadığı gerekçesiyle idare gözlem kurulu tarafından koşullu salıvermeden faydalanmalarının engellendiği,

Aktarımları yapılmıştır.

 

MARMARA 2 NOLU L TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Marmara 2 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Kurum müdürünün mahpuslara “Ben dağda sizin gibilerle çok savaştım, size de burada nefes aldırmayacağım.” Şeklinde tehditlerde bulunduğu, mahpuslara yoğun bir psikolojik şiddet uygulandığı,
  • Mahpusların revir taleplerinde idarenin sorun çıkardığı, revire çok geç çıkartıldıkları, hastane sevklerine tekli ring aracı ile götürülmeye çalışıldıkları, hastanede kelepçeli muayene dayatmasına maruz kaldıkları, revir ve hastane sevklerinin geciktirildiği,  çoğu zaman aile görüşleri ile aynı gün ve saatlere denk geldiği, mahpusların bu nedenle revir ve/ya hastaneye gitmek istemediği,  hastane sevklerinde mahpuslara kötü muamele uygulandığı, asker tarafından sözlü ve fiziksel müdahalede bulunulduğu,
  • Koğuşlarda yapılan aramaların sıklaştığı, bütün eşyaların dağıtıldığı, aramada el konulan defterler nedeniyle mahpuslara hücre cezası verildiği, bu cezanın infaz hakimliği tarafından kaldırıldığı,
  • Mahpuslara verilen ziyaretçi yasağı disiplin cezalarının aralıksız uygulandığı, bu nedenle mahpusların aileleri ile görüşemedikleri,
  • Sıcak suyu kota ile verildiği, bütün koğuşun bu şekilde sıcak su ile duş almasının mümkün olmadığı, suyun yetmediği, mahpusların kendi imkanları ile kısıtlı olarak bu sorunu çözmeye çalıştığı,
  • İdare tarafından verilen yemeklerin nitelikli olmadığı; sürekli aynı yemeklerin verildiği, yemeklerin içinden sık sık plastik, taş ve benzeri şeyler çıktığı, ayrıca hapishane kantininde yeterli çeşitte ürün olmadığı, olan ürünlerin de fahiş fiyata satıldığı,
  • Mahpusların mektuplarının çok geç verildiği, kitapla ilgili kota uygulandığı, süreli yayınlardan dergilerin hiç verilmediği, gazetelerde ise idarenin istediğini verdiği, mahpusların istedikleri yayınlara ulaşamadığı, Yeni yaşam Gazetesi ve Evrensel Gazetesinin verilmediği, Kürtçe ve bazı muhalif yayınlara ulaşımın neredeyse imkansızlaştırıldığı, Selahattin Demirtaş ve birçok yazarın kitaplarının toplatıldığı, koğuşta 10 kitap sınırı bulunduğu, okunan kitaplarla ilgili kota yenilemesi yapılmadığı, yeni kitaplar verilmediği,
  • Hapishanenin eğitim biriminin verdiği karar gereği sadece toplum nezdinde kabil olan TV kanallarının yayınına müsaade edildiği, muhalif yayın yaptığı bilinen kanalların verilmediği, iktidara yakınlığı ile bilinen ana akım medya kanallarının verildiği,
  • Hücre havalandırmalarının ve hücrelerin içinin kameralar ile izlendiğini, bu kameraların önünün mahpuslar tarafından kapatıldığı, bu nedenle mahpuslara sürekli hücre cezası verildiği,
  • Disiplin cezalarına ilişkin yapılan itirazlarda infaz hakimliğinde Kürtçe savunmanın kabul edilmediği, tercüman ayarlanmadığı, bu nedenle mahpusların savunma yapamadıkları,
  • Koğuşlarda yapılan aramalarda eşyaların zarar görecek şekilde dağıtıldığı,
  • Mevcut yatakların sağlıksız olduğu, battaniyelerin eski ve kirli olduğu, battaniye ve yatak taleplerinde ise kantinde yeterli sayıda battaniye olmadığının belirtildiği, yatak fiyatlarının ise yine fahiş olduğu, gün içerisinde sadece 20-25 dakika kadar sıcak su aktığı, muslukların bozuk olduğu ve tamir masrafının mahpuslardan talep edildiği, bazen koğuşlara far girdiği, fare girmesin diye mahpusların kapı aralarını kendi imkanları ile kapattığı, koğuşların çok eski ve bakımsız olduğu, yağmurlu havalarda koğuş içerisine pencere kenarlarından su girdiği,
  • Haftada 10 dakika olan telefon haklarının çoğu zaman telefonların arızalı olduğu gerekçesiyle tam kullandırılmadığı, ailelerin açık görüşlerde fotoğraf çekimi talepleri olmasına rağmen fotoğraf çekimlerinin yapılmadığı, yine açık görüşlerde ortada geçişi engelleyen bir masanın olduğu ve mahpusların yakınları ile fiziksel temasta bulunmakta zorlandıkları,
  • Mahpusların ayda 3 kez spor haklarının olduğu, ancak spora hangi gün çıkacaklarının belli olmadığını, idarenin gelip “spora çıkacaksınız, çıkmazsanız hakkınız yanar” dediği, spor yapılan yerin tamamen beton olduğu, çok miktarda çakıl taşı olduğu ve bu nedenle spora çıkan birçok mahpusun ayağını sakatladığı,
  • 27.11.2023 tarihi itibariyle 4 mahpusun 15’er günlük süreli ve dönüşümlü açlık grevi yaptığı, açlık grevine giren mahpuslara disiplin soruşturması başlatıldığı, talep halinde açlık grevi için gerekli iaşelerin verildiği, gardiyanların tansiyon ölçmek için revire götürdükleri mahpuslara “fırında sıcak börek var’’ şeklinde beyanlarda bulundukları, dönüşüm nedeniyle açlık grevini sonlandıran mahpuslara uygun diyet yemeği verilmediği,

Aktarımları yapılmıştır.

 

MARMARA 3 NOLU L TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Marmara 3 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Koğuş havalandırmalarındaki teller nedeniyle gökyüzü ile temasın da sınırlandırıldığı ve temiz hava sirkülasyonunun azaldığı,
  • Mahpuslara verilen yemeklerin besleyici olmadığı ve sürekli aynı yemeklerin verildiği, mahpusların kantinde satılan ve ihtiyaçları olan ürünlerin temininde sorun yaşadığı,
  • Koğuşlarda bulunan yatakların oldukça eski olması nedeniyle birçok mahpusun sırt ağrısı çektiği, mahpusların kendi imkanları ile yatakları iyileştirmeye çalışması durumunda ise disiplin cezaları verildiği, ayrıca yatak paralarının da mahpuslardan istendiği, yatak ücretlerinin çok yüksek olması sebebiyle mahpusların bu talepleri karşılamakta zorluk yaşadığı,
  • Mahpusların göndermek istedikleri mektuplarda tek zarfa tek mektup konulması zorunluluğu getirildiği,
  • Koğuşlarda mahpus başına 10 adet kitap sınırı getirildiği, mahpusların taleplerine rağmen yeni yaşam gazetesi, evrensel gazetesi gibi bazı gazetelerin verilmediği, gerekçe olarak 2020 yılında infaz kanununda yapılan değişikliğin gösterildiği,
  • Mahpusların atölye, kurs gibi ortak alan etkinliklerine çıkarılmadıkları,
  • Hapishanede en çok mide rahatsızlıkları, sırt ağrıları, hemoroid ve diş ağrısı gibi sağlık sorunlarının görüldüğü, hastane sevklerinde kullanılan ring araçlarının koşullarının mahpusların sağlıkları açısından elverişli olmadığı ve kötü olduğu, hastanedeki nezarethanelerin koşullarının da kötü olduğu, buraların temiz olmadığı, hastanedeki bazı doktorların mahpuslara yaklaşımının ötekileştirici olduğu, mahpuslara kelepçeli muayene dayatıldığı,
  • Havanın soğumuş olmasına rağmen koğuşlardaki kaloriferlerin yakılmadığı, koğuşların çok soğuk olduğu,
  • Yerel nitelik taşıyan kıyafetlerin renk ve benzeri sebeplerle hapishaneye kabul edilmediği,

Aktarımları yapılmıştır.

 

MARMARA 5 NOLU L TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Marmara 5 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Son dönemlerde hapishanede yapılan aramaların düzensizleştiği ve sıklaştığı,
  • Mahpusların revir, hastane sevki, avukat veya aile görüşü gibi koğuş dışına çıkıldığı durumlarda infaz koruma memurları tarafından ayakkabıları çıkarılmak suretiyle kaba aramaya maruz bırakıldıkları, ayrıca dedektör ile arama yapılırken dedektörün  mahpuslara vücutlarına temas ettirilerek basit şiddet uygulandığı ve mahpusların özellikle tahrik edilmeye çalışıldıkları, M. K. İsimli mahpusa hastane sevki sırasında memurlarla tartıştığı için hücre cezası verildiği,
  • Havalandırmalarda bulunan kameraların mahpusların yaşam alanlarının birçoğunu ve hatta koğuşların içlerinin de kameraların görüş açısında olduğu, bu sebeple havalandırmada bulunan kameraları kapatan mahpuslara disiplin cezası verildiği, koğuş havalandırmalarının üzerinde ayrıca tel olduğu,
  • Hastane sevklerinde bazı doktorların kelepçeli muayene dayattıkları, mahpusların bu uygulamayı kabul etmediği,
  • Mahpusların idareye verdiği talep dilekçelerine red cevabı verilmediği, sadece dilekçelerin kırmızı çizgi ile çizildiği, bu şekilde mahpusa iade edildiği, bu uygulamanın mahpusların başvuru hakkını ihlal ettiği,
  • Mahpusların koğuş içerisinde ortak alanlarını da gören kameralar olduğu,
  • Koğuşlarda haşere ve böceklerin arttığı, idare tarafından herhangi bir ilaçlama yapılmadığı, Hapishane idaresi tarafından ilaçlama yapılmadığı için koğuş içerinde böcekler bulunduğunu, yine koğuştaki dolapların eski olduğu ve paslandığı, musluklardan akan suların da kirli aktığı, mahpuslara günlük 50 litre sıcak su 200 litre soğuk su kotası uygulandığı, akan suyun da çamurlu olduğu, yatakların da çok kirli ve eski olduğu, bu sebeple sırt ağrılarına sebep olduğu,
  • Mahpuslara gönderilen kargo ve mektupların çok geç verildiği,
  • Açık görüşlerin 45-50 dakika arası yaptırıldığı ama bazı memurlara göre durumun değişiklik gösterdiği, telefon görüşmelerinde zaman zaman ani kesilmeler olduğu, kesinti sonrası kalan sürenin mahpuslara verilmediği,
  • Kürtçe yayınların Bakanlık listesinde yer almadığı gerekçesiyle verilmediği, alınan yayınların ise çok geç verildiği, Yeni Yaşam Gazetesi ve Evrensel Gazetesinin verilmediği, koğuşlarda mahpus başına 7 kitap kotası uygulandığı,
  • Spor faaliyetlerinin yaptırılmadığı, mahpusların bu konudaki taleplerine de cevap verilmediği, sadece aynı koğuştakilerle futbol oynayabildikleri,
  • Hapishanede saz kursu açıldığı ancak her koğuştan 2 kişi ile sınırlı tutulduğu, başkaca kurs ve atölye çalışmasının yaptırılmadığı, bu yönlü taleplere cevap verilmediği, 2-3 ayda bir idare tarafından film gösterimi yapıldığı,
  • Koğuşlarda yapılan tamirat ve tadilat işlerinde mahpuslardan para alındığı,
  • İdare tarafından verilen yemeklerin yetersiz ve sağlıksız olduğu, kantin fiyatlarının çok arttığı, beslenme ihtiyaçlarının yeteri kadar karşılanamadığı,
  • Kantin fiyatlarının çok yüksek olduğu, örneğin bir voleybol topunun 650 TL olduğu,  defter, kalem, bant gibi kırtasiye ürünlerinin kendilerine verilmediği,
  • Koğuşta dolap bulunmadığı için mahpusların giysi konusunda sıkıntı yaşadığı, aileler tarafından yatırılmak istenen kıyafetlerin özellikle sarı, kırmızı, yeşil renkli olan kıyafetlerin renkler bahane edilerek kabul edilmediği,
  • Kış aylarında koğuşların çok soğuk olduğu, koğuştaki kaloriferlerin yeterince açılmadığı,
  • Revire taleplerinin çoğu zaman kabul edilmediği, hastane sevklerinde kelepçeli götürüldükleri, hastanede jandarma tarafından masa, sandalye gibi yerlere kelepçeledikleri, jandarma tarafından hakarete varan sözlü müdahalelere maruz kaldıkları, kelepçeli muayene/tedavi dayatıldığı, kabul etmeyen mahpusların muayene/tedavi olmadan döndüğü,

Aktarımları yapılmıştır.

 

MARMARA 7 NOLU L TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Marmara 7 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Hapishane idaresi tarafından mahpusların yapmak istediği başvuruların ve İnfaz Hakimliği tarafından verilen lehe kararlarının uygulanmasının geciktirildiği, infaz koruma memurlarına ilişkin yapılan şikayetlerin dikkate alınmadığı,
  • Hapishane idaresi tarafından verilen disiplin cezalarının mahpusların koşullu salıverilme tarihlerine veya bu tarihlere yakın tarihlere denk getirilmeye çalışıldığı, yine mahkeme kararlarının uygulanmadığı,
  • Koğuş havalandırmalarının üstünde tel olduğu için temiz hava sirkülasyonunun daha az olduğu, ayrıca havalandırmalarda kameraların olduğu,
  • Hapishanede dönem dönem yemeklerin çok kötü olduğu, hâlâ tutuklu ya da hükümlü olarak hapishanede bulunan mahpuslara ilişkin iaşe bedellerinin ailelerden talep edildiği, mahpusların kantinden talep ettiği bazı temel gıdaların verilmediği, buna ilişkin başvuruların da dikkate alınmadığı,
  • Kış aylarında tadilat olduğu gerekçesiyle peteklerin kapatıldığı, sıcak suyun da belirli aralıklarla verildiği, verildiği zamanlarda ise çamurlu aktığı için kullanılamadığı aktarılmıştır. Ayrıca pandemi döneminde verilen temizlik malzemelerinin artık verilmediği, mahpusların kendi imkanları ile bunları karşılamaya çalıştığı,
  • Hücrelerde mahpusların kullandığı çarşaf ve nevresimlerin belirli sürelerde değiştirilmesi gerekirken değiştirilmediği, sürekli yıkamadan kaynaklı çarşaf ve nevresimlerin yıprandığı,
  • Koğuş içindeki odalarda bir kişi kalması gerekirken 3 kişi kaldığı, koğuşta toplam 21 kişi olduğu ve koğuşta kapasitenin üstünde mahpusun kaldığı,
  • Mahpusların göndermek istedikleri mektuplarda tek zarfa tek mektup konulması zorunluluğu getirildiği,
  • Yeni Yaşam Gazetesi ve Evrensel Gazetesinin verilmediği, televizyon kanallarında da Fox Tv dışında muhalif yayınların verilmediği,
  • Mahpuslara haftada 1 kere  40 dakika spora çıkarıldığı,
  • Atölye ve kurs uygulamalarının yer ve personel eksikliği gerekçesiyle uygulanmadığı, mahpusların bu konuda yazdığı şikayet dilekçelerinin de aynı gerekçe ile reddedildiği,
  • Hava değişimi dönemlerinde buna bağlı salgın hastalıkların görüldüğü, ocak ayında M.G. ve M.S.Y. isimli mahpusların hastane sevki gerekçesiyle koğuşta çıkarılıp daha küçük bir odaya konulduğu ve burada saatlerce bekletildikten sonra “araç yok”, “seni unuttuk” denilerek hastane sevkinin yapılmadığı,
  • Ocak ayında F.E. isimli mahpusun samimiyet tasdiki beyanında bulunmadığı gerekçesi ile koşullu salıverilmesinin ertelendiği,

Aktarımları yapılmıştır.

 

MARMARA KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Hapishanede habersiz ve aniden gelişen hücre değişimlerinin yapıldığı, ve itiraz olması halinde zorla ve kuvvet uygulayarak değişimin sağlandığı,
  • Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olmamasına rağmen isteği dışında tekli odada tutulan D.S. İsimli mahpusun revir dönüşü infaz koruma memurları tarafından etrafının sarıldığı ve sözlü şiddete maruz kaldığı, “gözümüz üstünde seni burdan sürgün ettireceğiz” denilerek tehdit edildiği,
  • S.A., B.K., D.S. isimli mahpusların cezalarının tekli hücrelerde kalmayı gerektirmemesine rağmen idarenin inisiyatifi ile tekli hücrelerde tutulduğu, bu hücrelerin hepsinin birbirinden uzak olduğu ve mahpuslar üzerinde tam izolasyon politikası uygulandığı,  diğer 3 kişilik hücrelerdeki mahpusların ise yan yana hücrelerde kalmalarına  izin verilmediği,  hücrelerin farklı koridorlarda olacak şekilde düzenlendiği, bu konuda mahpusların idare ile olan tüm diyalog çabalarına karşın sonuç alamadıkları,
  • Sevklerde kullanılan ring aracının tekli bölümlerden oluştuğu ve mahpusların bu tekli bölmelerde kelepçeli olarak götürüldüğü,
  • Hapishanede bulunan mahpuslarda en çok kas ve eklem rahatsızlıkları görüldüğü, hastane sevklerinde gecikmeler olduğu ve sevk sırasında jandarma tarafından işkence ve kötü muameleye maruz bırakıldıkları, mahpuslar ısrarcı olmazsa kelepçeli muayene dayatıldığı, takibi gereken hastalıklarda röntgen, mr vb. İçin aylar sonraya randevu verildiği,
  • İaşe bedelinin artmasıyla yemeklerin daha güzel bir hale geldiği, ancak yine de yenebilecek durumda olmadığı, porsiyonların az olduğu ve besleyici olmadıkları, ayrıca kantin fiyatlarının çok yüksek olduğu, bu nedenle mahpusların beslenme konusunda yetersiz kaldıkları,
  • Kapüşonlu kıyafetlerin hapishaneye alınmaması veya kapüşonunun kesilmesi şartıyla verilmesinin sorun yarattığı, daha önceden hapishaneye kabul edilen kapüşonlu kıyafetlerin kapüşonlarının kestirildiği veya el konulduğu,
  • Hücrelerde bulunan yatakları eski ve rahatsız olduğu, bundan kaynaklı olarak mahpusların bel, sırt, omuz ve boyun vb eklem ağrıları yaşadığı,
  • Mahpusların arkadaş görüşçüsü olarak yazdırmak istedikleri kişilerin çoğunun kabul edilmediği, güvenlik soruşturmasından geçemediklerinin, hakkında soruşturma olan kişilerin arkadaş görüşçüsü olarak kabul edilmediği,
  • Mektupların çok geç verildiği, bazı mektupların ise sakıncalı bulunarak hiç verilmediği,
  • Mahpusların hücrelerinde bulundurabilecekleri kitap satısına sınırlama getirildiği, istediklerinde depodakilerle değiştirerek kitaplarına sınırlı olarak da olsa ulaşabildikleri, dönem dönem  dışarıdan getirilen kitaplara el konulduğu ve mahpuslara verilmediği, Kürtçe kitaplarla ilgili olarak toplatma kararı olmasa dahi idare tarafından kitabın ismi veya içeriği uygun değil denilerek verilmediği, dergilerle ilgili infaz hakimliğinden alınmış lehe karar olmasına rağmen dergilerin mahpuslara verilmediği, süreli yayınlardan dergilere ulaşamadıkları, mahpusların istediği bazı gazetelerin verilmediği, Yeni Yaşam Gazetesi ve Evrensel Gazetesinin uzun bir süredir yasak olduğu gerekçesiyle verilmediği,
  • Haftalık olarak 3’er hücre şeklinde ortak alana çıkarıldıkları, toplam sayıları 20’nin altında olmasına rağmen tüm hücrelerin birlikte çıkmasına veya birlikte çıkan hücrelerin değiştirilmesine izin verilmediği,
  • Hapishanede kurs ve atölye gibi ortak alan faaliyetlerinin uygulanmadığı, sohbet ve spora ise haftada 2 saat ve 8-9 kişilik gruplarla çıkabildikleri, bu kişileri idarenin belirlediği ve değişiklik yapılmadığı,
  • N.K. ve Ç.A. isimli mahpusların müebbet hapis cezalarının 1 yıl önce dolmasına rağmen 3 ve daha fazla hücre cezası almaları nedeniyle koşullu salıverilme hakları olmadığı ve infazlarının yandığının bildirildiği, 1 yıldır tahliye edilmedikleri,
  • 2023 yılı Ekim ayında İ.İ. ve A.K. isimli mahpusların hastaneye götürülürken aralarında Kürtçe konuşmaları sebebiyle Jandarma tarafından sözlü olarak hakaret ve tehditlere maruz kaldığı, hastane dönüşü İ.İ. isimli mahpusun ring aracından indirildiği sırada Jandarma tarafından aracın arkasına alınarak darp edildiği, sonrasında tekrar hastaneye götürülerek darp raporu aldığı,
  • Mahpusların ailelerinin İstanbul’a uzak yerlerde yaşadıkları, sağlık problemleri ve ekonomik koşullar sebebiyle görüşlere az gelebildiği, bu sebeple mahpusların ailelerine yakın hapishanelere sevk talebinde bulundukları, ancak sevk taleplerinin kabul edilmediği,
  • Hücre havalandırmalarının üzerinin tellerle kapatılmış olduğu, havalandırmalarda kameraların olduğu ve yaşam alanlarının 24 saat izlendiği,
  • Temizlik malzemelerinin ücret karşılığı kantinden alındığı, kantinde satılan çekpasların sopalarının kısaltılarak verildiği, bu nedenle temizlik yaparken çok eğilmek zorunda kaldıkları ve bunun sağlıkları için olumsuz etkileri olduğu,
  • İdare tarafından verilen yatakların çok eski ve yıpranmış olduğu, bu sebeple sağlık sorunlarına sebep olduğu,

Aktarımları yapılmıştır.

 

MENEMEN R TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Menemen R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Hapishanede verilen yemeklerin yenilemeyecek kadar kötü olduğu,
  • Kantin fiyatlarının çok fahiş olduğu,
  • Bir mahpusun hastalığından dolayı kendisine diyet yemek yazıldığını ancak hapishane tarafından diyet yemek verilmediğini, sadece mama ile beslendiği,

Aktarımları yapılmıştır.

 

MENEMEN T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Menemen T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Suların kirli olduğunu ve bu konuda İzmir İl Sağlık Müdürlüğüne başvuruda bulunduklarını ancak cevap alamadıkları,
  • Telefon görüşmelerinin 10 dakika ile sınırlandığını aktarmakta ve görüntülü konuşma imkanından yoksun bırakıldıkları,
  • Gelen kimi kitapların çeşitli nedenlerle kendilerine verilmediği,
  • Kantin fiyatlarının çok fahiş olduğu,
  • Elektrik faturaları ticari işletme üzerinden geldiği için yüksek miktarda fatura çıkarılmakta ve böylece ekonomik olarak zorlandıkları,

Aktarımları yapılmıştır.

