SAĞLIK EMEKÇİLERİNİN PANDEMİ DÖNEMİ ÇALIŞMA KOŞULLARI
GİRİŞ: Tüm Dünya’da yayılan Covid-19 salgının Türkiye'de ilk tespit edilen vakası Sağlık Bakanlığı tarafından 11 Mart günü açıklandı. Ülkedeki virüse bağlı ilk ölüm ise 15 Mart 2020'de gerçekleşti. Sağlık Bakanı, 1 Nisan 2020'de koronavirüs vakalarının tüm Türkiye'ye yayıldığı açıklamasında bulundu. 23 Mart 2022 itibarıyla Türkiye'de koronavirüs ile enfekte olmuş toplam hasta sayısının 14.743.437 olduğu ve mevcut hastalardan 975 kişinin yoğun bakımda tedavi görmekte olduğu; şimdiye kadar iyileşen hasta sayısının 14.385.264 ve ölen hasta sayısının toplam 97.521 kişi olduğu bildirildi.
Yukarıda paylaşılan verilerden de anlaşılacağı üzere 11 Mart 2019 gününden beri pek çok farklı meslek grubundan sağlık çalışanı Covid-19 ile etkin olarak mücadele etti. Hala devam etmekte olan bu büyük mücadele ve emek sürecinin görünürlüğünün arttırması umuduyla bu çalışmayı sunuyoruz.
Bu çalışmanın düzenlenme sürecinde anestezi, acil tıp, radyoloji, tıbbi laboratuvar teknikerleri, sağlık memurları hasta kabul kayıt asistanları, ebeler, psikologlar, diş hekimleri, pratisyen doktorlar ve uzman doktorlar başta olmak üzere sağlık alanında çalışan farklı branşlardaki meslek gruplarından 78 kişiyle yapılan görüşmeler esas alındı.
Yapılan görüşmeler kapsamında toplanan veriler İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin farklı bölgelerinden sağlık emekçilerine ulaşıldı.
AMAÇ: Bahsi geçen görüşmeler sonucu toplanan verilerine dayanarak hazırlanan bu çalışmanın amacı sağlık emekçilerinin covid-19 sürecinde değişen çalışma koşullarına ve sağlık emekçilerinin bu süreçte maruz kaldığı sorunlara bizzat onların bakış açısından tanıklık edebilmek, dikkat çekebilmek ve çözüm üretilmesine katkı sağlamaktır.
Çalışmanın temel dayanağı olan görüşmeler üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm ad, soyad, iletişim bilgisi, meslek, ücret ve haftalık çalışma koşullarına ilişkin kişisel soruları, ikinci bölüm covid-19 sürecinde değişen çalışma ve yaşam koşullarına yönelik soruları, üçüncü bölüm ise covid-19 öncesinde de var olan bazı meslek sorunlarını ve sağlık emekçilerinin kendi çözüm önerilerini içermektedir.
BÖLÜM 1- ÜCRET VE HAFTALIK ÇALIŞMA SÜRESİ DAĞILIMI HAKKINDA;
73 Kişinin yanıtlamayı tercih ettiği bu soruya verilen yanıtlara göre katılımcılardan;
%13,7’si (10 kişilik kısım) 3.500-5.000tl aralığında,
%41,1’i (30 kişilik kısım) 5.000-7.500tl aralığında,
%35,6’sı (26 kişilik kısım) 7.500-10.000tl aralığında,
%9,6’sı (7 kişilik kısım) 10.000tl ve üzeri ücret almaktadır.
Haftalık çalışma süreleri ile ilgili soruya ise 74 kişi cevap vermiş olup bu cevaplara göre;
%2,7’si (2 kişi) 20 saat-40 saat
%74,3’ü (55 kişi) 40-60 saat
%21,7’si (16 kişi) 60-72 saat
%1,3’ü (1 kişi) 136 saat
Haftalık çalışma süresi ve alınan ücret dengesizliğinin gözetilmesi adına; veriler gösteriyor ki Sağlık çalışanlarının çok büyük çoğunluğu günde ortalama 8-10 saat çalışıyor. Maaş dağılımı incelendiğinde ise sağlık çalışanlarının büyük bir kısmı 5000-7500 tl karşılığında çalışıyor.
Sağlık emekçilerinin işten arta kalan sınırlı zamanlarında, sınırlı gelirleri ile neyi kadar ne yapabileceklerini, eğer çocuğu varsa, evi kiraysa, günde şu kadar saat uyursa gibi ihtimaller doğrultusunda tek tek açıklama gereği duymuyoruz. Empati kurmayı kolaylaştırmak ve hayatlarımızın benzerlik ve farklılıklarını fark etmek amacıyla bu ihtimaller örgüsünü örmeyi size bırakıyoruz.
