20 Temmuz 2015’te Urfa’nın Suruç İlçesi’nde 33 düş yolcusu, Kobanî’nin yeniden inşasına omuz vermek için Amara Kültür Merkezi’nde basın açıklaması yaparken katledildi. Suruç Katliamı’nın üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen yetkili ve görevli olan devlet mercileri etkili bir hukuki süreç yürütmediğinden katliam karanlıkta kaldı.
Katliamı gerçekleştiren failin 20 yaşındaki Adıyaman Üniversitesi Makine Mühendisliği öğrencisi Şeyh Abdurrahman Alagöz olduğu tespit edilmiş. Hatta saldırıdan sonra fail olan Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün, abisi ile birlikte "terör nitelikli kayıp" olarak 6 aydır kaydının olduğu, babasının 2 ay önce İl Emniyet Müdürlüğüne iki oğlu için ihbarda bulunduğu da belirlenmişti. Ancak bu belirlemelerden öteye gidilmedi. Katliam emrini verenler tespit edilmedi. Katliamın gerçekleşmesinde kusuru ve kastı olan devlet görevlilerinin üstüne gidilmedi. Yapılan yargılama bilerek çok dar bir çerçevede tutularak katliamın karanlık kalması böylece sağlanmış oldu.
Suruç Katliamı davasını gören Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi mağdur ailelerin ve avukatları olan bizlerin bütün haklı taleplerine rağmen kovuşturmayı derinleştirmedi. Soruşturma aşamasında yetkili merci tarafından 18 ay boyunca gizlilik kararı alınmasına rağmen azami seviyede dahi delil toplanmadı. Ancak, 18 ay boyunca devam eden gizlilik kararının kaldırılmasıyla fail Abdullah Alagöz hakkında ailesinin kayıp ilanı verdiği öğrenildi. Yine bu konu hakkında bütün istihbarat ve emniyet müdürlüklerine gönderilen bilginin olduğu öğrenildi. Fakat buna rağmen bombacının saatlerce Suruç’ta gezdiği, emniyet müdürlüğünün önünde gezdiği öğrenildi. Katliamcı failin herhangi bir güvenlik önlemine takılmadığı ve aramasının yapılmadığı ancak 18 aydan sonra öğrenilmiş oldu. Aynı hukuk dışı uygulamalar ve katliamı esasında çözmek istemeyen tavır kovuşturma aşamasında da devam etti. Örneğin, olay yerini gören kamera kayıtları patlamanın gerçekleştirilmesinden üç buçuk yıl sonra dosya kapsamı içerisine alınabildi ve dosya kapsamına giren kamera kayıtlarının incelenmesiyle eksik olan 5 saatlik görüntünün tamamıyla dosyanın kapatılmasına yönelik olduğu tespit edildi. Sanıklardan Yakup Şahin bütün ısrarlı taleplere rağmen duruşma salonuna getirilmedi. Firari sanıkların bulunmasına yönelik etkili bir kolluk faaliyeti yürütülmedi. Dolayısıyla görevli ve yetkili devlet mercileri gerekli önlemleri almayarak katliama yol vermenin yanında, etkili ve katliamı aydınlatacak bir ceza soruşturması ve kovuşturması da yürütmediler.
Bizler yukarıda ayrıntılarıyla anlatılan hukuksuz ve kasıtlı olan bu uygulamaların farkındayız. Suruç Katliamını tek bir kişinin gerçekleştirmediği, planlı bir katliam olduğu ortadadır. Suruç Katliamı sorumlularının cezalandırılması için ve katliamın karanlığına karşı hakikatin görünür kılınması için ilk günden itibaren verdiğimiz hukuk mücadelesini sonuna kadar devam ettireceğiz. Suruç Katliamıyla yaşamlarını yitiren 33 düş yolcusunu unutmayacağız ve anılarına bağlı kalacağız. Bu vesileyle bir kez daha yaşamını kaybeden düş yolcularını saygıyla ve özlemle anıyoruz.
ÖZGÜRLÜKÇÜ HUKUKÇULAR DERNEĞİ