Duyurular
DİYARBAKIRDA İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELEYE İLİŞKİN SON 7 AYLIK RAPOR, DİYARBAKIRDA İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELEYE İLİŞKİN SON 7 AYLIK RAPOR
18.10.2023

DİYARBAKIRDA İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELEYE İLİŞKİN SON 7 AYLIK RAPOR

Metin Kutusu: ÖHD AMED ŞUBESİ

 

 
 
 

 

İÇİNDEKİLER

 

  1. İşkence İddialarına İlişkin Öhd Amed Şubesine Yapılan Başvurular Ve Kentte Yaşanan Diğer İşkence Vakaları……………………………..............................................................3
  2. Başvurucuların Beyanları…………………………………………………………………..4
  3. Son Altı Ayda Kamuoyuna Yansıyan Diğer İşkence Olayları…………………………..…7
  4. İşkence Ve Kötü Muameleye İlişkin Genel Değerlendirme……………………………….10
  5. İşkence Ve Kötü Muameleye İle İlgili Tespit ve Kanaatlerimiz……………………….…11
  6. Sonuç ve Öneriler…………………………………………………………………………12

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İŞKENCE İDDİALARINA İLİŞKİN ÖHD AMED ŞUBESİNE YAPILAN BAŞVURULAR VE KENTTE YAŞANAN DİĞER İŞKENCE VAKALARI

 

  • 21 Mart 2023 tarihinde kentte yapılan Newroz etkinliğinde kayıt dışı gözaltına alınanlar dışında 57'i çocuk olmak üzere 350'ye yakın kişi işkence ve kötü muameleyle gözaltına alınmıştır. Bunun yanında gözaltına alınan yüzlerce kişi kelepçeli bir şekilde saatlerce araçta bekletilmiş, işlemleri geç saatlere kadar başlatılmamıştır.
  • Yine aynı gün Lice ilçesinde 14 yaşında bir çocuk Newroz etkinliğine katıldıktan sonra 5 kolluk görevlisi tarafından zırhlı araçla önü kesilerek hukuksuz bir şekilde zorla alıkonulmuş, akabinde tenha bir yere götürülerek kolluk kuvvetleri tarafından gerek fiziksel gerek psikolojik işkence ve kötü muameleye maruz bırakılmıştır.
  • 28 Mart 2023 tarihinde Bismil İlçesinde adliye koridorlarında %72 engelli bir vatandaş önce bir savcının odasının önünde akabinde adliyenin tuvaletinde kolluğun işkence ve kötü muamelesine maruz bırakılmıştır. Adliyede bulunan üyelerimizce kuruma başvuru yapılmıştır.
  • 25 Nisan 2023 tarihinde Diyarbakır merkezli başlatılan operasyon kapsamında yaklaşık 200 kişi işkenceyle gözaltına alınmış; gözaltına alınanlar, kentin farklı karakol merkezlerine götürülerek 24 saat avukat görüş yasağı getirilerek kendilerinden haber alınamamıştır. Daha sonra yapılan tespitlerde gözaltına alınan vatandaşlar nezarethanenin kapasitesini aşacak şekilde çok sayıda insanla havasız ortamlarda tutulmuştur. Akabinde adliyeye çıkartılan vatandaşlar saatlerce adliye koridorlarında plastik kelepçeli bir şekilde bekletilmişlerdir. Yine aynı şekilde ifade işlemi için savcılığa çıkartılan vatandaşlar gayriinsani koşullarda çoğu zaman 1 saati geçecek geçecek şekilde ayakta bekletilerek ifadesi alınmıştır.
  • Lice'nin Türeli köyünde çobanlık yapan 4 vatandaş şüpheli olduğu iddia edilerek sabah saatlerinde haksız ve hukuka aykırı olarak kolluğun işkence ve kötü muamelesine maruz bırakıldığı, ters kelepçeli bir şekilde yüzüstü yere yatırıldığı akabinde köylülerin araya girmesiyle serbest bırakıldıkları, bu durumun olayın faili olan kolluk kuvvetlerinden birinin 12 Temmuz 2023 tarihinde Tiktok isimli sosyal medya hesabından İNTİKAM başlığıyla paylaştığı videodan öğrenilmiştir. Olayın mağdurlarından H.Y. Kuruma başvuruda bulunmuştur.
  • 17 Temmuz 2023 Tarihinde Rıhan Parkında kolluk üç vatandaşa gözaltı işlemi yaparken orantısız bir şekilde müdahalede bulunmuş, vatandaşların gözlerini hedef alarak sprey biber gazı sıkmış akabinde polis aracına alarak bir süre orada da işkence ve kötü muamele uygulamıştır. Olayın mağdurlarından M.S. Kuruma başvuruda bulunmuştur.
  • 26 Ağustos 2023 Tarihinde Silvan'da koçerlik yapan dört vatandaş işkence ve kötü muameleyle gözaltına alınmış akabinde yaşam alanları olan çadırları kolluk kuvvetleri tarafından yakılmıştır. 24 saat avukat görüş yasağı getirilerek avukatla görüşebilmeleri engellenmiştir. Basına yansıtılan görüntülere göre iki yurttaşın çıplak bir şekilde ters kelepçeli bir şekilde yerde uzattırıldıkları görülecektir.
  • 9 Ekim 2023 tarihinde Koşuyolu Parkında düzenlenmek istenen basın açıklamasına katılım yapan 105 yurttaş işkence ve kötü muameleyle gözaltına alınmış, yurttaşlar saatlerce kelepçeli bir şekilde gözaltı aracında bekletilmiş, gözaltında bulundukları süre boyunca 12 saati aşan sürede kendilerine su ve yemek verilmemiştir.

