Duyurular
PATNOS L TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ 20/09/2023 TARİHLİ  İNCELEME VE İHLAL TESPİT RAPORU, işkence,hak ihlali,mahpus
25.09.2023

PATNOS L TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ 20/09/2023 TARİHLİ İNCELEME VE İHLAL TESPİT RAPORU

A-) GİRİŞ

31 Ağustos 2023-01 Eylül 2023 tarihlerinde, Patnos L Tipi Kapalı Hapishanesinde bulunan mahpuslar Mizgin Kayıtbey, Lale Kabişen ve Nazlıcan Barışer'in  bizzat ve vekilleri veya aileleri tarafından  Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Van Şubesi, Tuayder  Van Şubesi ve Van Barosu Hapishane Komisyonu'na yapılan başvurulara istinaden Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Van Şubesi ve Van Barosu Hapishane Komisyonu üyeleri  tarafından hapishanedeki genel durum gözlemlenmiş, mahpuslarla görüşmeler gerçekleştirilmiş, gerçekleştirilen bu görüşmeler neticesinde aktarılan, gözlemlenen ve tespit edilen ihlaller raporlaştırılmıştır.

B-) RAPORUN AMACI

Raporun amacı; Patnos L Tipi KapalıHapishanesinde yaşanan Temel hak ve hürriyetlere ilişkin ihlallerin tespiti, yetki ve sorumluluğu olan merci ve kurumların bu ihlallerin sonlandırılmasına yönelik harekete geçmelerini sağlamak, ihlalleri gerçekleştiren ve suç oluşturan faillere ilişkin etkili soruşturma yürütülmesine katkı sağlamak ve kamuoyunun dikkatine sunmaktır.

Bu raporda avukatlar tarafından hapishanelerde gerçekleştirilen ziyaretler dışında mahpusların aileleri ile yapılan telefon görüşmelerinden ve mahpusların avukatlarına vermiş olduğu bilgiler kullanılmıştır.

C-) GÖZLEM VE TESPİTLER

08.09.2023 tarihinde Patnos L Tipi Kapalı Hapishanesinde ÖHD Van Şubesi üyesi ve Van Barosu Hapishane Komisyonu üyesi avukatlar tarafından kurumda bulunan kadın mahpuslar Lale Kabişen ve Nazlıcan Barışer ile yapılan ziyaret neticesinde mahpusların aktarımları doğrultusunda gözlem ve tespitler şu şekildedir;

1- 31.08.2023 tarihinde Patnos L tipi KapalıHapishanesinde bulunan Mizgin kayıtbey, Lale kabişen ve Nazlıcan Barışer isimli kadın mahpuslar günlük sayıma erkek infaz koruma memurlarının katılmasına tepki göstermiş, bunun üzerine sözlü bir tartışma yaşanmıştır. Bu tartışmada kadın mahpuslar özel kıyafetlerinin bulunduğunu koğuş sayıma erkek infaz koruma memurlarının eşlik edemeyeceğini söylediklerini ifade etmişlerdir. 

2- Aynı gün Yeşil Sol Parti Ağrı milletvekileri Necla Demir ve Heval Bozdağ cezaevinde yaşanan sorunlarla ilgili cezaevinde bir kısım mahpusla görüşmüşler gerçekleştirdiği tarafımıza aktarılmıştır.  aktarılmıştır. 

3- 01.09.2023 tarihinde İnfaz koruma memurları tarafından 31.08.2023 taraihinde yaşanan tartışmaya ilişkin kadın mahpuslara yaptırıma ilişkin tutanak tebliğ edilmek istendiği ve fakat Kadın mahpusların bu konuyla alakalı hapishane savcısı ile görüşmek istediklerini dile getirilmiştir.  Kadın mahpusların Bu talepleri reddedilince kapıya vurmak suretiyle protesto ettikleri beyan edilmiştir. Bu protesto neticesinde yaklaşık 40 kişilik infaz koruma memuru ile jandarma birliği kadın koğuşuna girip ismi geçen kadın mahpusları darp etmeye başladıkları beyan edilmiştir. Yaklaşık 40 dakika boyunca darp edildiği belirtilen kadın mahpusların sonrasında "domuz bağıyla" bağlanıp mahkum bekletme odasına götürüldüğü ve 4 saat boyunca burada bekletildiği aktarılmıştır. Bekleme sırasında kurumun 1. 2. Ve 3. Müdürleri mahpusların başında durduğu belirtilmiş ve Kurumun 1. Müdürünün kadın mahpuslara yönelerek "siz misiniz buradaki sorunları dışarıya aktaran, sorunları dışarıya aktarırsanız sonunuz böyle olur" diyerek gözdağı, tehdit, darp, kötü muamele ve cebir kullanıldığı, mahpuslar tarafından aktarılmıştır. 

