Duyurular
KARADENİZ BÖLGE HAPİSHANELERİ(KISMİ) HAK İHLALLERİ RAPORU (ARALIK 2022), Karadeniz hapishaneleri,mahpus,hak ihlali
25.01.2023

KARADENİZ BÖLGE HAPİSHANELERİ(KISMİ) HAK İHLALLERİ RAPORU (ARALIK 2022)

 

A- GİRİŞ

Farklı tarihlerde, farklı hapishanelerde hak ihlallerine uğrayan mahpusların bizzat, vekilleri veya aileleri tarafından Van Barosu’na, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Van Şubesi’ne ve Tuhayder’e yapılan başvurulara istinaden, Van Barosu Hapishane Komisyonu ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Van Şubesi üyeleri tarafından mahpuslarla görüşmeler gerçekleştirilmiş, gerçekleştirilen bu görüşmeler neticesinde tespit edilen hususlar raporlaştırılmıştır.

 

B-RAPORUN AMACI

Raporun amacı; Hapishanelerde yaşanan Temel hak ve hürriyetlere ilişkin ihlallerin tespiti, yetki ve sorumluluğu olan merci ve kurumların bu ihlallerin sonlandırılmasına yönelik harekete geçmelerini sağlamak, ihlallere ilişkin etkili soruşturma yürütülmesine katkı sağlamak ve kamuoyunun dikkatine sunmaktır. 

C. YÖNTEM

Bu raporda avukatlar tarafından hapishanelerde gerçekleştirilen ziyaretler dışında mahpusların aileleri ile yapılan telefon görüşmelerinden ve mahpusların avukatlarına gönderdikleri mektup ve fakslardan edinilen bilgiler kullanılmıştır.

Rapor tarihi itibariyle;

-Bafra T Tipi Kapalı Hapishanesi,

-Giresun Espiye L Tipi Kapalı Hapishanesi,

-Beşikdüzü T Tipi Kapalı Hapishanesi’ne

-Dumlu 1 ve 2 Nolu Yüksekgüvenlikli Kapalı Hapishaneleri’ne

ziyaret gerçekleştirilmiştir.

 

D-HAPİSHANE ZİYARETLERİ, GÖRÜŞMELERDE AKTARILAN HAK İHLALLERİ

 

1-)BAFRA T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ

 

Mahpuslardan İ.G., Ö.B., E.Y., VE A.K. ile gerçekleştirilen görüşmelerde;


-Mahpusların hapishane doktorundan hastane sevklerinin alınabildiği ve ancak güvenlik personeli(Jandarma) tarafından ağız içi araması yapıldığından mahpusların bunu kabul etmediği ve bu nedenle hastaneye götürülmediklerini, bu anlamda 1,5-2 yıla yakındır mahpusların hastaneye götürülmediği, bu durumun hasta mahpusların sağlıklarını tehlikeye sokacak dereceye geldiğini, bazı mahpusların durumlarının çok ağır olduğu anlatılmıştır.


-Bu kapsamda detaylı olarak;

• Sılhedin DEMİR isimli 65 yaş üstündeki mahpusun hiper tansiyonunun olduğunu çok sık rahatsızlandığını yine bu hastanın mide bağırsak sorunlarının olduğunu çoğu gece ağrıdan uyandığı,
• Hüseyin ULAŞ ELTER ve Özgür BAYRAM’ın bel fıtıklarının olduğunu ve durumlarının kötüleştiği,
• Enes BİLGEN isimli mahpusun böbreklerinde sorun olduğunu, neredeyse her gece kalkıp kustuğunu, uyuyamadığını, zor yemek yediğini, son birkaç ayda çok zayıfladığı,

• Serbes Süleyman isimli mahpusun boyun fıtığı ve sinüzitinin olduğu,

• Ekrem AY isimli mahpusun gözlerinin göremeyecek kadar kötüleştiğini, sürekli gözlerinden yaş aktığı,

• Ercan YAKUT isimli mahpusun diz kapağında sorun olduğunu oturup kalkamadığı,

• İlyas ACAR isimli mahpusun iç organlarında hastalıklarının olduğunu ancak detaylarını bilmediğini kendisinin de durumunun sancılı olduğu,

           

İsmi belirtilen mahpusların, jandarmanın ağız içi araması yapmaya çalışması ve mahpusların bunu kabul etmemesi sebebiyle hastaneye götürülmedikleri görüşülen mahpuslar tarafından tarafımıza aktarılmıştır.