 

BAŞVURUCULARIN BEYANI

03.06.2023 tarihinde Lice’nin Türeli köyünde gerçekleşen İşkence suçuna ilişkin Başvurucu H.Y.’nin beyanları

 

Başvurucu ile gerçekleştirilen görüşmede başvurucu olay öyküsünü aşağıda belirtilen şekilde aktarmıştır:

"03 Haziran 2023 tarihinde Diyarbakır İli Lice İlçesi Türeli Köyü Mezrasında büyükbaş hayvancılık işi ile uğraşmamız nedeni ile gece vakti akrabalarım M.Y., B.Y., B.Y ile  birlikte birbirine 300 metre mesafede 2 adet çadırda kalmaktaydık.  Silah sesini duymamız üzerine N.Y. isimli köy muhtarına saat 03.10 sıralarında haber vererek çatışma çıktığını bildirdik. Yaklaşık 10 dakika sonra askerler gelerek B.Y. ve oğlu B.Y.’un bulunduğu çadıra gittiler. Onları darp ederek ters kelepçelediler. Sonrasında bulunduğumuz noktada  ben ve kardeşim M.Y.’a teslim ol çağrısında bulunmuşlardır.  Ben kendilerine “İki kişiyiz, geliyoruz.” Dedim.  Yanımıza geldiklerinde üzerimizi aradılar. Arama işlemi sonrasında, bizi de ters kelepçeleyip yüzükoyun yere yatırdılar. Bu sırada, ben “Ne yapıyorsunuz ? Biz çobanız” şeklinde konuşunca bize karşı hakaret ve tehditlerde bulundular. B.Y. ters kelepçeli bir şekilde yerde bulunduğu esnada kendisine fiziki şiddet gösterildi ve bunun üzerine  baygınlık geçirdi. Saat 05.30 sıralarına kadar bu şekilde yerde ters kelepçeli bir şekilde bekletildiğimiz sırada, karakol komutanı ile yapılan görüşme neticesinde benim, B.Y., M.Y. ve B.Y.’un çoban olduğumuz anlaşıldığından  serbest bırakıldık. Bu esnada, diğer üç yakınımın kimliği kendilerine iade edilmesine rağmen benim kimliğim iade edilmemiştir. Aynı gün öğleden sonra hayvanların otlatıldığı yere gitmem üzerine, sivil bir polis memuru bana “hayvanları yukarı çıkartırsan seni ve hayvanları birlikte öldürürüm” tehdidinde bulunmuştur. 04 Haziran 2023 tarihinde, ben karakola kimliğimi almak için gittim. Bu sırada karakolda görevli kişilerce olayın yanlış anlaşılmadan ibaret olduğu belirtilmiş ve kimliğim iade edilmiştir. 11 Temmuz 2023 tarihi sabah saatlerinde Tiktok isimli sosyal medya platformu üzerinden 3 Haziran 2023 tarihinde yaşadığımız olaya ilişkin görüntülerimizin ‘İntikam’ başlığıyla paylaşıldığını gördüm”.

İşkence ve Kötü Muamele Gözlemleri:

12/07/2023 tarihinde Tiktok isimli sosyal medya uygulamasında “@uzman_komando_” isimli kullanıcının hesabından bir gün öncesinde paylaşıldığı “İNTİKAMMMMM” başlıklı video haber ajanslarında gündem olmuştur. Paylaşılan video ve mağdur beyanlarında da görüleceği üzere 3 Haziran 2023 tarihinde gerçekleşen olayda mağdurlara yönelik silahla taciz ateşi açılmış akabinde mağdurlar kolluk kuvvetlerince fiziki şiddete uğramış, ters kelepçe yapılarak yaklaşık iki buçuk saat boyunca yüzükoyun bir şekilde yatırılmıştır. Bu süreçte fiziki şiddete uğrayan B.Y. fiziki şiddetin ağırlığına dayanamayıp baygınlık geçirmiştir. Yine aynı süreçte mağdurlar kolluk kuvvetlerinin hakaret ve tehditlerine maruz kalmışlardır. Bu hakaret ve tehditler sonraki süreçlerde de devam etmiştir.

