Duyurular
Anayasa Mahkemesi Tarafından Yargılama Makamlarının Yaptığı Usul Hatalarının Denetlenemeyeceği, Anayasa Mahkemesi Tarafından Yargılama Makamlarının Yaptığı Usul Hatalarının Denetlenemeyeceği
28.05.2022

Anayasa Mahkemesi Tarafından Yargılama Makamlarının Yaptığı Usul Hatalarının Denetlenemeyeceği

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

DURMAZ OTO. PETROL ÜRÜNLERİ İNŞ. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/1746)

 

Karar Tarihi: 7/5/2015

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

 

Başkan

:

Alparslan ALTAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

Raportör

:

Akif YILDIRIM

Başvurucu

:

Durmaz Oto. Petrol Ürünleri İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.

Temsilcisi

:

Remzi DURMAZ

Vekili

:

Av. Devrim BİÇEN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, idarenin cevap yazısı ve duruşma günü kendisine tebliğ edilmeden hakkındaki idari para cezasının iptali yönündeki talebinin reddine karar verildiğini belirterek, Anayasa'nın 36. maddesinde belirtilen adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve yeniden yargılanma talebinde bulunmuştur.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 8/2/2013 tarihinde yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 29/12/2014 tarihinde kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 25/2/2015 tarihinde kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Adalet Bakanlığının 16/3/2015 tarihli görüş yazısı 23/3/2015 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne cevaplarını içeren dilekçesini 7/4/2015 tarihinde sunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu şirket adına kayıtlı 21 KA 534 plakalı araca, taşıma için belirlenen istiap haddinin üstünde yük taşındığının tespit edildiğinden bahisle 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 65. maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (e) bentlerinin ihlal edildiği gerekçesiyle 30/9/2012 tarihli ve 830213 seri numaralı tutanak ile 7.124,00 TL idari para cezası kesilmiştir.

8. Başvurucu, söz konusu cezaya karşı Diyarbakır 1. Sulh Ceza Mahkemesine Emniyet Müdürlüğünün ceza kesme yetkisinin bulunmadığı ve düzenlenen ceza tutanağının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle başvuruda bulunmuştur. Başvuru üzerine Mahkeme, 22/10/2012 tarihinde tensip tutanağını düzenleyerek, 4/12/2012 tarihini duruşma günü olarak belirlemiştir. Ancak duruşma günü taraflara tebliğ edilmemiştir.

9. Mahkeme, idarenin cevabi yazısı üzerine, 4/12/2012 tarih ve 2012/1134 D. İş sayılı kararı ile başvurucunun talebini dosya üzerinden reddetmiştir.

11. Ret gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“Kararına itiraz edilen kurum 09/11/2012 tarihli cevap dilekçesinde Diyarbakır ili Elazığ Yolu İplik Kavşağında yapılan uygulamada durdurulan 21 KA 527 plakalı aracın aşırı yüklü olduğunun görülmesi üzerine, periyodik muayene ayar ve denetimleri Diyarbakır Ticaret Odası tarafından sürekli olarak yapılıp kontrol edilen Doğru Petrol 80 tonluk elektronik tır kantarında yapılan tartım sonucunda aracın yüklü ağırlığının 48840 kg olarak tespit edilerek idari para cezası uygulandığını, aracın tartım sonuçları ile araca ait polnet çıktısının ve uygulanmış olan trafik idari para cezası karar tutanağının gönderildiği karayolları trafik kanununun 65 maddesinde araçların yüklenmesinde yönetmeliklerle belirlenen ölçü ve esaslara aykırı olarak azami yüklü ağırlığının veya izin verilen azami yüklü ağırlığın aşılması halinde 3562 TL işletene ve gönderene ayrı ayrı idari para cezası verileceği işleten ve gönderenin aynı olması halinde 1.fıkraya uymayan işleten ve gönderen için uygulanacak idari para cezasının toplamının uygulanacağının belirtildiğini idari para cezası karar tutanağı düzenleme yetkisinin Karayolları Trafik Kanunu’nun düzenlenmesi başlığının 2. bölümünde düzenlendiğini yapılan işlemin yasalara uygun olduğunu belirtmiş cevap dilekçesi ekinde buna ilişkin aracın tartım sonucu polnet çıktısı trafik idari para cezası karar tutanağı, tebliğat kabul listesi, Diyarbakır 5. Asliye Ceza Mahkemesinin örnek kararı ve yönetmelik fotokopisini gönderdiği görülmüştür.

Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak yükü gönderen ile işletenin aynı olması nedeniyle toplam 7124 TL idari para cezasının kesildiği, Karayolları Trafik Yönetmeliğine göre emniyet müdürlüğünün ceza kesme yetkisinin bulunduğu,düzenlenen tutanağın usul ve yasaya uygun bulunduğu görülmekle itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.”

10. Başvurucu, anılan karara karşı Diyarbakır 3. Asliye Ceza Mahkemesine itiraz etmiştir.

11. Diyarbakır 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/1/2013 tarihli ve 2013/27 D. İş sayılı kararıyla başvurucunun itirazı, düzenlenen tutanağın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.

12. Anılan kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“…Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak yükü gönderen ile işletenin aynı olması nedeniyle toplam 7124 TL idari para cezasının kesildiği, Karayolları Trafik Yönetmeliğine göre Emniyet Müdürlüğünün ceza kesme yetkisinin bulunduğu, düzenlenen tutanağın usul ve yasaya uygun bulunduğu görülmekle itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.”

13. İtirazın reddi kararı, başvurucuya 24/1/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

14. Bireysel başvuru 8/2/2013 tarihinde yapılmıştır.

B. İlgili Hukuk

15. 2918 sayılı Kanun'un 65. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “Araçların yüklenmesinde, yönetmeliklerle belirlenen ölçü ve esaslara aykırı olarak;

 …

 b) Azami yüklü ağırlığın veya izin verilen azami yüklü ağırlığın aşılması,

 …

 e) Tehlikeli ve zararlı maddelerin gerekli izin ve tedbirler alınmadan taşınması,

 …

 yasaktır.

 Birinci fıkranın (b) bendine uymayarak;

 …

 e) % 25'in üzerinde fazla yüklemelerde 3.000 Türk Lirası,

 …

İşleten ve gönderenlere ayrı ayrı idarî para cezası verilir.”

16. 13/03/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Başvurunun incelenmesi” kenar başlıklı 28. maddesinin ilgili fıkraları şöyledir:

“…

(4) Mahkeme, başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir örneğini tebliğ eder; talep üzerine veya re'sen tarafları çağırarak belli bir gün ve saatte dinleyebilir. Dinleme için belirlenen günle tebligatın yapılacağı gün arasında en az bir haftalık zaman olmasına dikkat edilir. Dinleme sırasında taraflar veya avukatları hazır bulunur. Mazeretsiz olarak hazır bulunmama, yokluklarında karar verilmesine engel değildir. Bu husus, tebligat yazısında açıkça belirtilir.

(6) Dinlemede sırasıyla; hazır bulunan başvuru sahibi ve avukatı, ilgili kamu kurum ve kuruluşunun temsilcisi, varsa tanıklar dinlenir, bilirkişi raporu okunur, diğer deliller ortaya konulur.

(7) Mahkeme, ilgilileri dinledikten ve bütün delilleri ortaya koyduktan sonra aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen ve hazır bulunan tarafa son sözünü sorar. Son söz hakkı, aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen tarafın kanunî temsilcisi veya avukatı tarafından da kullanılabilir. Mahkeme son kararını hazır bulunan tarafların huzurunda açıklar…”

17. 18/7/1997 tarihli ve 23053 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin (Yönetmelik) 161. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“Karayolları Trafik Kanununda yazılı trafik suçlarını işleyenler hakkında;

a) Emniyet Genel Müdürlüğünün;

1) Trafik zabıtası personeli, …, tarafından suç veya ceza tutanağı düzenlenir…”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Mahkemenin 7/5/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 8/2/2013 tarihli ve 2013/1746 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