 

Yine görüştüğümüz mahpuslar diğer sorunlar ile ilgili;

- İdarenin, 3ay önce yaptığı aramada alınan kitap ve defterlerinin çeşitli bahaneler ile(üzerinde isim yok, kime ait bilinmiyor) taraflarına verilmediğini, bu kapsamda mahpusların yazımsal çalışmalarının ve okumalarının yarıda bırakıldığı,

-Haftada bir oda aramalarının yapıldığı ancak aramanın amacı dışına çıktığı ve odaların darmadağınık hale getirildiği ve bütün eşyaların her tarafa saçıldığı,

-“Yeni yaşam” vb. muhalif gazetelerin verilmediği,

-Kantinlerde sınırlı eşya bulunduğu, bunun yanında kantin fiyatlarının çok fahiş olduğu,

-Odalarının değiştirilmesi taleplerinin keyfi olarak reddedildiğini,

-Mektupların geciktirildiği, Kürtçe olan mektupların ise verilmediğini,

-İdarenin yaklaşımının art niyetli olduğunu, düşman gözüyle yaklaşıldığını ve yapıcı olmadıklarını aktardıktan sonra bu durumu şöyle örneklendirmiştir; avukat görüşüne gelirken zorla duvar dibinden yürü demek suretiyle getirildiği,

-Pandemiden ötürü yasaklanan kurs atölye spor vb. etkinlikler pandemi bitmesine karşın halen yasaklı olduğu, son 2 aydan bu yana sadece ayda bir futbol etkinliğine izin verildiği, resim ve Fransızca kurs ve atölyelerinin de kaldırıldığını,

tarafımıza aktarmışlardır.


 2-GİRESUN ESPİYE L TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ

 

-Mahpuslardan, E.B. Y.G. O.A. B.S. ve M.U. ile gerçekleştirilen görüşmelerde;


-Mahpusların hastane sevkleri geciktirilmekte olduğu, hapishane doktorundan hastane sevklerinin alınabildiği ve ancak güvenlik personeli(Jandarma) tarafından ağız içi arama dayatıldığından mahpusların bunu kabul etmediği ve bu nedenle hastaneye götürülmedikleri, yaşam tehlikesi geçirilen hastalık durumlarında dahi hastane sevkleri ağız içi araması bahanesi ile engellendiği, bu durumun hasta mahpusların sağlıklarını tehlikeye sokacak dereceye geldiğini, bazı mahpusların durumlarının ağır olduğu,

 

-Ayda ancak bir kere revire gidebildiklerini, istedikleri ilacı bulamadıklarını, doktorun yetersiz olduğunu, tam anlamı ile sağlık hakkından yararlanamadıkları,

 

Tarafımıza aktarılmıştır.

 

-Bu kapsamda detaylı olarak;

-Hapishane genelinde; Şehmuz Koç isimli mahpusun nörolojik hastalıklarından kaynaklı kendilerine bakamadığı, hastalıklarından kaynaklı dönemsel olarak ruhsal problemler yaşadığı ve arkadaşlarının yardımı ile kendisine bakabildiği, ruhsal açıdan hastalıklı olan bu mahpusun ilgili akıl hastanesine sevkinin yapılması gerektiğinin zorunluluk olduğu,


- Yahya Güneş isimli mahpusun akciğer kanseri hastası olduğu ve yatalak durumuna düşecek kadar durumunun kötüleştiği, durumundan idarenin haberinin olmasına rağmen uzun zamandır hiçbir surette hastaneye götürülmediği, Giresun devlet hastanesine götürüldüğünde ise hastanenin eksik kaldığı ve tam teşekküllü bir hastaneye götürülmesinin elzem olduğu,

-Mahpuslardan Mehmet DALGA’nın kalp standının bağlanması konusunda ameliyat olduğunu, standının süresinin 2 yıl önce bittiğini, durumunun endişe verici olduğu,

-Hamdin ÇİÇEK isimli mahpusun diyabetinin olduğunu, ilgili sevk işlemlerinin yapılmamasının hastalığını daha da çekilmez hale getirdiği,

-Mehmet ÇALDIRICI isimli mahpusun kalbinden rahatsız olduğunu, hastane sevklerinin yapılmıyor olması dolayısıyla tedavisinin geciktiği,

-Aydın GENÇ isimli mahpusun son bir haftadır sürekli olarak her gün revire gittiği, yüksek tansiyon ve kalp hastası olduğu, hastane sevklerinin yapılmıyor olmasından ve revirin yetersizliğinden dolayı durumunun kötüleştiği,

- Yine Ahmet ZENGER isimli mahpusun epilepsi hastası olduğu ve nöbet geçirdiğinde çaresiz kalındığı tedavisinin bir an evvel devam etmesi için hastaneye sevk edilmesinin elzem olduğu,

-28 yıldır hapishanede bulunan Mehmet Emin Susın isimli mahpusun şeker-tansiyon hastası olduğu ve yatalak olduğu, kendisine bakamadığı halde ATK tarafından hapishanede kalabilir raporu verildiği,

-Bahri Salgın isimli mahpusun ileri derecede basur hastası olduğu, kanaması olmasına rağmen ağız içi aramadan dolayı hastaneye gidemediği,

 

tarafımıza aktarılmıştır.

