Duyurular
DENİZ POYRAZ DAVASI 7. DURUŞMA RAPORU, DENİZ POYRAZ DAVASI 7. DURUŞMA RAPORU
09.02.2023

DENİZ POYRAZ DAVASI 7. DURUŞMA RAPORU

DENİZ POYRAZ DAVASI 7. DURUŞMA RAPORU

 

MAHKEME     : İZMİR 6. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DOSYA NO      : 2021/313 ESAS

CELSE              : 10.

 

OLAYIN ÖZETİ

17 Haziran 2021 tarihinde, HDP İzmir İl Başkanlığı’na silahlı saldırı düzenleyerek parti çalışanı Deniz Poyraz’ı öldüren sanık Onur Gencer hakkında “tasarlayarak öldürme, işyeri dokunulmazlığını ihlal etme, siyasi partiler veya meslek kuruluşlarının kullanımında olan bina, tesis veya eşyalara zarar verme” suçlamalarıyla açılan davanın yedinci duruşması, 27 Aralık 2022 tarihinde saat 10:00’da Aliağa (Şakran) Cezaevi Yerleşkesi’nde bulunan duruşma salonunda yapılmasına karar verilmişti.

 

DURUŞMA ÖNCESİ

Saat 09.10'da, şehir merkezinden yaklaşık olarak 90 km uzaklıkta bulunan Aliağa (Şakran) Cezaevi Yerleşkesinin önüne ÖHD İzmir Dava İzleme Grubu olarak gelindi. 

Duruşmanın yapılacağı Aliağa (Şakran) Cezaevi Yerleşkesi’ne 100 metre kala jandarma tarafından gelen araçların durdurulduğu ve kimlik kontrolü yapıldığı görüldü. Bu esnada 2 adet otobüsün bekletildiği gözlemlendi.

Aliağa (Şakran) Cezaevi Yerleşkesi’nin önüne gelindiğinde yerleşkenin giriş kısmında 8 adet jandarma aracının, 1 adet TOMA’nın, 1 adet akrep tipi zırhlı aracın olduğu ve çok sayıda jandarmanın olduğu gözlemlendi.

Saat 09.35'te, basın açıklaması yapıldı. Bu esnada yapılan basın açıklamasının bazı polisler tarafından kayda alındığı gözlemlendi.

HDP Eş Genel Başkanı Prof. Dr. Mithat Sancar konuşma yaptı. SANCAR; "gerçeğin ortaya çıkmaması için sistemli bir faaliyet yürütüldüğünü, soruşturma aşamasında kolluğun sanığın bütün bağlantılarını gizlemek için çalıştığını, Türkiye tarihinin siyasi cinayetlerle dolu olduğunu, hepsinde de aynı yöntemin izlendiğini, kanlı bir girdap yaratıldığını, ülkenin demokrasiden, adaletten ve barıştan uzaklaştırıldığını, daha önceki siyasi cinayetler aydınlatılmış olsaydı bunların da yaşanmayacağını, gerçeği ortaya çıkarmak için değil hakikati gizlemek amacıyla soruşturma yürütüldüğünü, mahkemenin maddi gerçekliği ortaya çıkarmak için değil tek kişinin münferit eylemiymiş gibi olaya baktığını, katılan avukatlarının soruşturmayı genişletme taleplerini reddettiğini, adalet ortadan kalktığında hiç kimsenin kendini güvende hissetmeyeceğini, hakimlerin görevinin hakikati ortaya çıkarmak olduğunu, maddi hakikat ortaya çıkmadan adaletin gerçekleşmeyeceğini, adaletin gerçekleşebilmesi için cinayetin arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılması gerektiğini, bu cinayet gerçekleşmeden önce iktidar mensupları tarafından HDP'nin hedef gösterildiğini ve nefret söylemlerine maruz kaldıklarını" belirtti.

Saat 10.00'da, duruşmaya katılmak için Aliağa (Şakran) Cezaevi Yerleşkesi’nin girişine gelindiğinde jandarma; mahkeme heyeti tarafından sadece vekâletnamede ismi bulunan katılan vekillerinin duruşmaya alınacağını, yetki belgeli avukatların, basın mensuplarının ve izleyicilerin duruşmaya alınmayacağı yönünde karar alındığını söyledi.