19. Başvurucu, İlk Derece Mahkemesince, kararına itiraz edilen idarenin cevap dilekçesinin bir örneğinin kendisine tebliğ edilmediğini, bu nedenle Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğünün dosyaya sunduğu cevap dilekçesine karşı herhangi bir beyanda bulunamadığını, ayrıca Diyarbakır 1. Sulh Ceza Mahkemesince 4/12/2012 tarihi olarak belirlenen duruşma gününün de kendisine bildirilmediğini, böylelikle davalı idarenin cevaplarına karşı savunma yapamadığını ve Anayasa'nın 36. maddesinde belirtilen adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

20. Başvurucu, idarenin cevap yazısı ve duruşma günü kendisine tebliğ edilmeden karar verildiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun iddialarının esas itibariyle Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının unsurları olan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlaline ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Başvurucu, bu yöndeki iddiasını davalı idarenin cevaplarına karşı savunma yapmasına imkân verilmemesi bağlamında dile getirmiştir. Bu nedenlerle, başvurucunun iddia ettiği koşullar ve iddialarını dile getirme biçimi dikkate alınarak somut başvuru, adil yargılanma hakkının belirtilen unsurları çerçevesinde incelenmiştir.

21. Başvurucu, idarenin cevap dilekçesinin kendisine tebliğ edilmediğini, duruşma açılması kararı verilmesine rağmen bu karardan daha sonra vazgeçildiğini, bu nedenlerle savunma imkânından mahrum kaldığını belirterek, Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

22. Adalet Bakanlığı görüşünde, adil yargılama hakkında yer alan güvencelerden birinin de silahların eşitliği ilkesi olduğu, bu ilke gereği davanın taraflarından birinin diğeri karşısında zayıf duruma düşürülmemesi gerektiği, somut başvuruda tebliğ edilmesi gereken belgeler tebliğ edilmiş olsaydı başvurucunun hangi ilave tezleri ileri süreceğine ilişkin açıklamada bulunmadığı, bu durumun silahların eşitliği ilkesinin ihlal edilip edilmediği incelenirken göz önünde bulundurulması gerektiği yönünde beyanlarda bulunmuştur.

23. Başvurucu, başvuru formundaki iddiaları tekrarlamış duruşma açılmamasını değil, duruşma açılması kararı verilmesine rağmen bu karardan sonradan vazgeçilmesinin ihlal teşkil ettiğini ileri sürmüştür.

24. Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü, Sözleşme’nin 6. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi gibi ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 38).

25. Hakkaniyete uygun yargılanma”nın temel unsuru, yargılamanın “çelişmeli” olması ve taraflar arasında “silahların eşitliği”nin sağlanmasıdır (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Rowe ve Davis/Birleşik Krallık [BD], B. No: 28901/95, 16/2/2000, § 60). Adil yargılanma hakkının unsurlarından olan çelişmeli yargılama ilkesi taraflara dava malzemesi hakkında bilgi sahibi olma ve yorum yapma hakkının tanınmasını ve bu nedenle tarafların yargılamanın bütününe aktif olarak katılmasını gerektirmektedir. Bu anlamda, mahkemece tarafların dinlenilmemesi, taraflara delillere karşı çıkma imkânı verilmemesi, yargılama faaliyetinin hakkaniyete aykırı hale gelmesine neden olabilecektir (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Ruiz-Mateos/İspanya, § 63; Feldbrugge/Hollanda, B. No. 8562/79, 29/05/1986, § 44).

26. Silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olan çelişmeli yargılama ilkesi, kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara, gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme imkânı vermektedir (Benzer yöndeki AİHM kararları için bkz. J.J./Hollanda, B. No: 9/1997/793/994, 27/3/1998, § 43; Vermeulen/Belçika, B.No: 19075/91, 20/2/1996, § 33).

27. Adil yargılanma hakkının unsurlarından biri de silahların eşitliği ilkesidir. Silahların eşitliği ilkesi davanın taraflarının usuli haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32).

28. Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın yürütülebilmesi için silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ışığında taraflara tanık delili de dâhil olmak üzere delillerini sunma ve inceletme noktasında da uygun imkânların tanınması gerekir. Bu anlamda, delillere ilişkin dengesizlik veya hakkaniyetsizlik iddiaları da yargılamanın bütünü ışığında değerlendirilecektir (Yüksel Hançer, B. No. 2013/2116, 23/1/2014, § 19). Bu bakımdan, daha önce ulaşılamayan bilgi ve belgelere üst yargılama aşamasında ulaşılmış ve bunlara karşı iddia ve itirazlar dile getirilmiş ise silahların eşitliği ilkesi ihlal edilmiş sayılmayabilir. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamındaki görevi, somut olayın usul kurallarına uygunluğunu denetlemek değil, adil yargılanma hakkı kapsamındaki güvencelerin somut olayda ihlal edilip edilmediğini denetlemektir.