 

Yine görüştüğümüz mahpuslarca diğer sorunlar ile ilgili;

-Kürtçe kitap ve mektupların tercüman olmaması gerekçe gösterilerek mahpuslara verilmediği, ancak mahpusların yazdıkları Kürtçe kitapların ve mektupların çok iyi tercüme edildiği ve içeriklerinin mahpuslara disiplin cezası vermeye gerekçe edildiği, Metin Uyar’a Kürtçe mektubundan dolayı disiplin cezası verildiği,

-3 odada bulunan siyasi mahpusların ayrı bloklarda ve birbirinden uzak yerlerde izole bir şekilde tutuldukları ve ortak hiçbir sosyal etkinliğin yapılmadığı,

-Pandemiden ötürü yasaklanan kurs atölye vb. etkinlikler ve aktivitelerin pandemi bitmesine karşın halen keyfi olarak yasaklı olduğu,

-Yeni Yasam gazetesi başta olmak üzere Birgün, Evrensel gibi muhalif gazetelerin mahpuslara verilmediği, sadece Cumhuriyet gazetesinin günler sonra verildiği, TV kanallarının da sınırlandığı, Meclis TV ve muhalif kanalların verilmediği,

-Kantin fiyatlarının fahiş olduğu, örneklendirmesini istediğimizde sabun fiyatının 15 TL, 1 süngerin 10 TL dediğini,

-Verilen yemeklerin az ve yenilmeyecek kadar kötü durumda olduğu, örneklendirmesini istediğimizde, yaklaşık 10 gündür makarna yediklerini söylediği,

-Odaların çok kalabalık olduğu ve yeni sevk olan mahpusların yerde yatmak zorunda oldukları,

-Mahpusların ailelerinden çok uzakta oldukları, bu durumun ailelerin maddi durumları, hastalık ve yaşlılık sebeplerinden kaynaklı görüşe gelememelerine sebep olduğu,

-Sürgün olarak gelen mahpusların diğer hapishanelerden getirdikleri eşyaların kendilerine verilmediği,

-Telefon görüşmelerinde ahizelerin bozuk olduğunu sesleri zor duyabildiklerini, herkesin 30 dk görüştüğünü ancak kendilerinin 10 dk telefon ile görüştürüldükleri,

-Mehmet Ataş, Ercan İşcan, İzzettin Sevilgen ve Asım Demirci’in Gözetim Kurulu Kararı ile koşullu salıverilmelerinin 6 ay ertelendiği ve kararda örgütten ayrıldığının tespit edilemediği, dışarıya uygun olmadığı ve suç işlemeye meyli olduğu gibi soyut ve genel geçer ibarelerin yer aldığı,

-Yukarda bahsi geçen hak ihlallerinden dolayı 2 aya yakın bir süredir mahpusların 10’ar günlük dönüşümlü açlık grevinde oldukları,

 

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

 

3- TRABZON BEŞİKDÜZÜ T TİPİ  KAPALI HAPİSHANESİ

 

Mahpuslardan K.K. V.K. Ş.Ö. İ.B. M.Y ve M.B. ile gerçekleştirilen görüşmelerde;

 

-Mahpusların ortak faaliyetlerinin tamamen kısıtlanarak odalar arasında sohbet veya ortak spora dair herhangi bir hakka izin verilmediği, ortak spora çıkılmasına izin verilmediği için bazı odaların hiçbir şekilde spora çıkmadıkları,

-Başkaca suçtan mahpuslara radyo verilirken siyasi mahpuslara hiçbir şekilde radyo  verilmediği,

-Hapishane girişlerinde Çıplak Arama uygulamasının hala devam ettiği,

-Mahpusların Bakanlık veya başkaca kurumlara gönderdikleri dilekçelere sebepsiz yere hapishane idaresince el konulduğu, 

-Mahpusların oda değişim istemlerinin gerekçesiz şekilde her defasında reddedildiği,

-Mahpuslara yönelik 5 kitap bulundurma şeklinde kitap kotası uygulamasının devam ettiği,

-Hükümlü mahpusların şartları oluşmasına rağmen Koşullu Salıverme talepleri hapishaneler bünyesinde kurulan  İdari Gözlem Kurullarının gerekçesiz  ve maktu ibarelerle hazırladıkları raporlarla  taleplerinin reddedildiği,

-Hapishanedeki yoğunluk ve personel eksiği ile hastane sevkinde yer alan kolluğun kelepçeli muayene ısrarı edeniyle revir ve hastane taleplerinin süresinde ve düzenli olarak karşılanmadığı,

-“Yeni yaşam” vb muhalif  gazetelerin mahpuslara verilmediği, hapishanedeki bütün Kürtçe dergilerin oda aramalarında toplatıldığı,

-Yemeklerin doyurucu olmadığı gibi kantinden istenilen yiyecek ve eşyaların da fahiş fiyatta olduğundan dolayı mahpuslarca alınamadığı,