Aliağa (Şakran) Cezaevi Yerleşkesi kampüs girişinin demir bariyerlerle kapatıldığı ve girişte çevik kuvvet jandarmalarının konumlandığı gözlemlendi. Ayrıca bomba arama köpeğinin olduğu da görüldü.

Saat 10.30'da, vekaletnamede ismi geçen avukatların mahkeme heyetiyle müzakere yapma amaçlı içeri girdiği ancak avukatlarla birlikte girmek isteyen İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz'ın içeri alınmadığı görüldü.

Saat 10.40'da, jandarma tarafından duruşmaya katılmak için cezaevi önünde bekleyen avukatlara “burası bekleme yeri değil” diye bağrıldığı, avukatlar ile jandarma arasında tartışma yaşandığı ve jandarmaların avukatları uzaklaştırmak istediği gözlemlendi. Katılan avukatları bekletilmeye devam edildi.

Saat 10.50'de, TBB başkanı R. Erinç Sağkan Aliağa (Şakran) Cezaevi Yerleşkesi’ne geldi. TBB yöneticileri, avukatların duruşma salonuna girmesi için mahkeme heyeti ile görüşme yapmaya gitti.

Saat 11.15'de, TBB yöneticilerinin duruşma salonuna alınmadığı öğrenildi. Mahkeme heyeti, TBB yöneticilerinin duruşma salonuna girebilmesi için X-ray cihazından geçmelerini istediğini ve TBB yöneticilerinin bunu kabul etmediği ve duruşmanın henüz başlamamış olduğu öğrenildi.

Saat 11.35'te, TBB yöneticileri ve katılan vekilleri dışarıya çıktı. Duruşmaya alınmadıklarını ve duruşmanın başladığını belirttiler.

TBB Başkanı Av. R. Erinç SAĞKAN açıklama yaptı.  SAĞKAN " tek beklentilerinin adil bir yargılama yapılması olduğunu; ilk girişten itibaren hukuksuzlukla karşılaştıklarını; x-ray cihazından geçmeleri istendiğini ve bunu kabul etmediklerini; mahkemenin üvey evladı değil, yargının kurucu unsuru olduklarını; yetki belgesi olan avukatların duruşmaya alınmaması konusunda hukuksuzlukta ısrar edildiği; meslektaşları duruşmaya alınmadan kendilerinin de kalmaya devam etmeyeceklerini; duruşma salonunda avukatsız yargılama yapıldığını; bu durumun vicdanlarda avukatsız yargılama olarak anılacağını" belirtti.

Saat 11.45'te, Aliağa (Şakran) Cezaevi Yerleşkesi’nin önünde avukatlar tarafından oturma eylemi yapıldı. Avukatlar mesleklerine yönelik saldırıyı protesto ettiklerini belirttiler. Avukatlar söz alıp konuşma yapmaya başladı.

İzmir Barosu eski dönem başkanı Av. Özkan YÜCEL söz aldı. YÜCEL " bugün yapılanın yargılama olmadığını, sanığı her seviyede koruyanların karanlıkta ve Deniz Poyraz'ın ölümünde payları olduğunu, avukatların duruşma salonuna alınmadığını, halkın avukatı olmaktan gurur duyduklarını, adalet mücadelesinin sadece mahkeme salonunda yapıldığının sanılmamasını, sorumlulardan adalet önünde hesap sormaya devam edeceklerini" belirtti.

Katılan vekili Av. Abdulmecit YILDIRIM söz aldı. YILDIRIM; " ilk defa politik dosya görmediklerini, devlet içinde güçler olmadan bu olayın gerçekleşemeyeceğini ve o yüzden davanın kaçırıldığını, sanığın bu cinayeti tek başına işlemediğini bildiklerini, bugün dosyanın faili meçhul bir cinayet olarak bırakılmak istendiğini, Deniz Poyraz'a söz verdiklerini ve davanın peşini bırakmayacaklarını" belirtti.

