ARALIK 2023
A- GİRİŞ
27 Kasım 2023 tarihinde Türkiye Hapishanelerinde Süresiz-Dönüşümlü açlık grevlerinin başlandığı duyumu üzerine Van ili Açlık Grevleri İzleme Takip Koordinasyon Kurulu kurulmuştur. Açlık grevleri başlandıktan hemen sonra mahpusların bizzat, vekilleri veya aileleri tarafından açlık grevleri izleme takip koordinasyonu bileşenlerinden olan Van Barosu’na, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Van Şubesi’ne ve Tuhayder’e yapılan başvurulara istinaden, Van Barosu İHM Hapishane Komisyonu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Van Şubesi üyeleri tarafından açlık grevlerinin izlenmesi, mahpus taleplerinin öğrenilmesi ve greve giren mahpusların sağlık durumlarının izlenmesi bakımından hapishane ziyaretleri yapılmış, mahpuslarla görüşmeler gerçekleştirilmiş, gerçekleştirilen bu görüşmeler neticesinde tespit edilen hususlar raporlaştırılmıştır.
B- RAPORUN AMACI
Türkiye hapishanelerinde başlayan açlık grevlerinin izlenmesi, grevler yönünden yaşanan Temel hak ve hürriyetlere ilişkin ihlallerin tespiti, yetki ve sorumluluğu olan merci ve kurumların bu ihlallerin sonlandırılmasına yönelik harekete geçmelerini sağlamak, ihlallere ilişkin etkili soruşturma yürütülmesine katkı sağlamak ve kamuoyunun dikkatine sunmaktır.
C- YÖNTEM
Bu raporda avukatlar tarafından hapishanelerde gerçekleştirilen ziyaretler dışında mahpusların aileleri ile yapılan telefon görüşmelerinden ve mahpusların avukatlarına gönderdikleri mektuplardan edinilen bilgiler kullanılmıştır. Mahpusların güvenliği açısından isimlerine yer verilmemektedir.
Rapor tarihi itibariyle;
isimli hapishanelere ziyaretler gerçekleştirilmiştir.
D- HAPİSHANE ZİYARETLERİNDE MAHPUSLAR İLE YAPILAN GÖRÜŞMELERDE AKTARILAN HAK İHLALLERİ
1. ERZURUM OLTU T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ
Mahpuslar ile gerçekleştirilen görüşmelerde;
Sayıları az olduğundan greve uygun olup isim yazdıran 4 kişi olduğu, her 10 günde bir kişi greve girdiği, 15 şubata kadar bu şekilde dönüşümlü devam edeceği, hapishane yönetimi tarafından greve giren mahpusa su, tuz, şeker ve B1 vitamini düzenli verildiği ve her gün grevde olan mahpusa düzenli sağlık kontrolleri hapishane hekimi tarafından yapıldığı, greve giren mahpusa disiplin soruşturmasının açıldığı ve bir ay boyunca etkinliklerden mahrum bırakma cezası verildiği tarafımıza aktarılmıştır.
2. ERZURUM DUMLU 1 NOLU KAPALI HAPİSHANESİ
Mahpuslar ile gerçekleştirilen görüşmelerde;
Açlık grevine 2’şer kişilik grup şeklinde 15’er günlük dönüşümlü yapıldığı, toplam 4 grubun olduğu ilk grupta olan mahpusların 1 Aralık’ta greve başladıkları, hapishane tutumunun şimdilik normal olduğu, su, tuz, şeker ve vitaminler (Benexol) verilmektedir. Ancak meyve suyu, ayran vb iaşeler yeterli miktarda verilmemektedir. Sağlık kontrolleri düzenli yapılmadığı ve ancak birkaç gün arayla kontrollerin sağlık memuru tarafından yapıldığı, Greve giren mahpuslara disiplin soruşturmasının açıldığı tarafımıza aktarılmıştır.
