Duyurular
SURİYELİLERE YÖNELİK KAYSERİ’DE YAŞANAN IRKÇI SALDIRILAR ÖZEL RAPORU, SURİYE,KAYSERİ,IRKÇI,SALDIRI
09.07.2024

SURİYELİLERE YÖNELİK KAYSERİ’DE YAŞANAN IRKÇI SALDIRILAR ÖZEL RAPORU

OLAY: Kayseri’de 30.06.2024 tarihinde Danişmentgazi Mahallesi’nde küçük yaşta bir çocuğa cinsel istismar yapıldığı iddiası üzerine aynı gün kent genelinde ırkçı ve nefret söyleminde bulunan grupların Suriyelilerin ev ve işyerlerine yönelik saldırılar gerçekleştirmesi basına yansıdı. Aynı gün Kayseri Valiliği, “Danişmentgazi Mahallesi'ndeki cinsel istismar olayıyla ilgili Suriye uyruklu bir kişinin gözaltına, çocuğun ise koruma altına alındığını”, İstismar iddiasının ardından kentte yaşanan olaylarda 14 emniyet mensubu ve 1 itfaiye eri yaralanmış, cinsel istismar iddiası ve sonrasında yaşanan olaylara ilişkin yayın yasağı getirildiğini” açıklamıştır. Aynı gün İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da olaylara ilişkin “67 kişinin gözaltına alındığını” açıklamıştı. 

Olaylar 1-2 Temmuz günlerinde de devam etmiştir. 

B. HEYETİN OLUŞUMU: Kayseri’de Suriyeli sığınmacılara yönelik saldırıların basından öğrenilmesi üzerine İHD olarak bir heyet oluşturup bizzat olayın yaşandığı yerlerde araştırmainceleme yapılması kararlaştırılmıştır. Heyete ÖHD (Özgürlükçü Hukukçular Derneği) ve ÇHD (Çağdaş Hukukçular Derneği) de davet edilmiştir. Heyet, İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, İHD MYK üyesi ve İç Anadolu Bölge Temsilcisi Av. Alişan Şahin, İHD MYK üyesi İsmail Boyraz ve İHD üyesi Av. Elifcan Demirtaş, ÖHD Adına Yönetim Kurulu Yedek Üyesi St. Av. Doğan Şenses ÇHD adına da Kayseri Temsilcisi Av. Bilgin Aslan katılmıştır.   

C. HEYETİN GİRİŞİMLERİ: Heyetimiz Kayseri’ye gitmeden önce 02.07.2024 tarihinde Kayseri Valiliği, Kayseri Emniyet Müdürlüğü ve Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazarak, 03.07.2024 tarihinde Kayseri’deki Suriyelilere yönelik saldırılar nedeniyle bir araştırma ve inceleme yapmak istediğimizi, bu nedenle de kendilerinden konuyla ilgili görüşmek için randevu talebinde bulunmuştur.  03.07.2024 Tarihinde Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı randevu talebimize cevaben çok yoğun olduklarını bu nedenle görüşemeyeceklerini bildirmiştir. Kayseri Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü ise randevumuza yanıt vermemiştir. Heyetimiz olayların yaşandığı bölgeye giriş yaptığında ellerinde telsiz olan sivil polis oldukları anlaşılan iki şahıs heyetimizin yanına gelmiş, heyetimizin güvenliğini sağlama talimatı aldıklarını, ortamın gergin olduğunu, gideceğimiz yerlerde bize eşlik edeceklerini belirtmişlerdir. Gün boyunca da heyetimizin gittiği her yere takip mesafesinde gelmişler, görüşmelerimizde ve incelemelerimizde herhangi bir engellemede bulunmamışlardır. Olayların ilk başladığı mahallede görüşme yaptığımız esnada polislerden birisinin çekim yaptığı gözlenmiştir.

