Duyurular
9 EKİM BASIN AÇIKLAMASI DİYARBAKIR HAK İHLALLERİ RAPORU, 9 EKİM BASIN AÇIKLAMASI DİYARBAKIR HAK İHLALLERİ RAPORU
16.10.2023

9 EKİM BASIN AÇIKLAMASI DİYARBAKIR HAK İHLALLERİ RAPORU

RAPORUN KONUSU

9 Ekim 2023 tarihinde Diyarbakır’da gerçekleştirilen Basın Açıklamasına katılmak isteyen yurttaşlara Valiliğin Yasaklama kararı olduğu gerekçesiyle orantısız müdahalelerde bulunulmuş, keyfi gözaltılar gerçekleştirilmiş, ayrımcı ve cinsiyetçi saldırılar gerçekleştirilmiş, yurttaşlar işkence ve kötü muameleye maruz bırakılmıştır. Basın açıklamasının; insan onuruyla bağdaşmayacak bir şekilde barışçıl toplantı, gösteri ve ifade özgürlüğü ile kötü muamele yasağının ihlalleri gölgesinde gerçekleştirilemediği gözlenmiştir.

HEYETİN OLUŞUMU

Siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinin çağrısıyla, 9 Ekim’de Koşuyolu Parkında “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt sorununa çözüm” şiarıyla basın açıklaması düzenlenmek istenmiştir. Diyarbakır Valiliği aynı gün için kentte gerçekleşecek eylem ve etkinliklere yasaklama kararı getirmiş ve kente giriş çıkışları engellemiştir. Basın Açıklamasının gerçekleştirileceği parkın çevresindeki her noktada en az iki tane gözaltı aracı bekletilmiş ve birçok çevik kuvvet getirilmiştir. ÖHD Diyarbakır Şubesi üyesi avukatlardan oluşan heyetle, alanın içerisinde gözlemlerde bulunulmuş ve hukuk dışı alıkonulan yurttaşlara ilişkin hukuki süreç takip edilmiştir.

 

Basın Açıklamasına İlişkin Olarak Gerçekleştirilen Hak İhlalleri İle İlgili Tespitler

  • Siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinin çağrısıyla, 9 Ekim’de Koşuyolu Parkında “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt sorununa çözüm” şiarıyla basın açıklaması düzenlenmek istenmiş parkta toplanmak isteyen kitlenin hiçbir şekilde bir araya gelmesine izin verilmemiş, kitlenin parçalara ayrılarak çembere alındığı gözlemlenmiştir.

 

Kaynak: Mezopatamya Ajansı

 

Kaynak: JinNews

 

  • Bir saati geçecek şekilde yurttaşlar öğlen güneşinin altında ablukada bırakılmış, kitlede yer alan kimi yaşlı yurttaşlar rahatsızlıkları sebebiyle çemberden çıkmak istedikleri halde çıkmalarına izin verilmediği gözlemlenmiştir.

 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı

 

  • Kolluk müzakere etmek isteyen vekil ve STK yöneticileriyle hiçbir şekilde sağlıklı bir görüşme yapmamıştır. Valiliğin yasaklama kararı gerekçe gösterilerek kolluk tarafından alana girmek isteyen veya alanın etrafından geçen insanlara herhangi bir çağrı yapılmadan gözaltı işlemi yapıldığı gözlemlenmiştir. 

 

Kaynak: JinNews, Mezopotamya Ajansı

 

  • Gözaltı işlemine tepki gösteren yurttaşlara kolluk tarafından hakaret edilip kötü muamele uygulandığı tarafımızca gözlemlenmiştir.

 

Kaynak: JinNews,

 

 

 

  • Bu gözaltı esnasında yüzlerce kişi saatlerce araçta kelepçeli bir şekilde bekletilip onur kırıcı muameleye maruz bırakılmışlardır.

 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı

 

  • Gözaltına alınan yurttaşlar araç içerisinde bekletilirken üzerinde PKK/KCK yazılı bir yazının kendilerine okutulmadan herhangi bir bilgi verilmeden zorla imzalatıldığını aktarmışlardır.

