Duyurular
Duruşmada Hazır Bulunma Talebinin Red Edilerek Segbis Marifetiyle Bağlanmaya Zorlanmasının Adil Yargılanma Hakkının İhlali olacağı, Duruşmada Hazır Bulunma Talebinin Red Edilerek Segbis Marifetiyle Bağlanmaya Zorlanmasının Adil Yargılanma Hakkının İhlali olacağı
09.10.2022

Duruşmada Hazır Bulunma Talebinin Red Edilerek Segbis Marifetiyle Bağlanmaya Zorlanmasının Adil Yargılanma Hakkının İhlali olacağı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HÜSEYİN OLAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/35889)

 

Karar Tarihi: 26/7/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Denizhan HOROZGİL

Başvurucu

:

Hüseyin OLAN

Vekili

:

Av. Fuat ÖZGÜL

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; ceza davasında başvurucunun (sanığın) hazır bulunma talebi reddedilerek ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya uzaktan katılımının sağlanması nedeniyle duruşmada hazır bulunma hakkının, avukatla görüşmesinin kayda alınması nedeniyle müdafi yardımından yararlanma hakkının, somut gerekçe olmadan iletişiminin dinlenmesi nedeniyle haberleşme hürriyetinin, şartları olmaksızın tutuklanması nedeniyle de kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu, terör örgütü propagandası gösterisine dönüşen etkinliklere katılımının yoğunluğu ve öz yönetim ilanının açıklanmasına katılımı nedenleriyle terör örgütüne üye olma suçunu işlediği iddiasıyla 25/11/2016 tarihinde tutuklanmış ve hakkında aynı suçtan kamu davası açılmıştır. Yargılamayı yürüten Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 22/2/2017 tarihinde düzenlediği Tensip Tutanağı'nda başvurucunun duruşmada Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile hazır edilmesini istemiştir.

3. Yargılamanın ilk celsesinde başvurucu olmaksızın yalnızca tutukluluk incelemesi yapılmış, ikinci celsesinde ise başvurucu SEGBİS ile hazır edilmiştir. Başvurucu duruşmada bizzat savunma yapmak istediğini beyan ettikten sonra savunmasını yapmıştır. Mahkeme yargılamanın bir sonraki celsesinde başvurucunun SEGBİS ile hazır bulundurulması için ceza infaz kurumuna yazı yazmıştır.

4. Yargılamanın üçüncü celsesinde başvurucu olmaksızın yalnızca tutukluluk incelemesi yapılmış, dördüncü celsesinde ise başvurucu SEGBİS ile hazır edilmiştir. Bu celsede Mahkeme, bir tanığın dinlenmesinden vazgeçerek dosyayı esas hakkında mütalaasını sunmak üzere Cumhuriyet savcısına tevdi etmiştir. Mahkeme, yargılamanın bir sonraki celsesinde başvurucunun SEGBİS ile hazır bulundurulması için ceza infaz kurumuna yazı yazmıştır.

5. Yargılamanın beşinci celsesinde başvurucu SEGBİS ile hazır edilmiştir. Cumhuriyet savcısı esas hakkında mütalaasında sanıkların cezalandırılmasını talep etmiş, başvurucu ve müdafilerine diyecekleri sorulmuştur. Başvurucu, önceki savunmalarını tekrar etmiş; başvurucu müdafileri ise başvurucunun bir sonraki celsede duruşmada bizzat hazır edilmesi taleplerini yineleyerek esas hakkında mütalaaya karşı süre talep etmiştir. Mahkeme ise "sanığın segbis ile alınan savunması 667 sayılı KHK hükümleri çerçevesinde geçerli olduğundan bizzat hazır edilmesi talebinin reddine" karar vererek yargılamanın bir sonraki celsesinde başvurucunun SEGBİS ile hazır bulundurulması için ceza infaz kurumuna yazı yazmıştır.

6. Yargılamanın altıncı ve yedinci celselerinde başvurucu olmaksızın yalnızca tutukluluk incelemesi yapılmış, sekizinci celsede başvurucu SEGBİS ile hazır edilmiştir. Başvurucu önceki celselerin tümünde duruşmada bizzat hazır edilme talebini dile getirdiğini belirtmiştir. Başvurucu müdafiine müvekkiliyle görüşememesi nedeniyle esas hakkında savunmasını hazırlaması için yeniden süre verilmiştir. Mahkeme başvurucunun duruşmada bizzat hazır bulunma talebi hakkında herhangi bir karar vermemiş, yargılamanın bir sonraki celsesinde SEGBİS ile hazır bulundurulması için ceza infaz kurumuna yazı yazmıştır.

