Duyurular
18 ARALIK 2022 TARİHLİ TECRİT VE SAVAŞA KARŞI YÜRÜYÜŞ ADLI BASIN AÇIKLAMASI ETKİNLİĞİ HAK İHLALLERİ TESPİT RAPORU, 18 ARALIK 2022 TARİHLİ “TECRİT VE SAVAŞA KARŞI YÜRÜYÜŞ” ADLI BASIN AÇIKLAMASI ETKİNLİĞİ HAK İHLALLERİ TESPİT RAPORU
26.01.2023

18 ARALIK 2022 TARİHLİ TECRİT VE SAVAŞA KARŞI YÜRÜYÜŞ ADLI BASIN AÇIKLAMASI ETKİNLİĞİ HAK İHLALLERİ TESPİT RAPORU

18 ARALIK 2022 TARİHLİ “TECRİT VE SAVAŞA KARŞI YÜRÜYÜŞ” ADLI BASIN AÇIKLAMASI ETKİNLİĞİ HAK İHLALLERİ TESPİT RAPORUDUR

      

HEYETİN AMACI VE OLUŞUMU:

İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi, 1974 Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İzmir Şubesi olarak; kurumlara gelen talep üzerine ve basın, medya vb. kitle iletişim araçlarıyla öğrenmiş olduğumuz toplumsal olaylara ilişkin basın açıklamaları, eylem, etkinlik vb. durumlarda yaşanabilecek hak ihlallerinin tespiti amacıyla gözlem heyeti oluşturularak “gözlemci” sıfatıyla yer alınır, yaşanan hak ihlalleri tespit edilerek raporlanır. Raporların, ulusal ve uluslararası kamuoyu nezdinde paylaşılması amaçlanmıştır.

Hak ihlalleri tespitinin yapılması amacıyla heyet oluşturulmuş ve heyet etkinliğin yapılacağı yerde gözlem yapmak için hazır olmuştur. Heyet içerisinde İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi adına Ahmet Çiçek, Nehir Bilece ve Caner Canlı, 1974 Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi adına Özge Usanmaz, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İzmir Şubesi adına Velat Zeren, Sidal Bayrak ve Barış Arlı yer almıştır.

 

HEYETİN YAPTIĞI GÖZLEM:

  1. Konak Eski Sümerbank ve Saat Kulesi Meydanı’ndaki Gözlemlerimiz

Heyet olarak, 18/12/2022 tarihinde kurumlara gelen talep üzerine ve basın, medya vb. kitle iletişim araçlarıyla öğrenmiş olduğumuz eylem saatinin 16.00 olarak belirtilmiş olması nedeniyle saat 15.30 itibariyle Konak Saat Kulesi'nde hazır olundu. Eylem/etkinlik için çağrı yapılan Konak Eski Sümerbank önüne gidildi. Alana gidildiğinde kolluk kuvvetleri tarafından Konak Pier Üst Geçidi ve Saat Kulesi arasındaki caddenin tamamen kapatılmış olduğu gözlemlendi. Eylem/etkinlik yapılacak alana giden bütün sokakların kolluk kuvvetleri tarafından giriş çıkışa kapatılmış olduğu gözlemlendi. Saat Kulesi etrafında bulunan banklarda oturan yaklaşık 20 kişinin ve Kemeraltı çarşı girişi (Hükümet Konağı’nın yan tarafı) tarafından 5-6 kişinin alana gitmek için yöneldiğinde çok fazla sayıda kolluk kuvvetlerinin (İzmir Güvenlik Şube, Terörle Mücadele Şube ve Çevik Kuvvet Polisleri) insanlara doğru koştuğu, Saat Kulesi ile Hükümet Konağı arasında kalan bir bölgede kişilerin etrafının kolluk kuvvetleri tarafından daire şeklinde sarıldığı ve abluka altına alındıkları gözlemlendi. Abluka altına alınan kişilerin itilip çekiştirilerek, darp edilerek çember içerisinde sıkıştırıldıkları, bu sırada "teröristler içeri girsin, diğerleri uzaklaşsın" dendiği gözlemlendi. Saat Kulesi ile Hükümet Konağı arasında kalan alanda bir anons aracı, 2 adet büyük servis (otobüs şeklinde) gözaltı aracı, 1 adet minibüs cinsi gözaltı aracı olduğu gözlemlendi. Kişilerin etrafı çevrilmeden önce herhangi bir uyarı anonsu yapılmadı. Ancak anons aracından “Halka sesleniyoruz, burayı boşaltın, burada PKK’lı teröristler eylem yapacak“  şeklinde anons edildiği duyuldu. Etrafı çevrili kişilerin dışında kalan kişiler tarafından “Biji Berxwedana Zindanan” şeklinde slogan atıldığı, abluka altına alınan kişiler içerisinden de slogana katılanlar olduğu ve hemen akabinde darp edilerek, itilip çekiştirilerek, bazılarının boğazları sıkılarak bazılarına ise ters kelepçe uygulanmak için zorlanılarak işkence ve diğer kötü muamele ile alanda bulunan gözaltı araçlarına bindirilmeye çalışıldıkları gözlemlendi. Bu esnada HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay ve HDP Batman Milletvekili Feleknas Uca ile birlikte gelen HDP İzmir İl Eş Başkanları Berna Çelik ve Vedat Çınar Altan’ın eylem/etkinlik için alana geldikleri ve kolluk kuvvetlerinin amirleri ile yaşananlara ilişkin görüşme sağlamaya çalıştıkları görüldü. Milletvekilleri görüşmede iken HDP İzmir İl Eş Başkanı Vedat Çınar Altan’ın sağ karın bölgesine (kaburga ve boşluk kısımlarına doğru) kolluk kuvvetleri tarafından dizle tekme atıldığı ve ters kelepçe takılarak gözaltına alındığı görüldü. HDP Milletvekilleri ve HDP İzmir İl Eş Başkanı Berna Çelik’in kolluk kuvvetleri tarafından kalkanlarla itilerek abluka altına alındığı ve alana gelen kişiler ile ilişkilerinin kesildiği gözlemlendi. Saat Kulesi etrafında bulunanlara kolluk kuvveti amirince "Bunlar terörist, bunlara yaklaşmayın, bunların kafanızı yıkamasına izin vermeyin" şeklinde bağırıldığı ve kişilerin kolluk kuvvetlerince itilerek, hakaret edilerek ve zor kullanılarak alandan uzaklaştırıldıkları görüldü. Alandan uzaklaştırılan kişilerin bir kısmının slogan attıkları, bunun üzerine kolluk kuvvetleri tarafından etraflarının daire şeklinde çevrilerek ters kelepçe, darp, hakaret, tekme vb. şeklinde işkence ve diğer kötü muamele ile polis koridorundan geçirilerek gözaltı araçlarına bindirildikleri gözlemlendi. İşkence ve diğer kötü muamele ile gözaltı aracına bindirilen kişilerden birinin polisler tarafından araçtan itilerek indirildiği, araç etrafındaki kişilerden iki kadının heyetin bulunduğu tarafa doğru kucaklayarak kişiyi getirmeye çalıştığı görüldü. Heyette yer alanlardan destek istendi. Heyetin yaptığı görüşmede; kişinin isminin Hogir Kaya olduğu, gözaltına alınırken “yakın bir tarihte böbrek nakli” olduğunu söylemesine rağmen işkence ve diğer kötü muamele uygulanarak gözaltı aracına bindirildiği ve araç içerisinde rahatsızlanıp baygınlık geçirdiği için kollarından tutularak araçtan dışarıya atıldığı ifade edildi. Kişi, araç dışında bulunan kişiler ve gözlemciler tarafından kollarından ve ayaklarından tutularak bir banka taşındı, kolluk kuvveti amirleri ile görüşmeler yapıldı, durum aktarılarak işkence ve diğer kötü muamelenin sonuçları gösterilerek işkenceye son verilmesi dile getirildi. Kişinin tüm vücudunun titremeye başladığı, terlediği, nefes almada zorluk