 

Gözaltı sürecine ilişkin olarak gerçekleştirilen hak ihlallerine ilişkin tespitler:

  • Gün boyunca gözaltına alma işlemlerinin mütemadiyen sürdürüldüğü, bir kısım yurttaşın saatlerce park alanına yakın alanlarda araç içerisinde bekletildiğini tespit etmiş bulunmaktayız.
  • Gözaltına alınan yurttaşlar hastane işlemlerinden sonra nezarethanede değil, TEM Şube bahçesinde saatlerce gayri insani koşullarda bekletildiğini, 10 saati geçecek şekilde su ve yemek verilmediğini, avukatlarıyla görüşen kişilerden bu durumun öğrenildiğini avukatların kendi imkânlarıyla dışarıdan su temin ettiklerini, çok sayıda kişinin kötü muamele ve işkenceye maruz kaldığını tespit etmiş bulunmaktayız.
  • Kayıt dışı gözaltına alınanlar dışında, çoğu yaşı büyük yurttaşlar olmak üzere 105 kişi gözaltına alınmıştır.
  • Gözaltına alınanların tamamı 2911 sayılı Kanuna Muhalefet suçunu işledikleri gerekçesiyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı ile gözaltına alınmıştır.
  • Gözaltına alınan yurttaşların ifade işlemleri aynı gün geç saatlerde başlamış, ifade işlemleri bittikten sonra 10 kişilik gruplar şeklinde hastane işlemlerinden sonra serbest bırakılmışlardır. Bu işlemler 10.10.2023 tarihinde sabah saat 08.00’e kadar sürdürülmüştür. 105 yurttaştan biri görevi yaptırmamak için direnme suçu iddiasıyla tutuklanmıştır.
  • Serbest bırakılan yurttaşlar doktor kontrolü için Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesine götürülmüş ve doktor kontrolleri kolluk kuvvetlerinin aracı içerisinde İstanbul Protokolüne aykırı bir şekilde gerçekleşmiştir.

 

 

 

BARIŞÇIL TOPLANTI VE GÖSTERİ HAKKININ İHLALİNE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

 

Demokratik toplumun en önemli kriterlerinden biri olan barışçıl toplanma ve gösteri özgürlüğü hakkı sivil, politik ve sosyal hakların tanınması, uygulanması ve savunulması için kullanabilecek bir araçtır ve uluslararası hukuk koruması altındadır. Barışçıl toplanma ve gösteri hakkı kamuya açık alanlar da dâhil olmak üzere tek başına veya başkalarıyla birlikte barışçıl toplanma, protesto, oturma eylemi, gösteriler vb. düzenleme ve bunlara katılma hakkını içerir. Sözleşmeler devletlerin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğum veya başka herhangi bir statüye dayalı belirli gruplar için bu hakkı sınırlamasını mutlak bir şekilde yasaklamaktadır. Anayasa barışçıl toplantı hakkını tanımaktadır (madde 34).

 

Bunun yanında, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, kamu sağlığı ve ahlakını veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması bu hakkın sınırlandırılmasında uygun gerekçeler olarak sunulmaktadır. Bu madde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. Maddesi ile uyumludur. Ancak, hakkın içeriğini düzenleyen 2911 sayılı TGYK hakkı sınırlama yetkilerini geniş tutarak Anayasa ve uluslararası sözleşmelerce korunan hakkı kısıtlamakta, idari yetkililere geniş takdir yetkisi tanımaktadır.

 

Uluslararası standartlar barışçıl toplantıların içeriğine müdahale edilmesi için olabildiğince kısıtlı olanaklar tanımıştır. TGYK yasa dışı içerik kapsamını oldukça geniş tutmaktadır. Toplantının amacı ve içeriğinin yasallığı veya yasa dışılığı kolluk kuvvetlerinin inisiyatifine bırakılarak muğlak bir durum yaratılmıştır.

 

Kamu otoritelerinin takdirindeki sınırlayıcı yetkiler oldukça geniş ve kapsamlıdır. Türkiye’de toplantı ve gösteri yürüyüşlerini düzenleyen kanunlar muğlak ifadelerle doludur ve kanunları yorumlama ve uygulama yetkisi çoğunlukla yargıya değil kamu otoritelerine verilmiştir. Bu durum, barışçıl toplantı hakkını engelleyici keyfi uygulamalara yol açmaktadır. Valiliklerden kaymakamlıklara kadar birçok kamu otoritesi toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde kullanılabilecek güzergâhları belirleme, erteleme ve yasaklama yetkilerine sahiptir.