7. Yargılamanın 28/9/2017 tarihli dokuzuncu ve son celsesinde başvurucu SEGBİS ile hazır edilmiş ve duruşmada bizzat hazır edilme talebini yinelemiştir. Esas hakkındaki savunmalardan sonra Mahkeme yargılamaya son vermiş ve başvurucuyu terör örgütüne üye olma suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezasına mahkûm ederek başvurucunun hükümle birlikte tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Başvurucu, hükümle birlikte tutukluluğun devamı kararına itiraz etmiş ancak itirazı 24/10/2017 tarihinde reddedilmiştir. İtirazın reddi kararı başvurucu müdafiine 13/11/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.

8. Başvurucunun duruşmalara SEGBİS aracılığı ile katılımının neden gerekli görüldüğü hususunda Mahkemenin gerekçeli kararında herhangi bir açıklama yer almamaktadır. Başvurucu, duruşmada hazır bulunma taleplerinin dikkate alınmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek hükme karşı kanun yollarına müracaat etmiştir.

9. İstinaf incelemesini yapan Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi 19/2/2018 tarihinde başvurucunun istinaf taleplerinin esastan reddine karar vermiştir. İstinaf Dairesinin başvurucunun duruşmada bizzat hazır edilmemesi şikâyeti yönünden istinaf talebinin reddi gerekçesi şöyledir:

"23/7/2016 tarihinde yürürlüğe giren 667 sayılı KHK'nın 6/1-i maddesindeki 'Hâkim veya mahkemenin uygun gördüğü durumlarda, aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle şüpheli veya sanığın sorgusu yapılabilir veya duruşmalara katılmasına karar verilebilir' hükmü gereği, sanığın savunmasının SEGBİS'le alınması savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde kabul edilmemiş..."

10. İstinaf kararının başvurucu tarafından benzer gerekçelerle temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8/10/2018 tarihinde mahkûmiyet hükmünün onanmasına karar vermiştir. Başvurucu nihai kararı 20/11/2018 tarihinde öğrendikten sonra 21/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

11. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 71. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu alana ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden incelenmesine karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Duruşmada Hazır Bulunma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

12. Başvurucu; duruşmada bizzat bulunmaya yönelik açık taleplerinin ve imkânların varlığına rağmen SEGBİS ile savunmasının alındığını ve savunma hakkının kısıtlandığını ileri sürmüştür.

13. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkı yönünden incelenmiştir.

14. Anayasa Mahkemesi, Şehrivan Çoban ([GK], B. No: 2017/22672, 6/2/2020) ve Emrah Yayla ([GK], B. No: 2017/38732, 6/2/2020) kararlarında duruşmada hazır bulunma hakkıyla ilgili ilkeleri belirlemiştir. Anayasa Mahkemesi bu kararlarda öncelikle kişilerin istemine aykırı olarak SEGBİS yoluyla duruşmaya katılmasının duruşmada hazır bulunma hakkına yönelik bir müdahale teşkil ettiğini tespit etmiştir. Bu müdahalenin kanunilik, meşru amaç ve ölçülülük yönünden inceleneceğini ifade etmiştir. Anılan kararlarda 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 196. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı ve müdahalenin usul ekonomisinin gerçekleştirilmesine yönelik meşru bir amaca dayandığı sonucuna ulaşmıştır (Şehrivan Çoban, §§ 72-104; Emrah Yayla, §§ 58-86).

15. Anılan kararlarda ölçülülük yönünden yapılan incelemede ise başvurucunun duruşmada hazır bulunma talebinin hangi zorlayıcı nedene dayalı olarak kabul edilmediğinin ortaya konulmaması ve başvurucuların SEGBİS yoluyla katıldığı celselerde esaslı işlemlerin yapılması nedeniyle müdahalenin gerekli olmadığı değerlendirilmiştir. Somut olayda da hiçbir celsede bizzat hazır edilmeyen başvurucu hakkında anılan kararlarda yer alan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır.

16. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Müdafi Yardımından Yararlanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

17. Başvurucu, avukat görüşünün gardiyan yanında ve kamera kaydına alınarak yapılmasının savunma hakkını kısıtladığını ileri sürmüştür.

18. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki müdafi yardımından yararlanma hakkı yönünden incelenmiştir.

19. Anayasa Mahkemesi Orhan Patarya ([GK] B. No: 2019/42695, 20/5/2021) kararında olağanüstü yönetim usullerinin benimsendiği dönemlerde gizliliğin sağlandığı bir ortamda görüşülememesi bakımından müdafi yardımından yararlanma hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir. Anılan kararda, müdafiyle gizliliğin sağlandığı bir ortamda görüşülememesinin bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelemediği, dolayısıyla müdafi yardımından yararlanma hakkına yapılan müdahalenin olağanüstü dönemin koşullarında durumun gerektirdiği ölçüde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Benzer şikâyetler içeren somut başvuruda anılan kararda açıklanan ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmadığı anlaşıldığından ve müdafi yardımından yararlanma hakkına yönelik bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmiştir.

C. Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

20. Başvurucu, somut bir gerekçe olmaksızın telefonunun dinlendiğini belirterek özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

21. Başvurucunun iddiaları haberleşme hürriyeti yönünden incelenmiştir.

22. Bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesi, kamu gücü eylem ve işlemleri ile mahkeme kararlarının Anayasa'ya uygunluğunun ve müdahale gerekçelerinin denetimini kendiliğinden yapmaz. Bu sebeple başvurucunun başvurusunun esasını ve bu kapsamda kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerin ilgili ve yeterli olup olmadığını Anayasa Mahkemesine inceletebilmesi için öncelikle kendisinin ihlal iddialarını gerekçelendirmesi, buna ilişkin olay ve olguları açıklaması ve delillerini sunması zorunludur (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 12/1/2021, § 24).

23. Somut olayda başvurucu, haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiaları yönünden ihlal iddialarının konusunu belirtir şekilde iletişimin dinlenmesine esas alınan dinleme kararının -derece mahkemesi veya hâkim kararları ile ilgili somut bilgi, belge ve kanıt sunmadan soyut bir şekilde- gerekçesiz olduğunu iddia etmiştir. Bunun yanında başvurucunun özel hayata ilişkin olduğunu iddia ettiği görüşmelerin ne şekilde mahkûmiyet hükmüne esas alındığına ya da bunların içeriklerine ilişkin de açıklama yapmadığı görülmüştür. Bu nedenle başvurucunun haberleşme hürriyetine ilişkin şikâyetini temellendiremediği sonucuna ulaşılmıştır.

24. Açıklanan gerekçelerle diğer ihlal iddialarının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

D. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

25. Başvurucu, şartları oluşmadan tutuklandığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

26. Bir suç isnadına bağlı olarak tutuklulukla ilgili şikâyetleri içeren bireysel başvurunun hükümle birlikte verilen tutukluluğun devamı kararı sonrasında yapılması hâlinde tutukluluğun devamı kararına itiraz edilmemiş ise kararın verildiğinin öğrenildiği tarihten itibaren, itiraz edilmiş ise itiraz merciince verilen kararın öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir (Fırat İşgören, B. No: 2014/6425, 17/11/2016, § 34). Somut olayda başvurunun ilk derece mahkemesince 28/9/2017 tarihli hükümle birlikte verilen tutukluluğun devamı kararına itirazın reddedildiğinin başvurucu tarafından öğrenildiği 13/11/2017 tarihinden itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir. Buna göre somut olayda 21/11/2018 tarihinde yapılan bireysel başvuruda süre aşımı olduğu sonucuna varılmıştır.

27. Açıklanan gerekçelerle kararın öğrenilmesinden itibaren otuz gün içinde yapılmayan bireysel başvurunun bu kısmının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

E. Diğer İhlal İddiaları

28. Başvurucunun duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden ifade özgürlüğü, suç ve cezaların kanuniliği ilkesi, etkili başvuru hakkı ile adil yargılanma hakkının çeşitli güvencelerinin ihlal edildiğine ilişkin diğer şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

III. GİDERİM

29. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama ve 500.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

30. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği mahkemece yapılması gereken iş yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

31. İhlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

4. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/52, K.2017/228) GÖNDERİLMESİNE,

D. 294,70 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 4.794,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 26/7/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.