 

 

 

Dolayısıyla, tüm bu gözlemler mağdur beyanı ve video kaydı ışığında, kolluk kuvvetlerinin işkence, kişiyi özgürlüğünden yoksun bırakma, halkı kin ve düşmanlığa tahrik, görevi kötüye kullanma ve suçu bildirmeme suçlarını işledikleri açıktır.

Başvurucunun beyanlarıyla yazılan tutanak; mağdura okunmuş ve beyan sahibi mağdur tarafından imza altına alınmıştır.

 

MAĞDURUN İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE GÖRDÜĞÜNE İLİŞKİN FOTOĞRAFLAR

 

17/07/2023 tarihinde Rıhan Parkında gerçekleşen İşkence suçuna ilişkin Başvurucu M.S.’nin beyanları

1-Başvurucu ile gerçekleştirilen görüşmede başvurucu olay öyküsünü aşağıda belirtilen şekilde aktarmıştır:

“ 17/07/2023 tarihinde ben ve iki arkadaşım Rihan Parkında kendi aramızda tartıştığımız esnada kolluk görevlileri olay yerine gelip sprey şeklinde biber gazını yüzümüze sıkıp ardından bizi ters kelepçe uygulayarak yüzükoyun yere yatırıp darp etmişlerdir. Ben kolluk görevlilerinin yüzümüze biber gazı sıktığı ve darp ettiği sırada delil oluşturabilmek için telefonu çıkardığımda kolluk görevlileri tekrardan beni darp ederek telefonuma el koymuşlardır. Kolluk görevlilerince gözaltına alındıktan sonra gözaltı aracında bekletilirken de darp edilmeye devam ettik. “

 

 

İşkence ve Kötü Muamele Gözlemleri:

17/07/2023 tarihinde başvurucu ve iki arkadaşına yönelik kolluk kuvvetlerince Rıhan parkında gerçekleşen işkence sonucu başvurucu M.S.’nin yüzük parmağında yara ve morluk oluşmuş aldığı darbeler sonucu sırtında da morluklar oluştuğu gözlemlenmiştir.

Başvurucunun beyanlarıyla yazılan tutanak; mağdura okunmuş ve beyan sahibi mağdur tarafından imza altına alınmıştır.

MAĞDURUN İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE GÖRDÜĞÜNE İLİŞKİN FOTOĞRAFLAR

 

 

 

 

SON ALTI AYDA KAMUOYUNA YANSIYAN DİĞER İŞKENCE OLAYLARI

  1. 21 Mart 2023 tarihinde kentte yapılan Newroz etkinliğinde kayıt dışı gözaltına alınanlar dışında 57'i çocuk olmak üzere 350'ye yakın kişi işkence ve kötü muameleyle gözaltına alınmıştır. Bunun yanında gözaltına alınan yüzlerce kişi kelepçeli bir şekilde saatlerce araçta bekletilmiş, işlemleri geç saatlere kadar başlatılmamıştır.

 

