Duyurular
Yargıtayda Duruşma Yapılması Halinde Nihai Karar Kararın Tefhimi İle Öğrenilmiş Kabul Edilebilir, Yargıtayda Duruşma Yapılması Halinde Nihai Karar Kararın Tefhimi İle Öğrenilmiş Kabul Edilebilir
26.05.2022

Yargıtayda Duruşma Yapılması Halinde Nihai Karar Kararın Tefhimi İle Öğrenilmiş Kabul Edilebilir

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

 

 

ANAYASA MAHKEMESİ

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

ÖZGÜR ÇAPKIN BAŞVURUSU

 

(Başvuru Numarası: 2014/2546)

Karar Tarihi: 30/12/2014

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

  •  
  •  

Alparslan ALTAN

  •  
  •  

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

  •  

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

  •  
  •  

Akif YILDIRIM

  •  
  •  

Özgür ÇAPKIN

  •  
  •  

Av. Şevket ÇELİK, Av. Gül SEFEROĞLU

 

 

 

  1.  BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, yargılandığı ceza davasında, delillerin eksik toplandığını, hakkında hiçbir somut delil olmamasına karşın "masumiyet" ve "şüpheden sanık yararlanır" ilkelerine aykırı olarak cezalandırıldığını, talimatla savunması alınarak "yüz yüzelik" ilkesinin ihlal edildiğini, ek savunması alınmadan iki kez cezalandırıldığını, hükmün gerekçe gösterilmeksizin hızlı şekilde onandığını belirterek, Anayasa'nın 19., 36., 38., 40. ve 141. maddelerinde belirtilen haklarının ihlal edildiğini iddia etmiş, infazın durdurulması ve tazminat talebinde bulunmuştur.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 27/2/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 25/4/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 19/6/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına ve bir örneğinin görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 18/7/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

  1.  OLAYLAR VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

7. Kartal Cumhuriyet Başsavcılığı, 17/10/2005 tarih ve E.2005/33897 sayılı iddianamesiyle başvurucunun "bilişim sistemleri ve banka aracı kılınarak dolandırıcılık" suçunu işlediğinden bahisle Kartal 1. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açmıştır.

8. Anılan Mahkeme, 19/10/2005 tarih ve 2005/45 sayılı iddianame değerlendirme kararı ile yasal koşullara uygun hazırlanmadığı iddiasıyla bahse konu iddianameyi Kartal Cumhuriyet Başsavcılığına iade etmiştir.

9. Kartal Cumhuriyet Başsavcılığı, 24/10/2005 tarih ve 2005/1831 sayılı yetkisizlik kararı ile dosyayı Alanya Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.

10. Başvurucu hakkında, Alanya Cumhuriyet Başsavcılığının 2/1/2006 tarih ve 2005/9903 Soruşturma numaralı iddianamesiyle "bilişim sistemini bozarak yarar sağlama" suçundan cezalandırılması istemiyle Alanya 4. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açılmıştır.

11. Anılan Mahkeme, 20/3/2012 tarih ve E.2006/25, K.2012/348 sayılı kararı ile, başvurucunun üzerine atılı suçtan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile ikişer kez cezalandırılmasına karar vermiştir.

12. Söz konusu kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 26/11/2013 tarih ve E.2013/27445, K.2013/27620 sayılı ilamı ile hüküm onanarak kesinleşmiştir. Yargılama dosyası 24/12/2013 tarihinde ilk derece Mahkemesine ulaşmıştır.

13. UYAP sisteminden alınıp içeriği teyit edilen 27/12/2013 tarihli dilekçeye göre, başvurucu vekili, tevkil de dahil olmak üzere her türlü hukuki işlemi yapmak üzere yetkilendirdiği avukat vasıtasıyla dilekçe tarihinde dosyanın fotokopisini almıştır.

14. Başvuru, 27/2/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır

B. İlgili Hukuk

15. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Nitelikli hırsızlık” kenar başlıklı 142. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

“(2) Suçun;
 …

e) Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle,
 …

İşlenmesi hâlinde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur…”

  1.  İNCELEME VE GEREKÇE

16. Mahkemenin 30/12/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 27/2/2014 tarih ve 2014/2546 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

17. Başvurucu, "bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık" suçundan yargılandığı davada, olayda kullanıldığı iddia olunan bilgisayarın incelenmediğini, telefon kayıtlarının dosya arasına alınmadığını, asli fail olarak gösterilen Rusya uyruklu kimliği meçhul kişinin dinlenmediğini, hakkında hiçbir somut delil olmamasına karşın "masumiyet ilkesine" aykırı şekilde haksız yere ve gerekçesiz şekilde cezalandırıldığını, "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi ile talimatla savunması alınarak "yüz yüzelik" ilkesinin ihlal edildiğini, iddianamede hakkında sadece bir kez cezalandırılması talep edildiği halde ek savunması alınmadan iki kez cezalandırıldığını, hükmün gerekçe gösterilmeksizin alelacele onandığını belirtilerek, Anayasa'nın 19., 36., 38., 40. ve 141. maddelerinde belirtilen haklarının ihlal edildiğini iddia etmiş, infazın durdurulması ve tazminat talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

18. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.…

19. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün "Başvuru süresi ve mazeret" başlıklı 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir."