 

TGYK’ya muhalefet gerekçesiyle kişilere yöneltilen suçlamalar başka suç isnatları ile birleştirilmiştir. Bunun bir nedeni mevzuatta yapılan yaptırımları artıran düzenlemeleridir. Yasada yer alan geniş yasaklar uymayanlara hapis cezaları ile yaptırım uygulanmaktadır. Barışçıl toplantı ve gösterilere katılanlar sıklıkla 2911 No’lu kanunun yanı sıra Türk Ceza Kanunu ve/veya Terörle mücadele Kanunu gibi diğer yasalarda düzenlenen suçlar ile yargılanmaktadır. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılan muhalif görüşlü göstericilere misilleme amaçlı dava açılması da sık görülen durumlardandır ki, bu barışçıl toplantı hakkının kullanımında caydırıcı bir engel yaratmaktadır.

 

Barışçıl toplanma hakkı kapsamında, Basın Açıklamasına katılmak isteyen yurttaşların Valiliğin yasaklama kararı gerekçe gösterilerek gözaltına alınması, kötü muamele teşkil eden ters kelepçe işlemi başta olmak üzere şiddet içerir eylemlere maruz bırakılmaları toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını ihlal eder niteliktedir.

 

Yargılanma tehdidi kapsamında toplantı ve gösteri hakkına ilişkin açıklamalar

 

Devletlerin sadece barışçıl toplanma hakkına dolaylı olarak ve makul olmayan kısıtlama koymama yükümlülüklerinin yanı sıra aynı zamanda bu hakkı güvence altına alma yükümlülükleri bulunmaktadır. Ulusal ve uluslararası hukuk metinlerinin ana amacı bireyleri korunan bu haklarını kullanmalarına karşı kamu yetkililerinin keyfi müdahalelerden, yargı mercilerinin cezalandırma tehdidinden korumak gerekir.

 

Kolluk görevlilerince aşırı ve orantısız müdahalede bulunulmuştur. 5271 sayılı CMK’nın 160/1. Maddesi kapsamında, “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.”hususu belirtilmiştir. Aynı şekilde 5271 sayılı CMK’nın 164. Maddesi gereğince, “Soruşturma işlemleri, Cumhuriyet savcısının emir ve talimatları doğrultusunda öncelikle adlî kolluğa yaptırılır. Adlî kolluk görevlileri, Cumhuriyet savcısının adlî görevlere ilişkin emirlerini yerine getirir.” hususu belirtilmiştir.

 

Basın Açıklamasına katılım sağlamak isteyen kişilere ilişkin Valiliğin Yasaklama kararı gerekçe gösterilerek, söz konusu açıklama CMK’nın 160/1. Maddesi gereğince ceza soruşturmasına konu edilerek, aynı yasanın 90. Maddesi gereğince yakalama ve gözaltı işlemi yapılmıştır.

 

Anayasa'nın 34. maddesinde "Herkes önceden izin almadan barışçıl bir şekilde gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 3. maddesinde, Anayasa'nın 34/1.maddesindeki hüküm aynen korunmuş ve “Herkes, önceden izin almaksızın, bu Kanun hükümlerine göre silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” denilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. maddesinde de “Örgütlenme ve toplantı özgürlüğü” hakkı bir arada düzenlenmiştir. Basın Açıklamasına katılım göstermek isteyen yurttaşların yargılanma tehdidi şeklinde gerçekleşen caydırıcı etkiye maruz bırakıldıkları gözlenmiştir.

 

İŞKENCE İNSANLIK DIŞI KÖTÜ MUAMELE YASAĞININ İHLALİNE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR:

 

Basın Açıklamasına katılmak isteyen kişilerin park alanına alınmaması, kitlenin parçalara ayrılarak saatlerce güneşte bekletilmeleri, hukuk dışı alıkonularak sonrasında gözaltı işlemi yapılması, ters kelepçe takılması, kolluk görevlilerince orantısız güç kullanılması hususları yaşanmıştır. Anayasanın 17/3. maddesi gereğince "kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz."