4- Kadın mahpusların hastaneye götürülürken hapishane ring aracına götürülünceye kadar saçlarından tutulmak suretiyle sürüklendiği ve ters kelepçeyle hastaneye götürüldüğü aktarılmıştır. 

5 -  Hastanede mahpusların üstün körü bir muayene edildikleri, muayene esnasında doktorların ilgili dar izlerini rapora yazıp yazmadıklarını dahi bilemediklerini, hastaneden hapishaneye götürüldükleri , hapishane girişinde yine hapishane personeli tarafından susmaları ve şikayet etmemeleri hususunda tehdide maruz bırakıldıklarını ifade etmişlerdir.  

6- Kadın mahpuslara yapılan bu saldırıya karşı erkek mahpusların ise kapıya vurma şeklinde bir eylemi gerçekleşmiş ve bu protesto neticesinde tüm erkek mahpuslara da 4 ayrı disiplin soruşturması başlatıldığı  tarafımıza aktarılmıştır.

7- Mahpuslarla yapılan görüşmelerde Kadın mahpusların boyun bölgesinde ve bileklerinde domuz bağı kullanıldığına dair iddiları doğrulayan nitelikte izler; otururken ve kalkarken acı çektikleri,  yürürken zorlandıkları, ellerini ve vücutlarını hareket ettiremedikleri, saçlarında yer yer yaraların olduğu,  vücutlarının bir çok yerinde darp ve şiddet kaynaklı ekimoz, morluk ve diğer birçok izin olduğu tespit edilmiştir.  El ve boyundaki ip izlerinin şekli, açıları ve yönleri dikkate alındığında domuz bağı ile işkence edildiği iddiasının doğru olabileceği ve soruşturulmasının ivedi şekilde yapılması gerektiği düşünülmektedir. 

D-) YAŞANAN HAK İHLALLERİNE DAİR YASAL DEĞERLENDİRMELER

İnsan hakları Avrupa Sözleşmesinin 3.maddesinde ‘‘Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı yahut onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulamaz ’’denilerek işkence ve sair kötü muameleyi kısa ve öz biçimde yasaklamış, işkence ve sair kötü muamele yasağının kapsamını 1984 tarihli Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ndeki tanımın ışığında İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi içtihatlarıyla belirlemiştir. İHAS’nin 3.maddesi yukarıda da belirttiğimiz üzere, işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve ceza kavramlarına yer vermiştir. İşkence yasağı, insanlık dışı ve küçük düşürücü muameleleri de kapsayan üst kavramdır. İHAM, İHAS 3.madde kapsamındaki işkence, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele şeklindeki hareketlerin düzey, yoğunluk, ağırlık ve etkilerine dair farkları gözeterek bu muameleleri birbirinden ayırmaktadır.

İHAM’ a göre bir eylemin ağırlık düzeyi itibarıyla 3. maddenin kapsamına girebilmesi için muamelenin; süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ve bazı durumlarda, mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi olayın içinde yer alan tüm koşullar değerlendirilir. Eylemin amacının mağduru aşağılamak ya da küçük düşürmek olup olmadığı sorusu göz önüne alınması gereken bir unsur olsa dahi böyle bir amacın yokluğu 3. madde ihlalinin kesin olarak bulunmayacağı anlamına gelmemektedir. Bir bireyi utandıran ya da küçük düşüren, onun insanlık onuruna saygı göstermeyen ya da saygıyı azaltan ya da bireyin ruhsal ve fiziksel direncini kıracak şekilde korku, ıstırap ya da aşağılık duygusu uyandıran muamele 3. madde anlamında kötü muamele olarak değerlendirilmektedir. Aynı zamanda İHAM; Sözleşmenin 3. Maddesi kapsamında işkence dışındaki diğer kötü muamele uygulamalarında “insanlık dışı, onur kırıcı ve aşağılayıcı” terimlerini kullanmaktadır. Kararlarda kötü muamelenin 3.Madde ihlaline yol açması için “fiziksel yaralamaya ya da yoğun bir fiziksel veya ruhsal acı veya ıstıraba sebebiyet vermiş olması” ya da “küçük düşürme veya ıstırabın, meşru bir muamele veya cezada zorunlu olarak bulunan küçük düşürme veya ıstırap düzeyinin ötesine geçmesi gerektiği” açıklanmaktadır.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararında özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan herkesin cezalandırılmalarına veya tutuklanmalarına hükmedilen kararla yasal olarak ellerinden alınmayan tüm haklara sahip olmaya devam ettiği, bu nedenle özgürlüğünden yoksun bırakılmış herkese insan haklarına saygı çerçevesinde davranılması gerektiği belirtilmiştir. Bununla birlikte mahpuslara sağlanan barınma ve özellikle uyku koşulları insan onuruyla ve mümkün olduğunca özel hayatın gizliliğiyle bağdaşması gerektiği, iklim koşulları ve özellikle metrekaresi, havanın küp hacmi, aydınlatma, ısıtma ve havalandırma açısından sağlık ve hijyenin gereklerine uygun olması gerektiği vurgulanmıştır. İHAM içtihatlarında da devletin bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorunda olduğu ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntemin, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmaması gerektiği vurgulanmaktadır. Şunu da hatırlatmak gerekir ki işkence suçu doğrudan soruşturulacak ve kovuşturulacak suçlardan olduğundan işkence suçunu işleyen memur ve diğer kamu görevlilerinin soruşturulması için izin alınmasına gerek olmayacaktır.Ayrıca belirmek gerekir ki TCK m.94/6 uyarınca işkence suçu zamanaşımına uğramamaktadır.