çektiği ve vücudunda uyuşmalar olduğunu dile getirmesi üzerine kolluk kuvvetlerinden alana ambulans çağrılması istendi. Bir kolluk kuvveti amirince gözlemcilere dönerek “Biz arayamayız gidin siz arayın, bizim öyle bir görevimiz yok” dendiği görüldü ve alanda kolluk amiri sıfatı bulunan polis ile görüşme gerçekleştirilerek durum dile getirildi, gözlemciler tarafından ambulans arandı. Ancak ambulansın uzun süre alana gelmemesi ve kişinin hayati tehlikesi bulunması ihtimali sebebiyle polislerin de ambulansı aramaları talep edilmesine rağmen bu talep karşılanmadı. Kişinin durumunun gittikçe kötüleşmesi üzerine ambulans defalarca arandı ancak alana uzun bir süre ambulans gelmedi. Ambulansın gelmesinin ardından kişi sağlık ekipleri tarafından hastaneye götürüldü. Kişinin ambulansa bindirildiği esnada milletvekilleri Serpil Kemalbay ile Feleknas Uca’nın ambulansın bulunduğu yere geldiği görüldü. Ambulansın alandan uzaklaşmasından sonra milletvekillerinin, etraflarında toplanan kitleye yaşanan hukuksuzlukları anlatmak istediği ancak kolluk kuvvetleri tarafından hızla müdahale edildiği, milletvekili Feleknas Uca’nın polis yeleği giyen bir kişi tarafından birkaç defa sertçe itildiği, Feleknas Uca konuşmak istediğinde “konuşmayın, hastalık bulaştıracaksınız” dediği gözlemlenmiştir. O esnada ÖHD İzmir Şubesi Eş Başkanı Av. Velat Zeren gözlemci ve avukat olduğunu dile getirmesine rağmen tartaklanarak gözaltına alınmaya çalışılmıştır. Alanda eyleme katılmak için gelmeyen ancak işkence ve diğer kötü muameleye tepki gösteren kişilere kolluk kuvvetleri tarafından hakaret edildiği, kişilerin itilerek alandan uzaklaştırılmaya çalışıldıkları, gözaltına alınan kişiler için “terörist” denildiği, alanda karşı görüşte olan kişilerin HDP Milletvekillerine doğru yöneldikleri, hakaret ettikleri ancak kolluk kuvvetleri tarafından bu duruma tepki gösterilmediği, engellenmediği gözlemlendi. Saat Kulesi etrafında bekleyen hamile bir kadın ve eşinin, etraflarındaki kişiler tarafından slogan atılması üzerine etraflarının yaklaşık 10 kolluk kuvveti tarafından çevrildiği, erkek olan kişinin gözaltına alınmak istendiği ancak kadının hamile olduğunu ve sancısının olduğunu dile getirmesi üzerine gözaltı işleminden vazgeçildiği gözlemlendi. Alanda bulunan heyetteki gözlemciler, sürekli kolluk kuvvetleri tarafından (gözlemci oldukları kolluk kuvvetleri tarafından bilinmesine rağmen) iteklenip tartaklanarak alandan uzaklaştırılmıştır. Bir polis tarafından hak ihlali tespiti yapmak için alanda bulunan gözlemcilere “ Tarafınızı belli edin, devlet düşmanı mısınız, değil misiniz? Devlet düşmanı iseniz etrafı çevrili kitlenin içine girin, değilseniz dışarıda durun.” denilmiştir.  Alanda haber yapmak için bulunan gazetecilerin ve hak ihlallerine yönelik fotoğraf çekmek isteyen gözlemcilerin görüntü almaları engellenmiş, hatta "Depo Photos"dan Murat Kocabaş yere yatırılarak ters kelepçe takılmış, gözaltı aracına bindirilmek için götürülürken gazeteci olduğunu söylemiş ve bunun üzerine bırakılmıştır. Konak Saat Kulesi’nin bulunduğu meydan komple kolluk kuvvetleri tarafından çevrildiği, alan içerisine giriş çıkışların engellendiği, vapur iskelesine doğru giden yoldaki bulunan herkesin Vapur İskelesine doğru uzaklaştırıldığı gözlemlendi. Heyette bulunan gözlemcilerin hepsi itilerek tartaklanarak alandan uzaklaştırılmıştır. Saat 16.30 civarında yaklaşık 6 gencin slogan atarak Vapur iskelesinin olduğu taraftan Saat Kulesinin olduğu alana doğru yöneldiklerinde, onlarca kolluk kuvveti tarafından üzerlerine doğru koşularak bir anda etraflarının sarıldığı ve hepsinin yerlere yatırılarak, sırtlarına, kafalarına kolluk kuvvetleri tarafından dizleri ile basılarak, ters kelepçe takılarak, hakaret edilerek işkence ve diğer kötü muamele ile gözaltına alındığı gözlemlenmiştir. Bu duruma tepki gösteren bir kişinin 4 polis tarafından ters kelepçe takılarak işkence ve diğer kötü muamele ile gözaltına alındığı görüldü. Alanda bulunan heyet içerisinde yer alan Ahmet Çiçek 4-5 polis tarafından iteklenerek ve tartaklanarak bulunduğu yerden uzaklaştırılmıştır. Heyet, kolluk kuvvetleri amiri ile yaptığı görüşmede; 42 kişinin gözaltına alındığı, kişilerin hastane muayenelerinin ardından İzmir Güvenlik Şube Müdürlüğü’ne götürülecekleri bilgisini edinmiştir. Gözaltına alınan kişilerin bulunduğu araçlar alandan ayrılınca milletvekillerinin basına yapmak istedikleri konuşma engellenmiş ve milletvekilleri de alandan ayrılarak DBP İzmir İl Binası’na gitmiştir.