 

METRİS R TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Metris R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • E.A., S.Y., A.Ç. isimli hasta mahpuslar başka bir hücrede tek tutulan A.K. isimli hasta mahpus ile yan yana getirilmeleri taleplerinin gerekçesiz bir şekilde reddedildiğini, mahpusların daha sonra Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına başvuru yaptığı,  bunun sonucunda  S.Y. İsimli hasta mahpusun A.K. İsimli hasta mahpusun yanına getirildiği, S.Y. belden aşağısının felçli olduğu ve A.K. isimli mahpusun ALS hastası olmasına ve hapishanede tek kalamayacaklarına ilişkin raporları olmasına rağmen bu şekilde tutulmaya devam edildiği, E.A. İsimli mahpusun iki elinin ampüte olduğu, A.Ç. İsimli mahpusun ise disleksi hastası olduğu ve denge sorunu yaşadığı, birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandıkları,
  • 2020 yılının Aralık ayında boynundan aşağısı tamamen felç olduğu için Anayasa Mahkemesi’nin tedbir kararı ile infazı ertelenen mahpus Abdullah Turan’ın tahliyesinden sonra cezaevi idaresinin özellikle E.A. ve S.Y. İsimli mahpuslara tavır aldığı, bu nedenle idare tarafından yanlarına kimsenin verilmeyeceğinin söylendiği,
  • Hastane sevklerinde doktorların mahpuslara ayrımcılık yaptığı, hastalıklarına ve çektikleri sancılara rağmen tedavilerinin engellendiği,
  • Hapishane idaresinin, mahpuslara avukatları tarafından kırtasiye eşyası/ giysi gibi malzemelerin verilmesini veya kargo ile gönderilmesine izin vermediği, bu ihtiyaçları yalnızca ailesinin kendilerine gönderebileceklerini söylediği,
  • İdare tarafından muhalif olarak kabul edilen hiçbir gazete, dergi ve kitap gibi süreli ve süresiz yayınların kabul edilmediği,
  • Ağır hasta oldukları için Metris R Tipi Hapishanesinde tutulan mahpusların gün içinde yalnızca 2,5 saat havalandırmaya çıkarıldığı,
  • Mahpusların mide sorunu yaşadığı ve diyet programları bulundukları, fakat yemeklerin baharatlı, yağlı ve bayat, yenilemeyecek şekilde geldiği,
  • A.K. İsimli ağır hasta mahpusun durumunun oldukça kötüye gittiği, temmuz ayında kalp krizi geçirdiği ve 45 kiloya kadar düştüğü, buna ilişkin olarak infaz erteleme başvurularının sürüncemede bırakıldığı, daha önce yapılan başvuruların ise reddedildiği,

Aktarımları yapılmıştır.

 

NİZİP T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Nizip T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Deprem günü koğuştan tahliye edilmedikleri, bütün gün öğlen havalandırması dışında koğuşta kilitli kaldıkları, Sallantı etkisi ve tahliye edilip başka bir alana gidemediğimiz için korku ve endişe yaşadıkları, Duvarlarda ufak çatlaklıklar olduğu, Can kaybı yaşanmadığı, Elektrik kesintisi olmadı. Öğleye doğru anons yapıldı sonrasında bilgilendirme için temas kurulduğu, Temiz su besin ilaç ihtiyaçları karşılandığı, Tv ve radyo ile haberleşme sağlandı. Koğuştan A.Ç. isimli hükümlü yaşlılık maaşını 2 aydır alamadıkları, Mahpusların aileleri ile iletişimleri telefon ile sağlandığı, Öğlen civarı görüntülü görüşme sağlandığı Güvenli bölgeye alma amacıyla tahliye yapılmadığı. Gıda su ihtiyacı karşılandığı ancak ilaç verilmediği, İlave telefon hakkı ücretsiz ancak elektrik ücretli. Temizlik malzemesi ücretli verildiği,

Aktarımları yapılmıştır.

 

OSMANİYE 1 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Osmaniye 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Nakil hususunda daha önce talepte bulunduğunu ancak nakil istediği ceza evinin dolu olması gerekçesi ile talebinin reddedildiğini,
  • El yazısı ile not aldığı defterleri olduğunu, nakilde sonra bu defterleri talep etmesinden sonra yalnızca bir tanesinin kendisine verildiğini bildirmiştir. Bu defterlerde 2-3 tanesinin Kürtçe olarak yazıldığını bu nedenle defterlerin incelenmesi adına idare tarafından tercüman tutulması gerektiği kendisine bildirilmiştir. Tutulacak tercümanların ücretinin ise kendisi tarafından karşılanması gerektiği iletilmiştir. Ancak kendisi bu uygulamanın hukuki dayanağı ile birlikte yazılı olarak kendisine bildirilmesini istemiştir. Henüz idare tarafından kendisinde tercüman ücretine ilişkin yazılı bir talep gelmediğini,
  • Öğretici eksikliği nedeniyle sosyal aktivite olmadığını,

Aktarımları yapılmıştır.

 

 

 

 

 

OSMANİYE 2 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Osmaniye 2 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Hapishanede çıkan yemeklerin lezzet açısından çok kötü olduğunu,
  • Spor etkinliği haklarından İdare tarafından kendilerine voleybol ve futbol topunun verildiğini belirtmiştir. Ancak koğuş mevcudu az olduğu için birlikte takım sporu yapamadıklarını,
  • Hastane sevkleri konusunda ise gecikmeler yaşandığını, hastaneye sevki gerçekleşenlerin 4-5 ay sonra ancak hastaneye gidebildiklerini,
  • Osmaniye Cezaevine girişte çıplak arama dayatılmış ancak kendisi buna karşı çıktığı için tutanak tutularak hakkında 2 ay süreyle ziyaretçi kabul edememesi yönünde disiplin cezası verildiğini bu cezaya karşı Ağır Ceza Mahkemesine itiraz etmiş ancak itirazı reddedildiğini,
  • Revire çıkma hususunda sıkıntı yaşadığını, rutinde revire ayda bir çıkabildiklerini; ancak acil durumlarda bu sürenin uygulanmadığını ve daha erken de çıkılabildiğini bildirildiğini, acil durumun takdiri ise İnfaz Korumaların inisiyatifinde olduğundan sorun yaşadığını belirtildiğini,
  • Açlık grevinde kendilerine ücreti karşılığında iaşe verildiğini ve bu iaşe içinde 10 gr şeker ve tuz, 2 küçük meyve suyu ve 1 limon olduğunu, verile bu iaşenin önceki süreçlerle kıyaslandığında az olduğunu,
  • Açlık grevine başlamadan önce sağlıkçıların kontrol amacı ile ölçüm yapmak için odaya gelmediklerini, revirin de uzak olması nedeni ile kendilerinin revire gitmeyi reddettiklerini,
  • Açlık grevine başlayan mahpusların revire gidiş gelişlerinin, mesafenin uzak olması neden ile, fazlaca yorucu olduğunu bu nedenle revire gitmeyerek koğuş önünde ölçüm yapılmasını talep ettiklerini, ancak talepleri reddedildiğini,
  • İdare ve Gözlem Kurulunun keyfi ve hukuka aykırı olarak tahliyeleri engellediğini,

Aktarımları yapılmıştır.

 

ÖDEMİŞ T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Ödemiş T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Aileleri tarafından gönderilen eşyaların alınıp verilmesinde sürekli olarak sorun yaşadıkları, bu konuda İnfaz Hakimliğine başvurdukları, ellerinde emsal karar olmasın rağmen eşyaların verilmediği,
  • Hastane sevklerinde Jandarmanın “ağız içi arama uygulaması, bacaklar açık, kollar açık ve havada olacak bir şekilde yüzü duvara gelecek şekilde arama” uygulamaları dayattığını, bu uygulamaları kabul etmediklerinde jandarmanın “hastaneye gitmek istemedi” şeklinde tutanak tuttuğunu ve hastaneye götürülmedikleri,
  • İdare ve Gözlem Kurulunun keyfi ve hukuka aykırı olarak tahliyeleri engellediği,
  • Gardiyanların kışkırtmaları sonucu olay çıkartılıp mahpuslara işkence edildikleri,
  • Hapishane müdürü ve savcısı tarafından tehdit edildikleri,
  • Revire çıkarılmada sorun çıkarıldığı,
  • Dilekçelerin uzun süre cevapsız bırakıldığı ve diğer kurum ve STK’lara gönderilen dilekçelerin ise geç gönderildiği,
  • Gelen eşyaların alınıp verilmesinde sıkıntı çıkarıldığını ifade ederek özellikle kitaplar konusunda çokça ihlalle karşılaştıklarını aktardı. Aylara göre çift-tek kitap dağıtımı uygulamasıyla kitaplara erişimin oldukça kısıtlanmış hale getirildiği,

Aktarımları yapılmıştır.

 

PATNOS L TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Patnos L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • 31.08.2023 tarihinde Patnos L tipi Kapalı Hapishanesinde bulunan M. K., L. K. ve N. B: isimli kadın mahpuslar ile yapılan görüşmelerde koğuşlarının erkek gardiyanlar tarafından aranmak istendiği bunun üzerine kadın mahpusların karşı çıktıkları ve disiplin cezaları aldıkkları belirtilmiştir. Söz konusu disiplin cezalarına karşı kadın mahpusların kapılara vurma şeklinde protesto ettikleri ve akabinde işkenceye uğradıklarını, domuz bağı ile bağlanıp 4 saat boyunca bekletildikleri tarafımıza aktarılmıştır. İşkenceye karşı aile ve mahpus başvuruların alındığı ve gerekli suç duyurularının yapıldığı,
  •  Hapishanede yeterli doktor ve sağlık personeli bulundurulmadığı, kurum revirindeki doktorların sık sık değişmesi sebebiyle mahpusların tedavi sürecinde aksamalara sebebiyet verildiği, hastane sevklerinin geç yapıldığı, jandarma birimleri tarafından tedavi için hastaneye götürülen mahpuslara tedavi esnasında dahi kelepçe uygulandığı, mahpusların sığamayacağı darlıkta olan tekli ring aracı ile sevklerinin yapıldığı,
  •  Ağır hastalıkları bulunan ve bu hastalıklar sebebiyle hastaneye sevk edilmesi gereken mahpusların hastaneye sevk sevklerinin çok geç yapıldığı,
  • Mahpuslar hakkında ortada somut durumlar olmadığı halde keyfi disiplin soruşturmalarının başlatıldığı;
  •  Odalarda yapılan aramalarda defterlere-kitaplara el konulduğu ve bu durumlardan kaynaklı disiplin soruşturmalarının başlatıldığı,
  • Hapishane yönetiminin yakın zamanda aynı koridordaki bazı koğuşları boşalttığını, bilinçli olarak yan koğuşlara özellikle tecavüz, istismar suçlarından hükümlü/tutuklu olan mahpusları alarak kendilerinin yaşam hakkını ve ruhsal sağlıklarını kasten tehlikeye koydukları,
  • Ağırlaştırılmış hapis cezası ile hüküm giyen mahkûmların sosyalleşmesinin önüne geçilerek günde sadece bir saat tek başına havalandırmaya çıkarıldıkları,
  • Mahpusların kitap ve dergilerine idare tarafından el konulup, talep edilmesine rağmen kendilerine verilmediği, hapishane idaresinin belirlediği kanallar dışında talep edilen kanalların izlenmesine izin verilmediği,
  • Mahpusların çoğu ihtiyaçlarını kantinde sağladıkları; ancak kantindeki ürün kalitesinin düşük olması ile beraber ürün çeşitliliğinin az olması ve aynı zamanda fahiş fiyatlarla satıldığı,
  • Yemeklerin besin kalitesinin düşük olduğu, yemek çeşitleri ve porsiyonlarının az olmasıyla birlikte yemeklerin yapılışında kullanılan ürünlerin hijyenik olmadığı,
  • Hapishane idaresine veya dışardaki kurumlara/mercilere gönderilen dilekçeler gerekli yerlere ulaşıp ulaşmadığı yönünde olumlu ya da olumsuz herhangi bir sonuç alınmadığı,
  • Hapishaneye yeni getirilen mahpusların çıplak aramaya maruz kaldığı,
  • Açlık grevine farklı 3’er kişilik grup şeklinde 15’er günlük dönüşümlü yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır.  Açlık grevine giren mahpuslara su, tuz, şeker, karbonat çok az verilmekte, meyve suyu yoğurt limonata vs gibi iaşeler ise hiç verilmemektedir. Açlık grevine giren mahpusların günlük sağlık kontrolleri yapıldığı ancak B1 vitaminin verilmediği tarafımıza aktarılmıştır. Açlık grevine giren mahpuslara açlık grevine başlamış olmaları nedeniyle haklarında disiplin soruşturması başlatıldığı ve “1 ay sürecek haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama” disiplin cezasının verildiği, ayrıca idarenin açlık grevinin başlamasından sonra çeşitli bahaneler ile daha önce idare gözetiminde verilen bütün kitapların yasaklı olduğu gerekçesi ile toplatıldığı,

Aktarımları yapılmıştır.

 

RİZE KALKANDERE L TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Rize Kalkandere L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmede;

 

  • Mahpusların ailelerinden çok uzakta oldukları, bu durumun ailelerin maddi durumları, hastalık ve yaşlılık sebeplerinden kaynaklı görüşe gelememelerine sebep olduğu, dolaylı olarak bu suretle tecrit altında oldukları, tecrit sebebiyle psikolojik şiddete maruz kaldıkları, ayrıca mahpusların ailelerine yakın hapishanelere sevk taleplerinin her defasında maktu gerekçelerle reddedildiğini,
  • Kantinden istenilen ihtiyaç malzemelerinin fiyatlarının çok yüksek olduğu için ilgili malzemelerin temin edilemediğini,
  • Mektupların iadeli taahhütlü gönderilmediği durumda gönderilmediğini ailelere ulaşılamadığı dolayısıyla iadeli taahhütlü mektup gönderiminin dolaylı yoldan zorunlu tutulduğunu,
  • Mahpuslara yönelik kurs ve atölye çalışmasının hiç olmadığını,

Aktarımları yapılmıştır.

 

 

 

 

 

 SAMSUN KAVAK S TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Samsun Kavak S Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Hastane sevklerinde Jandarma tarafından ağız içi araması dayatılması nedeniyle hastaneye götürülemediklerini,
  • Muhalif gazetelerin verilmediğini,
  • Kantin fiyatlarının çok fahiş olduğunu,
  • TV kanallarından muhalif olanları talep etmelerine rağmen vermediğini,
  • İç postanın ücretli olduğu ve pahalı olduğunu,
  • Odalarının değiştirilmesi taleplerinin keyfi olarak reddedildiğini,
  • Revire geç çıkıldığını, taleplerin bir ayda ancak karşılanabildiğini,
  • Hapishane içerisinde alarmın saat başı çaldığı ya da keyfi çaldırıldığı, bunun bazen bir saat sürdüğü keyfi olarak kapatılmadığını, sesinin çok rahatsız edici olduğunu,

Aktarımları yapılmıştır.

 

SEYDİŞEHİR  T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Seydişehir T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • İleri derecede ruhsal rahatsızlıkları bulunduğu bilgisi olan, mahpusla yapılan görüşmede, mahpusun göz teması kuramadığı ve sürekli aynı cümleleri tekrarladığı ve kendisi ile sağlıklı bir iletişim kurabilmenin mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Mahpusun mütemadiyen Sincan Cezaevine nakil talebinde bulunduğu ve cezasının kalan kısmını ev hapsinde geçirmek istediği yönünde cümleler sarf ettiği gözlemlenmiştir.
  • Tercüman yokluğu nedeniyle Kürtçe mektup yazamadıklarını,
  • Yeni Yaşam Gazetesinin ulaştırılmaması nedeniyle haberleşme özgürlüğünün engellendiği dile getirildiğini,
  • Açlık grevine giren mahpuslara limon, meyve suyu ve karbon verildiği ve fakat açlık grevine giren mahpusların açlık grevi boyunca tek kişilik hücrelerde barındırdıklarını,
  • Bir mahpusun cezasını infaz etmiş olmasına rağmen halen tahliye edildiği bildirilmiş ise de mahpusun halen hüküm özlü olduğu ve dosyasının temyiz aşamasında olduğunu,

Aktarımları yapılmıştır.

 

SİNCAN 1 NO’LU YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZA İNFAZ KURUMU

 

Sincan 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Mahpuslardan Ç.Ç ‘in çok ağır bir hastalık geçirdiğini mahpusların acil butonuna bastığını baş gardiyanın gelerek “burası babanızın evi değil” diyerek sonrasında mahpuslara hakaret ettiğini hasta mahpus Ç.Ç ile dalga geçtiğini,
  • Hapishanenin diyet menü verilmesi için başvuru yapıldığı, kabul edilmediği,
  • İaşe bedelinin yüksek olduğu,
  • Haftada 1 saat spora çıkarıldıklarını ve bunun yetersiz olduğunu,
  • Gazete ve Dergi(Kültür, sanat ve edebiyat içerikli) dergi istenildiği ve verilmediğini,
  • TİHEK’e başvuru yapmak istedikleri ancak idare tarafından bu başvuruların ilgili TİHEK’e verilmediğini,
  • Dilekçe ve mektupların akıbetinin öğrenilemediğini, dilekçelerin akıbetini (dilekçe fotokopisini, evrak tarih –sayı) öğrenmek istemişse de idareden yine bir cevap verilmediğini,
  • Mahpuslara gönderilen Kürtçe mektupların çok uzun süre bekletildikten sonra verildiğini,
  • Hastaneye sevk taleplerinin çok geç veya hiç sevkin yapılmadığı, hastalığın ilaçlarla geçiştirildiğini,
  • Hastane sevki sırasında DAEŞ gibi suçlardan yatan mahpuslarla aynı ring aracını konulmak istendiklerini, bunu kabul etmediklerinden dolayı da hastaneye sevk edilmediklerini,
  • Televizyon kanallarından sadece TRT kanalları ve iktidara yakın kanallara izin verilmekte, başka kanallara müsaade edilmemektedir. Merkezi sistem radyo kanallarından sadece TRT radyosu ve diyanet radyosu dinletildiğini,
  • Kendilerine gönderilen kitap ve eşya kolilerin cezaevi idaresi tarafından teslim edilmediği, bazen açılmadan ailelere geri gönderildiğini,
  • Kürtçe kitapların tercüman bulunmadığı gerekçesi ile kendilerine verilmediğini,
  • Ceza infaz görevlilerin mahpuslara provokatif davranışlar sergilendiğini,
  • Aramalarda odaların alt- üst edildiğini,
  • Mahpusların el yazısı ajandalarına el konulduğunu, bütün el yazısı not, defterler ve ajandaların toplatılıp savcılığa gönderildiğini, bu konuda İnfaz hakimliği kararının olduğu ve bu not, defter ve ajandaların verilmesi yönünde karar almasına rağmen verilmediğini,
  • F.T isimli mahpusun fizik tedaviye sevk edildiği ancak doktorun kendisini kelepçeli muayene etmek istemesi nedeniyle tedaviye devam edilmediği, bu nedenle ağrı ve uyuşmaların sürekli arttığını,

Aktarımları yapılmıştır.

 

SİNCAN 2 NO’LU YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZA İNFAZ KURUMU

 

Sincan 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • S.Y. mahpusun 60 yaşında ameliyat olduğu ve kendi ihtiyaçlarını karşılayamadığını buna rağmen tahliye edilmediğini, K.S. isimli mahpusun şizofreni hastası olduğu ve tek kişilik hücrede tutulduğunu,
  • M.D, M.S, isimli mahpusların bel fıtığı olduğunu, soğuk ve rutubete dayanamadıklarını bu mahpusların alt katta toz ve soğuğa maruz kaldıklarını
  • Bir mahpusun 6 ay boyunca diş problemi yaşadığını, hapishanede diş hekiminin bulunmadığı, diş hastanesine olan sevklerin geciktiği ve sevkin yapılmadığını,
  • Hastane sevklerinde nezarethane bölümü olmadığı için tüm gün havasız bir şekilde ring aracından bekletildiklerini,
  • Hastane sevklerinde kullanılan araçların çok eski ve bakımsız olduğu, bir facianın yaşanma ihtimalinin yüksek olduğunu,
  • Mektup geliş-gidişlerinin çok sorunlu olduğunu, mektupların akıbetlerini öğrenemediklerini, hapishanede yaşanan sorunlarla ilgili ilgili kurum ve kuruluşlara yazılan mektupların çoğu zaman gönderilmediğini yahut sansürlenerek gönderildiğini,
  • Kürtçe mektupların diğer mektuplara göre 4-5 ay geç ulaştığını,
  • Kurumlar ve Derneklere ve diğer STK’lere yazılan mektup ve dilekçelerin iletilmediğini, özellikle 4 ay içerisinde Adalet Bakanlığına 4 farklı dilekçe yazıldığı ve sadece bir dilekçenin Bakanlığa iletildiğini, iletmeme nedenleri olarak kamu güvenliği ve kamu yararı gerekçeleri olduğu kendilerine iletildiğini,
  • Bakanlık genelgesine rağmen idare tarafından kendilerine radyo verilmediğini,
  • Haftada 1 saat hakları olan spora çıkarılmadıklarını,
  • Kendilerine gönderilen Kürtçe kitapların toplatma kararı olmadığı halde emniyete gönderildiği söylenildiği, bu kitapların akıbetleri sorulduğunda bilgi alamadıklarını,
  • Kürtçe kitapların tercüman olmadığı gerekçesi ile teslim edilmediğini ya da çok zor şartlar altında teslim edildiğini, yasaklama kararı bulunmayan kitapların yasaklama kararı varmış gibi kendilerine verilmediğini,
  • İdari Gözlem Kurulu karar ve değerlendirmeleri ile hapishane koşullarına yön verildiğini, bu kurulun yetkisini aşan değerlendirmeleri ve tavırları nedeniyle haklarından mahrum bırakıldıklarını,
  • İnfaz koruma memurlarının provokatif davranışları ve hakaretleri nedeniyle sorun yaşadıklarını, karşılıklı suç duyurusunda bulunduklarını, mahpuslardan biri hakkında dava açıldığını ve hücre cezası aldığını,
  • Her hafta koğuş araması yapıldığı, arama sonucunda her şeyin alt üst edildiği, dağıtıldığını,
  • AKUT hastası bir mahpusun yiyecek ve giyecek konusunda problem yaşadığını, infaz hakimliği tarafından alınan kararlara bile uyulmadığını,
  • Hijyensiz bir ortamda kaldıklarını, kendilerine temizlik malzemeleri verilmediğini, kantinde bulunan malzemelerin pahalı olduğunu,
  • Atölye ve kurs zamanlarında infaz koruma memurları tarafından giriş çıkışlarda sürekli arama yapıldığı ve tahrik edici hareketlerde bulunduklarını,
  • Tek kişilik odalarda tek pencere olduğu ve demir korkuluk bulunmasına rağmen tel örgülerle tekrar kapatılmış ve bu nedenle içeri hava çok zor girmektedir.
  • B. Ö. isimli mahpusun şubemize yolladığı mektupta, “Bu cezaevinde 300 civarı tekli hücre bulunuyor. Bunlardan elliye yakını arkadaşlarımın tutulduğu hücrelerdir. Bizi hücrelerde tutmaları tek başına yetmemektedir; en ağır uygulamalara maruz kalmaktayız. Bunları kısa olsun diye maddeler halinde özetlemek isterim.

1. Farklı farklı bloklarda, birbirine uzak koridorlarda tutulmaktayız.

2. Birçok atölye, spor ve sohbet alanı/imkânı olmasına rağmen atölyelere çıkarılmamakta,  spor ve sohbetlere ise sadece aynı koridorda bulunan 6 arkadaş haftada birer saat  çıkarılmaktayız.

3. Havalandırmaya aynı koridorda bulunan arkadaş grubu (en fazla altı kişi) olarak günde  sadece iki saat çıkarılmaktayız. Üstelik büyük bir havalandırma olmasına rağmen küçük bir  havalandırmada çıkmaktayız.

4. Koridorda bulunan hücre kapılarımızın gündüz açık bulunması mümkün ve gerekliyken böyle  yapılmamakta, sistemlerine ters düştüğü düşünülmektedir.

5. Hücre penceresinin demir çubukları olmasına rağmen bir de kafes telleri ile kapatılmış  bulunmaktadır.

6. İmkân olmasına rağmen görüş saatleri bir saatle sınırlıdır.” demiştir.

Aktarımları yapılmıştır.