D. HEYETİN GÖRÜŞMELERİ: Heyetimiz Ankara’dan Kayseri’ye ulaştığında ÇHD Kayseri Temsilcisi Av. Bilgin Aslan da heyetimize katılmıştır. Heyetimiz kendi arasında bir değerlendirme yaparak ilk olarak yerel bir gazeteciden de bilgi alarak Sahabiye Mahallesinde saldırıya uğrayan bir işyeri ve yakılmış bir işyerinin fotoğraflarının çekimini yaptı. Bu sırada saldırıya uğrayan işyerinin önünde geçen 20 ve 25 yaşlarında iki Suriyeli ile (isimlerinin açıklanmasını istemediler) karşılaştık, kendimizi tanıtıp amacımızı açıklayarak bu iki Suriyeli ile kısa bir görüşme yapıldı. Bu kişiler “15-20 yaşlarında çok sayıda kişinin ‘Suriyeliler defolun, Ya Allah Bismillah Allahu Ekber’ diye bağırarak Suriyelilere ait işyerlerini ve evleri taşlamaya başladıklarını, polisin müdahale etmeye çalıştığını ancak saldırganların kalabalık olması nedeniyle dağıtamadığını” ifade ettiler.

Suriyeli bir esnaf Muhammed ve oğlu Haydar ile görüşme: Kent merkezinde Sahabiye Mahallesinde olan Suriyeli bir esnaf ile görüşmeler yapıldı. Heyet olarak kendimizi tanıtıp amacımızı açıkladıktan sonra kendilerinden olaylara ilişkin bilgi almak istediğimizi belirttik. İsimlerinin rapora yazılıp yazılmaması konusu soruldu ve isimlerinin yazılmasının bir sakıncası olmadığına yönelik sözlü onam alındı. 

Muhammed ve oğlu Haydar’ın beyanları: “Yaklaşık 50 işyeri saldırıya uğradı, onlarca araç yakıldı ve evler saldırıya uğradı. Benim ailemden bazı kişileri Halep’e gönderdim, Bazı aileler can güvenliği nedeniyle Suriye’ye veya başka şehirlere gitti, çok sayıda insan da gitmeyi düşünüyor. Kazım Karabekir Mahallesi’ndeki saldırılarda 2-3 kişide silah vardı, fakat ateş edip etmediklerini bilmiyoruz. İşlerimiz çok azaldı, müşterilerimizin % 90’ı Iraklı ve Suriyeli, müşterilerimiz işyerimize gelmeye korkuyor. 

1 Temmuz günü 15 kişinin üç Suriyeliyi dövdüğün gördük.

Yeşilyurt mahallesindeki evime komşularımdan 25 Suriyeliyi evime alıp korudum, 2 Temmuz akşamüzeri biri av tüfekli iki saldırgan arabayla gelerek müstakil olan evimin bahçesine Molotof attılar, patlamadı, polisi arayıp şikâyet ettim, polis gelip patlamayan Molotof şişesini alıp götürdü. 

Saldırılar sırasında Eskişehir Bağları semtinde bazı bir kasap ve bir tatlıcı dükkânı yağmalandı. 

Adını vermek istemeyen Kasap olan bir esnaf: O sırada tesadüfen kasap dükkânı yağmalanan kişi işyerine geldi, onun da beyanın başvurduk. “12 yıldır Türkiye’deyim İşyerinde etleri önceden başka yere kaldırdığını, diğer malzemelerinin yağmalandığını, camlarının kırıldığını ve içerisinin yakıldığını, saldırılara ilişkin kamera görüntülerinin olduğunu belirtip, polisin zarar tespiti yapmadığını, sadece bir fotoğraf çekip gittiğini” ifade etti.

Muhammed ve oğlu Haydar’ın beyanlarına devam ettiler: “Kayseri’de yaklaşık 100-120 bin Suriyeli yaşıyor. 

İşyerimizin önünde polis olduğu halde saldırganları engelleyemedi, işyerlerimizin camları kırıldı. İlk iki gün polis hiç kimseyi engellemedi, 2 Temmuz’dan itibaren polis saldırganlara izin vermedi ve olaylar azaldı. 

Valilik tarafından zarar tespiti yapılmadı.  Saldırganlar ‘Ya Allah Bismillah, Allahu Ekber, Suriyelileri istemiyoruz’ diye bağırıyorlardı. 

O sırada işyerine gelen Suriyeli bir kişi, “Biraz önce otobüse bindim, otobüsteki gençler kendi aralarında ‘Arapça konuşanları dövelim, öldürelim’ gibi sözler söylüyorlardı. Arapça konuştuğu için saldırıya uğrayan birçok kişi var”. Dedi. 