Heyet içerisinde yer alan gözlemcilerden Ahmet Çiçek ve Caner Canlı, Konak Saat Kulesi’nin olduğu alanda belirli bir süre daha bekledikten sonra alandan ayrılmışlardır. Alandan ayrılırken yaptığı gözlemlerde; uzun süre alanın etrafının kolluk kuvvetleri tarafından çembere alındığı ve hiç kimsenin alana girmesine, meydandan geçmesine izin verilmediği gözlemlenmiştir.

  1. DBP İl Binası Önündeki Gözlemlerimiz

Heyet içerisinde yer alan gözlemcilerden Av. Sidal Bayrak ve Barış Arlı, olası hak ihlallerinin tespiti için kitle ile birlikte il binası önüne gitmiştir. DBP İzmir İl Binası önünde yapılmak istenen basın açıklamasının engellenmesini ve gözaltı işlemini protesto etmek için açıklama yapmak isteyen milletvekilleri ve kişilerin engellendiği, binanın içerisine doğru zor kullanılarak (iterek tartaklayarak) sokuldukları gözlemlendi. Binanın içerisine kolluk kuvvetleri tarafından biber gazı sıkıldığı ve bir kadının baygınlık geçirdiği görüldü. Rahatsızlanan kişiyi görmek için bina içerisine girmek isteyen heyet içerisinde yer alan Av. Sidal Bayrak kolluk kuvvetleri tarafından engellenerek bina içerisine girmesine izin verilmemiştir.  Durumu kötü olan kişi için ambulans çağırılmış ve kişi ambulans ile Alsancak Devlet Hastanesi’ne götürülmüştür. Kişiyle yapılan görüşmede; doktor kontrolü sonrasında kendisine rapor verildiği bilgisi edinilmiştir.