 

SİNCAN KADIN KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşme ve gönderilen mektuplarda;

 

  • Kampüs Hastanesine gidişlerde saatlerce kelepçeli olduğu, doktorun bu durumu rapora geçirdiği, suç duyurusu için yazılı taleple rapor istendiği zaman kendisine verilmediğini, raporların E-Nabız sistemine kayıt yapılmadığını,
  • Görüşçü olması talebiyle bildirilen isimlerin İdare tarafından ‘’sakıncalı olduğu’’ gerekçesi ile reddedildiğini,
  • Kurum aracılığıyla yapılan başvuru ve dilekçelerin ücret karşılığında verildiğini, bu hususa ilişkin kuruma yapılan başvurunun sonuçsuz kaldığını, bu durumun etkili başvuru hakkının ihlali olduğunu,
  • Kampüs Hastanesinde sıra beklerken Kürtçe konuştukları için askerler tarafından sözlü ve fiziksel saldırıya uğradıklarını,
  • Koğuşta Kürtçe şarkı söylediği için disiplin cezası verdiklerini,
  • Havalandırma ve koğuşa bakan pencerelerin dışarıdan gözükecek siyah film ile kaplandığı ve bu duruma ilişkin yapılan itirazın sonuçsuz kaldığını,
  • Görüş saatlerinin çok erken olduğu ve ileri bir saate almak için talepte bulunduklarını, buna ilişkin bir cevap verilmediğini,
  • Kürtçe mektupların çok uzun süre kendilerine verilmediği ve gönderilmediğini,
  • Babasının kanser hastası olduğu süreçte yazılı olarak defalarca talepte bulunulmasına rağmen sevk talebinin karşılık bulmadığı, babasını bu süreçte kaybettiği, annesinin yerleşik olduğu ilin  Ankara’ya uzaklığı, yaşı ve hastalık durumu sebebiyle açık görüşe gelemediği, sevk  edilmemesinin kendisi ve yakınları için manevi olarak yakıcı ve yıpratıcı bir hal aldığını,
  • Haftalık rutinle teferruatlı arama yapıldığı ve aramalarda odanın dağıtıldığı ve itiraz edilmesine rağmen bunun tekrarlandığını,
  • Beyninde oluşan tümör nedeniyle İstanbul Acıbadem Hastanesi’nde açık beyin ameliyatı geçirdiğini, ameliyat sonrası cezası Yargıtay tarafından onandığı ve  ameliyattan üç gün sonra hastanede tedavisi sürerken tutuklandığını ve halen cezaevinde olduğunu,
  • Doktor tarafından diyet olarak verilen yiyeceklerin alındığını, bu yiyeceklerin kantinden alınabileceği belirtilerek yiyeceklerin zorla mahpuslara aldırıldığını,
  • Doktorun kendilerini kelepçeli bir şekilde muayene ettiklerini,
  • Revirde bulunan doktorların kendilerini tedavi etmek yerine dinleyip ona göre ilaç verdiğini, yıllarca aynı ilacı verdiklerini,
  • Etkinliklere hep aynı kişiler ile çıkarıldıklarını ve sosyalleşmenin engellendiğini,
  • Başgardiyanın kışkırtması nedeniyle disiplin soruşturmaları açıldığı ve kendilerine keyfi olarak disiplin cezaları verildiğini,
  • Aylık iaşelerin yetersiz olduğunu,
  • Siyasi tutsak olmaları nedeniyle doktorların kendilerine özensiz davrandıklarını,
  • Talep edilen kursların açılmadığı, haftada bir saat spora çıkarıldıklarını,
  • Sevk başvurusu yapıldığı zaman kapasite dolu denilerek reddedildiği ancak istenilen hapishaneye sürgünlerin yapıldığını,
  • Sincan Kadın Kapalı Hapishanesinden gelen mektupta “P.T’nin beyninde büyük bir kist  bulunduğunu, kistin beyinde bulunduğu alana baskı yapıp, beynin çalışmasını etkileyerek  yaşamını çok zorladığını, bayılma ve kriz şeklinde ataklar yaşadığını, doktorların hapishane  koşullarında ameliyat etmek istemediğini, kist 10 cm olduğunda; kistin sinir damarlarına zarar  vereceğini,
  • Yapılan infaz erteleme başvurusu sonucu, Sağlık Bakanlığı Darıca Eğitim ve Araştırma  Hastanesi Sağlık Kurulu 24 Aralık 2021 tarihli raporunda Ö.’nün cezaevi şartlarında kalmasının uygun olmadığına kanaat getirdiği, ancak Sağlık Kurulu raporuna rağmen İstanbul  Adli Tıp Kurumu (ATK) Ö. hakkında “cezaevinde kalabilir” raporu düzenlediğini  Hapishanede kaldığı süre içerisinde hastalığı hızlı bir şekilde ilerleyip, beynindeki tümörler  çoğalıp büyüdüğünü, hapishane koşullarında epilepsi, vertigo gibi dengesizlik belirtileri olan  hastalıkları da nüksettiğini, beynindeki tümörlerin kalıcı bir tedavisi de bulunmadığını ve farklı  sorunlara sebep olduğunu, halen tümör sebebiyle sol kulağında yüzde 70 işitme kaybı olduğunu Heyetin cezaevi şartlarında kalamaz görüşlü bir rapor verdiğini ancak Adli Tıp Kurumu’nun onaylamaması nedeniyle cezaevinde kalmaya devam ettiğini Ocak ayında Gebze Ceza İnfaz Kurumu aracılığı ile yeniden heyet işlemlerinin başlatılmasıyla,  bir önceki beyin MR’ı ile karşılaştırıldığında beynindeki tümörlerde ciddi boyutta büyüme ve  çoğalma olduğunu, tümörlerin hayati risk oluşturabileceği söylenmesi üzerine acil bir şekilde  Ankara’ya sevk edildiğini Kendisine Gazi Üniversite’sinde mahkûm koğuşu olmadığından ameliyat olamayacağı, Gamma Knife tedavisi için de daha önce ışın alan tümörler olumlu yanıt vermediğinden tek çözüm olarak bir yıl sonra tekrar kontrol edilebileceğinin ifade edildiğini 10 Temmuz 2023 tarihinde sabah uyandığında başını çok sert bir şekilde ranzaya ve ardından  yaşadığı dengesizlik nedeniyle duvara çarptığını, önce cezaevi kampüsü içinde bulunan hastaneye, çekilen tomografi sonrası beyinde kanama olduğu ve üç saat sonra tekrar tomografi çekildiğinde kanamanın devam etmesi sebebiyle Ankara Etlik Şehir hastanesine götürüldüğünü, orada bir kez daha çekilen tomografide tümörlerin hayati risk oluşturduğu saptandığını, kendisine yapılabilecek tek müdahalenin cerrahi operasyon olduğunun iletildiğini, bu  operasyonun yüksek ihtimalle koma veya ölümle sonuçlanabileceği bilgisi verildiğini ve  kendisinden ameliyata dair bir dilekçe yazması istendiğini, Koma veya ölümle sonuçlanabilecek bir ameliyatı talep etmediğini ve taburcu olarak cezaevine  geri götürüldüğünü,
  • M. K.’ın şartlı tahliye tarihi 04.08.2022 iken; 04.06.2022 tarihinde önce 3 ay, daha sonra ise 6 ay olmak üzere 2 kez tahliyesi ertelenmiştir. Erteleme gerekçesi olarak mahpusun beraat ettiği dosyanın halen kesinleşmemiş olması, hakkında süren soruşturma dosyasının bulunması ve disiplin cezası bulunması gösterilmiştir. Oysa M. K.’ın son erteleme kararına gerekçe olabilecek devam eden bir disiplin soruşturmasının ya da kaldırılmamış bir disiplin cezasının bulunmadığı öğrenilmiştir.
  • Yine Z. H. B. hakkında 29.12.2021 tarihinde yapılan ilk değerlendirmede “iyi halli olduğuna karar verilmesine rağmen; koşullu salıverme tarihi olan 22.07.2022 tarihinden bu yana yapılan değerlendirmelerle önce 3 ay, sonra 6 ay sonra tekrar 6 ay olmak üzere 3 kez şartlı tahliyesi ertelenmiştir. Gerekçe olarak ise; değerlendirme dönemindeyken örgütlü hareket ederek disiplin suçu işlediği öne sürülmüştür. Ancak Z. H. B. hakkında devam eden bir disiplin soruşturması olmadığı öğrenilmiştir.
  • S. E.’nin 3 ay, 6 ay ve 3. kez 6 ay olmak üzere 3, R. K.’un önce 3 ay daha sonra  6 ay olmak üzere 2, J. A.’in 1 defa 3 ay, 4 defa 6 ay olmak üzere, N. Y.’ın önce 3  ay, 6 ay ve sonra 6 ay olmak üzere 3, S.D’in 3 ay, 6 ay ve 3. kez 6 ay olmak üzere şartlı tahliyesinin ertelendiği bilinmektedir.  B. S.’nın ise 2021 yılından bu yana 5 kez ertelenen tahliyesi sonucunda hak ederek tahliye tarihinin yaklaştığı ve 4 Kasım’da değerlendirmeye tabi olmaksızın tahliye edileceği anlaşılmıştır.
  • D. O.’ nun önce 2 ay ardından 6 ay ve 3. kez 6 ay olmak üzere 3 kez şartlı tahliyesinin  ertelendiği, son erteleme gerekçesinde ise; kesinleşmemiş disiplin cezalarının, açık  soruşturma dosyasının bulunması, ceza infaz kurumunda örgütten uzaklaşma ve işlediği  suçtan pişmanlık içerisinde bulunduğuna dair herhangi bir beyanda ve davranışta bulunmadığı, hükümlünün daha önce iyi halli olmadığı, tüm bunlar birlikte  değerlendirildiğinde; toplumla bütünleşmeye hazır olduğuna dair bir kanaat  oluşmadığının değerlendirildiği anlaşılmıştır.
  • Ö. D.’nin şartlı tahliyesinin 11.01.2023’te 6 ay, 24.09.2023’te 6 ay daha uzatıldığı anlaşılmıştır. Dönem Değerlendirmesine “disiplin cezasına konu suç işleyerek disiplin cezası” aldığı gerekçe gösterilmiştir. Ö. D. İdare ve Gözlem Kuruluna çıktığında; İdare ve Gözlem Kurulunda Savcının da bulunması gerektiğini belirtmiş; ancak bu talep karşılanmamış ve bu talebin sorumlu kurum müdürü, gardiyan ve psikolog tarafından tepkiyle karşılandığını ifade etmiştir.
  • N. Y.’ın da şartlı tahliyesi 3 kez engellenmiştir. Y., son Kurul değerlendirmesinde Savcının bulunması için yazılı talepte bulunmasına rağmen Kurul, Savcı Başkanlığında toplanmamıştır. Ancak Kurul’un değerlendirme raporunda Savcı Başkanlığında toplandığı belirtilmiştir. Yine değerlendirme içeriğinde N. Y.’ın infazı süresince ceza infaz kurumunda düzen ve güvenlik amacıyla konulmuş kurallara uyum göstermediği, disiplin işlemine konu olaylara karıştığının kayıtların incelenmesinden anlaşıldığı iddia edilmesine rağmen kendisinin kaldırılmamış bir disiplin cezasının ya da disiplin soruşturmasının bulunmadığı

Aktarımları yapılmıştır.

TARSUS 1 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Tarsus 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Spor faaliyetlerin 45 dakikadan 30 dakikaya düşürüldüğünü,
  • Sanatsal/kurs faaliyetlerinin hiç olmadığını,
  • Adli suçlulara sağlanan görüntülü konuşma yapma koşullarının kendilerine sağlanmadığını, telefon görüşme yapma hakkının haftalık 1 defaya mahsus olmak üzere 10 dakika ile sınırlandırıldığını,
  • Son zamanlarda revire çıkma taleplerinin 1-1,5 ay gecikmeli yerine getirildiğini,
  • Doktor tarafından hastaneye sevk edilme durumunda hastaneye götürülmenin ayları bulduğunu,
  • Yemeklerin az ve kalitesiz olduğunu, 15 kişiye 8-9 kişilik yemek verildiğini,
  • Kendilerince idareye verilen dilekçelerin ilgili kurumlara gönderilip gönderilmediğini bilmediklerini, dilekçe çıkış numarasının kendilerine verilmediğini, bu sorunu aşmak için toplu halde dilekçe yazıp imzaladıklarını,
  • Kendilerine dışarıdan isteyebilecekleri gazetelerin listelerinin verildiğini, bu listede muhalif gazetelerin (Yeni Yaşam, Evrensel vb.) bu listede olmadığını, bu listeye herhangi bir ekleme yapamadıklarını, daha önce muhalif gazetelerin kendilerine verilmesi içim çok mücadele ettiklerini ancak sonuç alamadıklarını,
  • Cezaevine ilk girişinde çıplak arama dayatması yapıldığını,
  • Tarafsız koğuşa geçmek için baskı yapıldığını,
  • Arama sırasında kitaplara el konulduğunu, talep edilmesine rağmen bazı kitapların verilmediğini,
  • Kendilerine gelen mektuplara el konulduğunu,
  • Kantin fiyatlarının çok fahiş olduğunu,
  • Çok az yemek verildiğini, yemeklerinin çoğunda böcek ve taş çıktığını, kahvaltıda sadece peynir bazen de peynirin yanında birkaç zeytin verildiğini, sürekli aynı yemeklerin çıktığını,
  • Tutuklanıp cezaevine getirilen 4 kişinin küçük bir koğuşa alındığını ve bu arkadaşlarına 1 gün boyunca yemek ve su verilmediğini, bağımsız koğuşa geçerseniz size su ve yemek veririz şeklinde gardiyanlarca tehdit edildiklerini, hakarete maruz kaldıklarını,
  • İdare ve Gözlem Kurulunun tahliyeleri ertelediğini, erteleme sebebi olarak bağımsız koğuşta kalmaması, milli bayramlarda etkinliklere katılmaması, kurs ve spor egzersizlerine dahil olmaması, disiplin cezaları gibi uydurma gerekçeler öne sürüldüğünü,
  • Vücudunun sağ ve sol tarafında kasık fıtığının olduğunu, kronik baş ağrısının bulunduğunu, hastalıklarından ötürü hastaneye sevk talebinde bulunduğu halde hastaneye sevkinin gerçekleşmediğini, Kasık fıtığından dolayı ameliyat edilmesi gerektiğini, fıtık ağrıları için korse talebinde bulunduğunu ancak revirde uzman hekimin olmaması gibi absürt söylemlerle talebinin reddedildiğini, kendisinden daha ağır hastalıkları olan arkadaşlarının da hastaneye sevki taleplerinin yerine getirilmediğini
  • Telefon görüşmesinin çok kısıtlı tutulduğunu, görüntülü konuşmaya hakkı oldukları halde görüntülü konuşmaya izin verilmediğini, bu durumun giderilmesi için Cezaevi yönetimine, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne, Adalet Bakanlığına talepte bulunduklarına rağmen herhangi bir olumlu veya olumsuz cevap alamadıklarını,

Aktarımları yapılmıştır.

 

TARSUS 2 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Tarsus 2 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Yedi kişinin beraber tutuklanması ve hapishaneye getirildiklerinde geçici koğuş olarak C29 No.lu odaya alındıklarını, odada hiçbir temizlik ve yaşamsal olan malzemelerinin bulunmadığı, nevresimlerin ve yastıkların çok kirli olduğu, genel olarak hijyenik olmayan bir oda da tutulduklarını, odada TV, buzdolabı vb başkaca bir eşyalarının olmadığını,
  • Sosyal haklarının keyfi olarak kullandırılmadığı, bazılarının ise hukuki olmayan sebepler ile keyfi bir şekilde kısıtlandırıldığını,
  • Yeni Yaşam ve Evrensel gazetelerinin kendilerine verilmediği, istedikleri Ulusal düzeyde basın yapan Gazetelerden sadece Birgün gazetesinin verildiğini,
  • Haklarında herhangi bir toplatma kararı olmamasına rağmen sakıncalı bulunduğundan bahisle kendilerine verilmediğini,
  • Şebeke suyunun içme suyu için elverişli olmadığı, kantinden alınan içme suyunun ise çok pahalı olduğunu,
  • Hastaneye sevkleri sırasında Jandarmanın ayakkabının içine baktırmak istemesi ve mahpusların bu muameleyi kabul etmemeleri nedeniyle hastaneye sevki yapılamadığını,
  • Aramalarda eşyalarına sürekli olarak el konulduğunu,
  • Keyfi olarak disiplin cezaları verildiğini,
  • İdare ve Gözlem Kurulunun keyfi ve gerekçesiz bir şekilde tahliyeleri ertelediklerini,

Aktarımları yapılmıştır.

 

TARSUS 3 NOLU T TİPİ  KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Tarsus 3 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • İ.O. isimli mahpus sağlık sorunları sebebiyle ameliyat amaçlı hastaneye gitmek üzereyken cezaevindeki askeri personel tarafından çeşitli bahaneler ve sudan sebeplerden kaynaklı hastaneye sevkinin yapılmadığını,
  • İdare tarafından haftada sadece yarım saat spor haklarının olduğunu ve yarım saatin az olması sebebiyle bu duruma tepki göstermek amacıyla spor haklarını da kullanmadıklarını,
  • İdarenin haftada yarım saat spor dışında hiçbir sosyal aktivite haklarını kullandırılmadığını, idare tarafından tecrit şeklinde bir yürütülen bir uygulamanın içinde olduklarını,
  • Talep ettikleri gazete ve kitap gibi basın-yayın organlarının cezaevi idaresi tarafından reddedildiğini, verilen kitapların kendilerine çok geç teslim edildiğini,
  • Kişisel gelişim imkanlarının hiç olmadığını, kursların verilmediğini,
  • Gardiyanların ve cezaevi yönetiminin ideolojik saiklerle kendilerine psikolojik baskı yaptıklarını,
  • Bağımsız koğuşuna geçilmediği için denetim süresinden faydalanmadıklarını,
  • Havaların çok sıcak olması ve koğuştaki kişi sayısının fazla olması sebebiyle sadece bir vantilatörün yetersiz kaldığını,
  • Kişisel eşyalarına -amaç dışı kullanım– bahanesiyle el koyduklarını,
  • Pişirilebilir eşya ve malzemenin kendilerine verilebildiğini ancak pişirmek için gerekli olan araç ve gerecin kendilerine verilmediğini,
  • Diş tedavisine ihtiyacı olan mahpuslar için hiçbir şekilde diş hekimi çağrılmadığını ve gerekli muayenenin yapılmadığını idarenin bu konuda pasif kaldığını,

Aktarımları yapılmıştır.

 

TARSUS T-KADIN KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Tarsus T- Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Cezaevi idaresinin hemen hemen her gün arama yaptığını, yapılan aramalarda etrafın fazlasıyla dağıtıldığını, bu aramalarda her seferinde ilaçların, kitapların ve defterlerin toplandığını, Toplanan kitap, defterlerde Kürtçe yazı olması halinde iade de edilmediğini,
  • Ortak alan ve sohbet haklarının tamamen kısıtlandığını,
  • Görüntülü görüşme ve özel günlerde uygulanan ek görüşmenin artık verilmediğini, bu durum adli koğuşlarda uygulanmadığı,
  • İdare ve Gözlem Kurulunda sürekli olan pişmanlık dayatması yapıldığı belirtilmiştir. Bunun yanında kurula çıkarılan her mahpusa “PKK terör örgütü müdür?” şeklinde düşünceleri kapsayacak soruların sorulduğunu, Abdullah Öcalan’a mektup yazılmasının gerekçe yapıldığını,
  • Musluktan kuyu suyu verilmektedir. Suyun kullanımı zor ve sağlıksız Meski’nin çalışma yapılacağı belirtilmiştir. Ancak henüz bir gelişme olmadığını,
  • Ekim 2022’ de denetime gelmiş olan müfettişten sonra idare ve cezaevi savcısıyla var olan diyalog zemininin tamamen sonlandığını,
  • Kürtçe yazılı olan her şeye el konulduğunu, (mektup, defter, kitap) “Jin, jiyan, azadi” yazan her şeye el konulduğu halde; “Kadın, yaşam, özgürlük” yazılması halinde cezaevi idaresi tarafından problem yaratılmadığını,
  • Kurs ve benzeri uygulamalar için 10 kişi olmadığı sürece kurs açılmadığını,
  • Hastane sevklerinin çok sıkıntılı olduğu, kelepçe ile muayene yapıldığını,
  • Mahpus H. D. dişlerinde sıkıntısı olduğunu, implant tedavisi görmek istediğini, revir doktorunun kendisine “bu tedaviyi yaparsak dışarıdakilerden ne farkın kalır” şeklinde bir geri dönüş yaptığını,

Aktarımları yapılmıştır.

 

TEKİRDAĞ 1 NOLU F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Aramaların sıklaştırıldığı, ayda iki kez kısmi, bir kez de genel arama yapıldığı,
  • Hapishaneden hastane, adliye gibi kurumlara yapılan sevkler esnasında kaçma şüphesi gerekçesiyle kelepçe kullanıldığı ve tekli ring araçlarına bindirildikleri,
  • Hapishane mimarisinin mahpusların hücrelerinin güneş alamayacağı ve yeterince havalandırılamayacağı şekilde dizayn edildiği, odaların yeterince temizlenmediği, günde 2 saat havalandırmaya çıktıkları, ayrıca hücrelerin havalandırmalarında yaşam alanlarını görecek şekilde kamera bulunduğu,
  • Hijyen ve temizlik malzemelerinin hapishane idaresi tarafından verilmediği ve kantinden satın alındığı, fiyatların fahiş olduğu, odaların ve diğer bölmelerin yeterince hijyenik olmadığını odaların yeterinde temizlenmediği,
  • İdare tarafından verilen yemeklerin kalitesinin çok düşük olduğu, verilen yemeklerin de hijyenik olmadığı, talep edildiği takdirde diyet yemeklerin verilmediği, kantin fiyatlarının çok pahalı olduğu, mahpusların istediği her ürünün kantinde bulunmadığı, Adalet Bakanlığının konsül sisteminin uygulamada olduğu, bu nedenle özellikle ürünlerin gramajlarının düşük olduğu, ücretlerinin ise pahalı olduğu,
  • K. Ö., G. K., H. Ş., F. Ç., B. K., S. A. isimli mahpusların hasta mahpuslar olduğu, sağlık durumlarının hapishane koşullarında tutulmaya elverişli olmadığı, H. Ş. isimli mahpusun Zona hastalığını geçirdiği, henüz iyileşmediği, kronikleşen bir rahatsızlık olduğu,
  • Hastane sevklerinde bazı doktorların kelepçeli muayene dayattıkları, doktor tarafından muayene sırasında kolu kırık olan bir mahpusun kelepçesinin çıkarılmasının istenmediği, mahpusun ise kelepçeli muayene olmayı kabul etmediği için muayene olamadığı, hastane sevklerinde askeri personelin sevkleri geç yaptığı, doktorların ise üstünkörü muayene ettiği ve hastalara karşı ilgisiz olduğu, hapishanede ilaç sıkıntısının olduğu, bu sıkıntının “depoda ilaç olmaması” sebebine dayandırıldığı,
  • Mahpusların göndermek istedikleri mektuplarda tek zarfa tek mektup konulması zorunluluğu getirildiği, bu şekildeki mektupların gönderilmediği, mektupların ve kargoların geç verildiği, bunun da personel eksikliği ile açıklandığı,
  • Mahpusun bulunduğu hücrede kitap bulundurma hakkının 20 kitap ile sınırlandırıldığı, fazla kitaplara el konulduğu, Yeni Yaşam Gazetesi ve Evrensel Gazetesinin verilmediği, Kürtçe yayınlara ilişkin taleplerin ise cevapsız bırakıldığı,
  • Mahpusların haftada bir kere spora çıkartıldığı, açık spor sahasına sadece aynı hücredekilerle çıkartıldıkları,
  • Resim ve saz kursu gibi ortak alan faaliyetlerinin devam ettiği, ancak sadece aynı hücredekilerle bu faaliyetlere çıkartıldıkları, malzemelerin çok pahalı olduğu,
  • Mahpusların sevk için savcılığa dilekçe yazdıkları, ancak dilekçede en az üç hapishane yazılmadığı için sevk taleplerinin reddedildiği,
  • Daha önce 3 kişilik hücrelerde tutulan ağırlaştırılmış müebbet hükümlülerinin tekli hücrelere alınmaya başlandığı,
  • Hastane sevklerinde bazı doktorların kelepçeli muayene dayattıkları, hastanede yapılan muayene ve tahlil sonuçlarının revir doktorunun kontrol ettiği ve çoğu zaman yanlış teşhis koyduğu, bu nedenle birçok mahpusa geç teşhis konulduğu, revir doktorunun yazdığı ilaçların ise ilaç depolarında olmadığı, bu nedenle çoğu kez yazılan ilaç yerine muadilin verildiği, Revir doktorunun mesai saatinin haftalık 1 güne düşürüldüğü, bu nedenle az sayıda mahpusun muayene olabildiği,
  • 27.11.2023 tarihi itibariyle 4’er mahpusun 10’ar günlük süreli ve dönüşümlü açlık grevine başladığı, açlık grevine giren mahpuslara disiplin cezasının verildiği, açlık grevini sonlandıran mahpuslara ilk gün lapa verildiği,

Aktarımları yapılmıştır.