Diyarbakır Barosu Başkanı Av Nahit EREN söz aldı. EREN; " bu davanın benzerini Konya'da yaşadıklarını" belirtti.

Batman Barosu Başkanı Av. Erkan ŞENSES söz aldı. ŞENSES; "bugün yapılan uygulamanın sıkıyönetim uygulaması olduğunu, sıkıyönetimde dahi avukatlarla duruşma salonunda yargılama yapıldığını, bugün ise cezaevinden bozma salonda yargılama yapıldığını" belirtti.

Van Barosu Başkanı Av. Sinan ÖZARAZ söz aldı. ÖZARAZ; "avukatların alınmadığı bir yargılamanın tarafsız ve bağımsız olamayacağını, vatandaşların savunma hakkının ellerinden alındığını" belirtti.

Katılan vekili Av. Fatma DEMİRER söz aldı. DEMİRER; "nasıl yargılama kaçırıldı ve kaçak yargılama yapıldıysa şimdi de kaçak karar verilmeye çalışıldığını; mahkemenin avukatlar olmadan, halk olmadan yargılama yaptığını, " belirtti.

HDP Hukuk Komisyonu Eş Sözcüsü Av. Nuray ÖZDOĞAN söz aldı. ÖZDOĞAN; "Mahkeme heyetinin Deniz Poyraz'ın avukatlığını kimin yapacağını belirlemek istediğini, bu durumun bu tarz karanlık katliamları göreceğimizi gösterdiğini, meselenin sadece salona girmek olmadığını ve katliamları engellemek, demokrasi için mücadele vermek olduğunu, oranın bir duruşma salonu ve yargılama makamı olduğunu ve oradan gitmeyeceklerini" belirtti.

Dersim Barosu eski dönem başkanı Av. Kenan ÇETİN söz aldı. ÇETİN; "Şakran Cezaevi önünde duruşmayı aleni hale getirdiklerini ve savunmanın susmayacağını" belirtti.

Muş Barosu Başkanı Av. Kadir KARAÇELİK söz aldı. KARAÇELİK; "yargılamanın kaçırıldığını, sanık katilde olsa adil yargılanması gerektiğini ancak etkili soruşturma yapılması ve arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılması gerektiğini, savunmasız yargı hayalleri olduğunu ancak bu hayallerin gerçekleşmesine izin vermeyeceklerini" belirtti.

Şırnak Barosu Başkanı Av. Rojhat DİLSİZ söz aldı. DİLSİZ; " karanlığın ortaya çıkarılmasını amaçlarken yargılamanın kaçırılmasıyla ve savunmasız yargılamayla karşılaştıklarını, benzerinin Konya’da da yaşandığını, Tahir Elçi'nin karanlık güçlerle mücadele ettiği için öldürüldüğünü, o gün orada olan baro başkanlarının burada da aynı şekilde mücadele ettiğini" belirtti.

Katılan vekili Av. İmdat ATAŞ söz aldı. ATAŞ; "olay günü “abicim adın ne” şeklinde başlayan ve sanığı sevgiyle karşılayan sürecin bugün cezaevine kaçırılan ve avukatların alınmadığı yargılamayla devam ettiğini, Deniz Poyraz'ın avukatları alınmadan yapılan bir yargılamayı kabul etmediklerini" belirtti.

ÖHD Eş Başkanı Av. İlknur ALCAN söz aldı. ALCAN; "avukatların duruşma salonundan ilk defa atılmadığını, her gün bu ülkede ve dünyada bir kadın katliamı yaşandığını ve arkasının devlet eliyle kapatıldığını, HDP'nin her gün baskılara uğradığını, partilerinin kapatıldığını, ilçe binalarının basıldığını ve çalışanlarının şiddete uğradığını" belirtti.

Av. Kemal AYTAÇ söz aldı. AYTAÇ; "kurumların, insanların, rejimlerin davranışları olduğunu, kendine hakim diyenlerin infaz kurumu, savcıların ise emir eri olduğunu, suç işleyen iktidar mensuplarına soruşturma açılmazken kendilerine demir yumruk olduğunu, infaz memuru gibi davranıldığını gördüklerini ancak karanlığın sonunun ulu bir şafak olduğunu" belirtti.