  1. Hastanede Yapılan Gözlemlerimiz

Heyet içerisinde yer alan gözlemcilerden Av. Velat Zeren, Av. Nehir Bilece ve Av. Özge Usanmaz, olası hak ihlallerinin tespiti için gözaltına alınan 42 kişinin hastane giriş muayenesi için götürüldükleri İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi (Eski Yeşilyurt Devlet Hastanesi) önüne gitmiştir. Heyettekiler hastane önüne vardığında 3 adet gözaltı aracının hastanenin Acil giriş kapısının sağında yer alan kısımda beklediği görülmüştür. Gözaltına alınan kişilerin işkence ve diğer kötü muameleye uğramış olmaları, ters kelepçe takılarak gözaltı aracına bindirilmiş olmaları ve gözaltı aracından heyeti çağıran kişilerin olması nedeniyle orada bulunan kolluk kuvvetleri amiri ile heyet olarak görüşme yapılmıştır. Görüşmede heyet tarafından, gözaltı araçlarında olan kişilerin durumlarını kontrol etmek ve hak ihlallerinin tespit etmek amacıyla araç içerisinde kendileriyle görüşme yapmak istenildiği kolluk amirine bildirilmiştir. Önce bu istek kabul edilmemiş daha sonra heyet içerisinden Av. Nehir Bilece’nin araç içerisine girerek tespit yapması konusunda uzlaşılmıştır. Hastane Acil kapısına en yakın olan ilk otobüste yer alan kişiler ile Nehir Bilece görüşme yapmıştır. İlk gözaltı aracında olan kişiler, kendileriyle birlikte bulunan Zahir Yaşar isimli kişinin gözaltına alınırken vücudunun ön tarafından göğüs kısmına doğru polis tarafından vurulduğunu, işkence ve diğer kötü muamele ile alındığını, hastaneye gelirken yolda göğsü ağrıdığı ve iyi olmadığını dile getirdiği, kontrol için bir kez doktorun yanına gidip geldiği ancak araca geldiğinde terlemeye başladığı, kendisini iyi hissetmediğini dile getirmesi üzerine araçtan indirildiği ve tekrar doktorun yanına götürülmek için yanlarından ayrıldığını ancak kendisinden hala haber alamadıklarını iletmişlerdir. İkinci gözaltı aracındaki kişiler ile de görüşme yapılmış, araç içerisindeyken 2-3 kişinin ters kelepçelerin çıkarılmadığı ancak gözaltındaki diğer kişilerin tepkileri ve işkence diğer kötü muamele olduklarını dile getirmeleri üzerine kelepçelerin düz kelepçe şeklinde bağlandığını dile getirmişlerdir. Üçüncü gözaltı aracı olan minibüs şeklindeki araçta daha çok genç kişilerin oldukları görülmüştür. Gözaltındaki kişiler ile görüşme yapılmış araç içerisinde 1 Kadın 2 erkek olmak üzere 3 kişinin ters kelepçesinin çözülmediği, kelepçelerin arkadan kolların birleştirilmiş olması şeklinde takılı olduğu, kelepçelerin çok sıkı bir şekilde bağlandığı, kişilerin bileklerinde yoğun kızarıkların oluşmuş olduğu gözlemlenmiştir. Bu durum kolluk kuvveti amiri ile görüşülmüş, işkence ve diğer kötü muamelenin önlenmesi gerektiği, bu uygulamanın işkence olduğu dile getirilmesi üzerine ters kelepçelerin çıkarılarak önden bağlanılması talimatı polislere verilmiştir. 3 kişinin de kelepçelerinin çözülmesi konusunda anahtar bulmak ve çözmek konusunda epey süre harcanmış olduğu, kelepçelerin sıkı bağlanması nedeniyle çözmekte zorluk yaşandığı gözlemlenmiştir. Araç içerisindeki kişilerde kızarıklıklar, vücutlarının çeşitli yerlerinde sıyrıklar, boğazlarında kızarıklıklar oluştuğu, tansiyon yükselmeleri, kas ve kemik ağrıları, nefes almakta zorlanma şeklinde işkence ve diğer kötü muamelenin kişiler üzerindeki etkileri gözlemlenmiştir. Zahir Yaşar isimli kişi hakkında gözlemciler bilgi edinmek için kolluk kuvvetleri amiri ve hastanedeki ilgili doktorlar ile görüşme gerçekleştirmiştir. Kolluk kuvveti amiri ile heyetin yaptığı görüşmede “kalp spazmı geçirdiği” belirtilmiş ancak daha sonra doktor ile yapılan görüşmede kişinin “Kalp krizi geçirdiği”, bu nedenle yoğun bakıma sevk edildiği ve anjiyo için ameliyathaneye alınacağı bilgisi verilmiştir. Doktor muayenesi için gözaltı aracından indirilen ve muayeneye götürülen yaşlı bir kadın, gözlemcilere elinde bulunan kırık ve deforme olmuş gözlüğü göstererek gözaltına alınırken kolluk kuvvetleri tarafından itilip tartaklandığını, bu sırada gözünde takılı olan gözlüğünün yere düştüğünü ve kolluk kuvvetlerinin gözaltı işlemleri sırasında gözlüğünü kırdığını dile getirmiştir. Yine doktor muayenesi için gözaltı aracından indirilen bir gencin doktorun yanına götürülürken kafasına basılarak götürüldüğü ve başını eğmek istemediğini dile getirdiğine, yanındaki polis tarafından kişiye hakaret edildiği ve tartaklandığı gözlemlenmiştir. Gözaltına alınan bir kişinin tansiyonun yüksek çıktığı bu nedenle tahlil yapıldığı ve testler alındığı gözlemlenmiştir. 40 kişinin hastane giriş muayenesinin tamamlanmasının ardından gözaltına alınan kişilerin İzmir Güvenlik Şube Müdürlüğü’ne götürülmek üzere hastaneden çıkmalarının ardından heyet de hastaneden ayrılmıştır.

HEYETİN YAPTIĞI TESPİTLER:

  1. Basın açıklamasına katılmak için gelen kişilerin açıklamanın yapılacağı yere gitmelerine izin verilmemiştir.
  2. İzmir Valiliği’nin eylem etkinlik yasaklama kararı basın açıklamasına katılmak için gelen kişilere bildirilmemiştir.
  3. Anons aracından “dağılın” ikazı yapılmadan ve kişilerin alandan dağılması için alan yaratılmadan kişiler, basın açıklaması saati henüz gelmeden direkt gözaltına alınmıştır.
  4. Anons aracından yapılan “Halka sesleniyoruz, burayı boşaltın, burada PKK’lı teröristler eylem yapacak” şeklindeki konuşma ile basın açıklamasına katılmak için gelen kişiler kriminalize edilerek hedef gösterilmiştir. Bu şekilde provokasyon yapılmıştır.
  5. Eylem ve etkinliğe katılmak için gelen kişilerin yaşam hakkı tehlike altına girmiştir.
  6. Gözaltına alma işlemleri sırasında; ters kelepçe, yere yatırılıp sırtına basma, diz ile vurma, tekme atma, boğaz sıkma, hakaret etme vb şekilde işkence ve diğer kötü muamele uygulanmıştır.
  7. İşkence ve diğer kötü muamele sonucu rahatsızlanan kişiler için kolluk tarafından ambulans çağırılmamıştır.
  8. Basın açıklamasına katılmak için gelmemiş olan ancak Konak Meydanı’nda bulunan herkes meydandan ve çevresinden uzaklaştırılmış, karşı çıkan kişilere polisler tarafından işkence ve diğer kötü muamele uygulanarak zorla uzaklaştırılmışlardır.
  9. HDP Batman ve İzmir Milletvekillerinin basına açıklama yapması, röportaj vermeleri ve halk ile buluşması engellenmiştir.
  10. HDP Batman milletvekili Feleknas Uca polis yeleği giyen bir kişi tarafından birkaç defa sertçe itilmiş, Feleknas Uca konuşmak istediğinde “konuşmayın, hastalık bulaştıracaksınız” denilerek aşağılayıcı ve küçük düşürücü muamele gösterilmiştir.
  11. Gazetecilerin ve gözlemcilerin hak ihlallerinin tespiti engellenmiştir.
  12. Alanda bulunan gözlemciler ve gazetecilerin faaliyetleri engellenmiş, gözaltına alınmaya çalışılmışlardır.
  13. Gözlemcilerin gözlem yapabilmeleri için gerekli ortam sağlanmadığı gibi zorla (iterek, tartaklayarak, hakaret ederek) alandan uzaklaştırılmışlardır.
  14. Valilik yasağı, Kolluk kuvvetleri tarafından verilen emirler ve uygulamaları sonucunda basın açıklamasına katılmak için gelen veya açıklamaya katılım sağlamayacak herkesin “İfade ve Düşünce Özgürlüğü” hakkı ihlal edilmiştir.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