 

TEKİRDAĞ 2 NOLU F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda mahpuslarla yapılan görüşmede;

 

  • Düzce T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan sevk olan M. E. isimli mahpusa hapishane girişinde çıplak arama yapıldığı, çıplak aramayı kabul etmeyen mahpusun darp edildiği, buna ilişkin olarak Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu,
  • Hapishaneden hastane, adliye gibi kurumlara yapılan sevkler esnasında kaçma şüphesi gerekçesiyle kelepçe kullanıldığı ve tekli ring araçlarına bindirildikleri,
  • Mahpusların idare ile hiçbir şekilde görüşemedikleri, görüşme taleplerinin yanıtsız bırakıldığı, hapishanede yaşadıkları hak ihlallerine ilişkin olarak yaptıkları başvuruların tamamında neredeyse idarenin eylemlerinin cezasızlık ile sonuçlandığı,
  • Hapishane mimarisinin mahpusların hücrelerinin güneş alamayacağı ve yeterince havalandırılamayacağı şekilde dizayn edildiği, odaların yeterince temizlenmediği, ayrıca hücre havalandırmalarında kamera bulunduğu,
  • Hijyen ve temizlik malzemelerinin hapishane idaresi tarafından verilmediği ve kantinden satın alındığı, fiyatların fahiş olduğu, odaların ve diğer bölmelerin yeterince hijyenik olmadığını odaların yeterinde temizlenmediği,
  • İdare tarafından verilen yemeklerin kalitesinin çok düşük olduğu, çok yağlı ve sağlıksız besinler olduğu, yemeklerin az verildiği, verilen yemeklerin de hijyenik olmadığı, talep edildiği takdirde diyet yemeklerin verilmediği, kantin fiyatlarının çok pahalı olduğu,
  • Bazı hücrelerde bulunan mahpusların uzun zamandır hiç spor ve sohbete çıkarılmadığı, bazı hücrelerde bulunan mahpusların ise ayda bir kez spor ve sohbete çıkarıldıkları,
  • Mahpusların kurs ve atölye gibi ortak alan faaliyetlerine ilişkin taleplerinin kabul edilmediği, mahpusların uzun bir süre resim atölyesi talep ettikleri, fakat uzun bir süreden sonra bu taleplerinin sadece atölye tek tek katılmak koşuluyla kabul edildiği,
  • Marmara 7 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan sevk gelen İ. E. isimli mahpusun geldiği hapishanede koğuşta tutulduğu, ancak Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda diğer mahpuslardan ayrı tutulduğu, gerekçe olarak ise patlayıcı madde yapmayı bildiğinin iddia edildiği,
  • Hastaneye sevkler sırasında kullanılan ringlerin kirli ve havasız olduğu, hastanede kelepçeli muayenenin dayatıldığı ve doktorların da kelepçeli muayene etmek istedikleri, uzun süreli açlık grevinde kalan mahpusların dişlerinin çürüdüğü ancak diş tedavilerinim yapılmadığı,
  • Mahpuslara gönderilen kargoların 2 ayda bir verildiği, mahpuslar tarafından dışarıya gönderilen mektupların kimi zaman ulaştırılmadığını, mahpuslara gönderilen mektup ve kargoların da kimi zaman keyfi gerekçelerle verilmediği, mahpuslar tarafından yazılan Kürtçe mektupların gönderilmediği, mahpuslara gönderilen mektupların çevirilerinin ise yanlış yapıldığı, bu nedenle de mahpuslara verilmediği,
  • Mahpusların 45 günde 2 kez sohbete, 1 kez de spora çıkarıldıkları,
  • Hücre havalandırmalarında yer alan kameraların ortak alanları görecek şekilde ayarlandığı,
  • İnfaz Hakimliğinde sözlü savunma yapmak istediklerinde tercüman sıkıntısı yaşandığı, İnfaz Hakimliğinin tercüman ücretini mahpustan talep ettiği, aksi takdirde savunma yapmamış sayıldıkları,
  • Mektupların ve kargoların geç verildiği verildiği, bunun da personel eksikliği ile açıklandığı,
  • Mahpusların hücrede 20 kitap bulundurabileceği, fazla kitaplara idare tarafından el konulduğu, Yeni Yaşam ve Evrensel gazetelerinin verilmediği,
  • Daha önce 3 kişilik hücrelerde tutulan ağırlaştırılmış müebbet hükümlülerinin tekli hücrelere alınmaya başlandığı, siyasi mahpusların havalandırmaya 2 saat çıkarıldığı, adli mahpusların 4 saat çıkarıldığı,
  • 27.11.2023 tarihi itibariyele 4’er mahpusun 10’ar günlük süreli ve dönüşümlü açlık grevine başladığı, açlık grevine giren mahpuslara disiplin cezasının verildiği, açlık grevini sonlandıran mahpuslara ilk gün sabah ve akşam yemeği verilmediği, sadece bir öğün haşlanmış patates ve yumurta verildiği,

Aktarımları yapılmıştır.

 

TEKİRDAĞ 2 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Tekirdağ 2 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Yeni tutuklanan bir mahpusun sayım sırasında ayağa kalkmadığı gerekçesiyle infaz koruma memurları tarafından darp edildiği,
  • Mahpusların koğuşlarının herhangi bir talepleri olmadığı halde, güvenlik gerekçesiyle 2-3 ayda bir değiştirildiği, bu değişimler sırasında infaz koruma memurları ile sorunlar yaşandığı ve bu durumun psikolojik olarak mahpusları olumsuz etkilediği aktarılmıştır. 
  • Mahpusların sevk taleplerinin dikkate alınmadığı,
  • Koğuşlarda her ay 3 defa detaylı arama yapıldığı, aramaların güvenlik amacını aştığı ve taciz boyutuna vardığı, her aramada koğuştaki eşyalara el konulduğu,
  • Mahpusların aile görüşlerinin 50 dakika olarak uygulandığı, açık görüş yerindeki fiziki düzenlemelerin mahpusların aileleri ile fiziki temas kurmalarına engel olacak şekilde yapıldığı, adli mahpuslara görüntülü görüşme hakkının tanındığı ama siyasi mahpuslara uygulanmadığı,
  • 27.11.2023 tarihi itibariyele 1’er mahpusun 10’ar günlük süreli ve dönüşümlü açlık grevine başladığı, açlık grevine giren mahpuslara disiplin cezasının verildiği, her gün revire çıkarıldıkları, vitamin ve gerekli iaşelerin verildiği, açlık grevini sonlandıran mahpuslara gerekli diyet yemeğinin verilmediği,

Aktarımları yapılmıştır.

 

TOKAT T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Tokat T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde,

 

  • Çeşitli bahanelerle arkadaşlarının infazlarının uzatıldığını İdare ve Gözlem Kurulunun keyfi davrandığını,
  • Sağlık sorunları sebebiyle bakıma ihtiyaç duyduğunu ve koğuşunda bulunan kişilerin yaşlarının ileri olması sebebiyle ve birçoğunun hastalıklarının bulunması nedeniyle bu yükümlülük altında ezilmelerini istemediğini bu sebeple 5 kez dilekçe yazdığını; ancak hiçbir yanıt alamadığını,
  • Hastaneye gidişlerde zaman zaman ağız içi arama yapıldığını, direndikleri zaman soruşturma açıldığını,
  • Hastaneye götürüldükleri zaman doktorların kelepçeli muayeneyi dayattıklarını,
  • Havalandırmanın çok kötü durumda olduğunu, yağmurlu günlerde tamamen su dolduğunu ve havalandırmaya çıkamadıklarını,
  • Odaların hijyensiz olduğunu,
  • 10 kişilik koğuşlarda 20 kişinin kaldıklarını, koğuşlarda kamera olduğunu,
  • 6 Şubat depreminden sonra ailelerinden haber almak istediklerini, çağırma butonuna bastıkları halde kimsenin gelmediğini, iki sonra gelip 8 kişiyi aldıklarını, ters kelepçe takılarak dışarı çıkarana kadar tekme tokat dövüldüklerini,
  • Bir mahpusun hapishane girişinde kendisine işkence yapıldığını,

Aktarımları yapılmıştır.

 

TRABZON BEŞİKDÜZÜ T TİPİ  KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Trabzon Beşikdüzü T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Mahpusların kültürel, sosyal ve spor faaliyeti hakkı sağlanmadığı gibi diğer odalar ile de spora çıkılamadığını, sohbet gibi etkinliklerin idarece yaptırılmadığını,
  • İdare ve Gözlem Kurulunun keyfi ve hukuka aykırı olarak tahliyeleri engellediğini, Kurul kararında soyut ve gerçeği yansıtmayan gerekçelerle karar verdiğini,
  • Muhalif gazetelerin mahpuslara verilmediğini,
  • Hapishanedeki yoğunluk ve personel eksiği ile hastane sevkinde yer alan kolluğun kelepçeli muayene ısrarı nedeniyle revir ve hastane taleplerinin süresinde ve düzenli olarak karşılanmadığını,
  • Mahpusların oda değişim istemlerinin gerekçesiz şekilde her defasında reddedildiği veya cevapsız bırakıldığını,
  • Hapishane girişlerinde çıplak arama uygulamasının hala devam ettiğini,
  • Kantinden istenilen yiyecek ve eşyaların da fahiş fiyatta olduğundan dolayı mahpuslar tarafından alınamadığını,
  • Mahpuslara yönelik 5 kitap bulundurma şeklinde kitap kotası uygulamasının devam ettiğini,
  • Görüşülen mahpuslar görüntülü telefon haklarının kendilerine kullandırılmadığını, bunun için uygun alt yapı olmadığı gerekçesi ile taleplerinin reddedildiğini ancak adi suçlardan mahkum olan diğer mahpuslara bu hakkın verildiğini,
  • Mahpusların ailelerinden çok uzakta oldukları, bu durumun ailelerin maddi durumları, hastalık ve yaşlılık sebeplerinden kaynaklı görüşe gelememelerine sebep olduğu, bu nedenle yapılan nakil taleplerinin gerekçesiz olarak reddedildiğini,
  • Odaların çok kalabalık olduğu,
  • Mahpusların Bakanlık veya başkaca kurumlara gönderdikleri dilekçelere sebepsiz yere hapishane idaresince el konulduğu,

Aktarımları yapılmıştır.

 

URFA 1 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Urfa 1 Nolu t Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • “Cezaevinde problem yaşıyoruz. Hastane sevklerinde problem var. Gardiyanların muamelesi kötü. Aramalarda provokasyon var ve sevklerde ağız içi, ayakkabı araması ve kötü muamele var.
  • Arkadaşlarımız kötü muameleye karşı çıktığında sürgün ediliyor. Battaniyelere el konuldu, çarşaflarımızı aldılar, sevkler sürekli erteleniyor. Kardiyoloji için hastaneye gitmem gerekirken 3-4 aydır sürekli erteleniyor. Görüşlerimiz 1 saten 40 dakikaya indirildi.
  • Personel tutumları bazıları iyi, bazıları tahrik ediciler, provokasyon amaçlı koğuş araması yapılıyor. Sorunlarımızı dinlemiyorlar.
  • Asker gibi muamele var. Adi suçtan yatanlara davranıldığı gibi bize davranmıyorlar
  •  Hastayım, tansiyon ve kalp hastalığım var, kronik hastalığım da var, ayağıma platin takılması gerekiyor, bunun için ameliyat olmam gerekiyor. Ama sürekli erteleniyor.
  • Tedavim Rutine Uygun İlerlemiyor.  Sadece ağrı kesici veriliyor, unutkanlığım mevcut, doktora gittiğimde söylemeye bile utanıyorum.
  • Benim Dışımda hasta olarak F.A. ve Ö.A. var.
  • İnfaz yakılması olarak benim dışımda bildiğim yok. Kantinden aldığımız şeyler için soruşturma açılıyor bize. Mesela tırnak makası alıyoruz sonra yasak denilip soruşturma açılıyor.”
  • S.Ç. İle Yapılan Görüşme:                                                    

“Son gelen müdür ve E Tipinden gelen gardiyanlarla beraber diyalog kurma olanağımız daha da zorlaştı. Gardiyanların arama esnasındaki yaklaşımları tahrik edici, onur kırıcı söz ve eylem taşımakta. Arkadaşlarımız bel ağrılarından dolayı yatak üzerinde yatamıyor. Yatak niyetine aldıkları battaniyelere el konuldu. Yoktur diye idare tarafından verilen battaniye ve çarşafların birbirine dikilmemesi gerekiyormuş, dikili olanları koparttılar. Bu esnada battaniye ve çarşaflarımız yırtıldı. Üzerinde yattığımız battaniyeler yere atıldı. Tepki gösterdiğimizde in aşağı, kes sesini, çok konuşuyorsun gibi söylemler geliştiriliyor. Rapor almak için revire çıkıyoruz (battaniye için) revir vermeyeceğini söylüyor. Sevk talebinde bulunuyoruz, sevkler sürekli erteleniyor, yapılmıyor. Hiçbir şekilde arkadaşlarımızla iletişim kuramıyoruz tecrit uygulanıyor. Koridorda sıra halinde yürümeye dayatılıyor. Çözüm için muhatap bulamıyoruz, dilekçelerimize cevap alamıyoruz. Ayakkabı çıkartma dayatılıyor. Sevkler ağırdan alınıyor, iptal ediliyor.”

İ.B. İle Yapılan Görüşme:

Kendi şahsım yaşadığım bir problem yok, ama kendi koğuşumda şahit olduğum idarenin kendi kantininde satmış olduğu tırnak makası ve radyoyu gerekçe göstererek arkadaşlarıma disiplin cezası verdiler.

  • Problem olarak; Yemeklerde problem var. Sular birçok zaman kesik, geldiğinde de suyun rengi bozuk. Yemekler bilinçli bir şekilde pişirilmiyor ve az veriliyor. Koğuşa geliyorlar koğuştan sorumlu arkadaşlarımızı sürgün ediyorlar. Kendim şahit oldum.
  • Personelin fiziki müdahalesi yok; yalnız psikolojik olarak, sözlü hakaretli hareketlere maruz kaldığımız oluyor
  • Enfeksiyon geçiriyorum hastalığım mevcut.
  • Farklı Muameleye Maruz Kalmıyorum. Herhangi bir hastalığım yok.
  • İ. K. Tedavisi rutine uygum değil. 3 yıl boyunca revir çıkıyor götürüyorlar 3 yıl sonra hastaneye götürüldü
  • F. A.fıtık, beyin kanaması geçirmiş olmasına rağmen hastaneye götürülmüyor.”
  • İ.B. İle Yapılan Görüşme:

“Orta derece problemler yaşamaktayız. On günde bir genel aramalar yapılıyor. Bazen de aramaları bir gün arayla gerçekleşmektedir Görüş sürelerimiz yasal haklarımızın altında tanınmaktadır. Hastane sevkleri ile tedavi, ilaca erişim de problemler var. Yemek hijyeni ve miktarı yetersiz.

  • Birkaç personel hariç personel tutumları iyi.
  • Genel itibari ile aşırıya kaçan bir muameleye maruz kalmıyoruz
  • Sağ kol ve sol bacağımda platin var. Safra kesesi ve dalak organlarım alınmıştır. Safra kesesinin yokluğundan dolayı özel beslenme programı gerekiyor lakin bu cezaevi şartlarıyla mümkün değil. Tedavim rutine uygun ilerlemiyor.”
  • F. A. İle Yapılan Görüşme:

Problem yaşıyorum; hastaneye sevkler yapılmıyor, kelepçe açılmıyor, ağız içi arama var, koğuş aramaları baskın şeklinde yapılıyor, battaniyelere el konuldu, dolapta çıkarılan eşyalar okuduğum Kuran-i Kerim üzerine indirildi.

  • Dilekçelerimize cevap verilmiyor, yeni idare ile daha katı bir durum söz konusu.
  •  Personel tutumları kötü, aramalarda kötü, başka şekilde sorunlarımız dinlenilmiyor.
  • Hastalık olarak beyin kanaması geçirdim, karın fıtığım var. Bunların tedavisi şimdiye kadar yapılmadı. Korsenin faydası kalmadı, ameliyat durumundayım.
  • Tedaviniz rutine uygun ilerlemiyor. Doktor acil ameliyat lazım, sıkışsa bağırsak kopar dedi. Tedavi yapılmıyor ve bilgilendirilmiyorum.
  • Geçirdiğim beyin kanaması tarafıma yeni iletildi. Doktor, hastalığımla ilgili soruları yönlendirdiğim sırada askerler tarafından vakit yok denilip odadan çıkarıldım. Muayenemin tamamlanmasına izin verilmedi. Sevkin ne zaman yapılacağı söylenilmedi. Bu muameleyi infaz görevlisi H. yaptı (22 Eylül) Ayaklarımda çatlama var. Bundan kaynaklı günün 24 saati ağrı çekiyorum.
  • S. K. ve S. isimli mahpusun bel fıtığı var ve raporları mevcuttur, infaz yakmalar mevcut.
  • İ. K. İle Yapılan Görüşme:

“Sağlık problemi var fakat gereken tedavi hekimlerce yapılmıyor (Dişlerimde ve sırtımda problemler var), telefon görüşmelerinde problem çıkarıyorlar (süre sıkıntısı, görüntülü konuşma)

  • Mobbing uygulanıyor (Pişman olduğunuzu söyleyin sizi serbest bırakalım şeklinde söylemler)
  • Personel tutumları değişken.
  • Farklı muameleye kalıyoruz; Spora çıkartılmıyor, etkinlik yaptırılmıyor, ortak alanlara kısıtlamalar getiriliyor.
  • Dişlerimde ve gözlerimde problem ver, kronik akciğer hastalığım var.
  • Tedaviniz rutine uygun ilerlemiyor. Tedavi uygulanmıyor.
  • Benim dışında başka hastalar var; Fıtık, mide rahatsızlığı olanlar var.
  • H. E., M. M., N. T., M. İ. E., A. simli mahpusların infazı yakıldı.”
  • M. A. Y. İle Yapılan Görüşme:

“Orta derecede problemler var. Açık ve kapalı görüşler yasal sürecin altında olarak kırk-kırk beş dakika olarak uygulanmakta. Haftalık telefon hakkı yasal sürenin altında olarak on dakika uygulanmaktadır, görüntülü görüşme hakkı tanınmıyor, yemek yeteri miktarda verilmiyor.

  • Miyop 2,5 ve Mide rahatsızlığım var. Gözlük değişmesi için hastane sevkine müracaat etmeme rağmen revir doktoru kota yokluğu nedeniyle şimdi yapılamayacağını beyan ediyor.”
  • S.K. İle Yapılan Görüşme:

“Orta derecede problem yaşıyoruz. Yemek yeteri miktarda değil. Telefon ve diğer görüş haklarımız yasal sürenin altındadır.

  • Milyonda bir görülen Hunt sendromu hastalığım var. Beyin anjiyosu, gözde anjiyo oldum, bel fıtığı ve kolesterol hastalıklarım mevcut. Tedavim rutine uygun ilerlemiyor. Bel fıtığı ameliyat derecesine gelmişim ancak hastane sevkini gerçekleştiremiyorum, Hunt sendromu için rutin kontrole gitmem gerekiyor dokuz aydır hastane sevki verilmiyor.”
  • H.A. İle Yapılan Görüşme:

“Suriyeli vatandaşlara ilişkin özellikle telefon görüşmelerinde sıkıntılar mevcuttur

  • Personel tutumları yaklaşım ve tutumları nefret, tahrik edici, mobbing uygulamalar (tehditvari söylemler), geliriz eşyalarınızı dağıtırız, kimse bir şey yapamaz gibi söylemler, bazı eşyalar kantinden alınmış olmasına rağmen, personel eşya aramalarında bu eşyalara el koyup kişiler hakkında soruşturma başlatılmaktadır.
  • Ülseratif koilit ve tansiyon hastalığım var. Tedavim rutine uygun ilerlemiyor. Tedavi uygulanmıyor ve revire gönderilmiyorum.”
  • Ö. A. İle Yapılan Görüşme:

“Hastane sevkleri genelde iptal ediliyor. Doktora gittiğimde kelepçeler açılmıyor. Hastalığımız hakkında doktor ya da idare tarafından bilgilendirilmiyoruz. Koğuş aramalarında gardiyanlar tarafından teşhir amaçlı kamera kaydına alınıyoruz.

  • Hastane sevklerinde askerin keyfi muamelesine maruz kalıyoruz 09.10.2023 tarihinde dahiliye bölümüne gittim, doktor kan, film, ultrason çekimi için yeni tahlillerimin yapılması gerektiği konusunda beni yönlendirdi, kan alınırken hemşire tarafından artık bilerek mi ya da bilmeyerek mi bilmiyorum?  Kanımı alırken kolumda ciddi anlamda bir ağrı ve şişme meydana geldi halen elimdeki şişme ve ağrı geçmiş değil. Bütün tahlillerim yapıldıktan sonra doktor tarafından bilgilendirilmedim hastalığımın sonuçları benimle paylaşılmadı.
  •  Mide hastalığım devam ediyor. Bağırsak hastalığım devam ediyor. Diş eti hastalığım devam ediyor. Prostat hastalığım devam ediyor
  • İdari Gözlem Kurulu tarafından infazları yakılan arkadaşların isimler; N. T., H.Ö., M. M., M. E. İ.’dır
  • H. İ.’in ayağında platin var o platinin ayaktan çıkarılması gerekiyordu ama çıkarılmıyor ve hastane sevki idare tarafından iptal ediliyor.”
  • Y. G.İle Yapılan Görüşme:

“Cezaevinde bulunan özellikle siyasi tutsakların infazı bitmiş olmasına rağmen cezaevi gözlem kurulunun kararları gerekçe göstererek haksız bir şekilde infazı uzatılıyor. Sular durmadan arızalı şu an sular çamura yakın akıyor. Görüş saatleri 55 dakika ya 45 dakikaya düştü yönetmelik 1 saat diyor.

  • Yakın zamanda şahit olduğum kendi koğuşumda arkadaşımın yasal olarak kantinde satılan tık ve radyo bulundurma yönünden cezaevi gözlem kuruluna sevk ediliyor, haksız yere disiplin suçuna çaptırılıyor.
  • Personelle yaşadığımız sıkıntılar oluyor ama genel anlamda kendimiz kötü bir muamele olmasına izin vermiyoruz
  • Kendi koğuşumda C. E. hastadır. Yaklaşık 75-80 yaşları civarında deyim yerindeyse bunamış aynı şekilde 2 arkadaş daha var. H. A.’ da hastadır.
  • N. T., M. M., D. K.ve C. C. var. Aynı şekilde ismini hatırlayamadığım 5-6 kişi daha infazı uzatılmıştır.”

Aktarımları yapılmıştır.