3. ERZURUM DUMLU 2 NOLU KAPALI HAPİSHANESİ
Mahpuslar ile gerçekleştirilen görüşmelerde,
Açlık grevine farklı 6’şar kişilik grup şeklinde 10’ar günlük dönüşümlü yapıldığı, toplam 4 grubun olduğu ilk grupta olan mahpusların greve başladıktan sonra hapishane idaresi tarafından diğer mahpuslardan ayırarak farklı ve haber alınamayacak bir bölüme alındıkları yani greve giren her 6 mahpusun diğer mahpuslardan bir nevi saklandıkları tarafımıza aktarılmıştır. Sağlık kontrollerinin günlük ve sağlık memuru tarafından yapıldığı, Açlık grevine giren mahpuslara su, tuz, şeker, karbonat, meyve suyu vs gibi iaşeler verilmekte ve ancak günde 3 kez verilmesi gereken su, tuz, şeker, karbonat, meyve suyu vs gibi iaşelerin günde 1 kez verildiği ve B1 vitaminlerinin ise hiç verilmediği aktarımı yapılmıştır. Öte yandan açlık grevine giren mahpuslara disiplin soruşturmasının açıldığı tarafımıza aktarılmıştır.
4. PATNOS L TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ
Mahpuslar ile gerçekleştirilen görüşmelerde,
Açlık grevine farklı 3’er kişilik grup şeklinde 15’er günlük dönüşümlü yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır. Açlık grevine giren mahpuslara su, tuz, şeker, karbonat çok az verilmekte, meyve suyu yoğurt limonata vs gibi iaşeler ise hiç verilmemektedir. Açlık grevine giren mahpusların günlük sağlık kontrolleri yapıldığı ancak B1 vitaminin verilmediği tarafımıza aktarılmıştır. Açlık grevine giren mahpuslara açlık grevine başlamış olmaları nedeniyle haklarında disiplin soruşturması başlatıldığı ve “1 ay sürecek haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama” disiplin cezasının verildiği, ayrıca idarenin açlık grevinin başlamasından sonra çeşitli bahaneler ile daha önce idare gözetiminde verilen bütün kitapların yasaklı olduğu gerekçesi ile toplatıldığı hususları tarafımıza aktarılmıştır.
5. VAN F TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ
Mahpuslar ile gerçekleştirilen görüşmelerde,
Açlık grevine farklı 2’er kişilik grup şeklinde 10’ar günlük dönüşümlü yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır. Mahpusların greve başladıktan sonra hapishane idaresi tarafından diğer mahpuslardan ayırarak farklı bir bölüme alındıkları, greve giren mahpuslara su, tuz, şeker kısmen verildiği, karbonat, meyve suyu, yoğurt, limonata vs gibi iaşelerin verilmediği, mahpusların bu iaşeleri kendi paraları ile kantinden dahi alamadıkları, yine açlık grevine giren mahpusların sağlık kontrollerinin yapılmadığı, B1 vitaminin verilmediği tarafımıza aktarılmıştır. Açlık grevi başladıktan sonra hapishane idaresinin oldukça sert bir tutum takındığından grevde olmayan diğer mahpusların bu tutumu protesto etmek için yemek almama eylemi yaptıkları hususları tarafımıza aktarılmıştır. Hapishane yönetimi tarafından greve giren mahpuslara hiçbir takviye iaşe verilmediği ve vitamin de verilmediğinden greve giren mahpuslar 5 günde 6 kilo verdikleri aktarımı yapılmıştır.
6. VAN YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI HAPİSHANESİ
Mahpuslar ile gerçekleştirilen görüşmelerde,
Açlık grevine farklı 2’er kişilik grup şeklinde 10’ar günlük dönüşümlü yapıldığı, greve giren mahpuslara su, tuz, şeker, karbonat, gibi iaşelerin verildiği ve ancak B1 vitaminin verilmediği, greve giren mahpusların çok hızlı kilo verdikleri aktarımı yapılmıştır.
7. AHLAT T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ
Mahpuslar ile gerçekleştirilen görüşmelerde,
Açlık grevine farklı 1’er kişilik grup şeklinde 10’ar günlük dönüşümlü yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır. Greve giren mahpuslara su, tuz, şeker, karbonat gibi iaşeler verilirken, meyve suyu, yoğurt, vs gibi iaşelerin verilmediği, yine açlık grevine giren mahpusların sağlık kontrollerinin yapıldığı ve ancak şeker ölçümlerinin yapılmadığı, B1 vitaminin verildiği tarafımıza aktarılmıştır. Mahpusların hızlı kilo kaybettikleri ifade edilmiştir. Açlık grevi başladıktan sonra hapishane idaresinin oldukça sert bir tutum takındığı, oda araması vs sıkılaştırıldığı ve baskıların arttığı, greve giren mahpuslara disiplin soruşturmaları açıldığı aktarımı yapılmıştır.