-Yukarda bahsi geçen hak ihlallerinden dolayı Temmuz ayından beri mahpusların 5’er günlük dönüşümlü açlık grevinde oldukları,

 

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

 

4- ERZURUM DUMLU 2 NOLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI HAPİSHANESİ

 

Mahpuslardan, S.Ç. R.K. Z.A. ve N.A. ile gerçekleştirilen görüşmelerde;

 

-Hapishanede ağırlaştırılmış müebbet alanlar, müebbet alanlar ve süreli hapis cezası alanlar olmasına karşın bütün mahpusların 12M2’lik tek kişilik hücrelerde tutuldukları, Cezaevi tek kişilik odalar şeklinde olmasına karşın, hüküm özlü ve tutukluların da getirildiği, ağırlaştırılmış müebbet alıp hükümlü olanların kaldığı şartların hükümlü-tutuklu ayırt etmeksizin bütün mahpuslara uygulandığı,

-tüm mahpusların avlusu olmayan odalara koyulduğu ve günde sadece 1-2 saat avluya götürüldükleri, mahpusların kaldığı tekli odaların pencerelerine de tel(tor) çekildiği, bu tel sebebiyle mahpusların temiz hava ve güneş ışığından mahrum bırakıldığı,

-elektrik faturalarının meskenden ticarethaneye dönüştürüldüğü bu sebeple birim fiyatının 4,95-TL’den hesaplandığı ve mahpuslara fahiş faturaların geldiği, bu hususla ilgili mahpusların itirazı üzerine hapishane idaresince dağıtım şirketine ve bakanlığa müzekkere yazıldığı ancak gelen müzekkere cevaplarının birbirleri ile çeliştiği ve konunun çözüme kavuşturulamaması sebebiyle fahiş faturaların ödenmeye devam ettiği,

 

-Hapishane girişinde mahpuslara çıplak aramanın dayatıldığı, kabul etmeyen mahpusların zorla bu uygulamaya maruz bırakıldığı,

-Araç ve gerek eksikliği sebebiyle sosyal etkinliklerin yapılamadığı,

-İç mektupların 3 aya yakın süre sonra verildiği,

-Hastane sevklerinin geç yapıldığı, Hüseyin ORTAÇ isimli 82 yaşındaki mahpusun birçok kronik hastalığı olmasına rağmen hapishanede tutulduğu ve sağlıklı bir tedaviye erişemediği,

-“Yeni yaşam” vb muhalif  gazetelerin mahpuslara verilmediği,

-Yemeklerin doyurucu olmadığı gibi kantinden istenilen yiyecek ve eşyaların da fahiş fiyatta olduğundan dolayı mahpuslarca alınamadığı,

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

 

 

5- ERZURUM DUMLU 1 NOLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI HAPİSHANESİ

 

Mahpuslardan S.K. A.Ç. ile gerçekleştirilen görüşmelerde;

 

-Hapishanede ağırlaştırılmış müebbet alanlar, müebbet alanlar ve süreli hapis cezası alanlar olmasına karşın bütün mahpusların 12M2’lik tek kişilik hücrelerde tutuldukları, Cezaevi tek kişilik odalar şeklinde olmasına karşın, hüküm özlü ve tutukluların da getirildiği, ağırlaştırılmış müebbet alıp hükümlü olanların kaldığı şartların hükümlü-tutuklu ayırt etmeksizin bütün mahpuslara uygulandığı,

-tüm mahpusların avlusu olmayan odalara koyulduğu ve günde sadece 1-2 saat avluya götürüldükleri, havalandırmada top oynamanın yasaklandığı, mahpusların kaldığı tekli odaların pencerelerine de tel(tor) çekildiği, bu tel sebebiyle mahpusların temiz hava ve güneş ışığından mahrum bırakıldığı,

-elektrik faturalarının meskenden ticarethaneye dönüştürüldüğü bu sebeple birim fiyatının 4,95-TL’den hesaplandığı ve mahpuslara fahiş faturaların geldiği, bu hususla ilgili mahpusların itirazı üzerine hapishane idaresince dağıtım şirketine ve bakanlığa müzekkere yazıldığı ancak gelen müzekkere cevaplarının birbirleri ile çeliştiği ve konunun çözüme kavuşturulamaması sebebiyle fahiş faturaların ödenmeye devam ettiği,

-tel örgüleri protesto etmek için slogan atmaları gerekçe edilerek 7 kişiye 2’şer aylık 7 kere haberleşme disiplin cezası verildiği,

-açık görüşe aile üyelerinden sadece 4 kişi alındığı, diğer ailelere selam verilmesinin yasak olduğu,

-elektrik faturalarının meskenden ticarethaneye dönüştürüldüğü,

-İç mektupların geç bir süre sonra verildiği,

-Hastane sevklerinin geç yapıldığı, Metin ERİŞMİŞ isimli mahpusun sara hastası olduğu ve 4 aydır hastane sevkinin yapılmadığı,