Deniz POYRAZ'ın annesi Fehime POYRAZ söz aldı. POYRAZ; "mahkemenin sanığı kaçırdığını ve koruduğunu" belirtti.

HDP Eş Genel Başkanı Prof. Dr. Mithat SANCAR söz aldı. SANCAR; "göstermelik yargılamanın trajik sonunu gördüklerini; içeride sanığın, adın ne abicim diyenlerin, soruşturmayı karartmak isteyenlerin, soruşturmayı karartmak isteyen savcıların ve bunu sürdüren hakimlerin olduğunu ancak avukatların olmadığını; hakikatlerin yok edildiği bir ülke yaratılmaya çalışıldığını, yargılamanın evrensel anlamda hakikati ortaya çıkarmak için var olduğunu ancak Türkiye de ise tam tersi hakikati karartmak için var olduğunu; soruşturma aşamasında kolluğun kovuşturma aşamasında ise mahkemenin hakikati karartma çabasında olduğunu; sadece sanığa ceza verilerek arkasının aklanmaya çalışıldığını ve buna izin vermeyeceklerini" belirtti.

Saat 12.50'de, avukatlar ve vatandaşlar cezaevi önünden ayrıldı.

Sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve diğer suçlardan toplamda 9 yıl hapis cezası verildiği öğrenildi.

Duruşmaya fiziken katılamadığımızdan dolayı duruşma sırasında yaşanılan süreci duruşma zaptından öğrenmiş olup raporumuza aktarıyoruz.

DURUŞMA ZAPTINDAN ANLAŞILDIĞI KADARIYLA DURUŞMA SIRASINDA YAŞANILANLAR

  • Duruşmanın 1 saat gecikme ile saat 11.00'da başlamış.

 

  • Duruşmanın Aliağa Şakran Cezaevi Yerleşkesinde bulunan duruşma salonunda yapılmasına ilişkin ara karar ve sebeplerinin usul ve yasaya uygun bulunması karşısında duruşmanın ara karar doğrultusunda cezaevi yerleşkesindeki duruşma salonunda yapılmamasına ilişin katılanlar vekillerinin taleplerinin REDDİNE, karar verilmiş

 

  • Duruşmaya taraf vekili olarak katılabileceği bildirilen vekiller dışında yetki belgesi olduğundan bahisle bir kısım avukatın duruşmaya katılmalarının sağlanmasına yönelik katılanlar vekillerinin talepleri yönünden oturum ara kararlarının gerektirici sebepler ve gerekçesi itibarıyla yerinde olup değişikliği gerektiren sebep ve hal bulunmadığından YENİDEN KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, karar verilmiş.

 

  • İstanbul Baro Başkanlığı’nın gönderdiği yönetim kurulu üyesi avukatın gözlemci olarak katılmasına ilişkin yazıya konu talebin, belirtildiği üzere tüm Baro Başkanlıklarının bağlı bulunduğu Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı ve Yönetim Kurulu üyelerinin duruşmaya katılımının sağlanması için işlem yapılmış olması karşısında REDDİNE, karar verilmiş.

 

  • İstanbul Milletvekili ve İnsan Hakları Komisyon Başkanı Sezgin Tanrıkulu'nun cep telefonuyla salona girdiği, bunu yasaklayan ara kararın usulsüz olduğunu, görüntü ve kayıt almama kaydıyla telefonuyla duruşmaya katılacağını, aksi halde kendisinin çıkartılmasına karar verilmesini bildirdiği bunun üzerine Mahkeme Heyeti tarafından cep telefonuyla izleyici bölümünde milletvekilinin bulunması ara kararı ihlal niteliği taşıdığından İZLEYİCİ BÖLÜMÜNDEN AYRILMASINA, karar verilmiş.