8. SAMSUN BAFRA T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ
Mahpuslar ile gerçekleştirilen görüşmelerde,
Açlık grevine farklı 2’şer kişilik grup şeklinde 10’ar günlük dönüşümlü yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır, Greve giren mahpuslara su, tuz, şeker, karbonat gibi iaşeler verilmektedir. Açlık grevine giren mahpusların sağlık kontrollerinin yapıldığı ve ancak şeker ölçümlerinin yapılmadığı, B1 vitaminin verildiği tarafımıza aktarılmıştır. Mahpusların hızlı kilo kaybettikleri ifade edilmiştir. Açlık grevi başladıktan sonra hapishane idaresinin oldukça sert bir tutum takındığı, özellikle daha önceden süre gelen ağız içi aramasından ötürü mahpusların hastaneye gidemedikleri aktarımı yapılmıştır.
9. SAMSUN KAVAK S TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ
Mahpuslar ile gerçekleştirilen görüşmelerde,
Açlık grevine farklı 2’şer kişilik grup şeklinde 10’ar günlük dönüşümlü yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır, Greve giren mahpuslara su, tuz, şeker, karbonat gibi iaşeler verilmektedir. Açlık grevine giren mahpusların sağlık kontrollerinin yapıldığı ve B1 vitaminin verildiği tarafımıza aktarılmıştır. Mahpusların hızlı kilo kaybettikleri ifade edilmiştir. Açlık grevine giren mahpusların grev süresince farklı bir bölmede tutuldukları hususu tarafımıza ifade edilmiştir. Açlık grevi başladıktan sonra hapishane idaresinin oldukça sert bir tutum takındığı, özellikle daha önceden süre gelen ağız içi aramasından ötürü mahpusların hastaneye gidemedikleri aktarımı yapılmıştır.
10. GİRESUN ESPİYE L TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ
Mahpuslar ile gerçekleştirilen görüşmelerde,
Açlık grevine farklı 2’şer kişilik grup şeklinde 10’ar günlük dönüşümlü yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır, Greve giren mahpuslara su, tuz, şeker gibi iaşeler verilmekte ve ancak eksik verilmektedir. Açlık grevine giren mahpusların sağlık kontrollerinin yapıldığı, B1 vitaminin verildiği tarafımıza aktarılmıştır. Burada da daha önceden süre gelen ağız içi aramasından ötürü mahpusların hastaneye gidemedikleri aktarımı yapılmıştır.
11. TRABZON BEŞİKDÜZÜ T TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ
Mahpuslar ile gerçekleştirilen görüşmelerde,
Açlık grevine farklı 2’şer kişilik grup şeklinde 10’ar günlük dönüşümlü yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır, Greve giren mahpuslara su, tuz, şeker gibi iaşeler verilmekte ve ancak eksik verilmektedir. Açlık grevine giren mahpusların sağlık kontrolleri ilk gün yapıldıktan sonra grev süresince ve grev bittikten sonra da bir daha yapılmamaktadır. Bu hapishanede mahpusların hiçbir talebi karşılanmamakta ve mahpuslar zorlu bir tecrit süreciyle karşı karşıya kalmaktadırlar.
12. RİZE KALKANDERE L TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ
Mahpuslar ile gerçekleştirilen görüşmelerde,
Açlık grevine farklı 2’şer kişilik grup şeklinde 10’ar günlük dönüşümlü yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır, Greve giren mahpuslara su, tuz, şeker gibi iaşeler verilmekte ve ancak eksik verilmektedir. Açlık grevine giren mahpusların sağlık kontrolleri boy kilo ve tansiyon ölçümü yapılmak suretiyle günlük yapılmaktadır.
E- AÇLIK GREVLERİ İLE İLGİLİ TESPİT VE GÖZLEMLERİMİZ:
Şeklinde tespitlerin yapıldığı, açlık grevine giren mahpuslara her hapishanenin yaklaşımının farklı olduğu, greve uygun sağlık kontrolleri yapılmadığı, greve uygun iaşeler verilmediği ve greve giren her mahpusun hemen disiplin soruşturmaları ile karşılaştıkları hususları mahpusların aktarımları ile anlaşılmıştır.
