Duyurular
VAN-AHLAT-PATNOS-KARADENİZ-IĞDIR HAPİSHANELERİ HAK İHLALLERİ RAPORU(NİSAN 2025), hapishane,hak ihlali ,mahpus
05.05.2025

VAN-AHLAT-PATNOS-KARADENİZ-IĞDIR HAPİSHANELERİ HAK İHLALLERİ RAPORU(NİSAN 2025)

                                                  

2025

(OCAK- ŞUBAT-MART-NİSAN)

 

A- GİRİŞ

Farklı tarihlerde, farklı hapishanelerde hak ihlallerine uğrayan mahpusların bizzat, vekilleri veya aileleri tarafından Van Barosu’na, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Van Şubesi’ne ve Tuhayder’e yapılan başvurulara istinaden, Van Barosu İHM Hapishane Komisyonu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Van Şubesi üyeleri tarafından mahpuslarla görüşmeler gerçekleştirilmiş, gerçekleştirilen bu görüşmeler neticesinde tespit edilen hususlar raporlaştırılmıştır.

 

B-RAPORUN AMACI

Hapishanelerde yaşanan temel hak ve hürriyetlere ilişkin ihlallerin tespiti, yetki ve sorumluluğu olan merci ve kurumların bu ihlallerin sonlandırılmasına yönelik harekete geçmelerini sağlamak, ihlallere ilişkin etkili soruşturma yürütülmesine katkı sağlamak ve kamuoyunun dikkatine sunmaktır.

 

C-YÖNTEM

Bu raporda avukatlar tarafından hapishanelerde gerçekleştirilen ziyaretler dışında mahpusların aileleri ile yapılan telefon görüşmelerinden ve mahpusların avukatlarına gönderdikleri mektuplardan edinilen bilgiler kullanılmıştır. Mahpusların güvenliği açısından isimlerine yer verilmemektedir.

Rapor tarihi itibariyle;

  • Van F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi,
  • Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi
  • Van T Tipi Kapalı Hapishanesi,
  • Ahlat T Tipi Kapalı Hapishanesi,
  • Patnos L Tipi Kapalı Hapishanesi
  • Kalkandere L Tipi Kapalı Hapishanesi
  • Giresun Espiye L Tipi Kapalı Hapishanesi
  • Beşikdüzü T Tipi Kapalı Hapishanesine ziyaret gerçekleştirilmiştir.

 

D-HAPİSHANE ZİYARETLERİ, GÖRÜŞMELERDE AKTARILAN HAK İHLALLERİ

1-VAN F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslardan A.B , B.T ve  D.T ile gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • Koğuş aramalarının rutin dışında olduğu, yapılan aramalarda koğuşların bilerek ve istenerek dağıtıldığı, bu aramalar esnasında idare tarafından verilen kitaplara dahi el konulduğunu,
  • Hastane sevklerine götürülen mahpusların kelepçeli bir şekilde muayeneye alındığı, bundan kaynaklı tedavi olmak istemeyen mahpusların tedavilerinin çok geciktirildiği, tedavilerin yapılmadığı, tedavi yöntemiyle alakalı onam alınmadığı ve hastalığa ilişkin herhangi bir tavsiye ve öneride bulunulmadığı, ayrıca hastaneye ve revire sevk aşamalarında kolluk görevlerinin tedavi yöntemine gereksiz yorum ve müdahaleleri bulunduğu,
  • Oda değişim taleplerinin ‘örgütsel’ bir anlam içermesi iddiası sebebiyle idare tarafından reddedildiği, İdare, aranızda herhangi bir husumet kavgaya varacak bir durum gelişmedi müddetçe talepler karşılamayacaktır şeklinde cevaplar verildiği,
  • Mektupların ve kargoların zamanında verilmediğini, ailesi tarafından kendisine defter ve ajanda yollanan bir mahpusa bu malzemelerin gerekçesiz bir şekilde teslim edilmediği üstelik bu eşyaların kantinde de bulunmadığı, kargo ile gelen veya koğuşta yer olmadığı için depoya kaldırılan eşyalar habersiz bildirimsiz bir şekilde ailelere iade edildiği, Buna ilişkin bir tepki gösterildiğinde ise tehditvari bir şekilde ‘sesinizi çıkarmayın yoksa şunu yaparım bunu yaparım’ şeklinde söylemler kullanıldığı,
  • Haftada sadece iki saat spor yapıldığı, sohbet, kurs, atölye vb kültürel faaliyetlerin olmadığı,
  • Koğuşlarda 1 ve 3 kişi olarak kaldıklarını hem hücrelerin hem de koğuşların fiziki koşulları itibariyle ve hijyenik açıdan kötü oldukları, özellikle hücrelerin hareket alanlarının çok dar olduğu,
  • Havalandırma saatlerinde son bir haftaya kadar herhangi bir sıkıntının olmadığını, ancak son bir haftadır kapıların geç açılıp erken kapatıldığı, havalandırmaların üstü kısımlarının tellerle kaplı olduğu, kameraların olduğu,
  • Su kotası uygulandığını, su kotasından dolayı kişisel temizlik ve oda temizliğini iyi yapamadıkları, şebeke suyunun içmeye elverişli olmadığı, şebeke suyu kullanan mahpusların enfeksiyon hastalıkları geçirdiği, Sıcak su ve saatleri banyoya bulaşık yıkamaya uygun bir şekilde verilmediği,
  • İdare tarafından verilen yemeklerin çok yağlı ve sağlıksız olduğu, hasta mahpsuların hastalıklarının gözetilerek yemeklerin verilmediği, yemek porsiyonlarının çok az olduğu ve doyurucu olmadığı,
  • Daveti Tan adlı mahpusun demans hastası olduğu ancak hapishanede tedavisinin yeterince yapılmadığı için hastalığının ilerlediği,
  • Lokman Abi adlı mahpusun kalp hastalığı olduğu, anjiyo olduğu ve bir ay içerisinde 3-4 defa baygınlık geçirdiği,
  • Selim Engin adlı mahpusun 60 yaşında olduğu, yeterli tedsvilerinin yapılmadığı, Koah hastası olduğu ve hapishanenin mahpus için yaşanabilir olmadığı,
  • Erdal Canan ve Mikail Saklı adlı mahpusların tahliyelerinin idari gözlem kurulu tarafından 6 ay ertelendiği,
  • Adem Özbey, İsmail Çıkmaz, Mehmet Bitik, Sinan Bitik, Agit Ongün, Mehmet Sünbül, Zakir Baysal, Erdal Ataç, Yakup Taşdemir, Ferşah Haydari, Mikail Saklı, İsa Çalı, Necip Özdil adlı mahpusların başka hapishanelere sürgün edildiği ve sürgün gerekçesi olarak da hiçbireyin söylenmediği,

 

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

 