  1. 21.03.2023 tarihinde, Diyarbakır ili Lice ilçesinde, 14 Yaşındaki Y. D. isimli çocuğun 10 yaşındaki arkadaşıyla birlikte saat 20.00 sıralarında evlerine giderken, Şaar Mahallesi Lice Marketin önünde bulunduğu sırada, kolluk görevlisi olduğu belirtilen şahıslarca Ural isimli zırhlı polis araçla önlerinin kesilerek araca zorla bindirildiği belirtilmiştir. Y.D.’ın arkadaşı, yaşı öğrenilince salı verilmiştir. Y.D. isimli çocuk alındığı yerden yaklaşık 7 km civarında tenha bir yere götürülmüştür. Araç seyir halindeyken, Y. D. araç içerisinde bulunduğu sırada, kolluk görevlisi olduğu ifade edilen şahıslarca "Kürtlere küfür et, ben türküm de, Türkleri yücelt" şeklinde baskı kurulup şiddet uyguladıkları belirtilmiştir. Bu sırada, Y.D. isimli çocuğun korkup cevap vermemesi üzerine dere kenarında bulunan tarlada indirilip silah dipçikleri ile darp edilmiştir. Darp eden dört polis olduğu belirtilen şahıs fiziksel olarak genç görünümlü ve biri şişman yapıya sahiptir. Sonrasında Y.D.’ın telefonunda inceleme yapılmış, Diyarbakır kent merkezinde yapılan Newroz kutlamasına katıldığı görülmüş ve şiddet eylemi artarak devam etmiştir. Şüphelilerce Y.D.’ın sağ eli sol gözünü kapatacak şekilde kafasına ve ayakları birbirine bağlanarak fiziki ve sözlü saldırılara devam edilmiştir. Bu sırada, sizin zaten bir leşiniz var B.A., sende onun gibi leş mi olmak istiyorsun şeklinde tehdit içerikli sözlü saldırıda bulunulmuştur. Şiddet eylemi sonrasında, hırkasına bir şey koyduklarını belirtip “Sana GPS yerleştirdik yarın sabaha kadar İstiklâl marşını, Mehmetçik marşını ve gençliğe hitabeyi ezberleyeceksin yoksa gelip kafana sıkarız. Bu olaydan da kimseye bahsetmeyeceksin arkadaşım dövdü diyeceksin” şeklinde tehdit edilen Y.D. dere kenarında bir bataklığa bırakılarak olay yerinden uzaklaşılmıştır. Olaydan çok sonra yoldan geçen çiftçi çocuğu görüp hastaneye götürmüştür. Hastanede görevli doktor tarafından polis çağırılmış, ancak hastaneye gelen polisler tarafından darp raporu alınmaması için doktorun tehdit edildiği ifade edilmiştir. İşkence olayına ilişkin görüntüler:

 

 

  1. 28 Mart 2023 tarihinde Bismil İlçesinde adliye koridorlarında %72 engelli bir vatandaş önce bir savcının odasının önünde akabinde adliyenin tuvaletinde kolluğun işkence ve kötü muamelesine maruz bırakılmıştır. Adliyede bulunan üyelerimizce kuruma başvuru yapılmıştır.

 

  1. 25 Nisan 2023 tarihinde Diyarbakır merkezli başlatılan operasyon kapsamında yaklaşık 200 kişi işkenceyle gözaltına alınmış; gözaltına alınanlar, kentin farklı karakol merkezlerine götürülerek 24 saat avukat görüş yasağı getirilerek kendilerinden haber alınamamıştır. Daha sonra yapılan tespitlerde gözaltına alınan vatandaşlar nezarethanenin kapasitesini aşacak şekilde çok sayıda insanla havasız ortamlarda tutulmuştur. Akabinde adliyeye çıkartılan vatandaşlar saatlerce adliye koridorlarında plastik kelepçeli bir şekilde bekletilmişlerdir. Yine aynı şekilde ifade işlemi için savcılığa çıkartılan vatandaşlar gayriinsani koşullarda çoğu zaman 1 saati geçecek geçecek şekilde ayakta bekletilerek ifadesi alınmıştır. Plastik kelepçelere ilişkin görüntüler:

 

 

 

  1. 26 Ağustos 2023 Tarihinde Silvan’ın Bameydan Mahallesi'nde askerler, koçer bir aileden 5 kişiyi işkenceyle gözaltına aldı. Mahallede çıkan çatışmada HPG'li oldukarı iddia edilen 3 kişi yaşamını yitirdi. Daha sonra Koçerlerin çadırları, operasyon düzenleyen askerler tarafından yakıldı. Kamuoyuna yansıyan görüntülerde zırhlı aracın arkasında iki kişinin çıplak ve ters kelepçeli bir şekilde yerde yatırıldığı görülmüştür.  Aynı aileden 1’i kadın, 1’i çocuk, 3’ü de erkek olmak üzere toplam 5 kişi gözaltına alınırken, ailesinin gözaltına alındığını duyan ve Batman’dan mahalleye gelen R.D. de askerler tarafından gözaltına alındı. Gözaltı sırasında aileye işkence edilmiş ve sonrasında Silvan Jandarma İl Müdürlüğü’ne götürülmüştür. Gözaltına alınan 9 yaşındaki D.D. daha sonra aile yakınlarına teslim edilmiştir. Soruşturma dosyasına 24 saat avukat görüş yasağı getirilerek gözaltına alınan vatandaşların avukatla görüşebilmeleri engellenmiştir. Olaya ilişkin görüntüler:

 

 

 

  1. 9 Ekim 2023 tarihinde Koşuyolu Parkında düzenlenmek istenen basın açıklamasına katılım yapan 105 yurttaş işkence ve kötü muameleyle gözaltına alınmış, yurttaşlar saatlerce güneşin altında ablukada veya kelepçeli bir şekilde gözaltı aracında bekletilmiş, gözaltında bulundukları süre boyunca 12 saati aşan sürede kendilerine su ve yemek verilmemiştir. Alanda bulunan gazetecilerin çekim yapılmasına izin verilmemiş gazeteciler darp edilerek alandan uzaklaştırılmıştır. Olaya ilişkin görüntüler:

