03/06/2022 tarihinde hükümlü M.A ve F.A‘nın kötü muameleye maruz kaldığı iddiası nedeniyle kötü muamele ve darp iddialarını araştırmak ve ilgili yetkililerle görüşmek üzere Van Barosu Hapishane Komisyonu, ÖHD Van Şubesi ve İHD Van Şubesi üyesi avukatlardan oluşturulan heyetle hapishane ziyareti gerçekleştirilmiştir.
GÖRÜŞME KOŞULLARI
03/06/2022 tarihinde Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesine gidilmiş ve mahpuslardan F.A, M.A ve S.K ile Covid-19 salgını nedeniyle alınan tedbirler dâhilinde avukat-müvekkil alanının şeffaf bir branda ile ayrılacak şekilde düzenlendiği bir odada görüşülmüştür.
YAŞANAN HAK İHLALLERİ
“Kendisinin 6 yıldır, Ağırlaştırılmış Müebbet Cezası ile kurumda olduğu, Spor, sosyal aktivite, kurs haklarından mahrum bırakıldığı, İdareye yaptığı istek ve başvurularının reddedildiği, Kendisi ile birlikte diğer mahkûmların hepsinin izole edildiği, Bahçeye çıkışlarda tek bırakılmanın dayatıldığı ve diğer mahkûmlarla görüşe izin verilmediği, 4 arkadaşının çeşitli gerekçelerle sürgün edildiği ve eşyalarının kendilerine verilmediği, Verilen yemeğin, az verildiği vitamin açısından yetersiz yiyeceklerin verildiği, Pandemi koşulları öne sürülerek, kendisinin kimseyle görüşmesine izin verilmediği, Aile ile görüş 1 saatle sınırlandırıldığı, 2 haftada bir annesi ile 10 dakika telefon görüşmesi yapabildiği, İstenilen gazeteler verilmemekte, radyolar toplatılmış ve muhalif kanalların izin verilmediği, Banyo ve elbise temizliği için ancak 1,5 kova su verilmekte, Elektrik faturası fazla geldiği, Kitap yasakları devam ettiği ( 15 kitaptan fazlası hücrede bırakılmasına izin verilmediği), Hasta mahpusların hastaneye sevklerinin geciktirildiği, Son günlerde, mahpusların talepleri dışında, infaz koruma memurları tarafından 5 yıl aynı hücrede kalanların odalarının değiştirilmesi gerekçesiyle darp ve işkence ile oda değişikliği yapıldığı, 30 Mayıs 2022 tarihinde zorla oda değişimine tabi tutulması nedeniyle duruma itiraz ettiğinden infaz koruma memurları tarafından odasından zorla çıkarıldığı, çıkarılırken kollarının sıkıldığı, kollarında morluklar oluştuğunu, işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı, bunun üzerine saat 15:00 civarında revir kaldırıldığını ve kendisine oksijen tüpü bağlandığı, revir muayenesinde yaralanmaları hakkında darp raporu hazırlanıp hazırlanmadığını bilmediği, Rızası dışında alındığı hücrenin bir yan odasında Cinsel istismar suçundan diğer odasında ise Fetullahçı Örgüte Üye olmak suçundan hükümlülerin olduğunu, gece saatlerinde söz konusu iki hükümlünün bilerek kendisine rahatsızlık verecek şekilde sesler çıkardıkları“
“30.05.2022 tarihinde hapishane yönetimi tarafından kendi istekleri doğrultusunda oda değişiklikleri yapmıştır. Oda değişikliği yapıldığı zaman mahpuslarla herhangi bir iletişim kurmuyorlar. Hapishane yönetimi kendince aynı örgüte mensubu olan kişilerin odalarının yan yana olmayacağını belirterek sürekli mahpusların odalarını değiştirmektedir. Uzun zamandan beridir odalarımız boşaltıp diğer örgütlere mensup kişileri yanımızdaki odalara yerleştirmektedir. Bana ve yanımda bulunan odada bulunan arkadaşıma odalarımızın boşaltmamız için başgardiyan tarafından bize söylendi. Bende başgardiyan temsilcimiz olan