2-VAN YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslardan N.S, M.K, Ö.A, M.S.Ç, D.Ş  ile gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • 17-18/03/2025 tarihinde bir mahpusa şiddet uygulandığı bunun üzerine diğer mahpusların tepki gösterdiği, C blokta bulunan bir çok odanın basıldığı işkence ve kötü muamele yapıldığı, söz konusu işkenceye tepki gösteren mahpuslara disiplin soruşturması açıldığı ve disiplin cezalarının verildiği,
  • Hapishane idaresinin sorunları ciddiye almadığı ve sorunları dile getiren mahpusların ise başka hapishaneye sürgün edildiği, en ufak olayda ya da talepte kötü muamele ve işkenceye maruz kaldıkları,
  • Hapishane idaresi tarafından keyfi ve hukuki dayanaktan yoksun mahpuslara disiplin cezalarının verildiği,
  • Hapishaneye yeni getirilen mahpuslara çıplak arama yapıldığı, çıplak aramaya karşı çıkan mahpuslara ise disiplin cezası verildiği,
  • Kantin fiyatlarının fahiş olduğu bu nedenle bazı mahpusların kantinden hiç alışveriş yapamadıkları,
  • Haftada bazen 2-3 kez koğuş araması yapıldığı, eşyaların dağıtıldığı veya el konulduğu, kantinden alınan eşyalara dahi el konulduğu, yazdıkları yazı ve anılar ile kitaplarına el konulduğu ve geri verilmediği, arama sırasında kötü muameleye maruz kaldıkları ve eşyalarına zarar verildiği,
  • Hastane sevklerinin çok geç yapıldığı (3-6 ay)ve sevk ve muayenenin kelepçeli bir şekilde yapıldığı ve bu nedenle birçok mahpusun muayene olmadan döndükleri, kemerleri alındığı için pantolonlarını tutarak gidip gelmek zorunda kaldıklarını, ring aracına farklı suç grubundan kişilerin birlikte bindirilmesi sebebiyle hakaret ve küfre maruz kaldıklarını,  sigara içen mahpuslara gidiş-gelişler de sigara içilmesine izin verilmediği,
  • Hstane tarafından mahpuslara verilen ilaçların çok geç ve yetersiz verildiği, ilaçlar mahpuslara verilene kadar hastalığın bazen kendiliğinden geçtiği,
  • Karantina odalarında hijyene dikkat edilmediği, karantinada kalan mahpusun iyileşmeden çıkarıldığı, çıkan kişiden sonra aynı anda karantina hücresi temizlenmeden bir başka mahpusun karantina odasına alındığı, temizlenmediği için karantina hücresinde hastalık kaptıklarını,
  • Revirin haftada sadece bir gün hizmet verdiği ve revirde uzman doktor olmadığını, muayenenin stajyer öğrenciler tarafından fiziksel bir muayene yapılmadan bir kaç soru sorulup ilaç yazma şeklinde olduğu ve revire yazılan dilekçelere bir ay sonra cevap verildiği, geçen bir aylık süreçte mahpusun hastalığının daha fazla arttığı,
  • Duruşma için adliyeye götürülen mahpusların ihtiyaçlarının hiçbir şekilde karşılanmadığı (yemek,su,tuvalet,sigara), hapishaneye dönene kadar aç bırakıldıkları,
  • Kalem ve defter kısıtlaması olduğu, kantinde satılan kalemlerin kalın uçlu kalem olduğu ve yazı yazmaya elverişli olmadığı, dışardan kalem alımlarının yasak olduğu,
  • Kitap kotasının 3 kişilik oda için 15 olduğu ve hangi yayın tarafından basıldığına göre kitap ayrımı yapıldığı, aram yayınları gibi muhalif yayın organlarının hikâye kitaplarının dahi verilmediği,
  • Muhalif TV kanallarının yasaklı olduğu ve radyonun hiçbir şekilde verilmediği, muhalif gazete, kitap ve dergi verilmediği, Kürtçe hiçbir basın yayın organının verilmediği
  • Kargo ile gelen eşyaların çok geç verildiği veya sakıncalı ve yasaklı denilip mahpuslara  verilmediği,
  • Haftalık telefon hakkının sinyal yok denilerek keyfi bir şekilde mahpusa kullandırılmadığı ve mahpusun ailesi ile görüşmek için gelecek haftayı beklemek zorunda kaldıkları, o hafta içinde mahpusa bu hakkının temin edilmediği,
  • Spor ve sohbet hakkının haftada toplam  bir saat olacak şekilde birlikte kullandırıldığı fakat normalde toplam üç buçuk saat olduğu ve sohbet ile spora odaların tek tek çıkarıldığı dolayısıyla birlikte spor yapmanın veya sohbet etmenin mümkün olmadığı, spor için alanın fiziken elverişli olmadığı, bazı haftalarda arama yapılacağı gerekçesiyle spor ve sohbet hakkının kullandırılmadığı
  • Koğuşların çok elverişsiz ve yaşamsal noktada kullanılamaz olduğu, iki kişi için bile dar olan hücrelerde üç kişi kaldıklarını,
  • Elektrik faturalarının çok yüksek olduğu küçücük hücre için 400-500 TL fatura ödediklerini,
  • Yemeklerin  yetersiz olduğu ve besin değerinin düşük olduğu, üç kişiye bir kişiye yetecek kadar yemek verildiği, yemeklerden kalan yağların öbür gün yapılan yemeğe katıldığı bunu diğer günün yemeklerinde öbür günden kalan kırıntıları fark etmeleri üzerine tespit ettiklerini, yemekler yetersiz olduğu için kendilerinin yemek yapmaya çalıştıklarını fakat patates, patlıcan gibi sebzelerin verilmediği, verilen sebzelerin ise bozuk olduğu,
  • Suyun kotalı olduğu ve günde yalnızca bir saat açıldığı, tabak ve bardaklar gün boyu kirli bir şekilde bekletildiği için koku yaptığı ve sineklerin odaya girmesine sebep olduğu bu nedenle hastalık kaptıklarını,
  • Mahpusların infaz koruma memurları tarafından provakasyona maruz kaldıkları, sözlü ve fiili tahrik edilmeye çalışıldığı, karşılık verilmesi durumunda hemen tutanak tutulduğu,
  • Mektupların geç gönderildiği ve gelen mektuplarında günler sonra verildiği, Koğuşlar arası mektupların 3 aydan fazla süre ile bekletildiği,
  • Aile ziyaretlerinde mahpusların görüşçülerine yaptıkları arama ve muamele ile zorluk çıkardıkları ve psikolojik baskı yapıldığı, siyasi mahpusların akrabalarına kötü davranıldığı ve mahpusların kadın akrabalarının başörtülerinin başlarından çıkarıldığı, çıkarmadığı taktirde görüşe almadıkları,
  • Nasır Sulmaz adlı mahpusun kimyasal gaza maruz kalma ve işkence sırasında başına aldığı darbelerden dolayı bazen oda arkadaşının ismini dahi unuttuğu ancak bu durumlara rağmen  henüz hastaneye götürülmediği ve teşhis konulmadığı,
  • Seyfettin Demhat adlı mahpusun 12 yıldırı Hapishanede olduğu ve kas erimesinin olduğu,
  • Cafer Kaçan adlı mahpusun tahliyesinin 6 ay uzatıldığı ve gerekçe olarak da hapishane idare ve gözlem kurulu tarafından sorulan pişman mısın ve PKK yi terör örgütü olarak görüyor musun sorularına pişman olmadığını  ve terör örgütü olarak görmediği söylemesi olduğunu,
  • Hakan Bilekçi adlı mahpusun tahliyesinin keyfi bir şekilde 2. Defa uzatıldığı
  • Yasin Dere adlı mahpusun 30 yılını doldurmasına rağmen ve infazın üzerinden 5 ay geçmesine rağmen kurulun keyfi değerlendirmeleri sebebiyle tahliye edilmediği,
  • Mehmet Çelik, Cahit Hezer ,Diyar Abi ,Diyar Subaşı, Cihan Mete, Tarık Turşak , Besim Gezici, Celil Eldemir , Avdel Sayin, ⁠Fırat Bor, Devrim Aşkan ve ⁠Kadir adlı Haydari  adlı mahpusların başka hapishanelere sürgün edildiği ve sürgün gerekçesi olarak da hiçbirşeyin söylenmediği,

 

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

 

3-VAN T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslardan F.A ve H.A ile gerçekleştirilen görüşmelerde,

 