 

 

İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELEYE İLİŞKİN GENEL DEĞERLENDİRME

 

İşkence ve Kötü Muamele ister fiziksel ister ruhsal olsun, bir göz korkutma, caydırma, intikam alma, cezalandırma veya bilgi toplama amacı olarak bilinçli şekilde insanlara ağır acı çektirmekte kullanılan her türden edimlerdir. İtiraf almak amacıyla sorgulama taktiği olarak kullanımı günümüze dek en büyük kullanım alanı olmuştur. İşkence ayrıca bir baskı yöntemi olarak veya tehdit olarak algılanan toplulukları kontrol altına alma aracı olarak hükümetlerce kullanılır. 3 İnsan Hakları Bildirgesi'nde belirtildiği üzere, işkence neredeyse evrensel olarak çok ciddi bir insan hakları ihlali olarak görülür. Üçüncü ve Dördüncü Cenevre Sözleşmelerini imzalayan devletler, silahlı çatışma durumlarında korunan insanlara işkence yapmayacağını beyan eder ve Birleşmiş Milletler ‘in İşkenceye Karşı Sözleşmesini imzalayanlar hiç kimseye cezalandırmak, itiraf ya da bilgi almak, onlara ya da üçüncü şahıslara baskı yapmak amacıyla kasten acı ve ıstırap çektirmeyeceğine söz verir.

 

 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 3. maddesi şöyledir:

"Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz."

 

Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 10/12/1984 tarihli ve 39/46 sayılı kararıyla kabul edilen, 3441 sayılı Kanun ile onaylanan, 29/4/1988 tarihli ve 19799 sayılı Resmî Gazete ’de yayımlanan İşkence ve Diğer Zalimane, Gayri İnsani veya Alçaltıcı Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme’nin 12. maddesi şöyledir:

“Her Taraf Devlet, yetkisi altındaki ülkelerde bir işkence eyleminin işlendiğine inanmak için ciddi sebepler mevcut olan her halde, yetkili mercilerin derhal ve tarafsız soruşturma yürütmelerini sağlayacaktır.”

 

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı, Aşağılayıcı Muamele veya Cezaların Etkili Biçimde Soruşturulması ve Belgelendirilmesi İçin El Kılavuzu’nun (İstanbul Protokolü) birinci ekinin 2. Fıkrası şöyledir:

“Devletler, işkence ve kötü muamele şikayetleri ve bildirimlerinin, anında ve etkili bir biçimde soruşturulmasını sağlamakla yükümlüdürler. Açık bir şikâyetin olmadığı durumlarda bile işkence ve kötü muamele yapıldığına ilişkin belirtiler varsa, soruşturma yapılmalıdır. Soruşturmayı yürütenler, bu tür olayların faili olduğundan şüphelenilen kişiler ve onların hizmet ettiği kurum ve kuruluşlardan bağımsız, soruşturma yürütebilecek vasıfta, tarafsız kişiler olmalıdır. Bu kişilerin tarafsız tıp uzmanlarına veya konuyla ilgili diğer uzmanlara erişim veya bu tür uzmanları çağırma yetkileri olmalıdır. Soruşturmalar yürütülürken, en yüksek profesyonel standartlara uygun yöntemler kullanılmalı ve soruşturma sonuçları kamuya açıklanmalıdır.”

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Sözleşme'nin 3. maddesi ile ilgili içtihatlarında kötü muamele yasağının demokratik toplumların en temel değeri olduğunu vurgulamıştır. Terörle ya da organize suçla mücadele gibi en zor şartlarda dahi, mağdurların davranışlarından bağımsız olarak; işkence, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlerin Sözleşmeyle yasaklandığını belirtmiş, kötü muamele yasağının, Sözleşme'nin 15. maddesinde belirtilen toplum hayatını tehdit eden kamusal tehlike hâlinde dahi, hiçbir istisnaya yer vermediğini içtihatlarında hatırlatmıştır. Ancak Uluslararası Af Örgütü gibi kuruluşlar her üç ülkeden ikisinin istikrarlı bir şekilde bu konvansiyon ve anlaşmaların ruhuna uygun davranmadığını bildirmektedirler. (Wikipedia) Uluslararası Af Örgütünün verilerine göre içerisinde Türkiye Cumhuriyeti’nin de bulunduğu 141 ülkede sistematik işkencenin varlığı tespit edilmiş bulunmaktadır.

İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELEYLE İLGİLİ TESPİT VE KANAATLERİMİZ

Mağdurların işkence ve kötü muameleye maruz kaldığına dair yapmış olduğu başvurular, yerinde yapılan tespitler ve sosyal medyaya yansıyan görüntülerin ardından yapılan inceleme çalışmaları sonucunda şu sonuçlara varılmıştır:

• ÖHD Amed Şubemize yapılan toplam 3 mağdur/mağdur avukatları başvurusu, yerinde yapılan tespitler ve sosyal medyaya yansıyan görüntülerin ardından yapılan birebir görüşme, adli raporlar, ayrıntılı anlatımlar, gözlem ve incelemeler; gözaltına alınan şahısların işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını doğrulamaktadır.

• Mağdur avukatları, gözaltında bulunan müvekkilleri ile yasaya uygun şekilde görüştürülmemişlerdir.

• Soruşturmaların başından sonuna kadar gerek savcılık gerekse de emrindeki kolluk birimleri tarafından avukatlara yönelik olumsuz tutumlarla ve yasaya uygun bir şekilde mesleklerini icra etmek isteyen avukatlar engellenerek, mağdurların adil yargılanma ve savunma hakkı ihlal edilmiştir.

• Dosya müdafilerince soruşturma esnasında tespit edilen birçok usulsüzlük ve kötü muamele işlemleri ile ilgili yazılı başvuruların dahi dikkate alınmadığı ve kollukça yapılan birçok usulsüzlüğe göz yumulduğu tespit edilmiştir.

• Gözaltı süresince şüphelilere hekim kontrolünün İstanbul Protokolüne uygun yapılmadığı kanaatine varılmıştır. Aynı şekilde mağdurlar hastanelere götürüldüklerinde muayenelerin usulüne, mevzuata ve yasal zorunluluklara uygun bir şekilde yapılmadan geri getirildikleri kanaatine varılmıştır.

• Tüm mağdurların gözaltında kaldıkları süre boyunca hakarete uğradıkları ve ağır bir psikolojik baskı altında oldukları kanaatine ulaşılmıştır.

• Soruşturmalar esnasındaki tüm işlemlerin- hem doktor muayenelerinin ve hem de ifade ve sorgu işlemlerinin-kolluk refakati ile gerçekleştirilerek şüpheli mağdurlar üzerinde baskı yaratıldığı, kanuna aykırılıkların varlığı ve bu usulsüzlüklerin sistematikleştiği kanaatine varılmıştır.

• İşkence ve kötü muameleye uğrayanların bu muameleyi anlatmaması konusunda görevli bazı polislerce tehdit edildikleri anlaşılmıştır.

• Mağdurlar ile yapılan görüşmelerde alınan öyküler, avukatlarının izlenimleri, darp raporları ile olaya dair yapılan görüşmelerdeki tutarlı beyanlar neticesinde, başvurucuların işkence ve kötü muameleye maruz kaldığına dair güçlü bir kanaat oluşmuştur.

 

SONUÇ VE ÖNERİLER

 

  • ÖHD Amed Şubesi olarak insan hak ve onurunu, özgürlüğü ve hukuku koruma görevi uyarınca işkence ve kötü muameleye karşı harekete geçilmiştir.

 

  • Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 3. Maddesinde düzenlenmiş olan işkence yasağını ihlal eden, insan onuru ve haysiyeti ile bağdaşmayan bir fiil olarak işkence sorumlularının derhal yargı önüne çıkarılması gerektiğini bir kez daha belirtiyoruz. Bireyin ve yurttaşların hak ve özgürlüklerini korumayla mükellef olduğumuz için aşağıdaki kanaat ve önerileri paylaşma ihtiyacı duyuyoruz: İstanbul Protokolü ilkelerine dayalı olarak, işkenceye ilişkin iddiaların hızlı, etkin, tarafsız bir şekilde soruşturulması, bağımsız heyetlerce araştırılması, adli yargılama süreçlerinin her aşamasının uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun olarak yürütülmesi gerekmektedir.

 

  • İşkenceye maruz kalan mağdurların, Türkiye’nin de imzacısı olduğu uluslararası sözleşme ve belgelerde yer alan, “zararın karşılanması” haklarının gereği tüm boyutları ile yerine getirilmelidir.

 

  • İşkence ve kötü muamele, kasten yaralama, kasten insan öldürmeye teşebbüs, görevi kötüye kullanma, yağma, hakaret ve tehdit suçlarının işlenmiş olması ihtimaline binaen re ’sen soruşturma başlatılmalıdır.

 

  • Maddi gerçeğin açığa çıkarılması ve faillerin tespiti açısından etkili bir adli soruşturmalar yürütülmelidir.