29. Başvurucu, İlk Derece Mahkemesinin, 5326 sayılı Kanun’un 28. maddesinin (4) numaralı fıkrasında yer alan “Mahkeme, başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir örneğini tebliğ eder” şeklindeki açık hükme uygun davranmadığını ve duruşma gününü kendisine tebliğ etmeden hakkındaki idari para cezasının iptali yönündeki başvurunun reddine karar verdiğini belirterek, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

30. 2918 sayılı Kanun'un 65. maddesine göre, azami yüklü ağırlığın veya izin verilen azami yüklü ağırlığın aşılması nedeniyle işleten ve gönderenlere ayrı ayrı idarî para cezası uygulanır. Başvuru formu ve ekli belgeler ile dosya kapsamından; 30/9/2012 tarihinde Diyarbakır ili Elazığ Yolu İplik Kavşağında yapılan uygulamada durdurulan 21 KA 534 plakalı aracın aşırı yüklü olduğunun görülmesi üzerine aracın yapılan tartımı sonucunda mevzuatta belirtilen azami yüklü ağırlığın aşıldığı gerekçesiyle 2918 sayılı Kanun’un 65. maddesine istinaden, 830213 seri numaralı ‘idari para cezası karar tutanağı’ düzenlendiği anlaşılmaktadır. Tutanakta; aracın cinsi, rengi ve plakası, kabahatin işlendiği yer, hangi kabahatin işlendiği, kabahatin nasıl tespit edildiği, tutanağı düzenleyen görevlinin ad ve soyadı ile sicil numarası ve ceza tutarı ile ilgili bilgiler yer almaktadır. Tebliğ evrakından, bu tutanağın başvurucuya tebliğ edildiği ve başvurucunun bu tutanağın tebliği ile hakkındaki idari para cezasından haberdar olduğu görülmektedir.

31. Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü tarafından Mahkemeye gönderilen cevap yazısında, trafik uygulamasında durdurulan 21 KA 534 plakalı aracın azami yüklü ağırlığını aştığı gerekçesiyle 2918 sayılı Kanun’un 65. maddesine istinaden, 830213 seri numaralı ‘idari para cezası karar tutanağı’ düzenlendiği belirtilmiş, tartıma dayanak belge (kantar fişi) ile idari para cezasını kesmeye yetkili olduklarına dair emsal mahkeme kararları/yönetmelik fotokopisi yazı ekinde gönderilmiştir.

32. Mahkemenin, önce tarafları dinlemeye karar vermesi ve sonradan bu kararından vazgeçmesi bir özensizliği göstermekte ise de, dinleme gününün taraflara tebliğ edilmediği ve kararın dosya üzerinden verildiği anlaşılmaktadır.

33. Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğünün cevabi yazısının ‘idari para cezası karar tutanağı’ içeriğinde belirtilenlerden başka başvurucunun bilgisi dâhilinde olmayan ek açıklamalar içermediği, ‘idari para cezası karar tutanağı’nın iptaline yönelik başvuru dilekçesinde de bu açıklamalara gerekli itirazların yapıldığı, başvurucu tarafından, aracın belirtilen tarihte o güzergâhta yük taşımadığına dair bir iddianın ileri sürülmediği görülmektedir. Diğer yandan, idarenin cevap yazısının ekindeki kantar fişi ile emsal mahkeme kararlarının da üst yargılama aşamasında öğrenildiği, dilekçede bunlara yönelik gerekli itirazların ileri sürüldüğü ve “itirazın reddi” kararında bu şikâyetlerin tartışıldığı anlaşılmaktadır.

34. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun çelişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin başvurusunun, açık ve görünür bir ihlalin olmaması nedeniyle “açıkça dayanaktan yoksun” olduğundan kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle, başvurunun “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 7/5/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.