  • Bir kısım idareci ve infaz koruma memurunun mahpuslara yönelik aşağılayıcı, insanlık dışı muamele sergilediği, mahkumlara  yönelik tahrik edici bir tutum içerisinde olduğu,
  • Koğuşlarda genel olarak haftada 1 defa arama yapıldığı; ancak ayda 4 kez yapılan arama işleminin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü  ve 21 Mart Newroz gibi özel haftalarda;  kadın koğuşunda haftada 3 kez arama yapıldığı bu aramalarda  kadın koğuşu olmasına rağmen aramalarda erkek infaz memurlarının bulunduğu, koğuş aramalarının keyfi olduğu ve odalarının dağıtıldığı, arama esnasında yatakların da dağıtıldığı ve  ayakta durmakta zorlanan hasta mahpusların arama süresince ayakta beklemek zorunda kaldıkları,
  • Kantin fiyatlarının çok yüksek olduğu, kantinden istedikleri eşyaların stoklarda olmadığı gerekçesiyle sağlanmadığı veya geç sağlandığı, sıvı sabun, hijyenik ped gibi temel hijyen ürünlerin dahi kantinden alındığı ve fahiş fiyatlara  kalite bakımından düşük ürünlerin  olduğu ancak kadın mahpusların tek marka ve kalitesiz hijyenik ped kullanmak zorunda kaldığı,  yine koğuş temizliğinin kantinde temizlik ürünü bulunmaması veya geç temin edilmesi sebebiyle sağlanamadığı, kantinde daha çok erkek ürünlerinin olduğu ve kadın ürünlerinin çok az olduğu ve ihtiyacı karşılamadığı,
  • Mektup ve posta için hapishanede pulun sürekli olarak bulundurulmadığı ve bu durumun mahpus ve dışarısı için sorun teşkil ettiği, kargoların genel olarak  çok fazla bekletildiği ancak özellikle kadın mahpuslardan J**** A**** ın kargolarının özellikle bekletildiği ve idarenin genel gecikmeden daha fazla bir geciktirme gayesi içinde olduğu nihayetinde bu durumun mahpuslar için mağduriyet yarattığı,
  • Mahpusların aileleri ile yaptıkları telefon görüşmelerinde hapishaneden kaynaklı teknik bir sorun olması halinde telefonla görüşme hakkının yanması durumunda bunun herhangi bir şekilde telafisinin yapılmadığı, bu hususta verilen dilekçelere herhangi bir dönüş yapılmadığı
  • Belma Nergis isimli mahkumun bir başka cezaevinde bulunan aile üyesi ile kullanmak istediği telefon görüş hakkı idarenin keyfi tutumları ile gerçekleştirilmediği, telefon görüşü için her talep sonrası saatlerce kendisinin bekletildiği ve bazen saatlerce bekletilmenin ardından  bilinçli bir şekilde görüş yaptırmaksızın söz konusu hakkının kullandırılmadığı,
  • Yayınlar konusunda Birgün ve Cumhuriyet gazetesine  izin verildiği ancak bu gazetelerin gecikmeli geldiği ve mahkumların aylık yaklaşık 900 TL gibi cezaevi koşullarında mahkumları zorlayacak  bir tutar ödeyerek gazete teminini sağladığı, dergi yayınlarına izin verilmediğini, kitap kotasının da 5 olduğu , aynı zamanda kitaplara keyfi bir biçimde el konulduğunu,
  • Açık görüşlerde gardiyanların yoğun aceleci tavırları nedeniyle görüşe gelen ailelerin sürekli panik halinde olduklarını, görüşmeyi rahat rahat sağlayamadıklarını,
  • Mahpusların hastane sevkleri sırasında ve doktor muayenesi esnasında kelepçeli bulunulduğu,siyasi mahpusların diğer sevk edilen mahpuslardan izole edilerek ring servisi ile hücre içerisinde hastaneye götürüldüğü, hastanede   muayenenin de kelepçeli yapıldığı, kelepçesiz revir taleplerinin karşılanmadığı, kelepçenin çıkarılmasını isteyen   mahkumların tedavi etmekten imtina edildiği, laçlarının idare tarafından çok geç verildiği, verilen ilaçların ise ne ilacı olduğu, ne zaman ve ne şekilde  kullanılacağı gibi hususların açıklanmadan verildiği,
  • Hastaneye sevk edilen mahpusların kendilerine özgülenmiş bir alanda saatlerce bekletildiği, Söz konusu alan hastanenin bodrum katında yer almakta olup soğuk ve hijyenik olmamakla beraber hasta mahpusların sağlık sıkıntılarını arttıracak düzeyde olduğu , hastanede  mahpuslara eşlik eden kolluğun hasta mahpusun  taburcu edilmesi yönünde hastane doktoruna baskı uyguladığı, baskılar sonucunda hasta mahpusların  hastanede kalması gerekirken taburcu edildiği, sayılan sebeplerden dolayı birçok mahpusun hastaneye gitmek istemediği,
  • Hividar Aydın adlı mahpusun boyun fıtığı ve göz hastalığının olduğu ve gözlük kullanması gerektiği  ancak hastaneye sevk edilmesinin üzerinden bir aydan fazla süre geçmesine rağmen halen hastaneye götürülmediği ve yine boyun fıtığının tedavisi için kendisine doktor tarafından yazılan yastığın idarece temin edilmediği bu hususla ilgili talep yazdığı dilekçelere ise cevap alamadığı,
  • 8 Mart ve Newroz kutlamalarında dolayı mahpuslara 2 ayrı disiplin soruşturması açıldığı ve koğuştaki tüm mahpusların 1 ay ziyaretçi kabulden yoksun bırakıldığı,  bir kısım mahkumun iletişim cezası aldığı bir kısım mahkumun ise hücrede kalma cezası aldığı,
  • Belma Nergiz adlı mahpusun baş dönmesi, sol kol uyuşması şikayetlerinden dolayı revire götürüldüğü fakat B-12 ile magnezyum vitamini verilmesi ile yetinildiği, yeterli bir tedavinin yapılmadığı, kronikleşen kulak ağrısına ilişkin etkili bir tedavi süreci başlatılmadığı bu durumun da rahatsızlığını dayanılmaz bir hale getirdiği,  alerji sebebiyle muayene olmak istediğinde alerji şikayetine dair doktor bulunmadığı cevabı aldığı,
  • Gelen kargolarda kadın mahpusların kişiler eşyalarının erkek gardiyanlar tarafından incelendiği ve teslim edildiği bunun mahpuslar üzerinde olumsuz etki yarattığı,
  • Hapishanede yaklaşık 7 aydır herhangi bir sportif faaliyetin ve ortak alan faaliyetlerinin yapılmadığı,
  • kurum giriş çıkışlarında mahkumların ayakkabıları X-Ray geçişi esnasında uyarı vermese dahi mahkumlar ayakkabılarını çıkartmak zorunda kalıyor ve herhangi bir galoş  veya terlik verilmeden çıplak ayakla geçmeleri sağlanıyor,
  • Hapishanedeki havalandırma saati bitmeden havalandırmanın kapatıldığı, genel olarak ise havalandırmanın  geç açılıp erken kapatıldığı, bu hususun memurun keyfiliğine bırakıldığı ve mahkumları mağdur ettiği,

 

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

4- AHLAT T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslardan M.T ve A.K ile yapılan görüşmelerde;

  • Mahpusların hastane ve revire sevklerin genellikle yapılmadığı veya geciktirildiği, özellikle diş ağrısı gibi acil müdahale gerektiren rahatsızlıklar yaşandığından müdahalenin haftalar ve bazen de aylar sürebildiği, sevklerin Ahlat Devlet Hastanesine yapıldığı ancak bu hastanenin tam teşekküllü olmaması nedeniyle tedavilerin sağlanmasında yetersiz kaldığı,
  • Hastane sevkleri sırasında çift kelepçe takıldığı, çoğu zaman mahpuslara kelepçeli muayene dayatıldığı, mahpusların bu uygulamaya tepki olarak muayene olmadan hapishaneye geri döndükleri, hastane sevkleri sırasında jandarma tarafından mahpuslara mobbing uygulandığı,
  • Yeni Yasam gazetesi başta olmak üzere muhalif gazetelerin mahpuslara verilmediği, yayın hakkı bulunan TV kanallarının yayınlanmadığı, KRT, TELE1, Halk TV gibi muhalif kanalların verilmediği, 7 kitap bulundurma şeklinde kitap kotası uygulandığı, dışarıdan kendilerine gönderilen kitapların çoğu zaman mahpuslara verilmediği, Kürtçe kitap ve dergilerin hiç verilmediği,
  • Hapishane yönetimince her gün yapılan sabah ve akşam sayımlarının ayakta yapılmasını dayattığı, ayakta sayıma itiraz eden mahpusların çeşitli disiplin cezaları ile cezalandırıldıkları, Son 3 ay içerisinde haftanın 5 günü yoğun aramalar yapıldığı,
  • Adalet bakanlığına bağlı bir heyet gözlem için koğuşları inceledikten sonra koğuşlarda yoğun bir arama gerçekleştirildiği ve mahpuslara ait nevresimler, battaniyeler yırtılarak mahpuslara kamu malına zarar vermek suçundan soruşturma başlatılması noktasında tehditler yöneltildiği,
  • 2 haftada bir 40 dakika spor yapma imkanları olduğu ve başka bir spor ve aktiviteye izin verilmediği,
  • Kantin ihtiyaç listesinde ürünlerin eksik olduğu ve ihtiyacı karşılamadığı, Kantin günleri düzensiz ve ürünlerin fahiş fiyatlı olduğu bu yüzden de mahpusların ihtiyaçlarının karşılayamadıkları,

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

 

5- PATNOS L TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslardan V.C, S.İ , M.S  ile yapılan görüşmelerde;