  • Urfa 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İdaresi İle Yapılan Görüşme:
  • Şu an cezaevinde Kapasitenin üzerinde mahpus bulunduğu belirtildi.
  • Hastane sevkleri konusunda idare tarafında tüm işlemlerin usule uygun yapıldığı belirtildi. Sevk konusunda aksama jandarma tarafından olduğu belirtildi. Hastaneye gidişler konusunda planlamanın jandarma tarafından yapıldığı, hasta Mahpus listesinin tutulduğu belirtildi.
  • Cezaevinde 2 Diş Hekimi bulunduğu belirtildi.
  • Mevzuatın verdiği yetki dahilinde bütün koğuşlarda arama yapıldığı belirtildi.
  • Eksik Malzeme (Battaniye) konusunda ihtiyaçları gidermek için gerekli adımların atıldığı belirtildi.

 

URFA 2 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

  • İ.H.T. İle Yapılan Görüşme:

“Sosyal haklarımızı kısıtlıyorlar, etkinlik yapılmıyor. Telefonla görüşme imkanı 10 dakikadır. Adli hükümlülere 1 saat görüşme imkanı veriliyorken, bize yalnızca haftada 1 defa ve 10 dakika veriliyor

  • Hastaneye gidiş dönüşlerde askerler sorun çıkartıyor
  • Telefon hakkımız sadece 10 dakika olması çifte standarttır
  • Hipertansiyon hastasıyım. Tedaviler yüzeysel, yeterli bakım yapılmıyor
  • İnfazım İki defa ertelenme oldu. Şartlı tahliye olmama rağmen 2022 de uzatıldı. 2023 haziran ayında 6 ay daha uzatıldı. Keyfi nedenlerle beni bırakmıyorlar. Ciddi bir suç işlenmektedir.”
  • E.K. İle Yapılan Görüşme:

“6 Şubat 2023 depreminin ardından cezaevinin içme suyunda temizlik sorunu yaşanmaktadır. Cezaevi hazır kuvvet sorumlusu A. Y. ayırımcı politikalar uygulandığını dolaylı yollardan (arama vs.) Kabul etmektedir. Kurum revirinde bulunan diş bölümü yeterli hizmet sunamamaktadır. İaşe bedellerinin karşılığı olarak verilen yemekler yetersizdir. Sosyal haklarımız ciddi anlamda kısıtlanmış durumdadır

  • İnfazım yakıldı. Disiplin nedeni ile.
  • Cezaevi personeli isim belertmese de bize karşı olan tutumlarındaki ayrımcı, stresli yaklaşımlarının kaynağı olarak cezaevi savcısını işaret etmektedir.
  • Farklı muameleye maruz kalıyoruz.
  • S.B.’ un diş protezi çıkmasına rağmen yapılmadığı gibi var olan şikayeti de resmi makamlara karşı inkar edilmektedir.
  • H.P. arkadaşımız 2 yıldır bağırsak rahatsızlığı yaşamaktadır. Fakat hala tespit yapılmamış durumdadır. Biz çölyak hastalığı şüphesi taşıyoruz.
  • İnfazı yakılanlar mevcuttur.”
  • R. B. İle Yapılan Görüşme:

“Hastaneye sevkler geç yapılıyor, sevkler geç yapıldığından jandarma da geç götürüyor ve bu sebepten dolayı sağlık sorunlarımız ağırlaşıyor.

  • Personel tutumları İyi ancak cezaevi idaresinin tutumunun iyi değil.  Kurumlar arası görüşmelerde bilgilendirmenin eksik yapıldığı ve bu konudaki taleplerin karşılanmamaktadır.
  • Sırt ağrılarım var. Tedavim rutine uygun ilerlemiyor.
  • Cezaevi koşullarının engelli tutuk/hükümlüler için uygun değil. Koğuştaki engelli bir birey olan ve hükümlü olup uzun yıllar cezaevinde kalacak olan bir kişinin bulunmaktadır.  Bacağında platin olduğunu ve dolayısıyla alaturka tuvaleti kullanmakta zorluk çekmektedir.
  •  Hastaneye sevk işleminde aksaklıklar var. Bir takım prosedürler gerçekleştirildiğinden hastaneye sevkler uzun sürüyor.
  • Diş rahatsızlıkları gibi aciliyetin olmadığı durumlarda sağlık hizmetinin yeterince sağlanmadığında diş tedavisinin yapılmamaktadır.
  • Acil durumlarda cezaevi reviri tarafından müdahalenin hızlı ve etkili bir şekilde yapılmaktadır.
  • Ailelerin dışarıdan getirdiği eşyaları ulaştırmada aksaklık olmamaktadır. Ancak dışarıdan gelen eşyalarla ilgili kota sınırının bulunduğundan ihtiyaçların karşılanmasında zorluk çıkmaktadır.
  • Kütüphaneden kitap temin edilebilmektedir. Ancak haftalık belirli bir kitap sayısı ile sınırlıdır. Ailenin veya dışarıdan birinin getirdiği kitapların dağıtımının belirli sayılarda ve belirli aralıklarla yapılmaktadır.
  • Bazı kursların verilmesi talep etmemize rağmen bu kurslar için yeterli sayı olmadığından kurs açılamadığını aktarılmıştır.
  • Koğuşta üç kadınız. Ş. M. cezaevinde kaldığı sürede tiroit kanseri teşhisi konulmuştur. Kontrollerinin geç yapılmasından kaynaklı geç teşhis yapıldı.
  • D. S. T.’ nun ise bacağında platin olduğunu ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. “
  • Ş. M. İle Yapılan Görüşme:

Problemler var.  Su ve yemek konusu, ayakkabı çıkartılıp aramalarından rahatsız oluyoruz, verdiğimiz dilekçelere geri dönüş alamıyoruz.

  • Sular bazen kesiliyor beş gün gelmediği oluyor, su temiz değil, su çoğu kez çamurlu akıyor, yemek sırasında bazen yalnız on dakikalığına su veriliyor, yemek çeşitleri az ve yetersiz, Aile ve avukat görüşmelerine götürülürken ayakaltı aramasına maruz kalıyoruz, kantin fiyatları çok yüksek, İdareye verdiğimiz ihtiyaç listeleri karşılanmıyor, dilekçe verdiğim zaman geri dönüş olmuyor , İdareye verdiğimiz hiç bir dilekçeye cevap verilmiyor, hastalığım süresince hastaneye götürülmedim  sevkim geç yapıldı.
  • Suların bazen kesilerek 5 gün boyunca gelmediği durumlar oluyor. Sular temiz olmadığı için çamurlu geliyor
  • Yemeklerin az ve çeşitliği olmadığında ayrıca sağlıksız oluyor. Kantin fiyatlarının fahiş olması nedeniyle önemli hijyen ihtiyaçlarının dahi karşılanmasında zorluk yaşıyoruz.
  • Aile ve avukat görüşmeleri sonrası ile hastane gidiş gelişlerinde aramalar kötü muameleye varacak düzeye geliyor.
  • İdareye verilen dilekçelerin cevabının verilmiyor. Mektuplar geç veriliyor veya hiç verilmiyor. Mektupların akıbetini bilmiyoruz. Cezaevinde iletişim sorunları yaşıyoruz.
  • Aynı cezaevinde bulunan kardeşim ile aile ve birebir görüşme hakkım yerine getirilmiyor.
  • Personel tutumları iyi.
  • Tiroit kanseriyim. (bilmiyorum tam olarak) Tedaviye henüz başlanmadı, teşhis aşamasında.”
  • D. S. T. İle Yapılan Görüşme:

“Ayağımda platin var.

  • Birçok kere hastaneye gitmeme rağmen doktorlar fizik tedavi görmesi gerektiği ancak kendisini mahkum olduğundan dolayı tedavi etmeyeceklerini beyan etti. Bu nedenle cezaevinde görevli doktor da artık sevk işlemi yapmıyor.
  • Bacağımda platin olduğundan alaturka tuvaleti kullanamıyorum. Bu nedenle klozet ihtiyacı var.  Cezaevi idaresi tarafından bu ihtiyacının karşılanmıyor.
  •  Türkçe okuma yazma bilmediğimden bana baskı yapılmaktadır.
  • Cezaevinde sıcak su temininde kota var. Günde ancak bir kişinin duş alabileceği kadar su temin ediliyor.
  • Genel olarak cezaevinde görevli memurların tutumlarının iyi.  Ancak cezaevi yönetiminin siyasi suçlardan tutuklu veya hükümlü bulunanların hastaneye sevki konusunda bilerek daha özensiz davranıyor.”
  • H. M. İle Yapılan Görüşme:

“Problem yaşıyoruz.  Görüşmelerde problem yaşıyorum normalde bir saat olan görüşmeler 45 (kırk beş) dakikaya düşürüldü. Sıklıkla aramalar yapılıyor, sıcak su problemi yaşıyoruz, yemekler yenilmeyecek durumda, hastaneye gidişlerde problem yaşanıyor (4-5 aya kadar sürdüğü oluyor)

  • Arama yapıldığında eşyalarımızı tahrip ediliyor ve eşyalarımız keyfi bir şekilde dağıtıyorlar
  • Farklı muameleye maruz kalıyoruz. Diğer tutuklulara göre daha sert muamele yapılıyor.
  • A-26 H. T., A-23 F.A. infazı yakılmıştır.”

Aktarımları yapılmıştır.

  • Urfa 2 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İdaresi İle Yapılan Görüşme:
  • Cezaevi kapasitesinin 680; artırılmış kapasiteyle kapasitenin 1004 olduğu belirtildi. Şu an cezaevinde 1500’e yakın mahpus olduğu belirtildi. Kapasitenin üstünde mahpus olduğu belirtildi.
  • Her koğuşta kapasitenin üzerinde ortalama 5 kişi bulunduğu tarafımıza iletildi. Yatak kapasitesi yeterli olmadığı için bazı mahpusların yerde yattığı belirtildi.
  • Mevzuat uyarınca tutuklu ve hükümlülerin ayrı olması gerektiği belirtildi. Kapasite yetmediğinde tutuklu ve hükümlülerin aynı koğuşta olduğu belirtildi.
  • Tahliyesi noktasında 65 yaş üstü için Ceza Tehiri işlemini başlattıklarını belirtti. Ceza Tehiri İşleminin sonrasında Başsavcılık ve Adlı Tıpta değerlendirilme sonucunda genelde ret kararı gelindiği belirtildi.
  • Cezaevinde durumu ağır ve kronik hasta mahpusların sayısının 64 olduğu belirtildi. Bu hastaların devamlı takipte kalınması gereken mahpuslar olduğu belirtildi. Sisteme kayıtlı olmayanlarında olduğu tarafımıza iletildi.
  • Hasta mahpusların sayısını bilinmediği belirtildi. Sadece ağır ve kronik hastaların listesinin tutulduğu belirtildi.
  • Engelli ve yaşamını tek başına idame ettiremeyecek mahpusların ayrı koğuşu olduğu belirtildi. Bu koğuşun 14 kişilik olduğu belirtildi.
  • Acil durumda 112 çağrılıyor. Kampüsün bir tane acil ambulansı var. Bu ambulansa müdahale edildiği belirtildi.
  • Acil durumlarda Hilvan Devlet Hastanesine sevk yapıldığı belirtildi. Donanımlı bir hastane ihtiyacında hastane sevklerinin hızlıca yapıldığı belirtildi.
  • Hasta mahpusların bakımını işçi mahpuslar tarafından yapıldığı belirtilmiştir.  Terörle Mücadele Kanunu dosyalarından dolayı tutulan mahpusların bu haktan yararlandırılmadığı belirtildi. Hayatını idame ettirmeyenler bile adli engelli koğuşuna alınmadığı belirtildi.
  • Hükümlü/tutuklu 3’lü protokol gereği askere teslim edilir; doktorun isteğine göre muayene yapılır. Ceza İnfaz Kurumunda aksaklıkların kendilerinden kaynaklanmadığı belirtildi.
  • Çok fazla koğuş olduğu için her koğuşun revir günleri olduğu belirtildi. Mahpusların revir günlerine göre çağrıldığı belirtildi.  Sağlık ocağına nasıl bakılıyorsa revirde de durumun aynı olduğu belirtildi.
  • Aile hekimi sistemiyle çalışıldığı belirtildi. Revirin 08:00- 17:00 çalıştığı belirtildi.
  • Hastane sistematiğinin şu şekilde olduğu belirtildi: hastane için dilekçe yazılıyor. Sonra aile hekimi baktıktan sonra revir doktoru ilgili birimlere sevk ediyor. Biz aynı gün içinde jandarmaya sevk ediyoruz. Jandarmanın planlamasına göre sevk yapıldığı belirtildi.
  • İdare tarafından sevkler çıkartılıyor. Jandarma tarafından planlama yapıldığı belirtildi. Sevk konusunda tasarruflarının olmadığı belirtildi.
  • Hastaneye gidişler planlama jandarma tarafından yapıldığı belirtildi. Bu konuda jandarmanın planlamasına göre gidiş gelişler olduğu belirtildi. Kurumdan çıktıktan sonra planlamaya karışamadıklarını belirtti.
  • 06.11.2023 tarihli olarak bugün 227 hasta mahpusun sevk konusunda bekledikleri belirtildi.
  • Günde ortalama 20 hasta mahpusun hastaneye sevk edildiği tarafımıza iletilmiştir. 06.11.2023 tarihli olarak bugün 17 hasta mahpusun sevk edildiği; sevklerden 2’sinini Terörle Mücadele Kanunu kapsamından hasta mahpus olan 2 mahpusun sevk edildiği tarafımıza iletilmiştir. Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki mahpus olanların ayrı araçla sevklerinin yapıldığı belirtildi.
  • Ceza İnfaz Kurumunda bir doktor ve bir diş doktoru olduğu belirtildi.
  • Diş doktorunun imkanlarını kısıtlı olduğundan gerekli tedavi uygulanamadığı belirtildi.
  • 44 mahpusun diş tedavisi konusunda randevu beklediği belirtildi.
  • Memurların hasta mahpuslara yaklaşım konusunda bir hastaneden daha itinalı olduklarını belirtti.
  • 65 yaş mahpuslar için yeterli sağlık hizmeti verildiği belirtildi. Mahpuslara psikososyal eğitim verildiği belirtildi.
  • Uyuz problemi olmadığı tarafımıza iletildi.
  • Hasta mahpusların ilaçlara erişim noktasında hiçbir sorunu olmadığı belirtildi.
  • Ş. M.’ nın  kanser hastası olma konusunda bir bilgisinin olmadığını belirtti.
  • Terörle Mücadele Kapsamında tutuklu ve hükümlü bulunanlar, idari gözlem kurulu tarafından biz tarafsızız denilirse bırakıldığı belirtildi. Siyası fikirlerle ilgili soru sorulduğu belirtildi.  Abdullah Öcalan kimdir, diye sorular soruluyor; bunun cevabına göre infazın ertelenip, ertelenemeyeceğine karar verildiği tarafımıza iletildi.
  • İdari Gözlem Kurulu üyeleri olarak; sosyal hizmetler, idari gözlem, cezaevi hal hareketleri neticesinde en fazla 1 yıl erteleme haklarının olduğu belirtildi. Sorularımız neticesinde örgütle bağlantısı devam eden mahpuslar için 1 yıl erteleme haklarının demokratik bir şekilde kullandıklarını belirtti.
  • Son donemde iki mahpusunun infazının ertelendiği belirtildi.
  • Mevzuat uyarınca 7/24 idarenin uygun gördüğü ihbardan dolayı koğuş arama yetkisi olduğu belirtildi. Mevzuata uygun koğuş aramaları yapıldığı belirtildi.
  • Ağız içi aramasının ilacın içilmesini kontrolu amacıyla yapıldığı belirtildi.
  • Ayakkabı araması yapıldığı belirtildi.
  • Görüşme odalarının günlük olarak işçi mahpuslar tarafından sabah ve gün sonunda temizlendiği belirtildi.
  • Klima ve vantilatör konusunda mevzuattaki yükümlülüklerin sağlandığı belirtildi. Vantilatör yeteri sayıda olduğu; klima ise olmadığı belirtildi. Vantilatör için kantinde mevcut olduğundan ayrım yapılmaksızın herkesin vantilatöre erişim hakkının olduğu tarafımıza iletilmiştir.
  • Bütün mahpuslara aynı muamele uygulandığı belirtildi. Hasta mahpusları ayrı muamele uygulanmadığı belirtildi.
  • Ceza infaz kurumunda diyet yemek ve çölyak hastaları için yemek çıktığı belirtildi.
  • Revirde tercüman bulunmadığı belirtildi. İletişimin dili bilen memurlar üzerinden kurulduğu belirtildi.
  • Durumu olmayan mahpuslara özgü bir yardım olmadığı belirtildi.
  • Personelin kötü tutumuyla alakalı bir sorun olmadığı belertildi. Urfa Cezaevinin diğer cezaevlerine göre iyi olduğu tarafımıza iletildi.

 

ÜMRANİYE T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Ümraniye T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Mahpusların daha çok diş ağrısı, bel ağrısı, mide ve göz hastalıkları gibi sağlık sorunları yaşadıkları, çoğu zaman hastane sevklerinin personel yetersizliği ileri sürülerek yapılmadığı, hastane sevklerinin yapıldığı zamanlarda ise personel tarafından keyfi aramalar dayatılarak sevklerin engellenmeye çalışıldığı,
  • Hücre pencerelerinde teller olduğu için hücrelerin yeterince havalandırılmadığı, bu nedenle sağlıklı bir ortam oluşmadığı,
  • Hapishane kantininde yiyecek çeşidinin az olduğu ve ürünlerin çok pahalı olduğu, bazı giysilerin kendinden alınması zorunluluğu getirildiği, bu nedenle dışarıdan alışveriş yapılamadığı,
  • Hücrelerde bulunan yatakların eski olduğu ve çok çabuk deforme olduğu bu nedenle sağlıklı olmadığı,
  • Açık görüşlerin 50 dakika, kapalı görüşlerin ise 40 dakika olarak yaptırıldığı,
  • Mahpusların göndermek istedikleri mektuplarda tek zarfa tek mektup konulması zorunluluğu getirildiği, mektupların kurum personeli tarafından kaybedildiği, Kürtçe yazılan mektupların gönderilmesinde gecikmeler ya da hiç gönderilmeme gibi sorunlar yaşandığı,
  • Kürtçe yayınların verilmediği, yine Yeni Yaşam Gazetesi, Evrensel Gazetesi gibi muhalif gazeteler in de hapishaneye alınmadığı,
  • Mahpusların açık spor salonuna birlikte çıkarılmadığı, ortak alan faaliyetlerine birlikte çıkarma uygulamasının da pandemiden beri uygulanmadığı,
  • Mahpusların kurs, atölye gibi taleplerinin sınırlı olarak karşılandığı, karşılandığı zaman da diğer mahpuslarla birlikte çıkartılmadığı,

Aktarımları yapılmıştır.

 

VAN F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Van F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Oda aramalarının haftada bir-iki defa gibi bir sıklıkta olduğu, yapılan aramalarda koğuşların dağıtıldığı, bu aramalar esnasında idare tarafından verilen kitaplara dahi el konulduğunu, aramalar sırasında koğuşta bulunan ve mahpuslara ait eşyaların kırıldığı, 
  • Ağır hasta mahpuslardan yalnızca kalp rahatsızlığı olan hastalara karşı titiz davranıldığı, ancak diğer hasta mahpuslara karşı yükümlülüklerin yerine getirilmediği, diş hastalığı olan mahpusların revire veya hastaneye sevk edilmedikleri, tedavilerinin sağlanmadığı,
  •   Kürtçe yayınların, muhalif yasal yayınlardan radyo, tv ve gazetelerin yasak olduğu, Türkiye genelinde yasak olmayan bazı yayınların ve kitapların hapishane idaresi tarafından keyfi olarak yasaklandığı,
  •  Açık görüşlerin 45 dakika ile sınırlandırıldığı, telefon görüşlerin haftada bir defa 10 dakika olduğu, görüntülü aramanın olmadığı,
  • Açık görüşlerde, mahpusların kendi görüşçüsü olmayan diğer tanıdık ailelere selam verdiklerinde haklarında disiplin soruşturmaları başlatıldığı,
  • Mahpusların talep etmelerine rağmen kurs, atölye, resim vb. sosyal aktivitelerin olmadığını ve sosyal faaliyetler ve kurs faaliyetleri bazı koğuşlarda tamamen durdurulmuş olduğu,
  • Birçok mahpusa keyfi gerekçelerle disiplin soruşturması açıldığı, en son yapılan aramada eşyalarının dağıtılmasına ve parçalanmasına tepki gösteren mahpusun önce süngerli odaya alındığı, ardından hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı,
  • Koğuşlarda 1 ve 3 kişi olarak kaldıklarını, hem hücrelerin hem de koğuşların fiziki koşulları itibariyle ve hijyenik açıdan kötü oldukları, özellikle hücrelerin hareket alanlarının çok dar olduğu,
  • Havalandırma saatlerinde son bir haftaya kadar herhangi bir sıkıntının olmadığını, ancak son bir haftadır kapıların geç açılıp erken kapatıldığı, havalandırmaların üstü kısımlarının tellerle kaplı olduğu, kameraların olduğu,
  • Gerekçesiz bir şekilde sürekli olarak sürgünlerin olduğu,
  •  Mahpuslara verilen yemeklerde katı yağ kullanıldığı ve bu durumun mahpusların sağlığını kötü etkilediği, 
  • Açlık grevine farklı 2’er kişilik grup şeklinde 10’ar günlük dönüşümlü yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır. Mahpusların greve başladıktan sonra hapishane idaresi tarafından diğer mahpuslardan ayırarak farklı bir bölüme alındıkları, greve giren mahpuslara su, tuz, şeker kısmen verildiği, karbonat, meyve suyu, yoğurt, limonata vs gibi iaşelerin verilmediği, mahpusların bu iaşeleri kendi paraları ile kantinden dahi alamadıkları, yine açlık grevine giren mahpusların sağlık kontrollerinin yapılmadığı, B1 vitaminin verilmediği tarafımıza aktarılmıştır. Açlık grevi başladıktan sonra hapishane idaresinin oldukça sert bir tutum takındığından grevde olmayan diğer mahpusların bu tutumu protesto etmek için yemek almama eylemi yaptıkları hususları tarafımıza aktarılmıştır. Hapishane yönetimi tarafından greve giren mahpuslara hiçbir takviye iaşe verilmediği ve vitamin de verilmediğinden greve giren mahpuslar 5 günde 6 kilo verdikleri aktarımı yapılmıştır.

Aktarımları yapılmıştır.

 

VAN T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Van T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  •  Telefon görüşmelerinin haftada 2 kez, 10'ar dk olduğu ve bunun az olduğu, kapalı görüşlerin ve açık görüşlerin 1 saat ile sınırlandığı,
  •  Kürtçe yayınların, muhalif yasal yayınlardan radyo, tv ve gazetelerin yasak olduğu, Türkiye genelinde yasak olmayan bazı yayınların ve kitapların hapishane idaresi tarafından keyfi olarak yasaklandığı,
  •  Kantin fiyatlarının çok yüksek olduğu, kantinden istedikleri eşyaların stoklarda olmadığı gerekçesiyle sağlanmadığı veya geç sağlandığı,
  • Hastane sevkleri esnasında tekli ring aracı ile ve kelepçeli olarak sevk sağlandığı, bazen muayene esnasında kelepçenin çıkarılmadığı,
  • Y. A isimli mahpusun 14/10/2023 tarihinde tahliye olması gerekirken iyi halli olmadığı gerekçe gösterilerek tahliyesinin uzatıldığı,

Aktarımları yapılmıştır.