  • 18/12/2022 tarihinde “Tecride ve Savaşa Karşı” şiarıyla gerçekleştirilmek istenen basın açıklamasında 42 kişi gözaltına alınmıştır. Bu kişilerden biri kalp krizi geçirmiş ve yoğun bakıma kaldırılmış, daha sonra anjiyo yapılmıştır. Bir kişi böbrek rahatsızlığı sebebiyle fenalaşmış, ambulansla hastaneye gönderilip kontrol altına alınmıştır. Bir kişi DBP İl binasına sıkılan biber gazı sebebiyle rahatsızlanmış ve hastaneye kaldırılmıştır.

 

Bilindiği üzere Anayasa ve Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelerde yaşam hakkı koruma altına alınmıştır.

T.C. Anayasası:

           I. Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı başlığı altında düzenlenen Madde 17:

Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.

Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.

 

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 2. Maddesi:

Herkesin yaşam hakkı yasanın koruması altındadır.Der.

 

Yaşama hakkı, en temel hak olup Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (AİHS) yaşama hakkı dokunulmaz hak olarak nitelendirilmiştir. Anayasa m.17/1, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m. 2 ve Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi m. 6 insan yaşamının korunması konusunda temel bir hükme yer vermektedir. Buna göre insan yaşamı kanunun koruması altında olup devletlere yükümlülük getirmektedir. İnsan hakları içinde değer sırası bakımından ilk ve temel olan yaşama hakkı, kamusal makamlar tarafından öldürülmeme ve yaşama yönelik tehlike ve risklere karşı yine kamusal otoriteler tarafından korunma hakkını içermektedir.

 

Tüm bu bilgiler ışığında kolluk kuvvetleri tarafından verilen emirler ve uygulamaları sonucunda kişilerin “Yaşam Hakkı” tehlike altına girmiştir.

 

  • Heyet, basın açıklamasının gerçekleştirileceği alana geldiği andan itibaren kolluk kuvvetlerinin sayısının çok fazla olduğunu, birçok farklı ekibin (Çevik Kuvvet, Güvenlik Şube, Terörle Mücadele Şube vd) alan içerisine yerleştirildiğini, basın açıklaması başlamadan önce alan etrafında anons aracı ve gözaltı araçlarının hazır olarak beklediğini, Konak Saat Kulesi ve çağrı yapılan Eski Sümerbank önüne çıkan bütün sokakların polis tarafından kapatıldığı gözlemlemiştir.

Seyahat özgürlüğü, temel bir insan hakkı olup T.C. Anayasası ve Uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınmıştır.

T.C. Anayasası:

Madde 23: Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. “

 

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi‘nin 13. maddesi:

“Herkesin, her Devletin sınırları içinde seyahat ve oturma özgürlüğüne hakkı vardır.” Der.

Tüm bu bilgiler ışığında kolluk kuvvetleri tarafından verilen emirler ve uygulamaları sonucunda basın açıklamasına katılmak için gelen veya açıklamaya katılım sağlamayacak herkesin “Seyahat Özgürlüğü” hakkı ihlal edilmiştir. 

 

  • Gazetecilerin hak ihlallerinin tespiti engellenmiştir, gazetecilerin faaliyetleri engellenmiş, gözaltına alınmaya çalışılmışlardır.