  • Hapishane yönetimi tarafından sürekli odalarında arama yapıldığını, cezaevi savcısı bizzat aramalara katıldığı, yapılan aramalarda insanlık dışı muamelelerle karşı karşıya kaldıklarını, tüm eşyalarının etrafa dağıtıldığını, arama sonrasında eşyaların diğer mahpusların eşyaları ile karışması sonucunda birçok eşyalarını bulamadıklarını, aramalar sırasında eşyalarının kaybolduğunu, söz konusu keyfi ve hukuka aykırı aramalar sebebiyle  suç duyurusunda bulunduklarını fakat başvurularına herhangi bir cevap alamadıklarını gibi dilekçelerinin savcılığa iletilip iletmediğini de bilmedikleri,
  • Sıcak su sorunun bulunduğu, zaman zaman 1 hafta boyunca sıcak su verilmediği,
  • Hapishanede sağlıksız, kirli ve kokan bir suyun aktığı, yapılan şikayetlerden sonra günde 2 litreyi geçmemek üzere petlerde su verilmeye başlandığı fakat yetersiz olduğu,
  • KRONİKLEŞEN SU SORUNU bulunduğu aktarılmıştır. Kuyu suyu verildiği ancak içme suyu olarak elverişli olmadığı, yaklaşık 20 gündür hapishanede sürekli su kesintisi bulunduğunu aktarıldı. Bu durumdan kaynaklı adli koğuşlarda uyuz vakalarıyla karşılaşıldığı, halihazırda karantina altında tutulan bir koğuş olduğu bilgisinin olduğu, Su sorunuyla ilgili idare ile yapılan görüşmede su sorununun yıllardır sürdüğünü, Adalet bakanlığına defalarca yazı yazmalarına rağmen bir çözüm üretilmediğini son olarak Ağrı Belediyesine yazı yazdıklarını ve bu yazıya ilişkin cevap beklediklerini olası olumlu bir geri dönüşte ise Adalet Bakanlığının bütçe için olumlu geri dönüş yapılması gerektiği idarece tarafımıza aktarılmıştır.
  • Adli suçlulara tanınan imkanların siyasi mahpuslara tanınmadığı (telefon görüşme süresi, görüntülü arama imkanının olmadığı),
  • Hiçbir şekilde etkinlik yapılmasına izin verilmediği ve yaklaşık 7 yıldır herhangi bir kursun açılmadığı,
  • İç mektupların hiç verilmediği ya da çok geç verildiği,
  • Gazete, kitap, gibi yayınlardan faydalanmalarının engellendiği,
  • Kürtçe yazılan ya da Kürtçe gönderilen mektupların verilmediği veya çeviri sebebiyle aylarca mahpuslara verilmesinin geciktirildiği,
  • Revir ve hastane hakkının kullandırılmadığı ve ciddi sağlık sorunları olan mahpusların taleplerinin görmezden gelindiği,
  • Fikret ÜZELAYDIN adlı mahpusun 30 yıllık mahpus olduğu, 2 ay önce infazının yakıldığı ve kronik kalp rahatsızlığının bulunduğu,
  • Mecit BAŞDAŞ adlı mahpusun Mesane kanseri olduğu, Revir doktoru ilaç tedavisinin yetersiz olduğu ve cezaevinden çıkması için işlem başlatılması gerektiğini söylese de Ağrı'da ki hastane cezaevinde kalabilir ve adli tıp kurumuna gönderilmesine de gerek yok kararı verildiği,
  • Methi AYKAÇ adlı mahpusun Beyin tümörü olduğu, Revir ve hastane hakkının kullandırılmadığı ve ciddi sağlık sorunları olan mahpusların taleplerinin görmezden gelindiği,
  • Mahmut BURHANLI adlı mahpusun 70 yaşında olduğu, cezasının bitmesine 10 ay kaldığı, cezaevinde kalabilecek durumda olmadığı, yaşlılıktan kaynaklı hastalıklarının olduğu, gerekli başvurular yapılmasına ve her yere yazılmasına rağmen herhangi bir cevap ya da gelişmenin olmadığı,
  • Mehmet Sait YALÇIN adlı mahpusun Cilt sorunu olduğu, her ay yapılması gereken Ültiker iğnenin yaklaşık 5 yıldır kullandırılmadığı,
  • Yakup Kaya adlı mahpusun kulağı ile ilgili ciddi bir hastalığının olduğu, üç yıldır sadece Patnos Hastanesi'ne götürüldüğü, orada da ilgili tedavinin bulunmadığı, kendisinde sürekli olarak kulak çınlamasının mevcut olduğu ve bu hastalığı sebebiyle %30 işitme kaybı geliştiği,
  • Ali Gören  adlı mahpusun 72-73 yaşlarında, ciddi derecede şeker ve tansiyon hastası olduğu, düzenli sağlık kontrollerinin yapılmadığı ve  hapishanede yaşamını sürdürmekte zorlandığı

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

 

6- TRABZON BEŞİKDÜZÜ T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslardan İ.B, K.K, Ş.Ö ve D.Y ile gerçekleştirilen görüşmelerde;

  • Mahpusların kültürel, sosyal ve spor faaliyeti hakkı sağlanmadığı gibi diğer odalar ile de spora çıkılamadığı sohbet gibi etkinliklerin idarece yaptırılmadığı,
  • Muhalif gazetelerin mahpuslara verilmediği,
  • Abdurrahman İVECENDİ, Mahsun BİLEN, Özkan ÇELİK, İbrahim ŞENGÜL Hapishanedeki yoğunluk ve personel eksiği ile hastane sevkinde yer alan kolluğun kelepçeli muayene ısrarı nedeniyle revir ve hastane taleplerinin süresinde ve düzenli olarak karşılanmadığı,
  • Resul ÇEKER, Cindi KESKİN, İdare ve Gözlem Kurulu'nun keyfi  ve hukuka aykırı kararları nedeniyle ceza infazında koşullu salıverilme haklarından yararlandırılmadıkları ve tahliyelerinin uzatıldığı,
  • Mahpusların oda değişimi ve sevk taleplerinin gerekçesiz şekilde her defasında reddedildiği veya cevapsız bırakıldığını,
  • Kantinden istenilen yiyecek ve eşyaların da fahiş fiyatta olduğundan dolayı mahpuslarca alınamadığı bir önceki yıla oranla fiyatların 2 kat yükseldiği,
  • Mahpusların ailelerinden çok uzakta oldukları, bu durumun ailelerin maddi durumları, hastalık ve yaşlılık sebeplerinden kaynaklı görüşe gelememelerine sebep olduğu, dolaylı olarak bu suretle tecrit altında oldukları, tecrit sebebiyle psikolojik şiddete maruz kaldıkları, Ayrıca mahpusların ailelerine yakın hapishanelere sevk taleplerinin her defasında maktu gerekçelerle reddedildiği.
  • Sayılarının 40 olduğu ve iki koğuş olacak şekilde ayrıldıkları, koğuşların dar olması ve sayılarının çok olmasından kaynaklı zorluk yaşadıkları, her  koğuşta sadece bir tuvaletin olduğu ve hijyen açısından sağlıksız olduğu,
  • Abdurahman İverendi adlı mahpusun sağ ayağında sakat olduğu ve %52 engelli raporunun olduğu ancak son Atk raporunda bu oranın %24 olarak belirlendiği ve durumunda bilerek infaz ertelemesinin önüne geçilecek şekilde yapıldığı

Mahsun Bilen adlı mahpusun hiper tansiyon ve şeker hastası olduğu, 1 yıla aşkındır diş tedavisinin beklediği ancak henüz yapılmadığı,

İbrahim Şengül adlı mahpusun hiper tansiyon hastası olduğu,

Hususları tarafımıza aktarılmıştır

 

7- RİZE KALKANDERE L TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslardan V.A, B.K, Ö.E, M.S.N R ile gerçekleştirilen görüşmede;