-“Yeni yaşam” vb muhalif  gazetelerin mahpuslara verilmediği, hapishanedeki bütün Kürtçe dergilerin oda aramalarında toplatıldığı,

-Yemeklerin doyurucu olmadığı gibi kantinden istenilen yiyecek ve eşyaların da fahiş fiyatta olduğundan dolayı mahpuslarca alınamadığı,

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

 

E-YAŞANAN HAK İHLALLERİNE DAİR YASAL DEĞERLENDİRMELER

 

1-İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE YASAĞI

 

İnsan hakları Avrupa Sözleşmesinin 3.maddesinde ‘‘Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı yahut onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulamaz ’’denilerek işkence ve sair kötü muameleyi kısa ve öz biçimde yasaklamış, işkence ve sair kötü muamele yasağının kapsamını 1984 tarihli Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ndeki tanımın ışığında İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi içtihatlarıyla belirlemiştir. İHAS’nin 3.maddesi yukarıda da belirttiğimiz üzere, işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve ceza kavramlarına yer vermiştir. İşkence yasağı, insanlık dışı ve küçük düşürücü muameleleri de kapsayan üst kavramdır. İHAM, İHAS 3.madde kapsamındaki işkence, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele şeklindeki hareketlerin düzey, yoğunluk, ağırlık ve etkilerine dair farkları gözeterek bu muameleleri birbirinden ayırmaktadır.

İHAM’ a göre bir eylemin ağırlık düzeyi itibarıyla 3. maddenin kapsamına girebilmesi için muamelenin; süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ve bazı durumlarda, mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi olayın içinde yer alan tüm koşullar değerlendirilir. Eylemin amacının mağduru aşağılamak ya da küçük düşürmek olup olmadığı sorusu göz önüne alınması gereken bir unsur olsa dahi böyle bir amacın yokluğu 3. madde ihlalinin kesin olarak bulunmayacağı anlamına gelmemektedir. Bir bireyi utandıran ya da küçük düşüren, onun insanlık onuruna saygı göstermeyen ya da saygıyı azaltan ya da bireyin ruhsal ve fiziksel direncini kıracak şekilde korku, ıstırap ya da aşağılık duygusu uyandıran muamele 3. madde anlamında kötü muamele olarak değerlendirilmektedir. Aynı zamanda İHAM; Sözleşmenin 3. Maddesi kapsamında işkence dışındaki diğer kötü muamele uygulamalarında “insanlık dışı, onur kırıcı ve aşağılayıcı” terimlerini kullanmaktadır. Kararlarda kötü muamelenin 3.Madde ihlaline yol açması için “fiziksel yaralamaya ya da yoğun bir fiziksel veya ruhsal acı veya ıstıraba sebebiyet vermiş olması” ya da “küçük düşürme veya ıstırabın, meşru bir muamele veya cezada zorunlu olarak bulunan küçük düşürme veya ıstırap düzeyinin ötesine geçmesi gerektiği” açıklanmaktadır.

 

5275 Sayılı Kanunun “Hapis cezasının infazında gözetilecek ilkeler” başlıklı 6. Maddesinin 1.Fıkrasının b bendinde “Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin düzenli bir yaşam sürdürmeleri sağlanır. Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir.” Denilmek suretiyle mahpusların hapishanede tutulma koşullarının insan onuru ile bağdaşacak koşullar altında olması gerektiği düzenlenmiştir.

 

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararında özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan herkesin cezalandırılmalarına veya tutuklanmalarına hükmedilen kararla yasal olarak ellerinden alınmayan tüm haklara sahip olmaya devam ettiği, bu nedenle özgürlüğünden yoksun bırakılmış herkese insan haklarına saygı çerçevesinde davranılması gerektiği belirtilmiştir. Bununla birlikte mahpuslara sağlanan barınma ve özellikle uyku koşulları insan onuruyla ve mümkün olduğunca özel hayatın gizliliğiyle bağdaşması gerektiği, iklim koşulları ve özellikle metrekaresi, havanın küp hacmi, aydınlatma, ısıtma ve havalandırma açısından sağlık ve hijyenin gereklerine uygun olması gerektiği vurgulanmıştır. İHAM içtihatlarında da devletin bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorunda olduğu ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntemin, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmaması gerektiği vurgulanmaktadır. Şunu da hatırlatmak gerekir ki işkence suçu doğrudan soruşturulacak ve kovuşturulacak suçlardan olduğundan işkence suçunu işleyen memur ve diğer kamu görevlilerinin soruşturulması için izin alınmasına gerek olmayacaktır. Ayrıca belirmek gerekir ki TCK m.94/6 uyarınca işkence suçu zamanaşımına uğramamaktadır.