 

AİHS'nin 3. maddesi gereğince, hiç kimsenin insanlık dışı muameleye tabi tutulamayacağı, işkence ve kötü muameleye maruz bırakılamayacağı belirtilmiştir. Kolluk görevlilerinin hukuk dışı bir şekilde, alana girişleri engellemesiyle birlikte, alıkoyma, ters kelepçe uygulaması, şiddet içerir eylemde bulundukları gözlenmiştir.

 

Alanda bulunan ve mesleki faaliyetlerini yerine getirmek amacıyla çekim yapmak isteyen Basın Mensuplarının görüntü almalarına izin verilmemiş, basın kartlarına göstermelerine rağmen kalkanlarla, fiziki ve sözlü saldırılarla alandan uzaklaştırılmaya çalışılmış, bir basın mensubu kolluk tarafından darp edilmiş akabinde kolluğun basın mensubunun kamerasını kırdığı gözlemlenmiştir. Darp edilen Gazeteci M.K; eylem ve etkinliklerde basın mensupları olarak işlerini yaparken kolluk kuvvetlerinin sistematik bir şekilde engellemelerine ve saldırılarına maruz bırakıldıklarını, 9 Ekim’de de yine görüntü almalarına izin vermediklerini tepki gösterdiklerinde de kolluk tarafından darp edilerek alandan uzaklaştırıldıklarını bunun yanında kolluğun ekipmanlarını kırdıklarını aktardı.

 

Kaynak: JinNews

 

 

 

KADINLARA YÖNELİK CİNSİYETÇİ SALDIRILARA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

 

Gözaltına alındığı sırada birçok kadın yurttaş; erkek kolluk kuvvetlerince gözaltına alınmış ve kolluğun taciz ve cinsel saldırısına maruz bırakılmıştır.25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve kadınların kitlesel katıldığı bütün eylem ve etkinliklerde olduğu gibi; kolluğun kadınlara, özellikle Kürt kadınlara yönelik bu ayrımcı ve cinsiyetçi saldırıların münferit değil sistematik saldırı olduğu tarafımızca gözlemlenmiştir. Kadınlara yönelik gözaltı işleminde uygulanan kötü muamele ve kolluğun hukuka aykırı cinsiyetçi uygulamalarının, kadın onuruyla bağdaşmadığı ve insan haklarına aykırı olduğu tarafımızca tespit edilmiştir.

 

 

ÖNERİLER

  • Barışçıl toplanma hakkı kapsamında, Basın Açıklamasına katılım gerekçe gösterilerek yapılan hukuk dışı alıkonulma, yurttaşların yargılanma tehdidi altında bırakılmaları, temel haklarını ihlal edici nitelikte olup, keyfi bir şekilde ortaya çıkan sınırlandırmalardan ivedilikle vazgeçilmesi gerekmektedir. Yurttaşların fiili olarak hiçbir şekilde bir araya getirilmemeleri ve bu durumun yurttaşların özgürlüklerinden yoksun bırakılmaya gerekçe oluşturması, barışçıl toplanma hakkının ihlal edildiğini göstermekte caydırıcı etki oluşturur şekilde yargı tehdidinin oluştuğu değerlendirilmektedir. Bu kapsamda, suç şüphesi olmaksızın yurttaşların temel haklarını kullanmasını engelleyici şekilde yargı tehdidi oluşturulması nedeniyle, görevinin gereklerine aykırı hareket eden ilgili savcı hakkında, HSK(Hakimler ve Savcılar Kurulu) tarafından derhal soruşturma başlatılmalıdır.

 

  • İstanbul Protokolüne uygun bir şekilde muayene yapmayan sağlık mensupları hakkında idari soruşturma başlatılmalı, bu şekilde olması için direten kolluk kuvvetleri hakkında adli ve idari yönden tahkikatın yürütülmesi gerekir.

 

  • Kadın yurttaşların ayrımcı ve cinsiyetçi saldırılara maruz bırakılmaları, bu kapsamda adli soruşturmanın bu husus da gözetilerek etkin bir şekilde yürütülmesi gerekir.

 

  • Basın Açıklamasına katılım sağlamak isteyen kişiler yönünden, kolluk görevlilerince ters kelepçe ve şiddet eylemlerine maruz bırakıldığı hususu tespit edilmiş olup; gözaltı sürecinde yaşatılan kötü muamele teşkil eden eylemlere dair adli ve idari yönden tahkikatın yürütülmesi gerekir.