20. Bireysel başvuruların, 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile İçtüzük'ün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca, başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Anayasa Mahkemesine doğrudan veya diğer mahkemeler yahut yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla yapılması gerekmektedir (B. No: 2012/1075, 12/2/2013, §§ 18-19).

21. Bireysel başvurunun ön şartlarından birisi başvuru süresi olup, bu durum başvurunun her aşamasında dikkate alınması gereken bir usul hükmüdür. Başvurucunun nihai kararın bir örneğini alma hakkı bulunduğu hallerde, otuz günlük süre karar örneğinin tebliği tarihinden itibaren başlar. İç hukukta kararın tebliğ edilmesi öngörülmüyorsa tarafların kararın içeriğini kesin olarak öğrenebilecekleri tarihi, otuz günlük başvuru süresinin başlangıç noktası olarak almak gerekir (Papachelas/Yunanistan [BD], B. No: 31423/96, 25/3/1999, § 30).

22. İç hukukumuzda Yargıtay Ceza Dairelerinin kararlarının taraflara tebliğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu bakımdan, başvurucuların nihai kararın içeriğini kesin olarak öğrenebilecekleri tarihi, bireysel başvuru süresinin başlangıç noktası olarak almak gerekecektir. Nihai karar çeşitli şekillerde öğrenilebilir. Başvurucu ve/veya vekili tarafından nihai karar; tebligat yoluyla, Yargıtayda duruşma yapılmış ise tefhimle, hakkındaki cezanın infazı için başvurucunun yakalanmasıyla, müddetnamenin/çağrı kağıdının/ödeme emrinin tebliği suretiyle, dosyadan fotokopi alınmasıyla öğrenilebilir. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları da bu yöndedir (Davran/Türkiye, B. No: 18342/03, 3/11/2009). Anayasa Mahkemesi, müddetnamenin hükümlüye tebliğ edildiği tarihin, başvurucular açısından en geç Yargıtayın nihai kararının öğrenildiği tarih olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir (Örnek karar için bkz. B. No: 2013/2470, 17/9/2013, §§ 18-19).

23. 5271 sayılı Kanun hükümlerine göre ceza yargılamasında tüketilmesi gereken son başvuru yolu temyizdir (B. No: 2013/2001, 16/5/2013, § 18). Somut olayda Alanya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/3/2012 tarih ve E.2006/25, K.2012/348 sayılı kararı, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 26/11/2013 tarih ve E.2013/27445, K.2013/27620 sayılı ilâmı ile onanarak aynı tarihte kesinleşmiştir. Yargılama dosyasının 24/12/2013 tarihinde ilk derece Mahkemesine döndüğü aynı tarihte kesinleştirme işlemlerinin yapılmasından anlaşılmaktadır. Başvurucu vekili, 27/12/2013 tarihinde -tevkil de dahil olmak üzere- her türlü hukuki işlemi yapmak üzere yetkilendirdiği avukat vasıtasıyla dosyadan fotokopi almıştır (bkz. § 13).

24. Başvuru konusu olayda başvuru yolları 26/11/2013 tarihinde Yargıtay 2. Ceza Dairesinin, Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin kararını onaması ile tüketilmiştir. Başvurucu vekilinin nihai karardan haberi, yargılama dosyasının yerel mahkemeye dönmesinden sonra 27/12/2013 tarihinde dosyadan fotokopi almasıyla olmuştur. Bu nedenle başvuru yolunu tüketen nihai kararın başvurucu tarafından öğrenildiği tarihin, dosyadan fotokopi alma tarihi olan 27/12/2013, bireysel başvuru tarihinin de 27/2/2014 olduğu gözetildiğinde bireysel başvuru için öngörülen otuz günlük sürenin geçtiği anlaşılmaktadır.

25. Açıklanan nedenlerle, başvuru yollarının tüketildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılmayan bireysel başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “süre aşımı” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

  1.  HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle, başvurunun “süre aşımı” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 30/12/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.