Yapılan görüşmelerin ilerleyen kısımlarında görüleceği üzere sağlık emekçilerinin çok büyük kısmı emeğinin karşılığını alamadığını düşünüyor. Bunun devamında gelen pek çok sosyo-psikolojik sorunla da tek başlarına mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Bu sorunları daha detaylı incelemek, su yüzüne çıkarmak ve çare üretmek adına bu çalışmanın ikinci bölümünü hazırladık.
BÖLÜM 2- COVİD-19 PANDEMİSİ İLE DEĞİŞEN ÇALIŞMA KOŞULLARI HAKKINDA;
Çalışmanın bu bölümünün ilk sorusu olan “Çalışma koşullarınızın covid-19 pandemisiyle değiştiğini düşünüyor musunuz?” sorusuna 75 kişi yanıt vermiş olup yanıtların dağılımı şu şekildedir:
Katılımcıların %41,3’ü (31 kişi) çalışma koşullarının pandemiyle değişmediğini düşünürken %58,7’lik kısım (44 kişi) koşullarının pandemiyle değiştiğini düşünmektedir.
Çalışma koşullarının değiştiğini düşünen 44 katılımcının kısaca değişimi açıklamaları istendiğinde verilen cevaplar şu şekilde olmuştur:
18 kişi çalışma koşullarında artma olduğu yönünde açıklamada bulunurken
2 kişi her gün 12 saat çalıştıklarını,
1 kişi haftada 60 saat çalışmak zorunda kaldığını,
4 kişi 24 saatlik vardiyalarla çalıştıklarını,
6 kişi daha belirsiz hale geldiğini, kurumdan her çağrıldıklarında gitmek zorunda kaldıklarını,
5 kişi covid olan iş arkadaşlarının yerine de mesaiye kalmak zorunda kaldıklarını,
5 kişi ayrıca eleman eksikliği yüzünden çalışma saatlerinin çok arttığını,
3 kişi nöbet sayısının arttığını ve molaların kısaldığını,
1 kişi üzerindeki iş yüküne bağlı olarak stresin arttığını belirtmiştir.
KATILIMCILARIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU COVİD-19 NEDENİYLE ÇALIŞMA KOŞULLARININ KÖTÜLEŞTİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR;
Çalışmaya katılan 75 kişilik sağlık çalışanlarının %85,3’ü (64 kişi) Covid-19 pandemisiyle çalışma koşullarının kötüleştiği,
%14,7’lik kısım (11 kişi) kötüleşmediği kanaatinde.
“Çalışma koşullarınızın kötüleştiğini düşünüyorsanız nasıl kötüleşti?” sorusuna verilen yanıtlardan bazıları şu şekilde;
Cerrahi hastalara acil yatış yapılması ve pcr testi beklenmeden ameliyata alınmaları gerekliliği,
Günlük hasta sayısının artması,
Kişisel koruma önlemlerinin alınamaması,
Hastalanan çalışanlar yerine mesaiye kalma zorunluluğu,
Düzensiz, adaletsiz bir ortamda devamlı panik halinde, yorucu, stresli bir ortamda çalışma zorunluluğu
Pandemi bahane edilerek normal çalışma standartlarının dışına çıkılması,
İşyeri sosyal mesafe için elverişli olmaması ve yığılmaların fazlalığı,
Dinlenme molaları ve yemek molalarının kısıtlanması ve kullandırılmaması,
Koruyucu ekipman eksiği yaşanması,
Hasta artışına karşılık cihaz ve tekniker sayısı sabit kalması,
Sürekli hastalık kapma riski altında çalışma,
Ek mesai saatleri malzeme ve gerekli ekipman yetersizliği,
İş arkadaşları ile görüşme kısıtlılığı işyeri içinde bilgi aktarımına yansıması,
Çalışma saatleri ve yerlerinde belirsizlik yaşanması,
Covidin yoğun olduğu dönemlerde daha malzeme eksiği yaşanması,
Covid olmayan hastalarla da görüşmelerin kısalması,
Yeni yatan hastaların izolasyon süreci ve pozitif çıkan hastaların covid servislerine nakil sürecinde zorluk yaşanması,
Üniversite hastanesinde eğitimlerimizde büyük aksamalar olması,
Hasta sayımız %700 artması fakat çalışan sayısının azalması,
Çalışma saatlerindeki molalar kısıtlanması ve Yönetimin daha kısıtlı imkanlar ve daha katı kurallar düzenlenmesi,
Farklı hastanelerde görevlendirilme, bir hastanede hem ameliyathane hem acilde çalıştırılma,
Covid kliniklerinde temas ve iş yükü artması, bir hemşireye bazı zamanlarda 24 saatte 12 hasta düşmesi,
İzin kullanılan günde bile çalışma hissi yaşanması,
İş tanımım dışında, angarya işler yaptırılması,
Yoğunluk arttıkça iş gücü ve motivasyondaki düşüş.