Haber alma ve iletişim özgürlüğü, bugün için hukuk devletlerinin tamamında Anayasalarla güvence altına alınmış temel hak statüsündedir.

Haber alma ve iletişim özgürlüğü; 1982 Anayasası’nda “posta dokunulmazlığı, özel iletişimin gizliliği” ve “haberleşme özgürlüğü” tanımlarıyla 22. maddede ele alınarak;

Herkes haberleşme hürriyetine sahiptir.” denilmiş.

Anayasa’nın “düşünce ve kanaat açıklama özgürlüğü” başlıklı 26. maddesinin 1. fıkrasında;

“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.” Denilmiştir.

Tüm bu bilgiler ışığında kolluk kuvvetleri tarafından verilen emirler ve uygulamaları sonucunda basın açıklamasına katılmak için gelen veya açıklamaya katılım sağlamayacak herkesin “haber alma e iletişim özgürlüğü” hakkı ihlal edilmiştir. 

 

  • Basın açıklamasına katılmak için alana gelmek isteyen kişilerin etrafı kolluk kuvvetleri tarafından çevrilmiş bir şekilde basın açıklamasının yapılmasının engellendiği gözlemlenmiştir.

Düşünce ve ifade özgürlüğü, temel bir insan hakkı olup T.C. Anayasası’nın 26/1 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesinde düzenlenmiş ve bu hak uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınmıştır.

T.C. Anayasası Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti başlığı altında 26. Maddesi:

“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.”

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi‘nin İfade Özgürlüğü başlığı altında 10. Maddesi:

“Herkes görüşlerini açıklama ve ifade özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir.” Der.

Tüm bu bilgiler ışığında kolluk kuvvetleri tarafından verilen emirler ve uygulamaları sonucunda basın açıklamasına katılmak için gelen veya açıklamaya katılım sağlamayacak herkesin “İfade ve Düşünce Özgürlüğü” hakkı ihlal edilmiştir. 

 

  • Basın açıklamasına katılmak için gelen kişilere ve alan etrafında bulunan kişilere kolluk kuvvetleri tarafından; orantısız güç uygulanarak, yerlerde sürükleme, saçlarından çekme, başlarını asfalt ve taş döşeli zeminlere sürme, boyunlarını sıkma, ters kelepçe, yüz üstü yere yatırılarak sırtlarına ve boyunlarına, tekme atma, dirsek ve dizlerle vurma, hakaret etme şeklinde işkence ve diğer kötü muamele uygulanarak yakalama yapılmış ve bu şekilde gözaltına alındıkları gözlemlenmiştir. Alanda kadın polislerin bulunmasına rağmen erkek polislerin kadınları işkence ve diğer kötü muamele uygulayarak müdahale ettiği, gözaltına aldığı gözlemlenmiştir.

Bilindiği üzere T.C. Anayasası, Türk Ceza Kanunu ve Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelerde;

İşkence ve kötü muamele Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde mutlak olarak yasaklanmıştır. Sözleşme gereği (md. 3):

         -Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tâbi tutulamaz.

         -Tüm alıkoyma hallerinde mutlak olarak kişilerin işkence yasağından faydalanma hakkı vardır. Sınır dışı edilme, Devlet tarafından kaybettirilme, ayrımcılığa dayalı muamele de bu yasak kapsamındadır.

İşkence ve kötü muamele Anayasa ve Türk Ceza Kanunu’nda da suç olarak düzenlenmektedir. İşkence ve Diğer Zalimane, Gayri İnsani veya Küçültücü Muamele Veya Cezaya Karşı Sözleşme: Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 10 Aralık 1984 tarih ve 39/46 sayılı Kararıyla kabul edilip imza, onay ve katılıma açılmıştır. Türkiye Sözleşmeyi 25 Ocak 1988 tarihinde imzalamış ve 21 Nisan 1988 tarihinde bir beyan ve bir ihtirazı kayıtla onaylamıştır. 3441 Sayılı Onay Kanunu 29 Nisan 1988 gün ve 19799 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Bu Sözleşmeye Taraf olan Devletler; Birleşmiş Milletler Antlaşmasında ilan edilen ilkelere uygun olarak insanlık aleminin tüm mensuplarının eşit ve vazgeçilmez haklarının tanınmasının, dünyada hürriyetin, adaletin ve barışın temelini oluşturduğunu düşünerek, Bu hakların, kişinin haysiyetine bağlı olarak meydana geldiğini kabul ederek, Devletlerin Birleşmiş Milletler Antlaşması ve özellikle 55. madde gereğince İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerine saygıyı dünyada yaymak ve bunlara uyma yükümlerini düşünerek, hiç kimsenin işkence veya zalimane, gayriinsani veya küçültücü muamele veya cezaya tabi tutulmamasını öngören İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 5. ve Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 7. maddelerini dikkate alarak, Genel Kurul tarafından 9 Aralık 1975 tarihinde kabul edilen, İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Tabi Tutulan Kimselerin Korunmaları Hakkında Beyannameyi keza dikkate alarak, İşkencenin önlenmesine Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi Bütün dünyada işkence ve diğer zalimane, gayriinsani veya küçültücü muamele veya cezaya karşı mücadeleyi etkinleştirmeyi arzular ve işkence yapmaya teşebbüs ve işkenceye iştirak veya suç ortaklığı yapan şahsın fiili suç sayılacaktır.