Mahkûmlara Uygulanacak Muameleye İlişkin Standart Asgari Kurallar (1955), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2006/2 sayılı Avrupa Hapishane Kuralları, AİHS ve ulusal mevzuatımız mahpusların tutulma koşullarının insan haklarına uygun şekilde gerçekleşmesi gerektiğini düzenlemektedir.

 

Ziyaret gerçekleştirilen hapishanelerin bazılarında çıplak arama, bazılarında ayakta sayım dayatmalarının yapıldığı, hastane sevkleri ile ilgili sorunların yaşandığı, tüm mahpusların tutuklu hükümlü ayırt etmeksizin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası infaz rejimi kapsamındaki uygulamalara tabi tutuldukları, tarafımıza aktarılmış olup, bunların tamamı işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden uygulamalardır.

 

2-SAĞLIĞA ERİŞİM HAKKINA DAİR TEMEL İLKE VE DÜZENLEMELER

 

Dünya Sağlık Örgütü Anayasası sağlık tanımı çerçevesinde Sağlık hakkı bireylerin fiziksel, ruhsal, sosyal iyilik halinin sağlanması için sahip oldukları hakları içerir. Sağlık hakkı yaşam hakkının tamamlayıcısıdır ve sağlıklı olmak yaşam hakkının temel koşuludur.

 

Mahpusların Islahında Temel İlkeler- Mandela Kuralları (Kural 22-26), Tıbbi Etik İlkeler (md.1), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararı (md. 40.3) gereği cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler, yasal statülerine bakılmaksızın, aynı kalite ve standartta, ülke genelinde mevcut, kapatılmamış olan kişilere sağlanan tıbbi bakıma eşit erişim hakkına sahiptir. İHAM’e göre, bir mahpusun ihtiyaç duyduğu tıbbi yardıma ulaşımını engelleyen eksiklikler İHAS’ın yaşam hakkınını düzenleyen 2. maddesinin ihlaline, gerekliliği tespit edilen tedavinin sağlanmaması ve ölümcül hastalığa yakalanmış kişiler veya sağlık durumu sürekli şekilde cezaevi koşulları ile uyumsuz hale gelmiş kişilerin alıkonulmaya devam etmesini ise işkence ve kötü muamale yasağını düzenleyen 3. maddesinin ihlaline sebep olmaktadır. Yine İHAM’nin yerleşik içtihatlarına göre; “Devlet bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorundadır ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntem, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmamalıdır.” Hapishanede bulunan tutuklu ve hükümlüleri de kapsayacak şekilde sağlık hakkı, 1955 tarihli “BM Mahpuslara Uygulanacak Asgari Standartlar”, 1982 tarihli “BM Tıbbi Etik İlkeler”, 1988 tarihli “BM Herhangi Biçimde Alıkonulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunması için İlkeler Manzumesi”, 1990 tarihli “Mahpusların Islahı için Temel İlkeler” ve 1990 tarihli “Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmış Çocukların Korunmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Kuralları” ile tanımlanmıştır.

 

Hapishanelerde yüzlercesi ağır, binlerce hasta mahpus bulunmaktadır. Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Sözleşme hükümleri bu denli açık olmasına rağmen, sözleşme hükümlerine uyulmamakta ve hasta mahpusların Sağlık Hakları sistematik bir biçimde ihlal edilmektedir. Hapishane koşullarında kalamayacak kadar ağır hasta olan mahpusların hapishanede tutulmaya devam edilmesi ulusal mevzuata ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu ve tıbbi tedaviye ulaşma imkânı kısıtlandığından yaşam hakkının açık ihlali olduğu açıktır. Bununla birlikte hapishane koşullarında hastaneye sevk işlemlerinin yapılmaması, yapılmasına onur kırıcı uygulamalar (ağız içi araması, kelepçeli muayene vb) ile engel olunması da yaşam hakkının kapsamında bulunan sağlık hakkına erişimin açık ihlali olduğu vurgulanmaktadır. 

 

Ayrıca hapishanelerde fiziksel güvenlik öğelerinin tasarımı yapılırken, mahpusların sağlıklarının ve saygıdeğerliğinin korunması da göz önüne alınmalıdır. Dumlu hapishanelerinde zaten hukuka aykırı bir şekilde havalandırması dahi olmayan tekli odalarda tutulan tutuklu ve hükümlülerin odalarının pencerelerinin de tor denilen tel ile kapatılması ile yeterli düzeyde doğal ışık ve temiz hava girmesine engel olmakta, bu durum mahpusların fizyolojik ve psikolojik olarak olumsuz etkilenmesine neden olmakta, sağlıkları bakımından risk teşkil etmektedir.