 

VAN YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Çıplak arama yapıldığı, bu muameleye itiraz edildiğinde çıplak arama yapılmadığı, ancak yeni gelen mahpuslara ağız içi aramanın uygulandığı,
  • Ayda iki defa şeklinde, kimi zaman odalar dağıtılarak, yataklar yırtılarak, kimi zaman da usulüne uygun oda aramalarının yapıldığı, bu durumun aramayı yapan infaz koruma memurunun tavrına göre değişiklik gösterdiği,
  •  Revire gitme taleplerine ilişkin 3 haftada sonuç alındığı, hastane sevklerinin uzun bir zaman aldığı, çoğu kez talepten 4 aydan sonra sevkin sağlandığı, idarenin bu durumun gerekçesi olarak mahpus sayısının yoğunluğu sebebini sunduğu,
  • Yasaklı olmamasına rağmen Yeni Yaşam, Evrensel ve Karar gibi muhalif gazetelerin hapishaneye getirilmediği,
  •   Kürtçe yayınların, muhalif yasal yayınlardan radyo, tv ve gazetelerin yasak olduğu, Türkiye genelinde yasak olmayan bazı yayınların ve kitapların hapishane idaresi tarafından keyfi olarak yasaklandığı,
  • Yasaklı olmamasına rağmen mahpuslara gönderilen bazı kitapların idare tarafından el konulduğu ve mahpuslara verilmediği,
  •  Maddi durumu kötü olan mahpusların aileleri tarafından gönderilen eşyaların kantinde satıldığı gerekçesiyle mahpuslara verilmediği, kargoların geç verildiği kargoların teslim edilmesinin çoğu zaman bir ayı geçtiği,
  •  Haftada bir gün spor ve sohbet faaliyetlerine izin verildiği, fakat atölye ve kurs gibi kültürel faaliyetlerin olmadığı, buna yönelik taleplerin sürüncemede bırakıldığı,
  • Kantin fiyatlarının çok yüksek olduğu, kırtasiye ürünlerinde çeşitlilik olmadığı,
  • Yemeklerin az verildiği ve besin değerinin düşük olduğu,
  •  Oda değişikliği taleplerinin cevapsız bırakıldığı ve odalarda kameraların olduğu,
  •  Birçok mahpusun koşullu salıverilme tarihleri geçmesine karşın hapishane gözlem kurulu kararları ile infaz sürelerinin gerekçesiz uzatıldığı, hasta mahpus infaz süresini tamamlamasına rağmen tahliye edilmeleri için İdare ve Gözlem Kuruluna çıkarılmadığı ve infazlarının keyfi nedenlerle uzatıldığı,
  • Hapishane idaresinin farklı suç kategorisinde bulunan mahpus koğuşlarının yan yana getirildiği, telefon ve aile görüşlerinde mahpusların beraber çıkarıldıkları ve tartışma yaşadıkları,
  • PKK dosyasından hükümlü bir mahpusun İŞİD dosyasından hükümlü bir mahpusla beraber telefon görüşüne çıkarıldığı zaman İŞİD dosyasından hükümlü olan mahpusun PKK dosyasından hükümlü olan mahpusu ölüm ile tehdit ettiği,
  • Açlık grevine farklı 2’er kişilik grup şeklinde 10’ar günlük dönüşümlü yapıldığı, greve giren mahpuslara su, tuz, şeker, karbonat, gibi iaşelerin verildiği ve ancak B1 vitaminin verilmediği, greve giren mahpusların çok hızlı kilo verdiklerini,

Aktarımları yapılmıştır.

 

YOZGAT 1 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Yozgat 1 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Ameliyat edilmesi gereken hastaya ameliyat günü verilmediğini,
  • İnfaz koruma memurların mahpusları tehdit ettiklerini,
  • Dilekçelerinin gönderilmediğini, suç duyurusunda bulunsa da suç duyurusu dilekçelerinin gönderilmediğini,
  • İdare ve Gözlem Kurulunun gerekçesiz bir şekilde mahpusları tahliye etmediklerini,
  • Hastane sevklerinde mahpuslara kelepçeli muayene dayatması yapıldığı ve bu nedenle tedavi edilmeyen mahpusların bulunduğunu,
  • Diş hekiminin bulunmadığını ve bu nedenle diş tedavilerinin yapılmadığını,

Aktarımları yapılmıştır.

 

YOZGAT 2 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

 

Yozgat 2 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mahpuslarla yapılan görüşmelerde;

 

  • Revire çıkmalarında gecikme olduğunu, hastaneye sevklerinin hiç yapılmadığını, yapılsa bile çok geç yapıldığını,
  • Hastane sevki sırasında doktorların kelepçeli muayeneyi direttiğini,
  • Raporlu hastaların diyet yemeği olmasına karşın diyetlerin hiçbir şekilde uygulanmadığını,
  • Hapishanede kitap kotasının olduğunu her bir mahpusun en fazla 5 kitap bulundurabileceğini, Fax ile ödemeli kitap talep ettiklerini ancak hapishane idaresinin ödemeli kitap alınmasını kabul etmediğini bu konuda başvuru yapıldığını ve başvurularının reddedildiğini,
  • Haftada 40 dakika spor dışında herhangi bir kurs atölye ve benzeri sosyal faaliyetin yaptırılmadığını, kendilerine Kuran kursu ve bağlantılı kursların dayatıldığını başka bir kurs seçme ihtimali bulunmadığını ancak adli mahpusların bütün kurs ve sosyal faaliyetlerden yararlandığını, atölyelerden faydalanabileceğini, adli mahpusların turnuva ve konser yapabildiğini bu nedenle kendilerinin TİHEK’e başvuru yaptığını, ancak herhangi bir cevap verilmediğini,
  • Hapishanedeki televizyon kanallarından idarenin belirlediği kanalların izlenebildiği mahpusların talep ettiği hiçbir televizyon kanalının verilmediğini,
  • Yeni Yaşam, Evrensel gibi gazetelerin talep edilmesine rağmen verilmediğini,
  • Hapishanede mahpusların başvuruları, dilekçeleri ve savcılık suç duyurularının idare tarafından hiçbir şekilde gönderilmediğini, evrak kaydı alınmadığını, bir buçuk yıl önce Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu ancak herhangi bir cevabın verilmediğini, dilekçelerin akıbetinin sorulamadığını, Savcılığa en az 30 başvuru yapıldığını ancak bu savcılık suç duyurularının gönderilmediğini, idare tarafından hiçbir cevap verilmediğini, Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayetlerde soruşturma numaralarının verilmediğini, idareye de yapılan bütün başvuruların cevapsız kaldığını, bu cevapsız kalan başvurulara karşı da suç duyurusunda bulunulduğunu suç duyurularına da cevap verilmediğini, bu nedenle infaz hakimliğine başvuru yapıldığını infaz hakimliğinin de ortada bir karar olmadığından dolayı başvuruyu reddettiğini,
  • Hastaneye sevk sırasında askerlerin ayakkabının çıkarılarak duvara mahpuslar tarafından vurulmasını istediğini bu nedenle 2 mahpusa soruşturma açıldığını,
  • Adli mahpusların bir buçuk saat görüntülü görüşme haklarının kullandırıldığını,  kendilerinin de görüntülü görüşme için başvuru yaptığını ancak başvurunun reddedildiğini,
  • Haftada 40 dakika spor dışında herhangi bir kurs atölye ve benzeri sosyal faaliyetin yaptırılmadığını,
  • Ortak alana çıkarılmak istediklerini resim, saz, İngilizce kursu talep ettikleri ancak başvurularına cevap verilmediğini,
  • İdare ve Gözlem Kurulunun haksız ve hukuka aykırı olarak infazı uzattıklarını,

Aktarımları yapılmıştır.

 

HAPİSHANELERDE TESPİT EDİLEN HAK İHLALLERİ

 

  1. SAĞLIK HAKKI

 

Dünya Sağlık Örgütü Anayasasında sağlık, “sadece sakat ve/veya hasta olmama hali değil, bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde olmaktır” biçiminde tanımlanmaktadır. Sağlık hakkı ise, bireylerin fiziksel, ruhsal, sosyal iyilik halinin sağlanması için sahip oldukları hakları içerir. Sağlık hakkının yaşam hakkının tamamlayıcısı olduğu, sağlıklı olmanın yaşam hakkının temel koşulu olduğu unutulmamalıdır. Oysa hapishanelerde sağlık hakkına erişim konusundaki sıkıntılar hâlâ devam etmektedir. Hücre ve koğuşların durumu sağlıklı yaşam sürdürmeye elverişli değildir. Temizlik, hava alma, güneş alma, ısınma gibi açılardan mahpuslar bir hayli zorlanmaktadır. Ayrıca revire çıkma, muayene olma, hastaneye götürülme gibi konularda ciddi sıkıntılar mevcuttur ve mahpusların sağlıkları bu nedenlerle tehdit altındadır.

 

Mahpusların Islahında Temel İlkeler- Mandela Kuralları  (Kural 22-26), Tıbbi Etik İlkeler (md. 1), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararı (md. 40.3) gereği cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler, yasal statülerine bakılmaksızın, aynı kalite ve standartta, ülke genelinde mevcut,  kapatılmamış olan kişilere sağlanan tıbbi bakıma eşit erişim hakkına sahiptir.

 

AİHM, mahpusların sağlık hakkına ilişkin meseleleri AİHS’nin  yaşam hakkını düzenleyen 2. madde,  işkence ve kötü muameleyi yasaklayan 3. madde ve özgürlük ve güvenlik hakkını düzenleyen 5. madde kapsamında incelemektedir. Zira bir mahpusun ihtiyaç duyduğu tıbbi yardıma ulaşımını engelleyen en ufak bir eksikliğin bile, bireyin yaşama hakkını tehdit ettiği tespit edildiğinde, Sözleşme’nin 2. maddesinin ihlali gündeme gelebilmekte iken tıbbi açıdan belirli bir tedavinin gerekli olduğu tespit edildiğinde, bu tedavinin sağlanmaması 3. maddenin ihlalini gündeme getirebilmektedir. AİHM, iyi bir ceza adaletinin gerçekleştirilmesi adına, insani nitelikli bir takım tedbirlerin alınmasının gerekli olduğu durumların ortaya çıkmasının imkan dahilinde olduğunu kabul etmekte ve özellikle ölümcül hastalığa yakalanmış kişiler veya sağlık durumu sürekli şekilde cezaevi koşulları ile uyumsuz hale gelmiş kişilerin alıkonulmaya devam etmesinin 3. madde kapsamında değerlendirilebileceğini ifade etmektedir. Mahkeme bu değerlendirmeyi yaparken şu üç unsuru dikkate almaktadır: (a) mahpusun tıbbi durumu, (b) alıkonulma devam ederken kişiye sağlanan tıbbi destek ve bakımın yeterliliği (c) kişinin sağlık durumu açısından alıkonulmaya devam edilmesinin görünümü ve sonuçları. Tüm bu koşulları ayrı ayrı değerlendiren Mahkeme herhangi birinin varlığı halinde 3. maddenin ihlal edildiğine karar vermektedir.

 

Yine AİHM'nin yerleşik içtihatlarına göre; “Devlet bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorundadır ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntem, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmamalıdır.”

 

Hapishanede bulunan tutuklu ve hükümlüleri de kapsayacak şekilde sağlık hakkı, 1955 tarihli “BM Mahpuslara Uygulanacak Asgari Standartlar”, 1982 tarihli “BM Tıbbi Etik İlkeler”, 1988 tarihli “BM Herhangi Biçimde Alıkonulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunması için İlkeler Manzumesi”, 1990 tarihli “Mahpusların Islahı için Temel İlkeler” ve 1990 tarihli “Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmış Çocukların Korunmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Kuralları” ile tanımlanmıştır.

 

Mahpuslara Müdahaleye Dair Birleşmiş Milletler Asgari Standartlar Kuralları (Nelson Mandela Kuralları  (Kural 24-27), Tıbbi Etik İlkeler (md. 1), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları Hakkında (2006)2 nolu Tavsiye Kararı (md. 40.3) gereği cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler, yasal statülerine bakılmaksızın, aynı kalite ve standartta, ülke genelinde mevcut, kapatılmamış olan kişilere sağlanan tıbbi bakıma eşit erişim hakkına sahiptir.

 

AİHM’in yerleşik içtihatlarına göre; “Devlet bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorundadır ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntem, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakılmamalıdır.’’

AİHM bulaşıcı hastalıkların ve özellikle de tüberküloz, hepatit ve HIV / AIDS'in yayılmasının, özellikle cezaevi ortamında bir halk sağlığı sorunu olması gerektiğini vurgulamıştır. Bu konuda Mahkeme, tutukluların cezaevine kabul edildikten sonraki makul bir süre içinde salgın hastalığın tarama testlerine ücretsiz erişebilmeleri gerektiğini savunmuştur.

 

AİHM sözleşmeci devletlerin, Hepatit C'nin veya diğer bulaşıcı hastalıkların hapishanede bulaşmasını önlemek için etkili önlemler almak zorunda olduğunu belirtir.

 

AİHM uygun donanıma sahip ve hijyenik sıhhi tesislere erişimin, mahpusların kişisel haysiyet duygusunu korumak için büyük önem taşıdığına karar vermiştir. “Hijyen ve temizlik, bireylerin bedenlerine ve uzun süredir mülklerini paylaştıkları komşularına olan saygısının ayrılmaz bir parçası olmakla kalmaz, aynı zamanda sağlığın korunması için bir koşul ve gereklilik oluşturur”.

 

AİHM, bir mahpusa verilen gıdaların açıkça yetersiz olduğu durumlarda, bunun kendi başına Sözleşme'nin 3. Maddesi(işkence yasağı) uyarınca bir sorun doğurduğuna karar vermiştir. AİHM, mahpuslara sunulan yiyeceklerin cezaevi doktoru ve yetkili Devlet makamları tarafından düzenli olarak denetlenmesi ve mahpuslara günde üç öğün servis edilmesi ve standart veya yetersiz olmaması gerektiğini savunur.

 

B)İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE YASAĞI

 

Uluslararası teamüller çerçevesinde “işkence” nitelemesi “acı veya ıstırabın asgari ağırlık düzeyine ulaşması gerekir (de minimis) ilkesi” esas alınarak tanımlanmaktadır. İlk olarak 1984 tarihli BM Sözleşmesi’nde işkencenin etraflıca bir tanımı yapılmış ve bu tanım diğer ulusal veya uluslararası belgelere, ulusal veya uluslararası yargı mercilerine de yol göstermiştir. Buna göre, bir kimseye, kendisinden ikrar veya üçüncü kişiyle ilgili bilgi elde etmek, kendisinin veya üçüncü bir kişinin işlediği veya işlediğinden şüphelenilen bir fiil nedeniyle onu cezalandırmak, kendisini veya üçüncü kişiyi korkutmak veya zorlamak amacıyla yahut ayrımcılığa dayanan herhangi bir sebeple, bir kamu görevlisi veya devlet adına hareket eden bir kişi tarafından veya bu kişilerin teşviki, rızası veya izniyle üçüncü bir kişi tarafından kasten işlenen ve yöneltildiği kimseye bedensel ya da ruhsal olarak ağır acı veya ıstırap veren bütün fiiller işkence olarak tanımlanmıştır.

 

İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 3.maddesinde ‘‘Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı yahut onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulamaz’’ denilerek işkence ve sair kötü muameleyi kısa ve öz biçimde yasaklamış, işkence ve sair kötü muamele yasağının kapsamını 1984 tarihli Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ndeki tanımın ışığında İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi içtihatlarıyla belirlemiştir. AİHS’nin 3. maddesi yukarıda da belirttiğimiz üzere, işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve ceza kavramlarına yer vermiştir. İşkence yasağı, insanlık dışı ve küçük düşürücü muameleleri de kapsayan üst kavramdır. AİHM, AİHS 3.madde kapsamındaki işkence, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele şeklindeki hareketlerin aralarındaki düzey, yoğunluk, ağırlık ve etkilerine dair farkları gözeterek bu muameleleri birbirinden ayırmaktadır.

 

AİHM’ a göre bir eylemin ağırlık düzeyi itibarıyla 3. maddenin kapsamına girebilmesi için muamelenin; süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ve bazı durumlarda, mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi olayın içinde yer alan tüm koşullar değerlendirilir. Eylemin amacının mağduru aşağılamak ya da küçük düşürmek olup olmadığı sorusu göz önüne alınması gereken bir unsur olsa dahi böyle bir amacın yokluğu 3. madde ihlalinin kesin olarak bulunmayacağı anlamına gelmemektedir. Bir bireyi utandıran ya da küçük düşüren, onun insanlık onuruna saygı göstermeyen ya da saygıyı azaltan ya da bireyin ruhsal ve fiziksel direncini kıracak şekilde korku, ıstırap ya da aşağılık duygusu uyandıran muamele 3. madde anlamında kötü muamele olarak değerlendirilmektedir. Aynı zamanda AİHM; Sözleşmenin 3. Maddesi kapsamında işkence dışındaki diğer kötü muamele uygulamalarında “insanlık dışı, onur kırıcı ve aşağılayıcı” terimlerini kullanmaktadır. Kararlarda kötü muamelenin 3.Madde ihlaline yol açması için “fiziksel yaralamaya ya da yoğun bir fiziksel veya ruhsal acı veya ıstıraba sebebiyet vermiş olması” ya da “küçük düşürme veya ıstırabın, meşru bir muamele veya cezada zorunlu olarak bulunan küçük düşürme veya ıstırap düzeyinin ötesine geçmesi gerektiği” açıklanmaktadır.

 

Özellikle son dönemlerde kapatılma merkezlerinde onur kırıcı arama şeklinde olan çıplak ve ağız içi arama  biçimlerinin yaygınlaşması temel bir mesele olarak tespit edilmiştir. Hapishanelerde mahpusların koğuşlarında, hücrelerinde yapılan aramalar da orantısız bir şekilde, baskın havasında gerçekleşmektedir. AİHM, “hapishane güvenliğini sağlamak yahut hapishanede düzensizlik olmasını engellemek üzere bazı hallerde soyularak yapılacak aramanın gerekebileceğini kabul etmekle birlikte, bu tarzda bir aramanın uygun bir tarzda yürütülmesinin zorunlu olduğu” görüşündedir. Dolayısıyla; bu uygulamanın kabulü için güvenlik gerekçesiyle “gerekli” ve “haklı”zorunlu nedenler”e dayandığını ortaya koyan, “insan onuruyla bağdaşır nitelikte” unsurlar bulunmalıdır.  Ayrıca bu nedenler belirlenebilir ve özel nitelikte olmalıdır.

 

AİHM özel koşulları değerlendirirken, “hapishaneler arasında farklı uygulamalar olmasını, hapishane yönetimine çok geniş takdir yetkisi veren düzenleyici işlem niteliğinde uygulamalar olmasını”  ihlal olarak görmüştür. Dolayısıyla “keyfilik, belirsizlik ve bunun neden olacağı endişenin yaratacağı küçük düşürücü nitelikteki uygulamalar da 3. madde kapsamında” değerlendirilebileceği belirtmiştir. Iwanczuk- Polonya kararında “dört gardiyanın önünde, aşağılama ve sözlü taciz devam ettiği halde soyunma suretiyle arama yapılması”nı da 3. madde kapsamında ihlal olarak değerlendirmiştir.

 

Mahkûmlara Uygulanacak Muameleye İlişkin Standart Asgari Kurallar (1955), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2006/2 sayılı Avrupa Hapishane Kuralları, AİHS ve ulusal mevzuatımız mahpusların tutulma koşullarının insan haklarına uygun şekilde gerçekleşmesi gerektiğini düzenlemektedir.

 

Birçok hapishanede mahpuslar tarafından koğuşlarda yapılan aramaların baskın şeklinde gerçekleştirildiği, tüm eşyaların dağıtıldığı, aramaların neye istinaden gerçekleştirildiğinin bilinmediği ve kısa zaman sonra tekrar aynı aramalara maruz kaldıkları beyan edilmiştir. Yine  mahpuslar, hastane sevkleriyle ilgili sorunlar yaşadıklarını, gidiş gelişlerde ağızlarına kadar olacak şekilde, insan onuruna aykırı şekilde arandıkları için sevki mümkün oldukça isteyemediklerini beyan etmişlerdir. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Ceza İnfaz Alanındaki Tavsiye Kararları’nın 72/1. maddesine göre, cezaevleri, tüm mahpuslara insanca davranma ve insan olmaktan kaynaklanan onurlarına saygı gösterme zorunluluğunu kabul eden etik koşullar içerisinde yönetilmelidir. Özel olarak ise Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 46. maddesinin 9. fıkrasına göre “ Arama ve sayımlar sırasında insan onuruna saygı esastır.” Mevcut durumda koğuşları arama hakkı, mahpusların girişlerde aranması ve mahpusların sayım yükümlülüğünün bulunması görevliler tarafından kötüye kullanılarak suiistimal edilmektedir. Aramalar ve sayımlar işkence ve kötü muamele uygulamasına  dönüşmektedir. 3 aylık periyotta ve düzenli olarak görüşülen mahpus beyanlarına dayalı ve yer yer idare ile yaptığımız görüşmeler neticesinde oluşturduğumuz tüm raporlarda aynı sorunun sürüyor olması ise bu durumun sistematikleştirilmeye çalışıldığını göstermektedir.

 

Yine çoğu hapishanede mahpuslar,  hastaneye sevklerin geç yapıldığı, revirde çoğu zaman doktorun bulunmadığı, doktor bulunduğunda ise mahpusları uzaktan görüp hastalıkla ilgisiz ilaçlar yazdığı beyan edilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, mahkûmların ceza infaz kurumlarının kötü yaşam koşulları nedeniyle yaptıkları şikâyetlerini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesinde yer alan ‘İşkence Yasağı’ başlığı altında ele almıştır. AİHM kararlarında; “AİHS’in özgürlükten yoksun bırakılan kimselerin ve dolayısıyla bu durumdaki hasta kişilerin durumuna ilişkin olarak devletin tutukluların fiziksel bütünlüğünü koruma yükümlülüğünden ayrı olarak, doğal yolla ortaya çıkan fiziksel ya da ruhsal rahatsızlıklardan kaynaklanan acının, yetkililerin sorumlu tutulabileceği tutukluluk koşullarından dolayı artıyor ya da artma riski bulunuyor ise, kendi başına 3. madde alanına girebileceğini hatırlatmak gerekir.” şeklinde ifade edilmiştir. Dolayısıyla kronik rahatsızlığı bulunan mahpusların sağlık hizmetinden geç ve düzensiz bir şekilde yararlandırılması, var olan fiziksel acının artmasına yol açmaktadır.

Hapishanelerde en çok belirtilen bir diğer husus fiziksel ve psikolojik şiddet fiillerinin cezaevi idaresi tarafından gerçekleştirilmesidir. Buna ilişkin yapılan hukuki başvurular cezasızlık ile politikası ile kamu görevlileri yaptırıma uğramamaktadır. Bunun yanında mahpusların kaldığı koşullar ile birleşince hapishane mahpuslar için işkence ve kötü muamele merkezlerine dönüşmektedir.

 

5275 Sayılı Kanunun “Hapis cezasının infazında gözetilecek ilkeler” başlıklı 6. Maddesinin 1. Fıkrasının b bendinde “Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin düzenli bir yaşam sürdürmeleri sağlanır. Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir.” Denilmek suretiyle mahpusların hapishanede tutulma koşullarının insan onuru ile bağdaşacak koşullar altında olması gerektiği düzenlenmiştir.

 

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararında özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan herkesin cezalandırılmalarına veya tutuklanmalarına hükmedilen kararla yasal olarak ellerinden alınmayan tüm haklara sahip olmaya devam ettiği, bu nedenle özgürlüğünden yoksun bırakılmış herkese insan haklarına saygı çerçevesinde davranılması gerektiği belirtilmiştir. Bununla birlikte mahpuslara sağlanan barınma ve özellikle uyku koşulları insan onuruyla ve mümkün olduğunca özel hayatın gizliliğiyle bağdaşması gerektiği, iklim koşulları ve özellikle metrekaresi, havanın küp hacmi, aydınlatma, ısıtma ve havalandırma açısından sağlık ve hijyenin gereklerine uygun olması gerektiği vurgulanmıştır.