 

  • Cumhuriyet Savcısı esas hakkında mütalasında "Olay tarihinden önce sanığın, HDP İzmir İl Teşkilatına ve teşkilatta bulunan kişilere yönelik ateşli silahla saldırı yapmak için, teşkilatın bulunduğu binaya birden fazla giderek keşif yaptığı, suçta kullandığı tabancayı satın aldığı, atış poligonlarında ücretli olarak silah kullanma eğitimleri aldığı, bu şekilde üzerine atılı suçları işlemeyi tasarladığı, olay tarihinde de sanığın, ticari taksiyle HDP İzmir İl Teşkilatının bulunduğu yere gelip önce binaya, ardından teşkilatın içine girdiği, yanında getirdiği, tabanca ile çok sayıda ateş ederek teşkilatta bulunan maktuleyi öldürdüğü ve teşkilat içindeki eşyalara zarar verdiği, sonrasında emniyet görevlilerine teslim olduğu, sanıkta bir adet meskende bulundurma ruhsatlı tabanca ile bir adet 6136 Sayılı Yasa kapsamında kalan bıçak ele geçirildiği, bu suretle sanığın nitelikli kasten öldürme, nitelikli mala zarar verme, nitelikli işyeri dokunulmazlığını ihlal ve 6136 Sayılı Yasaya Muhalefet suçlarını işlediği kanaatine varılmakla, sanığın eylemlerine uyan TCK.nun 82/1-a, 152/1-f, 116/4, 119/1-a, 6136 Sayılı Yasanın 13/1, TCK.nun 53 ve 63.maddeleri gereğince cezalandırılmasına, nitelikli kasten öldürme suçunun vasıf ve mahiyeti, sanığa verilebilecek muhtemel ceza miktarı, mevcut delil durumu göz önüne alınarak sanığın tutukluluk halinin devamına, adli emanette kayıtlı olan tabancanın, şarjörün, kovanların, mermi çekirdeği parçalarının, mermi çekirdeği gömlek parçalarının, kurşun parçalarının ve 6136 Sayılı Yasa kapsamında kalan bıçağın TCK.nun 54.maddesi gereğince müsaderesine, CD'lerin, DVD'lerin ve hard disklerin dosyada delil olarak saklanmasına, maktuleye ait eşyaların yasal mirasçılarına teslimine, HDP İzmir İl Teşkilatına ait eşyaların HDP İzmir İl Teşkilatına teslimine, 6136 Sayılı Yasa kapsamında kalmayan bıçağın, tüfeğin, şarjörlerin ve sim kartların sahiplerine teslimine, diğer eşyaların imhasına karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunmuş.

 

  • Sanığın C. Savcısının esas hakkındaki mütalaasına karşı beyanları ile esasa ilişkin savunması esnasında "Kin yuttum, kan kusturdum, asla pişman değilim" demiş.

 

  • Katılanlar vekillerinin "olayın azmettiricisi, yardım edeni, sanıkla birlikte örgütlü ve organize suç işleyeni bulunduğuna dair iddialarını araştırma, bu iddianın gerçek olup olmadığını ortaya çıkarma, bu iddiaya temas eden bildirdikleri delillerin toplanmasına" ilişkin talepleri yönünden daha önceki ara kararlarda değerlendirme yapıldığı ve YENİDEN KARAR VERMEYE VE ARA KARARLARDA DEĞİŞİKLİK YAPMAYA YER OLMADIĞINA karar verilmiş.

 

  • Sanığa son sözünün sorulduğu ve bunun üzerine sanığın " Kin yuttum kan kusturdum, asla pişman değilim" demiş.

 

HÜKÜM

Sanık ONUR GENCER hakkında üzerine atılı;

1- “Tasarlayarak Öldürme suçu" sübuta ermekle, eylemine uyan TCK 82/1-a hükmü uyarınca, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, suç konusunun önem ve değeri, sanığın kastı ve güttüğü amaç göz önüne alınarak AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,

2- “Siyasi Partilerin maliki olduğu veya kullanımında bulunan bina, tesis veya eşya hakkında mala zarar verme suçu" sübuta ermekle, eylemine uyan TCK 152/1-f-son hükmü uyarınca, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, suç konusunun önem ve değeri, sanığın kastı ve güttüğü amaç göz önüne alınarak takdiren ve teşdiden 4 YIL HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,

3- "Konut dokunulmazlığını ihlal suçu" sübuta ermekle, eylemine uyan TCK 116/2 hükmü uyarınca, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, suç konusunun önem ve değeri, sanığın kastı ve güttüğü amaç göz önüne alınarak takdiren ve teşdiden 1 YIL HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,

Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun silahla işlenmesi nedeniyle sanığın cezasından TCK 119/1-a-son hükmü uyarınca bir kat artırım yapılarak 2 YIL HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,

4- “Bulundurma ruhsatlı tabancanın suçta kullanılmak üzere taşınması ve bu tabanca dışında yasak niteliği haiz bıçağın bulundurularak taşınması eylemlerine dayalı olarak "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet suçu" sübuta ermekle, TCK 44/1 hükmü delaletiyle eylemine uyan 6136 SY madde 13/1 hükmü uyarınca suçun işleniş biçimi, kastı ve güttüğü amaç, suç konusunun önemi ve değeri nazara alınarak takdiren ve teşdiden 3 YIL HAPİS ve 100 GÜN ADLİ PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,

Sanığın gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin TCK 63 hükmü uyarınca cezasından MAHSUBUNA,

 

Sanığın sübut bulan "tasarlayarak öldürme" suçunun vasıf ve mahiyeti, hükmedilen ceza miktarı ve bu cezaya nazaran kaçma, saklanma ihtimalinin bulunması, tutuklulukta geçirdiği süre itibarıyla, Anayasa Madde 19 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 5 hükümlerine göre değinilen sebep ve gerekçeler ışığında tutuklama tedbirine başvurulmasının ölçülü nitelik taşıyıp beklenen amaca adli kontrol tedbirleri ile ulaşılamayacağı değerlendirildiğinden CMK'nun 100. ve devamı maddeleri uyarınca (7 gün içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe veya zabıt kâtibine yapılacak beyanının tutanağa geçirilmesi suretiyle İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ne itiraz kanun yolu açık olmak kaydıyla) sanığın TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA, karar vermiş

 

 

DURUŞMA SONRASI

Saat 15.00'da, katılan avukatları ve vatandaşlar İzmir Adliyesi önünde basın açıklaması yapmak amacıyla toplandı. Adliye önünde çok sayıda polis ve çevik kuvvet polisi olduğu görüldü. Polisler tarafından basın açıklamasına katılanların fotoğrafları çekildiği gözlemlendi.

Katılan vekili Av Türkan ASLAN AĞAÇ söz aldı. ASLAN AĞAÇ; "verilen kararın eksik olduğunu, hakkaniyete ve adalete uygun olmadığını, gerçek bir yargılama faaliyeti olmadığını, sanığın arkasındaki devlet içerisine çöreklenmiş kişilerinde hesap vermesi gerektiğini, buna ilişkin mücadelenin süreceğini" belirtti.

CHP İstanbul Milletvekili Av. Mustafa Sezgin TANRIKULU söz aldı. TANRIKULU; " bu sürece gelene kadar sanığın finansmanının araştırılmadığını, sanığın eylemi yapmasına kadar beklenildiğini, faillerin sadece silahı sıkanın olmadığını, ayrıca siyasal iktidarın ve onla iş birliği yapan kolluk görevlilerinin olduğunu, yargının insan hakları ihlallerinin faili olduğunu, bu dosyanın kapatılmak istense de bugün kapatılamayacağını, en azından vicdanlarda kapanmayacağını, bütün bu süreçte yer alanların mutlaka yargı önüne çıkarılacağını ama kendilerinin onlar gibi adaletsiz olmayacağını, yargılamanın bu faaliyetini JİTEM, Tahir Elçi ve Lice dosyalarından bildiklerini, sadece katilin suçüstü yakalanmadığını, devlet içerisindeki yapıların da suçüstü yakalandığını, taleplerinin hakikatin ortaya çıkarılması olduğunu, bu nedenle mahkemeye girişlerinin engellendiğini" belirtti.

Deniz POYRAZ'ın annesi Fehime POYRAZ söz aldı. POYRAZ; "HDP İzmir İl Binası önüne konulan çadırın kızının katili olduğunu" belirtti.

Saat 15.25'te, basın açıklaması sona erdi.

 

ÖHD İZMİR DAVA İZLEME VE RAPORLAMA GRUBU