Çalışmaya katılan sağlık çalışanlarının Covid-19 pandemisiyle birlikte iş, aile, arkadaşlık ilişkilerinde sorunlar yaşayıp yaşamadıkları yönündeki soruya verdikleri yanıtlar istatiksel olarak şu şekilde; katılımcıların (76 kişi) %78,9’u (60 kişi) bu süreçte sorun yaşadığını, %21,1’i (16 kişi) bu süreçte herhangi bir sorun yaşamadığını ifade ediyor.
İş, arkadaşlık, aile vb. sosyal ilişkilerinde sorun yaşayan katılımcılardan sorunlarını açıklamaları istendiğinde verilen yanıtlardan bazıları ise şu şekilde;
Aile bireyleri ile görüşememe,
Özlem ve yalnızlık nedeniyle anksiyete ve depresif bozukluk semptomları gösterme,
Pozitif vaka ile geçirdiğimiz 24 sonrası sevdiklerinize yaklaşamama aynı zamanda gergin ve mutsuzluk nedeniyle yeterli zaman ayıramama,
Nöbet eklenmesi hafta sonu çalışmaların artması karantina izolasyon durumlarının kötüye kullanılması ev içi izolasyon vb. sebeplerle sosyal hayatın son bulması,
Çalışma ortamında gereksiz tartışmalar yaşanması,
Çocuklara zaman ayıramama sadece alışveriş, yemek, çamaşır gibi temel ihtiyaçlara vakit ayırma,
Hastalığın bulaşma riskini azaltmak için çevreyle olan iletişimin azaltılması,
Artan iş yükü nedeniyle aileye ayrılan zamanın azalması ve stres nedeniyle doğru ilişki kurulmamasından kaynaklı sürekli tartışma ortamının ilişkileri zayıflatması,
İlişkilerde tahammülün azalması ve olmayacak şeylerin kavga sebebi olması,
Birlikte geçirilen vaktin azalması ve kalitesizleşmesi,
Arkadaş ve akrabalarla aynı ortamda bulunmaktan kaçınma, sürekli çevredeki yakınlara bulaştırma endişesi, evden işe işten eve asosyal bir hayat yaşama,
Devamlı yorgunluk hissi,
İletişim ve görüşmelerde azalma,
Temas edememem, duygusal boşluk hissi,
Devamlı şüphe ve kaygı hissi,
Covid kliniğinde çalışılan süre boyunca annenin iki yaşındaki çocuğundan ayrı kalması ve bunun çocuk üzerinde yarattığı stres ve tramva,
Aile içinde ve sosyal hayatta sahip olunan rollerin zedelenmesi,
İçe kapanma mutsuzluk,
Sevdiklerimizden devamlı uzaklaştığımız için İletişim problemi yaşadık.
Komşular ve toplum tarafından devamlı dışlanma ve hastalık taşıyıcı olarak görülme,
Yoğunluk ve yorgunluğun çatışma zemini yaratması,
Eve gidememe.
KATILIMCILARIN BÜYÜK ÇOĞUNLĞU PANDEMİ SEBEBİYLE ÇEŞİTLİ PSİKOLOJİK RAHATSIZLIKLAR YAŞADIĞINI İFADE EDİYOR;
Katılımcıların %72,4’ü (55 kişi) Covid-19 pandemisi süresince depresyon, anksiyete, tükenmişlik sendromu, sosyal fobi vb. psikolojik rahatsızlıklar yaşadığını,
%27,6’sı ise (21 kişi) bu tür psikolojik rahatsızlıklar yaşamadığını ifade ediyor.
“Bu rahatsızlıklardan birini veya bir başkasını yaşadıysanız tecrübelerinizi kısaca anlatır mısınız?” sorusuna gelen 49 yanıttan bazıları şu şekilde;
Yakınlarımıza covid bulaştırma korkusu ve ağır geçirme korkusu,
Asosyal hale gelme,
5 saat aralıksız n95 maskeyle yoğun bakımda çalışırken hipoksiye girme,
Depresif nöbet, anksiyete,
Pandemi asla son ermeyecek düşüncesi umutsuzluk ardından gelen depresyon,
İntiharı düşünme
Fobilerde artma,
Stres, anksiyete, tükenmişlik sendromu gibi psikolojik sorunların hepsini aynı anda yaşama,
Psikolojik destek alma,
Psikolojik fiziksel çöküntü,
Kaybetme korkusu,
Sıkışmışlık, tedirginlik ve çaresizlik duygularını çok yoğun yaşama,
Geleceğe dönük karamsarlık,
Kronik yorgunluk,
Sosyal fobi,
Zorlaşan koşullar sebebiyle meslekten soğuma,
Pandemi dışında idarenin baskısından dolayı tükenmişlik hissi,
Yalnızlık hissi,
Değersiz hissetme,
İçe kapanma,
Antidepresan ilacı kullanmaya başlama.