F- HUKUKİ DEĞERLENDİRME;
“Açlık grevi” eyleminin tanımı, tarihçesi ve hukuki değerlendirmesi;
Tanımı ; Açlık grevi, belirli bir olayı, tutumu, davranışı protesto etmek, çeşitli istekleri kabul ettirmek ya da savunulan görüşlere ilgi çekmek amacıyla uygulanan ve greve katılanların yemek yemeyerek kendilerini aç bırakmaları esasına dayanan bir yöntem olduğu, açlık grevinin intihardan farklı olarak amacın ölmek olmadığı, belli bir politik amaç için istenmese de sonucun ölüm olabileceği sert ve sessiz bir politik eylem çeşidi olduğu bilinmektedir. Özetle açlık grevine giren kişi daha iyi bir yaşam için gerekli olduğuna inandığı taleplerini kabul ettirebilmek için son kozunu varsaydığı yaşamını öne sürmektedir. Açlık grevine giren mahpus, hiç kimsenin, bir insanın göz göre göre ölümü karşısında kayıtsız kalamayacağı inancıyla hareket ederler.
Dünyadan açlık grevleri ; Açlık grevleri pek çok ülkede, yönetimi protesto etmenin bir aracı olarak doğmuştur. Genelde siyasi-politik eylemler olarak devam etmiştir. Çarlık Rusya’da siyasi mahpuslar hapishane baskılarına karşı açlık grevi yapmıştır. Açlık grevlerinin dünya çapında adını duyurması ve dikkatleri üzerine toplaması ise 1900’lerin başında İngiltere’de oy hakkı isteyen kadınların hapishanede greve başlaması ile gerçekleşmiştir. Benzer eylemler İrlanda’da ve ABD hapishanelerinde de yaşanmıştır. 2.Dünya Savaşı'nın ardından insan hakları alanında yaşanan kötü gidişatın etkisi ile açlık grevleri yaygınlaşmış ve nihayet 1970’lerde uluslararası toplum bu eylemleri gündemlerine almışlardır. 1973 Kasım'ında Brixton Hapishanesinde İrlandalı mahpuslarca başlatılan grev sekiz ay sürmüştür. 1981'de İngiltere’de 10 IRA üyesi, Hapishane koşullarının düzeltilmesine ilişkin talepleri İngiliz Hükümeti tarafından kabul edilmediği için başladıkları ölüm orucu sonucunda yaşamlarını yitirmişlerdir.
Türkiye’de açlık grevleri ; Türkiye'de ise açlık grevleri çeşitli dönemlerde yaşanmış ancak en ses getiren açlık grevi 12 Eylül'ün ardından Diyarbakır hapishanesinde başlayan ve birçok insanın yaşamını yitirdiği açlık grevidir. Ardından 1996 yılında Türkiye’nin bir çok hapishanesinde 1500’ü aşkın mahpus açlık grevi yapmış ve 12 mahpus yaşamını yitirmiştir. Yine 2000 yılında F tipi hapishanelerine karşı başlatılan açlık grevleri neticesinde 40 üzerinde mahpus hayatını kaybetmiştir. Yine çeşitli dönemlerde farklı talepler ile açlık grevleri yaşanmış ise de son toplu açlık grevleri Abdullah ÖCALAN üzerinde ki tecritin kaldırılması talepli 2012 yılında yaşanmış ve 68.günde Abdullah ÖCALAN ile yapılan görüşme neticesinde bitirilmiştir. Yine 2018 yılında bir kez daha “Tecritin kaldırılması” talebi ile Milletvekili Leyla GÜVEN öncülüğünde başlayan açlık grevleri Türkiye’nin bütün hapishanelerine yayılmış, 200.güne yaklaşan ve bazı mahpusların ölüm orucuna çevirdiği açlık grevleri yine Abdullah ÖCALAN ile yapılan telefon görüşmesi neticesinde sonlanmıştır.
Son olarak 27.11.2023 tarihinde “Abdullah ÖCALAN’a uygulanan tecritin sonlandırılması ve hapishanelerde uygulanan tecrit politikalarına son verilmesi” talepli 15.02.2024 tarihine kadar süresiz-dönüşümlü açlık grevleri Türkiye’nin bir çok hapishanesinde başlamış, 15.02.2024 tarihine kadar taleplerin karşılanmaması halinde dönüşümlü olan açlık grevi eylemlerinin süresiz-dönüşümsüz açlık grevi ve devamında ölüm orucuna dönebileceği ifade edilmiş olup halihazırda grev devam etmektedir.