2 Temmuz’da Fevzi Çakmak Mahallesinde bir kişi bıçaklandı ve bazı işyerleri saldırıya uğradı. 

Saldırganlar bazı sosyal medya hesaplarıyla haberleşiyorlar. Bir mahalleye saldırdıktan sonra “sıra x mahallesinde, sonra y mahallesinde” diye yazarak saldırganların o mahallelerde toplanmasını sağlıyorlar.” 

Muhammed ve oğlu Haydar daha sonra heyetimize Eskişehir Bağları semtimde görüşmemiz gereken kişilere yönlendirdiler. Muhammed ve Haydar’a geçmiş olsun dileklerimizi ve teşekkür ederek oradan ayrıldık.

Eskişehir Bağları Semtinde A.D, R ve ismini söylemeyen iki kadın ile görüşme: Kendimizi tanıtıp amacımızı açıkladıktan sonra görüşme başladı. A.D. “On yıl önce Halep’ten geldik. 30 Haziran Pazar günü saldırılar başladı. Polis bize dışarı çıkmayın dedi. İki kişinin bıçaklandığını bizzat gördüm. Burada elliden fazla araba ve işyeri saldırıya uğradı. Bıçak ve sopalar kullanıldı. 

Ben üç gündür işe gidemiyorum. Çalışan Suriyeliler işe gidemiyor. Markete, eczaneye vs. gidemiyoruz. Hasta olan annemin ilaçları bitti, nasıl temin edeceğimizi bilmiyoruz. Evdeki yiyeceğimiz en fazla 2-3 gün yeter. Paramız da en fazla bir hafta yeter, ondan sonra ne yapacağız bilmiyoruz. Yardım da gelmiyor. 

Tanıdığımız bir aile İstanbul’a, bir aile de Suriye’ye gitti. Bu şekilde devam ederse biz de gitmeyi düşünüyoruz. 

2 Temmuz’a kadar polis saldırganlara müdahale etmedi, 2 Temmuz’dan itibaren müdahale edince olaylar azaldı. 

Görüşmede bulunan kadınlar “biz rahat sokağa çıkamıyoruz, markete vs. gidemiyoruz” dediler.

Kızılay Toplum Merkezi’nden bir Sosyal Hizmet Uzmanı ile görüşme: Taciz olayının olduğu iddia edilen caminin karşısında Kızılay Toplum Merkezi’ne giderek yetkilerden bilgi almak istedik. Sosyal Hizmet Uzmanı bir çalışan ile görüşme gerçekleştirdik. Kendimizi tanıtıp amacımızı açıkladıktan sonra kurumda görevli bir yetkili “Fiziksel olarak danışmanlık vermediklerini, telefon üzerinden görüşme yaptıklarını, kendilerinin doğrudan ailelerden gelen gıda taleplerini karşılayamadıklarını, sivil toplum örgütlerine yönlendirdiklerini” söyledi ve “kısa sürede olayların durulacağına inanıyoruz” dedi. 

 

Kayseri Baro Başkanı Av. Ali Köse ve Kayseri Barosu Mülteci Hakları Komisyonundan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Salim Yüce ile yapılan görüşme:

Adliye’de bulunan Baro temsilciliğinde gerçekleşen görüşmede kendimizi tanıtıp, ne amaçla geldiğimizi açıkladık. 

Av. Ali Köse “İlk gün 70 kişi gözaltına alınmış, 3 kişi tutuklanmış. Halâ içlerinde çocukların da olduğu çok sayıda gözaltında olan kişiler var. 

Valiliğin yaptığı güvenlik toplantısına Baro ve Başsavcılık çağrılmadı. 

Halk, ekonomik yoksunluk, işsizlik gibi konularda yabancıları sorumlu tutuyor. Bir kıvılcım olunca da çok sayıda insan olaylara karışıyor. 

Başsavcılık çok hassas çalışıyor, duyarlı davranıyor. 

Olayların olduğu yerlere MHP ve AKP milletvekilleri de insanları sakinleştirmek için gitti ancak onlar da tepkiyle karşılandı, saldırganları engelleyemedi. 

Polis ilk iki gün pasif davrandı, büyük çapta gözaltılar ilk gün yapılsaydı olaylar büyümeyebilirdi. 