Katılımcılardan %65,8’i (50 kişi) pandemi süresince koruyucu ekipman, hijyen ürünü vb. temininde sorun yaşadığını ifade ederken %30,3’lük kısım (23 kişi) hiç sorun yaşamadığını, kalan %3,9 (3 kişi) ise zaman zaman bu sorunla karşı karşıya kaldıklarını ifade ediyor.
Katılımcıların, ekipman temininde yaşadıkları sorunlarla ilgili tecrübelerini aktardığı 48 yanıttan bazıları şu şekilde;
Günde bir tane n95 maskeyi alabilmek için en az bir covid+ hasta bakıldığını kanıtlama zorunluluğu,
Maskelerin yetkililerin dolabında kilitli tutulması,
1 koruyucu önlüğü 1 gün boyunca kullanma,
Tek kullanımlık malzemeleri defalarca kullanma
Koruyucu önlükleri bir gün boyunca giyme,
Kendi maaşından hijyen ürünü alma,
N95 maske siper ve diğer ekipmanların tane ile verilmesi tekrar tekrar kullandırılması,
Kalitesiz maske, dezenfektan kullanmai
Transparan maskeleri, gözlükleri, yüz kalkanlarını vs. ortak kullanma,
Gün içerisinde standartlara dahi uygun olmayan iki maske verildi
Eksiklik hala devam etmesi,
Çalışılan bölümün risk grubunda olmadığı bahanesiyle maske, dezenfektan, eldiven temin edilmemesi,
Latex eldiven eksikliği nedeniyle hastalara eldivensiz temas etme,
N95 maskeleri imza karşılığı sayıyla alma,
Katılımcıların %65,8’i (50 kişi) Covid 19 pandemisi süresince hiçbir mesleki eğitim almadığını, %34,2’si (26 kişi) mesleki eğitim aldığını ifade ediyor. Mesleki eğitim alan katılımcıların eğitimin kapsamı ile ilgili yaptıkları açıklamalardan bazıları şu şekilde;
Bulaşıcı hastalıklarda korunma yöntemi eğitimi,
“Covid 19 olan gebeye yaklaşım nasıl olmalıdır?” konulu eğitim,
Covid eğitimi ve yanıcı madde eğitimi,
Koruyucu ekipman kullanımı, covidli hasta operesinde önemli hususlar gibi eğitimler,
Enfeksiyon korunma yolları eğitimi,
Kişisel koruyucu isg eğitimi,
Ameliyathanede covidli bir hasta geldiğinde nasıl bir süreç izleneceği ile ilgili eğitim,
Online eğitim kursları,
Üniversite içi asistan eğitimleri,
İzolasyon koşulları ile ilgili sunum,
Pandemi krizi, risk ve önlem eğitimi,
Hastane içi bilgilendirme toplantıları,
Uses ile yoğun bakım ve covid eğitimi.
Katılımcılardan %58,7’lik kısım (44 kişi) Covid-19 sürecinde istifa etmeyi en az bir kez düşündüğünü belirtirken, %41,3’lük kısım (31 kişi) istifa etmeyi düşünmediğini ifade ediyor.
Katılımcıların %97,4’ü (74 kişi) Covid 19’un meslek hastalığı olarak sayılması gerektiğini düşünürken %2,6’lık kısım (2 kişi) ise covid-19’un meslek hastalığı olarak sayılmaması gerektiğini belirtiyor. Covid-19’un meslek hastalığı olarak sayılmamasının katılımcıların yaşamlarına etkisi sorulduğunda verilen 47 yanıttan bazıları şu şekilde;
Güvensiz hissetme ve aidiyet duygusunda zedelenme,
Sağlık çalışanı aileleri için güvencesiz hissetme,
Değersiz hissetme,
Emeğin, verilen hizmetin karşılığını alamama,
Kendi kendine yetememe ve yalnızlık psikolojisi,
Özlük hakların yetersizliğinin bir yansıması,
Mesleki prestij düşüşü.
Mesleki tükenmişlik yaşama,
Kendimi gelecekte olabilecek rahatsızlıklarda güvende hissetmemek,
Emeklere saygısızlık yapılması hissi,
Herhangi bir güvence içinde hissetmeme
Hastalık belirtileri taşımaya rağmen çalışma,
Çalışma motivasyonunda düşüş,
Toplumun geleceğine dair endişe duyma,
Görevi başında covidden kaynaklı olarak vücudunda hastalık sebepli hasar kalan ya da hayatını kaybeden kişilere hakkının verilmemesi ile ilgili bir sorunlar,
Sağlık çalışanın covid olması hiçbir sorun teşkil etmiyormuş gibi bir algısı
Hastalığın meslek kaynaklı, hastanede çalışırken kapılmış olmasına rağmen bunun yok sayılması.