 

3-İFADE VE HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜ

 

Haberleşme özgürlüğüne yapılan müdahaleler, Anayasa madde 13’te düzenlenen “demokratik bir toplumda gerekli” görülmeli ve “ölçülülük ilkesi” ne uygun olmalıdır. Ceza infaz kurumlarına gelen veya bu kurumlardan gönderilen yazışmalara yapılan müdahalelere gerekçe yapılabilecek makul nedenlerin, somut olayın tüm koşulları çerçevesinde objektif bir gözlemciyi haberleşme hakkının kötüye kullanıldığına ikna edebilecek nitelikte olaya özgü olgu ve bilgilerle gerekçelendirilmesi gerekmektedir. Mahpusların mektuplarının geciktirilmesi, sakıncalı diye gerekçesiz bir şekilde mektupların bir kısmının ya da tamamının çizilmesi haberleşme özgürlüğü ihlalidir.(AYM, 10.03.2020 tarih ve B.No: 2017/20669)

Haberleşme özgürlüğünün içinde zamanında bilgi ve habere erişim hakkı da dahildir. Hapishane idaresi mektupları zamanında teslim etmek ile yükümlüdür. Belirsiz ve tanımsız bir süre ile sınırsız hak ve yetkiye sahip değildir.

Mahpusların beyanlarına göre Kürtçe gazete, kitap, gibi yayınlardan faydalanmaları engellenmektedir. Ceza İnfaz Kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlülerin yayınlardan yararlanmasına ilişkin esaslar 5275 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri de gözetilerek Anayasa Mahkemesi tarafından şu şekilde belirlenmiştir:

“1-Mahpus ceza infaz kurumlarında bulunan emanet hesabına yatırılan paradan karşılanması koşuluyla herhangi bir yayının kurumca satın alınarak kendisine verilmesini isteyebilir.

2-Resmi kurumlar, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile Cumhurbaşkanı tarafından vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler tarafından çıkarılan gazete, kitap basılı yayınlar mahkemelerce yasaklanmamış olması koşulu ile mahpusa ücretsiz olarak ve serbestçe verilir.

3-Mahpus kurum kütüphanesinden serbestçe yararlanma imkânına sahiptir.

4-Mahpus mensup olduğu dinin bayram günlerinde, yılbaşında ve nüfus kaydında belirtilen doğum günlerinde dışarıdan kargoyla gönderilen ya da ziyaretçileri tarafından hediye olarak gönderilen kitapları kabul etme hakkına sahiptir.

5-Eğitim ve öğretimine devam eden mahpusun ders kitapları herhangi bir engelleme olmadan kendisine verilir.”

 

Bu sebeple mahpuslara yasaklanmamış, birçok yayınevi, bayii ve kitapçıda satılan, resmi abonelik yaptırılan gazete ve basılı yayınların verilmemesi, radyo ve tv imkanlarından faydalandırılmamaları ifade ve haber alma özgürlüğünün ihlalidir. Her ne kadar 14.04.2020 tarihinde 5275 sayılı Kanun mad.62/4 kapsamında değişiklik yapılmış olsa ve Basın İlân Kurumu aracılığıyla resmi ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan gazeteler ceza infaz kurumuna kabul edilmez denilse de mevzuat düzenlemesinin de ifade özgürlüğünü ihlal etmesi kabul edilemez. Kaldı ki Evrensel ve Birgün gazetelerinin Basın İlan Kurumu’na resmi ilan ve yayınlama hakkı bulunmasına rağmen bunların da hapishanede verilmesinin geciktirilmesi ya da verilmemesi açıkça ifade özgürlüğünün ihlalidir. Yine kitap sınırlaması (kitap bulundurma sayısı) hak ihlaline sebep olmaktadır. OHAL sebebiyle başlayan ve pandemi ile devam eden tecrit altındaki mahpusların durumunu bu tip uygulamalar daha da ağırlaştırmaktadır.

 

4- ÖZEL HAYATA VE AİLE HAYATINA SAYGI HAKKI İHLALİ

 

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Avrupa Cezaevleri Kuralları Başlıklı (87) 3 No’lu Tavsiye Kararı’nda ‘Tutukluların Dağıtılması’ başlığı altında düzenlenen 7. Maddede “Tutukluların tutukevine dağıtılmasında, onların özellikle hukuki ve yasal durumları (sanık ya da hükümlü, ilk mahkumiyeti, kısa ya da uzun süreli olup olmadığı gibi), fiziksel durumları (genç, yetişkin, normal, hasta ya da akıl hastası ya da anormal) cinsiyetleri ve yaşları; hükümlüler söz konusu ise onlara uygulanacak davranışların özellikleri dikkate alınır.” denilmektedir. 17.09.2019 tarihli Avşar ve Tekin v. Türkiye kararına göre başvurucuların ailelerinden uzakta uzun süre hapsedilmeleri ve aile ilişkilerine etkisi; aile hayatına bu müdahalenin, sağlanması istenen meşru hedef ile ölçülü olmaması sebebiyle demokratik toplumun gerekliliklerine uymayan bir tedbir olduğu görüşüne varılmıştır. Buna rağmen mahpusların ailelerine yakın yerlere nakil talepleri reddedilmektedir. Açık yargı kararlarına rağmen uygulamada halen hak ihlaline sebep olunması hukuka aykırıdır.