 

  • Maddi gerçeğin çıkarılması öncelikli olarak mağdurlara  ait kamera görüntülerinin tespit edilmesi, keşif yapılması ve tüm delillerin toplanması, İşkencede kullanılan suç aletlerinin toplanıp muhafaza altına alınması, parmak izi araştırmasının yapılması ve olay yerine yakın tüm polis ve jandarmanın kimliğinin tespit edilmesi gerekmektedir.

 

  • Muayenelerin yapıldığı tüm hastanelerde muayene saatlerinde; ifade ve gözaltı sürelerini uzatma taleplerinin tespiti sırasında da devam eden sistematikleşmiş kanuna aykırılıkların tespiti için Adliye kamera kayıtlarının da ayrıntılı şekilde bir an önce tespitinin yapılması, bu kayıtların acilen muhafaza altına alınması sağlanmalıdır.

 

  • Diyarbakır'da birtakım kamu görevlileri tarafından sistematik hale getirilmiş olan işkencenin son bulması için başta İşkenceye Sıfır Tolerans şiarıyla Yargısal Reformu yakın zamanda kamuoyuna açıklayan Cumhurbaşkanı, İçişleri ve Adalet Bakanlığının sık sık ifade ettikleri işkenceye karşı tutumlarının gereği olarak acilen kentte yurttaşlara işkence ve kötü muamelede bulunan ve bu muamelede bulunanları kamunun gücüyle koruyan tüm kamu personellerinin görevden alınıp hakkaniyete uygun, etkin bir soruşturma yapılması için gerekli talimatları vermeleri gerekmektedir.

 

  • İşkence ile ilgili soruşturmada işkence ve kötü muameleye uğramış olan mağdurların bir an evvel adli tıpa sevkleri yapılarak gerekli adli raporların alınması sağlanmalıdır.

 

  • TBMM de bulunan siyasi partiler ile iletişime geçilerek adil yargılanma hakkı ile bağdaşmayan, anayasa ve yasamızın ahengiyle bütünleşmeyen, çağdaş demokratik devlet düzeninden uzaklaştıran müdafi görüşme hakkını kısıtlayan CMK. 154/2 hükmünün kaldırılması elzemdir.

 

  • TTB ile iletişime geçilerek doktorların İstanbul Protokolüne uygun davranmasına yönelik eğitimler verilmelidir. İstanbul Protokolüne uygun davranmayan doktorlar hakkında adli ve idari soruşturmalar açılarak caydırıcı cezalar verilmelidir.

 

  • İlgili doktorlara yargısal ve idari denetimin işletilmesi elzemdir. Aksi durumda İşkence vakalarının önü alınamayıp olgusal bir sürece evrilebilir.

 

  • İşkence ve Kötü Muamelenin cezasız bırakılması, işkence ve kötü muamele vakıalarının yaygınlaşmasına sebep olduğu ve failleri cesaretlendirdiği için ivedilikle caydırıcı önlemler alınması elzemdir.

 

  • Anayasa Mahkemesi 28/09/2016 tarihinde Başvuru No:2014/5097 sayılı kararında;

Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu, Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında insan onurunun korunması amaçlanmıştır. Üçüncü fıkrasında da kimseye "işkence" ve "eziyet yapılamayacağı, kimsenin "insan haysiyetiyle bağdaşmayan" ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır.” (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 80) “Devletin, bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir.” (Cezmi Demir ve diğerleri, § 81).” Diyerek imzacı olan devlete yeniden İHAS’ın 3.maddeden doğan yükümlülüklerini hatırlatmıştır.

 

  • İşkence ve kötü muamele yasağının usul boyutu, işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğine yönelik tartışılabilir ve makul şüphe uyandıran iddialarla ilgili olarak etkili bir ceza soruşturması yapılması yükümlülüğü getirmektedir. Bir devlet görevlisi tarafından Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde muameleye tabi tutulduğuna ilişkin bir iddianın soruşturma makamına iletilmesi durumunda etkili soruşturma yükümlülüğü bulunmaktadır.

 

  • Ceza soruşturmasının etkili olması için makul derecede özenli ve hızlı yürütülmesi gerekmektedir. Soruşturma makamları resen harekete geçerek kötü muamele iddiasını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmelidir. Bu deliller olayın özelliğine göre kriminal incelemeler, olay yeri keşfi, görgü tanıklarının, mağdur ve olası şüphelilerin beyanları olabilir. Kötü muameleye maruz kaldığını iddia eden kişilerin tıbbi muayeneleri geciktirilmeden yaptırılmalı, iddia edilen kötü muamelenin varlığı ve boyutları konusunda rapor temin edilmelidir. Özgürlüklerinden yoksun olan kişilerin kötü muameleye maruz kaldıklarını iddia etmeleri durumunda vücutlarında bir yaralanma tespit edilmişse söz konusu yaralanmanın nasıl oluştuğu konusunda makul bir açıklama getirme yükümlülüğü devlete aittir.