Meslek hastalığı sayılmamasının motivasyon üzerinde olumsuz etkisi,
Riskli birim olması çalışanın sadece ücret farkı almasının emeğini karşılamaması,
Hastalarla etkileşimin daralması,
Savunmasızlık,
Raporlarda sorun yaşama.
Katılımcıların %58,3’ü (42 kişi) Covid-19 iznindeyken maaşından kesinti yapıldığını belirtirken %41,7’si (30 kişi) maaş kesintisi yapılmadığını ifade ediyor. Covid 19 iznindeyken maaşından kesinti yapılan katılımcıların %90,6 (48 kişi) ise bu kesintinin adaletsiz olduğunu düşünürken %7,5’lik kısım (4 kişi) kesintinin adil olduğunu düşünüyor. Kalan %1,92’luk kısım (1 kişi) yapılan kesintinin miktarının çok da fazla olmadığını belirtiyor.
Katılımcılara covid-19 pandemisinde yaşadıkları en büyük sorunun ne olduğu sorulduğunda verdikleri 62 yanıttan bazıları ise şu şekilde;
Çok fazla çalışmak.
Fazla mesailerle çalışmak zorunda kalmak.
Mesleki özerkliğimi sağlayamamak ve bağımsız kararlar verememek. İdari amirlerden sürekli baskı görmek.
Sağlık çalışanlarına yeterli psikolojik ve sosyal desteğin sağlanmaması.
Saygısızlık yapılması.
Ölum korkusu yaşamak.
Ailem ve arkadaşlarımdan uzak kalma zorunluluğu.
Mesleki birikimlerimizin yönetimin tavırları karşısında bir anlam ifade edememesi
Tükenmişlik
Yetememek
Aileyle görüşülmeyen kocaman 1yıl
Tükenmişlik bulaşma korkusu eve taşıma korkusu
Hastalık tespiti olmadan her hastaya yatışın uygun görülmesi
Bilimsel esaslara dayanmayan salgın yönetimi, her gün değişen kılavuzlar ve şeffaf bilgi paylaşılmaması. Sahada herkesin kendi haline bırakılması.
Haddinden fazla iş gücü beklentisi
Sendikal sorunlar,
Rastgele keyfi karma görevlendirmeler yapılması
Geçim sıkıntısı
Yıpranma
Herkesi iyileştirirken virüsü kaparak tekrar halka bulaştırmak
Değersizleşme
Hastalığın ilk etabında bu sürecin yönetilmesinde hastane içerisinde yaşanan organizasyon sıkıntıları.
Artan iş yükü kesilen döner sermaye ödemeleri
Özellikle kış koşullarında kapalı ortamda hasta görüşmelerinin uzun sürmesi
Meslekten soğuma
Az sayıda kişi ile çok iş yapmak
Yeterli maddi destek yapılmaması
Psikiyatri hastalarının hijyen kurallarına uymaması, maske takmaması. Zaman zaman yaşadığımız ekipman sıkıntısı.
Yoğun çalışma saatleri, Hasta sayısı, Personel azlığı, Malzeme eksikliği.
Çocuk hekimlerinin zaten covidli hasta bakarken, üzerine erişkin covidli hasta bakmak zorunda bırakılması,
Çalışma saatleri ve yetersiz ekipman,
İletişim kuramamak,
Adaletsizlik, anlayışsızlık,
Artan iş yoğunluğu ve eleman azlığı,
Az personelle çok iş yapılması- Yöneticilere olağanüstü yetki verdirip şımartılmaları,
Hastalarla yüz yüze çalışma imkanlarının azalması ve kullanılan malzemelerin temizlenmesi problemi,
Kronik hastalara hizmet verilmesindeki aksaklıklardan kaynaklı vicdan ve yetersiz koşulların arasına sıkışmak
Belirsizlik. Tükenmişlik. Sürekli iptal olan izinler. Aile hayatını etkilemesi,
Değersizleştirilmek, emeğinin karşılığını alamamak,
Uzun nöbet saatleri
Her yerde maske takmak,
Sağlık bakanlığı tarafından yaratılan algı yönetimi,
Hastalarımla yaptığım görüşmelerin süresini kısalması, kullanılan ekipmanların sürekli dezenfekte etme zorunluluğu,
Temasla bulaşan bir hastalığa karşı yakın temas kurmayı gerektiren işi yaparken risk/sorumluluklarınız oranı yapamama
İşyerinin doğası gereği mesafe kuralına uyamama
Güvencesiz çalışma koşulları, temel ücret eksikliği, ekipman sıkıntısı
Ekipman eksikliği, yorgunluk, kontaminasyon korkusu
Hastalarla temasımın sınırlanması
Tüm şartlarda çalışmak zorunda kalmak
Katılımcılara bu soruna getirilebilecek çözüm önerileri sorulduğunda gelen bazı yanıtlar ise şu şekilde;
Psikolojik ve sosyal destek sağlanmalı, belki covid izninde ek ödeme vb. yapılmalı.