  • Mahpusların ailelerinden çok uzakta oldukları, bu durumun ailelerin maddi durumları, hastalık ve yaşlılık sebeplerinden kaynaklı görüşe gelememelerine sebep olduğu, dolaylı olarak bu suretle tecrit altında oldukları, tecrit sebebiyle psikolojik şiddete maruz kaldıkları, Ayrıca mahpusların ailelerine yakın hapishanelere sevk taleplerinin her defasında maktu gerekçelerle reddedildiği.
  • Kantinden istenilen ihtiyaç malzemelerinin fiyatlarının çok yüksek olduğu için ilgili malzemelerin temin edilemediği,
  • Mektupların iadeli taahhütlü gönderilmediği durumda gönderilmediğini ailelere ulaşılamadığı dolayısıyla iadeli taahhütlü mektup gönderiminin dolaylı yoldan zorunlu tutulduğu,
  • Muhalif gazete, kitap ve dergi verilmediği,
  •  Kitap kotasının 5 olduğu ve hangi yayın tarafından basıldığına göre kitap ayrımı yapıldığı, aram yayınları gibi muhalif yayın organlarının hikâye kitaplarının dahi verilmediği,
  • Muhalif TV kanallarının yasaklı olduğu ve radyonun hiçbir şekilde verilmediği,
  •  Kürtçe hiçbir basın yayın organının verilmediği,
  •  Kargo ile gelen eşyaların çok geç verildiği iki ayda belirlenen bir günde kargoların verildiği kargo bu iki ayda bir olan dağıtım gününden hemen sonra gelirse iki ay boyunca bekletildiği, mektuplarda gönderilen mektuplar hemen işleme alınsa da gelen mektuplar geç veriliyor. Dil kürce olunca mektup daha çok gecikiyor.
  • Revir hizmeti iki haftada bir açık olduğu, doktorlar sürekli olarak değiştiği, mahpusların sağlık durumunu gözlemleyecek hekimlerin olmadığı,
  • Hastaneye sevkler çok geciktiği, en erken 2 haftada sevk gerçekleşebildiği, hastalık durumuna göre 3 ay beklettikleri mahpuslar da olduğu,  sevkler kelepçeli bir şekilde yapıldığı bazen muayenelerde de mahpusların kelepçeye zorlandığı,
  • Haftada bir kez olacak şekilde savcı nezaretinde koğuş aramalarının olduğu ve arama esnasın odaların tamamen dağıtıldığı, azı kitaplara da el konulduğu, 
  • Mahpusların ailelerinden çok uzak hapishaneye getirildikleri, bu durumun ailelerin maddi durumları, hastalık ve yaşlılık sebeplerinden kaynaklı görüşe gelememelerine sebep olduğu,
  • Hapishaneye yeni gelen mahpuslara çıplak arama yapıldığı,
  • Nurettin Vural adlı mahpusun koah hastası olduğu,  Nurettin Erdemci ve  Turgay Ural adlı mahpusların Şeker ve diyabet hastası oldukları, Mustafa Sevim adlı mahpusun  kalp hastası olduğu,
  • Erdem Aktı, Umut Savaş Koçyiğit, Mehmet Aydın Söğüt, Gıyasettin Aydın, Necdet Parlak ve Mehmet Şiyar Karadağ adlı mahpusların sürgün edildiği,
  • MURAT ŞİMŞEK Hücre cezası aldığı gerekçe gösterilerek infazı yakıldığı,

 

 

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

 

8- GİRESUN ESPİYE L TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpuslardan M.D,  E.A ile gerçekleştirilen görüşmede;

  • Mahpusların hastane sevklerinin geciktirildiği, hapishane doktorundan hastane sevklerinin alınabildiği ve ancak güvenlik personeli(Jandarma) tarafından ağız içi arama dayatıldığından mahpusların bunu kabul etmediği ve bu nedenle 2 yıla yakındır hastaneye götürülmedikleri, yaşam tehlikesi geçirilen hastalık durumlarında dahi hastane sevkleri ağız içi araması bahanesi ile engellendiği, bu durumun hasta mahpusların sağlıklarını tehlikeye sokacak dereceye geldiğini, bazı mahpusların durumlarının ağır olduğu,
  • Ayda ancak bir kere revire gidebildiklerini, istedikleri ilacı bulamadıklarını, doktorun yetersiz olduğunu, tam anlamı ile sağlık hakkından yararlanamadıkları,
  • Kürtçe kitap ve mektupların tercüman olmaması gerekçe gösterilerek mahpuslara verilmediği, ancak mahpusların yazdıkları Kürtçe kitapların ve mektupların çok iyi tercüme edildiği ve içeriklerinin mahpuslara disiplin cezası vermeye gerekçe edildiği ve aynı adrese gitmesine  rağmen her mektubun içerisinde ancak bir kişiye hitaben mektup konulması gerektiği hususunun dayatıldığı bu surette ekonomik anlamda zorluk yaşatıldığı,
  • Yeni Yasam gazetesi başta olmak üzere Birgün, Evrensel gibi muhalif gazetelerin mahpuslara verilmediği,
  • 3 odada bulunan siyasi mahpusların ayrı bloklarda ve birbirinden uzak yerlerde izole bir şekilde tutuldukları ve ortak hiçbir sosyal etkinliğin yapılmadığı,
  • Kantin fiyatlarının fahiş olduğu, ihtiyaçlarını gideremediklerini,
  • Verilen yemeklerin az ve yenilmeyecek kadar kötü durumda olduğu,
  • Odaların çok kalabalık olduğu ve yeni sevk olan mahpusların yerde yatmak zorunda oldukları, odaların çok fazla nemli olduğu, her sabah yataklarını ve kıyafetlerini avluya çıkardıklarını, bu surette kuruttuklarını, çıkarmaz iseler sırılsıklam yatak içerisinde yatmak zorunda kalacaklarını ve böylece yatağında yıpranacağını,
  • Mahpusların ailelerinden çok uzakta oldukları, bu durumun ailelerin maddi durumları, hastalık ve yaşlılık sebeplerinden kaynaklı görüşe gelememelerine sebep olduğu,

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

 

 

  • E-YAŞANAN HAK İHLALLERİNE DAİR YASAL DEĞERLENDİRMELER

1- TEMEL HAK İHLALLERİ

            5275 Sayılı Kanunun “Hapis cezasının infazında gözetilecek ilkeler” başlıklı 6. Maddesinin 1.Fıkrasının b bendinde “Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin düzenli bir yaşam sürdürmeleri sağlanır. Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir.” Denilmek suretiyle mahpusların hapishanede tutulma koşullarının insan onuru ile bağdaşacak koşullar altında olması gerektiği düzenlenmiştir.

            Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararında özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan herkesin cezalandırılmalarına veya tutuklanmalarına hükmedilen kararla yasal olarak ellerinden alınmayan tüm haklara sahip olmaya devam ettiği, bu nedenle özgürlüğünden yoksun bırakılmış herkese insan haklarına saygı çerçevesinde davranılması gerektiği belirtilmiştir. Bununla birlikte mahpuslara sağlanan barınma ve özellikle uyku koşulları insan onuruyla ve mümkün olduğunca özel hayatın gizliliğiyle bağdaşması gerektiği, iklim koşulları ve özellikle metrekaresi, havanın küp hacmi, aydınlatma, ısıtma ve havalandırma açısından sağlık ve hijyenin gereklerine uygun olması gerektiği vurgulanmıştır. İHAM içtihatlarında da devletin bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorunda olduğu ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntemin, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmaması gerektiği vurgulanmaktadır. Şunu da hatırlatmak gerekir ki işkence suçu doğrudan soruşturulacak ve kovuşturulacak suçlardan olduğundan işkence suçunu işleyen memur ve diğer kamu görevlilerinin soruşturulması için izin alınmasına gerek olmayacaktır. Ayrıca belirtmek gerekir ki TCK m.94/6 uyarınca işkence suçu zamanaşımına uğramamaktadır.

            Mahkûmlara Uygulanacak Muameleye İlişkin Standart Asgari Kurallar (1955), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2006/2 sayılı Avrupa Hapishane Kuralları, AİHS ve ulusal mevzuatımız mahpusların tutulma koşullarının insan haklarına uygun şekilde gerçekleşmesi gerektiğini düzenlemektedir.

            İşkence ve kötü muamele kapsamında bulunan tecrit uygulamalarının, hapishanelerde keyfi kısıtlamalarla çeşitli boyutlar ile yayılmakta olduğu tespit edilmiştir. Ziyaret gerçekleştirilen bir çok hapishaneden mahpuslar arasında sohbet etme imkanının olmadığı, bir çok hapishanede ise sosyal ve kültürel aktiviteler engellenerek mahpusların psikolojik iyilik hallerinin engellendiği tespit edilmiştir. Bu tutumların işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden uygulamalardır.

2- İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE YASAĞI

            İnsan hakları Avrupa Sözleşmesinin 3.maddesinde ‘‘Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı yahut onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulamaz ’’denilerek işkence ve sair kötü muameleyi kısa ve öz biçimde yasaklamış, işkence ve sair kötü muamele yasağının kapsamını 1984 tarihli Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ndeki tanımın ışığında İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi içtihatlarıyla belirlemiştir. İHAS’nin 3.maddesi yukarıda da belirttiğimiz üzere, işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve ceza kavramlarına yer vermiştir. İşkence yasağı, insanlık dışı ve küçük düşürücü muameleleri de kapsayan üst kavramdır. İHAM, İHAS 3.madde kapsamındaki işkence, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele şeklindeki hareketlerin düzey, yoğunluk, ağırlık ve etkilerine dair farkları gözeterek bu muameleleri birbirinden ayırmaktadır.