 

F-SONUÇ VE TALEP

 

1-Yasal ve uluslararası mevzuat evrensel hukuk ilkeleri ile birlikte göz önüne alındığında; kurumlarımıza gelen başvurular ve gerçekleştirilen ziyaretler sonucunda, ziyaret edilen hapishanelerde işkence yasağı, sağlık ve tedavi hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, haberleşme özgürlüğü, ifade özgürlüğü ihlalleri tespit edilmiştir. Bu ihlallerden dolayı Dumlu 1 ve 2 Nolu Yüksekgüvenlikli Hapishanelerinde açlık grevleri yapılmış, Beşikdüzü T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde Temmuz ayından beri, Espiye L Tipi Kapalı Hapishanesi’nde ise 2 aya yakın süredir açlık grevleri devam etmektedir. Açlık grevleri yüz yılı aşkın süre önce ortaya çıkmış bir irade açıklaması, hak arama yöntemi ve eylem biçimi olarak mahpusların sağlığı ve yaşamı bakımından risk oluşturmaktadır. Bu riske hak ihlallerinin sebep olduğu aşikardır. Mahpusların sağlık ve yaşam haklarının tesisi için hapishane idaresi ve personelinin hak ihlallerine sebep olan uygulamalarının ve eylemlerinin sonlandırılması ve idarenin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir. Ayrıca hak ihlallerine sebep olan uygulamaları gerçekleştiren hapishane idareleri ve personeller hakkında adli ve idari soruşturma gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

 

2-Hastane sevklerinde ağız içi arama uygulaması yapılması ve mahpusların bu uygulamayı kabul etmemesi sebebiyle hapishane idarelerince aylardan beri onlarca hasta mahpusun hastane sevkleri engellenmektedir. İnsanlık onuru ile bağdaşmayan ağız içi arama uygulamasına derhal son verilmeli, hasta mahpusların hastaneye sevkleri sağlanmalıdır. Hapishane koşullarında kalamayacak kadar ağır hasta olan mahpusların hapishanede tutulmaya devam edilmesi yaşam hakkının açık ihlalidir. Tüm ağır hasta mahpusların derhal tahliye edilmesi gerekmektedir.

 

3-Mahpusların hapishane koşullarında sosyalleşebilmesi, infaz sürelerinde sosyal ilişkilerden kopmamaları, bedensel ve ruhsal sağlıkları açısından ortak alan faaliyetleri büyük önem arz etmektedir. Mahpusların beden ve ruh sağlıkları için uzun süre veya süresiz sosyal yalnızlaştırmaya maruz bırakılmamalıdır. Pandemi ile birlikte başlayan süreçte mahpusların ortak alan faaliyetlerinin yaptırılmaması mahpusların içinde bulunduğu tecrit koşullarının ağırlaşmasına neden olmuştur. AİHM, tamamen duyusal yalıtma ile birlikte bütünüyle sosyal yalıtmanın kişiliği tahrip edeceğini ve güvenlik veya başka gerekçelerle haklı gösterilmeyecek bir insanlık dışı muamele biçimi oluşturacağını belirtmiştir. Bu anlamda özellikle tek kişilik hücre tipi yapısı ve hapishanede tutulan ağırlaştırılmış müebbet hükümlü mahpusları dışında diğer mahpusların da tek kişilik hücre tipi odalarda ağırlaştırılmış müebbet hükümlü mahpuslar gibi infazlarının yapılmasının kabulü mümkün değildir.

 

4-Mahpusların dış dünya ile iletişim kurması, toplumdan tamamen kopmadan, meydana gelen gelişmeleri takip edebilmesi için en önemli iletişim araçlarının başında süreli ve süresiz yayınlar gelmektedir. Mahpuslar kitaplar sayesinde birçok konuda kendilerini geliştirirken gazete ve dergiler sayesinde toplumda yaşanan gelişmeleri takip edebilmektedir. Bu durum tecridin mahpuslar üzerindeki etkilerinin bir parça olsun azalmasına neden olmaktadır. Ancak hapishanelerde kitaplara getirilen kısıtlamalar ile dergi ve gazetelere getirilen yasaklamalar nedeniyle mahpuslar ifade özgürlüğü kapsamında bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğü ve haber alma hakkından faydalanamamaktadır. Bu uygulamalara derhal son verilmeli, mahpuslara kitap kotası kaldırılmalı ve mahpusların haberleşme hakları bağlamında yasal olan dergi-gazete ve TV kanallarının mahpuslara verilmesi sağlanmalıdır.

 

ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ VAN ŞUBESİ

VAN BAROSU İHM HAPİSHANE KOMİSYONU

VAN TUHAY-DER