Açlık grevinin iç mevzuatta kiyeri ; 5275 sayılı CGTİHK “bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma” başlıklı 40.maddede açlık grevine giren mahpusların disiplin cezalarına çarptırılacağı hüküm altına alınmıştır. Yine aynı kanunun “Hükümlünün kendisine verilen yiyecek ve içecekleri reddetmesi” başlıklı 82.maddesinde açlık grevine giren mahpusların zorla besleneceği hususları hüküm altına alınmıştır. Öte yandan 5237 sayılı TCK’nın “Hak kullanımını ve beslenmeyi engelleme” başlıklı 298. Maddesinde açlık grevini teşvik eden, ikna eden veya talimat verenlerin hapis cezaları ile cezalandırılacağı hükmüne amirdir.
Her ne kadar CGTİHK ve TCK kapsamında cezalandırma amacıyla yasal düzenlemeler yapılmış ise de; Anayasanın “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başlıklı 26.maddesinde “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.” Şeklinde aslında ifade hürriyeti bağlamında şiddet içermeyen eylemleri meşru kılmaktadır. Mamafih anayasa mahkemesinin 2013/6 E ve 2013/111 K sayılı kararında “itiraz konusu kural uyarınca hükümlülerin ifade yöntemi olarak tercih ettikleri her türlü açlık grevi eylemleri değil, sadece bu eylemlerin ceza infaz kurumlarındaki güvenliği veya disiplini bozacak veya ceza infaz kurumlarındaki düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek şekilde gerçekleştirilmesi hâli disiplin cezasına bağlandığı” diyerek sadece açlık grevine girmenin cezalandırılamayacağını ve bu açlık grevinin kurumun tehlikeye girdiğine sebebiyet verdiğinin açıkça ortaya konulması gerektiği ifade edilmiştir. Aynı kararda “Cezaevi işleyişine eziyet getirmeyen süre gelen cezaevi yaşamını zorlaştırmayan kendisine uzatılan yemeği yememek suretiyle sessiz protestosu ile kendini ve karşı olduğu davranışı ifade etme yetisini kullanan ve bedensel özerkliğini kullanan sanığın korunan bu alanına müdahalenin hak olabilmesi bozulan düzenin ne olduğunu ve ifade özgürlüğüne üstün kamu adına dengenin bozulduğunu gösteren bir hal aldığının açıkça neler olduğunun bilinmesini gerektirir.” Şeklinde açlık grevinin kurum güvenliğini tehlikeye düşürmediği müddetçe ifade özgürlüğü bağlamında korunan bir eylem çeşidi olduğunu ortaya koymuştur.
Bilindiği üzere Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın (1945) başlangıç bölümünde insan onuru kavramı, “... İnsanın ana haklarına, şahsın haysiyet ve değerine, erkek ve kadınlar için olduğu gibi büyük ve küçük milletler için de hak eşitliğine olan imanımızı yeniden ilan etmeğe” Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesinde, hiç kimsenin işkenceye, gayri insani yahut haysiyet (onur) kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı belirtilmektedir. Dolayısıyla yukarıda belirtilen ve bir çok hapishanede başlayan açlık grevlerine sebebiyet veren ve açlık grevcilerinin talebi olan “İmralı ada hapishanesinde bulunan mahpusların aile ve avukatları ile görüşmeleri ve hapishanelere uygulanan tecrit politikalarına son verilmesi” talebi hukuka uygun bir talep olduğu ve uluslararası bildirgelerde tecrit ve izolasyon yasaklandığından uluslararası hukuka da uygun bir talep olduğu açıktır.
Açlık grevine giren mahpusların talepleri olan TECRİT’in tanımı ve hukuki değerlendirmesi;
Basından, kamuoyundan ve mahpuslarla yapılan görüşmelerde alınan bilgilerden anlaşılacağı üzere, 27.11.2023 tarihinde başlatılan süresiz dönüşümlü açlık grevine gerekçe olan temel taleplerin “Abdullah ÖCALAN üzerinde ki TECRİT’in sonlandırılması ve hapishanelerde ki baskılardan vazgeçilmesi” talebi olduğu anlaşılmıştır.