            İHAM’ a göre bir eylemin ağırlık düzeyi itibarıyla 3. maddenin kapsamına girebilmesi için muamelenin; süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ve bazı durumlarda, mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi olayın içinde yer alan tüm koşullar değerlendirilir. Eylemin amacının mağduru aşağılamak ya da küçük düşürmek olup olmadığı sorusu göz önüne alınması gereken bir unsur olsa dahi böyle bir amacın yokluğu 3. madde ihlalinin kesin olarak bulunmayacağı anlamına gelmemektedir. Bir bireyi utandıran ya da küçük düşüren, onun insanlık onuruna saygı göstermeyen ya da saygıyı azaltan ya da bireyin ruhsal ve fiziksel direncini kıracak şekilde korku, ıstırap ya da aşağılık duygusu uyandıran muamele 3. madde anlamında kötü muamele olarak değerlendirilmektedir. Aynı zamanda İHAM; Sözleşmenin 3. Maddesi kapsamında işkence dışındaki diğer kötü muamele uygulamalarında “insanlık dışı, onur kırıcı ve aşağılayıcı” terimlerini kullanmaktadır. Kararlarda kötü muamelenin 3.Madde ihlaline yol açması için “fiziksel yaralamaya ya da yoğun bir fiziksel veya ruhsal acı veya ıstıraba sebebiyet vermiş olması” ya da “küçük düşürme veya ıstırabın, meşru bir muamele veya cezada zorunlu olarak bulunan küçük düşürme veya ıstırap düzeyinin ötesine geçmesi gerektiği” açıklanmaktadır.

            5275 Sayılı Kanunun “Hapis cezasının infazında gözetilecek ilkeler” başlıklı 6. Maddesinin 1.Fıkrasının b bendinde “Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin düzenli bir yaşam sürdürmeleri sağlanır. Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir.” Denilmek suretiyle mahpusların hapishanede tutulma koşullarının insan onuru ile bağdaşacak koşullar altında olması gerektiği düzenlenmiştir.

            Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararında özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan herkesin cezalandırılmalarına veya tutuklanmalarına hükmedilen kararla yasal olarak ellerinden alınmayan tüm haklara sahip olmaya devam ettiği, bu nedenle özgürlüğünden yoksun bırakılmış herkese insan haklarına saygı çerçevesinde davranılması gerektiği belirtilmiştir. Bununla birlikte mahpuslara sağlanan barınma ve özellikle uyku koşulları insan onuruyla ve mümkün olduğunca özel hayatın gizliliğiyle bağdaşması gerektiği, iklim koşulları ve özellikle metrekaresi, havanın küp hacmi, aydınlatma, ısıtma ve havalandırma açısından sağlık ve hijyenin gereklerine uygun olması gerektiği vurgulanmıştır. İHAM içtihatlarında da devletin bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorunda olduğu ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntemin, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmaması gerektiği vurgulanmaktadır. Şunu da hatırlatmak gerekir ki işkence suçu doğrudan soruşturulacak ve kovuşturulacak suçlardan olduğundan işkence suçunu işleyen memur ve diğer kamu görevlilerinin soruşturulması için izin alınmasına gerek olmayacaktır. Ayrıca belirmek gerekir ki TCK m.94/6 uyarınca işkence suçu zamanaşımına uğramamaktadır.

            Mahkûmlara Uygulanacak Muameleye İlişkin Standart Asgari Kurallar (1955), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2006/2 sayılı Avrupa Hapishane Kuralları, AİHS ve ulusal mevzuatımız mahpusların tutulma koşullarının insan haklarına uygun şekilde gerçekleşmesi gerektiğini düzenlemektedir.

            Ziyaret gerçekleştirilen birçok hapishanede mahpuslar tarafından koğuşlarda yapılan aramaların arama amacı dışına taştığı, tüm eşyaların dağıtıldığı, aramaların neye istinaden gerçekleştirildiğinin bilinmediği beyan edilmiştir. Sürgünler ve sevkler esnasında insan onuruyla bağdaşmayan yöntemlerle üst araması gerçekleştirildiği anlatılmıştır. Yine mahpuslar, hastane sevkleriyle ilgili sorunlar yaşadıklarını, gidiş gelişlerde ağızlarına kadar olacak şekilde, insan onuruna aykırı şekilde arandıkları, kelepçeli muayene dayatıldığı için hastaneye sevk edilemediklerini beyan etmişlerdir. Patnos L tipi kapalı hapishanesinde kadın mahpuslara yemekte çıkan dışkı nedeniyle şikayetçi olmalarından sonra gardiyanlar tarafından işkence edildiği beyan edilmiştir. Bu tutumlar işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden uygulamalardır.

            İşkence ve kötü muamele kapsamında bulunan tecrit uygulamalarının, hapishanelerde keyfi kısıtlamalarla çeşitli boyutlar ile yayılmakta olduğu kanaatine varılmıştır. Ceza infaz kurumlarında kötü muamele olarak kabul edilecek hususlar farklı şekillerde tezahür edebilir. Bu bağlamda tek kişilik bir odada tutulmaya ilişkin koşullar kötü muamele yasağı kapsamında gerçek bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Söz konusu tecrit uygulaması niteliğinden kaynaklanan ve özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesini daha ağır bir dereceye ulaştırmaktadır. Ziyaret gerçekleştirilen birçok hapishaneden mahpusların tekli hücrelerde tutuldukları, mahpuslar arasında sohbet etme imkanının olmadığı, birçok hapishanede ise sosyal ve kültürel aktiviteler engellenerek mahpusların psikolojik iyilik hallerinin engellendiği gözlemlenmiştir. Bu tutumların işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden uygulamalardır.

 

3-SAĞLIĞA ERİŞİM HAKKINA DAİR TEMEL İLKE VE DÜZENLEMELER

            Dünya Sağlık Örgütü Anayasası sağlık tanımı çerçevesinde Sağlık hakkı bireylerin fiziksel, ruhsal, sosyal iyilik halinin sağlanması için sahip oldukları hakları içerir. Sağlık hakkı yaşam hakkının tamamlayıcısıdır ve sağlıklı olmak yaşam hakkının temel koşuludur.

            Mahpusların Islahında Temel İlkeler- Mandela Kuralları (Kural 22-26), Tıbbi Etik İlkeler (md.1), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararı (md. 40.3) gereği cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler, yasal statülerine bakılmaksızın, aynı kalite ve standartta, ülke genelinde mevcut, kapatılmamış olan kişilere sağlanan tıbbi bakıma eşit erişim hakkına sahiptir. İHAM’e göre, bir mahpusun ihtiyaç duyduğu tıbbi yardıma ulaşımını engelleyen eksiklikler İHAS’ın yaşam hakkınını düzenleyen 2. maddesinin ihlaline, gerekliliği tespit edilen tedavinin sağlanmaması ve ölümcül hastalığa yakalanmış kişiler veya sağlık durumu sürekli şekilde cezaevi koşulları ile uyumsuz hale gelmiş kişilerin alıkonulmaya devam etmesini ise işkence ve kötü muamale yasağını düzenleyen 3. maddesinin ihlaline sebep olmaktadır. Yine İHAM’nin yerleşik içtihatlarına göre; “Devlet bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorundadır ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntem, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmamalıdır.” Hapishanede bulunan tutuklu ve hükümlüleri de kapsayacak şekilde sağlık hakkı, 1955 tarihli “BM Mahpuslara Uygulanacak Asgari Standartlar”, 1982 tarihli “BM Tıbbi Etik İlkeler”, 1988 tarihli “BM Herhangi Biçimde Alıkonulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunması için İlkeler Manzumesi”, 1990 tarihli “Mahpusların Islahı için Temel İlkeler” ve 1990 tarihli “Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmış Çocukların Korunmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Kuralları” ile tanımlanmıştır.

           Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Sözleşme hükümleri bu denli açık olmasına rağmen, sözleşme hükümlerine uyulmamakta ve hasta mahpusların Sağlık Hakları sistematik bir biçimde ihlal edilmektedir. Hapishane koşullarında kalamayacak kadar ağır hasta olan mahpusların hapishanede tutulmaya devam edilmesi ulusal mevzuata ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu ve tıbbi tedaviye ulaşma imkanı kısıtlandığından yaşam hakkının açık ihlali olduğu açıktır. Bununla birlikte hapishane koşullarında hastaneye sevk işlemlerinin yapılmaması, geç yapılması, yapılmasına onur kırıcı uygulamalar (ağız içi araması, kelepçeli muayene vb) ile engel olunması, özellikle diş ve ağız sağlığı tedavisine ulaşımın birçok hapishanede mümkün olmaması yaşam hakkının kapsamında bulunan sağlık hakkına erişimin açık ihlali olduğu vurgulanmaktadır.

