Duyurular
Bölge Hapishaneleri İnfaz Raporu, Bölge Hapishaneleri İnfaz Raporu
23.11.2023

Bölge Hapishaneleri İnfaz Raporu

    BASINA VE KAMUOYUNA

Özgürlük için Hukukçular Derneği Amed Şubesi Hapishane Komisyonu ve Diyarbakır Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği’ne gelen başvurular sonucu mahpuslar ile yapılan görüşmeler ve mahpusların avukatlarından edinilen bilgiler sonucunda; Diyarbakır, Gaziantep, Elazığ, Erzincan, Erzurum illerinde toplam 13 hapishanede disiplin cezaları gerekçesiyle infazı yakılan 5 mahpus ve idare ve gözlem kurullarının ‘iyi halli olmadığı’na ilişkin değerlendirme kararları ile koşullu salıverilme hakkı defalarca ertelenen 28 mahpusun tahliye sürelerinin uzatılma gerekçelerine ilişkin rapor hazırlanmıştır.

 

Türkiye hapishanelerinde uygulanan hak ihlalleri İmralı Ada Hapishanesinde bulunan başta Sayın Abdullah Öcalan olmak üzere Sayın Veysi Aktaş, Sayın Hamili Yıldırım ve Sayın Ömer Hayri Konar üzerinde uygulanan tecrit , diğer hapishanelerde tüm politik mahpuslara da uygulanmaya devam etmektedir. Mahpusların avukatlarının ve ailelerinin tüm başvurularına rağmen  4 yıl 8 ay 21 gündür aile görüşü  ; 4 yıl 3 ay 17 gündür avukat görüşü yaptırılmamaktadır.  2 yıl 8  ay ise mutlak iletisimsizlik hali devam etmektedir.

 

2021 Ocak ayında yürürlüğe giren ‘Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik’ te yapılan değişiklikle; Hapishanelerde ‘idare ve gözlem kurulları’ yargılama mekanizmaları gibi işlev görmeye başlamıştır.  Bu kurulların, yargılaması tamamlanmış dosyaları üzerinden mahpuslara pişmanlık dayatmaları, infazı bitmiş disiplin cezalarının mahpuslar üzerinde tehdit unsuru olarak sormaları, mahpusların düşüncesini açıklamaya zorlaması , subjektif değerlendirmelerle karar vermeleri ile keyfi olarak mahpusların denetimli serbestlik ve  koşullu salıverilme hakları  ellerinden alınmaktadır. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını doğrudan etkileyen ‘iyi hal’ kavramı bu kurulların keyfi yaklaşımlarına bırakılmıştır.

 

Raporumuzda detaylı bir şekilde belirttiğimiz üzere idare ve gözlem kurullarında mahpuslara ‘Pişman mısın?’  ‘Çıktıktan sonra örgütsel faaliyete katılacak mısın?’ ‘Neden tarafsız koğuşa geçmedin?’ ‘ İçinde bulunduğun yapıyı terör örgütü olarak görüyor musun?’ ‘PKK yi nasıl görüyorsun?’ ‘Dışarı çıkınca ne yapacaksın?’ ‘Ailenden herhangi birinin örgüt üyeliğinden dosyası var mı?’ ‘Abdullah Öcalan hakkında ne düşünüyorsun?’ ‘Ailenle aran nasıl? Tekrar aynı suçu işleyecek misin?’  vb kişinin düşüncesini açıklamaya zorlama amaçlı sorular yönetilmektedir.  

 

Aynı zamanda mahpusların ‘Sayın Öcalan’ , ‘Osmanlı coğrafyasında kalan halklar arasında savaştan en olumsuz etkilenen Kürtler ve Kürdistan’dır’ vb cümleleri gerekçe gösterilerek verilen hücre cezaları sebebiyle infazları yakılmaktadır.

 

Kurul değerlendirme raporlarında;

“...bir daha suç işleme riskinin düşük olması kanaatinin oluşmadığı…”

“.....pişmanlığa yönelik tavır ve davranışlar içinde bulunmadığı, yapıcı bir tavır sergilemediği, Kapalı ceza infaz kurumundan çıkış sonrası için gerçekçi planlara sahip olmadığı…”

“...Kuruma kabulünden bugüne kadar herhangi bir tarafsızlık beyanının olmaması…”

“....Cezaevine ilk girdiğinde sayıma karşı çıktığı, cezasından dolayı pişmanlık duymadığı, dosyadaki suçlamayı kabul etmediği …”

“Örgütsel hiyerarşiyi esas aldığından kaynaklı olarak toplumla bütünleşemez” şeklinde değerlendirmelerin bulunduğu tespit edilmiştir. 

Bir diğer kurul kararında  geçen ; “...İşlediği suçtan dolayı hiçbir şekilde pişmanlık duymadığı, örgütsel bağlarını koparmadığı, terör örgütünden ayrıldığı konusunda talebinin bulunmadığı. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190. Maddesinde ispat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Hükmü doğrultusunda adı geçenin terör örgütünden ayrıldığını ispat etme yükümlülüğü yine kendisine aittir…” şeklindeki ifadeler İdari gözlem kurulu kararlarının nasıl bir hukuki garabet olduğunun en iyi örneğidir. Cezaevlerinin esas alması gereken kanun İnfaz ve Ceza kanunu iken gözlem kurulu kararında Hukuk Muhakemeleri Kanunundan bahsederek alınan kararların hukuki anlamda hiçbir dayanağının olmadığını göstermektedir.

Yönetmelikte geçen “iyi hal” kavramının mahpus açısından belirlenmesi kurulların keyfi değerlendirme ve sübjektif ölçütleri içerdiğinden dolayı Anayasanın belirlilik ve öngörülebilirlik  ilkelerine aykırılık taşımaktadır. Bu yönetmelikle beraber İdari ve Gözlem Kurulları mahpus hakkında ancak ve ancak yargı makamlarının karar verebileceği hallerde yargı makamlarının yetkilerini dahi aşacak bir şekilde karar mercii haline gelmiştir. Hapishane idareleri yeni yönetmelik ile kendilerine verilen yetkileri kötüye kullanmaktadır.  Bu uygulamaya derhal son verilmelidir. 

Aynı şekilde Açık Cezaevine Ayrılma Yönetmeliği’nin 6/2-ç maddesindeki; “Terör ve örgütlü suçlardan hükümlü olup, mensup oldukları örgütten ayrıldıkları idare ve gözlem kurulu kararıyla tespit edilenlerin koşullu salıverilme tarihine bir yıldan az süre kalması,” düzenlemesinin Anayasa ile koruma altına alınan eşitlik ilkesi gereğince ilgili yönetmelikten tamamen çıkartılması ve denetimli serbestlik müessesinden yararlanabilmek için suç türü ayrımı yapılmaksızın bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

 

Raporumuzda yer verdiğimiz kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan , İdari Gözlem Kurullarının hukuk dışı yaklaşım ve  kararlarıyla şartlı tahliye hakları engellenen mahpusların ivedilikle tahliye edilmesi gerekmektedir. Bu çalışmamızla mahpusların buna ilişkin yaşadığı hak ihlallerine karşı Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesini (CPT), Adalet Bakanlığını ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonunu göreve davet ediyoruz. 

ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ DİYARBAKIR ŞUBESİ

DİYARBAKIR TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ AİLELERİ İLE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ

 

 

Raporun tamamına ulaşmak için aşağıdaki linke tıklayınız.

https://drive.google.com/file/d/1SoA5IUsLm_7Q2ndDQ6tBqdAnvxvsxXco/view?usp=sharing