Duyurular

Savcılığın Sunduğu Bilirkişi Raporlarına İtibar Edilirken Savunma Yanın Sunduğu Bilirkişi Raporları ve Uzman Mütalaalarına İtibar Edilmemesi

Açıklanan nedenlerle, dijital delillerin değerlendirilmesine ilişkin şikayetler yönünden, başvurucuların sundukları bilirkişi raporları ve uzman mütalaalarının İlk Derece Mahkemesince kabul edilmemesi ve bu konularda Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılması yolundaki taleplerinin de yetersiz gerekçelerle reddedilmesi, “gerekçeli karar hakkına” ve “silahların eşitliği” ilkesine aykırı olduğundan, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir.

Tek veya Belirleyici Delilin Sanık Tarafından Soru Sormasına Sorgulanmasına İmkan Verilmemiş Olmasının Adil Yargılanma Hakkının İhlali Olacağının

Kovuşturma sırasında bütün kanıtların tartışılabilmesi için, kural olarak, bu kanıtların aleni bir duruşmada ve sanığın huzurunda ortaya konulmaları gerekir. Bu kural istinasız olmamakla birlikte, eğer bir mahkûmiyet sadece veya belirleyici ölçüde, sanığın soruşturma veya yargılama aşamasında sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere dayandırılmış ise, sanığın hakları Sözleşme’nin 6. maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur.

Uyuşmazlığın Çözümü İçin Esaslı Nitelikteki İddia ve İtirazları Derece Mahkemelerince Makul ve Yeterli Bir Gerekçe İle Karşılanmamasının İhlal Olacağı

Görüldüğü üzere başvurucunun zamanaşımı iddiası temelsiz olmayıp uyuşmazlığın sonucunu etkileyebilecek niteliktedir. Bu nedenle zamanaşımı iddiasının derece mahkemelerince ilgili ve yeterli bir gerekçe ile karşılanması gerekmektedir. Buna karşın ilk derece mahkemesinin bireysel başvuruya konu kararında, başvurucunun uyuşmazlık konusu vergi ve ceza ihbarnamelerinin zamanaşımı süresinin geçtikten sonra düzenlendiği iddiasını karşılar mahiyette herhangi gerekçeye yer verilmediği görülmektedir.

Mahkemelerin Davanın Sonucuna Etkili Olduğunu Kabul Ettiği Bir Husus Hakkında İlgili ve Yeterli Bir Yanıt Vermemesi Hak İhlaline Neden Olabileceği

Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan anlaşılmalıdır.

Kanun Yollarına Başvurularda İleri Sürülmeyen İddialar Hakkında Değerlendirme Yapılmayacağı

Müdafi yokluğunda alınan ifadelere dayanıldığı iddiasının temyiz aşamasında ileri sürülmediği anlaşıldığından (bkz. § 46; Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, §§ 18-20), incelemenin kapsamı başvurucunun diğer şikâyetleriyle sınırlı tutulmuştur.

Anayasa Mahkemesi Tarafından Yargılama Makamlarının Yaptığı Usul Hatalarının Denetlenemeyeceği

Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamındaki görevi, somut olayın usul kurallarına uygunluğunu denetlemek değil, adil yargılanma hakkı kapsamındaki güvencelerin somut olayda ihlal edilip edilmediğini denetlemektir.

Adil Yargılanma Hakkının Dava Sonucu Verilen Kararla İlgili Olmayıp Yargılama Sürecine İlişkin Olduğu

Adil yargılanma hakkı bireylere dava sonucunda verilen kararının değil, yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme imkânı verir...Somut olayda başvurucunun yargılama sürecinin hakkaniyete aykırı olduğuna dair bir bilgi ya da belge sunmadığı, aksine yargılama sonucunda verilen kararın içeriğinin adil olmadığı şikâyetini dile getirdiği anlaşılmaktadır.

Yargı Makamlarının Hatalı Yönlendirmesi Hâlinde Oluşan Hukuki Belirsizliğin Başvurucular Aleyhine Yorumlanmasının Mahkemeye Erişim Hakkının İhlali

Başvurucunun istinaf kanun yoluna başvuru süresinin kararın müdafiine tebliğinden itibaren işlemeye başlayacağına güvenerek kanun yoluna müracaat etmesinin -mahkemelerin kanun yollarını ve sürelerini taraflara doğru gösterme yükümlülüğü bulunduğu da dikkate alındığında- makul görülmesi gerekmektedir. Bu durumda yargı organlarının somut olayın koşullarında istinaf kanun yoluna başvurma süresinin tefhimden itibaren başlaması gerektiğine ilişkin yorumlarının başvurucu üzerinde ağır bir yüke sebep..