arkadaş ile görüşün dedim. Temsilci arkadaşı muhatap almadılar. Bunun üzerine bana sen çıkmazsan seni zorla çıkartacağız dediler. Beni zorla odadan dışarıya çıkarmaya çalıştılar. İki kolumdan ve ağzımdan tutarak eşyalarımı almama bile fırsat vermediler. Az kalsın kollarımı ve parmaklarımı kırıyorlardı. Daha önce iki parmağımın arasında oluşan yara iyileşmişti. Ancak gardiyanlar o yarama basarak tekrar açılmıştır Beni zorla çıkarttıkları için bazı gardiyanlar ayağıma tekme bazıları ayağıma basıyorlardı. Bunun üzerine ayağım hem şişti hem de ağrıyordu. Daha sonra beni hastaneye götürdüler. Hastaneye gittiğimizde ayağımı doktora göstermeye çalıştım. Ancak doktor ayağıma bakmadı bile. Sadece sırtımı baktı. Sırtımda herhangi bir iz olmamasından dolayı ve doktorun ayağıma bakmaması nedeniyle bana darp raporu verilmedi. Hastaneden döndükten kısa bir süre sonra ayağım şişti ve kötü bir şekilde ağrımaya başladı. Bunun üzerine ne kadar ısrar etsem de beni hastaneye ve revire götürmediler. Ağzımdan tuttukları için sesi kısık şekilde geliyordu. Ayrıca gözlem kurulu tahliyesi gelen arkadaşların tahliyesi gelmesine rağmen tahliye etmiyorlar. Pandemi bahanesi ile spor/sosyal aktiviteler engellenmiştir. Halen pandemi gerekçe yapılarak spor/sosyal aktiviteler yapılmamaktadır.“
“30.05.2022 tarihinde hapishane yönetimi tarafından kendi istekleri doğrultusunda oda değişiklikleri yapmıştır. Oda değişikliği yapıldığı zaman mahpuslarla herhangi bir iletişim kurmuyorlar. Oda değişimleri kendi istekleri doğrultusunda yapıyorlar, aile görüş günlerine göre yapmıyorlar. Bazı mahpusların aileleri il dışında buraya geliyorlar. Bu sebeple o arkadaşlarının aileleri genellikle öğleden sonra buraya geliyorlar. Buna rağmen hapishane yönetimi bu arkadaşların oda görüş saatlerini öğleden önce görüş koymaktadır. Bu sebeple hem buradaki arkadaşlar hem de ailesi mağdur olmaktadır. Aile görüşlere yetişmemektedirler. Arkadaşların odası değiştirildikleri zaman orada bulunan bütün arkadaşlar kapıya vurmamıza rağmen bazı arkadaşalar hakkında idari soruşturma yapılmış bazıları hakkında idari soruşturma yapılmamıştır. Daha önce öğle yemekleri üç öğün olarak verilirken artık öğlen artık iki öğün olarak verilmektedir. Yemekler porsiyon olarak da baya azaltılmıştır. İlgili yerlere yazı yazmamıza rağmen herhangi bir cevap almadık. Artık hastaneye gidildiği zaman kelepçe ile tedavi edildiklerini ve akşam hastaneye giden mahpusların terlik giyerek götürüldüklerini, artık terlik, çorap ve iç çamaşırların kantinden almalarını dayatıldığı ve dışardan almadıkları ve kantinde satılan bu eşyaların çok pahalı satıldıklarını, spor/sosyal aktiveteler pandemi bahanesi ile kısıtlamanın daha devam ettiğini, suyun limitli olarak verildiği, Diş revirinin sıkıntılı olduğunu ve sevklerin geç yapıldığını, bu kadar çok sıkıntıların yaşanmasının nedeni olarak hapishaneye yeni bir müdürün gelmesi ile başladığını, tahliyeleri gelmiş olan mahpusları gözlem kurulunun hukuksuz şekilde göstermiş olduğu raporlar doğrultusunda tahliyeler yapılmamakta en son bir mahpusun sayım yapıldığı sırada ayağa kalmaması üzerine tahliyesi yapılmamış, bir mahpusun ise çok zile bastığını bahane ederek tahliye edilmemiştir”
Hususları tarafımıza aktarılmıştır.