 

  • Avrupa İnsan Hakları Sözleşme'nin 3. maddesi 1. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde, bir kişi Sözleşme'nin 3. maddesini ihlal eder şekilde polis ya da diğer kamu görevlilerinin müdahalesine maruz kaldığına dair savunulabilir bir iddiada bulunduğunda etkili ve resmî bir soruşturma yapılmalıdır. Bu soruşturma sorumluların tespitine ve cezalandırılmalarına imkân verebilmelidir. Aksi hâlde temel önemde bir yasak olmasına karşılık işkence, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele yasağı uygulamada etkisiz olacak ve oluşan fiilî cezasızlık nedeniyle kamu görevlilerinin kontrollerinde olan kişilerin haklarını kötüye kullanmaları mümkün olacaktır. Etkili Bir Soruşturma için minimum standartlar soruşturmanın bağımsız, tarafsız, kamu denetimine açık olmasını, yetkili makamların titizlikle ve süratli biçimde çalışmasını gerektirmektedir.

 

  • Sağlıklı olarak gözaltına alınan bir kişinin serbest bırakıldığı sırada yaralanmış olması halinde bu yaralanmanın nasıl oluştuğu konusunda geçerli bir açıklama yapılması devletin yükümlülüğündedir. Bir kişi, özgürlüğünden yoksun bırakıldığında veya daha genel anlamda kolluk kuvvetleriyle karşı karşıya kaldığında, davranışları kesinlikle gerektirmediği hâlde kişiye karşı fiziksel güç kullanımı insan onurunu zedelemekte; kural olarak Anayasa ve AİHS tarafından güvence altına alınan hakların ihlalini teşkil etmektedir

 

  • Yargıtay 8.Ceza Dairesi’nin 05.04.2017 gün ve E. 2016/5680- K. 2017/3721 sayılı kararında; Polis Merkezi'nin Amiri olan ve darp olayını görmesine önleme görevi bulunmasına rağmen müdahale etmeyerek suça iştirak eden sanığın üzerlerine atılı işkence yapmak suçunu işlediğinin gözetileceğine hükmetmiştir. Nitekim İHAM da İzci/Türkiye Kararında (İHAM, Başvuru No. 42606/05, § 99, 23 Temmuz 2013) konu hakkında anlaşılır kuralların kabul edilmesinin ve kolluk görevlilerinin uygun şekilde eğitilmelerini ve gösteriler esnasında kontrol, denetim ve gözetimlerinin sağlanmasını temin edecek bir sistemin geliştirilmesinin ve ayrıca herhangi bir şekilde, özellikle de sert direniş göstermeyen kişilere karşı güç kullanımının gerekli, orantılı ve makul olup olmadığına ilişkin olarak, olayın gerçekleşmesinden sonra etkin bir ex post facto inceleme yapılmasının son derece önemli olduğunu belirtmiştir. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin, Savcının Ceza Adaleti Sistemindeki Rolü Hakkında (2000)19 sayılı tavsiye kararında, savcıların her koşulda, başta rüşvet ve yolsuzluk, yetkinin kötüye kullanılması, ağır insan hakları ihlalleri ve uluslararası hukukta öngörülen diğer suçlar olmak üzere işledikleri suçlar nedeniyle kamu görevlilerini herhangi bir engelle karşılaşmaksızın soruşturabilecek bir durumda olmaları gerektiğini belirtilmektedir (para. 16). Polis operasyonlarına ulusal hukuk tarafından sadece izin verilmekle kalınmayıp bunlar aynı zamanda, yine bu hukuk içerisinde, keyfiliğe, yetki aşımına ve kaçınılabilecek vakıalara karşı uygun ve etkili bir güvence sistemi çerçevesinde yeterince sınırlandırılmış olmalıdır.

 

  • Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu İnsanlık dışı ya da Onur kırıcı muamele ve işkence ile ilgili tüm sözleşmelere uygun şekilde “Bağımsız” ulusal ve uluslararası denetim mekanizmalarının oluşturulması ve artık ülkede ve özellikle işkencenin sistematik hale getirildiği Diyarbakır’da işkencenin son bulması adına hükümeti derhal gerekli girişimlerde bulunarak bu insanlık suçunu işleyen ve bu suça ortak olanların yargı önünde hesap vermesi için harekete geçmeye davet etmekteyiz. Ayrıca kurumumuz, tüm bu yaşananlar karşısında sessiz kalan yetkili ve sorumlu kurum ve kuruluşları göreve davet etmektedir.