TECRİT: Kelime anlamı izolasyon veya hiçleşme, bir insanın dış dünyadan koparılarak kendi haline bırakılması olayı olarak bilinmektedir. Son yıllarda Türkiye’de tecrit sözcüğünün Abdullah ÖCALAN’ın ailesi ve avukatları ile görüştürülmemesi ve uzunca bir süre haberleşme ve iletişim sağlanmaması üzerine sıkça kullanıldığı bilinmektedir. Zira Abdullah ÖCALAN en son avukat görüşünü 7.08.2019 tarihinde, aile ile en son telefon görüşünü de 25.03.2021 tarihinde yaptığı, dolayısıyla söz konusu tarihlerden bu yana avukat ve aile görüşü yapılmasına izin verilmediği gibi İmralı Ada Hapishanesinde bulunan mahpuslardan hiçbir haber alınamamıştır.
Bilindiği üzere 5275 sayılı CGTİHK “Haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama” başlıklı 42.maddesi ve aynı kanunun “Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma” başlıklı 43.maddesinde disiplin cezalarından kaynaklı görüş kısıtlılığı uygulanabilmekte ise de, avukat görüşlerinin bu kısıtlılıkların dışında bırakılmıştır. Dolayısıyla mahpusun avukat ile görüşme hakkının hiçbir şekilde kısıtlanamayacağı açıktır. Yine aynı kanunun “Avukat ve Noterle Görüşme Hakkı” başlıklı 59.maddesinde “Hükümlü, avukatlık mesleğinin icrası çerçevesinde avukatları ile vekâletnamesi olmaksızın en çok üç kez görüşme hakkına sahiptir. Avukat ve noter ile görüşme, meslek kimliklerinin ibrazı üzerine, tatil günleri dışında ve çalışma saatleri içinde, bu iş için ayrılan görüşme yerlerinde, konuşulanların duyulamayacağı, ancak güvenlik nedeniyle görülebileceği bir biçimde yapılır.” bağlamında hükümlü mahpusun vekaletli avukatıyla görüşmesine engel olunamayacağı hükmüne amiridir. Dolayısıyla avukattan hukuki yardım almak, olağanüstü kanun yollarına başvurma hakkı olan veya başka bir dosyada yargılanan veya İnfaz Hukuku ile ilgili sorunları olan hükümlü mahpusun da hukuki yardım alması da oldukça önemlidir. Bu sebeple, savunma ve avukattan hukuki yardım alma haklarına kısıtlama getirilmemesi yasal bir zorunluluktur. Açıklandığı üzere hükümlü olan mahpusların bir takım disiplin cezalarından kaynaklı aile ile görüşme hakkının kısmen kısıtlanması söz konusu ise de, avukat görüşmelerinin kısıtlanamayacağı açıktır.
Yukarıda açıklandığı üzere İmralı Hapishanesinde hükümlü olarak bulunan mahpusların aileleri ve avukatları ile görüştürülmemesi 5275 sayılı kanuna aykırı olduğu gibi, savunma hakkı bağlamında adil yargılanma haklarının ihlal edilebileceği, yine aile ile görüşme yasağından kaynaklı özel hayatın korunması hakkının ihlali, haberleşme ve iletişim yasağı uygulandığından kötü muamele yasağının ihlali olacağı açıktır. Uluslararası Af Örgütü, uzun süreli izolasyonun mahpuslarda fiziksel ve ruhsal sağlığı üzerinde ciddi etkiler yaratabileceğine ve kendi içinde zalimane, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele veya ceza teşkil edebileceğine inanmaktadır. Ayrıca, uzun süreli izolasyon mahpuslara işkence ve kötü muamele yapılmasını da kolaylaştırabilir. İşkence ve kötü muamele, Türkiye'nin de taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerince yasaklanmıştır. Özellikle, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına dair Avrupa Sözleşmesi'nin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 3. Maddesi ve BM İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık dışı veya Onur Kırıcı Muamele ve Cezaya Karşı Sözleşme (İşkenceye Karşı Sözleşme) bağlamında yasaklanmıştır.