HEYETİN GÖZLEMLERİ
Mahpuslardan F.A.’nın her iki kolunda morluklar oluştuğu, M.A.’nın iki parmağı arasında yara olduğu gözlemlenmiştir.
İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE YASAĞI
Uluslararası teamüller çerçevesinde “işkence” nitelemesi “acı veya ıstırabın asgari ağırlık düzeyine ulaşması gerekir (de minimis) ilkesi” esas alınarak tanımlanmaktadır. İlk olarak 1984 tarihli BM Sözleşmesi’nde işkencenin etraflıca bir tanımı yapılmış ve bu tanım diğer ulusal veya uluslararası belgelere, ulusal veya uluslararası yargı mercilerine de yol göstermiştir. Buna göre, bir kimseye, kendisinden ikrar veya üçüncü kişiyle ilgili bilgi elde etmek, kendisinin veya üçüncü bir kişinin işlediği veya işlediğinden şüphelenilen bir fiil nedeniyle onu cezalandırmak, kendisini veya üçüncü kişiyi korkutmak veya zorlamak amacıyla yahut ayrımcılığa dayanan herhangi bir sebeple, bir kamu görevlisi veya devlet adına hareket eden bir kişi tarafından veya bu kişilerin teşviki, rızası veya izniyle üçüncü bir kişi tarafından kasten işlenen ve yöneltildiği kimseye bedensel ya da ruhsal olarak ağır acı veya ıstırap veren bütün fiiller işkence olarak tanımlanmıştır.
İnsan hakları Avrupa Sözleşmesinin 3.maddesinde ‘‘Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı yahut onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulamaz’’ denilerek işkence ve sair kötü muameleyi kısa ve öz biçimde yasaklamış, işkence ve sair kötü muamele yasağının kapsamını 1984 tarihli Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ndeki tanımın ışığında İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi içtihatlarıyla belirlemiştir. İHAS’nin 3. maddesi yukarıda da belirttiğimiz üzere, işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve ceza kavramlarına yer vermiştir. İşkence yasağı, insanlık dışı ve küçük düşürücü muameleleri de kapsayan üst kavramdır. İHAM, İHAS 3.madde kapsamındaki işkence, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele şeklindeki hareketlerin aralarındaki düzey, yoğunluk, ağırlık ve etkilerine dair farkları gözeterek bu muameleleri birbirinden ayırmaktadır.
İHAM’ a göre bir eylemin ağırlık düzeyi itibarıyla 3. maddenin kapsamına girebilmesi için muamelenin; süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ve bazı durumlarda, mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi olayın içinde yer alan tüm koşullar değerlendirilir. Eylemin amacının mağduru aşağılamak ya da küçük düşürmek olup olmadığı sorusu göz önüne alınması gereken bir unsur olsa dahi böyle bir amacın yokluğu 3. madde ihlalinin kesin olarak bulunmayacağı anlamına gelmemektedir. Bir bireyi utandıran ya da küçük düşüren, onun insanlık onuruna saygı göstermeyen ya da saygıyı azaltan ya da bireyin ruhsal ve fiziksel direncini kıracak şekilde korku, ıstırap ya da aşağılık duygusu uyandıran muamele 3. madde anlamında kötü muamele olarak değerlendirilmektedir. Aynı zamanda İHAM; Sözleşmenin 3. Maddesi kapsamında işkence dışındaki diğer kötü muamele uygulamalarında “insanlık dışı, onur kırıcı ve aşağılayıcı” terimlerini kullanmaktadır. Kararlarda kötü muamelenin 3.Madde ihlaline yol açması için “fiziksel yaralamaya ya da yoğun bir fiziksel veya ruhsal acı veya ıstıraba sebebiyet vermiş olması” ya da “küçük düşürme veya ıstırabın, meşru bir muamele veya cezada zorunlu olarak bulunan küçük düşürme veya ıstırap düzeyinin ötesine geçmesi gerektiği” açıklanmaktadır.