 

4-İFADE VE HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜ

            Haberleşme özgürlüğüne yapılan müdahaleler, Anayasa madde 13’te düzenlenen “demokratik bir toplumda gerekli” görülmeli ve “ölçülülük ilkesi” ne uygun olmalıdır. Ceza infaz kurumlarına gelen veya bu kurumlardan gönderilen yazışmalara yapılan müdahalelere gerekçe yapılabilecek makul nedenlerin, somut olayın tüm koşulları çerçevesinde objektif bir gözlemciyi haberleşme hakkının kötüye kullanıldığına ikna edebilecek nitelikte olaya özgü olgu ve bilgilerle gerekçelendirilmesi gerekmektedir. Mahpusların mektuplarının geciktirilmesi, sakıncalı diye gerekçesiz bir şekilde mektupların bir kısmının ya da tamamının çizilmesi haberleşme özgürlüğü ihlalidir.(AYM, 10.03.2020 tarih ve B.No: 2017/20669)

                       Mahpusların beyanlarına göre gazete, kitap, gibi yayınlardan faydalanmaları engellenmektedir. Ceza İnfaz Kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlülerin yayınlardan yararlanmasına ilişkin esaslar 5275 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri de gözetilerek Anayasa Mahkemesi tarafından şu şekilde belirlenmiştir:

“1-Mahpus ceza infaz kurumlarında bulunan emanet hesabına yatırılan paradan karşılanması koşuluyla herhangi bir yayının kurumca satın alınarak kendisine verilmesini isteyebilir.

2-Resmi kurumlar, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile Cumhurbaşkanı tarafından vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler tarafından çıkarılan gazete, kitap basılı yayınlar mahkemelerce yasaklanmamış olması koşulu ile mahpusa ücretsiz olarak ve serbestçe verilir.

3-Mahpus kurum kütüphanesinden serbestçe yararlanma imkânına sahiptir.

4-Mahpus mensup olduğu dinin bayram günlerinde, yılbaşında ve nüfus kaydında belirtilen doğum günlerinde dışarıdan kargoyla gönderilen ya da ziyaretçileri tarafından hediye olarak gönderilen kitapları kabul etme hakkına sahiptir.

5-Eğitim ve öğretimine devam eden mahpusun ders kitapları herhangi bir engelleme olmadan kendisine verilir.”

            Bu sebeple mahpuslara yasaklanmamış birçok yayınevi, bayii ve kitapçıda satılan, resmi abonelik yaptırılan gazete ve basılı yayınların verilmemesi, radyo ve tv imkanlarından faydalandırılmamaları ifade ve haber alma özgürlüğünün ihlalidir. Her ne kadar 14.04.2020 tarihinde 5275 sayılı Kanun mad.62/4 kapsamında değişiklik yapılmış olsa ve Basın İlân Kurumu aracılığıyla resmi ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan gazeteler ceza infaz kurumuna kabul edilmez denilse de mevzuat düzenlemesinin de ifade özgürlüğünü ihlal etmesi kabul edilemez. Kaldı ki Evrensel ve Birgün gazetelerinin Basın İlan Kurumu’na resmi ilan ve yayınlama hakkı bulunmasına rağmen bunların da hapishanede verilmesinin geciktirilmesi ya da verilmemesi açıkça ifade özgürlüğünün ihlalidir. Yine kitap sınırlaması (kitap bulundurma sayısı) hak ihlaline sebep olmaktadır.

Posta ücretlerinde yaşanan artışlardan kaynaklı mahpusların aileleri ve dış dünya ile olan iletişimleri kısıtlanmaktadır. Hapishanede herhangi bir gelirleri olmayan mahpusların telefon ve posta ücretlerini kendileri karşılayamamakta ve aileleri tarafından da yeteri kadar karşılanmadığı taktirde mahpusun tüm iletişim araçları kısıtlanmış olmakta ve dış dünya ile bağlantısı da kopmaktadır. Bu yüzden de iletişim araçlarına ulaşımın kolay olması gerekmektedir ve idare tarafından bu sağlanmalıdır.

 

5 -KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİ HAKKI

           
Mahpusların en çok yaşadığı sorunlardan birisi de koşullu salıverilme hakkından objektif olmayan kararlar ile faydalandırılmaması. Birçok hapishanede 30 yıldır kalan mahpuslar başta olmak üzere pişmanlık dayatması yapılarak subjektif sorular sorularak koşullu salıverilme hakkı engellenmektedir.

 Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik 29.12.2020 tarihinde Resmi gazetede yayımlanmış ve 01.01.2021 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 13 ve 89. maddeleri dayanak alınarak hazırlanmıştır.Dayanak alınan maddeler mahpusların değerlendirilmesi ve iyi hâlin belirlenmesine ilişkindir. Mahpus hakkında yapılacak değerlendirme için dayanak maddeler uyarınca; ceza infaz kurumlarında bulundukları tüm aşamalarda; ceza infaz kurumlarının düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı, haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirip getirmediği, uygulanan iyileştirme programlarına göre toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı hususlarını gözetilmesi ve bunun sonucunda koşullu salıverilme hakkının kullanımında belirleyici olan iyi hallilik tespitinin yapılması istenmektedir.

 

5275 sayılı CGTİHK Kanunu, Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirmesine Dair Yönetmelik, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelikte iyi hal kavramı tanımlanmamış ancak 5275 sayılı CGTİHK madde 107’de “Koşullu salıverilmeden faydalanmak için mahkûmun  kurumdaki infaz süresini iyi halli olarak geçirmesi gerekir.” denilerek “iyi halli” kavramı  koşullu salıverilme şartlarından biri olarak düzenlenmiştir. Kişi özgürlüğü ve güvenliğini doğrudan etkileyen “iyi halli” kavramı bu haliyle cezaevi yetkililerinin keyfi kararlarına bırakılmıştır.  Türkiye’de İdare ve Gözlem Kurullarının siyasi mahpuslar hakkında kurdukları AİHS ve Anayasa’ya aykırı gerekçesiz kararlar ile kurullarının değerlendirme ve kararlarının kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal etmektedir.

 İdare ve Gözlem Kurulu kararlarında da, herhangi bir somut gerekçeye dayanmadan, mahpusların yasadışı silahlı örgütle ilişkisi olduğu ve pişmanlık duymadığı yönünde subjektif kanaatler ile  infazların ertelenmesine karar vermektedir. 2006 yılında Fransa aleyhinde AİHM’e yapılan bir başvuruda Daire‘nin vermiş olduğu karara ilişkin AİHM eski başkanı Jean-Paul Costa’nın kaleme aldığı kısmi karşı oy yazısında; bir kişinin yeniden suç işlemesine ilişkin riskin hiçbir zaman sıfır olamayacağını, dolayısıyla bu yaklaşımla hiç kimseye şartlı tahliye uygulanamayacağını belirtmiş ve bu ifadelerin ardından “mahpusları vahşi birer hayvana, ya da insan atığına dönüştürmenin; yeni mağdurlar yaratıp yaratmadığını ve adaletin yerine intikamın getirilip getirilmediğini” sormuştur. (Leger/Fransa, Jean-Paul Costa‘nın Karşı Oy Yazısı, 19324/02, 11 Nisan 2006. )

 Yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Marcello Viola v. Italy (no. 2)  (Başvuru no: 77633/16) kararında mahpusun koşullu salıverilmesinin “adli makamlarla işbirliği” yapma şartına bağlanması sebebiyle ihlal kararı vermiştir. Mahkeme başvuranın tahliyesinin “adli makamlarla işbirliği” yapması şartına bağlanmasını “başvuranın tutukluluğunun artık meşru penolojik gerekçelere dayanmadığını göstermektedir.” Şeklinde değerlendirmiş ve ihlal kararı vermiştir. Bu haliyle müvekkilim hakkında İdare ve Gözlem Kurulunun aldığı dönem değerlendirme kararının da herhangi bir meşru penolojik gerekçesinin bulunmadığı açıktır.

 İdare Gözlem Kurulları tarafından gerekçe gösterilen disiplin cezalarının siyasi mahpuslar yönünden keyfi ve objektif olmayan gerekeçlere dayanması; İnfaz koruma memurları tarafından yapılan keyfi koğuş aramalarına mahpsuların tepki koyduğunda disiplin cezası alması, halay çekmesi, açlık grevine girmesi gibi barışçıl faaliyetlerden kaynaklı disiplin cezası verilmesi,  ayakta sayım, çıplak arama, ağız içi arama, kelepçeli muayene,  gibi işkence ve kötü muamelelere karşı tepki verilmesi nedeniyle disiplin cezası verilmesi gibi benzer birçok durum daha sonra mahpusların tahliyelerine engel olarak karşılarına çıkmaktadır. Objektif olmayan hukuka aykırı disiplin cezaları ile mahpusların infazının yakılması veya ertelenmesi kanunlara uygunluk, eşitlik ve ayrımcılığın önlenmesi, ölçülülük, yetkinin kötüye kullanılmaması, tarafsızlık, dürüstlük, nezaket, şeffaflık, hesap verebilirlik, kazanılmış hakların korunması ve haklı beklentiye uygunluk, dinlenilme ve savunma hakkı, bilgi edinme hakkı, makul sürede karar verme gibi birçok hak ihlal edilmektedir.