Liyakatli yöneticiler olmalı, mesleki birikimleri olan veya olmayan çalışanların önerilerini değerlendirecek tarafsız bir kurul olmalı,
Motivasyon etkinlikleri yapılmalı, ücretler arttırılmalı,
Yeni atamalar yapılmalı.
Meslek Hastalığı Kabul edilmeli, vefat eden sağlık çalışanlarının anılarına saygı duyulmalı
Yeterli personel ve malzeme sağlanmalı,
Yatış verilecek olan her hastada bulaşıcı hastalık taraması yapılmalı,
Bakanlık teşkilatı toplumcu, demokratik ve bilimsel esaslarla yeniden örgütlenmeli
Personel sayısı ve iş bölümünün adil yapılmalı
Denetim ve tedbirler sıkılaştırılmalı
Bu konuda halk gerekli önlemleri almalı kendini korumalı sağlık alanında da personel sayısı artırılmalı iş yükü azaltılmalı.
Hizmet alıcıları, aldıkları hizmet konusunda ıslah edilmeli
Acil servis başvurularına sınırlama getirilmeli acil olmayan vakalar alınmamalı
Sağlık çalışanlarına tatil imkanları sağlanmalı.
Sağlık sistemi baştan aşağı yeniden düzenlenmeli, Pandemi toplumsal düzeyde önlenmeli
Maddi olarak destek sağlanmalı
Personel sayısı artırılmalı, çalışma saatleri düzenlenmeli, modern ekipmanlar temin edilmeli, sağlıkta şiddet yasaları caydırıcı olmalı, maaşlar düzenlenmeli.
Çalışan kişilerin ilgili konu hakkında fikirlerinin alınmalı.
Sendika ve sivil toplum örgütleri yeniden kitle örgütüne dönüşmeli
Uzaktan online çalışmalar yapılmalı. Malzeme temizliği konusunda da temin edilen malzemeler artırılmalı ya da gerekli dezenfeksiyon için koşullar sağlanmalı.
Diğer meslek gruplarına tanınan haklar tanınmalı. Hasta olunduğu zaman kesintiler olmamalı. Döner sermaye adı altında verilen sadaka iptal edilip maaşlar iyileştirilmeli. İzin almak isteyen personele eleman eksikliği nedeniyle sorun çıkarılmamalı.
Sağlıkçıları koruyan haklar getirilmeli. Maaşlar iyileştirilmeli. Döner sermaye de adaletli olunmalı. Hemşirelik ve diğer sağlıkçıların mesleklerinin itibarı arttırılmalı.
Hemşire, ebe ve diğer personel alımı yapılmalı.
Bu iş için çalışan herkese önem verilmelidir. Ayrıca toplumsal önlemler ve duyarlılık çalışmaları sürdürülmeli.
Koruyucu ekipman yüksek standartlarda olmalı, personel sayısı artırılmalı, çalışma süresi kısaltılmalı ve sabitlenip belirlenebilir olmalı.
Toplum aşılanmalı.
Sağlık emekçilerinin ücret-emek dengesizliğine birinci bölüm sonunda değinmiş olsak da bu dengesizlik sadece buzdağının görünen kısmı. Görünmeyen kısımda ise tükenmişlik, değersiz hissetme, yönetim baskısı, toplumdan dışlanma, aile içi ilişkilerde zayıflama ve hatta intiharı düşünme gibi saymakla bitmeyecek sorunlar olduğu ortaya çıkıyor. Sağlık emekçileri covidle mücadele ederken aynı zamanda hiçbirimizin ruhu bile duymadan pek çok toplumsal kaynaklı sorunla da mücadele ediyor. Bu mücadele süresince sağlık çalışanlarının arkalarında kimlerin durduğu veya kimlerin durmadığı ise bir diğer toplumsal meseleyi doğruyor.
Sağlık emekçilerinin bu sorunlarla mücadele süreçlerinde kendilerini ne kadar yalnız ve çaresiz hissettikleri yurtdışına gitme ile ilgili sorulara verilen cevaplarla da kendini gösteriyor. Sağlık çalışanlarının yurtdışına gitmelerinin eskiye göre bu denli artmış olmasının nedenini bireysel kurtuluş ümidi değil de büyük ümitsizlikler olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Ayrıca hala her şeye rağmen yurtdışına gitmeyi düşünmeyen ve mesleklerini burada yaparak bir değişim sağlamayı hedefleyen sağlık emekçilerinin varlığı bize güç ve ümit veriyor.
BÖLÜM-3 MESLEK SORUNLARI VE DİĞER KONULAR HAKKINDA
Katılımcıların %77,6’sı (59 kişi) meslek yaşamı boyunca en az bir kere yurtdışına yerleşmeyi düşündüğünü ifade ederken %21,1’lik kısım (16 kişi) bu soruya olumsuz yanıt veriyor. Kalan %1,3’lük kısmın (1 kişi) cevabı ise istifa etmeyi düşündüğü için yurtdışına yerleşmeyi düşünmediği yönünde.