Kayseri Barosu Mülteci Hakları Komisyonu Sözcüsü Av. Salim Yüce: “Eyleme katılanlar tek bir politik çevreden değil, farklı gruplar var gibi” 

MAZLUMDER Kayseri Şube Başkanı Ahmet Taş, Şube Yönetim Kurulu Üyesi Av. Ahmet Kaya ve Şube Üyesi Şerif Alp ile Görüşme: 

Heyetimiz son olarak MAZLUMDER Kayseri Şube Başkanı Ahmet Taş, Şube Yönetim Kurulu Üyesi Av. Ahmet Kaya ve Şube Üyesi Şerif Alp ile Görüşme gerçekleştirdi. Heyet olarak kendimizi tanıttıktan sonra, görüşmedeki amacımızı açıkladık. 

MAZLUMDER Kayseri Şube Başkanı Ahmet Taş: “Devletin sadece yurttaşları değil, ülkemize sığınmış olan herkesi koruma ve kollama sorumluluğu var. Emniyet güçleri ilk iki gün yeteri kadar saldırganlara müdahale etmediğin biz de tespit ettik. Yoksa olaylar bu kadar büyümezdi. Emniyet üçüncü gün gerekli müdahaleyi yapınca saldırılar azaldı. 

Bazı mahallelerde arabalarla başka mahallelere saldırgan grupların taşındığını söyleyenler oldu, bunlardan tespit edilenler ve gözaltına alınanlar olmuş. 

Suriyelilerin ihtiyaçlarının karşılanması için birçok sivil toplum örgütüyle ortak hareket ediyoruz. Ekmek vs. dağıtımı yapan kurumlar var. 

Birçok sivil toplum kurumuyla ortak bir basın açıklaması yaparak alınması gereken önlemleri vurguladık. Yetkililerle de görüşüyoruz. Bugün de vali ile görüşeceğim” dedi. 

Şube Üyesi Şerif Alp “Eylemlere katılanların farklı görüşlerde insanlar olduğunu düşünüyorum, tek bir siyasi görüşte insanlar değiller” dedi. 

Biz de MAZLUMDER Kayseri Şube Başkanı Ahmet Taş’a, “Valiliğin bize randevu vermediğini, bu durumu anlayamadığımızı, görüş ve önerilerimizi valiliğe iletemediğimizi, düşüncelerimizi ve iletirseniz seviniriz” diyerek görüşmeyi sonlandırdık. 

Sonuç ve Öneriler: 

• Heyetimiz kamu kurumlarından daha detaylı bilgi almak istemesine rağmen Valilik, Emniyet Müdürlüğü ve Cumhuriyet Savcılığının randevu vermemesi nedeniyle kamu kurumlarının elindeki bilgiye ulaşamamıştır.

• Kayseri’de bulunan Eğitim Sen ile bir görüşme hedeflenmiş ancak bir yöneticinin olduğu, onun da o gün sağlık sorunları nedeniyle hastane olması nedeniyle bir görüşme gerçekleştirilememiştir.

• Baro ve MAZLUMDER dışında başka sivil toplum örgütüyle görüşülememiştir.

• Saldırıya uğrayan çok sayıda iş yeri ve evin fotoğrafları çekilerek saldırılara dair somut deliller elde edilmiştir. • Yetkililerden ne kadar işyerinin ve evin saldırıya uğradığına yönelik bir bilgi alınamamıştır. Görüşülen Suriyeliler kendi mahallelerinde saldırıya uğrayan yerlerle ilgili tahmini bilgilerini iletmişlerdir.

• Saldırıya uğrayan işyeri ve evlerde hasar tespiti, yağma, talan vb. gibi ihlaller yetkililer tarafından yapılmamış, mağdur olan insanlara bu konuda ne yapılacağı, zararlarının tazmin edileceğine yönelik bir bilgi verilmemiştir.

• İnceleme yaptığımız mahallelerde yabancı kişiler için verilen MA plakalı araç görmedik.  Suriyelilerin araçlarını gizlediklerini ifade ettiler.

• Görüşülen tüm kişiler güvenlik güçlerinin ilk iki gün saldırgan gruba yönelik yeterli müdahale etmediklerini, saldırgan gruba sanki bir basın açıklaması yapan kişiler gibi yaklaşıldığını ifade etmişlerdi. 