 Anayasa’nın 19. maddesinin ikinci fıkrasında; “Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi;... halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz. ...” Anayasa’nın 38. maddesinin onuncu fıkrasında; “İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz.” Denilmektedir.

 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin, “Özgürlük ve güvenlik hakkı” kenar başlıklı 5. maddesinin (1) numaralı fıkrası ise şöyledir: “Herkes özgürlük ve güvenlik hakkına sahiptir. Aşağıda belirtilen haller dışında ve yasanın öngördüğü usule uygun olmadan hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz: a) Kişinin, yetkili bir mahkeme tarafından verilmiş mahkûmiyet kararı sonrasında yasaya uygun olarak tutulması; Kişinin Anayasa ve Sözleşme’de güvence altına alman özgürlüğünden yoksun bırakılabilmesi hallerinden biri de yetkili bir mahkemenin mahkûmiyet kararma dayalı olarak ve hukuka uygun bir şekilde tutulmasıdır. Bu doğrultuda, cezai veya disiplin tedbiri sonucu her türlü hürriyetten mahrum bırakma halleri de Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı ve dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin konu bakımından yetkisi kapsamındadır. (Esas Sayısı : 2018/67 Karar Sayısı : 2018/110)

 Kamu düzeni ve cezaevinde güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir makul gerekliliğin söz konusu olmadığı, tek başına açlık grevine başvurmak suretiyle ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin yeterli gerekçelere dayandırılmadığı, söz konusu müdahalenin "demokratik bir toplumda gerekli" olmadığı ve hedeflenen meşru amaçlarla orantılı olmadığı açıktır. Yine açlık grevi mahpuslar için belki de tek ifade özgürlüğü biçimi iken örgüt üyeliği ile ilişkilendirmek ifade özgürlüğünün ihlalidir.

 Hapishanelerde mahpusların haklarını kısıtlayıcı ve ihlal edici uygulamalardan vazgeçilmelidir.

 

6-) TECRİT

 Hapishanelerde kapasitenin üzerinde mahpus tutulması, mahpusların var olan kısıtlı hakları daha da kısıtlanmıştır. Özellikle ortak sohbet ve spor hakkı gibi ortak alan faaliyetlerinin, iletişim hakkının, kanunda öngörülen sürelerde ve şekillerde uygulanmaması ile hapishanelerde tecrit en üst düzeye ulaşmıştır. Mahpusların gerek dış dünya gerekse hapishane içerisinde diğer mahpuslarla olan ilişkileri neredeyse tamamen kesilmiştir. Dolayısıyla rapora konu edilen hapishanelerde tecrit çok yoğun olarak yaşanmaktadır. Tecrit uygulaması, İHAM tarafından kişinin bedensel veya ruhsal sağlığı üzerindeki etkileri gibi kriterlere bağlı olarak insanlık dışı veya onur kırıcı muamele kapsamında değerlendirilmektedir. Bu sebeple hukuka aykırıdır.

 Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Üye Devletlere Avrupa Cezaevi Kuralları Hakkında Rec. (2006) 2 Sayılı Tavsiye Kararı (Avrupa Cezaevi Kuralları)’nın “Açık Havaya Çıkma ve Boş Zaman Faaliyetleri” başlıklı 27. Maddesi 6 ve 7. Paragrafı “6. Spor, oyunlar, kültürel faaliyetler, özel hobiler ve diğer boş zaman uğraşlarını kapsayan eğlendirici fırsatlar yaratılmalıdır ve mümkün olabildiğince mahpusların bu etkinlikleri organize etmelerine izin verilmelidir. 7. Mahpusların egzersiz esnasında ve eğlendirici faaliyetlere katılmaları için birbirleriyle bir araya gelmelerine izin verilmelidir.” şeklindedir. Bu kapsamda pandemi kuralları gözetilerek yeni mekânlar yaratılarak bu imkânlar mahpuslara sağlanmalıdır.

 

 

F-SONUÇ VE TALEP

  1. Yasal ve uluslararası mevzuat evrensel hukuk ilkeleri ile birlikte göz önüne alındığında; kurumlarımıza gelen başvurular sonucunda tespit sağlık ve tedavi hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, haberleşme özgürlüğü, ifade özgürlüğü ihlallerinin sebebi olan hapishane idaresi ve personeli uygulamalarının ve eylemlerinin sonlandırılması ve idarenin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir.
  2. Raporda görüldüğü üzere mahpusların en temel insan hakları dahi askıya alınmış ve mahpuslar üzerindeki tecrit en üst seviyeye çıkarılmıştır. Mahpuslara daha fazla telefon hakkı sağlanmalı ve en azından ziyaretçi listesindeki herkesle telefon ile görüşebilme imkanı sağlanmalıdır.
  3. Mahpusların hapishane koşullarında sosyalleşebilmesi, infaz sürelerinde sosyal ilişkilerden kopmamaları, bedensel ve ruhsal sağlıkları açısından ortak alan faaliyetleri büyük önem arz etmektedir. Özellikle yüksek güvenlikli hapishanelerde tutulan mahpusların beden ve ruh sağlıkları için uzun süre veya süresiz sosyal yalnızlaştırmaya maruz bırakılmamalıdır. AİHM, tamamen duyusal yalıtma ile birlikte bütünüyle sosyal yalıtmanın kişiliği tahrip edeceğini ve güvenlik veya başka gerekçelerle haklı gösterilmeyecek bir insanlık dışı muamele biçimi oluşturacağını belirtmiştir. Bu anlamda sosyal aktivitelerin önemini bir kez daha vurgulamak gerekir.
  4. Mahpusların dış dünya ile iletişim kurması, toplumdan tamamen kopmadan, meydana gelen gelişmeleri takip edebilmesi için en önemli iletişim araçlarının başında süreli ve süresiz yayınlar gelmektedir. Mahpuslar kitaplar sayesinde birçok konuda kendilerini geliştirirken gazete ve dergiler sayesinde toplumda yaşanan gelişmeleri takip edebilmektedir. Bu durum tecridin mahpuslar üzerindeki etkilerinin bir parça olsun azalmasına neden olmaktadır. Ancak hapishanelerde kitaplara getirilen kısıtlamalar ile dergi ve gazetelere getirilen yasaklamalar nedeniyle mahpuslar ifade özgürlüğü kapsamında bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğü ve haber alma hakkından faydalanamamaktadır. Bu uygulamalara derhal son verilmeli, mahpuslara kitap kotası kaldırılmalı ve mahpusların haberleşme hakları bağlamında yasal olan dergi-gazete ve TV kanallarının mahpuslara verilmesi sağlanmalıdır.
  5. Hapishane koşullarında kalamayacak kadar ağır hasta olan mahpusların hapishanede tutulmaya devam edilmesi, tedaviye ulaşmanın önündeki engeller, ulusal mevzuata ve uluslararası sözleşmelere aykırı olup tıbbi tedaviye ulaşma imkanı kısıtlandığından yaşam hakkı ihlaline yol açılmaktadır. Görüşmelerimiz sonucunda tespit edilen sağlığa erişim hakkı ihlallerinin ortadan kaldırılması için Adalet Bakanlığının pozitif yükümlülüklerini yerine getirmeli, cezalarının infazının hapishane koşullarında sürdürülmesinin uygun olmayan mahpuslar yönünden alternatif yollar aranmalı ya da sağlık koşulları nedeniyle cezanın ertelenmesi/geri bırakılması yoluna gidilmesi için gerekli işlemler yapılmalıdır.
  6. Hukuka aykırı olan Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” ile hapishane idarelerinin mahpuslara karşı sınırsız yetkiyle donatılarak keyfi kararlar alabileceği uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Yukarıda bahsi geçtiği üzere hapishane idareleri yeni yönetmelik ile kendilerine verilen yetkileri kötüye kullanmaya başladıkları görülmektedir. Bu nedenle ilgili yönetmeliğin iptali ile hapishane gözlem kurullarının yetkilerinin kısıtlanması veya bu uygulamanın tamamen ortadan kaldırılması çağrımızı yineliyoruz.

Sonuç olarak; Devlet, Anayasa ve kanunlarda kendisine yüklenen yükümlülüklerini ve sorumluluklarını yerine getirmeli, mahpuslara yönelik uygulanan hak ihlallerine son vermelidir.

 

VAN BAROSU İNSAN HAKLARI MERKEZİ HAPİSHANE KOMİSYONU

ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ VAN ŞUBESİ

VAN TUHAY-DER

SES VAN ŞUBESİ

VAN HAKKARİ TABİP ODASI