G- SONUÇ VE ÖNERİLER ;
Hapishane İdarelerinin, Açlık Grevine Giren Mahpuslara Olması Gereken Yaklaşımları;
Adalet Bakanlığı, TBMM vb ilgili kurumların dikkatine;
Türkiye’de açlık grevinin olduğu tüm hapishanelerin incelenmesini, hapishanelerin açlık grevcilerine olan yaklaşımlarının denetlenmesi, açlık grevinde olan mahpusların sağlık ve yaşam haklarının korunması bakımından hapishanelere yazı yazılması gerekmektedir. Zira açlık grevi olan her hapishane mahpuslara farklı yaklaşmakta ve bazı hapishaneler mahpusların sağlık ve yaşam haklarını riske etmektedirler.
Bilindiği üzere Türkiye hapishanelerinin açlık grevi karneleri oldukça kötüdür. Açlık grevlerinden kaynaklı hapishanelerde başkaca kötü haberlerin gelmemesi için açlık grevcilerinin taleplerinin incelenmesi, ulusal ve uluslararası mevzuata uygun taleplerinin karşılanması ve İmralı Kapalı Ada Hapishanesinde bulunan Abdullah ÖCALAN ve diğer mahpuslarla bir an önce aile ve avukat görüşmesinin yapılması yönünde adalet bakanlığı ve ilgili kurumlara sorumluluklarını hatırlatıyoruz.
Kamuoyuna ;
Tecrit uygulaması açık bir yaşam hakkı ihlalidir. İmralı Kapalı Ada Hapishanesinde bulunan mahpuslarda Türkiye’nin diğer hapishanelerinde bulunan mahpuslar gibi haklara sahip oldukları, kişiye özel uygulamaların olamayacağı ve dolayısıyla talep edilen hususun yasal mevzuata açıkça aykırı olan tecrit uygulamasının kaldırılmasıdır. Açlık grevine gerekçe olan ve açlık grevcilerinin talebi olan husus, bütün mahpuslara tanınan yasal hakların İmralı Kapalı Ada Hapishanesinde bulunan mahpuslara da uygulanmasıdır. Hukuk devleti olmanın birincil gereği İdarenin ve yürütmeyi elinde bulunduran iktidarın yasalara uymasıdır.
Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu birtakım güvenceler içermesi gereklidir. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup, kanundan öğrenebilme imkânına sahip olmalıdır. Yine anayasanın “Kanun Önünde Eşitlik” başlıklı 10.maddesi ve AİHS “Ayrımcılık Yasağı” başlıklı 14.maddesinde yasal düzenlemelerin herkes için aynı şekilde uygulanacağı ve hiç kimsenin yasalar önünde ayrımcılığa tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır. Aksi durumda hukuk devleti değil, keyfi ve öngörülemez bir yönetim anlayışı ve pratiği olacaktır. Bu nedenle İmralı kapalı Ada Hapishanesinde bulunan mahpuslara ayrı bir yasal düzenleme olamayacağı gibi var olan yasal düzenlemelerin uygulanma şeklinin de değişmeyeceği açıktır.
Bilindiği üzere Türkiye’nin en önemli sorunu Kürt meselesidir. Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl yollardan çözülmesi, demokratik siyasal alanın yaşam bulması, başta Abdullah ÖCALAN üzerindeki tecridin mevcut yasal mevzuata uygun olarak kaldırılmasına, özgür ve adil insan haklarına dayalı bir hukuk sisteminin var olmasına bağlıdır. Türkiye’nin geleceğinin ancak demokratik ve evrensel hukuk değerlerinin bir devlet aklı olarak benimsenmesi ile sağlanacağı açıktır.
İnsan hakları alanında çalışma yürüten STK’lar olarak; başta açlık grevinde olan mahpusların yaşam hakkının korunması ve açlık grevinin sonlandırılması için makul ve yasal mevzuata uygun taleplerinin kabulü ile tecridin kaldırılmasına, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin son bulması için Başta Adalet Bakanlığı olmak üzere tüm ulusal ve uluslararası kamuoyu ve kurumları DERHAL HAREKETE GEÇMEYE, DUYARLI OLMAYA çağırıyoruz.
VAN AÇLIK GREVİ İZLEME VE TAKİP KOORDİNASYONU
Van Barosu İHM Hapishane Komsiyonu
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Van Şubesi
İnsan Hakları Derneği Van Şubesi
Van Tutuklu Aileleri ile Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği
Van-Hakkari Tabip Odası
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Van Şubesi