 

AİHM içtihatlarında da devletin bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorunda olduğu ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntemin, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmaması gerektiği vurgulanmaktadır.

 

Şunu da hatırlatmak gerekir ki işkence suçu doğrudan soruşturulacak ve kovuşturulacak suçlardan olduğundan işkence suçunu işleyen memur ve diğer kamu görevlilerinin soruşturulması için izin alınmasına gerek olmayacaktır. Ayrıca belirtmek gerekir ki TCK m.94/6 uyarınca işkence suçu zamanaşımına uğramamaktadır.

 

C)TECRİT

 

Hapishanelerde kapasitenin üzerinde mahpus tutulması, mahpusların var olan kısıtlı hakları daha da kısıtlanmıştır. Özellikle ortak sohbet ve spor hakkı gibi ortak alan faaliyetlerinin, iletişim hakkının, kanunda öngörülen sürelerde ve şekillerde uygulanmaması ile  hapishanelerde tecrit en üst düzeye ulaşmıştır. Mahpusların gerek dış dünya gerekse hapishane içerisinde diğer mahpuslarla olan ilişkileri neredeyse tamamen kesilmiştir. Dolayısıyla rapora konu edilen hapishanelerde tecrit çok yoğun olarak yaşanmaktadır. Tecrit uygulaması, İHAM tarafından kişinin bedensel veya ruhsal sağlığı üzerindeki etkileri gibi kriterlere bağlı olarak insanlık dışı veya onur kırıcı muamele kapsamında değerlendirilmektedir. Bu sebeple hukuka aykırıdır.

 

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Üye Devletlere Avrupa Cezaevi Kuralları Hakkında Rec. (2006) 2 Sayılı Tavsiye Kararı (Avrupa Cezaevi Kuralları)’nın “Açık Havaya Çıkma ve Boş Zaman Faaliyetleri” başlıklı 27. Maddesi 6 ve 7. Paragrafı “6. Spor, oyunlar, kültürel faaliyetler, özel hobiler ve diğer boş zaman uğraşlarını kapsayan eğlendirici fırsatlar yaratılmalıdır ve mümkün olabildiğince mahpusların bu etkinlikleri organize etmelerine izin verilmelidir. 7. Mahpusların egzersiz esnasında ve eğlendirici faaliyetlere katılmaları için birbirleriyle bir araya gelmelerine izin verilmelidir.” şeklindedir. Bu kapsamda pandemi kuralları gözetilerek yeni mekânlar yaratılarak bu imkânlar mahpuslara sağlanmalıdır.

 

Yüksek güvenlikli hapishanelerde ise mahpuslar daha yoğun tecrit koşulları altında kalmaktadır. Son zamanlarda açılan Y ve S Tipi hapishaneleri F Tipi Hapishanelerin yeni bir versiyonu  tecrit mekanları olarak karşımıza çıkmaktadır. Y tipi cezaevleri yüksek güvenlikli hapishanelerden, mahpuslar tek kişilik odalarda kalıyor. Ortalama kapasiteleri ise 300-400 kişi civarında. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan hükümlüler için dizayn edilmiş durumdadır. Y tipi ceza infaz kurumları, F ve S tipi yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumlarından bir kademe daha sıkı tedbirlerin uygulandığı cezaevleri. F ve S tipi yüksek güvenlikli cezaevleri 2 katlı olarak tasarlanmıştır, S tipi cezaevleri de yüksek güvenlikli statüsünde ve mahpuslar yine tek kişilik odalarda kalıyor. Ortalama kapasiteleri ise 500-550 kişi civarında.

 

Bu hapishanelerde tutuklu ve hükümlüler, ağırlaştırılmış müebbet mahkumu koşullarında tutuluyor ve diğer hapishanelerdeki haklardan yararlanamıyorlar. Y tipi, S tipi ve Yüksek Güvenlikli hapishaneler tecrit uygulamalarının daha ağırlaştırıldığı bir hapishane modeli ve insan sağlığına açık bir şekilde aykırıdır.

 

Yüksek Güvenlikli ve S Tipi Kapalı Hapishanelerinin F Tipi Hapishanelerden daha da ağırlaştırılmış bir tecrit ve izolasyonu sağlayacak şekilde inşa edilmiştir. Tek kişilik ve 3 kişilik odaların meydana getirdiği izolasyon ve havalandırmanın yalnızca bir saat olması nedeniyle 23 saatini odalarında geçirmek zorunda kalan mahpuslar üzerinde ciddi anlamda fizyolojik ve psikolojik tahribatlar meydana gelecektir. Hücre tipi cezalandırma sisteminin mahpuslar üzerinde psikolojik olarak rahatsızlıkların başlayacağı ve fiziksel olarak kas ve iskelet sisteminde tahribat meydana getireceği, bağışıklık sistemini zayıflatacağı, odada oluşan nem ve havalandırmanın yeterli olmaması nedeniyle de solunum ve akciğer rahatsızlıkları, romatizmal hastalıkların da başlayacağı unutulmamalıdır.

 

“Birleşmiş Milletler (BM) Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi”nin 10. maddesinde açık bir şekilde “Özgürlüğünden yoksun bırakılmış kişiler insani muamele ve insanın doğuştan kazandığı insan onuruna saygılı davranış görme hakkına sahiptir” denilmektedir. Yine “BM Mahpusların Islahı İçin Temel Prensipler”in 1. maddesinde; “Bütün mahpuslara doğuştan sahip oldukları insanlık onurunun ve değerin gerektirdiği saygıyla muamele yapılır” denilmektedir.

 

BM Herhangi Bir Biçimde Tutulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunması için Prensiplerin Bütünü: “Madde 1- İnsani tarzda muamele yükümlülüğü: Herhangi bir biçimde tutulan veya hapsedilen bir kimse, insaniyetin ve insanın doğuştan sahip olduğu insanlık onuruna saygının gerektirdiği bir biçimde muamele görür”. AİHS’in 3. maddesi uyarınca devlet, mahpusların “insan onuruyla bağdaşan koşullarda alıkonmasını, tedbirin infazına yönelik yol ve yöntemin kişiyi, alıkonmanın doğasında kaçınılmaz olarak bulunan sıkıntı düzeyini aşacak yoğunlukta ıstırap ve zorluğa maruz bırakmamasını, infazın pratik gerekliliklerini dikkate alarak, diğer şeylerin yanı sıra kişiye gerekli tıbbi yardımı sağlamak suretiyle, sağlık ve refahının yeterince sağlandığını güvence altına almakla” yükümlüdür. AİHS’in 14. maddesinde düzenlenen “Ayrımcılık Yasağı” ilkesine göre “Bu Sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet, doğum başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır.

 

Ç)HABERLEŞME HAKKI

 

Mektup ve Kargo

 

Mahpusların en önemli iletişim araçlarından birisi mektuplardır. Mahpuslar çoğu zaman yakınlarıyla mektuplar aracılığı ile görüşmekte, şikayetlerini, taleplerinin mektuplar aracılığı ile gündeme getirmektedir. Bu anlamda mektup hakkı bir mahpusun haberleşme ve bilgi edinme hakkının, buna bağlı olarak ifade özgürlüğünün en önemli teminatıdır. Hatta mektup hakkı mahpusun adalete erişimi için de son derece önemlidir. Mektupların geciktirilmesi yahut hukuka aykırı şekilde el konulması, karalanması en sık karşılaşılan durumlardandır.

 

Başta mektup gönderme ve alma olmak üzere, telefonla görüşme hakkı ile süreli ve süresiz yayınlardan faydalanma imkanı hapishanelerdeki mahpusların dış dünya ile en önemli ve belki de tek bağlantılarıdır. Bununla birlikte yakınları tarafından mahpuslara gönderilen kargolar da mahpusların kıyafet ve ayakkabı gibi ihtiyaçlarını karşılamaları bakımından önemli bir araçtır.

 

Haberleşme özgürlüğüne yapılan müdahaleler, Anayasa madde 13’te düzenlenen “demokratik bir toplumda gerekli” görülmeli ve “ölçülülük ilkesi” ne uygun olmalıdır. Ceza infaz kurumlarına gelen veya bu kurumlardan gönderilen yazışmalara yapılan müdahalelere gerekçe yapılabilecek makul nedenlerin, somut olayın tüm koşulları çerçevesinde objektif bir gözlemciyi haberleşme hakkının kötüye kullanıldığına ikna edebilecek nitelikte olaya özgü olgu ve bilgilerle gerekçelendirilmesi gerekmektedir. Mahpusların mektuplarının geciktirilmesi, sakıncalı diye gerekçesiz bir şekilde mektupların bir kısmının ya da tamamının çizilmesi haberleşme özgürlüğü ihlalidir.(AYM, 10.03.2020 tarih ve B.No: 2017/20669)

 

Yine Kürtçe yazılan ya da Kürtçe gönderilen mektupların çeviri sebebiyle 4 ay gibi uzun sürede mahpuslara verilmesi de haberleşme özgürlüğünün ihlalidir. Bir mektubun çevirisinin kısa zamanda tamamlanacağı açıktır. Buna rağmen uzun  bir süre bekletilmesi hukuka aykırıdır. Kaldı ki mektup konusunda sadece Kürtçe yazılan mektuplar için değil tüm mektupların mahpusların eline geç ulaşması söz konusudur. Haberleşme özgürlüğünün içinde zamanında bilgi ve habere erişim hakkı da dahildir. İdare mektupları zamanında teslim etmek ile yükümlüdür. Belirsiz ve tanımsız bir süre ile sınırsız hak ve yetkiye sahip değildir.

 

Mahpusların beyanlarına göre yeni yaşam gazetesi ile birçok gazete, kitap gibi yayınlardan faydalanmaları engellenmektedir. Ceza İnfaz Kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlülerin yayınlardan yararlanmasına ilişkin esaslar 5275 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri de gözetilerek Anayasa Mahkemesi tarafından şu şekilde belirlenmiştir:

“1-Mahpus ceza infaz kurumlarında bulunan emanet hesabına yatırılan paradan karşılanması koşuluyla herhangi bir yayının kurumca satın alınarak kendisine verilmesini isteyebilir.

2-Resmi kurumlar, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile Cumhurbaşkanı tarafından vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler tarafından çıkarılan gazete, kitap basılı yayınlar mahkemelerce yasaklanmamış olması koşulu ile mahpusa ücretsiz olarak ve serbestçe verilir.

3-Mahpus kurum kütüphanesinden serbestçe yararlanma imkânına sahiptir.

4-Mahpus mensup olduğu dinin bayram günlerinde, yılbaşında ve nüfus kaydında belirtilen doğum günlerinde dışarıdan kargoyla gönderilen ya da ziyaretçileri tarafından hediye olarak gönderilen kitapları kabul etme hakkına sahiptir.

5-Eğitim ve öğretimine devam eden mahpusun ders kitapları herhangi bir engelleme olmadan kendisine verilir.”

 

Bu sebeple mahpuslara yasaklanmamış, birçok yayınevi, bayii ve kitapçıda satılan, resmi abonelik yaptırılan gazete ve basılı yayınların verilmemesi ifade ve haber alma özgürlüğünün ihlalidir. Her ne kadar 14.04.2020 tarihinde 5275 sayılı Kanun mad.62/4 kapsamında değişiklik yapılmış olsa ve Basın İlân Kurumu aracılığıyla resmi ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan gazeteler ceza infaz kurumuna kabul edilmez denilse de mevzuat düzenlemesinin de ifade özgürlüğünü ihlal etmesi kabul edilemez. Yeni Yaşam Gazetesinin  Basın İlan Kurumu’na resmi ilan ve yayınlama hakkı bulunmasına rağmen bunların da hapishanede verilmemesi açıkça ifade özgürlüğünün ihlalidir. Yine kitap sınırlaması, dışarıdan sadece 2 ayda 1 kitap alınmasına izin verilmesi ya da dışarıdan kitap alma hakkının sadece bir kitabevi ile sınırlı tutulması hak ihlaline sebep olmaktadır.

 

İdare pandemi koşullarının yarattığı olumsuz etkiyi alternatif çözümlerle ve uygulamalarla azaltmakla yükümlüdür. Fiziksel ve ruhsal tam iyilik hali mahpusların hakkı, bu durumun sağlanması ise idarenin görevidir.

 

Süreli ve Süresiz Yayınlar (Gazete, dergi, kitap, vb.)

 

Hapishanelerde kitap ve gazete sınırlaması olup, bazı hapishanelerde hakkında toplatma kararı dahi bulunmayan bazı kitaplar ile Evrensel, Yeni Yaşam, Umut, Atılım, Yeni Demokrasi vb. muhalif gazeteler, mahpusların tüm taleplerine rağmen hiçbir şekilde hapishaneye alınmamaktadır. Özellikle 2019 yılında yapılan açlık grevi sonrasında, Yeni Yaşam gazetesinin engellenmesi yönlü uygulamalar hâlâ devam etmektedir. Bazı hapishanelerde kanuna aykırı olarak haftalık olarak gazetelerin tamamı hakkında engelleme kararı verilmekte, bazılarında ise engelleme kararı dahi gösterilmeden gazeteler mahpuslara verilmemektedir.

 

Yayınlara ulaşım haberleşme hakkı ve ifade özgürlüğü bağlamında çok önemlidir. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un (CGTİHK) 62. maddesine göre mahkemelerde yasaklanmamış olması kaydıyla mahpuslar yayınlardan yararlanabilir. Kaldı ki bir kişinin haberleşme hakkının ve bununla bağlantılı olarak ifade özgürlüğünün sınırlanması için belli kriterler söz konusudur. Mahpusların yayınlara erişimi bakımından da bu ilkeler yani, kanunilik, ölçülülük ve meşru amaca dayanma ilkelerinin gözetilmesi gerekir.  Bu ilkelere ve CGTİHK’nın 62. maddesine aykırı uygulamalara sıkça rastlanmaktadır.

 

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da yapılan yeni değişiklikler ile 62. Maddenin 4. Fıkrasında Basın İlân Kurumu aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan gazetelerin kuruma kabul edilmeyeceği düzenlenmişse de bu hüküm idareler tarafından dergilere de uygulanmakta, mahpuslara gönderilen dergiler de bu düzenleme ileri sürülerek reddedilmektedir. Oysa 62. Maddenin 4. Fıkrası gazetelere ilişkin bir düzenlemedir.

 

Birçok hapishanede kitaplarla ilgili yasaklarında artış görülmektedir. Kargo ile gönderilen veya ziyaretçiler tarafından yatırılan kitaplar hiçbir gerekçe gösterilmeden mahpuslara verilmemektedir. Mahpusların kitapları kendi hesaplarından kesilecek para ile PTT aracılığıyla alabilecekleri, mahpuslara sadece doğum günü, dini ve resmî bayramlarda dışarıdan hediye olarak 1 tane kitap yatırılabileceği öğrenilmiştir.

 

D)KİŞİ GÜVENLİĞİ VE ÖZGÜRLÜĞÜ HAKKI

 

İyi Hal Değerlendirmesi ve Koşullu Salıverilme

 

Mahpusların en çok yaşadığı sorunlardan birisi de koşullu salıverilme hakkından objektif olmayan kararlar ile faydalandırılmaması. Birçok hapishanede 30 yıldır kalan mahpuslar başta olmak üzere pişmanlık dayatması yapılarak subjektif sorular sorularak koşullu salıverilme hakkı engellenmektedir.

 

Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik 29.12.2020 tarihinde Resmi gazetede yayımlanmış ve 01.01.2021 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 13 ve 89. maddeleri dayanak alınarak hazırlanmıştır.Dayanak alınan maddeler mahpusların değerlendirilmesi ve iyi hâlin belirlenmesine ilişkindir. Mahpus hakkında yapılacak değerlendirme için dayanak maddeler uyarınca; ceza infaz kurumlarında bulundukları tüm aşamalarda; ceza infaz kurumlarının düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı, haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirip getirmediği, uygulanan iyileştirme programlarına göre toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı hususlarını gözetilmesi ve bunun sonucunda koşullu salıverilme hakkının kullanımında belirleyici olan iyi hallilik tespitinin yapılması istenmektedir.

 

5275 sayılı CGTİHK Kanunu, Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirmesine Dair Yönetmelik, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelikte iyi hal kavramı tanımlanmamış ancak 5275 sayılı CGTİHK madde 107’de “Koşullu salıverilmeden faydalanmak için mahkûmun kurumdaki infaz süresini iyi halli olarak geçirmesi gerekir.” denilerek “iyi halli” kavramı koşullu salıverilme şartlarından biri olarak düzenlenmiştir. Kişi özgürlüğü ve güvenliğini doğrudan etkileyen “iyi halli” kavramı bu haliyle cezaevi yetkililerinin keyfi kararlarına bırakılmıştır.  Türkiye’de İdare ve Gözlem Kurullarının siyasi mahpuslar hakkında kurdukları AİHS ve Anayasa’ya aykırı gerekçesiz kararlar ile kurullarının değerlendirme ve kararlarının kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal etmektedir.

 

İdare ve Gözlem Kurulu kararlarında da, herhangi bir somut gerekçeye dayanmadan, mahpusların yasadışı silahlı örgütle ilişkisi olduğu ve pişmanlık duymadığı yönünde subjektif kanaatler ile  infazların ertelenmesine karar vermeketdir. 2006 yılında Fransa aleyhinde AİHM’e yapılan bir başvuruda Daire‘nin vermiş olduğu karara ilişkin AİHM eski başkanı Jean-Paul Costa’nın kaleme aldığı kısmi karşı oy yazısında; bir kişinin yeniden suç işlemesine ilişkin riskin hiçbir zaman sıfır olamayacağını, dolayısıyla bu yaklaşımla hiç kimseye şartlı tahliye uygulanamayacağını belirtmiş ve bu ifadelerin ardından “mahpusları vahşi birer hayvana, ya da insan atığına dönüştürmenin; yeni mağdurlar yaratıp yaratmadığını ve adaletin yerine intikamın getirilip getirilmediğini” sormuştur. (Leger/Fransa, Jean-Paul Costa‘nın Karşı Oy Yazısı, 19324/02, 11 Nisan 2006. )

 

Yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Marcello Viola v. Italy (no. 2)  (Başvuru no: 77633/16) kararında mahpusun koşullu salıverilmesinin “adli makamlarla işbirliği” yapma şartına bağlanması sebebiyle ihlal kararı vermiştir. Mahkeme başvuranın tahliyesinin “adli makamlarla işbirliği” yapması şartına bağlanmasını “başvuranın tutukluluğunun artık meşru penolojik gerekçelere dayanmadığını göstermektedir.” Şeklinde değerlendirmiş ve ihlal kararı vermiştir. Bu haliyle müvekkilim hakkında İdare ve Gözlem Kurulunun aldığı dönem değerlendirme kararının da herhangi bir meşru penolojik gerekçesinin bulunmadığı açıktır.

 

İdare Gözlem Kurulları tarafından gerekçe gösterilen disiplin cezalarının siyasi mahpuslar yönünden keyfi ve objektif olmayan gerekeçlere dayanması; İnfaz koruma memurları tarafından yapılan keyfi koğuş aramalarına mahpsuların tepki koyduğunda disiplin cezası alması, halay çekmesi, açlık grevine girmesi gibi barışçıl faaliyetlerden kaynaklı disiplin cezası verilmesi,  ayakta sayım, çıplak arama, ağız içi arama, kelepçeli muayene,  gibi işkence ve kötü muamelelere karşı tepki verilmesi nedeniyle disiplin cezası verilmesi gibi benzer birçok durum daha sonra mahpusların tahliyelerine engel olarak karşılarına çıkmaktadır. Objektif olmayan hukuka aykırı disiplin cezaları ile mahpusların infazının yakılması veya ertelenmesi kanunlara uygunluk, eşitlik ve ayrımcılığın önlenmesi, ölçülülük, yetkinin kötüye kullanılmaması, tarafsızlık, dürüstlük, nezaket, şeffaflık, hesap verebilirlik, kazanılmış hakların korunması ve haklı beklentiye uygunluk, dinlenilme ve savunma hakkı, bilgi edinme hakkı, makul sürede karar verme gibi birçok hak ihlal edilmektedir.

 

Anayasa’nın 19. maddesinin ikinci fıkrasında; “Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi;... halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz. ...” Anayasa’nın 38. maddesinin onuncu fıkrasında; “İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz.” Denilmektedir.

 

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin, “Özgürlük ve güvenlik hakkı” kenar başlıklı 5. maddesinin (1) numaralı fıkrası ise şöyledir: “Herkes özgürlük ve güvenlik hakkına sahiptir. Aşağıda belirtilen haller dışında ve yasanın öngördüğü usule uygun olmadan hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz: a) Kişinin, yetkili bir mahkeme tarafından verilmiş mahkûmiyet kararı sonrasında yasaya uygun olarak tutulması; Kişinin Anayasa ve Sözleşme’de güvence altına alman özgürlüğünden yoksun bırakılabilmesi hallerinden biri de yetkili bir mahkemenin mahkûmiyet kararma dayalı olarak ve hukuka uygun bir şekilde tutulmasıdır. Bu doğrultuda, cezai veya disiplin tedbiri sonucu her türlü hürriyetten mahrum bırakma halleri de Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı ve dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin konu bakımından yetkisi kapsamındadır. (Esas Sayısı : 2018/67 Karar Sayısı : 2018/110)

 

Anayasa’nın 19. maddesinin birinci fıkrasında özgürlük ve güvenlik hakkı güvence altına alınmıştır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise şekil ve şartlan kanunda gösterilen belirli haller dışında, kişilerin başka bir nedenle özgürlüğünden yoksun bırakılması yasaklanmıştır. Anılan ikinci fıkradaki sınırlama nedenlerinden biri de mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi halidir. Sözleşme’nin 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise Anayasa’nın birinci fıkrası ile paralel bir ifadeye yer verildikten sonra, aynı fıkranın (a) bendinde kişi özgürlüğü ve güvenliğinin istisnası olarak “yetkili bir mahkeme tarafından verilmiş mahkûmiyet kararı sonrasında yasaya uygun olarak tutulma” hali düzenlenmiştir. Sözleşme’ye göre, özgürlüğe getirilen sınırlamanın meşru kabul edilebilmesi için mahkûmiyet kararı sonrası “tutma” hali veya hapsedilmenin, “yetkili mahkeme” kararma dayalı ve hukuka (kanuna) uygun olması şartları aranmaktadır. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı yönünden “tutma” hali, geniş anlamda kullanılmakta olup; gözaltı, tutuklama, mahkûmiyet sonrası tutukluluk ve hükümlülük hallerini içine almaktadır. Sözleşme maddesindeki “yetkili mahkeme” vurgusu, kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması sonucunu doğuran ceza veya güvenlik tedbiri uygulama konusunda kanun gereği yetkilendirilmiş, yürütme organı ve taraflardan bağımsız ve yeterli güvencelere sahip yargısal organı ifade etmektedir.

 

Anayasa’nın 19. maddesinin birinci fıkrasında herkesin kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına sahip olduğu ilke olarak ortaya konduktan sonra, ikinci ve üçüncü fıkralarında şekil ve şartları kanunda gösterilmek şartıyla kişilerin özgürlüğünden mahrum bırakılabileceği durumlar sınırlı olarak sayılmıştır. Dolayısıyla kişinin özgürlük ve güvenlik hakkının kısıtlanması ancak Anayasa’nın anılan maddesi kapsamında belirlenen durumlardan herhangi birinin varlığı halinde söz konusu olabilir. AYM Rıza Boudra kararında; “kişiyi özgürlüğünden yoksun bırakma sonucunu doğurduğu için alınan kararın hukuka uygun olması ve keyfî muamele teşkil etmemesi gerekmektedir. Demokratik hukuk devletinin gerekli ve makul kıldığı ölçüde denetlenebilmesi; koşullarının genel kabul görmüş standartlara uygun olması, özgürlüğünden yoksun bırakılanlara temel usulî hakların ve güvencelerin sağlanması gerekir. Sınırlamanın şekil ve şartlarının kanunla gösterilerek kişi özgürlüğü açısından daha güvenceli bir hukuki durum ortaya koymalı” yorumunu yapmaktadır.