E-) SONUÇ

 Patnos L Tipi Kapalı Hapishanesinde kadın mahpuslara yapılan müdahale ve uygulanan muameleler, Kurum İdaresince  gösterilen tutumlar işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden uygulamalardır.  Ulusal ve uluslararası mevzuatta işkence suçu insanlık suçu olarak belirtilmiş ve faillerin etkili bir soruşturma ile cezalandırılmasının hukuk devleti ilkesinin zaruri bir ilkesi olduğu belirtilmiştir. Bu sebeple İşkence suçu,  en ağır suçlardan olup derhal soruşturulması ve faillerinin cezalandırılması gerekmektedir.

Gözlem ve tespitlerde elde edilen veriler dikkate alındığında Patnos L Tipi Kapalı Hapishanesinde mahpuslara yönelik ciddi düzeyde işkence ve kötü muamele yöntemleri kullanılarak yasal ve hukuki haklarını kullanma yollarının kısıtlandığ;, darp, cebir, tehdit ve domuz bağı kullanıldığına dair ciddi emarelerin mahpuslar üzerindeki izlerden de çıplak gözle tespiti dikkate alındığında mahpuslarda oluşan bedensel yaralanmaların tedavi edilmediği ve böylelikle sağlık hakkına erişimin etkili işletilmediği anlaşılmıştır. Bu uygulamalar işkence ve kötü muamele yasağına aykırı olup ayrıca mahpusların yaşam haklarının da endişe verici şekilde tehlikede olduğunu göstermektedir. 

 Yasal ve uluslararası mevzuat evrensel hukuk ilkeleri ile birlikte göz önüne alındığında; kurumumuza gelen başvuru sonucunda tespit edilen işkence yasağına aykırı muamele ve yöntemlerinin kullanan ve ihlallerinin sebebi olan hapishane idaresi ve personeli eylemlerinin sonlandırılması ve idarenin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir. Yine sevk edilen hastahanenin sağlığa  yetkili ve görevli idaresi ile personeli tarafından etkili bir tedavi ile darp ve cebir tespitlerinin yapılıp yapılmadığının araştırılması ve soruşturulması gerekmektedir. Şikayet ve bedensel izlerin hastane tarafından belgelenmemesi ve tedavilerin ihmal veya kasti eylemle yapılmamış olması ihtimallerinin de açığa çıkarılarak ilgili hastane idaresi ve personeli hakkında da soruşturma ve kovuşturmanın başlatılması gerekmektedir. 

İşbu rapor ile gözlem ve tespiti yapılan şikayetlere ilişkin olarak meydana gelen olayın, eylemin ve faillerinin açığa çıkarılması için etkili bir soruşturmanın yürütülmesi gerektiğini; bir insanlık suçu olan işkence uygulamalarının sonlandırılması Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşme ve protokollere ilişkin pozitif ve negatif yükümlülüklerinin gereği olduğunu kamuoyuna  arz ediyoruz. 

ÖHD Van Şubesi Hapishane Komisyonu
Van Barosu İnsan Hakları Merkezi Hapishane Komisyonu
Van Tuayder