24.11.2023
Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe karşı verdikleri özgürlük mücadelesinden vazgeçmemeleri sebebiyle öldürülen María Argentina Minerva Mirabal, Antonia María Teresa Mirabal ve Patria Mercedes’ten aldığımız güçle yaşadığımız coğrafyada kadına yönelik erkek-devlet şiddetine karşı mücadele yürütüyoruz.
İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden ataerkil rejim; kadınların kazanılmış tüm haklarını gasp ederek tek adam diktatörlüğünü derinleştirmeye çalışıyor. 6284 Sayılı Yasa ve nafaka hakkına göz diken erkek egemen devlet; kutsal aile ve makbul kadın söylemleriyle kadını eve hapsetmek istiyor. Sınır ötesi operasyonlarla Rojava kadın devriminin kazanımları hedefleniyor, Kürdistan’da özel savaş politikaları derinleştirilirken; başta yargı olmak üzere; devletin tüm kurumlarında ırkçılık ve milliyetçiliğe koşut cinsiyetçilik de yükseltiliyor.
Politik kadınlara dönük gözaltı ve tutuklama saldırıları arttırılırken, LGBTİ+’lar cinsel yönelim ve cinsiyet kimlikleri nedeniyle baskı görmeye devam ediyor. Yargıda kadına yönelik şiddet suçlarındaki cezasızlık politikası ve infaz rejimi nedeniyle erkek şiddeti artıyor. Cemaatler aracılığıyla istismar meşrulaştırılmaya çalışılıyor, toplum ikiyüzlü bir ahlak anlayışıyla kadın düşmanlığı temelinde dönüştürülmeye çalışılıyor.
Afet bölgelerinde, çalışma yaşamında, eğitimde, kültür ve sanatta; toplumsal cinsiyete duyarlı bir politika geliştirmek yerine kadını ikincil cins olarak gören eril zihniyet; kadına yönelik şiddetin artmasına neden oluyor. Ekonomik kriz ve hayat pahalılığı en çok kadınları etkiliyor; artan yoksulluk ekonomik şiddeti derinleştiriyor.
Kadına yönelik erkek-devlet şiddetinin yaşamın tüm alanlarında artması; kadınları, özgür bir dünya için mücadeleden alıkoymuyor. Tüm baskı ve şiddete rağmen; kadınlar ve LGBTİ+’lar; yaşamlarına, haklarına ve varoluşlarına sahip çıkmaya devam ediyor. Susmayan, korkmayan, itaat etmeyen kadınlar tüm toplumsal mücadele alanlarına örnek olacak şekilde meydanlardan geri çekilmiyor, evlerine dönmüyor.
Bizler de ÖHD’li kadınlar olarak; mahkeme salonlarında, adliye önlerinde, karakollarda, hapishanelerde, sokaklarda kadınlarla birlikte erkek-devlet şiddetine karşı kadınlarla birlikte mücadele etmeye devam ediyoruz. Tüm hukukçu meslektaşlarımızı; sesi duyulmayan, yalnız bırakılmak istenen, hakkını ararken yeniden şiddet görme kaygısı yaşayan tüm kadınlarla birlikte adalet, barış ve özgürlük mücadelesinin bir parçası olmaya çağırıyoruz.
Yakın zamanda eski nişanlısı tarafından katledilen Av. Dilara Yıldız’ı ve çalıştığı plazada 11. Kattan şüpheli bir şekilde düşerek yaşamını yitiren Stj. Av. Kübra Nur Avcı’yı özlemle anıyor; bu 25 Kasım’da da erkek-devlet şiddetine karşı sokakları terk etmeyeceğimizi bildiriyoruz.
ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ GENEL MERKEZ KADIN KOMİSYONU