Çalışmaya katılan, sağlık emekçilerinin %94,7’sinin (72 kişi) çevresinde yurtdışına yerleşmiş meslektaşları var. Kalan %5,3’lük kısmın (4 kişi) çevresinde henüz yurtdışına yerleşmiş meslektaşı bulunmuyor.
Katılımcıların %82,9’u (63 kişi) meslek yaşamı boyunca en az bir kez hastalardan veya hasta yakınlarından sözlü veya fiziksel şiddet gördüğünü ifade ediyor. %17,1’lik kısım (13 kişi) henüz sözlü veya fiziksel şiddete maruz kalmadığını belirtiyor.
Sözlü veya fiziksel herhangi bir şiddete maruz kalan katılımcılardan %68,7’si (46 kişi) herhangi bir adli makama başvurmayı bugüne kadar tercih etmediğini ifade ederken kalan %31,3’lük kısım bu makamlara başvuru yaptığını belirtiyor.
Adli makamlara başvuru yapan katılımcıların %93’ü başvurusundan bir sonuç alamadığını ifade ederken sadece %7’lik kısım başvurusundan sonuç aldığını belirtiyor.
Katılımcılara pandemi dışında mesleğin en büyük sorunu sorulduğunda verilen yanıtlardan bazıları şu şekilde;
İş yükü fazlalığı, çalışma koşullarının kötü olmasına rağmen ücretin düşük olması.
Yaşanılan süreçte ve öncesinde çok değersiz hissetme.
Türkiye’deki sağlık sisteminde basamaklı-sevkli sağlık sisteminin oturtulamamış olması ve kamuda çalışan sağlıkçıların maaşlarının tek kalemde ödenmemesi ve emekliliğe yansımaması.
Maddi yetersizlik, yeni meslektaşların robot gibi olması (fikir üretememe, amirin direktiflerinin ayet gibi sayılması, çok iş-az personel…)
Mobbing, liyakatsizlik
Hakarete uğramak
Ara grup olma tüm sorunların muhatabı çözüm noktası olma personel ve malzeme eksikliği
Düşük ücret, kalitesiz ve güvensiz çalışma ortamı
İnsanı (hastayı ve hekimi) değil parayı merkeze koyan anlayış.
Yetkinliklerimizin kabul görmemesi
İtibarsızlık ve meslek grubu olamamak
Mesleğin insanların gözünde değersiz olması, saygı gösterilmemesi, ücretlerin yetersizliği
Görev tanımı olmaması
Yaptığım işin kurumun iş tanımı nedeniyle tekdüze olması
İş verenin yaptığı haksızlıklar ve ağır çalışma şartları
Emeğimizin karşılığını alamamak, Çalışma koşullarımızın kötülüğü yine kendi meslektaşlarım tarafından hiçbir şekilde birlik olunmaması
Sağlık çalışanlarına şiddet sonucu, en az bir polis, asker ve adliye çalışanı gibi şiddet uygulandığında tutuklanma ile sonuçlanması. Çünkü cezasızlıktan cesaret alınıyor.
İnsanların tavır ve davranışları üslupları şiddete meyilli olmaları
Eğitim ve yönetimsizlik
İnsanların anlayışsızlığı ve bencilliği en büyük problem. Bunun haricinde maaş ve döner sermaye ödemelerinin yetersiz ve adaletsiz oluşu. Meslek yasasındaki yetersizlikler.
Personel sayısının azlığı.
Şiddet ve ekonomik zayıflık
İş bulmada ve iş bulsak bile çok düşük ücretlerde çalışmak
Hemşireliği meslek olarak görülmemesi ve halen yardımcı sağlık personeli olarak anılması
Emeğin hiçleştirilmesi
Mesleğin değerinin tam olarak anlaşılamaması, çalışılan kurumlarda yalnızca tek tip iş verilmesi ve başka imkanların sağlanmaması. Bunlara dk olarak kurumlarda meslek içi eğitim imkanlarının olmaması ve maaşların düşüklüğü
Hem toplum hem de çalışılan ekip tarafından gerekli değeri görmemesi, yaptığımız işin kapsamlı bir şekilde ele alınmaması basite indirgenmesi
Meslek olarak görülmemek, değer ve saygı görmemek, hak edilen maaşı almamak
Şiddet ve aldığımız maaşların verdiğimiz emeklere değmemesi,
Hastane içinde yer değişikliği.
Değer görmeme, maddi manevi doyumda yetersizlik,
Sağlık hizmetlerinin toplumla bir bütün halinde olmaması ve sağlık hizmetlerinin demokratik anlayıştan uzak olması.
Meslek yasasının olmaması emeğimizin görünür olmaması.