Yargı Makamlarının Hatalı Yönlendirmesi Hâlinde Oluşan Hukuki Belirsizliğin Başvurucular Aleyhine Yorumlanamayacağı

"..ilk derece mahkemelerinin bir davanın taraflarını kanun yoluna ilişkin meselelerde hatalı yönlendirmesi hâlinde oluşan hukuki belirsizliğin onların aleyhine yorumlanamayacağına ...başvuru konusunda başvurucu ilk derece mahkemesi kararı nedeniyle yanılgıya düşmüş olduğundan başvurunun süresinde yapıldığının kabulü gerekir.."

Erişilebilir Olan Nihai Kararın En Geç Üç Ay İçinde İlgilileri Tarafından Bilindiği ve Gerekçesinin Öğrenildiği Kabul Edilmelidir

"..Bu kapsamda erişilebilir olan nihai kararın en geç üç ay içinde ilgilileri tarafından bilindiği ve gerekçesinin öğrenildiği kabul edilmelidir. Aksi tespit edilmediği sürece bireysel başvuru için Kanun'da öngörülen otuz günlük başvuru süresi, en geç anılan üç aylık sürenin sona ermesinden itibaren başlayacaktır.."

Yargıtayda Duruşma Yapılması Halinde Nihai Karar Kararın Tefhimi İle Öğrenilmiş Kabul Edilebilir

Nihai karar çeşitli şekillerde öğrenilebilir. Başvurucu ve/veya vekili tarafından nihai karar; tebligat yoluyla, Yargıtayda duruşma yapılmış ise tefhimle, hakkındaki cezanın infazı için başvurucunun yakalanmasıyla, müddetnamenin/çağrı kağıdının/ödeme emrinin tebliği suretiyle, dosyadan fotokopi alınmasıyla öğrenilebilir.

Karar Düzeltme Yolu Açık Olmayan Hükme Yönelik Olarak Karar Düzeltme İsteminde Bulunulması Başvurucuya Bireysel Başvuru İçin Yeniden Süre Vermez

bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği ve başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Karar düzeltme yolu açık olmayan hükme yönelik olarak karar düzeltme isteminde bulunulması, başvurucuya bireysel başvuruda bulunmak için yeniden süre vermez.

Temyiz Kanun Yoluna Başvurulmaması Halinde Bireysel Başvuru Süresi Temyiz Süresinin Geçmesini Beklemeksizin Kararın Tebliği İle Başlar

Başvuruda bulunmak için hükmün kesinleşmesi şartı, başvuru yollarının tüketilmesi anlamında değerlendirilmelidir. Ancak başvurucular, etkili yol olarak görmedikleri temyiz yoluna başvurmamışlarsa, mahkemece verilen kararın öğrenilmesinden itibaren 30 gün içinde bireysel başvuruda bulunulması gerekir.

Vekilin UYAP üzerinden Davayla İlgili İşlem Yapması Nihai Kararı Öğrenmiş Kabul Edileceğinden Bireysel Başvuru Süresinin Başladığı Kabul Edilir

UYAP üzerinden davayla ilgili işlem yapan vekilin bu sırada nihai karar sonucunu ve gerekçesini kesin olarak öğrenme olanağına sahip bulunduğu açıktır.

Bireysel Başvuru Süresi Bakımından Tebligatın Usulüne Göre Yapılmamış Olması Önemli Değildir

Bireysel başvuru süresi bakımından tebligat, öğrenme şekillerinden sadece bir tanesi olup, yegâne öğrenme şekli değildir. Pek tabii, tebliğ edilmesi gereken kararlarla ilgili başvurularda öncelikle tebligat yapılıp yapılmadığına bakılacaktır (§ 22). Ancak bu tebligatın, vekil (müdafi) yerine müvekkile (sanık) yapılmış olması, kararı tebellüğ eden kişi tarafından ihlâlin öğrenilmiş olduğu sonucunu değiştirmez.