5275 Sayılı Kanunun “Hapis cezasının infazında gözetilecek ilkeler” başlıklı 6. Maddesinin 1. Fıkrasının b bendinde “Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin düzenli bir yaşam sürdürmeleri sağlanır. Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir.” Denilmek suretiyle mahpusların hapishanede tutulma koşullarının insan onuru ile bağdaşacak koşullar altında olması gerektiği düzenlenmiştir.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararında özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan herkesin cezalandırılmalarına veya tutuklanmalarına hükmedilen kararla yasal olarak ellerinden alınmayan tüm haklara sahip olmaya devam ettiği, bu nedenle özgürlüğünden yoksun bırakılmış herkese insan haklarına saygı çerçevesinde davranılması gerektiği belirtilmiştir. Bununla birlikte mahpuslara sağlanan barınma ve özellikle uyku koşulları insan onuruyla ve mümkün olduğunca özel hayatın gizliliğiyle bağdaşması gerektiği, iklim koşulları ve özellikle metrekaresi, havanın küp hacmi, aydınlatma, ısıtma ve havalandırma açısından sağlık ve hijyenin gereklerine uygun olması gerektiği vurgulanmıştır.
İHAM içtihatlarında da devletin bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorunda olduğu ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntemin, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmaması gerektiği vurgulanmaktadır.
Şunu da hatırlatmak gerekir ki işkence suçu doğrudan soruşturulacak ve kovuşturulacak suçlardan olduğundan işkence suçunu işleyen memur ve diğer kamu görevlilerinin soruşturulması için izin alınmasına gerek olmayacaktır. Ayrıca belirmek gerekir ki TCK m.94/6 uyarınca işkence suçu zamanaşımına uğramamaktadır.
SONUÇ
1. Devletler, taraf oldukları sözleşmelerde yer verilen işkence yasağını da göz önünde bulundurarak, keyfi oda değişimlerine tabi tutma, itiraz edenleri zorlama şeklindeki işkence ve kötü muamele uygulamasına tamamen son vermeli ve hapishanelerde işkencenin önlenmesi için gerekli tedbirleri almalıdır. Bu husus, devletlerin işkence ve diğer insan hakları ihlallerinin önlenmesine dair aktif yükümlülüklerinin bir gereğidir. Ortaya bir hak ihlali çıktığında, bu hususun etkin soruşturulması ve sorumluların yaptırımla karşı karşıya bırakılacağı yargılama süreçlerinin gerçekleştirilmesi de söz konusu aktif yükümlülüğün bir parçasıdır. Bu anlamda keyfi oda değişimlerine tabi tutma, itiraz eden mahpusların zorlanması ile yapılan kötü muamele bir hak ihlalidir ve suçtur. Yukarıda belirtildiği gibi 5237 Sayılı TCK’nın 94. maddesinde de suç fiilleri arasında sayılmıştır. Haliyle, işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını iddia eden kişinin, yaşanan hak ihlalinin soruşturulmasını isteme, bir başka anlatımla sorumlularla ilgili şikâyette bulunma hakkı vardır. Bu hakkın en etkin ve sonuç alıcı şekilde kullanımının sağlanması gerekmektedir.
2. İncelemeler neticesine göre mahpusa karşı işkence ve kötü muamele uygulayanlar, kasti ve ihmali bulunanlar hakkında soruşturma başlatılmalı ve haklarında başlatılan adli soruşturmada etkin bir şekilde yürütülmelidir.
3. İşkence ve kötü muameleye dönüşen keyfi oda değişimlerine zorlama, Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmeliğin ilgili hükümlerinin Anayasa’ya, başta AİHS olmak üzere Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırılık teşkil ettiği dikkate alınarak insan onurunu zedelemeyen ve keyfi uygulamaların önüne geçebilecek yasal düzenlenmelerin yapılması gerekmektedir.
Sürecin takipçisi olduğumuzu kamuoyuna saygılarımızla bildiririz. 04/07/2022
ÖHD VAN ŞUBESİ
İHD VAN ŞUBESİ
VAN BAROSU HAPİSHANE KOMİSYONU