Bu meslek sorununa çözüm önerileri sorulduğunda verilen yanıtlardan bazıları ise şu şekilde;
Temel maaşa zam yapılması, dönerin emekliliğe yansıtılması
Sağlıkta şiddete karşı kanun çıkarılması
Liyakat, mesleki örgütlülük, özlük hakların kazandırılması
Koşullar düzeltilip liyakatli yöneticiler atanması
Sağlık çalışanlarının değerinin arttırılması
Yeterli eleman ve ekipman sağlanması
Yeniden kamulaştırma.
Sağlıkta yasa tasarısının düzenlenmesi
Ürettiğimiz emeğe karşılık tatminkâr ekonomik kazanç sağlanması
Sağlık çalışanların haklarının korunması, değersizleştiren olaylar karşısında cezaların verilmesi, maaşların hak ettikleri şekilde iyileştirilmesi.
Görev tanımı olması ve dışına çıkılmaya zorlanmama
İnsanca yaşamaya olanak verecek emekliliğe yansıyan ücret verilmesi
MEB’deki gibi şikâyet hatlarının kapatılması
Şiddet olaylarında gerekli ceza verilmeli ve hekim o hastaya bakmak zorunda bırakılmamalı. Maaşlar tek kalemde olacak ve emekliliğe yansıyacak şekilde iyileştirilmeli. Aynı anda aynı yerde işe başlanan meslektaş ile maaş ve çalışma temposu farkı olmamalı.
Sağlıkta üniversite bölümlerine kısıtlama gelmesi. Ve özellikle özelde sağlık çalışanları için taban fiyat uygulaması
Sağlık Bakanlığı'nın hemşireliği meslek olarak kabul etmesi
Yöneticilerin denetlenmesi
Performans sisteminin kaldırılması
Yeni atama olması.
Hakkaniyet ve adaletli yani liyakatli yöneticilerin olması
Sağlık hizmetlerinin demokratikleşmesi ve toplumla bir bütün haline gelmesi.
Liyakat esasına göre atama. Özlük haklarının düzenlenmesi.
Meslek yasasının yapılması ekonomi olarak ve çalışma süresinin düzenlenmesi
DİĞER PAYLAŞIMLAR: Katılımcıların son olarak eklemek istedikleri paylaşmak istedikleri kısmında bizlerle paylaştığı görüş, düşünce ve önerilerden bazıları şu şekilde;
Sistem acımasız ve kötü iken en azından meslek arkadaşlarımız birbirini eleştirmek yerine bu süreçte yapıcı davranmalı
Adaletli ve sağlıklı çalışma saatleri olmalı
Covid yılları kadar yıpranmışlık iki kat olarak emekliliğe yansıtılmalı
Türkiye de bu mesleği yapmaktan utanıyorum.
Ben hastalara şifa veren bir hizmet anlayışından çok uzaklaştığımı düşünüyorum.
Hekim dışı personel yardımcı sağlık personeli değildir biz lisans mezunu sağlık profesyonelleriyiz görev tanımımız yetki ve sorumluklarımız tamamen farklıdır kimsenin yardımcısı değiliz.
Sağlık hizmeti ancak kolektif bir akıl ve toplum sağlığı öncelik edilmesi gerekiyor. Yöneticilerin çalışanların temsilcilerini dinlemesi gerekir.
SONUÇ: Görüşmelerde sorulan sorulara verilen yanıtlardan ve yukarıda yapmaya çalıştığımız açıklamalardan anlaşılacağı üzere pandemide sağlık emekçilerinin çok büyük çoğunluğu emeğinin karşılığını alamadan, çok uzun saatler boyunca, dinleme molalarından fedakârlık ederek, yetersiz ekipmanla, büyük stres, baskı ve şiddet tehdidi altında çalıştılar.
Sağlık emekçilerinin pandemi süresindeki çalışma koşulları hem maddi hem manevi olarak onları tüketti ve bu tükenme hali onların sosyal yaşamlarına, insan ilişkilerine, mesleklerine, hayatlarına, kendi geleceklerine ve toplumun geleceğine olan bakışlarına yansıdı. Pandemiyle öncesinde de halihazırda mevcut olan sorunlar iyice kördüğüm haline geldi ve maalesef çözmek git gide imkansızlaşıyor. Bu düğümün biraz da olsa gevşemesini sağlayabilmek adına sağlık emekçilerinin kendilerinin sunduğu çözüm önerilerini paylaşma gereği duyduk.
Bu önerilerinin dikkate alınması ve sağlık emekçilerinin koşullarının iyileştirilmesi için bu sorunlarla yüzleşmenin ve çözüm aramanın tüm toplumu ilgilendiren bir sorun olduğu ve bir sorunu gerçek anlamda çözebilmenin tek yolunun o sorunun öznesine kulak vermek olduğu inancındayız.
ÖHD İSTANBUL ŞUBESİ EMEK KOMİSYONU