• Güvenlik güçleri, Suriyelilerin evlerini, işyerlerini yakan saldırganların nefret söylemi ile başkalarının can ve mal güvenliğini tehdit eden bir saikle saldırdığı gerçeğini görmezden gelmişlerdir. 

• Valiliğin insanların gıda, ilaç vb. gibi ihtiyaçlarına yönelik bir çalışma yaptığına yönelik bir bilgiye ulaşılamamış. Suriyeliler bu konuda kendilerine herhangi bir yardım yapılmadığını ifade etmişlerdir. 

• Savcılığın nasıl bir soruşturma yürüttüğü, etkin bir soruşturma olup olmadığı bilgisine ulaşılamamıştır. Ancak İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yaptığı basın açıklamasında, “saldırganların meczup, küçük yaşta ve adli sicilleri temiz olmayan kişilerden oluştuğu” belirtilmiştir. Bu açıklama ışığında böylesi kişileri ırkçı saldırıya azmettiren ve bu kaostan menfaati olan kişi ve gruplar hakkında bir bilgi verilmemesinin isabetsiz olduğunu düşünüyor ve ırkçı iradeyi ortaya koyarak meczupları maşa olarak kullananların geçmişteki örnekleri ile sabit olduğu üzere, yine cezasızlık ödülü ile ödüllendirilebilecekleri endişesi taşıyoruz.

• Suriyelilerin çalıştığı işyerlerine gidemedikleri, ne zaman gidebileceklerine dair de kendilerinin bilgilendirilmediği anlaşılmaktadır. 

• Kayseri’deki yerel medyanın haberine göre Suriyelilerin işlerine gidememesi nedeniyle birçok sektörde üretim ciddi olarak aksamıştır. https://www.kayserianadoluhaber.com.tr/osb-de-uretim-durdu/124753/  Bazı medya organlarından yer alan habere göre 8 Temmuz’a kadar fabrikalarda üretime ara verildiği belirtilmektedir. Bu durumda zaten kırılgan bir grup olan ve başka gelirleri olmayan ve yaklaşık bir hafta işlerine gidemeyen Suriyeli işçilerin ücretleri ve sosyal hakları ödenmelidir. https://www.bursadabugun.com/haber/fabrikalar-durdu-kayseri-de-suriyeliler-ise-gidemiyor1727513.html

• Psikososyal yardım alanların, hastaların sağlık kuruluşlarına ulaşmalarında ne gibi önlemler alındığı bilinmemektedir. 

• Yetkililerin başta Baro olmak üzere sivil toplum kuruluşlarıyla yeterince iletişim kurmadığı, bilgilendirme yapmadığı anlaşılmaktadır. 

• Türkiye’de geçmiş yıllarda yaşanan benzer olaylarda (Maraş, Madımak, Gazi katliamı, Romanlara ve Kürtlere yönelik saldırılar) olduğu gibi Kayseri’de Suriyelilere yönelik gerçekleştirilen saldırılarda da linç, yakma, yıkma, yağma, korkutma, ırkçı ve nefret söyleminin yaygın olarak yaşandığı gözlenmiştir.

• Saldırının çok sayıda mahallede süreğen şekilde devam etmesi, sosyal medya platformları üzerinden hangi mahallede saldırıların yapılacağının açıkça yazılması, iddialara göre araçlarla saldırganların taşınması, saldırganların organize hareket ettiğini göstermektedir. 

• Türkiye’nin birçok ilinde demokratik haklarını kullanmak isteyenler ve barışçıl gösteriler bile valilik kararlarıyla yasaklanırken; Kayseri’de Suriyelilere yönelik şiddet içerikli eylemler ve insanların can ve mal güvenliğine yönelik saldırılar olmasına rağmen Valilik eylem ve etkinlik yasağı getirmemiş, eylemin içeriğine uygun önleyici tedbirlere başvurmamıştır. 

• Heyetimizin Kayseri’de inceleme yaptığı 3 Temmuz’da gün boyunca sosyal medya platformlarının (twetter, Watsapp, İnstagram vb.) kısıtlandığına şahit olmuştur. Güvenlik güçlerinin telkiniyle evlerinden çıkamayan Suriyeliler, sosyal medya platformlarının kısıtlanmasıyla yakınlarından haber alamadıklarını, korku ve kaygılarının arttığını ifade etmişlerdi. 09.07.2024

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 

ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ

ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