 

E)AÇLIK GREVLERİ

 

27 Kasım 2023’de Türkiye’nin birçok hapishanesinde Abdullah Öcalan üzerinde süreklileşen tecridin sonlandırılması (avukat ve aile görüşünün yapılmasına izin verilmesi) ve Kürt Sorunun Demokratik Barışçıl çözümü talebi ile  süreli-dönüşümlü açlık grevleri başlamıştır.

 

5275 sayılı İnfaz Kanunu’nun 2. maddesi ile infaz hukukunun temel ilkeleri belirlenmiş ve ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin kuralların hükümlülerin ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, doğum, felsefî inanç, millî veya sosyal köken ve siyasî veya diğer fikir yahut düşünceleri ile ekonomik güçleri ve diğer toplumsal konumları yönünden ayırım yapılmaksızın ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınmaksızın uygulanacağı öngörülmüştür. Yine aynı maddede ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamayacağı vazedilmektedir. Yasal ve uluslararası mevzuat, evrensel hukuk ilkeleri ile birlikte göz önüne alındığında; mahpusların talebinin halihazırda yürürlükte olan hukuk normlarının uygulanması talebinden ibaret olduğu açıktır. Kişinin savunma hakkı bağlamında adil yargılanma hakkı ve manevi varlığını geliştirme hakkına açıkça aykırı olan Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit uygulamasının bir an önce ortadan kaldırılması gerekmektedir.

 

Yine Mahpuslar, açlık grevine başladıkları andan itibaren, müdahalesini kabul ettikleri hekim gözetiminde tutulmalı ve kendi sağlık durumları hakkında her gün hekimleri tarafından bilgilendirilmelidirler. Açlık grevi sırasında, açlık grevi yapanların başka koşullardan kaynaklanan sağlık riskleri ortadan kaldırılmalıdır. Kullanılan malzemelerin temizliği ve sağlığa uygunluğu sağlanmalıdır. Bu kişilerin ılık ve nemli bir ortamda, fazla fiziksel aktiviteye maruz bırakılmaksızın bulunmaları sağlanmalıdır.

 

Açlık grevi yapanların günlük olarak minimum 5 büyük bardağı su, 2 çay kaşığı tuz, yemek kaşığı şeker, 1 tatlı kaşığı karbonat ve B1 vitamin alması sağlanmalıdır. Hapishane idaresince, açlık grevindeki mahpuslara ilişkin tekli oda uygulamasından vazgeçilmeli, refaketçi bulundurulmasına imkan sağlanmalıdır. Açlık grevi eylemcilerine refakat eden, bakımlarını sağlayanlara gerekli bilgi ve olanaklar sağlanmalıdır.

 

Açlık grevinin kişinin kendi iradesiyle sonlandırıldığı, tedavi ve beslenmeye geçiş aşamasında, TTB’nin daha önceki açlık grevlerine katılmış olanların beslenmeye geçiş, eksikleri yerine koyma ve ortaya çıkan hastalık ve rahatsızlıkların tedavileri üzerine yapılmış olan araştırmalara bağlı olarak hazırladığı “Açlık Grevi Yapmış Hastada Tedavi Bakım Protokolü” uygulanmalıdır. Açlık grevi bittikten sonra yerine koyma ve beslenmeye geçiş aşamasında, ihtiyaç duyulabilecek hekim ve sağlık çalışanı daha önceden belirlenmeli, bu kişilere tedavi ile ilgili gerekli bilgiler verilmelidir.

 

Açlık grevi sebebiyle disiplin cezası verilmesi her ne kadar Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 40. Maddesinde tanımlanmış olsa da açlık grevinin kurum güvenliği bakımından ne tür somut risk ve tehlikeler taşıdığı ortaya konulmalıdır. Açlık grevi nedeniyle  disiplin cezası verilmesinin, cezaevi düzeninin ve güvenliğinin sağlanması amacıyla yapıldığı ve bunun da Anayasa’nın ifade özgürlüğüne ilişkin 26. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç taşıdığı iddia edilse de başvurucunun katıldığı eylemin ceza infaz kurumlarındaki güvenliği veya disiplini bozacak nitelikte olup olmadığının somut değerlendirilmesi gerekmektedir. Oysa idare tarafından bu disiplin cezasının verilmesi için açlık grevini yapması yeterli görülmekte ve otomatik disiplin süreçleri işletilmektedir.

 

Kamu düzeni ve cezaevinde güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir makul gerekliliğin söz konusu olmadığı, tek başına açlık grevine başvurmak suretiyle ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin yeterli gerekçelere dayandırılmadığı, söz konusu müdahalenin "demokratik bir toplumda gerekli" olmadığı ve hedeflenen meşru amaçlarla orantılı olmadığı açıktır. Yine açlık grevi mahpuslar için belki de tek ifade özgürlüğü biçimi iken örgüt üyeliği ile ilişkilendirmek ifade özgürlüğünün ihlalidir.

 

Hapishanelerde mahpusların haklarını kısıtlayıcı ve ihlal edici uygulamalardan vazgeçilmelidir.

 

SONUÇ ve DEĞERLENDİRME

 

  • Son dönemlerde yaşanan ekonomik kriz ve hükümetin yönetememe durumu nedeniyle muhaliflere yönelik baskılar ve tutuklamalar daha da artmış, hapishanelerdeki mahpus sayısı kapasitenin çok üzerine çıkmıştır. Kapasiteyi azaltmaya yönelik birtakım infaz düzenlemeleri yapılmışsa da eşitlik ilkesine aykırı bir şekilde bu düzenlemeler belli suç tipleri ile sınırlı tutulmuş, örgütlü suçlar kapsamında hapishanede bulunan siyasi mahpuslar bu düzenlemelerin dışında tutulmuştur. Yine tutuklamalara yönelik bir düzenleme yapılmamış olup söz konusu düzenleme sadece hükümlüleri kapsamaktadır. Aynı zamanda baskılarla doğru orantılı olarak mahpusların maruz kaldığı hak ihlalleri de artmıştır. Bu ihlallerin başında ise işkence yasağının ihlali gelmektedir. Hem ulusal hem de uluslararası hukukta işkence ve kötü muamele açıkça yasaklanmıştır. Bir başka deyişle hiçbir hal ve durumda, hiç kimseye işkence yapılamaz. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi de hapishanelerde yapılan çıplak aramalara ilişkin başvuruları işkence ve kötü muamele yasağını düzenleyen İHAS’nin 3. maddesi bağlamında değerlendirmektedir. Buna rağmen hapishanelerde çıplak aramanın hukuka aykırı bir şekilde hâlâ yaygın bir uygulama olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte mahpusların hastane ve adliye sevklerinde çift kelepçe uygulamasına maruz bırakılması, hapishanelerdeki hücre ve koğuşların fiziki koşulları da insan onuruyla bağdaşmayan uygulamalardan olup işkence ve kötü muamele yasağı kapsamında kalmaktadır.

 

  • Devletler, taraf oldukları sözleşmelerde yer verilen işkence yasağını da göz önünde bulundurarak hapishanelerde işkencenin önlenmesi için gerekli tedbirleri almalıdır. Bu husus, devletlerin işkence ve diğer insan hakları ihlallerinin önlenmesine dair aktif yükümlülüklerinin bir gereğidir. Ortaya bir hak ihlali çıktığında, bu hususun etkin soruşturulması ve sorumluların yaptırımla karşı karşıya bırakılacağı yargılama süreçlerinin gerçekleştirilmesi de söz konusu aktif yükümlülüğün bir parçasıdır. Bu hakkın en etkin ve sonuç alıcı şekilde kullanımının sağlanması gerekmektedir. İşkence, bu anlamda çıplak arama ve iç beden araması bir hak ihlalidir ve suçtur. Yukarıda belirtildiği gibi 5237 Sayılı TCK’nın 94. maddesinde de suç fiilleri arasında sayılmıştır. Haliyle, çıplak aramaya maruz kaldığını iddia eden kişinin, yaşanan hak ihlalinin soruşturulmasını isteme, bir başka anlatımla sorumlularla ilgili şikayette bulunma hakkı vardır. Bu hakkın en etkin ve sonuç alıcı şekilde kullanımının sağlanması gerekmektedir.

 

  • Bir başka husus ise mahpusların ortak alan faaliyetlerinim kısıtlanmasıdır. Mahpusların hapishane koşullarında sosyalleşebilmesi, infaz sürelerinde sosyal ilişkilerden kopmamaları, bedensel ve ruhsal sağlıkları açısından ortak alan faaliyetleri büyük önem arz etmektedir. Özellikle yüksek güvenlikli hapishanelerde tutulan mahpusların beden ve ruh sağlıkları için uzun süre veya süresiz sosyal yalnızlaştırmaya maruz bırakılmamaları gerekmektedir. Spor, sohbet gibi faaliyetler sayesinde mahpuslar sürekli kaldıkları hücrelerin dışına çıkmakta, 7 gün 24 saat birlikte kaldıkları sınırlı sayıdaki kişilerden farklı kişilerle sohbet ederek sosyalleşme imkanı bulmaktadır. Pandemi ile birlikte başlayan süreçte mahpusların ortak alan faaliyetlerinin yaptırılmaması uygulamasının hâlâ tam olarak kaldırılmaması, bu hakkın birçok hapishanede yasadaki düzenlemelere aykırı olarak daha kısıtlı şekilde uygulanması mahpusların içide bulunduğu tecrit koşullarının ağırlaşmasına neden olmaktadır. İHAM, tamamen duyusal yalıtma ile birlikte bütünüyle sosyal yalıtmanın kişiliği tahrip edeceğini ve güvenlik veya başka gerekçelerle haklı gösterilmeyecek bir insanlık dışı muamele biçimi oluşturacağını belirtmiştir.

 

  • Ortak alan faaliyetlerinin kanunda belirtilen düzenleme çerçevesinde dahi yaptırılmıyor olması mahpuslar açısından ceza içerisinde cezaya dönüştürülmüştür. Bu uygulamaya son verilerek mahpusların birbirleri ile iletişim kurarak sosyal ilişkilerini devam ettirebileceği spor, sohbet, gibi ortak alan faaliyetlerinin yaptırılması, atölye ve kurs çalışmalarının açılarak mahpusların kendilerini geliştirmelerinin sağlanması gerekmektedir.

 

  • Mahpusların dış dünya ile iletişim kurması, toplumdan tamamen kopmadan, meydana gelen gelişmeleri takip edebilmesi için en önemli iletişim araçlarının başında süreli ve süresiz yayınlar gelmektedir. Mahpuslar kitaplar sayesinde birçok konuda kendilerini geliştirirken gazete ve dergiler sayesinde toplumda yaşanan gelişmeleri takip edebilmektedir. Bu durum tecridin mahpuslar üzerindeki etkilerinin biraz olsun azalmasına neden olmaktadır. Ancak hapishanelerde kitaplara getirilen kısıtlamalar ile dergi ve gazetelere getirilen yasaklamalar nedeniyle mahpuslar ifade özgürlüğü kapsamında bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğü ve haber alma hakkından faydalanamamaktadır. Birçok hapishanede mahpuslar okumak istedikleri süreli ve süresiz yayınların parasını doğrudan ödeyerek yayınları hapishane idarelerinin anlaşmalı olduğu yerlerden almak zorunda bırakılmaktadır. Bu durumun meydana getirdiği temel sorunlardan biri aileleri tarafından yatırılan para dışında geliri olmayan ve ekonomik olarak zor durumda olan mahpusların yayınlara erişmesi önünde engel oluşturmasıdır. Mahpuslar günlük yiyecek ve temizlik malzemesi ihtiyaçları ile mektup/faks gibi ihtiyaçlarını karşılamakta dahi zorlanmaktayken bir de okumak istedikleri kitaplara bütçe ayırmak zorunda bırakılmaktadır. Bir diğer temel sorun ise mahpuslar tarafından talep edilen yayınların hapishane idaresinin anlaşmalı olduğu yerlerde bulunmamasıdır. Bu durum da mahpusların yayınlara erişmesi önünde ciddi bir engel teşkil etmektedir.

 

  • Yine gazete ve dergi gibi yayınlarda hapishane idareleri tarafından keyfi olarak yasaklanmaktadır. Çoğu zaman bu yasaklamalara ilişkin herhangi bir idari karar da alınmamaktadır. Özellikle muhalif gazete ve dergilere getirilen bu yasaklamalar sadece mahpusların bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğünü ihlal etmekle kalmamakta, muhalif basına uygulanan sansürün de bir göstergesi olmaktadır. Mahpusların uluslararası anlaşmalar ve Anayasa ile güvence altına alınan ifade özgürlüğü ve haberleşme hakkından kanunlara uygun olarak faydalanabilmeleri için kitaplara getirilen sınırlamalara ile gazete ve dergilere getirilen yasaklara son verilmeli, mahpusların ifade özgürlüğü ve haberleşme haklarına yönelik ihlaller durdurulmalıdır.

 

  • Kişi sınırlaması olmaması yönüyle ziyaretler dışında mahpusların aile ilişkilerini, arkadaş ilişkilerini ve sosyal ilişkilerini devam ettirebilmeleri için mektup ve fakslar haberleşme hakkının kullanılmasında en önemli araçlardandır. Son dönemlerde daha da artan mektup engellemeleri ve mektupların kaybedilmesi mahpusların aile ve özel hayatlarına saygı hakkı ile haberleşme haklarını ihlal ettiği gibi mahpuslar üzerindeki tecriti de arttırmaktadır. Mahpusların ailelerine yazdıkları mektuplar ya da mahpusların ailelerinden gelen mektuplar dahi hiçbir gerekçe gösterilmeden engellenmektedir. Özellikle mahpuslar tarafından yazılan Kürtçe mektupların gönderilmemesi ya da mahpuslara gelen Kürtçe mektupların engellenmesi dışarıda Kürtçe’ye yönelik süren ayrımcılığın hapishanelerde de devam ettiğini göstermektedir. Oysa hem ulusal hukukta hemde uluslararası hukukta dile yönelik ayrımcılık kesin olarak yasaklanmış, 5237 sayılı TCK’nın 122. Maddesi ayrımcılığı suç olarak yaptırıma bağlamıştır. Dolayısıyla bu engellemeler Ayrımcılık Yasağınında ihlali niteliğinde olup, bu ihlallere derhal son verilmesi gerekmektedir.

 

  • Son dönemde mahpusların arkadaş görüşçüsü olarak yazmak istediği isimlere yönelik güvenlik soruşturması yapılması artmıştır. Görüşçü olarak yazılmak istenen kişi hakkında 2911 sayılı yasaya muhalefet iddiasıyla soruşturma dahi olması halinde idare tarafından o kişi arkadaş görüşçüsü olarak kabul edilmemektedir. Her ne kadar ilgili kanunlarda güvenlik soruşturması yapılabileceğine ilişkin düzenlemeler olsa da bu süreçlerin pratikte uygulanış şekli hukuka aykırıdır. Hakkında herhangi bir şekilde kesinleşmiş bir hüküm bulunmayan kişiler “masumiyet karinesi” hiçe sayılarak damgalanmakta ve hapishane idareleri tarafından sakıncalı ilan edilmektedir. Bu şekilde mahpuslar üzerindeki tecrit daha da arttırılmakta, mahpuslar yalnızlaştırılmaktadır.

 

  • Son dönemlerde mahpusların tedavi ve sağlık hakkı üzerinde yaşanan hak ihlalleri de artış göstermektedir. Hapishanelerde yüzlercesi ağır binlerce hasta mahpus bulunmaktadır. Hastane sevklerinde ağız içi aramalar, mahpuslara tekli ring aracı ve hastanede kelepçeli muayene dayatmaları artmış, bu durum hasta mahpuslar açısından birer işkence sürecine dönüştürülmüştür. Bu uygulamalar nedeniyle mahpuslar hastaneye gidememekte, gitse bile muayene ve tedavi olamamaktadır. Devlet, mahpusların beslenme, bakım, sağlık hizmeti gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüdür. Zira sosyal bir devletin “sağlık hizmetlerinin eşit, nitelikli ve herkesin ulaşabileceği bir şekilde sunumunu” sağlaması ödevi hapishanedeki sağlık hizmetlerinin genel toplumsal sağlık sistemiyle yakın ilişki içinde, ulusal sağlık sistemiyle entegre ve uyum içinde örgütlenmesini gerektirmektedir. Mahpuslar yasal durumları nedeniyle ayrımcılığa tabi tutulmaksızın ülkedeki sağlık hizmetlerinden yararlanma imkanına sahip olmalı ve genel sağlık sisteminde mevcut olan tüm tıbbi, cerrahi ve psikiyatrik olanaklara ulaşma ve yararlanma olanağından da eşit şekilde yararlanmalıdır. Devletler alıkonulan kişiye tıbbi bakımı her zaman ve derhal sağlamanın yanı sıra mahpusların esenliğini de güvence altına almak için tedavi amacının yanında koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerini de yerine getirmekle yükümlüdür. Bir kişinin hapishanede olması devletin bu yükümlülüğünü askıya almadığı gibi mahpusların temel haklarını da ortadan kaldırmamaktadır. Zira tutulma ve cezalandırma mekânlarında kalanların da yararlanmaları gereken hakların sürekliliği söz konusudur ve bu kişileri temel haklarından yoksun bırakmak ikinci bir cezalandırma anlamına gelecektir.

 

  • 01.01.2021 tarihinde yürürlüğe giren “Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” ile birlikte denetimli serbestlik, koşullu salıverilme gibi mahpus lehine olan uygulamalarda iyi halin belirlenmesi için bir takım yeni kriterler getirilmiştir. Bunun başında ise mahpusun “işlediği suçtan dolayı pişmanlık duyması” kriteridir.  Pişmanlık; içe dönük ve kişinin vicdanı ile ilgili olan duygusal bir tepkime halidir. Kişinin pişmanlık beyanının samimiyeti tam anlamıyla ölçülebilmesi mümkün değildir. Pişmanlık kriteri dışında infazın tüm aşamalarında, mahpusun hapishanelerin düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı, haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirip getirmediği, toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı, iyileştirme ve eğitim-öğretim programları ile spor ve sosyal faaliyetler, kültür ve sanat programları, aldığı sertifikalar, kitap okuma alışkanlığı, diğer mahpuslar ile hapishane görevlileri ve dışarıyla olan ilişkileri, hapishane kuralları ile hapishane bünyesindeki çalışma kurallarına uyumu ve aldığı disiplin cezalarının dikkate alınacağı düzenlenmiştir. Yine bu kapsamda kurullar mahpuslarla mülakat yapabilecek ve burada sordukları soruların cevabına göre iyi hal değerlendirmesi yapabilecektir. Ancak burada mahpuslara sorulacak soruların denetlenmesine ilişkin herhangi bir mekanizma bulunmamaktadır.

 

  • Görüldüğü üzere hukuka aykırı bu yönetmelikle beraber hapishane idareleri mahpus hakkında ancak ve ancak yargı makamlarının karar verebileceği hallerde yargı makamlarının yetkilerini dahi aşan bir yerde konumlandırılmış ve karar mercii haline getirilmiştir. Bu da hapishane idarelerinin mahpuslara karşı sınırsız yetkiyle donatılarak keyfi kararlar alabileceği anlamına gelmektedir.  Son birkaç ayda koşullu salıverilme tarihi geldiği halde haklarına “iyi halli olmadıklarına” yönelik kararlar verilen mahpusların tahliyeleri bu keyfi kararlarla engellenmiştir. Açıktır ki, hapishane idareleri yeni yönetmelik ile kendilerine verilen yetkileri kötüye kullanmaya başlamıştır.

 

  • Koşullu salıverilme tarihi geldiği halde soyut ve kanıtlara dayanmayan nedenler ile subjektif görüşlerin dayanak yapıldığı idare ve gözlem kurulu kararları ile uzun yıllardır hapishanede tutulan mahpusların tahliyeleri engellenmekte, mahpuslar koşullu salıverilme hakkından yararlandırılmamaktadır. Gerek Anayasada gerekse uluslararası sözleşmelerde özgürlüğün kısıtlanabileceği durumlar sayılmış olup bunun dışında hiç kimsenin özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağı düzenlenmiştir.  Son dönemde karşılaşılan pratikler, koşullu salıverilme  konusunda yürürlüğe giren yeni uygulamanın ne kadar keyfiyet taşıdığını göstermektedir. Bir kişi hapishaneye girdiği andan itibaren aslında onun hangi koğuşta ya da hücrede kimlerle kalacağına, kimlerle spor/sohbet gibi etkinliklere çıkacağına hapishane idareleri karar vermektedir. Mevzuatın düzenlediği bir şeyi bugün idare iyi halli olmama koşulu olarak değerlendirebilmektedir. Bağımsız koğuş, pişmanlık gibi dayatmalar, mahpusun su/elektrik tasarrufu yapmadığı, daha önce disiplin cezası aldığı, hapishane kütüphanesinden yeterli sayıda kitap okumadığı, göndermek istediği mektuplar hakkında sakıncalı mektup kararı verildiği, infaz koruma memurlarına daha fazla kolaylık sağlamadığı, personelle mesafeli olduğu gibi gerekçeler idare ve gözlem kurulu kararlarında çok sık karşılaşılan gerekçelerdendir.

 

  • Hapishanelerde bağımsız ve tarafsız kişiler tarafından oluşmayan, hiçbir hukuksal formasyonları olmayan bu kurulların verdiği kararların hukuki bir dayanağı bulunmamaktadır. Tamamen keyfiyete ve kurullarda yer alan kişilerin subjektif değerlendirmelerine dayalı bu kararlarla mahpusların kişi güvenliği ve özgürlüğü hakkı başta olmak üzere birçok temel hak ve özgürlükleri ihlal edilmektedir.

 

  • Bununla birlikte 27.11.2023 tarihinde hapishanelerde Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin sonlandırılması amacıyla başlatılan süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemi devam etmektedir. Eyleme katılan kişi sayısı hapishaneden hapishaneye değişiklik göstersede mahpuslar ortalama ikişer - üçer kişilik gruplar ile onar günlük açlık grevi yapmaktadır. Mahpusların talebi ise; Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Sözleşmeler, Anayasa ve Ceza İnfaz Kanununda güvence altına alınan temek hak ve özgürlükler doğrultusunda Abdullah Öcalan üzerindeki hukuka aykırı tecritin son bulması, Öcalan’ın ailesi ve avukatları ile görüşmesinin sağlanmasıdır. Pandemiden ötürü ağır hak ihlallerinin yaşandığı, mahpusların ihtiyaç duydukları tedaviye dahi erişemediği bu dönemde açlık grevlerinin sürmesi halinde geri dönülemez nitelikte ağır sonuçlar doğuracağı ortadadır. Zira salgın sürecinde hapishanelerde artan hak ihlallerine yönelik hazırlanan raporlardan mahpusların sağlıklı gıdaya ve ihtiyaç duydukları tedaviye erişimlerinin sağlanamamasından ötürü özellikle bağışıklık sistemlerinin zayıfladığı bilinmektedir. Hapishane koşulları ve mahpusların daha önce de uzun süreli açlık grevleri yapmış olmaları dolayısıyla mahpusların bağışık sisteminin düşüklüğü konusunda uyaran hekimler başlatılan açlık grevinin mahpusların sağlıkları üzrinde daha fazla risk barındırdığını belirtmiştir. Bu sebeple mahpuslar daha fazla hak ihlaline uğramadan; herhangi bir yaşam hakkı ihlali olmadan açlık grevlerinin son bulması için Abdullah Öcalan’a uygulanan hukuka aykırı tecridin kaldırılması gerekmektedir.

 

  • Sonuç olarak; Devlet, Anayasa ve kanunlarda kendisine yüklenen yükümlülüklerini ve sorumluluklarını yerine getirmeli, mahpuslara yönelik uygulanan hak ihlallerine son vermelidir.

 

 

ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ GENEL MERKEZİ

MED TUHAD-FED