1982 Anayasası işkence yasağı güvence altına alınmıştır. Anayasa’nın 17/3. Maddesine göre; “Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”

Türkiye’nin taraf olduğu insan hakları sözleşmeleri ve Anayasa düzenlemeleri çerçevesinde “işkence” fiili suç olarak düzenlenmiş ve işkence yasağının ihlali durumunda uygulanacak yaptırımlar, faillerin bağlı oldukları kurumların kendi disiplin mevzuatlarında yer alan düzenlemelerin yanı sıra “işkence” suçu olarak Türk Ceza Yasası’nda düzenlenmektedir. Anayasa’da “kişi dokunulmazlığı” başlığı altında düzenlenen işkence yasağı, Türk Ceza Yasası’nda “işkence ve eziyet” başlıklı Üçüncü Bölüm altında 94 ve 95. maddelerde ele alınmıştır. Türk Ceza Kanunu’nun 94. maddesi kamu görevlilerinin hangi fiillerinin işkence suçunu oluşturacağını açık bir şekilde tarif etmektedir. Buna göre;

TCK Madde 94 - (1) Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan on iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Fiilin cinsel yönden taciz şeklinde gerçekleşmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”

Maddedeki tanıma göre işkence, insanlık dışı ya da onur kırıcı muamele arasında hukuksal olarak bir farklılık gözetilmemiş ancak, faile verilecek cezanın alt ve üst sınırları arasında oldukça fazla bir fark yaratılarak fiilin ağırlık derecesine göre hâkime bir takdir marjı bırakılmıştır. 94. madde mağdura uygulanan muameleler konusunda, tanımlama üzerinden herhangi bir ayrıma gitmediğine göre işkence, hâkimin takdir yetkisi içinde değerlendireceği, diğer kötü muamele türlerinin ağırlaştırılmış biçimidir.

Türk Ceza Yasası’nın 94. maddesinde belirtildiği üzere suçun maddi unsuru;

- insan onuruyla bağdaşmayan bir davranışın var olması,

- bu davranışın, kişide bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açmasıdır.

94. maddenin gerekçesinde de “İşkence olarak, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması gerekir.” açıklaması yapılmakla birlikte muamelenin neden olduğu acı ve ıstırabın derecesine/ağırlığına dair herhangi bir belirleme yapılmamaktadır.

Türk Ceza Yasası’nın 94. maddesinde tanımlanan işkence suçunun manevi unsuru genel kasıttır ve failin işkence yapma nedeni bir önem taşımamaktadır. İşkence ve kötü muameleye tabi olmama ve bu nitelikte cezaya çarptırılmama hakkı, uluslararası hukukta mutlak olarak yasaklanan, savaş hali dâhil olmak üzere hiçbir istisnası olmayan bir haktır.

Tüm bu bilgiler ışığında kolluk kuvvetleri tarafından verilen emirler ve uygulamalarından da görüldüğü üzere “İşkence ve diğer kötü muamele yasağı” ihlal edilmiştir. 

 

SONUÇ OLARAK;

1)Kişilerin yaşam hakkı güvence altına alınmalı,

2)Barışçıl gösteri ve protesto hakkı üzerindeki yasaklamalar ve keyfi uygulamalar kaldırılmalı,

3)Gösterilere müdahalede işkence ve diğer kötü muamele yasağına aykırı uygulamalara son verilmeli,

4)İşkence ve diğer kötü muamele uygulayanlar ve kanunsuz emir verenler hakkında derhal araştırma ve inceleme başlatılarak etkin bir soruşturma yürütülmelidir.

 

Keyfi uygulamaların, haksız ve hukuksuz gözaltı ve tutuklamaların sona erdirilmesi taleplerimizi bir kere daha dile getiriyor, insan hakları ihlallerine ve cezasızlık politikasına karşı mücadele etmeye devam edeceğimizi belirtiyoruz.